Türk ihracatçılar Çin’in prestij fuarına hazırlanıyor

Tedarik Zinciri Danışmanıı

Çin Uluslararası İthalat Fuarı (CIIE) 2024 başvuruları devam ediyor

Türk firmalar Çin Fuarına yoğun katılım göstermeli

Türk ihracatçılar 2024’de yüksek bir katılımla Çin’e Türkiye çıkarması yapacak 

Türk ihracatçılar Çin’in prestij fuarına hazırlanıyor

Türk ürünlerimizi Çinli dostlarımıza tanıtmayı sabırsızlıkla bekliyoruz

Tedarik Zinciri DanışmanııÇin ile dış ticaret açığımızın azaltılması; Türk ürünlerimizin Çin’de tanıtılması ve marka imajının güçlendirilmesi amacıyla 05-10 Kasım 2024 tarihlerinde Çin/Şanghay’da 7. kez düzenlenecek; dünyanın en büyük ithalat fuarı ve Çin’in en prestijli fuarı olan “CIIE – Çin Uluslararası İthalat Fuarı 2024” Türkiye Milli Katılım organizasyonu 5. kez Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) organizatörlüğünde gerçekleştirilecek.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Fuar, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından bizzat planlanan, önerilen ve teşvik edilen önemli bir etkinliktir. CIIE’nin dünya çapında ilk ithalat temalı ulusal düzeydeki fuardır. Çin’in en prestijli fuarı olup, dünyanın en büyük ithalat fuarı olma özelliği ile de başta Asya Pasifik bölgesi olmak üzere birçok yabancı katılımcının ilgi odağı olan bir fuardır. Bu nedenle firmalarımız için markalarını tanıtması, genel anlamda Türk marka imajımızın güçlendirilmesi ve yoğun ve verimli ikili iş görüşmeleri gerçekleştirilecek olması nedeniyle firmalarımızın fuara katılımı büyük önem taşımaktadır. 2023 yılında Çin’e ihracatımız 3,3 milyar dolar, Çin’den ithalatımız 44,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yaklaşık 41,6 milyar dolar dış ticaret açığımız var. Bu açığı kapatmak için çalışıyoruz ve bu Fuarın bu açığın kapanmasına ülkemiz lehine katkı sağlayacağını umuyoruz. EİB olarak, Çin pazarındaki çalışmalarımıza 2019 yılında başladık.” dedi.

Başkan Eskinazi, “Ege İhracatçı Birlikleri’nde 2019 yılını “Çin Yılı” ilan ettik. Birliğimiz bünyesinde ‘Çin Takımı’ kurduk. Bu ekip mesailerinin çoğunu Çin’e harcamakta. İhracatçılarımızı Çin pazarının sunduğu fırsatlardan haberdar etmek ve Çin e-ticaret platformlarıyla tanıştırmak amacıyla “Hedef Pazar: Çin” seminerleri düzenledik. Kasım 2022’de üyelerimiz için “Çin Mini MBA Sertifika Programı” düzenledik. İhracatçılarımızı Çinli ithalatçılar ile buluşturmak için alım heyetleri organize ettik. ICBC Türkiye Bankası ile Mutabakat Zaptı imzaladık. Çin Gıda Maddeleri, Yerli Ürünler ve Hayvansal Yan Ürünler Ticaret Odası (CCFNA) Mutabakat Zaptı imzaladığımız önemli kurumlardan bir diğeridir. Wechat hesapları oluşturduk. Çin’in popüler e-ticaret platformlarında da bölgemizin ürünlerini tanıtmak için çalışıyoruz. Dünyanın en büyük doğal taş fuarı olan “Xiamen International Natural Stone” fuarına da uzun yıllardır milli katılım düzenliyoruz. Ocak ayında Ticaret Bakanlığımız tarafından düzenlenen ve Pekin Büyükelçimizin başkanlığını yaptığı, ülkemiz iş dünyasının üst düzey temsilcilerinden oluşan Pekin ve Urumçi Heyet Programına katıldık.” diye konuştu.

Jak Eskinazi, “Mayıs ayında Ticaret Bakanlığımızın desteğiyle “Çin E-ticaret Ekosistemi ve TP Modellerini” tanıtmak amacıyla bir “E-Ticaret Ticaret Heyeti Programı” düzenledik. Alibaba Group, Tmall, JD-Com, Pinduoduo, Red gibi Çin’in önemli e-ticaret platformlarıyla birebir toplantılar yaptık. Haziran ayında Urumçi’deki “8. Çin-Avrasya Expo” Fuarı’nda ülkemizin ticari potansiyelini biz tanıtacağız. Çin’in önde gelen dernek / STK ve Ticaret Odaları ile kurduğumuz sağlam networklerimizi geliştirmek adına Birliğimizde sık sık Çinli Bürokratlar/Dernek Başkanları ve temsilcileri ile toplantılar gerçekleştirmekteyiz. Çinli muhataplarımız sosyal medya hesaplarından bu Fuara Türk girişimcilerini beklediklerini bizzat paylaşıyorlar. İki ülke ticari ilişkilerinin yoğunlaştığı bugünler Çin pazarında yer almak için en uygun zamanlar. Kasım ayındaki Fuar için çok heyecanlıyız. Şanghay’da buluşmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.” dedi.

2023 yılında, toplam 360.000 m2’lik sergi alanında gerçekleşen ve 128 ülkeden 3.400 firma ve 394.000’den fazla profesyonel ziyaretçinin katıldığı, 154 ülkeden katılımcı ve 72 ülke pavilyonunun yer aldığı CIIE Fuarında (www.ciie.org) “Hizmetler, Otomobil, Akıllı Endüstri ve Bilgi Teknolojileri, Tüketici Ürünleri, Medikal Ekipmanlar ve Sağlık Ürünleri, Gıda ve Tarımsal Ürünler adı altında “Business Exhibition” holleri bulunmaktadır.

Fuarla ilgili her türlü bilgi için ciie@eib.org.tr adresine mesaj gönderebilirsiniz.

 

UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE GÜNÜ’NDE YEŞİLAY’DAN ÇAĞRI

Yeşilay Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi

26 HAZİRAN UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE GÜNÜ’NDE

YEŞİLAY’DAN ÇAĞRI: “Biz Sizin İçin Buradayız.  Uyuşturucu Madde Bağımlılığından Kurtulmak İçin Yedam’a Gelen On Binlerce İnsan Yaşama Yeniden Tutundu.”

Yeşilay Sürdürülebilir Tedarik Zinciri EğitimiTürkiye’nin köklü sivil toplum kuruluşlarından Yeşilay, 26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Toplantıya ev sahipliği yapan Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, uyuşturucu kullanımının küresel bir halk sağlığı sorunu olduğunu, artan uyuşturucu kullanımının endişe verici boyutlara ulaştığını söyledi. Dinç, “uyuşturucu madde bağımlılığından kurtulmak için Yeşilay Danışmanlık Merkezlerine başvuran on binlerce insan bağımsız bir hayata merhaba dedi.”

