Türkiye’ye güvenen Mondelēz International “İstihdam artışına devam!” dedi

Mondelēz International, Türkiye’de insan kaynaklarına yatırım yaparak büyüyor. 2016 yılında 100 kişilik açık pozisyonu dolduran şirket, bu yıl da işe alımları %10 artırmayı hedefliyor.

Dünyanın en büyük bisküvi, şekerleme ve çikolata şirketi Mondelēz International, Türkiye’nin potansiyeline olan inancıyla istihdam yaratmaya ve büyümeye devam ediyor. Dünyadaki tüm fabrikaları arasında kapasite ve fiziki açıdan en büyüğü olan Gebze Fabrikası’nda 1.200 kişiye istihdam sağlayan Mondelēz Türkiye, 2016 yılında Türkiye genel merkezinde 100 kişilik açık pozisyonu doldurdu. Bunun yarıya yakın bölümü yeni istihdamla karşılandı.

Mondelēz Türkiye İnsan Kaynakları Müdürü Pınar Caymaz, 2017 yılında yeni istihdam yaratmaya devam edeceklerini belirterek, “Türkiye’nin parlak geleceğine olan inancımız tamdır. 2017’de işe alımlarımızın %10 artmasını bekliyoruz” dedi.

Mondelēz’in çalışanlarına sağladığı ortam ve imkanlarla çalışmak için mükemmel bir işyeri yaratmayı hedeflediklerini söyleyen Caymaz, çalışanlarına doğum günlerinde izin, ayda 2 gün evden çalışma, yan hakların esnetilmesi, yaz aylarında Cuma günleri erken çıkış gibi olanaklar sunduklarını kaydetti.

Türkiye’den 20 çalışan uluslararası görevde

Mondelēz Türkiye’nin aynı zamanda bir yönetim üssü olduğunu ve çalışanlarına uluslararası kariyer fırsatları sağladığını vurgulayan Caymaz, “Mondelēz Türkiye’nin zengin yetenek havuzunu en iyi şekilde değerlendiriyoruz. Bugün Türkiye’den çalışanlarımızın 20’si bölgesel ve küresel organizasyonlarda yönetici olarak sorumluluk üstleniyor” dedi.

Dünyanın en büyük bisküvi, şekerleme ve çikolata şirketi Mondelēz International, Türkiye’de de First, Falım, Kent, Olips, Jelibon ve Bonibon gibi pek çok güçlü markaya sahip. Sakız, şeker, hediyelik ve ikramlık kategorilerinde pazar lideri şirketlerden biri olan Mondelēz, ayrıca Milka, Toblerone, Oreo ve Barni gibi efsanevi küresel markalarıyla çikolata ve bisküvi kategorilerinde de dünyanın önde gelen şirketlerinden biri.

Şirket, sağladığı istihdama ek olarak, Gebze’de bulunan Mondelēz fabrikaları içerisinde en büyük ve en çok sayıda üretim teknolojisine sahip fabrikasında, yoğun dönemlerde artan çalışan ihtiyacını karşılamak içindönemsel işçileri işe alarak istihdama katkı sağlıyor.

Mondelēz International Türkiye Hakkında

Mondelēz International, Türkiye’de First, Falım, Kent, Olips ve Jelibon gibi pek çok güçlü markasıyla sakız, şeker, hediyelik ve ikramlık kategorilerinde pazar liderlerinden biridir. Ayrıca Mondelēz International, Türkiye pazarında Milka, Toblerone ve Oreo gibi efsanevi küresel markalarıyla çikolata ve bisküvi kategorilerinde de güçlü bir varlığa sahiptir. Gebze’de bulunan büyük üretim tesisiyle yaklaşık 1.200 kişiye istihdam sağlamaktadır. Gebze tesisinde üretilen ürünler 50’nin üzerinde ülkeye ihraç edilmektedir.

Bosch güç aktarma sistemlerindeki değişimi şekillendiriyor

Elektromobilite, gelecek için çok önemli

İçten yanmalı motorlar, farklı güç aktarma sistemleri tiplerinin karışımında önemli rol oynamaya devam ediyor

Yeni Güç Aktarma Sistemleri Çözümleri iş kolu 88.000 çalışana sahip

Bosch, mobiliteyi etkin olarak şekillendiriyor ve elde ettiği tüm fırsatlardan yararlanıyor

2025 yılında yaklaşık 20 milyon hibrit ve elektrikli aracın üretileceğini tahmin eden Bosch, elektromobiliteyi gelecek açısından önem arz eden bir alan olarak görüyor. Bu nedenle teknoloji ve servis tedarikçisi, özellikle elektromobilite için bir birim kuruyor. Bu birim, yeni Güç Aktarma Sistemleri Çözümleri iş kolunun bir parçası olacak. 2018 yılının başından itibaren bu iş kolu, şirketin elektromobilite faaliyetlerini ve ayrıca bugün faaliyet göstermekte olan Benzinli Sistemler ve Dizel Sistemler birimlerini de kapsayacak. Bosch, mevcut ve yeni müşterilerine gelecekte tüm güç aktarma sistemleri teknolojilerini tek bir kaynaktan sağlayacak. Bosch, elektromobiliteyi genişletmenin yanı sıra içten yanmalı motor teknolojisini daha fazla geliştirme konusunda da yoğun bir çalışma içerisinde olacak. 2025 yılında dünya genelinde 20 milyon yeni hibrit ve elektrikli araca ek olarak yaklaşık 85 milyon yeni benzinli ve dizel araç trafikte olacak.

