88 Milyon Öğle Yemeği Ticket’la Yendi!

2016’da 88 Milyon Öğle Yemeği Ticket’la Yendi!

Türkiye’de 1,5 milyonu aşkın çalışanın “kullandığı Ticket Restaurant yemek kartı ve kuponlarıyla bilinen Edenred, Türkiye’de yemek kartı kullanımında liderliğini koruyor. Edenred’in yılsonu verilerine göre, 2016 itibariyle Ticket kartlı çalışan sayısı 1 Milyon 500 bine ulaşırken; çalışanlarına en çok yemek ödeneği yapan sektör; ilaç-sağlık sektörü oldu. Ticket kartıyla en fazla hesabı ödeyerek, kartını en bonkör kullananlar ise Samsun Bafra’dan çıktı.

2016 yılı itibariyle 24.000 kurumsal müşterinin 1,5 milyonu aşkın çalışanına 40.000’in üzerinde restoranda Ticket Restaurant yemek kartı ve yemek kuponu ile hizmet veren Edenred; yaygın üye ağıyla, çalışanlara öğle yemeklerinde seçim özgürlüğü sunmaya devam ediyor.

Ticket’lılar en yüksek hesabı “Şarküteri”lerde ödüyor!

Türkiye’de Ticket kart kullanım alışkanlıklarına dair çarpıcı veriler paylaşan Edenred, 2016 itibariyle Ticket kartlı çalışan sayısının 1 milyon 500 bini aşarken, üye iş yeri sayısının ise 40 bine ulaştığını belirtiyor.

Edenred’in yılsonu değerlendirmesine göre diğer dikkat çekici veriler şöyle;

2016’da Türkiye’de en çok Ticket’lı ağırlayan yer İstanbul, Şişli oldu.
Ticket’ını en bonkör kullananlar Samsun, Bafra’da yaşıyor.
Ticket’lılar en çok harcamayı Haziran ayında yaptılar.
Çalışanlarına en çok yemek ödeneği yapan sektör İlaç/Sağlık sektörü oldu. Bu sektörü Bilişim ve Hızlı Tüketim sektörleri takip etti.
Çalışanlar en çok restoranlarda yemek yediler.
Restoranlardan sonra ikinci sırayı Fast Food’lar alıyor.
Ticket’lılar en yüksek hesabı Şarküteri’lerde ödediler. İkinci sırada ise kuruyemişçiler yer alıyor.
1 gün içerisinde en çok Ticket Restaurant yemek kartı işlemi, günde 1.468 Ticket’lı ağırlayan İstanbul, Maltepe’deki bir restoranda yapıldı.

AKILLI ŞEHİRLERE 360 DERECE BAKIŞ

TÜRKİYE DÜNYANIN EN AKILLI ŞEHİRLERİNİ AĞIRLAYACAK

Şehircilik konusunda kamu politikalarına katkı sağlayan, akıllı şehirler ile ilgili Türkiye’de pilot yatırım çalışmaları yaparak, bilgi ve raporlar üreten sivil toplum kuruluşu Kamu Teknoloji Platformu (KTP) tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek ‘Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı’, 1 Mart 2017 tarihinde Congresium Ankara’da gerçekleştirilecek. Kamu kurumları, yerel yönetimler ve özel sektör temsilcilerinin katılımı ile “Şehirler İçin İnovasyon ve Değişim Zamanı” temasının ele alınacağı, “Geleceğin Ön Gösterimi” sloganı ile yola çıkan etkinlikte, geleceğin yaşamı ve şehirleri masaya yatırılacak. Konferansın bu yılki konuk ülkesi Katar. Katarın başkenti Doha’ya 15 kilometre mesafede, Dünya’nın sıfırdan kurulan ilk akıllı şehri olarak tarihe geçen “LUSAIL CITY” tecrübesi ve süreçleri ile yerel yönetimlere ilham kaynağı olacak.

AKILLI ŞEHİRLERE 360 DERECE BAKIŞ

Kamu Teknoloji Platformu tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı özel sektör ve kamudan ulusal ve uluslararası 60 konuşmacıyı ağırlayacak. “Şehirler İçin İnovasyon ve Değişim Zamanı” temasının ele alınacağı, “Akıllı Şehir 360°” konseptiyle gerçekleşecek konferansta akıllı şehirler, şehir planlamadan enerjiye, tarımdan sağlığa, ulaşımdan sosyal inovasyona kadar çok yönlü olarak masaya yatırılacak. Belediyeler, bakanlıklar, valilikler ve kalkınma ajanslarından 1000’in üzerinde katılımcının ağırlanacağı etkinlikte bu yıl konuk ülke, KATAR olacak. Katarın başkenti Doha’ya 15 km. mesafede Dünya’nın sıfırdan kurulan ilk akıllı şehri “LUSAIL CITY”, dünya örneği olarak ele alınacak. 2022 yılında dünya kupasına ev sahipliği yapacak olan Katar’da yaşanan örnek niteliğindeki projeye ilişkin bazı çarpıcı başlıklar şöyle:

-Lusail City’de önce alt yapı çalışmaları yapılıyor. İnşaatlar bundan sonra başlıyor. Şehirde kazı yapmak yasak, alt yapı tamir ve bakım çalışmaları için özel tüneller var. Elektik, su,gaz ve fiber internet buradan tüm şehre yayılıyor.

