Laboratuvar Sarf Malzemelerinde ÜTS Kayıt Belgeleri ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Laboratuvar Sarf Malzemelerinde üts Kayıt Belgeleri

7 Gündem Satınalma Dergisi Laboratuvar Sarf Malzemelerinde üts Kayıt Belgeleriİtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, 03.01.2024 tarihinde kendilerine tebliğ edilen kesinleşen ihale kararı ile ekonomik açıdan en avantajlı birinci istekli olarak belirlenen ………….. Sağlık Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.nin ve ekonomik açıdan en avantajlı ikinci istekli olarak belirlenen …………….Medikal Sos. Hiz. Kırt. Taş. Pet. San. Taah. Tic. Ltd. Şti.nin İdari Şartname’ye ve Teknik Şartname’ye aykırı teklif sunduğu, bu istekliler lehine verilen ihale kararının haksız ve hukuka aykırı olduğu şöyle ki; İdari Şartname’nin 7’nci maddesinin 7.1-ı bendinde ve Teknik Şartname’nin D.11’inci maddesinde yer alan düzenlemeler uyarınca teklifte yer alan cihazın yanı sıra sarf malzemelerine ilişkin olarak da TİTUBB onay ve/veyahut ÜTS kayıtlarının bulunması ve bu kayıtlara ilişkin belgelerin de teklif dosyasına eklenmesi gerektiği, cihazın sarf malzemelerinin küvet, yıkama solüsyonları, tüp, kontroller, kalibratörler, vs. malzemelerden oluştuğu, bu bahisle söz konusu hükümler çerçevesinde kendilerinin EKAP Sistemi üzerinden hazırlamış oldukları teklife gerek teklifinde yer alan cihaz için gerekse de tüm sarf malzemelerine ilişkin olarak ilgisine göre TİTUBB onay belgesi ve/veyahut ÜTS kayıt belgelerini beyan ettiklerini, teklif dosyalarının incelenmesi halinde tüm koşulları sağladıklarının anlaşılacağı; ancak ihale kararında yer alan ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci isteklilerin teklif ettiği cihaz sarf malzemelerine yönelik inceleme yapıldığında bu isteklilerin yukarıda değinilen koşulları yerine getirmediği iddialarına yer verilmiştir.

07.02.2024 tarihli ve 2024/UH.I-235 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; İdari Şartname’nin yukarıda aktarılan 7’nci maddesinde ihaleye katılım aşamasında istekliler tarafından sunulacak yeterlik kriterlerine ve yeterlik belgelerine ilişkin düzenlemelere yer verildiği, 7.1 (ı) maddesinde yer alan düzenleme incelendiğinde, teklif değerlendirmesi aşamasında isteklilerden teklif ettikleri cihazlar ve kitlere ait TİTUB veya ÜTS kayıt belgesine ilişkin bilgilerin yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilmesinin istenilip yeterlik kriteri olarak belirlendiği, yine İdari Şartname’nin 7.1 (ı) 2 maddesinde tıbbi sarf malzemelerinin tedarikçi firma altında ÜTS de kayıtlı ve onaylanmış ürün barkod numaralarını liste halinde kaşe ve imzalı teklifleriyle birlikte dosyada sunulmasının, ÜTS kayıt zorunluluğu olmayan ürünlerin kapsam dışı durumunu gösteren belgeleri veya beyanını tekliflerine eklemelerinin, teklif edilen ürünün kapsam dışı olması halinde yetkili satıcı olduğuna dair belgeleri de ayrıca sunmaları istenilip tıbbi sarf malzemelerine ilişkin ÜTS kayıt belgesine ilişkin bilgilerin yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilmesinin istenilip yeterlik kriteri olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

İhale üzerinde bırakılan istekli ve ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi istekliye ait yeterlik bilgileri tabloları incelendiğinde cihazlar ve kitlere ait ÜTS kayıt belgelerine ilişkin bilgilerin yeterlik bilgileri tablosunda beyan edildiği, ancak tıbbi sarf malzemelerine ilişkin ayrıca herhangi bir beyanda bulunulmadığı tespit edilmiş olup, her iki isteklinin de şikayet konusu yeterlik kriterini sağlamadığından tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

İSO Yeşil Dönüşüm Ödülleri 2024 | Son Başvuru Tarihi: 26 Şubat 2024

Satınalma Eğitimi Haber İso Yeşil Dönüşüm ödülleri 2024 Son Başvuru Tarihi 26 şubat 2024

İstanbul Sanayi Odası (İSO), üretim süreçlerinde “sürdürülebilirliği” odağına alan sanayi firmalarımızın örnek ürün ve uygulamalarını ödüllendiriyor.

1995’den bugüne markalaşan “İSO Yeşil Dönüşüm Ödülleri” başvuruları konusunda uzman bir jüri heyeti tarafından değerlendirilecek olup, ödül almaya hak kazanan firmalar uygulama ve ürünlerini ödül töreninde kamuoyuna tanıtma şansı bulabilecek, ödül logosunu kullanma hakkına sahip olacaklardır.

“İSO Yeşil Dönüşüm Ödülleri 2024”e, sanayi kuruluşu olduğunu kanıtlayan Türkiye’de yerleşik bütün sanayi firmaları, aşağıdaki kategorilerde başvuruda bulunabilir.

Çevre Ödülleri

1. Kategori : Çevre Dostu Uygulama
2. Kategori : Çevre Dostu Ürün

 

Enerji Verimliliği ÖdülleriSatınalma Eğitimi Haber İso Yeşil Dönüşüm ödülleri 2024 Son Başvuru Tarihi 26 şubat 2024

3. Kategori : Enerji Verimliliği Projesi
4. Kategori : Enerji Verimli Ürün

 

Sürdürülebilirlik Ödülleri

5. Kategori : Sürdürülebilirlik Yönetimi
6. Kategori : Sürdürülebilirlik Alanında İşbirliği (YENİ)

Çalışmalarının sadece bir kategori ile sınırlı olmadığını düşünen sanayi temsilcileri birden fazla kategoriye ayrı ayrı başvuru yapabilir.

Kategoriler ile ilgili İSO Çevre ve Enerji Şubesi ile irtibata geçilerek detaylı bilgi alınabilir.

Başvuruların elektronik ortamda alınacağı ödüllerimizin son başvuru tarihi:
26 Şubat 2024

İSO Yeşil Dönüşüm Ödülleri hakkında detaylı bilgi, başvuru koşulları, başvuru formları için web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

https://www.iso.org.tr/iso-yesil-donusum-odulleri/

Iso Yeşil Dönüşüm ödülleri Afiş

Bain & Company Küresel Birleşme ve Satınalma Raporu

E Satınalma çözümleri Bain & Company Küresel Birleşme Ve Satınalma Raporu

E Satınalma çözümleri Bain & Company Küresel Birleşme Ve Satınalma RaporuBain & Company’nin altıncı kez hazırladığı Küresel Birleşme ve Satın Alma Raporu, sık satın alma yapanların toparlanmanın faydalarından yararlanacağını, ancak daha uzun ve öngörülmesi daha zor yasal onay süreçlerine hazırlanmaları gerektiğini ortaya koyuyor.

Küresel birleşme ve satın alma pazarı 2023’te son on yılın en düşük seviyesi olan 3,2 trilyon dolara geriledi.

Raporda öne çıkan bulgular:

●     Yüksek faiz oranları, yasal incelemeler ve karışık makroekonomik sinyallerle boğuşan yatırım profesyonelleri 2023 yılında hangi anlaşmaları yapacakları konusunda daha seçici davranmak zorunda kaldı. Bunun sonucunda, toplam birleşme ve satın alma piyasası %15’lik bir düşüşle son on yılın en düşük seviyesi olan 3,2 trilyon dolara geriledi.

●     En büyük engel, değerlemeler arasındaki farklar oldu. Genel stratejik anlaşma katsayıları 10,1 kat ile son 15 yılın en düşük seviyesindeydi.

●     İleriye bakıldığında, geçen yıl piyasaya çıkmayan varlıkların birçoğu 2024 yılında aktif anlaşma yapımına yön verecek.

●     Türkiye’deki birleşme ve satın alma işlemleri, küresel yavaşlamaya paralel olarak 2023’te yaklaşık %15-30 oranında azaldı.

