İdarenin Mutfağında Üretilecek Yemek İhalesinde TS 8985 Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi ?

7 Gündem Satınalma Dergisi İdarenin Mutfağında üretilecek Yemek İhalesinde Ts 8985 Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi

7 Gündem Satınalma Dergisi İdarenin Mutfağında üretilecek Yemek İhalesinde Ts 8985 Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesiİtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale İlanı’nın “Kalite ve standarda ilişkin belgelere ait bilgiler” başlıklı 4.3.3’üncü maddesinde ve İdari Şartname’nin 7.5.3’üncü maddesinde, TS 8985 Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi ile TS 13075 Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi’nin istekliler tarafından Yeterlik Bilgileri Tablosunda belirtileceği, istenildiğinde idareye sunulacağı düzenlemesine yer verildiği, ancak ihale konusu işin Rize İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı Kaçkar Devlet Hastanesi (bu hastaneye bağlı Çamlıhemşin Devlet Hastanesi), İshakoğlu Çayeli Devlet Hastanesi ve Fındıklı Devlet Hastanesi’nde “Malzeme Dâhil Yemek Pişirme, Dağıtım ve Sonrası Hizmetleri” işi olduğu, Teknik Şartname’deki düzenlemelerden yemeğin idarenin mutfağında üretileceği, ayrıca söz konusu yemek hizmetinin malzemelerin pişirilmesinin yanı sıra Kaçkar Devlet Hastanesi mutfağında üretilecek (pişirilecek) yemeğin yükleniciye ait araçla Çamlıhemşin İlçe Devlet Hastanesi’ne taşınmasını, dağıtımını ve dağıtım sonrası hizmetleri kapsadığından ihalede TS 8985 numaralı standarda ilişkin hizmet yeterlik belgesi istenilmesinin mevzuata aykırı olduğu iddialarına yer verilmiştir.

22.11.2023 tarihli ve 2023/UH.I-1444  sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan incelemede, İhale İlanı’nın 4.3.3’üncü maddesi ile İdari Şartname’nin 7.5.3’üncü maddesinde yer verilen düzenlemeler incelendiğinde; TS 8985 Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesinin ihaleye katılımda yeterlik kriteri olarak belirlendiği, yukarıda da yer verildiği üzere hizmet konusunun idareye bağlı sağlık tesisi mutfağında gerçekleştirileceği, ayrıca Teknik Şartname’nin aktarılan maddelerinde yemeğin üretileceği sağlık tesisinin kullanılamaması durumunda yüklenicinin yemek fabrikasında yemek yaptırılmaya başlandığı tarihten önce TS 8985 Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesinin sunulması gerektiğinin düzenlendiği anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen mevzuat hüküm ve açıklamalarına göre, idarelerin ihale dokümanında kalite ve standarda ilişkin belgelerle ilgili düzenleme yapabilecekleri, kendi hizmet binalarında gerçekleştirilen hizmetler ile niteliği gereği hizmet yeterlik belgesi istenmesi uygun olmayan ihalelerde hizmet yeterlik belgelerinin istenemeyeceği anlaşılmaktadır.

Başvuru sahibinin iddiasında belirttiği ve İhale İlanı’nın 4.3.3’üncü maddesi ile İdari Şartname’nin 7.5.3’üncü maddesi kapsamında isteklilerden yeterlik bilgileri tablosunda bilgilerine yer verilmesi istenilen;

7 Gündem Satınalma Dergisi İdarenin Mutfağında üretilecek Yemek İhalesinde Ts 8985 Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi– TS 8985 numaralı standardın, yemek fabrikaları ve toplu yemek mutfaklarının yapısal özellik, işletmecilik, çalışanlar ve teknik donanım ile ilgili genel kurallarını kapsadığı, söz konusu belgenin Teknik Şartname’de belirtildiği şekilde, sağlık tesisine ait mutfağın kullanılamaması durumuna özgülenmediği ve tüm istekliler tarafından TS 8985 numaralı standarda ilişkin bilgilerin yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilmesi gerektiği, doküman düzenlemelerine göre ihale konusu iş kapsamında yemek üretiminin idareye bağlı sağlık tesisi mutfağında yapılacağı göz önünde bulundurulduğunda söz konusu standarda ilişkin hizmet yeterlik belgesinin ihalede yeterlik kriteri olarak istenilmesinin mevzuata aykırı olduğu anlaşılmış ve başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Satınalmada İç Kontrol Üzerine Denemeler

7 Gündem Satınalma Dergisi Satınalmada İç Kontrol üzerine Denemeler (2)

7 Gündem Satınalma Dergisi Satınalmada İç Kontrol üzerine Denemeler (2)Muayene kabul, satın alınan malın, teklifte belirtilen niteliklere sahip olup olmadığını tespit etmektir. Genel olarak, Türkiye’de muayene kabulü, satın alma birimleri yapmaktadır. Bunun temel nedeni, satın almayı talep eden üretim biriminin taleplerini ikinci bir personelle kontrol etmektir. Ancak bu durumda da, satın almacı personeli doğru malı almayıp daha düşük kalite mal alması veya daha yüksek kalite mal alması da mümkündür. Bunun sonucu alınan malzeme, ya üretim biriminin işine yaramayacak ya da yüksek fiyatlı kaliteli ürünlerin satın alınması maliyetleri gereksiz olarak artıracaktır.

