EGİAD Think Tank’in İlk İcraatı Girişimcilik Ekosistemi

İzmir ve Ege Bölgesi’nin vizyoner bakış açısına katkı koymak amacıyla bir iş örgütü tarafından Ege Bölgesi’nde ilk kez kurulan düşünce örgütü EGİAD Think Tank (Düşünce Kuruluşu) faaliyetlerine başladı. Kent, bölge ve ülke sorunlarına güçlü projelerle çözümler üretmeyi hedefleyen, geleceğe dair stratejiler belirlemeyi amaçlayan bir araştırma platformu olarak faaliyet gösteren EGİAD Think Tank, ilk proje olarak İzmir ve Ege Bölgesi’ndeki Girişimcilik Ekosistemini masaya yatırdı.

Bu kapsamda ard arda iki toplantı düzenleyerek faaliyetlerine hızlı bir giriş yapan EGİAD Think Tank, girişimcilik, mentor ağı, melek yatırımcılık alanlarında bir araya geldiği paydaşlarla, eko sisteme derinlemesine bir bakış açısı sağlayan ve çözüm önerileri içeren kapsamlı bir rapor hazırlamak üzere çalışmaları başlattı.

EGİAD Think Tank İle İzmir, Dünyanın 20 Girişimci Şehri Arasına Girmeye Hazırlanıyor

EGİAD Think Tank’tan İlk Rapor İzmir ve Ege Girişimcilik Ekosistemi Üzerine Olacak

EGİAD Think Tank, gündemindeki ilk madde olarak İzmir ve Ege Bölgesinde girişimcilik konusunu ele aldı. İzmir’in dünyanın ilk 20 girişimci şehri arasında yer alması hedefiyle hareket eden EGİAD, Girişimcilik Ekosistemi Paydaşları olarak Üniversiteler, Teknoparklar, Kuluçka Merkezleri, Co-Working Space ve ilgili STK temsilcileri ve Girişimcilerle bir araya geldi. Toplantıya, EGİAD Melekleri İcra Kurulu Başkanı Frederic Pagy, EGİAD Yönetim Kurulu -EGİAD Melekleri İcra Kurulu Geçmiş Dönem Başkanı ve EGİFED Ege Bölgesi Genç İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Aydın Buğra İlter, İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Taylan Demirkaya, İzmir Ekonomi Üniversitesi Uzmanı Sevay İpek Aydın, İZTO Girişimcilik Yönetmeni Övgü Pınar, Yaşar Üniversitesi Stratejik Planlama Mükemmelliyet Ofisi Koordinatörü Selçuk Karaata, DEÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Engin Özgül, Design Mesh Innovation Lab. Kurucusu Ezgi Ezdar Onur, Urla Co- Working Kurucu Ortağı Neşen Yücel, Urla Co- Working Kurucu Ortağı Patrick Bosteels, Ege Üniversitesi EBİLTEM Teknoloji Transfer Ofisi Girişimcilik Lisanslama ve İş Geliştirme Birim Yöneticisi Semih Erden, DEÜ Teknoloji Transfer Ofisi Girişimcilik Şirketleşme Bölümü Temsilcisi Ezgi Gülay, İzmir Ekonomi Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi Proje Geliştirme Uzmanı Seda Çakmak, Withco Kurucu Ortağı Övünç Emre, Sensencall Kurucu Ortağı Ali Akdurak, Sensencall Kurucu Ortağı Emre Özdoğan, Talamus Kurucusu Tansu Uyar, Docunex Kurucusu Seymen Sipahi, Loggma Kurucusu Ozan Tuncan, Dysapp Kurucu Ortağı Esra Albak, Univerlist Kurucu Ortağı Furkan Erkorkmaz, Sınavia Kurucu Ortağı Hakan Yılmaz, Rateltech Yazılım Kurucusu Emrecan Durmaz, Integsmart Kurucusu Ferhat Zeylan, Kyro Medical Technology Kurucu Ortağı Aşkın Kireli katılım gösterdi.

Gerçekleştirilen görüşmelerde, “İzmir Girişimci Şehri Olabilir mi? / İzmir’de Girişimcilik Ekosistemi ne durumda? / Nelere ihtiyaç var?” sorularına yanıt arandı. Toplamda 50 kurum ve girişimcinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda İzmir’in mevcut durumdaki resmi analiz edildi. Yapılan görüşmeler neticesinde akademik bir kadro ile yola devam edecek olan EGİAD Think Tank, girişimcilik ekosistemine ilişkin nihai kararı Akademik bir rapor olarak da yayınlayacak. Rapor ile gelişim odaklı çözümlerin de beraberinde getirilmesi hedeflenecek. EGİAD’ın bir iş örgütü olarak, üyeleri arasında startup (nitelikli eleman çalıştıran, büyüme potansiyeline sahip işletme) kotası güdülebileceğine de değinildiği toplantıda, üye şirketlerinin gerçekleştirmiş olduğu %5 satın almalarının startuplardan gerçekleştirilmesinin sağlanabileceği önerisinde bulunuldu. EGİAD’ın startuplara liderlik edebileceğine de dikkat çekilen etkinlikte, EGİAD’ın bu alanda atabileceği adımlar ise; “İş insanlarını bu kavramlar, kültür hakkında bilgilendirme üzerine kısa vadede aksiyonlar alabilir. startupların kaynak sorununu çözme konusunda çalışmalar yapabilir” şeklinde özetlendi.

EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği Başkanı Mustafa Aslan, Başkan Vekili Alp Avni Yelkenbiçer, Yönetim Kurulu Üyeleri Elif Koç, Süleyman Tutum, EGİAD Melekleri İcra Kurulu Başkanı Frederic Pagy’nin ev sahipliğinde ve Genel Sekreter Prof. Dr. Fatih Dalkılıç moderatörlüğünde gerçekleşen toplantılarda üzerinde durulan maddeler ise şu şekilde sıralandı:

  • Girişimcilik Kültürü oluşturulmalıdır. Bunun için ilköğretim düzeyinde girişimcilik uygulamaları ve çekirdek çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Bu konuda Ankara ile lobicilik faaliyetlerine geçilmelidir. Bu kapsamda İzmir’in pozitif yanını ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
  • Girişimcilik Kasabası kurulmalıdır. Tüm Türkiye’den gelen girişimciler için ortak çalışma alanları oluşturulmalıdır. Ar-ge ve ürün geliştirme atölyelerine ortak çalışma alanları içerisinde de yer verilmelidir. Girişimciler arası bir network ağı kurularak girişimcilerin birbirlerini tanımalarını ve ne işle uğraştıklarını paylaşabilmelerini sağlayacakları ortak bir platform oluşturulmalıdır.
  • Bürokratik anlamda girişimci vizesi oluşturularak, yabancı girişimcilere yönelik iş kurma süreci destekleri sunulmalıdır. Burada bulunan startupların yurt dışına açılması ve yurt dışında bulunan startupların ise buraya çekilmesi konusu üzerine yoğunlaşılmalıdır.
  • İzmir’de yatırımcı ve mentor sayısı artırılmalıdır. Geleneksel işlerle uğraşan sanayi veya hizmet erbabı kişilerin yeni nesil teknolojik ve inovatif fikirlere neden yatırım yapması gerektiği iyi anlatılmalıdır. Bunun iyi bir yatırım enstrümanı olduğu vurgulanmalıdır.
  • İzmir’de nitelikli iş gücü probleminin önüne geçilmelidir. İyi dereceli mezunların ve genç girişimcilerin İzmir’de kalması özendirilmelidir.
  • Girişimciliğe, iş planı hazırlamaya ve iş modeli kurgulamaya yönelik çeşitli eğitimler gerçekleştirilmelidir. Bu eğitimlerde yatırımcılar veya mentorlar ile bir araya getirilerek, görüş alış verişinde bulunulmalıdır.
  • Startupların hangi pazarlara yönelmesi gerektiğine dair doğru, güvenilir ve referans olarak alınabilecek bir kaynağın bulunmadığına dikkat çekilerek, veri merkezi oluşturulmasının önemine dikkat çekilmelidir.
  • İzmir’de girişimciliğe yönelik fon kurma ve kaynak yaratmaya yönelmelidir. Bu noktada bir vakıf veya benzeri platform kurulabilir. Network – Kitlesel Fonlama – Yatırım Ortaklığı – Yatırım Fonuna yönelik bir platform kurularak destekçilerine vergi avantajı sağlanması önerilmelidir.

Divan Grubu Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Direktörü Akşın Güngör Oldu

Divan Grubu’nda Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Direktörlüğü’ne Akşın Güngör getirildi. Kasım 2017’de Divan Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü olarak Divan Grubu’nda çalışmaya başlayan Güngör, 2019 yılı Ağustos ayı itibariyle Divan Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Direktörü görevine getirildi.

Londra üniversitesi Ekonomi ve Uluslararası ilişkiler bölümünden derece ile mezun olan Akşın Güngör, 2007 yılında Sabancı Üniversitesi’nde MBA eğitimini tamamladı. Kariyerine 1999 yılında Koç Holding’de başlayan Güngör, 2000 yılında Sabancı Holding’de İş Geliştirme ve Stratejik Planlama uzmanı olarak görev aldı. Aşkın Güngör, Mudo, Bilim İlaç,  Kopaş Kozmetik gibi şirketlerde Pazarlama, Ticari Pazarlama, İş Geliştirme ve Satış Geliştirme konularında müdürlük ve direktörlük görevlerinde bulundu. 2017 yılında ise Divan Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü olarak çalışmaya başladı.

Divan Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Direktörlüğü görevine getirilen Güngör, Divan Grubu’nda oteller, rezidanslar, restoranlar, pastaneler, stadyumlar ve etkinlik mekanları da dahil olmak üzere tüm grubun iç ve dış pazarlama organizasyonu ve stratejileri, pazarlama iletişimi ve halkla ilişkiler faaliyetlerinin planlanması, geliştirilmesi ve uygulanmasından sorumlu olacak. Güngör ayrıca pazarlama, iletişim ve halkla ilişkiler alanındaki bölümlerine destek materyallerin, hizmetlerin geliştirilmesi ve uygulanması alanlarında da yönetimi üstleniyor.

“Haklarınızı bilin güvende kalın” Bilgilerinizin silinmesini istemek hakkınız

Kişisel Verileri Koruma Kurumu, her vatandaşın kişisel bilgilerinin kanun kapsamında güvence altında olduğunu açıkladı. Kanuna göre her vatandaşın kişisel verilerinin işlenip işlenmediğini öğrenme, kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme gibi çok sayıda önemli hakları bulunuyor.

Kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak tanımlanabilir kılan her türlü bilgi kişisel verilerimiz olarak sayılıyor. Kişisel veri, T.C. kimlik numarası, fotoğraf, cep telefonu numarası, e-posta adresi, sağlık ve finans bilgileri gibi çok geniş bir bilgi yelpazesini içinde barındırıyor. Kişisel Verileri Koruma Kurumu’ndan yapılan açıklamada “Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte ülkemizde bu alanda yeni bir dönem başladı” denildi. Açıklamada şunlar kaydedildi:

Haklarımızı biliyor muyuz?

“Kanunla birlikte kişisel verileri işlenen gerçek kişilere, yani Kanunda geçen ifadeyle ‘’ilgili kişi’’lere birtakım haklar tanındı. Peki kişisel verilerimizi daha bilinçli bir şekilde koruyabilmek adına Kişisel Verilerin Korunması Kanununda yer alan haklarımızı ne kadar biliyoruz? 2010 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ile birlikte, Anayasanın özel hayatın gizliliğini düzenleyen 20. maddesine eklenen ‘’herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir’’ ifadesiyle kişisel verilerin korunması ‘’anayasal hak’’ olarak tanınarak güvence altına alınmıştır. Bu hak, kişinin kendisiyle ilgili kişisel verileri hakkında; bilgilendirilme, verilere erişme, verilerin düzeltilmesini veya silinmesini talep etme, amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsamaktadır.”

İlk başvuru yeri “Veri Sorumlusu”

Açıklamada Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nun 11. Maddesine göre vatandaşların her zaman veri sorumlusuna başvurarak kendileriyle ilgili aşağıdaki taleplerde bulunabileceği belirtildi:
“Herkes, veri sorumlusuna başvurarak kendisiyle ilgili; Kişisel verilerin işlenip işlenmediğini öğrenme, İşlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, verilerin yurt içinde veya yurt dışında aktarıldığı üçüncü kişileri bilme verilerin düzeltilmesini isteme (düzeltme ve tamamlama hakkı), verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, işlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme (itiraz hakkı), veri işlemeden dolayı zarara uğraması halinde zararın giderilmesini talep etme (tazminat hakkı) haklarına sahiptir. Veri sorumluları ’’aydınlatma yükümlülüğü’’ kapsamında ilgili kişilere sahip oldukları haklar konusunda bilgi vermekle yükümlüdür.

Profillemeye itiraz hakkı var

İşlenen veriler, özellikle otomatik sistemler aracılığıyla analiz edilerek kişiler hakkında ’’profil’’ oluşturulabilmektedir. Bu işlemler sonucunda meydana getirilen profiller de kişisel veridir. Profilleme işlemiyle elde edilen ’’sonuçlar’’ kişinin lehine olabileceği gibi aleyhine de olabilir. İşte bu noktada Kanun, ilgili kişinin aleyhine sonuçların ortaya çıktığı durumlarda, kişinin itiraz hakkını gündeme getirmektedir. Kişinin haberi dahi olmadan belirli bir kategoriye dahil edilmesi ve kendisi hakkında birtakım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi, kişilik hakkıyla bağdaşmayabilir. Dolayısıyla veri sorumlusu, ilgili kişinin talebi halinde yapılan işlem hakkında açıklama yapmak durumundadır.”

Hakkınızı nasıl arayacaksınız?

İlgili kişinin hak arama yöntemi iki aşamadan oluştuğunu aktaran açıklama şöyle devam etti:
“İlgili kişiler, sahip oldukları hakları doğrultusunda ilk olarak veri sorumlusuna başvurmalıdır. Çünkü Kanuna göre veri sorumlusuna başvuru yolu tüketilmeden Kurula şikayet yoluna gidilememektedir. Veri sorumlusu ilgili kişinin başvurusunu en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde sonuçlandırmalı ve bu süre zarfında sonucun gerekçesini de açıklayarak ilgili kişiye bildirmelidir. İkinci aşamada ise; başvurunun reddedilmesi, verilen cevabın yetersiz bulunması veya 30 gün içinde başvuruya cevap verilmemiş olması halinde ilgili kişi, Kurula şikayet hakkını kullanabilir. Özetle; Kanun açısından veri sorumlusuna başvuru zorunlu, Kurula şikayet ise ilgili kişinin isteğine bağlıdır.”

Tekstil ve Hazır Giyim Sektörlerinin Gündemi Çevreci ve Sürdürülebilir Üretim

Çevreye duyarlı tüketici talepleri dünyada üretim modellerini disipline ediyor. Çevreci, sürdürülebilir üretime yönelen firmalar, üretimlerinin sertifikalandırılması için sosyal denetimleri tek bir platformda toplayarak maliyetlerini azaltma yolunu seçiyor.

Tekstil ve hazır giyim sektörlerinde uluslararası markalar ve uluslararası markaların tedarikçileri SLCP (Social & Labor Convergence Program) çatısı altında toplanarak maliyetleri azaltma ve kaynakları daha etkin kullanma yoluna gitmiş durumda.

Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, SLCP (Social & Labor Convergence Program) ile “Sosyal Denetim Programları Tanıtım Etkinliği” düzenledi.