-Tüm şehir için standartlar belli ve inşaat yaparken her firma bunlara uymak zorunda. Sürdürülebilirlik, çevre koruma ve enerji tasarrufuna büyük önem veriliyor.

-Yüksek binalar 60 metreyi geçmiyor, ancak bina kendi elektriğini güneşten üretecek bir sistem kurarsa 2 kat daha fazla yapı izni veriliyor.

-Şehrin trafik, güvenlik uygulamaları ve acil durumlar, tüm şehre hakim bir operasyon merkezinden yönetiliyor.

ŞEHİRLERİN GELECEĞİ AKILLI ÇÖZÜMLERDE

Birleşmiş Milletler’in yaptığı araştırmaya göre şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yarısının kentlerde yaşadığına, 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde 70’inin kentlerde yaşayacağının tahmin edildiğine dikkat çeken Kamu Teknoloji Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Akçıl, “Dünya Bankası’nın paylaştığı bilgilere göre Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 72’si kentsel alanda yaşamakta. 2030 yılında bu oranın yüzde 80’i geçeceği ön görülüyor. Ülkemizi bekleyen bu büyük şehir nüfus artışı, sınırlı olan kaynakların şimdiden etkinlik kullanılmasını zorunlu olduğunu göstermektedir. Bunun ilk yolu da akıllı şehirlere dönüşümdür. Şehirlerimizin her birinin buna şimdiden hazırlık yapması ve 2023 yılına kadar bunu tamamlaması gerekmektedir.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2017 yılında yayınlayacağı “ Akıllı Şehir Strateji ve Eylem Planı” bu konu için çok önemli bir rehber olacaktır.

YENİ BİR BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI; DAHA YÜKSEK HAYAT KALİTESİNİ SAĞLAMAK

Yeni şehircilik anlayışı toplumsal refahı esas alan, adil ve güvenli bir topluma ulaşmak için en önemli araç. Vatandaşlarının ihtiyaçlarını güvence altına alınması, hayatını daha kolay hale getirmesi, trafikte zaman kazandırması ve sağlık sisteminin belediye ile entegre yürütülmesi akıllı şehir ilkelerinin başında yer alıyor. Ulusal ekonomimizi güçlendirmek için verimlilik ve tasarrufu da beraberinde getirecek. Aynı zamanda da ekonomik büyüme ve yatırım getirirken ile çevre koruma ve farkındalık arasında bir denge kurmak bu konseptin en önemli çıktıları arasında. Bu konferans vesilesi ile tüm ilgili tarafların bir araya gelmesini diliyor, kamu kuruluşlarımızın farklı bir bakış sunacağını, çalışmalarının hız kazandıracağını ümit ediyorum…” dedi.
AKILLI ŞEHİRLERE ÖNCELİKLE 20 KONU BAŞLIĞI

Yerli ve yabancı 60’ı aşkın konuşmacının yer alacağı, 25’ten fazla oturumun gerçekleştirileceği Uluslararası Akıllı Şehirler Konfernası’nda ele alınacak konulardan bazıları şu şekilde. Şehirlerin Geleceği, Akıllı Şehirlere Adaptasyon:360, Şehirler İçin Sosyal İnovasyon,Akıllı Şehirlerde Yenilenebilir Enerji, Enerji Yönetimi ve Enerji İzleme, Akıllı Şehirler İçin Akıllı Data, İklim Değişikliği ve Yeşil Şehirler, Trafik Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar, Nesnelerin İnterneti Şehirlerin Hizmetinde, Akıllı Şehirlerde Sağlık Çözümleri, Akıllı Tarımda Nesnelerin İnterneti, Akıllı Binalara Dönüşüm, Akıllı Yaşam Teknolojileri Bankacılık, Perakende ve Akıllı Yaşam Teknolojileri.

Konferansa dair detaylı bilgi ve kayıt işlemleri www.akillisehirlerkonferansi.com adresinden yapılabilir.

Yerlileştirme Seferberliği Başlıyor

YERLİLEŞTİRME SEFERBERLİĞİ BAŞLIYOR

İTO, dünya markalarını 3 bin 500 yan sanayici ile ‘yerli masası’na oturtuyor

– İstanbul Ticaret Odası, yerlileştirme seferberliğine savunma, havacılık, ulaştırma ve perakende sektörlerinde başlayacak.
– İTO Başkanı İbrahim Çağlar, başlattıkları seferberlikle ilgili, “Ülke olarak üç tarafımız deniz, dört tarafımız sorunlarla çevrili. Bize düşen yandık, bittik demek yerine yatırıma, istihdama devam etmek” diye konuştu.
– İTO’nun Tedarikçi Haftaları’nda Aselsan, THY Teknik gibi yerli alıcılar 3 bin 500 yan sanayiciye, yerlileştirilmesini planladıkları malzemelerin bilgisini aktaracak.
– Diğer yandan Bosch, Schneider gibi küresel ana sanayiciler de çantalarında alım talepleri ile İstanbul’da yan sanayiciyle ‘yerli masası’na oturacak.

