Dünya Otomotiv Sanayii’ne Yön Verenler İstanbul’da

Dünya Otomotiv Sanayii’ne yön veren mühendisler, otomotivin geleceğini tartışmak üzere İstanbul’a geliyor. 3-4 Kasım 2016’da gerçekleştirilecek olan Uluslararası Otomotiv Mühendisliği Konferansı’nda otomotiv sanayiinin mühendislik konularında atılması gereken adımları ve mühendisliğin otomotiv sanayiindeki mevcut dinamikleri ele alınacak.
Ana sanayi başta olmak üzere tedarik sanayiinden dünya otomotiv devlerinin Ar-Ge ve ürün geliştirmeden sorumlu mühendisleri, ilki 3-4 Kasım’da gerçekleştirilecek IAEC (Uluslararası Otomotiv Mühendisliği Konferansı) İstanbul’da olacak. OİB*’nin desteği, OSD**, OTEP*** ve TAYSAD**** ortaklığı ve SAE***** işbirliği ile Türk Otomotiv Sanayii’nin öncülük ettiği etkinlikte otomotivin yarını tartışılacak.
Konferansın destekçisi olan SAE International, otomotivin en saygın kuruluşlarından biri olarak gerek ABD’de gerekse dünyanın çeşitli ülkelerinde son derece etkili kongreler düzenleyerek sektörün gelişimine katkı sağlıyor ve her biri birer bilgi ve referans kaynağı niteliğindeki yayınlar hazırlayarak kendi standartlarını oluşturan seçkin bir kurum. Başkanlığını ilk kez bir Türk’ün, Sn. Cüneyt Öge’nin yaptığı Birlik, bu büyük organizasyonu desteklemelerinin nedenini, Türkiye’nin otomotiv alanında kat ettiği mesafeler, sektördeki kuruluşların Ar-Ge ve inovasyon alanlarındaki başarıları, otomotiv mühendisliği alanında artan iş olanakları, otomotiv mühendisliği alanında Türk üniversitelerinin çalışmaları olarak açıklıyor.
Açılışını SAE-International Başkanı Cüneyt Öge’nin yapacağı konferansın ilk gün oturumlarında “otomotivde hafifleştirme” konuları ele alınacak, ikinci gün oturumlarında da otomotiv mühendisliği eğitimi ve otomotiv sektöründe kariyer olanakları işlenecek. Her iki günde de dünya otomotiv sanayiinden önemli konuşmacılar bulunacak.


1. gün Otomotivde Hafifleştirme

İlgili başlık altında, karbon ekonomisi açısından son derece önemli olan, araçların yakıt tüketimi ve seyir dinamiğinde doğrudan etkili olan hafifleştirme çalışmaları konusunda bilgi paylaşımları yapılacak. Otomotiv sanayiinin Ar-Ge projelerinde her zaman büyük önem verilen bu başlık altında, gerek güncel emisyon seviyeleri ve karbon salımını ve gerekse çarpışma güvenliği mevzuatı ve maliyet parametrelerini optimum seviyede sağlamayı hedefleyen hafifleştirme yaklaşımları ele alınacak. Araç hafifleştirme yaklaşımı konusunda uluslararası alanda çalışmalar yapmış konuşmacıların başında Frauenhofer Enstitüsü’nden Prof. Dr. Thilo Bein, Magna International’dan Tim Skszek, Mercedes-Benz’ten Dr. Rupert Niethammer, Warwick Üniversitesi’nden Prof. Tony McNally, Erdemir’den Dr. Oğuz Gündüz, DowAksa’dan Levent Gür, Ford Otosan’dan Ergün Güraslan, Tofaş’tan Tolga Uludağ, Assan Alüminyum’dan Dr. Murat Dündar ve Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Melih Papila geliyor. Tüm gün sürecek oturumlarda konuşmacılar tarafından en iyi uygulama örnekleri sunulacak.


2. gün Otomotiv Mühendisliği Eğitimi ve Otomotivde Kariyer

Türk Otomotiv Sanayii, tecrübe ve birikimiyle uluslararası bir üretim merkezi olmayı başardı ve uluslararası anlamda rekabetçi konumu sürdürebilmek adına en önemli gereksinim nitelikli işgücü. Hem beyaz hem de mavi yaka personelin doğru eğitim alması, otomotiv sanayiinin sürdürülebilir gelişimini garanti altına almanın ön şartı. Bu bağlamda Uluslararası Otomotiv Mühendisliği Konferansı’nda “Otomotiv Mühendisliği Eğitimi” ve “Otomotivde Kariyer” başlıklarında değerli konuşmacılar, kurumları ve sektörden örneklerle otomotiv sektörünün gençlere sunduklarını ve onlardan beklentilerini dile getirecekler. Colorado School of Mines Üniversitesi’nden Dr. Emmanuel de Moor ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Güney’in sunumları ardından Bahadır Aydagül’ün yöneteceği “Otomotiv Mühendisliği” panelinde İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cem Soruşbay, Figes Mühendislik’ten Dr. Tarık Öğüt, Martur’dan Dr. Recep Kurt ve Tofaş’tan Dr. İsmail Durgun söz alarak otomotiv mühendisliği eğitiminden beklenenler ve güncel durumunu tartışacaklar. SAE International Başkanı Cüneyt Öge’nin dünyanın dört bir yanından otomotiv mühendislerinin bireysel başvurularını kabul eden SAE organizasyonunu Türk öğrencilere tanıtacak ve Türk Otomotiv Sanayii kadar Türk mühendislerin de uluslararası organizasyonlarda etkin rol almalarının önemini vurgulayacak. Sonrasında Temsa Global’den İbrahim Eserce’nin yöneteceği “Otomotivde Kariyer” başlıklı panelde Mercedes-Benz Türk’ten Betül Çorbacıoğlu, Ford Otosan’dan Nursel Ölmez Ateş ve Standard Profil’den Ayhan Tokcan, otomotiv sektöründe çalışma ve ilerleme koşulları konusundaki görüşlerini paylaşacaklar.

OİB:

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB); 1991 yılında, Uludağ Taşıt Araçları ve Yan Sanayi İhracatçıları Birliği (UTAYSİB) adıyla, 246 üye ve 163 milyon dolar ihracat ile Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği (UİB) bünyesinde Bursa’da kurulmuştur. 2014 yılı sonu itibariyle, Türkiye’nin 45 ilinde bulunan toplam 2.640 aktif üyesi ve 19,5 milyar dolar ihracatı ile OIB, ülke ihracatının lokomotifi durumundaki otomotiv endüstrisinin ihracattaki tek temsilcisidir.

Ülkemizde otomotiv endüstrisinin rolü genel ekonomi içinde artan bir grafik çizmektedir. Yüksek katma değer sağlama potansiyelinin yanı sıra sanayileşmenin ve teknolojik gelişmenin temelini oluşturan otomotiv endüstrisi, yıllar içinde gösterdiği büyüme hızı ve sağladığı ihracat olanakları ile Türkiye ekonomisi içinde çok önemli bir konuma ulaşmıştır.


OSD:

11 otomotiv üreticisi firmanın bir araya gelmesi ile 11 Ocak 1974 tarihinde ilk kuruluş toplantısını gerçekleştiren OSD, 1630 sayılı Dernekler Kanunu’na göre gerekli şartları sağlayarak 14 Haziran 1974 tarihinde “Motorlu Kara Nakil Vasıtaları Kamyon, Kamyonet, Traktör, Otobüs ve Otomobil İmalatçıları Sanayii Derneği” adı altında kurulmuştur.

7 Kasım 1979 tarihinde yapılan tüzük değişimi ile adı “Otomotiv Sanayii Derneği” olarak değiştirilen dernek, günümüzde, her biri küresel birer oyuncu olan 14 üye firması ve geniş uzman kadrosu ile ülkemiz Otomotiv Sanayii’ni geliştirmeye yönelik çalışmalarını 42 yıldır başarı ile sürdürmektedir. OICA (International Organization of Motor Vehicle Manufacturers) üyesi olan OSD, ülkemiz Otomotiv Sanayii’ni uluslararası platformda temsil etmektedir.

Sanayimizin rekabetçiliği açısından son derece önemli olan özellikle Teknik Mevzuat konularında da AB ve BM/AEK nezdinde gelişmeleri yakından takip etmek üzere, ACEA (The European Automobile Manufacturers’ Association) bünyesinde AB’den ilgili ülke derneklerinin katılımıyla güncel küresel ve yerel gelişmelerin değerlendirildiği “Liaison Committee” faaliyetlerin de ülkemizi temsil etmektedir.

