Lojistik Sanatı

working man and ship,trains ,plane ,freight cargo logistic and import,export transportation

Bildiğiniz gibi en basit tanımıyla, Pazarlama; mevcut veya yeni “ürünler/hizmetler” ortaya koyarak, insanları; bu’na ihtiyaçları olduğuna ikna etmek ve çeşitli ikna teknikleriyle, onları marka elçileri haline getirip, bu ihtiyaca inanmaları’nın devamını sağlamaktır!..

Dikkat ederseniz, ticaret ve sanayi dünyamıza esprili yaklaşımlarla  en alt seviyeden 1970’li yıllarda giren ve bugün için en yüksek noktaya ulaşan “Pazarlama” kavramı’nın önemini, artık tartışmamaktayız.

Pazarlama fonksiyonları arasına da; üretim + reklam + halkla ilişkiler + satış + satış sonrası hizmetler + kurumsal iletişim + müşteri ilişkileri yönetimi ve sınırsız müşteri memnuniyeti kavramlarına ilaveten, kurumsal sosyal sorumluluk + sosyal medya kavramları ile birlikte… 2000’li yıllardan sonra, basit anlamda “Depolama ve Nakliyat”ın yerine, girmeye başlayan “Lojistik”in önemini ise, artık tartışıyoruz.

İş hayatımızda daima karşı karşıya kaldığımız değişen ve gelişen müşteri isteklerinin, en doğru şekilde karşılanabilmesi için; maliyetleri azaltmak, verimliliği arttırmak, hızlı – etkin ve güvenli bir tedarik zinciri oluşturmak, “rekabet ilkeleri” çerçevesinde üretim – depolama ve dağıtım kanallarının gelişimini sağlamak, artık işletmelerimizin sürdürülebilir yaşamında bir işletme sanatı olarak “olmazsa olmaz” hale gelmekte… Hatta “geldi de geçiyor” bile!..

Tedarik zinciri, nakliye, depolama ve dağıtım organizasyonunun günümüzdeki orjinal adı olan Lojistik, 2. Dünya Savaşı süresince ön plana çıkan askeri ve stratejik bir terim olmakla birlikte, genellikle iş dünyasında; paydaşların ve müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, her türlü hammadde, ürün veya hizmetin, ortaya çıktığı başlangıç noktasından başlayarak, tüketilmek üzere bulunduğu son noktaya kadar olan, tedarik zinciri içindeki hareketinin, etkili ve verimli bir biçimde planlanması, üretim noktalarına nakliyesi, hassas bir şekilde stok/depo’lanması, üretim sonrası tekrar satış noktaları’na transferi ve satış süresince kontrol altında tutulması hizmetleriyle, tüm bu hizmetlerin gerektirdiği şekilde “Hava, Deniz ve Karayolu Taşımacılığı” organizasyonudur. (Hatalı ürün değişimi, son kullanma tarihi sonrası iadeler ve imha dahil.)

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, “Lojistik” yukarıda açıklanan anlamıyla, artık ulusal ve uluslararası iş dünyamızın pazarlama fonksiyonları içinde çok özel ve önemli bir yer tutmakta.

 

Aslında “Lojistik” çok detaylı ve çok geniş içeriklere sahip bir konu olduğundan, her iş kolu için belirli standart çerçevelerle olaya bakış açısı, her zaman istenen neticeleri vermeyebilir. Bu nedenle işe başlamadan önce yapılacak iş planında, lojistiğe özel olarak yer ayırmakta çok büyük yarar var, diye düşünüyorum.

Bir bütün olarak ele aldığımızda, Lojistik ve Lojistik Yönetimi’nin;

Yerel ve Bölgesel Konum… Hizmet veya Ürün Akış Tablosu…

Mevcut Durum Fizibilite Çalışmaları… Varsa – İthalat ve İhracat Yol Haritaları… Satınalma Stratejileri ve Alternatif Planlar…

Hedeflerle İlgili Kapasite ve Yatırım Analizleri…

ERP Kurumsal Kaynak Planlaması ve 5 S Uygulama… Malzeme İhtiyaçları ve Tedariği Zamanlama Planları… Organizasyon Şeması + Görev Tanımları + Swot Analizi… Tedarik Zinciri ve Depo Yönetimi (Hammadde ve Üretim)…

Dağıtım Kanalları + Satış Noktaları ve Satış Sonrası Stok Yönetimi… Müşteri İlişkileri Yönetimi + Süreç İyileştirme ve Yeniden Yapılandırma…

Satış Sonrası Hizmetler – Servis ve Bakım Uygulamaları – Müşteri Memnuniyeti…  Lojistik ve Tedarik Zinciri Entegrasyonunda Yazılım ve Sürdürülebilir Bilişim Sistemleri…

ISO Toplam Kalite ve Risk Yönetimi Standartları ile Kurumsal Sosyal Sorumluluk Prensipleri… Lojistik Bütçesi – Stok ve Ulaşım Maliyetleri – Satış Fiyatı ve Maliyet Analizleri – Etik Rekabet…

gibi fonksiyonları… içerdiğini görmekteyiz!..

Ama daha önce de belirttiğim gibi, konuyu; işinize özel olarak, çok iyi düşünmek ve de planlamak gerekiyor.

Burada önemli olan yapılan her türlü yatırım + üretim ve tanıtım çalışmaları sonrasında, ürün veya hizmeti, satış noktalarında müşteriyle buluşturmak ve bu buluşma neticesinde satışınızı gerçekleştirmektir.

Sizlerinde çok iyi bildiği gibi, artık günümüzde sadece satışı gerçekleştirip parayı almakla da iş bitmiyor. Pazarlama.01 + Pazarlama.02 + Pazarlama.03 evrelerinden sonra, “Tüketici”nin kral olduğu Pazarlama.04 çağını yaşamaktayız ve bu çağ’lar tarihteki çağ’lar gibi uzun süreli değil.

Bu nedenle; doğru yerde, doğru ürünle, doğru zamanda, doğru miktarda ve doğru yaklaşımla bulunmak adına, enteresan bir sanat dalı olarak lojistiğin önemi bir kez daha öne çıkıyor.

Yazar: Ali Rıza Değer

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Ocak 2015 sayısında bulabilirsiniz.!