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1987 yılında 26 Haziran’ı “Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” olarak kabul etmesinden bu yana, her yıl 26 Haziran’da bu küresel soruna karşı farkındalık yaratmak ve dayanışmayı güçlendirmek için birçok etkinlik ve kampanya düzenleniyor.

Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, bu kapsamda basın mensuplarıyla bir araya geldi. 25 Haziran Salı günü Yeşilay’ın genel merkez binasında yapılan toplantıda,Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç Türkiye’de ve dünyada uyuşturucu kullanımıyla ilgili istatistiksel veriler paylaştı.

“Dünyada artan uyuşturucu kullanımı endişe verici boyutlarda.”

Doç. Dr. Mehmet Dinç
Doç. Dr. Mehmet Dinç

Doç. Dr. Mehmet Dinç toplantıda şunları ifade etti:“2023 yılında Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi tarafından yayımlanan Avrupa Uyuşturucu Raporu’na göre esrar, Avrupa’da en yaygın tüketilen yasa dışı uyuşturucu madde olmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin 2023’te yayımladığı Dünya Uyuşturucu Raporu’na göre ise 2021’de dünya genelinde 15-64 yaş aralığındaki her 17 kişiden biri uyuşturucu kullanıyor. Aynı raporda, dünya genelindeki uyuşturucu kullanımının son 10 yılda yüzde 23 arttığını görüyoruz. Dünya genelindeki bu artış endişe verici bir boyutta.”

“Yeni maddeler riski artırıyor.”

“2022 yılının sonunda, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi 930 yeni nesil psikoaktif madde izlendiğini bildirdi. Bu maddelerin 41 tanesi Avrupa’da ilk kez rapor edilmiş,” diyen Doç. Dr. Mehmet Dinç,yeni maddelerin riski daha da artırdığını söyledi. Dinç,sentetik uyarıcıların ve daha az bilinen maddelerin potansiyel sağlık risklerinin önemli bir başlık olduğunu, sentetik uyuşturucu maddelerin kolay erişilebilirliğinin bu sorunun yaygınlaşmasında önemli rol oynadığını ve bu konuda acil önlemler alınması gerektiğini vurguladı.

Kadınlarla erkekler arasındaki makas kapanıyor.

T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının 2023’te yayımladığı ‘Türkiye Uyuşturucu Raporu, Eğilimler ve Gelişmeler’ başlıklı raporda,2022 yılında tedavi gören hastaların tedavi gördükleri madde türlerine göre dağılımları incelendiğinde;%37,4’ünün eroinden (2021 %43), %37,8’inin metamfetaminden (2021 %25,6), %7’sinin esrardan (2021 %11,6) tedavi olduğu görülüyor. Tedaviye başvuran hastaların yaş ortalaması ise 29,45.

Uyuşturucu kullanımında kadınlar ile erkekler arasındaki makasın kapandığına da dikkat çeken Dinç, “Madde Kullanıcıları Profil Analizi 2022 Yılı Narkolog Raporu’nda örneklemin cinsiyetine baktığımızda,%93,8’i erkeklerden, %6,2’si kadınlardan oluşmaktadır. Bu sonuç bir önceki yıl ile karşılaştırıldığında, örneklemin cinsiyeti bakımından kadınlarda artış yaşandığını göstermektedir” diyor.

“Yeşilay olarak hedefimiz bağımsız gençlik kültürü oluşturmak.”

Uyuşturucunun ilk olarak %75’lik oranla arkadaş veya yakın çevreden temin edildiğini söyleyen Doç. Dr. Mehmet Dinç, parçalanmış veya iletişim problemleri yaşanan ailelere mensup çocuklardauyuşturucu kullanma riskinin yüksek olduğunu söyledi:

“Uyuşturucu madde kullanmaya başlama yaşı bakımından 15-24 yaş döneminin en riskli grup olduğu söylenebilir. Bu noktada gençlerin sağlıklı ilişkiler kurmasıçok önemlidir. YEDAM verilerine göre, madde kullanımı olanların %87,6’sının arkadaş çevresinde uyuşturucu veya yoğun alkol kullanımı bulunmaktadır.

Yeşilay olarak bağımsız gençlik kültürü oluşturmayı çok önemsiyor, bu konuda YeşilayFest başta olmak üzere birçok etkinlik düzenliyoruz.2019 yılında hayata geçirdiğimiz Okulda Bağımlılığa Müdahale Programı da, Türkiye’nin okul temelli ilk ve tek müdahale programı olma özelliğini taşıyor. Bu kapsamda bugüne kadar 5 bin 994 öğrenciyle görüşüldü.”

Bağımlılıklar ruh sağlığını da etkiliyor.

Toplantıda madde kullanım bozukluklarının ruh sağlığı sorunlarıyla ilişkisini de ele alan Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç,“Kenevir kullanım bozukluğuna bağlı şizofreni oranı son 50 yıldır artmakta. Özellikle genç erkekler arasında kenevir kullanım bozukluğu ve şizofreni arasında bağlantı kuran güçlü kanıtlar bulunuyor. Buna göre 21-30 yaş arası erkekler arasında, kenevir kullanım bozukluğuna bağlı önlenebilir şizofreni vakaları %30’a kadar ulaşabilir. 2021 yılında kenevir kullanım bozukluğunun önlenmesi, 16-49 yaş arası erkeklerde şizofreni vakalarının yaklaşık %15’ini önleyebilirdi” dedi.

Madde bağımlılığı ile suça yatkınlık arasında ilişki var

Madde bağımlılığı ile suça yatkınlık arasında açık bir ilişki var. Dolayısıyla madde bağımlılığıyla mücadele, toplumu, toplumsal huzuru korumak açısından da önemli. Narkolog 2023 Profil Analizi’ne göre, örneklemin %50,7’si, haklarında farklı bir suçtan adli işlem yapıldığını ifade etmiştir. Farklı suçlardan adli işlem gördüğünü söyleyen örneklemin %52,7’sinin cinayet, darp, yaralama gibi kişilere karşı suçlar, %37,9’unun ise hırsızlık, yağma gibi mala karşı suçlara karıştığı belirlenmiştir.

“YEDAM’a kurulduğu günden bu yana 1 milyon 183 bin çağrı geldi.”

Doç. Dr. Mehmet Dinç,Yeşilay’ınbağımlılık tedavisinde biyolojik, psikolojik, sosyal, aile ve iş hayatı gibi tüm alanları kapsayacak bütüncül bir yaklaşım izlediğini söyledi.