OTEP:

TÜBİTAK desteği ile 2008 yılında kurulan “Otomotiv Teknoloji Platformu” (OTEP), Türkiye’de faaliyet gösteren, Otomotiv Sanayii ile doğrudan veya dolaylı ilgili, Ar-Ge yapan kuruluşların bir platform etrafında birleşmesini sağlamayı ve yaratılan sinerji ile Otomotiv Sanayiindeki Ar-Ge kapasitesini arttırarak, bu alanda Türkiye’nin uzun dönemli rekabetçiliğini koruması için gerekli çalışmaları, ortak akıl yöntemi ile tespit etmeyi ve başlatmayı hedeflemektedir.

Otomotiv ana sanayi, tedarikçi, mühendislik, test ve analiz, koordinasyon ve ilgili Yüksek Öğretim Kurumları’nın önemli bir kısmı OTEP üyesi olup, platform içerisinde Sektördeki bilgi ve teknoloji geliştiren ve üreterek pazarlayan paydaşlar dengeli şekilde temsil edilmektedir.

Otomotiv Teknoloji Platformu (OTEP) “Ar-Ge ve İnovasyon için yatırım teşvikini harekete geçirmek ve teknolojik olarak yenilikçi bir ekonomi ortaya çıkarmak için ulusal, bölgesel ve Avrupa ölçeğindeki faaliyetleri koordine etmek suretiyle katma değer yaratmak” amacı ile Vizyon ve Misyon doğrultusunda çalışmalarını sürdürmektedir.


TAYSAD:

  • 1978 yılında kurulmuş olup, Türk otomotiv tedarik sanayinin tek ve en yetkin temsilcisidir.
  • 350 üyesiyle otomotiv tedarik sanayi üretiminin % 65’ini ve ihracatının da % 70’ini temsil etmektedir.
  • Sayısal olarak üyelerinin % 80’i Marmara, % 12’ si Ege ve % 8’ide diğer bölgelerimizde faaliyet göstermektedir.
  • Üyesi bulunan 350 firma, 140 bin’den fazla kişiye istihdam sağlamaktadır.
  • Üyelerinin % 25’i yabancı sermaye ortaklığı ile üretim yapmaktadır.
  • Avrupa Otomotiv Yan Sanayicileri Derneği CLEPA’nın üyesidir. (www.clepa.be)
  • OTAM Otomotiv Teknolojileri Araştırma Geliştirme A.Ş.’nin kurucu ortağıdır.
  • Yurt içi ve yurt dışı kurumlarca, otomotiv tedarik sanayii mamul alımlarında referans kurum niteliğini taşımaktadır.
  • ESCA Silver Label ve ISO 9001 sertifikalarına sahiptir.

SAE:

SAE International (Society of Automotive Engineers-Otomotiv Mühendisleri Birliği), bünyesinde havacılık, otomotiv ve ticari araç sanayiinden 128.000’den fazla mühendis ve ilgili teknik uzmanları bulunduran ABD merkezli global bir Birliktir. SAE International’ın temel yetkinlik alanları yaşam boyu öğrenme ve teknik standartlar geliştirmesine yönelik çalışmaları koordine etmektir. Bu amaçla SAE pek çok yayın çıkarmakta, konferans ve kongreler düzenlemekte ve mesleki denetim görevleri yürütmektedir.

Altın Portakal’ın İlk Sahipleri Belli Oldu

Geçen yıldan itibaren iki gece halinde düzenlenmeye başlayan Uluslararası Antalya Film Festivali’nde ilk ödüller sahiplerini buldu. Kapanıştan bir gece önce The Land of Legends Theme Park-Rixos World’de, Antalya Film Forum Kapanış Töreni ve 53. UAFF Yaratıcı Ödüller gecesi düzenlendi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 53. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde, Antalya Film Forum ödülleri ve “Yaratıcı Ödüller” sahiplerini buldu.

Ödül töreninde konuşan Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Festival Başkanı Menderes Türel, “Arkadaşlarımızla bir fidan diktik ve inşallah bu fidan büyüyecek, dev bir çınar olacak. Festival öncesinde sinemamızın bu yıl üretim açısından biraz durgun olduğunu düşünüyordum. Ancak festivale katılan usta ve genç yönetmenlerden aldığım izlenimler, çok olumlu yöndeydi. Sinemamızın hem ustalık hem de genç yetenekler bakımından zenginleştiğini görmek beni çok mutlu etti” dedi.

Festival Direktörü Elif Dağdeviren ve Antalya Film Forum Direktörü Zeynep Atakan’ın sundukları gecede toplam 18 ödül sahipleriyle buluşurken Uluslararası Antalya Film Festivali, 23 Ekim Pazar akşamı Expo 2016 Kongre Merkezi’nde düzenlenecek kapanış töreni ile sona erecek.

Antalya Film Forum Ödülleri

• Villa Kult Rezidans Ödülü – Anadolu Leoparı

• TRT Proje Geliştirme Ödülü – Şahmerdan

• Kurmaca Pitching Platform Ödülü – Kız Kardeşler/Güven

• Belgesel Pitching Platform Ödülü – Ben de Buradayım/Kim Mihri

• Difiglame Renklendirme ve Görsel Efekt – Daha

• Work in Progress Ödülü – Mr. Gay Suriye

Yaratıcı Ödüller

• Belgesel Film Seçkisi İzleyici Ödülü – Ben Ömer (Mesut Gengeç)

• Kısa Film Seçkisi Ödülü – 7 Santimetre (Metehan Şereflioğlu)

• Rengahenk Film Seçkisi Ödülü – Yağmurlarda Yıkansam (Gülten Taranç)

• Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü – Babamın Kanatları (Fatih Rağbet, Ödül Kategorisi: Ses Tasarımı ve Miksaj)

• En İyi Kurgu Ödülü – Ali Aga (Genç Pehlivanlar)

• En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü – Devrim Ömer Ünal (Rauf)

• En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü – Vedat Özdemir (Rauf)

• En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü – Haji Gül Aser (Toz)

• En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü – Kübra Kip (Babamın Kanatları)

• Behlül Dal Jüri Özel Ödülü – Genç yetenek ödülü; Genç Pehlivanlar tüm oyuncuları

• Film Yöneticileri Derneği (FİLM YÖN) En İyi Yönetmen Ödülü – Yeşim Ustaoğlu (Tereddüt)

• En İyi İlk Film Ödülü – Babamın Kanatları (Yönetmen:Kıvanç Sezer, Yapımcı: Soner Alper-Ali Bayraktar)

Bellona 2 Günde 5 Yeni Mağaza Açarak, Mağaza Sayısını 649’a Çıkardı.

Bellona yeni enerjisi ile son olarak Ege ve Marmara Bölgesi’nde 2 günde 5 yeni mağaza açtı. Bu yıl 15 yeni mağaza açan marka 8 mağaza daha açarak yıl sonu hedeflerine ulaşacak. Mobilya sektöründe en sevilen marka olan Bellona toplam 649 mağazası ile Türkiye mobilya perakende sektöründe lider bir oyuncu olduğunu ispatladı.

1477059505_img_6176

Bellona’ya 50 Milyon TL’lik yeni yatırım

Boydak Holding CEO’su Ertunç Laçinel, mobilya alanında ölçeklerini daha da büyütmek için 50 milyon TL’lik yeni bir yatırım kararı aldıklarını ifade ederek,” 2017 yılında bu yatırımı tamamlayıp hem bölge istihdamına katkı sağlayacağız hem de Bellona olarak yurtiçinde ve yurtdışında pazar paylarımızı artıracağız” dedi. Manisa’da bir mağaza açan marka, İstanbul’da da 4 mağazayı peş peşe açıp, son 2 günde 5 yeni mağazayı tüketicileriyle buluşturarak yatırımcılıktaki lider yapısını bir kez daha gösterdi.

Bu yıl açılan mağazalarla bin kişiye istihdam

Türkiye’nin en büyük mobilya markalarını bünyesinde bulunduran Boydak Holding açtığı mağazalar ile dolaylı olarak bin kişiye de istihdam oluşturdu.
Mobilya sektöründe en itibarlı ve en sevilen markalara sahip olan grup toplam 1.747 mağazası ile Türkiye perakende sektörüne de yön veriyor.

