Notu İyileşen Ülke Sayısı 2 Kattan Fazla, Türkiye Büyümeye Devam Edecek

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber Notu İyileşen ülke Sayısı 2 Kattan Fazla, Türkiye Büyümeye Devam Edecek

Notu İyileşen Ülke Sayısı 2 Kattan Fazla, Türkiye Büyümeye Devam Edecek

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik Eğitimi Haber Notu İyileşen ülke Sayısı 2 Kattan Fazla, Türkiye Büyümeye Devam EdecekAllianz Trade, 2024 yılında 48 ülkenin risk derecelendirmesini yukarı yönde güncelledi. 2023 yılına göre risk notu iyileşen ülke sayısı iki kattan fazla.

Ticari alacak sigortasında dünya lideri Allianz Trade‘in en çok beklenen yayınlarından biri olan, yıllardır geliştirmeye devam ettiği, ‘ülke riski’ değerlendirmelerinin özetini içeren Ülke Risk Atlası’nın ikincisi yayınlandı. Ülke Risk Atlası her çeyrekte, son ekonomik gelişmeler ve Allianz Trade’in özel verileriyle güncellenen tescilli bir risk derecelendirme modeline dayanıyor. Raporda, şirketler için ‘makroekonomik düzeyde’ ödeme alamama risklerini etkileyen; ekonomik, politik, iş ortamı ve sürdürülebilirlik faktörlerine ilişkin kapsamlı analiz ve içgörülere yer veriliyor.

Ülke Risk Atlası’na göre Allianz Trade, 2024 yılında 48 ülkenin risk notunu yükseltti ve sadece 5 ülkenin notunu düşürdü. Rapora göre; jeoekonomik çatlakların iş dünyasında güveni sarsması ve küresel ticareti olumsuz etkilemesi nedeniyle bu olumlu eğilimin 2025-2026 yıllarında kolaylıkla tersine dönebileceğine yer veriliyor. Ülke Risk Atlası’nda ülke risklerinin, önümüzdeki aylarda beklenen jeopolitik ve finansal gerilimlere yüksek oranda maruz kalmaya devam edeceği ve aşağı yönlü risklerin fazlaca somutlaşması ile daha da kötüleşebileceği belirtiliyor.

Türkiye Büyümeye Devam Edecek

Ülke Risk Atlası raporunda Türkiye’ye de yer veriliyor. Türkiye’de büyümenin potansiyel eğilimlere paralel olarak devam edeceği ancak; dış zorlukların artacağı, mali teşviklerin azalacağı ve para politikasının bağımsızlığını koruyacağı varsayımları göz önüne alındığında, büyümenin potansiyel tarihi ortalamanın altında kalacağı öngörülüyor. Rapora göre; ekonomi politikalarına ilişkin ülke profili iyileşmiş olsa da satın alma gücünün kademeli olarak erozyona uğraması, reel döviz kurunun değerlenmesi ve rekabet gücünün azalması Türkiye’de 2025-2026 yıllarında kurumsal iflaslar üzerinde baskı oluşturabilir.

Ülke Riski Önemli Ölçüde İyileşti, Ancak Önümüzde Zorluklar Var

Allianz Trade’de Gelişmekte Olan Piyasalar Kıdemli Ekonomisti olan Luca Moneta, notları yükseltilen ekonomilerin küresel GSYH’nin yaklaşık yüzde 17’sini temsil ettiğini belirterek şu değerlendirmede bulundu: “Not artışlarının çoğunlukla gelişmekte olan piyasalar arasında olduğunu görüyoruz: En fazla not artışı 13 ile Latin Amerika’da gerçekleşirken, onu 10 ile Gelişmekte Olan Avrupa ve 9 ile Asya-Pasifik takip ediyor. Bu arada, not indirimlerinin çoğu Estonya ve Vanuatu ile Bahreyn, İsrail, Kuveyt’in de dahil olduğu Orta Doğu bölgesinde görüldü; bu durum uzun süren tedarik-zinciri gerilimlerinin ve mali başa baş seviyesinin altında seyreden ham petrol fiyatlarının bir sonucu.

Allianz Trade CEO’su Aylin Somersan Coqui de yavaşlayan enflasyon, iyileşen kredi akışları ve likidite koşulları sayesinde küresel ekonomik görünüm iyileşmiş olsa da düşük gelirli birçok ülkede iş koşullarının hala daha az elverişli olduğunu söyledi. Coqui, “Yüksek gelirli ekonomiler de uzun süreli siyasi belirsizlikle karşı karşıya. Ayrıca, geçen yıl yaptığımız ülke riski iyileştirmelerinin üçte ikisinin kısa vadeli göstergelere dayandığı, bu iyileşmelerin konjonktürel olduğu ve potansiyel olarak tersine çevrilebilir olduğu unutulmamalı. Bu çerçevede, işletmeler jeopolitik gerilimler ve yükselen korumacılık dalgası bağlamında büyüme stratejilerinde dikkatli olmalı. Tedarik zincirlerinin daha da karmaşık hale gelmesi muhtemel. Bu da ülke risklerini takip etmeyi daha da önemli hale getiriyor” diye konuştu.

Toparlanmanın Kırılganlığı: Şirketleri Neler Bekliyor?

Bunlara ek olarak Allianz Trade’e göre, 2025-2026 yıllarında olumlu ivmeyi bozabilecek çeşitli unsurlar var. Bunlardan öne çıkanlar:

  • Jeopolitik gerilimler: 2024’ün sonlarında yoğunlaşan sosyal, siyasi ve kurumsal çatışmalar
  • Ticari savaşı riskleri: Yükselen korumacılık ve tam kapsamlı ticari çatışmalara yönelik potansiyel riskler
  • Sivil huzursuzluk ve kutuplaşma: gelişmiş ve gelişmekte olan piyasalarda artan kutuplaşma

Allianz Trade Ekonomik Araştırmalar Başkanı Ana Boata ise şunları ekliyor: “Tam anlamıyla bir ticari savaş büyük bir endişe kaynağı. Bunun sonucunda ortaya çıkan ekonomik faaliyet kaybı ve enflasyonist baskıların geri dönüşü, yatırımcı güvenini muhtemelen zayıflatır ve uzun süreli bir ‘bekle ve gör’ moduna yol açar. Diğer tedirgin edici bir gelişme de birçok ülkede halihazırda belirgin olan ve sosyal bölünmeleri yoğunlaştırırken önemli ekonomik maliyetler doğuran artan kutuplaşma. Enflasyon, mali ayarlamalar ve geciken verimlilik artışı gibi faktörlerin etkisiyle sivil huzursuzlukların sıklığı ve şiddeti artıyor. Bu bağlamda, politika yapıcıların artan güven açığını kapatmaları ve kutuplaşma risklerini azaltmaları gerekiyor.”

  • – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
İnteraktif Satış Eğitimi Yöneticiler Için Ileri Seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi

SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

SATIŞ MAKALELERİ

Pazarlama ve İhracat: İhracat Nasıl Değer Bazlı Olur?

Pazarlama Ve İhracat İhracat Nasıl Değer Bazlı Olur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Pazarlama ve İhracat: İhracat Nasıl Değer Bazlı Olur?

Gülderen SOMAR BA. BSC. MBA.

Pazarlama Ve İhracat İhracat Nasıl Değer Bazlı Olur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemEkonomimizin daha da güçlenmemizi sağlayan İhracatımızın En Zayıf Noktası!

Pazarlama!

Etkileyici bir değer önerisi yalnızca sunduğunuz ürün veya hizmetle ilgili değildir; Bu, değerini müşterilerinize nasıl ilettiğinizle ilgilidir. Sizi rakiplerinizden ayıran, müşterilerin elde edeceği benzersiz faydaların vaadidir. Bu vaat, hedef kitlenizde derinden yankı uyandırmalı, ihtiyaçlarını ele almalı ve sorunlarını beklentilerini aşacak şekilde çözmelidir.

İyi tanımlanmış bir değer önerisinin gücü, müşterilerinizle duygusal bir bağ kurma yeteneğinde yatmaktadır. Markanızı neden diğerlerine tercih etmeleri gerektiğini anlamalarına yardımcı olur ve zaman içinde güven ve sadakat oluşturur. Ayrıca, güçlü bir değer önerisi, tüm organizasyonu ortak bir amaç ve vizyon etrafında hizalayarak tüm pazarlama çabalarını netlik ve amaç ile yönlendirir.

Ürünler ister B2B olsun ister B2C, değer teklifinin son kullanıcıya erişmesi gerekir.