“Ülkemizin bütün illerinde ve KKTC’de ücretsiz danışmanlık ve tedavi hizmeti veren Yeşilay Danışmanlık Merkezlerimiz, madde kullanımı sorunu yaşayan bireylere ve yakınlarına destek oluyor. YEDAM, kadrosundaki uzman klinik psikologlar ve sosyal hizmet uzmanlarının iş birliğinde, bağımlılıklarını yenmek isteyen bireylere ve ailelerine ücretsiz psikososyal destek hizmeti veriyor. YEDAM’a kurulduğu günden bu yana 1 milyonu aşkın çağrı geldi.

Bursa ve Diyarbakır’da bulunan 40 yataklı Rehabilitasyon Merkezlerimizde alkol veya madde kullanan danışanlara ücretsiz yatılı tedavi hizmeti sağlıyoruz.Bursa Rehabilitasyon Merkezimizde yatışı onaylanan danışan sayımız 65, Diyarbakır Rehabilitasyon Merkezimizde yatışı onaylanan danışan sayımız 88. Bu sene içerisinde Kayseri’de de yeni bir rehabilitasyon merkezimiz hizmete girecek.Uyuşturucuyla mücadele hepimizin sorumluluğunda. Bu soruna ancak birlikte ve kararlılıkla çalışarak çözüm bulabiliriz.”

Yeşilay Hakkında

1920 yılında faaliyetlerine başlayan, dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşlarından biri olan Yeşilay; insan onurunu ve saygınlığını temel alır. Tüm toplumu ayrım gözetmeden zararlı alışkanlıklardan korumak için çalışır. Millî ve ahlaki değerleri önceler. Ulusal ve uluslararası düzeyde önleyici ve rehabilite edici halk sağlığı ile savunuculuk çalışmaları yürütür. Alkol bağımlılığıyla mücadele hedefiyle kurulmuş; kuruluşundan günümüze bağımlılık türleri artıkça Yeşilay’ın tüzüğüne yeni çalışma alanları eklenmiştir. Alkolden sonra; tütün, madde, kumar ve teknoloji bağımlılığı mücadele alanlarına dâhil olmuştur.

Türkiye genelinde 120 Yeşilay şubesi, dünya genelinde 97 Ülke Yeşilay’ı bulunmaktadır. 2015 yılında kurulan Yeşilay Danışmanlık Merkezleriyle (YEDAM) bağımlı bireylere ve yakınlarına ücretsiz ayaktan psikososyal destek hizmeti verilmektedir. Türkiye’nin 81 ili ve KKTC’de olmak üzere toplam 107 YEDAM bulunmaktadır. YEDAM’a 115 Danışma Hattı üzerinden ulaşılabilmektedir.

Türkiye’ye özgü bir bağımlılık rehabilitasyon sistemi olan her biri 40’ar yataklı Yeşilay Rehabilitasyon Merkezleriyle Bursa ile Diyarbakır’da alkol ve madde bağımlısı bireylere yatarak hizmet verilmektedir.

Toplumu bağımlılıklardan korumak ve bilinçlendirmek için yaptığı çalışmalarından dolayı Yeşilay, 1934 yılından bu yana “Kamuya Yararlı Cemiyetler” arasında yer almaktadır. “Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) Özel Danışmanlık Statüsü”ne ve “Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı (EFQM) Türkiye Mükemmellik Ödülü”ne sahiptir.

 

 

Lojistik Sektörü, Ekonomik Refahın Anahtarını Elinde Taşıyor

Lojistik Sektörü

Lojistik Sektörü, Ekonomik Refahın Anahtarını Elinde Taşıyor

2010 yılından beri sürekli artarak her geçen yıl rekorlara imza atan İhracatımız, güçlü ekonomilere sahip pek çok ekonomide görüldüğü gibi, ekonomik büyüme rotamızın ana eksenini oluşturmaktadır.

Lojistik SektörüAncak, gerek küresel ekonomideki durgunluk, enerji krizi, yüksek enflasyon gibi sorunlara, özellikle ülkemizi çevreleyen bölgede yaşanan savaşlar ve siyasi gerginliklerin yarattığı ekonomik etkiler de eklendiğinde, ihracat artışımızın hız kesmesi maalesef kaçınılmaz.

Hizmet ihracatımıza baktığımızda ise, 2023 yılında ilk kez 100 milyar dolar rakamına ulaşıldığını ve Türkiye lojistik sektörü olarak buna 10 milyar doların üzerinde hizmet ihracatı geliriyle katkı sağladığımızı görmekteyiz. 2024 yılının ilk 4 ayına ilişkin Merkez Bankası rakamlarına baktığımızda, geçen yılın aynı dönemine göre lojistik hizmetleri ihracat gelirlerimizde % 5,1 artış kaydettiğimizi (sektörümüzün sadece 4 ayda sağladığı döviz geliri 3,5 milyar dolara çıkmıştır), bu şekilde ilk 4 ayda % yaklaşık % 50 azaldığı kaydedilen cari işlemler açığının azalmasına sektörümüz tarafından katkı sağlanmaya devam edildiğini görüyoruz.

Tabi ki bu rakam, sektörümüzün ülkemiz ekonomisine katkı bakımından taşıdığı potansiyeli asla yansıtmıyor.

Bugün sadece karayoluyla, 2023 yılı itibarıyla yakın coğrafyalara 105 milyar dolarlık mal ihracatımızı taşıyoruz. Pandemi krizi sonrasında başta ana ihracat partnerimiz olan Avrupa Birliği olmak üzere, dış ticaret ve tedarik zinciri politikalarını “yakın bölgelere”, Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında ise “yakın ve dost coğrafyalara” odaklayan ihracat pazarlarımızı güçlendirmek ve ayrıca çeşitlendirmek zorundayız.

Bunu da, halihazırda ülkemizi Küresel Lojistik Performans Endeksinde son birkaç yılda 9 sıra yukarı çıkaran “etkin lojistik hizmet kabiliyetlerimizi”, etkin yatırımlarla destekleyerek başarabileceğimize inanıyoruz.

Sürekli dile getirdiğimiz bir husus var; Lojistik sektörünün gelişimini destekleyen ve stratejik öncelikleri arasına alan ülkeler, günümüzde uluslararası pazarlardan daha fazla pay alıyor, küresel değer zincirlerine daha iyi entegre oluyor ve ihracata yönelik daha fazla doğrudan yabancı yatırım çekiyor.

2023 yılında 264,2 milyar dolar cari fazla veren Çin’in, ihracatını desteklemek için lojistik bağlantılara verdiği önemi ve muazzam yatırımlarını Kuşak-Yol Projesi kapsamında Asya-Pasifik, Afrika ve Avrupa’dan 60 civarında ülke ile etkin ulaşım koridorları kurmak için 8 trilyon dolara yakın bütçe ayırmasından görebiliriz.

