Analitik kültür her türlü stratejiyi kahvaltı niyetine yer

Müşteri deneyimlerinde kullanılan yapay zeka destekli analitik yazılımlar, müşterinin doğru analiz edilmesini ve müşteri ihtiyaçlarına uygun çözümler üretilmesini mümkün kılıyor. Bu analitik yöntemler, çağrı merkezlerine (iletişim merkezlerine) gelen aramalarda elde edilen ham verilerin bilgiye dönüştürülmesine imkân veriyor. Analitiğin sürekli geliştiğini söyleyen ve giderek daha uç uygulamaları şirketlere sunacaklarını belirten SAS Orta Doğu, Türkiye ve Doğu Avrupa İş Çözümleri Direktörü Yiğit Karabağ, analitiğin ve analitik kültürün önemini şu sözlerle ifade ediyor: “Analitik kültür her türlü stratejiyi kahvaltı niyetine yer. Analitik zekanın ortaya koyduğu öngörü ve analizler bütün stratejileri değiştirebilir hatta yok edebilir. Analitiğin önemini anlamanın yolu onu bir yan ürün, yan hizmet, yan fonksiyon olarak görmektense bir adım geri çekip tüm dünyayı baştan uca saran bir yapılanma, bir kültür olarak kabul etmekten geçiyor.”

Şirketlerin iş geliştirme yaparken dayandıkları en sağlam temelin müşteri ihtiyaçları olduğu düşünüldüğünde, gelişmiş bir analitiğe sahip olmak kaçınılmaz bir hale geliyor. Dünya analitik lideri SAS, analitik yetkinlikte henüz uç noktalara ulaşılamadığını vurguluyor. SAS Orta Doğu, Türkiye ve Doğu Avrupa İş Çözümleri Direktörü Yiğit Karabağ, SAS’ın bu değerlendirmesini şöyle aktarıyor: “Analitik, şirketlere iletişim merkezlerinde hangi aralıklarda kaç kişi çalıştırması gerektiğinden tutun da müşterinin bir iletişim merkezini neden arayacağına, hangi operatörle konuşmasının satışı destekleyeceğine kadar pek çok bilgi aktarıyor. Bu bilgilerin elde edilmesi müşteri yönetim süreçlerinde başarıyı da beraberinde getiriyor. Ancak, müşteri bizi arayacak mı, neden arayacak, ararsa ona cevap verecek vaktim var mı ya da ne kadar sürede ona cevap verebilirim? gibi soruları yanıtlamak istediğimizde; ileriye yönelik tahmin yürütebilen analitik zeka noktasında almamız gereken uzun bir yolun olduğunu görüyoruz.”

Analitik yetkinlikte iki önemli noktanın dikkat çektiğini vurgulayan Karabağ, “Bu iki noktadan birincisi; ne olacağını önceden tahmin eden sistemlerin kurulmasını ve verinin birden fazla noktadan toparlanarak analiz edilmesini sağlamak. Müşteri verileri tek bir kanaldan gelmiyor dolayısıyla müşterinin kullandığı tüm kanallardaki veriler toplu olarak değerlendirilmeli. İkincisi ise; bu tahminler ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra en uygun aksiyonun ne olması gerektiği ile ilgili olarak yapay zekanın devreye girmesi. Bu aşamada devreye giren yapay zeka, hangi operatörün müşterinin sorununu çözerek sonrasında satış gerçekleştireceğini belirleyebiliyor.

Çağrı merkezleri kayıtlarıyla gerçek arama nedenleri arasında %25 fark bulunuyor

Geliştirilen her ürün, her çözüm kullanıcıları anlayarak ve analiz ederek geliştiriliyor fakat çoğu zaman müşterilerin dile getirdikleri, aslında gerçekte ne istedikleri ile örtüşmeyebiliyor. Dünya analitik lideri SAS’ın yaptığı araştırmalar neticesinde, çağrı merkezi operatörlerinin tuttuğu kayıtlarla yapısal olmayan konuşmaların kaydını tutabilen makine öğrenimi sonuçları arasında %25 oranında bir fark bulunduğu raporlanıyor. Bu nedenle öngörü yetenekleri ve yapısal okuması gelişmiş analitik yazılımların müşteri deneyim süreçlerinde kullanılması tüm şirketler için zorunlu oluyor. İyi geliştirilmiş ve yapay zeka destekli bir analitik yazılım, çağrı merkezlerine gelen aramaları yatay olarak keserek alt metin okuması yapabiliyor. Bu sayede gerçekleştirilen bir aramada neyin önemli neyin önemsiz olduğu kolayca ve en doğru şekilde belirlenebiliyor.