Ürünlerin ihracatını yaparken aracılarla çalışıyoruz. Dünya markalarımız da çok diyemeyiz. Bir ürünü distribütörlere satarken bunun sorumlusu SATIŞ’ dır. İletişimi direkt onlarla sağlar.

Ama aracılarla dağıtılan ürünler sonuçta son kullanıcıya gittiği zaman eğer marka bilinirliğiniz küresel olmuş ise bir değer duygusu zaten yaratılmıştır. Bu işlem Markanız ve değerleriniz olarak tamamen PAZARLAMANIN en önemli rolüdür ve sürdürülebilirliği kazandırır.

Aradaki fark çok derindir! “İlk etapta satış yapılır ve satışın sorumluluğudur. Pazarlama da ürünün son kullanıcı olduğu sektörde bilinirlik kazandırmaktan sorumludur.”

O nedenle de Satış ve Pazarlama rütbesi antik çağlarda kalmıştır. Çünkü bugünkü dünyada her müşteri bilgi sahibidir. Pazarlama, farklılık yapacak, rekabetin ötesinde değerleri iletişime geçirdiği zaman markanın temeli atılır.

Bu yol sattığınız ürünlerin karını yükseltir… Sürdürülebilirliği sağlar!

Bu ayrı sorumluluklar kesinlikle tek unvan olarak inşa edilmemelidir. Hiç bir etkinliği olmadığı gibi işin de gücünü ve etkisini azaltır.

Değer teklifleri araştırma ister ve iletişim de etkin ve size özel olmalıdır. Yalnızca teklifinizin işlevsel faydalarını vurgulamakla kalmayıp aynı zamanda müşterilerinizin yaşamlarının duygusal ve sosyal boyutlarından da yararlanan bir değer teklifinin etkisini göz önünde bulundurun. Pazarlama stratejinizin temel taşı haline gelir ve katılımı ve memnuniyeti teşvik eden ilgi çekici mesajların ve müşteri deneyimlerinin oluşturulmasına rehberlik eder.

Bu uyum, markanızla olan her temas noktasının, hedef kitlenizi büyüleyen tutarlı ve ikna edici bir anlatı yaratarak, sunmayı vaat ettiğiniz değeri pekiştirmesini sağlar. İşlevsel faydalarını vurgulamakla kalmayıp aynı zamanda müşterilerinizin yaşamlarının duygusal ve sosyal boyutlarından da yararlanan bir değer teklifinin etkisini göz önünde bulundurun. Pazarlama stratejinizin temel taşı haline gelir ve katılımı ve memnuniyeti teşvik eden ilgi çekici mesajların ve müşteri deneyimlerinin oluşturulmasına rehberlik eder.

Bu uyum, markanızla olan her temas noktasının, hedef kitlenizi büyüleyen tutarlı ve ikna edici bir anlatı yaratarak, sunmayı vaat ettiğiniz değeri pekiştirmesini sağlar.

Yoksa ihracatta yabancı markalara servis etmenin ötesine geçmemizin imkanı yoktur!

Pazarlama Ve İhracat İhracat Nasıl Değer Bazlı Olur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSürdürülebilir olmak, karları yükseltme imkanı yaratmak, şirketi marka haline getirmek için çok zengin ürün kaynaklarımız var. Ama sadece fiyat ve satış bazlı hareket ettikçe maalesef bir adım bile atamıyoruz.

Gülderen SOMAR BA. BSC. MBA.

Sanayinin Yeşil Yolculuğu – Endüstriyel Emisyonların Kontrolü Yönetmeliği Bize Ne Anlatıyor?

Sanayinin Yeşil Yolculuğu Endüstriyel Emisyonların Kontrolü Yönetmeliği Bize Ne Anlatıyor Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sanayinin Yeşil Yolculuğu- Endüstriyel Emisyonların Kontrolü Yönetmeliği Bize Ne Anlatıyor?

Asuman GÜNORTANÇ

Sanayinin Yeşil Yolculuğu Endüstriyel Emisyonların Kontrolü Yönetmeliği Bize Ne Anlatıyor Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSanayi, dönüşmek zorunda. Çünkü dünya artık eskisi gibi değil. Peki, Türkiye bu değişime nasıl ayak uyduracak?

14 Ocak 2025 tarihinde yayımlanan ve 1 Aralık 2025 tarihinde yürürlüğe girecek olan “Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği”, sanayicilere çevresel performanslarını iyileştirmeleri amacıyla belirli yükümlülükler getirmektedir. Bu yönetmelik, Türkiye’nin çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında önemli bir adımı temsil etmekte ve sanayi sektöründe yeşil dönüşümü teşvik etmektedir.

Yönetmelik eklerinde belirtilen sektörlerde faaliyet gösteren tesislerin, çevre izin ve lisans süreçlerini tamamlayabilmeleri için Sanayide Yeşil Dönüşüm (SYD) belgesi almaları gerekmektedir.

SYD belgesi alınabilmesi için sanayi tesisleri, çevresel performanslarını artırmak amacıyla uluslararası kabul görmüş mevcut en iyi teknikleri (BAT) uygulamakla yükümlüdür. Sanayiciler, teknolojiyi yakından takip edip en iyi teknikleri üretim süreçlerine dahil etmek zorunda. Ancak bunu yaparken çevreye verdikleri zararı da en aza indirmeliler. Yönetmelikle gelen bu yükümlülükler, sanayicilerin çevreye duyarlı üretim yapmalarını teşvik etmek ve sürdürülebilir bir sanayi dönüşümünü desteklemek amacıyla belirlenmiştir.

Tesislerin BAT uygulama durumlarına göre çevresel performansları değerlendirilecek ve A’dan F’ye kadar sınıflandırılacaktır. Mevcut tesislerin, 31 Aralık 2028 tarihine kadar en az F seviyesinde, 31 Aralık 2030 tarihine kadar ise en az D seviyesinde SYD belgesi almaları zorunludur. Yeni tesisler ise, faaliyete geçtikleri tarihten itibaren en az D seviyesinde SYD belgesi almakla yükümlüdür. A sınıfı belgeye sahip tesisler, en yüksek çevresel standartları karşılayarak uluslararası pazarda rekabet avantajı elde edebileceklerdir.

Bu yönetmelik entegre kirlilik önleme ve kontrol yaklaşımı ile çevreyi kirletmemek için neler yapmalıyım bakış açısını sanayiciye kazandırmayı hedeflemektedir. Şirketler yeşil dönüşümün bir maliyet değil, rekabet avantajı sağladığını fark ettikçe dönüşüm süreci hızlanacaktır. AB Yeşil Mutabakatı ile birlikte zaten çevreci üretim yapmayan firmaların ihracat kapıları kapanma riski taşıyor. Bu yüzden yönetmelik, sadece bir zorunluluk değil, aslında sanayinin geleceğini şekillendiren bir fırsat olarak da görülmelidir.

Sonuç olarak, Endüstriyel Emisyonların Kontrolü Yönetmeliği, Türkiye’nin çevre koruma konusundaki kararlılığını ve sanayide sürdürülebilirlik hedeflerini açıkça ortaya koymaktadır. Yönetmelik, sanayi kuruluşlarının çevreye olan etkilerini minimize etmeyi amaçlamakta ve bu doğrultuda önemli düzenlemeler getirmektedir. Sanayi kuruluşlarının bu yönetmeliğe uygun olarak faaliyet göstermeleri, çevresel sürdürülebilirlik ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma açısından büyük önem taşımaktadır.

Sanayinin Yeşil Yolculuğu Endüstriyel Emisyonların Kontrolü Yönetmeliği Bize Ne Anlatıyor Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSanayide yeşil dönüşümün sağlanması, hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük faydalar sağlayacak ve Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayacaktır.

Asuman GÜNORTANÇ

Enerji ve Madencilik Sektörü: Savaş, Barış ve Kaynakların Gölgesinde Küresel Satranç

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Enerji Ve Madencilik Sektörü Savaş, Barış Ve Kaynakların Gölgesinde Küresel Satranç

Enerji ve Madencilik Sektörü: Savaş, Barış ve Kaynakların Gölgesinde Küresel Satranç

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Enerji Ve Madencilik Sektörü Savaş, Barış Ve Kaynakların Gölgesinde Küresel SatrançTürkiye’nin önünde, küresel dengeleri değiştirebilecek bir fırsat olduğunu belirten İstanbul Okan Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi, Maden Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ali Kahriman madencilik ve çevre arasındaki ilişkinin, doğru yönetildiğinde bir çatışma değil, sürdürülebilir kalkınmanın temel taşlarından biri olduğunu anlatıyor. “Türkiye’nin jeopolitik konumu, yer altı zenginlikleri ve bilimsel potansiyeli, ona bu oyunda güçlü bir konum kazanma fırsatı sunuyor” diyor.

