Bir insan neden ve nasıl tükenir? Tükenmişlik sendromu nedir? Sürdürülebilir bir enerjik yaşam mümkün müdür?
Bu sendromu en çok hizmet sektöründe ve sürekli aciliyet isteyen işlerde çalışan kişilerde görüyoruz. Bu kişilerin bir özelliği de sorumluluk duygularının yüksek olmasıdır. Sorumluluk duyguları yüksek olduğu için kimseye hayır diyemezler ve ben yapamam başarısızlığına tahammül edemezler.
İşte tükenmişlik sendromu yaşayanların hikâyesi;
Saat çalmadan 10 dk önce uyanmak için nelerimi vermezdim? En nefret ettiğim uyanma şekli alarmla olanı. Uykumu kandığım için doğal olarak uyanmayalı uzun zaman oldu.
Sanki yorgunluktan ölüyorum. Ruhum kalkmak istiyor, ama vücudum direniyor. Bazen de tam tersi oluyor.
Zihnim çok dolu. İşteki sorunlar, evdeki ihtiyaçlar hiç bitmiyor. Kendimi en huzurlu hissettiğim anlar TV karşısında koltuğa uzandığım zamanlar oldu.
Duygularım karmakarışık. Mutlu olmayı ve gerçekten, içten samimi olarak gülmeyi özledim. Stresle baş etmeyi biliyorum aslında öğrenmiştim ama uygulayamıyorum artık.
Adeta üst üste sağlı solu yumruk yemiş boksör gibiyim, dağıldım ve yere yığıldım sanki. Serseri mayın gibi ordan oraya savruluyorum. Birisi damarıma bassa dağıtacağım ortalığı..
Kendini kapana kıstırılmış fare gibi hissediyorum. Yusuf gibi dipsiz, derin bir kuyuya atıldığımı düşüyorum. Beni de yoldan geçen bir kervan alıp sahiplenir mi acaba?
“Ben yapamam, ben beceremem, bu iş beni aşıyor, bittim tükendim artık’ diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Halbuki geçmişte ne kadar büyük ve acil işlerin üstesinden gelmiştim.
Bence bütün bu duyguların kaynağı rutin bir yaşam sürmek ve konfor alanından çıkmamakta direnmek.
Yeniden doğmak için rutinin dışına çıkmak gerekiyor. Sürekli belirli bir rutin içinde yaşamak yorar insanı. Bıkkınlık, usanma, umutsuzluk ve bitkinlik verir.
Yeni bir arkadaş ve çevresi, yeni bir dua rutini güne başlarken ve günün sonunda, yeni bir alışkanlık ve hobi edinme, daha sakin bir hayat, kalabalıklar içinde sadece etrafı ve insanları gözlemleyerek gezinme, doğayı dinleyerek bir yürüyüş yapma, kısa ve günübirlik yakın çevre gezileri iyi gelebilir diye düşünüyorum.
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr fayda etmez ya o yüzden hayata dair yeni hedefler, yeni gayeler edinmek lazım.
Uzaklarda aramaya gerek yok, bazen burnunun dibindekini, en yakınındakini görmek gerekir. Bazen en yakınımızdadır aslında taa uzaklarda aradığımız mutluluk.
Bazen de orijinal değişiklikler ve faaliyetler sokmak lazım hayatımıza.
Mesela bir gün kendi çocuğunuzu da yanınıza alıp oyuncakçıya gidin, kız ve erkek çocuklara uygun değişik onlarca oyuncaklar alın. Sonra aracınızla mahallenizde veya köyünüzde yola çıkın. Yol boyunca rastladığınız çocukların başını okşayıp birer oyuncak vererek oyuncakları tüketin. Bakın nasıl da oyuncaklar tükenirken sizin tükenmişlik sendromunuz sonlanıyor, içiniz huzurla doluyor. Tabi bu size sadece bir günü kurtarıyor. Etkisinin de 3 gün sürdüğünü kabul edersek 4 gün eder. Bu tip olayları kurumsal hale getirebilirseniz bir ömür boyu. Artık bu sizin hayal gücünüze bağlı.
Nietzsche’nin güzel bir sözüyle bitirelim yazımızı: ‘Öldürmeyen darbeler güçlendirir.’
Cavit SOY