Her yıl hazırladığı Küresel Birleşme ve Satın Alma Raporu’nun altıncısını açıkladı. Rapora göre, toplam birleşme ve satın alma pazarı 2023 yılında son on yılın en düşük seviyesi olan 3,2 trilyon dolara geriledi. Bain & Company’nin Ortağı ve Küresel Birleşme, Satın Alma ve Elden Çıkarma Birimi Başkanı Les Baird raporun sonuçları hakkında şunları söyledi: “Anlaşma katsayılarındaki düşüş, 2023’te bekleyip görme atmosferine yol açtı ve birçok satıcı piyasanın dibe vurduğu bu dönemde anlaşma masasına oturmakta tereddüt etti. Bu yıl alıcıların gözü, büyüyen anlaşma birikiminde olacak. Likidite ihtiyacı bazı satıcıları motive ederken, diğerleri portföylerini yeniden şekillendirirken varlıklarını elden çıkaracak. Faiz oranları istikrara kavuştukça, birleşme ve satın alma piyasalarındaki tıkanıklığın aşılmasını bekliyoruz.”

2023’te Yapılan Anlaşmaların Perde Arkası

Sektörler genelinde, teknoloji alanındaki birleşme ve satın almalardaki çöküntü, stratejik birleşme ve satın almaların önündeki en büyük engel oldu. Medyan değerlemeler 2021’in en yüksek seviyesi olan 25 kattan 2023’te 13 kata düşerken teknoloji anlaşmalarının değeri yaklaşık %45 azaldı. Aynı zamanda, farklılaşan sektörel dinamiklerin etkisiyle, sağlıklı sayıdaki pahalı anlaşmalar enerji ve sağlık sektörlerinin güçlü bir birleşme ve satın alma yılı geçirmesini destekledi.

Büyük ölçekli anlaşmalar 2023’ün ikinci yarısına damgasını vurdu; bu da anlaşma yapanların ileriye bakmaya hazır olduklarını gösteriyor olabilir. Son olarak, 2023 yılı, birleşme ve satın alma piyasasındaki düşüş döngülerinde sık satın alanlar ile aktif olmayan meslektaşlarının arasındaki davranış farklarının arttığını gösterdi. Bain’in uzun vadeli araştırması, sık satın alanların toplam hissedar getirisinde daha iyi performans gösterdiğini ve bu marjın artmaya devam ettiğini gösteriyor.

Birleşme ve Satınalmalar Türkiye’de de %15-30 Azaldı

Volkan Kara, Bain & Company Türkiye OrtağıBain & Company Türkiye Ortağı Volkan Kara, konuyla ilgili olarak şu bilgileri aktardı: “Türkiye’deki Yönetim Kurulu üyeleri ile yaptığımız yıllık araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’deki birleşme ve satın alma işlemleri, küresel yavaşlamaya paralel olarak yaklaşık %15-30 oranında azaldı. İşlemler üç ana tema altında toplanabilir: İlk olarak, ana hissedarlar hisse geri alımı eğilimindeydi. İkinci olarak, enerji dönüşümü ve ESG (Çevre, Toplum, Yönetim) yatırımlarına daha fazla katılım sağlandı. Son olarak, aktif portföy yönetimi için elden çıkarmalar gerçekleştirilmeye çalışılıyor. 2024 yılına bakıldığında, yabancı sermaye girişlerinden ve faiz oranı hareketlerinden etkilenen işlem ortamının temkinli olması bekleniyor. Bununla birlikte, enerji ve doğal kaynaklar, gelişmiş imalat ve teknoloji gibi sektörlerin önemli ölçüde ilgi görmesi muhtemel.”

Onur Candar, Bain & Company Türkiye, Yönetici OrtakTürkiye pazarındaki gelişmelere ilişkin yorumda bulunan Bain & Company Türkiye’den Sorumlu Yönetici Ortağı Onur Candar, konuyla ilgili olarak şu görüşleri dile getirdi: “Sanayi ve enerji şirketleri, stratejik olarak enerji dönüşümü varlıkları satın alarak ana faaliyetlerini düşük karbon hedefleriyle uyumlu bir şekilde bütünleştirmeye çalışıyor. Ancak, yüksek faiz oranları, kısıtlı finansman erişimi ve bölgede belirsizliklerin artması gibi faktörler nedeniyle, Türkiye’deki enerji ile ilgili anlaşmalar, küresel piyasalardaki eğilimleri yansıtacak şekilde durağanlaştı. Bununla birlikte, Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının ilk aşamasının devreye girmesi, kamusal ve düzenleyici talepler üzerinden çevresel sürdürülebilirliğe verilen önemin artmasıyla birlikte, birleşme ve satın alma işlemlerinin yeniden etkili bir rol oynaması bekleniyor.”

Düzenleme Ortamındaki Değişimler

Dünyanın dört bir yanındaki düzenleyiciler, geçtiğimiz iki yıl içinde duyurulan en az 361 milyar dolarlık anlaşmaya itiraz etti. Bu anlaşmaların sonuçlanan 255 milyar $’lık kısmının neredeyse tamamı düzeltme gerektirdi. İtiraz edilen anlaşmaların çoğu kapanışa ulaşsa da, Bain’in yeni araştırması, anlaşmaların incelendiği zaman çizelgelerinin önemli ölçüde uzadığını gösteriyor. Kapanış öncesi dönem, yani duyuru ile kapanış arasındaki o kritik ve hassas aşama, çeyreklerden yıllara kadar uzayabiliyor. Çoğu anlaşma yaklaşık üç ay içinde tamamlanıyor. Ancak incelenen anlaşmalar için düzenleyici bir sonuca ulaşma süresi artık ortalama 12 ay. Bununla birlikte, düzenleme ortamı değişmeye devam ediyor. Örneğin, düzenleyiciler, teknoloji ve sağlık sektörlerindeki rekabet ve tüketici refahı ile ilgili yaygın endişelere bağlı olarak, bu alanlardaki anlaşmalara farklı açılardan odaklandılar.

Anlaşma Yapımında Üretken Yapay Zeka

Bain’in 300’den fazla birleşme ve satın alma uygulayıcısıyla yaptığı anket, şu anda yalnızca %16’sının anlaşma süreçleri için üretken yapay zeka kullandığını, ancak %80’inin önümüzdeki üç yıl içinde bunu yapmayı beklediğini gösteriyor.  Erken kullanıcıların %85’i teknolojinin beklentilerini karşıladığını veya aştığını bildirirken, %78’i manuel çabaların azalmasıyla verimlilik artışı elde ettiklerini söylüyor.

Sektörel perspektifler:

Bain & Company’nin 2024 Birleşme ve Satın alma Raporu, dünyanın dört bölgesinde aşağıdakiler de dâhil olmak üzere toplam 14 sektördeki trendleri inceliyor:

·         Teknoloji: Teknoloji anlaşmaları yapanlar için en iyi zamanlarda değiliz. Genel olarak, 2023’ün ilk 10 ayında teknoloji anlaşmalarının hacmi %26, değeri ise %59 oranında düşerek neredeyse diğer tüm büyük sektörlerden daha fazla azaldı. Buna rağmen, anlaşmalar yapılmaya devam etti: yılın ilk dokuz ayında 4.100’den fazla anlaşma yapıldı ve bunlardan 31’inin değeri 1 milyar doları aştı. İleriye bakıldığında, Bain’in araştırması, teknoloji satıcılarının ihtiyaç duydukları ile alıcıların ödemeye razı oldukları değerlemeler arasındaki farkın daralıyor olabileceğini gösteriyor: Teknoloji sektörü uygulayıcılarının %42’si, değerleme farkının azalmasıyla anlaşma akışındaki kilitlenmenin açılacağını düşünüyor ve yaklaşık %40’ı bu farkın gelecek yıl azalmasını bekliyor.

·         Sağlık ve Yaşam Bilimleri: Çalkantılara rağmen 2023, sağlık ve yaşam bilimleri sektörünün birleşme ve satın almaları uzun süre geri planda tutamayacağını gösterdi. Bain, bu eğilimin devam edeceğini öngörüyor. Sektör, ilaç şirketlerinde 171 milyar dolar olmak üzere yüksek bir nakit seviyesine sahip ve sağlık sektörü yöneticilerinin %80’i 2024 yılında en az 2023 yılında yaptıkları kadar veya bundan daha fazla anlaşma yapacaklarını tahmin ediyor.

·         Enerji ve Doğal Kaynaklar: Üç yıllık istikrarlı büyümenin ardından, enerji dönüşüm anlaşmalarının hacmi 2023’ün ilk dokuz ayında durağanlaştı. Enerji ve doğal kaynaklar şirketleri, anlaşmalarını, ana faaliyet alanlarını güçlendirmek ve düşük karbon hedefini desteklemek arasında dengelemeye çalışıyor. En iyi şirketler, doğru dengeyi tutturmak için enerji dönüşümü satın almalarında daha hedefe yönelik bir yaklaşım benimseyecek.