Prof. Dr. Kahriman güç dengelerinde madenciliğin yerinden, Türkiye’nin madencilik politikasının nasıl olması gerektiğine kadar detaylı tespitlerde bulunuyor:

Dünya ekonomisi, yerin derinliklerinden çıkarılan stratejik hammaddelere bağımlı halde yol alıyor. Nadir elementler, modern teknolojinin ve sanayinin temel taşları olmasının yanı sıra, küresel güç mücadelelerinin de yeni silahı haline geldi. Ancak bu süreç, bir paradoksu da beraberinde getiriyor: Yeşil enerji dönüşümüne öncülük eden ülkeler, madenciliğin çevresel etkilerini gerekçe göstererek kendi rezervlerini kullanmaktan kaçınırken, dış kaynaklara yöneliyor ve gelişmekte olan ülkeleri hammadde sağlayıcısı olarak konumlandırıyor.

Madencilik ve çevre arasındaki ilişki bir çatışma değil, bilim ve mühendislikle dengelenebilecek bir süreçtir. Ancak popülist çevreci söylemler, madenciliği şeytanlaştırarak, sürdürülebilir kalkınmanın önünde büyük bir engel oluşturuyor. Türkiye, bu küresel baskıların ötesine geçerek kendi madencilik politikalarını bilimsel bir perspektifle yeniden ele almak zorunda.

Güç dengeleri ve kaynak mücadelesi

Günümüzde dünya, yalnızca ideolojilerin değil, enerji ve maden kaynaklarının da savaş alanına döndüğü yeni bir jeopolitik döneme girmiş durumda. Ukrayna-Rusya savaşı, klasik bir toprak mücadelesinin ötesinde, küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bir enerji ve hammadde rekabetinin sahnesi haline geldi.

Ali KahrimanBu savaşın perde arkasında nadir elementler, enerji güvenliği ve sanayi üretimi yatıyor. ABD ve Avrupa Birliği, Çin’in nadir elementler üzerindeki tekelini kırmak isterken, Rusya da yaptırımlara rağmen elindeki doğal kaynakları stratejik bir silah olarak kullanıyor. Tam da bu noktada, Trump ve Putin ekseninde şekillenen olası barış görüşmeleri, yalnızca Ukrayna’nın geleceğini değil, aynı zamanda küresel enerji ve madencilik politikalarını da belirleyecek. Bu bağlamda yakın gelecekte aşağıdaki olasılıklar söz konusu olacaktır.

  • ABD, Ukrayna’ya olan desteğini azaltarak barış görüşmelerine ağırlık verebilir.
  • Avrupa, Rusya ile ekonomik ilişkilerini yeniden yapılandırmak zorunda kalabilir.
  • Çin’in maden tedarik zinciri üzerindeki gücüne karşı yeni ortaklıklar kurulabilir.

Peki, Türkiye bu satranç tahtasında nasıl bir hamle yapmalı? Bu noktada Türkiye, sadece bir arabulucu değil, aynı zamanda bu krizden stratejik kazançlar elde edebilecek bir aktör olmak zorundadır.

Türkiye için stratejik bir yol haritası: Atatürk’ün madencilik, çevre ve kalkınma vizyonu

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, sanayileşmenin ve ekonomik bağımsızlığın en temel unsurlarından biri olarak madenciliği görmüştür. 1935 yılında kurulan Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA), ülkenin yer altı kaynaklarını bilimsel yöntemlerle keşfetmek ve değerlendirmek amacıyla kurulmuştur. Aynı dönemde Etibank’ın teşkili, Türkiye’nin kendi madenlerini çıkarıp işlemesi gerektiğine dair güçlü bir vizyonun ürünüdür.

Ancak Atatürk’ün kalkınma yaklaşımı sadece ekonomik büyümeye değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal sürdürülebilirliğe de dayanıyordu. Ağaçlandırma seferberlikleri, erozyonla mücadele ve tarımsal planlamalar, doğal kaynakların korunmasını da içeren geniş bir perspektifin yansımasıdır. Bugün bu miras, çevre ve madencilik dengesinin bilimsel yöntemlerle sağlanabileceğini gösteren bir pusuladır.

Türkiye, Atatürk’ün çizdiği bu vizyon doğrultusunda madencilikte bağımsızlığını artırmalı, çevresel kaygıları bilimsel verilerle yönetmeli ve kalkınma ile doğa arasındaki dengeyi sağlamalıdır.

 Türkiye’nin Madencilik Politikası Nasıl Olmalı?

Uzun yıllara dayanan mühendislik ve saha deneyimi, madenciliğin doğru politikalarla sürdürülebilir hale getirilebileceğini gösteriyor. Türkiye’nin izlemesi gereken madencilik politikası şu başlıklar altında ele alınmalıdır:

  1. Kaynak Bağımsızlığı ve Teknoloji Gelişimi
    1. Türkiye, sadece nadir elementleri çıkarmakla kalmamalı, bunları işleyebilecek ve ileri teknolojiye dönüştürebilecek sanayi altyapısını geliştirmelidir.
    2. Kritik minerallerin çıkarılması ve işlenmesi için kamu-özel sektör iş birlikleri artırılmalıdır.
  2. Çevre Popülizmi Yerine Bilimsel Madencilik Politikaları
    1. Madencilik ile çevre arasındaki ilişki, bilimsel yöntemlerle yönetildiğinde çatışma değil, bir uyum sürecidir.
    2. Çevresel duyarlılığı artırırken, madenciliği tamamen yasaklamaya yönelik popülist söylemlerden kaçınılmalıdır.
  3. Uluslararası Dengeler ve Enerji Politikaları
    1. Türkiye, Rusya ve Batı arasındaki dengeleri iyi yöneterek enerji ve hammadde bağımsızlığını korumalıdır.
    2. Avrupa’nın enerji ve maden bağımlılığı konusunda Türkiye’yi bir köprü olarak görmesi sağlanmalıdır.
  4. Akılcı ve Stratejik Bir Madencilik Politikası
  • Hammadde tedarikinde Çin’e olan bağımlılığı azaltarak, yerli kaynakların işlenmesine öncelik verilmeli.
  • Nadir elementler konusunda AR-GE yatırımları artırılmalı ve Türkiye, madencilikte hammadde ihracatçısı değil, teknoloji üreticisi konumuna yükselmelidir.
  • Batı’nın Ukrayna’daki madencilik hamlelerine karşı Türkiye, kendi rezervlerini nasıl değerlendireceğini stratejik bir çerçevede belirlemeli.
  1. Popülizmden Uzak, Gerçekçi Bir Madencilik Perspektifi

Çevreci söylemler üzerinden madenciliğe karşı çıkmak yerine, sürdürülebilir madenciliğin nasıl yapılacağını ortaya koyan bir yaklaşım benimsenmeli.

  1. Madenlerin işlenmesiyle birlikte, yerli teknoloji üretimi desteklenmeli ve Türkiye, nadir elementler konusunda sadece tedarikçi değil, aynı zamanda işleyen ve satan bir ülke konumuna yükselmelidir.

Türkiye’nin Atması Gereken Somut Adımlar

  1. Stratejik Maden Politikası ve Kamusal Bilinçlendirme
    • Türkiye, stratejik minerallerini belirleyerek, bu alanlarda özel teşvik programları oluşturmalıdır.
    • Kamuoyundaki madencilik algısını değiştirmek için, bilimsel verilerle desteklenmiş bilgilendirme kampanyaları yürütülmelidir.
  2. Sürdürülebilir Madencilik ve Yeşil Teknolojiler
    • Türkiye, çevre ile uyumlu madencilik süreçleri geliştirmeli ve geri dönüşüm teknolojilerine yatırım yapmalıdır.
    • Nadir elementler, yalnızca çıkarılarak değil, atık yönetimi ve geri dönüşüm yoluyla da kazanılmalıdır.
  3. Enerji ve Madencilik Entegrasyonu
    • Nadir element madenciliği, enerji politikalarıyla entegre edilerek Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedefleriyle uyumlu hale getirilmelidir.
    • Batarya üretimi, elektrikli araçlar ve yüksek teknoloji sektörleri için Türkiye’de üretim tesisleri kurulmalıdır.

Sonuç: Türkiye, Küresel Madencilik Sahnesinde Oyuncu mu, Seyirci mi Olacak?