2017’yi ekonomide milli seferberlik yılı ilan eden İstanbul Ticaret Odası, katma değeri yüksek savunma, havacılık, ulaştırma ve perakende sektörlerinde yerlileştirme çalışması başlattı.
İTO Başkanı İbrahim Çağlar, Türkiye Tedarikçi Haftaları kapsamında savunma ve havacılıkta Havelsan, Aselsan, Roketsan, THY Teknik ve TAI, ulaşımda ise İstanbul Ulaşım A.Ş., TCDD, BMC, İDO, Otokar gibi büyük alım yapan firmaların 3 bin 500 yan sanayici ile yerlileştirme masasına oturacağını söyledi.
Ürün sergileri düzenlenecek
İbrahim Çağlar, “Büyük firmalar neye ihtiyaç duydukları, hali hazırda devam eden projeler ve yerlileştirilmesi planlanan malzeme ve ekipmanlar konusunda bilgi aktaracaklar. Yan sanayicilerin geçmeleri gereken test, kalibrasyon benzeri gereklilikleri detaylıca ele alacaklar. Seminerlerin ardından ana sanayici ile yan sanayici tanışacak. Yüz yüze yapılan görüşmelerde ihtiyaç duyulan malzemeler ve ürün numunelerinin tanıtımı için ürün sergileri düzenlenecek” dedi.
İTO, Türkiye’deki büyük firmaların yanı sıra dünya devi ana sanayicileri de Türk yan sanayicisiyle buluşturmaya devam edecek. Başkan Çağlar, “Bosch, Continental, Hitachi, Schneider Electric gibi küresel markalar çantalarında teknik alım talepleri ile yine İstanbul’a gelecekler. Onları Türkiye’de bu işi yapan firmalarla alım görüşmesi için bir araya getireceğiz. Yani burada adrese teslim bir iş olacak” dedi.
‘Bize düşen yandık, bittik demek yerine yatırıma devam etmek’
İTO Başkanı İbrahim Çağlar, başlattıkları seferberliğe gerekçe olarak, şunları söyledi: “Ülke olarak üç tarafımız deniz, dört tarafımız sorunlarla çevriliyken dünyanın belirsizlik atmosferinden etkilenmemek mümkün değil. Ancak bize düşen yandık, bittik demek yerine yatırıma, istihdama devam etmek. Parolamız ekonomide büyüme, siyasette istikrar, ülkemizde inkişaf.”
Son aylarda dolar ve euroda aşırı bir değerlenmenin söz konusu olduğunu belirten Çağlar, “İthalatımızın yüzde 68.5’i hammadde ve ara malı. Reel sektörün 213 milyar dolar döviz açığı varken, kurdaki artış, enflasyondan yatırımlarımıza kadar birçok negatif etki bırakıyor. Ne zaman ki ihracatımız ithalata bağımlı olmaktan çıkar, kur meselesini de o zaman kafamızdan silip atabiliriz” diye konuştu.
İDTM ve Teknopark İstanbul’da kiralar TL’ye çevrildi
İTO’nun ekonomide seferberlik takviminde yer alan bir diğer madde ise Türkiye’de Türk Lirası Geçer Kampanyası. İTO ve tüm iştirakleri yurtiçi alımlarda sadece TL kullanmaya başladı. Yeşilköy’deki İstanbul Dünya Ticaret Merkezi (İDTM) ve Kurtköy’de faaliyet gösteren Teknopark İstanbul’da kiralar TL’ye çevrildi.

Netaş, sürdürülebilirlik ve gelecek nesiller için “enerji”yi en verimli kullanan firma seçildi

Netaş, sürdürülebilirlik ve gelecek nesiller için “enerji”yi en verimli kullanan firma seçildi

Türkiye’nin dijital geleceğinin mimarı Netaş, enerji yoğunluğunu son 3 yılda ortalama %66,3 azaltarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından 17’ncisi düzenlenen Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması’nda (SENVER) birincilik ödülünün sahibi oldu. 11 Ocak’ta WOW Convention Center İstanbul’da düzenlenen törende, Netaş CEO’su C. Müjdat Altay birincilik ödülünü ve teşekkür belgesini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez’den aldı.

Türkiye’nin lider dijital dönüşüm şirketi Netaş, sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda tüm faaliyetlerinde doğal kaynakların korunması, verimlilik, temiz çevre ve temiz sanayi kavramlarını odağına alıyor ve bu prensipleri kendi çalışma alanlarının ve projelerinin yönetiminde de uyguluyor. Bu doğrultuda enerji yoğunluğunu 2008-2012 yılları arasındaki referans değerlere göre son 3 yılda ortalama %66,3 azaltan Netaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından 17’ncisi düzenlenen Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması’nda (SENVER) “En Verimli Endüstriyel Tesis” (EVET) kategorisinde birincilik ödülünün sahibi oldu.