Söz konusu riskleri önlemek amacıyla muayene kabulü işini, satınalma personeli dışında, firmaların satış yapacakları ürünü üreten ve dolayısı ile satın alınacak malı talep eden üretim birimine yaptırılması usulüne gidilebilir. Muayene kabulün, talep eden birime bırakılması durumunda da mahsurlar vardır. Örneğin kullanacağından fazla malzeme talep etmek, yapılan mal talebenin belir bir firmadan alınacak özelliklerde olmasını belirleyip suiistimal yapmak gibi amaçlarla hareket edilebilir. Özellikle sarf malzeme kullanımlarında, zamanında tedarik edememek korkusu ile gereğinden fazla malzeme talep ederek israf da yapılabilir.

Alınan mal ve hizmetler da her zaman doğrudan üretim biriminde kullanılan mal ve hizmetler olmayıp destek hizmetlerinde de ihtiyaç olan mal ve hizmetler olabilir. Örneğin neredeyse bütün şirketlerde kullanılan kâğıtları, kalemleri, bilgisayarları, araba parçalarını, temizlik ürünlerini ve hizmetlerini bu kapsamda sayabiliriz. İstenilen kâğıtları gramajları dahi fiyatı etki eden unsurlardır. İstenilen gramajın altında alınan kâğıdın alınıp daha yüksek gramajlı kâğıt parası ödenmesi, patronların istediği bir durum olmaz. Ancak hiç denetlenmediğini düşünen satın alma personeli böyle bir yola girmeyi önemsemeyebilir. Bu durumlarda, satın almada karşılaşılabilecek potansiyel risklerdir.

Günümüzde, şirketlerde tüm birimlerin kullandığı malzemeleri daha geniş bir ifade ile doğrudan üretimde kullanılmayan malzemelerin muayene kabulünün doğrudan bir ilgilisi olmadığı için bütün malzemelerin seçimi neredeyse satın almacı personelin temel çalışma alanı haline gelmiştir.

Doğrudan üretim dışında kullanılan mallarında gereğinden fazla maliyetle alınması, şirketlerin nihai çıktısı olan mal ve hizmetin satış fiyatlarına yansır. Ürün ve hizmetlerin rakip firmalara göre küçük bir miktar pahalı olması dahi toplam satış miktarlarına etki eder. Satış fiyatlarına etki eden mal ve hizmet alımının uygun fiyata olup olmadığı mutlaka kontrol edilmelidir.

Büyük firmaların, satışları genel olarak sözleşmelerle ve ödemelerle kayıt altına alınırken, aynı oranda alış işlemleri kayıt altına alınmamaktadır. Başka bir ifade ile büyük firmaların gelirleri ciddi anlamda kayıt altına alınırken, giderleri aynı oranda kayıt altına alınmamaktadır. Özellik de destek hizmetlerinde kullanılan mal ve hizmetleri kontrolü olması gereken düzeyde yapılmamaktadır. Bu nedenle büyük firmalar müşteri bulamadıkları için değil, giderleri kontrol edemedikleri için batarlar.

Kısa süre içinde hızlı büyüyen firmaların sahipleri veya yöneticileri, giderlerden daha çok gelirleri kontrol etmeye odaklanmaktadır. Tedarikçilerle olan ilişkilere değil, müşterilerle olan ilişkilere önem vermektedir. Bu durumda beklemedikleri yerden gelen zararlar nedeniyle batmaktadırlar.

Yukarıda bahsedilen satın almada karşılaşılabilecek potansiyel riskleri önlemek için iç kontrol sistemleri kurulması gerekir. Bu amaç doğrultusunda kurulacak sistemleri oluşturmak için öncelikle mal ve hizmet alımını dört aşamada düşünmeliyiz. Birinci aşama mal ve hizmetin talep edilmesi, ikinci aşama satın alınmasının gerçekleştirilmesi, üçüncü aşama satın alınan mal kabul edilmesi ve dördüncü aşama malın depolanması ve stokların takip edilmesidir.

Her aşama görevli olan personelin farklı kişilerden oluşmasına önem verilmesi, özellikle çok miktarda satın alma gerçekleştiren şirketlerin satın alınan malları kabul eden satın alma ve talep sürecinde hiçbir yetkisi olmayan personellerin görevlendirilmesi bir iç kontrol tedbiri olarak uygulanabilir.

