Binalarda Yangın Sistemi Nasıl Olmalı, Yangınlara Nasıl Müdahale Edilmeli?

Satınalma Eğitimleri Haber Binalarda Yangın Sistemi Nasıl Olmalı, Yangınlara Nasıl Müdahale Edilmeli

Binalarda Yangın Sistemi Nasıl Olmalı, Yangınlara Nasıl Müdahale Edilmeli?

Satınalma Eğitimleri Haber Binalarda Yangın Sistemi Nasıl Olmalı, Yangınlara Nasıl Müdahale EdilmeliYangına karşı nasıl önlem alınması gerektiğini anlatan İSG Uzmanı Dr. Rüştü Uçan, 4 katlı veya daha yüksek binalarda yangın tüplerinin, her 25 metrede bir yerleştirilmesi, bu tüplerin yerden 30-40 cm yukarıda, duvara asılı bir şekilde bulunması gerektiğini kaydetti.

Yangın söndürme tüplerinden kaçış yollarına kadar birçok kritik detaya dikkat çeken Uçan, “Her binada en az iki yangın merdiveni bulunması gereklidir. Katlarda kat planı yer almalı. Bu plan, her kattaki kişilerin nasıl tahliye olacağını ve hangi yollardan kurtulacaklarını göstermeli.” diye konuştu.

4 katlı ve üzeri binalarda yangın önlemlerin zorunlu olduğunu ifade eden Dr. Uçan, “Yangın anında tüm bu sistemlerin eksiksiz çalışması şart.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, yangına karşı nasıl önlem alınması gerektiğini anlattı.

Koridor Uzunluğu 25 Metreyi Geçiyorsa, 2 veya 3 Tüp Yerleştirilebilir

Rüştü uçanBir binada yangına karşı nasıl önlem alınması gerektiğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Öncelikle, 4 katlı veya daha yüksek binalarda alınması gereken yangın önlemlerine bir örnek üzerinden bakalım. İlk olarak, binalarda yangın tüplerinin bulunması gerekiyor. Yangın tüpleri, her 25 metrede bir yerleştirilmelidir. Bu tüpler, yerden 30-40 cm yukarıda, duvara asılı bir şekilde bulunmalıdır ve düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Eğer koridor uzunluğu 25 metreyi geçiyorsa, 2 veya 3 tüp yerleştirilebilir. Bu durum, binanın büyüklüğüne ve yapısına bağlı olarak değişiklik gösterebilir.” dedi.

Her Binada En Az İki Yangın Merdiveni Bulunması Gerekli

Yangın merdivenlerinin önemine dikkat çeken Uçan, “Her binada en az iki yangın merdiveni bulunması gereklidir. Binanın büyüklüğüne bağlı olarak bu sayı artabilir; örneğin, bazı binalarda üç yangın merdiveni bulunabilir. Katlarda kat planı yer almalı. Bu plan, her kattaki kişilerin nasıl tahliye olacağını ve hangi yollardan kurtulacaklarını göstermeli. Bir binaya, otele ya da hastaneye gittiğimizde bu tür bilgilendirmeleri mutlaka incelemeliyiz. Bu bilgiler, yangın anında nasıl hareket edeceğimizi bilmemiz açısından oldukça önemlidir.” diye konuştu.

Acil Yardım Butonu ve Yangın Dolabı Bulunmalı!

Acil durum butonuna da dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, şöyle devam etti:

“Bu buton kırılarak yangın başladığına dair uyarı verilmeli. Bu uyarı, yüksek sesle duyulabilir ve böylece hızlı bir şekilde harekete geçilmiş olur. Türkiye’deki en büyük sorunlardan biri de olay anında, özellikle karanlıkta, bu tür talimatları okumanın mümkün olmaması. Acil çıkış ışığı olmalı ve elektrikler kesildiği anda akü, jeneratör, batarya…gibi sistemlerle beslenerek çıkış yönünü göstermeli. Binalarda yangın dolabı bulunmalı. Yangın dolabının içinde genellikle 25 metre uzunluğunda bir alana erişim sağlayan hortum olmalı.”

Yangın Merdivenlerinin Bulunduğu Alanlara Eşya Konulmamalı

Yangın merdivenlerinin kapısının kilitli olmamasının önemine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yangın merdivenleri binanın dışında çelikten yapılmış olabilir ya da içeride konumlandırılmış olabilir. Bu merdivenler, acil durumlarda insanların tahliye edilmesi için çok önemlidir. Ancak ne yazık ki apartmanlarda yangın merdivenlerinin bulunduğu alanlara eşya koyuluyor. Bu kesinlikle yapılmamalıdır. Yangın planının uygulandığı bu alanlar tamamen boş bırakılmalıdır, çünkü kaçış anında bu eşyalar ciddi engeller oluşturabilir. Ayrıca her katta, o katın kaçıncı kat olduğunu belirten bir işaret bulunmalıdır.” dedi.

Fıskiye Sistemleri ve Duman Dedektörleri Erken Müdahale İçin Kritik!

