Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu
“Bir milletin kültür düzeyi üç safhada; devlet, düşünce ve ekonomideki çalışma ve başarılarının özüyle ölçülür.” Dostoyevski
Vries ve Miller, üst yöneticilerin kişisel özelliklerinden kaynaklanan bozulmuş örgüt kültürlerini, beş grupta belirtmiştir. Bunlar aşağıda açıklanmıştır:
- Paranoid Kültür: Paranoid (kuşkucu) örgüt kültüründe, üstler ve astlar arasında aşırı alınganlık, güvensizlik, aşırı uyanıklık ve gizlilik bulunur. Bunun sonunda, kurumda çalışanlar arasında kızgınlık, kıskançlık, düşmanlık, yanlış anlama ve yorumlama olur. Paranoid örgüt kültüründe üst yöneticiler, astlarını yeteneksiz, bilgisiz, beceriksiz, bilinçli şekilde iş yapmaz kişiler olarak düşünmektedir.
- Depresif Kültür: Depresif (kaçınma) örgüt kültüründe, yöneticiler olayların seyrini değiştirmekte umutsuzluğa düşmüş, girişimden yoksun, kendine güvenlerini ve saygılarını yitirmiş, bundan dolayı kurumda ortaya çıkan sorunları çözmekten ve kurum adına karar vermekten kaçınan insanlardır. Çalışanlarda da sorumluluk duygusu azalmıştır. Kendilerini koruyacak dış güçler ararlar, koruyan dış gücün istediği gibi davranış sergilerler.
- Karizmatik Kültür: Karizmatik kültür, heyecanlı örgütlerde sıkça görülür. Üst yöneticinin gösteriş merakı vardır. Yönetici ilgiyi çekecek yollara başvurur. Yönetici; başarısını, yeteneklerini aşırı şekilde abartarak gösterir; çok büyük coşkulu gösteriler düzenler. Yaptıklarını bu gösterişle sergilemeye gayret eder.
- Bürokratik Kültür: Örgütte bürokratik kültürü, üst yönetici yaratmaktadır. Astlarının, kendine boyun eğmesini ve söylediklerini kabul etmesini bekler. Astların karşı çıkmasından dolayı duyduğu korkuyu yenmek amacıyla her işlemi sözleşme garantisinde yapmaya önem verir. Kendisi üstlerine saygılı fakat, astlarını ise baskı altında tutar. İşlerinin kural ve yöntemlerini önceden hazırlar. Yapılacak olan işlerin sistemli olarak ilerlemesini ister. Bu kültürün baskın olduğu kurumlarda, üst ve ast arasında güvensizlik vardır. Çalışanların faaliyetlerinin tümü önceden belirlenmiş kurallara bağlıdır. Kurum sadece kurallarla yönetilmekte, kılavuzluğa yer verilmemektedir. Bürokratik örgüt kültürüne, kurallara uymayı seven ve girişimden korkan çalışanlar uyum sağlayabilirler.
- Politik Kültür: Politik kültür, içine kapanık ve kopmuş kişilik özellikleri gösteren yöneticilerin örgütlerinde görülür. Üst yönetici, bu özellikleri gösterdiğinde, yönetim alanını ast yöneticilerine bırakmaktadır. Bu durumda ise örgüt lidersiz kalır. Ast yöneticilerinin, bu gibi durumlarda, amaç, görev, yetki ve sorumlulukları belirsizlik içindedir. Politik örgüt kültüründe, iki yüzlülük ve kurnazlığın olması durumunda ve amaçlara yönelmede sorun yaşayan çalışanlar örgüte uyum sağlamakta zorluk çekerler. Politik kültür, özellikleri gösteren kurumlar, kamu sektöründe daha çok görülmektedir.
Detaylı bilgiler için aşağıdaki eseri okuyabilirsiniz.
Mert, G. (2019). Uluslararası İşletmecilik Teori, Kavram ve Örnek Olaylar, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara.







İhracatçılar ve sanayiciler için öngörülen 1 puan indirimli kurumlar vergisi bu sene uygulamaya girdi. 
ÜNSPED Gümrük Müşavirliği tarafından Onbirinci Müşteri Danışmanlar Kurulu toplantısı iş dünyasından 100’ün üzerinde seçkin ve yabancı davetlinin katılımıyla InterContinental Hotel İstanbul’da gerçekleşti. Açılış konuşmalarını ÜNSPED Şirket Ortağı Sn. Yusuf Bulut ÖZTÜRK ve Kurucu Başkanı Sn. Haluk ÜNDEĞER’in yaptığı toplantıda; birbirinden değerli konuşmacılar Dış Ticarette Yeni İş Modelleri ve Çözümler konusunda merak edilenleri ÜNSPED Genel Müdürü Rıza Mehmet KORKMAZ’ın moderatörlüğünde cevapladı.