Malın kabul edilmesini satın alma personelinden alınarak, malın kabul edilmesini ayrı bir personele yaptırmak. Bu işlem için ayrı bir personel görevlendirmek, ek bir maliyet unsuru olarak görülse de, uzun vadede maliyetlerin düşmesi sonucuna ulaştıracaktır. Özellikle çok ürün alan şirketlerde, bu kontrol yöntemi maliyetleri düşürecektir.

Mal kabulünün, malı talep eden ve kullanan birim tarafından yapılmasının en büyük sakıncası, kabulden sonra tespit edilecek mal kusurların üst yönetime bildirilmeyip, kabuldeki eksikliği gizlenmesi sonucunu doğurabilir. Mal kabulündeki eksikliği gidermekte, talep eden birim daha mahir davranabilir.

Özellikle nitelik malların alındığı satın alma işlemlerinde, muayene kabul biriminin satın alma ve üretim biriminden ayrı olmalıdır. Bu amaç yönelik ayrı bir laboratuvar kurulması, mal kabulündeki hataları azaltacaktır.

7 Gündem Satınalma Dergisi Satınalmada İç Kontrol üzerine Denemeler (2)Birçok birimde kullanılan mallarda ise bir personelin uzmanlaşması için malın kabulü bir birim tarafından gerçekleştirilmelidir. Çünkü birçok nihai tüketici, malın eksikliklerini tespit edebilecek kadar kullandığı malı tanıyamayabilir.

Aziz DİRİ

İç Denetçi

İSKİ Genel Müdürlüğü

İç Denetim Birimi Başkanlığı

Başvurularda son 2 gün. Tezsiz Tedarik Zinciri Yüksek Lisans Programı

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı

2. Öğretim TEZSİZ Yüksek Lisans Programları Online Başvurular Başladı. YÜKSEK LİSANS YÜKSEK HEDEFLER. Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başvuru Tarihleri: 15 – 19 Ocak 2024.Uzaktan başvurunuzu yapabilirsiniz .

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı yüz yüze olup Beyazıt Kampüsü’ndedir.

Mülakat Tarihi 25 Ocak 2024 Beyazıt Ana Kampüs içerisinde Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde.

ONLINE BAŞVURU KILAVUZUNU İNDİRMEK İÇİN https://sosyalbilimler.istanbul.edu.tr/tr/_ ZİYARET EDİNİZ.

Koordinatör Prof. Dr. Murat ERDAL merdal@istanbul.edu.tr

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Programı

2. Öğretim TEZSİZ Yüksek Lisans Programı Online Başvurular Başladı. #yüksekLisans #yüksekHEDEFLER #TedarikZinciri #Lojistik #Satınalma #SözleşmeYönetimi #Performans #Strateji 

İşçinin Temel Ücreti Düşürülüp, Ücret Eklerinin Artırılması Esaslı Değişiklik Sayılır mı ?

7 Gündem Satınalma Dergisi İşçinin Temel ücreti Düşürülüp, ücret Eklerinin Artırılması Esaslı Değişiklik Sayılır Mı

7 Gündem Satınalma Dergisi İşçinin Temel ücreti Düşürülüp, ücret Eklerinin Artırılması Esaslı Değişiklik Sayılır Mı4857 sayılı İş Kanunu, yasal olarak günlük ve haftalık çalışma sürelerinin daha aşağı sınırlara indirilmesi, işverene düşen herhangi bir yükümlülüğün yerine getirilmesi ya da yasa hükümlerinden birinin uygulanması nedenlerine veya sonuçlarına dayanılarak her ne şekilde olursa olsun işçi üc­retlerinden indirim yapılamayacağını hüküm altına almıştır.

İşveren, ücret şartlarında tek yanlı değişiklikler yapamaz. Böyle bir de­ğişiklik söz konusu olduğunda, değişiklikten önceki durum işçi lehine ise, değişiklikten sonraki durumla karşılaştırma yapılarak, aradaki farkın işçiye ödenmesi gereklidir. Bunun gibi, işyerinde yapılan iş değerlendirmesi sonu­cunda yine işçi aleyhine bir durum ortaya çıkarsa, işveren, işçinin kazanılmış haklarını ortadan kaldırıcı biçimde hareket edemez. Özellikle iş değerlendir­mesi sonucu ücretlerde indirim söz konusu olacaksa, aradaki fark yine işçi tarafından istenebilir.

Bundan başka, ücret sisteminde yine tek yanlı olarak işverence deği­şiklik yapıldığında, örneğin aylık ücret sisteminden, gündelik ücret uygula­masına geçildiğinde işçi aleyhine bir durum ortaya çıkarsa, işçinin dava yolu ile aradaki farkı talep hakkı doğar.

Öte yandan, iş sözleşmesinde, her iş günü çalışacağı kararlaştırılarak işe alınmış bir işçinin, bazı günler çalıştırılıp, bazı günler çalıştırılmaması du­rumunda da, ücretinden bir indirim yapılabilmesi söz konusu olmaz.

Yüksek mahkemenin görüşleri de bu yöndedir. ”4857 sayılı İş Ka­nunu’nun 62 nci maddesine göre, “Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hüküm­lerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerin­den her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz.”. Maddedeki düzenleme emredici niteliktedir.” denilmektedir [1].