Normal apartmanlarda sprink (fıskiye) sistemlerinin gerekmeyebileceğini ancak birçok kişinin bulunduğu binalarda sprinklerin de olması gerektiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yangın anında alarm devreye girdiğinde ya da duman algılandığında bu sistemler otomatik olarak çalışır. İçlerindeki cam bir güvenlik mekanizmasıyla kırılır ve su püskürterek yangını bastırır. Bu sayede yangının yayılması önlenmiş olur. Bu sistemler, yangın güvenliği açısından oldukça önemlidir. Duman dedektörü de olmalıdır. Bu dedektörler, dumanı algıladığı anda alarm veriyor ve sistem devreye giriyor. Bu da yangın anında erken müdahale için kritik bir role sahip.” şeklinde konuştu.

Düzenli Kontrol ve Bakım Şart!

Yangın pompasının aylık olarak test edilmesi ve yılda bir kez kapsamlı bakımdan geçirilmesi, yangın algılama sisitemlerinde duman ve ısı sensörlerinin 6 ayda bir kontrol edilmesi ve gerektiğinde kalibrasyon yapılması, yangın alarm panosunun da aylık olarak kontrol edilerek sistemin çalışır durumda olduğunun raporlanması gerektiğini de kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, sprink sistemlerinin yılda bir kez uzman ekiplerce kontrol edilerek test edilmesi gerektiğini ve kaçış yolları ile merdivenlerin de haftalık olarak denetlenmesi, kapıların açık ve engellerden arındırılmış olduğundan emin olunmasının önemini vurguladı.

Jeneratör Devreye Girerek Yangın Pompaları Hemen Çalışmalı!

Yangına müdahalede yangın pompalarının çok önemli olduğunu vurgulayan Uçan, “Yangın söndürme ve elektrik kesintisi durumunda hızlıca jeneratör devreye giriyor. Pompa fıskiyelerden yangın alanına su püskürtüyor. Elektriğin kesilmesiyle sistemin çalışmaması söz konusu olmamalı. Elektrikli jeneratörü yedekleyen dizel yakıtlı sistemler olmalı. Zaten yangın anında güvenlik protokolleri gereği elektrikler otomatik olarak kesiliyor. Elektrik kesildiği anda jeneratör devreye giriyor ve yangın pompaları hemen çalışmaya başlıyor. Büyük binalarda çok büyük su depoları bulunuyor. Bu depolarda yangın durumunda kullanılmak üzere özel bir alan var. Depolardaki su tamamen bitse bile, yangına özel ayrılan su miktarı bu durumu telafi ediyor. Bu sistemler, suyun kesintisiz bir şekilde kullanılmasını sağlıyor. Sprink sistemi çalışmaya başladığında, yangını bastırmak için su püskürtüyor. Ayrıca itfaiye ekipleri geldiğinde bu sistemler, itfaiyeye de destek sağlıyor.” dedi.

Tatbikatlar Önemli!

Dr. Uçan belirli periyotlarda tatbikatların da çok önemli olduğunu söyledi ve sistem denetim periyotlarını şu şekilde ifade etti:

Sprink Sistemleri:

Sprink sistemleri yılda bir kez uzman ekiplerce kontrol edilmeli ve test edilmelidir.

Yangın Pompa Grubu:

Yangın pompaları aylık olarak test edilmeli, yılda bir kez kapsamlı bakımdan geçirilmeli.

Yangın Algılama Sistemi:

Duman ve ısı sensörleri 6 ayda 1 kontrol edilmeli ve gerektiğinde kalibrasyon yapılmalı. Yangın alarm panosu, aylık olarak kontrol edilmeli, sistemin çalışır durumda olduğu raporlanmalı.

Kaçış Yolları ve Merdivenleri:

Haftalık olarak denetlenmeli, kapıların açık ve engellerden arındırılmış olduğundan emin olunmalıdır.

Kurumsal Satış Eğitimi

 

UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz. Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) ve Grup Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)

-> EĞİTİMLERİNİZ İÇİN DOĞRU TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

GELİŞİM İÇİN EKİBİNİZE DÜZENLİ EĞİTİMLER VERİN

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemTürkiye ve öncelikle Marmara Bölgesi lojistik depolar konusunda merkez durumunda. Doğru yatırımlarla müteşebbisler için halen cazibesini koruyor. Diğer taraftan bu özel hizmet yatırımların yanısıra şirketlerin, fabrikaların da elinde bulunan önemli bir metrajda stoklama alanı bulunuyor. Dolayısı ile bu yazının konusu depolar ve içlerindeki envanterin doğru yönetimi. Hepimiz farkında olmasak da depolar, bir işletmenin operasyonel başarısında merkezi bir rol oynar. Etkili bir şekilde yönetilen bir depo, yalnızca düzen sağlamakla kalmaz; aynı zamanda maliyetleri düşürür, verimliliği artırır ve müşteri memnuniyetine doğrudan katkıda bulunur.

Ancak depo yönetimi, basit bir stoklama sürecinden çok daha fazlasını ifade eder. Doğru stratejilerle hem mevcut kaynaklarınızı en verimli şekilde kullanabilir hem de rekabet avantajı elde edebilirsiniz. İyi bir depo yönetimi sayesinde tedarik zincirinizin bütünlüğünü koruyabilir ve işletmenizin genel performansını güçlendirebilirsiniz. İşte depo envanter yönetiminizi bir üst seviyeye taşıyacak 10 temel ipucu ve bir bonus öneri!