ASELSAN Ücret Toplama Sistemi Makedonya’da

Savunma sanayiinde geliştirdiği güçlü teknolojileri, sivil alanlara da başarıyla entegre eden ASELSAN, bu alanda da teknoloji ihracına devam ediyor. Makedonya’da kurulan ASELSAN Ücret Toplama Sistemi kullanılmaya başlandı.

Makedonya’nın Sırbistan ile Yunanistan sınırlarını bağlayan Koridor-10 Otoyolu üzerindeki yedi ücret toplama istasyonuna ASELSAN Ücret Toplama Sistemi kurulum çalışmaları devam ediyor. Çalışmalar kapsamında teslimatı tamamlanan Romanovce istasyonunda ASELSAN Ücret Toplama Sistemi kullanıma girdi.

Kalan altı istasyondaki kurulum ve altyapı hazırlık çalışmaları ise farklı aşamalarda devam ediyor. Bu yıl içinde tüm istasyonların teslimi planlanıyor.

Yapay Zeka ile ‘50 milyon kişiye’ yeni iş imkanı

Dijital dönüşümden kısa vadede en çok etkilenecek sektörlerin başında; perakende, medya, bankacılık, sigorta, eğitim ve eğlence sektörlerinin geldiğine işaret eden Ergene Consulting & HGA Group Türkiye Başkanı Murat Ergene, üretim, sağlık, ulaşım, tarım sektörleri ile devlet ve kamu kurumlarını uzun vadede etkilenecek sektörler arasında sıraladı.

Dünyada bugüne kadar dijital dönüşüm için 1,2 trilyon dolar harcandığını, yapay zeka sayesinde 2030’a kadar 50 milyon kişiye yeni iş sağlanacağını, 370 milyon işin de dönüşeceğini belirten San Diego Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Yardımcı Profesörü ve Ergene Consulting Stratejik Çözüm Ortağı Zeki Pağda, ABD’de çalışanların yüzde 30’undan fazlasının yapay zekanın sağlayacağı iş fırsatları doğrultusunda kendi şirketinin sahibi olacağını söyledi.

İstatistikler dijital dönüşüm alanındaki çalışmaların dünyada olduğu gibi Türkiye’de de henüz beklenen başarı düzeyini yakalayamadığını gösteriyor. Bu nedenle “dijital dönüşüm” iş dünyası ve şirket liderlerinin gündem konuları arasında en üst sırada yer alıyor. Başarılı bir dijital dönüşüm için şirketlerin bu alandaki çalışmalarına ışık tutmayı hedefleyen Microsoft, düzenlenen “Dijital Dönüşüm Liderleri” toplantısında dijital dönüşümün kritik başarı faktörlerini gündeme taşıdı.

Ergene Consulting & HGA Group Türkiye Başkanı Murat Ergene ile San Diego Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Yardımcı Profesörü ve Ergene Consulting Stratejik Çözüm Ortağı Zeki Pağda’nın konuşmacı olarak yer aldığı “Dijital Dönüşüm Liderleri” paneli, Microsoft 365 Pazarlama Müdürü Çiğdem Kayalı’nın moderatörlüğünde gerçekleşti. 30’un üzerinde şirketin dijital dönüşüm liderleri ve İK direktörlerinin katıldığı panelde, dünya ve Türkiye örnekleri üzerinden deneyimler paylaşıldı.