Tekstil ve konfeksiyon sektörlerinde sürdürülebilirlik ve sosyal uygunluk konularının son zamanlarda büyük bir ivme kazandığına işaret eden Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, bu taleplerin minimum maliyetle yerine getirilmesi için çaba gösterdiklerini dile getirdi.

Müşteri ve marka talepleri belirleyici

İhracatçı firmalardan, müşterilerin ve markaların değişen sosyal uygunluk sertifika taleplerine bağlı olarak çok sayıda farklı denetim süreçlerinden geçmeleri gerektiği ve bu durumun zaman ve finansal açıdan önemli kayıplara neden olduğu konularında çok sayıda geri bildirim aldıklarını vurgulayan Sertbaş, “Sürdürülebilirliğin, sosyal ve çalışma koşullarının iyileştirilmesinin artık bir seçenek olmadığının, sektörün bir gerekliliği ve sorumluluğu olduğunun bilincindeyiz. Sektörümüzün daha sürdürülebilir bir üretim modelini benimsemesinin gerektiğinin farkındayız. Sektör olarak çalışma koşullarına, etik konulara ve çevreye olan etkimize önem ve öncelik veriyoruz” diye konuştu.

Sosyal denetimlerin tekstil ve hazır giyim sektörlerinde hem markalara hem üretici firmalara ciddi maddi ve zaman yükleri getirdiğine dikkati çeken Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü; “Sosyal denetimleri tek bir platformda toplayarak maliyetlerin azaltılmasını ve kaynakların daha etkin kullanılmasını sağlamak için çalışan ortak girişim SLCP’nin gerçekleştirdiği etkinliğin tüm taraflar için verimli olacağına inanıyorum.”

SLCP’nin “Sosyal Denetim Programları Tanıtım Etkinliği” kapsamında SCLP Kıdemli Operasyon Müdürü Sharon Hesp, SLCP ile bilgi paylaşımı yapan International Trade Center (ITC) Yetkilisi Madison Wilcox ile Nike’ın Türkiye İstanbul İrtibat Bürosu Sosyal Uygunluk Müdürü Caner Soytaş sunumlar yapıldı.

SLCP, Türkiye’den de büyük miktarlarda alım yapan Inditex, HM, Nike gibi global markalarını, tekstil ve hazır giyim değer zincirinin pek çok tedarikçisini, denetim şirketlerini ve sektörel kuruluşları çatısı altında buluşturuyor.

Bilgi paylaşımı konusunda Uluslararası Ticaret Merkezi (International Trade Center – ITC) ile çalışan SLCP önümüzdeki yıllarda tüm markaların tek bir veri havuzundan denetim verilerini çekmesini ve üretici firmaların bir kez denetlenmesi hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Etkinliğe EHKİB üyesi 50 ihracatçı firma katılım sağladı.

Pirelli En İyi Tedarikçilerini Sürdürülebilirlik, İnovasyon ve Kalite için Ödüllendirdi

Pirelli 2019 Tedarikçi Ödülleri, dünya çapındaki 10 bini aşkın Pirelli tedarikçisi arasından 9 tedarikçiye verildi.

Milano, 27 Eylül 2019 – 2019 Tedarikçi Ödüllerini kazananların belirlenmesinde tedarikin kalitesi, inovasyon kapasitesi, hızı ve küresel kapsamı seçime yön veren başlıca kriterler oldu. Pirelli her yıl küresel ölçekteki 10.000’den fazla tedarikçisinden dokuzunu ödüllendiriyor. Tedarikçi Ödülleri, Pirelli’nin tedarik zincirini daha sürdürülebilir, yenilikçi ve nitelik açısından mükemmel kılarak kendilerini öne çıkaran, dolayısıyla Pirelli ürünlerinin, şirketin stratejisiyle uyum içinde daima daha Yüksek Değerli olmasına katkıda bulunan şirketlere veriliyor.

Pirelli Operasyon Genel Müdürü Andrea Casaluci ile Satınalma Üst Yöneticisi Pierluigi de Cancellis, hammadde, hizmet ve makine kategorilerindeki dokuz tedarikçiye ödüllerini şirketin Milano’daki genel merkezinde düzenlenen bir törende takdim etti.

Zaman içinde gerçek iş ortakları haline gelen, özellikle zorlu projelerde ve uygulamalarda şirketle birlikte kendilerini geliştirebilen ve daha yakın tarihlerde tedarikçiler arasına katılsalar dahi gelecek için stratejik projeler geliştirme potansiyelini gösteren şirketler ödüle layık bulundu.

Bu yıl, Pirelli için stratejik bir yönetim modeli olan Sürdürülebilirlik alanında spesifik bir ödül de sunuldu. Pirelli, sürdürülebilirliği şirketin küresel tedarik süreçlerine ve politikalarına tamamıyla entegre etmesi doğrultusunda tedarik sisteminin UNI ISO 20400 kurallarına uyumunu 2018 yılında belgelendirmiş bulunuyor.

2019 Pirelli Tedarikçi Ödülü kazanan şirketler şunlar:

Doğal kauçuk tedarikçisi Hevea-Tec Industria e Comercio Ltda (Brezilya), “Hız” ve “Hizmet Düzeyi” kategorilerinde ödül aldı. Şirket ayrıca malzemenin kaynağından başlayarak tedarik zincirinin tamamı boyunca teknolojik inovasyon ve katılımla sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği gözetmesi nedeniyle prestijli Sürdürülebilirlik ödülüne de layık bulundu.