Madencilik, sanayi devrimlerinin ve küresel güç mücadelelerinin merkezinde yer alıyor. Türkiye’nin bu yeni çağda pasif bir hammadde tedarikçisi mi yoksa ileri teknoloji üreten bir güç mü olacağı, bugün alınacak kararlarla şekillenecek. Madencilik ve çevre arasındaki ilişki, doğru yönetildiğinde bir çatışma değil, sürdürülebilir kalkınmanın temel taşlarından biridir. Türkiye’nin jeopolitik konumu, yer altı zenginlikleri ve bilimsel potansiyeli, ona bu oyunda güçlü bir konum kazanma fırsatı sunuyor. Ancak bu fırsatın değerlendirilmesi için popülist söylemlerin bir kenara bırakılıp, uzun vadeli bir madencilik ve enerji stratejisinin geliştirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin geleceği, yer altındaki zenginlikleri nasıl yönettiğine bağlı olacak.

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Enerji Ve Madencilik Sektörü Savaş, Barış Ve Kaynakların Gölgesinde Küresel SatrançBugün Türkiye’nin önünde, küresel dengeleri değiştirebilecek bir fırsat var. Soru şu: Türkiye bu fırsatı değerlendirecek mi, yoksa küresel aktörlerin oyununu dışarıdan mı izleyecek? Özetle, savaşın ve barışın gölgesinde, Türkiye ya stratejik bir aktör olacak ya da küresel güçlerin madencilik sahası olarak kalmaya devam edecek. Seçim bizim…

 

  • – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
İnteraktif Satış Eğitimi Yöneticiler Için Ileri Seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi

SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

SATIŞ MAKALELERİ

Perakende Değer Zincirinde, Tedarikçi İşbirliği Değer Önerisi Uygulama Örnekleri

Perakende Değer Zincirinde, Tedarikçi İşbirliği Değer önerisi Uygulama örnekleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Perakende Değer Zincirinde, Tedarikçi İşbirliği Değer Önerisi Uygulama Örnekleri

Dr. Ulduz AZAD

Perakende Değer Zincirinde, Tedarikçi İşbirliği Değer önerisi Uygulama örnekleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGeçen haftaki yazıda perakende şirketinin değer önerisi uygulama örneklerine değinilmişti. İş dünyası, ortak faydalara ulaşmayı amaçlayan ve birbirine bağlı ilişkiler ağı tarafından geliştirilen stratejik iş birlikteliğinden ibarettir.

Perakende Tedarikçi Değer Zinciri ölçümü için, pazarlama karmasından esinlenilerek oluşturulan ve B2B değer zinciri araştırmalarında kullanılan aşağıdaki 3 faktör kullanılabilir (Morgan, 2009; Song, Hanvanich, & Calantone, 2005).

Birlikte Değer Yaratma (Value Co-Creation) Uygulama Örnekleri:

  • Starbucks & PepsiCo – Şişelenmiş Kahve Satışı
  • Amazon & Whole Foods – Teknoloji Destekli Market Alışverişi
  • Target & Ulta Beauty – Mağaza İçinde Güzellik Mağazaları

İlişki Değeri Uygulama Örnekleri:

  • Nike & Foot Locker – Çok Kanallı Perakende Ortaklığı
  • Apple & Best Buy – Yetkili Servis Sağlayıcı İş Birliği
  • Sephora & L’Oréal – Veri Odaklı Müşteri Analitiği

Performans Değeri Uygulama Örnekleri :

  • McDonald’s & Cargill – Duyarlı Gıda Tedarik Zinciri Yönetimi
  • Walmart & Procter & Gamble (P&G) – Envanter Optimizasyonu İçin Veri Paylaşımı
  • IKEA & H&M – Sürdürülebilir Malzeme Tedariki

Tedarikçi değer zinciri, global bir çok şirkette olduğu gibi yerli şirketlerde de değer zincirindeki en güçlü halkalardan birisidir ve özellikle ana tedarikçiler ile yürütülen işbirlikleri her iki tarafa da sürdürülebilir katkılar sağlamaktadır.

Perakende Değer Zincirinde, Tedarikçi İşbirliği Değer önerisi Uygulama örnekleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSiz tedarikçileriniz ile değer zinciri performansınızı hangi faktörler ile ölçüyorsunuz?

Perakende değer zinciri yazı dizisini sonuna kadar okuduğunuz için teşekkür ederim, akademi ve uygulama sahanızda katkı sağlaması temennisi ile sağlıcakla kalın.

Dr. Ulduz AZAD

Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgusunun Net Olmaması?

Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgusunun Net Olmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgusunun Net Olmaması?

Mehmet ATASEVER

Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgusunun Net Olmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İdarenin aşırı düşük teklif açıklama talebinin mevzuata uygun olmadığı, anılan istekli tarafından önemli teklif bileşeni olarak belirlenen kalemlere ilişkin Ek-O.5, Ek-O.6 veya EkO.7 numaralı tutanaklardan biri ile açıklama yapılması gerektiği halde ilgili tutanakların sunulmadığı, anılan istekli tarafından Ek-O.5, Ek-O.6 veya Ek-O.7 tutanakları sunulmuş olsa dahi, sunulan fiyat tekliflerinin maliyet tespit tutanağı dayanak alınarak düzenlendiği fakat Ek-O.5 formu yerine Ek-O.6 formunun doldurulduğu, bu formun ise fiyat teklifini hazırlayan firma ve mali müşaviri tarafından kaşelenmediği ve imzalanmadığı, sunulan fiyat tekliflerinde gerekli ibarelerin bulunmadığı, meslek mensubu ve firma tarafından iletişim bilgileri de belirtilmek suretiyle kaşelenip mühürlenmediği, fiyat teklifleri ekinde sunulan Ek-O.5 formunun da standart forma uygun doldurulmadığı, imza ve mühür vurulmadığı, aynı zamanda bu formda beyan edilen vergi dönemi ile fatura bilgileri tablosunun birbiri ile uyuşmadığı, tutanaklarda meslek mensubu ve firma tarafından iletişim bilgileri de belirtilmek suretiyle kaşelenip mühürlenmediği sunulan standart forma uygun doldurulmadığı, aynı zamanda bu formda beyan edilen vergi dönemine ilişkin faturaların sunulmadığı, maliyetler dayanak alınarak yapılan açıklamanın geçerli olabilmesi için teklif edilen birim fiyatın, ilgili tutanakta (Ek-O.7) tespit edilen ağırlıklı ortalama birim maliyetin altında olmaması ve isteklinin son veya bir önceki geçici vergi beyanname döneminde ihale konusu işte kullanılmasını öngördüğü mal miktarının en az yarısı kadar alım yapmış olması gerekirken bu miktarda bir alım yapılmadığı, üçüncü kişilerden alınan fiyat tekliflerinin teklife konu alanda faaliyet gösterenlerden alınmadığı, kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilan edilen fiyatların kullanılmış olması halinde, ilan edilen fiyatların ihalenin ilan tarihi ile ihale tarihi arasında (ihale tarihi hariç) geçerli olmadığı, özel veya münhasır hak sahibi kuruluşların uyguladığı fiyatların kullanılmış olması halinde, kullanılan fiyatların ilan tarihi ile ihale tarihi arasında (ihale tarihi hariç) geçerli olmadığı, işçilik maliyetine ilişkin yapılan hesaplamaların ve açıklamaların KİK İşçilik Hesaplama Modülüne uygun olmadığı, ihale konusu işte çalışacak personele ait yol ve yemek giderlerine dair açıklama yapılmadığı ve bu giderler için yapılan açıklamanın mevzuata aykırı olduğu, iddialarına yer verilmiştir

 

Konu İle İlgili Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Aşırı düşük teklifler” başlıklı 38’inci maddesinde “İhale komisyonu verilen teklifleri değerlendirdikten sonra, diğer tekliflere veya idarenin tespit ettiği yaklaşık maliyete göre teklif fiyatı aşırı düşük olanları tespit eder. Bu teklifleri reddetmeden önce, belirlediği süre içinde teklif sahiplerinden teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak ister.

İhale komisyonu;

a) İmalat sürecinin, verilen hizmetin ve yapım yönteminin ekonomik olması,

b)  Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin mal ve hizmetlerin temini veya yapım işinin yerine getirilmesinde kullanacağı avantajlı koşullar,

c) Teklif edilen mal, hizmet veya yapım işinin özgünlüğü, gibi hususlarda yapılan yazılı açıklamaları dikkate alarak, aşırı düşük teklifleri değerlendirir.

Bu değerlendirme sonucunda, açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifleri reddedilir …” hükmü,

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Hizmet alımı ihalelerinde sınır değer tespiti ve aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesi” başlıklı 79’uncu maddesinde “79.1. Hizmet alımı ihalelerinde sınır değer aşağıdaki kurallara göre tespit edilir.