“Kültür, stratejiyi kahvaltıda yer…”

Panelde yaptığı konuşmaya, dünyaca ünlü yönetim bilimci Peter Drucker’ın “Kültür, stratejiyi kahvaltıda yer” sözünü hatırlatarak başlayan Ergene Consulting & HGA Group Türkiye Başkanı Murat Ergene, dijital dönüşümde kritik başarı faktörlerinden ikisinin; doğru liderlik ve kurum kültürünün nasıl değişeceğini gösteren yol haritası olduğunu belirtti. Zihin yapısını değiştiremeyenlerin dijital dönüşümü gerçekleştiremeyeceklerini dile getiren Ergene, sözlerine şöyle devam etti:

“Stratejilerin net ve anlaşılır olması dijital dönüşümde başarının bir numaralı faktörüdür” diyen Ergene, şirketlerin dijital dönüşümü gerçekleştirme hedeflerini 5 adımda şöyle açıkladı:“Müşteri etkileşiminde artış sağlamak, operasyonlarında verimliliği artırmak, ürünlerde yenilikçi yaklaşımları hayata geçirmek, çalışanları eğiterek güçlendirmenin yanısıra şirket kültürünü dönüşüm doğrultusunda yönetebilmektir.”

Şirketlerin sadece yüzde 17’si dijital dönüşüme hazır

Murat Ergene, Deloitte’un 2018 Küresel İK araştırmasına dayanarak, şirketlerin yüzde 41’inin bilişsel ve yapay zeka araçlarını bünyelerine adapte etmek üzere önemli adımlar attıklarını, yüzde 10 kadarının bu teknolojileri ileri seviyede adapte ettiklerini, yüzde 34’ünün adaptasyon için pilot uygulamalar yürüttüklerini ve sadece yüzde 17’sinin “insan, yapay zeka ve robot kombinasyonu’ndan oluşan bir iş gücüne hazır olduklarını ifade ettiklerini belirtti.

Dijital dönüşüm liderlerinin Türkiye’de daha çok IT kökenli, yurt dışında ise pazarlama kökenli olduğunu ifade eden Ergene, “Tüsiad’ın ‘Türkiye’de Dijital Dönüşüm’ raporuna göre, ülkemizde dijital stratejist olma oranı yüzde 66, dijital stratejiden sorumlu C level düzeyinde yönetici oranı ise yüzde 38’dir. Dijital dönüşüm çalışmalarına baktığımızda, şirketlerin yüzde 7’si başlangıç aşamasında, yüzde 60’ı gelişme seviyesindedir. Yüzde 80’i ise önümüzdeki 3 yılda şirketlerine Dijital Dönüşüm Direktörü (Chief Digital Officer – CDO) atamayı düşünüyor” dedi.

Yeni bir rol: Veri Bilimleri Başkanı

İdeal özelliklere sahip bir CEO’nun, doğru yeteneği çekmek için piyasayı yakından takip etmesi gerektiğini kaydeden Murat Ergene, yeni bir rol olan Veri Bilimleri Başkanlığının (Head of Data Science) istihdamda yerini aldığını dile getirdi.Ergene, ideal bir CDO’da aranan özellikleri şöyle sıraladı: “Öncelikle bilinç seviyesi uzmanlıktan, üst seviyeye çıkmış olmalıdır. İletişim, üst ve ast çalışanları ikna yeteneği güçlü olmalı, aynı zamanda kendini ve stratejisini net bir şekilde ifade edebilmelidir. Takım oyuncusu olmak ve çalışanları da işin içine katabilmek, dijital dönüşüm liderinin temel yaklaşımları olmalıdır.”

Dijital dönüşümden en fazla hangi sektörler etkilenecek?

Murat Ergene, yapılan araştırmalara göre, dijital dönüşümden kısa vadede en çok etkilenecek sektörlerin başında perakende, medya, bankacılık, sigorta, eğitim ve eğlence sektörlerinin geldiğini söyledi. Uzun vadede üretim, sağlık, ulaşım ve tarım sektörleri ile devlet ve kamu kurumlarını sayan Ergene, dijital dönüşümden uzun vadede madencilik, doğal gaz ve kimya sektörlerinin nispeten daha az etkilenecek sektörler arasında yer aldığını belirtti.