 

 

Oda Yakmak

Günümüzün öldüren rekabetçi ortamı, artık her şeyin içeriğini sorgulama, ölçme ve özüne inmemizi gerektirmektedir. O nedenle, şirketimizin kısa, orta ve uzun vadeli stratejilerine paralel olarak, satınalmada planlı hedefler koymak, başarı anahtarı ve performansımızı artırıcı en önemli aksiyon olarak kabul ediyoruz…

Günümüzden 40-50 yıl öncesine kadar Ağın ve çevresindeki köylerde (Elazığ), varlıklı, hali vakti yerinde olan ailelerin evlerinde müsait büyük bir oda ayrılıp bu oda uzun kış gecelerinde mahalledeki ve köydeki erkeklerin bir araya gelmesi için açılırdı. Buna “oda açmak” ya da “oda yakmak” denirdi. Bu odalara oturmaya gelenler, beyaz toprak sıvalı duvarları, tavanı döşemelerle (ağaç) veya tahtayla kaplı, tabanına döşenmiş kalın minderler ve duvarların üç tarafına birden dizilmiş yastıklara yaslanarak, sohbet eder, günlük işlerini konuşurlardı.

Sanırım, -günlük de olsa- Ağın ve çevresinde “oda açmak”la işlerin raporlanması sağlanıyordu J

Uzun iş süreçlerinde -isteyelim ya da istemeyelim- farklı kullanıcılar tarafından, farklı zamanlarda çok miktarda veri oluşur.  Bir çeşit geribildirim olarak nitelendirebileceğimiz bu söz konusu sonuç birikiminin, gerekli zamanlarda sistematik bir şekilde özetlenip, ilgili kişilerle paylaşılması gerekir. Kısaca, rapor verilir.

Tüm şirketlerde raporlama, kurumsal verimliliğin artması anlamına gelir. Biz satınalma yöneticilerinin gelişimi için, süreçlerimizde neyi, neden ve nasıl yaptığımızı sorgulamamız, buna bağlı olarak da analizler yapmaktan sorumluyuzdur.

Satınalmadan beklenen başarıyı gerçekleştirmenin en iyi yolu raporlamadan geçer. Yolun sonu ise, faaliyet gösterdiğimiz sektörde elde edilmiş başarı ölçütleridir. Şirketin hangi yöne gideceğini belirleyen hedefler doğrultusunda, içinde bulunduğumuz sektörün anahtar performans parametrelerini (KPI) belirleyerek rakamsal, ölçülebilir satınalma hedefleri koymalıyız. Hedeflerimizin periyodik kontrolünü yapmalı ve yine periyodik şekilde raporlamalıyız zira satınalma süreç verimliliğimizi denetleyip, kontrol altına almamız gerekir. Doğru yaptığımızı gösteren, yükselen ivme ile çıktılar alacağımız ölçümler, hedef kararların isabetliliğini gösterir.

Raporlar, geçtiğimiz dönemdeki gelişmeleri özetleyen rakamsal değerlerdir. Satınalmada atacağımız bir sonraki adım için öncü göstergelerdir. Departmanımızın iyi veya kötü gidişatını gösteren analitik tablodur. Performans parametrelerimiz ile aldığımız raporlarınızın uyum içerisinde olması olmazsa olmaz kuraldır. Maliyet tasarrufları, çıktı ve kalite artışları, işlerin basitleştirilmesi, hızlı ve sağlıklı karar alma gibi faydaları elde etmek için satınalmacıların performans parametrelerini (KPI) mutlaka rakamsal çıktılara dönüştürmesi gerekmektedir. Söz konusu değerler ve tablolar sayesinde satınalma departmanının performansı hakkında karar verebilir, departmanın başarısını ve verimliliğini kolaylıkla tespit edebiliriz. Bu rakamsal verilerle analizler yapıp hangi konularda iyi olduğumuzu, hangilerini iyileştirmemiz gerektiği göz önüne sereriz. Kendimize, yeni aksiyon planları oluşturmaya fırsat yaratırız.

Yazar:Selda YÜKSEKBAŞ

yuksekbasselda@gmail.com

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Ocak 2015 sayısında bulabilirsiniz.!

E-Satınalma Kavramı ve Faydaları

E-satınalma Kavramı ve Faydaları

Internetin yaygınlaşmasıyla birlikte insanların birbirleriyle iletişim kurma yöntemleri büyük ölçüde değişmeye başladı. Bu durum ticari işletmelerin faaliyetlerini de önemli ölçüde etkiledi. Şirketler kurumsal web sayfaları oluşturmaya, reklam faaliyetlerini İnternet üzerinden yürütmeye, online kataloglar oluşturmaya başladı.

Satınalma departmanları da e-satınalma kavramı ile İnternet sayesinde tanıştı. Kağıt üzerinde yürütülen talep – onay süreçleri, e-posta ya da faks ile yürütülen tedarikçi ilişkileri e-satınalma platformları üzerinden yürütülmeye başlandı.

E-satınalma, talepten teslimata ve faturalandırmaya kadar olan satınalma süreçlerinin online olarak yürütülebilmesine ve raporlanabilmesine imkan sağlayan bir platform olarak özetlenebilir.

Satınalma yetkilileri gün içerisinde farklı bölümlerden gelen satınalma talepleriyle ilgilenmekte, tedarikçi firmalardan teklif isteğinde bulunmakta, farklı formatlarda gönderilen teklif mektuplarını konsolide etmekte ve sipariş süreçlerini yönetmektedir. Tüm bu süreçlerin yanı sıra satınalma yetkililerinin kendi alım kategorilerindeki gelişmeleri takip etmeleri ve bu gelişmeler doğrultusunda stratejilerini belirlemeleri, yeni tedarik olanaklarını araştırmaları, tedarikçi ziyaretleri ile yerinde incelemeler yapmaları ve raporlamaları gerekmektedir.