79.2. İhale ilanında ve dokümanında teklifi sınır değerin altında kalan isteklilerden açıklama isteneceği belirtilen hizmet alımı ihalelerinde, aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında aşağıdaki düzenlemelere göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

79.2.1. Aşırı düşük tekliflere yönelik açıklama istenmesine ilişkin yazıda, isteklilerin yapacakları açıklamalara esas olacak önemli teklif bileşenlerinin, bütün istekliler için aynı unsurları içerecek şekilde belirtilmesi zorunludur.

Aşırı düşük teklif açıklaması sunulması için isteklilere üç (3) iş gününden az olmamak üzere uygun bir süre verilir…” açıklamaları yer almaktadır.

İdari Şartname’nin “İhale konusu işe/alıma ilişkin bilgiler” başlıklı 2’nci maddesinde “2.1. İhale konusu işin/alımın;

a) Adı: 24 Aylık 2 Kısım Puan Karşılığı Laboratuvar Testleri Hizmet Alımı

b) Türü: Hizmet alımı

c) İlgili Uygulama Yönetmeliği: Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği

ç) Yatırım proje no’su (yapım işlerinde): Bu madde boş bırakılmıştır.

d) Kodu:

e) Miktarı: 1. Kısım İdrar Testleri 39.513.858,00 Puan 2. Kısım İdrarda Uyuşturucu Testleri 51.420.770,00 Puan Ayrıntılı bilgi idari şartnamenin ekinde yer almaktadır.

f) İşin yapılacağı/malın teslim edileceği yer: Müdürlüğümüze bağlı hastaneler” düzenlemesi,

Anılan Şartname’nin “Sınır değer” başlıklı 33’üncü maddesinde “33.1. İhale komisyonu verilen teklifleri değerlendirdikten sonra Kurum tarafından belirlenen yönteme göre sınır değer hesaplar. 33.2. Teklifi sınır değerin altında kalan isteklilerden Kanunun 38 inci maddesine göre açıklama istenecektir. Bu kapsamda; ihale komisyonu sınır değerin altında kalan teklifleri aşırı düşük teklif olarak tespit eder ve bu teklif sahiplerinden Kurum tarafından belirlenen kriterlere göre teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak ister.

İhale komisyonu;

a) Verilen hizmetin ekonomik olması,

b) Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin işin yerine getirilmesinde kullanacağı avantajlı koşullar,

c) Teklif edilen hizmetin özgünlüğü, gibi hususlarda yapılan yazılı açıklamaları dikkate alarak aşırı düşük teklifleri değerlendirir. Bu değerlendirme sonucunda, açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifi reddedilir. İhale komisyonunca reddedilmeyen teklifler, geçerli teklif olarak belirlenir …” düzenlemesi yer almaktadır.

İtirazen şikâyete konu ihalenin ………….. İl Sağlık Müdürlüğü tarafından açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “24 Aylık Toplu Laboratuvar Hizmet Alımı” ihalesi olduğu, söz konusu ihalede 13 adet ihale dokümanı indirildiği, 10.12.2024 tarihinde yapılan ihaleye 8 isteklinin katıldığı, ihalenin 2 kısımdan oluştuğu, şikâyete konu edilen kısmın 2’nci kısım olduğu, 2’nci kısım için yaklaşık maliyeti 39.645.413,67 TL olan ihalede idarece, 2’nci kısım için sınır değerin 25.270.441,75 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.

İhalenin şikayete konu edilen kısmı için sınır değerin altında teklif sunan istekli ………Medikal Tıbbi Tanı Araç ve Gereçleri Tic. Ltd. Şirketinden 10.12.2024 tarihli ve 735 sayılı “Beyan edilen bilgileri tevsik eden belgelerin sunulması ve/veya numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerinin verilmesi/kurulumların yapılması/aşırı düşük teklif açıklamalarının sunulması konulu” yazıda“24 Aylık Toplu Laboratuvar Hizmet Alımı işine ait ihalede tekliflerin değerlendirmesi sürecine geçilmiş olup, beyan ettiğiniz bilgi ve belgeleri tevsik eden ve EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayan aşağıdaki belgeleri ekleri ile birlikte, İdari Şartnamenin 7.9. maddesine uygun olarak, 13.12.2024 tarihine kadar İdaremize sunmanız, numune/demonstrasyon değerlendirmesi için teklif ettiğiniz ürüne/ürünlere ilişkin örnekleri aşağıdaki tabloda belirtilen adrese ulaştırarak, yine aşağıdaki tabloda belirtilen tarih ve adreste değerlendirme için hazır bulunmanız ve aşırı düşük teklif açıklamalarınızı 13.12.2024 tarihine kadar sunmanız gerekmektedir.

AÇIKLAMA:

İhalenin 1. Kısım (İdrar Testleri) ve 2. Kısım (İdrarda Uyuşturucu Testleri) için vermiş olduğunuz teklif bedelinize ilişkin olarak;

-Kamu İhale Genel Tebliğinin Hizmet alımı ihalelerinde sınır değer tespiti ve aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesi başlıklı 79.1.2. maddesine ve EKAP Hizmet Alımı Sınır Değer Hesaplama modülüne göre yapılan hesaplamada sınır değerin altında olduğu tespit edilmiştir.

-İhale idari şartnamesinin 33.1 maddesinde yer alan ‘‘İhale komisyonu verilen teklifleri değerlendirdikten sonra Kurum tarafından belirlenen yönteme göre sınır değer hesaplar. ’’ hükümleri gereğince aşırı düşük olarak tespit edilmiştir.

Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 59.Maddesi ve İdari Şartnamenin 33. maddesinde yer alan “Teklifi sınır değerin altında kalan isteklilerden Kanunun 38 inci maddesine göre açıklama istenecektir. Bu kapsamda; ihale komisyonu sınır değerin altında kalan teklifleri aşırı düşük teklif olarak tespit eder ve bu teklif sahiplerinden Kurum tarafından belirlenen kriterlere göre teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak ister.

İhale komisyonu;

a) Verilen hizmetin ekonomik olması,

b) Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin işin yerine getirilmesinde kullanacağı avantajlı koşullar,

c) Teklif edilen hizmetin özgünlüğü, gibi hususlarda yapılan yazılı açıklamaları dikkate alarak aşırı düşük teklifleri değerlendirir. “Bu değerlendirme sonucunda, açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifi reddedilir.” hükmüne istinaden, taahhüt etmiş olduğunuz iş ile ilgili tekliflerinizin Kamu İhale Genel Tebliğinin 79.2. maddesi gereğince, aşırı düşük teklifinize esas olmak üzere

-Cihaz Maliyeti,

-Kit Maliyeti,

-Nakliye, Ulaşım, Taşıma Giderleri,

-Teknik Şartnamede Belirtilen ve Teklif Fiyata dahil olan maliyetler,

-Sözleşme Giderleri

-Firma Kârı,

Sunulması Gereken Belgeler:

1- Tıbbi Cihaz Satış Merkezi Yetki Belgesi

2- Teklif edilen kit ve cihaza ait marka/model/yaş v.b. bilgilere ait belge

3- Teklif edilen cihaz/ürünlere ait katalog

4- Teklif edilen kısımlarda cihaz/ürün teknik şartnameye cevap belgesi

5- Teklif edilen kısımlarda Kit Prospektüsleri – kullanım kılavuzları-Bakım Programları

6- Teklif edilen ilgili kısım için Firma/bayilik, Teklif edilen cihaz/ürünlere ait ÜTS çıktıları

7- Teklif edilen ilgili kısımların teknik şartnamelerinde sunulması gereken belgeler …” ifadelerine yer verildiği görülmüştür.

17.12.2024 onay tarihli ihale komisyonu kararı incelendiğinde, Kaan Medikal Tıbbi Tanı Araç ve Gereçleri Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklamalarının uygun görüldüğü anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen mevzuat hüküm ve açıklamalarından, idareler tarafından sınır değerin altında teklif veren isteklilerden aşırı düşük teklif açıklaması istenileceği ve sınır değerin altında teklif veren isteklilerce sunulan aşırı düşük teklif açıklamalarının değerlendirildikten sonra ihalenin sonuçlandırılacağına ilişkin düzenleme yapılması halinde, sınır değerin altında teklif veren isteklilere gönderilecek olan aşırı düşük teklif açıklama talebi yazısında, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Aşırı düşük teklifler” başlıklı 38’inci maddesinde yer alan hükümler ile Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Hizmet alımı ihalelerinde sınır değer tespiti ve aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesi” başlıklı 79’uncu maddesinde yer alan açıklamalar uyarınca, teklifte önemli olduğu tespit edilen maliyet bileşenlerine yer verilmesinin ve isteklilerin yapacakları açıklamalara esas olan bahse konu önemli teklif bileşenlerinin, bütün istekliler için aynı unsurları içerecek şekilde açık-net ve tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesinin zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.