Zeki Pağda: “Yapay zeka 50 milyon yeni iş sağlayacak

Dünyada bugüne kadar dijital dönüşüm için 1,2 trilyon dolar harcandığına dikkati çeken Zeki Pağda’nın, McKinsey raporuna dayanarak verdiği bilgiye göre, yapay zeka 2030 yılına kadar 50 milyon kişiye yeni iş sağlayacak ve 370 milyon işi dönüştürecek. Bu doğrultuda yapay zekanın ciddi iş fırsatları yaratacağını, örneğin ABD’de çalışanların yüzde 30’undan fazlasının yapay zeka sayesinde kendi şirketinin sahibi olmasının beklendiğini dile getiren Pağda, çalışanların yüzde 60’ının da gelecekte istikrarlı, uzun vadeli bir işe sahip olacağının öngörüldüğünü belirtti.

“ABD’de ameliyat ön kararını yapay zeka veriyor.”

Sağlık alanı başta olmak üzere çeşitli sektörlerde yapay zeka uygulamalarının giderek arttığını belirten San Diego Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi Yardımcı Profesörü ve Ergene Consulting Stratejik Çözüm Ortağı Zeki Pağda da konuşmasında yapay zeka uygulamalarına ilişkin çarpıcı örnekler verdi. Pağda, sözlerine şöyle devam etti: “ABD’de bir kaza olduktan sonra hasta henüz ambulanstayken tüm tetkikleri yapılıyor ve bu tetkikler direkt olarak yapay zeka ile hastanın diğer bilgileriyle birleştirilerek hastanedeki doktora tavsiyelerde bulunuluyor. Hastaneye geldiği anda doktor hastanın tedavisine ilişkin kararını çoktan vermiş oluyor.Bu uygulamalar yapay zekanın insan hayatını pozitif yönde etkileyen inanılmaz bir gelişmedir. Zamanı kısaltmak sadece sağlık sektöründe değil tüm sektörlerde uygulanan önemli bir gelişmedir.”

Başarıyla uygulanan yapay zeka örnekleri…

Yapay zeka uygulamalarına perakende sektöründen Wall Mart, içecek sektörüne ilişkin olarak da Coca-Cola örneğini veren Zeki Pağda, “Wall Mart, yeni aldığı tüm elemanlarını future reality dediğimiz gelecek gerçeği kavramı bünyesinde eğiterek, kısalttığı bu süre ile zaman ve maliyet avantajı sağlıyor. Şirket; hava durumu, özel günler, bayram veya tatil günleri gibi birçok algoritmayı dahil ederek yapay zeka sayesinde tüketicilerinin ne satın alacaklarını tahmin ediyor ve ürün raflarını bu sonuçlara göre düzenliyor” dedi.

Coca-Cola’nın da açık alan noktalarında incelediği tüketici davranışlarını, yapay zeka sonuçları ile birleştirerek ürün geliştirdiğini kaydeden Pağda, “Müşteriden aldığınız bilgilerle ürün geliştirmiyorsanız, o üretim başarısız olmuş demektir. Yapay zeka karar mekanizmalarına büyük hız kazandırıyor. Bugün ABD’de otomasyona, şirketleri kurtaracak önemli bir gelişme olarak bakılıyor” diye konuştu.

Yeni jenerasyonun satın alacağı ürünlerin artık kendisine özel kişiselleştirilmesini istediğini ve dijital transformasyon sayesinde üretimin kişiye özel hale geleceğini vurgulayan Zeki Pağda, şirketlerin üretim birimlerini bu doğrultuda dizayn etmeye başladıklarını kaydetti.

Boeing ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TAI), 737 MAX uçakları irtifa dümeni üretimi için anlaşma imzaladı

Ankara, 22 Mayıs, 2018—Boeing ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TAI), 737 MAX uçakları irtifa dümeni üretimi için anlaşma imzaladı.