Türkiye olarak bizim de, 2024 yılı için 267 milyar dolar olarak hedeflenen mal ihracatı hedefimizin ve 110 milyar dolar olarak hedeflenen hizmet ihracatı hedefimizin gerçekleşmesi için, ihracatımızı mevcut ve potansiyel hedef pazarlarına en rekabetçi lojistik hizmetlerle ulaştırmanın yöntemlerini hep birlikte bulmak zorundayız.

Mevcut jeopolitik konumumuzun verdiği avantajları kullanabilmek için dış ticaretimizin lojistik altyapısını Kamu-STK-Özel Sektör paydaşları olarak el ele vererek tamamlamamız şart.

Elbette, ulaştırma altyapılarına ayırdığımız yüksek bütçeli yatırımların, inşa edilen köprüler, otoyolların yaratacağı ekonomik getiri yüksek olacaktır.

Ancak bu yatırımların, ülkemizin Avrupa-Asya arasındaki ticaretin sürdürülebilirliği için taşıdığı stratejik önemin, bölgemizde yaşanan son gelişmelerle giderek öne çıktığı bu dönemde, uluslararası ticarete etkin ve güvenilir bir transit koridor olarak hizmet sunabilmemiz için mevzuat ve ticareti kolaylaştırıcı uygulamalarla desteklenmesi şart.

Bu anlamda, ulaştırma ve gümrük mevzuatımızın bu yatırımların gerisinde kalmaması, AB-ABD yaptırımlarının ve bölgesel konjonktürünün etkileriyle ülkemize yönelen ticaretin geçişini kolaylaştıracak uygulama ve standartları hızla devreye almamız, bir anlamda son zamanlarda çok benimsenen “Coğrafya, kaderdir” sözünü, üstat Yunus Emre’nin “Kader, gayrete aşıktır” sözü ile yeniden değerlendirmemiz gerekiyor.

Bugün ihracatçılarımızın rekabet gücünü sınırlayan “gümrük ve sınır beklemeleri” sorununu, profesyonel tır sürücülerimiz ve taşımacılık firmalarımız için adeta çileye dönüşen ve iş yapamaz hale getiren “vize temin sorunu”nu AB ve Orta Asya ülkelerinde kaliteli ve uygun fiyatlı Türk mallarını ve hammaddelerini bekleyen üreticiler, kullanıcılar ve ticaret erbabını bu kaliteden mahrum bırakan “transit kota ve ücretleri” sorununu Kamu-STK-özel sektör işbirliğinde üreteceğimiz hızlı ve etkin çözümlerle ortadan kaldıramadığımız takdirde, coğrafyamızın bize sunduğu ticaret avantajlarını yitirmemiz söz konusu.

Dijitalleşme, teknoloji, süreç iyileştirmeleri, tüm taşıma modları arasında etkin işbirlikleriyle hayata geçirilecek Ro-Ro, Ro-La ve intermodal lojistik projeleri ve merkezleri ve uluslararası anlaşmalarla kazanılmış haklarımızın korunmasına yönelik daha etkin bir ticari diplomasi hareketi gibi, tüm erişilebilir kaynak ve yatırımları, halihazırda sektör firmalarımızda mevcut olan “lojistik kabiliyetler” ile birleştirerek, kısa zamanda, 2023 yılı itibarıyla yakın coğrafyalara karayoluyla gerçekleştirdiğimiz 105 milyar dolarlık mal ihracatını, 200 milyar dolara; toplam ihracatımızı ise önümüzdeki beş yılda 500 milyar dolar ve üzerine çıkarma fırsatımız hala mevcut.

Tüm dünya ekonomileri için söz konusu olan ekonomik sıkıntıları aşmak ve tüm vatandaşlarımızın layık olduğu ekonomik refah düzeyini sağlamak için, sektörümüzün sunduğu potansiyel çok büyük.

Bu potansiyeli, ülkemizin mevcut konjonktürde kilit konumda olduğu Uluslararası Hazar Geçişli Orta Koridor, Zengezur Koridoru ve Kalkınma Yolu gibi uluslararası taşımacılık koridorlarının etkinleştirilmesi için liderlik rolünü üstlenerek, ticari diplomasi faaliyetlerini bu doğrultuda yoğunlaştırarak gerçeğe dönüştürebiliriz.

Ülkemizin uluslararası ticarette ve tedarik zincirlerinde daha fazla paya sahip olması için, devletimizce sektörümüze sağlanan desteklerin artırılarak devam etmesinden, taşımacılarımızın ve ihracatçılarımızın önüne çıkan lojistik engellerin aşılmasına yönelik çalışmaların sürdürülmesinden alacağımız güçle, Türkiye Lojistik Sektörü olarak, biz de tüm gayretimizi her şart ve koşulda seferber etmeye hazırız.

Şerafettin ARAS
UND Yönetim Kurulu Başkanı

Entertech’ten Muhteşem Fırsat! TÜBİTAK BİGG Yatırım Programı 2024 Yılı 2. Çağrı

Mobil Uygulama Geliştirme Hizmeti
Entertech’ten Muhteşem Fırsat! 
TÜBİTAK BİGG Yatırım Programı 2024 Yılı 2. Çağrısı İçin Ön Başvuruları Almaya Devam Ediyor! 
 
Girişimci ruhunla teknoloji odaklı buluşların dünyayı değiştirsin! Kendi şirketini kur ve hayallerini Mobil Uygulama Geliştirme Hizmetigerçeğe dönüştür! 
Entertech İstanbul Teknokent, TÜBİTAK Girişimcilik Destek Programı (BiGG Yatırım) ile teknoloji odaklı iş fikirlerinizi gerçeğe dönüştürme imkanı sunuyor. 
Girişimcilere 900 Bin TL yatırım desteği ve BiGG Mükemmellik Mührü bu linkin ardında sizleri bekliyor.
Hayallerine inan, hemen başvur  https://forms.gle/KQpHmk9WQYbcJ5KA7👉
 
Programa Kimler Başvurabilir?
  • Öğrenci, mezun ve akademisyenler
  • Daha önce Teknogirişim veya 1512 desteği almamış kişiler
  • Şirket ortağı olmayan kişiler
Akademisyenler İçin Büyük Fırsatlar:
  • Akademisyen girişimcilere ekstra puan verilmektedir, bu da araştırmalarını ticarileştirmek ve geniş kitlelere ulaştırmak isteyenler için önemli bir avantajdır.
Desteklenen Tematik Alanlar:

 

  • Enerji ve temiz teknolojiler
  • Sağlık ve iyi yaşam
  • Sürdürülebilir tarım ve beslenme
  • İletişim ve sayısal dönüşüm
  • Akıllı ulaşım ve akıllı üretim sistemleri
Son başvuru tarihi: 03.07.2024
Sorularınız için bizimle iletişime geçin: esraavci@entertech.com.tr

Carry Trade Ülkemize Ne Getirir, Ne Götürür?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Carry Trade ülkemize Ne Getirir, Ne Götürür

Carry Trade Getirdikleri

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Carry Trade ülkemize Ne Getirir, Ne GötürürCarry Trade için ülkemize şöyle fayda sağladı, böyle fayda sağladı diye cümleme başlarsam, neredeyse ben de inanacağım Carry Trade’nin ülkemize yarar getirdiğini

Tamamen yerden yere vurmamak gerekirse, Carry Trade şu anda ülkemize bol bol emanet döviz getirdi. Emanet dövizler.

