Türk Mobilya İhracatçıları Fas’ta Çin’in Tahtına Göz Dikti

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Türk Mobilya Ihracatçıları Fas’ta çin’in Tahtına Göz Dikti

Türk Mobilya İhracatçıları Ekim’de Fas’a Kasım’da Hindistan’a Çıkarma Yapacak

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Türk Mobilya Ihracatçıları Fas’ta çin’in Tahtına Göz DiktiSon 22 yılda dünyada 15 basamak yükselerek 8. Sıraya yükselen Türk mobilya sektörü, ilk beş ülke arasına adını yazdırmak için ihraç pazarlarında atağını sürdürüyor. Türk mobilya ihracatçıları Ekim ayında Fas’a, Kasım ayında ise; Hindistan’a çıkarma yapmaya hazırlanıyor.

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, Afrika’ya giriş kapısı olan Fas’a 7-11 Ekim 2024 tarihleri arasında “Mobilya Ticaret Heyeti” düzenleyecek. Fas’a gidecek kafilede 22 Türk firmasından 36 iş insanı yer alacak.

Fas’ın yıllık 700 milyon dolarlık mobilya ithalatında ikinci büyük tedarikçi konumunda olduklarını paylaşan Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, Fas’ın mobilya ithalatında yüzde 15’lik payla ikinci ülke konumuna sahip olduklarını, lider ülke olan Çin’i geçmek için çaba gösterdiklerini dile getirdi.

Fas’ın Mobilya İthalatından Yüzde 25 Pay Almayı Hedefliyoruz

Türkiye’nin Fas’a mobilya ihracatının son 5 yılda yüzde 100’ün üzerinde artış göstererek 52 milyon dolardan 105 milyon dolara yükseldiğini aktaran Gürle, “Fas’a 2023 yılı Aralık ayında URGE Projemiz kapsamında ilk ticaret heyetimizi yapmıştık. Bu sefer sektörel ticaret heyeti düzenliyoruz. Batı Afrika ülkelerinin ticaretinde Fas kritik konumda. Türkiye ve Fas arasında 2004 yılında imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması (STA), iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Türk şirketlerimizin Fas’ta çeşitli yatırımları var. İnşaat, enerji, lojistik ve turizm sektörlerinde Türk firmalarının önemli projeleri bulunuyor. Fas’ta çok sayıda Türk mobilya firmamız mağazalar açtı ve o coğrafyada Türk mobilya ihracatçıları İspanya, İtalya ve Fransa’yı geride bıraktı. Ticaret Heyetimiz sayesinde kuracağımız yeni iş birlikleriyle Çin’i de geçerek birinci ülke olacağımıza inanıyoruz. Hedefimiz Fas’ın mobilya ithalatında yüzde 15 olan payımızı yüzde 25’e çıkarmak. 22 firmadan 36 iş insanımızın katılımı bu inancımızı güçlendiriyor” diye konuştu.

2024 yılının ilk sektörel ticaret heyetini 5-9 Mayıs 2024 tarihlerinde Suudi Arabistan’a yaptıkları bilgisini veren Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Hikmet Güngör, 7-11 Ekim 2024 tarihlerindeki Fas Mobilya Ticaret Heyeti sonrası Kasım ayında Hindistan Mobilya Ticaret Heyeti’yle 2024 yılı pazarlama faaliyetlerini noktalayacaklarını ifade etti.

Hindistan’da Hedef 100 Milyon Dolar

Türkiye ve Hindistan arasındaki ticari ilişkiler son yıllarda büyük bir ivme kazandığını vurgulayan Güngör, “Bu ticaretin ana kalemlerinden birini mobilya sektörü oluşturuyor. Mobilya sektörümüz, özellikle Hindistan’ın büyüyen orta sınıfı ve kentleşme süreciyle birlikte önemli bir ihracat kalemi haline geldi. Hindistan’ın sıcak ve nemli iklimine uyumlu olan kaliteli malzemelerden, estetik tasarımlarla üretilen dayanıklı Türk mobilyaları Hindistanlı tüketiciler tarafından tercih ediliyor. Türk mobilyalarının uzun ömürlü ve fonksiyonel oluşu da Hindistan’da beğeniyi artırıyor. 2020 yılında 7,7 milyon dolar olan ihracatımız 2023 yılında 17 milyon dolara ilerledi. Bu ticaret heyetiyle Hindistan’a mobilya ihracatımızın orta vadede 100 milyona ulaşmasını hedefliyoruz” dedi.

Dünya’da mobilya sektörünün 500 milyar dolarlık bir ihracat hacmine ulaştığını kaydeden Güngör, “2023 yılında Türk mobilya sektörü olarak 4,6 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaştık. Döviz kurundaki artışın Türkiye’ye enflasyon rakamlarının çok gerisinde kalması nedeniyle rekabetçilikte zorlansak da ayakta kalmak adına üretmeye ve ihracat yapmaya devam ediyoruz. Daha katma değerli ihracat yapmak adına tasarıma yatırım yapıyoruz. Bu yıl 4. Kez düzenlediğimiz Ezber bozan Tasarım Yarışmasıyla mobilya sektörü ile tasarım dünyası arasında güçlü bağlar kurmak istiyoruz. Günümüzde 3,5 dolar seviyesinde olan ortalama ihraç fiyatımızı 6 dolara ulaştırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Türk Mobilya Ihracatçıları Fas’ta çin’in Tahtına Göz DiktiEge Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği 2025 yılında Nijerya, Senegal, İngiltere ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yönelik mobilya ticaret heyeti, Amerika Birleşik Devletleri’nde Chicago’da düzenlenen ABD’nin en büyük ofis mobilyaları fuarı olan Neocon Show’a Türkiye Milli Katılım Organizasoyu düzenlemek için çalışmalarını sürdürüyor.

Fas Mobilya Ticaret Heyeti’nde,

  • BLUE CAPE İNŞAAT BİLİŞİM MOBİLYA HIRDAVAT TEKSTİL TURİZM GIDA TARIM SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ.,
  • BOFİGO GRUP SAN. TİC. A.Ş., ÇELİKEL BÜRO MOBİLYALARI İNŞ.OTOMOTİV GIDA HAY.SAN.VE TİC.A.Ş,
  • DECOSIT MOBİLYA İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ,
  • DEKORİSTER MOBİLYA SAN. TİC.LTD. ŞTİ., ELİZA MEDİKAL YATAK SİSTEMLERİ SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.,
  • ENS LAMİNE AHŞAP SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, KARLI ORMAN ÜRÜNLERİ A. Ş., LIVE DESIGN KOLTUK MOBİLYA SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.,
  • MEGA YATAK MOBİLYA SAN. TİC. A.Ş., MELTEM BEBEK VE GENÇ MOBİLYA SAN. TİC. A.Ş.,
  • NERR OFİS MOBİLYALARI SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, NİRON GRUP SANAL MARKET İLETİŞİM YAZILIM GIDA BASIN YAYIN TURİZM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.,
  • NOAHS MOB. SAN. TİC. LTD. ŞTİ., OFİS 232 MOBİLYA İNŞ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.,
  • OFİSBAZAAR BÜRO MUTFAK BANYO MOB. SAN. VE PAZ. LTD. ŞTİ.,
  • ORÇELİK OFİS MOBİLYALARI MAKİNA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ,
  • RENAZZO MOBİLYA İNŞAAT TURİZM İTHALAT İHRACAT LİMİTED ŞİRKETİ,
  • SEİZ DEBRİYAJ KALIP ELEKTRİK İNŞ. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ,
  • TAÇ PALET ORMAN ÜRÜNLERİ SAN. TİC. A.Ş., TÜRKLER ŞEMSİYE GÖLGELENDİRME SİST. VE MOB. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.,
  • YURTERİ ORMAN ÜRÜNLERİ AMB. İNŞ. YOLCU VE YÜK. TAŞ. ODUN KÖMÜR AKARYAKIT PAZ. İTH. İHR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.,

firmaları Türkiye’nin mobilya ihracatını artırmak için Faslı ithalatçılarla ikili iş görüşmeleri gerçekleştirecekler.