Boeing ve TAI arasındaki anlaşma, bir yandan TAI tarafından üretilen Boeing Ticari Uçak ürünlerini artırırken, diğer yandan Boeing’in dünyada en çok rağbet gören uçağı olan 737 MAX’in hızlı üretim artışını da destekliyor. 737 programının performansını ve maliyet rekabetçiliğini destekleyen bu anlaşma, iki şirketin yakın endüstriyel iş birliğini daha da güçlendirmekte ve Boeing’in Türk havacılık sanayii ile uzun yıllara dayalı ilişkisine de katkıda bulunmaktadır. Söz konusu anlaşma, Boeing Türkiye Milli Havacılık Planı’nın Türkiye’yi kontrol yüzeyleri alanında bir mükemmeliyet merkezi olarak konumlandırma hedefine yönelik önemli bir adımdır.

TAI Genel Müdürü Temel Kotil anlaşmaya ilişkin, “Uluslararası havacılık projelerinde küresel olarak rekabetçi ve önemli bir ortağız. Bu anlaşmayla Boeing ile olan yakın iş birliğimizin yeni bir ivme kazanacağını ve daha da güçleneceğini ümit ediyorum. Havacılık alanında, dünyanın önde gelen uçak üreticileri için kritik sorumlulukları üstlenerek, ülke ekonomisine katkılarını devam ettiren TAI, son anlaşmayla birlikte başarılarına bir yenisini daha eklemiştir. Son 20 yıl içerisinde BOEING platformlarına yüzbinlerce parça ve komponent sağlayan Şirketimizin devam ettiği projeler arasında “Boeing 787 Elevator”, “Boeing 787 Cargo Barrier” ve “Boeing 787 Horizontal Leading Edge” üretimiyer almaktadır.” dedi.

Uçağın yatay stabilizatörü üzerinde bulunan irtifa dümeni, uçağın alçalış ve yükselişini kontrol etmektedir. TAI, aynı zamanda 787 programı için de programın başlangıcından bu yana irtifa dümeni üretmekte olup, 2013 yılında bu komponentin üretiminde Boeing’in doğrudan tedarikçisi oldu. Boeing ve TAI ayrıca, kısa bir süre önce TAI’nin 787 için ürettiği ilk yatay hücum kenarı teslimatını da kutlayarak önemli bir kilometre taşına imza attı.

Boeing International Başkanı Marc Allen anlaşmaya ilişkin, “Boeing olarak, TAI ile olan sanayi ortaklığımızı hem müşterilerimizi destekleyecek hem de Türkiye’deki havacılık sanayiinin kapasitesini ve kalitesini artıracak şekilde güçlendirmekten gurur duyuyoruz. Kaliteli ve zamanında teslimat ile maliyet rekabetçiliği hedeflerini karşılayan TAI, Boeing ile birlikte çalışan yüksek performanslı bir 787 tedarikçisi konumundadır. TAI’nin dünyanın en yenilikçi uçağını üretmek üzere Boeing’e verdiği desteğe müteşekkiriz.” dedi.

İki şirketin temsilcileri geçtiğimiz günlerde ABD’nin Portland şehrinde düzenlenen Global Tedarikçi Konferansı sırasında yeni 737 anlaşmasını imzaladılar. Konferans sırasında TAI, Boeing’in stratejik hedeflerini destekleyen ve başarısında riskleri paylaşarak katkıda bulunan tedarikçilerine verilen “İttifak” kategorisinde Yılın Tedarikçisi Ödülü’nün de sahibi oldu.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TAI), sabit ve döner kanatlı hava platformlarından insansız hava araçları ve uzay sistemlerine kadar entegre havacılık ve uzay sanayi sistemlerinin tasarım, geliştirme, modernizasyon, üretim, entegrasyon ve yaşam döngüsü destek süreçlerinde Türkiye’nin teknoloji merkezi konumunda olup havacılık, uzay ve savunma sanayiinde küresel oyuncular arasında yer almaktadır. “ANKA” Orta İrtifa Uzun Havada Kalışlı (MALE) İnsansız Hava Aracı Sistemi, “HÜRKUŞ” Yeni Nesil Temel Eğitim Uçağı, “T129 ATAK” Taarruz ve Taktik Keşif Helikopteri, E/O Keşif Gözetleme Uyduları ve Askeri ve Ticari hava platformları komponentleri, sistem entegrasyonları, tasarım ve üretimleri TAI’nin ürün ve faaliyet yelpazesi içerisinde yer almaktadır. JSF/F-35, A400M, A320, A330, A350 XWB, B737, B787 ve B777 gibi uluslararası havacılık projelerinde küresel anlamda rekabetçi ve önemli bir ortak olmasının yolunu açan dünya çapındaki başarısını; ürün ve çözümlerinin teknolojik mükemmeliyeti temellerine oturtmuştur.