Bu dövizlerin ülkemizde kalıcı yatırımcı olmadığını kısa bir süre sonra ülkemiz para piyasaları ile vedalaşacağını biliyoruz. En azından şu günlerde emanet de olsa sıcak hem de sıcacık para içimizi ve piyasalarımızı ısıtıyor.

Carry Trade neler getiriyor?

Mantığımı zorluyorum ama Carry Trade’nin getirdiği pek bir şey göremiyorum. Bir adım daha gideyim; ülkemize bir şey getirmiyor.

Eeee, ben burada Carry Trade’nin ülkemize getirdiklerini ve faydalarını anlatmaya çalışıyorum ama pek de bir şey yazamadım.

Olsa dükkan sizin olsun. Ne faydası var Allah aşkına

Yok öyle mi?

Carry Trade Götürdükleri

Yukarıdaki satırlarda zorlandım ve yanlış ifade de kullanıp Carry Trade’nin kalbini de kırmak istemedim. Ama bu kısımda Carry Trade götürdükleri konusunda çok yazacaklarım var.

Bana sorarsanız (lafa bak yahu; zaten bana soruyorlar) Carry Trade’nin ülkemizden götürdüğü çok şeyler var;

  • Ülkemizin servetini ve kaynaklarını götürüyor. Carry Trade’nin altına kırmızı halı serip ülkemize adeta davet ettiğimiz Carry Trade için ülkemizin finans sürecinin yolunu değiştirdik. Sırf Carry Trade gelsin diye döviz kurunu sabit tutup, faizleri yükseltip Carry Trade sahiplerine yüksek kazanç verdik ve ülkemiz kaynakları bir anlamda Carry Trade spekülatörlerine verildi.
  • Yüksek faiz, sabit kur ile ihracatçının nefesini kestik. Bana bir tane ihracatçı gösteriniz ki bu sabit kurlardan ve yüksek faizden memnun olduğunu söyleyen. Bir tane ihracatçı söyleyiniz ki bu piyasalarda ihracat rakamlarını arttırmış olsun. Tabii DİR – Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ithalat & ihracat yapan tacirlerimizi istisna tutuyorum.
  • İhracat işleri azalan ihracatçılarımız işlerini azaltıp gerekirse eleman azaltma yoluna gidecekler
  • Carry Trade ülkemizde istihdam yaratmıyor, işyeri kurmuyor, fabrika tesis etmiyor,
  • Carry Trade bir koyup iki alıyor ve ülkemizi terk ediyor
  • Carry Trade’in refah ve bereket getirdiğini düşünmüyorsanız tıpkı benim gibi düşünüyorsunuz demektir.
  • Carry Trade için el freni çekilen dövizin hareket etmemesi sağlandı ve piyasanın dengesi bozuldu; ihracat azaldı, ithalat patladı, faizler şahlandı hem de “Nas”’a rağmen
  • Carry Trade ülkemizi terk ederken ülkemize ve piyasalara refah yerine dert bırakıp, arkasına bakmadan gidecektir.

Carry Trade İçin Söylenecek İyi Söz

Doğrusu benim aklıma hiç gelmiyor. İyi söz olsa hiç çekinmeden söylerim. Yerden yere vurdum şu Carry Trade işlemlerini. Carry Trade yapanlar elbette beni sevmeyecek.

Carry trade gidici mi?

Şimdilik değil. Gördüğüm odur ki tüm yaz boyunca istesek de istemesek de Carry Trade ile yaşamaya devam edeceğiz.

Carry trade hız kesmiyor

Yabancıların Türk bankaları ile yaptığı swap miktarı 10 Mayıs haftasında 4,6 milyar dolar artış gösterdi.

Kaynak; https://www.bloomberght.com/carry-trade-hiz-kesmiyor-2353005

Carry Trade’yi Anlatırken için daraldı… Allah bu yazıyı okuyanlara sabır ihsan eylesin.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Carry Trade ülkemize Ne Getirir, Ne GötürürReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Kuantum Hackathon Yarışması Başvuruları Devam Ediyor

Dijital Pazarlama çözümleri

Dijital Pazarlama çözümleriKuantum Hackathon Yarışması Başvuruları Devam Ediyor

Kuantum teknolojileri kullanılarak sağlık sektöründe yenilikçi çözümler üretmek için düzenlenecek olan Kuantum Hackathon Yarışması başvuruları devam ediyor.
Yarışma ile katılımcıların kuantum hesaplama tekniklerini kullanarak akciğer bağışçı eşleştirmelerine yenilikçi çözümler geliştirmesi, genç mühendislerin geleceğin kritik teknolojilerinden birisi olan bu alana ilgisinin artırılması, bu alanda bilgi sahibi olmalarının ve kendilerini geliştirmelerinin teşvik edilmesi, kuantum farkındalığının kamuoyunda oluşması ve duyurulması, kuantum konusunda bilgili gençlerin birbirleriyle tanışmasına ve bu ekosistemin büyüyüp gelişmesine katkı sağlanması hedeflenmektedir.
Son başvuru tarihi: 30 Haziran 2024

Akbank Gençlik Akademisi Fellowship Programı’nın Başvuruları Devam Ediyor

Akbank Satış Mühendislerine özel Eğitimler

Akbank Gençlik Akademisi 

Fellowship Programı’nın Başvuruları Devam Ediyor

Akbank Satış Mühendislerine özel EğitimlerAkbank Fellowship Programı’nın yeni dönemi için birinci aşama başvuruları açıldı. Programa, 18-25 yaş arası tüm üniversite öğrencileri 28 Haziran’a kadar başvuru yapabilecek. Ekim ayında başlayacak olan programda gençler, 10 ay boyunca sürdürülebilirlikten sosyal etkiye, tersine mentörlükten sosyal girişim tasarlama ve sanat gezilerine kadar farklı konu ve alanlarda eğitim ve etkinliklere katılacak.

Akbank Gençlik Akademisi çatısı altında gençler için gençlerle birlikte tasarlanan bir öğrenme topluluğu olan Akbank Fellowship Programı’nın yeni dönem birinci aşama başvuruları açıldı. Programa, 18-25 yaş arası tüm üniversite öğrencileri 28 Haziran’a kadar başvuru yapabilecek.