Bu noktada e-satınalma platformları devreye giriyor. Talep – onay süreçlerinin e-satınalma platformları üzerinden yürütülmesi ile onay süreçleri kısalmakla birlikte tüm süreç takip edilebilir ve raporlanabilir hale gelmektedir. Onay veren yetkililerin önceki dönemlerde yapılan taleplere ilişkin bilgilere ulaşabilmesi ile taleplerin kontrollü bir şekilde yönetilmesi sağlanabilmektedir. Benzer şekilde talep oluşturan yetkililerin taleplerini takip edebilmeleri, malzeme planlama süreçlerinin daha etkin bir şekilde yönetilmesine imkan sağlamaktadır. Satınalma yetkililerine ihtiyaç taleplerinin doğru zamanda ve doğru şekilde ulaşması talebin siparişe dönüşmesine kadar geçen sürenin de azaltılmasına yardımcı olmaktadır.

Tedarikçi firmalar ile yürütülen bilgi ve teklif toplama süreçlerinin tek merkezden ve online olarak yürütülmesi ile tedarikçi firmalar fiyat tekliflerini hazır teklif formları üzerinden iletirken, satınalma yetkilileri de verilen teklifleri tek ekrandan görüntüleyebilmekte ve değerlendirebilmektedir. Böylece farklı formatlarda ulaşan teklif mektuplarının konsolidasyonu, mukayese tablolarının oluşturulması gibi operasyonel işlemler için zaman harcanmasına gerek kalmamakta ve yapılan işlemler standartlaştırılabilmektedir. Öte yandan tek merkezden yürütülen satınalma süreçleri izlenebilir ve raporlanabilir hale gelmektedir.

ERP Sistemlerinde E-satınalma

Birçok işletme üretim planlama, muhasebe, finans, lojistik gibi süreçlerini yürütmek için çeşitli ERP sistemleri kullanmaktadır. E-satınalma platformlarının işletmelerde kullanılan çeşitli ERP sistemleri ile entegre olabilmeleri de en önemli özelliklerinden biridir.

ERP sistemleri genellikle kapalı devre sistemler olduklarından, dışarıdan bir yetkilinin erişimine izin verilmemektedir. Bu nedenle tedarikçi ilişkilerini yürütmek için e-satınalma platformları tercih edilmektedir. Bu süreçte satınalma bölümlerinin ihtiyacına göre farklı yöntemler uygulanabilir. ERP sistemleri üzerinde oluşturulan talepler onay süreçleri tamamlandıktan sonra e-satınalma platformlarına aktarılır. Teklif toplama ve sipariş süreçleri e-satınalma platformlarında yürütülür ve yapılan değerlendirme sonucu oluşturulan sipariş bilgisi ERP sistemlerine aktarılabilir. Tedarikçi firmalar tarafından verilen tekliflerin ERP sistemlerine aktarılması da mümkün olabilmektedir.

ERP sistemleri ile e-satınalma platformları arasında kurulacak entegrasyonun teknolojik yönünün yanı sıra, sürecin modellenmesi de son derece önemlidir.

Teknoloji Tek Başına Yeterli mi?

E-satınalma platfomları yukarıda da saydığımız gibi, satınalma bölümlerine zaman tasarrufu, raporlanabilirlik, izlenebilirlik, konsolidasyon, şeffaflık gibi birçok fayda sağlamaktadır. Fakat teknolojisi ve yetenekleri ne kadar iyi olursa olsun, sistemler ancak doğru yönetildikleri zaman beklenen faydayı sağlayabilmektedir.

İşletmedeki satınalma yetkililerinin yoğun gündemleri içerisinde bu platformların operasyon desteğini vermeleri mümkün değildir. Gerek sistemin işletmenin sürecine uygun olarak tasarlanması, sistemde gerekli tanımlama ve güncellemelerin yapılması, gerekse kullanıcı desteğinin verilmesi gibi konular bu platformların beklenen faydayı sağlaması için olmazsa olmaz konulardır. Bu nedenle e-satınalma platformlarının kullanılabilmesi için SaaS (Software as a Service) modelinin tercih edilmesi en optimum yöntem olacaktır. Bu model ile şirketlerin sistem bakım, barındırma ve donanım yönetimi, bunun yanında yazılım geliştirme ve yönetme gibi ekstra masraflara katlanmalarına da gerek kalmayacaktır.

BU YAZI SATINALMA DERGİSİ ŞUBAT 2014 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLEREK DAHİ İZİNSİZ KULLANIMI YASAKTIR.

 

 

 

İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği, TÜSMOD ve BuyerNetwork tarafından organize edilen Satınalma Meslek Buluşması büyük ilgi gördü.

İnegöl Mobilya Sektörü Satınalma Meslek Buluşması, 24.10.2019 tarihinde İnegöl – İMOS Konferans Salonu’nda yapıldı. Mobilya sektöründe 42 firmada görev alan toplam 66 satınalma yöneticisinin yer aldığı mesleki toplantı dolu dolu geçti.

Saloni Mobilya Satınalma Müdürü, Erdal ATABEK, açılış konuşmalarında, İnegöl sanayisi ve Dış Ticaret hacmini anlattı.

Soldan Sağa: Sefa Ay, Prof. Dr. Murat Erdal, Erdal Atabek, Gürkan Hüryılmaz

Erdal ATABEK konuşmasında , İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hazırlanan İnegöl Ekonomi Raporu 2019 verilerini paylaştı. Bu rapora göre;

İnegöl, 2018 yılında 671 firma ile 1.011.662.568,31 dolar ihracat, 41 firma ile de 320.043.452,58 dolar ithalat gerçekleştirerek toplam dış ticaret hacmini 1.331.706.020,89 dolara çıkartmıştır.

2018 yılında İnegöl 691.619.115,73 dolar dış ticaret fazlası vererek ülkemiz için model ekonomi şehri olma geleneğini sürdürmüştür. Sektörel olarak incelediğimizde 2018 yılında bir önceki yılda olduğu gibi en fazla ihracatın mobilya sektöründe yapıldığını görüyoruz.

İhracat rakamları içerisinde en yüksek orana mobilya sektörü sahiptir. 588 firma ile toplam ihracatın %42’si bu sektör tarafından gerçekleştirilirken; Tekstil, Orman Ürünleri, Gıda, Diğer Sektörler, Otomotiv Yan Sanayi, Kimya ve Makine-Metal sektörleri ihracat rakamları ile Mobilya Sektörünün ardından gelmektedir.