E Satınalma çözümleri Bain & Company Küresel Birleşme Ve Satınalma Raporu·         Havacılık ve Savunma: 2023 yılında, önceki yıllarda duyurulan bir dizi milyarlarca dolarlık uzay endüstrisi anlaşması resmi olarak tamamlandı. 2024’e baktığımızda, uzay endüstrisinin daha yüksek bir faiz oranı ortamı tarafından tetiklenen, uzaya erişim maliyetlerinin azalması ve uzayın tamamen rekabete konu olan bir jeopolitik arena olarak ortaya çıkmasıyla tanımlanan yeni bir döneme girdiğini görüyoruz. Bain, portföylerin yeniden şekillenmesinin ve düşük değerlemelerin birleşme ve satın alma faaliyetlerini teşvik edeceğine inanıyor.

Sosyal İnovasyonlar Neden Önemli ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Sosyal İnovasyonlar Neden önemli

7 Gündem Satınalma Dergisi Sosyal İnovasyonlar Neden önemliGünümüzde şirketlerin sürdürülebilir büyüyebilmesi için yenilikçi yaklaşımlara sahip olması gerekiyor. Yenilikçi yaklaşımlara sahip olmak için güncel olanı yakından takip edebilmek önemli. Güncel olanı ancak dijitali en yetkin şekilde kullanabilen şirketler takip ediyor. Dolayısıyla teknoloji şirketlerde yenilikçi yaklaşımların ve yeniliklerin temel bilişenidir denilebilir.

Dijitalleşme ve ileri teknoloji bir şirketin örgütsel performansına katkı sağlarken uzun soluklu bir büyümenin de önünü açıyor. Şirketlerin birçok bağlamda refahına katkıda bulunan kalite unsuruna ulaşmak bile teknolojinin şirkete entegrasyonu ile mümkün. Teknolojinin şirketlere entegrasyonunu sağlayarak yeniliklere ulaşmak ise ancak sosyal bir varlık olan insanla mümkün. İşte tam da bu noktada günümüzün en popüler kavramlarından biri sosyal inovasyonlardan bahsetmek yerinde olur. Çünkü günümüz iş dünyasında şirketlerin gerek başarıyı yakalamaları gerekse sürdürülebilir büyümeye ulaşmaları ancak sosyal inovasyonlar ile mümkün.

Son yıllarda büyük doğa olayları, pandemi, savaşlar vb. yaşanan pek çok toplumsal kaotik durumdan sonra müşteri beklentileri değiştiğinden; şirketlerin sosyal inovasyon ortaya çıkarma çabaları da arttı. Sosyal inovasyonlar, çalışma koşullarını iyileştirmeden tutun da eğitim, sağlık vb. sosyal ihtiyaçları karşılamaya yönelik yenilikçi sosyal girişimler olarak karşımıza çıkabiliyor.

Peki, Sosyal İnovasyonlar Neden Önemli ?

Son dönemde şirketler sadece kar getirmekle ilgilenmiyor. Artık daha ulvi faydalar oluşturma eğilimindedir. Çünkü en nihayetinde şirketleri insanlar oluşturuyor ve şirketleri ayakta tutanlar birer sosyal varlık olan insanlar… Şirketlerin pay sahiplerine gelir getirmesi kadar toplumun ve sosyal hayatın bir parçası gibi davranarak toplumun faydalarını da göz etmesi kaçınılmaz. Dünyanın deneyimlediği pek çok soruna kayıtsız kalmadan toplumda değer katmak için birtakım çabalar sergilemek; gözünü para hırsı bürümüş yöneticilerin savunduklarının aksine şirketleri geriletmiyor ya da şirketlerin büyüme ivmelerini yavaşlatmıyor. Tam aksine şirketlerin müşterileri gözündeki sosyal imajını güçlendiriyor, markaya olan sadakati ve bağlılığı arttırıyor. Bu bakımdan değerlendirildiğinde, sosyal fayda oluşturan şirketler için uzun ömürlü bir büyüme ivmesi yakalamak hiç de zor değil. Yani her ne kadar sosyal inovasyonları destekleyen şirketlerin birincil amacı bu olmasa da sürdürülebilir büyüme yakalamaları istemsiz ortaya çıkan bir olumlu durum.  Zaten hem ekonomik hem toplumsal refahın aynı anda desteklendiği bu şirketlerin uzun ömürlü olmasını kim istemez ki ?

Öte yandan, sosyal inovasyonlar şirketlerde müşterilerde olduğu gibi çalışanların da şirkete olan aidiyet duygusunun gelişmesini sağlıyor. Sosyal faydayı destekleyen şirketlerde şirket kültürü, tüm toplumun değer yargıları ile kökleşmiştir. Her adımda kar zarar hesabı yapan ticari bir şirket yerine tek değer ölçütünün para olmadığını çalışanlara hissettiren bir şirketin karar ve stratejilerinde toplumun bir parçasıymış gibi davranması çalışanların şirketle ilgili tutumlarını olumlu etkiliyor. Aile şirketi gibi benimsenen bir şirket kültürünün oluşmasını ve sorumluluk bilincinin güçlenmesini teşvik ediyor. Şirketlerin bu bağlamda sosyal inovasyonlar geliştirerek toplumun geleceğini şekillendirmede rol oynaması veya dünya için doğru olanı yapması kritik önem taşıyor. Sosyal inovasyonlar, çalışan motivasyonunu arttırıyor, çalışanları birbirine bağlıyor ve aynı zamanda şirket kültürüne empati, şefkat ve anlayış kazandırıyor. Bu durumun doğal bir çıktısı, insan kaynakları departmanı uygulamaları daha çabuk başarıya ulaşıyor.

7 Gündem Satınalma Dergisi Sosyal İnovasyonlar Neden önemliİş dünyasında artık teknik inovasyon kadar sosyal inovasyon da önemli. Sosyal inovasyon olmadan şirketler, kısa vadede çalışanlarını uzun vadede ise şirketlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya… Çünkü unutulmamalı: “Sosyal inovasyonlar iyilik için bir güç oldukları kadar şirketlerin hayatta kalabilmesi için önemli bir itici güç”.

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

Tedarik Zinciri Operasyonlarında VOLATİLİTE Klasörü yayında.

Tedarik Zinciri Operasyonları
Değerli Yöneticiler,
Geçen ay TZ Klasörümüzün ana teması «Risk Yönetimi» idi.
Bu ay ise gündemimizde Tedarik Zinciri Operasyonlarında VOLATİLİTE var.
2024 yılı operasyon değerlendirmelerinizde faydalı olacağına inanıyorum.İnsan Kaynakları biriminiz için eğitim kataloğumuzun linkini de paylaşıyorum.
http://satinalmadergisi.com/egitim.pdfKlasör gönderim listesine katılım isteyen arkadaşlarımızın
egitim@SatinalmaDergisi.com a kısa bir dönüş yapmaları yeterli. Ücretsiz gönderimdir 😊

Saygılarımla,
Prof. Dr. Murat ERDAL | Editör

Tedarik Zinciri Volatilite

 

 

Şubat 2024 Tedarik Zinciri Gündemi Klasörünü İndirmek için Tıklayınız.

Sürdürülebilirlik Eğitim Programları

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

– – – – – – –  – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –

Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Hizmeti

Şirketinizin Sürdürülebilirlik Yolculuğu ve Net Zero Hedeflerine Ulaşmasında Rehberlik Ediyoruz.

Yalın bir sürdürülebilirlik raporu, satış, iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler, insan kaynakları ve yatırımcı ilişkilerinizde etkin şekilde kullanılabilir. Sürdürülebilirlik raporu, ölçtüğünüz, yönettiğiniz ve güncel verilerle desteklenen odaklanmış sürdürülebilirlik faaliyeti gerçekleştirdiğinizi ifade etmektedir.

Prof. Dr. Murat ERDAL liderliğinde Sürdürülebilirlik Raporlama hizmeti için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Sürdürülebilirlik Raporu

  • AB Direktifleri & Mevzuat
  • Uçtan Uca ESG Kriterleri
  • Strateji ve Eylem Planları
  • Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi
  • Green Sourcing
  • Üretim ve Emisyon Hedefleri
  • Uluslararası Standartlar
  • Çevre Yönetim Standardı ISO 14001
  • Su Ayak İzi Standardı ISO 14046
  • ISO 14064 Sera Gazı Emisyonlarının Belirlenmesi / Karbon Ayak İzi Doğrulaması
  • Sosyal Sorumluluk Standardı ISO 26000 
  • Green Procurement Yeşil Tedarik Standardı ISO 20400
  • Sürdürülebilir Stratejiler

Sürdürülebilirlik raporu kolayca anlaşılabilir olmalı. Tüm paydaşlarınızın
– müşteriler
– potansiyel iş ortakları ve tedarikçiler
– yatırımcılar ve
– yeteneklerin (İK) ilgisini çekmeli ve saygı uyandırmalıdır.