1. Depo Alanınızı Akıllıca Planlayın

Değer ve para ile ölçebileceğiniz en önemli unsur metrekareleriniz. Deponuzun her santimetresi değerlidir. Alanın verimli bir şekilde planlanması, sadece fiziksel düzen değil, aynı zamanda iş gücü hareketlerini optimize etmeyi de içerir. Gereksiz adımların önüne geçmek için raf yerleşimlerini ve ürün erişimini dikkatlice düzenleyin. Ayrıca bu düzenleme, hem çalışanlarınızın işlerini daha hızlı tamamlamasını sağlar hem de ekipman kullanımında enerji tasarrufu yaratır.

Özellikle son yıllarda robot palet taşıyıcılar gibi son derece efektif uygulamalar ile raflar arasındaki mesafenin bile en optimumum için çalışılıyor. Hassas mühendisliklerle rafların sayısının nasıl arttırılabileceğine bakılıyor. Tüm bunlar anlayacağız en pahalı maliyet unsurunu doğru kullanmak üzerine yapılıyor.

2. Depoyu Uygun Şekilde Düzenleyin

Stok devir hızı hesaplaması işletmenin hangi ürününün hızlı hangisinin yavaş hareket ettiğini gösteriyor. Buradan yola çıkarak, hızlı hareket eden ürünlerin erişimi kolay, sık kullanılmayan ürünlerin ise daha az değerli alanlarda saklanmasını sağlayın. Bu, hem operasyonel süreleri kısaltır hem de iş gücünün daha verimli kullanılmasını mümkün kılar. Böyle bir düzenleme, ayrıca depo içinde daha az karışıklık yaratır ve ürünlerin yanlış raflara yerleştirilme riskini de azaltır.

3. Sezonluk Talepleri Önceden Planlayın

Talep değişikliklerini tahmin ederek, envanter seviyelerinizi uyumlu hale getirin. Geçmiş verilere dayalı olarak yapacağınız analizler, dönemsel yoğunluklara hazırlıklı olmanızı sağlar ve stok dışı kalma riskini azaltır. Mevsimsel talep dalgalanmalarına uygun bir strateji, müşteri memnuniyetini artırırken aşırı stok riskini de önler. Bunu yapabilmek için satış departmanı ile yakın çalışmak gerekiyor. Ama şirketin pazar dinamiklerini doğru okuması da gerekiyor.

4. Sürekli Değerlendirme ve Uyum Sağlayın

İşletme ihtiyaçları sürekli evrim geçirir. Deponuzun düzenini, stok yönetim süreçlerinizi ve teknolojik araçlarınızı düzenli olarak gözden geçirin. Daha verimli yöntemlere açık olun. Periyodik denetimler, depo operasyonlarınızdaki aksaklıkları hızlıca tespit etmenizi ve çözüm üretmenizi sağlar. Yani unutmayın değişmeyen tek şey var; o da değişim! Sürekli kendinizi ve sisteminizi gözden geçirin.

5. Raf ve Bölüm Konumlarını Netleştirin

Raf konumlarının belirgin ve sistematik olması, ürün erişimini hızlandırır. Özellikle büyük depolarda coğrafi bir harita oluşturmak, çalışanların ve teknolojik araçların (ör. WMS) süreçlerini kolaylaştırır. Bu sistem, yeni çalışanların hızlı adaptasyonuna da olanak tanır.

6. Barkod ve Etiketleme Sistemi Kullanın

Bunu burada yazmaya utanıyorum ama günümüzde hala çok basit yöntemlerle bu basit detaylara dahi dikkat etmeyen işletmeler var. Yapmayanlar için yazalım: Her bir ürünün doğru bir şekilde etiketlenmesi, hata oranlarını ciddi şekilde düşürür. Gelişmiş barkod ve RFID teknolojilerini kullanarak hem doğruluğu artırabilir hem de iş gücü maliyetlerini azaltabilirsiniz. Etiketleme sistemleri ayrıca envanter sayım süreçlerini de büyük ölçüde hızlandırır.

7. Çapraz Yükleme Uygulamalarını Keşfedin

Çapraz yükleme (cross-docking), stok çevrim süresini en aza indirir. Gelen malların doğrudan giden sevkiyatlara yönlendirilmesi, hem zamandan hem de depolama maliyetlerinden tasarruf sağlar. Bu yöntem, özellikle hızlı tüketim ürünleri gibi çabuk dönen stoklar için idealdir.  Kritik hammaddeler hariç, zaten enflasyonist olmayan ekonomilerde çok stok tutmanın faydalı olduğunu da söylemek mümkün değil. En iyisi deponuzu çevik kılacak kadar stok ile hareket etmek.

8. Personel Eğitimini Önceliklendirin

Depo yönetim sistemlerini anlayan ve güvenli çalışma prensiplerine hakim personel, operasyonel hataları minimuma indirir. Eğitimlere yatırım yaparak ekiplerinizi güçlü birer operasyonel ortak haline getirin. Eğitim programları, çalışanların motivasyonunu da artırarak iş tatmini sağlar. Burada depo mavi yakalı çalışanları için eğitimi sağlamadan önce çalışanların tutundurulmasın da önemli bir başlık olmalı diye konuyu notumuza alalım.

