252 Numaralı Tebliğde Yapılan Değişiklik ile Vergi İadeleri Kolaylaşıyor mu?

252 Numaralı Tebliğde Yapılan Değişiklik ile Vergi İadeleri Kolaylaşıyor mu?

Şaban Küçük, Yeminli Mali Müşavir, Taxia Yeminli Mali Müşavirlik

YMM ile çalışmanız için Altın bir Fırsat!

Vergi Dairesinden alacağı bulunan birçok mükellef firma için İadeler bilançolarının aktifinde yer alan ve yöneticiler, bütçe & finans uzmanları tarafından nakit veya vergi borçlarına mahsuben en kısa sürede iade sürecinin tamamlanması beklenen kaynaklar olarak görülmektedir.

Bu kapsamda vergi dairesinde iade süreci devam eden veya hiç başlamamış durumda binlerce mükellef firma & kişi bulunuyor. Bunun yanı sıra vergi iade alacağının türüne göre mevzuat gereği bazı tutar sınırlandırmaları ve bu sınırlara bağlı olarak iadenin alınabilmesi için bazı şartlar bulunuyor.

Vergi iade süreçlerinin firmaların lehine daha kolay ve hızlı sonlandırılması elbette mevzuatta yapılacak birtakım değişiklikler ile mümkün olacak. Bu doğrultuda Gelir İdaresi Başkanlığı 29 Haziran 2021 tarihinde peşin ödenen vergilerin iade ve mahsubuna ilişkin önemli düzenlemeler öngörülen 252 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Taslağını (Seri No:315) web sayfasında yayımladı.

Peki yapılan değişiklik ile vergi iadeleri kolaylaşıyor mu? sorusuna cevabı maddeler halinde öngörülen önemli değişiklikleri inceleyerek verebiliriz;

  • Taslak tebliğdeki düzenlemeler ile inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yapılacak nakden iadeye ilişkin daha önce 10binTL olan sınır 50binTL olarak, YMM raporuyla 100bin TL nakden iade sınırı ise 500binTL olarak güncellenmektedir. Öngörülen bu düzenleme ile;
  • Kesinti yoluyla alınan vergilere ilişkin nakden iade edilecek tutarın 50.000 Türk lirasına kadar olan kısım, iade talep dilekçesi (1A) ve eklerinin eksiksiz ibraz edilmesi koşuluyla teminat aranmaksızın ve inceleme raporu beklenmeksizin iade edilebilecektir.
  • Nakden iade talebinin 500.000 Türk lirasına kadar olan kısmı mükellefle süresinde tam tasdik sözleşmesi düzenlemiş yeminli mali müşavirce düzenlenecek tam tasdik raporu uyarınca iade edilebilecek olup, iade talebinin 500.000 Türk lirasını aşan kısmının iadesi ise vergi inceleme yetkisi bulunanlarca düzenlenen vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilecektir.
  • Bu rakam evvelden sadece 100.000TL idi. Bu sebeple YMM ile çalışmanız için altın bir fırsat var. Öngörülen bu değişiklik ile özellikle 500.000 TL’ye kadar vergi iadesi bulunan ve yeminli mali müşavirler ile Tam Tasdik sözleşmesi bulunan mükellefler için iade sürecinin önceki uygulamaya göre kolaylaştığını söyleyebiliriz.
  • Öngörülen değişiklik ile yazılı olarak başvurulması yerine 429 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ekinde yer alan iade talep dilekçesi (1B)’nin verilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
  • Uygulamada kullanılmakta olan ve internet vergi dairesi sistemi üzerinden (1B) iade talep dilekçesi tebliğin ilgili bölümünde belirtilmiş ve mevcut tebliğ de yer alan yazılı olarak başvurulması gerekliliği ibaresinin kaldırılması planlanmaktadır.
  • Nakden iade taleplerinin yerine getirilebilmesi için, tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumluları tarafından ilgili vergi dairesine ödenmiş olması şartı düzenlenmiş ve nakden iade taleplerinin yerine getirebilmesi için bazı belgeleri hazır etmeniz gerekiyor;
  • Ücret geliri elde edenler için işveren tarafından vergi kesintisinin yapıldığını gösteren yazının onaylı örneği,
  • Gayrimenkul sermaye iradı elde edenler için kira kontratının onaylı örneği,
  • Menkul sermaye iradı elde edenler için vergi kesintisinin yapıldığını gösteren belgenin onaylı örneği,
  • Serbest meslek kazancı elde edenler için tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumlusu adına tahakkuk ettiğini gösteren belgenin onaylı örneği.
  • Bu belgelerin iade işlemini gerçekleştirecek olan vergi dairesine iade talep dilekçesi ile ibraz edilmesinin yeterli olacağı belirtilmiştir.
  • Öngörülen bu değişiklik ile tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumluları tarafından ilgili vergi dairesine ödenmiş olması şartı aranıyor. Tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumluları tarafından ödenmemiş olması durumunda vergi sorumlusu olmayan ve iade talebinde bulunacak mükellefler için iade sürecini bir miktar zorlaştıracağınızı söylememiz mümkündür.
  • Tebliğ taslağında ayrıca, gelir unsurları itibariyle aranılacak belgeler bölümü güncellenmiş ve 6183 sayılı Kanun’un geçici 8’inci maddesi kapsamında vergi borcunu sahip olduğu taşınmazı ayni olarak verip ödeyen mükellefler için nakdi ödeme şartının aranmayacağı hususu netleştirilmiştir.

Sonuç olarak yeni Tebliğ ile vergi iadesi alacağı bulunan mükellefler için özellikle inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yapılacak nakden iadeye ilişkin daha önce 10.000 TL olan sınırın 50.000 TL’ye yükseltilmesi ve Yeminli Mali Müşavir raporu ile 100.000 TL olan nakden iade sınırının 500.000TL’ye yükseltilmesi olumlu adımlar.

YMM firmalarından tam tasdik hizmeti alanlar için 500.000TL’ye kadar olan iade süreçlerinin hızlanacağı kesin. Ancak taslak tebliğ ile nakden iade taleplerinin yerine getirilebilmesi için, tevkif yoluyla kesilen vergilerin vergi sorumluları tarafından ilgili vergi dairesine ödenmiş olması şartı ise vergi iadesi alacağı bulunan ve bu şartı sağlayamayan mükellefler için ise süreci bir miktar zorlaştırabilecektir.

Kadın işçiler hangi işlerde gece yedi buçuk saatten fazla çalıştırılabilir?

Çalışma hayatında gece süresinde çalışmanın zorluğu dikkate alınarak iş mevzuatında gece çalışma süreleri sınırlandırılmıştır. Gece çalışma süresinin sınırlandırılması işçilerin sağlık ve güvenliklerinin sağlanmasına yönelik önemli bir düzenlemedir.

İş Kanunu’na göre, sanayiye ait işlerde onsekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin gece çalıştırılması yasaktır. Onsekiz yaşını doldurmuş kadın işçilerin ise, gece postalarında çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar Kadın Çalışanların Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir (m.73). Buna göre, kadın çalışanlar gece postalarında yedi buçuk saatten fazla çalıştırılamaz. Ayrıca, kadın çalışanların gece postalarında çalıştırılabilmeleri için, işe başlamadan önce, gece postalarında çalıştırılmalarında sakınca olmadığına ilişkin sağlık raporu işyerinde görevli işyeri hekiminden alınmalıdır. Diğer yandan işveren, işin devamı süresince, çalışanın özel durumunu, işyerinde maruz kalınan sağlık ve güvenlik risklerini de dikkate alarak işyeri hekimince belirlenen düzenli aralıklarla çalışanların sağlık muayenelerinin yapılmasını sağlamalıdır (m.7).

Kadın Çalışanların Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, kadın çalışanlar, gebe olduklarının doktor raporuyla tespitinden itibaren doğuma kadar, emziren kadın çalışanlar ise doğum tarihinden başlamak üzere kendi mevzuatlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla bir yıl süre ile gece postalarında çalıştırılamazlar. Emziren kadın çalışanlarda bu süre, anne veya çocuğun sağlığı açısından gerekli olduğunun işyerinde görevli işyeri hekiminden alınan raporla belgelenmesi halinde altı ay daha uzatılır (m.9).

Kadın çalışanların gece postalarında yedi buçuk saatten fazla çalıştırılamaması esas olmakla birlikte, İş Kanunu’nda yapılan değişiklik ile bazı sektörlerde kadın işçilerin onayının alınması kaydıyla gece yedibuçuk saatten fazla çalışmaları mümkün hale getirilmiştir. Bu kapsamda, “turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütülen işlerde işçinin yazılı onayının alınması şartıyla yedi buçuk saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabilir (İşK. m.69/3).

Sonuç olarak, Kadın Çalışanların Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, kadın çalışanlar gece postalarında yedi buçuk saatten fazla çalıştırılamaz. Ancak turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütülen işlerde ve bu işlerin yürütüldüğü işyerlerinde faaliyet gösteren alt işveren tarafından yürütülen işlerde kadın çalışanın yazılı onayının alınması şartıyla yedi buçuk saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabilir (İşK. m.69/3; Yön. m.5/1)[1].

 

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4. Baskı, İstanbul 2020, s.323, 324.

Banka Avalli Poliçe Nedir?

POLİÇE NEDİR? (DRAFT – BILL OF EXCHANGE)

Parası peşin alınmayan ve belli bir vade içinde alınması öngörülen ihracat bedeli alacakları için ihracatçılar tarafından ithalatçının kabul etmesi için düzenlenen bir borç senedi niteliğinde olan poliçeye  (draft / bill of exchange) ithalatçının borçlu sıfatıyla imza atması durumunda bir alacağı temsil eder. İthalatçıya sunulan poliçe, ithalatçı tarafından imzalanması durumunda, ithalatçı için geri dönülemez bir borç yükümlülüğü başlar, ithalatçı imzası ile poliçedeki borcu zamanında ödeyeceğini kabul eder.   Poliçede alacaklı sıfatı ile ihracatçının, borçlu sıfatı ile ithalatçının imzalarının bulunması kambiyo mevzuatı açısından bu poliçe değerli evrak niteliğinde değerlendirilir.

POLİÇEYE BANKA AVALİNİN VERİLMESİNİN ANLAMI NEDİR?

Eğitim Katalogunu indirmek için tıklayınız. Tedarik Zinciri Yönetimi, Satınalma, Dış Ticaret, Lojistik, Pazarlama, İnsan Kaynakları ve Yönetim.

Garantör banka poliçeye aval vermekle, kendi gişelerine ilk ibrazda hiçbir itiraza mahal vermeden poliçe bedelini derhal ödeyeceğine dair banka yükümlülüğünü (asli bir borç yükümlülüğü) ifade eden aval kaşesini poliçenin ön yüzüne basarak, aynı zamanda müşterek borçlu, müteselsil kefil konumuna gelmiştir. Poliçeye aval kaşesi basmakla borç ve risk yükümlülüğünü üstlenmiştir. Aval kayıtsız şartsız verilmiş ve poliçenin vadesinde ödenmesi zorunludur. Avalli poliçe ciro ile bir başka şahsa devredilse de avalistin asli borç yükümlülüğü tartışmasız devam eder. Aval; poliçenin ön yüzüne yazılır ve geri dönülemez (gayrı kabili rücu) niteliği taşır.


AVAL

Poliçede bulunan banka avali geri dönülemez bir banka garantisidir.


İTHALATÇI VE İHRACATÇI ADINA AVALİN ÖNEMİ

İhracatçı hem malından, hem de parasından olmamak için, poliçenin belli bir vadede ödenmesinin garanti edilmesini istemesi doğaldır. İşte böyle durumlarda ihracatçı poliçesini hazırlar ve ithalatçının bankasına gönderir. Poliçenin kambiyo mevzuatına göre bir borç senedi niteliğine dönüşmesi için bu poliçeye öncelikte borçlu olan ithalatçının borçlu sıfatı ile imza koyması gerekmektedir. İthalatçı tarafından imza konulan poliçe kambiyo senedi haline dönüşür ki bu poliçede ithalatçının borçlu konumda olduğu kesinleşmiştir. Ancak poliçenin sadece ithalatçının imzasının var olması demek poliçenin ödemesinin kesin garanti altına alınmadığı anlamına gelir. Çünkü sadece ithalatçının imzası var olup, başkaca bir kefalet imzası bulunmamaktadır poliçe üzerinde. Poliçeyi daha garantili ve vade sonunda ödemesinin garanti altına alınabilmesini teminen farklı bir garanti gerekir. Bu   durumda ithalatçının bankası poliçeye garantör sıfatı ile aval verir. Poliçede avalin olması demek, banka tarafından poliçe bedelinin borçlu adına banka tarafından garanti edildiği anlamı ortaya çıkar.


BANKA AVALİ

Bankanın poliçeye aval vermesi; poliçe bedelinin, borçlu adına poliçe vadesinde banka tarafından ödeneceğinin garanti altına alındığını ifade edilir.


BANKA AVALİ VE ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Banka tarafından aval verilmiş poliçe bedelini bankalar vade sonunda ödemekle yükümlüdür. Çünkü poliçeye aval veren banka, aynı zamanda bir ödeme taahhüdü altına girmiş olduğundan bankanın taahhütleri (borçları) dahilinde yer alır. Diğer bir ifade ile poliçe borçlusunun, poliçeden doğan bu borcunun zamanında ödeneceğinin, borçludan bu para tahsil edilsin veya edilmesin bankalar bu ödemeyi kesin olarak yapacakları anlamına gelir.

REŞAT BAĞCIOĞLU

Kronik Satış Hastalıkları-2 Kalite: Ürün ve Hizmetin Arkasında Duramayan Firma

Kalite ürün Ve Hizmetin Arkasında Duramayan Firma Kronik Satış Hastalıkları

 

Satış Yönetimi Eğitimi Kurumsal Pazar Müşteri
Eğitim teklifi almak için egitim@satinalmadergisi.com

KURUMSAL PAZARDA SATIŞ – EĞİTİM YAZI DİZİSİ

SATIŞ EĞİTİMLERİ

Eğitim teklifi almak için: egitim@satinalmadergisi.com 

Kalite ürün Ve Hizmetin Arkasında Duramayan Firma Kronik Satış HastalıklarıKalite: Ürün ve Hizmetin Arkasında Duramayan Firma
Kronik Satış Hastalıkları-2
Prof. Dr. Murat ERDAL 
merdal@istanbul.edu.tr
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı
www.muraterdal.com

İşletme pazarında (B2B) saha satış yöneticilerinin elini kuvvetlendiren araçların başında firmanın referans niteliğindeki işleridir. Benzer işler ortaya çıktığında müşteriye güven vermenin en kısa yollarından bir tanesi geçmiş iş deneyimlerinin sergilenmesidir. Şartlar elverirse satış elemanları potansiyel müşterilerine referans projelerini yerinde göstermek ister.

Referanslar, bütünsel kalite kültürünün sahada yansımasıdır. Başarı ile devam eden veya sonlandırılan her bir proje satış ekibinin müzakere gücünü yükseltir. Daha önce bizim sektörde kiminle çalıştınız? Hangi işleri tamamladınız? Firma örnekleri verebilir misiniz? sorularına doyurucu cevaplar verebildiğinizde müşteriyi kazanırsınız.  Ürünün ve sağlanan hizmetlerin arkasında durulması önemlidir.

Müşteriler firma ürün ve hizmetlerini sadece satış ekiplerinin açıklamaları üzerinden değil kalite uygulamaları ve somut kanıtlar üzerinden değerlendirirler. Sahadaki gözlemlerle birlikte kalite bölümünün yetkinliği, performans göstergeleri (KPI), kayıtlar, sahip olunan standartlar, geçirilen denetimler ve ürüne ilişkin belgeler incelenir. Bu nedenle sağlam kalite kültürü olan firmaların satış ekipleri önemli bir mesafe kat ederler.

Bir firmada kaliteye verilen önem düşük ise satış ekiplerinin başarılı olması düşünülemez.

Kalite kararlılık ve süreklilik ister. Tüm faaliyetleri kapsar. Kalite tepe yönetimden en alt kademeye kadar güçlü bir irade gerektirir.  A’dan Z’ye tüm süreçlerde iş sahiplenildiğinde hatalar ortadan kalkar. Etkinlik ve verimlik ortaya çıkar.

Zayıf Kalite Kültürü ve Yansımaları

Zayıf kalite kültürünün yansımasını anlatan firma bakış açısı şu şekilde özetlenebilir: “İstediğimiz belgeyi para verip alıyoruz web sitemize koyuyoruz. Müşteri zaten sormuyor. Fiyata bakıyor. Belgelerin çoğunun nereden alındığını ben bile bilmiyorum. Çocuklar alıyor işte. Denetimi de yok cezası da yok. Sektörde personel devir hızı yüksek. Açıkçası kalitesiz işler pek hatırlanmıyor. Ülke gündemi, ekonomi, siyaset değişken olduğu için kimse planlı yol alamıyor. Yıllar içerisinde hafızada eriyip gidiyor”.

Personel devir hızının yüksek olduğu, ani ve fevri kararların alındığı özetle korku ikliminin hakim olduğu iş yerlerinde bütünsel olarak kaliteye bakış açısı zayıftır. Bu tür firmalarda yerleşik kalite kültürü, günü kurtarma üzerinedir. Herhangi bir hata olduğunda hiç kimse sorumluluğu üzerine almaz. Herkes bir şekilde bu benim hatam değil onun hatası der. Hata anlaşıldıktan sonra da çoğunlukla hatadan doğrudan sorumlu olan kişi/bölüm değil içeride algısı yapılan, dolaylı kişi (-ler) ve bölüm (-ler) sorumlu tutulur. Kök – neden analizi yapılmaz. Bir suçlu aranır ve kısa zamanda bulunur. Kurban edilen kişiden savunma istenir. Hata sahada gerçekleşmiş, müşteri bunu deneyimlemiş veya tanıklık etmiş ise iş biraz daha büyür.  Tüm bölüm yöneticilerine durum yazılı olarak bildirilir. Haftalık toplantıda sözlü ikazlar yapılır. Bir daha tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması istenir.  Toplantıda kalite bölümünün evrak hareketinden başka bir işe yaramadığına vurgu yapılır. Kalite personelinden en az biri ile yollar ayrılır. Kalite elemanı aranmaya başlanır. İlan verilir.

Eğitimlerde “kalite bir yolculuktur” dense de patronların buna sabır göstermesi zordur. Şirket gündemini uzun vade değil kısa vade belirler. Birçok girişimcimiz işin doğası gereği tez canlıdır. Hızlı mesafe alınmasını isterler. Süreç odaklılıktan çok sonuç odaklıdırlar. Hal böyle olunca aynı ve tekrarlanan hatalar bir zincir şeklinde devam eder. Kalite bölümünde devamlılık olmaz. “Personel al-yetiştir-işten çıkar” kısır döngüsü bir alışkanlık haline gelir.

Kalite sisteminin kurulması ve sürdürülmesi kolay değildir. Kaliteye inanmak gerekir. İnsana, sisteme ve süreçlere yatırım yapılır. Şirkette tüm faaliyetler gözlemlenir, ölçümlenir ve kayıt altına alınır. Hataların oluşmaması için kalıcı önlemler devreye girer. Yeni yöntem ve uygulamalar, riskler ve performans hedefleri daima tartışılır. Çok yönlü değerlendirilir. Kalite yönetim sistemi, ilgili standartlar, belge ve sertifikalara gerekli ilgi ve özen gösterilir. Kalite konusunda herkes katılım gösterir elini taşın altına koyar.

Satış ekibinin müşteri ve rakipler karşısında güçlü olmasını istiyorsanız öncelikle kalite uygulamalarına yatırım yapmalısınız. Bugünün iş dünyasında müşteriyi kazanmak istiyorsanız önce yapısal eksikliklerinizi gidermelisiniz. Tüm sektörlerde beklentiler üst seviyedir. Müşteri için her temas bir ipucudur. Müşteri, kolaylıkla sorunlarınızı ve kendisine yaratacağınız riskleri görebilir.

Son Söz:

“Ürün ve hizmetin arkasında duramadığınızda satışçılarınızdan fazla bir başarı beklemeyin.”

Gelen Talepler Neden Satışa Dönmüyor? Kronik Satış Hastalıkları-1  yazımızı okumak için tıklayınız.

ŞİRKETİNİZE ÖZEL YENİLİKÇİ SATIŞ EĞİTİM TEKLİFİ ALIN.

Satış Mühendislerine Özel Rol Canlandırma / Oyun Tabanlı SATIŞ YÖNETİMİ Eğitim Talebinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz. 

Yılın en çok tercih edilen satış eğitimi.

İnteraktif Satış Eğitimi Kurumsal Pazarda Satış


İNTERAKTİF SATIŞ EĞİTİMİ:
KURUMSAL PAZARDA SATIŞ

“Satışa Yatırım Yapmak, Firmanın Geleceğine Yatırım Yapmaktır.”

Eğitimin Amacı:

Satış oyunları, rol canlandırma ve vaka çalışmalarına dayalı eğitimin amacı, kurumsal satış konularını uygulama ağırlıklı işleyişle ele almaktır.
Eğitim içerisinde etkileşim ve satış oyunlarına katılım teşvik edilmektedir.

Kurumsal pazarda firmalar, artan rekabet ve fiyatlandırma baskıları ile karşı karşıyadır. Satınalma yöneticileri alım sürecinde kapsamlı araştırma ve verilerle donatılmıştır. Alıcıların satış görüşmelerinden ve olası anlaşmalardan beklentileri her geçen gün artmaktadır. Yeni dönem, satıcıları teknik iş birliği, kalite, operasyonel destek ve birlikte değer yaratma konularında çözüm esaslı anlayış geliştirmeleri konusunda zorlamaktadır.

Satış mühendislerinin teknik konulardaki uzmanlıkları, tek başına yeni müşteri edinme ve yüksek satış rakamları için yeterli değildir. Satışçılar yeni uzman alıcı profillerine uygun yaklaşım biçimlerini ve müşterilerine sağladıkları değeri yeniden düşünmelidir. Yeni fikirlere liderlik eden satışçılar bir adım önde olacaktır.

Tüm şirketler, doğru alıcıları bulma, stratejik müşteri (key account) portföylerini genişletme, tekrarlı ve yüksek hacimli satışlar konusunda azami çaba içerisindedir. Unutulmamalıdır ki, kurumsal pazarda satış başarısı, topyekun birlikte çalışma ile elde edilmektedir. “Satış takım sporudur”.

Eğitim Süresi: Eğitim süresi 2 -4 gündür. Rol canlandırma ve satış oyunlarında sınıf içi motivasyonun korunması için önerilen katılımcı sayısı 15’tir.

Eğitmen: Prof. Dr. Murat ERDAL

Eğitim Yöntemi: Eğitim senaryo bazlı rol canlandırma ve etkileşim tabanlıdır.

Hedef Kitle: Satış Ekipleri, Satış Mühendisleri, Müşteri İlişkileri, Sipariş Yönetimi, Toptan Kanal, Ticari Pazarlama Birimi, Ürün ve Marka Yönetimi, İhracat, Hammadde Satışçılar, Distribütör Satışçılar, Proje Satışçılar

Sektörler:

Endüstri: Otomotiv, Makine, Elektrik, Enerji, Gıda, Demir-Çelik

Hizmet: Bankacılık, Finans, Perakende, Lojistik, Gümrük, Eğitim, Tesis Yönetimi, Sağlık

Eğitimin İçeriği:

  • Dünya Ekonomisi (Dönemsel Değerlendirme)
    • Pazarı Dönüştüren Makro Etkiler
    • Ana Oyuncular (Ülkeler ve Firmalar) ve Planlamalar
    • Emtia/Hammadde Piyasa Hareketleri
    • Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI)
    • Taşıma Maliyetleri ve Konteyner Fiyat Hareketleri
  • Firma Üretim ve Satış Hedefleri
    • Üretim Tesisleri, İmalat Kapasitesi ve Yıllık Üretim Planlaması
  • İşletme Stratejisi ile Satış Stratejilerini Entegre Etmek
    • Satış Kültürü ve Kurumsal Yapı Refleksleri
    • Başarı İçin Satış ve Üretim Arasında Koordinasyon
  • Pazarlama ve Satış Planlarının Uyumlandırılması
    • Birimler Arası İş Birliği ve Yürütme
    • Yıllık Pazarlama ve Satış Planları Nasıl Oluşturulur?
  • Üretim ve Kurumsal Satışın Zorlukları
    • Uzun Satış Döngülerini Yürütebilmek
    • Güçlü Alıcılar Dönemi
    • Satış Toplantılarında Alıcı Beklentileri Artıyor
      Danışmanlık ve Uzmanlığa Dayalı Diyalog
    • Doğrudan Müşteriye Satış
    • Toptan Kanal ve Dağıtım Kanal Üyelerine Satış
  • Firmographics: Kurumsal Pazarda Bölümlendirme
    • Mevcut Müşteriler ve Tekrarlı Satışlar
    • Yeni Müşteri Kazanma
  • Kilit Müşteri Yönetimi (Key Account Management)
  • Kilit Müşteri Beklentiler ve İlişki Dinamikleri
  • Kilit Müşteri ve Üretim Yeteneklerinin Uyumlandırılması
  • Kurumsal Pazar Özellikleri ve Alım Sürecini Anlamak
    • Pazar Öngörüleri ve Pazar İstihbaratı
  • Kurumsal Pazarda İş Yapmanın Sırrı Nedir?
  • Yeni Ürünler ve Çözümler Konusunda Müşteri ile İş Birliği (Co-Creation)
  • Kurumsal Pazarda İlişki Geliştirmek (Networking)
  • Karar Alıcılara Ulaşmak ve Sürecin Yapısı
  • Müşteri Karar Alma Hiyerarşisi
  • Tepe Yönetimi ve Satın Alma Yöneticileri ile Etkin İletişim Kurma

– Değer Teklifinin Geliştirilmesi ve Güven İnşa Etmek

– Satış Ekibinin Geliştirilmesi ve Etkin Yönetim

  • Satış Departmanı; Organizasyon, Hedefler ve Rol Dağılımı
  • Yeni Yeteneklerin Belirlenmesi ve Kadro Planlama
  • Bölge Satışları (Coğrafi; Uluslararası – Ulusal)
  • Sektörler Bazında Satışlar

– Satışçı Profilleri ve Uygun Yapıyı Oluşturma

  • Profesyonel – Amatör Satışçı
  • Avcı – Çiftçi Satışçı
  • Girişimci Anlayışın Tabana, Tüm Çalışanlara Yayılması
  • Satış Mühendisi ve Teknik Uzmanlık

– Kurumsal Pazarda Satış Yönetimi

-Satış Çevrimi ve Satış Müzakere Sanatı

-Strateji Belirleme, İş Düzeni ve Disiplin

-Satış Mühendisi İletişim Becerileri

  • Müşteriler ve Sektör Paydaşları ile İletişim
  • Kurumsal Kimlik, Temsiliyet ve Motivasyon

-Sipariş Yönetimi ve Satış Operasyon

  • Müşteri Teklif Taleplerine Uyumlu Ürün Geliştirme
  • Müşteri İlişkileri ve Sipariş Yönetimi

– Satış Mühendisinin İş Takvimi ve Hareket Tarzı Nasıl Olmalı?

  • İş Düzeni; Ajanda ve Çalışma Sistematiği
  • Müşteri Saha Ziyaretleri ve Görüşme Planlaması
  • Ön Hazırlıklar ve Teklif Hazırlama (Saha Ziyareti, Keşif, Proje)
  • Teklif Verme ve Takip
  • Değer Odaklı Müzakere Becerileri ve Pazarlık Tekniklerinin Geliştirilmesi
  • Yeni Alışkanlar Edinmek; Planlama ve Satış Kültürü
  • Araştırma Soruları Nasıl Geliştirilir? İhtiyacı Anlamak
  • Güvenilir Bir Açılış Pozisyonu Nasıl Oluşturursunuz?
  • Müzakere Kartları Nasıl Hazırlanır?
  • Kazan-Kazan Çözümleri
  • İş Anlaşmazlıkları, Çatışmalar ve Çözümleri
  • Müşteri İlişkileri, İş Birlikleri ve Ortaklıklar
  • Güvene Dayalı İlişki Yönetimi

– Yıllık Satış Hedefleri ve Bütçeler
– Satış Projeksiyonları
– Fiyatlandırma Matrisleri

 -Analitik

  • -Performans Yönetimi ve Göstergelerle Dost Olmak
  • -Sağlıklı “Lead Generation” Nasıl Oluşturulur?
  • -Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) ve Analizler
  • -Müşteri Datası ve Müşteri Yolculuğu
  • -Satış KPI’larının Belirlenmesi ve İzlenmesi

-Etik Kodlar

  • Rekabet, Satış ve Etik
  • Zaman ve Fiyat Baskıları
  • Dürüst Teklifler ve Örtülü Tehditler
  • Şirket Etik Kodları ve Değerler

Satış Oyunları, Rol Canlandırma ve Satış Vaka Çalışmaları

“Müşteri ile temasta olan herkes satıştadır.”

Risk Zekası

Yaşadığımız zaman diliminde hem iş/işletmecilik dünyasında hem de her alanda beklentiler, olanlar ve dönüşümler çok kırılgan bir yapıda ve belirsizlikler içinde gerçekleşmektedir. Bu gerçekleşmelerin içinde dünyadaki her şey birbiriyle yakinen etkileşen, dinamik olarak değişen ve sonuçlarının nereye varacağını bilemeyeceğimiz ve/veya bilmekte zorlanacağımız bir hal almaktadır. Böyle bir ortamda iş dünyası ve yöneticiler için karar vermek zorlaşmakta ve başka bir ifade ile çevreyi algılamak ve yönetmek daha farklı göze alışlar gerektirmektedir. Bu noktada riskleri dikkate almak ve risklerin enazlanması için farklı bir şekilde algılama gerekmektedir.

Riskleri farklı şekilde algılamayı ve yeni sorunlara yeni adetlerle yanıt vermeyi içeren ve Çağrı Haksöz tarafından risk zekası olarak adlandırılan kavram Nisan 2013’de ABD’de de yayınlanan “Risk Intelligent Supply Chains: How Leading Turkish Companies Thrive in the Age of Fragility (Risk Zekası Yüksek Tedarik Zincirleri: Lider Türk Şirketleri Kırılganlık Çağında Nasıl Büyüyüp Gelişiyorlar?)” kitabında değerlendirilmiştir. İlgili çalışmada risk zekası kavramı büyüyüp gelişmek ve riskleri farklı şekilde algılayıp çözmek için bireylerde ve kurumlarda olması gereken dört özelliği değerlendirmektedir. Bu özellikler bütünleyici, irdeleyici, doğaçlayıcı ve marifetli olma olarak ifade edilmiştir.

Özellik 1- Bütünleyici olma: Bireylerin ve kurumların sahip oldukları tüm yetenek, kabiliyet ve hüner ve deneyimlerini faaliyetlerin devamının sağlanabilmesi için tek bir güç olarak iç ve dış koşulların etkinleşmesi için kullanması durumudur.

Özellik 2- İrdeleyici olma: Yaşana gelişmelerden, krizlerden ve hatalardan öğrenmeyi etkin kılacak şekilde dersler çıkarma ve ayrıntılarıyla gelecekte oluşabilecek olaylara karşı öngörü geliştirmektir.

Özellik 3- Doğaçlayıcı olma: Mevcut şartlardan en iyisini arama, bulma ve ortaya çıkarma davranışını geliştirmek gerekir. Mevcutta en iyisini aramaya çalışmak doğaçlamayı gerekli kılar.

Özellik 4- Marifetli olma: Bireylerin ve kurumların ilk üç özelliği yaparken aynı zamanda bunları etkin bir şekilde yapacak, riski enazlayacak ama işleri de etkin şekilde yönetecek bir marifete sahip olması gerekmektedir.

Kaynak ve ayrıntılı okuma önerisi: Aşağıdaki eserl(er) konu ile ilgili kaynak ve bilgilendirmeyi artırmaya yöneliktir.

  • Çağrı Haksöz (2013). Risk Intelligent Supply Chains: How Leading Turkish Companies Thrive in the Age of Fragility. CRC Press.

Fikir ve Değerlerin Değiş Tokuşu: Sosyal İnovasyonu Keşfetmek

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

“İnovasyon, ekonomik refah içinde merkezi bir konudur.” Michael Porter

Sosyal inovasyon kavramı 1990’larda, “yenilikçi iş stratejisinin” bir boyutu olarak, yönetim bilimi ve iş idaresi ile sınırlı tutulmuştur. Sosyal inovasyon söz konusu disiplinlerde, örgütün rekabetçiliğinin artırılması için bireysel ve kurumsal yapılarda değişimi gerekli kılmaktadır. Ekonomik alanda yenilik analizinin fikir babası olan Joseph Schumpeter 1942 yılında; teknolojik yenilikçiliğe paralel olarak ekonomik etkinliği sağlamak için sosyal inovasyonun gerekli olduğunu vurgulayan ilk kişi olmuştur. Schumpeter, sosyal inovasyonun ekonominin yanı sıra, toplumun sosyal, politik ve kültürel yaşam alanlarında rol oynadığını ifade etmiştir.

Sosyal inovasyon, karşılaşılan ekonomik ve sosyal sorunlara çözüm bulmak için yeni veya iyileştirilmiş etkinlikler, girişimler, hizmetler, süreçler veya ürünlerin uygulaması ve bireylerin yaşamlarında değişim sağlamak amacıyla somut yollar bulunmasıdır. Sosyal inovasyon/yenilikler; sosyal ihtiyaçları karşılayan, çalışma hayatından eğitime, toplumun gelişimine, sağlığa ve toplumun ilerlemesine, güçlenmesine neden olan yeni stratejiler, kavramlar, fikirler ve organizasyonlardan oluşmaktadır. Sosyal inovasyon; refah, çevre, eğitim gibi sosyal konulara yönelik olan, yeni sosyal ürün ve hizmetlerin geliştirilmesidir. Bu ürün ve hizmetler geliştirilirken yeni organizasyon yapıları ortaya çıkmaktadır.

Mulgan vd. (2006) sosyal inovasyonu, “yeni fikirler” ile daha önce “karşılanmamış ihtiyaçlar” arasında, “insanların yaşam standardını” yükseltecek çözümler üretilmesi şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımda iki hususa vurgu yapılmaktadır:

İlk olarak, Schumpeter’in (1934) tanımlamış olduğu yenilik kavramında olduğu gibi; yeni unsurların, yeni bir bileşimi olarak ifade etmektedir.

İkinci olarak, inovasyonun unsurlarından, problem çözme yaklaşımını benimsemektedir.

Thom (1990), örgütler açısından sosyal inovasyonu, insan kaynakları yönetiminde, planlı gelişmeler şeklinde tanımlamaktadır. Pot ve Vaas (2008), sosyal inovasyonu; örgütlerdeki üretim artışı açısından ele almaktadır. Sürekli yenilik ve üretimin, fiyat indirimi ile rekabetçi avantaj yakalayarak ve yeni teknolojiler kullanılarak başarılamayacağını; bunun için işgücünün optimal kullanımının sağlanması gerektiğini ifade etmektedir. Sosyal inovasyon, örgütsel inovasyon daha geniş bir kavramdır. Sosyal inovasyon; dinamik yönetim, akıllı çalışma, esnek organizasyon, yetenek gelişimi ve örgütler arası ağları içermektedir.

Sosyal inovasyona önem verilmesinin üç nedeni vardır. Bunlar:

  • Yaşlı nüfusun artması ile gelecekte, daha az işgücü ile sosyal güvenlik ve refah seviyesinin korunmasına yönelik çalışanların üretkenliklerinin arttırılması gereklidir. Bu üretkenlik ise; “sıkı çalışma”, “akıllı çalışma” ve “daha fazla saat çalışma” arasında uyumun sağlanmasına bağlı kalmaktadır.
  • Rekabetçi ve bilgi temelli ekonominin parçası olan katma değerin arttırılması; işgücünün yetenek ve yetkinliğinin kullanımı ve geliştirilmesine bağlıdır.
  • Teknolojik inovasyon, bir sosyal inovasyon yönü içerdiği zaman ancak örgütler bu teknolojik yeniliklerden fayda sağlayabilmektedir.

 

Detaylı bilgiler için aşağıdaki kitabı okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2018). Organizasyonlarda Yenilik Yönetimi, Artikel Yayıncılık, İstanbul. https://www.gozdemert.com/ebook/YY.pdf

 

Alt Yüklenicilere Yaptırılan İşler, Yüklenicinin İş Deneyim Belgesinin Değerlendirilmesinde Dikkate Alınır Mı?

Anahtar Kelimeler; alt yüklenici, yüklenici, iş deneyim tutarı, benzer iş

İtirazen Şikayet Konusu; Sundukları iş bitirme belgesine konu işin herhangi bir konsorsiyum veya iş ortaklığı olmaksızın tamamen kendilerinin ana yükleniciliğinde gerçekleştirildiği ve bu iş deneyim belgesine konu iş kapsamında bazı hususlarda çeşitli alt yükleniciler ile çalışıldığı ve alt yükleniciler vesilesiyle tamamlanmış olan iş kalemlerinin yine kendilerinin taahhüdünde yürütülerek tamamlandığı İş deneyim belgesinin benzer iş tanımına uygunluğu konusunda ise “Orman İzin Planlarının Hazırlanması” iş kaleminin idarenin iddia ettiği gibi farklı bir meslek disiplini içerisinde olmadığı ve bu iş kaleminin kamulaştırma iş ve işlemlerinin doğası gereği yürütülmesi zorunlu olan iş kalemleri arasında bulunduğu, idarenin kendi Teknik Şartnamesi’nde kamulaştırma hizmeti kapsamında tanımlamış olduğu bir iş kalemini Ön Yeterlik Şartnamesi’nde belirtmeden zımni olarak değerlendirme dışında tuttuğu, iş deneyim belgesine konu iş kapsamında yer alan “ENH güzergâhlarına ait kamulaştırma plan üretimi”, “ENH direk yeri ve trafo ölçüm -aplikasyon işleri” ve “Orman izin planı işleri”nin benzer iş tanımına uygun olduğu iddialarına yer verilmiştir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 29.07.2021 tarihli ve 2021/UH.I-1457 sayılı Kurul kararına göre; Yapılan incelemede, öncelikli olarak iş deneyime konu işin tamamının herhangi bir ortak girişim olmadan başvuru sahibi adayın taahhüdü altında gerçekleştirildiği, iş deneyimine ilişkin sözleşme kapsamındaki işin belirli bir kısmı için alt yüklenici (taşeron) marifetiyle gerçekleştirilmiş olmasının bu kısma ilişkin tutarın ana yüklenicinin iş deneyim tutarından çıkartılmasına gerekçe olamayacağı, mevzuatta bu yönde bir hüküm bulunmadığı,

Özel sektöre gerçekleştirilen sözleşmede taraf olan yüklenicinin alt yüklenici tarafından gerçekleştirilen iş kısımlarına ilişkin sorumluluğunun devam ettiği, yapılan bu işlerin karşılığının işverene fatura edildiği, ayrıca Ön Yeterlik Şartnamesi’nde adaylar tarafından sunulacak iş deneyimini gösteren belgelerde alt yüklenicilere yaptırılan işlere ilişkin tutarların dikkate alınmayacağına yönelik bir şarta yer verilmediği, dolayısıyla alt yükleniciye yaptırılan kısma ilişkin tutarın değerlendirmeye alınmamasının mevzuata aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

Öte yandan başvuru sahibi adayın “M.. A.Ş.”ye gerçekleştirdiği kamulaştırma hizmeti alımına ilişkin Teknik Şartname’nin “İşin Kapsamı” başlıklı 3’üncü maddesinde yapılan düzenlemeye göre; Trafo Merkezi (TR), Dağıtım Merkezi (DM), İndirici Merkez (İM), Kesici Ölçü Kabini (KÖK), Enerji Nakil Hattı (ENH) gibi elektrik dağıtım tesislerinin isabet ettiği taşınmazların kamulaştırma işleri kapsamında; kamulaştırmaya esas teknik dosyaların hazırlanması, imar plan tadilatlarının hazırlanması, toprak etüt raporu ve geri dönüşüm projesinin hazırlanması, tarım dışı amaca tahsis projelerin hazırlanması, koordinat ölçümünün yapılması, taşınmazların değer tespitlerinin yapılması, ormanlık sahaların izin ve irtifak işlemlerinin yapılması ve parsel malikleriyle ilgili işlemlerin yapılması gerektiği anlaşılmıştır.

Adaylar tarafından ön yeterlik değerlendirmesi kapsamında sunulması gereken iş deneyim belgelerine konu işin, ihale konusu işe veya benzer iş tanımına uygun olması gerekmektedir. Bu açıdan başvuruya konu “… Muhtelif Yol Güzergahlarının (2021) Kamulaştırma Plan Üretimi Danışmanlık Hizmet Alımı” işi kapsamında yer alan işlerin tespit edilebilmesi amacıyla başvuruya konu ihaleye ait Teknik Şartname incelendiğinde, söz konusu Şartname’de; kamulaştırma planlarının üretimi, kontrolü, yetki, kabul ve tescil aşamalarında uygulanacak genel usul ve esaslara ilişkin düzenlemelerin yapıldığı görülmüştür. Bu bağlamda anılan Şartname’nin “Kamulaştırma Planlarının Kısımları” başlıklı 18’inci maddesinde kamulaştırma planı kapsamında ormanlık sahaların İzin-İrtifak Planı’nın hazırlanması gerektiğine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Buradan hareketle ihale konusu iş kapsamında ormanlık sahaların izin ve irtifak işlemlerinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla başvuru sahibi adayın iş deneyimine konu iş kapsamında gerçekleştirdiği “ENH orman izin planları üretilmesi” işine ilişkin tutarın idare tarafından değerlendirmeye alınması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla başvuru sahibi adayın iş deneyime ilişkin olarak sunduğu iş icmalinde yer alan “Direk ölçümü, trafo yeri ölçümü-aplikasyonu yapılması, ENH aplikasyonunun yapılması”, “Kamulaştırma Plan Üretimi” ile “Orman İzin Planı Üretilmesi” işlerinin başvuruya konu ihaleye ilişkin iş kapsamında olduğu anlaşılmıştır.

Eş Yazar: Sinan Özesen

Sinan ÖZESEN, Özel sektörde çalışmasının ardından kamuda 2013 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu’nda inşaat mühendisi olarak çalışmaya başlamış, 2014 yılından beri Kamu İhale Kurumu’nda kamu ihale uzmanı olarak çalışmaktadır. Kamu ihale mevzuatı eğitimi vermektedir. Kamu İhale Dünyası dergisinde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır.

Benzin İstasyonları için Bayi Denetim Sistemi Zorunluluğu

Benzin İstasyonları için Bayi Denetim Sistemi Zorunluluğu
Şaban Küçük,
Yeminli Mali Müşavir, Taxia Yeminli Mali Müşavirlik

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından Benzin İstasyonları İçin Bayi Denetim Sistemi Zorunluluğunun Şartları Belli Olmuştur

3.08.2021 tarihli ve 31557 sayılı Resmî Gazete’de Bayi Denetim Sisteminin Kurulması ve Uygulanması için Tüzel Kişilerin Yetkilendirilmesi hakkındaki Karar yayımlanmıştır.

Söz konusu Karar 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunun 7’nci maddesine dayanarak 29 Temmuz 2021 tarihinde EPDK tarafından alınmıştır.

Bu karar ile:

  • Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadelede bayi denetim sisteminin etkinliğinin artırılması amacıyla dağıtıcı lisansı sahiplerinin otomasyon sistemi, EPDK tarafından yetkilendirilmiş tüzel kişiler aracılığıyla kurulacaktır.
    • Söz konusu tüzel kişilerin, bayi denetim sisteminin kurulması, uygulanması, bakım ve onarımı için EPDK’ya başvurması gerekmektedir.
  • Bayilere cihaz ve ekipman takılarak denetimlerin artırılması ve sıkılaştırılması hedeflenmektedir.
  • Düzenlemeyle otomatik sisteme geçilmesi ve böylece kaçak akaryakıt alış ve satışının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
  • Mali koşullar çerçevesinde ise; EPDK tarafından yetkilendirilen tüzel kişilerin sermayesinin/öz kaynaklarının en az 15 milyon TL,
    • Cari oranının en az 1,5
    • Likidite oranının en az 1 olması gerekmektedir.
  • Yıllık izin bedeli ise 250 bin TL olarak belirlenmiş olup tutar her yıl için revize edilecektir.
  • İzin başvuruların EPDK’ya bağlı olan Petrol Piyasası Daire Başkanlığı değerlendirecektir. İzin alabilmek için, idari ve mali koşullar yanında Kararda geçen teknik koşulların yerine getirilmiş olması şarttır. Teknik koşullar arasında il ve bölgede bulunması gereken asgari yetkili servis sayısı, mesleki personel ve çağrı merkezi şartı da yer almaktadır.
  • İzin süresi altı yıldır. Sürenin dolması halinde ikinci kez 6 yıl uzatılır.
  • Yetkilendirilmiş otomoasyon şirketlerinin Kararda sayılan şartları ve nitelikleri sağlıyor olması ve ayrıca başvuru yaparken Karara ekli Ek-4’te yer alan evrak ve belgeler ile;
    • Mali koşulların sağlandığına dair YMM tarafından düzenlenecek rapor ile
    • Vergi/SGK borcu yoktur belgesini de başvuruya eklemeleri gerekmektedir.

 

 

 

Yurtdışında Türk firmasında çalışan işçilerin bayram tatili ücretleri nasıl ödenmelidir?

Yargıtay 9 uncu Hukuk Dairesinin iş mevzuatı ile görevli özel daireleri arasında oluşan içtihat farklılıklarının giderilmesi amacıyla, 2020 yılı Eylül ayında yapılan görüşmeler sonucunda alınan ilke kararları doğrultusunda, Yurtdışında Türk firmasında çalışan işçilerin çalıştığı ülke mevzuatına göre, işverenin resmi tatil olan günde işçiyi çalıştırmaması halinde, bu günlere ait çalışılmadan hak kazanılan ücret miktarının, ülkemiz ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışarak hak kazanılan genel tatil günü ücreti alacağından mahsup edilmesi konusunda ortak bir görüş oluşturulmuştur.

Yargıtay tarafından alınan ilke kararı gereğince, Yurtdışında Türk firmasında çalışan Türk işçisi ile işvereni arasında çıkan uyuşmazlıklarda uygulanmakta olan, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 27 nci maddesi uyarınca, milli hukukun uygulanması söz konusu olduğunda yabancı ülke mevzuatına göre, milli ve dini tatil günleri için çalışma karşılığı olmaksızın ücret ödenen işçiye ayrıca Türk mevzuatı uyarınca milli ve dini bayram ücretinin ödenmesi mükerrerlik oluşturacaktır. Örneğin yurtdışındaki Türk firmalarında çalışan işçilerin çalıştığı ülkenin resmi tatil (noel tatili gibi) gününde çalıştırılmamasına rağmen tatil ücretlerinin tam olarak ödenmesi halinde, aynı işçinin Kurban Bayramına rastlayan günlerde bulunduğu ülkede çalışması halinde, ayrıca Türk mevzuatı uyarınca dini bayram günü (genel tatil) ücreti ödenmeyecektir.

Aksi halde, hem yabancı ülkenin genel tatil gününde hem de ülkemizde uygulanan genel tatil gününde mükerrer tatil günü ücreti ödenmiş olacaktır. Dolayısıyla, yabancı ülke mevzuatı uyarınca ödenmiş olan tatil ücretleri, Türk mevzuatının öngördüğü ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışma karlılığı olarak hesaplanan ücretten mahsup edilecektir.

Sonuç olarak, Yurtdışında Türk firmasında çalışan işçilerin çalıştığı ülke mevzuatına göre, işverenin resmi tatil olan günde işçiyi çalıştırmaması halinde, bu günlere ait çalışılmadan hak kazanılan ücret miktarının, ülkemiz ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışarak hak kazanılan genel tatil günü ücreti alacağından mahsup edilmesi gerekir. Aksi halde, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun m.27 uyarınca, milli hukukun uygulanması söz konusu olduğunda yabancı ülke mevzuatına göre, milli ve dini tatil günleri için çalışma karşılığı olmaksızın ücret ödenen işçiye ayrıca Türk mevzuatı uyarınca milli ve dini bayram ücretinin ödenmesi mükerrerlik oluşturacaktır[1].

[1] SÜMER, Haluk Hadi, KAYIRGAN, Hasan, İşçilik Alacakları ve Hesaplamaları, 2. Baskı, Ankara 2021, s.587.