Türkiye’nin ekonomik gücüne ve dinamiklerine güvendiklerini belirten Boydak Holding CEO’su Ertunç Laçinel “Lokomotif sektörümüz olan mobilya ile yurtiçinde ve yurtdışında istikrarlı şekilde büyümeye devam ediyoruz. İstikbal ve Bellona markalarımız adına toplam 40 yeni mağaza açıldı, yılsonuna kadar 15 mağaza daha açacağız. Açılan bu mağazalar için yaptığımız yatırım tutarı ise 120 milyon TL’yi buldu. Böylece yeni açılan mağazalarımızda bin kişiye istihdam sağlamış olduk” dedi. Bu çalışmalar ile Türkiye’nin 2023 vizyonuna ellerinden geldiği kadar destek olmaya gayret göstereceklerini belirten Laçinel ,’’2016’nın sonuna yaklaşırken grup olarak Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlayacağımız için mutluyuz’’ dedi.

Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Güzeldülger ise yaptığı konuşmada amaçlarının Ar-Ge ve inovatif odaklı yeni yatırımlar yaparak istihdam ve ihracat gelirlerini artırmak olduğunu belirtti. Yapılan yatırımlarda ağırlığın Ar-Ge alanında olduğunu ifade eden Güzeldülger, ‘’Bellona markamız için yatırım kararını aldığımız ve 2017 yılında sisteme kazandırılacak Ar-Ge merkezi, Türkiye’nin mobilya sektöründe en büyük ve yenilikçi

Ar-Ge merkezi olacak.’’ dedi. Avrupa’nın en büyük entegre üretim tesisine sahip mobilya üreticisi olduklarını hatırlatan Güzeldülger, yeni yatırımlar ve yeni projeler ile özellikle 2017 yılında yurt dışında da yeni açılımlar yapacaklarını ve Bellona’ya Dünya’nın her yerinde bilinen Türk markası kimliği kazandıracaklarını söyledi.

Ofist’ten Tarihsel Kimliğe Güncel Yorum : Bell Evi

BELL EVİ

İç Mimar Yasemin Arpaç ve İç Mimar Sabahattin Emir liderliğindeki Ofist tarafından 100 yıllık tarihi kimliğine sadık kalınarak modern ve kullanıcı odaklı bir tasarım anlayışıyla yorumlanan İstanbul Gümüşsuyu’ndaki Bell House, İngiliz evsahibinin yaşam tarzını ve kültürünü yansıtan detaylarıyla dikkat çekiyor.

Ele aldığı tüm projeleri, içerisinde bulundukları zaman ve mekan çerçevesinde değerlendirip yaratıcı çözümler geliştiren ve iç mimariye ‘dekore etme’nin çok ötesinde, strüktürel ve mimari açıdan yaklaşan İç Mimar Yasemin Arpaç ve İç Mimar Sabahattin Emir ortaklığındaki Ofist tarafından İstanbul Gümüşsuyu’ndaki 100 yıllık bir apartmanda tasarlanan Bell House, geçmişin izlerini taşıyan detaylara sadık kalınarak modern ve kullanıcı odaklı bir tasarım anlayışla kurgulanmış.

Yapının tarihsel dokusunu ve orjinal kimliğini ortaya çıkartarak, evsahibinin ihtiyaçlarına ve günümüz şartlarındaki yaşantısına uygun hale getirmek düşüncesiyle ele alınan Bell House’un tasarım kurgusundaki ayrıntılarda ev sahibinin İngiliz olması belirleyici bir unsur olmuş. Zamanla değişerek orjinalliğini kaybeden ahşap doğramaların yerine kullanılan plastik pencereler ile orjinal döküm radyatörlerin yerine kullanılan panel radyatörler, aslına uygun malzemelerle değiştirilerek eski kimliğine uygun bir hale getirilmiş. Atıl durumdaki ahşap rabıtalar ise dönemin özelliğini kaybetmeyecek şekilde dikkatlice elden geçirilmiş. Ev sahibinin, Bell House’u alma sebebi olan, zaman içerisinde dökülerek zarar görmüş duvarlardaki alçı süslemeler ise özelliğini yitirmemiş kısımlarından kalıp alınarak tamamlanmış.

Bell House’u tasarlarken, ev sahibinin “Bir şeyi beğeniyorsam ve onun doğruluğundan şüphem yoksa, tasarımın genelinde kullanmalıyım” mantığından yola çıkan Ofist ekibi, iç mekandaki tüm ahşap dolaplarda aynı göbek çıta detayı kullanılarak beyaza boyatmış. Aynı mantıkla banyolar dahil evin tamamında kullanımı ihtiyaca göre şekillenen tekli, üçlü ve altılı sarkıt aydınlatmalara yer verilmiş. Bell House’un genelinde benzer bir yaklaşım gözetilerek ülkemizdeki hamam, mezarlıklar ve eski İstanbul apartmanlarında sıkça kullanılan Marmara mermerine en doğal haliyle yer verilmiş.

Kullanıcının kültür ve ihtiyaçlarına uygun tasarım yapmayı hedefleyen Ofist, mevcut küçük mutfağa ek olarak salon salomanje’nin antre karşısındaki odasını büyük bir mutfak için ayırmış. Her iki mutfağa da İngiliz tarzı yemek pişirme alışkanlıkları doğrultusunda fırın tepsilerinin yıkanabileceği büyük mermer evyelerle kuzine yerleştirilmiş. Duvar süslemelerinin arka planda kalmaması için mutfak üst dolabı ve raf gibi üniteler yerleştirilmekten kaçınılmış.

1476269137_01___custom_

Orjinalliğini çoktan yitirmiş olan banyolarda, yeni ve modern bir tasarım ile hareket edilmiş ve belli bir kotun altındaki kısımlar corian ile şekillendirilerek küvet, duş, lavabo, zemin yüzeyi ve tezgahlar oluşturulmuş. Kalan yüzeylerde ise mermer ve doğal taş kullanımına ağırlık verilmiş. Tüm kapıların aslına uygun şekilde yenilendiği Bell House’da, yatak odaları ve banyolar haricinde kapı kanatları olmadan yalnızca kapı kasaları kullanılmış. Bu şekilde dışarıdan gelen ışığın kesintiye uğramaması sağlanarak beyaz boyalı ahşap ve duvar yüzeylerin ön plana çıkması ve ev içinde aydınlık bir atmosferin oluşturulması hedeflenmiş.

Tasarımın temel detaylarında kullanılan evin orjinal kimliğine geri dönme fikri, ev sahibinin Türkiye’den ve dünyanın farklı ülkelerinden topladığı antika mobilya ve tablolarla bir araya gelerek Bell House’un kendine has iç mekan tasarımının oluşmasında büyük rol oynamış.

Sıra Dışı Projeleri Sadece Temesist Yapar

Temesist Depo Raf Sistemleri Pazarlama Müdürü Mehmet GÜL

Temesist  Depo Raf Sistemleri 
Yönetim Kurulu Üyesi Sn. Mehmet GÜL, Satınalma Dergisi Eylül Sayısında konuğumuz oldu. Depo ve Raf Sistemleri üzerinde kapsamlı bilgilerini aktardı.

Mehmet Bey, Merhaba, Türkiye’nin sektöründe lider firması 
Temesist Depo Raf Sistemleri’nin Yönetim Kurulu Üyesisiniz. Röportaja geçmeden önce sizi tanıyabilir miyiz ?

Fabrikamız 1986 yılında faaliyetlerine başladı. Zaman içerisinde imalatın her aşamasını gördüm ve yaşadım. Kuruluşumuzun bugüne nasıl geldiğini hangi aşamalardan geçtiğine bizzat tanık oldum.fabrikadaki tüm birimlerde görev aldım şuanda da satış ve pazarlama bölümünde de 10 yıldır aktif görevdeyim. Yurtiçi satış operasyonlarını yürütmekteyim.
Bu röportajımızda sizinle depo raf sistemleri ve depolama operasyonları hakkında etraflıca görüş alış verişinde bulunmak istiyoruz. Büyük bir tecrübeye sahipsiniz. Türkiye’de bu alanda son otuz yılda neler değişti ? Nasıl bir gelişim oldu ?

Bu sorunun bir çok yönden cevabı var. İlk önce ülkemiz ve müşteri profili açısından değerlendirmek isterim. Ülke ekonomisi son otuz yılda büyük bir ivme kazandı. Özellikle son on yılda ise dış ticaretimiz belirgin bir şekilde arttı. Üretici firmalar fabrikalarını büyüttü. Yeni fabrikalar ve yeni yatırımlar hızla arttı. Bunun devamı olarak da yeni depo ve dağıtım merkezleri gündeme geldi. Biz Temesist Depo Raf Sistemleri olarak daima müşterilerimizle yakın temas içerisinde olduk. Referanslarımızla sektörümüzde büyüdük. Müşterilerimizden gelen istek ve talepleri dikkate alarak sürekli yeni ürün ve hizmet geliştirdik. Son dönemde ar-ge / teknoloji yatırımlarımız hız kazandı. Tübitak projelerimiz devreye girdi. Otomatik depo sistemleri ve çözümleri noktasında yeni ürünleri sektöre kazandırdık. Yarı otomatik sistemler alanında mekik rafları üretiyoruz. Mekik yazılımları ve cihaz üretimini doğrudan Bilecik fabrikamızda gerçekleştiriyoruz.