Bu kapsamda, idare tarafından sınır değerin altında teklif veren isteklilere gönderilen 10.12.2024 tarihli aşırı düşük teklif açıklama talebi yazısı incelendiğinde, bahse konu yazıda önemli teklif bileşenlerinin “Cihaz Maliyeti”, “Kit Maliyeti”, “Nakliye, Ulaşım, Taşıma Giderleri”, “Sözleşme Giderleri” “Firma Kârı” ve “Teknik Şartnamede Belirtilen ve Teklif Fiyata Dahil Olan Maliyetler” olarak belirlendiği görülmüştür.

Yukarıda aktarılan tespitler kapsamında “Teknik Şartnamede belirtilen ve teklif fiyata dâhil olan maliyetler” şeklinde önemli teklif bileşeni belirlenmesinin aşırı düşük teklif açıklamaları açısından belirsizlik oluşturduğu, bu kapsamda ihale dokümanı kapsamında teklif fiyata dâhil olan maliyet bileşenlerinden hangi kalemlerin aşırı düşük teklif sorgulaması aşamasında önemli teklif bileşeni olarak belirlendiğinin anlaşılamadığı, bu şekilde yapılan sorgulama sonucunda sunulan açıklamaların mevzuata uygunluğunun denetlenmesinin sağlıklı bir şekilde yapılamayacağı, hangi unsurların önemli teklif bileşeni olarak belirleneceği hususunda idarenin takdir yetkisinin bulunduğu ancak önemli teklif bileşenlerinin açık net ve tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği, bu çerçevede 4734 sayılı Kanun’un 38’inci maddesi ile Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79’uncu maddesi uyarınca idare tarafından teklifte önemli olduğu tespit edilen maliyet bileşeni ve/veya bileşenlerinin açık ve tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenerek aşırı düşük teklif sorgulamasının yeniden yapılması gerektiği tespit edilmiştir.

Bu itibarla, isteklilerin aşırı düşük açıklamalarını mevzuata uygun/geçerli şekilde yapabilmeleri ve idarelerin yapılan açıklamaları sağlıklı şekilde değerlendirebilmelerinin ön koşulunun idareler tarafından yapılan aşırı düşük teklif sorgulamasının 4734 sayılı Kanun’un 38’inci maddesi ve Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79.2.1’inci maddesine uygun yapılması olduğu, ayrıca aşırı düşük teklif sorgulamasının teklifte önemli olduğu idarece tespit edilen teklif bileşenleri üzerinden yapılması gerektiği, yapılan incelemede, idare tarafından aşırı düşük teklif sorgulaması aşamasında önemli teklif bileşenlerinin açık net ve tereddüde mahal vermeyecek bir şekilde belirlenmediği, dolayısıyla idarece aşırı düşük teklif açıklama talebinin kamu ihale mevzuatına uygun yapılmadığı anlaşıldığından, idare tarafından teklifte önemli olduğu tespit edilen maliyet bileşenlerinin açık ve tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenerek, aşırı düşük teklif sorgulamasının yeniden yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Laboratuvar Hizmet Alım İhalesinde Aşırı Düşük Sorgusunun Net Olmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

ENTERTECH İstanbul Teknokent Yılın En Başarılı Girişimcilerini Ödüllendirdi

Entertech İstanbul Üniversitesi Akademik Girişimcilik ödülleri

ENTERTECH İstanbul Teknokent Yılın En Başarılı Girişimcilerini Ödüllendirdi

Türkiye’nin en başarılı teknokentlerinden Entertech İstanbul Teknokent, “Yılın Enleri Ödül Töreni”ni düzenledi. Törende, 18 farklı kategoride cesaretiyle fark yaratan, dönüşüm gücünü benimseyen ve tüm zorluklara rağmen büyümeye devam eden 24 girişimci ödül almaya hak kazandı.

Entertech İstanbul Üniversitesi Akademik Girişimcilik ödülleri
Entertech İstanbul Üniversitesi Akademik Girişimcilik Ödülleri

Türkiye’de iki Ar-Ge üniversitesinin paydaş olduğu tek Teknokent olma özelliği taşıyan Entertech İstanbul Teknokent, cesaretiyle fark yaratan, dönüşüm gücünü benimseyen ve tüm zorluklara rağmen büyümeye devam eden girişimcilerini onurlandırmak için Dönüşümün Anahtarını Taşıyanlar konseptiyle “Yılın Enleri Ödül Töreni”ni düzenledi. Törende 18 farklı kategoride 24 girişimci ödüllendirilirken, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’dan akademik girişimciler de başarılarıyla onurlandırıldı.

Dr. Kasapoğlu: “Yerli ve milli projelerin geliştirildiği bir Ar-Ge üssüyüz”

Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu
Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın’ın da katıldığı törenin açılış konuşmasını yapan Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu, teknokentlerin bilimin, teknolojinin ve girişimciliğin harmanlandığı yerler olduğunu söyledi. Teknokentlerin oluşturdukları ekosistem kadar güçlü olduğunu vurgulayan Kasapoğlu, Entertech İstanbul Teknokent olarak iki güçlü araştırma üniversitesinin ortak olduğu bir kurum olduklarını ve İstanbul Üniversitesi ile İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa çatısı altında yer almanın kendilerine pek çok avantaj kazandırdığını belirtti.

Bu avantajların başında üniversitelerindeki akademik ve bilimsel bilgiye, beşeri sermayeye ve araştırma alt yapılarına erişimin olduğunu kaydeden Kasapoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bununla beraber en büyük avantajımız üniversitelerimizin marka değerinden faydalanıyor olmamız. Entertech İstanbul Teknokent olarak, 160’ın üzerinde fazla firmaya ve 1700’ü aşkın Ar-Ge personeline ev sahipliği yapıyoruz. Sağlık teknolojilerinden siber güvenliğe, savuna sanayinden finans teknolojilerine kadar 350’den fazla yerli ve milli projenin geliştirildiği bir Ar-Ge üssüyüz. Bugüne kadar toplamda 250’nin üzerinde patentli teknoloji geliştirdik. Bugün 250 milyon dolar ihracatımız, 20 milyar liralık ciromuz var. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın teknokentler üzerine yaptığı değerlendirmeye göre İstanbul’da en başarılı 2’nci, Türkiye genelinde ise en başarılı 4’üncü teknokent durumundayız. Yakında açıklanacak 2023 yılı verilerine göre de ilk üçe girmeyi hedefliyoruz. Bugün sadece bir teknokent değil, aynı zamanda geleceğin teknolojilerini şekillendiren bir merkez konumundayız. Dönüşümün anahtarını taşıyan firmalarımız ile yeniliği sahiplenmeye, teknolojiyi yönlendirmeye ve birlikte büyümeye devam edeceğiz. Bu anlamlı günde, tüm ödül sahiplerini şimdiden tebrik ediyor, başarı hikayelerinin devamını diliyorum.

İ.ü. Akademeik Girişimcilik ödülü
Akademik Girişimcilik Ödülü

Ödül Töreni kapsamında, Tinova Bilişim Teknolojileri A.Ş. (Satınalma Dergisi) ödüle layık görülmüştür. Bu vesile ile tüm Entertech İstanbul Teknokent yönetici ve çalışanları ile bu ödülü almamızda payı olan siz değerli okularımıza, takipçilerimize ve iş ortaklarımıza teşekkür ederiz.

Avrupa Birliği’ne Üye Ülkelerin Girişimcilerine Sunulan Destekler

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin Girişimcilerine Sunulan Destekler Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Avrupa Birliği’ne Üye Ülkelerin Girişimcilerine Sunulan Destekler

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin Girişimcilerine Sunulan Destekler Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSon dönemde Avrupa Birliği, girişimcilere çeşitli sektörlerde hem finansal hem finansal olmayan birçok destek sunmaktadır. Sunulan desteklerin kapsamı ve AB delegasyonları belirlenirken, Avrupa Birliği’ne bağlı kamu ve özel sektör temsilcilerinden ise güncel görüşler alınmaktadır.