Tüketicilerin %57’si yeni ürünleri denemeyi seviyor

“Yılın Seçilmiş Ürünü” (YSÜ) programı kapsamında Nielsen’in yaptığı araştırmaya göre, Türk tüketicilerinin %57’si yeni ürünleri denemeyi severken, 25-34 yaş grubu yeni ürünleri denemeye en açık yaş grubu olarak öne çıkıyor.

Kazanan ürünlerin tüketicilerin oylarıyla belirlendiği ve Türkiye’de 3. kez gerçekleştirilen “Yılın Seçilmiş Ürünü” (YSÜ) programı kapsamında Nielsen’in yaptığı araştırmaya göre,

Türk tüketicilerinin %57’si piyasaya çıkan “yeni” ürünleri denemeyi severken, yaş grubu özelinde 25-34 yaş grubu yeni ürünleri denemeye en açık yaş grubu olarak öne çıkıyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Gaziantep, Samsun, Malatya, Kayseri, Tekirdağ, Trabzon, Erzurum olmak üzere 12 ilde 4.053 tüketiciyle yüz yüze yapılan araştırma sonuçlarına göre, 45-55 yaş grubundaki tüketiciler ise yeni ürünleri denemekte diğer yaş gruplarına göre daha isteksiz davranıyor. 

Yeni ürünün fiyatı satın almayı etkiliyor

Tüketicilerin yarısından fazlası yeni ürünleri denemeyi tercih etse de, ürünün fiyatının uygun olması, arkadaş ve iş çevresindeki bireylerin yönlendirmeleri, yeni ürünleri deneme isteği gibi dinamikler satın alma kararını etkiliyor. Araştırma, kadın tüketicilerin erkeklere kıyasla, “yeni” etiketli bir ürün satın almaya daha eğilimli olduğunu da ortaya koyuyor. Ürün memnuniyeti AB grubu tüketicilerde kilit önem taşırken, memnun kalabilecekleri yeni bir ürün için daha fazla ödeme yapabileceklerini belirtiyorlar.

45-55 yaş grubu en isteksiz

Araştırma sonuçlarına göre 25-34 yaş grubu yeni ürünleri denemeye diğer yaş gruplarına göre daha açık durumda. 45-55 yaş grubundaki tüketiciler ise yeni ürünleri denemekte diğer yaş gruplarına göre daha isteksiz davranıyor.

Medya tüketici farkındalığını etkiliyor

Araştırma sonuçlarına göre, Türk tüketicilerinin %53’ü “Yılın Seçilmiş Ürünü” logosuna sahip bir ürünü satın alacağını belirtiyor. Araştırmada sunulan yanıtlara göre, yeni ürünler hakkında farkındalık yaratmada en büyük rolü medya önemli oynuyor. Medyanın ardından sosyal medya ve marka web siteleri gibi çevrimiçi kaynaklar tüketici farkındalığını etkiliyor.

Türk tüketicileri hangi yenilikçi ürünleri seçti?

“Yılın Seçilmiş Ürünü” programı kapsamındaki Tüketici İnovasyon Ödülü 2018’de Çocuk Çikolata kategorisinde Kinder Joy, Katma Değerli Süt Ürünleri kategorisinde Pınar Protein Yoğurt & Pınar Protein Süt, Gıda Takviyeleri kategorisinde Brodil Herbal Bitkisel Ekstreler İçeren Propolisli Sıvı Takviye Edici Gıda, Cilt Sağlığı kategorisinde Bepanthol Sensiderm Kaşıntı Giderici Krem, Maden Suyu kategorisinde Saka Maden Suyu, İçecek kategorisinde Fiftea, İşlenmiş Tavuk Ürünleri kategorisinde Şenpiliç Annemin Köftesi, Diş Macunu kategorisinde Signal White Now CC, Bebek Yağı kategorisinde Himalaya Nourishing Baby Oil Besleyici Bebek Yağı, Türk tüketicileri tarafından seçilerek ödüle layık görülen ürünler oldu.

