Tedarik Zinciri Entegratörlüğü Nedir? 4. Parti Lojistik ve İlerisi

Tedarik Zinciri Entegratörlüğü 4. Parti Lojistik

Tedarik Zinciri Entegratörlüğü Nedir? 4. Parti Lojistik ve İlerisi

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ
Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı
www.muraterdal.com

Günümüzde lojistik operasyonları; farklılaşan müşteri ihtiyaçları, artan rekabet, teknolojinin dönüştürücü etkisi ve çevre bilincinin artması ile yeniden ele alınmaktadır. Lojistik hizmet alanlar ve hizmet verenler arasındaki ilişki köklü bir dönüşüm içerisinde. Beklentilerin artması, yeni çözüm ve uygulamaları da beraberinde getiriyor. Bugün geldiğimiz noktanın daha iyi anlaşılması için lojistiğin tarihsel gelişimine kısaca bakalım.

Tedarik Zinciri Entegratörlüğü 4. Parti LojistikGeleneksel taşıma anlayışı içerisinde; taşıma türünün belirlenmesi, yükleme – boşaltma operasyonları, fiili taşıma ve mevzuat (belgeler) vardı. Üretimde ölçekler büyümeye başlayınca beraberinde yeni ihtiyaçlar ortaya çıktı. Şirketler için yüksek miktarlardaki ürün çeşitliliği sıkıntı oluşturmaya başladı. Ürünlerin zemin üzerinde yığılmasının kayıpları ve maliyetleri ortaya çıktı. Sınırlı teknoloji kullanımı ve yoğun emekle bir yere kadar çözümler getirilebildi. Envanter takibi yeterince yapılamadığı durumlarda ürünler büyük sorun oluşturdu. Birikmelerle birlikte ürünler moda değerini kaybetti, tasarım olarak eskidi ya da son tüketim tarihleri geçti.

Depo yönetiminin özel bir alan olduğu anlaşıldı. Depo altyapı yatırımları ile birlikte stok yönetimi, sipariş hazırlama, ambalajlama, etiketleme, tasnifleme gibi “katma değerli lojistik” faaliyetleri gündeme geldi.  Bu dönemde lojistik operasyonların profesyonel yönetim anlayışı ile yönetme gerekliliği anlaşıldı. “Lojistikte dış kaynak kullanımı” zorunlu hale geldi.

3.Parti Lojistik anlayışının gelişimi ile hizmet derinliği ve uzmanlaşma yaygınlaştı. “Lojistik ürünle başlar, hizmetle devam eder” bakış açısıyla söz konusu ürünün fiziksel, kimyasal ve ticari özellikleri daha fazla göz önünde bulundurulmaya başlandı. Ürünün üç temel özelliği taşıma, depolama ve dağıtım operasyonlarında kendisini buldu. Kimyasal, soğuk, donuk, proje, tekstil, otomotiv, fuar gibi ürün veya sektör temelli uzmanlıklar sektöre damgasını vurdu. Lojistik uygulamalar özgünleşti. Sözleşmelere yeni maddeler konuldu.

Artan küresel ticaretle birlikte ihracat ve ithalat faaliyetleri çeşitlendi. Farklı kıtalar, yeni güzergah ve altyapılar (limanlar, havalimanları) ve yeni lojistik operasyonlar demekti. Yeni pazarlar yeni öğrenmeleri getirdi. Farklı tüketici talepleri ve geçerli mevzuat, ürün – pazar uyumu için ilave çaba gerektirdi. Ebat, renk, ambalaj, etiket, vb. değişimler kaçınılmaz hale geldi.

Kitap Satın alma

Hedef pazarın istek ve ihtiyaçlarına uygun lojistik çözüm getirmek başlı başına bir uzmanlıktı. Tüm gereksinimler üretimin ilk yapıldığı noktada çözümlenemiyordu. Yerelde de çalışmak ve inovatif hamleler gerekliydi. Aksi takdirde satılamayan, bekleyen ürün stokları maliyet anlamını taşıyordu. Esneklik ve çeviklik (çevik lojistik) daha fazla tartışılır hale geldi.

E-ticaretin gelişmesi sektörü derinden etkiledi. Tüm dünyada kargo ve kurye operasyonlarında patlama yaşandı. Hava kargo ve ekspres taşıma başka bir seviyeye geldi.

E-ticaret sektörünün depolama ve dağıtım gereksinimleri hayli farklı zeminde ilerledi. E-ticaret depolarının sayısı ve ölçekleri arttı.  Nihai tüketici doğru siparişin hızlı teslimatını istiyordu. Altyapı, organizasyon, kaynak, yetenek ve BT olmadan e-ticaret taleplerini karşılamak imkansızdı.

Sahada yazılımlar giderek daha fazla uygulama buldu. Kurumsal kaynak planlama (ERP), depo yönetim sistemleri (WMS) ve araç takip sistemleri işleri kolaylaştırdı. Sistemlerin entegre edilmesi konusunda büyük çaba gösterildi.

Şirketler satışlarını artırma ve müşteri memnuniyetini yükseltme amacıyla çoklu kanal (multi channel) ve bütüncül kanal (omni channel) stratejilerini geliştirdi.  Perakende faaliyetleri içerisinde geleneksel fiziksel mağaza (offline) satışlarının yanı sıra sanal mağaza (online) ve farklı kanallar üzerinden de satışlar yaygınlaştı. Her kanalda aynı marka deneyimini sağlamak kolay değildi. İşler iyiden iyiye karmaşık hale geldi.

Tüm satış kanallarının entegre bir biçimde çalışması, yönetimi ve izlenebilir olması istendi. İleri ve ters yönlü (iadeler, tamir ve bakım, vd.) ürün akışlarını yönetmenin zorluk ve maliyetleri yükselmeye devam etti.

Müşteri deneyimleri yükseldikçe tedarik zincirleri içerisinde sipariş takip ve görünürlük kavramı yeni bir boyut aldı. Ürün kimlik, konum (mağaza, depo, adres) ve durum bilgisi (stok, sipariş, sevk, dağıtım pozisyonu, teslim) yalın ve şeffaf hale geldi.

E-perakende gelişimi ile müşteriyi merkeze koyarak onun beklenti ve memnuniyetini sağlamada, son kilometre lojistiği kavramı ortaya çıktı. Tüketiciye daha yakın noktalarda bulunma (depo/stoklama) ve daha düşük bir maliyetle, daha kısa bir zaman diliminde hizmet verme ihtiyacı oluştu. Bu noktada, dağıtım organizasyonu, dağıtım merkezi (depo) yer seçimi, sistem desteği, güzergahlar (rotalar), araç tercihleri, teslimat operatörleri ve maliyetler sorgulandı.

Kamu yönetimi tarafında, makro ölçekte gelecek senaryoları, ihtiyaçlar ve ekonominin büyüme trendlerine uygun olarak lojistik master planlar, lojistik performans göstergeleri, lojistik merkezler (üsler ve köyler) ve kent lojistiği popüler konular haline geldi.

Dördüncü Parti Lojistik (4.PL)

Bütün bu evrimleşme sürecinde; pazar, müşteri ve çevre tarafındaki gelişmeler, doğal olarak lojistik hizmet üretenlerini de doğrudan etkiledi.  Üçüncü parti lojistik kavramı sonrasında Dördüncü Parti (4 PL) Lojistik, Lider Lojistik Hizmet Sağlayıcı (Lead Logistics Provider), 5. PL ve 6. PL kavramları ortaya atıldı.

Dördüncü parti lojistik, firmanın içerisinde çalışan bir lojistik şirketine benzetilebilir. 4 PL anlayışının temelinde tedarik zincirlerini optimize etme düşüncesi yatmaktadır.  Uçtan uca tedarik zinciri (End to End SCM) çözümü sağlamak esastır.

Tedarik Zinciri Entegratörlüğü Nedir?

Tam erişim için profesyonel üyelik gereklidir. Üyelik satın alarak hesabınızı oluşturabilirsiniz. Üye iseniz giriş yapınız.
Hesap Oluştur

İlerleyen haftalarda teknoloji merkezli çözümlerin lojistik sektörüne katkıları ve olası etkilerini analiz edeceğim.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.Eğitim Teklifleri Hazırlama Eğitim ProgramlarıŞirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitimi
Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

Şirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/ sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ


Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

KİTAP:
SATIN ALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Kitap temini için E- MAĞAZA yı ziyaret ediniz. 

PROF. DR. MURAT ERDAL

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı

Yeni Normal ve Sonrasında İnsan Kaynakları Yöneticisinin 6 Kritik Görevi

Dr. Mehmet KAPLAN-Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi

Yeni normal olarak nitelenen ve işletmecilik anlayışında kriz olarak ifade bulan süreçte genelde işletme yöneticilerinin özelde insan kaynakları yöneticilerinin bu süreçten etkin bir şekilde çıkmak ve sürecin sonrasında daha güçlü bir iş anlayışı oluşturmak için yapılması gerekenler aşağıdaki kritik görevlere göre önceliklendirilebilir;

  • (1) Sağlıklı iş ortamının entegrasyonu: İnsan kaynakları yöneticilerinin öncelikle yapmak zorunda olduğu unsur iş ortamının hijyenik koşullara bağlı olarak sağlıklı hale getirilmesidir. Bu konuda özellikle Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın talimat ve yönetmeliklerinden yararlanılması daha sağlıklı ortamın sağlanması açısından önemlidir. İşgörenlerin sağlığı ile ilgili her türlü önlemler alınmalı, riskler en aza indirilmeli ve esneklik sağlanmamalıdır. Özellikle işgörenlerin ortak çalışma alanları, servis araçları ve yemekhaneler gibi alanlarda önlem alınmalı ve gerekli koşullar titizlikle sağlanmalıdır.
  • (2) İşgörenlerin Özlük Haklarının Korunması: İşletmeler güven sağlamak için insan kaynakları yöneticisiyle koordineli bir biçimde işgörenlerin özlük haklarının korunması yönünde kararlar almalıdır. Ücretlerle ilgili yasal koşulların sağlanması, yıllık izinlerin ve sosyal hakların korunması güven sağlayıcı unsurlardır. Böyle durumlarda insan kaynakları yöneticileri stratejik davranış geliştirerek örgütsel bağlılığı artırmak için işgörenin yanında durmalı ve işgörenleri oluşabilecek hak kayıplarından korumalıdır.
  • (3) Proje Odaklı Çalışmalar ve Destekler: İnsan kaynakları yöneticileri proje odaklı çalışmaları artırmalı ve farklı projelerin gelişimini desteklemelidirler. Özellikle yeni normale uygun proje arayışında yer almalı, üst yönetimle entegrasyonlu ve yeni çalışma koşullarına da uygun çeşitli kurumlardan destek alabilecek projeler geliştirmek için bir yönetim anlayışı geliştirmeleri gerekmektedir. KOSGEB kredileri, İŞKUR çalışma destekleri, kamu bankalarının destekleme kredileri ve devletin sağlayacağı diğer kolaylıklar bu noktada değerlendirilmelidir.
  • (4) Yoğun İletişim ve Stres Yönetimi: İnsan kaynakları yöneticilerinin işgörenlerle yoğun iletişim kurmaları ve belirsiz ortamdaki risklerden korunacaklarını onlara sürekli aşılamaları gerekmektedir. Böyle bir durumda yoğun iletişim stres seviyesini de azaltacaktır. Stres seviyesinin azaltılması ve etkin stres yönetimi sonucunda çalışanlarda oluşabilecek ve uzun vadeye dönüşebilecek sorunlar ortadan kalkacaktır veya azalacaktır.
  • (5) E-Yöneticilik Davranışı: İş süreçlerinin sanal ortamda yürütülebilmesi için insan kaynakları yöneticilerinin de farklı becerilere sahip olması gerekmektedir. Sanal ortamlarda insan kaynakları yöneticisinin teknoloji donanımının yüksek olması gerekir. Bu süreçte işgörenin performansı pragmatik başka bir ifadeyle sonuca dayalı olmalıdır. İşgörenlere yapacakları işler daha net olarak tanımlanmalı, süreçler ortaya konulmalı, iş süreleri ve sorumluluklar daha somut unsurlarla ifade edilmelidir. Performansın net olarak değerlendirebilmesi için yöneticilerin analitik zekaya sahip olması önemlidir.
  • (6) Kültürel Dokuya Dikkat: İlk beş maddenin etkili bir şekilde işlemesi ve sonuçların daha güçlü olabilmesi için toplumun ve işletmenin kültürel dokusuna dikkat etmek gerekir. Nitekim kültürden bağımsız bir uygulama her zaman olumsuz sonuçlar üretecektir. Bizim gibi duygusal, hoşgörülü ve şefkatli kültürel özellikleri yüksek toplumlarda insan kaynakları yöneticilerinin buna uygun ve bu durumun bilincinde hareket etmeleri gerekir.

Kaynak ve ayrıntılı okuma önerisi: Aşağıdaki eser(ler) konu ile ilgili kaynak ve bilgilendirmeyi artırmaya yöneliktir.

  • Susser, P. ve Tyso, T. (2020). What Are Companies’ Legal Obligations Around Coronavirus?. hbr.org. 04.03.2020.

Dijital Dönüşüm ve Medya Okuryazarlığı

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

Endüstri 4.0 (4. Endüstri Devrimi) dinamiklerinden biri “dijital dönüşüm”dür. Endüstri 4.0 ile birlikte ortaya çıkan teknolojik gelişmeler insan hayatında önemli değişiklikler olmasına neden olmuştur. Hayatın her alanında yeni yaklaşım tarzları, yeni sistemlerin uygulanması ve yeni yönetim biçimleri ortaya çıkmıştır. İnsanların tarım toplumundan endüstri toplumuna ve bilgi çağına doğru ilerlemesi sadece sanayide değil; aynı zamanda, medya ve eğitimde de kendisini göstermektedir. Gelişen teknoloji ile beraber medya, insanların bilgiye ulaşması ve haber almasından ziyade eğitim amacıyla da kullanılabilir bir hale gelmiştir. Özellikle kitle iletişim araçlarını doğru bir şekilde kullanmak ve medyanın insanlar üzerindeki artan etkisi son yıllarda araştırmacıların da ilgisini çekmiştir.

Gelişen yeni teknolojilerle medya okuryazarlığı arasındaki ilişkide temel odak noktası bu teknolojilerin anlam yapılarını oluşturan yeni kültürel araçların ve faaliyetlerin nasıl sunulduğunu tespit etmektir. Bu araçlar insanların birbirleriyle nasıl ilişki kurabileceklerine, bilginin aktörler arasında nasıl paylaşıldığına ve çeşitli aktörlerin içerisinde anlamın paylaşıldığı öğrenme ortamlarına yönelik bakış açıları sunmaktadır. Medya okuryazarlığı hayat boyu süren bir süreçtir ve kişiler bu süreçte beraberinde getirdiği beceri ve bilgiler aracılığıyla anlam üzerinde edinecekleri kontrol ile var olurlar. Sonuç olarak, kişiler daha yüksek bir beceri seviyesine yükseldikçe medyayla ilgili daha geniş bakış açıları kazanmakta ve medya okuryazarlığı ve eleştirel bakış açısından da daha yüksek bir seviyeyi yakalamaktadırlar.

Negroponte’ye (1996) göre, kitle iletişim araçları, kişiselleştirilmiş bilgi ve eğlence programlarıyla yeniden tanımlanmaktadır. Yeni medya farklı etnik grupları, kültürleri ve ulusal grupların bir araya gelip tartışmalarını sağlamaktadır. İnternetin toplumsallaşma aracı olmasını sağlayan; forumlar, tartışma grupları, e-mail, bloglar ve anlık mesajlaşmalardır. Dijitalleşme ve medya sayesinde bireyin kültür ve deneyimleri daha hızlı ve kolay bir şekilde birçok kişiye ulaşabilmektedir. Dijital süreçlerin artması, internetin ve medya araçlarının yaygınlaşması medya karşısındaki alıcıyı da birer üretici konumuna getirmiştir.

Üretici durumuna gelen kullanıcılar, değişen ve dijitalleşen medya süreci ile birlikte, medya okuryazarlığın da değişime uğraması ve dijitalleşmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Geleneksel medyanın değişerek dijitalleşmesi ve eş zamanlı iletişim platformlarının ortaya çıkması, dijital ortamlarda bilginin fazlalığı, dijitalleşmenin sağladığı yenilikler medya okuryazarı eğitiminde içerik ve yöntemlerin değişmesini ve iyileştirilmesini gerekli kılmıştır. Bireylerin daha geniş bilgiye ulaşmasını sağlayan hipertextler, medya okuryazarlığın dönüşümünün de önemli bir parçası olmuştur. Hipertextler, geleneksel kitle iletişim modellerinin de değişimine sebep olmuştur. Gönderici ve alıcı arasındaki iletişim akışını değiştirmiştir.

Bireylerin aktif bir kullanıcı ve süreç içinde üretici olması medya okuryazarlığı eğitimini gerekli kılmaktadır. Geleneksel medya okuryazarlığı eğitimi politikasında bireylerin potansiyel zararlardan korunmaya çalışılması amaçlanmıştı. Dijitalleşmenin artması, internetin yaygınlaşması ve kolay ulaşılabilir hale gelmesi ve bu gibi mecralarda bulunan birtakım tehlikeli içeriklerin olması aileleri ve bireyleri tedirgin etmektedir. Dijitalleşme sürecinin, internet sınırlamalarının ve koruyucu yaklaşımların olması yerine dijital medya okuryazarlığı eğitiminin geliştirilmesi gerekmektedir. Kaygı ve koruma politikaları dengede olmalıdır. Özellikle Y ve Z kuşağı, medya araçlarının etkin kullanımı konusunda daha istekli ve aktif olmaktadır. Dijitalleşmenin yoğun yaşandığı bu dönemde yeni nesil teknolojik gelişmelere uyum sürecinde zorluk yaşamamaktadır.

Medya okuryazarlığı eğitiminde, dijital medyanın potansiyel tehlikeleri incelenerek, medya okuryazarlığının dijitalleşme sürecinin etkin bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Dijital medyanın bilgiye kolay erişim sağlaması, bilgi transferini hızlandırması gibi olumlu etkileri yanında tehlikeli yönleri de vardır. Livingstone’a (2002) göre iletişim ve bilgi teknolojileri hayatın her alanında önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle kitle iletişim araçlarının bütün pozitif ve negatif etkilerinin birlikte incelenerek, dijital medya okuryazarlığı eğitimine bu bakış açısıyla yaklaşılması sağlanmalıdır.

Okuryazarlığın temel vurgusu sadece metinleri okuyup anlamak değil, aynı zamanda metinlerin içlerinde geçtiği çerçeveyi (araç) de anlamın inşasına katmaktır. Medya okuryazarlığı da bu anlamda medya metinleri ve son teknolojik gelişmelerle birlikte görsel, işitsel ve etkileşimli aracılarla sunulan metinler üzerine klasik okuryazarlık yetisinin uyarlanmasını kapsamaktadır.

Medya okuryazarlığı eğitiminde yaşanan dijital dönüşüm hem gençleri hem de aileleri ilgilendirmektedir. Geleneksel ve dijital medya farkının oluşması iletişim sürecinin de karmaşık olmasına sebep olmuştur. Dijital medya okuryazarlığı eğitimi sayesinde bireylerin bilgi ve becerileri geliştirilmekte, dijital medya kültürünün de sağlıklı bir şekilde gelişmesi sağlanmaktadır.

Büyük oranda dijital teknolojilerin şekillendirdiği günlük medya kullanımlarımızda etkin kişiler olabilmek aşağıdaki becerilere sahip olmamız gereklidir:

  • Yeterli düzeyde enformasyon yönetim becerilerine sahip olmak: Bilgiye hızlı bir şekilde erişmek ve bu bilgiyi etkin bir şekilde depolayarak gerektiğinde erişmek.
  • Akıllı tüketiciler olmak: Karşımıza çıkan mesajları anlayabilmek ve sahip olduğumuz bilgiler ışığında bu mesajlarla ilgili akılcı kararlar verebilmek.
  • Sorumlu üreticiler olmak: Günümüzde herkes medya üreticisi olabilir ve bu üretimleri gerçekleştirirken seyircileri ve içinde yaşadığımız toplumu göz önünde bulundurmak gereklidir, bu aynı zamanda medya üretimine ayrı bir zenginlik de katacaktır.
  • Aktif katılımcılar olmak: Medyayı kullanırken, ürün alıp almamaya veya bir partiye oy verip vermemeye karar verirken mesaj gönderiyor ve topluma katılıyoruz. Ve bir kuruluşun reklamını izlediğimizde aynı zamanda ilgili kuruluşun bu iletişim çerçevesinde sunduğu dünya görüşünü de satın almış oluyoruz. Oylarımız gibi kendimizi ifade ediş şeklimiz de önemlidir.

Detaylı bilgiler için aşağıdaki makaleyi okuyabilirsiniz.

Mert, G. (2019). Organizasyonlarda Dijital Dönüşüm ve Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Ed. Erol Koçoğlu ve Özkan Akman, Medya Okuryazarlığı Eğitimi, Pegem Akademi, Ankara.

Komşu Alma Ev Al, Yeni Bir Yöntemi de Var! Tasarruf Finansman Sistemi

Coğrafya olarak bizi, Batı kültüründen ayıran en önemli özellik gelenekçi anlayışa sımsıkıya sarılmamız olabilir. Z kuşağının bile derinlerinde bir yerlerde bir şeyleri sağlama alma düşüncesi mevcut; peki nedir bu sağlama alma düşüncesi?

Bu kira nasıl ödenecek? Bu evi kazandığımız parayla geçindirebilecek miyiz? Şu kadar kredi çeksem de şu evi satın alsam? Tamam evi aldık ama bunun yanına bir de araba yakışmaz mı be kardeşim, şöyle afili, havalı?

Tüm bu sorular ve daha fazlası, bizim sağlamcı anlayışımızın bir tezahürüdür. İşte tam bu noktada, ülkemizin sosyal dinamikleri ve bankalara biraz uzak sosyal kesimler sebebiyle, bu eksikliği iyi kavrayan bazı girişimciler devreye girmiştir. Ülkemizde haklı olarak ev ve arabam olsun oh mis gibi yaşayayım diyen milyonlarca insan olduğu aşikâr. E bunu kredi almadan yapamayacak birçok insanda olduğunu düşünecek olursak işte az önce bahsettiğimiz girişimciler yıllar önce, “Ben bunu faizsiz yapacağım, gelin!” demişlerdir.

İlk bakıldığında bu anlayış, Çiftlik Bank gibi saadet zinciri olmaya çok müsait bir sistem gibi görünebilir. Ancak sektörde bu işe yıllarını vermiş sermayesi çok kuvvetli oyuncular bulunmakta. Kuruluş gayeleri ve gördükleri teveccüh faizsiz ev ve taşıt almanın önünü açmıştır. 30 yıldır bu işi yapan Eminevim ve Fuzulev, sektörün rol modelleri ve ağır toplarıdır. Peki bu firmaların faiz geliri yok ama nasıl para kazanıyor dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle açıklayayım;

  • Firmaların komisyon oranları değişkenlik göstermekle birlikte alınmak istenen ev değerinin %7 ila %12 (bu oranlar değişiklik gösterebilir) arasında komisyon (organizasyon ücreti) talep ediliyor. Örneğin 100 bin TL’lik bir ev almak için 7 bin TL ila 12 bin TL arasında sisteme girişte bir komisyon ödeniyor. Ayrıca sistemden herhangi bir sebeple çıkılması durumunda ödenen taksitler geri alınabilirken, komisyon ücreti geri alınamıyor.

Görüldüğü üzere sistem bu şekilde işliyor. Ancak bu sektörün 2021 yılına gelene kadar yasal bir zemine oturtulmadığı da bilinen bir gerçekti. Yani çift taraflı bir garantörlük söz konusu değil ve denetleme mekanizmaları da kısıtlı hatta yok denecek kadar azdı. Hal böyle olunca sektöre birçok oyuncu katıldı, pastadaki gelir hem büyüyor hem de gelir, oyuncuların fazla oluşu sebebiyle çok fazla paydaşa bölünmek durumunda kalıyordu. Bu vesileyle, tasarruf finansman sistemi olarak da adlandırılan faizsiz ev ve taşıt edindirme sektörüyle ilgili geniş kapsamlı düzenlemeleri içeren bir kanun teklifi Meclise sunuldu. Uzun ve yorucu bir maratonun ardından teklif yasalaştı hatta BDDK hızlıca yönetmeliğini bile duyurdu.

Bu yazımın devam eden kısmında, BDDK’nın yönetmeliğinde neler var onlara değinmek istiyorum;

  • Yürürlüğe giren yönetmelikle Türkiye’de tasarruf finansman şirketi kurmak isteyenlerin BDDK’ya başvurması ve ana sözleşme taslağında, konut finansmanı faaliyetinin iştigal konusu olarak belirtilmesi zorunlu hale getirildi.
    • Bu kapsamda başvuru dilekçesinde yer alması gerekenler 18 madde halinde yönetmelikte belirtildi. Kuruluş izni verilmesine ilişkin Kurul kararı tarihinden itibaren 6 ay içinde gerekli belgelerle kuruma başvurulması halinde durumları uygun görülenlere verilecek faaliyet izinleri Resmî Gazete’de yayımlanmasından itibaren geçerlilik kazanacak.
  • Tasarruf finansman şirketlerinin şube açması, izne tabi tutulacak ve her bir şube için 1 milyon TL ödenmiş sermayeye sahip olunması gerekecek.
  • Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan şubeler için ödenmiş sermaye tutarına ilişkin koşul aranmayacak. Ancak, şubelerinin sayısı mevcut ödenmiş sermayelerine göre açabileceği şube sayısını aşan şirketler, aşım giderilinceye kadar yeni şube açamayacak.
    • Tasarruf finansman şirketlerinin birleşme, bölünme ve devir işlemlerinin tamamı için BDDK’dan izin alınması zorunlu olacak.
    • Bu şirketlerin faaliyetlerine son vermeleri ve iradi tasfiyeleri Kurulun iznine Şirketin faaliyetlerine son vermesi ve iradi tasfiyesi için konuya ilişkin yönetim kurulu kararı ile Kuruma başvurması gerekir. İzin tarihinden itibaren üç ay içinde şirket tarafından tasfiye kararı alınmadığı takdirde verilen izin geçersiz olur, yeniden izin alınmadan faaliyetin sona erdirilmesine ve tasfiye işlemlerine devam olunamaz. Tasfiye kararı verildikten sonra en geç on beş gün içinde tasfiye işlemlerine başlanır.
  • Tasarruf finansman sözleşmeleri, yalnızca konut, çatılı işyeri veya taşıt edinimi amacıyla tasarruf yapılması ve finansman sağlanmasına konu edilebilecek. Tasarruf finansman sözleşmeleri, çerçeve sözleşme olarak Kurulun uygun görüşü alınarak Birlik tarafından belirlenecek.
  • Tasarruf finansman şirketlerinin müşterileri, sözleşmeden cayma hakkını kullanmaları durumunda organizasyon ücreti de dahil hiçbir kesinti yapılmaksızın yaptığı tüm ödemeleri cayma kararının şirkete bildirilmesinden itibaren 14 gün içinde iade alacak. Müşterinin sözleşmede fesih hakkını kullanması durumunda tasarrufunun iadesi, iade talep tarihinden itibaren azami 6 ay içerisinde müşterinin göstereceği kendi adına açılmış banka hesabına defaten yapılacak.
  • Tasarruf finansman sözleşmelerinde finansman döneminin azami vadesi konut ve çatılı işyeri sözleşmeleri için 120 ayı, taşıt sözleşmeleri için 60 ayı geçemeyecek. Şirketlerin bankalardan alacağı krediler ile tahvil, kira sertifikası ihracı ve benzeri borçlanma araçları vasıtasıyla edinebileceği mali yükümlülüklerinin toplamı en fazla öz kaynaklarının yüzde 30’u kadar olacak.
  • Bir şirketin imzalayacağı, tahsisat tutarı 1 milyon TL’yi aşan yüksek tutarlı sözleşme tutarlarının toplamı, şirketin ilgili tarihteki tüm sözleşme tutarlarının toplamının yüzde 15’ini aşamayacak ve yüksek tutarlı sözleşmeler, çekilişli sözleşmelere konu edilemeyecek.
  • Tasarruf finansman şirketleri, müşteri giriş veya çıkışları dolayısıyla karşı karşıya kalabilecekleri öngörülmeyen yükümlülüklerini karşılamak üzere ihtiyat fon havuzu oluşturacak.

Yönetmeliği, ana hatlarıyla özetlemeye çalıştım. Görüldüğü üzere, sektörün saadet zincirine dönüşmemesi için önemli adımlar atılmış. Hem tüketici hem de tasarruf finansman şirketleri nezdinde, sistemin temel harcı doğru karılmaya çalışılmış. Tüketici haklarını korumak ve bu tür şirketlerin finansal ve yönetimsel anlamda daha sağlam temellerinin olması için bu düzenlemeler zaruriydi. Karar merci olarak denetleme ve düzenleme politikasını, BDDK üzerinde toplamak sektörü rahatlatacaktır aynı zamanda tüketicinin gözünde kıymetini artıracaktır.

Yeterlik Bilgileri Tablosunda Beyan Edilen Belgelerin İdareye Teslim Edilmesi?

Anahtar Kelimeler; Yeterlik bilgileri tablosu, beyan edilen bilgi ve belgeler, evrak kaydı,

İtirazen Şikayet Konusu; Yeterlik Bilgileri Tablosu’nda beyan edilen bilgileri tevsik etmek üzere idarece istenilen belgelerin idarece aslı gibidir yapılmış olan suretlerinin süresi içerisinde idareye teslim ettikleri, pandemi sebebiyle idarenin mesai saatlerinin değişmesinden dolayı teslim ettikleri belgelerin teslim ettikleri günden sonra kayda alınmasının tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasını gerektirmediği iddiasına yer verilmiştir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 20.01.2021 tarihli ve 2021/UM.II-142 sayılı Kurul kararına göre, yapılan incelemede 01.12.2020 tarihinde saat 15:26’da EKAP’tan tebliğ edilen 01.12.2020 tarihli ve 460 sayılı yazıyla Yeterlik Bilgileri Tablosu’nda beyan edilen bilgi ve belgelerin tevsik edilmesi amacıyla imza beyannamesi, imza sirküleri, ticaret sicili bilgileri, iş deneyiminin tevsike yönelik belgeler, kalite ve standarda ilişkin belgeler, yetkili satıcı veya imalatçılığı gösteren belgeler ve diğer belgelere ilişkin açıklamaların (ekleriyle birlikte) İdari Şartname’nin 7.9’uncu maddesinde uygun olarak 03.12.2020 tarihine kadar idareye sunulmasının istenildiği görülmüştür.

Söz konusu yazıyla başvuru sahibi istekli tarafından anılan belgelerin idareye sunulması için belirlenen sürenin 2 iş günü olduğu anlaşılmıştır.

İdarece şikâyete verilen cevap incelendiğinde söz konusu belgelerin idareye sunulması istenen sürenin, Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Tekliflerin alınması, açılması ve değerlendirilmesi” başlıklı 55’inci maddesinin beşinci bendinde hüküm altına alınan sunulan belgelerdeki bilgi eksikliğinin tamamlatılması için isteklilere verilecek asgari süre olan iki iş günü dikkate alınarak belirlendiği anlaşılmıştır.

İdarenin şikâyete cevap dilekçesinin ekinde yer verdiği “idarenin doküman yönetim sistemine ait ekran görüntüsü” incelendiğinde başvuru sahibinden gelen ve konu bilgisi “2020/576642 İKN’li İhale Hk.” olan, 460002 sayılı evrakın kayıt tarihinin 04.12.2020 olduğu görülmüştür.

Başvuru sahibi tarafından idarece istenilen belgelerin sunulmasına ilişkin üst yazı incelendiğinde yazı üzerinde el yazısıyla “460002” ve “04/12/2020” ifadelerinin yazılmış olduğu görülmüştür. Söz konusu üst yazı ekinde idareye sunulan belgelerden “Aslı idarece görülmüştür.” şerhi bulunanlar incelendiğinde anılan şerhin hangi tarihte düşüldüğüne dair bir bilginin de yer almadığı görülmüştür.

Mevzuat hükümleri ve İdari Şartname düzenlemeleri çerçevesinde e-teklif alınmak suretiyle yapılan incelemeye konu ihalede isteklilerce sunulan Yeterlik Bilgileri Tablosu’nda yer alan beyanlar esas alınarak yapılan değerlendirmeden sonra belirlenen geçerli tekliflerden ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif olması öngörülen teklif sahiplerine, Elektronik İhale Uygulama Yönetmeliği’nin 21’inci maddesinin ikinci fıkrasına uygun olarak alınmayan geçici teminat mektupları ile beyan ettikleri bilgi ve belgelerden, EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlara ilişkin tevsik edici belgeleri ve bunların eklerini, belgelerin sunuluş şekline uygun olarak sunmaları için makul bir süre verileceği, verilen süre içerisinde beyan edilen bilgi ve belgeleri doğrulayan belgeleri sunmayan isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatlarının gelir kaydedileceği anlaşılmaktadır.

Yapılan tespitler neticesinde Yeterlik Bilgileri Tablosu’nda Beyan edilen bilgi ve belgelerin tevsik edilmesi amacıyla idarece 01.12.2020 tarihinde istenilmesi üzerine başvuru sahibince 03.12.2020 tarihinde idareye teslim edilmesi gereken belgelerin idarece belirlenen sürenin bitiminden sonra 04.12.2020 tarihinde idare kayıtlarına alındığı, başvuru sahibince söz konusu belgelerin 03.12.2020 tarihine kadar idareye teslim edildiğini kanıtlayan bir belgenin şikayet ve itirazen başvurularında yer almadığı birlikte değerlendirildiğinde başvuru sahibi isteklinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması işleminin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Eş Yazar: Sinan Özesen

Sinan ÖZESEN, Özel sektörde çalışmasının ardından kamuda 2013 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu’nda inşaat mühendisi olarak çalışmaya başlamış, 2014 yılından beri Kamu İhale Kurumu’nda kamu ihale uzmanı olarak çalışmaktadır. Kamu ihale mevzuatı eğitimi vermektedir. Kamu İhale Dünyası dergisinde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır.

İdari bir kararla kapatılan işyeri çalışanları haklı fesih yaparak tazminat talebinde bulunabilir mi?

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Covid-19 salgın sürecinde, hastalığın etkisini azaltılmak amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve bazı işyerlerin de idarece alınan kararlarla geçici olarak kapatılmasına karar verilmiştir. Bu süreçte haliyle kapatılan işyerlerinde çalışan işçilerin iş görme edimleri ve ücret alması da engellenmiştir. İşyerlerinin geçici olarak kapatılması bazen bir haftayı aşan sürelere de ulaşmıştır. Bu durum işçilerin iş sözleşmesini haklı nedenle derhal feshini ve şartları oluşmuşsa (en az bir yıl çalışmak koşuluyla) kıdem tazminatı talep hakkını da gündeme getirmiştir.

Bilindiği üzere, 4857 sayılı Kanun m.24/III’de, işçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa, işçinin derhal fesih hakkı bulunduğu düzenlenmiştir.

İşçiyi çalışmaktan alıkoyan nedenler işyerinden kaynaklanmalıdır. Örneğin işyerinin pandemi gerekçesiyle ve İçişleri Bakanlığının yayımladığı genelgeler ile geçici olarak kapatılması zorlayıcı bir neden sayılır. Bu kapsamda işçi, bir hafta bekledikten sonra İş Kanunu m. 24/III’e göre, iş sözleşmesini derhal feshedebilir.

4857 sayılı Yasanın 40’ıncı maddesi uyarınca, işçiye zorlayıcı nedenlerle Kanunun 24/III maddesi kapsamında kalan “çalışılmayan süreler” için yarım ücret ödenir. Ayrıca, zorlayıcı nedenle işin durması, bir haftadan fazla sürmelidir. Bir haftadan az süre ile işin durmuş olması, yine işçiye bildirimsiz fesih yetkisi vermez.

Öte yandan, bu fıkra hükmü ile işçiye tanınan bildirimsiz fesih hakkı, zorlayıcı nedenin devam ettiği süre içinde kullanılabilir. Bu süre geçtikten sonra bildirimsiz fesih yetkisi söz konusu olamaz[1].

Ancak zorlayıcı sebep her iki taraf (işçi-işveren) için de geçerli ise, o zaman işçi iş görme edimini yerine getiremeyeceğinden geçici ifa imkansızlığı söz konusu olur ki bu defa iş sözleşmesi askıda kalır. Başka bir deyişle, İçişleri Bakanlığınca yayımlanan Genelge, hem işyerinin geçici olarak kapatılmasını hem de çalışanların sokağa çıkmasını yasaklıyorsa, bu durum her iki taraf için zorlayıcı neden olarak kabul edilir ve işçi, İş Kanunu m.24/III’e dayanarak iş sözleşmesini haklı nedenle feshedemez.

Sonuç olarak, idari bir kararla geçici olarak işyerinin kapatılması halinde, işyerinde çalışan işçilerin iş görmesi ve ücret alması engelleneceği için işçiye bir hafta bekledikten sonra sözleşmeyi derhal fesih hakkı doğar (İşK. m.24/III). Ancak, işyerinde işin durdurulduğu ya da işyerinin geçici olarak kapatıldığı hallerde, işçinin de evden çıkması yasaklanmışsa, işçi bu durumda iş görme edimini ifa edemeyeceği için İş Kanunu m.24/III’e dayanarak derhal fesih yapamaz. Çünkü, zorlayıcı sebebin varlığı her iki taraf için de kabul edilir ve geçici ifa imkansızlığı kapsamında iş sözleşmesi askıda kalır[2].

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, Güncellenmiş 4. Baskı İstanbul 2019, s.139.

[2] AKIN, Levent,Covid-19’un İş İlişkilerine Olası Etkileri, ÇEİS, İstanbul 2020,  s.74-75

İhracat Evrakları Postada Kaybolduğunda Neler Yapılabilir?

İHRACAT VESAİKİ NEDİR?

İthalatçı ve ihracatçının yaptıkları alım satım sözleşmesi gereği, ihracatçı tarafından yapılan kesin satış sonrası, ithalatçı tarafından talep edilen evraklardır. İthalatçı bu evraklar ile kendi ülkesindeki gümrüklere gelecek malların fiili ithal sırasında kullanacağı belgelerdir. Bu belgeler olmaksızın ithalatçının malları gümrüklerden fiili ithal yolu ile çekmesi mümkün olmaz.

Bu evraklar;

  • Tam takım deniz konşimentosu (Original)
  • Ticari fatura
  • Vadeli satışlarda Poliçe (Bill of Exchange – Draft)
  • Çeki listesi / paketleme listesi
  • Menşei sertifikası (certificate origin)
  • Bitki sağlık sertifikası (Phytosanitary certificate)
  • CIF ve CIP yüklemelerde sigorta poliçesi
  • Ağırlık sertifikası – Weight Certificate (SGS Raporu)
  • Kalite sertifikası (SGS Raporu)
  • Analiz Sertifikası (SGS Raporu)
  • İlaçlama sertifikası (Fumigation certificate)
  • GMO Certificate – Genetically Modified Organism
  • Konsolosluk Tasdikli fatura
  • ATR – 1 Belgesi (Movement certificate)
  • Atom Sertifikası (Radioactivity Certificate)
  • Veteriner Sertifikası
  • Helal Certificate

ÖDEME ŞEKLİNE GÖRE BELGELER POSTA İLE İTHALATÇIYA GÖNDERİLİR 

Ödeme şekli;

  • Vesaik mukabili,
  • Vesaik mukabili, kabul kredili (banka avalli veya avalsiz)
  • Akreditifli

olması halinde ihracatçı tarafından hazırlanan evraklar, kendi bankasına tahsil emri kaydı ile teslim edilir ve belirlenen koşulda ithalatçıya teslim edilmek üzere posta ile ithalatçının bankasına gönderilir.

BANKALAR EVRAKLARI POSTAYA VERİRKEN NELERE DİKKAT ETMELİDİR?

Bankalar kendilerine ibraz edilen evrakları, kendi aralarında kontrol ettikten sonra mutlaka iki farklı kurye halinde, her kuryenin farklı kurye şirketi ile gönderilmesine özen göstermelidir. Ayrıca bankalar evrakları postaya verirken kaybolma riskine karşı mutlaka sigorta yaptırması yarar sağlayacaktır.

BANKALARCA KARGOYA VERİLEN EVRAKLARIN KAYBOLMASI HALİNDE NELER YAPILABİLİR? 

İhracatçının bankası tarafından kargo yoluyla ithalatçının bankasına gönderilen evrakların kargoda kaybolması halinde, ihracatçının bankasının hiçbir sorumluluğu olmadığını, evraklar ihracatçının bankasına ibraz edilirken ihracatçının bankası, evrağı ibraz eden ihracatçıdan bir ibraname almıştır. Bu ibraname, evrakların postada kaybolması halinde bankaların hiç bir sorumluluk almayacağı yönünde bir aklama yazısıdır.

Bankaların hiçbir sorumluluk almadığı evrakların kaybolması halinde durum ne olur acaba?

  • İthalatçının ülkesindeki gümrüklerde bekleyen malların fiili ithal yoluyla çekilmesi mümkün olmayacaktır.
  • Deniz konşimentosu gibi bazı değerli evrakların tekrar tanzimi mümkün olmayacaktır,
  • Gümrüklerde bekleyen malların zamanında fiili ithal yolu ile çekilememesi dolayısıyla, ithalatçı veya ihracatçı gereksiz yere ardiye ve demuraj ücreti ödeyecektir,
  • Öngörülemeyen gereksiz maliyetler ortaya çıkacaktır.

İthalatçının mallarını gümrüklerden çekmesi gerekmektedir. Gümrüklerden malın çekilmesi için normal koşullarda deniz konşimentosunun orijinal bir nüshası gerekli cirolar yapılmış vaziyette nakliyeci acenteye ibraz ederek, ordino alması, ordinoyu da gümrüklere ibraz ederek malların çekilmesini sağlaması gerekir. Ancak ortada bir deniz konşimentosu yok. Tüm nüshaları kaybolmuştur.  İhracatçı firma kaybolduğunu bahisle deniz konşimentosunun yenisinin tanzimini deniz acentesinden talep etse de, acente bir defa vermiş olduğu deniz konşimentosunun yerine yenisini vermeyecektir. Ama deniz konşimentosu olmadan da ordino alınamayacağı gün kadar açıktır.

Bu durumda ithalatçı firma kendi bankasına başvurarak gümrükte bekleyen malların değeri kadar bir konşimento garanti mektubu alıp kendi ülkesindeki nakliyeci firmanın acentesine bu mektubu vermek durumundadır. Konşimento garanti mektubunu bankadan almak için, ithalatçının kendi bankasında gayrinakdi kredi limiti olması ve bu kredinin de teminatını vermek durumundadır. Alınacak konşimento garanti mektubu süresiz, kesin ve nakliyeci firmaya hitaben tanzim edilmelidir. Mektubun deniz nakliyat acentesine ibrazı ile nakliyeci firmanın, gümrükte bekleyen malların serbest (release) bırakılması durumunda herhangi bir şekilde uğrayabileceği zarar ve ziyan olması halinde, mektubun bu zararı tazmin edeceği yönünde hükümler içermesi gerekir. Konşimento garanti mektubunu alan deniz nakliyat acentesi, gümrüklere hitaben ordino mektubunu düzenler ve ithalatçıya verir. Deniz nakliye şirketinin ithalatçıya ordino vermesi, malların sorumluluğunun deniz nakliye acentesinden, ordinoyu alan ithalatçıya geçtiği anlamındadır. Ordinonun verilmesiyle, deniz nakliyat acentesi malların sorumluluğundan kurtulmuştur.  Ordinosunu alan ithalatçı postada kaybolan, tekrar tanzimi mümkün olan belgeleri tekrar ihracatçıdan talep etmek sureti ile malları gümrüklerden çekebilir.

Normal koşullarda malların gümrüklerde bekleme süresi ülkeden ülkeye değişkenlik gösterse de ortalama 45 ile 60 gün arasında olduğundan dolayı, nakliyeci firmanın gümrüklerde bekleyen malların sorumluluğu bu süre ile sınırlı kalacağından, ordino almak için kendilerine ithalatçı tarafından ibraz edilen konşimento garanti mektubunu bu süreden sonra ithalatçıya iade etmek durumundadır.

REŞAT BAĞCIOĞLU

 

T Tipi İnsan

Dr. Mehmet KAPLAN-Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi

Kimdir/Nedir?

İş dünyası gelişen ve değişen teknoloji ve buna bağlı oluşan farklılaşma odaklı olarak yeni bir insan tipine ihtiyaç duymaktadır. Bu ihtiyaç “T tipi insan” olarak ifade edilir ya da aranır ve istenir. T tipi insan kendisini sadece bir alana bağlı olarak geliştirmemiş olan insan tipidir. Bu insan birçok alanda farklı öğrenimler sağlarken kendisini bir alanda da derinlemesine geliştirerek yetkinlik kazanır. Dolayısıyla farklı alanlarda sahip olduğu bilgiyi derinlemesine bilgiye sahip olduğu uzmanlığı ile birleştirerek öğrenim zenginliği yaşar. Bu zenginlik ona hem uzmanlık alanında daha etkin olma olanağı sağlar hem de farklı kazanımlarının getirdiği bilgiyi kullanma becerisini pekiştirir.

IDEO İşletmesinin CEO’su Tim Brown’un tarif ederek iş yaşamının beklentisini özetlediği T tipi insan; kariyeri boyunca tek bir odak konu üzerinde veya tek bir meslek dalında çalışıp uzmanlaşmak yerine; tek bir konuda bilgi sahibi olurken zamanın şartlarına uygun birbirleriyle bağlantı kurulabilecek birçok alanda da bilgi sahibi olmaktadır. Dolayısıyla T harfinin gövdesi insanın uzmanlaştığı alanı ifade ederken; kolları ise kendisine seçtiği birbiriyle bağlantılı alanları anlatır.

Özellikleri

  • Kendi alanında teorik ve pratik bilgiye sahiptir.
  • Kendi alanındaki güncel gelişmeleri sürekli takip eder ve kendisini günceller.
  • Asla kendisini uzmanlık alanı ile sınırlı tutmaz.
  • Sürekli farklı alanlara ilgi duyar.
  • İlgisi olan alanlardaki bilgisini geliştirme eğilimindedir.
  • Uzmanlık alanı ile ilgi alanındaki bilgileri zenginleştirme yönlü harmanlar.
  • Öğrenme zenginliği ile uzmanlık alanında ustalaşır.
  • Çok yönlülük yaratıcılığını artırır.
  • Olaylar arasındaki örgüleri daha net görebilme becerisi elde eder.
  • Disiplinler arası bilgileri sayesinde sorunları daha hızlı keşfeder.
  • Sorunları daha hızlı çözme eğilimi kazanır.

Sonuç Olarak; iş dünyası artık bu tip bir insanı çalıştırma eğilimi duymaktadır. Çünkü bu tip bir insan farklı bakış açılarıyla hem yaptığı işe anlam katacak hem de sahip olduğu farklı becerilerle yeni bakış açılarını görerek; yaratıcı ve yenilikçi katkılar sağlayacaktır.

Kaynak ve ayrıntılı okuma önerisi: Aşağıdaki eserl(er) konu ile ilgili kaynak ve bilgilendirmeyi artırmaya yöneliktir.

Y Kuşağının Gelecek Beklentisi

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

Bilgi ve teknolojinin hızla gelişmesi ile birlikte günümüz bilgi çağı olarak tanımlanmaktadır. Örgütlerin en önemli sermayesi bilgi kaynağı olan insandır. Y kuşağını örgütte tutmak, örgüte sadakatini kazanmak ve örgüte çekmek için yöneticiler; Y kuşağının becerilerine yönelik mevcut yapıyı, uygulamaları ve kültürleri gözden geçirmelidirler.

Y Kuşağının iş dünyasında sayılarının artması ve kendine özgü özelliklere sahip olması bu bireyleri, diğer kuşaklardan ayırmaktadır. Y Kuşağı ile ilgili çalışmalar bu yönüyle ulusal ve uluslararası alanda birçok araştırmacının ilgisini de çekmektedir.

Bir lider yaratıp, onun etkisi altında çalışmak yerine daha rasyonel hareket etmek isteyen Y kuşağı için birlikte üretmek ve çalışmak önemlidir. Bu nedenle her bir kişinin ayrı ayrı çaba gösterdiği tek bir ekip olarak çalışabildikleri ortamlardan keyif almaktadırlar. Her bir ekip üyesi üretir ve yaratırken ortak bir amaca hizmet etme güdüsünde hareket ederler.

Y Kuşağı Özellikleri

Y kuşağı, 1980-2000 aralığında doğan bireylerden oluşan bir nesildir. Bu kuşağa; “internet kuşağı”, “Millenial”, “Echo-Boomers” ve “Nexters” da denilmektedir. Bu tanımlamalar, Y kuşağının önceki kuşaklar ile olan farkını belirlemek için kullanılmaktadır.

Y kuşağı ve X kuşağı arasındaki en önemli fark, teknoloji, tüketim ve gönüllü ilişki içinde olmalarıdır. Y kuşağı bireyleri; sabırsız, girişimci, sonuca odaklanan, bireyci, özgüveni ve her şeyi isteyen ve tüketen, egosu yüksek ve bir bedel ödemeyi istemeyen, bürokrasi ve ciddiyetten hiç hoşlanmayan ve hız tutkunu olan bir nesildir.

Y kuşağı üyeleri:

  • İşleri ile kendilerini ifade eder.
  • Her şeyi anlamaya çalışır.
  • Birçok işi bir anda yürütür.
  • Karar sürecinde aktif rol alarak, iş doyumu yaşar.

Y kuşağı üyeleri aşağıdaki özellikleri çalışma yaşamlarında ararlar:

  • Sorumluluk alma,
  • Saygınlık,
  • İş ortamında esneklik,
  • Ekip çalışması,
  • Sürekli öğrenmek,
  • Her şeyi geçici olarak düşünmek,
  • Beklentilerini anında yapma,
  • İş yerinde, eğlence ve tutku beklentisi,
  • İş ve özel yaşantı arasında denge

Y Kuşağının Gelecek Beklentisi

Y kuşağını pozitif ve negatif özellikler olmak üzere genel olarak 12 özellikte anlatan Chester’a (2002) göre, Y kuşağı; uyumlu, yenilikçi, yetenekli, esnek, hoşgörülü ve kararlı olmak gibi pozitif ve açık sözlü, sabırsız, duyarsız, serbest, şüpheci, saygısız, kendine aşırı güven gibi negatif özelliklere sahiptir.

Y kuşağının işteki davranış ve beklentisi, diğer kuşaklardan farklılık göstermektedir. Özgürlüğe son derece düşkündürler. Teknolojiden vazgeçmezler ve teknolojiyi işlerine katmak isterler. Bu kuşak için sosyallik önemli olup, iş hayatının bunun önüne geçmesine izin vermezler.

Y kuşağı kişileri, her şeyi kazanacaklarına ve dönüşümcü bireyler olduklarına inanmaktadırlar. Ebeveynlerinden farklı; modern teknoloji ve tüketime yönelik bir çevrede yetişmişlerdir.

Y kuşağı çalışma hayatında, X kuşağından daha idealist olmakta, fakat baby boomers kuşağından daha gerçekçi bulunmaktadır. Buna ek olarak, Y kuşağı bireyleri daha iyimser ve gönüllülüğe daha yatkın bir nesildir.

Y kuşağının, ebeveynlerinin büyük bir kısmı boşanmış olan, okullarda daha fazla zaman harcayan, daha iyi bir eğitim alabilmek için ailesinin bulunduğu şehirlerden daha farklı bir yere giden ya da her iki ebeveyn de çalıştığı için evde tek başına kalan bireylerdir. Bu gibi nedenlerle önceki kuşaklara göre daha küçük yaşlarda kendi kararlarını vermek ve birtakım işlerini kendileri yapmak zorunda kalmışlardır. Y kuşağı ne istediği ve istediğini elde etmek için gereksinim duyduğu unsurları belirleme konusunda önceki kuşaklara göre daha yeteneklidirler.

Y kuşağının beklentileri diğer kuşaklara göre farklılık göstermektedir. Y kuşağı; yaptığı bir işi, hayatındaki beklentilerini karşılamadığında yeni bir iş aramayı bencillik olarak değil gerçekçilik olarak görmektedir. Y kuşağı bireyleri, yaptıkları faaliyetlerde başarılı olmaları için onları destekleyen ebeveynler ve öğretmenler ile büyümüş olduklarından dolayı gelecekleri ile ilgili kararları da verirken ebeveynlerine danışmaya ya da güvendikleri daha deneyimli, bilgili rol modellerin tavsiyelerine ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca, faaliyetlerinin dünyada olumlu bir değişime katkı sağladığını görmesi de onlar için oldukça önemlidir. Y kuşağı gelecek beklentilerinin daha pozitif, yenilikçi fikirler üreten, süreçlere veya faaliyetlere katkı sağlayan ve bunun takdir edilmesini isteyen bir nesli temsil etmektedir.

Detaylı bilgiler için aşağıdaki makaleyi okuyabilirsiniz.

Mert, G. ve Neslihanoğlu, S. (2020). Y Kuşağının Kariyer Algısı ve Gelecek Beklentisi: Kocaeli Organize Sanayi Bölgesi Örneği, Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, 927-945.

 

İhale Dokümanında Demo Düzenlemesi Bulunmasa da Demo Yapılabilir mi?

Mehmet ATASEVER                                                                         
Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen

Sinan ÖZESEN
Kamu İhale Uzmanı/İnşaat Mühendisi

Anahtar Kelimeler; Tekliflerin değerlendirilmesi, demo, katalog, ihale dokümanı, teknik şartnameye cevap.

İtirazen Şikayet Konusu; İhale dokümanında demo yapılacağına dair bir düzenlemenin bulunmadığı, ancak idarece demo yapılmasının istenilmesi üzerine kendileri tarafından demo yapıldığı, demo sırasında uygulanan teknik yöntemin uygun olmadığı, demo tutanağında idarece kesin olmayan ve ispatlanamayan ifadelere yer verildiği, kendileri tarafından demo tutanağına şerh düşülmesinden sonra idarece farklı bir demo tutanağının hazırlandığı, teklif ettikleri cihaz ve kitlerin Teknik Şartnamede yer alan özellikleri karşıladığı, demo sürecinin ön yargılı olarak sonuçlandırıldığı iddialarına yer verilmiştir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 28.04.2021 tarihli ve 2021/UM.I-915 sayılı kararına göre; İdari Şartname, Teknik Şartname ve diğer ihale dokümanında demo işlemlerine ilişkin idare tarafından yapılan herhangi bir düzenleme bulunmadığı,

İdari Şartname’nin 7.5.6’ncı maddesinde, teklif edilen cihaz ve ürünlerin teknik kriterlere uygunluğunu belirlemek amacıyla teknik bilgilerin yer aldığı katalog ve Teknik Şartname’ye cevapları ve açıklamaları içeren dokümanların istekliler tarafından sunulacağının yeterlik kriteri olarak belirlendiği tespit edildiğinden istekliler tarafından teklif edilen ürün ve cihazlara ilişkin değerlendirmelerin sadece anılan belgeler üzerinden yapılması gerektiği (bir başka ifadeyle demo yapılamayacağı) değerlendirilmiştir.

Başvuru sahibinin teklif ettiği cihaz ve ürünlerin teknik kriterlere uygunluğunu belirlemek amacıyla istenen katalog ve Teknik Şartname’ye cevapları ve açıklamaları içeren dokümanlara ilişkin ihale komisyonu kararında herhangi bir değerlendirmede bulunulmadığının tespit edildiği,

Bu çerçevede, teklif edilen cihazlara ve ürünlere ilişkin değerlendirmelerin, İdari Şartname’nin 7.5.6’ncı maddesi gereğince istekliler tarafından sunulacak olan katalog ve Teknik Şartname’ye cevapları ve açıklamaları içeren dokümanlar dikkate alınarak yapılacağı, sözleşme gereğince ihale dokümanına uygun cihazın teslim edilmesi gerektiği ve cihazın uygunluk denetiminin muayene ve kabul aşamasında ayrıca yapılacağı dikkate alındığında iddianın yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

 

Kayıt Formu

Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.