Netaş’a elektrikli teçhizat imalatı alt sektöründe birincilik ödülü getiren başarıda, Netaş’ın operasyonlarını çevreyi etkilemeden sürdürmesi, lokasyon kurulumu çalışmalarında enerji verimliliği yüksek ürünlerin seçilmesi, ofis-laboratuvar-veri merkezlerinin iç konumlandırılmaları ve tesislerinde kullandığı verimli takip-kontrol ve merkezi otomasyon sistemleri etkili oldu. 8. Enerji Verimliliği Forumu etkinlikleri kapsamında 11 Ocak’ta WOW Convention Center İstanbul’da düzenlenen ödül töreninde, Netaş CEO’su C. Müjdat Altay birincilik ödülünü ve teşekkür belgesini Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez’den aldı.
Altay, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Enerjinin verimli kullanımının ülkemizin hedeflerine ulaşmasında son derece kritik bir ihtiyaç olduğu bilinciyle, 50’nci yılımızda aldığımız bu ödülden büyük bir gurur duyuyoruz. Bu başarıya teknolojiyi verimli kullanarak eriştik. Bugün geldiğimiz noktada, bilişim teknolojileri ile enerji kullanımını optimize ederek sürdürülebilirliğini sağlayabiliyoruz. Dijital dönüşümde ülkemizin lider sistem entegratörü olarak kazandığımız güçlü deneyim ve birikimi her zaman olduğu gibi Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda sunmaya devam edeceğiz.

Fatih kalem, üretim kapasitesini %30 arttırdı

Yaklaşık 25 yıldır kırtasiye pazarının önde gelen markalarından olan Fatih, 250 milyon kalemlik üretim kapasitesini geçtiğimiz yıl 325 milyon kaleme çıkararak hem iç pazardaki konumunu daha da güçlendirdi hem de ihracat hacmini yükseltti.

Fatih, Denizli’deki fabrikasında kurşun kalemin yanı sıra boya kalemleri, jumbo boya kalemleri, okul öncesi çocuklara hitap eden kalemler; teknik resim, sanat ve mühendislikte kullanılan H ve B serisi dereceli kalemler üretiyor. 18 bin metrekaresi kapalı alan olmak üzere toplam 25 bin metrekare alanda üretimini gerçekleştiren grup, toplam 400 kişiye istihdam sağlıyor.

Geniş pazarlama ekibi ve yaygın satış ağıyla Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırılan Fatih ürün çeşitleri, aynı zamanda zincir marketlerde de satışa sunuluyor.

Tükenmez kalem çeşitleriyle Türkiye’nin en çok tercih edilen markalarından Pensan ile aynı grubun bünyesinde yer alan ve uluslararası akreditasyon için tüm kalite belgelerine sahip Fatih’in ürünleri; Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’da yer alan toplam 58 ülkeye ihraç ediliyor.

Gelecek trendleri…Gelecekte hangi meslekler tercih edilmeli?

Robotların Yapamayacağı Meslekleri Tercih Edin!

Gelecek trendlerini araştıran düşünce kuruluşu GelecekHane’nin Kurucusu Halil Aksu,
dünyanın hızla dijitalleşmesine değinerek, gelecekte yeni meslekler için yeni yetkinliklerin gerekeceğine dikkat çekti.
Malzeme bilimleri, yaşam bilimleri, yapay zeka, sanal gerçeklik gibi alanların gelecekte önemli çalışma alanları arasında yer alacağını ve klasik meslek gruplarının ise geçerliliğini kaybedebileceğini belirtti.
Halil Aksu’ya göre, makine öğrenimiyle ve robotlarla yapılabilecek işlere yönelik meslekler gelecekte değersizleşecek.

Dünya dijitalleşiyor, dijital dünyalaşıyor. Gelecekte daha da yaygınlaşması beklenen robotların gelişiyle birlikte, günlük hayat ve iş dünyası geri dönüşü olmayan bir şekilde etkileneceğe benziyor. Belki bugün değil ama pek yakında, endüstri alanında robotların işçilerin görevlerini tamamen ellerinden almaları bekleniyor.

Gelişen ses tanıma teknolojileri sayesinde arkadaşınızla sohbet eder gibi cep telefonundaki kişisel asistan ile işleri halledebilmek mümkün hale geldi. Belki bugün değil ama pek yakında çağrı merkezi çalışanlarının tarihe karışması söz konusu olabilir. Otonom araçların ise Türkiye’ye de gelmesi ile taksilerde, dolmuşlarda ve otobüslerde şoförlere gerek kalmaması da dikkat çeken öngörüler arasında yer alıyor.

GelecekHane’nin Kurucusu Halil Aksu, beyaz yakalı çalışanlar için de benzer bir tehlikenin olduğuna dikkat çekerek, ‘‘Yapay zekâ ve yazılım robotları o kadar hızlı gelişiyor ki pek çok işi insandan daha iyi yapabilir hale gelecekler. Pratisyen doktorlar, sigorta şirketleri ve bankalarda basit evrak işleri yapanlar, spor hakemleri, düz mantık eğitim veren eğitimciler ve benzeri rasyonel işler yapan meslekler; algoritmalar tarafından çok daha kaliteli, çok daha güvenilir, çok daha hızlı ve çok daha ekonomik bir şekilde yapılır hale gelecek. Hatta zaman içinde yaratıcılık gerektiren meslekler bile otomasyonun tehdidi altında olacak. Oxford Üniversitesi’nde Carl Frey ve Michael Osborne tarafından yapılan bir araştırmada pek çok mesleğin hangi yılda hangi olasılıkla teknoloji tarafından ikame edileceği öngörülüyor. Yuval Noah Harari’nin yeni kitabında ise insanlığın geleceğine bu pencereden bakılmakta ve manzara çok iç açıcı görünmüyor. Bir yetkinlik öğrenerek, bir disiplinin eğitimini alarak ve bunlarla bir ömür boyu bir mesleği icra etme dönemi kapandı. Bilim ve teknoloji o kadar hızlı gelişiyor ki ekonomik ve toplumsal dengeler aynı nesil içinde birden fazla defa değişmeye başlamış ve daha sık değişecek. En önemli yetkinlik, kendini yenileme ve adaptasyon kabiliyeti olacak. Yeni bir eğitimi almak, yeni bir mesleğe veya sektöre adapte olmak, yeni bir meslek icra etmek gerekecek’’ diyor.

Gelecekte hangi meslekler tercih edilmeli?
Bugün eğitim alan çocukların öğretmenlik, avukatlık, doktorluk ve mimarlık gibi klasik meslekler edinerek, bununla hayatlarını sürdürebileceklerini düşünenlerin büyük bir yanılgı içinde olmaları mümkün. Öte yandan malzeme bilimleri, yaşam bilimleri, yapay zekâ, sanal gerçeklik alanları geleceğin önemli çalışma alanları içinde olacak. Bunlarla ilgili multidisipliner ekiplerde yer almak, tasarımcı olmak, hikaye geliştiricisi / anlatıcısı olmak; başka bir deyişle kısa veya orta vadede robotların ve makinelerin yapamayacağı veya zorlanacağı işleri yapabilmek gelecekte ayrıca önem kazanacak.

Makine Bakım Maliyetleri Düşüyor

TEZMAKSAN VE BELGİN YAĞLARI İŞBİRLİĞİ MAKİNELERİN BAKIM MALİYETLERİNİ DÜŞÜRECEK

Tezmaksan ve Belgin Yağları, makine sektöründe hayati önem taşıyan ‘doğru yağ kullanımı’ konusunda güç birliği yaptı. Bu kapsamda, makinelerde doğru yağ seçimi ve nasıl kullanacağı konusunda Tezmaksan müşterilerine tezgah başında eğitimler verilecek. Ayrıca makinelerin ilk yağ dolumu da Belgin Yağları tarafından yapılacak. Böylece makinelerin ömrü uzarken, bakım masrafları da minimum seviyeye inecek.

Kendi sektörünün iki dev şirketi Tezmaksan ve Belgin Yağları, makinelerin ömürünü uzatmak adına yeni bir işbirliğine gitti. Belgin Yağları’nın Tezmaksan müşterilerine sunduğu ‘Belgin Çözüm Paketi’ kapsamında; Doğru yağ seçiminin nasıl olması gerektiği ve yağın nasıl kullanılacağı gibi konularda tezgah başında eğitim verilecek. Ayrıca makinelere ilk dolum da Belgin Yağları tarafından yapılacak.

BAKIM MASRAFLARI AZALACAK

Belgin Madeni Yağlar İş Geliştirme Direktörü Tayfun Özatalay, yapılan işbirliğinin amacının Türkiye’de bilinçli yağ kullanım konseptini geliştirmek olduğunu söyledi. Özatalay şu bilgileri verdi: “Çözüm Paketi ile birlikte, Belgin firmasının eksper teknik danışmanları tarafından doğru yağ seçimi, nasıl kullanılacağı bilgileri müşterilerimizle paylaşılırken, söz konusu ilk dolum yağlarının tedariği yapılmakta ve tezgah montajı sırasında yağ perspektifinden tezgahın verimli kullanılması için pratik bilgiler verilmektedir. Böylelikle tezgah makinalarının ömürleri artarken, bakım masrafları da azalmaktadır.”

50 ÜLKEYE İHRACAT YAPIYOR

Belgin Metal İşleme Sıvıları ve diğer ürünler; Gebze Organize Sanayi Bölgesindeki 25 bin metrekare büyüklüğündeki fabrikada üretilmektedir. Müşterilerin talepleri ve global ölçekteki gelişmeler sonrası Ar-Ge çalışmalarına hız veren Belgin Yağları, üretimde en kaliteli ürünü çıkarmak adına son teknolojiyi kullanmaktadır. Bugün konusunda lider Belgin ve Lubex markaları dünyada 50’ye yakın ülkede kullanılmakta ve tercih edilmektedir.

Ilgaz Tüneli’nin Kabloları Prysmian Group Türkiye’den

ILGAZ TÜNELİ’NİN KABLOLARI DA PRYSMIAN GROUP TÜRKİYE’DEN…

Prysmian Group Türkiye, Türkiye’nin önemli projelerinden Ilgaz Tüneli’ne son teknolojiye sahip kablolarıyla hayat verdi. Geniş ürün gamıyla her türlü projeye ihtiyaca uygun özel ürünler veren Prysmian Group Türkiye, son olarak İstanbul’un 3. Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Çanakkale Boğazı Denizaltı Kablo Bağlantı Projesi ve Avrasya Tüneli’nde de görev aldı.

Dünya çapında enerji ve telekomünikasyon kabloları sektörünün lideri Prysmian Group’un Türkiye operasyonu Prysmian Group Türkiye, İç Anadolu’yu Batı Karadeniz’e bağlayan ve 26 Aralık’ta hizmete açılan Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tüneli’ne kablolarıyla hayat verdi. Tünel, yaklaşık 35 dakikada aşılan Ilgaz Dağı yolunun geçiş süresini 8 dakikaya düşürüyor.
Projede, Prysmian Group Türkiye tarafından temin edilen FE180 özelliğine sahip, halojensiz enerji, zayıf akım, fiber optik ve data kabloları kullanıldı. Ilgaz Tüneli için Prysmian Group Türkiye tarafından üretilen kabloların uzunluğu 513 kilometreyi buluyor.