9. Güvenlik Standartlarını Yüksek Tutun

Güvenli bir depo aynı zamanda düzenli ve verimli bir depodur. Çalışanlarınızı düzenli güvenlik eğitimlerine yönlendirerek, hem iş kazalarını önleyin hem de iş akışlarının aksamadan devam etmesini sağlayın. Güvenlik prosedürleri ayrıca ekipman ömrünü de uzatır. Ama malum cümleyi tekrarlayalım: önce insan!

10. Veri Tabanlı Kararlar Alın

Depo yönetim sistemlerini (WMS) entegre ederek stok hareketlerini gerçek zamanlı olarak takip edin. Bu, veriye dayalı karar almayı kolaylaştırır ve envanter optimizasyonunu mümkün kılar. Doğru veri, tedarik zinciri genelinde daha etkili kararlar almanızı sağlar. Bence bu da aslında yetmez. Hatta optimizasyon algoritmaları kullanmak çok önemli. Bu konuda ne yapabileceğinizi merak eden olursa doğrudan bana yazabilir.

ve, Bonus: Geri Dönüşüm ve Sürdürülebilirliği Entegre Edin

Depolar, atık üretimi konusunda büyük bir potansiyele sahiptir. Ambalajları yeniden değerlendirme, enerji tasarruflu ekipman kullanma ve sürdürülebilir depo süreçlerini benimseyerek çevresel etkiyi azaltabilirsiniz. Sürdürülebilirlik hem işletmenizin itibarını artırır hem de maliyet avantajları sağlar. Ayrıca, çevre dostu bir depo stratejisi, gelecekteki regülasyonlara uyum sağlamak için önemli bir adımdır.

Yukarıdaki ipuçları, depo operasyonlarınızı optimize etmeniz için güçlü bir temel sunar. Unutmayın, etkin bir depo yönetimi yalnızca bugünkü operasyonlarınızı değil, gelecekteki büyümenizi de destekler. Söylemiş olalım.

Etkin Depo Envanter Yönetimi İçin 10+1 İpucu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Suriye ile Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli

Suriye Ile Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli
Suriye Ile Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli

Suriye ile Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli

Hüseyin Cahit SOYSAL
ÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş.
Yönetim Kurulu Üyesi

2010’lu yıllarda, neredeyse Arap dünyasının tümünde, sonraları “Arap Baharı” diye adlandırılan bir dizi hükümet karşıtı protestolar ve ayaklanmalar başlamıştı. Aşırı derecede yoksullaşmış bu ülkelerde devlet yapılarındaki bozulmalar sonucu yolsuzlukları da artırmış; bu durum halk ayaklanmalarını tetiklemişti. Bu ayaklanmalar, 2012’nin ortalarından itibaren hükümet yanlısı milisler, karşı göstericiler ve ordular tarafından şiddetle bastırıldı.

Suriye İle Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli
Suriye İle Ticarette Yeni Yol Haritası Belirlenmeli

Ancak, Suriye’de farklı bir süreç yaşandı. 1970’ten beri Baas Partisi ve onun başındaki Hafız Esad ve Beşşar Esad yönetiminde bir dini mezhebin boyunduruğu altında ve nepotizim batağında yaşayan ülke vatandaşları yatıştırılamadı ve muhalifler onlarca gerilla grubuna dağılarak iktidarı devirmeye çalıştı. Ülke, 2024 yılının Aralık ayında “Heyetül Tahriri Şam” ve müttefiklerinin kontrolüne geçti. Şimdi geçici bir hükümetin kontrolündeki ülkede bir kurucu meclis oluşturulmasına ve bu meclisin bir anayasa hazırlamasına çalışılıyor.

13 yıl süren iç savaş sırasında Suriye ekonomisi tam olarak batmış görünüyor. Elektrik santralleri bombalanmış; su temin edilen barajlar eski işlevlerini kaybetmiş durumda. Laskiye gibi en önemli kentlerine bile günde bir saat elektrik verilebiliyor. Zaten küresel düzeyde önem arz etmeyen boyutlarda petrol üretimi dışında bir sanayi tesisine sahip olmayan Suriye, bir “tarım ülkesi” konumunda iken, iç savaşın yarattığı güvensizlik ortamı ve iç-dış göçler mevcut tarım alanlarının da atıl kalmasına yol açmıştı.

Yeni hükümetin ilk icraatlarından birisi gümrük vergilerini yükseltmek oldu. Böylece ilk aşamada, tarım ülkesiyken bile hububat ithalatçısı konumuna düşen ülkede tarımın yeniden canlandırılması hedefleniyor. Ancak, neredeyse sıfır kasa ile ülke yönetimini ele geçiren hükümetin ciddi bir kaynak sıkıntısı yaşadığı da bir gerçek.