Temesist Genel Merkez

İstanbul’da yeni binanıza geçtiniz. Öncelikle hayırlı uğurlu olsun.

İkitelli OSB içerisindeki yeni binamızla birlikte ihracat, ar-ge ve müşteri yönetimi daha entegre çalışır hale geldi. İnanıyorum ki, şirket olarak bunun faydalarını hep birlikte yaşayacağız.

Temesist 30 yıl içerisinde nasıl yol aldı ? Hedefleri nelerdi ? Geçmişe dönüp baktığınızda bugün varılan noktayı yeterli görüyor musunuz ?

Temesist 30 yıl içerisinde hep üzerine ekleyerek büyüdü. Kuruluşumuzun ilk yıllarında iç Pazar odaklı anlayış bugün yerini tüm dünyaya hizmet verebilen uluslararası alanda rekabet edebilen bir yapıya dönüştü. Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika’da bilinir hale geldik. Sektörümüzde dünyanın her yerinden sipariş almaktayız. Bu bizim açımızdan gurur verici. Küresel pazarda markamız bilinmektedir. Dünyanın önde gelen tüm fuarlarına düzenli olarak katılıyoruz. Tüm üreticiler ve ticaret yapanlarla doğrudan temas ediyoruz. Geldiğimiz bu noktayı başarı olarak değerlendirmekle birlikte bizi rehavete sokmasına izin vermiyoruz. Açıkçası bu aşamayı yeterli görmüyoruz. Firmamızın misyon ve vizyonunu güncelledik.ilk etapta Dünyada depo raf sistemlerinde ilk onda yer alma gayretindeyiz. Hedefimiz bu.

Otomatik depolar, AS/RS ve mekik sistemleri alanında neler yapıyorsunuz ? Bu alanda müşteri taleplerinde değişimler nasıl ?
Yeni ürünler yeni yatırım projelerinizden bahsedebilir miyiz ?

Mekik sistemleri rafa paleti makine yardımıyla otomatik bir biçimde insan eli değmeden istenilen noktaya yerleştirilmesidir. Daha sonrasında ise depo ürün toplama operasyonlarında yine otomatik bir biçimde raftan palet çağırılmaktadır. Bu sistemler sürekli geliştirilmektedir. Müşteriler açısından zaman, yer ve insan tasarrufu sağlamaktadır. Ayrıca bizim üretmiş olduğumuz mekik sistemleri -40 oC ile + 60 oC arasından sorunsuz çalışabilmektedir.

Tam otomatik depolama sistemleri alanında AS/RS yatırımlarımız hız kazanmış başarıyla pilot uygulamalarımız meyvelerini vermiştir. Müşterilerimizden bu alanda yoğun bir taleple karşı karşıyayız.

maxresdefault

Temesist Yıldız Üniversitesi Teknokent bünyesinde önemli ar-ge projelerini başlattı. Ar-ge’ye önem vermenizde ne etkili oldu ?

Yarı otomatik ve tam otomatik depo raf sistemleri alanına girmemizin temel nedeni bu teknolojilerin ülkemize yurtdışından ithal edilmesi ve fahiş fiyatlar sunulmasıydı. Hedefimiz bir Türk üreticisinin de sağlam ve güvenilir tam otomatik depolar yapabileceğini kanıtlamaktı. Bunu başardığımız için ve zamanında doğru adımları attığımız için mutluyuz.
Ar-ge ve teknoloji üretici kimliğiniz giderek ön plana çıkıyor. Bu alana yatırım yapmak cesaret, kararlılık ve liderlik gerektiriyor. Organizasyonel değişimi nasıl sağladınız ?

Biz bu alana girerken geçmiş tecrübelerimize ve insan kaynağımıza güvendik. Ar-ge laboratuvarımızı ve proje ekibimizi kurarak meydan okuduk. İşin içine girdikçe gördük ki yapılamayacak şeyler değil. Azim ve sabırla mesafe aldık. Almaya da devam ediyoruz. Teknokente başvurduk ve orada yerimizi aldık. Tübitak’a başvurduk ve projemiz kabul gördü. Bilecik’te Şeyh Edebali Üniversitesi’nden ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nden hocalarımızla temas ettik. Desteklerini aldık….

Şirketimizde Ar-ge birimi güçlendirilmesi ile birlikte araştırma ve geliştirme çabalarını sadece bir departman sorumlu değildir düşüncesini tüm şirkete yaydık. Özellikle benim bulunduğum satış bölümü müşterilerden gelen talepleri doğru yorumlayarak ar-ge ve üretim bölümlerine aktarmaktadır. Biz şirketimizde ar-ge çalışmalarını bütünsel bir sorumluluk olarak görmekteyiz. Bu anlayış bize yenilikçi bir kimlik kazandırdı. Böylelikle ar-ge kültürü tabandan başlayarak en üst kademeye kadar yayılmıştır.
Temesist Raf Sistemlerini sektöründe öncü kılan faktörler nelerdir ? “Karmaşık projeleri sıra dışı projeleri bir tek Temesist yapar” sözü sektörde sıklıkla kullanılıyor. Bu güven nasıl oluştu ?

webicin4Bizi sektörümüzde öncü kılan temel faktör, işimize göstermiş olduğumuz özen, müşteriye saygı ve profesyonelliktir. Biz müşterilerimizle temas ederken projenin ideal nasıl olması gerektiği konusunda rehberlik ediyoruz onlara danışmanlık hizmeti veriyoruz. Göstermiş olduğumuz samimiyet ve ortak proje dili yakınlık oluşturuyor.

Proje çizimlerini ve statik hesaplarını yapıyoruz. Projenin tüm detayları konusunda müşterilerimize bilgi veriyoruz hatta onlarla projeyi tartışıyoruz. Bu samimiyet ve dürüstlük karşılıklı güvenin temelleri oluşturuyor. Bizim en kıymet verdiğimiz nokta budur.

Bizim için söylenen “Karmaşık projeleri sıra dışı projeleri bir tek Temesist yapar” sözü doğrudur. Çünkü, yaptığımız tüm işler bize gösteriyor ki “ince eleyip sık dokuyoruz”. Geçmişten gelen sağlam depo projeleri bize gelecekte yeni işlerimizin referanslarıdır. Biz aldığımız her işi tek seferlik değil devamı gelecek yeni işler şeklinde değerlendirmekteyiz. Dolayısı ile her ölçekteki müşteri bizim için çok değerlidir.

Her temas ettiğimiz firma ile güzel bir iletişimimiz oluyor. İyi bir başlangıç oluyor. O gün o işi alamasak dahi zaman içerisinde o firma büyüdüğünde ya da yeni bir depo ihtiyacı olduğunda muhakkak bize dönüyor. Onu kazanıyoruz. Kısaca akılda kalıyoruz.
Temesist Raf Sistemlerinin büyük bir “aile” olduğu görülüyor. Çalışanlarınızla iletişiminiz nasıl ? Şirket büyürken örgüt gelişirken nasıl bir liderlik yaptınız ?

Temesist genç bir ekipten oluşmaktadır. Şirketimize eleman alırken son derece dikkat ediyoruz. Yaptığı işi bilmesine ve ona saygı duyması bizim için önemlidir. Dürüstlük ve güvenilirlik bizim için vazgeçilmezdir. Dolayısı ile işletmemizde görev alan tüm arkadaşlar son derece değerlidir.

Ben özellikle yöneticiliğini yaptığım pazarlama satış bölümümüz için şu değerlendirmeyi gönül rahatlığı ile yapabilirim. Bizim bölümde her konu özgürce tartışılır bir yol haritası belirlenir. Ortak kararlar alınır. Bu samimi ortam bizim en büyük gücümüzdür. Tüm arkadaşlarımızın aidiyet bilinci üst seviyededir.

Temesist Fabrika
Fabrika Bilecik’te faaliyet gösteriyor. Buradan dünyanın dört bir yanına üretim yapıyorsunuz. Bilecik son dönemde büyük bir atılım içerisinde…Buradaki yatırım imkanlarını değerlendirebilir miyiz ?

Bilecik büyük sanayi kentleri olan Adapazarı, Bursa ve Eskişehir arasında yer almaktadır. Bu illerden hemen her konuda uygun tedarikçi ve yan sanayi bulabilirsiniz. Bu büyük bir avantajdır. Bildiğiniz üzere yeni İstanbul – İzmir otoyolu ve bağlantıları Bilecik ekonomisine büyük etki edecektir. Şeyh Edebali Üniversitesi içerisindeki fakülteler büyümektedir. Hızlı tren ile İstanbul-Ankara arasında kısa sürede seyahat edebilirsiniz. Şehri ziyaret ederseniz bu dinamizmi yerinde görebilirsiniz.

Sektörün büyük bir atılım içinde olduğu görülüyor. İhracatımız artıyor, dünya ile rekabet ediyoruz. Kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz ?

BDT ülkeleri ve Avrupa bölgesi ilk sırada yer almaktadır.
İhracat yaptığımız belli başlı ülkeler; Yunanistan, Makedonya, Bulgaristan, Arnavutluk, Bosna Hersek, Romanya, Almanya, Belçika, Ukrayna, Litvanya, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Afganistan şeklinde sıralayabilirim.

Hedef pazarları değerlendirebilir miyiz?

Gürcistan pazarı hedef pazarlarından biridir. Temesist 2009 yılından beri bu piyasadadır ve çok sayıda başarılı projele gerçekleştirmiştir. Müşterilerimizin çoğu bilinir firmalar olduğu için referans konusunda çok güçlüyüz. Ülkenin sanayisi gelişmediğinden dolayı ürünlerin çoğunu ithal etmektedir. En yakın komşu ülke Türkiye olduğu için ve 2 ülke arasında serbest ticaret sözleşme geçerli olup yapılan tüm ithalatlarda müşterilerimiz gümrük indiriminden faydalanabileceği için Türk malını tercih etmektedirler.

Özbekistan pazarı hedef pazarlarından biridir. Temesist 2012 yılından beri bu piyasadadır. Birkaç başarılı proje gerçekleştirilmişti. Ülkede genel döviz sorunu vardır ve ekonomik krizden etkilenmiştir. Fakat bizim çalıştığımız müşteriler ihracat firmaları olduğu için genel olarak sıkıntı yaşamıyoruz. Piyasada referanslarımız da mevcuttur. Piyasayı iyi takip edebilme adına ve müşteriler ile sürekli temasta bulunabilme adına yerli maaşlı bir çalışan elemanı işe aldık. Böylelikle müşterilerimize ciddiyetimiz gösterebilmekteyiz.

Brezilya – Bizim için yeni bir pazar. Bugüne kadar herhangi bir satış gerçekleşmedi, fakat bizimle Brezilya piyasasında çalışmak ve bizi temsil etmek isteyen bir firma ile irtibat halindeyiz. Sıcak talepler gelmeye başladı. Yeni ve büyük bir Pazar olduğu için hedef pazarlarından biri olarak değerlendirmekteyiz.

Ortadoğu, Afrika, Orta Asya gibi pazarlarda nelere dikkat edilir?

Orta Asya pazarı 5 ülkeden oluşmaktadır: Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan. Kazakistan ve Kırgızistan Avrasya Gümrük Birliği üyeleridir, dolayısıyla bu pazarlara Türkiye’den ürün satmak çok zordur, nakliye fiyatlar çok yüksektir ve tüm ürünler için gümrük vergisi uygulanmaktadır. Bu 2 ülkenin Gümrük Birliği üyeleri ile serbest ticaret uygulandığı için Rusya en büyük partneridir ve ithalatın çoğu Rusya’dan yapılmaktadır. Dolaysıyla Türkiye’nin bu iki pazarda Rusya ile rekabet etmesi çok zordur. Diğer 3 ülkeler ile Türkiye çalışabilir, fakat bu bölgelerde tanıdık ilişkiler çok önemlidir. Devlette sözü geçen tanıdık ilişki veya bağlantı olmadan iş yapmak zordur. Rakip olarak karşımıza Rusya ve Çin firmaları çıkmaktadır.

Uluslararası pazarlarda karşılaştığımız en önemli zorluklar nelerdir?

Orta Asya bölgesinde en önemli zorluklar güvenilir partner bulunması, vize problemleri ve yeni teknolojilerin kullanım seviyesidir. Bu söylediklerimizi tek tek açıklayalım isterseniz.

Güvenilir partner. Orta Asya ülkelerinde uygun bir partner bulmak zordur, partner devlet adamı tercih edilmektedir.

Vize. Özbekistan ile vize sorunu yaşanmaktadır. Süpervizör veya mühendis gönderilmesi gereken durumlarda vize için yaklaşık 1 ay beklenmektedir.

Yeni teknoloji. Bu bölge için bizim ürettiğimiz ürünler yeni sayılır ve depolama kültürü yeni-yeni uygulanmaya başlamıştır, dolaysıyla bazı teknik detayları veya farklılıkları kabul ettirmek zordur. Temesist daha çok kaliteye odaklandığı için ve müşteri fiyata odaklandığı için aradaki farkı anlatmak ve kabul ettirmek çok zordur. Rakiplerimiz daha düşük kalitede ve daha uygun fiyata teklif ettikleri için çoğu zaman iş kaybetmekteyiz.
Gümrükleme sistemi çok net olmadığı için müşteriler farklı sorunlarla karşılaşmaktadır.

Avrupa Bölgesi Pazar özellikleri ise kendi içerisinde daha farklı zorlukları barındırmaktadır. Şöyle ki, rekabet, proje ve müşteri referanslarınız, montaj operasyonları ve vize öne çıkan unsurlardır.
Avrupa bölgesi.

Rekabet. Bizim ürünlerimizin asıl başlangıç noktası Avrupa’dır ve asıl üreticiler Avrupa firmalarıdır. Avrupa, raf sistemlerini II. Dünya Savaşından beri kullanmaktadır ve her gün ürünleri ve teknolojiyi geliştirmektedir. Avrupa her zaman yeni teknolojiyi talep eder, çok kaliteli ürün tercih eder ve her zaman yerli firmaları tercih eder. Yabancı firma olsa bile Avrupa’da şubesin (muhatap firma) olmasını tercih ederler, çünkü kendilerini garantiye almak isterler. Fiyat konusunda hemen-hemen aynıyız. Bazen doğu Avrupa imalatçıların fiyatları bizim fiyatlara göre çok daha düşüktür.

Vize. Vize işlemi bazı ülkeler için çok uzun sürmektedir. Örneğin Litvanya, vizeyi 4 haftada ancak aldık. Hiçbir müşteri bu kadar beklemeyi tercih etmez. Özellikle yarı-otomasyon (Mekik raf sistemi) raf sistemi olduğunda en az 24 saatte müdahale edilmelidir, çünkü mekik bozulursa teknik servis gelinceye kadar müşteri hiçbir paleti deposundan alamaz. Tabi müşteri mağdur durumda kalacaktır.

Siz hem kendi lojistik operasyonlarını yöneten firmalara hem de lojistik hizmet üreten firmalara proje bazlı üretimler yapıyorsunuz. Tüm sektörlere hizmet veriyorsunuz.  Depo projelerinde nelere dikkat edilir ? Müşteri ile etkileşiminizde nasıl bir rehberlik ediyorsunuz ?

Depo projelerinde şu hususlara özellikle dikkat ederiz.

Müşteri  faaliyet alanını, sektördeki yeri ve ihtiyaçlarını analiz ediyoruz. Müşteri ihtiyaçları tek tek sorgulanır. Müşteri faaliyetleri hakkında detaylı bilgi alınır. Depoda yer alması muhtemel ürün gruplarının fiziki, kimyasal ve ticari özellikleri değerlendirilir. Örneğin kumaş, gıda, elektronik eşya, ilaç, tehlikeli madde olması gözönüne alınır.

Depo kurulacak alan / sahası yerinde keşif yapılır. Bu keşifte öncelikle şunlara dikkat edilir: Mevcut bir bina var mı ? Yok mu ? araştırılır. Arazi yapısı, zemin etüd raporu, deprem kuşağı, geçmişe yönelik yağış /iklim raporu (çatı tasarımı), depo araç-gereç planlaması (forklift, reach truck vd.) araştırılır. Ürün palet tipi ve ağırlığı, palet taşmaları var mı ? inceleriz.

Onların proje ekibi ile bizim proje ekibini koordine edip ortak çalışmasını sağlarız. Tüm çizim ve hesapları titizlikle yürütürüz. Müşteri ile bir araya gelip konuyu etraflıca değerlendiririz.

Müşteri Temesistle hangi aşamada temas etmeli ? 

Depo yeri belirlenmeden önce mi ? Mevcut bir yeri depo yapma kararı verdikten sonra mı ? Bunun doğrusu nedir ? Sektörde çok sayıda hatalı proje ve uygulamaya şahit oluyoruz.