Pinar Anapa
Pınar ANAPA

Akbank için gençlerin özel bir yeri olduğunu belirten Akbank İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Pınar Anapa; “Eğitimden girişimciliğe, sanattan finansal çözümlere kadar geniş bir çerçevede gençler ile birlikte projeler üreterek, onları her alanda desteklemeye ve hayallerini gerçekleştirebilmeleri için yol arkadaşlığı yapmaya devam ediyoruz. 2021 yılında gençlerin eşit ve kapsayıcı fırsatlarla geleceğe hazırlanması için hayata geçirdiğimiz Akbank Gençlik Akademimiz de son 3 yılda Türkiye’deki 208 üniversitenin tamamından 150 bini aşkın gence eğitim, mentorluk ve deneyim fırsatları sundu. Akademimizin tamamlayıcı programları kapsamında; Sanat ve İyi Olma Hali serileri, Akbank Kampüste, Düşünce Kulübü ve Fellowship gibi birbirinden farklı programlarla gençlerin kariyer yolculuklarına eşlik ediyoruz. Akbank Fellowship Programı ile de her yıl 20 genç 10 aylık bir yolculuğa dahil oluyor. Bu yolculukta onları Akbanklı liderlerle tersine mentorluk süreçleri, sosyal girişim tasarlama, uluslararası eğitimler ve ilham buluşmaları gibi etkinliklerle buluşturuyoruz. 18-25 yaş arası tüm üniversiteli gençlerimizi Akbank Fellowship Programı’na katılmaya davet ediyoruz ” dedi.

Gençlerle birlikte daha iyi bir dünya ve iş ekosistemini tasarlama amacıyla oluşturulan Akbank Fellowship Programı, gençlere 10 ay boyunca dopdolu bir program sunuyor. Akbank Fellowship Programı’nın katılımcıları birbirinden farklı disiplinlerde pozitif etki yaratmak amacıyla bir keşif yolculuğuna çıkıyor. Bu keşif süreci tersine mentörlükler, eğitimler, akran öğrenmesi, sosyal girişim tasarımları, ilham buluşması, networking ve birlikte yaratma süreçleriyle yine gençlerle tasarlanmış ve sınırların olmadığı bir topluluk alanı oluşturuyor.

İnşaat Geçen Yıla Göre Yavaşladı

İnşaat Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi

İnşaat Geçen Yıla Göre Yavaşladı

İnşaat Sürdürülebilir Tedarik Zinciri EğitimiHazır Beton Endeksi 2024 Mayıs Ayı Raporu’na göre, nisan ayında eşik değerin altına düşen Faaliyet Endeksi yeniden pozitif tarafa geçmiştir. Yılın ilk dört ayında negatif tarafta seyreden Beklenti ve Güven Endeksleri mayıs ayında bir önceki aya göre yükselmiş görünse de hâlâ eşik değerin altında görünmektedir. Endekslerdeki bir önceki aya göre oluşan bu artış Hazır Beton Endeksi’ni eşik değerin üzerine çıkarmayı başaramamıştır.

Geride bıraktığımız mayıs ayında tüm endeksler geçen yılın aynı ayına göre azalmış durumdadır. En fazla daralma Faaliyet Endeksi’nde görünmektedir. Her ne kadar Faaliyet Endeksi mayıs ayında eşik değerin üstünde konumlansa da, endeksin geçen yıla kıyasla gerilemiş olması kritiktir. Beklenti ve Güven Endeksi’nin düşük kalması Faaliyet Endeksi’nin önümüzdeki dönemde artış trendine giremeyeceğine işaret etmektedir. Tüm endekslerdeki gerileme Birleşik Beton Endeksini de aşağı çekmiştir.

Yavuz Isik
Yavuz Işık

Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Nisan ayında eşik değerin altına düşen Faaliyet Endeksi mayıs ayında yeniden pozitif tarafa geçmiştir. Eşik değerin üstünde konumlansa da, Faaliyet Endeksi’nin geçen yıla kıyasla gerilemiş olması kritiktir. Beklenti ve Güven Endeksi’nin düşük kalması Faaliyet Endeksi’nin önümüzdeki dönemde artış trendine giremeyeceğine işaret etmektedir.” dedi.

İnşaat sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulunan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Bir önceki yılın aynı ayına göre, nisan ayındaki ipotekli konut satışlarındaki %67,5’lik azalma, mayıs ayında %64 olarak devam etmiştir. Her ne kadar kredi faizleri mayıs ayında gerilemiş olsa da %60’ın üzerinde devam eden bir kredi faiz haddi ile konut sektöründe hareketlilik beklenmemektedir. Ekonomi yönetimi tarafından enflasyon ile mücadele programının oldukça sıkı bir şekilde uygulanıyor olması, yılın geri kalan kısmında politika faizinde aşağı yönlü ciddi bir hareket beklentisini ortadan kaldırmaktadır. Son çeyrekteki olası faiz indirimleri dahi sektörde beklenen hareketliliği getirmeyecektir.” dedi.

 