Delegasyonlar, herhangi bir proje ya da destek bitiminde ortaya çıkması hedeflenen faydanın yaygınlaşması ve kalıcı olması belirli uzmanlığa sahip kişiler tarafından yerine getirilmesi gereken faaliyetlerdir.  AB delegasyonları teknik altyapının güçlendirilmesi, teknik ve sosyal becerilerin geliştirilmesi, hukuki yapının güçlendirilmesi, karar alma mekanizmalarının iyileştirilmesi ve artım günümüzde en çok sürdürülebilirlik için güncel ihtiyaçlara göre revize edilmektedir.

Sunulacak finansal destekler kapsamında Avrupa Birliği delegasyonları, yatırım projelerinin türüne göre bölgesel dinamikler ve sektörel koşullar göz önüne alınarak şekillendirilmektedir. AB ve destekler kapsamında iş birliği geliştirilen diğer ülkeler arasında sektörel öncelikler belirlendikten sonra bölgelere uygun eylem planları belirlenmekte ve çok yıllık gösterge programları hazırlanmaktadır.

AB koordinatörlüğünde ilgili sektör temsilcileri ve kamu kurumları katkılarıyla güncellenen eylem planları uzun vadelidir ve kısa vadeli çok yıllık gösterge programları ile uzun vadeli stratejiler takip edilmektedir. Örneğin beş yıllık stratejilerin yer aldığı uzun vadeli bir eylem planı kapsamında oluşturulan çok yıllık performans programları uygulamaya konulduktan sonra, programda belirlenen göstergeler aracılığıyla hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı başarı faktörleri üzerinden takip edilir. Başarı göstergeleri belirlenen stratejilerin başarıyla hayata geçirilip geçirilmediği hakkında kişilere bilgiler verir.

Raporlama esnasında objektif planların başarıya ulaşıp ulaşmadığı hakkında objektif yorumlar yapılmasına imkan tanıyan çok yıllık gösterge programları, bir kurumun, bir proje ya da destek programının gelişimi hakkında gerçekçi bilgi edinilmesine olanak tanır. Böylece başarı göstergeleri sayesinde kurumun ya da verilen desteklerin izlenilebilirliği artar, şeffaflık ilkesine ise kolayca riayet edilir.

AB delegasyonları, destek programları ve eylem planlarının şeffaf biçimde takip edilebildiği, açık erişim paylaşımların yapıldığı INTPA ve NEAR adında iki online platform bulunmaktadır. Bu platformlar üzerinden destekler hakkında detaylı ülke verilerine de ulaşılmaktadır.

Avrupa Birliği’ne bağlı Kalkınma Finans Kuruluşları; İhracat Kredi Ajansları ve çeşitli Kalkınma İşbirliği Ajansları ile ortaklık kurarak kendi web siteleri üzerinden sundukları kapsamlı destekler hakkında bilgi paylaşırlar. Avrupa Birliği ile işbirliği geliştiren ülkelerde kendi ülkelerinde olmak kaydıyla aktif ticaret yapan özel sektör girişimcileri, sunulan bu desteklerden ön koşulları sağladıkları takdirde kolayca faydalanabilirler

Öte yandan birçok finansal hizmet ve desteğin sağlandığı bu açık çağrılar kimi zaman sadece AB ile işbirliği geliştiren ülkelerde yurtiçinde aktif ticaret yapan özel sektör girişimcilere yönelik açılmaz. Bazı destekler Avrupa Birliği’ne üye devletlere bağlı yurtdışında faaliyet gösteren şirketlere yönelik de açılır ve bu açılan çağrılar kapsamında yurt dışında yaşayan pek çok girişimciye de çeşitli fırsatlar sunulur.

Gerek ülke içinde gerekse yurtdışında, Avrupa Birliği’ne üye ülkelere bağlı şirketlere yönelik açılan çağrılar kapsamında sunulan destekler şöyledir:

  1. Avrupa Sürdürülebilir Kalkınma Fonu Plus (EFSD+)

Bu fon özel ve kamu yatırımcılarını destekleyen bir Avrupa Birliği finansman aracıdır. Afrika, Latin Amerika, Asya başta olmak üzere çeşitli kıtalarda sektörel yatırımları (kredi, sermaye vb. kapsamda) destekler.

  1. Get Invest

Gelişmekte olan ülkelerde özellikle sürdürülebilirlik kapsamında verilen desteklerin başında gelir. Temiz enerji ve yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik destekleri kapsayan Get Invest, proje ekiplerinin yatırıma hazırlık sürecinden itibaren onlara yardımcı olur. İş fikri aşamasından itibaren mentorluk desteği sağlar ve girişimcileri melek yatırımcılar, sermayedarlar ve finansörlerle buluşturur. Ayrıca Afrika’daki tüm temiz ve yenilenebilir enerji yatırımları için gerekli teknik altyapıyı sağlar. Avrupa’nın teknik desteğine ve finansal sistemlerine erişimi kolaylaştırır.

  1. Elektrifikasyon Finansman Girişimi (ElectriFI)

Gelişmekte olan ülkelerde yenilenebilir ve temiz enerjiye erişimi sağlayan, 275 Milyon Euro değerinde bir sosyal etki yatırım tesisidir. ElectriFI kapsamında yenilenebilir ve sürdürülebilir temiz enerjiye erişimin arttırılması amaçlamaktadır.

  1. EDFI AgriFI,

Mikro ölçekte tarım ve ziraatla uğraşan çiftçilere yönelik tasarlanan bir destektir.  AgriFI, tarımsal gıda işleme tesisleri de dahil olmak üzere tarım ürünlerinde değer zincirinde yer alan küçük ölçekli özel sektör temsilcileri için orta ila uzun vadeli finansmana erişim imkanı sağlar.  Yatırım tutarı yaklaşık 120 Milyon Euro’dur.  EDFI AgriFI çiftçiye finansal yatırım desteği yanı sıra ve teknik destek de sunar.

  1. Dijital Kalkınma İçin (D4D) Hub

Avrupa Birliği ve Üye Devletleri (Takım Avrupa) ile Afrika, Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler ve AB komşu ülkelerindeki ortaklar arasındaki dijital iş birliğini güçlendirmeyi amaçlar. Bu online platform ile güçlendirilen çok paydaşlı stratejik işbirlikleri yatırımları artırırken ülkeler arası koordinasyonun da artmasına imkan tanır.

  1. Switch Asia

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin Girişimcilerine Sunulan Destekler Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAsya, Orta Doğu ve Pasifik ülkelerinde düşük karbonlu kaynak kullanımını destekler. Dairesel bir ekonomiye geçişi destekler ve söz konusu bu bölgelerin Avrupa ile arasında yeşil tedarik zinciri uygulamalarını yaygınlaştırır. Tarımsal üretimde, gıda, balıkçılık, tekstil, deri, turizm, lojistik ve yük taşımacılığı gibi çeşitli sektörlerde enerji verimliliği ile ilgili hibeler verir.

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

Satın Alma Süreçlerinde AI ve İnsan Uzmanlığı: Mükemmel Denge Yakalanır mı?

Satın Alma Süreçlerinde Ai Ve İnsan Uzmanlığı Mükemmel Denge Yakalanır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Satın Alma Süreçlerinde AI ve İnsan Uzmanlığı: Mükemmel Denge Yakalanır mı?

Olgar ATASEVEN

Satın Alma Süreçlerinde Ai Ve İnsan Uzmanlığı Mükemmel Denge Yakalanır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGün geçmiyor ki bir ükeden yapay zeka ile ilgili bir haber duymayalım. Hayatımıza Yapay Zeka’nın (Artificial Intelligence – AI) girmesi ile herkesin kafasında farklı sorular var. Bazılarımız bu gelişimlere gayet distopik bir bakış açısı ile bakarken, bazılarımız daha rahat bir bakış açısı ile AI’yı nasıl hayatımıza katacağımıza ve nasıl katma değer sağlayacağımıza odaklanmış durumda. Ben olumlu bakanlardanım. Konuya, şirketlerin AI’ı nasıl kullanacağı gibi dipsiz bir kuyudan bakmaktansa çerçevemizi kısıtlayarak, satın almada tutacağız. AI’nın satın alma kanadında da rolü gittikçe artıyor. PWC’nin raporuna göre, ABD’deki şirketlerin %73’ü yapay zekayı iş süreçlerinin en az bir alanında kullanmaya başladı bile. Ancak, AI’ın sunduğu bu yenilikçi imkanlar, bir soruyu da beraberinde getiriyor: “AI, satın alma uzmanlarının yerini alacak mı?