Türk Mobilya Ihracatçıları Fas’ta çin’in Tahtına Göz Dikti 2

Türk Mobilya Ihracatçıları Fas’ta çin’in Tahtına Göz Dikti

Mağaza Çalışanlarının Bazı Ürünleri Satın Almak İçin Kendilerine Ayırması Haklı Fesih Nedeni midir?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Mağaza çalışanlarının Bazı ürünleri Satın Almak İçin Kendilerine Ayırması Haklı Fesih Nedeni Midir

Mağaza Çalışanlarının Bazı Ürünleri Satın Almak İçin Kendilerine Ayırması Haklı Fesih Nedeni midir?

Lütfi İNCİROĞLU

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Mağaza çalışanlarının Bazı ürünleri Satın Almak İçin Kendilerine Ayırması Haklı Fesih Nedeni Midirİşçi, iş görme edimini işverenin emir ve talimatlarına uygun olarak ve sadakat duygusu için de yerine getirmekle yükümlüdür. Sadakat borcu, iş ilişkisinin karşılıklı borç doğuran kişisel bir ilişki olmasının doğal bir sonucudur. Sadakat borcunu ihlal eden işçi davra­nışlarının neler olabileceğinin önceden belirlenmesi ve tek tek sayılması mümkün değildir. İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin II. bendinin “e” fıkrasına göre işçinin “işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işvere­nin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davra­nışlarda bulunması” işverene haklı nedenle derhal fesih hakkı vermekte ise de; hükümde belirtilen doğruluk ve bağlılığa uymayan bazı durumlar örnek olarak sayılmış ve benzeri fiillerin de borcun ihlalini oluşturacağı kabul edil­miştir. Bu durumda, işçinin hangi eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak kabul edilmesi gerektiği hususunda hakim, iş ve çalışma ha­yatının gerekleri ile toplumsal ilişki ve gelenekleri göz önüne alarak somut olayın özelliklerine göre bir sonuca varmalıdır[1]..

Bahse konu Yargıtay kararında da görüleceği üzere, yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışların da işverene fesih imkânı verebileceği gözden uzak tutulmamalıdır.

Elbette ki, işçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkı doğar[2]. Ancak işveren bu hakkını objektif iyi niyet kurallarına göre kullanması gerekir.

Yargıtay 9 uncu Hukuk Dairesi bir kararında; Mağaza iş­yerinde çalışan bir grup işçinin satıştaki ürünleri, indirimde satışa sunulması amacıyla bir koli içinde saklamasını, işverenin bilgisi dışında ve menfaat te­minine yönelik bir davranış olarak nitelendirerek olayı 4857 sayılı İş Kanu­nunun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendindeki ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller kapsamında değerlendirmiştir[3].. Nitekim somut olayda, dosya içinde bulunan CD görüntüleri ve yazılı ifadelerden, giyim satış mağazası olan işyerinde satışta olması gereken ürünlerin bir kısmının koliler içinde gizlenmiş olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır. Tespit üzerine başlatılan soruşturmada, işçilerin bir kısmı ürünleri kendilerinin ilerde satın almak için ayırdıklarını, avans alınması veya kredi kartının hesap kesim tarihinin geçmesi sonrasında satın alacaklarını açıkladıkları görülmektedir. Aynı zamanda yazılı olarak ifade veren … adlı işçiler, koli içinde ürün gizleyen diğer çalışanların isimlerini de bildirmişlerdir.

İşyerinde çalışan işçilerin indirim döneminde veya indirimsiz satışlarda % 15 iskontolu olarak satış haklarının olduğu her iki taraf tanıklarınca ifade edilmiştir. Bu durumda satışta olan ürünlerin işçiler tarafından satın alınmasında bir usulsüzlük yoktur. Temel sorun mağaza çalışanlarının, indirime girmesini beklemek için, ürünün satılarak tükenmemesi için, satışı, avans alınca yapmak veya kredi kartının hesap kesim tarihinin geçmesi ile ödemeyi bir sonraki ekstreye aktarmak gibi nedenlerle satıştaki ürünün mağaza içinde gizlenmesi olayıdır. Bu noktada işçinin menfaatinin az olup olmamasının veya ilk defa bu yola gitmiş olmasının bir önemi yoktur. Satış mağazasında satışta olması gereken ürünün her ne maksatla olursa olsun işyeri yetkilisi bilgisi ve izni dışında gizlenmesi doğruluk ve bağlılığa aykırılığı oluşturur. Ürünlerin, depo içerisinde üzeri askılık veya kartonlarla gizlenmiş kolilerde saklanması dahi işverenin bilgisi haricinde ve menfaat teminine yönelik bir davranışı ortaya koymaktadır.

Davacı işçi, olayla ilgili olarak yazılı savunmasında, indirimden birkaç gün sonra koli yapıldığını öğrendiğini, yapanların da … olduğunu, kendisinin de banka kartı hesap kesim tarihine göre almak üzere iki pantolonu ayırdığını kabul etmiştir. Yazılı ifadesi alınan diğer bazı işçiler de davacının koli içinde ürün ayırdığını belirtmişlerdir. Bu konuda ifadesi alınan işçilere baskı uygulandığı da yöntemince kanıtlanamamıştır. Davacı tanıklarının olay tarihinde davalı işyerinde çalışmaları olmadığından uyuşmazlık konusu olaya dair somut bilgileri yoktur. Buna karşın, davalı tanıkları olayın ayrıntılarını net biçimde açıklamışlardır.

Öte yandan yazılı ifadeleri ile ürün gizlediklerini kabullenen bazı işçiler, açık biçimde avans alınca satın alma işlemi yapılmak üzere ayırdığını veya kullandığı kredi kartını belirterek hesap kesim tarihinin geçmesinin ardından satın almak için ayırdığını açıklamış olmakla, bu şekilde ayrıntılı beyanlar da işverence baskı yapılmadığının göstergesidir.

Yapılan açıklamalara göre davacının doğruluk bağlılığa aykırı eylemi kanıtlanmış olup, ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmelidir. Mahkemece iddiaların kanıtlanamadığı veya daha makul yaptırımlar yerine feshin haksız olduğu şeklinde gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Mağaza çalışanlarının Bazı ürünleri Satın Almak İçin Kendilerine Ayırması Haklı Fesih Nedeni MidirSonuç olarak Yargıtay, mağaza iş­yerinde çalışan bir grup işçinin satıştaki ürünleri, indirimde satışa sunulması amacıyla bir koli içinde saklamasını, işverenin bilgisi dışında ve menfaat te­minine yönelik bir davranış olarak nitelendirerek olayı 4857 sayılı İş Kanu­nu’nun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendindeki ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller kapsamında değerlendirmiştir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] YHGK 14.12.2016 T., E.2014/9-1700, K.2016/2123 Legalbank.

[2] Y22.HD.28.05.2019 T., E.2016/13332, K.2019/11970 Legalbank.

[3] Y9HD.29.05.2012 T., E.2012/4765, K.,2012/18802 Legalbank.