İstifa Dilekçesini Onaylayıp İşleme Koyan İşveren, İşçiden İhbar Tazminatı İsteyebilir mi ?

7 Gündem Satınalma Dergisi İstifa Dilekçesini Onaylayıp İşleme Koyan İşveren, İşçiden İhbar Tazminatı İsteyebilir Mi

7 Gündem Satınalma Dergisi İstifa Dilekçesini Onaylayıp İşleme Koyan İşveren, İşçiden İhbar Tazminatı İsteyebilir Miİşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmektedir. İs­tifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez[1].

İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uy­gun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işve­rence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır.

İstifa belgesine dayanılmakla birlikte, işçiye ihbar ve kıdem tazminat­larının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren fes­hinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.

İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçi­nin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılma­lıdır.

İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde, işçinin iş güvencesi hü­kümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminat­larına da hak kazanamaz. İstifa durumunda işçinin işverene ihbar tazminatı ödemesi yükümü ortaya çıkabileceğinden, istifa türündeki belgelerin titizlikle ele alınması gerekir. İmzaya itiraz ya da metin kısmına ilaveler yapıldığı iti­razı mutlak olarak teknik yönden incelenmelidir[2].

İş sözleşmesinin taraflarından biri haklı nedenler dışında 4857 sayılı Kanun’un 17 nci maddesinde belirtilen ihbar önel süresini tanımadan iş sözleşmesini sona erdirirse ihbar tazminatı ödemekle yükümlü olur. Başka bir anlatımla, usule uygun olarak ihbar öneli tanımadan iş sözleşmesini sona erdiren taraf (işçi ya da işveren) ihbar tazminatı ödemek zorundadır.

Aynı yönde Yargıtay’ın bir kararına göre de, “İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş söz­leşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanı­madan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 ve 25. madde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve Kanun’un 17 nci maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir[3].

İş sözleşmesi haklı nedenle dahi olsa kendisi tarafından feshedilen iş­çinin ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır[4]. Buna karşılık işçinin iş sözleşmesini haklı sebep olmaksızın ve bildirim sürelerine uymadan feshet­mesi halinde, işveren işçiden ihbar tazminatı talep edebilir.

Peki, işçinin haklı olmayan bir nedenle iş sözleşmesini feshet­mesi ve bu feshin işveren tarafından onaylanarak işleme konulması halinde, işveren işçinin feshine olur verdiği için işçiden ihbar tazminatı talep edebilir mi?

Konuyla ilgili Yargıtay’ın verdiği bir karara, göre “Davacı- karşı davalı işçi, işveren tara­fından iradesinin fesada uğratılarak istifa dilekçesi yazdırılıp iş akdinin işve­ren tarafından sona erdirildiğini iddia ederken davalı- karşı davacı işveren de işçinin herhangi bir neden göstermeden istifa ettiğini savunmuştur. Dosya­daki bilgi ve belgeler ve özellikle tanık anlatımlarından davacı- karşı davalı işçinin işyerindeki başka bir kadın çalışanla uygunsuz ilişkisine dair dediko­dular üzerine işverene verdiği, haklı neden içermeyen yazılı istifa dilekçesiyle iş akdini sona erdirdiği, davacı- karşı davalının irade fesadı iddiasını ispatla­yamadığı ve davacı- karşı davalı işçinin verdiği yazılı istifa dilekçesini onay­layıp işleme koyan davalı- karşı davacının da istifaya muvafakat etmesi ne­deniyle karşı davayla ihbar tazminatı talep edemeyeceği anlaşılmakla davacı- karşı davalının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır” [5].

7 Gündem Satınalma Dergisi İstifa Dilekçesini Onaylayıp İşleme Koyan İşveren, İşçiden İhbar Tazminatı İsteyebilir MiSonuç olarak, iş sözleşmesi haklı nedenle dahi olsa işçi tarafından feshedilirse ihbar tazminatı talep edilemez. Buna karşılık, işçinin iş sözleşmesini haklı sebep olmaksızın ve bildirim sürelerine uymadan feshet­mesi halinde, işveren işçiden ihbar tazminatı talep edebilir. Ancak, işçinin haklı olmayan bir nedenle iş sözleşmesini feshet­mesi ve bu feshin işveren tarafından onaylanarak işleme konulması halinde, işveren işçinin feshine muvafakat ettiği için işçiden ihbar tazminatı talep ede­mez.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.03.7.2007 T., E.2007/14407, K.2007/21552 Legalbank.

[2] Y9HD.04.6.2015 gün 2015/12944 E, 2015/20483 K. Legalbank.

[3] Y22HD.8.5.2018T., E.2017/13300., K.2018/11183 Legalbank.

[4] Y9HD.17.02.2020 T., E.2016/12990., K.2020/2336 Legalbank.

[5] Y9HD.03.02.2020 T., E.2017/14279., K.2020/1182. Legalbank.

İhracatta Düşük Kurların Etkisi

7 Gündem Satınalma Dergisi İhracatta Düşük Kurların Etkisi

Finansın Patronu

Her türlü siyasi düşünce ve eğilimlerimi bir tarafa bırakıp objektif olarak değerlendirme yaptığımda, hangi siyasi iktidara mensup olursa olsun, finans ve ekonomi alanında bilgi, deneyim, piyasaya hakimiyet ve halkımıza verdikleri güven açısından şu ana kadar iki değerli siyasetçi bende iz bırakmıştır.

Biri Sayın Ali Babacan;Ali Babacan

 

Mehmet şimşekDiğeri ise Sayın Mehmet Şimşek’tir.

 

Sayın Şimşek, bir önceki dönemde ekonominin patronu olduğunda bir ekonomi ve dış ticaret organizasyonunda TİM Türkiye İhracatçılar Meclisi, İstanbul’a gelip sahneye çıkıp konuşma yaptığında, onu can kulağıyla dinlemek ve kendime göre gerekli notları almak üzere Sayın Şimşek’in konuşma yaptığı sahneye en yakın yerde oturup büyük bir hayranlıkla ağzından her çıkan kelime ve cümleyi kaçırmamaya çalıştım. Gerçekten rakamlara son derece hakim ve ekonomi ve dış ticaret toplantısında rakamlarla konuştu, rakamsız boş konuşmalarla masal anlatmadı.

Aynı hayranlığım yönetimde olduğu dönemlerde Sayın Ali Babacan için de söz konusu idi.

Bu hayranlıklarım her yaptığı işlerin tamamen doğru ve tasvip ettiğim anlamına gelmese de son derece dolu insanlar olduğuna inancımı koruyorum.

Döviz Kurları ve İhracat

Piyasanın gerçeğinin ortada olduğu bir durumda Sayın Bakan Mehmet Şimşek’in her fikrine katılmamın söz konusu olmadığını, piyasa dinamikleri ve şahsi kanaatlerimin ne olduğunun da altını çizmek isterim. Sayın Şimşek’in yakın tarihle yer alan bir konuşmasını aşağıdaki haber linki ile paylaşmak istiyorum.

https://www.ntv.com.tr/ntvpara/bakan-simsekten-ihracatci-icin-kur-mesaji,SnQJuceuiUOthfGSJgf2xQ

Bakan Şimşek’ten İhracatçı İçin Kur Mesajı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ihracatın ana belirleyicisinin yurt dışı talep olduğunu, kurun önemli bir etkisi olmadığını belirtti. Şimşek, son 6 yılda kur yüzde 36,4 yükselirken, ihracatın yüzde 5 arttığına dikkat çekti.

Haberler – ntv.com.tr

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından ihracata yönelik kur mesajı verdi.

Şimşek mesajında şunları kaydetti:

“İhracatın ana belirleyicisi yurt dışı talep olup kurun önemli bir etkisi yoktur.

 Ben Sayın Bakan Mehmet Şimşek’in bu fikirlerine katılmıyorum. Piyasanın içinde bir danışman ve eğitimci olarak ihracatçıların hangi sıkıntılarla karşı karşıya kaldıklarını gayet iyi biliyorum.

Düşük Kur Yüksek Enflasyon ve İhracat

Peynir çeşitleriİş ilişkisi içerisinde olduğum süt ve süt ürünleri imalat ve ihracatı yapan firma ile yaptığımız sohbette, enflasyonun yüksek olması aynı zamanda maliyetlerimizi de yükseltmiş olduğundan ürettiğimiz süt ürünlerini yurt dışına pazarlarken zorlanmaya başladık.