Sanmover Endüstriyel Teknolojiler

Sanmover® Endüstriyel depo teknolojileri firması yarı otomatik depolama sektöründe 2010 yılından itibaren üretim,tasarım ve hizmet konularında çalışmaktadır. Ticaret hayatına başladığı 2010 yılından beri firmamız üretimi tamamen türk mühendisleri tarafından yapılmış olan ürünü dünyanın her yerine pazarlamaktadır.

Sanmover ® ürünleri profesyonel mühendis kadrosu tarafından tasarlanmakta ve geliştirilmekte ve uluslararası standartlara ve spesifikasyonlara uygun olarak üretilmektedir .

Ar-Ge profesyonel mühendisleri daha verimli, güvenli ve uygun maliyetli ürünler elde etmek için çözümler geliştirmektedir.Elde edilen mekik sistemleri özellikle soğuk depolarda ve gıda sektöründe depo yönetim maliyetlerini kısaltması nedeni ile son dönemin en başarılı Arge ürünleri arasında olduğunu kanıtlamıştır.

İleri teknoloji ve yüksek kaliteli ürünler sayesinde tüm dünyadaki müşterilerimizle kalıcı ortaklıklar kurmaya inanıyoruz.Yenilikçi tasarımıyla Sanmover ® ürünleri Gıda, Ambalaj, Arşiv sektörlerinde başarıyla kullanılmaktadır.


Etiketler:

radyo frekanslı mekik (depolama cihazı), yarı otomatik depolama sistemleri, sanmover

Sanmover Mekik Raf Sistemi


Sanmover Mekik Raf Sistemi

Mekik Raf Sistemi, forkliftlerin depo koridorlarında gezinmesine gerek kalmadan otomatik taşıyıcı ile ürünlerin raflar boyunca yüklenmesini ve boşaltılmasını sağlayan yüksek yoğunluklu depolama sistemidir.

Mekik, operator tarafından ileri geri, aşağı yukarı, doldurma ve boşaltma fonksiyonlarını içeren bir uzaktan kumanda ile kullanılır. Raflarda hızlı bir şekilde yükleme ve boşaltma yapılabilir.

Mekik, diğer raf hücrelerine forklift kullanılarak taşınabilir.

Farklı ölçülerde palet kaldırabilir. 1mt/sn 1500kg yük taşıyabilir.

Kendine ait kontrol ünitesi ve elektrik sistemi vardır.

Avantajları:

Klasik çözümler ile karşılaştırıldığında drive-in drive throuhgt öne çıkmaktadır.

Operatorlere %50 zaman kazandırır. Depolama kapasitesini maksimum düzeyde kullanır ve elektronik olarak palet yüklemeleri kontrol eder.

Operatör kullanım hatalarının riski düşüktür.

Forklift işlemlerindeki manevraları azaltır.

Operatöre ihtiyaç olmadan otomatik versiyonda çalıştırabilirsiniz.

Komutları depo yönetim sisteminden (WMS) alabilir.

Mekik ayarlandıktan sonra serbestçe hareket eder.

Soğuk oda depolarında -30 dereceye kadar çalışabilir.

Sanmover’dan Hızlı Teklif Alın

Sanmover Mekik Sistemleri Fırsat Paketi

1-Bu kampanya Sanmover Endüstriyel Teknolojiler işbirliği ile Satınalma Cep kullanıcılarına özel olarak düzenlenmektedir.

2-Kampanya kapsamında "Satınalma Cep" adlı mobil uygulamayı Apple Store veya Google Play Store mağazalarından indirip, uygulama içerisinden "FIRSATLAR" bölümünden kampanyaya katılan üyelerimiz "Sanmover Mekik Sistemleri" avantajlarından faydalanabilecektir.

3-Sanmover Mekik Sistemleri" Fırsat Paketi

Ücretsiz Keşif

Bakım Desteğinde %10 İndirim

Ücretsiz Envanter Sayımı