Peki işverenlerin işçinin temel ücretini düşürüp, ücret eklerinin artırılması yönünde bir uygulama yapması halinde, bu durum esaslı değişiklik olarak kabul edilebilir mi? Elbette ki, yararlılık ilkesi gereğince temel ücretin düşürülmesi karşısında ücret eklerinin artırılması işçi lehine bir ücret artışına sebep olmuşsa burada esaslı değişiklikten bahsetmek mümkün olmaz. Ayrıca objektiflik ölçütü açısından da işçi yararına bir sonucun gerçekleşmesi halinde, bu durum işçi lehine yorumlanmalı ve esaslı değişiklik olarak değerlendirilmemelidir.

Yargıtay’ın konuyla ilgili verdiği bir karara göre, “… da­vacı işçinin iş sözleşmesinin altıncı maddesi uyarınca aylık 876,00 TL ücret ile işe başladığı, kısa bir süre sonra sendika üyesi olup işyerinde uygulan­makta olan toplu iş sözleşmesinden yararlandığı ancak davacının toplu iş söz­leşmesi hükümleri uyarınca günlük yevmiyesinin, iş sözleşmesi ile belirlenen yevmiyesinin altında kaldığı anlaşılmıştır.

Öncelikle davacının günlük ücretinin üyesi olduğu sendikanın taraf ol­duğu ve işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesi ile düşürüldüğün­den bir başka deyişle işverenin tek taraflı olarak ücreti düşürdüğünden söz edilemeyeceğinden İş Kanunu’nun 62 nci maddesinin somut olayda uygulanması mümkün değildir. Mahkemenin bu yöndeki gerekçesi hatalıdır.

Bununla birlikte kök ücretin düşürülmesi, tarafların anlaşması ya da düzen ilkesi gereği toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca mümkündür. Ancak davacıya ait bordrolar incelendiğinde aylık ücreti yanında ikra­miye, ilave tediye, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı gibi sürekli nitelikte tahakkuk eden ücret ve ücret ekleri ilave edildiğinde iş sözleşmesinde belir­lenen ücretin üstünde bir ücret almaya başladığı, eş deyişle toplu iş sözleş­mesi ile ücretinde artış olduğu görülmektedir.

Yararlılık ilkesinin, bireysel ve toplu iş sözleşmesindeki aynı amaca yönelik hükümlerinin gruplandırılarak yapılan bu karşılaştırma neticesinde, işçinin bireysel iş sözleşmesine nazaran çok daha fazla avantajlı bir konuma geldiği görülmüştür. Objektiflik ölçütü açısından da işçi yararına bir sonucun gerçekleştiği açıkça görülmektedir. Böyle olunca, işçinin bir yandan bireysel iş sözleşmesindeki günlük çıplak ücretinin esas alınmasını, diğer taraftan da toplu iş sözleşmesi ile öngörülen ücret kriterlerinin uygulanmasını istemesi mümkün değildir.

Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından 2822 sayılı Kanunun 6/2. fıkrasının (6356 sayılı Kanunun 34/2. fıkrası) mutlak emredici nitelikte olup kök ücretin toplu iş sözleşmesi ile düşürülemeyeceği, toplu iş sözleşmesi ile tanınan sosyal hakların sürekli nitelikte olmadığı, zira kök ücretin düşü­rülmesi halinde bu sosyal hakların kök ücret üzerinden hesaplanıp ödendiği, dolayısıyla işçinin iradesi dışında kök ücretin düşürülmesinin isabetli olma­dığı, bu hususta Hukuk Genel Kurulundan geçen emsal kararlar olup yararlı­lık ilkesinin esas alındığı ve kök ücretin düşürülemeyeceğinin kabul edildiği, kök ücretin düşürülmesinin İş Kanunu’nun 22 ve 62 nci maddelerine aykırı ol­duğu belirtilerek, yerel mahkeme direnme kararının onanması gerektiği yö­nünde görüş bildirilmiş ise de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

7 Gündem Satınalma Dergisi İşçinin Temel ücreti Düşürülüp, ücret Eklerinin Artırılması Esaslı Değişiklik Sayılır MıHal böyle olunca, özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, ön­ceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır”[2]. Sonuç olarak işçinin kök ücreti düşürülürken ücret ekleri artırılmışsa ve işçi aylık ücretinin üstünde bir ücret almaya hak kazanmışsa bu durum işçi lehine yorumlanmalı ve esaslı değişiklik olarak değerlendirilmemelidir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.25.04.2016 T., E.2016/12449, K.2016/10241 Legalbank.

[2] YHGK, 03.05.2017 T., E.2017/22-887, K.2017-885 Legalbank.