Son günlerde süt ürünleri ihracatı ile ilgili bir Orta Avrupa Ülkesine verdiğimiz peynir fiyatını duyan müşterimizin bize gönderdiği cevap ülkemizin gerçeğinin ne olduğuna dair çarpıcı bir örnekti;

“Ürün fiyatlarınız oldukça yüksek. Teklif ettiğiniz fiyatın % 15 daha aşağısına biz size aynı ürünü satalım.“

Peynir fiyatı sadece bir somut örneklerden bir tanesidir. Diğer iş kollarına bakıldığında döviz kurlarının enflasyon oranında yükselmemesi ancak üretim maliyetlerin piyasadaki gerçek enflasyon kadar artmasından dolayı, değişik iş kollarındaki imalatçı ve ihracatçılar ya başa baş noktasında, ya da küçük maliyet zararlarını göze alıyorlar. Pek çoğu ise ihracat bedellerinin Türkiye’ye getirilesiye kadar döviz kurlarının yükselebileceği beklentisi içindeler.

Döviz kurları enflasyon oranında artmadıkça ihracatçı sıkıntı içinde kalmaya devam eder.

Döviz Kurlarının Artış Grafiği
Döviz kurlarının artış grafiği
Tüi̇k Yıllık Enflasyon Değişim Grafiği Ocak 2024
TÜİK yıllık enflasyon değişim grafiği Ocak 2024

Kim ne derse desin, TÜİK enflasyon değerlerinin piyasanın gerçek değerlerini yansıttığını söylese de, ben çarşı ve pazara gittiğimde domatesi, patatesi, soğanı, eti, zeytinyağını, ekmeği, akaryakıtı, suyu, temizlik maddelerini, peynir, yumurtayı TÜİK’in resmi açıkladığı enflasyon oranı kadar fiyat artışı olan  % 64 veya % 65 oranında daha yüksek fiyata mı alıyorum ?

Asla değil.

İşte bu bariz örnekten yola çıkarak imalatçı ve ihracatçıların üretim ve işletme maliyetlerinin de % 65 oranında artmayıp, oldukça yüksek oranda maliyet artışları dolayısıyla, döviz kurlarının da kaplumbağa hızında hareket etmesi sonucunda ihracatçıların bir kısmı alım satım sözleşmelerini zarar etmeleri pahasına iptal etme yoluna gitmektedir. Çünkü yüksek maliyetle üretim yapan imalatçı – ihracatçı firmalar, kurların düşük kalmasından dolayı rölantide hareket etmeyi tercih etmeye başlamışlardır. Veya ölmemek adına yaşam savaşı vermektedirler.

Döviz Kurları ve İhracat

Fikirlerine ve düşüncelerine saygı duyuyorum: Ancak “İhracatın ana belirleyicisi yurt dışı talep olup kurun önemli bir etkisi yoktur.”  Tezi en azından benim mantığıma ters düşmektedir. Yurt dışındaki talepler, fiyat avantajı, tedarik süreci ve ürün kalitesi ile doğru orantılıdır.

Yurt dışındaki alıcılar küresel piyasa aynı ürünü nerede daha avantajlı fiyata bulsalar, o ülkeden alış veriş edecekleri kesindir.

Rekabetçi olamadığımız sürece yurt dışındaki alıcılar neden daha yüksek fiyata bizden mal alsın?

7 Gündem Satınalma Dergisi İhracatta Düşük Kurların EtkisiReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

 

Enflasyon Muhasebesinde Reel Olmayan Finansman Maliyeti Uygulaması

7 Gündem Satınalma Dergisi Enflasyon Muhasebesinde Reel Olmayan Finansman Maliyeti Uygulaması
  1. Giriş

7 Gündem Satınalma Dergisi Enflasyon Muhasebesinde Reel Olmayan Finansman Maliyeti UygulamasıEnflasyon bir ekonomide fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve devamlı olarak yükselmesi ve bunun sonucunda paranın satın alma gücünün düşmesidir. Bir ekonomide yüksek enflasyonun yaşandığı dönemlerde işletmelerin bilançoları bundan olumsuz olarak etkilenmektedir. Bu olumsuzluklar enflasyon muhasebesi uygulanmak suretiyle giderilmeye çalışılmaktadır.

Muhasebe literatüründe “enflasyon muhasebesi”, Türkiye’deki mevzuatta “enflasyon düzeltmesi” olarak isimlendirilen uygulama genel olarak, paranın satın alma gücündeki değişmeler nedeniyle gerçek durumu yansıtmaktan uzaklaşan finansal tabloların, gerçek durumu yansıtır hale gelmelerini sağlamak amacıyla düzeltme işlemine tabi tutulmasıdır.

Yüksek enflasyonun finansal tablolar üzerindeki olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması amacıyla, 17.12.2003 tarihli 5024 sayılı Kanun ile; Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesinin değiştirilerek yeniden düzenlenmesi ile enflasyon düzeltmesi uygulaması 30.12.2003 tarihinden itibaren hayata geçirilmiştir.

Enflasyon düzeltmesi, en son 2004 takvim yılı için uygulanmış olup, 2020 takvim yılına kadar gerekli koşulların oluşmaması nedeniyle, 2021 ve 2022 takvim yıllarında da Vergi Usul Kanunu’na eklenen geçici 33. madde ile enflasyon düzeltmesi 2023 takvim yılı sonuna kadar ertelendiği için, 2005 ile 2022 takvim yıllarında (18 yıl) enflasyon düzeltmesi yapılmamıştır. Vergi Usul Kanunu’na eklenen geçici 33. madde gereğince 2023 takvim yılı (kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerde 2024 yılında biten özel hesap dönemi) sonu itibariyle, 2023 hesap dönemine ilişkin bilançoların VUK’un mükerrer 298. maddesinin (A) fıkrası hükümleri çerçevesinde enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekmektedir.

Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298/A maddesinde enflasyon düzeltmesi; “mali tablonun ait olduğu tarihteki satın alma gücü cinsinden hesaplanması” şeklinde tanımlanmıştır. 555 Sıra No.lu VUK Genel Tebliğinde ise; “enflasyon düzeltmesi, mali tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetlerin Türk Lirası değerlerinin, tablonun ait olduğu tarihteki değerine yükseltilmesinden ibaret bir işlemdir. Düzeltme, parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde dikkate alınacak tutarlarının düzeltme katsayıları ile çarpılması suretiyle gerçekleştirilecektir.” şeklinde tanımlama yapılmıştır.

  1. Enflasyon Düzeltmesi Koşulları

Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesinin (A) fıkrasına göre; mükellefler Yİ-ÜFE endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dâhil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması halinde finansal tablolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklardır.

Enflasyon düzeltmesi, her iki şartın aynı anda birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erecektir. Buna göre; enflasyon düzeltmesi yapılan bir hesap döneminden sonra, Yİ-ÜFE’deki artışın; içinde bulunulan dönem dâhil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan az olması durumunda enflasyon düzeltmesi sona erecektir. Bir başka deyişle, enflasyon düzeltmesine başlanılan bir hesap döneminden sonra, söz konusu şartlardan sadece birinin gerçekleşmemesi halinde de enflasyon düzeltmesi yapma yükümlülüğü devam edecektir.

Mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibariyle de mali tabloları düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadırlar. Geçici vergi dönemlerinde yukarıda belirtilen oranların tespitinde, son üç hesap dönemi yerine üçer aylık dönemlerin son ayı dâhil önceki otuz altı ay ve içinde bulunulan hesap dönemi yerine son on iki ay dikkate alınacaktır.

Bir hesap dönemi içindeki geçici vergi dönemlerinin herhangi birinde enflasyon düzeltmesi yapılması halinde takip eden geçici vergi dönemlerinde ve içinde bulunulan hesap dönemi sonunda da enflasyon düzeltmesi yapılması gerekmektedir.

  1. Enflasyon Düzeltmesi Yapacak Olanlar

Enflasyon düzeltmesi, kollektif, adî komandit, adî şirketler ve kurumlar vergisi mükellefi olan iş ortaklıkları dâhil kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılacaktır.

Enflasyon düzeltmesi, kollektif, adî komandit, adî şirketler ve kurumlar vergisi mükellefi olan iş ortaklıkları dâhil kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından finansal tablolardan sadece bilançolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklardır. Buna göre hesap dönemi takvim yılı olan işletmeler 31.12.2023 tarihli bilançoları ile 2024 ve sonrası hesap dönemlerinde düzeltme şartlarının devam etmesi halinde geçici vergi ve hesap dönemleri sonu itibariyle bilançolarını enflasyon düzeltmesi işlemine tabi tutacaklardır.