Bosch Mobilite Çözümleri’nden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Rolf Bulander, “İster dizel teknolojisi, ister benzinli teknoloji, ister elektromobilite olsun, Bosch otomobil üreticileri için bir numaralı mühendislik ve teknoloji ortağıdır. Elektrikli sürüşe geçişe stratejik olarak iyi hazırlandık.” dedi. Dr Bulander sözlerine şöyle devam etti: “İster yakıtlı ister elektrikli olsun, Bosch güç aktarma sistemlerini gelecekte de kullanacak. Gelecekte hangi güç aktarma sisteminin veya hangi türlerin kombinasyonunun hakim olacağı henüz net değil. Biz bunun için iki yönlü bir yaklaşım uyguluyoruz ve hem elektromobilite hem de içten yanmalı motor alanındaki uzmanlığımızı ve bilgi birikimimizi artırmaya devam ediyoruz.” Güç aktarma sistemlerinde teknoloji ve pazar lideri olan Bosch, mobilite konseptlerinin dönüşümünü şekillendirmede aktif bir rol oynuyor. Gelecekte yeni Güç Aktarma Sistemleri Çözümleri bölümü, dünyanın dört bir yanındaki insanlar için A noktasından B noktasına gidişi daha etkin, ekonomik ve çevre dostu hale getirecek olan geniş bir teknoloji portföyü sunacak.

Yenilikçi güç aktarma sistemlerine yatırım

Bosch, güç aktarma sistemleri çözümlerinin daha fazla geliştirilmesine her yıl milyarlarca avro harcıyor. Şirket sadece elektromobilite alanında her yıl 400 milyon avro’luk yatırım yapıyor. Bu yatırımın büyük bir kısmı batarya araştırma ve geliştirmesine harcanıyor. Bosch, dünya genelinde hem mevcut hem de geleceğe yönelik hücre teknolojileri konusunda araştırma yapan tek klasik otomotiv tedarikçisi konumunda bulunuyor. Şirket daha şimdiden uluslararası otomobil üreticilerinden elektromobiliteyle ilgili 30’dan fazla proje aldı. Yaklaşık 1.800 Bosch uzmanı, geleceğin elektromobilitesi için çalışıyor.

Pazara ve müşterilere daha yakın

Bosch, yeni Güç Aktarma Sistemleri Çözümleri iş koluyla müşterilerine güç aktarma sistemleriyle ilgili desteği tek bir kaynaktan sunmak ve münferit parçalara ek olarak eksiksiz sistem çözümlerini daha fazla sunmak istiyor. Bulander, “Müşterilerimizin gereksinimleri giderek içten yanmalı motorun ötesine geçiyor. Elektrifikasyona yönelik bu dinamik değişim, yeni iş kolunun şekillendirilmesinde önemli bir role sahip olacak. Bu dönüşüm sürecinde, bilgi birikimi ve teknoloji konusunda müşterilerimize destek olacağız” dedi.

Güç Aktarma Sistemleri Çözümleri, üç ana segmente odaklanacak: içten yanmalı motora ve hibrit güç aktarma sistemlerine sahip binek otomobiller, kamyonlar ve elektrikli araçlar. Bu, çok sayıda zorluğu da beraberinde getiriyor. Dr Bulander, “Elektromobilite ve ticari araçlar alanlarında oldukça büyük bir potansiyel görüyoruz. Söz konusu içten yanmalı motorlu binek otomobiller olduğunda, odaklanacağımız ana konu verimliliği artırmak olacak” dedi. Tüm güç aktarma sistemleri çözümleri için teknik inovasyonlara ihtiyaç olacak. Sadece yakıt tüketimini ve emisyonları daha fazla azaltan ürünler sunan şirketler uzun vadede rekabete dayanabilecek.

Pazardaki değişiklikler

Bosch, önümüzdeki yıllarda tüm bu teknolojileri birbirine paralel olarak geliştirecek. Şirket bu şekilde pazardaki ve güç aktarma sistemleriyle ilgili değişikliklere hızlı ve esnek bir şekilde yanıt verebilecek. Mobilitenin uzun vadede elektrikle sağlanacağı konusunda şu anda bir şüphe yok. Bununla birlikte, bu değişimin ne zaman ve ne kadar hızlı geleceği ve hangi şekilde olacağı konusunda halihazırda güvenilir bir tahmin bulunmuyor.

Güç Aktarma Sistemleri Çözümleri, 25 ülkede 60’dan fazla lokasyonda yaklaşık 88.000 çalışanı bir araya getirecek. İki farklı iş kolu olan Benzinli ve Dizel Sistemler bölümlerinin çalışanları bugün halihazırda başarılı bir şekilde iş birliği yapıyor. Bu iş birliği, 2018 yılında yeni bölümün kurulmasıyla yoğunlaşacak. Yeni organizasyon yapısı neticesinde çalışan sayısında hemen hemen hiçbir değişiklik olmayacak.

Geleceğe yönelik organizasyonun ayrıntıları, çalışan temsilcileriyle yakın bir istişareyle belirlenecek. Yeni bölümün ve üç biriminin 2018 yılının başında operasyonlara başlaması planlanıyor.

Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı “Altın En Güvenilir Liman”

Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Hasan Çavuşculu, altın sektöründe yaşanan hareketlenmeleri MAG Business için değerlendirdi. Son zamanlarda yaşanan siyasi ve ekonomik olayların hem altın fiyatlarını hem de esnafı etkilediğini kaydeden Çavuşculu, “En güvenilir liman altın” dedi.

“Son zamanlarda yaşanan ekonomik ve siyasi olaylar her alanı olduğu gibi, kuyumcu esnafını da olumsuz etkiledi.”

“Yaşanan bu durum alışverişi de etkiliyor. Bir kuyumcuya gidip bir çift alyans veya bir bilezik alacak vatandaşlarımız, bu durumu erteliyor.”

“Son yıllarda pırlanta ve elmas takılar müşteriler tarafından daha fazla talep görmeye başladı.”

“Kuyumculuk sektörünün bir yasası olmalı.”