Erdal ATABEK konuşmasında, “mobilya sektöründe, satınalmanın hak ettiği değeri almadığını görüyoruz. Amacımız, meslek birlikteliğini sağlayarak, meslektaşlarımızı geliştirerek ve eğiterek mesleğimizin hak ettiği yerde olmasını sağlamaktır” dedi.

Nills Mobilya Satınalma Müdürü, Ülkü KOCAOĞLU ise “günümüzde artık şirketler kar etmenin yolunun satın alırken kazanmaktan geçtiğini biliyor. Mesleğimizin değişen ve gelişen dünya koşullarında farkındalık seviyesinin arttırılması son derece önemli. Satınalma mesleğinin değer kazanması yolunda adımlar atmaya devam edeceğiz” dedi.

Gala Mobilya Satınalma Müdürü, Mehmet ÖĞÜTVEREN konuşmasında,
“Satınalma sadece pazarlık yapmaktan ibaret değil. Sürdürülebilir kaliteli tedarikçi zinciri mekanizmasını şirketlere kazandırmak lazım” dedi.

BuyerNetwork.net B2B İş ve Ticaret Platformu kurucu ortağı Prof. Dr. Murat ERDAL ise satınalma ve tedarik zincirlerindeki riskleri açıkladı. Günümüzde satınalma mesleğini, bilgi (istihbarat) ve risk yöneticiliği çerçevesinde değerlendirmenin doğru olacağını belirten Prof. ERDAL makro risklerden başlayarak işletme ve çevre ilişkilerini değerlendirdi.
Erdal, 8. yılına giren sektör dergisi SATINALMA ile mesleğin gelişimine doğrudan katkı sunduklarını, BuyerNetwork.net İş ve B2B Ticaret Platformu ile de yeni bir dönemi başlattıklarını söyledi. Kurumsal pazaryeri, firmalar arası ticaret tarafında alıcı ve satıcıları bir araya getirdiklerini, öğrenme merkezi ile de dergi arşivini, tüm 7 yılda yayınlanmış 84 Satınalma dergisini, kendisini mesleki anlamda geliştirmek isteyenlere dijital olarak sunduklarını söyledi.

TÜSMOD yönetim kurulu başkanı Gürkan HÜRYILMAZ, “Satınalma ve Tedarik Yönetiminde Dijital Uygulamalar” başlıklı sunumunu meslektaşları ile paylaştı. Gürkan Hüryılmaz, “mobilya sektörünün dijital dönüşümde net ve anlaşılır stratejiler belirleyerek, daha kararlı adımlar atması gerekiyor” dedi.

Satınalma’da dijital dönüşümün ise artık kaçınılmaz olduğunu vurgulayan HÜRYILMAZ, “Günümüzde satınalma birimlerinin; veri analitiği, tedarikten ödemeye süreçlerin dijitalleşmesi , endüstri 4.0 uygulamaları, robotik süreç otomasyonu, yapay zeka ve blok zinciri gibi dijital dönüşüm araçlarını kullanmaları; bir yandan günlük işlerin çok daha hızlı yapılması, diğer yandan satınalma karar destek sistemlerinin güçlendirilmesi açısından en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor.” dedi.

Gelir Sadece Üretimle Elde Edilir

Satınalma Yöneticileri İndeksi

Son aylarda Avrupadaki krizin etkileri özellikle imalat sektöründe iyice hissedilmeye başladı, makina, makina yedek parça ve fason üretimi yapan kobi ve firmalar zor bir dönemden geçiyor, çalıştığım, makina imalat sektörünü baz alarak bunun avantajlı yönlerinin olduğunu söylemek yanlış olmaz diye düşünüyorum.

Avrupa başta olmak üzere büyük ekonomiye sahip ülkeler makina ve teçhizat konusunda ülkemizi tercih ediyor ve bu bize ülke olarak önemli bir fırsatın kapılarını aralıyor, yıllarca Avrupa ve Dünya  pazarına girmeye çalışan firmalar bu fırsatı iyi değerlendirip kaliteden ödün vermeden krizi avantaja dönüştürebilirler.

Satınalma Yöneticileri İndeksi
Satınalma Yöneticileri İndeksi

 

Markit’in verilerine göre*; – PMI, önceki ay ölçülen 52,5 seviyesinden gerileyerek, Kasım ayında 51,6 seviyesine düştü. Bu düşüş, üst üste üçüncü ayda da faaliyet koşullarındaki gelişmeye işaret etti. Zayıflayan piyasa koşulları, yeni ihracat siparişlerinde gerçekleşen düşüşün nedeni olarak gösterildi. Satın alma miktarları, üst üste altıncı ayda da artış gösterdi. Buna karşın, büyüme yavaşlayarak, dizilim içinde en düşük seviyede seyretti. Şirketler, yeni sipariş seviyesinde meydana gelen artışın, satın alma faaliyetlerinin artmasına neden olduğunu belirttiler. PMI, imalat koşullarının daha da iyileşeceğine işaret ediyor .

 Tedarikçi bir çok firmanın, envanter sayımı ve gelecek yıl satış planlarını yapmaya başladığı bu günlerde, fiyatlarda ve vadelerde esnek olmaya başladığını görüyoruz, hatta kaliteyi bozan firmaların artması da gözümüzden kaçmıyor değil, yaptıkları bu büyük hata, satınalmayı zor duruma sokmakla birlikte yeni firma arayışları ile kendilerine bir şans bekleyen firmalar için avantaja dönüşebiliyor.

Makina imalat sektörünün başını ağrıtan en önemli konulardan biri de, dünya çapında üretim yapan firmaların rekabet amacıyla ülkemize özel ürünler üretmesi ve bu ürün yada ürün gruplarının dünya çapında bulunulabilirliğini iddia etmesi, yedek parça anlamında güven sarsıcı bu durum sizi yurtdışında mağdur durumda bırakabiliyor.

Üretmek gerçekten zor ve karmaşıktır, bu yüzden çoğu girişimcinin tercih etmediği bir yatırım aracı konumundan çıkamıyor maalesef, market türü al – sat mantığı akla daha çok yatkın geliyor, eğer bu ülkenin kalkınması ve millet olarak bir refah seviyesine ulaşılması gerekiyorsa üretmek şart ve mutlaka desteklenmeli.