Bu nedenle, ülkenin dış ticaretinin irdelenmesinde de yarar var:

1 Suriye Dış Ticareti

Tablonun incelenmesinden de görüleceği gibi, on yıldan beri ülkenin yıllık ithalatı 4 -5 milyar dolar düzeyinde seyrederken, ihracatı 1 milyar doları bile yakalayamıyor. Yoğunlukla makina, demir-çelik ürünleri, plastikler, elektrikli cihazlar, kumanya malzemesi ithal etmekle birlikte, hububat, hayvan yemi gibi tarım ürünleri de Suriye’nin önemli ithal kalemleri içinde yer alıyor. Ülkenin düşük düzeydeki ihracatının başlıca kalemlerini ise hayvansal ve bitkisel yağlar, yaş meyve ve sebze, pamuk ve pamuk ipliği, yağlı tohumlar, örülmemiş giyim eşyası ve bakırdan mamul eşya oluşturuyor.

Ülkenin Türkiye olan ticaretine bakıldığında şöyle bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz:

2 Türkiye Suriye Dış TicaretiGörüldüğü gibi, Suriye’nin Türkiye’den yaptığı toplam ithalat neredeyse ülkenin toplam ithalatının üçte birini oluşturuyor. İhracatının yarısı da sadece Türkiye’ye gerçekleştiriliyor. 2024 yılında Suriye’ye ihracatımız 2,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı yıl bu ülkeden de 100 milyon dolarlık ithalat yaptık. Türkiye ile Suriye arasındaki dış ticaretin kalemleri de neredeyse ülkenin genel dış ticaretindeki kalemlerle bire bir örtüşüyor.

Tablo böyle olunca, “Bu ülkenin kısa vadede büyük bir dış ticaret partneri olması beklenmemeli” diye düşünenler olacaktır. Ancak, sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için diğer etmenlerin de irdelenmesinde yarar var.

Şöyle ki;

  1. İç savaş döneminde ülkenin yetişmiş insan gücünün neredeyse % 70’i ülke dışına göç etti. Bunların en azından yarısının tekrar ülkelerine dönmeleri ve üretime yönetici kadrosu olarak katkı sunmaya başlamaları beklenmektedir.
  2. Yapılan araştırmalara göre iç savaş yıllarında 13 -14 milyon Suriye vatandaşı evini terk etti. Bunların yarısına yakını diğer ülkelere sığındı. Bu rakamlar son on yıllarda yaşanan en büyük göç hareketi olarak değerlendiriliyor. Yeni hükümet vatandaşlarını geri çağırırken, ülke içindeki köy ve kasabalarına geri dönmeleri halinde bu vatandaşlarının ellerinden alınan toprakların ve atölyelerin tekrar kendilerine verileceği sözünü verdi. Bu çağrı yankı bulursa, en az 6-7 milyon Suriye vatandaşının ülkelerine dönmesi olasılıdır. Bu durum, ülkede hem üretimde istihdam artışı gerçekleştirecek hem de önemli bir tüketici kaynağı yaratmış olacaktır.
  3. Hem Türkiye’de hem de Batı Avrupa ülkelerinde “Suriyeli Sığınmacı Sorunu” en önemli gündem maddelerinden birisini oluşturuyor. Avrupa Birliği bu akımın durması ve sığınmacıların Türkiye’de oluşturulacak insan barajına takılması için ciddi çaba sarf ediyor. Bu amaçla, Avrupa Birliği Türkiye’ye 4- 5 milyar AVRO kaynak sağlamış durumda. Suriyeli sığınmacılardan bu kadar korkan Avrupa Birliği’nin, ülkelerindeki sığınmacıların tekrar Suriye’ye dönmesi ve bu akımın son bulması karşılığında Suriye hükümetine cömert yardımlar yapması olasılığı ortada duruyor.
  4. İç savaş nedeniyle Suriye’deki evler, iş yerleri, okul ve hastaneler, kamu binaları yıkıma uğradı. Su, kanalizasyon, telekomünikasyon, elektrik üretim ve dağıtımı gibi alanlarda da ciddi yatırımlar yapılması zorunlu görünüyor. Yapılan analizlere göre, Suriye’nin yeniden yapılanma ve inşa maliyetinin yaklaşık 400 milyar doları bulacağı; bunun yüzde 65’inin konut sektörü yatırımlarından oluşacağı tahmin ediliyor. Bu meblağ bir anda sağlanamazsa bile, Dünya Bankası ve Asya Kalkınma Bankası gibi finans kuruluşlarının kademeli olarak bu alanda Suriye’ye ciddi krediler açması beklenmektedir. Demir-çelik, bakır ve bakır kablo, fiberoptik kablo, çimento, inşaat malzemeleri, seramik mamulleri, yer döşemeleri gibi alanlarda karşılaştırmalı üstünlüğü bulunan Türkiye’nin hemen yanı başındaki komşu ülkeye çok daha ehven fiyatlardan ve düşük navlun bedelleri ile bu ürünleri ulaştırması mümkün olabilecektir. Öte yandan, uluslararası yüzlerce ihale kazanmış Türk müteahhitlik şirketleri de rahatlıkla bu pazardan ciddi boyutlarda ihale alabilecektir.
  5. Kısaca belirtmek gerekirse, dünya kamuoyunun beklentileri doğrultusunda, Suriye’nin yatırım bankalarından temin edeceği kaynaklarla 2025 yılından başlamak üzere yıllık ithalat tutarının 10 milyar dolarlara ulaşabileceği; inşaatlar nedeniyle hizmet ithalatı tutarının da yıllık 2 milyar dolardan az olmayabileceği söylenebilir.

            Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, Türkiye – Suriye dış ticaret hacminin kısa süre içinde 8 – 10 milyar düzeyine erişmesi olasılığı masada durmaktadır. Önemli olan, zaman kaybetmeksizin, Suriye ile ticaret politikasının yeniden gözden geçirilmesi ve bu alanda yeni bir Suriye stratejisinin belirlenmesidir.

Satınalma ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı

Satınalma Ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı
Satınalma ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı

Satınalma ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı

M. Efsun Yüksel Tunç – efsun@indus.com.tr

Satınalma Ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı
Satınalma ve Pazarlıkta Beden Dili Kullanımı

Satınalma süreçleri, sadece fiyat ve ürün odaklı bir süreçten çok daha fazlasıdır; etkili iletişim ve stratejik pazarlık yeteneği gerektiren bir sanatı içerir. Bu süreçte, söylediklerimiz kadar söylemediklerimiz, hatta beden dilimiz de çok önemlidir. Beden dili, iletişimimizin %60’tan fazlasını oluşturur ve karşımızdaki kişi üzerinde güçlü bir ilk izlenim bırakmamıza yardımcı olur. Doğru bir şekilde kullanılan beden dili, müzakerelerde hem avantaj sağlar hem de uzun vadeli iş ilişkileri kurmanın anahtarını sunar.

Satınalma ve pazarlık süreçlerinde beden dilinin ana öğeleri üzerinden neler yapabileceğimiz bir bakalım.

  • Gülümsemek, iletişimin en evrensel şeklidir. Samimi bir gülümseme hem samimiyet hem de güven mesajı verir. Ancak bu gülümsemenin zoraki olmadığından emin olun; aksi halde yapay algılanabilir. Mimiklerinizi de kontrollü bir şekilde kullanarak mesajınızı destekleyebilirsiniz.
  • Göz teması, güvenin ve dikkatin bir göstergesidir. Gözlerinin içine bakmak yerine alın bölgesine, iki kaşın ortasına, göz bölgesine, özetle burundan yukarı tarafta yüze bakmak doğru olacaktır. Gözlerin içine sürekli bakmak agresif, hiç göz teması kurmamak da güvensiz olarak algılanabilir.
  • Dik ve kendinden emin bir duruş, masada kontrolü elinizde tuttuğunuzu gösterir. Sandalyede 90 derecelik dik açıyla oturup çok fazla hareketten kaçının. Karşı tarafa ne kadar rahatlık ve kararlılık yansıtırsanız, masada o kadar ön planda olursunuz.
  • Müzakere süreci boyunca oturuş pozisyonunuz çok önemlidir. Masaya çok fazla yaklaşmak ya da geriye çekilmek, kontrolü kaybettiğiniz hissi yaratabilir. Dengeli ve rahat bir oturuş, karşı tarafın algısını olumlu yönde etkiler. Etkilemek ve ikna etmek istediğiniz kişinin sağında durmak süreci lehimizde kolaylaştıracaktır.
  • Eller, iletişimde samimiyet ve çeviklik mesajı taşır. Tokalaşma, ilk temas anında kritik bir rol oynar. Güven veren bir tokalaşma için ne çok zayıf ne de çok sert olun. Konuşma sırasında ise ellerinizi aşırı kullanmaktan kaçının; sade ve etkili hareketlerle mesajınızı destekleyin.
  • Kollarınızı çaprazlamak, savunmacı bir tutum olarak algılanabilir ya da karşımızdaki kişiyle mesafe yaratabilir. Kollarınızı açık tutarak kendinizi daha samimi ve iletişime açık bir pozisyona getirebilirsiniz.
  • Çoğu zaman fark edilmeyen ayaklar, aslında çok şey söyler. Ayaklarınızı sabit tutarak ve dikkat dağıtıcı hareketlerden kaçınarak odaklandığınızı gösterebilirsiniz.
  • Kişisel alanı korumak çok önemlidir. Karşı tarafa çok yaklaşmak rahatsızlık yaratabilirken, çok uzak olmak da mesafeli algılanmanıza neden olabilir. Dengeyi koruyarak profesyonel bir izlenim yaratabilirsiniz.
  • Masadaki nesneleri ve alanı kullanım biçiminiz, sizinle ilgili mesajlar verir. Dağınıklıktan kaçının ve kontrolü elinizde tuttuğunuzu gösterecek bir alan yaratın.
  • Giyiminizde kullandığınız renkler de birer beden dili mesajı taşır. Mavi güven verirken, siyah otoriteyi, beyaz ise samimiyeti yansıtabilir. Kendi markanızı ve mesaja uygun bir renk paleti seçmek akıllıca olacaktır.

Beden dili, sadece bizim sergilediğimiz mesajlarla sınırlı değildir; aynı zamanda karşı tarafın verdiği sinyalleri anlamak da kritik bir beceridir. Karşı tarafın beden dilini anlamak için şu stratejileri uygulayabilirsiniz:

  • Normalini Bilmek

Karşı tarafın doğal davranışını anlamadan, hareketlerindeki sapmaları fark edemezsiniz. Bu nedenle, müzakere başlamadan önce karşı tarafın doğal beden dilini analiz edin.