Bu sektörde geçirdiğim deneyim bana gösterdi ki, hatalı projeler sonrası hep bizim kapımız çalınıyor… Bakıyoruz hesaplar yanlış yapılmış, yanlış ürün tercihlerinde bulunulmuş. Ve ortaya verimlilik kayıpları çok büyük hatalı depo projeleri çıkmış. Kullanılamayan depo sistemlerinden dönüş kolay olmuyor. Müşteri de yeni ilave maliyetlere katlanmak istemiyor. Kısaca yanlıştan dönmek çok zor ve çok pahalı oluyor. Ama kaçınılmaz…

Bu nedenle depo ihtiyacı ortaya çıkar çıkmaz müşterinin Temesist ile temas etmesi en doğrusudur. Böylelikle ileride geri dönüşü zor ve maliyetli olabilecek projelerin önüne geçilmiş olmaktadır.

Depo türü, depolanan ürün grupları ve özellikleri, deponun hangi operasyonlara hizmet ettiği, nihai amacı ve faydaları ile depo raf sistemlerinin ilişkisini ortaya koyabilir miyiz ?  

Bizim işimizde her şey ürünle ve paletle başlamaktadır. Deponun işlevi, firma operasyonlarındaki rolü, üretimi ya da ticareti destekleyici özellikleri, depoya gelen ve çıkan malzeme parti sıklığı ve miktarları, deponun şehir içerisindeki yeri gibi konular her zaman dikkat edilen hususlardır.

Depo arazi yapısı, depo büyüklüğü; deponun metrekaresi ve yüksekliği bizim için temel proje bilgileridir. Bütün bu faktörler mühendisler ve ilgili uzman yöneticiler tarafından analiz edilerek en doğru projeye ulaşılır.

Sektörde en çok kullanılan konvansiyonel raf sistemi sır sırta raf değimiz back-to back raflardır. Fakat günümüzde firmalar giydirme cephe raf sistemlerini ve diğer tip rafları sorgulamakta ve kendileri için araştırma içerisine girmektedirler. Son yıllarda giydirme cephe raf sitemleri kolunsuz olduğu için maksimum depolama sağlamaktadır. Temesist olarak son on yılda sadece giydirme cephe raf sistemlerinde 40 farklı sektördeki 160 firmaya bu sistemleri kurmuş bulunmaktayız. Bu kendi alanında bir dünya rekoru olarak kabul edilmektedir.

Depo projeleri katma değerli projeler. Üreticilere büyük faydalar sağlıyor. Mevcut envanterin takip ve izleme kolaylığı, ürün hasar ve kayıpların asgari seviyeye indirilmesi ile maliyetlerin yönetimi müthiş yarar sağlıyor. Depo yatırımı düşünen firmalara tavsiyeleriniz nelerdir?

Her şeyden önce ihtiyacın doğru tanımlanması büyük önem arz etmektedir. Firma sürekli büyüyen bir firma ise sadece bugünün ihtiyaçlarını değil orta ve uzun vadeli depolama ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmalıdır. Küçük depo kurduktan sonra onu ilave yatırım yaparım büyütürüm düşüncesi ne yazık ki öyle olmuyor. Bazı yatırımlar mükerrer yapılıyor.

Danışmanlık hizmetimizden sonuna kadar istifade etmeleri daha sonra oluşabilecek hatalardan onları koruyacaktır. Bu nedenle öncelikle Temesist uzmanları ve mühendisleri ile temas ederek proje özellikleri, çizim ve hesaplamalar konusunda destek alınmalıdır.

Tavsiyemiz kısaca şu şekildedir. “İşin ehline verilmesidir.”

Mehmet beye katkıları için teşekkür ediyoruz.

Temesist İlan

2023 Yılına Kadar 750 Milyar Dolarlık Yatırım Planlanıyor

imder_tamer_oztoygar2023 Yılına Kadar 750 Milyar Dolarlık Yatırım Planlanıyor

Türkiye’de 2023 yılına kadar dev projeler dahil 750 milyar dolarlık, alt yapı, ulaşım, enerji ve kentsel dönüşüm yatırımı planlanıyor. Bu potansiyel iş makineleri sektörünün de iştahını kabartıyor. 20-21 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşen “2. Uluslararası İş Makinaları Kongresi” de sektörün geleceği için büyük önem arz ediyor.

Türkiye’de 3.5 milyar dolarlık pazar büyüklüğüne ulaşan iş makineleri sektörü, Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) önderliğinde, 20-21 Ekim 2016tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen ‘2. Uluslararası İş Makinaları Kongresi’nde bir araya geldi. İş makineleri sektöründe dünyanın en hızlı büyüyen 3. ülkesi ünvanına sahip Türkiye, 2023 yılına kadar ticaret hacmini 30 milyar dolara, ihracatını ise 10 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Türkiye iş makinaları ve ekipmanları ihracatında Avrupada 4. Sırada yer alırken, sektör 127 ülkeye ihracat gerçekleştirmektedir.

İMDER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Tamer Öztoygar yaptığı açılış konuşmasında “120’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştirilen, 2023 stratejisine göre 10 milyar dolar ihracat ile 30 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşacak sektörümüzde, 2015 yılı itibariyle 240 bin kişi istihdam edilmektedir” dedi.

YABANCI YATIRIMCILARI TÜRKİYE’YE DAVET EDİYORUM

Bugün iş makineleri sektörünün yıllık 1.2 milyar dolarlık ihracatı bulunduğunu belirten Öztoygar, bunu 2023 yılında 10 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Yıllık 10 milyar dolarlık ihracat için, Türkiye’de 13.5 milyar dolarlık üretim kapasitesi gerektiğine vurgu yapan Öztoygar, bu vesileyle yabancı iş makineleri firmalarını Türkiye’de yatırıma davet etti. Öztoygar ayrıca ihracat için yeni pazar arayışlarını da sürdürdüklerini belirterek İran, Rusya, Malezya, Singapur gibi yakından takip ettiğimiz pazarlar var. Aynı zamanda Hindistan, Güney Amerika gibi pazarlarda da heyetlerimizin görüşmeleri söz konusu. Tüm bunlarla beraber Afrika kıtası da ulaşmayı hedeflediğimiz noktalardan birisidir” dedi.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİE GELECEK VURGUSU

2. Uluslararası İş Makinaları Kongresi Başkanı Cüneyt Divriş, kongrede yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Tekerleğin icadından bu yana insanoğlunun doğayı kendi ihtiyacı doğrultusunda yapılandırma süreci hiç sonlanmadı. Yollar, köprüler, su kemerleri, binalar ve birçokları. Bu serüven iş makinası teknolojisinde sağlanan ilerleme ile yıllar boyutundan aylar boyutuna inmiştir. İş makinası, görünen yüzü ile genelde yıkıcı özellikleriyle ön plana çıkmış, bir nevi toplumun gözünde çevreye verilen tahribatın sorumlusu olarak görülmüştür. Bir insan yapısı olan iş makinaları gücü temsil eder ve yine insanın elinde nasıl kullanıldığına bağlı olarak asgari seviyede doğal tahribata yol açarak insanlığın gelişimine katkı sunar. İşte bu amaçla 2. Uluslararası İş Makinaları Kongremizin temasını ‘sürdürülebilir bir gelecek için iş makinası’ olarak belirledik.” 

1.000 DEV YATIRIM HAYATA GEÇECEK

Türkiye’de 2023 yılına kadar 750 milyar dolar büyüklüğe ulaşan 1.000 dev yatırım planlanıyor. Bu potansiyel hem yerli hem de yabancı sektör oyuncularının iştahını kabartıyor. Türkiye’de 2023 yılına kadar sadece ulaşım alanında 250 milyar dolar, enerji alanında 140 milyar dolar ve kentsel dönüşüm kapsamında da 400 milyar doları bulan yatırım planlanıyor. Bu yatırım rakamları sektörün 2023 yılına kadar yüzde 1oo’ün üzerinde büyümesi anlamına geliyor.

