Dr. Adil ÜNAL – aunal@istanbul.edu.tr
Strateji geliştirmenin amacı kuruluşun pazar koşullarına uyum sağlaması, rekabet avantajını koruması ve sürdürülebilir büyüme sağlamasıdır. Üst seviye stratejiler belirlendikten sonra fonksiyonlar bazında operasyonel stratejiler oluşturulur. Bu stratejilerin çok tabii olarak ana stratejiyi desteklemesi gerekir.
Şekil 1’de lojistik stratejisinin, organizasyon ve tedarik zinciri stratejisi, müşteri hizmet gereksinimleri ve kısıtlar ile ilişkisi açıklanmaktadır.
Şekil 1. Lojistik Stratejisi ve İlişkili Alanlar

Kuruluşlar, rekabet avantajı elde etmek için hedefler ve amaçlar belirlemektedir. Michael Porter’ın genel (jenerik) stratejilerine göre, bu stratejiler maliyet liderliği (en düşük maliyet), farklılaşma (benzersiz ürün ve/veya hizmet) veya odaklanma (belirli bir niş segmente yönelik maliyet liderliği veya farklılaşma) olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tedarik zinciri stratejisi, kuruluşun faaliyetlerini kilit tedarikçiler ve müşterilerin faaliyetleriyle entegre ederek bu hedefleri ve amaçları gerçekleştirmeye çalışır. Lojistik stratejisinin, genel organizasyon stratejisi ve tedarik zinciri stratejisi ile uyumlu olması gerektiği gerçeği, başarılı bir lojistik stratejisi uygulamasının bu daha büyük organizasyonel hedefleri doğrudan nasıl destekleyeceğini gösterebilmeniz gerektiği anlamına gelmektedir.
Müşteri hizmet gereksinimleri, kuruluşun müşteri segmentlerinin (benzer özelliklere sahip müşteri grupları) anlaşılmasına dayanır. Her segment, ihtiyaçlarına ve belirli bir fiyatta rakiplerin sunduklarına göre hizmet beklentilerine sahip olacaktır. Kuruluşun stratejisine bağlı olarak, bu beklentileri karşılamayı veya aşmayı tercih edebilir ya da düşük maliyet lideri olma stratejisinin bir parçası olarak piyasanın geri kalanından daha düşük hizmet seviyelerine sahip olmayı seçebilir.
Kısıtlar, lojistik stratejisini etkileyen iç ve dış güçlere atıfta bulunur. İç güçler arasında mevcut altyapı ve kapasiteler, organizasyon yapısı ve kültürü ile diğer güçlü ve zayıf yönler bulunur. Bunları değiştirmek sermaye yatırımları ve zaman gerektirir. Dış güçler ise rakiplerin stratejileri, yasal düzenlemeler, riskler, ülkelerin altyapıları gibi unsurları içerir. Bu unsurlar kontrol edilemez ancak anlaşılmalı ve planlanmalıdır.
Bowersox ve Daugherty, üç genel lojistik stratejisi önermektedir:
- Süreç Stratejisi: Yalın süreçler kullanarak maliyeti düşürmek.
- Pazar Stratejisi: Müşteriler için karmaşıklığı azaltarak farklılaşmak.
- Bilgi Stratejisi: İç uyumu artırmak ve dış ortaklarla iş birliğini geliştirmek için bilgi paylaşmak.
Genellikle, genel organizasyon stratejisine ulaşmanın birden fazla yolu vardır ve lojistik, yukarıdaki stratejilerin tamamını farklı öncelik seviyelerinde kullanabilir. Lojistik profesyonelleri genellikle lojistik stratejisini belirlemek için birçok olası yolu beyin fırtınası yaparak başlatır. Planlama aşamasında yenilikçi fikirler teşvik edilmelidir. Daha sonra, her fikrin artıları ve eksileri ayrıntılı olarak analiz edilebilir ve planlama ufku için uygulanabilir olan en iyi seçenekler bir dizi hedef ve amaca dönüştürülebilir.
Lojistik Hedefler ve Amaçlar
Lojistik hedefleri ve amaçları, lojistik temel performans göstergeleri (KPI’lar) için belirlenmiş spesifik ve ölçülebilir hedeflerdir. Spesifik olmak, hedeflerin genel ifadelerden kaçınarak net bir şekilde tanımlanmış olması anlamına gelir. Ölçülebilir hedefler, başarının göreceli seviyelerini değerlendirmek için kullanılabilecek metrikler için standartlar belirler.
Stratejik planlar genellikle üç yıl gibi belirli bir zaman dilimi için hazırlandığından, hedefler ve amaçlar da zaman bağlıdır, yani bu sürenin sonunda gerçekleştirilmelidir. Bu hedefler, organizasyonel ve tedarik zinciri hedeflerine dayandığı için, bu üst düzey hedeflerin daha ayrıntılı bir şekilde ele alınmasını sağlar. Örneğin, genel bir hedef, kullanılan sermayeden %15 veya daha fazla getiri sağlamak (yani varlıkları etkili bir şekilde kullanmak) ise, lojistik bu geniş hedefi daha ayrıntılı hedeflerle ilişkilendirebilir:
- Siparişten teslimata kadar olan döngü süresi: 10 gün veya daha az.
- Sipariş karşılama süresi: 3 gün veya daha az.
- Stok gün sayısı: 15 gün veya daha az.
Hedefler ve amaçlar ilişkili olmalıdır, yani eğer bu hedefler (ve diğer iş birimlerinin ilişkili hedefleri) gerçekleştirilirse, genel hedefe de ulaşılmış olacaktır. Son olarak, bu hedefler, mevcut zaman ve planlanan sermaye yatırımı dikkate alındığında ulaşılabilir olmalıdır. Hedefler zorlu olmalı, ancak gerçekçi olmayan hedefler çalışanları demoralize eder ve başarısızlığı kaçınılmaz hale getirir.
Tüm bunlar, lojistik hedeflerinin ve amaçlarının SMART olması gerektiği anlamına gelir:
- Specific (Spesifik)
- Measurable (Ölçülebilir)
- Attainable (Ulaşılabilir)
- Relevant (İlgili)
- Time-bound (Zaman Bağlı)
Lojistik Hedefleri
Lojistik hedefleri, stratejinin geniş terimlerle nasıl gerçekleştirileceğini ifade eder. Genellikle şirketlerimizde yaygın olarak belirlenen hedef, operasyonların her aşamasında değer katmaktır.








Hyundai Motor Türkiye, 2026 yılında üretmeyi planladığı elektrikli araç için hazırlıklara başlıyor.
İş dünyasında karar almak, sadece doğru bilgiye sahip olmakla değil, o bilgiyi nasıl yorumladığımızla da ilgilidir. Günümüz liderleri, veri temelli karar alma ile sezgisel öngörüler arasında bir denge kurmak zorunda. Peki, bir lider olarak hangi durumlarda verilere güvenmeli, hangi durumlarda sezgilerimize kulak vermeliyiz?
Bir göz atalım isterseniz bu ihracat evrakları nedir diye: İthalatçı ve ihracatçının yaptıkları alım satım sözleşmesi gereği, ihracatçı tarafından yapılan kesin satış sonrası, ithalatçı tarafından talep edilen evraklardır.
Almanya Merkez Bankası Başkanı Joachim Nagel bir süredir Almanya ekonomisinin ABD’nin gümrük tarifeleri nedeniyle bir resesyona girebileceğini söylüyor. Bu açıklamanın temelini büyük oranda ABD’nin çelik ve alüminyuma getirdiği yeni gümrük vergileri ve Avrupa Birliği’nden ithalata gümrük vergisi getireceğini belirtmesi yatıyor. Almanya’nın mali gevşeme planı ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin de etkisi ile Alman tahvillerinde de bir süredir satış etkisi görülüyor.
Asgari kurumlar vergisi, küresel ekonomi bağlamında vergi adaletini sağlamak ve çok uluslu şirketlerin vergi kaçınma stratejilerini engellemek amacıyla geliştirilen önemli bir politikadır. Bu yaklaşım, özellikle 2021 yılında OECD ve G20 ülkelerinin önderliğinde, küresel bir vergi reformunun parçası olarak gündeme gelmiştir. Amaç, ülkeler arasındaki vergi rekabetini sınırlamak ve şirketlerin adil bir şekilde vergilendirilmesini sağlamaktır.
Allianz, Küresel Emeklilik Raporu’nun üçüncüsünü yayımladı. Emeklilik tasarruf açığının küresel olarak büyüdüğü ancak bu açığın gerekli düzenlenme ve uygulamalarla kapatılabileceği vurgulanan raporda, 71 ülkenin emeklilik sistemi analiz ediliyor. Türk emeklilik sisteminin de değerlendirildiği raporda, Türkiye’nin Avrupa’ya kıyasla genç nüfusu da büyük bir değer ve potansiyel olarak nitelendiriliyor.
– NE OLACAK BU EKONOMİ YA?
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2025 yılının şubat ayı verilerini açıkladı. Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 9 azalarak 218 bin 991 adet olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6 gerileme yaşayan otomobil üretimi ise 141 bin 496 adede ulaştı. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 224 bin 348 adede yükseldi.
Türkiye otomotiv sanayisine yön veren 13 üyesiyle sektörün çatı kuruluşu konumunda olan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), 2025 yılının ilk iki ayına ait üretim ve ihracat adetleri ile pazar verilerini açıkladı. Buna göre, yılın ilk iki ayında toplam otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9 düşüşle 218 bin 991 adet olarak gerçekleşti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı, 2025’in şubat ayında yüzde 16 ile sektörel ihracat sıralamasında zirvedeki yerini korudu. Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, ilk iki ayında toplam otomotiv ihracatı, 2024 yılının aynı dönemine göre yüzde 1 azalarak 5,9 milyar dolar oldu. Euro bazında ise yüzde 2 gerilemeyle 5,4 milyar euro olarak gerçekleşti. Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 3 oranında azalırken, tedarik sanayi ihracatı da yüzde 2 arttı.
Emine KORKMAZ – İhracat-İthalat Müdürü
Endüstriyel simbiyoz, yalnızca atık yönetimi olarak ele alınmamalıdır; aynı zamanda doğal kaynakların daha verimli kullanılması, enerji tasarrufunun sağlanması, işletmelere ekonomik katkı sunulması, çevresel etkilerin en aza indirilmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasında fayda sağlayan kapsamlı bir yaklaşımdır. İnovasyon ve iş birliği sayesinde farklı sektörleri bir araya getirerek; yeni iş modelleri yaratır böylelikle sektörel rekabeti ve gelişmeyi de teşvik eder.