  • Sapmayı Yakalamak

Göz kontağının kaybolması, el hareketlerinin artması ya da vücut duruşunda değişiklikler, karşı tarafın duygusal ya da zihinsel bir tepki verdiğini gösterebilir.

  • Bütünü Görebilmek

Sadece bir hareket ya da mimik üzerine odaklanmayın. Karşı tarafın genel duruşunu, sözlerini ve beden dilini bir bütün olarak değerlendirin.

  • Detaylara İnebilmek

İnce hareketler büyük ipuçları taşır. Parmakların masaya vurulması, nefes alıp verme hızı gibi detaylara dikkat edin.

  • Hareketleri Bağlamak

Karşı tarafın jest ve mimiklerini birbirine bağlayarak duygusal durumunu anlamaya çalışın.

  • Doğru Sorular Sormak

Karşı tarafın söz ve beden dilinde bir uyumsuzluk fark ettiğinizde, bunu doğrulamak için sorular sorun. “Bu konuda daha fazla detay verebilir misiniz?” gibi sorular, doğru sinyaller almanıza yardımcı olur.

  • Gizli Mesajları Algılamak

Çapraz kollardan oturuşa, mimiklerden ses tonuna kadar her mesaj bir ipucu taşır. Çözüm odaklı yaklaşımlar geliştirerek karşı tarafın hislerini anlamaya çalışın.

Satınalma ve pazarlık süreçlerinde beden dili, çoğu zaman fark edilmeyen ama kritik bir rol oynayan bir iletişim aracıdır. Kendi beden dilinizi bilinçli bir şekilde kullanıp karşı tarafın verdiği sinyalleri okuyarak hem masada hem de uzun vadeli ilişkilerde avantaj sağlayabilirsiniz. Beden dilimiz sessiz ve etkili bir araçtır; onu bilinçli ve stratejik bir şekilde kullanalım.

Bir sonraki toplantınızda bu yazıdan aldığınız ipuçlarıyla fark yaratmaya ve pazarlık masasında beden dilinizi stratejik bir avantaj haline getirmeye hazır mısınız?

M.Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

İş Sözleşmesi Devrinde, Devredenin Devirden Önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var mıdır?

İş Sözleşmesi Devrinde, Devredenin Devirden önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var Mıdır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İş Sözleşmesi Devrinde Devredenin Devirden Önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var mıdır?

Lütfi İNCİROĞLUİş Sözleşmesi Devrinde, Devredenin Devirden önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var Mıdır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İş sözleşmesinin devri konusu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 429 uncu maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir. Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır.

İş sözleşmesinin devri ile birlikte işçinin iş ilişkisindeki muhatabı olan işveren değişmekte olup, üç taraflı bir hukuki işlem niteliğindeki devir işleminin ardından işlemin özünü oluşturan iş sözleşmesi iki taraflı olarak varlığını sürdürmektedir[1].

İş sözleşmesinin devri ile birlikte sözleşmeyi devreden işverenin ile işçi arasındaki sözleşme ilişkisi sona ermektedir. Ancak iş sözleşmesini devralan işverenle sözleşme varlığını devam ettirmektedir. Başka bir anlatımla, sözleşmenin işveren tarafı değişmektedir.

İşçinin iş sözleş­mesinin devrine ilişkin üç taraflı sözleşmeye katılmaması veya işverenler ara­sındaki sözleşmeye onay vermemesi nedeniyle işverence iş sözleşmesinin sona erdirilmesi haksız fesih sayılır ve buna ilişkin yaptırımlar uygulanır[2].

İşyeri devri, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6 nci maddesinde düzenlenmiş olmasına rağmen iş sözleşmesinin devri bu Kanunda düzenlenmemiştir. İş sözleşmesinin devrine 6098 sayılı Kanunda yer verilmiştir. İşyeri devrinde, devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken işçilik alacaklarında devreden ve devralan işverenlerin birlikte sorumlulukları bulunmasına rağmen iş sözleşmesinin devrinde devir öncesi işçilik alacaklarında birlikte sorumluluk düzenlenmemiştir. Nitekim 6098 sayılı Kanunun 429 uncu maddesinin ikinci fıkrasında, “Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır” denilmek suretiyle birlikte sorumluluktan bahsedilmemiştir. Doktrinde, 4857 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesindeki işyeri devrinde devreden ve devralan işverenlerin birlikte sorumluluğuna kıyasen iş sözleşmesinin devrinde de uygulanması gerektiğini savunan yazarlar olmakla birlikte, ağırlıklı görüş Kanun koyucunun bilinçli olarak iş sözleşmesinin devrinde birlikte sorumluluğu düzenlemediği yönündedir[3].

Başka bir deyişle, iş sözleşmesinin devralan işveren, sözleşmeyi tüm hak ve borçları ile devraldığından, devirden önce doğmuş hakların sahibi ve borçlusu olacaktır. Bu kapsamda yeni işveren işçinin kıdemine bağlı tüm haklardan da sorumlu olacaktır. İhbar ve kıdem tazminatından, işçinin kullanmadığı yıllık izin ücretlerinden sorumlu olacaktır. Hatta, hizmet süresine bağlı olmayan aylık ücret, fazla çalışma ücreti, hafta ve genel tatil günü ücretleri gibi alacaklar bakımından da devralan işverenin sorumlu olacağı kabul edilmektedir. İş sözleşmesinin devrinde birlikte sorumluluğun devam edip etmeyeceği ile ne kadar süre devam edeceği konusunun ancak devir sözleşmesinde düzenlenebileceği kabul edilmektedir[4].