Hindistan yatırım açısından avantajlı

Uluslararası Pazar araştırma ve yönetim danışmanlığı şirketi Off Highway Research Genel Müdürü David Phillips yaptığı konuşmasında sektörün 5 yıllık geleceğiyle ilgili görüşlerini dinleyicilerle paylaştı. Türkiye’de ekonomik bir kargaşanın söz konusu olduğunu vurgu yapan David Phillips; “Öncelikli olarak Suriye ve Irak’ta yaşanan problemlerin çözülmesi gerekiyor. Sektör küresel krizden çok etkileniyor. Çin’de çok ciddi bir büyüme yaşanırken Avrupa ülkelerinde dalgalanmalar söz konusu. İspanya ve İtalya sektörel olarak krizden en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. Kuzey Amerika’ya bakıldığında ise muğlak bir durum söz konusu. Amerika seçimlere odaklanmış durumda. Her şey seçimlere bağlı ve her han bir facia yaşanabilir. Hindistan ise gerçekten çok güçlü ve geleceğe yönelik yatırımlar açısından avantajlı bir ülke. İmalat açısından yatırım yapmaya değer özelliklere sahip. İç pazar rekabetinin yoğun olduğu Çin’de en yüksek satış rakamlarını gözlemliyoruz fakat Çin uluslararası dağıtımda sorun yaşıyor. Kötü müşteri desteği ve kalitesi kötü ürünleri var.” dedi.

insaat-makinalari

İş Makinaları ve Ekonomik Sürdürülebilirlik panelinde konuşan Merih Özgen; “ Türkiye olarak toprak taşıma sektöründe 1.3 milyon dolarlık bir pazara sahibiz. Türkiye’deki en önemli yükleyiciler Backhoe Loader’lar. Asfalt ekipmanları pazarında düşük bir ithalat ve ihracat var. Ancak beton ekipmanlarında 214 milyon dolarlık bir pazar söz konusu. Bu rakam oldukça büyük bir rakam… İthalata gelince iş makinalarında 321 milyon dolarla en çok Japonya’dan ithalat yapıyoruz. Ardından Almanya, İngiltere, ve Çin geliyor. İhracatta ise en çok ihracat yaptığımız ülke 43 milyon dolarla Cezayir, ardında Suudi Arabistan, Türkmenistan ve Rusya geliyor.“ dedi

Sektörle ilgili büyüme oranı tahminlerini belirten Özgen; “ 2003 ve 2015 arasında ortalama yüzde 15’lik bir büyüme gerçekleşti. 2023 hedeflerimizi dikkate alırsak ortalama 1.2 milyar dolarlık gayri safi iç hasıladan bahsedebiliriz. 2023’e kadar ortalama yüzde 10’luk bir büyüme bekliyoruz. Bu da 3.8 milyar dolarlık bir pazara sdenk geliyor. 2023 hedefimiz 10 milyar dolarlık ihracat bunu gerçekleştirebiliriz. Pazarımızı her sene %26 büyütüyoruz, bu bizim için ulaşılabilir bir hedef.“ dedi.

İş Seyahatlerinde Daha Fazlasını İsteyenlere

İş Seyahatlerinde Daha Fazlasını İsteyenlere

Bayrampaşa’da yükselen Wish More Hotel İstanbul; 5 yıldızlı otel konseptiyle her türlü ihtiyaca cevap verirken konumu ve sunduğu hizmetlerle de iş seyahatlerini keyifli bir hale getiriyor. Sunduğu konfor ile çalışırken tatil yapma fırsatı sunan otel, farklı tiplerdeki oda seçenekleriyle de misafirlerine kusursuz konaklama alternatifleri sunuyor. İş seyahatlerini sağlıklı ve eğlenceli bir tatile dönüştürmek üzere çalışan marka, 2.000m2 alanda kurulu fitness, wellness, SPA’nın yanısıra kapalı havuz, Türk hamamı, sauna ve buhar banyosu gibi hizmetlerle yoğun iş temposunun yorgunluğunu dinlenerek ve keyifli zaman geçirerek atmayı vaat ediyor.

1476282011__rnk5198

İstanbul’un en hızlı gelişen bölgelerinden Bayrampaşa’nın merkezinde yer alan Wish More Hotel İstanbul, profesyonel servis yaklaşımı, kent kültürünü yansıtan hizmet özellikleri ve iş dünyasına özel yenilikçi uygulamaları ile misafirlerine, keyifli ve konforlu bir konaklama deneyimi sunuyor. Toplu taşıma olanakları ile cazibe merkezlerine kolay ve hızlı ulaşım imkanı sunan otel, tarihi yarımadaya 20, Atatürk Havaalanı’na ise sadece 15 dakika uzaklıkta yer alıyor.

Konfor Estetikle Buluşuyor

Wish More Hotel İstanbul, 198 ferah ve aydınlık odası ve süitlerinde, antrasit ve beyazın asil uyumunu, zevkli tasarım aksesuarlarla pekiştiriyor. Konfor sağlayan lüksün, sade bir estetikle dengelendiği odalarda misafirler kaliteli ve rahat bir konaklama deneyimine davet ediliyor. Yastık menüsü, Flat Screen Led televizyonları, su ve alkolsüz içeceklerin ücretsiz sunulduğu minibarı bulunan odalarda, King ya da Twin Yatak alternatiflerinden birini seçmek ya da aile konaklamalarında oda birleştirmeleri yapmak mümkün.

Franchise Sektörünün Nabzı Tutuldu

Katılımcı marka, m2 ve ziyaretçi sayısı bazında Avrupa ve Ortadoğu’nun birincisi olma özelliğini taşıyan Bayim olur musun Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı, Medyafors Fuarcılık organizasyonu, UFRAD işbirliği ve Coldwell Banker Türkiye Ana Sponsorluğunda CNR Fuar merkezinde düzenlendi.

Türkiye’nin franchising alanındaki ilk ve tek fuarı olan Bayim Olur musun Fuarı rekorlara imza atarak sektörün nabzını tutmaya devam ediyor. 13-16 Ekim 2016 tarihleri arasında 14. Kez kapılarını açan fuarda 378 marka girişimcilerle bir araya gelerek bayilik görüşmeleri gerçekleştirdi; yeni anlaşmalara imza attı. 32.197 kişinin ziyaret ettiği fuara Katar, Tunus, Suudi Arabistan ve Ortadoğu’dan gelen diğer heyetler Türk markalarına yoğun ilgi gösterdi. Markalarla girişimcileri buluşturarak reel sektöre ve ülke ekonomisine önemli katkıda bulunan fuar, firmaların franchise sayısını arttırdığı, birçoğunun da ilk çıkış, gelişim ve lansman noktası olma özelliğini taşıyor.

1476368247_eq5a1762

14. yılında yoğun katılım ve rekor ziyaretçi ile tamamlanan fuarın açılışı, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Sn. Erdal Bahçıvan, Türkiye İhracatçılar Birliği Başkanı Sn. Mehmet Büyükekşi, Avrupa Birliği ve Devlet Eski Bakanı Sn. Egemen Bağış, Gümrük ve Ticaret Bakanı Sn. Bülent Tüfenkçi’nin teşrifleriyle gerçekleşti. Gıdadan ev dekorasyonuna; güzellik merkezinden gayrimenkul danışmanlığına, spor merkezlerinden cafelere, kuru temizlemeden teknolojiye kadar birçok sektörden katılımcının yer aldığı Bayim Olur musun Fuarı, franchise sektörünün nabzını tutmaya 15. Yılında, 12-15 Ekim’de devam edecek.

Bayim Olur musun Fuarında Ünlüler Geçidi

Birçok markanın yeni ürün lansmanlarını gerçekleştirdiği fuarda ünlü isimler de yer aldı. Fuarın açılış kokteylinde sahne alan şarkıcı Kendi katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Bir döner firmasının standını ziyaret eden Nuri Alço sevenleriyle buluşurken, “Geniş Aile” dizisinin sevilen karakterlerinden “Ulvi” ve “Cevahir” karakterleriyle tanınan Ufuk Özkan ve Bülent Çolak da bir kahve markasının standında hayranlarına kahve ikram etti. Türkiye’nin sevilen çifti Safiye Soyman ve Faik Öztürk’ün de bir çiğ köfte markasının standında hayranları ile buluşarak renkli görüntülere sahne oldu.

4 gün boyunca gerçekleştirilen Ufrad seminerlerinde hem ziyaretçi hem katılımcılara eğitici bilgiler verildi.

