Yeni Nesil Tedarik Zinciri Yönetimi
Global piyasalarda teknolojinin hızına uyum sağlayan sektörlerin hızla ilerlemesine karşın, direnenlerin nasıl saf dışı kaldığına ,her gün bir yenisini görebilecek şekilde, şahit oluyoruz. Hal böyleyken tedarik zinciri yönetim süreçlerinde eski usullerle devam etmenin iş kalitemizi ve yeni nesil çalışan bağlılığını artıramayacağı aşikar.
Bu durumda bize düşen, çağı yakalayabilecek yeni nesil çalışanların bakış açısıyla tedarik zinciri süreçlerini birleştirmek.
Kısıtlı kaynaklarla, dar alanda fiyat & performans karşılaştırması yaptığımız tedarikçilerimize rekabetçi ortamlar oluşturarak performansı düşürmeden daha uygun fiyatlara ulaşabilmek adına, vizyoner çalışmalarda yer almak biz satınalma uzmanlarının görevi.
Bu görevi icra ederken işimizi kolaylaştıracak en büyük güç elbette dijital platformlar olacaktır. İnternetin dünyanın her yerine aynı anda ulaşabilme imkanıyla hem ortak alıcılar hem de ortak satıcılar birbirine kolaylıkla ulaşarak, tedarik zinciri süreçlerinin verimliliğinin artmasını sağlayacaktır.
Bir çok kere satın aldığınız ürünlerin rakipleriniz tarafından ne kadara satın alındığına dair aklınıza sorular gelmiştir. Peki rakibinizle birlikte talep birleştirerek o ürünü satın aldığınızda ne kadar maliyetiniz olacağını hiç düşündünüz mü?
Veya;
Bildiğiniz, standart olarak teklif aldığınız 3-5 tedarikçi dışında dünyanın herhangi bir yerinde lojistik dahil maliyetlerle aynı performanstaki aynı ürünü çok daha karla alabileceğinizi?
Çok da eski olamayan dönemlerde saatlerce sıra bekleyerek yaptığımız banka işlemlerini, ödemeleri hatırlayın. Şimdi nasıl da tek tıkla her işimizi oturduğumuz yerden çok daha güvenli bir şekilde hallediyoruz.
Bu gelişimi tedarik zinciri süreçlerimiz için de uygulamanın zamanı gelmedi mi? Daha neyi bekliyorsunuz?
Open Up Office, Buyer Network İşbirliği ile Her Geçen Gün Daha da Büyümekte…
Şirketler için sana ofis ve yasal adres hizmetlerini veren Open Up Office, Buyer Network ile kurumsal pazarda daha hızlı büyümeyi hedefliyor.
Sanal Ofis ve Hazır Ofis hizmetleri veren Open Up Office kurucusu Bahadır Kotan, büyük bir aile olduklarını belirterek iş birliğini şu şekilde değerlendirdi:
“Hazır Ofis, Sanal Ofis, Paylaşımlı Ofis (Ortak Çalışma alanı, coworking), sekreterlik ve ile birlikte Toplantı Odaları hizmetleri vermekteyiz. Şirket kuruluşlarınız için yasal adres hizmeti alabileceğiniz sektörün ilk şirketlerinden olan Open Up Office’in uygun ekonomik koşullarından binlerce kullanıcı yararlanmaktadır.
Open Up Office her geçen gün gelişen ve büyüyen iş ve ticaret platformu olan Buyer Network ile olan iş birlikteliğini kar topu etkisiyle devam ettirmekte. Buyer Network’e kattığımız değerin yanında, Buyer Network’ün bize açmış olduğu yeni pencereler ve ufuklarla alternatif dağıtım kanalı olarak satışlarımıza pozitif anlamda katkısı olmaya devam etmektedir.”
Buyer Network kurucu ortağı Prof. Dr. Murat ERDAL ise konuşmasında “Open Up Office sektöründe lider konumda. Bu iş birliğinin iki tarafa da yararlı olduğunu düşünüyoruz. Kurumsal pazarda ticaretin gelişmesine katkı sağlıyoruz. Her geçen gün partner sayımızı artırıyoruz. Her yıl katlanarak büyüyoruz.”
Satınalmada Teknoloji Trendleri
Satınalma ve tedarik birimleri diğer birimler gibi dijital dönüşümün karşı konulamaz çekiminin etkisine girmiş durumdalar. 2019 yılında PwC tarafından yapılan “Dijital Satınalma Anketi”nde bize bu gerçeği yansıtıyor. Ankete göre; büyüklüğü, faaliyet sektörü ve dijital olgunluk seviyesi ne olursa olsun süreçlerin dijitalleştirilmesi, organizasyonların sadeleştirilmesinden sonra, satınalma ve tedarik birimlerinin ikinci önceliği konumunda yer alıyor. Mannheim Universitesi tarafından tarafından yapılan 2019 CPO anket sonuçlarına göre, satınalma birim yöneticilerinin %83.9’u dijital dönüşümü satınalma performansının iyileştirilmesi için çok önemli görüyor. Ankete katılan yöneticilere göre, dijital dönüşüm ile süreçlerin otomasyonu, veri kalitesinin iyileştirilmesi, maliyet tasarruflarının sağlanması, uyumluluk hedeflerine ulaşılması, kontrolsüz harcamaların önüne geçilmesi, risklerin azaltılması ve tedarikçi inovasyonlarının arttırılması ana hedefler olarak karşımıza çıkıyor.
Bu hedeflere ulaşılabilmesi için satınalma ve tedarik birimlerinin kullandıkları dijital dönüşüm araçlarını ve uygulama şekillerini şu şekilde sıralayabiliriz :
- Yapay Zeka (Artificial Intelligence – AI) : Satınalma ve tedarik yönetiminde özellikle karar destek sistemi olarak karşımıza çıkıyor. Dijitalleşme ile kalitesi yani doğruluğu, güncelliği ve kapsamı artan verilerin analiz edilmesi ile geleceğe dönük tahminler ve strateji önerileri yapay zekanın en güçlü yanını oluşturuyor. Şirket içi verileri, buluttan aldığı veriler ile yorumlayan yapay zekalar satınalma ve tedarik yöneticilerine daha doğru bir yol haritası çıkarıyor. Yüksek teknoloji ve yazılım sektöründe en çok kullanılan yapay zeka uygulamaları; yeni dönem ERP ve/veya bağımsız yazılımlar ile kararlarımızı daha fazla yön verecek.
- Tahmine Dayalı Analitik (Predictive Analytics) : Mevcut verilerin analitiği ile geçmişte ve şu anda ne olduğunun güncel olarak bilinmesinin ötesinde, bir sonraki dönemde neler olacağının tahmin edilemesine yönelik olarak daha çok yazılım sektöründe kullanılan tahmine dayalı analitik, satınalma birimleri tarafından özellikle gelecek dönem fiyat tahminlerinin yapılmasında ve risk senaryolarının ortaya çıkartılmasında kullanılıyor.
- Normatif Analitik (Prescriptive Analytics) : Tahmine dayalı analitiğin bir sonraki adımı olarak görülen normatif analitik ile ne olacak sorusundan öteye geçerek; tahmin edilen durum gerçekleştiğinde hangi aksiyonların hayata geçmesi gerektiği belirlenmektedir. Karmaşık karar değişkenleri ve kısıtlamalar ile optimal çözümler üzerine odaklanan ve daha çok telekomünikasyon sektöründe kullanılan normatif analitik, satınalma birimleri tarafından risk tabanlı olarak gelecek dönem satınalma stratejilerinin ve aksiyon planlarının oluşturulmasında kullanılıyor.
- Makine Öğrenimi (Machine Learning) : Yapay zekanın, doğru veri kümelerinin kullanılması ile tahmine dayalı modellerin doğruluğunun arttırılmasında kullanılan bir biçimidir. Gözetimli, gözetimsiz, pekiştirmeli ve derin öğrenme olarak dört grupta toplanabilecek makine öğrenimi; doğru algoritmaların , doğru verilerin ve doğru modellerin kullanılması ile istenen başarıya ulaşır. Yinelemeli öğrenme mantığı ile hareket eden makine öğrenimi, satınalma birimleri tarafından daha doğru tedarikçi değerlendirmeleri, daha akıllı sözleşmelerin yapılması, müzakere gücünün arttırılması ve en iyi satınalma uygulamalarının diğer grup içi satınalma birimlerine aktarılması için kullanılıyor.
- Sohbet Robotu (Chatbot) : Karşı taraf ile eş zamanlı olarak interaktif iletişim sağlanarak rutin süreçlerin otomotik yürütülmesine dayanan bir yapay zeka biçimidir. Sohbet robotları günümüzde mesajlaşma veya telefon görüşmeleri şeklinde kullanılıyor. 2020 yılına kadar müşteri ilişkilerinin yaklaşık %85’i sağlayacak olan sohbet robotları, satınalma birimleri tarafından, tedarikçi toplantı programlarının yapılması, standart verilerin toplanması gibi rutin faaliyetlerde kullanıyor. Günümüzde tedarikçiler ile belli bir algoritma ile pazarlık yapan e-ihale çözümlerinin gelecekte tedarikçiler ile mesajlaşarak veya konuşarak pazarlık yapabileceği olmayacak bir şey değildir.
- Robotik Süreç Otomasyonu (Robotic Process Automation – RPA) : Yapay zeka, makine öğrenmesi, iş akışı otomasyonu ve ekran kazıma (screen scraping) yaklaşımları ile tekrarlanabilen ve kesinlik bekleyen manuel süreçlerin otomize hale getirilmesini amaçlamaktadır. İnsan müdahelesini ortadan kaldıramaya yönelik robotik süreç otomasyonu, satınalma birimleri tarafından gelen e-mailleri otomatik olarak talebe çevirerek sisteme girilmesi, sipariş işlemelerinin, fatura girişlerinin otomize edilmesi, e-maillerin daha doğru yazılması, toplantı programlarının işlemesi gibi rutin işlemlerin otomize edilmesinde kullanılıyor.
- Dijital İkiz (Digital Twin) : Akıllı sensörler ve/veya IoT ile fiziksel durumun sanal ortamda birebir oluşturulmasını ve izlenmesini sağlamaya yöneliktir. Geçmiş ve mevcut verilerin yanında gelecek verilerin de kullanıldığı dijital ikiz uygulamaları sağlık, yaşam bilimleri, havacılık, savunma, otomotiv, taşımacılık, üretim, enerji ve kamu hizmetlerinde daha fazla kullanılıyor. Risklerin öngörülebilirliğini de arttıran dijital ikiz, satınalma birimleri tarafından, tedarik risklerinin ölçümlenmesi, satınalma taleplerinin ve/veya siparişlerinin otomatikleştirilmesi, satınalmadan ödemeye (P2P) gibi çözümlerde kullanılıyor.
- Akıllı Sözleşmeler (Smart Contracts) : Bir sözleşmede belirtilen gereklilikleri programlayarak, hiçbir müdahaleye gerek kalmadan sözleşmelerin kendi kendine (otonom) gerçekleşmesini sağlamayı amaçlar. Programlanabilir protokoller olarak isimlendirebileceğimiz akıllı sözleşmeler, blok zinciri teknolojisinin gücüyle birlikte satınalma birimleri tarafından, tedarikçi ve/veya alım sözleşmelerinin daha doğru ve daha hızlı olması, sözleşme şartlarının otomatik olarak ilgili birimlere aktarılması ve otokontrol noktalarının tanımlanması, sözleşme cezalarının otomatik uygulanması, onay süreçlerin hızlandırılmasında kullanılıyor.
- Blok Zinciri (Blokchain) : Satınalma ve tedarik süreçlerinin her bir adımını dijitalleştiren ve bunları bir dijital blok olarak görüp, bu bloklardan oluşan zinciri şifrelenmiş algoritmalar ile birçok kişiyle dağıtık olarak paylaşarak çoklu otokontrol sağlayan sistemdir. Hız, güvenilirlik ve kolay izlenebilirlik avantajları ile ön plana çıkan blok zincirleri, yeni gelişen bir dijital dönüşüm aracı olarak, satınalma birimleri tarafından akıllı sözleşmelerin yapılması, gelişmiş satınalma sipariş yönetimi, tedarik zincirinin izlenebilirliği, gerçek zamanları anlaşmaların hayata geçirilmesi amaçlarıyla kullanılıyor.
- 3D Yazıcılar – Katmanlı Üretim (3D Printing – Additive Manufacturing) : Üç boyutlu (3D) yazıcılar ile malzemelerin üst üste eklenmesiyle katmanlar oluşturularak, kalıp kullanmadan karmaşık parçaların üretilmesini sağlayan bir teknolojidir. Geleneksel üretimde kullanılan kalıp ve makine maliyetleri ile tasarım aşamaları için harcanan giderler ortadan kaldırmayı amaçlayan teknoloji, satınalma birimleri tarafından tam da bu amaç doğrultusunda kullanılıyor. Meslektaşlarımızın, bu teknoloji ile prototip olarak üretilebilen parçaların, seri üretim şartlarındaki üretilebilirliğinin de gözden geçirmesi doğru olacaktır.
Yakın dönemdeki bu gelişmeler bize gösteriyor ki; geleceğin satınalma ve tedarik profesyonelleri, rekabetçiliklerini sürdürebilmek için dijital dönüşüm araçlarını çok daha iyi bilmek ve çok daha etkin kullanmak zorundalar. Bu araçları mümkün olduğu kadar süreçlerimizde kullanmaya başlamalı ve dijital dönüşüm stratejilerimizi belirleyerek yol haritamızı çıkartmalıyız. Ve hangi süreçlerinde hangi araçların kullandığımız tabanında oluşan, dijital dönüşüm performansınızı ölçümlemeyi de unutmayalım.
Tüm meslektaşlarımıza dijital dönüşüm yolculuğunda başarılar dileriz.
Yazılım ve Tasarım Hizmetleri
Mobil uygulama ve web arayüzlerinin tasarımından, kurumsal kimlik öğeleri tasarımına, ikon ve logo tasarımından, e-yayıncılığa kadar her alanda tasarım hizmetleri sunuyoruz.
En yeni teknolojileri içeren etkileşimli web siteleri üretiyoruz. Dijital vitrinleriniz bizimle hep güncel ve güvende.
Sahip olduğumuz teknik uzmanlık ile kişisel ve kurumsal uygulama projelerinizi hayata geçiriyoruz.
Mükemmel Kullanıcı Deneyimi için Kusursuz Tasarım ve Yazılımlar
Tinova olarak startup dünyasını yakından takip ediyor, bu dünyanın içinde yaşıyoruz ! Startup ekiplerinin ihtiyaçlarını ve odaklanmaları gereken noktaları biliyoruz. Sürdürülebilir bir iş modeli ile mükemmel iş fikirlerini gerçekleştirme konusunda kararlı girişimcilere tasarımdan-yazılıma ve pazarlama stratejisine kadar uçtan uca hizmetler sunuyoruz. Ürün stratejisi geliştirme doğru yönde emin adımlarla ilerlememizi olanaklı kılıyor.
Kullanıcı Sadakatini Arttıran Mobil Uygulamalar
Mobil devrim tüm hızıyla gerçekleşmeye devam ediyor. Kullanıcıların günlük internet kullanım süresi içerisinde cep telefonu, tablet, e-kitap okuyucu gibi mobil cihazların kullanımına ayrılan sürenin payı sürekli artmakta. Kullanıcılar bu cihazlar üzerinde kusursuz bir deneyim yaşama isteği ve konforlu bir kullanım konusunda hemfikirler. Mobil cihazlarımızda bulunan tarayıcılar üzerinden sitelerin görüntülenmesi %15 iken mobil uygulamalar üzerinden tercih eden kullanıcıların oranı %85.
Google’ın arama sonuçlarında gerçekleştirdiği son değişikliklere göre anahtar kelimenize ilişkin mobil uygulamalar, sitelere göre daha üstte görüntüleniyor. Böylelikle kullanıcılar site sonuçlarından önce mobil uygulama mağazalarındaki arama sonuçlarına google üzerinden hızlı bir şekilde ulaşmaktalar. Ayrıca mobil uygulaması olan siteler olmayanlara göre arama sonuçlarında daha üst sıralarda gösteriliyor.
Bütün bu gelişmeler dijital ekonominin yeni şartlarında rekabet edebilmenin yolunun mobil uygulamalardan geçtiğini gösteriyor. Kişiler ve kurumlar için web ve mobil projeleri üreten TİNOVA olarak özellikle dijital yayıncılık, mobil dergi, mobil katalog, e-katalog, mobil içerik/haber, e-öğrenme, kişisel mobil uygulama ve kurumsal mobil uygulama konularında kusursuz çözümler sunuyoruz. TİNOVA ile tüm mobil uygulama projelerinizi hızlı bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz.
TİNOVA BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ A.Ş.
Sürücüsüz Araçlar 2030’da Yollarda Olacak
1998’den bu yana Silikon Vadisi’ndeki şirketlere danışmanlık veren Prof. Dr. Lothar Determann, BİLGİ’de düzenlenen “Veri Mahremiyeti, Güvenlik ve Verinin Metalaştırılması – Küresel Eğilimler” etkinliğinde veri paylaşımının önemine dikkat çekti. Determann, güncellenebilir ve kişiselleştirilebilir araçların en geç 2030’da yola çıkacağını belirtti.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü, “Veri Mahremiyeti, Güvenlik ve Verinin Metalaştırılması – Küresel Eğilimler” başlıklı etkinlikte Silikon Vadisi’ndeki şirketlere danışmanlık veren Prof. Dr. Lothar Determann’ı ağırladı. Prof. Dr. Determann etkinlikte, araçların da bilgisayarlar gibi program yüklenebilen ve kişiselleştirilebilen açık kaynaklı bir yapıya büründüğüne dikkat çekti. Araçların içinde yüzlerce bilgisayar programı olduğunu belirten Prof. Dr. Determann, “Araçlar artık tekerlekli bilgisayar olarak nitelendirilebilir. Birçok program harmoni içinde çalışıyor ve kullanıcı tarafından müdahale edilemiyor. Telefon bağlayıp müzik dinlemek dışında kişiselleştirilemiyor. Açık kaynaklar sayesinde kişiselleştirebileceğimiz ve güncelleyebileceğimiz yeni araçlar, en geç 2030’da yollarda olacak” dedi.
Veri paylaşılmazsa sürücüsüz (otonom) araçlar gelişmez
Prof. Dr. Determann, tercih ve davranışların da değişeceğine değindi; “Kullanıcılar artık beygir gücü gibi eski usul değerlerle uğraşmayacak. Çünkü sürücüsüz (otonom) araçlar hız limitlerine göre, trafik kurallarına uyarak hareket edecek. Dahası, kimse araç kullanmak zorunda kalmayacak.” Araçların çok sayıda veriyi işleyip paylaşacağına da vurgu yapan Prof. Dr. Determann, yol, hava, tüketim gibi sürücüleri ilgilendiren verilerin yanı sıra araç üreticileri ve hatta hükümeti ilgilendiren verilerin de söz konusu olduğunu belirtti. Prof. Dr. Determann, “Sürücüsüz (otonom) araçlardan toplanan veriler devletler tarafından akıllı şehirler kurma amacıyla kullanılırsa ortaya muazzam bir tablo çıkar. Verilerimizin paylaşılmasına dair siber güvenlik korkusunun önüne geçilmesi için değişmesi gereken teknoloji değil, şirketler ve hükümetlerdir. Gerekli güven ortamının sağlanması gerekir” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) başta olmak üzere Avrupa Birliği’nin getirdiği yasa ve regülasyonlarının veri paylaşımı konusundaki kısıtlayıcı yaklaşımının, kişisel verilerin korunması ve gizlilik haklarına eskiye kıyasla kayda değer bir katkısının olmadığını düşündüğünü iletti. Prof. Dr. Determann, veri paylaşımını kısıtlayıcı yaklaşımları eleştirirken aynı zamanda sınırın da bilinmesi gerektiğini vurguladı. Kaynakların tamamının açık ya da ücretsiz olmasının, büyük firmalar açısından da olumsuzluklar yaratabileceğini belirterek yeni nesil yazılımların güvenlik sorunlarına dikkat çekti. “Elbette herkese güvenlik sisteminin nasıl çalıştığına dair bilgilerin tamamını veremezsiniz ya da verilerinizin tamamını paylaşamazsınız. Fakat söz konusu TESLA gibi arabalar ve de günlük hayat kalitesini yükseltecek teknolojiler ise inovasyonun gelişimi açısından verinin açık olması olumlu bir tutumdur. Verinin sahipliğinden bahsetmek mümkün değil, veri bir eşya gibi satıldıktan sonra beğenilmediğinde veya istenmediğinde başkasına verilen veya iade edilebilen bir şey olmamalı bu sebeple de zaten veriye sahiplik konseptinin tartışılması mantıklı değil” dedi.
Otonom araçlar yorulmuyor, dikkati dağılmıyor, alkol almıyor
Prof. Dr. Determann, açık kaynaklı yeni nesil araçların siber güvenliğin yanı sıra fiziksel güvenlik açısından da bazı soru işaretlerini beraberinde getirdiğini söyledi. Prof. Dr. Determann şu ifadeleri kullandı, “Bu araçlar yüzde yüz güvenli demek mümkün değil. Ancak yeni nesil araçlar dalgın, yorgun, uykusuz ya da alkollü sürücüler kadar büyük bir sorun teşkil etmeyeceğinden, durumun gelecekte şimdiye oranla daha iyi olacağını söylemek mümkün. Teknolojinin hızlı gelişimi daha güvenli araçların önünü açacak.”
Alt işveren işçisi ücret alacağı ile ilgili arabulucuya başvurursa, asıl işveren de sürece katılmak zorunda mıdır?
Alt işveren işçisi ücret alacağı ile ilgili arabulucuya başvurursa, asıl işveren de sürece katılmak zorunda mıdır?
LÜTFİ İNCİROĞLU
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2 nci maddesinin 6 ve 7 nci fıkralarına göre, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
EĞİTİM PROGRAMLARI İÇİN TIKLAYINIZ.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi
Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri başlıklı eğitimin içeriğini incelemek için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Depolarımız Depreme Hazır mı?
Depolarımız olası bir depreme yeterince hazır mı?
Yoksa sadece ufak sarsıntıların ardından bir süre gündemde kalıp sonra unutuluyor mu?
Geçtiğimiz günler de İstanbul’da yaşanan deprem, depolardaki güvenlik endişelerini bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Olası bir deprem durumunda yangın, can kaybı ya da yaralanmaya yol açabilecek iş kazaları, bina taşınmazında ya da raf sistemlerinde yaşanacak çökmeler depolar açısından ciddi riskler taşımaktadır.
Bu riskler sadece yaşandığı gün değil her zaman iyileştirilebilir alanlar olarak depo ve tedarik zinciri yöneticilerinin birinci derecede gündeminde yer almalıdır
Deprem durumunda görülebilecek zararları özetlemek gerekirse;
- Deponun göreceği zararlar: Depoda yer alan emtia zarar ve kayıpları, bina veya ekipmanlarda meydana gelebilecek hasarlar ve çalışanlarının ölümü veya yaralanması ile sonuçlanabilecek durumlar yaşanabilir
- Dolaylı olumsuz etkiler: Büyük bir deprem yaşanması şehirlerin etrafını çevreleyen lojistik depolardan ürün çıkışını etkileyecektir, hatta durma noktasına getirecektir. Bu durum, doğal afetten etkilenen büyük kitlelerin ihtiyaçlarının şehrin içine ulaştırılamaması anlamına gelmektedir.
Dolayısıyla tüm depo yöneticilerinin sadece kendi personel ve operasyonlarına karşı değil, büyük bir doğal afet sonrasında topluma karşı da büyük sorumlulukları bulunmaktadır. Sektör olarak bu sorumluluğumuzu yerine getirebilmek için tüm eksiklikleri önceden tespit edip, önlem almak son derece önemlidir
Sizce depolarımız da depreme karşı gerekli tedbirler alınıyor mu? Depolarımız olası büyük bir depreme hazır mı?