Kazançlarını işletme hesabı esasına (zirai işletme hesabı dâhil) göre tespit eden mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabı mükellefler enflasyon düzeltmesi yapamazlar. Ancak, bu mükellefler sadece, amortismana tâbi iktisadi kıymetleri için enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş tutarları üzerinden amortisman ayırabilirler.

  1. Enflasyon Düzeltmesinin Uygulanması

Enflasyon düzeltme işlemi, bilançoda gösterilen parasal olmayan varlık veya yükümlülük kalemlerinin Vergi Usul Kanunu’nun değerleme hükümlerine göre belirlenen tarihi maliyetlerinin (düzeltmeye esas tutar) düzeltme katsayısı ile çarpılması suretiyle gerçekleştirilir.

Parasal olmayan kıymetler, parasal kıymetler dışındaki kıymetlerdir. Parasal kıymetler ise Türk Lirasının değerindeki değişmeler karşısında nominal değerleri aynı kaldığı halde satın alma güçleri fiyat hareketlerine göre ters yönde değişen kıymetlerdir.

Düzeltme katsayısı, finansal tabloların ait olduğu aya ilişkin Yİ-ÜFE endeksinin, enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak hesap kaleminin düzeltmeye esas alınacak tarihini içeren aya ait Yİ-ÜFE endeksine bölünmesiyle elde edilen katsayıdır.

Enflasyon düzeltmesine tabi tutulan hesap kaleminin, enflasyon düzeltmesi sonrasındaki değeri ile düzeltme öncesi değeri enflasyon farkı “Enflasyon Fark Hesabı” olarak ilgili hesap kaleminin alt hesabına kaydedilecektir. İşlemin karşı ayağı ise “Enflasyon Düzeltme Hesabı”na kaydedilecektir.

2023 yılına ilişkin yapılan enflasyon düzeltmesine ait kayıtlar 2023 yılı yasal defterlerine, 2024 ve sonraki dönemlerde yapılacak enflasyon düzeltmesine ait kayıtlar da ilgili dönem defterlerine kaydedilecektir.

  1. Reel Olmayan Finansman Maliyeti (ROFM) Kavramı

Enflasyon düzeltmesi işlemi, esas olarak iktisadi kıymetlerin Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen değerleme hükümlerine göre tespit edilen tutarları dikkate alınarak gerçekleştirilmektedir. Ancak, stokların, satılan malın, maddi duran varlıkların, maddi olmayan duran varlıkların maliyet bedeline ve mali duran varlıkların alış bedeline ilave edilen reel olmayan finansman maliyetleri (ROFM) düşüldükten sonra bulunan tutarların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması gerekmektedir.

Reel olmayan finansman maliyeti (ROFM), enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak iktisadi kıymetin iktisap edilmesi aşamasında katlanılan finansman maliyeti içerisindeki enflasyon tutarıdır. Enflasyon düzeltmesi sırasında bu tutarın hesaplanarak ilgili iktisadi kıymetin maliyet bedelinden düşülmesi ve enflasyon düzeltmesinin kalan tutar üzerinden yapılması gerekmektedir.

Toplam finansman maliyeti içerisinde krediyi kullanmanın bedeli olan faiz ile alınan borcun geri ödenmesinde krediyi kullandıran kurumun enflasyon nedeniyle uğrayacağı kayıp tutarı da bulunmaktadır. Toplam finansman maliyeti içerisinde faiz tutarı reel finansman maliyeti, krediyi kullandıran kurumun enflasyon nedeniyle uğrayacağı kayıp tutarı ise reel olmayan finansman maliyeti olarak nitelendirilmektedir. Söz konusu reel olmayan finansman maliyeti (ROFM) tutarının iktisadi kıymetin bilançoda gösterilen değerinden düşülerek, düzeltmeye esas tutarının bulunması ve enflasyon düzeltmesinin bu tutar üzerinden yapılması gerekmektedir.

Özet olarak reel olmayan finansman maliyeti, bir iktisadi kıymetin maliyetine ilave edilmiş olan finansman giderinin içindeki enflasyon farkıdır. Bünyesinde reel olmayan finansman maliyeti içerebilecek parasal olmayan varlık kalemleri şunlardır: Stoklar, maddi duran varlıklar, mali duran varlıklar, özel tükenmeye tabi varlıklar. Bünyesinde reel olmayan finansman maliyeti ihtiva edebilen iktisadi kıymetlerin listesi 555 Sıra No.lu VUK genel Tebliği’nde Ek-3’de belirtilmiştir.

  1. Reel Olmayan Finansman Maliyeti Hesaplama Yöntemleri

Enflasyon düzeltmesi işleminde, reel olmayan finansman maliyetleri, “Borç Tutarının Esas Alınması” ve “Toplam Finansman Maliyetinin Esas Alınması” yöntemlerinden biri seçilerek hesaplanabilir. Yöntemlerin seçiminde herhangi bir şart aranmamaktadır, kullanılacak yöntemin seçimi işletmelere bırakılmıştır.

6.1. Borç Tutarının Esas Alınması Yöntemi

Borç tutarının esas alınması yönteminde, ROFM; her türlü borçlanmada, borç tutarlarına borcun kullanıldığı döneme ait Yİ-ÜFE artış oranının uygulanması suretiyle hesaplanır. İktisadi kıymetin maliyetine dahil edilen reel olmayan finansman maliyeti hesaplanır ve bu tutar iktisadi kıymetin değerinden düşülerek düzeltmeye esas değere ulaşılır. Bu yön-temde ROFM aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanır.

Rofm Hesaplama Yöntemi

 

6.1.1. ROFM Tutarının Aktifleştirilen Finansman Maliyetinden Küçük Olması Durumu

Hesaplanan oranın borç tutarına uygulanması suretiyle bulunan tutarın (ROFM), formülde dikkate alınan borç tutarı nedeniyle ilgili dönemde maliyetle/alış bedeliyle ilişkilendirilen finansman giderleri toplamından küçük olması halinde bahse konu finansman giderlerini aşan kısmın reel finansman maliyeti olduğu kabul edilecektir. Hesaplanan ROFM tutarı ise, düzeltmeye esas tutarı belirlemek üzere iktisadi kıymetin maliyetinden düşülecektir.

Örnek: MVT Sanayi ve Ticaret AŞ, 20.06.2023 tarihinde 4.000.000.- TL banka kredisi kullanmak suretiyle üretim faaliyetlerinde kullanmak amacıyla bir makine satın almıştır. 30.10.2023 tarihinde kredi kapatılmış ve 1.100.000.- TL faiz ödenmiştir. Ödenen faiz makinenin maliyet bedeline eklenmiştir.

Buna göre, 31.12.2023 tarihli bilançoda makinenin maliyet bedeli 5.100.000.- TL olarak görünecektir. Makinenin maliyet bedeli içerisinde bulunan reel olmayan finansman maliyeti düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden enflasyon düzeltmesi yapılması gerekmektedir. Borç tutarının esas alınması yönteminde makinenin maliyet bedeli içerisinde yer alan ROFM aşağıdaki şekilde hesaplanır.

Rofm Hesaplama Yöntemi Iki

ROFM = 4.000.000 x (2.803,29 – 2.320,72) ÷ 2.320,72

ROFM = 4.000.000 x 0,20794 = 831.760.- TL

Hesaplanan ROFM tutarı makinenin maliyetine eklenen finans maliyetinden küçük olduğu için düzeltmeye esas tutar belirlenirken bu tutar dikkate alınacaktır. 831.760.- TL makinenin 31.12.2023 tarihli bilançoda görünen değerinden düşülecek ve bulunan tutar makinenin enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak tutarı olacaktır. Buna göre, makinenin enflasyon düzeltmesine esas tutulacak tutarı: 5.100.000 – 831.760 = 4.268.240.- TL olacaktır. Faiz tutarının 268.240.- TL’lik (1.100.000 – 831.760) kısmı reel finansman maliyeti olarak kabul edilecektir.

Bu makinenin enflasyon düzeltmesinde kullanılacak düzeltme katsayısı aşağıdaki şekilde hesaplanır.

Düzeltme Katsayısı

Bu makinenin enflasyon düzeltmesi ise aşağıdaki şekilde yapılacaktır.

Enflasyon Düzeltmesi

6.1.2. ROFM Tutarının Aktifleştirilen Finansman Maliyetinden Büyük Olması Durumu

Hesaplanan oranın borç tutarına uygulanması suretiyle bulunan tutarın (ROFM), formülde dikkate alınan borç tutarı nedeniyle ilgili dönemde maliyetle/alış bedeliyle ilişkilendirilen finansman giderleri toplamından büyük olması halinde, bahse konu finansman giderlerinin tamamının reel olmayan finansman maliyeti olduğu kabul edilecektir.