Silika tedarikçisi Quechen Silicon Chemical (Çin), “Kalite” ve “Hız” kategorilerinde ödül aldı.

Tekstil takviyeleri tedarikçisi Kordsa (Türkiye), “Küresel Varlık” ve Hizmet Düzeyi” kategorilerinde ödüle layık bulundu.

Plastikleştirici yağ tedarikçisi Nynas AB (İsveç), “Kalite” ve “Hizmet Düzeyi” kategorilerinde ödülün sahibi oldu.

Dozaj sistemleri tedarikçisi Nuova Ciba S.p.A. (İtalya), “Kalite” ve “Hizmet Düzeyi” kategorilerinde ödül aldı.

Pek çok Pirelli fabrikasında standart ve özelleştirilmiş versiyonları kullanılan taşıma sistemleri tedarikçisi Cassioli (İtalya), “Küresel Varlık” ve “İnovasyon” kategorilerinde ödüle layık bulundu.

Pirelli’nin dijital dönüşüm Yol Haritası için Stratejik İş Ortağı olan Accenture, “Küresel Varlık” ve “İnovasyon” kategorilerinde ödülün sahibi oldu.

Kış ürünlerinin geliştirilmesinde kullanılan test alanlarının tedarikçisi Artic Falls AB (İsveç), “İnovasyon” ve “Hizmet Düzeyi” kategorilerinde ödül aldı.

Uzun dönem araç kiralama için uluslararası iş ortağı olan Arval Service Lease (Fransa), “Hizmet Düzeyi” ve “Küresel Varlık” kategorilerinde ödüllendirildi.

Satınalma Üst Yöneticisi Pierluigi de Cancellis şöyle konuştu: “Pirelli, küresel ölçekte Yüksek Değerli iş modeliyle faaliyetlerini sürdürüyor. Pirelli, hedeflerine ulaşmak için sadece mükemmel ve daima yenilikçi hizmeti garanti etmekle kalmayıp aynı zamanda insana, çevreye, müşterilere ve marka değerine önem verme gibi değerleri de paylaşan iş ortaklarına gereksinim duyuyor. Bu nedenle, bu hedefleri Pirelli ile paylaşan, sadece ürün veya hizmet tedarikçisi olmanın ötesinde gerçek iş ortakları haline gelen şirketleri ödüllendirmeyi arzu ettik.”

 

 

Fesih sürecinde güvenlikte bekletilen ve içeri alınmayan işyeri avukatı manevi tazminata hak kazanabilir mi?

Manevi tazminat, zarar görenin kişilik haklarında iradesi dışında meydana gelen manevi zararların giderilmesinin tazmin ve telafi edilmesidir. (Haluk Hadi SÜMER, İş Hukuku Uygulamaları, s.404; Sarper SÜZEK, İş Hukuku s.471; Kenan TUNÇOMAĞ/Tankut CENTEL, İş Hukukunun Esasları, s.135). Manevi tazminatı talep hakkı Türk Borçlar Kanunu m.56’da düzenlenmiştir. Buna göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi halinde, olayın özelliklerini göz önüne tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir (SÜMER, s.408).

Yargıtay’ın bir içtihadı birleştirme kararına göre, manevi tazminata hükmedilebilmesi için zarar ile eylem arasında illiyet bağı, eylemin hukuka aykırı olması ve işçinin cismani zarara uğraması koşullarının varlığı aranmaktadır (YİBK, 22.6.1966, 7/7 R.G. 28.7.1966).

Manevi tazminat ile işçinin çektiği bedensel ve ruhsal acı, elem ve ızdırap ödenecek tazminatla az da olsa giderilmeye çalışılır. Ancak hemen ifade etmek gerekirse, işçinin çektiği acı, elem ve ızdırap, maddi zararda olduğu gibi manevi zararın tam karşılığı olamaz. Manevi tazminat, manevi yönden sarsılan işçinin az da olsa acısını dindirmek ve manevi açıdan onu tatmin etmeyi amaçlar.

Yargıtay’a göre, İlk Derece Mahkemesince,“… şirketin avukatı olan davacının işyerinde tüm çalışanların işe başlama saatlerinde içeriye alınmayarak güvenlik bölümünde bekletilmesi suretiyle işyerinde bulunan özel eşyalarının ve şirkete ait eşyaların tesliminin dahi burada gerçekleştirilmesi suretiyle meydana gelen olayda davacının onuru ve insanların gözündeki itibarı zedelenmek suretiyle kişilik haklarına saldırı olduğu,” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı lehine 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi ise, “05/06/2014 tarihi itibariyle işyerine gelen davacının girişte güvenlik bölümünde bekletilerek fesih işlemlerinin burada neticelendirilmesinde yine özel eşyalarının ve şirkete ait eşyaların burada devir teslimlerinin sağlanmasının kişilik haklarına saldırı, şeref ve haysiyetine aykırılık teşkil eden küçük düşürücü mahiyette eylemler olarak değerlendirilemeyeceği, söz konusu eylemler etik olmamakla birlikte bunların kişilik haklarına saldırı, küçümseme, mesleki onur ve haysiyetine zarar verecek ağırlıkta eylemler olarak değerlendirilemeyeceği gibi fesih tarihinde düzenlenen tüm teslim tesellüm tutanaklarında da davacının imzası olup bunlarda herhangi bir ihtirazı kaydının da bulunmadığını, tüm bu sebeplerle yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu kısmen kabulü ile davacı lehine bir miktar manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığına karar vermiştir.