“Mesleğimiz yasal bir düzenlemeye kavuşmadığı sürece, yani yasası olmadığı sürece kuyumculuk sektörü olarak zarar görmeye devam edecektir.”

“Mücevher alırken; garanti belgesi, faturası, sertifikası mutlaka alınmalı.”

“Yapılan kampanyalar genel anlamda yanıltıcı oluyor.”

Başkent iş dünyasına yön veren MAG Business birbirinden özel içerikleri ile okuyucuları ile buluştu. Altın sektöründe yaşanan hareketlenmeleri ve mücevher alırken dikkat edilmesi gereken hususları paylaşan Ankara Kuyumcular ve Saatçiler Odası Başkanı Hasan Çavuşculu şunları anlattı: “Son zamanlarda yaşanan ekonomik ve siyasi olaylar her alanı olduğu gibi, kuyumcu esnafını da olumsuz etkiledi. Bunun yanı sıra kuyumcu esnafını olumsuz etkilediği kadar bu durum halkı da olumsuz etkiledi ve müşterilerde de daha yükselecek mi yoksa düşecek mi gibi tereddüt oluşmaya başladı. Tabii ki bu durum alışverişi de etkiliyor.”

Mücevher ve değerli taşların alımı konusunda da vatandaşları uyaran Başkan Çavuşculu “Önemli olan buralarda bu şeylerin belli standardı var. Garanti belgesi, faturası, sertifikası mutlaka alınmalı. O taşla ilgili belgeye sahip olmalısınız. Herhangi bir sıkıntıda da Ankara için bize başvurabilirler” diye konuştu.

Ege İhracatçı Birlikleri’nden Petkim’e Çifte Ödül

Ege Bölgesi’nin en büyük ihracatçısı konumunda olan Petkim, Ege İhracatçı Birlikleri tarafından 2 ödüle birden layık görüldü. Türkiye’nin ilk ve tek petrokimya tesisi olan Petkim, “Ege Bölgesi’nin En Fazla İhracat Gerçekleştiren Firması” ve “Kimya Sektörünün En Fazla İhracat Gerçekleştiren Birinci Firması” ödüllerini aldı.

Ege Bölgesi’nin en büyük ihracatçısı konumunda olan Petkim, Ege İhracatçı Birlikleri tarafından gerçekleştirilen ‘İhracatın Yükselen Yıldızları Ödül Töreni’nde 2 ödüle birden layık görüldü. Türkiye’nin ilk ve tek petrokimya tesisi olan Petkim, ilk ödülü 2016 yılında gerçekleştirdiği 438 milyon dolarlık ihracatla Ege Bölgesi’nin ‘En Fazla İhracat Gerçekleştiren Firması’ olarak aldı. İkinci ödülü ise Ege İhracatçı Birliği üyeleri arasında yapılan değerlendirmede bölgede ‘Kimya Sektörünün En Fazla İhracat Gerçekleştiren Birinci Firması’ unvanıyla almaya hak kazandı.

Ege Bölgesi’nin 2016 yılında gerçekleştirdiği 16.6 milyar dolarlık ihracata, 5 milyar dolarlık katkı sağlayan ihracat şampiyonlarının ödüllendirildiği törende, ödülleri Petkim Genel Müdürü Anar Mammadov, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin elinden aldı.

İhracatın Yükselen Yıldızları Ödül Töreni’ni takiben konuşan ve ödüller için teşekkürlerini ifade eden Petkim Genel Müdürü Anar Mammadov şunları söyledi: “Petkim olarak tesislerimizde 60 farklı türde ürün üretiyoruz. Ürünlerimiz Türkiye’de 6 binden fazla KOBİ tarafından kullanılıyor. İhracat kanalımızda ise 50’den fazla ülkeye ürünlerimizi ulaştırıyoruz. 2500 Petkimli olarak biz her gün memleket için çalışma motivasyonu ile işe gidiyoruz. Yaptığımız işin Türkiye için önemi ve bunun getirdiği sorumluluğun farkındayız ve bundan gurur duyuyoruz. Sadece ihracat değil, Türkiye iç pazarına katkı, Türkiye sanayisine katma değer ve hammadde üretmek bizi her gün motive ediyor. Bu başarıda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkürlerimi iletmek istiyorum.”

Y.Mimar Gökhan Aktan Altuğ yeni nesil ofislerin üç ana trendini açıkladı

Türkiye’nin önde giden kurumsal firmaları için ofis projeleri tasarlayan Tago Architects’in kurucusu Y.Mimar Gökhan Aktan Altuğ, ofis kültürünün geçmişten günümüze değişen bütün parametreleriyle farklı bir noktaya evrildiğini, çağdaş ihtiyaçlara yönelik olarak beklentilerin değiştiğini ve bu değişimin gerçekleşmesinde iş yaşamında kendine yer edinmiş dinamik, ne istediğini bilen ve kararlı Y kuşağının büyük rolü olduğunu söylüyor.

İstanbul merkez ofisinin dışında Tokyo, Bükreş, Kiev ve Dubai’deki ofislerinde Avrupa, Orta Asya ve Uzakdoğu’da projeler üreten Y.Mimar Gökhan Aktan Altuğ liderliğindeki Tago Architects, Enervis, Sur Yapı, Fer Yapı, Ulugöl Otomotiv, Taugutec, İçdaş gibi kurumsal firmalar için mimari ve iç mimari ölçekte ofis tasarımlarına imza atıyor. Biçimin fonksiyonu takip ettiğini savunan bir anlayışla farklı sektörlerden firmaların çalışma alanlarındaki farklı ihtiyaçlarına çözümler üreten Tago Architects, ofis projelerine işlevin gerektirdiği niteliklerde çok yönlü bir bakış açısıyla yaklaşıyor.