Örnek: MVT Sanayi ve Ticaret AŞ, 10.03.2023 tarihinde 2.000.000.- TL banka kredisi kullanmak suretiyle üretim faaliyetlerinde kullanmak amacıyla bir makine satın almıştır. 30.09.2023 tarihinde kredi kapatılmış ve 400.000.- TL faiz ödenmiştir. Ödenen faiz makinenin maliyet bedeline eklenmiştir.

Buna göre, 31.12.2023 tarihli bilançoda makinenin maliyet bedeli 2.400.000.- TL olarak görünecektir. Makinenin maliyet bedeli içerisinde bulunan reel olmayan finansman maliyeti düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden enflasyon düzeltmesi yapılması gerekmektedir. Borç tutarının esas alınması yönteminde makinenin maliyet bedeli içerisinde yer alan ROFM aşağıdaki şekilde hesaplanır.

 

Rofm Hesaplama Yöntemi üç

ROFM = 2.000.000 x (2.749,98 – 2.147,44) ÷ 2.147,44

ROFM = 2.000.000 x 0,28059 = 561.180.- TL

Hesaplanan ROFM tutarı makinenin maliyetine eklenen finansman maliyetinden büyük olduğu için aktifleştirilen 400.000.- TL’lik finansman giderinin tamamı ROFM olarak kabul edilecektir. Buna göre, makinenin enflasyon düzeltmesine esas tutulacak tutarı 2.000.000.- TL olacaktır.

6.2. Toplam Finansman Maliyetinin Esas Alınması Yöntemi

Farklı faiz oranları ile birden fazla kredi kullanılmış ve bu kredilerin finansman maliyetleri birden fazla hesap kalem üzerinde aktifleştirilmiş ise, reel olmayan finansman maliyetlerinin hesaplanması için faiz oranı belirlemek güçleşmektedir. Bu durumda ROFM, toplam finansman maliyetinin esas alınması yönteminin kullanılarak tespit edilir.

Toplam finansman maliyetinin esas alınması yönteminde, maliyet veya alış bedeline dâhil edilen finansman giderlerinin reel olmayan kısımları (ROFM); toplam finansman maliyetlerine, ilgili döneme ait Yİ-ÜFE artış oranının hesap dönemine ait ortalama ticari kredi faiz oranına bölünmesi sonucunda belirlenen oranlar uygulanmak suretiyle bulunan tutarın, maliyet veya alış bedelinden düşülmesi suretiyle hesaplanır.

Rofm Hesaplama Yöntemi Dört

İlgili hesap dönemine ait Yİ-ÜFE artış oranı aşağıda gösterilen formül yardımıyla hesaplanır:

Yi̇ üfe Artış Oranı

Ortalama ticari kredi faiz oranları T.C. Merkez Bankası tarafından haftalık olarak yayımlanmaktadır.

Normal şartlar altında, söz konusu formüldeki oranın, (0) ile (1) arasında gerçekleşmesi gerekir. Oranın (1)’den büyük çıkması, kredi faiz oranlarının, gerçekleşen Yİ-ÜFE artış oranlarının gerisinde kaldığını ifade etmektedir. Bu durumda, formüldeki oran (1) olarak alınacak ve toplam finansman maliyetinin tamamının reel olmadığı kabul edilecektir.

Aylar itibarıyla Yİ-ÜFE’de oluşan farklılıklar nedeniyle formüldeki oranın negatif çıkması halinde ise toplam finansman maliyetinin tamamının reel olduğu kabul edilecektir.

Örnek: MVT Sanayi ve Ticaret AŞ, 15.04.2023 tarihinde 1.000.000.- TL banka kredisi kullanmak suretiyle üretim faaliyetlerinde kullanmak amacıyla bir makine satın almıştır. Kredi, 15.10.2023 tarihinde kapatılmış ve 200.000.- TL faiz ödenmiştir. Ödenen faiz makinenin maliyet bedeline eklenmiştir.

Buna göre, 31.12.2023 tarihli bilançoda makinenin maliyet bedeli 1.200.000.- TL olarak görünecektir. Makinenin maliyet bedeli içerisinde bulunan reel olmayan finansman maliyeti düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden enflasyon düzeltmesi yapılması gerekmektedir. Toplam finansman maliyetinin esas alınması yönteminde makinenin maliyet bedeli içerisinde yer alan ROFM aşağıdaki şekilde hesaplanır.

Aralık 2023 Yİ-ÜFE                          : 2.915,02

Aralık 2022 Yİ-ÜFE                          : 2.021,19

Ortalama Ticari Kredi Faiz Oranı      : %48,02

Yi üfe Artış Oranı Iki

Yi üfe Artış Oranı üç

Yi üfe Artış Oranı Dört

 

 

Hesaplanan ROFM tutarı makinenin maliyetine eklenen finansman maliyetinden küçük olduğu için düzeltmeye esas tutar belirlenirken bu tutarın tamamı dikkate alınacaktır. Hesaplanan ROFM tutarı olan 184.186.- TL makinenin 31.12.2023 tarihli bilançoda görünen değerinden düşülecek ve bulunan tutar makinenin enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak tutarı olacaktır. Buna göre, makinenin enflasyon düzeltmesine esas tutulacak tutarı: 1.200.000 – 184.186 = 1.015.814.- TL olacaktır. Faiz tutarının 15.814.- TL’lik (200.000 – 184.186) kısmı reel finansman maliyeti olarak kabul edilecektir.

  1. Diğer Hususlar

Enflasyon düzeltmesi işlemlerinde reel olmayan finansman maliyeti (ROFM) hesaplanırken dikkat edilmesi gereken diğer huşular aşağıda belirtilmiştir.

a) Enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak parasal olmayan kıymetin düzeltmeye esas tutarına ulaşılırken; ROFM ilgili kıymetin bilançoda gösterilen tutarından düşülür. Düzeltme işlemi kalan tutar üzerinden yapılır. Vergi Usul Kanunu’nun geçici 31. maddesi, geçici 32. maddesi ve mükerrer 298/Ç maddesi uyarınca yeniden değerlemeye tabi tutulmuş iktisadi kıymetler enflasyon düzeltmesine tabi tutulurken, düzeltmeye esas değer olan yeniden değerleme sonrası değerler için ROFM hesabı yapılmayacaktır.

b) Yabancı para üzerinden borçlanmalarda borcun kullanıldığı döneme ait Yİ-ÜFE artış oranı, borcun alındığı tarihteki Türk Lirası karşılıklarına uygulanır. Dolayısıyla yabancı para üzerinden yapılan borçlanmalarda ROFM hesaplanırken Yİ-ÜFE artış oranının uygulanacağı borç tutarı, yabancı para üzerinden alınan borcun alındığı tarihteki Türk Lirası karşılığıdır.

c) Birden fazla hesap dönemine yayılan ve finansman gideri her hesap döneminde maliyete atılan borçlanmalarda, ROFM hesaplanması, her hesap dönemi itibariyle ayrı ayrı borç tutarının borcun kullanıldığı döneme ait Yİ-ÜFE artış oranının uygulanması suretiyle hesaplanır. Aynı hesap dönemi içinde, borç geri ödemesinin (kapamanın) birden fazla ayda yapılması durumunda, her geçici vergi döneminin sonunda geçerli olan Yİ-ÜFE oranı kullanılabilir.

d) Birden fazla hesap dönemine yayılan ve finansman gideri her hesap döneminde maliyete atılan yabancı para üzerinden borçlanmalarda, reel olmayan finansman maliyetinin hesaplanması, her hesap dönemi itibariyle ayrı ayrı borç tutarının borcun alındığı tarihteki Türk Lirası karşılıklarına borcun kullanıldığı döneme ait Yİ-ÜFE artış oranının uygulanması suretiyle hesaplanacaktır.

e) Krediler ile ilgili olarak ödenen vergi ve harçlar gibi bazı finansman giderleri, kullanılan yabancı kaynağın kullanım süresine bağlı olarak oluşmadığından enflasyon unsuru içermezler. Bu nedenle enflasyon düzeltmesi uygulamasında bu giderler reel olarak kabul edilir ve bunlar için ayrıca ROFM ayrıştırması yapılmaz.

7 Gündem Satınalma Dergisi Enflasyon Muhasebesinde Reel Olmayan Finansman Maliyeti UygulamasıM. Vefa TOROSLU

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

Bağımsız Denetçi

vefa.toroslu@gmail.com

Ödeme Süresinde Çelişki Olması ?