Cevap, hem evet hem hayır. AI, kesinlikle işlerimizi kolaylaştırıyor ve süreçleri hızlandırıyor. Ancak, insan yaratıcılığı, stratejik düşünme ve ilişki yönetimi gibi alanlarda hala rakipsiz. AI ve insan uzmanlığı arasında nasıl bir denge kurulabilir? Şimdi gelin AI’ın avantajlarını ve sınırlarını ve satın alma uzmanlarının bu süreçte nasıl öne çıkabileceğine gelin bakalım.

AI’ın Satın Alma Süreçlerindeki Rolü

Satın alma departmanları sanıldığı gibi sadece satın alma yapıp işi bitirmiyor. Arka planda yürümesi gereken belirli işlerin, analizlerin de yükü süreç olarak bu departmanların üzerinde. Bu anlamda AI, satın alma dünyası için bir önemli bir katma değer sağlayabilecek gibi duruyor. Peki, tam olarak nasıl?

  • Rutin İşlerin Otomasyonu
    AI, fatura işleme, veri girişi ve sözleşme yönetimi gibi tekrarlayan görevleri otomatikleştirerek, değerli bir zamanı kazandırabiliyor. Artık bu işler için saatler harcamak yerine, daha stratejik konulara odaklanabilme şansı artıyor.
  • Veri Analizi ve Tahmin Yetenekleri
    AI, büyük veri kümelerini analiz ederek piyasa eğilimlerini, tedarikçi performansını ve riskleri değerlendirmede departmanın önemli bir asistanı olabilir. Bu departman yöneticileri, daha bilinçli kararlar alabilir ve riskleri önceden görebilir.
  • İletişim ve Belge Yönetimi
    Yapay zeka tabanlı bir dil modeli araçları, rapor hazırlama, e-posta yazma ve hatta tedarikçilerle iletişim kurma gibi süreçlerde doğru kullanıldığında hatta kendi şirketinize göre eğitildiğinde ciddi bir destek unsuru olabilir. Kritik konu işletmenin kendi dil modelini eğitmesidir. Departmanlar hem zaman kazanır hem de hata oranları azalır.

AI’ın Sınırları: Neleri Yapamaz?

Hepinizin olmasa bile bazılarınızın aklından “insanın yaptıklarını yapamaz” diye geçirdiğini en azından bunu temenni ettiğini düşünüyorum. AI, kesinlikle güçlü bir araç, gittikçe güçleniyor ancak şimdilik her şeyi yapamaz diyerek sizleri rahatlatayım. İşte satın alma açısından AI’ın satın alma süreçlerindeki beş temel sınır ve size bazı ipuçları:

  1. Bağlamsal Yorum Eksikliği
    AI, insanlar gibi karmaşık durumları ve kültürel farklılıkları anlamakta zorlanır. Örneğin, bir tedarikçiyle yapılan görüşmedeki ince detayları veya piyasadaki ani değişiklikleri tam olarak kavrayamayabilir.
    İpucu: AI’a net talimatlar verin ve süreç boyunca bağlam sağlayın. Bu, AI’ın daha doğru sonuçlar üretmesine yardımcı olacaktır.
  2. Geçmiş Verilere Bağımlılık
    AI, gerçek zamanlı verilere erişemez ve genellikle geçmiş verilere dayanır. Ancak, piyasa koşulları hızla değişebilir ve bu da AI’ın tahminlerini güncel olmayan bilgilere dayandırmasına neden olabilir.
    İpucu: AI’ın sunduğu analizleri, güncel piyasa araştırmalarıyla destekleyin.
  3. Etik ve Önyargı Sorunları
    AI, geçmiş verilerdeki önyargıları tekrarlayabilir. Bu, tedarikçi seçiminde veya müzakerelerde adaletsiz sonuçlara yol açabilir.
    İpucu: AI sistemlerini düzenli olarak denetleyin ve çeşitli perspektifler ekleyerek önyargıları en aza indirin.
  4. Tedarikçi İlişkilerini Anlama Eksikliği
    AI, duygusal zeka ve empatiden yoksundur. Tedarikçilerle kurulan güven ilişkileri, insanların özverisi ve anlayışıyla gelişir. AI, bu ilişkileri yönetmekte yetersiz kalabilir.
    İpucu: AI’ı tedarikçi ilişkilerinizi desteklemek için kullanın, ancak ilişki yönetimini tamamen AI’a bırakmayın.
  5. Yasal Uyumluluk Zorlukları
    Yasal düzenlemeler karmaşık ve sürekli değişen bir alandır. AI, bu düzenlemeleri insanlar kadar derinlemesine anlayamaz ve yanlış yönlendirmelere neden olabilir.
    İpucu: Yasal uyumluluk süreçlerinde mutlaka insan denetimini sağlayın.

Başında da söylediğim gibi işletmenize ait bir öğrenim süreci, datalar ve dokümanlarla desteklendiğinde daha rahat ve daha az riskli bir süreç işleyecektir. Peki madalyonun diğer yüzünde durum ne?

İnsan Yaratıcılığının Satın Almadaki Yeri

AI’ın sunduğu teknolojik imkanlar ne kadar korkutucu ya da büyüleyici olursa olsun, satın alma süreçlerinde insan yaratıcılığı ve duygusal zekasının yerini hiçbir makine şimdilik dolduramıyor. Çünkü satın alma, yalnızca veri analizi ve süreç optimizasyonundan ibaret değil; aynı zamanda ilişki yönetimi, stratejik düşünme ve yenilikçi çözümler gerektiren bir sanat. İnsanlar, karmaşık durumlarda esneklik gösterebilir, yaratıcı fikirler üretebilir ve tedarikçilerle kurulan güven ilişkilerini derinleştirebilir. İşte bu nedenle, AI’ın sunduğu teknolojik avantajları insan becerileriyle birleştirdiğimizde, satın alma süreçleri gerçek anlamda dönüşür.

  • Duygusal Zeka
    Müzakerelerde karşı tarafın ihtiyaçlarını anlamak, farklı iletişim tarzlarına uyum sağlamak ve ilişkileri güçlendirmek, insanların en büyük avantajıdır.
  • Stratejik Düşünme
    AI verileri analiz edebilir, ancak büyük resmi görmek ve uzun vadeli stratejiler geliştirmek insanların işidir.
  • Yaratıcı Problem Çözme
    AI, mevcut verilere dayalı çözümler sunar. Ancak, insanlar sınırları zorlayarak yenilikçi fikirler üretebilir.

AI ve İnsan Uzmanlığını Nasıl Dengeleriz?

AI ve insan uzmanlığını bir araya getirilerek, satın alma süreçlerinde hem verimlilik artırabilir hem de yaratıcılık ön plana çıkarabilir. Ancak bu dengeyi kurmak, yalnızca teknolojiyi kullanmakla değil, aynı zamanda insan yeteneklerini doğru şekilde konumlandırmakla mümkün. AI, rutin işleri otomatikleştirerek zaman kazandırırken, insan unsuru stratejik kararlar alabilir, tedarikçi ilişkilerini güçlendirebilir ve yenilikçi çözümler üretebilir. Peki, bu sinerjiyi nasıl sağlayacağız? Kısa notlarla işte birkaç öneri:

  • AI’ı Destekleyici Bir Araç Olarak Görün
    AI’ı, insan yeteneklerini tamamlayan bir araç olarak kullanın. Örneğin, AI veri analizi yaparken, siz stratejik kararlar alın.
  • Ekip Eğitimine Yatırım Yapın
    Satın alma ekiplerinizi AI araçlarını etkili kullanmaları için eğitin. Özellikle, AI’a net talimatlar verme (prompt mühendisliği) konusunda becerilerini geliştirin.
  • Etik ve Adil AI Kullanımını Benimseyin
    AI sistemlerini düzenli olarak denetleyin ve önyargıları en aza indirmek için çeşitli veri kümeleri kullanın.
  • İş Birlikçi Süreçler Tasarlayın
    AI’ın rutin işleri yapmasına izin verirken, insanların yaratıcılık ve ilişki yönetimi gibi alanlara odaklanmasını sağlayın.

AI, satın alma süreçlerinde inanılmaz bir potansiyele sahip. Ancak, insan yaratıcılığı, stratejik düşünme ve duygusal zeka olmadan, bu potansiyel tam anlamıyla gerçekleşemez. AI’ı bir rakip olarak değil, bir müttefik olarak görerek, satın alma süreçlerinizi daha verimli ve etkili hale getirebilirsiniz. Unutmayın, AI sizin yerinizi alamaz; ancak sizi daha iyi bir satın alma uzmanı yapabilir.

Satın Alma Süreçlerinde Ai Ve İnsan Uzmanlığı Mükemmel Denge Yakalanır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Kayıt Formu

Hoşgeldin Üyeliği (Ücretsiz)
Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.