Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu
Bilgi toplumu, bireylerin bilgiye ulaşmasının kolay olduğu ve bilgi kullanımının daha yaygın olduğu bir toplumdur. Bilgi toplumunun esası, bilginin üretilmesindedir. Bilgi toplumu; bilgi ve enformasyon teknolojisini öne çıkaran özelliği ile entelektüel sermayenin fiziksel sermayeden, öğrenmenin tecrübeden daha önemli olduğu, teorik araştırmaların uygulamalı araştırmalardan, değişimin ise çok hızlı bir şekilde yaşandığı ekonomik toplumlardır. Bilgi toplumu; yeni yöntemler ile düşünme, yönetme ve çalışmayı gerektirmekte ve ömür boyu sürekli eğitimin yaygınlaşması, bireylerin öğrenmesinden organizasyonların öğrenmesine doğru ilerleyen bir toplum olmayı sağlar.
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş, teknolojinin gelişip, çeşitlenmesi ve teknolojinin ana kaynağı olan bilginin daha yaygın kullanılması neden olmuştur. Sanayi toplumunda kişiler, kültürel ve zorunlu gereksinmelerini maddi ürünlerle karşılamaktadır. Bilgi toplumundaki bireyler ise bilginin üretimi, erişimi ve yaygınlaşması sayesinde ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Bu bağlamda, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinde en üst düzeyde bulunan, bireyin kendini gerçekleştirmesi, yeteneklerini geliştirmesi ve kendini kanıtlama gereksinimlerinin, en uygun biçimde karşılanabileceği bir ortam, bilgi çağı toplumunda oluşmaktadır.
Tarım toplumu, sanayi devriminin oluşturduğu ikinci dalga ile yerini sembolik bir değer olan paraya bırakmıştır. Üçüncü dalganın neden olduğu bilgi toplumunda ise anlık bir şekilde transfer olan bilgi, ekonominin soyut parasını oluşturmaktadır.
Bilginin esas fonksiyonu ve ana amacı, bilginin üretilmesidir. Bilginin itici gücü ise bilgisayar teknolojilerinin getirdiği dijital dönüşümdür. Buna göre dijital dönüşüm; bilgisayar teknolojisi ile enformatik değerlerin üretildiği, bilgi kaynaklı beşerî unsurların kullanıldığı, geleneksel üretim yöntemlerinin terk edilerek yerini elektronik işlemlere bıraktığı, her bireyin bilgi üretiminde rol oynadığı, dijital üretim, dağıtım ve tüketim kanallarının farklılık gösterdiği, yeni yatırım ve üretim alanlarının ortaya çıktığı ve bireyleri her alanda etkilediği bir süreç olmaktadır.
Bilgi toplumunda, yönetim biçimleri demokratik yönetim iken, üretim araçları ise otomasyona dayalıdır. Cari olan sektör ise, hizmet sektörüdür. Dijital dönüşüm iletişim türünü de etkilemiş olup, iletişimi de dijitalleştirmiştir. Bilgi toplumunda tüm süreçler dijitalleşmiş ve daha kullanışlı ve kolay ulaşılabilir bir duruma gelmiştir.
Bilgi çağında, geleneksel yönetim anlayışı yetersiz kalmaktadır. Bu yetersizliğin ana unsuru değişimdir. Bilgi toplumu yöneticileri, değişimin hızlI olduğu bu ortamda bilgi, beceri ve yeteneklerini artırmalı, yeni yönetim teknik ve araçları öğrenmeli ve bunları geliştirmelidir. Dijital dönüşüm ile birlikte organizasyon yapılarında, tüketici tercih ve beklentilerinde, teknoloji ve yenilik süreçlerinde organizasyon yönetimlerinin karşılaştığı bilgi erozyonu ve yıpranması olarak bilinen çözümlenmesi zor sorunlara neden olmuştur. Teknolojinin hızlı geliştiği ve dijital dönüşüm süreçlerinin artması, organizasyonların yönetim sistemlerinde güçlüklerle karşılaşılmasına sebep olmuştur.
Klasik yönetim yaklaşımında, iş veriminin yükseltilmesi için faaliyetlerin farklılaştırılması ve bölümlendirilmesi önemliyken, teknolojinin hızlı gelişmesi ve dijital dönüşümle birlikte bu bölümlenmiş işlevlerin koordinasyonu ve bütünleştirilerek düzenlenmesi gerekli olmaktadır.
Sanayi çağı organizasyonları daha az bilgili organizasyonlardan oluşmaktadır ve bu organizasyonlar sanayi toplumuna özgü olarak gelişmiştir. Az bilgili organizasyonlarda, tepe yönetiminde zihinsel etkinlik daha yoğun olmakta ve diğer yönetici ile iş görenler emek-yoğun olarak çalışmaktadır. Bilgi çağında, bilgi toplumu ekonomisi geçerlidir. Üçüncü dalga dönemi yani bilgi çağındaki tüm organizasyonlar, yönetim süreçlerinde ve işleyişlerinde bilginin rolünü düşünmeli ve elde ettikleri verileri değerlendirmelidir. Bilgi çağı organizasyonları sürekli öğrenmeli, yenilik ve değişime hazır olmalıdır. Bu nedenle, çağımızın organizasyon yönetimlerinde esas faaliyet bilgiyi; yöntem, süreç ve yaklaşımlara adapte etmelidir.
Organizasyonların sahip oldukları yetenek, beceri ve deneyimleri ile birlikte elde ettikleri bilgileri tanımlama ve işleme, bilgi yönetimi olarak ifade edilmektedir. Bu nedenle bilgi yönetiminin ana amacı, organizasyonların hayatta kalma süresini ve başarısını sağlamak amacıyla entelektüel sermaye birikimini artırmaktır. Bu amaçlara ulaşabilmek için organizasyonlar entelektüel sermayelerimi etkin olacak şekilde kurar, bunları depolar ve kullanımını sağlar. Bilgi yönetimi; kendisini oluşturan parçaların toplamından daha değerli, daha güçlü bir rekabet avantajı sağlamak için bir organizasyon oluşturmak, iş gören bireylerin uzmanlık ve bilgilerini ölçebilen, depolayan, bu bilgileri kullanan ve bu bilgileri ticarileştirebilen bir “öğrenen organizasyon” yaratma olarak ifade edilmektedir.
Bilgi yönetimi ve dijital dönüşüm ile organizasyonlar sorunlarını daha etkin ve hızlı bir şekilde çözmesini sağlamaktadır. Organizasyonlar dijital dönüşüm süreçlerinde bilgi yönetimini etkili bir şekilde yaparak birtakım faydalar elde ederler:
- Verimlilikte etkinlik sağlanır.
- Pazarda rekabet gücü artar.
- Organizasyonun sürdürülebilirliğini güçlendirir.
- Organizasyonun karlılığının artmasını sağlar.
- Ürün geliştirme süreçlerini iyileştirir.
- Organizasyonun bilgi, yetenek ve becerilerini geliştirir.
- Örgütsel öğrenmenin daha etkin olmasını sağlar.
- Organizasyonun karar alma süreçlerini etkinleştirir.
- İş görenler arasındaki iletişimi güçlendirir.
- İş görenlerin örgüte bağlılıklarının artmasını sağlar.
- Organizasyonun stratejik sorunlarına odaklanmasını sağlar.
Detaylı bilgiler için aşağıdaki kitabı okuyabilirsiniz.
Mert, G. (2019). Organizasyonlarda Dijital Dönüşüm ve Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Ed. Koçoğlu, E. ve Akman, Ö. Medya Okuryazarlığı ve Eğitimi, Pegem Akademi, Ankara