Yurt dışı katılımlarının da yoğun yaşandığı fuar ile ilgili olarak açıklamada yapan Medyafors Fuarcılık Genel Müdürü Aycan Helvacıoğlu; “Yurtdışından yine önemli misafirlerimiz oldu. Katar, Suudi Arabistan ve Tunus’dan gelen heyetler, Türk markalarıyla birebir görüşmeler yapmak adına 4 gün boyunca fuar alanında yer aldılar. Markalarımız artık yurt dışı pazarlara açılmak istiyor. Bu da bizim hedeflerimizi daha da büyütmemizi sağlıyor. Ortadoğu’da 30 Milyar Dolarlık Franchising Pazarına artık Türk Markaları da dahil oluyor. Türkiye yetkili acentesi olarak çalışmalara başladığımız The Global Franchise Market Fuarı’nı Türk Markalarının Ortadoğu’ya açılan kapısı olarak değerlendiriyoruz. Helvacıoğlu şöyle devam etti: “Dubai Franchise fuarını düzenleyen iş ortağımız Index Holding yöneticilerinden Wissam Ezziddine’in de aramızda olmasından mutluluk duyduk. Bu işbirliği ile 14-15 Kasım’da, Türk markalarını, yıllık % 20-27 arasında büyüme potansiyeline sahip Dubai’ye götürüyoruz. Yine devam eden girişimlerimiz ile önümüzde ki aylarda sizlere yeni işbirliklerimizi de müjdeleyeceğiz.” Dedi.

UFRAD Başkanı Dr. Mustafa Aydın ise konuyla ilgili ‘’Ufrad’ın desteklediği 25. ve Medyafors tarafından düzenlenen 14. Bayim Olur Musun Franchising Fuarı’nda bu yılda yüzlerce katılımcı markanın, on binlerce yatırımcı ile bir araya gelmesinden dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. UFRAD olarak uzun yıllardır Medyafors Fuarcılık ile yürüttüğümüz verimli ve başarılı işbirliğimiz sonucunda fuarımız bugün dünyanın en büyük fuarlarından biri. Asla unutmamalıyız; markalaşma bir kültürdür. Marka, sadece bir ürün logosu ya da bir kutunun üzerindeki amblemden ibaret değildir. Markalarımız ekonomimizin öncüleri, dünyaya açılan kapılarımızdır’… dedi.

HUAWEI, Telekom Sektöründe En Hızlı Büyüyen Marka Oldu

Huawei, dünyanın en büyük ve en güçlü markalarının değerlendirildiği Interbrand 2016’ da büyük bir başarı gösterdi, bir önceki yıla oranla 16 sıra birden ilerleyerek dünya sıralamasında 72.’liğe yükseldi.

2014 yılında Çin’in “ilk en iyi global markası” seçilmesinin ardından istikrarlı gelir artırımı, sürekli Ar&Ge yatırımları ve yeni ürün inovasyonları ile marka değerini günden güne güçlendiren Huawei, bu başarısını global anlamda da kanıtladı. Dünya çapında markaların değerlendirildiği Interbrand listesinde son iki yılda ardarda yükselerek büyük bir büyüme başarısına imza attı.

Interband’ın yıllık raporuna göre Huawei, sıralamada 88. basamaktan 72. sıraya tırmanarak telekom alanında en hızlı yükselen marka oldu. Huawei marka değeri, bir önceki yıla göre yüzde 18 artarak yaklaşık 5,835 milyon USD’a çıktı.

1477034765_huawei_logo

Huawei Kurumsal Pazarlama Başkanı Kevin Zhang:

‘’Tüketici merkezli kalmaya kendini adamak ve tüketiciye değer yaratmak, Huawei markasının temelini oluşturuyor. Huawei açık işbirliğine, paylaşılan başarıya ve toplumun geliştirilmesi ilkesine bağlıdır.

Huawei Tüketici İş Grubu istikrarlı bir global büyüme sağladı. P9, P9 Lite, Mate 8 ve Honor V8 ürünleri tüm dünyadaki tüketiciler tarafından beğenilen ve tercih edilen ürünler oldu. Huawei, yaklaşık 30 ülkede, en iyi akıllı telefon markasından biri konumunda. 2021 yılında Huawei’nin akıllı telefon markaları arasında global liderliğe yerleşeceğini düşünüyoruz.” dedi.

Huawei Tüketici İş Grubu Pazarlama Müdürü Glory Zhang:

‘’Interbrand sıralamasındaki yükselişimiz, son kullanıcının ihtiyaçlarını ve arzularını karşılama amacıyla çığır açan teknolojilere odaklanma stratejimizi haklı çıkardı. Huawei olarak, inovasyon alanındaki cesur yapımız ile global pazarda yükselen bir yarışmacı olmamız arasında dengeyi koruduk ve Ar-Ge, ürün kalitesi ile müşteri memnuniyetinde beklentimizin ötesinde bir başarı yakaladık.

Huawei, yıllık satış gelirinin yüze 10’undan fazlasını Ar-Ge faaliyetlerine ayırıyoruz. Dünyanın 16 noktasında araştırma merkezlerimiz bulunuyor. Huawei’nin en yeni Ar-Ge merkezi Almanya’nın Wetzlar şehrinde kurulan Max Berek İnovasyon Laboratuvarı’dır. Burada Huawei ve Leica, mobil cihaz kamerası ve görüntü kalitesini geliştirmek amacıyla ortak teknolojik araştırmalar yapıyor. Huawei ayrıca Çin,Avrupa, Türkiye ve diğer bölgelerde olmak üzere 10’dan fazla Ar-Ge merkezi ile faaliyet gösteriyor ve 600 iş ortağına hizmet veriliyor.” dedi.

Trenkwalder Avrupa’daki İK Deneyimini Türkiye’ye Taşıdı

Türkiye’de stok ve depo yönetiminden temizlik, güvenlik hizmetlerine ve personel çözümlerine kadar pek çok farklı alanda ulusal ve uluslararası şirketler ile işbirliği yapan Trenkwalder, insan kaynakları ve işe alım alanında da markalara danışmanlık yapacak.

1476108092_trenkwalder__3_

Trenkwalder 2007 yılından bu yana Türkiye’de sürdürdüğü hizmetlerine bir yenisini ekliyor. Orta ve Doğu Avrupa’da 31 yıldır insan kaynakları alanında edindiği deneyimi Türkiye’ye taşımaya karar veren Trenkwalder, Avusturya, Macaristan ve Slovakya gibi ülkelerde insan kaynakları sektöründe lider konumunda bulunuyor.

Trenkwalder’in Stok ve Depo Yönetimi, Tesis Hizmetleri Yönetimi ve İnsan Kaynakları Çözümleri alanlarında ulusal ve uluslararası pek çok markaya hizmet verdiğini belirten Trenkwalder Türkiye Genel Müdürü Alper Menemencioğlu “Otomotiv ve lojistikten tekstil sektörüne, kimya sanayinden beyaz eşyaya kadar farklı sektörlerden pek çok değerli markaya hizmet veriyoruz. İK alanında, Avrupa’da uzun yıllar boyunca edindiğimiz deneyimi diğer ülkelere entegre teknolojik bir altyapı ve alanında tecrübeli bir ekiple Türkiye’deki iş ortaklarımıza sunmaya karar verdik. Uzman kademesinden en üst düzey yöneticiye kadar, belirlenen niteliklere sahip ve kurum kültürüne en uygun adayları seçerek iş ortaklarımız için mükemmeliyeti sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

Trenkwalder’in, kullandığı çözümlerle en kaliteli ve hızlı hizmeti sunarak işgücü ve verimliliği artırmayı hedeflediklerini de belirten Menemencioğlu “Dinamik bir pazarda süreklilik ve güvenilirlik sunma anlayışıyla hizmet veriyoruz. Motivasyonu ve memnuniyeti yüksek çalışanlara sahibiz. Bu sayede diğer hizmet alanlarımızda olduğu gibi İK sektöründe de, kısa zamanda öncü markalardan biri olacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.

Trenkwalder, adayların yeterliliklerini yansıtan ve gelişim alanlarını raporlayan ölçümleme modeli sayesinde, belirlenen niteliklere sahip ve kurum kültürüne en uygun adayları iş ortaklarıyla buluşturarak mükemmeliyeti sağlamayı hedefliyor.

İK sektöründe fark yaratacak

Trenkwalder, hizmet verdiği dinamik pazarlarda şirketlere süreklilik ve güvenilirlik sunma anlayışıyla hareket ediyor. Profesyonel yaklaşım, iş ortaklığı anlayışı ve karlılık sağlama prensibini, insan kaynakları alanında kullandığı çözümlerle birleştiren Trenkwalder, kaliteli ve hızlı bir hizmet sunarak, iş ortaklarının işgücü ve verimliliğini artırmayı amaçlıyor.

Uluslararası büyüklükte kurumsal bir yapıya sahip olmasına rağmen, butik bir anlayış ile hizmet sunmaya da devam eden Trenkwalder’in önem verdiği bir diğer nokta ise “Ortaklık Anlayışı”. Kurumun iş yapış biçimine de yansıyan bu anlayış doğrultusunda Trenkwalder, İK alanında hizmet verdiği markaların bir parçası, gerekli durumlarda kurumun adeta bir çalışanı gibi konumlanacak.