Dünyada ve Türkiye’de ulaşımdan inşaata, benzer birçok önemli projeye kablo tedariğinde bulunan ve çeşitli metro ve tünel projelerine de ihtiyaca göre farklılık gösteren kablolarıyla destek veren Prysmian Group Türkiye’nin katkı sağladığı projeler arasında, İstanbul’un 3. Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Çanakkale Boğazı Denizaltı Kablo Bağlantı Projesi, Marmaray, Gerede Tünelleri ve Avrasya Tüneli gibi birçok özel proje yer alıyor.

Türkiye’nin önemli projelerinde yer almaktan büyük gurur duyduklarını belirten Prysmian Group Türkiye CEO’su Erkan Aydoğdu, “Türkiye’yi Yarınlara Bağlıyoruz” misyonumuzdan hareketle, Türkiye’nin önemli yatırımlarından Ilgaz Tüneli’nin kablolamasında görev aldık. Yakın zamanda Türkiye’de bir ilk olan, çift katlı Avrasya Tüneli’nin kablolamasını yaptık. Ayrıca Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu’na verdiğimiz kablolar ve kullandığımız en son teknoloji ile kıtaları birbirine bağladık. 2017 yılında da, yine geçtiğimiz yıllarla benzer ama her zaman bir önceki yıldan bir adım ileride olmak için çalışacağız ve alanında en prestijli projelerde yer almayı ve ülkemizin geleceğine yatırım yapmayı sürdüreceğiz” dedi.

Prysmian Group Türkiye Hakkında
Merkezi 1964 yılından bu yana Mudanya’da (Bursa) olan Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri A.Ş. bünyesinde, bugün yaklaşık 450 kişi çalışmaktadır. Prysmian Group Türkiye’nin ürün yelpazesi kapsamında, Prysmian ve Draka markaları ile, 220 kV’a kadar olan tüm enerji kabloları, 3.600 çifte kadar bakır iletkenli haberleşme kabloları ile fiber optik kabloları, demiryolu sinyalizasyon kabloları, asansör sistemleri, stüdyo broadcast kabloları ve özel kablolar bulunmaktadır. Prysmian Group içinde öncelikli bir ihracat merkezi olan ve 2015 yılında toplam yaklaşık 990 milyon TL olan cirosunun %29’unu ihraç eden Türk Prysmian Kablo, Borsa İstanbul’da işlem görmektedir.

Dijitalleşme otomotiv endüstrisine verimlilik getiriyor

Türkiye’de otomotiv sektörünün geleceği, TOBB Türkiye Otomotiv Yan Sanayi Meclisi, TAYSAD Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği ve General Electric Türkiye işbirliğinde yapılan etkinlikte görüşüldü.
GE Türkiye İnovasyon Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikte, Endüstriyel İnternet’in ve dijital çözümlerin Türkiye’de ihracatın %17’sini yapan otomotiv sektörüne etkisi ele alındı.

Türkiye otomotiv sektörünün temsilcileri, sektörün geleceğini ve dijital teknolojilerin sektöre etkisini değerlendirmek üzere GE Türkiye İnovasyon Merkezi’nde bir araya geldi. TOBB Türkiye Otomotiv Yan Sanayi Meclisi, TAYSAD Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği ve General Electric Türkiye işbirliğinde gerçekleştirilen ve otomotiv endüstrisinden 100’e yakın üst düzey yöneticinin katıldığı etkinlikte sektörün dijital dönüşüm yol haritası konuşuldu. Etkinlikte sektör temsilcileri, Türkiye’nin 2025’e kadar dünyada 1,5 trilyon dolara ulaşması beklenen yeni dijital otomotiv pazarında etkin olması gerektiğini belirtti.
Toplantıda Türkiye’de ihracatın yüzde 17’sini, yaratılan katma değerin ise yüzde 12’sini karşılayan otomotiv sektöründe dijitalleşmenin kritik bir ihtiyaç olduğu vurgulandı. Otomotiv endüstrisinde dijitalleşmenin en önemli boyutlarından biri ise üretimin dijitalleşmesi olarak öne çıktı.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan TOBB Türkiye Otomotiv Yan Sanayi Meclis Başkanı Dr. Mehmet Dudaroğlu, “TÜBİTAK tarafından 2016 Ocak ayında güncellenen ‘Akıllı Üretim Sistemleri Yol Haritası’nda, sanayimizin dijital olgunluk seviyesinin 2.0 ile 3.0 arasında olduğu görülüyor. Otomotiv Tedarik Sanayi ise olgunluk seviyesi en yüksek üç sektörden birisi olarak öne çıkıyor” dedi.
Yürütülen çalışmalar sonunda “Dijitalleşme, Etkileşim ve Geleceğin Fabrikaları” olarak belirlenen üç teknoloji grubunda, Türkiye’nin dünyadaki seviyeyi yakalaması için hedefler oluşturulduğuna değinen Dr. Dudaroğlu, “Otomotiv Sanayinin geleceğinde kritik rol üstlenecek ‘Dijital Dönüşüm‘ ve ‘Otomotiv Üretiminin Geleceği‘ konularını ele aldığımız bu etkinliğin sonunda gerçekleştirilen çalıştay ile T.C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından oluşturulan ‘Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu‘ çalışmalarına ışık tutulmasını hedefliyoruz” diye konuştu.

Türkiye 1,5 trilyon dolarlık yeni pazara oynamalı
Etkinlikte konuşmacı olan GE Dijital Türkiye Genel Müdürü Uygar Doyuran 2025 yılına kadar otomotiv pazarının 5,3 trilyon dolara ulaşacağını, otomotivde etkisini göstermeye başlayan dijital çözümlerin etkin olduğu yeni segmentin ise 1,5 trilyon dolara ulaşacağına dikkat çekti. Doyuran, “Üretimin dijitalleşmesi ile hem verimliliği artırmak hem de ürünlerin tasarımını müşteri ihtiyacına göre hızla değiştirmek mümkün hale geldi. GE olarak ABD, Avrupa, Çin ve Japonya gibi pazarlardaki önde gelen otomotiv üreticilerinin dijitalleşme sürecinde beraber çalışıyoruz. Bu süreçte 40 bin çalışan GE ürünlerini kullanıyor” dedi.
Etkinlik, TOBB Sektörler ve Girişimcilik Daire Başkanı Ozan Acar’ın yönettiği ve Farplas CEO’su Ömer Burhanoğlu ve McKinsey Ortaklarından Mehmet Başer’in konuşmacı olduğu “Türk Otomotiv Endüstrisi Daha İleriye Gidebilir mi?” başlıklı panel ile devam etti. Ozan Acar panelin açılışında TOBB olarak otomotiv sanayinin gelişmesine yaptıkları katkıları anlatarak sözlerine başladı. Acar, TOBB bünyesinde otomotiv ana sanayi, yan sanayi ve ticaret meclislerinin bulunduğunu ve bu meclislerde sektörün önde gelen şirketleri ve dernekleri ile kamuyu buluşturduklarını, özel sektörün taleplerinin kamuya iletilmesinde önemli bir ara yüz olarak işlev gördüklerinin altını çizdi.
Farplas CEO’su Ömer Burhanoğlu ise konuşmasında yeni dönem teknolojilerinin sektörde köklü bir değişimi tetiklediğini, eskinin düşünme biçimleriyle bugün başarılı olunamayacağını belirtti. Burhanoğlu “Endüstri 4.0 teknolojileri tekil olarak otomasyondan farklı değil, dijitalleşmeyi tüm süreçlerde kullanmaya başlayınca Endüstri 4.0’a geçebiliriz” dedi. Mehmet Başer ise Dijitalleşmenin tasarım, üretim ve satış sonrası destek aşamalarının tümünde önemli fırsatlarını beraberinde getirdiğini ve Türk otomotiv sektöründe özellikle büyük veri analizlerine dayalı pazarlama çalışmalarının önümüzdeki dönem sektöre önemli katkılar yapabileceğini söyledi.
GE Türkiye İnovasyon Lideri Ussal Şahbaz, “2017 yılında farklı endüstrilere yönelik olarak düzenleyeceğimiz ‘Sanayide Dijital Gelecek’ etkinlik dizisinin ilki olan “Otomotivin Geleceği Günü”nü TOBB ve TAYSAD ile işbirliğinde gerçekleştirmekten oldukça mutluyuz. Etkinlik boyunca otomotiv endüstrinin üretimde karşılaştığı zorlukları ve olası çözümleri değerlendirdik. Merkezimizde, bu dönüşümün Türkiye’de hızlı bir şekilde başlaması için önemli paydaşlarla biraraya gelerek hem müşterilerimiz hem de ülkemiz için katma değer yaratmayı amaçlıyoruz” dedi.

3 boyutlu teknolojilerden elektrikli araçlara
Etkinlikte dünyada ve Türkiye’de otomotiv sektörünün gündeminde olan birçok konu ele alındı. Otomotiv üretim süreçlerinde dijitalleşmeden, 3 boyutlu yazıcıların otomotiv sanayisinde kullanımına, start-up’ların gelecekte sektördeki konumundan, elektrikli ve hibrit araçlara kadar uzanan alanda birçok kritik başlık tartışıldı.
GE Türkiye İnovasyon Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte iki farklı atölye çalışması da yapıldı. Bunlardan ilki GE Garaj Atölyesinde yer alan “3D Yazıcı ve Otomotiv’in Geleceği” olurken, ikinci atölye “TOBB Türkiye Otomotiv Yan Sanayi Meclisi Çalıştayı” oldu.
GE Türkiye İnovasyon Merkezi, ilk yılında dijital sanayi ile ilgili birçok ürün ve çözümün sunulduğu bir merkez işlevi gördü. Dijital sanayi uygulamalarının demosunu bulunduran İnovasyon Merkezi’nde sanayiciler, yenilikçi verimlilik sağlayan çözümleri keşfetti. “Otomotiv’in Geleceği Günü”nü takiben 2017 içinde TOBB ile ortak enerji, müteahhitlik ve gemi inşa sektörlerinde dijital dönüşüm zirveleri de gerçekleştirilecek.