Satınalma Dergisi Ekim 2024, Yıl:12 Sayı:142

Ekim 2024 Satınalma Dergisi Kapak

Değerli yöneticiler, 

Ekim sayımız yine dopdolu. Birbirinden değerli makalelerle karşınızdayız. Satınalma ve tedarik zinciri operasyonlarını derinlemesine analiz ederek firmalarımızın rekabet gücü kazanmaları için elimizden geldiğince çaba sarf ediyoruz. Bugünün iş dünyasını doğrudan ilgilendiren konularına geniş ölçüde yer veriyoruz. Dijitalleşme, sürdürülebilirlik, yönetim ve insan kaynakları alanlarında güzel mesafe alıyoruz. Bu sayımızdan başlayarak sektörel kontrat incelemeleri ve olası riskleri operasyonel açıdan adım adım inceleyeceğiz. Her sayımızda ve satinalmadergisi.com sitemizde alıcı-tedarikçi arasında gerçekleşen ürün / hizmet sözleşmelerini masaya yatıracağız. Bu noktada temel motivasyonumuz; satınalma mühendislerimize daha fazla sözleşme örneği sunabilmek ve onların sektörel sözleşmeler konusundaki bilgi seviyelerini zenginleştirmek. 

Satınalma dergisi Ekim 2024 – 142. sayımıza katkı veren tüm yazarlarımıza teşekkür ederim. 

Küresel İmalat PMI Düşüş Trendinde 

Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) ekonominin dinamizmini anlamamızda önemli ipuçları vermeye devam ediyor. Özellikle İmalat PMI verileri dikkat çekici seviyelerde. Eylül 2024 verilerine göre Küresel İmalat PMI 48.8 seviyesine geldi. Kritik eşik 50’nin altına düştü. Amerika Birleşik Devletleri İmalat PMI 47.3, Avrupa Bölgesi 45, Japonya 49.7, Almanya 40.6, Fransa 44.6 ve Çin 49.3 seviyesinde gerçekleşti. Ülke olarak ana ihracat pazarımız Avrupa Bölgesi olduğu için bu pazardaki daralma sanayimizi doğrudan etkileyecektir. 

Hedef pazarlardaki gelişmeleri ve o pazarlara ilişkin verileri daha yakından ve dikkatli takip etme mecburiyetimizin olduğu dönemdeyiz. 

Eğitim Hizmetleri 

Satınalma ve tedarikçi performans değerlendirme eğitimlerinden pazarlık tekniklerine, maliyet ve gider analizinden sürdürülebilir tedarik zinciri eğitimine kadar uygun fiyatla eğitim hizmetleri sunuyoruz. Referanslarımıza güveniyoruz. 

Eğitim kataloğumuzu satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirerek şirketiniz için en doğru eğitimi alabilirsiniz. Eğitim alan firmalarımıza 6.000 TL değerinde (10 kişiye kadar) 1 yıllık öğrenme platformu hediye ediyoruz. 

Ekibinizin mesleki ve yönetsel becerilerinin gelişimi için bir adım atın. 

Departman olarak dergi arşivine (142 sayı), e-kitap, sektör raporları ve gelecek bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Dijital dergi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-uyelik-paketleri/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 

Keyifli okumalar, 

Prof. Dr. Murat ERDAL
editor@satinalmadergisi.com  

Ekim 2024 Satınalma Dergisi Kapak

Alım Talebi: Titanyum Talaşı (Cips)

Titanyum Talaşı Alım Talebi

Bir firmamız için, 1 ton titanyum talaşı (cips) alımı yapılacaktır. Teslim yeri Tekirdağ – Çerkezköy olup, ödeme şekli peşindir (nakit).

İlgili olan üretici ya da satıcıların, ürünün alaşım oranı, ürün spekleri ve diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Titanyum Talaşı Alım Talebi

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlik Çalışmalarında Son Gelişmeler

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat Ve Sürdürülebilirlik çalışmalarında Son Gelişmeler

İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlik Çalışmalarında Son Gelişmeler

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat Ve Sürdürülebilirlik çalışmalarında Son GelişmelerÇEVKO Vakfı tarafından Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle düzenlenen “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler” başlıklı çevrimiçi söyleşi 30 Eylül 2024 tarihinde gerçekleşti. Unilever Yönetim Kurulu Üyesi ve Kurumsal İletişim Direktörü Ebru Şenel Erim, Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Civelekoğlu, Bilkent Üniversitesi İklim Elçisi Eda Yabancı ve ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in katıldığı söyleşinin moderatörlüğünü Küresel Isınma Kurultayı Komitesi Başkanı Celal Toprak yaptı.

Eylül ayının ÇEVKO Vakfı Söyleşisi, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in konuşmasıyla açıldı. İmer sözlerine bu yıl içerisinde yaptırdıkları Yeşil Nokta Algı araştırmasının sonuçlarının değerlendirmesi ile başladı. Yeşil Nokta’yı dünyada 140 ülkede 150 binden fazla şirketin ambalajlarında kullandığını belirten İmer, bu işareti ambalajlarında kullanan şirketlerin ambalaj geri dönüşümüne mali katkı sağladığını ifade etti.

ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: Tüketiciler Yeşil Nokta Gördüğü Ürünlere Daha Çok Güveniyor

ÇEVKO Vakfı’nın Türkiye’de 2003 yılından beri temsil ettiği tescilli Yeşil Nokta markasının bilinirliğini arttırmak için çalışmalarını sürdürdüğünü sözlerine ekleyen İmer, Türkiye’de bin dört yüzden fazla şirketin bu işareti kullandığını ve bu şirketlerle birlikte geri dönüşüm sisteminin gelişmesi için birlikte çalıştıklarını söyledi. Yaptırdıkları algı araştırmasına göre zaman içinde tüketicilerin Yeşil Nokta gördükleri ürünlere daha çok güvendiklerini belirten Mete İmer, tüketicilerin Yeşil Noktalı ürünleri kullanarak geri dönüşüme katkı sağladıkları için kendilerini iyi hissettiklerini, bu ürünleri kullanmaya devam edeceklerini ve başkalarına da bu ürünleri önereceklerini ifade ettiklerini söyledi. Yeşil Nokta’nın yaygınlaşması için ÇEVKO Vakfı’nın iki yılda bir Yeşil Nokta Sanayi Ödülleri verdiğini de hatırlatan İmer, şirketlerin ambalaj eko tasarımı, atık yönetimi ve sosyal sorumluluk alanlarında yasal yükümlülüklerinin ötesinde yaptıkları örnek çalışmaları ödüllendirdiklerini belirtti.

çevko Söyleşi

Önde gelen sanayi şirketlerinin ambalaj eko tasarımı alanında geri dönüştürülebilirlik, ambalajlarda geri dönüştürülmüş malzeme kullanma, vb. konularda kendilerine yüksek hedefler belirlediğini söyleyen İmer, ÇEVKO Vakfı üyesi Unilever ile üç yıldır genişletilmiş üretici sorumluluğu modelini uygulamak suretiyle tüketim sonrası ambalaj atıklarının kaynağında toplanarak plastiklerin geri dönüştürülmesini içeren pilot ölçekte, gönüllü çalışma yürüttüklerini belirtti. Bu çalışmada belediyeler ve lisanslı toplama, ayırma ve geri dönüşüm firmalarıyla iş birliği yapıldığını, toplanan ve geri dönüşüme sevk edilen atıkların dijital yöntemlerle izlenerek raporlandığını sözlerine ekledi.

Unilever Yönetim Kurulu Üyesi Ve Kurumsal İletişim Direktörü Ebru Şenel Erim: Elektromobilite Dönüşümünü Gerçekleştirmek İçin Filomuza Elektrikli Tırlar Kattık

Söyleşide söz alan ikinci konuşmacı Unilever Kurumsal İletişim Direktörü Ebru Şenel Erim, kurumunun sürdürülebilirlik alanında yaptığı çalışmalardan söz etti ve birlikte yürüttükleri çalışmalar nedeniyle ÇEVKO Vakfı’na teşekkür ederek sözlerine başladı. Bu süreci şirketlerin birbirinden çok şey öğrenebilecekleri ve rekabetin söz konusu olmadığı bir alan olarak gördüklerini belirten Ebru Şenel Erim, 2010 yılında sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarına başladıklarını ve 2020 yılına kadar sürdürülebilir yaşamı yaygınlaştırmayı bir iş hedefi olarak belirlediklerini ve bu süreç sonunda stratejik planlama yaptıklarını söyledi.