Piyasanın Dengesi Döviz Kurları ve Enflasyon – Bölüm 6

7 Gündem Satınalma Dergisi Piyasanın Dengesi Döviz Kurları Ve Enflasyon Bölüm 7

7 Gündem Satınalma Dergisi Piyasanın Dengesi Döviz Kurları Ve Enflasyon Bölüm 7Enflasyon Seviyesi

2023’te yıllık enflasyon;

  • TÜİK’e göre yüzde 64,
  • ENAG’a göre yüzde 127.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık’ta aylık enflasyonun yüzde 2,93 olduğunu açıkladı. TÜİK’e göre 2023’te yıllık enflasyon ise yüzde 64,77 oldu.

Aralık Enflasyon

Bu, Türkiye’de son 22 senenin en yüksek yıllık enflasyon oranı. 2023’te yıllık enflasyon TÜİK’e göre yüzde 64, ENAG’a göre yüzde 127

çarşı Pazar Görsel

3 Ocak 2024

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık’ta aylık enflasyonun yüzde 2,93 olduğunu açıkladı. TÜİK’e göre 2023’te yıllık enflasyon ise yüzde 64,77 oldu. Bu, Türkiye’de son 22 senenin en yüksek yıllık enflasyon oranı.

Piyasada ağırlıklı beklenti de Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) aylık yüzde 3 artacağı ve yıllık TÜFE’nin yüzde 65 seviyesine yükseleceği yönündeydi.

Enflasyon Araştırma Grubu’na göre (ENAG) ise Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) geçen ay yüzde 4,12 arttı. E-TÜFE’nin 2023 yılındaki artışı da yüzde 127,21 olarak gerçekleşti.

ENAG, her ay, kendi hesapladığı enflasyon oranını kamuoyuna açıklıyor. Grup, akademisyenler ve ekonomistlerden oluşuyor.

Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/articles/c9927ve14xdo#:~:text=Teknoloji-,2023’te%20y%C4%B1ll%C4%B1k%20enflasyon%20T%C3%9C%C4%B0K’e%20g%C3%B6re%20y%C3%BCzde%2064%2C,ENAG’a%20g%C3%B6re%20y%C3%BCzde%20127&text=T%C3%BCrkiye%20%C4%B0statistik%20Kurumu%20(T%C3%9C%C4%B0K)%2C,en%20y%C3%BCksek%20y%C4%B1ll%C4%B1k%20enflasyon%20oran%C4%B1.

Dövizin Yıllık Artışı Enflasyonun Yıllık Artışı Kadar Oldu Mu ?

Dövizin artışının 2023 yılı enflasyon artışı kadar olmadığı ortada. Otoritelerin döviz kurlarının artışı konusunda;

“Dövizin ve faizlerin artışının yıllık enflasyon kadar olması gerekmiyor”

İfadelerine yer verilmiştir.

Bu bağlamda dövizin artışı sürekli gözlem ve denetim altında, serbest piyasa ekonomisi gereği dalgalı kur yerine, sürekli müdahale edilen bir döviz kuru piyasası söz konusu oldu.

Döviz Aralık

Döviz kurlarının son bir yıllık hareketlerine göz atıldığına, ciddi bir sıkı müdahale geçiren dövizin adeta yerinden kıpırdayamaz olduğu ve yerinde dona kaldığı gözlenmektedir

Döviz Aralık Iki

En üstteki grafik son bir yıl, ikinci grafik ise sadece bir günlük döviz hareketlerinin grafiğini oluşturmaktadır.

çetvelHer iki grafik arasındaki bir benzerlik şudur: adeta döviz grafiği üzerine bir cetvel konulmuş ve cetvelle çizgi çizilmiş gibi kalem gibi.

 

Enflasyonun Artışı Karşısında Dövizin Kaplumbağa Hızıyla Yavaş Hareket Etmesinin Neye Zararı Olur ?

Kuşkusuz ki dövizin yavaş artışı ve piyasanın gerçeklerini yansıtmayan enflasyonun değerlendirmesi karşısında piyasada oluşan mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesi ve üretim maliyetlerinin sürekli artması ancak döviz kurlarının yeterince artmamasının karşısında oluşan faturanın bir kısmını ihracatçı ödeme başladı.

İhracatçının üretim maliyeti yükseldi ancak bu maliyetlerle yurt dışına mal satmak için fiyatlama yapmaya kalkan ihracatçımızın verdiği fiyatlar küresel piyasalarda kabul görmemekte ve Pazar kaybına uğramasına neden olmaktadır.

500 Milyar Dolar İhracat Hedefi Rafa Kalktı

Birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’nin ihracatının hedefinin 500 Milyar Dolar olduğu belirlenmesine rağmen gerçekleşen ihracatın bu hedeflenen ihracat rakamlarının yanından dahi geçmediğini görmekteyiz. 2023 yılı gerçekleşen ihracat USD.255.809.000 000.- civarı.