Prof. Dr. Özer Ertuna’nın “Dünya ekonomik krizi ve Türkiyenin durumu** ile ilgili makalesinden yararlı gördüğüm bir kısmını paylaşmak isterim;

 “Krizin kendi içinde hapsedilmesi çok önemlidir. Bundan kastettiğimiz, piyasa krizlerinin reel ekonomiye yansımasını önlemektir. Yani krizler servetlerle ilgilidir. Kriz dönemlerinde servetler el değiştirir. Reel servetlere bir  şey olmaz fakat onlara atfedilen değerler değişir. Hisse senetleri fiyatları düşer fakat fabrikalar yok olmaz. İşte kriz yönetiminde temel görev piyasa krizinin reel krize, gelir ve istihdam kaybına dönüşmemesini sağlamaktır. Hedef bu olmalıdır. Bu da kolay bir iş değildir. Ama mümkündür. Bunun pek çok boyutu vardır.

Temel neden, piyasa krizlerinin mali sektörde yaşanmasıdır. Mali sektör de reel sektörün faaliyetleri için vazgeçilemeyecek bir sektördür. Üretim birimleri,  şirketler, işlerini çevirebilmek için paraya muhtaçtır. Mali sektörün kredilerini kısması, reel sektörü çaresiz bırakabilir. Burada krizin kendi içinde hapsedilmesi sözünden kastettiğim, kriz süresinde reel sektör için alternatif finansman seçeneklerinin yaratılmasıdır. Devlet veya yeni bir örgütlenme  şirketlere doğrudan finansman sağlayabilir. Devlet bu finansmanı şirketlere kısmen ortak olarak, kısmen de finansman bonosu veya tahvil satın alarak sağlayabilir. Bu finansmanın sağlandığı şirketlerin işçi

çıkarmamasına üretimini düşürmemesine özen gösterilmelidir. Devlet işletmelerin finansmanında kullanacağı bu kaynakları da tasarrufçuya güvenilir mali araçlar satarak yaratabilir”

Bir diğer sorun ise nitelikli personel; bu konu profesyonel sosyal ağlarda da sık sık tartışılıyor, üretim her ne kadar makinalarla yapılıyorsa da mutlaka profesyonel bir ekibe ihtiyacınız var ve bu konu insan kaynakları departmanın yeteneği ile doğru orantılı gibi gözükse de İKA ların durumu ortada, verilen ilanlarda birbiriyle çelişkili maddelerin olması, ilanların kopyala/yapıştır mantığıyla yapılması, yapılacak işin içeriğinin tam olarak açık olmaması, mülakatlarda sorulan soruların ciddiyetsizliği ve yapılacak iş ile uzaktan – yakından alakalı olmaması, yine mülakatda genelde ilgili birim liderinin yerine içerikten/konudan/işin mahiyetinden bihaber bir yetkilinin olması vs., ingilizcenin şart olması (ki eğitim verebilirsiniz) kullanılan programı (SAP gibi) bilme şartı (yine eğitimle verebilirsiniz).

Bu sayede büyük firmalarda, sırf ingilizce bildiği için masa başında boş boş oturan elemanları, excel den dahi anlamayan muhasebecileri, sipariş verdiğiniz ürünü şirketinizi arayıp telefona ilk çıkan kişiye söyleyip sonra “biz haber vermiştik” diyenleri, e-mail yerine faks kullanmayı tercih edenleri ve yine e-mail’e dosya ekleyemeyenleri, şirket içi mailleşmenin önemini hala anlayamamış olanları, bunu gereksiz görenleri ve buna bağlı olarak geciken siparişleri görme şansına sahip oluyoruz.

Belki çok iyi bir personeli basit bir şartla kaybediyor veya rakibe paslıyor olmanızın riski, önemsenmeyen konular arasında, personeli bir süre çalıştırmadan takım çalışmasına yatkın olduğunu, analitik düşünebildiğini, liderlik özelliklerini anlayabiliyorsanız o başka, sürekli profesyonel eleman şartı da yeni mezun olmuş iş tecrübesi olmayan gençlerimizin en büyük sorunlarının başında geliyor, gençlerin tecrübe kazanması için ekibe dahil edilmesi, sorumluluk verilmesi gerekiyor.

İmdat BEŞİKCİ

Satınalma Uzmanı, Yeniyurt Makina Ltd. Şti.

 

 

 

 

Öğrenen Turizm Bölgelerinin Şehir Marka İmajına Katkısı

Turizmin gelişmesiyle birlikte son yıllarda ülkeler, turizmden elde ettikleri gelirleri daha çoğaltabilmek için kıyasıya rekabet etmektedirler. Bu anlamda artık yöneticiler bir ülkenin tamamını değil, ülkenin sahip olduğu her yöreyi ve bölgeyi pazarlama açısından ele alarak rekabet edebilir konuma getirmeye çalışmaktadırlar. Küreselleşme, internet ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler günümüzde, yer ve uzaklık sorunlarının ortadan kalkmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, bölge ya da yerellik kavramları, yenilenen ve sürdürülebilir bir ekonomik yaşamın odak noktası olmuştur.

Ayrıca bölgelerin ölçekleri daha küçük olduğu için sorunlara çözüm üretmek ve planları koordine etmekle de daha esnek davranılabilmektedir. Bu durumda kalkınma stratejileri bölge ve yerellik üzerinden oluşturulmaya çalışılarak bölge ve yerele ait sosyal, kültürel ve ekonomik özelliklerin önemini artırmıştır.

Bu gelişmelerin sonucunda öğrenen bölge, öğrenen şehir, sürdürülebilir kentleşme ve marka şehir gibi kavramlar hayatımızda önem kazanmışlardır. Bölgesel ya da yerel kalkınma için yeniliklerin izlenmesi ve yaşam boyu öğrenme felsefesinin etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir.

Öğrenen bölge, bir bölgenin kendi potansiyelini ve yeteneklerini öğrenerek geliştirip yaşam standartlarını ve yaşam kalitesini artırmasıdır. Yaşam boyu öğrenme ise, ülkelerin ekonomik ilerleme ve gelişimleri için, sosyal birliktelik, demokratik anlayış ve etkinlik için, kişisel gelişim ve yaşamın her alanından yararlanmak için geliştirilen bir kavramdır.

Yazar: Yrd. Doç. Dr. Alparslan ÖZMEN

Afyon Kocatepe Üniversitesi

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Kasım 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

 

 

 

 

Alırken Kazanmak

Satın almacılar olarak bizler sektörel bazda birçok dergi ve forum siteleri aracılığı ile iletişim kurabiliyorduk ancak bu dergi bizlere ve satın alma mesleğine ilgi gösteren genç arkadaşlarımıza birçok sektörden katılımcıyı içerisinde bulundurarak ortak paydada buluşma, tartışma ve birikimlerimizi paylaşma imkanı verecektir. Bu fırsatı bizlere sunan başta Prof. Dr. Murat Erdal olmak üzere tüm satın alma dergisi çalışanlarına teşekkür ederim.

Sevgili arkadaşlar yaşadığımız hayat içerisinde hepimiz ihtiyaçlarımızı karşılamak için çeşitli hizmet ve birçok ürün satın almaktayız. Eve giderken aldığımız ekmek , yaşadığımız sitedeki güvenlik hizmeti ve en sevdiğimiz sanatçının son çıkan albümü gibi. Satın alma operasyonu sonrası yaşanacak en büyük hayal kırıklığı alınan ürün veya hizmetin aynı kalitede, aynı sürede daha ucuza elde edilebileceğini öğrenmektir. Günlük hayatımızda yaşayabileceğimiz bu hayal kırıklığına maalesef iş hayatımızda yer yoktur.

İşletmelerin varoluş amacı kar elde etmektir. Satın alınan ürün ya da hizmete ödenen bedel doğrudan satılan ürün yada hizmetin değerini etkilemektedir. Örneğin otomotivde bu oran %70 seviyesindedir. Yani satılan bir aracın vergileri hariç fiyatının % 70 i aracı üretmek için alınan ürün ve hizmetlerin bedelidir. İşletmeye kar getirecek olan satış operasyonunda rekabetçi ve başarılı olabilmek için en önemli nokta satın alma süreçlerini rakiplerimize göre daha iyi yönetmektir.

Alırken kazanmak için sadece en uygun fiyat teklifini almak yeterli olmayacaktır. Tedarikçi seçimi, teklif toplama, pazarlık, sözleşme yönetimi, lojistik  gibi birçok süreçte minimum girdi ile maksimum kazancı elde etmek gerekir. Satın almacılar olarak bizler bu süreçleri en doğru şekilde yönetmeye çalışmaktayız. Otomotiv sektörü gibi rekabetin yüksek, karlılık oranının düşük olduğu sektörlerde tedarik daha fazla önem taşımaktadır.

Otomotiv sektöründe başarılı bir satın alma için ürünlerin üretim ve tedarik süreçlerine hakim olmak gerekir.  Ayrıca fiyatı oluşturan analiz yönteminde yer alan tüm girdilerin kontrol altında tutulması çok önemlidir. Hammadde fiyatları , fason yaptırılan kaplama boya gibi operasyonların piyasa fiyatları, işçilik fiyatı ve tabi ki bu girdilerin doğru bir şekilde güncellenebilmesi için takip edilecek borsa ve endeksler doğru belirlenmelidir. Oluşturulacak matematiksel formülde yapılan hata fiyatın bazen müşteri bazen de satıcı lehine çalışmasına neden olur. Bundan dolayı üzerinde anlaşılan fiyat güncelleme metodunun 6 ayda bir gözden geçirilmesi yararlı olacaktır.

Tüm bu gayret ve çaba ile hataya yer vermeyen bir akış kurgulanmaktadır. Alırken kazanan organizasyonlar tasarruf yapan aileler gibidir. Aileler ya da bireyler tasarruflarını yatırıma dönüştürürler örneğin yeni bir ev ya da araba alınabilir veya kişisel gelişim ve hobi kurslarına katılarak tasarrufumuzu insana yatırım şeklinde de değerlendirebiliriz. işletmelerde tasarruflarını tabi ki varoluş amaçları doğrultusunda harcarlar yani kar gösterirler yada daha fazla kar etmek için yatırım yaparlar.

Bence tedarik operasyonu bu özelliklerinden dolayı çok zevkli ve heyecanlı. Çünkü harcamadığınız yada harcatmadığınız her tutar karlılığı arttırmakta ve yeni yatırım fikirlerinin oluşmasını sağlamaktadır.

Sevgi ve Saygılarımla

 

 Çağrı Şalgam

Satınalma Mühendisi, OTOKAR

Endüstriyel Pazarlarda (Mübadele) Değişime Konu Olan Değerler

Endüstriyel pazarlarda mübadele -değişim konusunu geçen sayıdaki yazımızda ele almıştık. Bu sayıda da değişime konu olan değerler üzerine düşüncelerimizi paylaşmak istedik. Söze şu şekilde başlamakta fayda olacağını düşünüyorum; endüstriyel pazarlarda da nihai tüketici pazarlarında yer alan ve değişime konu olan her tür değeri bulmak ve değişimi gerçekleştirmek mümkündür. Endüstriyel pazarların yapısı ve büyüklüğü düşünüldüğünde, alıcılar ile satıcıların büyüklüklerinin bir hayli değiştiği gözlense de; tatmine yönelik iş ve işlemlerin yapılması, gerçekleştirilecek bir takım değişimlere bağlıdır. Bu nedenle, tarafların özgür iradeleri ile değişim sürecine konu olacak değerlere de sahip olmaları gerekmektedir. Aşağıdaki şekilde endüstriyel pazarlarda değişime konu olan değerleri bir arada görebiliriz.

 

Endüstriyel Pazarlarda Mübadele

Pazarlama anlayışının bir gereği olarak, endüstriyel pazarlama süreci de alıcı firmaların ihtiyaç ve isteklerinin tatmini için, satıcı firmaların geliştirmiş veya hazırlamış oldukları ürün ve hizmetleri alıcı firmalara sunması ve değişimin gerçekleşmesi şeklinde meydana gelmektedir. Bu hazırlık ve değişimin gerçekleşebilmesi için gerek şart ise, alıcı firmaların kendilerine sunulan ürün ve hizmetler hakkında yeterli düzeyde bilgiye sahip olmasından geçmektedir. Örgütsel satış merkezlerinin bu çerçevede önemli görevlerinden biri satış görüşmesini yapacak olanları güvenilir ve işe yarar bilgilerle donatarak; alıcının doğru ve yeterli düzeyde bilgilendirilmesinin sağlanmasıdır. Bu bilgi akışının alıcının problemlerinin çözümüne yönelik olarak etkin bir şeklide yapılması, alıcının dikkatinin çekilmesi açısından da öneme sahiptir.

Problemlere doğru çözümler üretebilmek için gerekli olan bilginin alıcıdan sağlanması ileriki safhada önerilecek ürün ve hizmet konusunda belirleyici olacaktır. Yanlış ve yetersiz bilgi değişimi, yanlış ve yetersiz çözümler üretilmesine neden olabilir. Problemin çözümüne yönelik satıcı firmanın önereceği alternatif veya alternatiflerin alıcı firmada etki yaratması ikna sürecini kolaylaştırmaktadır. Pazarlık sürecinde satıcı ve alıcı firma temsilcileri arasında önceden oluşmuş bir arkadaşlık ve güven ilişkisinin varlığı değişimi kolaylaştırır. Aksi bir durum, örneğin geçmiş tecrübelerin oluşturduğu negatif önyargılar veya satıcı firma için sektördeki olumsuz söylentiler ise, değişim işlemlerini zorlaştırır ve engeller.

Endüstriyel pazarlama sürecinin satıcı firma tarafında işleyen satış sürecine karşılık alıcı tarafında işleyen satınalma süreci, ürün ve hizmetlerin alıcıya teslimi ile devam eder. Alıcı firma değişime konu olan ve satın aldığı ürün ve hizmetlerin karşılığı olarak satıcı firmaya bir ödeme yapar. Ödeme şekli önceden belirlenmiş pazar koşullarına uygun olarak nakden yapılabileceği gibi, kimi zaman da anlaşma gereği takas yoluyla da gerçekleştirilebilir. Böyle bir durumda alıcı firma da alım yaptığı ürün ve hizmetlerin karşılığında ödemeyi bir ürün veya hizmet yoluyla gerçekleştirmiş olur.

Endüstriyel pazarlamada değişime konu olan en önemli değerlerden bir diğeri de iletişimdir. Alıcılar ve satıcılar arasında iletişimin etkinliği satış ve satınalma süreçlerinin kalitesine doğrudan etki etmektedir. Satıcının iletişimde kullandığı mesajlar ve bunları alıcı firmaların anlayabileceği terminoloji ile kodlaması, mesajın anlaşılabilirliği açısından dikkate alınmalıdır. Mesaj kanalları da alıcıya göre tasarlanmalı, alıcının ilgilenmediği ve takibi dışındaki kanallar tercih edilmemelidir. Alcının mesleki birikimi yanında ürün ve hizmetlere olan ihtiyaç düzeyi, kendisine gönderilen mesajları alıp değerlendirmesi veya görmezden gelmesi bakımından da göz önünde bulundurulmalıdır. Mesajın alınması kadar mesaja verilecek cevap da dikkatlice takip edilmelidir. İletişimin tek yönlü bir süreç olmadığını ve karşılıklı yapıldığını her zaman hatırda tutmak gerekir. Çok konuşan satışçıların en büyük sorunu potansiyel müşterileri dinlememelerinden ve bu nedenle yeterli bilgi toplayamamalarından kaynaklanmaktadır. En uygun olanının ne olduğuna karar verebilmek için değişim süreçlerinde iletişimin değerinin farkına varılması gerekir.

Endüstriyel pazarlamada müşteri memnuniyetinin sağlanması için satış ve satınalma süreçlerinin her aşamasında müşteriye verilecek hizmetlere üst düzeyde dikkat edilmesi gerekmektedir. Bir kerelik satış yapıp ortadan kaybolmak yerine, uzun dönemli ilişkinin kurulması ve bu ilişkinin korunması için satış sonrası hizmetlerin değişime konu olan bir başka değer olduğu unutulmamalıdır. Özetlemek gerekirse, endüstriyel pazarlarda mübadelenin her aşamasının “değer” saklayan bir süreç olduğu gerçeği gözden kaçırılmadan, alıcı ile satıcı arasındaki ilişkinin kurulması ve sürdürülmesinde, süreci doğru yönetebilmenin başarının anahtarı olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.

 

Emrah Cengiz, Prof. Dr. İstanbul Üniversitesi

ecengiz@istanbul.edu.tr

 

 

Kimya Sektöründe Satınalma Operasyonları ve Tedarikçi İlişkileri

chemical research
close-up of colorful medical tubes placed in a plastic rack, in a laboratory

Son günlerdeki moda deyimle rekabetin artık işletmeler arasında değil, işletmelerin tedarik zinciri uygulamaları arasında gerçekleşmesi, bu zincirin önemli bir halkası olan “Satınalma” ve “Satınalma Operasyonları” nı son derece önemli kılmaktadır.

Satınalma başarısı, operasyonu ile literatürde “sourcing” olarak adlandırılan, gerçek manada satınalma aşamasından önceki tedarikçi belirleme veya teklif toplama aşamasının uyumu ve koordinesine bağlıdır.

chemical research

Genel olarak, üretim işletmeleri hammadde tedarikini minimum stok kalacak (emniyet stoku) şekilde planlamakta ve talep/teslim tarihlerini bu şekilde belirlemekteler. Konjoktürel gelişmelere ve piyasa rekabet şartlarına uyabilmek adına üretim/planlama ve lojistik departmanları müşterek çalışmalarımız ile geçmiş tecrübelerimiz sonucu belirlenen ve belirli sürelerde güncellenen  “ lead time”(termin/teslim tarihleri) lara göre satınalma operasyonuna başlayarak, prosedürlerimizi uyguluyoruz, ancak başta da söylediğim gibi içinde bulunduğumuz rekabetçi piyasa şartları minimum maliyetli ve zamanında teslimli operasyonları gerekli kılmaktadır. Piyasadaki fiyatların çok altında bir maliyet ve yüksek kalitede tedarik edebileceğiniz bir kimyasalın gerekli termin/teslim sürelerinde işletmenizde olamaması, işletmeniz için bir avantaj olmaktan çok aksine muhtemel üretim bandınızı değiştirmek ya da üretiminize ara vermek zorunda kalacağınız, sizin ve işletmeniz için son derece olumsuz bir senaryo ile karşı karşıya kalmanıza neden olabilecektir.

Kimya sektöründeki satınalma personeli için en büyük problemler yerel tedarikçi bulma zorluğu ve nakliye/ulaştırma operasyonları olarak göze çarpar. Sektöre has diyebileceğimiz bu durumlar için, Kimyasal satınalma operasyonlarını diğer sektörlerden ayıran temel farklılıklar olarak da belirtebiliriz.

Talep edilen kimyasal hammadde tedarikçisini belirleme aşaması, belirttiğimiz gibi yurtiçi tedarikçi yetersizliği/yokluğu nedeniyle, satınalma personelinin alternatifsiz olarak yurtdışı pazarlara yönelmesi ile başlamaktadır. Operasyonun sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesi satınalma-sevkiyat-gümrükleme bölümlerinin koordineli çalışmasına bağlıdır. İşletmeler çeşitli performans ölçe kriterleri belirleyerek ilgili bölümlerin sipariş edinme performanslarını belirleyebilir. Örnek vermek gerekirse, üretim tarafından talep edilen malzemenin, satınalma tarafından ne kadar sürede siparişe çevrildiği, siparişe çevrilen ve tedarikçiye yönlendirilmiş bu talebin tedarikçi tarafından karşılanabileceğinin teyidinin ne kadar sürede firma satınalma yetkilisine ulaştığı, belirlenmiş termin/teslim süreleri içersinde talebin karşılanabilme oranı, gümrüğe gelmiş hammaddenin ne kadar sürede gümrüklenip, işletmeye verilebildiği v.b kriterler işletme içindeki çeşitli departmanların ve tedarikçinin performansının ölçümünde bizlere yardımcı olacaktır.

Kimyasal satınalma operasyonu esnasında olası yaşanabilecek sıkıntılardan bahsetmek gerekirse; minimum sipariş miktarının belirlenmesi, ödeme ve teslim şeklinin belirlenmesi, özellikle likit hammaddelerin sevkiyatında yaşanan taşıma kabı/aracı problemleri örnek olarak verilebilir.

Kimyasalların yurtdışından temini, beraberinde yüksek maliyetleri getirmektedir. Firmalar hem hammadde maliyetleri hem de stoklama maliyetlerini minimize etmek adına optimum sipariş miktarını belirlemek ve bu sipariş miktarını tedarikçiye kabul ettirmek durumundadır. İşletmenin küçük tonajlar sık aralıklarla mı yoksa yüksek tonajlı periyodik alımlarla mı talebi karşılayacağı sorusunun doğru cevabı optimum sipariş miktarı olarak karşımıza çıkar.

Özellikle likit hammaddelerin sevkiyatının özel ekipmalar (ısıtmalı araçlar/dorseler, Isotank konteynerler v.b.)  gerektirmesi yüksek taşıma maliyetlerine neden olmakta, bu maliyetler hem tedarikçi hem de işletme tarafına ayrı ayrı yansımaktadır. Kimyasal tedarikçiler de, bu maliyetlerden en alt düzeyde etkilenme adına yüksek tonajlı satışlardan taraf olurken, işletmeler ise genelde sık aralıklı düşük tonajlı sipariş miktarlarını tercih etmektedir. Durum böyle olunca her iki taraf için sıkı bir pazarlık süreci öngörülmekte ve bu aşamada işletme-tedarikçi ilişkileri ve etkileşiminin önemi ortaya çıkmaktadır.

Tedarikçi ilişkileri yönetimi de Satınalma üst başlığı altında ayrıca incelenmesi/irdelenmesi gereken çok önemli bir konudur. Satınalma personeli için birinci öncelik maliyet olarak görünse de tedarikçinin talebi karşılayabilme oranını da belirlemek isteyecektir. Düşük maliyetli ancak talebi karşılanamayan siparişler satınalma başarısızlığı olarak ortaya çıkacaktır.

Karşılıklı güvene dayalı ticari ilişkiler genelde uzun süreli tedarikçi-işletme ilişkisine, güncel deyimi ile tedarikçisi işletmenin “çözüm ortağı” haline dönüşmektedir. Ancak bu durum ülkemizde pek de kolay ve kısa zamanlarda tesis edilebilen bir durum değildir. Maliyet odaklı satınalma alışkanlığının, bu tür bir ilişkinin önündeki en büyük engel olarak görebiliriz. Genelde piyasa şartlarında “kazan-kazan” prensibi ile gelişen ve ilerleyen tedarikçi-işletme ilişkileri uzun vadeli olabilmektedir. Her iki taraf açısından bakıldığında, “bildiği-tanıdığı” tedarikçi-alıcı ile ticari ilişkisi uzun süre devam ettirmesi iki tarafın da arzu edeceği bir durumdur. Ancak günümüzdeki rekabet şartları buna pek izin vermemekte.

Son olarak değinmek istediğim konu; operasyonel anlamda sektörün yetişmiş işgücü ihtiyacı konusudur. Devamlı suretle gelişen ve değişen dünyamızda geleneksel satınalma operasyonları çağın gerisinde kalmakta, devamlı suretle maliyetleri minimize edecek operasyon/satınalma şekilleri aranmakta, en azından üst-yönetim tarafının bilançolardan tasarruf kalemi olarak görülmek istenmektedir. Kariyerini Kimya Satınalma ve Satınalma operasyonları sektöründe geliştirmek, sürdürmek isteyen arkadaşlarımız çağı yakalamak bir yana çağın ilerisine geçmek durumundalar. Mutlak suretle yeniliklere ve teknolojiye açık olmak zorunlulukları var, aksi halde belki de her sektör için geçerli, kendilerine sektör içinde yer bulabilmeleri çok zor olacaktır.

 

Yazar: Onur Mol, Satınalma Operasyon Uzmanı

  • – –  > Bu makale ilginizi çekebilir:  

Tedarikçi Günü Nasıl Planlanır? Organizasyon ve Yürütme için Yol Haritası 

Eğitim: TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLENDİRME ve TEDARİKÇİ İLİŞKİLERİ EĞİTİMİ
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi
Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi içeriğini incelemek için: https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/