Otomotiv Satış Sonrası Yenileme Pazarı 8.85 Milyar Dolar’lık Büyüklüğe Ulaştı

Otomotiv Satış Mühendislerine özel Eğitimler

Otomotiv Satış Sonrası Yenileme Pazarı 8.85 Milyar Dolar’lık Büyüklüğe Ulaştı

Türkiye’nin Binek ve Hafif Ticari Araç Parkı 20,66 Milyonu Buldu

Türkiye Araç Parkının 4’te Biri 21 Yaş veya Üzerinde

2023 Yılında Yedek Parça Gelirinin Yüzde 25’i Lastik Satışından Geldi

Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS), sektörde bir ilk olarak satış Otomotiv Satış Mühendislerine özel Eğitimlersonrası yenileme pazarı için özel bir çalışma gerçekleştirdi. Frost & Sullivan’ın, OSS Derneği için hazırladığı Türkiye Otomotiv Satış Sonrası Yenileme Pazarının Stratejik Analizi, binek araç ve hafif ticari araç kapsamında sektörü mercek altına aldı. Rapora göre, araçları daha uzun süre tutma eğilimi, parktaki hafif taşıtlarda artış, finansal dalgalanma ve fiyat enflasyonu, özel nitelikli işgücünde düşük elde tutma oranı, kentten kırsala araç göçü ve iş çeşitlendirme (e-ticaret, elektrifikasyon ve düzenli bakım) gibi konuların Türkiye satış sonrası yenileme pazarını etkileyen başlıca trendleri olarak öne çıkıyor. Türkiye araç parkının, 2018 yılında 4,24 milyon hafif ticari araç, 12,4 milyon da binek araçtan oluştuğunu belirleyen raporda, 2024 yılı itibarıyla bu rakamların 5,13 milyon hafif ticari araç ve 15,53 milyon binek araç olacak şekilde yükseldiği belirtiliyor. Satış sonrası yenileme pazarının binek araç ve hafif ticari araç kapsamında 2023 yılı geliri, 6,466 milyar dolar olarak kayda geçti. Rapora göre 2028 yılında bu büyüklüğün 7,877 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Ağır ticari araç grubu da eklendiğinde 2023 yılı sonu itibarıyla satış sonrası yenileme pazarının geliri 8,85 milyar dolara ulaşıyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan OSS Derneği Başkanı Ali Özçete, “Türkiye’nin önde gelen sektörlerinden biri olan, aynı zamanda ihracatta yadsınamaz bir paya sahip otomotiv satış sonrası sektörünün, bugüne kadar yurt içi pazar büyüklüğünün ve pazardaki ürünlerin grup kırılımlarının resmi verilere dayandırılamıyor olması sektörümüzün en büyük eksikliği idi. OSS Derneği olarak nihai sonucuna ulaştırdığımız bu pazar büyüklüğü analizi sayesinde gerek yerli yatırımcıların sektörel kararlarına gerçek verilere dayanarak yön verebilmesini, gerekse de ülkemize yatırım yapmayı planlayan yabancı yatırımcının Türkiye pazarının gerçek potansiyeline vakıf olmasını ve bir anlamda yatırım için motive olmasını sağlamayı hedefledik” açıklamasında bulundu.

Türkiye otomotiv sektörü, 1950’li yıllarda başladığı yolculuğunda büyük bir mesafeyi geride bıraktı. Türkiye’nin başta Avrupa olmak üzere geniş bir coğrafyanın merkezinde olmasının desteğiyle hızlı bir büyüme sağlayan yerli otomotiv sanayi, çalışanların kusursuz üretim yeteneğiyle kısa sürede Türkiye’yi dünyanın önde gelen üretim merkezlerinden biri haline getirdi. Ana sanayinin tamamlayıcısı olan satış sonrası sektörü de bu süreçte büyük bir ivmeyle büyümeye devam etti.

Pazarı etkileyen mega trendler belirlendi

Ali Özçete
Ali Özçete

Dünyanın en büyük otomotiv markalarına birinci sınıf üretim yapma gücüne sahip satış sonrası sektörünün, sektörel bilgi eksikliği sebebiyle büyüklüğü tam olarak belirlenemiyor. Bu sorunu ortadan kaldırmak için harekete geçen Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS), sektörde bir ilk olarak satış sonrası yenileme pazarı için özel bir çalışma için kolları sıvadı. Pazar araştırma ve analizi konusunda dünyanın en büyük firmalarından Frost & Sullivan’ın OSS Derneği’nin talebiyle özel olarak hazırladığı Türkiye Otomotiv Satış Sonrası Yenileme Pazarının Stratejik Analizi, binek araç ve hafif ticari araç kapsımanda sektörü mercek altına aldı. Küresel trendler ve zorluklardan etkilenen Türkiye satış sonrası yenileme pazarının kapsamlı bir görünümünü ortaya koyan rapor, mevcut pazar büyüklüğünden büyüme tahminlerine, pazar dinamikleri ve eğilimlerinden pazarı etkileyen mega trendlere kadar pek çok konuyu masaya yatırıyor. Rapor sayesinde satış sonrası yenileme pazarının büyüklüğü ilk defa ölçülmüş oldu.

Türkiye’nin araç parkının yüzde 53’ü binek araç

Türkiye Otomotiv Satış Sonrası Yenileme Pazarının Stratejik Analizi’ne göre, araçları daha uzun süre tutma eğilimi, parktaki hafif taşıtlarda artış, finansal dalgalanma ve fiyat enflasyonu, özel nitelikli işgücünde düşük elde tutma oranı, kentten kırsala araç göçü ve iş çeşitlendirme (e-ticaret, elektrifikasyon ve düzenli bakım) gibi konuların Türkiye satış sonrası yenileme pazarını etkileyen başlıca trendleri olarak öne çıkıyor. Türkiye araç parkının, 2018 yılında 4,24 milyon hafif ticari araç, 12,4 milyon da binek araçtan oluştuğunu belirleyen raporda, 2024 yılı itibarıyla bu rakamların 5,13 milyon hafif ticari araç ve 15,53 milyon binek araç olacak şekilde yükseldiği belirtiliyor. Ağır ticari araçlar dahil toplam parkı ise 2023 sonu itibarıyla 28 milyon 740 bin 492 adedi buluyor. Bunun yüzde 53’ü binek, yüzde 15,6’sı pikap/kamyonet, yüzde 17,7’si motosiklet, yüzde 7,6’sı traktör, yüzde 3,3’ü kamyon, yüzde 1,7’si minibüs, yüzde 0,7’si otobüs, yüzde 0,3’ü de özel amaçlı araçlar. Binek araç parkının yüzde 15’i Renault, yüzde 10’u Fiat ve yüzde 10’u da Volkswagen markalarından oluşuyor. Hafif ticari araç tarafındaysa parkın yüzde 31’i Ford, yüzde 28’i Fiat ve yüzde 7’si de Renault modelleri olarak öne çıkıyor. Rapor, araç parkının ortalama yaşını da ortaya koydu. Buna göre parkın yüzde 24’ü 21 yaş ve üzeri, yüzde 22’si 0-5 yaş, yüzde 22’si 6-10 yaş, yüzde 19’u 11-15 yaş ve yüzde 13’ü de 16-20 yaş aracı araçlardan oluşuyor. 2020 yılında binek araçların ortalama yaşı 13,2, hafif ticari araçların ise 12,3 olarak kayda geçerken ağır ticariler dahil ortalama yaş 13 olarak belirlenmiş. 2023 sonu itibarıyla ise bu ortalamalar binek araçta 14,1, hafif ticari araçta 13,6 ve ağır ticari dahil toplam araç parkında ise 14’e yükselmiş durumda.

Binek araçlar yılda ortalama 18 bin 655 kilometre yapıyor

Türkiye araç parkının 2023 sonuna göre yüzde 31,7’si Marmara Bölgesi’nde yer alıyor. Diğer bölgeler ise sırasıyla şöyle: İç Anadolu yüzde 18,4, Ege yüzde 17,1, Akdeniz yüzde 15,7, Karadeniz yüzde 8,8, Güneydoğu Anadolu yüzde 5,2 ve Doğu Anadolu yüzde 3,1. Türkiye Otomotiv Satış Sonrası Yenileme Pazarının Stratejik Analizi, araç başına katedilen ortalama kilometreleri de ortaya çıkardı. 2024 itibarıyla binek araç başına yapılan yıllık kilometre 18 bin 665 olarak dikkat çekerken hafif ticari araçlarda bu mesafe 13 bin 438 olarak belirlendi.

