6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri’nin yıl dönümü vesilesiyle açıklamada bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık, “Kahramanmaraş Depremleri sonrasında sadece riskli yapıların değil, üretimden tasarıma, uygulamadan denetime kadar tüm süreçlerdeki iş yapış şeklinin ve zihniyetin dönüşmesi gerektiğini gördük. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, bilimin ışığında, kültürel ve doğal mirasımızı koruyup geçmiş tecrübelerimizden faydalanarak yeni bir toparlanma ve kalkınma döneminin kapısını aralamalıyız. Artık depremleri, toplumsal ve ekonomik travmalara neden olan bir doğal afet olmaktan çıkartmalıyız.” dedi.
2023 yılının ilk günleri ile birlikte Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacak olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşarken, geçmişten aldığımız tecrübeler ve dersler ile geleceğe daha güçlü ve umutlu bakıyorduk ancak 6 Şubat günü tüm ülke olarak adeta bir kâbusa uyandık. Ne yazık ki o sabah deprem konusunda yeterince yol alamadığımızı apaçık gösterdi. 50 binden fazla can kaybı yaşanan Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri yaklaşık 14 milyon vatandaşımızı doğrudan etkilemiş ve tüm ulusumuzu yasa boğmuştur.
6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri sonrası yapılan değerlendirmelere değinen Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinden etkilenen 11 ilimizde yıkılan binaların %97’si 1999 yılından önce inşa edilmiş ve mühendislik hizmeti almamış, denetime tabi olmamış yapılar olduğu belirtildi. Oysa 1999 yılı öncesinde de deprem yönetmelikleri, uygulama standartları, İmar Kanunu, fenni mesuliyet ‘TUS’ sistemi gibi birçok husus yürürlükteydi. 1999 Marmara Depremi ile tüm bunların depreme dayanıklı, can ve mal güvenliğini sağlayan yapıların inşasında etkili olmadığı görülmüş ve daha sonra önemli aksiyonlar alınmıştı. Bu aksiyonlara örnek olarak; hazır beton ve nervürlü çelik donatı kullanımının zorunlu hâle gelmesi, Yapı Denetimi Sisteminin (YDS) tüm ülke geneline yayılması, Deprem Yönetmeliklerinin güncellenmesi verilebilir. Bu aksiyonlar sonucunda 2000 yılı sonrasında ve özellikle 2011 yılında YDS’nin tüm Türkiye’de uygulamaya geçmesi sonucunda daha güvenilir ve depreme dayanıklı binaların inşası mümkün olmuştur. Buna rağmen günümüzde yapı stokumuzun yaklaşık yarısı 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş durumdadır
Kahramanmaraş ve Hatay Depremlerinde yıkılan binaların %2’si ise 2000 yılından sonra inşa edilmiştir ancak bunların büyük bir çoğunluğu yapı denetimine tabi tutulmamıştır. Depremin etkilediği 11 ilde yapı denetim sistemine geçilmesinden sonra hazır beton kullanılarak yapılan 151 bin 990 binadan 272’si yıkılmış olup, yıkılmayan bina oranı %99,8’dir.” dedi.
“kentsel dönüşüm büyük bir fırsattır”
Kentsel dönüşüm süreçlerine değinen Yavuz Işık, “2012 yılında yürürlüğe giren Kentsel Dönüşüm Kanunu’nda 2023 yılında yapılan değişiklikler ile sürecin daha hızlanması beklenmektedir. Kentsel dönüşümün ana teması riskli yapıların dönüştürülmesi olarak algılansa da dönüşüm sürecinin çok boyutlu bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Kent madenciliği prensipleri ile inşaat ve yıkıntı atıklarının sürdürülebilir bir şekilde değerlendirilmesi, doğal kaynakların sorumlu kullanılması, neredeyse sıfır enerjili binalara ağırlık verilmesi, olası afetler için tam donanımlı toplanma alanlarının yapılması, ulaşım akslarının yeniden planlanması, düşük karbonlu malzemelerin kullanılması gibi birçok boyutta süreç desteklenmelidir.” dedi.
“her beton hazır beton değildir”
Depreme dayanıklı yapıların özelliklerini vurgulayan Yavuz Işık, “1970’li yılların sonunda hazır beton ile tanışan Türkiye’de hazır betonun kullanımı kademeli olarak 2000’li yılların başında zorunlu hâle gelmiştir. Bu nedenle birçok eski yapıda ‘hazır beton’ yerine şu an için ‘ilkel’ olarak nitelendirilebilecek yöntemlerle beton üretilmiştir. Herhangi bir standarda ve mühendislik yaklaşımına tabi olmayan bu betonlar yine uygun olmayan inşaat demirleri ile birlikte kullanılmış ve mühendislikten uzak tasarım ve yöntemlerle bina yapımında kullanılmıştır. Günümüzde ise ‘hazır beton’ bilgisayar kontrollü otomasyon sistemlerine dayanan, tüm girdi kontrolleri yapılan, en çok denetime tabi tutulan ve denetimi RFID çiplerle gerçekleştirilen güvenilir bir yapı malzemesi ve tam anlamıyla mühendislik ürünüdür.” dedi.
Depreme dayanıklı yapıların tasarımının önemine dikkat çeken Yavuz Işık, “Önemli bir diğer husus da hiçbir yapı malzemesinin sadece kendi özellikleri ile ‘depreme dayanıklı’ olarak tanımlanmaması gerektiğidir. Doğru ve kaliteli malzeme, güvenilir yapıların olmazsa olmaz koşullarından sadece biridir. Esas olan, depreme dayanıklı yapı tasarımıdır.” diye konuştu.
“sorumluluğumuzun bilincindeyiz”
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) olarak inşaat sektörünün önemli bir paydaşı ve güvenli yapıların da en önemli bileşeninin sorumluluğunu taşıdıklarını belirten THBB Başkanı Yavuz Işık, “36 yıldır ülkemizin sağlam yapılar üzerinde gelişmesini ve büyümesini sağlamak için yoğun çaba sarf etmekteyiz. Hem sektörümüzün kalite bilincini ve yetkinliğini geliştirmek hem de hazır beton kullanıcılarını doğru uygulamalara teşvik etmek için birçok somut adım attık ve atmaya devam ediyoruz. Bunları yaparken ilgili kamu kurumları ve meslek örgütleri ile iş birliğini önemsiyoruz.
1995 yılında ülkemizde hazır beton üretimine yönelik herhangi bir denetim mekanizması yokken THBB üyeliğinin birinci şartı KGS Belgesi almaktı. Başka bir sektörde benzeri olmayan bu uygulama ile THBB, üyelerinin standartlara uygun üretim yapmasına liderlik ederken bir yandan da tüm sektörün bu yöne evrilmesini sağlamıştır. Daha sonra yürürlüğe giren G İşareti Yönetmeliği ile bu süreç tüm sektöre yayılmıştır. THBB olarak bütün hazır beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere KGS Sistemi’ne davet ediyoruz.” dedi.
Türkiye Hazır Beton Birliği olarak olarak uzun yıllardır riskli yapı stokunun dönüştürülmesini sürekli gündeme getirdiklerini belirten THBB Başkanı Yavuz Işık, “Kahramanmaraş Depremleri sonrasında sadece riskli yapıların değil, üretimden tasarıma, uygulamadan denetime kadar tüm süreçlerdeki iş yapış şeklinin ve zihniyetin dönüşmesi gerektiğini gördük. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, bilimin ışığında, kültürel ve doğal mirasımızı koruyup geçmiş tecrübelerimizden faydalanarak yeni bir toparlanma ve kalkınma döneminin kapısını aralamalıyız. Artık depremleri, toplumsal ve ekonomik travmalara neden olan bir doğal afet olmaktan çıkartmalıyız. Bu konuda gerekli politikaların ve eylem planlarının oluşturulmasını destekliyor ve tüm paydaşları göreve çağırıyoruz.” dedi.









Bir satınalma uzmanı olarak yıllardır ürettiğimiz endüstriyel fırınlar için rulman almaktayım. Rulman fırınlar için kullandığımız önemli enstrümanlardan biri ve seçiminde dikkatli olmak gerekiyor. Burada satınalma uzmanına düşen görev; firmanın ar-ge ve mühendislik biriminden aldığı veriler doğrultusunda alım yapacağı firmaya doğru ürün kodlarını vermek. Diğer bir izlenecek yol ise seçim konusunu tedarikçilerin mühendislik ekiplerine bırakmak. Ancak mühendislik ekiplerine kullanımla ilgili doğru ve yeterli bilgileri vermek gerekiyor.

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İtirazen şikayete konu ihaleye ait ilanının 28.08.2023 tarihinde Kamu İhale Bülteninde yayımlandığı, ihalenin ise ilanda belirtildiği şekilde ve kesinleşen ihale dokümanına göre 27.09.2023 tarihinde gerçekleştirildiği, bu kapsamda kesinleşen ihale dokümanında yer verilen şartların kabul edilerek ihalenin 5’inci kısmı için teklif verildiği, buna rağmen tekliflerin değerlendirilmesinde, ilan metninin 4.3.4 ve İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddelerinde yer verilen ve kesinleşen şartların aranması gerekirken, ihale dokümanında olmayan şartların aranarak tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasının ihale dokümanına ve mevzuatına aykırı olduğu, iddialarına yer verilmiştir.
Satınalma işlemlerini yapanlarla ilgili şüphe her zaman, satın alma yaptığı firmadan menfaat sağlaması ile ilgilidir. Bununla ilgili en yaygın denetim ise satın alma personellerini tanıdık veya referansı güçlü kişilerden seçmektir. Bu yolun en büyük eksik tarafı ise dürüstlük ile yetenek her zaman aynı kişide bulunmamaktır. Çok dürüst olarak size gelen personelin yeteneklerini artırmak ise her zaman mümkün olmayabiliyor. Yeteneksiz kişilerin satın almada istihdam edilmesi, üretimi aksatan önemli sebepler arasındadır.
İş mevzuatında avans izni düzenleyen doğrudan bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla avans iznin nasıl kullandırılacağı konusu belirsizdir. Bu konuda doktrinde farklı görüşler ileri sürülmektedir. Nitekim bir görüşe göre, “yıllık ücretli izne henüz hak kazanamamış işçiye, işverenin kendi inisiyatifi veya işçinin talebi ve işverenin onayı ile gelecek yıl ücretli izninin kullandırılması, Kanunda belirtilen bir hakkın işçilere daha elverişli olacak şekilde değiştirilebilmesi ve işveren insiyatifi ile kullandırılmışsa, ekonomik kriz dönemlerinde işçinin istihdamda kalması ve feshin son çare olması ilkesi uyarınca, önceden verilebilir”


Anlatacağım minik yazımda istisna edeceğim pek çok emekliler olsa da, bir emekli bir bankanın ATM cihazının başına geçtiğinde, sıranın size gelmesi için Allah size sabır versin diyeceğim.
Reşat BAĞCIOĞLU


Endüstriyel Fırınlarda fan seçimi çok önemlidir. Temel kriterlerin yanı sıra tesisin durumu, çalışacağı ortamın şartları, kullanım yeri ve amacı önem taşır. Buna göre fanın tipi ve yönü seçilir. Her işte olduğu gibi bu işte de bilgi birikimi ve tecrübe ön plana çıkar.





İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale dokümanında isteklilerce sunulması istenen kapasite raporu için belirlenen kapasite miktarının mevzuata aykırı olduğu, iddialarına yer verilmiştir.
Ne var ki bu bakış açısının yarardan çok zararı bulunmaktadır. Özellikle sanayi işletmeleri açısından gerekli vasıflı ve yarı vasıflı elemanlı ihtiyacının artık giderilemediği ve birçok alanda nitelikli işgücü sıkıntısı yaşandığı bilinen bir gerçektir. Üstelik bu durum Türkiye’ye de özgü değildir ve birçok ülkede vasıflı eleman sıkıntısı yaşanmaktadır. Örneğin 2023 yılında Euronews tarafından yayınlanan bir haberde Almanya’daki şirketlerin % 90’ının vasıflı işgücü bulmakta zorlandığı ifade edilmektedir (3).