Yargıtay ise, “Davacı şirketin avukatı olarak çalışmış, iş akdi de ahlak veya iyi niyet kurallarına uymayan bir hal nedeniyle de feshedilmemiştir. Buna karşın fesih süreci davacının onurunu ve insanların gözündeki itibarını küçük düşürücü şekilde gerçekleştirilmiş ve böylelikle kişilik hakları zedelenmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince söz konusu eylemlerin “etik olmamakla birlikte bunların kişilik haklarına saldırı, küçümseme, mesleki onur ve haysiyetine zarar verecek ağırlıkta eylemler olarak değerlendirilemeyeceği” şeklindeki yorumu, davacının görev ve unvanı, bu eylemlerin oluş yeri ve zamanı, fesih nedeni karşısında yerinde değildir. Davacının iş akdinin feshinde bu şekilde muameleye tabi tutulması makul oranda tazminata hükmedilmesini gerektirir. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi’nce verilen karar isabetli olmakla birlikte istinaf başvurusunda aksi yöndeki değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir (Y9HD.03.04.2019 T.,2018/2479 E.,2019/7679 K).

Sonuç olarak, geçerli nedenle iş sözleşmesi feshedilen ve bu süreçte tüm çalışanların işe başlama saatinde içeriye alınmayarak güvenlikte bekletilen, özel eşyaları ile şirkete ait eşyaların teslimi dahi güvenlikte yapılan şirket avukatının, onuru ve insanların gözündeki itibarı düşürülmüş ve kişilik hakları zedelenmiştir. Fesih sürecinde bu şekilde muameleye tabi tutulan şirket avukatına makul oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

Tedarik Zincirinin Her Halkasının Yeşil Olmasından Yanayım

Zeliha Hanım, Merhaba, Röportajımıza geçmeden önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz ?

Bursa doğumluyum. İzmir de büyüdüm ve müzik hayatım İzmir’de başladı. TRT çocuk saatiyle başlayan mikrofon ile arkadaşlığım bugüne kadar geldi.

Ankara ‘da uzun zaman Cumhurbaşkanı Özal’ın yabancı konuklarının ağırlanmasında çalıştım ve yabancı dillerde şarkılarımın sayısını orada çoğalttım. Şu an 42 farklı ülke dilinde şarkı söylüyorum. Bu nedenle yıllarca yabancı kaynaklı firmalar, uluslararası kongreler, futbol federasyonu, genelkurmay  gibi önemli kuruluşların gecelerinde sahne aldım.

2005 yılından itibaren albüm çalışmalarına başladım  6 albüm ve 5 single çalışmam var. Biri sigara diğeri çevre ile ilgili iki proje şarkım da mevcut.

Youtube’da 50000 ne yakın abonesi olan ve UPCYCLE anlatan bir kanalım var. Handcraft TV’nin 10 milyon üzerinde izleyicisi var.

2014 yılından bu yana Çevko, Türçev, Akademi Çevre gibi kurumlarla çevre için bilinçlendirme ve farkındalık yaratma çalışmaları yapıyorum.

Bu konuda ikisi sanayii olmak üzere 4 ödül aldım.

Tüm dünyada çevre bilinci artıyor. İnsanlarda duyarlılık seviyesi yükseliyor. Bu gelişimi nasıl yorumlamalıyız?

Eğitimde çevre bilinci arttı. Gelişmiş ülkeler özellikle çocukların üzerinde daha çok duruyor. İnternet sayesinde plastik ve tüm atıkların diğer canlıların hayatını nasıl tehlikeye attığını çok rahat gözlemleyip sosyal medya yoluyla tepkilerini anında ortaya koyabiliyorlar. Ulaşım kolaylaştı. Greenpeace gibi örgütler çoğaldı. Ülkeler geleceğin tehlike altında olduğunun farkına vardı. Farkındalık çalışmaları dünyanın her yerinde artık. Ancak çok atık üretenlere yetişmek biraz zor.

Örneğin biz yılda 37 milyon ton atık üretiyoruz. Bu 5 milyon çöp kamyonu demektir. Dünyanın çevresini dolaşır. Bizim gibi, hatta bizden büyük 179 tane daha ülke var. Hayal gücünüze bırakıyorum.

Çevre yönetimi konusunda çok değerli çalışmalara imza atıyorsunuz.

Bir sanatçı toplumdan aldığı kadar vermesini de bilmelidir. Sosyal sorumluluk projeleriyle başlayan aktivitelerim sonunda beni aktivist haline getirdi. Adeta ikinci bir meslek haline geldi. Zaman yaratmak zorunda kalıyorum. Çünkü aynı zamanda bir aile hayatım da var. Ben de her Türk kadını gibi yemek yapıp bulaşık yıkarım. Çok disiplinli olduğum için iyi bir düzenleme herşeyi hallediyor. Uykumdan fedakarlık ediyorum. Kısa yollar yaratıyorum. İkisi de bir arada yürüyor valla.

Benjamin Button Kadınları iş dünyasında önemli projelere imza atıyor. Çevre çalışmaları adına neler yapıyorsunuz ? Öğrenebilir miyiz?

Benjamin Button kadınları sadece iyilik yapmak ve farkındalık oluşturmak için bir araya gelmiş eğitimli iş insanlarıdır

Bir söyleşi için gittiğim ÜNSPED‘de Fazilet Batur hanım ile tanıştım. Bana bu gruptan söz etti. Tanıştığımızda kadınların işbilir ve aydınlık kişilikleri beni çok etkiledi. Fazilet Batur ve Fatma Aydoğdu’nun yardımıyla önce bilinçlendirme çalışmaları yaptık. Çevko bize ambalaj atıkları, Deha ‘da atık yağ ile ilgili söyleşiler yaptı. Ogliv’de file süsleme atölyesi yaptık. Bir başka Benjamin kadını İnci Özkul ile Ataşehir Emlak konut ortaokulunda söyleşiler yaptık. Bu okulun sözü ve müziğini yaptığı ‘Hedef sıfır atık’ şarkısını pop müzik şarkısı haline dönüştürüp ilk geri dönüşüm şarkısını aranjör Murat Yeter ile yaptık. Yazılı ve görsel basın özel ilgi gösterdi. Okul zili olması için çalışmalarımız sürüyor.

21 Eylül Dünya temizlik gününde Yeşilköy sahilini temizleyeceğiz. Daha güzel bir çevre için gönüllüleri bekliyoruz.

Şirketler tarafında gerçekleşen çevre temalı projeleri daha fazla görmek isteriz.

2014 ten beri şirketlere sadece event projeleri değil çeşitli sosyal sorumluluk projeleri de üretiyorum. İçinde eğitim ve farkındalığı da barındıran eğlenceli çevre projeleri bunlar. Dolayısıyla pek çok yere giderek neler yapıldığını gözlemliyorum. Şirketlerin çevre ile ilgili politikalarının çoğu ne yazık ki mutlu sona ulaşmıyor . Sürdürülebilir olmadı gerekir. . İş yerlerinde uygulanacak bir kaç düzenleme dünyayı daha güzel hale getirebilirler. Örneğin çöp kutunuzu ayağınızın altından yok edin. Çöpünüzü koridordaki kutulara ayrıştırarak atın. Yemekhanelerde tekli kullanımlara son verin. Ambalajlı şeker, tuz ,kürdan, ıslak mendil, pipet almayın. Kahvelerinizi kağıt veya plastik bardakla içmeyin. Fincan veya matara taşıyın. Su sebilleri kullanın.

Bu kadar bina yapılırken çevre düzenlemeleri ‘peysaj’ olarak makyajlanıyor.

Aslında yağmur oluklarından akan suyu bahçe sulamasında, yemekhanedeki çiğ yemek artıklarıyla kompost gübre, güneş enerjisi ile aydınlanma ve ısıtma sistemleri uygulamaya koyulabilir. Geri dönüştürülebilir atıkların neden önemli olduğunu gösteren bilgilendirmeler yerleştirilebilir.

Bu konu içselleştirilmedikçe uygulamada kopukluklar yaşanır

Türkiye’de güzel şeyler de oluyor elbette. 2017 yılı sonunda uygulamaya giren “Sıfır Atık” projesi ile devlet binalarında zorunlu olarak atık yönetimine başlandı. Bu işin yukarıdan yönetilmesi prosedüre uyma zorunluluğuyla birlikte geldiği için çevremiz adına çok büyük bir adım atılmıştır.

Okullarda, iş yerlerinde ,fabrikalarda, stadyumlarda, avm lerde “Sıfır atık “ a geçtikleri zaman çok şey değişecek.

Bu arada bazı firmaların da hakkını yememek gerekir. Yaptıkları minik değişiklikler çok şey değiştiriyor. Ambalaj hafifletiyorlar örneğin.

Onlara kocaman alkış…

Şirketlerin sürdürülebilirlik başlığında yürüttüğü çalışmalar gerçekten amaca yönelik mi ? Yoksa reklam kısmı zaman zaman ön plana mı çıkıyor?

Tedarik zincirleri sistemin sadece bir parçası. Ben bu sonsuz döngünün her noktasının yeşil olmasından yanayım. Bizdeki halka ne yazık ki nihai tüketicide kırılıyor. Oradan hammadde olarak geri dönüşü yok. Bu nedenle eksiklerimizi yurt dışından gideriyoruz.

Üretim bantında barkod sistemiyle çıkan ürünün ambalajı da depozitolu olmalı. Ben fritolays ambalaj kartonlarında bu ibareyi gördüm ve çok hoşuma gitti. Yurt dışında beyaz eşya ve tv ambalajlarında da depozito ve barkod olması. Bu üretici kadar satıcıyı da sorumlu kılıyor.

Keşke abartılı tüketmesek, keşke tükettiklerimizin ambalajlarını dönüşüme sağlıklı bir şekilde verebilsek, keşke sokak toplayıcıları olmasa da aracı kurumlar yeterli para kazanarak bu sisteme daha çok yatırım yapsalar, keşke anne ve çocuk eğitilse de atık, çöp ayrımını mutfakta yapsalar, keşke okullarda çevre zorunlu ders olsa, keşke hayvan sevmeyi sadece evcil hayvan sevme olarak görmesek, keşke yeniden hobilerimiz olsa, çiçek kurutsak, pul biriktirsek.

Tedarik zincirlerinin yeşillenmesi konusu tüm dünyada çalışılan bir alan. Yeşil satın alma, yeşil üretim, yeşil dağıtım. Bu alanlarda neler yapılabilir ?

Tedarik zincirleri sistemin sadece bir parçası. Ben bu sonsuz döngünün her noktasının yeşil olmasından yanayım. Bizdeki halka ne yazık ki nihai tüketicide kırılıyor. Oradan hammadde olarak geri dönüşü yok. Bu nedenle eksiklerimizi yurt dışından gideriyoruz.

Üretim bantında barkod sistemiyle çıkan ürünün ambalajı da depozitolu olmalı. Ben fritolays ambalaj kartonlarında bu ibareyi gördüm ve çok hoşuma gitti. Yurt dışında beyaz eşya ve tv ambalajlarında da depozito ve barkod olması. Bu üretici kadar satıcıyı da sorumlu kılıyor.

Keşke abartılı tüketmesek, keşke tükettiklerimizin ambalajlarını dönüşüme sağlıklı bir şekilde verebilsek, keşke sokak toplayıcıları olmasa da aracı kurumlar yeterli para kazanarak bu sisteme daha çok yatırım yapsalar, keşke anne ve çocuk eğitilse de atık, çöp ayrımını mutfakta yapsalar, keşke okullarda çevre zorunlu ders olsa, keşke hayvan sevmeyi sadece evcil hayvan sevme olarak görmesek, keşke yeniden hobilerimiz olsa, çiçek kurutsak, pul biriktirsek.

Gelecekte bireyin doğa ile ilişkisi ne şekilde olacak ? Hangi çerçevede ilerleyecek ? Nasıl yorumluyorsunuz ? Öngörüleriniz neler ?

Gelecek için kaygılıyım. Dünya nüfusu 8 milyar kişi ve biz 12 milyarlık yemek tüketiyoruz. Hala 2,5 milyar insan açlık çekiyor. Güzel Türkiye’miz en fazla 40 yıl sonra kurak bir ülke olacak. Akdeniz’i en çok kirleten ülke biziz. Biz de plastik yiyoruz balıklarla … İneklerimiz başıboş uçuşan poşetlerle besleniyor. Yiyeceklerimizin içindeki kimyasal ilaçlar ve mikro plastikler yüzünden 7 kadından biri meme kanseri.

Sigaraya başlama yaşı 8 oldu.

2050 yılında denizlerde canlı kalmayacak.

O son balık da yok olduğunda beyaz adam paranın yenilecek bir şey olmadığını çok geç farkedecek.

Ben Zeliha Sunal. Atıksız Yaşam platformu olarak elimizden gelen herşeyi yapmaya devam edeceğiz.

Çerkezköy Endüstriyel Fuarı’na Büyük İlgi


25 Eylül 2019 tarihlerinde Çerkezköy Kapalı Pazar Yerinde kapılarını açacak olan Çerkezköy Endüstriyel Fuarı 2019 için bilgilendirme toplantısı yapıldı.

Çerkezköy TSO/Bülten: Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası (Çerkezköy TSO) ve Trakya Kalkınma Ajansı (TRAKYAKA) iş birliğinde düzenlenen Çerkezköy Endüstriyel Fuarı 2019, 25 Eylül 2019 Çarşamba günü saat 11.00’da kapılarını açacak. Fuar öncesi Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası’nda gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısında katılımcı firmaların fuarda yer alacakları alanlar belirlenerek, firma temsilcilerine fuar hakkında bilgilendirme yapıldı. Konu hakkında bir açıklama yapan Çerkezköy TSO Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Kozuva, “Büyük bir emek ve heyecanla hazırlandığımız Çerkezköy Endüstriyel Fuarımız, 25 Eylül’de kapılarını 3’üncü kez açacak. ÇEF 2019 stantlarımız, üyelerimizin yoğun ilgisi sonucu çok kısa sürede tükenmiştir. Fuarımıza gösterdikleri ilgiden dolayı tüm üyelerimiz ve aramızda yer alan ülkemizin lokomotif sanayicilerine teşekkür ediyoruz” sözlerini kaydetti.

SATINALMA VE TEDARİK KONUŞULACAK
Çerkezköy Endüstriyel Fuarı katılımcılarına fuar boyunca gerçekleşecek olan etkinlikler hakkında da bilgi veren Kozuva, “Çerkezköy Endüstriyel Fuarımız bu yıl iki önemli etkinliğe ev sahipliği yapacak. 26 Eylül 2019 Perşembe saat 14.00’da İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Erdal, Satınalma ve Tedarik Zincirlerinde Risk Yönetimi konusuyla;  27 Eylül 2019 Cuma saat 10.30’da ise TÜSMOD Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Hüryılmaz ise Satınalma ve Tedarik Yönetiminde Dijital Uygulamalar konusuyla Çerkezköy Endüstriyel Fuarı Seminer Salonumuzda katılımcılarla buluşacak” dedi.