Konuşmacılar arasında Dış Ticaret ve Gümrüklerden Sorumlu Eski Devlet Bakanı (58., 59. ve 60. Hükümetler) Sayın Kürşad TÜZMEN, Türk bürokrat ve Eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Cenap AŞÇI (63. Hükümet) ile Topkapı Üniversitesi Rektörü, Ekonomist, Yazar Prof. Dr. Emre ALKİN yer aldı. Türkiye & Dünya Ekonomisinin Görünümü, Geçmişten bugüne Türkiye’de Dış Ticaret konuları simultane tercüme eşliğinde aktarıldı.
Sayın TÜZMEN, ‘‘1980’lerden bu yana Devlet Planlama Teşkilatı’nın içerisinde yer aldım. Hazine Dış Ticaret’e geçtiğimde Türkiye’nin 17 milyar dolar ihracatı vardı, Müsteşar Yardımcısı olduğum dönemde ihracat 20-25 milyar dolara yükseldi. Bakan olduğumda ise, bu rakam 30 milyara ulaştı. Yedi senede Türkiye’nin ihracatını toplam otuz milyar dolarlardan, yüz otuz altı milyar dolara yükselttik. Türkiye ihracatını dört katı artırdık. İthalatta çok arttı, ancak ihracatın ithalatı karşılama oranını hiçbir zaman yüzde seksenlerin altına düşürmedik. İhracatın bu kadar artmasının sebebi, Türkiye’nin ulaştırma ve insan altyapısıydı. Bugün, Türkiye’nin daha büyük rakamlara ulaşması için dış ticaret alım heyetleri ve fuarları organize etmeliyiz. Komşu ülkeler ile ilişkilerimizi güçlendirerek, ticareti her zaman birinci planda tutmalıyız. Mal ve hizmet ihracatına devam ederken, teknoloji gamını yükselten bir ihracata dönüştürmeliyiz.’’ diyerek gümrük ve dış ticarete dair değerli görüş ve önerilerini paylaştı.



Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, “Dünya çapında tedarik zincirlerinin dayanıklılığı, esnekliği ve çevikliğinin test edildiği bir dönemden ülke olarak başarılı bir şekilde geçiyoruz. Türkiye, son yirmi yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde lojistik altyapının gelişmesinde otoyollar, demiryolları, limanlar, havalimanları gibi vizyoner projeler hayata geçirdi ve önümüzdeki dönem için de güçlü bir yatırım ajandamız bulunuyor. Türkiye’de ve bölgede iş yapmayı kolaylaştırmak ve ülkemizdeki şirketlerin küresel tedarik zincirine katılımını arttırmak için sürekli reformlarla geliştirilen bir yatırım ortamı, uygulanan başarılı politikalarla global ölçekte rekabetçi endüstriyel kapasite, yapılan eğitim yatırımları ile kavuşulan yetkin bir işgücü havuzumuz bulunmaktadır. Türkiye’nin lojistik potansiyeli; hızlı ekonomik büyüme, bölgesel Ar-Ge, tasarım, üretim ve yönetim üssü haline gelmiş merkezi konumu ve dijital dönüşümü ivmelenen güçlü perakende pazarı gibi çeşitli talep faktörlerinden kaynaklanmaktadır. Cushman & Wakefield ekibiyle hazırladığımız “Lojistik Pazarına Genel Bakış” başlıklı bu raporda yaklaşık 50 milyar Euro büyüklüğe ulaşan lojistik sektörümüz ve geleceği hakkında detaylar sunmaktadır. Bu raporun Türkiye’de yatırım yapmak isteyen tüm yatırımcılarımıza da bir rehber olacağını düşünüyoruz.”
Cushman & Wakefield Yönetim Kurulu Başkanı Tuğra Gönden ise ”Türkiye’nin üretim ve taşımacılık üssü rolünün her geçen gün güçlendiğini görüyoruz. Uluslararası yatırımcılar Türkiye’ye yönelirken; üretim, ihracat, Ar-Ge, lojistik ve yönetim merkezi olarak görerek yatırımlarını artırmaktadır.” sözlerini ekledi.
Güzel bir mola verin.