Her ofis yapısının, içerisinde üretilen iş bağlamında hem farklı bir tasarım anlayışı, hem de farklı bir mekan organizasyonu gerektirdiğine inanan Gökhan Aktan Altuğ, çekirdek yerinin ve aks sisteminin iyi kurgulandığı, zaman içerisindeki değişikliklere uyum sağlayacak mekansal planlamaya sahip, bölünebilir ofisler tasarlamanın gerekliliğine inanıyor.

“Ofislerdeki en güncel eğilim, çalışma alanlarında sosyal yaşam kurgusu…”

Değişen iş yapma biçimleri, gelişen teknoloji ve yeni kuşakların beklentileriyle birlikte ofis mekanlarında tasarım açısından da yeni bir anlayışın gerekliliğini ifade eden Y.Mimar Gökhan Aktan Altuğ, “Eskiden ofis tasarımlarında, çalışan beklentileri çok fazla dikkate alınmıyordu; ancak güncel durumda ofisler arası görsel bağlantının, ortak sosyal alanların iş gelişimine ve çalışan bağlılığına katkılarının farkına varıldı. Burada teknoloji ile iç içe büyüyen, dinamik ve gelişime açık Y kuşağının istekleri önemli parametreler olarak karşımıza çıkıyor. Güncel eğilimlerin, ofis alanındaki sosyal yaşam kurgusu ve birimler arasındaki ilişkiler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Eskiden birimleri kat kat bölerken, şimdi artık farklı bir bakış açısı içerisindeyiz. Dolayısıyla tasarımlarımızı, o ofiste üretilen işin kendi dinamiklerini de dikkate alarak yapıyoruz”, diyor.

Kocaeli Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan Taegutec Fabrika ve Yönetim Binası, Gökhan Aktan Altuğ ve ekibinin bu bakış açısıyla ele aldığı ofis tasarımlarından biri… Ofis kültürünün, iş hayatının ve sosyal yaşamın farklı ihtiyaçlarını bir araya getirerek, profesyonel hayatın çalışanlar üzerindeki olumsuz yansımalarını minimize etmeyi hedefleyen Tago Architects, tasarladığı sosyal yaşam alanları ve dış mekan bütünlüğü ile de ofis çalışanlarının her fırsatta ‘dışarı’ ile olan bağlantısını yenilemeyi hedeflemiş.

Ofis yapılarını çok önemli ticari ürünler olarak değerlendiren Tago Architects, bu ticari değerin de mimari planlama ve kurgu bazında ölçüldüğünü belirtiyor. Verim ve değerin doğru orantılı olduğunu söyleyerek, bu verimin bina çekirdeğinin yapısı, maksimum kapalı ve açık alan oranı, iç mekanda çeşitliliğe izin verecek bir akslandırma, cephe kurgusunun çekirdekle ilişkisi, yaratılan paylaşıma açık sosyal alanlar ve çalışanlara özel kurgulanmış alanlarla sağlanabileceğine vurgu yapıyor.

“Yenilenebilir enerji sistemleri ofis tasarımlarına entegre edilmeli…”

Tasarımlarında sürdürülebilirlik konusuna önem veren ve projelerini bu temel üzerinde var eden Tago Architects kurucusu Gökhan Aktan Altuğ, ofis yapılarına ekolojik değerler katabilmenin önemini şu sözlerle vurguluyor: “Ofis yapılarının, mimari tasarımdan iç mimari tasarıma kadar bütün detaylarının sürdürülebilirlik kavramı üzerine kurgulanması hem çalışan mutluluğu, hem de tasarım anlamında başarıyı getiriyor.Örneğin, çift cephe tasarımlarında arada sadece cephenin bakımı için bırakılan boşluklardan ziyade, çıkılabilir kat bahçeleri yaratarak hem çift cepheyi anlamlandırıyor hem de her katta kolay ulaşılabilir kat bahçeleri yaratıyoruz. Doğal ışığı içeriye maksimum derecede almaya, güney ve kuzey cephelerine uygun bir işlev dağılımı yapmaya ve önlem almaya, güneş kırıcılarını da en verimli olacak noktalarda doğru kullanmaya dikkat ediyoruz. Enerji tüketiminin en yoğun olduğu yapı tipolojilerinden biri olan ofislerde akıllı bina uygulamalarının ve otomasyon sistemlerinin kullanımına da büyük önem veriyoruz.”

Bursa, Osmangazi’de konumlanan ve yerel doğalgaz distribütörlerinin merkez binası olarak tasarlanan EWE & Bursagaz Merkez Ofisi, Tago Architects’in mimari tasarım ile yenilenebilir enerji sistemlerini birbiriyle entegre bir şekilde uyguladığı projelerin başında geliyor. Ofis yaşamı ve doğa dostu enerji sistemleri arasında pozitif bir bağ kurulan EWE & Bursagaz Merkez Ofisi’nde bu sayede yapı içerisinde iklim kontrolü sağlanarak binanın enerji tüketimi ve üretimi arasında bir denge yakalanmış.

Etrafındaki pek çok ikonlaşmış proje arasından doluluk-boşluk oranları, farklı malzemeleri birbirine etkileyici bir şekilde entegre eden cephe kurgusu ve kendine has mimari kimliğiyle sıyrılan Ulugöl Otomotiv Ofis Binası’nda ise bu değerler ışığında standart bir ofis tipolojisi sorgulanarak yeniden yorumlanmış. Tago Architects, Ulugöl Otomotiv Ofis Binası’nda yeşil teraslarla ofis işlevi birlikteliğini ve ortak alanlarla da çalışanlar arasındaki sosyal etkileşimini sağlamayı başarmış.

Yeni Nesil Ofislerde ‘Mekansızlaşma’…

1930’larda Frank Lloyd Wright’ın modern bir bakış açısıyla tasarladığı, açık ofis kavramının ilk örneklerinden biri olarak değerlendirilen “Johnson Wax Building DK 8” ofisi ile Amerika’da başlayan çözülmenin hızlı bir şekilde ve evrilerek devam ettiğini ifade eden Y.Mimar Gökhan Aktan Altuğ, süregelen zaman içerisinde birçok dinamikle şekillenen ‘yeni nesil ofis’ algısında, ‘mekansızlaşma’nın giderek önem kazandığına inanıyor. Bu yeni eğilim, toplantı odalarının, seminer salonlarının ayrıca kiralandığı, ofis içerisinde açık bir kurguyla hareket edildiği, sosyal mekanların da çalışma alanı olarak kullanıldığı bir yapılaşmaya işaret ediyor. Çalışanların ofis içerisinde bulunma süreleri ve zamanlarının da değişmesiyle klasik mesai saatleri esniyor ve bu da ofis mobilyaları başta olmak üzere tüm tasarıma yansıyor.

Öte yandan kolektif ofislerin artık hiç de yabancı olmadığımız bir kavrama ve duruma dönüştüğüne işaret eden Altuğ, bütün bu çoklu yaklaşımların ofis tasarımlarını da kökünden değiştirdiğini ve daha da değiştireceğini savunuyor. Artık yeni beklentilere cevap veren ofisler tasarlamak, farklı ihtiyaçları öngörebilmek ve mekanları dönüşebilme esnekliğinde tasarlamak gerekiyor. Stabil bölüntülerle ayrılmış, görsel iletişimin kesildiği ofis mekanları giderek önemini yitiriyor…

Dosyalama, arşivleme gibi çalışma alışkanlıklarına sahip, 90’lar kültüründe yetişmiş insanların yavaş yavaş emekli olmaya başlaması, 2000’ler kültürüyle yetişmiş insanların iş yaşamında çok aktif bir şekilde dahil olmasının en önemli dinamik olduğunu dile getiren Gökhan Aktan Altuğ, “İki nesil arasında mekanın kişiselleştirilmesiyle ilgili önemli farklar bulunuyor. Y kuşağının ofislerinde kullanıcının kendinden de bir şeyler katabileceği açık ortamlar sağlamazsanız, kişileri o şirkete bağlayamazsınız. Bu da ofis tasarımını temelden değiştiren bir konu… Y kuşağı için kendi özgürlük alanlarını yaratılabilecekleri, içini tamamen diledikleri gibi değiştirebilecekleri ofisler tasarlamak zorundasınız. Geleceğin ofisleri, merkezi birey olan bir yapı üzerinde şekilleniyor…”, diyor.

Xperience GEFCO, lojistikte kariyer isteyen genç yeteneklere iş imkanı sunuyor

Lojistik sektörünün önde gelen isimlerinden GEFCO Türkiye, sektöre lojistik tutkusunu paylaşacak yeni gençler kazandırıyor.

GEFCO’nun genç yetenekleri bünyesine katmak amacıyla başlattığı Xperience programı, yeni mezun ya da kariyerinin başındaki gençleri lojistik sektörüne kazandırmayı hedefliyor. 2011’den beri yürütülen GEFCO kariyer programı kapsamında hayata geçirilen Xperience GEFCO, lojistik alanında kariyer yapmak isteyen tüm genç yeteneklere iş imkanı ve lojistik sektöründe deneyim kazanma fırsatı sunuyor.

Yeni mezun veya en fazla 1 sene tecrübeli adaylara açık olan programa katılmak isteyen adaylar, değerlendirme merkezi uygulaması kapsamında Xperience GEFCO Day’e katılarak, GEFCO’yu daha yakından tanıma fırsatı buluyorlar. Operasyon birimlerinde görev verilen adayların, ihtiyaçlara göre yapılacak rotasyonlarla firma işleyişinin bütününü görmeleri sağlanıyor. Değerlendirme uygulamaları sürecinde adaylara ayrıca mülakatlar yapılıyor, yeterlilik ve yabancı dil testleri uygulanıyor.

GEFCO Grup Hakkında

GEFCO sanayi ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşlara katma değer sağlamak ve rekabet avantajlarını artırmak için lojistik planları tasarlıyor ve uyguluyor. GEFCO’nun müşterilerine sunduğu performans son 65 senede özellikle de en karmaşık ve en talepkar sektörlerden biri olan otomotiv sektöründe edindiği uzmanlığa dayanıyor. 150 ülkede faaliyet gösteren GEFCO Avrupa’nın en büyük 10 Lojistik Grubu arasında yer alıyor. Dünyanın dört bir yanında 350’den fazla merkez ve tesiste 11.500 çalışanıyla hizmet veren GEFCO Grup, 2015 yılında 4,2 milyar € ciro yaptı. Grup, Güneydoğu Asya, Orta ve Doğu Avrupa, Balkanlar, Doğu Asya ve Güney Amerika’daki faaliyetlerini artırarak sürdürmektedir.

Çelik Sektörü Sorunlarını Mısır Sanayi Bakanına İletti.

Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci:
“Korumacı tedbirler uzun vadede yerli üreticiye ve iç piyasaya zarar verir”

Türk ve Mısırlı iş adamları 4 yıllık bir aradan sonra Mısır’da bir araya geldi. TOBB ve Mısır Ticaret Odaları Federasyonu tarafından düzenlenen Türkiye-Mısır İş Forumu’nda çelik sektörünü Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci temsil etti. Türk çelik sektörünün önemli ihracat pazarlarından biri olan Mısır’da gerçekleştirilen görüşmelerde sektörün yaşadığı sorunları anlatan ÇİB Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “Türk çelik sektörünün önemli ihracat pazarlarından biri olan Mısır ile Türkiye arasında tarihsel bağlar var. Bizimle iş birliği yapmaları Mısır’ın kendi menfaatine olacaktır. Korumacı tedbirler sanıldığının aksine yerli üreticiye ve iç piyasaya zarar verir ” dedi.

Türkiye ve Mısır sivil toplum kuruluşları ekonomik ilişkileri yeniden canlandırmak için harekete geçti. Türk ve Mısırlı iş adamları 4 yıllık bir aradan sonra Mısır’da buluştu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Mısır Ticaret Odaları Federasyonu Başkanı Ahmed El-Wakeel önderliğinde gerçekleştirilen Türk-Mısır İş Forumu’na çelik sektörünü temsilen Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci katıldı.

Mısırlı iş adamlarının yanı sıra Mısır Ticaret ve Sanayi Bakanı Sn. Tareq Qabi ile de bir araya gelen Ekinci, Mısır’ın Türk çelik firmalarına karşı haksız gerekçelerle açtığı damping ve telafi edici vergi soruşturmalarının yarattığı sorunlar ile Mısır’ın uyguladığı kayıt sisteminde evraklarını tamamlayarak kayıt onayı bekleyen firmaların işlemlerinin bir an önce sonuçlanmasını beklediklerinin aktarılmasını sağladı.

Mısır’ın Türk çelik sektörünün önemli ihracat pazarlarından biri olduğu söyleyen Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Mısır inşaat çeliği ihtiyacının büyük bir kısmını Türkiye’den ithal ediyor. Bu anlamda bizim için oldukça önemli bir pazar. Mısır, 2016 yılı sonunda miktar bazında ihracatta en fazla artış yakaladığımız ülkeler arasında ilk 5’te yer aldı. Geçtiğimiz yıl ihracatımız miktarda yüzde 10 aratarak 1,4 milyon tona ulaştı” dedi.

Ekonomik ilişkilerde yaşanacak olumlu gelişmelerin siyasi ilişkileri de canlandıracağını söyleyen Ekinci, “Ülkeler arasındaki siyasi gerilimlerin ticari iş birliklerine yansıtılmaması lazım. Mısır ile Türkiye arasında tarihsel bağlar var. Bizimle iş birliği yapmaları Mısır’ın kendi menfaatine olacaktır. Korumacı tedbirler sanıldığının aksine yerli üreticiye ve iç piyasaya zarar verir. Ancak yaptığımız görüşmelerden oldukça memnun kaldık ve önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak sonuçlardan da oldukça umutluyuz. Görüşme yaptığımız yetkililer aktardığımız sorunların karşılıklı diyalog ve işbirliği içerisinde çözmeye hazır olduklarını belirtti” diyerek sözlerine son verdi.

KDV oranı yüzde 8 bandına çekildi

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı İsmail Doğan,  uzun zamandır üzerinde yoğun olarak çalıştıkları mobilyada KDV oranının yüzde 18’den yüzde 8’e çekilmesinden memnun olduklarını açıkladı. KDV düzenlemesiyle mobilya satışlarında ciddi oranda artış yaşanacağını söyleyen Doğan, sektörün 2017 yılını yüzde 25 büyümeyle kapatabileceğinin sinyallerini verdi.

 

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER) Başkanı İsmail Doğan, bugün Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararnameyle mobilyada yüzde 18 olan KDV oranının 30 Nisan 2017’ye kadar yüzde 8’e çekilmesinden son derece memnun olduklarını açıkladı.

‘Academia Barilla’ makarnaları Türkiye’de

Dünyanın lider makarna üreticisi Barilla, lezzet tutkunları için ürün gamını genişletmeye devam ediyor. İtalya’da Barilla’ya özel olarak ekilen en yüksek kalitedeki ‘Aureo’ buğdayı ile üretilen Academia Barilla makarna serisi Türkiye’de satışa sunuldu. Geleneksel bronz kalıp yöntemi ile üretilen, yüksek miktarda kaliteli protein içeriği ve her zaman al dente kıvamı ile öne çıkan Academia serisi, 5 çeşidi ile makarna severlere lezzet şöleni yaşatacak

Gıda devi Barilla, İtalya’nın en özel buğdayı ile ürettiği en iyi makarnası Academia Barilla serisini satışa sundu. İtalyan gastronomi kültürünün tüm dünyaya tanıtılması, geliştirilmesi ve Akdeniz mutfağının kültürel mirasını korumak için Barilla tarafından Parma’da kurulan Academia Barilla ile aynı ismi taşıyan yeni seri, İtalyanların en çok sevdiği 5 makarna çeşidiyle üretildi.

HER PİŞİRMEDE EŞSİZ, HER ZAMAN AL DENTE

Sadece Barilla için ekilen İtalya’nın en özel buğdayı ‘Aureo’ ile üretilen Academia Barilla serisi, “Mükemmelliğe alışacaksınız” sloganı ile makarna severlerin beğenisine sunuldu. Yüksek miktarda kaliteli protein içeriği öne çıkan yeni seri, gurmelerden ve şeflerden de tam not aldı. Geleneksel bronz kalıp yöntemi ile üretilen Academia Barilla, pürüzlü yüzeyi sayesinde, hazırlanan sosların makarna ile çok daha iyi bütünleşmesini sağlıyor. Al dente kıvamı ile gurme makarna deneyimlerinin vazgeçilmezi olacak yeni seri, spaghetti, linguine, penne rigate, fusilli ve orecchiette çeşitleriyle Türkiye’de raflardaki yerini aldı.

CNR Avrasya Boat Show başlıyor

Karada yapılan dünyanın ikinci en büyük tekne ve yat fuarı olan CNR Avrasya Boat Show, 1000’in üzerinde markanın katılımı ile 11’inci kez düzenlenecek.

Eylül 2016’da Ataköy Mega Yat Marina’da gerçekleştirilen CNR Avrasya Boat Show, denizdeki buluşmasının ardından, 10 Şubat tarihinde VIP açılış günü ile medya mensupları, iş ve sanat dünyasından özel konuklarını CNR EXPO Yeşilköy’de ağırlayacak.

Deniz ve tekne tutkusuyla tanınan ünlü oyuncu Ata Demirer, CNR Avrasya Boat Show’un VIP açılış gününe katılacak. Ata Demirer’e, senaristliğini ve oyunculuğunu üstlendiği “Olanlar Oldu” filminde denizcilik sektörüne yaptığı katkılardan dolayı “DENTUR Sektör Özel Ödülü” verilecek.

Karada yapılan dünyanın ikinci en büyük tekne ve yat fuarı olan ‘CNR Avrasya Boat Show-11.Uluslararası Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı’na geri sayım başladı. Eylül 2016’da Ataköy Mega Yat Marina’da gerçekleştirilen CNR Avrasya Boat Show denizdeki buluşmasının ardından, 10 Şubat tarihinde VIP açılış günü ile medya mensupları, iş ve sanat dünyasından özel konuklarını CNR EXPO Yeşilköy’de ağırlayacak. 1000’in üzerinde markanın katılımı ile düzenlenecek fuar, 11-19 Şubat tarihleri arasında da tüm ziyaretçilere açık olacak. CNR Avrasya Boat Show, Princess, Sealine, Hanse, Azimut, Moody, Prestige, Dufour, Jeanneau, Azuree, Sunseeker gibi dünya markalarının en iddialı motor yat ve yelkenlileri ile görsel bir şölene dönüşecek.

300’ün üzerinde özel tasarım

Milyon dolarlık yatların dünya ve Türkiye tanıtımlarına ev sahipliği yapacak fuarda, teknoloji, tasarım ve konforu bir arada sunan 300’ün üzerinde süper yat, mega yat, katamaran, yelkenlinin yanı sıra amatör denizciler için daha az bütçeyle sahip olunabilecek tekneler de sergilenecek. Amatör balıkçılık malzemeleri, deniz tekstil ürünleri, dalgıç malzemeleri, şişme bot, jet ski gibi denizcilik sektörüne ait tüm aksesuar ve ekipmanların da yer alacağı fuar, CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık ve Deniz Endüstrisini ve Denizciliği Geliştirme Derneği (DENTUR) iş birliğinde 85 bin metrekarelik alanda organize edilecek. Uluslararası Boat Show Organizatörleri Federasyonu (IFBSO) ve Uluslararası Denizcilik Endüstrisi Dernekleri Konseyi (ICOMIA) üyesi olan CNR Avrasya Boat Show Fuarı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile KOSGEB ve İMEAK Deniz Ticaret Odası tarafından da destekleniyor.

Deniz aşkı Ata Demirer’e ödül getirdi

CNR Avrasya Boat Show birbirinden renkli etkinliklere ev sahipliği yapacak. Deniz ve tekne tutkusuyla tanınan ünlü oyuncu Ata Demirer, CNR Avrasya Boat Show’un VIP açılış gününe katılacak. Ata Demirer’e, senaristliğini ve oyunculuğunu üstlendiği “Olanlar Oldu” filminde denizcilik sektörüne yaptığı katkılardan dolayı “DENTUR Sektör Özel Ödülü” verilecek.

Tuluyhan Uğurlu, CNR Avrasya Boat Show tutkunlarına müzik ziyafeti sunacak

Ünlü besteci ve piyanist Tuluyhan Uğurlu, CNR Avrasya Boat Show ziyaretçileri için konser verecek. Müzik yeteneği 4 yaşında keşfedilen ünlü sanatçı aynı yıl İstanbul Belediye Konservatuvarı piyano bölümüne kabul edildi. Türk sanat camiasının en önemli piyano sanatçılarından olan Tuluyhan Uğurlu 12 Şubat günü, sevenleri ile Avrasya Boat Show’da buluşacak.

Birbirinden renkli etkinlikler

Doğu Akdeniz Yatçılığı, Metal Tekne İmalatı gibi denizcilikle ilgili pek çok konunun konuşulacağı seminerler düzenlenecek. Fuarda, İp Parkuru, Tırmanma Duvarı gibi etkinliklerle ziyaretçilere eğlenceli anlar yaşatılacak. CNR Avrasya Boat Show kapsamında gerçekleştirilen etkinliklerde ziyaretçilere sürpriz hediyeler de verilecek.

Fuarda öne çıkan tekne ve yatlar

CNR Avrasya Boat Show’un yıldızı: Princess 82

İngiliz tersane Princess Yachts’ın Flybridge serisinin en gözde yatlarından olan Princess 82, 25.5 metrelik uzunluğuyla CNR Avrasya Boat Show’un en büyük teknesi olarak öne çıkıyor. Dış yaşam mahallerindeki geniş alanlar ve iç mekanlarının modernliği, beyaz gövdesiyle Princess 82 bir zarafet örneği olarak nitelendirilebilir.

Seriye özgü “geniş ve kullanışlı dış yaşam mahalleri” anlayışı Princess 82’de kendini iyice göstermiş. Yatın dış tasarımı daha önce pek çok kez ödül alan Bernard Olesinski ve Princess Yachts mühendislerinin ortak çalışması olarak karşımıza çıkarken, iç tasarımda şık ev tasarımlarıyla tanınan İtalyan Missoni’nin imzası yer alıyor. Özellikle Flybridge’i ve havuzluğundaki ferah alanlarıyla öne çıkan yatta gövde sağlamlığı ön planda tutularak üretim sürecinde infüzyon tekniğinden yararlanılmış. Tekne gövdesinde tercih edilen malzeme ise fiberglas.

CNR Avrasya Boat Show’un en büyük yerlisi: 78 Flybridge Evolution

Orijinal konseptin çarpıcı ve füturistik çizgilerle birleştiği 78 Flybridge Evolution, mevcut Flybridge motor yatları arasında taze bir estetik yarattı. 78 Fly Evolution; sekiz misafir, üç mürettebat konaklama kapasitesine sahip. CNR Avrasya Boat Show’un en büyük yerli yapım teknesi olarak öne çıkan tekne, 23,98 metre uzunluğa, 5,78 metre genişliğe, 36 bin 700 kilogram ağırlığa sahip. Tekne, üstün performansı, yenilikçi teknolojileri, lüks dinlenme aranjmanından oluşan yüksek sosyalleşebilme düzeni ve doğal ışık alan iç bölümleriyle dikkat çekiyor. Dışarıda, daha çok sosyalleşebilmek için dizayn edilen geniş pruva, kıç taraftaki oturma ve yemek alanı daha büyük tekne hissini vurgulayan 78 Flybridge Evolution, çevik olması için dizayn edilen tasarımı ile tekne sahiplerinin gönüllerini fethediyor.

Fuarın gözdesi olacak: Hanse 588

Yelken performansı ile konforun bir araya getirildiği Hanse 588’in Türkiye lansmanı CNR Avrasya Boat Show’da yapılacak. Hanse 588’de, yeni amiral gemisi Hanse 675’te de olduğu gibi “Duygulara dokunan bir sadelik ile modern lüksü bir arada bulmanız mümkün. Stil sahibi, spor ve elegan bir tekne.

Prestige 680 kolay manevra kabiliyeti ile öne çıkıyor

Prestige 680, CNR Avrasya Boat Show Fuarı’nda kolay manevra kabiliyeti ile dikkatleri üzerine çekecek. Model üç taraftaki geniş pencereleri sayesinde 360 derecelik bir görüş açısı sağlıyor. Girişte ise mutfak, masa ve oturma köşesi ile oluşturulmuş bir yemek alanı ile karşılaşıyorsunuz. 21.46 metre uzunluğundaki tekne renkler ve kaplamalarla oluşturulan sıcak ve sakin atmosferin yanı sıra, geniş gövdesi sayesinde tekne sahibine ön tarafta diğer kabinlerden ayrı lokasyonuyla özel ve aydınlık bir kabin sunuyor.

Jeanneau 54 sınıfının tek VIP iç yerleşimini sunuyor

Jeanneau bu yıl CNR Avrasya Boat Show 2017’ye iki teknesi ile katılıyor. Jeanneau 54 ve Jeanneau 51 her yönüyle stilinize uyarlanmış yepyeni tasarımlar olarak öne çıkıyor. Jeanneau 54 kendi sınıfında tek VIP iç yerleşiminden, geniş yaşam alanına servis butonunun kullanılmasına kadar tüm ayrıntılar detaylı düşünülmüş. Jeanneau 51’de ise her fonksiyon tekne hayatını güzelleştirmek, daha konforlu hale getirmek ve eşsiz bir yelken seyri sağlamak amacıyla tasarlanmış. Unutulmaz seyirler için Jeanneau Yachts artık 50 Feet’ten başlıyor.

Sealine F530 ezberleri bozan bir tasarımla görücüye çıkıyor

Sealine F530 birçok yeniliğiyle bu segmentteki standartları baştan tanımlıyor. CNR Avrasya Boat Show 2017’de görücüye çıkacak F530, tabandan-tavana cam anlayışla tasarlanan salon alanıyla motor yat dünyasında bir ilki gerçekleştiriyor. Ünlü İngiliz tasarımcı Bill Dixon tarafından tasarlanan yeni model, salon hacmi, aydınlık iç alanları, ön güverte yaşam alanları, yan güvertelerin güvenliği konularında pazar lideri olma konusunda iddialı.

Performans ve konfor açısından maksimum keyif

Philippe Briand’ın tasarladığı Sun Odyssey 479, 14,43 metre tam boyu, güçlü, dengeli yapısıyla adından çok söz ettireceğe benziyor. Uzun su hattı boyu ve çeneli yapısı sayesinde sürat ve manevrada sıkıntı yaşatmıyor. Odyssey 479, şık güverte tasarımı, gömme heçler, güverte altına gizlenen hareketli arma donanımı ile güvenlik ve ergonomik bir arada kullanım sunuyor. 13,34 metrelik boyu ile Sun Odyssey 449 ise meraklılarına, performans ve konfor açısından maksimum keyfi yaşatacak

Dufour özel tasarımı ile tam bir Akdenizli

Kokpit alanında bulunan katlanabilir yatakları kokpitte maksimum konforun sağlandığı D412’de kokpit barbekü ile yaşam çok daha keyifli. Kokpit altındaki depo alanı son derece kullanışlı. Salona indiğinizde büyük tavan camı çok daha aydınlık ve ferah bir yerleşim sunuyor. Burunda demir locası içeren bowsprit ile farklı yelken alanları taşıyabileceğiniz D412, stabil ve yüksek yelken performansı deniz tutkunlarının taleplerine yanıt veren bir tekne.

Eagle: Konforlu, dengeli ve keyifli bir gezinti botu

Su sporları, balıkçılık, tüplü dalış, su kayağı için harika bir platform sunan BRIG botlarla, kıyıları dolaşarak, saklı koyları ve plajları keşfedebilirsiniz. Eagle modellerinden biri olan 780, serinin en büyük botu olma özelliği taşıyor. Uzun su hattı boyu ve derin 38º V omurgası ile hız yaparken dengeyi artırarak üstün sürüş hakimiyeti sağlıyor. Konforlu, dengeli ve keyifli bir gezinti botu. İçine bir tuvalet alabilen geniş konsol bölmesi ile bir buzdolabı alabilen güverte dolabı, 340 litrelik yakıt deposu, elektrikli demir ırgatı, iki sintine pompası, 45 litrelik temiz su tankı, duşu, katlanabilir merdiven ve kayak direği ile oldukça iddialı bir model.