BSH Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Gelişen Pazarlar Bölgesi CEO’su Gökhan Sığın, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada “Asıl hedefimiz insanların yaşam kalitesini artırmak, bunu bazen ürünlerimizle, hizmetlerimizle bazen de koyduğumuz hedeflerle hayata geçiriyoruz” dedi.
Zirvenin “Liderlerin Gelecek Vizyonu: Yarının Şirketi İçin Yenilikçi Yaklaşımlar, Yatırımlar ve Hedefler” konulu panelinde yerini alan BSH Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Gelişen Pazarlar Bölgesi CEO’su Gökhan Sığın, bugün olduğu gibi geleceğin şirketlerinin odağında da “insan” olduğuna dikkat çekti. BSH olarak insanların yaşam kalitesini artırmak üzere çalışırken her alanda sürdürülebilirlik prensiplerine sadık kaldıklarını aktaran Sığın, “2020’den beri karbon nötr olarak faaliyet gösteriyoruz. 2030’a kadar bunu daha da iyileştirmeyi hedefliyoruz. Asli amacımız ise insanların yaşam kalitesini artırmak. Bunu bazen ürünlerimizle, hizmetlerimizle bazen de koyduğumuz hedeflerle hayata geçiriyoruz” dedi.
1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, ………………….. Tıbbi Ürün İth. İhr. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından teklif edilen Maglumi marka kitlerin Teknik Şartname’nin 7 ve 27’nci madde düzenlemelerine uygun olmadığı, teknik şartnameye uygunluğun yeterlik kriteri olduğu gözetildiğinde anılan firmanın değerlendirme dışı bırakılması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.


Yapay zekâ ve veri analitiği üretim sektöründe sadece süreçleri iyileştirmekle kalmıyor, kalite sorunlarının temel nedenlerinin belirlenmesinde, şirketlerin verimlilik hedeflerine ulaşmalarında da önemli rol oynuyor. Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri EMEA Başkanı Hartmut Pütz, yeni dijital endüstri ortamında öne çıkabilmek ve pazarın sürekli değişen ihtiyaçlarına hızla uyum sağlayabilmek isteyen üreticilere yapay zekâ ve veri analitiğinden etkin biçimde yararlanmaları önerisinde bulunuyor.


Adliyelerin iş yükü bir yandan arabuluculuk mekanizmasıyla hafifletilmeye çalışılırken diğer yandan şirketler, duruşma salonlarından uzak kalmanın yolunu “önleyici hukuk”ta buluyor. Ticari faaliyetlerde riskleri önceden analiz etmeyi ve önlem almayı amaçlayan bu metot, olası uyuşmazlıkların önüne geçiyor, iş ilişkilerinin bozulmasını engelliyor ve maliyetleri azaltıyor. Avukat Seda Yılmaz, “Önleyici hukuk sayesinde, dava ve tazminat masraflarının önüne geçilirken, firmaların itibar ve güvenilirlikleri de artıyor.” dedi.
Boya ve hammaddeleri konusunda dünyanın 3. büyük fuarı “paintistanbul & Turkcoat 2024” T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan, Artkim Fuarcılık CEO’su Cengiz Yaman, Dünya Boyacılar Birliği Başkanı Tom Bowtell, BOSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Baytaş, Başkan Vekili Hakan Ünel ve İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister’in de katılımı ile 8 Mayıs’ta İstanbul Fuar Merkezi’nde açıldı.
İşverenin işçiye ve yakınlarına karşı sorumluluğunun yanı sıra Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı da sorumluluğu bulunmaktadır. Nitekim işveren, kurumun sigortalıya yaptığı yardımları 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda öngörülen koşullara bağlı olarak ödemekle yükümlüdür (m.21).
Bu yıl “Dünyaya Bağlan” mottosuyla gerçekleştirilen Mobilefest İletişim Teknolojileri Fuarı ve Konferansı, 39’u yabancı olmak üzere 161 stantlı katılımcı firma ile 10 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı. Mobilefest’le eş zamanlı olarak bu yıl ilk kez TÖDEB işbirliği ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi’nin ana desteğiyle hayata geçirilen Agora Fintech finansal teknolojiler fuarı ise yazılım, sistem, altyapı sunan 40’tan fazla sektör oyuncusunun globale açılmasına fırsat tanıdı.