Yeni Patent Kanunu Neler Getiriyor ?

YENİ PATENT KANUNU BAŞVURULARI ARTTIRIR, EKONOMİYİ HIZLANDIRIR

23 Aralık 2016 günü TBMM’de kabul edilen Sınai Mülkiyet Kanunu ile birlikte, 21 yıldır Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetilen Sınai Mülkiyet Hakları artık güncel düzenlemeleri ile modern bir kanuna kavuşmuş oldu. Yeni Kanunla marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunması ve bu suretle de teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesine katkı sağlanması amaçlanıyor.
Defans Patent Kurucusu, Marka ve Patent vekili Avukat Eşref BORÇA, yeni kanunla pek çok alanda sektörlerin önünü açan uygulamalara yer verildiğini belirtiyor. Özellikle hızlı marka tescili uygulamasına dikkat çekiyor. “Hızlı marka tescili uygulaması sayesinde, yaklaşık 12 ay olan tescil süresi 4 aya kadar düşecek. Ellerindeki malları tescil süresinin uzun olması sebebiyle piyasaya sunamayan, beklemek zorunda kalan ve zarar eden pek çok şirketi rahatlatan bu uygulama hayata geçecek. Özellikle tekstil, hızlı tüketim ve gıda sektöründeki şirketlerin beklediği bu uygulama ile daha hızlı hareket etme imkanı yakalanacak. ” diye konuştu.
Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu’nun getirdiği önemli düzenleme ve değişikliklere değinen Defans Patent Marka ve Patent Vekili Avukat Eşref BORÇA, aşağıdaki 12 madde ile kanunun getirdiği yenilikleri sıralıyor. Bu yenilikler;
Yeni Kanun ile Türk Patent Enstitüsü’nün ismi Türk Patent ve Marka Kurumu olarak değiştirilmekle birlikte kurumun kısa adı ise bundan sonra “Türk Patent” olarak kullanılacaktır.
Yeni Kanun ile getirilen değişikliklerden bir diğeri ise; tescil süreleridir. Yeni kanunla birlikte Tescil süreleri kısalacak olup, 6 aylık süreler 3 aya, 3 aylık süreler ise 2 aya inecek ve eski adıyla TPE, yeni adıyla ise Türk Patent sisteminde daha önce alınan hızlanmaya yönelik tedbirler bu düzenlemelerle daha anlamlı hale gelecektir.
Yeni Kanun düzenlemesi ile marka olabilecek işaretlere ilişkin olarak çizimle görüntülenebilme şartı kaldırılacak olup, ses ve hareket markası gibi yeni türlerin tescili imkanı doğacaktır.
Önceki marka sahibinin kuruma noterden yazılı olarak vereceği açık muvaffakatname ile aynı marka, aynı mal ve benzer hizmetler için bir başkası adına tescil edilebilecek, yapılan başvurular reddedilemeyecektir. Bu vesileyle markaların farklı sahiplerce, beraber kullanılması imkanı getirilmiş olacaktır.
Mezkûr Kanun düzenlemesiyle birlikte; incelemesiz patent sistemi kaldırılacak ve tüm patentler incelemeli olarak verilecektir.
Patentler için tescil sonrası itiraz hakkı getirilecek ve böylelikle yargı yoluna başvurmak yerine, belgenin yayınından sonraki 6 ay içinde menfaat sahiplerince, yeni ismiyle Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvurularak, tescile itiraz edilebilecektir.
Patentlerde koruma süresi 20 yıl, Faydalı Modellerde ise 10 yıl olacak, bu süreler uzatılamayacaktır.
Faydalı Model sisteminde işbu kanun düzenlemesinden önce aranmayan yenilik kriteri yeni düzenlemeyle birlikte aranmaya başlayacak, bu vesileyle de aslında dünya üzerinde kullanılmasına rağmen tescil edilen Faydalı Modellerin de tescil edilmesi ile yaşanan karmaşa ve haksız rekabet ortadan kalkacaktır.
Yine Endüstriyel Tasarım sistemi için de mezkûr düzenlemeden önce aranmayan yenilik kriteri, yeni düzenlemeyle aranmaya başlayacak, böylece anonim olmuş ve dünya üzerinde hali hazırda kullanılmaya devam eden tasarımların tescil edilmesi imkanı ortadan kalkacaktır.
Modası çabuk geçen, tasarım ömrü kısa tekstil, giyim ve ambalaj gibi sektörlerde üç yılla sınırlı masrafsız, doğrudan tescilsiz tasarım koruması getirilecektir,
Coğrafi İşaret ve geleneksel ürün adları için amblem kullanımı getirilecektir.
Coğrafi İşaretlerde kullanılan amblemin tüketiciyi yanıltıcı kullanılması engellenecek, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adlarının piyasada daha sık denetlenmesi sağlanacaktır.
Avukat Eşref Borça, ayrıca iş dünyasının sınaî haklara olan güvenini arttıracak bu yeni kanunun Türk ekonomisinin önünü açarak dünya pazarlarında rekabet gücü getireceğini ve en önemlisi Türkiye’nin 2023 yılında hedeflediği 500 milyar dolarlık ihracat hedefini gerçekleştirmek için önemli bir adım olduğunu sözlerine ekledi.