7 Gündem Satınalma Dergisi ödeme Süresinde çelişki Olması

7 Gündem Satınalma Dergisi ödeme Süresinde çelişki Olmasıİtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, Sözleşme Tasarısı’nın 12.1’inci maddesinde tahakkuk evrakının ………….. İl Sağlık Müdürlüğü Muhasebe Müdürlüğüne/Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne teslim edildikten sonra 180 gün içinde ödemenin yapılacağının düzenlendiği, Sözleşme Tasarısı’nın 12.1.1’inci maddesinde ise hakediş raporunun yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere 30 gün içinde tahakkuka bağlanacağı ve bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödemenin yapılacağı düzenlemesine yer verildiği, Sözleşme Tasarısı’nın anılan maddesinde hakediş ödemelerinin süresine ilişkin iki farklı (30 gün/180 gün) düzenlemenin yer aldığı, bu durumun Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’ne uygun olmadığı, çelişki barındırdığı ve sözleşmenin uygulanması aşamasında hukuki sorunlara neden olacağı, ayrıca Hizmet İşleri Genel Şartnamesi uyarınca ödemenin tahakkuk işleminin gerçekleştirildiği tarihten başlamak üzere 30 gün içinde yapılması gerektiği öngörülmüş olup ödeme süresinin belirlenmesi hususunda idareye herhangi bir takdir yetkisi verilmemesine rağmen idare tarafından 180 günlük sürenin belirlendiği, bahsedilen aykırılıklar sebebiyle ihaleye katılımın engellendiği ve ihalenin iptal edilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

27.12.2023 tarihli ve 2023/UH.II-1603  sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Hakediş ödemeleri” başlıklı 42’nci maddesi uyarınca yükleniciye yapılacak ödemenin tahakkuk tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılması gerektiği, belirtilen süreye ilişkin idarelere farklı bir düzenleme yapma hakkı tanınmadığı, başvuruya konu ihaleye ait Sözleşme Tasarısı’nın 12.1.1’inci maddesinin bu kurala uygun olduğu anlaşılmakta ise de anılan Tasarı’nın 12.1’inci maddesindeki düzenlemede 30 gün olarak belirtilmesi gereken hakediş ödeme süresinin 180 gün olarak belirlendiği, yine 12.1’inci maddede ödemelerin aylık dönemler halinde, takip eden ayın sonuna kadar yapılacağı düzenlemesinin de bulunduğu,

netice itibariyle hakediş ödemelerine ilişkin üç farklı düzenlemenin mevzuata aykırılık ve çelişkiler barındırdığı ve ödemenin tahakkuk tarihinden başlamak üzere otuz gün yapılması gerekliliğinin karşılanıp karşılanmayacağı hususunda belirsizliğe yol açtığı anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Her Yeni Güne Borçla Başladığınızı Biliyor musunuz ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Her Yeni Güne Borçla Başladığınızı Biliyor Musunuz

7 Gündem Satınalma Dergisi Her Yeni Güne Borçla Başladığınızı Biliyor MusunuzSon yıllarda kendi işini kurmak ve girişimci olmak isteyen gençlerin sayısında dikkat çekici bir artış olduğu görülmektedir. Elbette iş kurma ve girişimci olma isteğinin yaygınlığı gençlerle sınırlı değildir. Ancak yakın dönemde yapılan bazı araştırmalar özellikle Z Kuşağının önemli bir kısmının geleneksel işlerde çalışmak yerine kendi işlerini kurmak istediklerini göstermektedir (1).

İş kurmanın ve girişimci olmanın, diğer birçok alanda olduğu gibi kendine has bazı zorlukları bulunmaktadır. Parlak bir iş fikri başarılı olmanın ön koşullarından biri olmakla birlikte iş hayatının bazı püf noktalarını, diğer bir deyişle iş hayatındaki bazı incelikleri bilmek de gerekir.

İş hayatının önemli bir püf noktası borçların sürekli olduğunun farkında olmakla ilişkilidir. Eminim ki bazıları işyeri kirasının aslında her gün ödenmesi gereken bir borç kaynağı olduğunun farkında değildir. Bunun farkında olmadıkları için kiranın ödeme günü gelene kadar herhangi bir endişe duymazlar ve ödeme günü geldiğinde de ne yapacağını bilemez bir halde kaynak arayışı içerisine girerler. Bu kaynak arayışı ya tedarikçiye yapılacak ödemenin ertelenmesi ya da kredi kartından nakit çekilmesi gibi çok çeşitli ve genellikle girişimcinin ileride daha büyük sorunlar yaşamasına neden olacak yöntemlerin kullanılmasına neden olur.

Tedarikçiye ödemenin ertelenmesi tedarikçi ile olan ilişkinin bozulması ve hatta sona ermesi sonucunu doğurabilir. Öyle ya, kim ödemelerini aksatan birisine uygun koşullarda ürün temin etmek ister ? Kredi kartından nakit çekilmesi ise kirayı geciktirmemek için kira bedelinin yanı sıra nakit avans çekim masrafı ve faiz gibi ilave maliyetlere neden olacaktır. Sonuçta her iki örnek çözüm de borcun daha büyük bir borçla kapatılmasından başka bir şey değildir.

Kiranın vadesinde ödenen bir borç olduğuna ilişkin algının, bu sorunun temel nedenini oluşturduğu ileri sürülebilir. Oysa bu algının değiştirilmesi ve kiranın aslında günlük bir borç olduğu düşüncesinin kabul edilmesi, girişimciler açısından bir motivasyon kaynağı olarak kullanılıp, başarılı olmanın bir aracılı haline pekâlâ getirilebilir. Girişimcinin borcunun yalnızca kira ile sınırlı olmadığı ve çok farklı borç kaynakları olduğu düşünüldüğünde, bu zihinsel kurgulamanın önemi ve etkisi daha açık bir biçimde anlaşılacaktır.

Bir girişimcinin aylık kira maliyeti 30.000 TL, personel maliyeti 90.000 TL ve bunları ödeme günü her ayın birinci günü olsun. Kısacası o girişimci açısından her ayın birinci günü “hele o gün gelsin düşünürüz” denilen gündür. Ne yazık ki her ay o gün kaçınılmaz olarak gelmekte ve toplamda 120.000 TL tutarındaki borcun nasıl ödeneceği paniği yaşanmakta ve değerli zamanın önemli bir kısmı kaynak arayışı ile çarçur edilmektedir.

Peki ya, bu girişimci şöyle düşünseydi nasıl olurdu? “Ben bu işyerini bugün kullanıyorum. Çalışanlarım da bana bugün hizmet sunuyor. Aslında ben hem mülk sahibine hem de çalışanlarıma bugün borçlandım”. Bu düşüncenin sonunda girişimci şunu da fark edecektir: “Benim aylık ödemem gereken tutar 120.000 TL. Yani aslında benim her gün 4.000 TL ödemem gerekiyor. Kısacası her gün bu işyerinin kapısını açtığımda 4.000 TL ekside başlıyorum. O zaman benim en azından borçlarımı ödeyebilmek için bugün en az 4.000 TL kazanmam gerekiyor. Aksi halde bu borç yarına devredecek ve yarın daha fazla çabalamam gerekecek!”.

7 Gündem Satınalma Dergisi Her Yeni Güne Borçla Başladığınızı Biliyor MusunuzHer güne ekside başlanıldığı, borcun da aslında her gün ödenmesi gerektiği düşüncesinin yararlı bir bakış açısı olduğuna inanıyorum. Kuşkusuz bu bakış açısı girişimcinin motivasyonunu da yükseltecek, boşa geçirdiği her günün yalnızca gelir kaybı olmadığını, boşa geçirilen ya da yeterince verimli kullanılmayan bir günün aynı zamanda borç toplamını arttıran bir kayıp olduğunu fark etmesini sağlayıp işine dört elle sarılmasına neden olacaktır. Kuşkusuz iş hayatında ve girişimcilikte belirli bir deneyimi olanların önemli bir kısmı bilinçli olsun veya olmasın bu durumun farkındadır. Bu yazıyı bu durumu bilmeyen ya da farkında olmayanlar için yazdım. Umarım bu yazının konusu olan bakış açısının ne kadar önemli ve yararlı olduğuna dikkat çekebilmişimdir.

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Lindzon, J. (11.05.2021), “Why Gen Z is so Keen on Entrepreneurship and what that Means for Employers”, Çevrim içi: https://www.fastcompany.com/90631769/why-gen-z-is-so-keen-on-entrepreneurship-and-what-that-means-for-employers, (14.02.2024).

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR