2019 Yılı Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Ödülleri Sahiplerini Buldu…

Bu yıl 13.sü düzenlenen Buyer Network B2B Konferanslar Serisi, 20 Kasım 2019’da gerçekleşen Satınalma ve Tedarik Zinciri ve Yönetimi Konferansı ile devam etti.

Konferansta Türkiye’nin tüm bölgelerinden lider şirketlerin girişimciler, üst düzey yöneticiler, satınalma, lojistik ve tedarik zinciri bölüm çalışanları bir araya geldi.

Toplam 4 oturumda gerçekleşen konferansta 13 sektör yöneticisi bilgi ve deneyimlerini paylaştı. B2B firma görüşmeleri ile alıcı-satıcı iş birlikleri için fırsatlar yaratıldı.

Genç Satınalma Yöneticisi Ödülü
 2019

  • Yelda ÖZBELLİ

Genç Tedarik Zinciri Yöneticisi Ödülü 2019

  • Gökhan SUNAR

Yenilikçi Satınalma Ödülü
 2019

  • TÜRK TRAKTÖR

Dijital Dönüşüm Ödülü
 2019

  • ÇİMSA ÇİMENTO

Tedarik Zinciri Yönetimi Ödülü
 2019

  • TURKCELL

Satınalma Meslek Onur Ödülü 2019

  • Murat AKSOY

MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLLERİ 2019

GENÇ TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİCİLERİ MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLÜ 2019

  • Burak KÜÇÜKARSLAN

 

  • Onur UZUN

 

  • Saadet ÇİVAŞ
  • Florina BALLUKU

GENÇ SATINALMA YÖNETİCİLERİ MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLÜ 2019

  • Okan HORUZ

 

  • Büşra CANDAR

SEKTÖREL MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLLERİ 2019

  • Halil İbrahim GÜL (TEMESİST ŞİRKETLER GRUBU Y.K. BAŞKANI)

 

  • Dr. Salim ÇAM (PROGROUP Y.K. BAŞKANI)

Turquality Denetimlerinde Satınalma Fonksiyonunun Yeri

2006 yılından beri Türk markalarının gelişim için önemli katkıları olan TURQUALITY® programının bakanlık web sitesinden tanımını şu şekilde verelim:  “Uluslararası markalaşma potansiyeli olan Türk firmalarının, üretimlerinden pazarlamalarına, satışlarından satış sonrası hizmetlerine kadar bütün süreçleri kapsayacak şekilde yönetsel bilgi birikimi, kurumsallaşma ve gelişimlerini sağlayarak uluslararası pazarlarda kendi markalarıyla küresel bir oyuncu olabilmeleri ve söz konusu markalar aracılığıyla olumlu Türk malı imajının oluşturulması ve yerleştirilmesi amacıyla oluşturulmuş T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından yönetilen bir marka destek programıdır.”

Bu geniş kapsamlı devlet destek programına bu güne kadar 200 üzerinde Türk markası ilgili dış denetimler sonrası girmeye hak kazanmıştır. Lojistik, turizm ve sağlık gibi hizmet sektörlerindeki firmaların da programa girmesinin önündeki engeller 2017 yılında kaldırıldığından 2023 yılında Turquality veya onun alt sistemi olan Marka Programına giren Türk Markalarının sayısının 400’e yaklaşacağını şahsi kanaatime göre ön görmek yanlış olmayacaktır.

Bu programa girebilmek için pek çok orta ve büyük ölçekli firma yöneticileri hazırlık yaparken Tedarik Zinciri konu başlığı altında denetim kapsamında irdelenecek ‘satın alma’ fonksiyonun nasıl bir olgunluk seviyesinde olması ve/veya programa kabul aldıktan sonra nasıl bir yapıya bürünmesi gerektiği soruları kafalarında yer tutuyor olabilir.

Turquality’e başvuru sonrası firmaya gelecek denetçilerin genel olarak iki konuyu öncelikle düşüneceklerdir:

  1. Genel olarak tüm süreçlerin Organizasyonel mükemmellik düzeyi (veya en iyi uygulamalara göre olgunluk düzeyi)
  2. Yüksek markalaşma potansiyeli (yani teşvik verilmesi durumunda markanın uluslararası piyasalarda bilinirliği ve akabinde ihracat veya Türk markası algısına yapacağı katkı)

Bu makalede ikinci konu yerine ilk konunun satın alma departmanı özelinde üzerinde duracağız. Bunun için üç seviyede (Temel, İyi ve İleri) satın alma departmanı ne tür özellikleri kendi bünyesinde barındırmalı bunları listelemeye çalışacağım.

Aslında bu seviye olgunluk düzeyleri sadece Turquality için değil herhangi bir iyi uygulamalar karşılaştırması için de kullanılabilir ve kesinlikle kapsama dahil olabilecek tüm alanları içermeyecektir. Fakat bu liste genel olarak Turquality’e hazırlık yapmayı planlayan satın alma departmanları için bir genel yol gösterme açısından faydalı olabilir.

Temel Özellikler- Seviye 1

  1. Satınalma Fonksiyonunun Yönetim tarafından Stratejik Olarak Görülmesi ve Satınalma Fonksiyon Liderinin üst yönetimle direkt çalışabilmesi /söz sahibi olması
  2. Satınalma Fonksiyonunun Hem Direkt Hem İndirekt Malzemelerin Tedariğindeki Görevi
  3. Satınalma Süreçlerinin Standardizasyonu, ve Temel ERP sistemi üzerinden takibi
  4. Onaylı Tedarikçi Listesi ve Düzenli Tedarikçi Performans Ölçümü

İyi Seviye Özellikler (Temel Özelliklere Ek Olarak) – Seviye 2

  1. Tedarikçilerle İşbirliği Seviyesinin belirli olgunlukta olması (örn: ortak planlama, sistemlerin entegrasyonu ile üretim ve stok takip edilebilirliği, konsinye envanter yönetimi vb.)
  2. Planlama, Kalite, üretim ve Satın Alma Birimlerinin Satış Fonksiyonu ile Tedarik Zinciri Mantığı ile Entegre Çalışabilmesi
  3. E-Satınalma sistemleri ile Tedarikçilerle olan Sistem Entegrasyonları
  4. Görevler ayrılığı prensibine göre satın alma siparişi veren, ürünleri teslim alan ve muhasebe kaydı ve ödemeyi yapan fonksiyonların net olarak farklı kişilerce yapılması

İleri Seviye Özellikler (Temel ve İyi Seviye Özelliklere Ek Olarak) – Seviye 3

  1. Satın Alma Fonksiyonunda Dijital Dönüşümle Katma Değer Yaratan uygulamaların varlığı – olası örnekler:
    • Büyük Veri Analitiği ile her türlü satın almayı optimize etme hedefli çalışmalar
    • E-İhale, e-Katalog vb. satın alma platformlarının kullanımı
    • Nesnelerin İnterneti uygulamaları ile dinamik satın alma
    • Tam zamanında üretime (JIT) geçiş için tedarikçi ağının stratejik ve lojistik açıdan geliştirilmesi
    • 3-D yazıcı sistemlerinin üretime uygulanması için satın alma fonksiyonunun araştırmaları
    • İleri MRP fonksiyonunu işletebilmek için Satış ve Planlama Entegrasyonuna Satın alma fonksiyonunun dahil olması (S&OP)
    • Ortak satın alma imkanları ve lojistik maliyetlerini optimize eden ileri simülasyon programlarının kullanımı
  2. Riskin erken teşhisi için tedarikçilerin dijital platformlarda proaktif olarak risk değerlendirilmelerinin yapılması
  3. Satın Alma Fonksiyonunun Dış Hizmet Kullanımı İle Desteklenmesi

Elbette bakanlıkça atanan denetçilerin hangi yaklaşım ve detayda denetim yapacaklarını kesin olarak tahmin etmek mümkün değil. Fakat 2018 sonrası yapılan Turquality denetimlerinde belirli başlı dokümanların varlığı ile alınan puanlama sisteminden daha çok artık denetçinin tecrübe ve inisiyatifine göre seviye tespitinin yapıldığını söyleyebiliriz.

Yukarıdaki liste daha çok bir ‘hatırlatma’ ve Turquality denetimi esnasında satın alma departmanına sorulması muhtemel konuları listelemek amaçlıydı. Elbette denetimden denetime farklılıklar olabilir ve denetçiler Tedarik Zinciri Yönetimi’nin ek (üretim, planlama, lojistik vs.) alanları ve Turquality denetimlerinde kapsamda olan diğer 9 ayrı alanda da genel olgunluğuna bakarak bakanlığa denetim raporlarını hazırlayacaklardır.

Bu üç seviyeden en az ikinci seviyede olabilmek programa girebilmek için önemli bir göstergedir diyebiliriz. Sadece patron inisiyatifinde ve topluca satın alma yapıp diğer malzemeleri de bir şekilde hallediyoruz türünden bir yaklaşım Turquality ’e girmek için yeterli olamayabilecektir.

 

 

Liderlik Kadının Doğasında Var

Dünya üzerinde kadın ve erkek sayısı hemen hemen eşitken, çalışma hayatında erkekler kadınlardan daha çok yer almaktadır. Özellikle yönetim kademelerinde kadın sayısı belirgin bir şekilde azınlıktadır. Lider denince nedense akla erkek gelmektedir. Hatta kadın liderlere erkek vasıfları veya lakapları takılmaktadır. Örneğin “Demir Leydi” denince herkes kimden bahsettiğimizi anlar. Evde bir eş, bir anne iken beklenen naiflik, şefkat duyguları ve davranışları neden yönetici olunca demire dönüşmek zorunda. Oysa kadın yöneticiler tutkularını, işe olan sadakatlerini, yapıcı tutumlarını dişil duygularından almaktadırlar. Geçmiş sayılardaki yazılarımızda değinmiştik, liderlik güç gerektiren bir olgu değildir, etkileme sanatıdır. Ekibini vizyonunainandırır, kurumun amacı doğrultusunda tutku ile harekete geçirir, hedefe ulaştırır. Bu tanım ceza içermez, güçte içermez, etkileme, iletişim, etkin dinleme, sorun çözme, motivasyoniçerir. Bunlar ise sadece erkeklere veya kadınlara  özgüdavranışlar değildir. İnsana özgüdür. Hatta biraz iddialı olacak belki ama zaten evde eşini, çocuklarını, akrabalarını idare etmekte ustalaşmış, sevgi, şefkat ve merhamet konusunda erkeklerden bir tık ilerde olan, uzlaşma konusunda gerçekten uzman kadınlarda daha yüksek görünen duygu ve becerilerdir denilebilir.

Yirminci yüzyılın başlarında yaşanan endüstri devriminin de etkileri ile liderlik komuta ve kontrol çerçevesinde şekillenmiştir. Ödül ve ceza yönetimin ana unsurları olarak görülmüş, emir komuta zinciri, çok belirgin hiyerarşik düzen, güç liderliğin unsurları sayılmıştır. Oysa değişen koşullar liderlik tarzında da değişimi gerektirmiştir. Önceleri söyleneni yapan, sormayan, sorgulamayan çalışan rağbet görürken artık, görev tanımının dışında yenilikçi, fikir üreten, yaratıcı çalışanlar talep görmektedir. Bu da ekibi ile iş birliği içinde, onların inandığı, takip ettiği, güçle değil anlam duygusuyla yöneten liderlerin etkili olmasına neden olmuş, iletişimin, güven duygusunun ön plana çıkmasını sağlamıştır. Y kuşağının  iş hayatına dahil olması, Z kuşağının çok yakın bir zamanda iş hayatında yerini alacak olması, bu kuşakların çok daha esnek çalışma şartlarını talep ediyor olması, yine bu kuşakların yönetilmesinde anlam duygusunun fazlaca önem arzetmesi, değişen liderlik anlayışı kadınlara pozitif yönde katkı sağlayacak, kadınları liderlik basamaklarında daha fazla görüyor olacağımızı işaret etmektedir.

Kadınlara ve erkeklere özgü, daha baskın görülen duyguları ele alarak, hangilerinin liderlik özellikleri ile daha fazla örtüştüğüne bakalım. Erkeklere özgü sıfatlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz; Dirençli, bağımsızlığı tercih etmek, baskın, güçlü, analitik, mantıklı, saldırgan, kariyer odaklı, bencil, objektif, çabuk karar veren, fazlaca işle ilgili konuşmak ve reklamını yapmak, sorunları paylaşmamak, daha kolay risk almak, gelecekteki fırsatlara daha kolay görebilmek, insan ilişkileri daha yüzeysel, stratejik. Pek çok sıfat ve davranış ekleyebiliriz.

Kadınlara özgü sıfatları sıralayacak olursak; Anlayışlı, samimi, sonuç odaklı, tutkulu, sosyal, sorunlarını paylaşan, iyi bir dinleyici, daha detaycı, iyi bir ekip oyuncusu, işbirlikçi, bağlılık duygusu ve sadakati yüksek, empatik, yardım talep edebilen ve yardımsever, yaratıcı, uyumlu, kibar, paylaşımcı, hayal gücü daha kuvvetli, iletişim odaklı, duygularını daha rahat ifade edebilme gibi.

Erkeklerin analitik, objektif, mantıklı, kolay risk alabilme gibi özellikler liderlik için çok önemli olmakla birlikte, kadınlara özgü sıfatların liderlik için çok daha fazla gerekli olduğu aşikardır. İletişime açık, işbirlikçi, paylaşımcı, çalışanlarının duygularını daha fazla önemsemek gibi. Erkeklere özgü özelliklerden daha fazla liderlik özelliği taşıdıklarını görmekteyiz.

Peki neden çok az kadın yönetim kademelerinde. Çünkü oyun kurucular erkek. Bir kadın yönetici olarak “kadın çalışanların fazla olduğu ekiple çalışmak istemiyorum” dersem nedenini merak edeceksiniz. Toplumumuz kadınlarımıza o kadar çok görev vermiş ki, çocuğun okulu ile ilgilenmek, doktora götürmek, bakıcıyı ayarlamak, yemek yapmak, çocuk bakımını üstlenmek, erkekten önce evde olmak gibi sayamadığım pek çok görev kadınlarımıza yapışmış sanki. Tabi bu kısır bir döngü, çünkü yine biz kadınlar erkekleri bu kadar bencil yetiştiriyoruz. Bu ironik tespit sadece erkek okuyucuların kadınlarla görev paylaşımında daha fedakar olmalarına katkı sağlayabilmek adına farkındalık oluşturmak içindi.

Yine erkeklerin oyun kurucusu olduğu iş hayatında ve liderlik yarışında karşılaştığımız ve aşmamız gereken sorunlardan bazılarını anlatmak istiyorum. Toplantıdaki bir kaç kadından biri iseniz, gündemin birinci maddesi olarak dönen futbol muhabbetini dinlemek durumundasınız, bazen fütursuzca anlatılan fıkralara, yapılan şakalara yüzünüz kızararak değil de hafifçe gülümseyerek tepki vermeniz gerekiyor. Özellikle Anadolu’da ve küçük yerlerde çalışıyorsanız pek çok iletişim ortamından uzakta kalmak durumundasınız, kahve, futbol turnuvası, cenaze gibi. Ve o erkek dayanışmasının, oluşturulan grubun içine kolay kolay giremiyorsunuz. Mükemmeliyetçi ve problem çözme odaklı yetiştirildiğimiz için biz kadınlar hep birşeylerin eksik kaldığı kanısındayız, evde iş için, işte ev için endişeleniriz.

Kadınların kendine özgü vasıfları liderliğe bu kadar yatkın iken neden yönetim kademelerinde yeterince yer alamıyoruz. Belki biraz pozitif ayrımcılık yapılabilir, böylelikle şirketlerde, kurumlarda, partilerde ve benzer pek çok alanda daha sadık, daha tutkulu, anlam duygusu yüksek liderler olacak. Biz kadınların ihtiyacımız olan, çocukluğumuzdan beri yetiştirilme şeklimizden kaynaklı, genetiğimize işlemiş, herşeye yetişme, herkese yaranma, doğrudan değilde ima ile ifade etme gibi huylarımızdan vazgeçmek. Öfkemizi içimize hapsetmeden, yeri geldiğinde kriz çıkarmadan, öfkemizi de ifade etmek, olmuyorsa bırakıp, yeniden başlamak, ima yerine herşeyi doğrudan söylemek, görevi delege etmeyi öğrenmek.

Güç, direnç, saldırganlık, bağımsız hareket artık kabul gören lider özellikleri değildir. İş hayatının ihtiyacı olan, samimi olarak ekibi yönlendiren, duygularını açık ve dürüst olarak ortaya koyan, paylaşımcı, işbirlikçi, tutkulu, sabırlı liderler. Bu özelliklere sahip çalışanların büyük kısmı kadınlardır. Toplumumuzun kadına biçtiği cinsiyet rolü nedeni ile hep çekingen davranan kadınların cesaretlendirilmesi gerekiyor. Kadın liderliğindeki şirketlerin parladığı günümüzde yeter ki yine çoğunluğu erkeklerden oluşan seçici kurullar ve  jürilerden beklenen kadın çalışanlara daha eşitlikçi, adil ve etik yaklaşsınlar.

Neuro Marketing Bilimi

Dünya toplumları, zaman içinde çeşitli evrimler geçirmiştir.

• Ailemizin en büyük fertleri tarafından bilinen adı ile, Algı Yönetimi

• Günümüzdeki modern anlamı ile,
Neuro Marketing Bilimi adını almıştır.

Neuro Marketing Bilimi, 2000’ li yıllarda gelişerek dünya toplumlarını etkilemiştir.

Global şirketler, çok fazla kar elde etme amacı ile, ürettikleri ürünlere olması gerekenden daha fazla talep yaratmak için, AR-GE firmaları ile çalışmalar yapmaya başlamışlardır.

Temel hedef, müşteri ve tüketici gruplarını etkilemek ve zaman kaybı yaşamadan ürünlerinin satışını gerçekleştirmektir.

Beynimiz üç kademeden oluşur;

• Dış Beyin,
• Orta Beyin,
• Alt Beyin.

Eski Beyin, Alt Beyin veya Sürüngen Beyin,

Hayatımızdaki bütün kararlarımızı Eski beynimiz sayesinde vermekteyiz.
Eski beyin; insanoğlunun dünyaya gelmesinden bu yana, bütün canlılarda evrimleşme yaşanırken, sadece insanların alt beyninin evrimleşmemesi sonucu bu adı almıştır.

Eski beynimiz;

• İlkeldir,
• Ben merkezcidir,
• Hayatta kalmaya programlıdır,
• Duygusaldır,

Şirketler, ürettikleri ürünleri toplum yararına sunarken, insanların duygularına hitap ederek, daha fazla satın alma davranışı göstereceklerini biliyorlar.

2000’ li yıllardan itibaren, üretim sektörü,

• Nitelikli üretim modellerini benimseyip,
• Kişiye özel üretim yapmaya başlamışlardır.

2019 yılında,

• Renklerde değişim yaşanmış,
• Paketleme sektörü gelişmiş,
• Neurocode Bilimi oluşmuştur,

beraberinde, 2019 öncesi ve sonrası olarak bilimsel gelişmeler hızla çeşitlenmiştir.

Neuro Marketing Bilimi,

• Perakende Sektörünü,
• E-ticaret Sektörünü,
• Marka Yönetimi,
• Sinema Sektörünü,
• Yeni Start-Up modellerinin çeşitlenmesine,
• Web dizaynlarının gelişmesine,
• Müşteri ve Tüketici gruplarının ikna sürecine,
• Fark yaratan teknolojileri geliştirmesine,

bir çok farklı sektörün, gelişmesinde zemin hazırlamıştır.

Bütün ana başlıklar, kendi içlerinde çeşitli hedef kitlelerine sahiptir.

Ticari işletmeler için ana hedef noktası,

• Müşteri gruplarının ilgisini nasıl çekerim,
• Ürünlerime olan talebi daha fazla nasıl arttırabilirim.

Müşteri ve Tüketici gruplarının ikna edilmesini sağlamak için Neuro Marketing stratejileri geliştirilmiştir.

Yakın bir zamanda, özellikle;

• Yapay Zeka,
• Hologram,
• Arttırılmış Sanal Gerçeklik,

konu başlıkları ile, satış arttırıcı stratejileri temel ana hedef olarak konuşacağız.

Neuro Marketing Bilimi başta olmak üzere, AR-GE departmanları tarafından deneyler yapılmakta ve bu bilim hakkında beyin fırtınaları yapılacaktır.

Yükselen trend yönetici merkezli eğitimler ve kişiye özel butik eğitimler…

Yeni dönemin kurumsal eğitim gündeminde teke tek kişiye özel butik eğitimler var.
20 kişiden fazla katılımcının yer aldığı eğitimler artık gerilerde kaldı.
Sektörde daha fazla yönetici eğitimleri ve bire bir eğitimleri daha fazla gözlemliyoruz. İşletmeler kilit öneme sahip yönetici ve yönetici adaylarının özel eğitimler almasını tercih ediyor.

Yönetici Merkezli Eğitimler

Yönetici merkezli eğitimlerin en önemli avantajı zamanı iyi yönetmek. Sektör sorunlarının ele alınması ve firmaya/yöneticiye özel olması. Soru-cevap imkanlarının hızlı gerçekleştirilmesi ve yüz yüze danışmanlık alınması. Özgünlük taşıyan eğitimlerin bir diğer avantajı ise kuşkusuz maliyetlerin uygunluğu. Çok sayıda yöneticinin firmadan ayrılması ve yüksek tutarda bedel ödenmesi yerine ihtiyaca uygun bir şekilde nokta atışı yönetici merkezli olması.

21 Kasım 2019 tarihinde BuyerNetwork Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Performans Değerlendirme Eğitimi Openup Office Levent’te gerçekleştirildi. İleri seviye eğitimde rekabet gücü, firma stratejisi ile tedarik zincirlerinin yönetiminde kullanılan performans değerlendirme yöntemleri incelendi. SCOR başta olmak üzere tüm dünyadan belli başlı modeller ele alındı.

Kurumsal eğitim uzmanlığı için BuyerNetwork.net

 

Doğru ERP Satınalma Süreci

Öncelikle yazılımın tam maliyetinin çıkarılabilmesi için şirketin hangi modüllere ihtiyacının tespiti için süreçlerinin yazılı olması, ERP yazılımından ve implementasyonu yapacak ekipten beklentilerin net ortaya konması gerekir. Adam saat yöntemiyle çalışan bu yazılım firmalarının maliyet hesaplamaları bu ihtiyacın ortaya konmasından sonra netleşecek ve daha işin başında maliyetler belli olacaktır. Daha sonra değişmeyecektir. Süreçlerin ortaya konması pas geçilirse, firmanın içeride harcayacağı zaman artacak, maliyetler gün gün şişecektir. İkinci önemli husus kullanıcı sayıların belirlenmesi ve lisans ücretlerinin planlanması sürpriz maliyetleri ortadan kaldıracaktır.

Ayrıca, ERP yazılımında tedarikçi firma kaç uygulama gerçekleştirmiş ?

Firmaların çalıştırdığı uzman kadro kaç uygulamada yer almış ?

O firmada kaç sene geçirmiş turnover oranı yüksek mi ?

Ucuz olsun diye genç ama deneyimsiz mühendislerimi çalıştırıyorlar ?

Tedarikçi firma global bir oyuncu mu yoksa yerel bir oyuncu mu ?

Global firmaların programları yaygın ve istikrarlı ancak, satış sonrası maliyetli ve pazarlık yapmak zordur.

Yerel firmalar ismini piyasada duyurabilmek için pazarlık aşamasında satış sonrası teknik servisini daha ucuz tutarlar. Ayrıca, pazarlığa açıklardır. Ayrıca yerel oldukları için o ülkenin şartlarına göre yazılım geliştirebilirler.

Ancak yerel firmalarda mutlaka bitmiş projeler göz önüne alınmalıdır.

ERP satınalma sürecinde mutlaka farklı firmalarla görüşüp deneyimleri alınmalıdır. Örneğin, ben Axapta ile ilgili Brillant firması IT müdürü ile görüşmüştüm, yaşadıkları sıkıntıları ve yararlarını anlatmışlardı.

Satınalma yaparken aracı firmalar, danışman firmaların kaç senedir piyasada olduğu güvenirliliği araştırılmalıdır.

Bu yorumlarımdan sonra, ERP projesinin başlangıcında dikkat edilmesi hususları, yaşadıklarımı, tecrübelerimi ve aldığım bilgileri aşağıda maddeler halinde özetlemek isterim.

ERP PROJESİNİN BAŞLANGICINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

1) ERP Projesine yatırım yapmak için, öncelikle şirketlerin başındaki tüm yöneticilerin kurumsallaşma vizyonuna sahip olmaları gerekmektedir. İlk yapılacak çalışma şirket içi toplantılarla bu vizyonun oluşmasını sağlamaktır. Burada şirket vizyonuna hizmet edecek ihtiyaçların belirlenmesi son derece önemlidir.

2) Kurumsallaşma sürecine henüz başlamamış firmalar, ERP sistemlerinin sihirli değnek gibi tek başına kurumsallaşmayı gerçekleştirebileceği yanılgısına düşerler, bu yaklaşım firmanın proje sonuçlandırma başarısını düşürmektedir. Öncelikli olarak firmalar ERP projesine başlamadan iş akış ve yönetim süreçlerini gözden geçirerek kurumsallaşma çalışmalarını belli bir seviyeye getirmelidirler.

3) Firmalar çoğunlukla iş süreçlerinin artık içinden çıkılmaz hale geldiğinde, çalışmalar sürdürülemez noktaya ulaştığında ve bazı raporların hazırlanmasının uzun süreler alması durumunda yeni bir yapılanma arayışa giriyorlar. Bu noktada öncelikli olarak süreç iyileştirmesi yapılmalı sonra bir ERP projesine başlanılmalıdır. ERP Projesi işletmenin birimlerinden akan sistem verilerini tek noktada toplar ve bunları hızlı bir şekilde işler. Geriye ve ileri dönük saptamalar yapma imkanı doğurur. Kağıt üzerinde çalışmayan sistemleri teknolojik olarakta çalıştırmak mümkün değildir. İş akışları planlanmamış belirli bir sistem üzerinden çalışmayan işletme ERP projesinde başarıya ulaşamaz. Projenin yazılım ayağı sadece işin hamballık yükünü ortadan kaldırmaktadır. İşin kötü tarafı iyi projelendirilmemiş yazılım işletmeye daha fazla hamballıkta yaptırabilir. Unutulmaması gereken hangi büyük görünen yazılım olursa olsun onu çalıştıracak ve sürdürecek olan işletmenin kendi şirket kültürü ve insan kaynağıdır.

4) İş süreçlerini gözden geçirmek ciddi bir iştir. Yaptığımız işleri veya iş yapış tarzlarımızı faklılaştırmak zahmetli süreçtir. İlk önce eski işleyişin fotoğrafı çekilmeli ve bu resim üzerinden imkanlar ölçüsünde müzakereler sonucu ideal olan işleyişe yaklaşılmaya çalışılmalıdır. İşletmenin iş yapış biçimleri değerlendirilirken tepeden inme, masa başı yaklaşımla değil; o işi uzun süredir yapan çalışanların fikirleri alınarak iyileştirme yapılmalıdır. Yazılımızın iş süreçlerine uygunluğu teknik anlamda analiz edilmelidir. Örneğin, çalıştığım firmada sistem iyileştirmesi adına, kalite modülünü aldık, ancak işin başında iyi analiz etmediğimiz için bir çok şeyin eksik olduğunu gördük.

5) ERP Projelerindeki en önemli etken şirket içi organizasyondur. Şirket, organizasyon bütünlüğü içinde çalışamıyorsa projenin sağlıklı işlemesi de düşünülemez. Yetki paylaşımları ve sorumluluklar iş akışını bozmayacak şekilde dağıtılmış olmalıdır.

6) Tüm kurumsal çalışmalarda olduğu gibi ERP proje çözümleri de kurumun bütününe yayılması gereken süreçlerdir ve iş yapma sistemini etkileyen uygulamalardır. Bu nedenle stratejik somut bir çalışma zeminine oturtulmuş, tüm kurumun sahiplendiği ve ölçülebilir gerçekler ışığında yürütülen ERP projelerinin çok daha hızlı, güvenli ve başarılı biçimde hayata geçirilmeleri mümkündür.

7) ERP Projesinde başarının sırrı tüm kaynakların dikkatli kullanılmasına; kalite, maliyet ve zamanın doğru yönetilmesine bağlıdır.

8) ERP projelerinde sorunlar yaşanmasının nedenlerinden biri de projenin planlanmasından hayata geçirilmesine dek süren zaman diliminin sistematik biçimde kurgulanmaması ve gerçekleştirilmemesidir. Çalışmaya başlamadan önce hazırlanacak iş planı tüm süreçlerin yaklaşık bitiş süreleri belirlenmelidir. Karşılıklı olarak, proje sürecindeki adam gün saat vb. km taşları net belirlenmelidir. Firma belirlediği plan ve bütçe içersin de işini bitirecek ve sonuçlandıracak. Yani satıcı firma adam gün saat takvimini verimli, disiplinli ve sonuç odaklı kullanacaktır.

2019 Yılı Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Ödülleri Sahiplerini Buldu.

Bu yıl 13.sü düzenlenen Buyer Network B2B Konferanslar Serisi, 20 Kasım 2019’da gerçekleşen Satınalma ve Tedarik Zinciri ve Yönetimi Konferansı ile devam etti.

Konferansta Türkiye’nin tüm bölgelerinden lider şirketlerin girişimciler, üst düzey yöneticiler, satınalma, lojistik ve tedarik zinciri bölüm çalışanları bir araya geldi.

Toplam 4 oturumda gerçekleşen konferansta 13 sektör yöneticisi bilgi ve deneyimlerini paylaştı. B2B firma görüşmeleri ile alıcı-satıcı iş birlikleri için fırsatlar yaratıldı.

Konferansın açılışında BuyerNetwork.net B2B Ticaret Platformu kurucusu Prof. Dr. Murat Erdal platformun bugün geldiği noktayı kısaca şu şekilde anlattı:

8.000 firma ve yöneticisi ile Buyer Network güçlü bir aile oldu. Amacımız bu sayıyı kısa sürede 80.000’lere ulaştırmak… Bunun için var gücümüzle çalışıyoruz. Zamanına değer verenler için Buyer Network Kartı çıkardık.

Firma işbirliklerine başladık.

Platform üyelerine avantajlar sunmak (indirim, kampanya vs.) ve pazaryerinde yer almak için: www.buyernetwork.net/b2b

Kart sahibi olmak ve avantajlardan yararlanmak isteyenler platform üzerinden kolaylıkla başvurularını yapabilirler.

Karta başvuru yapmak için: www.buyernetwork.net/basvuru

Buyer Network B2B Konferanslar Serisi #13

Buyer Network Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi
Konferansı ve Ödül Töreni 2019

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlikte, alanında mesleki başarılara imza atan firma ve yöneticilerine ödülleri takdim edildi.

Ödül kategorileri, kazanan firma ve yönetici isimleri şu şekildedir:

Genç Satınalma Yöneticisi Ödülü
 2019

  • Yelda ÖZBELLİ

Genç Tedarik Zinciri Yöneticisi Ödülü 2019

  • Gökhan SUNAR

Yenilikçi Satınalma Ödülü
 2019

  • TÜRK TRAKTÖR

Dijital Dönüşüm Ödülü
 2019

  • ÇİMSA ÇİMENTO

Tedarik Zinciri Yönetimi Ödülü
 2019

  • TURKCELL

Satınalma Meslek Onur Ödülü 2019

  • Murat AKSOY

MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLLERİ 2019

GENÇ TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİCİLERİ MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLÜ 2019

  • Burak KÜÇÜKARSLAN
  • Onur UZUN
  • Saadet ÇİVAŞ
  • Florina BALLUKU

GENÇ SATINALMA YÖNETİCİLERİ MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLÜ 2019

  • Okan HORUZ
  • Büşra CANDAR

SEKTÖREL MESLEKİ BAŞARI ÖDÜLLERİ 2019

  • HALİL İBRAHİM GÜL (TEMESİST ŞİRKETLER GRUBU Y.K. BAŞKANI)
  • SALİM ÇAM (PROGROUP Y.K. BAŞKANI)

Dış Ticaret İşlemlerinde Bankaların Önemi ve Üstlendikleri Misyon

Farklı ülkelerde bulunan gerek ithalatçı, gerekse ihracatçılar bankalar olmasaydı nasıl ticaret yapardı acaba? Malını satmak isteyen ihracatçı konumundaki gerçek veya tüzel kişiler mallarını ithalatçıya teslim ederken dahi sıkıntı yaşarlardı ola ki bankalar devrede olmasaydı. İhracatçı malları ile birlikte ithalatçının bulunduğu yere gelir, malını teslim etmesi gerek ama nasıl teslim edecek? Malını teslim ettiğinde malın parasını nasıl alacak? Malın parasını alsa dahi bu parayı kendi ülkesine nasıl getirecek? Parayı beraberinde kendi ülkesine götürmek isteyen ihracatçıyı nasıl bir riskin beklediğini düşünmek dahi istemiyorum. İhracatçının hem parası, hem de hayatı risk içinde değil midir sizce? Çok bilinmeyenli denklem adeta…

Farklı bir kurgulama yapalım; İhracatçı satacağı malı ithalatçıya verir, karşılığında farklı bir ürün alır. Mal takası (Barter) olur. Her zaman mal takasının olamayacağı durumlarda mal karşılığı para devreye girdiğinde riski de beraberinde getirecektir.

Malın para ile değiş tokuş edildiği hallerde ihracatçı parayı teslim aldığında şu risklerle karşılaşacaktır;

  • Paranın taşıma riski,
  • Paranın değerini koruma veya değer yitirme riski,
  • Paranın sahte olma riski,
  • Paranın çalınma riski
  • İhracatçının hayati riski

Tüm bu olasılıkları bir dış ticaret işleminde “bankalar olmasaydı ne olurdu?” diye sorduktan sonra yazdım.  Altını kalın çizgilerle çizmek gerekirse bir dış ticaret işleminde bankalar olmazsa, maalesef dış ticaretin olabileceğinden pek söz edilemez. Bir dış ticaret işleminde ithalatçı ve ihracatçının birbirlerine güvenmeme sorunu, bir bankanın aracılık etmesiyle ile çözümlenir. Dış ticaretin tarafları birbirlerine her zaman güvenmek zorunda olmasalar da tedbirli davranmalarını gerektirecek pek çok neden vardır. İthalatçı, ihracatçısına güvense, direk olarak mal bedelini ihracatçının avucuna sayar ve ihracatçının malını teslim etmesini bekler. Ya da ihracatçı güvene dayalı olarak malını ithalatçıya gönderir, ithalatçı malı alır, satar, sonrasında ihracatçıya mal bedelini öder. İşte bunlar tıpkı masallarda olduğu gibi saf güvene dayalı ilişkiler olsa da dış ticaretin gerçeği böyle söylemiyor. İthalatçı veya ihracatçıların neden para batırdıklarına dair hikâyelerini dinlediğinizde özetle taraflar bankaları kullanmadan birbirlerine ya para ödemişler, ya da mallarını teslim etmişler. Sonuçta ya para, ya da mallar buharlaşmıştır.

Tacirlerin dış ticaret yapabilmeleri için bir bankanın varlığı tartışmasız var olmalıdır. İthalatçı ve ihracatçı birbirlerine tam olarak güvenmeseler de, bankalar taraflara gereken güveni verir.

Bankaların taraflara gereken güveni verirken; İhracatçının mal bedelini alabilmesi için ihracatına aracılık eder, gerekirse mal belinin tahsiline ilişkin garantör olur.

Bankaların garantör oldukları konulardan bir kaçı;

  • Gayrikabilirücu teyidli akreditifler (irrevocable confirmed letter of credits),
  • Vadeli işlemlerde ithalatçının kabul edeceği poliçeye aval (availization of the draft) vererek garantör olur
  • Stand By Letter of Credits (ihtiyat akreditifi),
  • Taraflara güven vermek için garanti mektubu (L/G Letter of Guarantee) tanzim eder ithalatçı ile ihracatçı arasındaki güvensizlik ve tereddütleri ortadan kaldırır,
  • İthalatçı ve ihracatçıya talep etmeleri halinde döviz kurlarındaki oynaklıktan (volatilite) olumsuz etkilenmemeleri için kur garantisi verir. İleri tarihli döviz kurunu bugünden garanti eder, dış ticaret tacirleri de beklenmedik olumsuz kur hareketlerinden olumsuz etkilenip bilançolarına zarar yazmazlar.

Her hizmetin karşılığında bir maliyet ve masraf vardır. Bankalar da verdikleri hizmetler karşısında taraflardan belli bir miktar komisyon (faiz dışı gelir) almaları ticaretin bir kuralıdır. Çünkü bankalar olmadan zaten bir dış ticaret işlemi sağlıklı yürütülemeyecekti. Bankalar tacirlere bir hizmet verebilmek için gerek personel, gerek eğitim, gerek sistem, gerekse şube ve muhabir ağları için bir maliyet ödemektedirler.

Dahası; bankalar sektörel analizler yaparak portföyündeki müşterileri piyasanın gelişimi, oynaklığı veya olumsuzluğu konusunda bilgi sahibi yapar. Ayrıca bankalar bilhassa dış ticaret işlemleri ve finansal konular başta olmak üzere mevzuatsal yönden müşterilerini bilgilendirir. Dış ticaret işleminde ithalatçılar ve ihracatçılar kendi bankalarına her açıdan güvenirler. Bankalarına güvendikleri kadar kendilerine bu kadar güven duymadıklarını söylemek hiç de abartı olmaz. Dış ticaret tacirleri hem kendi ülkemizdeki T.C. Merkez Bankası tarafından çıkartılan mevzuatsal kuralları, tebliğleri ve Uluslar arası Ticaret Odaları’nın (ICC – International Chamber and Commerce) çıkarmış olduğu kuralların ne olduklarını çalıştıkları bankalardan öğrenirler;

Dış Ticaret işlemlerinde kendi TCMB – T.C. Merkez Bankası’nın mevzuat hükümleri kadar Uluslar arası arenalardaki olması gereken; Uluslar arası Ticaret Odaları’nın vesaik, mal mukabili, kabul kredili işlemlerde tarafların uymaları gereken Uniform Rules for Collections,  Brochure no 522 (URC 522) ve Akreditifler için Uniforms Customs and Practice For Documentary Credits Brochure no 600 (UCP 600) bröşür hükümlerini bırakın bilmelerini, uluslar arası kuralların yazılı olduğu böyle bröşürler olduğunu dahi bilmeyen dış ticaret tacirlerini sıklıkla görmek mümkündür. Böyle broşürden haberi olmayan dış ticaret tacirleri para batırdıkları vakit “eyvah param battı” diye yakınırlar.

Dış ticaret tacirlerinin çok iyi bilmeleri gereken bir şey varsa; bankalarına güven duymaları, bankalar olmadan dış ticaret işlemi olmayacağı, bankalar dış ticaret işlemlerinde yönlendirici rol üstlenir, bankalar adeta tacirlerin asla vazgeçemeyecekleri birer elemanı gibidir, bankalar sizlere bilgi verir, bilgisi olan güçlüdür, bilgisi olanın bileği bükülemez. Siz bankalarla daha güçlüsünüz. Bu yüzden diyorum ki bankalar dış ticaretin ayrılmaz bir parçası olup, bankalar olmaz ise dış ticaretinizin lastiği patlar. Bankaların misyonu sizlere kusursuz hizmet sunmak, sizinle sinerjik olmak olup bankalar asla sizin karşınızda kuruluşlar değildir. Bankalar saygın kuruluşlar olup uluslar arası pazarlarda şahsi itibar ve saygınlığınızın yetersiz kaldığı durumlarda siz ithalatçı ve ihracatçılar, bankaların saygınlığını belli bir komisyon karşılığında kullanıp, mal alımlarınız için akreditif açtırıp, ihale ve süreklilik arz eden işleriniz için yurt dışına garanti gönderip, vadeli olarak alacağınız mallar için borcunuza karşılık imzalayacağınız poliçenize kefil, garantör olarak görmüyor musunuz ?

Bankalarınıza güvenin, onlar sizin destekçiniz, rehberiniz, adeta vazgeçemeyeceğiniz bir elemanınız, danışmanınız gibidir. Bankalar size karşı hata yapamazlar. Hata yapan bedel öder. Bankalar yaptıkları hizmetten, üstlendikleri öylesine nadide misyonlarından dolayı aldıkları masraf, komisyon, faiz dışı gelir kalemlerinin kontrolü kendi denetçileri olan müfettiş ve iç kontrol mensupları tarafından yapılmakla birlikte BDDK tarafından konulan kurallara harfiyen uymak durumundalar.

Satınalmacı Kimdir?

Değerli Satınalma Profesyonelleri ve Yöneticileri,

Satınalma fonksiyonunu yerine getirebilmek için üstün sorumluluk duygusu, daha fazla yetenek ve daha fazla eğitimdir.

Satınalmacılar, yalnızca ekonomi alanında değil aynı zamanda tüm iş çevrelerindeki organizasyon, personel, hukuk, sistemler ve resmi yükümlülüklerdeki değişikliklerin farkındalığı konusunda diken üstünde olmalıdır.

Diğer bütün disiplinlerde olduğu gibi satınalmacılar personelini motive etme, onlarla iletişim kurma ve yönetme konusunda uzman olmak durumundadırlar.

Satınalmacılar ve çalışanları, genişleyen yönetim ve sosyal alandaki rollerinin değerini anlamak zorundadırlar. Satınalmacılar, kendilerini tüm şirketin maliyet etkinliğine ve karlılığına katkıda bulunan organizasyonun bir parçası olarak görmelidirler.

İyi bir satınalmacı nasıl olur?

İki özellik bu durumda çok önemlidir.

Başkalarını daha iyi performans göstermeye motive etme kabiliyeti ve stres altında alternatif çözüm bulma kabiliyeti.

Buna ilave olarak elastikiyet, yani mental açıdan olaylara çabuk vakıf olma ve reaksiyon gösterebilme yeteneği satınalmada önemli bir özelliktir.

Satınalma, şirket çıkarlarına uzun vadede hizmet etmeye ve katkıda bulunmaya kendini adamayı gerektiren zor bir iştir.

Bu zor işin altından kalkacak iyi bir satınalmacının özelliklerini ve en önemli vasıflarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Dışa Açık Kişilik Yapısına Sahip Bir İnsandır

Dinamik bir iş çevresinde periyodik görev değişikliklerinin gerekliliğini kabul eder. İşinin gerektirdiği bilgileri edinmeye sürekli açıktır. Aşırı savunmacı olmamak kaydıyla yapıcı eleştirileri kabul eder. Dışarıdan, gelecek her türlü uyarıma açık, her türlü bilgiye aç ve değerlendirme yapabilen bir insandır.

  • Dinlemeyi Bilen Kişidir, Anlamak ve Öğrenmek İçin Dinleyendir

O kadar fazla ürün almak zorundadır ki, ürünlerin hepsini bilmesi, tanıması ve kararlarını dinlemeden doğru olarak vermesi olanaksızdır. Not tutarak dinlemek faydalı olabilir. Hem konuşulanları unutmamızı hem de başka konuları düşünmemizi engeller. Uygun zamanlarda uygun sorular sormak da faydalı olabilir. Bu yolla hem konudan kopmamış oluruz hem de konuşmacıya ve konuşmasına değer verdiğimizi de göstermiş oluruz. Satınalmacı bu nedenle sabırlıdır ve dinlemekten sıkılmaz. Daha ileri düzeyde dinlemeyi sağlamak için aktif dinleme ve empatik dinleme gibi konularda çalışmak gerekir.

  • Okumayı Araştırmayı Sever ve Okumaya da Araştırmaya da Doymaz

Bu nedenle satınalmacı bilgisine saygı gösterilendir. Unutulmamalıdır ki, okumak hemen öğrenmeyi getirmemektedir. Okumaktan yarar sağlamak biraz merak ve ne okuyacağına karar vermekle başlar. Süreç etkinliğinin devamlı gelişmesi için araştırma yapar. Satınalma sisteminin gelişimi için değer yaratan tekliflerde bulunur.

  • Kültürlü ve Entellektüeldir

Hiçbir konuşması kimseyi taciz etmez. Din, etnik köken, fanatizm gibi konularda söz dalaşı yapmaz. Kültürlü olmak, farklılıkları bilmek ve farklılıklara saygı duymaktır. Farklılıkları kabullenmek hoş görülü bir yaklaşım sağlayacaktır.

Entelektüellik, bilgi olmadan karar vermemek, sorunlara tarafsız yaklaşmak ve doğruyu aramak şeklinde tanımlanabilir. Entelektüellik, bilginin doğrulanmasını gerektirir. Entelektüeller çabuk karar veremezler. Enine boyuna ve sorunun tamamını dikkate alarak düşünmeye gayret ederler. Satınalma konusunda etraflı düşünmek söz konusu olduğundan, satınalmacının entelektüel olması gerekmektedir.

  • Güçlü Yapıdadır

Satınalmacı kendisiyle barışıktır. Bazen fazla mesai yapmayı ve bunu karşılıksız yapmayı da kabul eder. Departmanın iş yükünü paylaşır.

  • Liderdir

Sürekli olarak takip edilen kişidir. Liderler bilgili olmalıdır, liderlerin öngörüleri olmalıdır, liderlerin öngörüleri doğru olmalıdır, liderlik çalışkan olmalıdır. Lider güvenilir olmalıdır. Lider yöneticilerin temel vasıfları ise verdikleri emirlerin ve koydukları kuralların istisnası olmamasıdır. Buna satınalmacı da dahildir.

  • Sebep-Sonuç İlişkilerini Sağlıklı Olarak Kurabilir Örgütleme ve Planlama Özelliğine Sahiptir

Elindekilerin ne olduğunu bilmek bu işin esasını oluşturmaktadır. Örgütleme ve planlama denildiğinde, takım olmuş ekiplerden söz etmek gerekir. Örgütlenme ve planlama başarısının sırrı, hangi elemanın hangi işi yapacağına karar vermekle başlar. Örgütlenme ve planlama doğru elemana doğru işi vermekle başlayan bir süreçtir.

  • Ekonomi Bilgisi Sağlamdır

Ülkemizde yıllarca süren yüksek enflasyon dengelendikten sonra, iş yapmanın dengeleri de değişti. Örneğin; ödememe alışkanlıkları, olabildiğince uzun vade kullanımı, küçük birtakım gereksiz vergi ile ilgili zaman hesapları gibi konular satınalmamızı gereksiz birtakım sıkıntıların içine sokmaya başladı. Oysa, arz-talep dengeleri, fiyat oluşum tabloları, rekabet ve başa baş analizleri, stokta bulundurma maliyetleri, döviz ve kur dengeleri, hammadde ve emtia değerleri, borsa takibi, enflasyon ve işsizlik veriler, satış rakamları gibi tüm dünyanın takip ettiği ekonomik veriler ve değerler, karar vermemizde etkili olan önemli verileri oluşturmaktadır. Bu verilerdeki değişimlerin ne anlama geldiğini satınalmacı kabaca da olsa anlamak durumundadır.

  • İlişkileri Dengeli ve Sağlamdır; Nerede Ne Yapacağını Gayet İyi Bilir

Departmanın prosedürleri ve iş akışı dahilinde hareket eder. İş yükünü ağırlığına bağlı olarak diğer satınalma ekibinin yükünü paylaşır. Tedarikçilerin başarısının kendi bireysel başarısının yansıması olduğunun farkındadır. Şirketin en yüksek çıkarları doğrultusunda toplam maliyet etkinliğini sağlayacak kaynak kullanım kararlarını alır.

  • Etkin Müzakerecidir

Satınalmacı etkin bir müzakerecidir. Yarışmak için değil, hedefe varmak için çalışır.

  • ‘Evet’ Kelimesini Çok Az Kullanır

Satınalmacı ‘EVET’ kelimesini çok az kullanır. Normal konuşmalarda da ‘EVET’ kelimesi her kullanıldığında bunun karşılığında mutlaka bir bedel ödemek gereklidir. ‘EVET’, satınalmacı için kontrata söz vermek, fiyatı kabul etmek, kalite konusunda taviz vermek, uygun olmayan bir teslimat programını kabul etmek gibi ve benzeri birçok sonuç yaratabilir. ‘EVET’ kelimesini az kullanması veya kullanmaması satınalmacının yapısına genel olarak olumsuzluk katmaz.

  • Piyasa Bilgisi En Üst Düzeydedir

Tedarikin en iyi şekilde sağlanacağı dağıtım ve şartname koşullarını bilir. Kendi şirketinin ürün ve hizmetlerinden sürekli olarak haberdardırlar. Tedarikçilerin kapasitelerini ve sınırlarını bilir. Pazar ve teknolojideki gelişmelerle yakından ilgilidir.

  • Güvenilirdir, Bu Nedenle Danışılır

Yöneticisine, departmanına ve şirketine sadıktır. İşinden zevk alır. En yüksek seviyede kişisel etik standartlar sağlar. Hızlı ve dakik çalışır. İş yükünün baş edilemeyecek kadar artmaya başlaması durumunda yöneticisini durumdan haberdar eder. Zira satınalmacı güven vermiyorsa, başarılı olamsı neredeyse olanaksızdır. Aslında, satınalma mesleği, güvene dayalı bir meslektir.

Her Zaman Ulaşılabilen Bir İnsandır ( En Kötü Durumlarda Bile ! )

İyi satınalmacıların GSM telefonlarının 24 saat açık olması olağandır. Telefona çıkmamak, görüşmelerden kaçınmak satınalmacının başvurmayacağı uygulamalardır. Uzun vadeli tedarikçi ilişkisi geliştirir.                                         

  • Son Derece Kibardır

Parayla ilgilenen insanların temel özelliklerinden bir tanesi düzgün ve kibar konuşmaktır. Satınalmacı müzakere ve görüşmelerde seviyenin düşmesini engellemek zorundadır. Kibar olmak, üslup ve davranışın uygun olması, söylenenler ne kadar ağır olursa olsun, satınalmacının muhatap tarafından dinlenmesini ve iyice anlaşılmasını sağlayacaktır.

  • Satınalma Nihayet, Çok İyi Bir İnsandır !

Genellikle iyi satınalma yöneticilerinin, çok iyi, şefkatli, ve merhametli insanlar olduğunu görmekteyiz. İşleri ile sosyal yaşantılarını birbirine karıştırmamaktadırlar. Aslında iyi profesyonellerin, işleri dışında çok özel bir yaşantıları olduğu bilinen bir gerçek ve iyi satınalma yöneticilerinin da çok iyi profesyoneller oldukları başka bir gerçektir.

Şirketler yukarıdaki ip uçlarını uygulayabilecek şekilde satınalma birimlerini stratejik hale getirebilirler ise girdi maliyetlerini düşürüp, daha karlı ve rekabetçi hale gelebilirler.

Satınalma birimlerine eski zihniyet ile dar kapsamlı bakan şirketler ise günü kurtardıkları için sevinirken, gün geçtikçe rekabetçiliklerini kaybederek yok olacaklardır.

Daha rekabetçi şirketler için daha güçlü satınalma ve daha güçlü satınalma yöneticileri görmek dileğiyle…