Yaşanan Covid 19 pandemisi, Ukrayna Savaşı ve teknolojideki hızlı gelişmeler sonucunda 2024 yılında bu hedefleri revize ettiklerini belirten Erim, bu gelişmelerin tedarik zincirine önemli derecede yön verdiğini söyledi. Paris Anlaşmasının belirlediği sıfır karbon hedefinin 2050 yılında olmasına rağmen bunu 11 yıl önceye çekerek 2039 yılında sıfır karbon hedefine ulaşmayı hedeflediklerini belirten Erim, daha sistematik çalışmayı taahhüt ettiklerini, daha odaklı ve daha sistematik çalışacaklarını söyledi. Erim, sadece ana operasyonlarında değil, tüm değer zincirinde sıfır karbon hedefine gitme çabasında olduklarını belirtti.

Unilever’in bugün Türkiye’deki uygulamalarında sera gazı tüketimini yüzde 78 oranında azaltmış olduğunu açıklayan Erim, bunun nedeninin sürdürülebilirlik alanında ülkemizde gerçekleştirdikleri ilkler olduğunu anlattı. Geçen yıl elektromobilite dönüşümünü gerçekleştirmek adına filolarına kattıkları elektrikli tırların buna güzel bir örnek olduğunun altını çizdi.

Akdeniz Üniversitesi – Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Gökhan Civelekoğlu: İhtiyaçlar Doğru Teşhis Edilip Terzi İşi Çözümler Üretilmeli

Sürdürülebilirlik alanında 2016 yılından beri çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Civelekoğlu, sürdürülebilirlik kavramının çok büyük bir çatı olduğunu, bu alanda çalışmaların genişlemesi için finansal desteklere ve fonlara ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Gökhan Civelekoğlu bu anlamda ümit verici gelişmelerin olduğunu da belirtti. Sürdürülebilirlikle ilgili çok hızlı gelişmelerin olduğunu ve Avrupa Birliği nezdinde konuyla alakalı direktiflerin yenilendiğini belirten Gökhan Civelekoğlu, bu gelişmelerin çok iyi takip edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

AR-GE konusunda yapılacak mühendislik işleriyle ilgili “terzi dikişi” benzetmesinde bulunan Gökhan Civelekoğlu, aynı sektörde olan farklı işletmelerde bile çok farklı ihtiyaçların olabildiği ve karşılaşılan bu gereksinimlerle ilgili mevcut durum ve hedef tespitlerine göre alt dallanmalara gidilmesinin önemini vurguladı. Hem sıfır atık hem de ambalaj atıklarının geri dönüşümünü sağlamak konusunun önemini vurgulayan Civelekoğlu, bir diğer çalışma alanlarının da yenilebilir enerji kaynaklarının kullanımı olduğunu sözlerine ekledi. Karbon salımındaki en kritik konulardan birinin fosil enerji kaynaklarından sıyrılıp, alternatif enerji kaynaklarına yönelinmesi gerekliliği olduğunu vurgulayan Civelekoğlu, güneş ve rüzgar enerji santrallerinin yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.

Bilkent Üniversitesi – İklim Elçisi Eda Yabancı: “Ankara’da Yerel Gençlik Konferansı Gerçekleştirildi”

Söyleşinin son konuşmacısı Bilkent Üniversitesi İklim Elçisi Eda Yabancı, sözlerine geçen Haziran ayında mezun olması nedeniyle, İklim Elçisi unvanıyla son kez konuştuğunu söyleyerek başladı. Bu sürece Bilkent Üniversitesi’nde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Topluluğu’nu kurarak dahil olduğunu ve bu topluluğu sürece entegre ederek çalışmalarına başladığını belirten Yabancı, iklim değişikliği, sıfır atık gibi konularda etkinliklerle bu entegrasyonun gelişmeye başladığını anlattı. Tüm bu çalışmaların UNICEF ve Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı gibi kurumlarla birlikte daha büyük etkinliklerle bütünleştiğinin altını çizen Eda Yabancı, 45 farklı şehirden 200’ün üzerinde katılımcıyla 4-5 Eylül 2024 tarihlerinde Ankara’da Yerel Gençlik Konferansı’nı gerçekleştirdiklerini belirtti. Bu etkinlikte, Azerbaycan’da gerçekleşecek COP 29’a Türkiye adına gerçekleşecek gençlik bildirgesi atölyesini de düzenlediklerini söyledi. Yabancı, bu bildirgenin en önemli başlıklarının gençlik liderliği, sürdürülebilir şehirler enerji geçişi ve yenilebilir enerji kaynakları, yeşil ekonomi, iklim adaleti, toplumsal cinsiyet eşitliği, çocuk hakları ve göçmenler konuları olduğunun altını çizdi.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat Ve Sürdürülebilirlik çalışmalarında Son GelişmelerÇEVKO Vakfı’nın Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle hazırladığı “İklim Değişikliği, Yeşil Mutabakat ve Sürdürülebilirlikteki Son Gelişmeler “ başlığını taşıyan söyleşiyi, ÇEVKO Vakfı’nın YouTube kanalından da izleyebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=9ZB5dCHJKYo&t=135s

 

 

  •   –   –   –   –   –  –   –   –  –  –  –  –   –  –   –   –   –  –  –   –  –  –   –   –  –   –   –   –   –   –

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı - Proje Danışmanlığı
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarik Stratejisine Neden İhtiyaç Duyuyoruz?

Murat Erdal
Prof. Dr. Murat ERDAL

Şirketlerimize Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme danışmanlık hizmeti veriyoruz. Sürdürülebilir tedarik bakış açısında satınalma operasyonu ürün ve hizmet alımının çok ötesine geçti. Tüm dünyada şirketler, iş ilişkilerini; çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) perspektifi ile birlikte değerlendiriyor. Tedarikçi ESG programları işin hayati parçası haline geldi. Paydaş firmanın sürdürülebilirlik anlayış ve uygulamaları analiz ediliyor. Tedarikçinin içinde bulunduğu dünyaya, çevreye, topluma, çalışanlara, tüketiciye ve mevzuata saygısı etraflıca değerlendiriliyor. Dünyada şirketler sürdürülebilirlik kriterlerine uymayan firmalarla yan yana gelmek ve onlarla iş ilişkisinde bulunmak istemiyor.

Sürdürülebilir satınalma gereklilikleri için tedarikçi ekosisteminin riskleri analiz edilmelidir. Tedarikçilerden emisyon verisi alınamadığında, emisyon hesaplarında problemlere neden olmaktadır. Net sıfır emisyon hedefi için tedarikçileri teşvik edici aksiyonları (zaman zaman zorlayıcı tedbirler) almak, tedarik stratejisini yeni baştan dizayn etmek gerecektir. Bu bir zorunluluktur.

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı yeni dönemin anahtarı olarak değerlendirilmektedir.

Proje Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL egitim@satinalmadergisi.com 

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

ŞİRKETLERİMİZE GÜVENİLİR BİR YAPI HAZIRLIYORUZ

Proje Adımları:

  • Sürdürülebilir Tedarik / Kaynak Stratejisi
  • Tedarikçi ve Operasyonel Riskler
  • Sürdürülebilir Tedarikçi Kimliği
  • Tedarikçi ESG Programı
  • Mevzuata Uyum ve Emisyon Hesaplamaları
  • ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
  • İhale Kriterleri ve Sözleşmelerin Revizyonu
  • Tedarikçi Geliştirme – Rehberlik Programı
  • Tedarikçiler için Eğitimler
  • Tedarikçi Portalı; Takip ve İzleme
  • Tedarikçi Performans Değerlendirme
  • Tedarikçi Etik Kodlar
  • Tedarikçi Davranış Kuralları
  • Tedarikçi Gelişimi ve Raporlama

Proje Danışmanlık Süresi: 1 Yıl

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

 

2 günlük Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satın alma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 

Satınalma Yönetiminde Minimum Sipariş Miktarı Sorunu Nedir?

Minimum Sipariş Miktarı Sorunu Nedir

Satınalma Yönetiminde Minimum Sipariş Miktarı Sorunu Nedir?

Prof. Dr. Murat ERDAL 

Bu yazımda satınalma yönetiminde özellikle belirli ürün kategorilerinde yaşanan;

  • Minimum sipariş miktarı (minimum order quantity) sorunu nedir?
  • Tedarikçiler neden minimum sipariş miktarı talep eder?
  • Alıcı ve satıcı tarafta öne çıkan senaryolar nelerdir?
  • Minimum adetlerdeki siparişler üzerine müzakere edilebilir mi?
  • İhtiyaç fazlası elimizde kalan malzeme (atıl stok) ne olacak?

sorularını inceleyeceğim.

Minimum Sipariş Miktarı Sorunu NedirMinimum Sipariş Miktarı, alıcı-tedarikçi ilişkilerinde sıklıkla gündeme gelen bir konudur. Tedarikçi, alıcıdan gelen malzeme (parça) talebi için bir alt sınır belirtir. Bu alt sınırı işaret eden bir sipariş büyüklüğü (örneğin en az 5.000 adet)  ya da parasal bir tutar (en az 20.000 TL) olabilmektedir.

Minimum Sipariş Miktarı, sektöre, faaliyet alanına, ürüne (malzemeye) ve firmalar arası ilişkinin geçmişine göre değişebilmektedir. İmalat sektörlerinde üretilmesi gereken parçanın niteliği (kalitesi) ve niceliği (miktarı) önem kazanır. Tüm sektöre sunulan standart bir ürün söz konusu olduğunda zaten sipariş hemen cevaplanır. Fakat müşteri talepleri özgün, ürün özellikli (karmaşık) ve üretimi ilave işlemler gerektiriyorsa ek maliyetler oluşur. Tedarikçi bu noktada katlanacağı maliyetleri; iş gücü, makine, genel giderler, zaman, vd. hesaplayıp ona uygun bir teklif sunmaktadır.

Satıcı ilişkilerinde de benzer durum yaşanabilmektedir. Sektörün tamamında bilinen bir ürün grubunda her gelen müşteri talebine göre ürünü bölme, kesme ya da ayrıştırma yapılamamaktadır. Perakende mağazalar haricinde ürün piyasaya sunulduğu şekli ile bir bütün olarak satın alınmak zorundadır. Müzakere edilmesi son derece zordur. Satıcı ayrıştırılmış (paketi açılmış, bölünmüş ya da kesilmiş) artık ürünü hızlı bir şekilde satamayacağını gayet iyi bilir. Rafta bekleyen ürün birer maliyet kalemidir.

Satın Alma Eğitimi Tedarik Satın Alma Eğitimi Tedarik
Eğitim teklifi almak için : egitim@satinalmadergisi.com

Konuya minimum sipariş miktarına etki eden faktörleri inceleyerek başlayalım.

Bu yazının toplam uzunluğu 5 sayfadır. Tam erişim için profesyonel üyelik gerektirmektedir.
Hesap Oluştur

Şirketler için Eğitim Hizmetleri:

Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda ileri seviye eğitimleri incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdfEğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru teklifi almak için egitim@satinalmadergisi.com talebinizi iletebilirsiniz.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ MAKALELERİ
-> Prof. Dr. Murat ERDAL

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

BASBAŞ, Almanya’nın 4 Büyük Kentinde Yatırımcılarla Görüştü

E Satınalma Yazılımı Haber Basbaş Almanya Görüşmeleri

Basbaş, Almanya’nın 4 Büyük Kentinde Yatırımcılarla Görüştü

E Satınalma Yazılımı Haber Basbaş Almanya GörüşmeleriBatı Anadolu Serbest Bölgesini yabancı yatırımcılara tanıtmak için atağa geçen BASBAŞ, Almanya’da yoğun bir tanıtım programına başladı.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin katkıları ile gerçekleşen BASBAŞ’ın Almanya’daki tanıtım programı kapsamında Başkent Berlin, Avrupa’nın en büyük liman kentlerinden Hamburg, Bremen ve Stutugart’da ülkenin önde gelen iş örgütlerinin temsilcileri ile toplantılar gerçekleştirildi.

Özlem Güler Atliman, Ümit Murat Güner ve Ümit Yalçın’dan oluşan BASBAŞ yöneticileri, Berlin’de Alman Sanayi Federasyonu (Federation of German Industries), Berlin Türkiye Büyükelçiliği, Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası, Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Derneği (The German Mittelstand- German Association for Small and Medium Sized Businesses) yöneticileri ile yapılan toplantıların ardından Hamburg’a geçerek burada da Türkiye Başkonsolosu, Hamburg Ticaret Odası Dış İlişkiler Sorumlusu ve Hamburg İş Kulübü (Hamburg Business Clup) yöneticileri ve Türkiye’de yatırımları bulunan, yatırım planları yapan bazı firmaların yöneticileri ile görüştüler. BASBAŞ ekibi Almanya turu kapsamında daha sonra Bremen ve Stutgart kentlerine geçerek, bu bölgelerin önde gelen iş örgütleri ile toplantılar gerçekleştirdi.

BASBAŞ olarak ülkeye yabancı yatırım kazandırmak için Batı Anadolu Serbest Bölgesini yurt dışında tanıtmaya ağırlık verdiklerini söyleyen BASBAŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Dr. Faruk Güler, bu çalışmalara bölgeye ilgisi yüksek olan Alman yatırımcıları odağa alarak başladıklarını vurguladı. Almanya’daki toplantılarda genel olarak Türkiye’nin stratejik ve jeopolitik konumunun sağladığı avantajlar ve güçlü üretim altyapısı ile kalifiye insan kaynağı hakkında bilgi verildiğini belirten Dr. Faruk Güler, “Arkadaşlarımız Almanya’nın 4 önemli kentinde gerçekleştirilen toplantılarda, serbest bölgelerin sağladığı teşvik ve avantajları anlattıktan sonra, BASBAŞ özelinde lokasyon avantajları, operasyonel üstünlükler, sunulan hizmetlerin kalitesi, bölgede yatırım süreçlerinin nasıl en kısa sürede tamamlandığı konularını Alman iş insanlarına anlatma fırsatını buldular. Bu tür toplantıların uluslararası yatırımcıların Türkiye’deki fırsatları daha iyi değerlendirmelerine olanak tanıyacağına inanıyoruz” dedi.

Alman Şirketlerin Türkiye’ye İlgisi Devam Ediyor

Dr. Faruk Güler, AB ile olan ekonomik bağlarının Türkiye’yi birçok açıdan Alman şirketleri için cazip yatırım yeri yaptığını belirterek, şunları söyledi: “Türkiye Avrupalı şirketler için çok kapsamlı tedarik ve yatırım imkânları sunmaktadır. Türkiye’nin dinamik özel sektörü de ülkemizin cazibesini arttırıyor. Almanya, Türkiye’ye yapılan doğrudan yabancı yatırımlarda hem yatırımların yapıldığı süre hem de yatırım yapan şirketlerin sayısı bakımından lider konumdadır. Yatırımların büyük payını, uzun vadeli yatırımlar oluşturmaktadır. Türkiye’deki faaliyetleri sanayi üretiminden, her türlü ürün ve hizmetlerin pazarlanmasından, perakende ve toptancılığa kadar birçok sektöre uzanan Alman şirketlerinin ülkemizde yatırım yapma isteği hala devam etmektedir. Biz de bu nedenle Batı Anadolu Serbest Bölgesinin yurt dışındaki tanıtımı konusunda bu ülkeye özel önem veriyoruz.”

Türkiye’nin Avrupa, Asya ve Orta Doğu pazarlarının kesişim noktasında yer alan konumunun Alman yatırımcılara ticaret ve dağıtım açısından büyük avantajlar sunduğunu vurgulayan Dr. Faruk Güler, sağladığı vergi avantajları ve gümrük muafiyetleri ile yatırımcıların maliyetlerini önemli ölçüde düşürerek kâr marjlarını artıran serbest bölgelerin de Alman yatırımcıların yakın markajında olduğunu söyledi. Dr. Faruk Güler, şöyle konuştu: “Serbest bölgelerdeki bürokratik süreçler, genel ticaret ortamına göre daha hızlıdır. Yatırımcılar bu bölgelerde işletmelerini kısa sürede kurarak, bina yatırımı dahi yapmalarına gerek kalmadan pazara daha hızlı girebiliyor. Türkiye’nin Avrupa başta olmak üzere dünyanın en önemli ticaret merkezlerine en hızlı ve kolay ulaşım ağları üzerinde bulunması sayesinde Çin ve Rusya’nın olduğu kadar Alman yatırımcıların da Batı Anadolu Serbest Bölgesine ilgileri yüksek. Biz de bu ilgiyi yatırıma dönüştürmek amacıyla yatırımcının ayağına giderek, bölgemizi en iyi şekilde tanıtıyoruz. Bu çalışmalarımız başka ülkeleri de kapsayacak şekilde yaygınlaşacaktır. “

Basbaş Almanya Görüşmeleri (4)

Basbaş Almanya Görüşmeleri (1)

“Sessiz İşe Alım” (Quiet Hiring)

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem “sessiz İşe Alım” (quiet Hiring)

“Sessiz İşe Alım” (Quiet Hiring)

Sibel ZALOĞLUSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem “sessiz İşe Alım” (quiet Hiring)

İş Dünyasında Özellikle Z Kuşağı ile Yeni Gündem Olan Kavramlara Devam…

Son yıllarda Z kuşağının çalışma hayatına girmesi ile, çalışma hayatı ile ilgili yeni kavramlarda ortaya çıkmış oldu. Bu önemli kavramlar arasında “Quiet Quitting, Quiet Firing, Quiet Hiring, kavramları sosyal medyada çok fazla önümüze çıkar oldu.

Tüm bu kavramlar; ABD’de bir Tik Tok kullanıcısının, geçen sayımızda sizlerle paylaştığım makalemdeki “Sessiz İstifa” fikrini bir videoyla paylaşması ile gündeme oturmuştu. Bu gelişmeye istinaden, her gün daha fazla genç çalışan, özellikle Z kuşağı ve Y kuşağının son yıllarda doğan çalışanları bu akıma katılmaya başladı. Hatta tükenmişlik sendromuna girdiklerini ya da işten bıkmış, sıkılmış olmalarından sosyal medyada sürekli bahsetmeleriyle sürekli güncel devam ediyor.

Bu gelişmelerle, paylaşımlarla tabi ki “Sessiz istifa” nın ardından başka bir kavram olan “Sessiz işten çıkarma” da çok konuşulmaya başlandı.

Bu kavram da işverenlerin çalışanları resmi bildirim yapmadan, kendisi ile işten çıkarılacağını paylaşmadan ve kıdem tazminatı ödemek zorunda kalmadan işten çıkarmasının bir yolu olarak geçiyor. Aslında özetle bu terim çalışanların kendilerinin isteği ile ayrılmalarını sağlamak amacıyla, işi çalışanlar için tatsız hale getiren davranışlar bir nevi mobbinge giriyor.

Okuyunca çok haince gelen bu davranışı maalesef birçok küçük firmanın yanında global büyük firmalarda uyguluyor. Bu konuya da detaylı olarak ayrıca diğer dergi sayılarımızda yer vermeyi planlıyorum tabi…

Ancak bugün sizlerle paylaşmak istediğim bu olumsuz kavramların dışında yeni bir kavram daha bulunuyor. Nedir bu kavram dediğinizi duyar gibiyim. “Sessiz İşe Alma” (Quite hiring).

“Sessiz İşe Alma” birçok firma tarafından da uygulanan, çok duyulmayan, ancak benim de çalışma hayatım ve danışmanlığım boyunca birçok firmada desteklediğim, kullandığım son derece etkili olan bir işe alım stratejisi.

Firmalarda oluşan yeni pozisyona, en doğru çalışanı bularak, seçerek işe almak oldukça önemli. Özellikle de çok sayıda olumlu, olumsuz yüzlerce özgeçmiş tarayıp, inceleyerek seçilen cv ler ve yapılan sayısız mülakatlar göz önüne alındığında, her yönü ile ciddi bir zaman kaybı ve riskli bir görev ortaya çıkmaktadır. Riskli diyorum, evet. Ya aday yanlış aday olursa… Bu olasılığı bence birçok meslektaşım ile birlikte düşünmek bile istemeyiz. Bu sonuca varmamak için, sadece gerekli beceri ve deneyime sahip olmakla kalmayıp aynı zamanda şirketin değerlerini ve vizyonunu da benimseyip, sahip çıkacak doğru kişiyi bulmak büyük önem taşımaktadır. İşte bu düşünce ile mükemmel çalışanı sessizlik içinde bulmanın bir yolu da Sessiz İşe Alım…

Evet, doğru duydunuz. “Sessiz işe alım”, işe alım sektöründeki çoğu pozisyon için, yeni ve etkili stratejik hızlı ve güvenilir bir yöntem.

Bu yöntemin anlamı; birçok küçük ve büyük ölçekli firma, kendi çalışanları arasından, dışarıya çıkmadan, şirketindeki açık olan pozisyonlara yetkinlikleri ve kişisel özellikleri uygun olan adayları belirleyerek yerleştirme yapmaları demek. Bu işe alım Stratejisi her yönü ile kazançlı. Hem çalışanlar hem işveren kazanmış oluyor. Şirketler çalışanlarına verdikleri değeri gösterme fırsatı bularak, kariyer planlamalarına destek olmuş oluyor. Çalışanlarda şirketlerinde alanlarında uzmanlaştıkça belli yıllardan sonra alanlarında tıkanıp, daha üst pozisyonlara aynı şirketinde ulaşamayacağı kaygısından kurtularak dışarıda iş aramaya gereksinim duymamış oluyorlar. Kendilerini değerli hissederek, aidiyet duyguları daha da artmış oluyor. Tüm bu artıların yanında şirket açısından da önemli yeni açılan pozisyonlarına en az maliyetle işine sadık, aidiyet duygusu yüksek, alanında profesyonel çalışanlar istihdam edilmiş oluyor. Bu uygulama ile yeni maliyetlerin en düşükte kalması sağlanıyor, oryantasyon programları, verilecek eğitim, gelişim hizmetleri de maddi ve manevi, ayrılacak zaman da dahil harcanacak iş gücünü ve işveren riski de daha aza indirgenmiş oluyor.

Doğru Sessiz İşe Alım Nasıl Yapılır?

Sessiz işe alım, geleneksel işe alım yöntemlerine göre aday deneyimine ve değerlerine öncelik veren bir işe alım sürecidir. Süreç, herkese açık iş ilanı içermeden bunun yerine çalışanların görüş ve mesleki yetkinliklerinin kişisel becerilerinin, işi ne kadar uygun olup, olmadıklarını, görev tanımın ve iş içeriklerini yapıp, yapamayacaklarını içerir. Bu yaklaşım ile amaç geleneksel işe alım uygulamalarının kaosu olmadan mükemmel adayı bulmaktır. Sessiz işe alım sürecinde önce şirket içi adaylar gözden geçirilerek uygun gözüken uzun aday listesi yapılarak işe başlanır. Bu listede özellikle iş ve görev tanımları, yetkinlikler ve kişisel özellikler ayrıntılı olarak gözden geçirilerek, uygun adaylar belirlenip kısa liste oluşturulmalıdır. Bu kısa listedeki tüm adaylar, yeni pozisyonun gerektirdiği tüm kriterlere göre incelenip, (eğitim, kıdem, gelişime açıklık, liderlik veya yöneticilik vasfı, yabancı dil gereksinimi, mesleki alanda bilgi, birikimi, vb.)  Değerlendirilerek uygun aday seçimi yapılmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri, torpile açıklık olmaması, ikinci önemli konu ise, adayın tüm üst yöneticilerle birlikte seçilmesi, şeffaf tüm çalışanların gelişmelerle ilgili bilgilendirildiği bir ortam yaratarak, ortak karar verilmesidir.

“Sessiz İşe Alım” ın İşleyiş Süreci ve Yararları Nelerdir?

  • İşveren ve yöneticilerin, potansiyel çalışanların tüm özelliklerini inceleyerek, çalışanlarını daha iyi tanımasını sağlar. Bu özellik “Sessiz İşe Alım” ın en önemli başlangıç basamağıdır.
  • Çalışanlar arasında sıkı İletişim Kanalları Oluşturulmasını sağlar. Çalışanlarla şirketin misyonu ve vizyonu doğrultusunda hedeflerin ve güncel kararların, yapılanmanın, değişimin vb. şeffaf bir şekilde iletişim kurulmasını sağlayarak, güven duygusu oluşturarak, aidiyet duygusunu artırır.
  • Çalışanlarla bağlantıda olarak şirket içinde oluşabilecek veya oluşan iş ve gelişim fırsatları paylaşılmış olur. Bu durum değerli ve kaybedilmemesi gereken uzun soluklu çalışanlar için kendi şirketlerinde kariyerlerine basamak olabilecek uygun pozisyon ve fırsatlar çıkabileceğini göstererek, onların dışarıda iş aramalarına, farklı şirketlerdeki kariyer atamalarına özenmelerini engellemiş olur.
  • Çalışanlara özellikle Sessiz İşe Alım pozisyonları ve/veya listedeki adaylara sürekli geri bildirim verilmesi çalışanlardaki olumlu motivasyonu artırır, kendilerini sürekli geliştirmeye çalışmaları konusunda tetikler.
  • Çalışanlar, sessiz işe alım sürecinde verilen görevler aracılığıyla deneyim ve yeteneklerini geliştirme fırsatı bulurlar.
  • Hatta çalışanlardan bazıları, bulunduğu pozisyondan memnun değilse, istediği pozisyona geçebilme fırsatı yakalayarak, mutlu çalışan kazanışmış olur.
  • İşe alım yapacak bölüm çalışanları için mülakat süreci için harcanan zamandan tasarruf edilmesini sağlar.
  • Süreç boyunca daha sağlam bir ekip ruhu oluşturularak, şirket içinde başarı her alanda kaçınılmaz olur, bu durum hedeflere olumlu yansır.

Konuyu toparlamak gerekirse Z kuşağının çalışma hayatına girmesi ile birlikte birçok yeni kavram, trend, vaka adına her ne diyeceksek… çok çeşitli tanımlar duymaya devam edeceğiz. Bu vesile ile çoğumuzun, çocuğu, torunu yeni nesil genç arkadaşlarımıza aramıza hoş geldiniz diyerek, onlarla başarı dolu yolculuklara birlikte devam edeceğimiz için şahsım adına mutlu olduğumu belirtmek isterim.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem “sessiz İşe Alım” (quiet Hiring)Sessiz İşe Alım için ise her yönüyle desteklediğim, işveren ve çalışan açısından oldukça verimli bir uyguladığım bir işe alım süreci olduğunu vurgulamak istiyorum.

Sağlık ve sevgiyle kalın.

Sibel ZALOĞLU

Afet Yönetiminin Yol Haritası NADMEX’te Çizildi

Lojistik Süreç Yazılımı Nadmex Afet Fuarivezirvesi

Afet Yönetiminin Yol Haritası NADMEX’te Çizildi

Lojistik Süreç Yazılımı Nadmex Afet FuarivezirvesiTG Expo kuruluşlarından Sektörel Fuarcılık ve İstanbul Teknik Üniversitesi organizatörlüğünde afetlere karşı mücadele stratejilerinin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen NADMEX – Afet Yönetimi Fuarı ve Zirvesi’nde dünyadan ve Türkiye’den alanında uzman isimlerin katılımıyla afet yönetiminin yol haritası oluşturuldu. İstanbul Fuar Merkezi’nde üç gün boyunca 12 oturumda 45’ten fazla ve 20 Expert Talks programında 20’yi aşkın konuşmacıyı ağırlayan NADMEX’in ilk yılında 80’in üzerinde katılımcı firma ve 7 bin 456  ziyaretçi yer aldı. Fuardaki oturum ve tatbikatlar, son günde de ilgiyle takip edilirken TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel, NADMEX’in 2025 yılında büyüyen bir program ve daha fazla uluslararası konuşmacının katılımıyla gerçekleştirileceğini ifade etti.  

Sektörel Fuarcılık ve İstanbul Teknik Üniversitesi organizatörlüğünde akademi, kamu, özel sektör ve STK’lardan afet yönetimi konusunda uzman uluslararası duayen isimleri tek çatı altında buluşturan NADMEX – Afet Yönetimi Fuarı ve Zirvesi’nin ilk yılı tamamlandı. 2-4 Ekim tarihleri arasında “Hayat Değerlidir” sloganıyla gerçekleştirilen NADMEX’te afet yönetimindeki en yenilikçi ürünler ve çözümler ziyaretçilerle buluşurken afet yönetimi alanında en önemli konuların, gelişmelerin ve stratejilerin ele alındığı oturumlar, Expert Talks programı ve Tatbikat Alanı etkinlikleri katılımcılarla buluştu. Fuar ilk yılında 80’in üzerinde katılımcı firma ve 7 bin 456 ziyaretçiyi ağırladı.

Nadmex Afetfuarivezirvesi 4

2025’te Yeniliklerle Gelecek

Afet farkındalığını artırmak sloganıyla çıktıkları yolculukta NADMEX – Afet Yönetimi Fuarı ve Zirvesi’nin toplumun her kesiminden yoğun ilgiyle karşılandığını ifade eden TG Expo Genel Müdürü Cem Şenel, “Son yıllarda yaşadığımız acı sonuçlarla karşılaştığımız afetlerin ardından akademi, kamu, özel sektör ve STK’lar ile birlikte yol haritası çizmeyi önemli bir sorumluluk olarak gördük. Bu noktada birçok sektörü kapsayan afet yönetimi üzerine yoğunlaşarak oluşturduğumuz NADMEX’in ilk yılında birçok arama kurtarma ekibi ve STK’yı ağırladık. Aynı zamanda fuar afet sonrası süreçlerde ve afet yönetiminde kullanılan teknik ekipmanları, erken uyarı sistemleri gibi teknolojik çözümleri üç gün boyunca sergiledi. Önümüzdeki yıl gerçekleştireceğimiz fuarda daha fazla konuşmacı ve firmaya ev sahipliği yapmak için çalışmalarımıza şimdiden başladık. Tabii bunu yaparken nitelikten hiçbir zaman ödün vermeden fuarın sürdürülebilir başarısını da dikkate alacağız. Bunun için önümüzdeki yıl  ürün gruplarımızı genişletiyor ve yurt dışından yeni iş birlikleri ile daha da büyüyor olacağız.

Sosyal Yapılanma Süreci Ele Alındı

Lojistik Süreç Yazılımı Nadmex Afet FuarivezirvesiFuarın son gününde “Afet Sonrası Uzun Dönem İyileşme Süreci” başlıklı keynote oturumunda konuşan Doshisha Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Shigeo Tatsuki, bir afetin ardından bölgedeki insanların iyileşme sürecini, afetten etkilenen bireylerin hangi koşullarda ve nasıl normal hayatlarına dönebileceğini ve buna paralel olarak gerçekleşen sosyal yeniden yapılanma sürecini ele aldı. Günün alanında uzman konuşmacılarını buluşturan oturumları arasında ise “Afetlerde Geçici Barınma, Lojistik ve Afet Yönetimi”“Altyapı Sistemlerinin Afetlere Hazırlığı” ve “Afet Yönetiminde Finansman Stratejileri” yer aldı.

“Lübnan Saldırısı Tedarik Zinciri Saldırısıdır”

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Lübnan Saldırısı Tedarik Zinciri Saldırısıdır

“Lübnan Saldırısı Tedarik Zinciri Saldırısıdır”

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Lübnan Saldırısı Tedarik Zinciri SaldırısıdırLübnan’da yaşanan pager ve telsiz saldırılarının siber saldırı değil, tedarik zinciri ve elektronik saldırı olduğunu söyleyen Fatih Zeyveli, tek çözümün milli yazılım ve yerli ürün üretimi olduğunu açıkladı. Tedarik zinciri saldırılarının teknolojiyle entegre olduğunda ne kadar tehlikeli boyuta ulaştığını gösterdiğini söyledi.

Lübnan saldırısının bir tedarik zinciri saldırısı olduğunu söyleyen Zeyveli, yapılan saldırıların teknoloji kullanılarak yapıldığında ne kadar tehlikeli olacağını dünyaya gösterdiğini söyledi.

Türkiye’nin yerli ve milli üretimde hiç olmadığı kadar iddialı olduğu ve ihracat rekorları kırdığı bir dönemde siber güvenlik uzmanları Türkiye’deki şirketlere hayati bir uyarı yaptı: Dijital güvenlik risklerinizi bilin ve önlemini almazsanız üretiminiz durabilir. Emekleriniz zarar görebilir.

Devletler, endüstri liderleri, sektör temsilcileri, büyük işletmeler, KOBİ’ler, yeni kurulan girişimler daralan ekonomide kendi alanını oluşturmak ya da genişletmek için adeta savaş veriyor.

Saldırıların, savaşların ve hatta sömürünün önemli kısmı artık gerçek dünyada yapılmıyor. Sanal dünyada yapılan devletler arası savaşların yanında, kurumlar ve şirketler arasında yapılan endüstri savaşları, pazar edinme mücadeleleri ve kritik yenilikleri ele geçirme saldırıları hiç olmadığı kadar yükseliyor.

2024 Kimlik Avı Durum Raporu’na göre her yıl her 100 işletmenin 69’una fidye yazılımı bulaştığını ortaya koyduğunu açıklayan Türkiye’nin dönüşüm liderlerinden BeyazNet CEO’su Fatih Zeyveli, Türkiye’nin yerli ve milli ürünlerinde ve ihracatında hızla büyürken saldırılara karşı önlem almazsa bu hakimiyetini siber güvenliğe kaybedebileceği konusunda uyardı.

Envanterinizi Bilin, Riskinizi Fark Edin ve Yönetin

Daha karmaşık saldırılar, sıfır gün denilen bilinmeyen güvenlik açıklarının keşfedilmesi, fidye yazılımının yayılması, devletler arası tehditler ve internete bağlı nesnelerin açıklarıyla mücadele giderek zorlaşıyor. Bu duruma dikkat çeken Zeyveli, kurumlara önerilerini şöyle sıraladı:

“Kurumların envanterinin ve olası güvenlik açığı profilinin iyi çıkartılması gerekiyor. Birçok kurum firewall ve antivirüs ile tehditleri tamamen bertaraf ettiğini düşünüyor. Nasrettin Hoca’nın türbesi gibi kapıyı koruyarak güvenliğimizi sağlayacağımızı düşünüyoruz. Yaşanan zaafiyetlerin %44’ü mevcut sistemlerin yanlış konfigüre edilmesinden kaynaklanıyor. Risklerimizi bilmeden önlemlerimizi alamayız. Tüm kurumların regülasyon bakışı ile teknik kontroller yapıp olası risklerini belirlemesi gerekiyor. BeyazNet veya benzeri uçtan uca siber güvenlik olgunluk analizinin yapılması yaşanabilecek kayıpları büyük oranda engelliyor. En azından Deepinfo benzeri bir ASM ürünü dışarıya açık servislerin, teknolojilerin ve risklerin kolayca tespit edilmesi mümkün.”

Kötü Amaçlı Yazılımda En Büyük Hedef Yeni Türkiye

Kurumların güvenlik açığı profilinin iyi çıkartılması gerekiyor. Risk değerlendirmesi, saldırı yüzeyi analizi, etkili azaltma stratejileri ve kaynakların önceliklendirilmesiyle güvenlik açıklarının azaltılması büyük önem kazanıyor. İyi bir analiz ve sağlıklı yaşayan bir sistemin kurulması ile siber güvenlik mümkün.

Kötü amaçlı yazılımların birçoğu özellikle Ash Trojan dünya çapında en çok Türkiye’deki kullanıcıları hedefledi. Fidye yazılımları dünyada en çok Türkiye’yi vurdu.

Çalışanlarınızı Acilen Eğitin

Bilişim uzmanlarına göre, yaşanan olayların %80’i kurum- çalışanlarından kaynaklanıyor, ancak çoğu çalışan güvenlik risklerinden haberdar bile değil. Her dört kurumdan üçü iş e-postaları ihlaline maruz kalırken bunların sadece 1’i kullanıcılarını eğitti.

Açık Kaynak Yazılıma Geçin

Lisanslı yazılımlar saldırıların kolay hedefi olduğu için T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin kamu kurumlarına geçiş için talimat verdi. Milli şirketlerde daha az hedef olmak için açık kaynak kodlu yazılımlara geçmesi öneriliyor. Topluluğu güçlü açık kaynak uygulamaları çok hızlı güncelleniyor, bu da uygulamaların daha güvenli olmasını sağlıyor.

Fidye Ödeyerek Verilerinizi Geri Almak Yetmiyor!

Türkiye’de fidye yazılım mağduru şirket sayısının giderek arttığı görülüyor. Ancak fidye ödeyip bilgilerini alan kurumların çoğu birkaç ay sonra benzer saldırıyı bir daha yaşıyor. Bu da fidye yerine siber güvenlik sistemlerinize yatırım yapmanın önemini ortaya koyuyor.

Türkiye’de Risk Tahmin Edilenden Daha Fazla

Siber güvenlikte dünyada en hızlı kendini geliştiren finans sektörü olurken, durumu kötüleşen ise tarım ve inşaat sektörleri oldu. Havacılık ve finansal hizmetler sektörü en dirençli sektörler arasındayken eğitim, eğlence ve yeme-içme sektörü en kötü durumda görünüyor. Türkiye’de ise, 10 kurumdan sadece 1-2’sinin siber güvenlik önlemleri aldığını söyleyen Zeyveli, yerlileşen ve millileşen Türkiye’nin tahmin edilenden daha büyük bir risk altında olduğunu söyledi.

Her Üç Saldırıdan Biri Güvenlik Açığından

Son kullanıcının 2023 yılında raporladığı yaklaşık 2 milyon benzersiz tehdidin yarısı kimlik bilgisi avı türünde saldırıları içeriyor. Kötü amaçlı yazılım, bankacılık, bot, uzaktan erişim, dosya indirme, hırsızlık, spam, anahtar, arka kapı, fidye, telefon, ödeme dolandırıcılığı olarak sıralanıyor. Diğer yandan, her 100 saldırının 66’sı güvenlik açığından, 24’ü hedefli saldırıdan, 9’u kötü amaçlı yazılımdan, 12’si nesnelerin interneti saldırılarından kaynaklanıyor.

Kayıt Formu

Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.