Rapor ile OSS Derneği, Türkiye’de ilk kez satış sonrası yenileme pazarının büyüklüğünü ortaya koymuş oldu. Buna göre satış sonrası yenileme pazarının binek araç ve hafif ticari araç kapsamında 2023 yılı geliri, 6,466 milyar dolar olarak belirlendi. Ağır ticari araç grubu da eklendiğinde 2023 yılı sonu itibarıyla satış sonrası yenileme pazarının geliri 8,85 milyar dolara ulaşıyor. Raporda, Covid öncesi yıllarda azalan satışların, ikinci el araç bakım ve servis hizmetlerine olan ihtiyacın artmasına ve ortalama yaşın 14’ün üzerine çıkmasına neden olduğu belirtiliyor. Rapora göre 2023 yılında lastik satışından 1,59 milyar dolar, aküden 373,4 milyon dolar, yağ değişiminden 602 milyon dolar, frenden 535 milyon dolar, çarpışma elemanlarından 555 milyon dolar, şanzımandan 255 milyon dolar, filtrelerden 261 milyon dolar, soğutma sisteminden 120 milyon dolar ve aydınlatma ürünlerinden de 178 milyon dolarlık gelir elde edildi. Bu da satış sonrası yenileme pazarı cirosunun yaklaşık yüzde 25’inin lastik satışından elde edildiğini ortaya koyuyor. Bu rakamların 2028 yılında lastik satışında 2,03 milyar dolara, aküde 465 milyon dolara, yağ değişiminde 746 milyon dolara, frende 660 milyon dolara, çarpışma elemanlarında 620 milyon dolara, şanzımanda 286 milyon dolara, filtrelerde 318 milyon dolara, soğutma sisteminde 135 milyon dolara ve aydınlatma ürünlerinde de 206 milyon dolara ulaşması bekleniyor. Böylece 2028 yılında binek ve hafif ticari araç grubunda satış sonrası yenileme pazarının 7,8 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşması öngörülüyor.

20 yeni bayi zorunluluğu ile servis sayısı artacak

Otomobil Yedek ParçaTürkiye Otomotiv Satış Sonrası Yenileme Pazarının Stratejik Analizi’ne göre 2023 yılında 1510 adedi yetkili servis, 25 bin adedi bağımsız servis, 1480 adedi franchise ve zincir hizmetler, 12 bin 210 adedi de yetkili hasar onarım merkezleri olmak üzere toplam 40 bin 200 servis bulunuyor. 2028 yılı için beklenti ise toplam servis sayısında 44 bin 390 adede ulaşılması. Raporda, servis sayısının azalması beklenirken Asyalı elektrikli araç markalarına getirilen 20 yeni bayi zorunluğunun sayı olarak artışı teşvik edeceği belirtiliyor. Türkiye Otomotiv Satış Sonrası Yenileme Pazarının Stratejik Analizi aynı zamanda araç kullanıcılarının servis alışkanlıklarını da ortaya çıkardı. 0-3 yaş arası aracı olan kullanıcıların yüzde 97’sinin yetkili servisleri tercih ettiği belirlenirken bu oranın 3-5 yaşta yüzde 45’e 6-10 yaşta ise yüzde 5’e kadar gerilediği, 10 yaştan büyük araçların tamamımın servis ihtiyacını bağımsız garaj ve atölyelerde giderdiği ortaya çıktı.

Raporla ilgili değerlendirmelerde bulunan OSS Derneği Başkanı Ali Özçete, “Türkiye’nin önde gelen sektörlerinden biri olan, aynı zamanda ihracatta yadsınamaz bir paya sahip otomotiv satış sonrası sektörünün, bugüne kadar yurt içi pazar büyüklüğünün ve pazardaki ürünlerin grup kırılımlarının resmi verilere dayandırılamıyor olması sektörümüzün en büyük eksikliği idi. OSS Derneği olarak nihai sonucuna ulaştırdığımız bu pazar büyüklüğü analizi sayesinde gerek yerli yatırımcıların sektörel kararlarına gerçek verilere dayanarak yön verebilmesini, gerekse de ülkemize yatırım yapmayı planlayan yabancı yatırımcının Türkiye pazarının gerçek potansiyeline vakıf olmasını ve bir anlamda yatırım için motive olmasını sağlamayı hedefledik. Bu hedeflerle OSS Derneği olarak, Türkiye’de ilk defa satış sonrası pazar büyüklüğünün ölçülmesinde öncülük yapmaktan büyük gurur ve kıvanç duyuyoruz. Bugüne kadar tüm paydaşlarımız yurt içi sektör büyüklüğü için, elindeki bireysel verilerle ortalama bir değer hesaplamakta idi. Bugünden itibaren OSS Derneği’nin önderliği ve veri desteğiyle nihai sonuca ulaştırdığımız sektörel analiz sayesinde ülkemizi ulusal ve uluslararası platformda resmi verilerle dayandırarak tanıtma fırsatını tüm sektör paydaşlarımıza armağan ederken, ülkemiz ve otomotiv satış sonrası üretim ve dağıtım sektörü için hayırlı olmasını diliyoruz” dedi.

ERA Talents Bilgi Günü – 25 Haziran 2024

Satış Mühendislerine özel Eğitimler

25 Haziran 2024 günü 10:00-14:00 saatleri arasında Katılımın Genişletilmesi ve
Avrupa Araştırma Alanı’nın Güçlendirilmesi alanı (WIDERA) kapsamında açılan ERA Talents Satış Mühendislerine özel Eğitimlerçağrısı bilgilendirme ve deneyim paylaşımı günü düzenlenecektir. Etkinlik başta TÜBİTAK olmak üzere yaklaşık 10 farklı ülke WIDERA Ulusal İrtibat Noktaları tarafından ortak düzenlenmektedir. Etkinlik kapsamında Avrupa Komisyonundan yetkililer çağrı ile ilgili bilgilendirme gerçekleştirecek, HORIZON-WIDERA-2022-TALENTS-03-01 kodlu bir önceki ERA Talents çağrısında fonlanan projeler de deneyimlerini paylaşacaklardır.

Etkinliğe buradan kayıt olabilirsiniz.

ERA Talents çağrısının amacı, Widening Ülkelerine odaklanarak sektörler arası personel değişimi yoluyla Ar-Ge alanında sektörler arası işbirliğini teşvik etmektir. ERA Talents projelerinin bütçesinin proje başına 1-3 Milyon Avro olması ve 4 yıl sürmesi beklenmektedir. 2024 kodlu bu çağrıda 20 projenin desteklenmesi beklenmektedir.

Bu çağrıya başvuru yapmayı planlayan akademisyenlerimiz konu hakkında TÜBİTAK’ın Ulusal İrtibat Noktalarına ncperc@tubitak.gov.tr mail adresinden ulaşabilir.