Yönetici Araştırması ve İnsan Kaynakları Alanında Buyer Network ve Benson & Partners Stratejik İşbirliği İmzaladı.

Yönetici Araştırması, Yerleştirme ve İnsan Kaynakları Alanında Buyer Network ve Benson & Partners Stratejik İşbirliği İmzaladı.

7.500 + firma ve yönetici üyesi ile BuyerNetwork.net İş ve Ticaret Platformu yönetici yerleştirme konusunda sektör lideri Benson & Partners güçlerini birleştirdi.

Buyer Network kurucu ortağı Prof. Dr. Murat ERDAL konuşmasında, “Platform üzerinde faaliyetlerimizi iki ana kategoride topladık: ticaret-pazaryeri ve iş dünyası. Üyeliklerimizi de kurumsal (firma) ve bireysel üyelikleri (profesyonel, öğrenci) oluşturduk” dedi.

“Firma ve çalışanlarımıza 360 derece hizmet verme prensibi ile yolumuza devam ediyoruz.”

Prof. Dr. Murat Erdal iş birliği ile ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:

Buyer Network şirket üyelerimiz, ürün ve hizmet satışlarını e-ticaret pazaryeri tarafında yürütürken tüm paydaşlarımıza iş bulma ve yönetici yerleştirme imkanları sağladık. Öğrenme merkezimizde mesleki bilgi seviyesini yükseltici eğitim dokümanları hazırladık. Aynı zamanda konferans, yüz yüze kurumsal eğitim ve pazarlama araştırmaları konusunda yeni imkanlar sunuyoruz.

Yönetici yerleştirme, CV yönlendirme, iş ilanları olmak üzere insan kaynakları konusunda hızlı çözüm üretmekten mutluyuz.

Platform üyelerimize profesyonel yetenek bulma ve kariyer danışmanlık hizmetlerinin sağlanmasını istiyoruz. Bu nedenle uluslararası iş tecrübesine sahip Benson & Partners la bir araya geldik. Tüm yönetici ve yönetici adaylarına sektörde iş değiştirme, iş arayışlarına profesyonel destek hizmeti verelim istedik. Şirketlerimizin önemli bir bölümü küresel çapta faaliyet gösteriyor. Bu nedenle sadece yurtiçi değil uluslararası kariyer ve iş fırsatlarının sunulmasını istiyoruz.

20-21 Kasım 2019’da Buyer Network Ailesi olarak bir araya geliyoruz. Bu etkinlikle yönetici araştırması ve insan kaynakları danışmanlığı konusunda kapsamlı bilgi vereceğiz.

20 ve 21 Kasım 2019 tarihlerinde tüm paydaşlarımızla biraraya geliyoruz. Programa katılmak isteyen tüm firma ve yöneticilerimiz BuyerNetwork platformundan kayıt işlemlerini yapabilirler.

Program:

20 Kasım 2019 Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Konferansı ve Ödül Töreni (Ücretsiz) 21 Kasım 2019 “Satınalma ve Tedarik Zincirlerinde Performans Yönetimi” Eğitimi (Ücretli)

2017 yılında kurulan Benson & Partners, uluslararası lider şirketlerden alanında özelleşmiş oyunculara kadar geniş bir müşteri portföyüne, Yönetici Araştırma ve Stratejik İnsan Kaynakları Danışmanlığı hizmetleri sunmaktadır. Faaliyetlerini Turkiye ve MENA bölgesinde 7 kişilik bir ekiple yönetmektedir.

Benson & Partners, merkezi İspanya’da olan IESF (International Executive Search Federation)’in Türkiye münhasır ofisidir. IESF; dünyanın 20 ülkesindeki 80 ofisi, 200’ün üzerinde danışmanı ile şirketlerle mükemmel işbirlikleri kurar ve onlara en iyi hizmeti verir. Globalde insan kaynakları sektörünün yön bellirleyicisi Hunt Scanlon’ın 2019 araştırmalarına göre, IESF “dünyanın en iyi 30 yönetici araştırma şirketleri” arasındadır.

Benson & Partners, endüstri, üretim, inşaat, lojistik ve tüketici ürünleri sektörleri başta olmak üzere finans, ticari, satış, pazarlama, üretim ve insan kaynakları fonksiyonlarında orta ve üst düzey yöneticiler için ve niş roller için profesyonel hizmet sağlar. Ağındaki bağlantıları, pazar bilgisi ve araştırma kaynakları (ulusal ve uluslararası) başarısını destekleyen güçlü alanlarıdır.

Bunun yanı sıra, Benson & Partners şirketlerin stratejik İK ihtiyaçları için de danışmanlık sağlar. Şirket stratejilerini belirleme, işletme modeli oluşturma, organizasyonel yapı ve süreçler konusunda detaylı araştırma ve geliştirme süreçlerini yönetir.

Farklı sektörlerde ve farklı kültürlerde; tasarım, üretim, satış ve pazarlama süreçlerini kapsayan değer zincirinin tamamında olmak üzere, Organizasyonel Dönüşüm ve Tasarımı, Değişim Yönetimi, Stratejik İnsan Kaynaklarının yapılandırılması, Organizasyonel Gelişim, Yetenek Yönetimi, Değerlendirme Merkezi Süreci, Ücret Yönetimi, İnsan Kaynaklarının temel unsurlarının tasarlanması ve yönetilmesi, Sendika Yönetimi gibi çok sayıda proje gerçekleştirilmiştir.

Raylı Sistemler Taşınma Rotalarını Belirliyor

Gebze – Halkalı Marmaray Hattı İstanbulluları Anadolu Yakası’na Taşıdı

Armut’un kendi markaları Armut.com ve RahatTasin.com’un verileriyle 6 ayda bir düzenli olarak yayınladığı Türkiye Taşınma Dosyası açıklandı. Ocak – Haziran 2019 dönemine ait taşınma taleplerine dair verilere göre Türkiye’de taşınma talepleri bir önceki döneme göre %7 arttı. İstanbul’da en çok göç alan semtler arasında, geçtiğimiz Mart ayında hizmete açılan Marmaray hattı üzerindeki Pendik, Kartal ve Tuzla yer alıyor. Ankara’da ise Nisan’da seferlerine başlayan Başkentray, Etimesgut ve Mamak’taki taşınma hareketliliğini etkiliyor.

Armut’un her 6 ayda bir düzenli olarak yayınladığı, iki markası Armut.com ve RahatTasin.com üzerinden aldığı taşınma taleplerine dair verileri içeren Türkiye Taşınma Dosyası’na göre Türkiye’deki taşınma talepleri Ocak – Haziran 2019 döneminde geçtiğimiz 6 aya göre %7 artış gösterdi.

Geçtiğimiz Mart ayında hizmete açılarak, şehir içi ulaşımda büyük kolaylık sağlayan Gebze – Halkalı Marmaray Hattı üzerindeki Pendik, Kartal ve Tuzla semtleri, İstanbullulardan yoğun ilgi gördü.

Benzer şekilde Nisan ayında hizmete açılan Başkentray’la birlikte Ankara’nın metropol ilçelerinden Etimesgut ile kentsel dönüşüm projesinin devam ettiği Mamak’ta taşınma hareketliliğinin yükseldiği görülüyor.

İstanbullu şehirden sahile kaçıyor

İstanbul, bu dönemde de özellikle kıyı kesimlere göç vermeye devam ediyor. Şehrin temposundan uzaklaşmayı tercih eden İstanbullular, şehir içinde Şile ve Adalar’a taşındı. İstanbul’da en fazla göç veren ilçeler ise Eyüp, Sancaktepe ve Zeytinburnu oldu.

Özellikle büyük ilçeler Kadıköy, Beşiktaş ve Şişli’den taşınanların ise en çok Bodrum’u tercih ettiği gözlemleniyor. İzmir, Ankara, Muğla, Antalya ve Balıkesir ise İstanbul’dan taşınanların en çok tercih ettiği ilk 5 şehir oldu. Geçtiğimiz döneme kıyasla İstanbul’dan taşınmaların net sayısı yüzde 36 arttı.

Ayın ilk günlerinde, hafta sonu taşınıyoruz

Taşınma alışkanlıklarının da gözlemlenebildiği Türkiye Taşınma Dosyası verilerine göre, taşınmalar genellikle Cumartesi günleri gerçekleşiyor. En uygun ücretler Ekim, Ocak ve Kasım aylarında gözlemlense de, taşınmak için en çok Haziran, Mayıs ve Nisan gibi hava şartlarının yumuşak olduğu dönemler tercih ediliyor. Genellikle kendi eşyalarını paketlemeyi ve sadece büyük ve beyaz eşya taşımasını seçen kullanıcıların oranı yaklaşık % 59 olsa da, paketleme hizmeti alanların oranı %24 olarak dikkat çekiyor.

Kıyılar göç almaya devam ediyor

Sahil şehirlerinden Antalya, geçtiğimiz döneme kıyasla Türkiye genelinden net göç eden kişi sayısını %110 artırdı ve en çok tercih edilen bölge oldu. Antalya’da en çok göç alan ilçeler İstanbulluların tercih ettiği Muratpaşa ve Ankaralıların ilgi gösterdiği Kepez oldu.

Antalya’yı %71 ile Muğla izlerken, bu yıl göç oranındaki %42 artışla Balıkesir, yeni gözde sahil lokasyonu. Balıkesir Edremit en çok göçü İstanbul Maltepe’den alırken, Ankara Çankayalıların tercih ettiği Ayvalık, yoğun ilgi gören ilçeler arasına girdi. Kıyı kesimlerde Aydın’ın Kuşadası ilçesi ise, Antalya, Muğla ve Balıkesir’in ardından en çok tercih edilen lokasyon oldu.

Taşıma ücretleri düşüşte

Taşınma oranlarındaki artışa rağmen, şehir içindeki taşıma ücretlerinde %5’lik bir düşüş yaşandığı görülüyor. En düşük fiyat teklifleri Ekim, Ocak ve Kasım aylarında veriliyor. Armut ve Rahat Taşın’ın verilerine göre İstanbul’da taşınma maliyetleri daha uygun; özellikle 1+1 ve 2+1 evlerin taşınma fiyatları, Ankara ve İzmir’e oranla düşük seviyelerde kalıyor.

Rahat Taşın, anında fiyat hesaplayan algoritması, online rezervasyon kolaylığı ve kredi kartıyla ödeme imkanıyla nakliye sektöründe daha önce görülmemiş, yeni nesil bir deneyim sunarken kurulduğu günden beri her ay ortalama yüzde 22 oranında büyümeye devam ediyor. Evden eve nakliye firması bulmanın oldukça zorlaştığı yaz aylarında haftanın 7 günü kesintisiz hizmet vermeye devam eden Rahat Taşın, ertesi güne rezervasyon olanağıyla yeni ev sahiplerine kolaylık sunuyor.

Girişimcilik mi Dediniz?

Girişimcilik mi Dediniz?

Suzan YAZICI ÖZBEK
Founder
SN PROJE TASARIM TİC.LTD.ŞTİ.

Son yıllarda girişimciliğin başlı başına bir meslek tanımı halini aldığını görmekteyiz. Yani girişimci olarak bir iş kurmak ve geliştirmek ne kadar önemliyse çıkılan bu yolda karşılaşılan sorunlar karşısında verilen mücadele de bir o kadar önemli olmaktadır. Bu nedenle henüz yola çıkan girişimcilere yol göstermek adına tecrübenin paylaşımı eşsiz bir kazanımdır.

Günümüzde girişimcilik, desteklenmekle beraber bir o kadar da özendirilmektedir. Her ne kadar yeterli değilse de bu durum geçmişle kıyaslandığında girişimci için oldukça büyük bir öneme sahiptir..

Öncelikle bu destekler içerisinde en önemlisi yola çıkarken çizilmesi gereken yol haritası ve hesaplanamamış olası giderlerin neler olacağının girişimcinin farkında olup olmadığını tespit etmesi için  verilen eğitimler ile hazırlanacak bir iş planıdır.

Böylelikle pek çok sorun önceden görülür ve yolun ne kadar aydınlık ya da karanlık olduğu anlaşılır. Tam da bu esnada hem başarılı hem de başarısız olmuş tecrübeli girişimcilerden tavsiyeler de yine bu yolun görünümünde girişimci için netlik kazandıracak çok önemli bir yer tutar.

Öte yandan girişimci için seçilen işe uygun karakter özelliklerine sahip olup olmamak ta bir o kadar önemlidir. Bu kişilik özelliklerinin başında cesaret sonrasında pozitif olmak ve hayata umutla bakabilmek gelir.

Bir iş kurmak ve bunun sürdürülebilirliğini sağlamak günümüz koşullarında oldukça zordur. Umudunu çabuk yitirebilen bir yapıdaysa girişimci daha yolun başında kaybetmeye hazır bekliyor demektir. Bu durumda yol yakınken tekrar düşünmek gerekir.

Cesaret ve umut birarada olmadan başarıya kenetlenmek normal şartlar altında neredeyse imkansızdır. Yani karakter ile işin uyumu olmazsa olmazlardandır.

O nedenle en büyük sermaye olan insanın kendi karakteri, çıkılan bu yolda ışık olup doğru yönün bulunmasını sağlar.

Yapılmak istenen iş ile alakalı varsa edinilmiş iş tecrübesi, bilgi ve kültür birikimi ise varılmak istenen hedefe doğru eldeki diğer bir sermaye olacaktır.

Bu nedenle sadece maddi birikim ile bir işe başlamak, işin sürdürülebilirliği için asla yeterli olmayacaktır.

Maddi birikimden bahsetmişken girişimcilikte tartşılan konulardan biri de budur. Acaba iyi bir birikimle mi yoksa yeteri kadar olmasa da kervan yolda düzülür diyerek cesaret ile adım atmak mı gerekir.

Birikim ne kadar fazla ise kaybetme korkusu da o kadar fazla mı olur? Öte yandan kaybedecek pek te bir şey de yok mudur zaten.

Her ikisine de katılmayıp biraz birikim biraz cesaret diyenlerden biri de olabilmek mümkündür elbette.

Tüm bunlarla beraber tecrübe edinilmemiş bir alanda çalışmak hazırlıksız uzun bir yolculuğa çıkamaya benzer. Belki ilerledikçe gerekenler sağlanabilir, eksikler giderlebilir ancak bunun ne kadar sağlıklı olacağı tartışılır. O nedenle üzerinde mutlaka araştırma yapılan ve kişinin yetenekleri ile örtüşen alanlarda bir iş kurmak öncelikli olarak tercih edilmelidir.

Özetle herhangi bir iş kurmak olmamalı girişimcinin hedefi, istediği, başarabileceğine inandığı ve karakteri ile örtüşen bir işe sahip olmak insanı başarıya ve beraberinde mutluluğa götürecek bir durum yaratacaktır, benim de tam olarak yaptığım gibi.

Liderlik Yolculuğunuzun Işığıdır Geribildirim

Liderlik Yolculuğunuzun Işığıdır Geribildirim

Reyhan YALÇINKAYA

Kurbağayı kaynayan suya atarsanız, içgüdüsel olarak dışarıya sıçrar. Ama soğuk suyla dolu bir tencereye koyup, ısıyı yavaş yavaş artırırsanız, suyun ısındığını farketmez. Su kaynayana kadar orada kalır ve pişer. Güçlü ve tutkulu liderler bile rutine ayak uydurup, bazı rahatlıkların alışkanlıklara dönmesine göz yumduklarında atalete kapılır, pişmiş kurbağanın kaderini yaşarlar.

Ekip içerisinde astlardan üstlere, üstlerden astlara yapıcı geri bildirimler bu ataletten sıyrılmamızı sağlayabilir. Geribildirim denince nedense aklımıza sadece çalışanlarımıza verdiğimiz bildirimler gelir. Organizasyonu diri tutmak, tutkuları ve enerjiyi üst seviyede yürütmek liderin ekip üyelerine, ekip üyelerinin de liderlerine verdiği gerçekçi geri bildirimlerle mümkün olur. Hiçbir hatalı davranış kendi kendine düzelmez. Yapıcı feedback kişileri ve davranışları düzelmeye yönlendirir.

Etkili geri bildirimin taşıdığı unsurlar nelerdir? Kesinlikle kişiye değil, davranışa odaklıdır. Karışık mesajlar içermez, net ve anlaşılırdır. Çalışanın kullanacağı, en ihtiyacı olduğu zamanda verilir. Belirli sıklıklarla yinelenmelidir. Önemli olan testi kırılmadan verilmesidir. Büyük hatalar oluşmadan, zamanında yapılmalıdır. Olumlu geri bildirimleri “Sen”, olumsuzları ise “Ben” dili ile vermek gerekir. Ve mutlaka anlaşıldığından, algılandığından emin olun. Karşınızdakini etkili bir biçimde dinleyin ve suçlayıcı tavırdan uzak durun. Yargılamayın, genel olarak “Neden” ve “Sonuç” lar üzerinde durun. Üstlerden astlara çoğunlukla olumsuz geri bildirimler gider. Oysaki büyüklerimiz, “Marifet iltifata tabidir” demiş. Gördüğünüz olumlu gelişmeleri, başarıları da takdir eder ve dile getirirseniz çalışanın heyecanı ve işi sahiplenmesi artacaktır.

Astlardan üstlere geri bildirim çok da dile getirilmez. Kurumların kendi içlerinde yaptıkları 360 derece değerlendirme formları ile bu yapılmaya çalışsa da sonuçların ne kadar gizli tutulduğu önem taşımaktadır, bazen çalışanların gerçek duygularını ifade edememelerine neden olabilir. Liderin çalışanlarına açık olması, onlardan alacağı geri bildirimlerin önemini ifade etmesi, organizasyonun hedeflerine daha sıkı kanalize olmasını sağlar.

Gerçek benliği bulmak liderin gelişimi için önemlidir. Kişinin kendini gördüğü bakış açısı, dış dünyadakilerin onu gördüğü bakış açısı ile ne kadar örtüşüyorsa kişinin gerçek benliğine o denli yaklaştığını söyleyebiliriz.  Bu iki bakış açısının birbirine yakınlaşmasını sağlayan doğru ve etkili geribildirimlerdir.

Üstlerin verdiği sicilin çalışanların ücretlerini etkilemesi ya da üstlerle iyi geçinmenin çalışma hayatını rahat geçirmeyi sağlaması gibi pek çok neden astların liderlerine hep olumlu geribildirimler sunmalarına neden olur. Restoranının kapısında kar gibi bembeyaz iş giysisini giymiş bekleyen işyeri sahibi, gelen  çifti güler yüzle karşılar, çift içeriye girdiğinde harika dizayn edilmiş, tertemiz restoran karşısında beğenilerini sunmak için, “mekanınız, dekorasyonunuz ve yemekleriniz harika” derler. İş yeri sahibi ise “Henüz yemekleri tatmadınız, bunu yemekten sonra söyleyiniz” der. Herkes yaptığı işlerden övgüyle bahsedilmesini ister ve bundan mutlu olur. Ancak bu devamlı iyimser hava, devamlı övgü gelişmenin önünde kocaman bir duvardır. Kendinden emin lider olumsuzlukları dile getiren geri bildirimleri zevkle alır ve bunları bir yol gösterici, aydınlatıcı bir ışık olarak görür. Daha iyiye ulaşmak için.

Kendi ışığından emin olan kişi, başkalarının parlamasından rahatsızlık duymaz.

Gerçek benliğinizi saptamak, yetenek ve tutkularınızı ortaya koymak şu anki içinde bulunduğunuz durumun envanterini ortaya koymakla başlar. Rutin, yavaş yavaş sizi etkisi altına alan küçük davranışlar, alışkanlıklar, dikkatsizliğe neden olur ve ataletin üstesinden gelemez duruma düşersiniz. Rutin zamanla tutkuyu, heyecanı ve hakimiyeti ele geçirir, bu durumda gerçeği görmemiz zorlaşır. Buğulu bir aynada kendine bakmak gibidir. Tam net göremezsiniz. Ve bu durum ayna netleştiğinde görmek istemediğiniz birini görmenize neden olabilir. Kaynayan kurbağanın kaderini yaşarsınız.

Ekibinizi konuşan takım üyeleri haline getirin. Liderin gazabından korktukları için, kötü biri konumunda olmamak, uyumlu bir takım üyesi gibi görünmek için suskun kalmasınlar. Siz onlara ne kadar gerçekçi, yapıcı bildirimlerde bulunur, demokratik bir çalışma ortamı sunarsanız, onlardan da size gerçekçi ve yapıcı geri bildirimler gelecektir. Liderler etraflarında iyi geçinmek, hoşnut edilmek  adına oluşturulan bu çemberi kırmalı ve gerçek benliğini bulmak adına doğru eleştirilere ulaşmalılar. Duygusal zeka becerileri gelişmiş liderler bunu bizzat araştırırlar. Olumsuz bilgi istemek kişinin sürekli kendini geliştirmesini sağlar ve gerçek liderliğe ulaşmada hayati önem taşır.

 

 

 

Engelli işçiler kısmi süreli olarak çalıştırılabilir mi?

Engelli işçiler kısmi süreli olarak çalıştırılabilir mi?

LÜTFİ İNCİROĞLU
İnciroğlu Danışmanlık Denetim ve Eğitim Hizmetleri

“ÇARŞAMBA’NIN SORUSU”

4857 sayılı İş Kanunu’nun 30 uncu maddesine göre, “İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç engelli, kamu işyerlerinde ise yüzde dört engelli işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler”. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır (m.30/1).

Bu kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. Oranın hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür. İşyerinin işçisi iken engelli hâle gelenlere öncelik tanınır (m.30/2).

Yer altı ve su altı işlerinde engelli işçi çalıştırılamaz ve yukarıdaki hükümler uyarınca işyerlerindeki işçi sayısının tespitinde yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar hesaba katılmaz (m.30/4).

Yurtiçinde İşe Yerleştirme Hizmetleri Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre de “İşyerinde kısmi süreli olarak çalıştırılan (Değişik ibare: RG-2/8/2013-28726) engelli ve eski hükümlü veya terörle mücadelede malul sayılmayacak şekilde yaralanan işçi bulunması halinde bunlar da çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür ve toplam işçi sayısından düşülür. Oranın hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz. Yarım ve daha fazla olan kesirler tama dönüştürülür” (m.11/1).

Engellilerin ………….. talebi halinde, işyerlerinde kısmi süreli çalışma yapan işveren tarafından engelliler……………….kısmi süreli iş sözleşmesiyle de istihdam edilebilir. Zorunlu çalıştırma yükümlülüğü, kısmi süreli çalıştırma ile karşılanmak istendiğinde, kısmi süreli işçi sayısı Yönetmeliğin 11 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usul ile belirlenir (m.11/4).

Sonuç olarak, engelli kişilerin, kısmi süreli çalışmaları mevzuata uygundur. Bu kapsamda, engellilerin Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünden kısmi süreli işlere yerleştirilmelerine yönelik talepleri varsa, işyerinde kısmi süreli çalışma yapan işveren, kısmi süreli iş sözleşmesiyle de engelli istihdam edebilir. Ancak bu durumda olan kişilerin, iş taleplerinin Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü aracılığı ile karşılanması gerekir. Zorunlu çalıştırma yükümlülüğü, bu koşullara uyulmak kaydıyla tam süreli işçi yerine kısmi süreli işçi ile karşılanmak istendiğinde, kısmi süreli işçi sayısı çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür ve ayrıca işyerindeki işçi sayısına ilave edilir (Yönetmelik m.11/4).

“Dış Ticarette Başarı, Ürünün Rekabet Gücüne Bağlı” , Türkiye Dış Ticaret Derneği Genel Sekreteri Sn. İlfeta AKSOY

Editör - Prof. Dr. Murat ERDALSektör sohbetlerinde konuğumuz,

Türkiye Dış Ticaret Derneği Genel Sekreteri Sn. İlfeta AKSOY

 

“Dış Ticarette Başarı, Ürünün Rekabet Gücüne Bağlı”

İlfeta Hanım, Merhaba, Röportajımıza geçmeden önce sizi tanıyabilir miyiz ?
Çalışma hayatım süresince birbiri ile ilişkili ama farklı uzmanlıklar gerektiren alanlarda geçiş yaparak çalıştım.

Sanırım multitasking/çoklu görev tecrübe ve becerisi sadece bana özel değil ve Dünya’dan farklı olarak Türkiye’nin profesyonel yaşamının bir parçası.

Fuar organizasyonu ve reklam ile başladığım iş hayatım imalat, bütçe, finansman, muhasebe, bilgi işlem, operasyon gibi alanlarda aldığım görevlerle devam etti. Bu görevlerin ortak özelliği neredeyse çalıştığım şirketlerin tamamının sektör lideri olmasının yanı sıra tamamının vizyonlarında ihracata ağırlıklı yer vermeleriydi.  

Bulunduğum göreve gelmeden önce 25 yıl ülkemizin önde gelen gruplarından birinin dış ticaret şirketinde Finansman&Bütçe, Muhasebe, Bilgi İşlem, İhracat Operasyon ve yurtdışı birimlerinin bağlı olduğu mali ve idari işler direktörlüğünü yürüttüm. Aynı göreve bağlı olarak Ekonomi Bakanlığı Turquality Çalışma Grubunda, Turquality Programı kapsamındaki markamızın sektör temsilcisi olarak görev yaptım.

Bugün daha önce çalışma gruplarında ve son iki dönem büyük bir keyifle yönetim kurulunda yer aldığım, Türkiye Dış Ticaret Derneği TURKTRADE Genel Sekreterliği görevini yürütmekteyim.

Yanı sıra yürüttüğüm üniversitede, yüksek lisans bölümünde sektör profesyoneli olarak dış ticaret dersleri deneyiminden ve fırsat buldukça ailemize ait yayınevinde çalışmalarımdan bahsedebilirim ki, yayıncılık gerçekten keyifli bir uğraş.

  • Türkiye Dış Ticaret Derneği’nin Genel Sekreterliği yürütüyorsunuz. Derneğin çalışmaları hakkında biraz bilgi alabilir miyiz ?

1983 yılında kurulmuş olan Türkiye Dış Ticaret Derneği (TURKTRADE), dış ticaret dünyasının önde gelen kurumları arasında yer alan “gönüllü” bir sivil toplum örgütüdür. TURKTRADE’in, kuruluş aşamasında sadece Dış Ticaret Sermaye Şirketleri ile sınırlı olan üyelik yapısı değiştirilerek, ülkemiz ihracatına önemli katkılarda bulunan dış ticaret şirketleri ve önde gelen bankaların yanı sıra gümrük, müşavirlik, taşımacılık ve lojistik şirketleri de derneğimize üye yapılmıştır. Bizi farklı ve güçlü kılan, tek bir sektörün bakış açısıyla sınırlı kalmak yerine, dış ticarette bütünsel bir perspektife ulaşabilmiş olmamızdır.

TURKTRADE olarak Ülkemizin ihracat ve ithalat politikalarının sürdürülebilir ve katma değer yaratan stratejilerle oluşturulması konusunda bir think tank rolü üstlenmekteyiz. Derneğimiz, başta ihracat olmak üzere, dış ticaretin kapsama alanına giren çeşitli konularda gerçekçi stratejiler ve mevcut sorunların çözümüne yönelik somut öneriler geliştirmekte, bu önerileri ilgili kurumlar ve kamu otoriteleri ile paylaşarak hayata geçirilmesini sağlamaktadır.

TİM tarafından bu yıl 17’ncisi açıklanan “Türkiye’nin İlk 1000 İhracatçısı 2018” araştırmasına göre, ilk 1000 şirket toplam 102.8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiştir. Dernek üyelerimiz 24.2 Milyar USD ile listenin %23,5’ini oluşturmaktadır. ilk sırada yer alan Ford Otomotiv’in yanı sıra ilk 10’a giren ihracatçıların 7 ‘si derneğimize üye olup, ayrıca ihracatın lokomotifi olan Otomotiv Endüstrisi, Demir ve Demir Dışı Metaller, Kimyevi Maddeler ve Mamulleri, Elektrik Elektronik ve Hizmet, Çelik, Çimento Cam Seramik ve Toprak Ür. ve Tekstil ve Hammaddeleri gibi 7 sektörün liderleri de keza derneğimiz üyeleridir.

  • Dernek bünyesinde çok sayıda çalışma grupları var. Bu grupları biraz tanıtabilir miyiz ?

Derneğimizde dış ticareti ilgilendiren tüm konularda düşünce üreten çalışma gruplarımız bulunmaktadır.

Gümrük ve Lojistik Çalışma Grubumuzda, konusunda uzman ve operasyon yöneten 25 üyemizle, dış ticaretin tüm süreçlerine ilişkin aksayan konular masaya yatırılmakta ve sorunların tespitinin yanı sıra çözüm önerilerimizle birlikte ilgili kamu kuruluşu yönetimine yazılı olarak iletilmektedir.

Son bir yılda ele aldığımız konulardan bazılarına değinirsek; Yeni gümrük kanunu taslağına görüş vermek, Dahilide İşleme Rejimine ilişkin iyileştirme önerilerimiz, YYS-Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü almak yolunda olan şirketlerin karşılaştığı sorunlara ilişkin düzenleme önerilerimiz, MEDOS-Menşe ve Dolaşım Belgeleri Dolaşım Sistemi ve Denizde Can Güvenliği Uluslararası Sözleşmesi -SOLAS konularında şirketlerin yaşadıkları sorunların çözümüne yönelik önerilerimizi içeren raporlar, gümrük beyannamelerinin elektronik ortama taşınması ve beyanname kapamalarının hızlandırılması için öneriler, dış ticaret işlemlerinin hızlandırılması ve maliyetlerinin düşürülmesine yönelik kapsamlı raporlar hazırlayarak Ticaret Bakanlığı’na sunulması.

Ayrıca derneğimiz Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda kurulan ve tüm ilgili bakanlıkların yanı sıra iş hayatının çatı örgütleri ile STK’ların yer aldığı, Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulu Koordinasyon Komitesinde asıl üyesi olarak yer almaktayız. Kurulca oluşturulan Şeffaflık Çalışma Grubu, Gümrük ve Dış Ticaret Çalışma Grubu ve Lojistik ve Altyapı Çalışma Gruplarına 2’şer üyemiz düzenli olarak katılmakta ve gündeme alınan eylemlerle ilgili derneğimiz üyelerinin görüşleri çerçevesinde aktif katkı sağlamaktayız.

Finansal Kaynaklara Erişim, Teşvikler ve Risk Yönetimi Çalışma Grubu; Bu çalışma grubumuzda üyelerimizin CFO’ları, Finans, Muhasebe, Vergi, Alacak Riski yöneticileri yer almaktadır. Eximbank ile ilgili krediler, hazine işlemleri, alacak sigortası konuları, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, TCMB mevzuatları ve uygulamaları ile ilgili Dış Ticareti etkileyen her konuda fikir üretmekte, bu fikirlerimizi hem yazılı, hem de ortak yapılan toplantılarda şifahi olarak ilgili kamu yönetimine aktarmakta, daha pratik daha iyi uygulama önerilerimizle beraber çalışma dosyalarımızı sunmaktayız.

Çalışma grubumuzun son bir yılda ilgilendiği diğer konulardan örnek vermek gerekirse; Bankacılık ve Sermaye hareketleri ile ilgili konular, 32 sayılı karar kapsamında ihracat bedellerinin yurda getirilmesi ile ilgili tamamlayıcı mevzuat, dövizli sözleşmelerin TL’ye çevrilmesi sürecinde tamamlayıcı mevzuata katkı sunmak, döviz kredilerinin takibi, BSMV, TCMB sistemik risk veri takip sistemi gibi konularda gerek önerilerin rapor olarak gönderilmesi, gerekse mevzuat yapan taraflarla ortak toplantılarda konuların detaylı irdelenmesi ve reel sektör adına katkı sunulması sağlanmıştır. Keza ihracat teşvikleri ve TURQUALITY konusunda da çalışmalar yapılmakta ve kamu otoriteleri ile paylaşılmaktadır.

İlave olarak Rekabet Gücü Çalışma Grubu, AB ve Gümrük Birliği Ortak Komite süreçlerine görüş veren çalışma gruplarımız bulunmaktadır. Brexit sürecinde de keza olası senaryolara yönelik çalışmalar yapılarak üyelerimizle bilgi paylaşımı yapılmaktadır.

  • Ülke ekonomisinin gelişiminde dış ticaret önemli bir yer tutuyor. Dış ticaret faaliyetlerinde başarının olmazsa olmazları nelerdir ?

Çok haklısınız ülkemiz ekonomisinin büyümesinde son 40 yıldır ihracata dayalı büyüme politikasının önemli payı bulunmaktadır. 1980 yılından 2018’e USD bazında GSYH artışı 11,5 kat iken, dış ticaret hacmimizdeki artış 36 kat olmuştur.

1980 yılında 2,9 Milyar USD ihracat, 7,9 Milyar USD ithalat ile 10,8 Milyar USD’lik dış ticaret hacmimizin GSYH’a oranı %16 seviyesinde iken, bu oran 2000 yılında %30’a, 2018 yılında ise %50’ye ulaşmıştır. Keza, 1980 yılında ihracatımızın ithalatı karşılama oranı %37 iken, 2018 yılında bu oran %75’e ulaşmıştır.

Dış ticaret faaliyetlerinde başarı ürününüzün rekabet gücüne bağlıdır. Rekabet gücünü sağlayan ise uygun kalitede ürünü en  uygun fiyatla pazara sunabilmenizdir. Bu süreç hedeflediğiniz pazarlarda ihtiyaç olan ürünlerin tespitinden, Pazara uygun ürünün tasarımına, geliştirilmesine, üretim süreçlerinizden, talep edilen sürede alıcısına ulaştırılmasına kadar tüm aşamaları kapsamaktadır. Dolayısı ile dış ticaret yapan şirketin sürecin tüm aşamalarında Dünyadaki tüm rakipleriyle yarışabilmesi için güncel bilgiye, donanımlı insan kaynağına ve en son teknolojilere sahip olması gerekmektedir.

Yerel pazarda çok iyi olmak artık tek başına anlam ifade etmiyor, sizden daha iyisini daha ucuza üretecek yabancı bir rakip her an ülkenize gelerek pazarınızı ele geçirebilir. Dolayısıyla şirketlerin kendilerini sürekli dünyadaki rakipleriyle kıyaslayarak, ürünlerinin rekabet gücünü yükseltecek güncellemeleri yapmaları çok önemlidir. Elbette yeni teknolojiler yaratmak ve yeni ürünler geliştirmek hep bir adım önde olmanızı sağlayacaktır.

Dış ticarette başarılı olmak için ürün kalitenizin yanı sıra doğru tedarik stratejileri oluşturmanız ve lojistik süreçlerini doğru yönetmeniz de çok önemli. Malın fabrikanızdan çıktıktan sonra gümrükleme süreçlerinin doğru yönetilmesi ve en kısa sürede en düşük maliyetle alıcısına ulaştırılması da kritik öneme sahiptir.

  • Dernek bildiğimiz kadarı ile hayli aktif. Kamu kurum ve kuruluşları, STK’lar ve firmalarla ilişkileriniz nasıl ?

Son derece verimli çalışmalar yaptığımızı ve hazırladığımız her rapor veya yazımıza kısa sürede geri bildirim aldığımızı  söyleyebilirim.

Derneğimiz, Ticaret Bakanlığı koordinasyonundaki Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulu üyesi olarak ortak çalışma gruplarında ilgili tüm bakanlıklar ve diğer üye STK’larla ortak çalışmalar yapmaktadır.

Dış ticarette kullanılan evrakların azaltılması ve maliyetlerinin düşürülmesi ile ilgili Ticaret Bakan Yardımcısı koordinasyonunda yapılan çalıştaya katılarak ve sonrasında hazırlanan sonuç raporuna, tüm sektörlerden topladığımız verilerle ve tablolarla katkı sunulmuş olup, her platformda konu gündemde tutulmakta ve takip edilmektedir.

Eximbank ile toplantılar düzenleyerek görüşlerimizi aktardığımız çalışma toplantılarının yanı sıra, üyelerimizin tamamını kapsayan genişletilmiş toplantılarda Eximbank yönetimi, üyelerimizin üst yönetimi ve mali yöneticileriyle bir araya gelerek yeni ürünlerini tanıtma imkanı bulmakta, yanı sıra reel sektörün beklentilerini ilk ağızdan dinleyerek, soruları cevaplamaktadırlar.

Keza, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı birimlerle ve TCMB yöneticileriyle toplantılar yapılarak önerilerimiz paylaşılmaktadır.

Ayrıca GBOK toplantıları öncesinde düzenli olarak derneğimizden gündem önerileri alınmaktadır.

  • Üye firmaların Dernekten temel beklentileri neler ? Hangi alanlarda rehberlik istiyorlar ?

Üyelerimiz genelde kurumsal ve sektörlerinde lider kuruluşlar olduğu için, Pazar bilgilerine ulaşma veya müşteri bulma gibi konularda zaten uzman insan kaynağına ve bilgiye sahipler.

Dernekten beklentileri daha ziyade, dış ticaret süreçlerini düzenleyen mevcut mevzuattaki aksaklıklar, sık değişen gümrük mevzuatı, ticaret ortamını etkileyen uluslararası veya ulusal regülasyonlar, ticaret savaşları gibi konularda, ortak akılla doğru önerilerin geliştirilmesi için sağlıklı bir tartışma zemini oluşturmamız ve bu zeminde üretilen önerilerin kamu nezdinde karşılık bulması için gerekli girişimlerde bulunarak, sonuçlandırmamızdır.

  • Dış ticaretin birçok boyutu var. Hedef pazar ve müşteri, pazarlama ve satış, dağıtım kanalı, teslim ve ödeme şekilleri, gümrük ve lojistik operasyonları… İşletmelerimizin dış ticarette en iyi yaptıkları işler ve en eksik kaldıkları taraflar nelerdir

Ülke genelinde İşletmelerimizin dış ticaretin önemine vakıf olduklarını, değişimlere uyum kabiliyeti geliştirdiklerini ve dış ticaret hacmimizin artışından da görüldüğü üzere başarılı olduklarını söyleyebiliriz.

Üyelerimiz açısından yanıtlarsam, genelde yukarıdaki konuların çoğunda en iyi kurumsal organizasyona sahip olmayı başardıkları için, dış ticarette sektör lideri kurumlardır. Ancak sürdürülebilir & katma değeri yüksek ihracat için yüksek teknolojili ürün geliştirmek ve markalaşma konularında hala alınacak yolumuz var.

Ülkemiz geneli için, yüksek oranda ithal hammadde ve ithal ara mala dayalı üretim yapısı önemli bir kırılganlık yaratmaya devam etmektedir.

Küçük-orta ölçekli işletmeler için hedef Pazar tespiti, Pazar bilgisine ulaşmak, doğru dağıtım kanalını bulmak veya kurmak kolay değil. Pazar araştırmaları ve karşılaştırmalı Pazar bilgilerine ulaşmak veya bunu yorumlayacak insan kaynağına sahip olmak pahalı bir yatırım. Bu konuda destek alabilecekleri en güvenilir bilgi kaynağı, yeterli sayıda uzman personelle hizmet verebilen dış ticaret müşavirlikleri olacaktır.

Gümrük ve lojistik operasyonlar açısından baktığımızda, Onaylanmış Kişi Statü belgesi veya Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü alabilen kurumsal işletmelerde süreçler çok daha hızlı ve daha düşük maliyetlerle gerçekleştirilebilmektedir. Ancak bu statüleri alabilmek için işletmelerin süreçlerinde yapması gereken önemli dönüşümler ve yatırımlar bulunmaktadır. Küçük işletmeler için bu operasyonlar çok daha maliyetli ve zahmetli.

Gümrükleme süreçlerimizin basitleştirilmesi çalışmalarının devam etmesi, talep edilen evrak sayısının düşürülmesi ve elbette maliyetlerin de düşürülmesi için yapılacak çok şey var. Lojistik alanında ülkemizin bulunduğu coğrafya büyük bir avantaj sağlamakla birlikte, bu avantajı yeterince kullandığımızı söyleyemeyiz. Liman ve demiryolu alt yapısındaki yetersizlikler nedeniyle ölçek ekonomisi sağlanamaması ülkemizin dış ticarette lojistik üs olma imkanını engellerken maliyetlerin düşmesine de izin vermemektedir. Keza karayolu taşımalarında da standardizasyon ve sürdürülebilirlik problemleri kaliteyi düşürmekte, fiyatları artırmaktadır. Dünya Bankası tarafından yayımlanan 160 ülkenin lojistik performanslarının incelendiği raporda Türkiye’nin yeri 2016 yılında 34. Sıra iken, 2018 yılında 47. Sıraya gerilemiştir. Endeks bileşenlerini oluşturan faaliyetler içinde en zayıf bulunduğumuz alan “Gümrük ve sınır geçiş işlemlerinin etkinliği” olup, Ticaret Bakanlığının iyileştirmeler konusunda önemli çalışmalar yaptığını, Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulunda belirlenen eylem planlarının bizlerin de yer aldığı çalışma gruplarında hayata geçirilmesi için çalışmaların devam ettiğini de vurgulamak isterim.

  • İlfeta Hanım, Benjamin Button Kadın çalışmalarında da hayli aktif yer alıyorsunuz. Çalışmalarınızdan bahseder misiniz ?

Benjamin Button Kadınları, çalıştığım şirket adına hizmet aldığımız Ünsped Gümrük Müşavirliği Şirketinin Kurumsal İletişim Müdürü Sevgili Fazilet Patır’ın davetiyle 20 kadınla başlayan, bugün 125 kişiye ulaşmış bulunan bir kadın dayanışma platformu. Başlangıçta ayda bir kahvaltıda bir araya gelerek, iş hayatındaki kadınlar olarak birbirimize destek olabileceğimiz alanları konuştuk. Süreç içinde onlarca kadın örgütü, farklı alanlarda çalışan stk ve sosyal sorumluluk projelerine destek olmak üzere çeşitli organizasyonlara katılmak, emeğini değerlendirmeye çalışan kadınların ürünlerinin tanıtımına destek olmak gibi birçok çalışmanın içinde yer aldık. Ogliv ve ÇEVKO ile ortak toplantılar, etkinliklerde yer aldık.

Bu platformda ekonomik gücü veya iş hayatındaki pozisyonu farklı birçok kadın tüm bu etiketlerden sıyrılarak ve eşit şartlarda bir araya gelmektedir. Halen grubumuz büyümeye ve iş hayatının her kademesinde bulunan kadınlara yalnız olmadıklarını, kadınların iş hayatında birbirinin kurdu değil, samimi destekçileri olduğunu göstermeye devam etmektedir.

Ortak bir etkinlikte Tuborg Ceo’su Damla Birol, çok beğendiğim “asansörü aşağıya yollayın” ifadesini kullanmıştı. Evet, toplumsal cinsiyet eşitliği için eğitim başta olmak üzere yapılması gereken onlarca şey sıralayabiliriz, ancak yönetimde yer alan, karar verici, mevcudu değiştirme gücü olan kadınlara da çok fazla iş düşüyor, birbirimize el verelim…

Dış ticaretin geleceğini nasıl görüyorsunuz ?

Dış ticaretin ülkemizin büyümesine katkı sunmaya devam edeceğini ve son derece dinamik işletmelerimizle çok daha fazlasını yapabileceğimizi düşünüyorum.  Dış ticaretimizin ihracat lehine büyütülmesi ve dış ticaret fazlası veren bir ülke konumuna gelmemiz için ithalata dayalı üretim yapımızın ulusal planlamayla dönüştürülmesine ihtiyaç bulunduğunu da vurgulamak isterim. 

Genç arkadaşlarımıza bu konuda tavsiyeleriniz nelerdir ?

Dış ticaret alanında kariyer yapmak isteyen gençlere dünyadaki gelişmeleri kaynağından takip etmelerini, mümkün olduğunca çok ülke görmelerini, sadece mesleki açıdan değil, kültürel altyapılarını da geliştirmeye çalışmalarını, her daim kendilerini en iyilerle kıyaslamalarını, asla ortalamayı veya vasatı kabul etmemelerini önerebilirim.

Dış ticaret çok katmanlı bir süreç, bütünsel bakarken çok yönlü düşünebilmek fark yaratır. Özellikle dış ticarette yönetici olmayı hedefleyen gençlerin, mümkün olduğunca sürecin farklı aşamalarında çalışarak bütünü kavramaya çalışmalarının önemli olduğunu söyleyebilirim.

Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim.

Satınalma Dergisi olarak değerli görüşleriniz için teşekkür ederiz.

Hazır Giyim ve Tekstil Sektörlerinin Gündemi Sürdürülebilirlik

İhracat ve istihdamın lokomotif sektörlerden Hazır giyim ve tekstil sektörleri, dünyadaki değişime uyum sağlayıp, güçlü konumunu korumak ve sürdürülebilirliği sağlamak için harekete geçti.

 

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, Ege Bölgesi’ndeki konfeksiyon firmalarının üretim odaklılıktan tasarım ve organizasyon odaklı bir yapıya geçmeleri için “Hazırgiyim Sektöründe Sürdürülebilir Rekabetin Geliştirilmesi Projesi” isimli Ticaret Bakanlığı destekli Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (URGE) Projesini hayata geçirmek için düğmeye bastı.

Hazır Giyim İhracatını Geliştirme URGE Projesi’ni 2 yıldır başarılı bir şekilde sürdürdüklerini belirten Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, Hazırgiyim sektörünün Ege Bölgesi’nde 1980 sonrasında ciddi bir gelişim ve dönüşüm geçirdiğini, 2000’li yıllarda kendi koleksiyonunu hazırlayan ve kendi koleksiyonlarını ihraç eder boyuta geçtiğini, bundan sonraki süreçte EHKİB üyelerinin dünyadaki değişime adapte olmaları için harekete geçtiklerini kaydetti.

Konfeksiyon sektörü sürdürülebilirlikle lokomotif konumunu sürdürecek

Türk konfeksiyon sektörünün dünyadaki değişimi benimseyerek uzun yıllar Türkiye’nin istihdam ve ihracatta lokomotif sektörlerinden biri olmaya devam edeceğinin altını çizen Sertbaş, “Tüketim kalıplarını değiştiren hızlı ve ucuz üretim ile yüzleşmemiz gerekiyor. Önce üret sonra sat devri bitti. Önce sat sonra üret devrine geçiş var. Kişiye özel tasarım ve üretim önem kazanmakta. Bütün bu değişim döngüsünde rekabetçi olmamızın yolu sürdürülebilirlikten geçiyor, bu süreçte firmalarımızın yanında olmak için “Hazırgiyim Sektöründe Sürdürülebilir Rekabetin Geliştirilmesi Projesi”ni başlatmak için Ticaret Bakanlığı’na başvuracağız” diye konuştu.

Sanayi 4.0’ın sanayi sektörlerinin tamamında bir dijitalleşmeyi hayata geçirdiğine işaret eden EHKİB Başkanı Sertbaş, konfeksiyon sektöründe tasarım dışında lojistik alt yapı, organizasyon becerisi ve dünyaya yayılabilmenin önem kazandığını, Sanayi 4.0 trenini kaçırmamak için “Hazırgiyim Sektöründe Sürdürülebilir Rekabetin Geliştirilmesi Projesi” ile dijitalleşmeye odaklanacaklarını dile getirdi.

Sürdürülebilirliğin kapsamı hakkında da bilgi veren Sertbaş şöyle devam etti: “Sürdürülebilirlik; giysinin üretim aşamaları tasarım, hammadde üretimi, dikiminden; sonrasındaki, depolama, sevkiyat, pazarlama ve satış aşamaları, satış sonrasında kullanım, tekrar kullanım, tamir, geri dönüşüm, ileri dönüşüm ömrünü tamamladığı noktaya kadarki sorumluluğu kapsamaktadır. Sorumluluk sadece üreticiye ait değildir. Bu sorumluluğun tüketici ile paylaşılması gerekmektedir. Şirketler tüketicileri daha sürdürülebilir bir kullanım davranışına yönlendirebilirler. Bunun için davranış kalıplarının, düşünce yapısının değişmesi gerekmektedir. Böylelikle sürdürülebilirliği sağladığımız gibi, eko sisteme de daha az ayak izi bırakmış oluruz.”

Sürdürülebilirlik kavramının aynı anda çok farklı konuyu içerdiğine dikkati çeken EHKİB Başkanı Burak Sertbaş, “Tüketim kalıplarını değiştiren hızlı ve ucuz üretim yapmak durumundaki Konfeksiyon sektörü, çalışanların haklarını, adil ücret ve çalışma koşullarını evrensel boyutlarda savunmak ve uygulamak zorunda. Doğa dostu kumaş ve komponentleri kullanmak ve geliştirilmesini desteklemeli, böylelikle sürdürülebilir hammadde kaynaklarının üretimini desteklemek ve kullanımında öncelik vermek görevlerimiz arasında. Su tüketiminin azaltılması, geri dönüşüm, atık yönetimi ve enerji verimliliği dikkat etmemiz gereken konuların başında geliyor. “Hazırgiyim Sektöründe Sürdürülebilir Rekabetin Geliştirilmesi Projesi”nde yer alacak firmalarımızla bu konulara odaklanacağız. “Hazırgiyim Sektöründe Sürdürülebilir Rekabetin Geliştirilmesi” isimli projede yer almak isteyen hazırgiyim ve tekstil ihracatçısı firmalarımızı Ege İhracatçı Birlikleri ile temasa geçmeye davet ediyoruz” şeklinde konuştu.

“Hazırgiyim Sektöründe Sürdürülebilir Rekabetin Geliştirilmesi Projesi” ile Egeli konfeksiyon ve tekstil firmalarının sürdürülebilirlik konusunda ihtiyaç analizi yapılacak. Firmaların, üretim süreçlerinin optimum düzeyde olup olmadığı belirlenecek. Verimlilikte gelinebilecek son noktanın neresinde oldukları ortaya konulacak. Firmaların yönetsel performansı gözden geçirilirken, süreçler ile ilgili kurumsal performanslarına ait ölçülebilir hedefler ve ölçüm mekanizmaları ortaya konulacak. Pazarlamada etkinliği arttırmak için alternatif pazarlar belirlenirken, mevcut pazarlardaki paylarının arttırılması ile ilgili yol haritası ortaya konulacak.

 

Kordsa, Axiom Materials’ı 181 Milyon Dolara Satın Aldı

Sabancı Holding iştiraklerinden ve güçlendirme teknolojileri pazarının global oyuncusu Kordsa, ABD’li Axiom Materials’ı bünyesine kattı. 181 milyon ABD doları şirket değeri üzerinden gerçekleşen satın alma sayesinde Kordsa, havacılık endüstrisinde seramik matriks kompozitler alanında iddialı bir konumuna geliyor.

 

Kordsa, geleceğin malzemesi olarak görülen ileri kompozit teknolojilerine Sabancı Üniversitesi ile hayata geçirdiği Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi yatırımı ile adım atmıştı. 2018 yılında bünyesine kattığı uzay ve havacılık endüstrisine ileri kompozit malzemeler sağlayan Fabric Development, Textile Products ve Advanced Honeycomb Technologies şirketleri ile faaliyet alanını ve yetkinliklerini genişletmişti. Axiom Materials satın almasıyla ikinci bir Kordsa yaratma hedefinin ilk aşamasını tamamlamış oldu. Axiom Materials’ın ürettiği ileri kompozit malzemeler, uçak motorlarının yanı sıra farklı sektörlerde yeni nesil birçok uygulamada kullanılıyor. Kordsa’nın stratejik ve yüksek büyüme potansiyeline sahip alanlarda yetkinliklerini geliştirmek adına kritik önem taşıyan olan bu satın alma ile yeni ürün geliştirme potansiyeli de güçlenmiş oluyor.

 

Kordsa’nın Yeni Neslin Sabancı’sı olarak tanımlanan vizyonlarındaki yerine işaret eden Sabancı Holding CEO’su Mehmet Göçmen, “Sabancı Topluluğu’nun dönüşümündeki odak konularımız dinamik portföy yönetimi ve yüksek teknoloji odaklı yatırımlardır. Yüksek katma değerli alanlarda büyüme vizyonumuzun ana platformu olan Kordsa, son iki yılda yaptığımız yaklaşık 300 milyon ABD dolarlık yatırım ile global ölçekte ileri malzeme teknolojileri üreten bir şirkete dönüşüyor. Son iki yılda ABD’de dört önemli şirketi bünyemize kattık ve yıllık 150 milyon ABD dolarını aşan bir iş kolu yarattık. Dünya devlerinin tedarikçisi konumundaki Kordsa, yeni yatırımlarımızla, havacılık endüstrisinde dünyada seramik matriks kompozitler alanında iddialı bir konuma geliyor. Sabancı Topluluğu olarak işlerimizi evrensel standartlarda yönetme anlayışımızın bir göstergesi olan bu önemli satın alma, ülkemizin uluslararası piyasalardaki gelişimini de destekleyecektir”.

 

Sabancı Holding Sanayi Grubu Başkanı ve Kordsa Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Alper de, Axiom Materials satın almasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “ Kompozit teknolojileri pazarında organik büyümemizi inorganik büyüme ile de desteklemeye devam ediyoruz.  Büyüme stratejimizin ilk adımını dünyanın sayılı entegre üretim merkezleri arasında yer alan Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi ile attık. Yüksek mühendislik isteyen yapısal malzemeler üreten Fabric Development ve Textile Products’la başlayan havacılık sektörü yolculuğumuzda; kabin içi parçalar üreten Advanced Honeycomb Technologies’i satın almamızla yetkinliklerimiz genişledi.  Axiom Materials yatırımı ile uzay ve havacılık endüstrisinin üssü Kuzey Amerika’da bir büyüme platformu yaratacağız.”

 

Yürüttüğü Ar-Ge çalışmaları ile kompozit pazarına yön veren Axiom Materials’ın Kordsa bünyesine katılmasıyla ilgili Kordsa CEO’su Ali Çalışkan şunları dile getirdi: “‘Yaşamdan ilham alarak, yaşamı güçlendirme’ vizyonumuzu destekleyen çok önemli bir adım attık. Uzay ve havacılık endüstrisinin yanı sıra, gelecek nesil ulaşım araçlarına da ileri teknoloji kompozit malzemeler sağlayan ve yürüttüğü Ar-Ge çalışmaları ile kompozit pazarına yön veren Axiom Materials’ın Kordsa bünyesine katılmasıyla, ileri teknoloji kompozit ara mamul portfolyomuzu tamamladık ve kompozit ürünleri alanında yetkinliklerimizi genişlettik. Axiom Materials satınalması ile ikinci Kordsa yaratma hedefimizin de ilk aşamasını tamamlamış oluyoruz. Bugün artık, uçak motorlarında kullanılan yüksek ısıya dayanıklı Oksit-Oksit seramik kompozit malzemeleri pazarının lider oyuncusu olduk. Lastiklerini güçlendirdiğimiz uçakların kanatları, gövdeleri ve kabin içlerinden sonra artık motorları da Kordsa tarafından güçlendirilecek”.

Macaristan, Türkiye İçin Avrupa’ya Açılan Kapı

Kayseri Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde düzenlenen Macaristan Tanıtım Günü etkinliğinde söz alan ALX Hungary Genel Müdürü Fikret Nas, Türk ve Macar iş insanlarının Avrupa, Afrika gibi stratejik pazarlarda iş birliği yapabilmesinin önemine işaret etti.

 

Türkiye ve Macaristan’daki karşılıklı yatırım fırsatlarının masaya yatırıldığı, Macaristan’da yabancı yatırımcıya sağlanan teşvikler ve finansman destekleri hakkında ayrıntılı bilgilerin verildiği “Macaristan Tanıtım Günü” etkinliği Kayseri Sanayi Odası’nda düzenlendi. Toplantıya ALX Hungary Genel Müdürü Fikret Nas, Macaristan Eximbank İstanbul Ofisi Türkiye Ülke Direktörü Arda Tugay, Macaristan Büyükelçisi Viktor Matis gibi isimler de katıldı.

 

Macaristan’da yatırım ortamı hakkında ayrıntılı bir sunum gerçekleştiren ALX Hungary Genel Müdürü Fikret Nas, Macar İhracatı Teşvik Ajansı’nın (HEPA) Türkiye resmi temsilcisi olarak önemli bir misyon üstlendiklerini söyledi. Fikret Nas ALX Hungary’nin İstanbul merkez olmak üzere; Ankara, İzmir, Bursa ve Gaziantep’te toplam 5 ofisiyle Macar firmaların ihracat hacmini arttırmak için çeşitli hizmetler verdiğini anlattı. Nas, yapılan çalışmaları özetlerken, “ALX Hungary, HEPA’nın; Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’tan sorumlu resmi temsilcisidir. Bizler ticaret, ekonomi, turizm, kültür ve yatırım konularında uluslararası iş birliğini teşvik ederek ülkeler arasında en etkili diyalogu kolaylaştırmak için Türk-Macar ve Türk-Yunan ilişkilerini aktif olarak destekliyoruz. ALX Hungary, ortak tarih ve kültürün kökleri ile birbirine bağlı iki büyük ülke olan Macaristan ile Türkiye arasındaki ticari ilişkileri ve iş birliğini geliştirmek amacıyla kuruldu. Kuruluşumuzdan bu yana her iş alanında ve sektörde yerel pazar çeşitliliğinin daha da gelişmesini destekleyebilecek mal ve hizmetleri teşvik etmek için, Macar firmalarının Türkiye’deki potansiyelini ortaya çıkarmaya odaklandık. Amacımız bu iki ülkeyi ticaret ve yatırımlarla yakınlaştırmak.” ifadelerini kullandı.

 

Macaristan’ın, ithalatının yüzde 7’ini, ihracatının da yüzde 80’inini Avrupa Birliği ülkeleriyle gerçekleştirdiğini söyleyen Fikret Nas, Macaristan’ın dış ticarette Avrupa’ya bağımlı bir ülke durumunda olduğunu kaydetti. Macaristan’ın bu nedenle ihracatında pazar çeşitliliğini sağlamak için Doğu’ya açılım politikası geliştirdiğini anlatan ALX Genel Müdürü Fikret Nas, Türk iş dünyası için de Macaristan’ın Avrupa’ya açılan kapı olduğunu vurguladı.

Orta Avrupa’da yer alan Macaristan’ın 510 milyonluk Avrupa pazarında her noktaya azami 24 saat içerisinde teslimat için olanak sağlayan stratejik bir konumda olduğunu belirten Nas, “Bir yandan Macar tedarikçileri desteklerken bir yandan da Avrupa’dan ürün arayan yerel ithalatçı firmalarını desteklemek ve tanıtmak istiyoruz. Her iki ülke iş insanları Avrupa, Afrika gibi stratejik pazarlarda iş birliği yapabilir. Kuruluşundan bu yana yüksek performansını ve yenilikçi yaklaşımını sürdürmeyi hedefleyen ALX Hungary, faaliyet gösterdiği ülkeler için katma değer yaratmaya devam edecek.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

 

ALX HUNGARY HAKKINDA

 

ALX HUNGARY, Macaristan’ın dış ekonomik ilişkilerine katkıda bulunmak ve onu çeşitlendirmek amacıyla 2015 yılında Polat Holding bünyesinde kurulmuştur. ALX HUNGARY’nin Türkiye’de İstanbul merkez ofis olmak üzere, Ankara, İzmir, Bursa ve Gaziantep, Yunanistan’da Atina, Macaristan’da Budapeşte ofisleri bulunmaktadır.

Macar İhracatı Teşvik Ajansı HEPA (Hungarian Export Promotion Agency) Macaristan’ın ihracatını artırmaya yönelik faaliyetler yürüten, Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı kar amacı gütmeyen resmi bir devlet kurumudur. ALX HUNGARY, HEPA’nın Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’tan sorumlu resmi temsilcisidir.

ALX HUNGARY, HEPA’nın sahip olduğu çeşitli sektörlerde binlerce Macar firmadan oluşan veri tabanı sayesinde Türk iş insanları’na Macaristan’ın güvesnilir, öncü, rekabetçi ve yenilikçi firmalarıyla bir araya gelmelerine imkan yaratarak iş birlikteliklerini geliştirmek için ücretsiz hizmet vermektedir.

2019 IBM Araştırması: Türkiye’de Her Bir Veri İhlalinin Ortalama Maliyeti 11,15 Milyon TL

Araştırmaya göre, Türkiye’deki ihlallerin yüzde 45’i, kötü amaçlı veya suç niteliğindeki saldırılardan oluşuyor.

ISTANBUL – 24 Temmuz 2019: IBM (NYSE: IBM) Güvenlik İş Birimi ve Ponemon Institute, veri ihlallerinin kuruluşlar üzerindeki maliyetini inceleyen yıllık araştırmasını yayınladı. Araştırmaya göre, bir veri ihlalinin maliyeti, son beş yılda yüzde 12 artarak ortalama 3,92 milyon dolara ulaştı.

 

Türkiye’den 22 şirketin de katıldığı araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de veri ihlalinin ortalama toplam maliyetiyse önceki yıla kıyasla yüzde 18,5 artarak 11,15 milyon TL’ye yükseldi. Kayıp ve çalıntı her verinin maliyeti de yüzde 23,3 oranında bir artışla 570 TL’ye ulaştı. Veri ihlallerinin yüzde 45’inin nedeni ise kötü amaçlı veya suç niteliğindeki saldırılardan oluştu.

 

Dünya genelinde geçtiğimiz yıl ihlal olayı yaşamış olan 500’ü aşkın şirketle yapılan kapsamlı mülakatlar sonucunda hazırlanan raporda, 500’den az çalışanı bulunan işletmelerin, veri ihlalleri sonucunda ortalama 2,5 milyon doların üzerinde kayıp yaşadığı belirtildi.

 

Raporda,  bu yıl ilk kez veri ihlalinin uzun vadedeki finansal etkisi de incelenerek, etkilerinin yıllarca hissedildiği saptandı. Veri ihlali maliyetlerinin ortalama yüzde 67’si ihlali izleyen ilk yıl içinde, yüzde 22’si ikinci yılda ve diğer yüzde 11’i ise veri ihlalinden sonra iki yıldan daha uzun bir sürede gerçekleşiyor. Ayrıca uzun vadeli maliyetlerin sağlık, finans hizmetleri, enerji ve ilaç sektörü gibi yasal düzenlemelere tabi kuruluşlar için ikinci ve üçüncü yıllarda daha yüksek olduğu gözlemlendi.

 

IBM Türkiye’nin Güvenlikten Sorumlu Ülke Lideri Engin Özbay da rapor hakkında görüşlerini şu şekilde belirtti: “Daha önce hiç olmadığı kadar fazla veri, birbirine bağlı cihazlar ve bilişim gücüyle hızlı ve büyük bir değişim çağındayız. Bu durum işletmelere müthiş fırsatlar sunarken, aynı zamanda kuruluşlar içindeki veri ihlali olasılıklarını da artırıyor. Kuruluşların yalnızca geçtiğimiz 3 yıl içinde 11,7 milyarın üzerinde kayıp veya çalıntı kayıtla karşı karşıya kalmasıyla birlikte, şirketlerin, veri ihlalinin kârlılıkları üzerinde yapabileceği tüm finansal etkinin farkında olmaları ve bu maliyetleri nasıl düşürebilecekleri konusuna odaklanmaları gerekiyor. Rapor sonuçları, bize siber olaylara müdahale konusunda hazırlıklı olan ve şifrelemeyi geniş çapta kullanan şirketlerin maliyetleri azalttığını gösteriyor.”

 

Bu yılın raporlarından elde edilen başlıca bulgular ise şöyle:

 

  • Kötü amaçlı ihlaller en yaygın ve pahalı ihlaller. Araştırmada yer alan veri ihlallerinin yarıdan fazlası kötü amaçlı siber saldırılardan kaynaklanıyor.
  • Büyük ihlaller büyük kayıplara yol açıyor. 1 milyondan fazla kayıt ihlali şirketlere tahmini olarak 42 milyon dolarlık kayıp maliyetine yol açıyor. Kayıt ihlali 50 milyona ulaşınca ise bu maliyet 388 milyon doları buluyor.
  • Siber olaylara müdahale tatbikatı yapmak mükemmel sonuçlar sağlıyor. Siber olaylara müdahale planlarını kapsamlı biçimde test etmiş ve siber olaya müdahale ekibi olan şirketlerin veri ihlali maliyetleri, hiçbir önlem almamış olanlardan ortalama 1,23 milyon dolar daha az.
  • Sağlık alanındaki ihlaller en yüksek maliyetlere yol açıyor. Sağlık kuruluşları art arda 9 yıl boyunca ortalama 6,5 milyon dolar tutarında maliyetle karşı karşıya kaldı. Bu rakam, araştırmada yer alan diğer sektörlerin maliyetinin yüzde 60’ından fazla.

 

Araştırmaya göre, ihlallere müdahale en yüksek tasarrufu sağlayan etken olmaya ise devam ediyor.  Bir ihlali 200 günden kısa sürede tespit edip sınırlandırmayı başaran şirketler, toplam ihlal maliyetine 1,2 milyon dolar daha az harcama yaptığı da tespit edildi.

 

Araştırmaya ulaşmak için aşağıdaki adresi ziyaret edebilirsiniz:

https://www.ibm.com/security/data-breach

2014 raporundan 2019 raporuna ortalama veri ihlali maliyetinin karşılaştırılması.