İhracat Rakamlarının Düşük Kalması İhracatçılarımızın Beceriksizliğinden Kaynaklanmadı

Döviz kurlarının enflasyon kadar artmamasının faturası ihracat rakamlarında kendini göstermiştir. İhracatçı yüksek maliyetlerle ürettiği malını yurt dışına pazarlamak isterken maalesef mevcut pazarını farklı ülkelere kaptırmış durumda.

Iplik Kumaş GörselPazarımızı kaybettiğimiz en bariz sektörlerden bir tanesi tekstil sektörüdür. Kâr marjının oldukça sınırlı olduğu  tekstil sektöründe maliyetlerin artması ancak bunun yanında döviz kurlarının yeterince artmamasından dolayı tekstil sektörü başta Mısır olmak üzere işgücü maliyetlerinin bizden daha rekabetçi olan ülkelere kaçmış durumda.

Piyasanın Dengesi

Piyasanın her yönden dengesi şaştığı vakit veya piyasanın dinamikleri oynandığında, dövize bağlı dış borçların getireceği maliyetler artmasın derken, piyasanın tüm dengelerini de karıştırmış oluyoruz. Piyasalarımızın dengesi kayboldu. Ücret politikasından, faiz ve döviz kurlarına, istatistiki verilerden işsizliğe kadar her veriyi münferit ele aldığımızda bir problemin karşımıza çıkması daima olasıdır.

7 Gündem Satınalma Dergisi Piyasanın Dengesi Döviz Kurları Ve Enflasyon Bölüm 7Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Tedarik Zincirlerinde Risk Yönetimi Klasörünü İndirebilirsiniz.

Tedarik Zinciri Yonetimi Klasoru

Değerli Yöneticiler,

SATINALMA DERGİSİ Ocak 2024 Tedarik Zinciri Gündemi klasörünün teması
RİSK YÖNETİMİ.

Tedarikçi ilişkilerinde sıklıkla karşılaşılan riskler ve dış ticaretin sıcak gündemi
KONTEYNER TAŞIMA FİYATLARI’na ayrı bir pencere açtım.

İnsan Kaynakları biriminiz için eğitim kataloğumuzun linkini de paylaşıyorum.
http://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Aylık düzenli e-posta klasör gönderim listesine katılım isteyen arkadaşlarımızın
egitim@SatinalmaDergisi.com a kısa bir dönüş yapmaları yeterli. Ücretsiz gönderimdir 🙂

Bu sayının sponsorluğu için E-Satınalma yazılım üreticisi
TEAMPROCURE ailesine teşekkür ederim.

Saygılarımla,

Prof. Dr. Murat ERDAL

TEDARİK ZİNCİRLERİNDE RİSK YÖNETİMİ KLASÖRÜNÜ İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ. 

Tedarik Zinciri Yonetimi Klasoru

 

İmza ? Paraf ? Kaşe ?

7 Gündem Satınalma Dergisi İmza Paraf Kaşe

7 Gündem Satınalma Dergisi İmza Paraf Kaşeİmza Nedir ?

Hukuki işlemlerde yazılı şeklin oluşması için aranan zorunlu unsur. Bir metni hukuken onaylama, kabul etme anlamında kullanılan, kanunda yeri olan işaret. Kural olarak elle atılır ama elektronik imza da aynı şekilde bağlayıcıdır.

Teminat sözleşmeleri, resmî şekle bağlı sözleşmeler, makbuz, çek, senet elektronik imzayla imzalanamaz.

Paraf Nedir ?

Adın ve soyadın baş harflerinin yazılmasıyla oluşturulan işaret. Bir sözleşme metninin altına atılması hâlinde imzadan farklı bir anlamı ve fonksiyonu yoktur. Sözleşmenin paraflanması ile imzalanması farklı sonuçlar doğurmaz. Paraf ya da imza sahibi, kural olarak sözleşme metninde yazılanları kabul etmiş olur. Aksini iddia ediyorsa bunu ispat etmesi gerekir.

Ancak, örneğin bazı şirketlerde ya da kamu kurumlarında sözleşme metnini inceleyen, kontrol eden personelin sadece “kontrol edildi” anlamında paraf atması hâlinde bu işaret imza yerine geçmez.

Bunun gibi uygulamalar dışında, bir sözleşmeyi ya da çeki, senedi “ben imzalamadım, sadece parafladım, o yüzden beni bağlamaz” denilemez.

Kaşe Nedir ?

7 Gündem Satınalma Dergisi İmza Paraf KaşeÖzellikle şirketlerin ve diğer tüzel kişilerin isim, unvan, iletişim gibi bilgilerinin tek bir hareketle kâğıda aktarılmasını sağlar. Kanunda özel olarak düzenlenmez. Şirketin ismini elle yazıp altına imza atmakla, kaşe kullanarak imza atmak arasında, sözleşmenin bağlayıcılığı açısından bir fark yoktur.

Prof. Dr. Umut YENİOCAK

Marka Değeri Nedir ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Marka Değeri Nedir

7 Gündem Satınalma Dergisi Marka Değeri NedirMarkayı değerli kılan nedir, neleri kapsar, nasıl oluşur, ne kadar zaman alır? Marka değerinin parasal değeri ölçülebilir mi?

Markayı değerli kılan firmanın sahip olduğu gayrimenkul ve menkuller, finansal büyüklükler falan değildir. Markayı değerli kılan o ismi marka haline getiren ve emek sarf eden beyin gücüdür, insan kaynağıdır.

Markanın değerli olduğunu gösteren ve onu bir adım öne çıkaran bir takım göstergeler vardır.

  • Firmalar piyasada var olma süresi ve pazardan aldığı pay
  • Finansal ve ciro büyüklüğü, ihracattaki payı
  • Nitelikli insan kaynağı
  • Satışlarındaki artış hızı
  • Markanın fark edilebilirliği ve saygınlığı
  • Global piyasada tanınmışlığı
  • Kendi sektörüne kattığı değer ve yenilikler
  • Teknoloji alt yapısı
  • Gelecekle ilgili vizyonu, beklentileri ve hedefleri
  • Kurumsallık oranı
  • Yatırım ve ar-geye ayırdığı pay
  • Müşteri sadakati, tercih ve ayırt edilebilme
  • Markanın taklit edilemeyecek yönleri
  • Kaliteli ve hızlı üretim
  • Müşterileri ile kurduğu duygusal bağ, sunduğu faydalar
  • Rakiplerinden farklılaştıran adı, logosu, sloganları, müzikleri, şirket kültürü
  • Çıkış hikayesi, kuruluş ilkeleri
  • Hedef kitlesiyle iletişim ve etkileşimleri
  • Beklentileri karşılama oranı

Marka değerinin oluşması zor ve zaman alıcıdır. Güven verme, istikrarlı büyüme ve fiyat politikası, sürekli yeni ürünler, kolay ulaşılabilme gibi olgular oluşturmak gerekir.

Marka değeri yüksek firmaları çalışanlar bırakmak istemez, iş arayanlar tercih eder, tedarikçiler süreklilik ister, yatırımcıların aklına ilk gelir.

Hitap ettiğiniz, ürün sattığınız ve hizmet verdiğiniz kişi ve firmaların size atfettikleri değer, firmanın satış temsilcilerinin, ürün veya hizmet aldığınız tedarikçilerin size atfettiği değer ise firmanın satınalma uzmanlarının elini rahatlatır.

Marka değerini korumak için yapmanız gereken en önemli şey ulaşılabilir olmayı sürdürmektir. Kurumsallığı abartmamak, teknolojik gelişmelerin gerisine düşmemek ve gündemden uzak kalmamak ta önemlidir.

Eğer markanız ürünün ismi haline gelmişse veya fiil olarak kullanılmaya başlamışsa markada zirveleştiğinizi ise şu şekilde anlayabilirsiniz. Pimapen, bankamatik, ufo, selpak, nescafe, jilet, hilti, camsil, uhu ve ciflemek gibi. Buna da jenerik marka denir.

Markanızı sağlamlaştırdığınızda farklı ürün dallarında da markanızın gücünü kullanabilirsiniz. Hyundai firmasının birçok dalda üretim yapması gibi. Veya CAT markasının dozerle elde ettiği “güçlü ve arazide kullanılır” imajını CAT marka botta kullanması gibi…

Şimdi size markalaşmış, sektöründe tanınmış bir firmanın markalaşma hikâyesini anlatarak konuyu pekiştirmenizi sağlayacağım.

Bundan 40-45 yıl önce iki kardeşin küçük bir atölyede kurduğu ve uzun yıllar kıt imkânlarla ve sıkı bir çalışmayla bugünlere getirdiği firma, ancak kuruluşundan 20 yıl sonra büyük bir fabrikaya dönüştü. Artık aile şirketi büyümeye başlamıştı ama daha alınacak çok yol vardı. Önce iki kardeşin çocukları sürece dâhil oldular. İki kardeş çocuklarını çok iyi yetiştirmiş ve gerekli eğitimleri almalarını sağlamıştı.

Sonraki süreçte büyük ve karlı projelere imza atmaya ve çalışan sayısını artırmaya başladılar. Üretim ve proje geliştirme kabiliyetleri artmıştı. 40. Yıla vardıklarında artık büyük bir adım atma ve markalaşma zamanı gelmişti. O zaman eski ve yeni nesil birlikte çok önemli bir karar verdiler ve kurumsallaşma yolunda büyük adımlar attılar. Önce logo ve imaj değişikliği yapıldı, peşinden sektörle ilgili tüm yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılım, bina, makine parkuru ve teknolojik altyapı yatırımları izledi. Profesyonel bir ekiple birlikte reklam ve tanıtım faaliyetleri hız kazandı. Çeşitli sektörel derneklerde aktif rol almaya başladılar. Artık marka oluşmuş ve büyümeye başlamıştı. Şimdi onu özenle korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak gerekiyordu.

Bu arada bir büyük adım daha atarak başka bir yerde şube açtılar. Peşinden yanlarına yeni ortaklar katarak birkaç şirket daha kurmak suretiyle bazı hizmetleri bünyelerinden ayrı ekiplerce daha verimli yapma kararı verdiler. Bu firma şimdi kendi sektörünün en saygın ve tanınmış firmalarından birisi. Yurtiçi ve yurtdışı satışları ve üretim kapasiteleri en üst seviyede. 150 den fazla personeliyle çok güçlü ve projeden imalata giden yolda dimdik ayakta.

7 Gündem Satınalma Dergisi Marka Değeri NedirHikâyemizde de görüldüğü gibi markalaşmak için sabretmek, ilmek ilmek dokumak, uzun ince bir yolda yıllarca yürümek ve kurumsallaşmak gerekiyor.

Tüm firmalarımıza markalaşma yolunda başarılar…

Cavit SOY

Kiralanan Cihazların, Satınalınan Kitlerin Tamamı Tüketilene Kadar İdarede Kalması ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Kiralanan Cihazların, Satınalınan Kitlerin Tamamı Tüketilene Kadar İdarede Kalması

7 Gündem Satınalma Dergisi Kiralanan Cihazların, Satınalınan Kitlerin Tamamı Tüketilene Kadar İdarede Kalmasıİtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, 6’ncı kısım Teknik Şartnamesi’nin “Garanti ve teknik servis” başlıklı 10’uncu maddesinin kaynakların verimli kullanılmasını engelleyebilecek ve hukuki sorunlar yaratabilecek düzenlemeler içerdiği, cihazların kullanım süresine ilişkin açık bir düzenleme yapılmadığı, cihazların kullanım süresinin tüm satın alınan reaktiflerin tüketilmesine bağlandığı, cihazların kullanım süresine ilişkin belirsizlik oluştuğu, iddialarına yer verilmiştir.

22.11.2023 tarihli ve 2023/UM.I-1446 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan incelemede, Kamu İhale Genel Tebliği’nin 60.1’inci maddesinde, kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihalesi, teslim programına uygun olarak test kitlerinin idareye teslim edilmesi, bu kitlerin tahlil edildiği cihazların sözleşmede belirtilen süre boyunca idarenin laboratuvarında kurulu bulundurulması ve yüklenicinin sözleşmede öngörülen diğer yükümlülükleri yerine getirmesi şeklinde tanımlanmakta olup aynı Tebliğ’in 60.2’nci maddesinde ise kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihalelerinde, kitlerin, ihale dokümanında belirtilen teslim sürelerine uygun olarak idareye teslim edilmelerine karşın kitlerin tahlil edildiği cihazların kitlerin tamamı kullanılıncaya kadar idarede kaldığı, ihale dokümanlarında cihazların idarede çalıştırılacağı süreye ilişkin açık bir düzenleme yapılmadığı “cihazlar, kitlerin bitimine kadar idarede çalışır halde hazır bulundurulacaktır” gibi ifadelere yer verildiği, bu düzenlemelerin ise hukuki sorunlar doğurduğu; cihazların idarede kullanılacağı süreye ilişkin belirsizliğin isteklilerin teklif fiyatlarına yansıdığı belirtilerek, kamu kaynaklarının verimli kullanılması ve hukuki sorunların yaşanmaması için diğer hususların yanında ihale dokümanında cihazların idarece kullanılacağı süreye ilişkin açık bir düzenleme yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Teknik Şartname’nin G1.10’uncu maddesinde “Kurulacak cihazın sözleşme süresince ve/veya tüm satın alınan reaktifler tüketilene kadar hastanemizde kalacaktır. Şirket bu süre zarfında cihazın normal ve güvenilir bir şekilde çalışması için bu ihale sözleşmesinde yer alan ve gerekli tüm malzemeleri ve hizmetleri sürekli ve eksiksiz sağlayacaktır.” şeklindeki düzenlemenin yer aldığı, söz konusu düzenlemede kullanılan “ve/veya” ifadesinden cihazın tüm satın alınan reaktifler tüketilene kadar hastanede kalabileceğinin de anlaşıldığı, dolayısıyla anılan Tebliğ’in 60.2’nci maddesine uygun olarak cihazın kullanım süresine dair ihale dokümanında açık bir düzenleme yapılmayarak reaktiflerin kullanım süresine bağlandığı, bu durumun isteklilerce kit fiyatlarına yansıtılmasına sebebiyet verebileceğinden kaynakların verimli kullanılmasını engelleyebileceği gibi teminatın iadesi, garanti ve tarafların diğer yükümlülükleri gibi konular da dahil hukuki sorunlar oluşturabileceği, anılan düzenlemenin mevzuata uygun olmadığı ve başvuru sahibinin söz konusu iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

7 Gündem Satınalma Dergisi Kiralanan Cihazların, Satınalınan Kitlerin Tamamı Tüketilene Kadar İdarede KalmasıMehmet ATASEVER 

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi