KOSGEB’ten Stratejik ürüne 5 milyon lira destek

KOSGEB, yurtdışından ithal edilen ürünleri Türkiye’de yerli ve milli imkânlarla üreteceklere 5 milyon liraya kadar destek verecek. Programa başvuracak projelere, işletme başına 5 milyon liraya kadar yüzde 70’i geri ödemesiz, yüzde 30’ü geri ödemeli olmak üzere yüzde 100 destek sağlanacak.

Cari açığı azaltmak Türkiye’nin ekonomik performansına katkı sağlayacak önemli hedeflerden biridir. Cari işlemler dengesi incelendiğinde ise karşımıza ithalat sorunu çıkmaktadır. Kullanılan girdilerin yurtiçindeki üretici firmalardan tedarik edilerek karşılanması, yaratılan katma değerin ülke içinde kalmasını sağlayacağı gibi, işletmelerimizin rekabet güçlerinin artırılmasına da katkıda bulunacak. Girdilerin yurtdışından tedarik edilerek üretim yapılması durumunda ise elde edilecek katma değer yurtdışına çıkacak. Bu durum, dış ticaret ve dolayısıyla cari işlemler dengesine olumsuz yansıyacağı gibi, üretici firmaların rekabet gücünü zayıflatacaktır. Bu bağlamda ülkemizin 2023 vizyonunda yer alan “dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak” hedefine ulaşmak için ithalat sorununun çözülmesi önemli bir yer tutuyor. Bu çerçevede cari açık problemini azaltmaya katkıda bulunacak yatırımların desteklenmesi yoluyla; ithalat miktarı yüksek stratejik ürünlerin yerli üretiminin teşvik edilmesi, ülke ekonomisine katma değer sağlanması, imalat sanayinde yerli girdi oranının arttırılması ve yerli imalat sanayinin gelişmesini desteklemek amacıyla “Stratejik Ürün Destek Programı” hazırlandı.

Stratejik Ürün Destek Programı Lansmanı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan ile KOSGEB Başkanı Prof. Dr. Cevahir Uzkur’un katılımlarıyla Ankara’da yapıldı.

Cari açığa “yerli ve milli” önlemler

Stratejik Ürün Destek Programının amacı işletmelerin teknolojik üretim yeteneklerini geliştirerek ithalatı yüksek olan stratejik ürünlerin yerlileştirilmesi ve üretimde daha yüksek oranda yerli girdi kullanımı ile cari açığın azaltılmasına katkıda bulunacak yatırımların desteklenmesidir. Bu kapsamda yerlileşme konusundaki otomotiv, savunma, havacılık, enerji, telekomünikasyon gibi kilit sektörlerde faaliyet gösteren KOBİ’lerin desteklenmesi planlanıyor.

Destekler sayesinde KOBİ’lerin teknolojik üretim yeteneklerinin geliştirilmesi ve teknolojinin tabana yayılması kolaylaşacak. KOBİ ile büyük işletmelerin birlikte hareket edebilme yetenekleri geliştirilecek. İthal bağımlılığı yüksek olan malların yerli üretiminin desteklenmesi ile ithalatın ve cari açığın azaltılması hedefleniyor.

Öte yandan yurtiçi üretimde yerli ürün kullanımı sağlanarak yerli imalat sanayinin altyapısının geliştirilmiş olacak. KOBİ’lerde nitelikli insan kaynağının oluşturulması ve istihdamın artırılması sağlanacak. Cari açığın azaltılmasına katkıda bulunacak yatırımlar desteklenecek.

Yüzde 70 geri ödemesiz

Cari açığı azaltmaya katkıda bulunacak ürünler KOSGEB başkanlığı tarafından belirlenerek, bu ürünlerin üretilmesi ve ticarileşmesini sağlayabilecek işletmeler bu destekten faydalanabilecek. Sağlanacak destekler, makine-teçhizat, yazılım giderleri, personel gideri, bilgi transferi, Test-analiz, kalibrasyon ve referans numune desteği ve Hizmet alımı destekleri şeklinde olacak.

Destek oranları % 70 geri ödemesiz, % 30 geri ödemeli oranı uygulanarak

destek kapsamında alınacak makine teçhizatın yerli üretim olması önemli olup, yatırımın gerçekleşmesi için alınacak makine-teçhizat ve yazılım giderleri yerli malı belgesi kapsamında alınması durumunda geri ödemesiz destek oranına % 15 ilave edilecek. İşletmeler desteklenmesi ön görülen tutarın %25’i kadar erken ödeme alabilecekler. Destek kapsamında istenen teminat mektubu giderleri de %100 oranında desteklenecek.

Üst limit 5 milyon

Program kapsamında proje başvuruları dönemsel olarak alınacak. Proje süresi en çok 36 ay olup, kurul kararı ile 6 aya kadar ek süre verilebilecek. Program kapsamında verilecek desteklerin toplam üst limiti 5.000.000 TL olarak belirlendi.

Başkanlık; kalkınma planları, hükümet programları ve yıllık programlarda belirlenen hedefler ile stratejik dokümanlardaki öncelikler doğrultusunda; bölgesel, sektörel ve ölçeksel kriterler ile teknoloji düzeyi ve özel hedef gruplarını dikkate alarak iki katını geçmemek üzere destek üst limitini artırabilecek.

Ayrıntılı Bilgi İçin:

KOSGEB Teknoloji ve Yenilik Destekleri Dairesi Başkanlığı

E-Mail: teknoloji@kosgeb.gov.tr

Telefon: 0312 595 28 00

Bursa Endüstri Zirvesi Türkiye ekonomisine hayat veriyor

Metal ve saç işleme teknolojileri, kalıp yan sanayi ve otomasyon sektörlerinin Marmara Bölgesi’ndeki en büyük buluşması Bursa Endüstri Zirvesi, 30 Kasım -3 Aralık tarihleri arasında Bursa’da gerçekleşecek. Fuarların, bölge ekonomisinin canlandırmasına yapacağı katkının yanı sıra sektörün gelişimi için 250 milyon dolarlık iş hacmi sağlaması hedefliyor.
Metal ve saç işleme teknolojileri, kalıp yan sanayi ve otomasyon sektörlerinin Marmara Bölgesi’ndeki en büyük buluşması Bursa Endüstri Zirvesi’nin tüm detayları, 29 Kasım Çarşamba günü Bursa Almira Hotel’de gerçekleştirilen basın toplantısında kamuoyuna açıklandı. Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından, Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) ve Makina İmalatçıları Birliği (MIB) işbirliğiyle, Prestij Yayıncılık Ltd. Şti, T.C. Ekonomi Bakanlığı, KOSGEB ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin değerli destekleri alınarak düzenlenen zirve, son teknoloji kullanılarak geliştirilen inovasyon harikası ürünlerin yer alacağı global bir buluşma noktası olmasıyla da sektör profesyonellerinin ajandasında ilk sırada yer alıyor.

‘Fuarlar Kenti’ olma özelliği taşıyan Bursa’da 30 Kasım -3 Aralık tarihleri arasında 40 binin üzerinde profesyoneli aynı çatı altında buluşturacak olan fuarlar; ülkemize 250 milyon dolarlık iş hacmi sağlamayı hedefliyor. Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı, Bursa Sac İşleme Teknolojileri Fuarı, Kalıp Avrasya Fuarı ve Otomasyon Fuarı’nın eş zamanlı olarak düzenlendiği Bursa Endüstri Zirvesi, 4 gün boyunca sektörün nabzını tutarak 7 ayrı salonda toplam 40 bin m2 kapalı alanda, 25 Ülkeden 410 firma ve firma temsilciliğinin katılımı ile gerçekleştirilecek. Sektörün yeni pazarlara ulaşmasında da önemli bir köprü olan Bursa Endüstri Zirvesi, her yıl düzenlenen birbirinden spesifik programlarla da gündem yönetimini üstlendiği gibi Türkiye’de var olan endüstrilerin dünya pazarında söz sahibi olması için önemli bir görev üstleniyor. Sanayinin gelişimine yön veren sektörleri aynı çatı altında bir araya getirerek, son teknoloji ürünleri ziyaretçilerle buluşturarak her yıl yüzde 10’dan fazla büyüme ile hazırlanan Bursa Endüstri Zirvesi; metalsac işleme teknolojilerinden kalıp yan sanayisine, makine otomasyonuna kadar geniş ürün grubu ile dikkatleri bu yıl da üzerine çekmeye hazırlanıyor.

“Fuar sayesinde gerçekleşen ticari faaliyetler ülkemizin üretim ve ihracatına önemli katkılarda bulunuyor”

Toplantı kapsamında basın mensuplarına açıklamada bulunan Tüyap Bursa Fuarcılık A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, Sektörün en başarılı organizasyonları arasında yer alan ve yıllardır ara vermeden düzenlenen Bursa Endüstri Zirvesi’nde metal ve saç işleme teknolojileri, kalıp yan sanayi ve otomasyon sektörlerinin tüm paydaşlarını tek çatı altında bir araya getiriyor. Fuar sayesinde gerçekleşen ticari faaliyetler ülkemizin üretim ve ihracatına önemli katkılarda bulunuyor. Bursa Endüstri Zirvesi, ülkemizin en büyük 3 fuarından birisi. Öte yandan zirvede ülkemizin en büyük üretici firmaları ve dev markaları yer alırken katılımcıların yüzde 60’ının üretici firma olması bizim için çok kıymetli. Ayrıca zirve, Ar-Ge destekli inovasyon harikası ürünlere ev sahipliği yapmanın ötesinde makine, uzay havacılık ve savunma, kompozit ve raylı sistemler sektörünün Ur-Ge projeleri ile 60 ülkeden 1100’i aşkın iş insanını Bursalı firmalarla buluşturacak. Bu bizim ihracat hedeflerimize ulaşmamızda önemli bir parametre” dedi.

Gülener: 400’den Fazla Katılımcı firma ile gerçekleşecek

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Fahrettin Gülener’de Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı, Bursa Sac İşleme Fuarı, Kalıp Avrasya 2017 ve Bursa Otomasyon Fuarı’nı aynı çatı altında buluşturan 2017 Bursa Endüstri Zirvesi’nin 7 ayrı salonda ziyaretçilerini ağırlayacağını söyledi. 410 katılımcı ile gerçekleştirilecek olan fuarda, stant açan firmaların büyük bir kısmının Bursalı firmalardan oluştuğunu belirten Gülener, “Sektörün önemli markalarının yeni teknolojilerini ve ürünlerini sergileyeceği Bursa Endüstri Zirvesi 2017, endüstri liderlerini tek bir platformda topluyor. Yurt içinden ve yurt dışından önemli ziyaretçi ve yatırımcıları çekecek zirvede, katılımcı firmalarla yabancı firmaların temsilcileri arasında ikili iş görüşmeleri yapılacak. Aynı zamanda zirvenin, Bursa’nın turizmine ve ticaretine de ayrı bir güç katacağına inanıyoruz” diye açıkladı.

“Fuarların olduğu kentlerde her sektör canlanır”

BTSO’nun 10 ayrı Ur-Ge projesi ile Bursa iş dünyası temsilcilerine uluslararası alanda rekabet gücü kazandırmayı amaçladıklarını aktaran Gülener, söz konusu projeler kapsamında gerek yurt dışı B2B görüşmeleri gerekse yurt içi alım heyeti organizasyonları gerçekleştirdiklerini belirtti. Gülener, “Fuarların olduğu kentlerde her sektör canlanır. BTSO olarak da Endüstri Zirvesi kapsamında ilk alım heyeti organizasyonumuzu gerçekleştiriyoruz. Firmalarımızın zirve kapsamında yapacakları görüşmelerde yine çok önemli işbirliklerine imza atacaklarına ve Bursa’nın ihracatına önemli katkılar sunacağına inanıyorum. Bursa ekonomimizin yeni ivmeler kazanması adına hayata geçirdiğimiz projelere desteklerinden ötürü Ekonomi Bakanlığı’mıza teşekkürlerimi sunuyorum.

Türker: Milli üretim milli güç sloganımız

175 üyesiyle faaliyetlerini devam ettiren Türkiye’nin en güçlü ve eski kuruluşlardan biri olarak Bursa Endüstri Zirvesini destekliklerini söyleyen Makine İmalatçıları Birliği (MİB) Genel Sekreteri Nail Türker, makine imalatının bir ülkenin ekonomisi için çok önemli bir parametre olduğunu söyledi. Makinenin hayatımızın her alanında olduğunun altını çizen Türker, “Aslına bakarsanız makine konforumuzun en önemli faktörlerinden biridir. Sürekli gelişim gösteren ve her zaman katma değerini arttıran bir sanayi koludur. Bu sanayi kolunun en önemli dallarından biri de takım tezgahları ve otomasyondur. Otomasyon ciddi şekilde hayatımıza girmiş ve etkisini arttırarak devam ettirmektedir. Son yıllarda insanların bir takım basit üretim işlerinden çıkarılması gündemdedir. Amaç productaktivite dediğimiz mevhumu ve verimliliği arttırmaktır. Bu fuar sürecinde katılımcılar ürünleriyle geldikleri noktaları ve gidilebilecek noktaları bize gösterecekler. Birlik olarak her zaman yerli imalata önem veriyoruz. Yerli imalatımızın teknolojik olarak da çok daha yüksek seviyelerde olması gerektiğini düşünüyoruz. Milli üretim milli güç sloganımız. Yerli üretim yapmazsak güçlü olamayacağız. İnsan kaynağının katma değerini arttırmamız lazım. Ve bunu mümkün olduğunca tabana yaymamız lazım. Ayrıca devlet desteği ve teknolojinin geliştirilmesi konusundaki devlet teşviklerini de destekliyoruz. Milli imalatın desteklenmesi ve korunması yönünde çalışmalar yürütüyoruz. Devletimize gösterdiği bu desteklerden dolayı teşekkür ediyoruz. “

“Bursa Endüstri Zirvesi ihtisas fuarlar arasında stratejik bir konuma sahip”

Takım Tezgahları Sanayici ve İşadamları Derneği (TİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Akyüz, “’Makina üreten makinalar’ olarak tabir edilen ve üretimin yapı taşı olan takım tezgahları sektörünü, TİAD olarak 25 yıldır temsil ediyoruz. Bu doğrultuda, üretim sanayimizin gücüne güç katan ihtisas fuarlarımızın desteklenmesi ve gelişmesi konusunda da sayısız çalışmaya imza attık. Bursa Endüstri Zirvesi bu ihtisas fuarları arasında stratejik bir konuma sahip. Zira Bursa, kalıpçılık, tekstil gibi imalat sektörlerinin yanı sıra takım tezgahlarının yüzde 60 gibi ağırlıklı olarak kullanıldığı otomotiv sektörünün de kalbi niteliğindeki bir bölge. Ayrıca, TİAD’ın imalatçı üyelerinin çoğunluğu da ileri teknolojiyi özümsemiş, adı ‘sanayi’ ile özdeşleşen bu şehirde yer almaktadır. Bursa Endüstri Zirvesi’nin TİAD için her zaman ayrıcalığı bulunacaktır. İhtisas fuarları arasında stratejik öneme sahip olan Bursa Endüstri Zirvesi, küresel pazarda büyük başarılar elde etmiş ve markalaşmış firmaların, Bursalı sanayicilerin ve sektörün buluşma noktası olmuştur. Bursa sanayisi, dünyadaki değişen teknolojiyi takip ederek kendilerini geliştiren ve müthiş uygulamalar gerçekleştiren bir yapı içerisindedir. TİAD olarak, edindiği ‘vizyon sahibi sanayi şehri’ kimliğinin sürekliliği için Bursa’daki endüstriyel aktivitelerin ilgili takipçisiyiz” diye açıkladı.

Anıl: Dünya kalıp üretiminde yüzde 3 pay sahibiyiz

Prestij Yayıncılık Genel Müdürü Kenan Anıl ise, “2005 yılından beri TÜYAP firmasıyla birlikte Bursa’da Kalıp Avrasya Fuarı’nı gerçekleştiriyoruz. 2000 yılında Kalıp Dünyası Dergisi’ni çıkarmaya başladık. 2002 yılında UKUB birliğinin kuruluş aşamasından beri birlikte hareket ettik. Dünyanın birçok ülkesinde kalıp sektörü önemli bir yer alırken ülkemizde katma değeri yeni yeni anlaşılmaya başlandı. Şu anki yönetimin yoğun çalışmaları sonunda ihraç edilen kalıplar işlenmiş demir olarak değil uluslararası normlara göre numaralandırılmaya gidildi. Böylece ihracat kaleminde kalıbın değeri daha da yükselecek. Dünya kalıp üretiminde yüzde 3 payını ancak alabiliyoruz. Şu anki üretimimizde ful kapasiteyle çalışıyor. Öte yandan ülkemiz için asıl mesele markalaşamamak. Biz Avrupa’nın veya Amerika’nın yan sanayisi mantığından çıkıp tasarımıyla üretimiyle 100 yüz yerli malı üretmenin zamanı geldiğine inanıyorum” dedi.

NETAŞ ve ZTE’den Türkiye’de ArGe Atağı

Kuruluşunun 50. yıldönümünü, Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımıyla düzenlenen bir etkinlikle kutlayan Netaş, yeni yatırım kararlarını açıkladı.

Türkiye’nin bilişim altyapısının öncüsü Netaş, 50. kuruluş yıldönümünü Ankara’da düzenlediği etkinlikle kutladı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Binali Yıldırım’ın bir konuşma yaptığı toplantıda Netaş ve yeni hissedarı ZTE, Türkiye’de gerçekleştirecekleri yeni yatırımların imzasını attı.

Netaş ve ZTE Corporation, üç farklı yatırıma ilişkin mutabakat anlaşmasına imza attı.

Türkiye’yi bilişim teknolojileri merkezi yapacak üç yatırım

Anlaşma uyarınca, Netaş ve ZTE, 2018 yılında, demiryollarına özel kablosuz geniş-bant iletişim standardı olan GSM-R alanında ortak ArGe çalışması yürütecekleri bir GSM-R Mükemmeliyet Merkezi açacak.

Bunun yanı sıra Netaş, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgelerinde ZTE ürünleri için tamir, bakım ve destek hizmetleri sağlayacak. Bu iş birliğinin ZTE ürünlerinin, dolayısıyla Netaş’ın pazarını genişletirken, müşteri memnuniyetini artırması, diğer taraftan Netaş’ın gelirlerini büyütürken Türkiye’nin hizmet ihracatına da katkıda bulunması bekleniyor.

Son olarak, ZTE’nin Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya bölgelerindeki müşteri ve çalışanlarına tüm ürün ve servis eğitimleri kurulacak olan “Netaş Akademi” üzerinden sağlanacak. Akademinin Türkiye’de bilişim profesyonellerinin yetişmesinde rol oynarken, diğer taraftan Türkiye’nin yüksek katma değerli hizmet ihracatını destekleyeceği düşünülüyor.

Başbakan Binali Yıldırım: “Türk mühendisinin akıl teriyle, Türk işçisinin alın teriyle yerli içeriği daha fazla ürünler yapma konusunda NETAŞ ve ZTE’ye inanıyoruz.”

Netaş’ın 50. kuruluş yıldönümü etkinliğinde konuşma yapan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Binali Yıldırım şöyle konuştu: “Birinci önceliğimiz, yerli teknolojiye sahip katma değeri yüksek ürünler geliştirmek, işte Netaş ve ZTE birlikteliğinin de önemi burada ortaya çıkıyor. Çin’in önemli bilgi iletişim firması son 10 yıldır Türkiye’ye geldi, Türklerle tanıştı ve bu aşamada da Türkiye’nin bilgi iletişim, ArGe konusunda en önemli firmalarından biri olan Netaş’la bir birlikteliğe gittiniz, gücünüze güç kattınız. Bundan sonra yapacağınız iş, burada Türk mühendisinin akıl teriyle, Türk işçisinin alın teriyle yerli içeriği daha fazla ürünler yapmak ve bu ürünleri Türkiye’nin dahil olduğu ve 4 saat uçuşla 56 ülkeye, 1,5 milyar nufüsa ulaşacak, yıllık 31 trilyon dolar bir varlığın, gelirin, gayrisafi hasılanın olduğu bu alanda en güzel şekilde değerlendireceksiniz. Yeni Türkiye sadece iç pazarla ekmek yediğiniz bir yer değil, bütün küresel pazara, bölgesel pazara da açılacağınız önemli bir merkez olacaktır. Bundan sonraki hedef bu olmalıdır. Bu konuda da gereken her türlü çalışmanın yapılacağından zerre kadar şüphem yoktur. Biz bu konuda hükümet olarak bugüne kadar Netaş’a ne destek verdiysek, bugün ZTE-Netaş birlikteliğine de aynı desteği vermeye devam edeceğiz,” dedi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan: “Milli ve yerli 5G konusunda Netaş ve ZTE’den çok şey bekliyoruz.”

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da katıldığı etkinlikte konuşma yaptı. Ahmet Arslan, teknoloji üreten toplum hayalinde önemli görevler üstlenen, bilgi ve telekomünikasyon sektörüne yön veren Netaş’ın bu yolda yarım asrı geride bırakmasının gururunu yaşadıklarını belirtti.

Arslan konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’nin bilişim dünyasında yerini alması, hatta öncü ülkeler liginde yer alması için 15 yıldır önemli yatırımlar yapıldı. Adeta bilişim ve haberleşme dünyasının üzerine titrendi. Bu noktada milli ve yerli 5G konusunda ZTE’den çok şey bekliyoruz.”

C. Müjdat Altay: Netaş bilişim teknolojilerinde yerliliğin öncü firması olmaya devam edecek

Toplantıyı “Netaş’ın kuruluşu, Türkiye’de telekomünikasyon sanayinin de ilk temel taşıdır,” diyerek açan Netaş CEO’su C. Müjdat Altay, “Kurulduğumuzdan bu yana ülkemize hep en yeni bilgi ve iletişim teknolojilerini sunan şirket olduk. Bu sayede ülkemize 3 milyar doların üzerinde döviz kazandırmanın gururunu yaşadık,” dedi.

“Son on yılda 10 kat büyürken, Türkiye’nin ve bölgemizin dijital dönüşümü için telekom, finans, sağlık, enerji, spor, eğitim, kamu ve savunma gibi dikeylerde akıllı çözümler uyguladık. Bugün itibarıyla Türkiye’nin lider sistem entegratörü ve yazılım ihracat şampiyonuyuz” diyen Netaş CEO’su sözlerini şöyle sürdürdü:

“Netaş, 50. yılına dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan ZTE ile girdi. ZTE firmasının bu yatırımı Türkiye’ye teknoloji geliştirme amaçlı yapılmış en büyük yatırımlardan biri. İkinci 50 yılımızda da ZTE ile beraber çok daha güçlü olacağımıza ve teknoloji alanında yeni ufuklar açıp Bölgenin yüksek teknoloji merkezi olacağımıza yürekten inanıyoruz. Netaş bilişim teknolojilerinde Türkiye’nin, yerliliğin öncü firması olmaya devam edecek.”

Yin Yimin: Amacımız Netaş’ı EMEA bölgesinde teknoloji üssü haline getirmek

Toplantıda konuşan ZTE Corporation Yönetim Kurulu Başkanı Yin Yimin ise, “ZTE’nin Çin dışında tek seferde en büyük yatırımını Netaş ile Türkiye’ye yaptık. Amacımız Netaş ve Türkiye’yi EMEA bölgesinde bir teknoloji üssümüz haline getirmek,” ifadelerini kullandı.

ZTE olarak Netaş’ın gelişimi için yatırım yapmaya devam edeceklerini söyleyen Yin, “Türkiye bilişim sektöründe hedeflenen atılımın gerçekleştirilebilmesine yönelik olarak ZTE 4.5G’nin Türkiye’de yerelleştirilmesi için patent, bilgi birikimi, tasarım ve inceleme, tedarik zinciri ve dokümantasyon desteği sağlayacağız,” dedi.

Yin, Çin’in Tek Kuşak Tek Yol girişimi ile Türkiye’nin 2023 hedeflerinin paralellik taşıdığını söyleyerek, “Önümüzdeki beş yıl içinde hükümetlerimizin, müşterilerimizin ve yatırımcılarımızın desteği ile Netaş’ın değerini 1 milyar dolara ulaştıracağımıza inanıyoruz,” açıklamasını yaptı.

Çok uluslu bilişim çözüm ve sistemleri üreticisi ZTE, Netaş’ın, One Equity Partners’ın yönettiği bir portföy şirketi olan OEP Turkey Tech B.V.’ye ait yüzde 48.04 hissesini geçtiğimiz 28 Temmuz 2017 tarihi itibarıyla satın almıştı.

Netaş 50. yıl etkinliğinde birbirinden önemli isimleri ağırladı

Netaş’ın Ankara’da düzenlediği 50. Yıl Ankara Zirvesine Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Çin Halk Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Yu Hongyang, ZTE Kıdemli Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Stratejiden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Jie Chen, Küresel Satıştan Sorumlu Başkan Zhang Zhenhui ve kamu ve özel sektörlerden 1.000’in üzerinde profesyonel katıldı.

İnşaat Çeliği Fiyatlarındaki Yükselişin Nedeni Girdi Maliyetlerindeki Artış ve Döviz Kuru

Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci, Türk çelik sektörünün iç ve dış piyasa satış fiyatlarını belirlerken; üretiminde girdi olarak kullandığı hammadde ve sarf malzemelerinin global piyasalarından, çelik ürünlerinin küresel ihraç/ithal fiyatlarından ve döviz kurundaki değişimlerden bağımsız hareket edemediğini belirtti. Ekinci, ayrıca bugünlerde bahse konu olan inşaat çeliği fiyatını da bu çerçevede irdelemek, değerlendirmek ve yorumlamak gerektiğini vurguladı.

İnşaat çeliği üretiminde kullanılan hurdanın üçte ikisinin, elektrot-ferro alyaj-kömür ve cüruf yapıcıların tamamının ve refrakterin ise dörtte birinin ithal edildiğini söyleyen Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci, “Üretimde kullandığımız girdilerin yüzde 66’sı ithalata dayalıdır. İç piyasadan temin edilen enerji ve diğer girdiler ise enflasyon gibi etmenlerin etkisi altında şekillenmektedir. Dolayısıyla Türk çelik üreticilerinin, iç piyasa satış fiyatlarını belirlerken küresel hammadde piyasalarından ve döviz kurundan bağımsız hareket etmesi mümkün değildir” dedi.

Dünyada önemli miktarlarda inşaat çeliği tüketen ve/veya ihracat gerçekleştiren ülkelerin iç piyasa fiyatlarının, Türkiye iç piyasa fiyatları ile karşılaştırıldığında inşaat çeliği fiyatının Türkiye’de hemen hemen tüm ülkelerden daha düşük seviyede olduğunu da açıklayan Namık Ekinci, “Bugün fiyatlarda gözlenen artışların en önemli gerekçesi girdi maliyetlerindeki artışlar ve kurun yükselmesidir. 2017 yılı Kasım ayındaki ton başına hurda fiyatı geçen yılın aynı ayına göre 89 dolar daha pahalı. Hurdadaki yüzde 20’lik fire payını da hesaba dâhil ettiğimizde hurdadan kaynaklı üretim maliyeti artışı ton başına 107 dolara kadar çıkıyor. Çelik üretiminde kullanılan grafit elektrotu fiyatları da 2017 yılının başından bu yana ton başına 15 kat kadar arttı. Bu artış maliyetleri ton başına 42-50 dolar yükseltti. Elektrot fiyatlarındaki artışın 2018 yılında da devam etmesinden endişe ediyoruz. Mart ayından itibaren ferro alyajdan kaynaklı maliyetlerde ton başına 4 dolar artış meydana gelirken, refrakterin çelik üretiminde maliyeti ise ton başına 1 – 1,5 dolar yükseldi” diye belirtti.

Son olarak Türk çelik sektörünün önemli çelik üreticisi ülkelere göre çok daha düşük kâr marjları ile çalıştığını dile getiren ÇİB Başkanı Namık Ekinci, Türkiye’de üreticilerin cüzi oranlarda kar ettiği, oysa rakip ülkelerdeki üreticilerin kar marjının ton başına 100 doları aştığını ifade etti. Ekinci, “Bu durum Türkiye’de üretilen inşaat çeliğini kullanan yerel tüketicilerimizin, diğer ülkelerdeki inşaat çeliği tüketicilerine kıyasla çok daha ucuza inşaat çeliği satın aldığını göstermektedir. Ayrıca inşaat çeliğinin kalitesi bilhassa deprem kuşağında yer alan bölgelerde yapılan inşaatlar için hayati derecede öneme sahiptir. 150 farklı ülkeye ihraç edilen Türk inşaat çeliğinin, Dubai’deki 828 metre uzunluğundaki Burç Halife ve Londra Heathrow Havalimanı gibi statik açıdan çok önemli inşaatlarda kullanılmış olması kalitemize olan güvenin en açık göstergelerinden biridir” diye konuştu.

Ticari Davaları Hakemler Çözüyor

Ticari uyuşmazlıkların mahkemeye gitmeden hızlı ve kolay bir şekilde çözülmesini sağlayan tahkim uygulamasını tercih eden şirketlerin ve işadamlarının sayısı her geçen gün artıyor. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve İstanbul Ticaret Odası Tahkim Merkezi (ITOTAM) Tahkim Divanı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Helvacı tahkimin avantajlarının hızlı sonuç verme, gizlilik ve uzman hakemler tarafından yargılama yapılabilmesi olduğunu söyledi. Tahkim kararlarının mahkeme kararı niteliğinde olduğunun altını çizen Prof. Helvacı, ‘’Son 3 yılda İstanbul Ticaret Odası Tahkim Merkezi’nde (İTOTAM) 21 ticari dava sonuçlandı. Bu rakam her geçen yıl katlanarak artacaktır’’ dedi.

Mahkemelerde bekleyen dava dosyalarının sayısı her geçen gün artarken, iş dünyası ticari uyuşmazlıkları hızlı ve etkin bir şekilde sonuca bağlayan farklı bir uygulamaya yöneldi: Tahkim. Günümüzde davaların genellikle adil yargılanma hakkına uygun biçimde makul bir süre içinde sonuçlanamadığını söyleyen Prof. Dr. İlhan Helvacı, ‘’Adil yargılanma hakkı uyuşmazlıkların makul süre içinde bitirilmesini de gerektirmekte. Bir taraftan her yıl açılan davaların çoğalması, diğer taraftan hâkim sayısının yeterli olmaması bu gecikmenin en önemli sebepleri arasında. Buna karşılık ticari uyuşmazlıkların hızlı ve etkin bir şekilde çözüme bağlanması gerekir. İşte bu noktada tahkim devreye giriyor. Tahkimin en önemli yararlarından biri, yargılamayı yapan hakemlerin konularında uzman kişiler olmaları. Bu da göreceli olarak daha süratli bir yargılama yapılabilmesine imkân sağlıyor. Ayrıca, ticari uyuşmazlıklarda taraflar çoğu kez aralarındaki uyuşmazlığın ve bu uyuşmazlık sonunda verilen kararın aleni olmasını istemezler. Tahkimde aleniyet söz konusu olmadığı için, uyuşmazlığın çözüm süreci ve verilen kararın gizli kalması mümkündür. Gizlilik de tahkimin olumlu yönlerinden birisi’’ diye konuştu.

Sistem Nasıl İşliyor?

Peki, ticari uyuşmazlıkların çözümünde iş dünyasının önünde önemli bir alternatif olarak duran tahkim nasıl işliyor? Prof. Helvacı süreci şöyle anlattı: ‘’ Tahkim davaları bir ya da üç hakemle görülebiliyor. Bu sayı tarafların tahkim şartında belirtilen hakem sayısına göre belirlenir. Tek hakemli uyuşmazlıklar için taraflar hakemi belirleyemiyorlarsa, hakemi İTOTAM Tahkim Divanı belirler. Üç hakemli uyuşmazlıklarda, davacı ve davalı taraflardan her biri birer hakem atar ve bu iki hakemin üçüncü yani başhakemi belirlemesi istenir; bu iki hakemin başhakemi belirleyememesi halinde başhakem İTOTAM Tahkim Divanı tarafından belirlenir. Hakem kararları ilam hükmündedir, başka bir deyişle hakem kararları mahkeme kararı gibi icra edilebilme kabiliyetini haizdir.’’ Tahkime giden uyuşmazlıklar arasında bayilik, birleşme, devralma, hisse alım-satım ile inşaat sektörüne ilişkin sözleşmelerden doğan anlaşmazlıklar ilk sıraları alıyor.

20 ülkeden tıbbi cihaz ve malzeme alıcıları, İstanbul Sağlık Fuarı’na geliyor

Türk sağlık sektörünün hizmet ve teknolojide geldiği son noktayı gözler önüne serecek İstanbul Health Expo ile 3. Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi 29 Kasım-2 Aralık tarihlerinde CNR EXPO Yeşilköy’de düzenlenecek.

Fuarla eş zamanlı olarak kongre, sempozyum, çalıştay ve toplantılar düzenlenecek. Bu etkinlikler kapsamında sağlık turizmi, iş sağlığı ve güvenliği gibi pek çok konu masaya yatırılacak.

Sağlık sektöründeki yeni teknoloji ve uygulamalara ev sahipliği yapacak “5. Hastane Donanımları, Medikal Cihaz ve Sağlık Hizmetleri Fuarı (İstanbul Health Expo-İstanbul Sağlık Fuarı) ile 3. Uluslararası Bütünleşik Sağlık ve Bakım Kongresi 29 Kasım-2 Aralık tarihlerinde CNR EXPO Yeşilköy’de düzenlenecek. Ameliyathane cihazlarından tek kullanımlık ürünlere hastane mobilyalarına, fizik tedavi, rehabilitasyon cihazlarına kadar pek çok inovatif ürünün sergileneceği fuarda, Suudi Arabistan, Katar, Kosova, Ürdün, Lübnan, İran ve Irak başta olmak üzere 20 ülkeden tıbbi cihaz ve malzeme alıcıları ağırlanacak.

İş sağlığı ve güvenliğine dikkat çekilecek

Medikal cihaz sektöründe yapılan ihracatın katma değerinin yükseltilerek, sektörün rekabetinin artırılmasının amaçlandığı İstanbul Health Expo Fuarı ile eş zamanlı olarak düzenlenecek Uluslararası Bütünleşik Sağlık Bakım Kongresi, ‘Sağlık Hizmet Sunucularında İş Sağlığı’ ve ‘Hastanelerde Bilişim ve Sağlık Teknolojileri Kongresi’ ana başlıklarında gerçekleşecek. Kamu ve özel sektörün, uzman temsilcileri tarafından verilecek olan Sağlık Bakım Turizmi Sempozyumu’nda ise “Sağlık Bakım Turizmi Vizyonumuz ve Gelişmeler” ile “Sağlık Bakım Turizmi Alanlarında Gelişmeler” ele alınacak. İş sağlığı ve güvenliği konusu da ‘Sağlık Hizmet Sunucularında İş Sağlığı ve Güvenliği Özel Bölümü’nde masaya yatırılacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, OSGB İşletmecileri Derneği, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmet ve Eğitim Kurumları Derneği (İSG Heder), Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) ve İş Sağlığı ve Güvenliği Dernekleri Federasyonu (İSAF) destekleriyle oluşturulan İş Sağlığı ve Güvenliği Özel Bölümü’nde ulusal ve uluslararası ölçekte iş sağlığı ve güvenliğinin genel konuları ayrıntılarıyla ele alınacak. Tüm konular iş güvenliği uzmanları, akademisyenler, kamu ve özel sektör temsilcileri ve konuyla ilgili araştırmacılar tarafından tartışılacak.

Medikal cihaz ve hizmet sektörünün öncüsü olan 240’tan fazla markanın katılımı ile gerçekleştirilecek İstanbul Health Expo’nun en büyük destekçilerinden olan Fujitsu, sensör teknolojileri ile hasta, personel ve ürün takibi, yapay zeka, evde bakım, sağlıkta altyapı, hastanelerde verimlilik gibi sağlık sektörüne yönelik insan odaklı dijital hastane çözümlerini fuar ziyaretçileri ile paylaşacak.

Türkiye’nin önde gelen 20 hastanesi İstanbul Health Expo’da

Aralarında Acıbadem, Memorial, Adatıp Hastanesi, Avrasya Hastanesi, Başkent Üniversitesi Hastaneleri, Bezmialem, Birinci Göz, Biruni Üniversite Hastanesi, Çakmak Hastanesi, Dentaydın, Emsey Hospital, Esencan Hastanesi, Ethica, Gözde İzmir Hastanesi, Özel Hospitalist Hastanesi, KOÇ University Hospital, Medikal Park Hastaneler Grubu, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi, Gaziosmanpaşa Hastanesi’nin de bulunduğu 20 hastane, sağlık hizmeti ve teknolojilerinde gelinen son noktayı gözler önüne serecek. CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık A.Ş. tarafından, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dernekleri Federasyonu (SADEFE), Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD), Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği (TÜDER) iş birliğinde düzenlenen fuar, KOSGEB ve Tüm sağlık Kuruluşları Derneği’nin de (TÜMSAD) desteğiyle gerçekleştirilecek.

“e-Dönüşüm Kapımızda” Paraşüt Kurucu Ortağı Sean Yu Anlatıyor

Türkiye’deki girişimlerin %99.8’ini oluşturan küçük ve orta ölçekli işletmeler, rekabette güçlenmek için e-dönüşüm süreçlerini hızlandırdılar.

Büyük bir hızla dijitalleşen dünyamızda adını sıkça duyduğumuz e-dönüşüm, fiziksel olarak oluşturulan belgelerin, internet ortamına taşınabilmesi ve işlemin her aşamasının online olarak gerçekleştirilebilmesi anlamına geliyor. e-Dönüşüm, Türkiye pazarında henüz netlik kazanmayan, birçok işletmenin tam olarak hakim olmadığı bir kavram olsa da, globalleşmek ve rekabette fark yaratmak isteyen işletmeler e-dönüşüm sürecini hızlandırmaya başladı. e-Dönüşüm, KOBİ’ler için kolaylık ve fayda anlamına geliyor. e-Dönüşüm sistemleri ile kağıt, kargolama ve zaman tasarrufu sağlanmasının yanı sıra, operasyonel işlemlerin yönetiminin daha kolay hale gelmesi de büyük bir avantaj.

Türkiye’nin en başarılı girişimleri arasında gösterilen, KOBİ’leri ön muhasebe alanında dijitale taşıyan çözüm ortağı Paraşüt’ün Kurucu Ortağı Sean Yu, e-dönüşüm başlığı altında hayatımıza giren elektronik sistemlerden e-fatura ve e-arşiv’in faydalarını anlatıyor:

e-Dönüşüm denince akla ilk gelen ve kullanım oranı daha yüksek olan çözümler, e-fatura ve e-arşiv. Bu çözümlerin sağladığı en büyük fayda, zaman alan ve maliyeti arttıran operasyonel süreçlerden firmaları kurtarıp daha hızlı, düşük maliyetli ve düzenli bir şekilde fatura gönderimlerini sağlamak. Görüyoruz ki, bu faydalara rağmen birçok şirket, kendileri için fırsat yaratan bu kavrama, yanlış ve eksik bilgiler sebebiyle uzak kalabiliyor. Bu faydaların farkında olan ve rekabet avantajı sağlamak isteyen işletmeler ise zorunlu olmamasına rağmen e-fatura ve e-arşivi kullanarak e-dönüşümün firmalarını nasıl ileri götürdüğünü deneyimleyebiliyor.

Büyük şirketlerle çalışan KOBİler, e-fatura ve e-arşiv kullanımı sayesinde prestij kazanıyor, faturalama süreçlerini daha kolay yönetebiliyor ve ödemelerini daha hızlı alabiliyor.

e-Ticaret alanında faaliyet gösteren işletmeler için de e-fatura ve e-arşiv fatura kullanmak oldukça önemli. Çünkü faturalama sürecinin dijital ortama taşınmaması bir e-ticaret firması için her gün yüzlerce fatura yazdırılıp kargolanması anlamına gelir. Aynı zamanda bu, satış adetleri yükseldikçe yönetilmesi oldukça zor ve zaman alan süreçlerle uğraşmak anlamına da geliyor. e-Dönüşümün faydası ve hayatımıza getirdiği kolaylıklar burada öne çıkıyor.

e-Dönüşüm treni daha yeni yola çıkıyor. Paraşüt, sunduğu Anahtar Teslim e-Fatura hizmeti ile bu treni yakalamak isteyen KOBİ’lere kolay ve zahmetsiz bir geçiş hizmeti sunuyor. Ücretsiz olarak sunulan bu hizmet ile haftalar sürebilen e-fatura başvuru sürecini 2 gün gibi kısa bir sürede sonlandırıp müşterilerini e-dönüşüm ile tanıştırıyor.

Perakende Sektöründe Dijital Dönüşüm Satış ve Verimliliği Arttırıyor

Artan ürün çeşitliliği, mağaza sayıları ve değişen müşteri talepleri sebebiyle doğru ürünü, doğru zaman ve mekanda müşteri ile buluşturmak perakendeci için öncelikli bir konu haline geldi. Akıllı cihazların, sosyal medyanın ve online alışverişin yükselişe geçmesi ile müşterilerin satın alma karar mekanizmaları da değişmeye başladı. Artık yeni teknolojiler ile değişimin önüne geçmek, verimliliği ve satışları aynı anda artırmak mümkün.

Bu yıl, 29-30 Kasım tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde 17’incisi düzenlenecek olan Perakende Günleri’de yapay zeka, artırılmış gerçeklik ve dijital dünyanın sektöre etkileri konuşulacak. Kârlı büyüme için en iyi dönüşüm fırsatlarının değerlendirilecek. Türkiye’nin teknolojik çözüm entegratörü Sensormatic de Perakende sektörünün dijital değişiminde büyük rol oynayan çözümlerini Perakende Günleri’nde paylaşacak. 23 yıllık sektörel deneyime sahip olan Sensormatic, söz konusu çözümlerin perakendecilerin verimliliğine ve satışına etkileri konusunda detaylı bilgiler verecek.

Müşteriye ulaşmak analizden geçiyor

Güncel araştırmalar gösteriyor ki, müşteri bağlılığı her geçen gün azalıyor ve artan teknoloji kullanımı marka sadakatlerini kırılgan hale getiriyor. Aynı zamanda tüketicilerin kişiye özel ürün ve hizmetleri tercih etmesi, perakende sektöründe mega mağazalardan butik ve yerel mağazalara geçişe neden oluyor.

Böylesi hassas bir dönemde perakende sektöründeki markaların, hedeflerine istedikleri biçimde ulaşması için doğru analizler yapabilmesi ve hızlı aksiyon alabilmesi büyük önem taşıyor. Bu noktada mağaza içi analiz çözümleri öne çıkıyor.

Mağazaya giren, bilgi alan ve alışveriş yapan müşterilerin hareketlerini izleyen, bütüncül olarak raporlayan platformlar, müşterilerin mağaza içinde geçirdikleri sürenin miktarını, hangi ürünleri ne kadar süre incelediğini ve satışa dönüş oranlarını takip ediyor. 23 yıllık sektörel deneyime sahip olan Sensormatic’in elde ettiği verilere göre mağaza içi analiz platformları markaların satışlarında %8 ilâ %10 oranında artış sağlıyor.

Reyon karlılıklarını %40 oranında artırıyor

Sensormatic’in portföyünde bulunan mağaza içi analiz sistemleri, sağladığı yoğunluk haritaları ile reyonların yoğunluğunu ve müşterilerin reyonu inceleme sürelerini ölçümlüyor. Elde edilen bu değerli veriyi kullanan perakendeciler, mağaza alanlarında maksimum satış için gerekli fiziksel düzenlemeleri yapabiliyor. Elde edilen verilere göre ürün yerleşim stratejileri veriye dayalı yapıldığında reyon karlılıklarını %40 oranında artırılabiliyor.

Perakende sektörü için bir başka önemli gelişim alanı stok yönetimi olarak öne çıkıyor. Sensormatic, mağazalarında her gün müşterilerle buluşan binlerce ürünün yönetimi için RFID stok yönetimi çözümünü öneriyor.

Bu çözüm aranan ürünün bulunmasını ve ürünün stok teyidini kolaylaştırıyor, ürünün depoda görünmesine rağmen bulunamaması gibi sorunları ortadan kaldırıyor. Bir başka araştırma sonucuna göre, bu gibi durumlarda tüketicilerin %30’u aradığı ürünü reyonda bulamayınca, satın almaktan vazgeçiyor. Bu nedenle mağaza içi teknolojilerinin kullanımı, müşteri alışkanlıklarının son derece kırılgan olduğu bu dönemde büyük önem taşıyor.

Doğru ürünü, doğru zaman ve mekanda müşteri ile buluşturan teknoloji: RFID

Üretildiği andan satıldığı ana kadar ürünleri takip edebilmeyi sağlayan bir teknoloji olan RFID ile her bir ürün adeta bir kimlik kartına sahip oluyor. Ürünlerin mağazaya gelişinden yerleşimine, satışına ve sayımına kadar tüm süreçleri kolaylıkla anlık takip edilebiliyor. Satış danışmanlarının mobil olarak taşıyabildikleri kablosuz el terminalleri ile mağazadaki her bir ürünün hangi reyonda hatta hangi rafta olduğu bilgisi anında tespit ediliyor. Bu sayede ürünler, müşterilere çok daha hızlı bir şekilde ulaşıyor.

RFID çözümleri sayesinde perakendeciler, müşterilerinin taleplerine en hızlı şekilde cevap verirken, eksik ürünlerin günlük takibi ve yerlerine yeni ürünlerin konması gibi süreçleri çok daha hızlı ve verimli bir şekilde sağlayabiliyor. RFID teknolojisinin verimli bir şekilde kullanılması sayesinde mağazalarda operasyonel verimlilik sağlanırken, mağaza satışlarında %4 ila %21 oranlarında artış sağlanıyor.

Arapların Yeni Gözdesi Beylikdüzü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 70,9 artarak 2 bin 677 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Ekim 2017’de ilk sırayı bin 321 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul ilini sırasıyla 465 konut satışı ile Antalya, 121 konut satışı ile Bursa, 108 konut satışı ile Yalova ve 93 konut satışı ile Aydın izledi. İstanbul‘da yabancıların taleplerine karşılık verebilecek konut stoğunda ise Beylikdüzü’nde Evim Yüksekdağ projesi aile konseptiyle öne çıkıyor.

Ülke uyruklarına göre en çok satışı Suudi Arabistan vatandaşları yaptı. Ekim ayında Suudiler 528 konut satın aldı, onları 344 ile Irak vatandaşları, 278 konut ile Azerbaycan ve 154 konut ile Kuveyt vatandaşları takip etti. İstanbul’un hızlı gelişen yerlerini yatırım fırsatı olarak değerlendiren Araplar’ın gözdesi Beylikdüzü bölgesi oldu. Nüfusun hızlı artışıyla doğru orantılı olarak konutların da değer kazandığını söyleyen Yüksekdağ Gayrimenkul Kurucu Ortağı Celal Yüksekdağ, “Yaptığımız fizibilite sonucunda Beylikdüzü çevresinde özellikle aile konsepti konutlara ihtiyaç olduğunu saptadık ve Evim Yüksekdağ projesini Arapların da tercih ettiği 2+1 ve 3+1 konut tiplerinde, aile konsepti olarak adlandırılan şekilde dizayn ettik” dedi. Beylikdüzü’nde yükselen Yüksekdağ Konutları 2+1 ve 3+1 seçenekleri ile satışa sunuluyor. Toplam 363 konuttan oluşan projede fiyatlar 297 bin ila 530 bin TL arasında değişiyor. Evim Yüksekdağ projesinin yüzde 70’i peyzaj ve çocuk oyun alanları olarak ayrıldı.

34.kez gerçekleşecek olan CBME Türkiye Fuarı Anne-Bebek sektörünün önemli markalarına ev sahipliği yapacak

Türkiye’de 8 milyar TL’lik büyüklüğe ulaşan bebek çocuk ürünleri sektörünün önemli markaları CBME Türkiye Fuarı’nda buluşacak.

Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı CBME Türkiye 2018’de, Bebedor, Grup Baby, Dalpa, Aymini ve Ulusal Elektronik gibi sektörün lider bebek araç gereç firmaları hem yeni ürün lansmanlarını gerçekleştirecekler hem de geniş ürün yelpazeleriyle fuara renk katacaklar. 10-13 Ocak 2018 tarihlerinde İstanbul CNR Fuar Merkezi’nde 15.000 ziyaretçi beklenen CBME Türkiye 2018 için katılımcı firmalar gün sayıyor.

Küresel ölçekte lider anne, bebek ve çocuk ürünleri fuarları arasında yer alan CBME Türkiye, 10-13 Ocak 2018 tarihlerinde, İstanbul CNR Fuar Merkezi’nde sektör paydaşlarını bir araya getirecek. Balkanlardan Afrika’ya yayılan geniş bir coğrayadan profesyonel alıcı çeken fuar, 2018’de marka sayısını 750’ye, ziyaretçi sayısını ise 15.000’e yükseltmeyi hedefliyor. Bebek çorabından, çocuk abiye ürünlerine, pusetten, bisiklet üreticilerine kadar geniş bir katılımcı kitlesine sahip fuarda, özel alım heyeti programları ile hedef ülkelerden nitelikli profesyonel alıcıların katılımcıyla buluşması hedefleniyor.

Dünyanın öncü fuar organizatörü UBM tarafından düzenlenen CBME Türkiye, 2018’de araç gereç ve bebek-çocuk hazır giyim ve aksesuarları başta olmak üzere, bebek bakım ve beslenme ürünleri, mobilya ve ev tekstili, oyuncak ve bisiklet grubu, anne ve hamile ürünleri, firmalarıyla birlikte bebek ve çocuk sektörüne ait tüm ürün gruplarını dört gün boyunca tek bir çatı altında toplayacak.

“Araç gereç ve mobilya”, bebek çocuk ürünleri sektörünün en hızlı büyüyen segmenti

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri, geçtiğimiz yıl Türkiye’de 1 milyon 310 bine yakın bebeğin doğduğunu ortaya koyuyor. Aileler, bu bebeklerin 0-3 yaş arası döneminde aylık ortalama 60-70 Amerikan doları, yıllık olarak da 800 Amerikan dolarının üzerinde harcama yapıyor. Her ne kadar Türkiye’de bebek başına harcama tutarı dünya ortalamasının altında olsa da, ebeveynlerin giderek bilinçlenmesiyle birlikte, bu tutarın önümüzdeki yıllarda büyük bir artış trendi yakalayacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Bebek ve çocuk ürünleri sektöründe en büyük pazar payını tekstil ve bebek bezi oluşturuyor. 2015 ve 2016 yılları karşılaştırıldığında, “araç gereç, mobilya” ile “bebek bakım, temizlik” segmentleri ise %10’arlık paylarıyla sektörün en hızlı büyüyen segmentleri olarak dikkat çekiyor. Türkiye’nin büyüyen ekonomisi ve artan nüfusu, özellikle toplam büyüklüğü 650 milyon TL’yi bulan araç gereç ve mobilya segmenti için büyük bir potansiyel barındırıyor. Bebek arabalarının %97’sinin ithal markalar arasından seçildiği Türkiye’de, yerli üretici tarafından fethedilmeyi bekleyen büyük bir pazar paydası mevcut.

Bebedor, Grup Baby, Dalpa, Aymini ve Ulusal Elektronik CBME 2018 Türkiye’de

Bebek beslenme gereçleri deyince akla gelen ilk isimlerden biri olan Bebedor; 33 yıllık bebek sektör deneyimine sahip ve ilk yılından beri CBME fuarına katılıyor. Mamajoo, Maxi Cosi, Babybjörn, Quinny gibi markaların Türk anneleriyle buluşturan Grup Baby; Prego, Sunny Baby gibi markalarla üretim yapan 1000 adet yürüteç üretme kapasitesine sahip tesisleri ve Türkiye genelinde 350’yi aşkın bayisiyle tüketicilere ulaştıran Dalpa; yine fuardaki katılımcı firmalar arasında. Güvenilir ve yaratıcı bebek mobilyaları üreticisi Aymini ve anne bebeklere yönelik güvenlik ürünlerinde Weewell markasıyla Ulusal Elektronik, yeni ürünlerini CBME Türkiye’de görücüye çıkaracak.

CBME Türkiye, ziyaretçi ve katılımcı anlamında son 5 yılda 3 kat büyüdü

Uluslararası ziyaretçi ve katılımcı oranıyla dikkat çeken CBME Türkiye, bölgenin kalbi olan İstanbul’da düzenleniyor.

Yabancı ziyaretçilerinin ağırlıklı olarak Balkanlar, Türki Cumhuriyetleri, Orta-Doğu, Kuzey Afrika, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Doğu Avrupa ülkelerinden katılması beklenen 34. İstanbul CBME Türkiye Fuarı, anne bebek ve çocuk ürünleri toptancıları, perakendecileri, üreticileri, ithalatçı ve ihracatçılarının yanında, e-ticaret siteleri, zincir marketler, eczacılık ve zincir tekstil marka temsilcilerini katılımcılarla buluşturacak.

Dünyada trendleri belirleyen markalar, UBM CBME’de sunum yapacak

Fuar kapsamında, Nike, H&M, Starbucks ve Nickelodeon gibi dev markalarla çalışmış, dünyanın en büyük trendsetter firması olan WGSN ile yine trend ve dizayn alanında hizmet veren İspanyol ajans Minicool da katılımcılara birer sunum yapacak. Minicool’un 10 Ocak Çarşamba günü yapacağı trendlerle ilgili sunumun ardından 11 Ocak Perşembe günü WGSN, 2018-2019 yaz sezonu anne bebek sektörü trendlerini anlatacak. Fuarda Bagider (Bebek Araç Gereçleri Üretici, İthalatçı, ve Perakendeciler Derneği) iş birliğiyle CBME Özel Tüketici Ödülleri de sahiplerini bulacak.