Dolayısıyla, iş sözleşmesinin devri taraf değişikliği sonucunu doğran bir işlem olması ve bu işlemle borç ilişkisinin içeriğinde, kapsamında ve hukuki niteliğinde bir değişiklik olmaması nedeniyle, iş sözleşmesini devralan işverenin devir öncesi doğmuş hem hizmet süresine bağlı işçilik alacaklarından hem de hizmet süresine bağlı olmayan işçilik alacaklarının tamamından tek başına sorumlu olacaktır. Bununla birlikte, Yargıtay Genel Kurulunun önceki yıllarda vermiş olduğu kararlarında işyeri devrine ilişkin Kanun hükmünün iş sözleşmesinin devrine kıyasen uygulanması gerektiği kabul edilmiştir[5].

Ancak Yargıtay 9 Hukuk Dairesi 08.11.2022 tarihli kararında, “işçinin rızası ile gerçekleşen iş sözleşmesinin devrinde, devreden işverenin devir tarihinden önce veya devir sırasında doğmuş borçlardan dolayı devralan işveren ile birlikte sorumluluğunun söz konusu olmadığına karar vermiştir[6].

İş Sözleşmesi Devrinde, Devredenin Devirden önceki İşçilik Alacaklarından Birlikte Sorumluluğu Var Mıdır Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 429 uncu maddesinde, iş sözleşmesi devrinde, devredenin birlikte sorumluluğu esası benimsenmemiştir. Devir sözleşmesinin tarafları aksini kararlaştırmadıkları sürece, devredenin devir tarihinde doğmuş veya devir tarihinden sonra doğacak borçlar bakımından devralan ile birlikte sorumluluğu söz konusu değildir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] URHANOĞLU CENGİZ, İştar, İş Sözleşmesinin İradi Devri, Ankara 2014, s.29

[2] ARASLAN ERTÜRK, Arzu, s.241.

[3] URHANOĞLU CENGİZ, İştar/KAYNAR, Damla, İş sözleşmesinin devrinde devreden işveren devirden önce doğmuş bulunan alacaklardan sorumlu tutulabilir mi? Karar İncelemesi SİCİL, YIL:2024 s.51, s.168 vd.

[4] URHANOĞLU CENGİZ/KAYNAR, SİCİL, YIL:2024 s.51, s.186 vd.

[5] YGHK, 2005/9-203; E,.2005/252, K.; YGHK, 2017/3176 E., 2018/1470 K., 18.10.2018 T. Legalbank.

[6] Y9HD. 18.11.2022 T, E.2022/4947, K.2022/14521.

Yapay Zeka ile Geleceğin İş Dünyası: Meslekler ve Beceriler Nasıl Değişiyor?

Yapay Zeka Ile Geleceğin İş Dünyası Meslekler Ve Beceriler Nasıl Değişiyor
Yapay Zeka ile Geleceğin İş Dünyası Meslekler ve Beceriler Nasıl Değişiyor

Yapay Zeka ile Geleceğin İş Dünyası: Meslekler ve Beceriler Nasıl Değişiyor?
Levent ÇUHADAR – SİRİUS AI TECH levent@siriusgrup.com

İş dünyası, yapay zekanın (AI) hızla yükselişiyle birlikte köklü bir dönüşüm geçiriyor. Günümüz iş gücünde yer alan herkesin artık farkında olduğu bir gerçek var: Yapay zeka sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda iş süreçlerimizi, beceri gereksinimlerimizi ve hatta iş yapış biçimimizi tamamen yeniden şekillendiriyor. Peki, bu dönüşüme nasıl ayak uyduracağız ve yapay zekadan en iyi şekilde nasıl faydalanacağız?

Yapay Zekanın İş Dünyasında Yarattığı Değişimler

Yapay Zeka Ile Geleceğin İş Dünyası Meslekler Ve Beceriler Nasıl Değişiyor
Yapay Zeka ile Geleceğin İş Dünyası Meslekler ve Beceriler Nasıl Değişiyor

Yapay zeka, iş dünyasında hem operasyonel hem de stratejik birçok alanda büyük değişimlere yol açıyor. Eskiden insan gücüyle saatler alan işler artık saniyeler içinde tamamlanabiliyor. Şirketlerin daha verimli çalışmasını sağlarken, yeni iş fırsatlarının da önünü açıyor.

  • Verimlilik Artışı: AI, işletmelerin daha az kaynakla daha fazla iş yapmasını sağlıyor. Örneğin, üretim hatlarında AI destekli otomasyon sistemleri, hata oranlarını azaltarak üretkenliği %30’a kadar artırabiliyor.
  • Daha Akıllı Kararlar: Büyük veri analizinde AI’nin sağladığı hız ve doğruluk, şirketlerin daha bilinçli ve hızlı kararlar almasını sağlıyor.
  • İş Gücü Dönüşümü: Yapay zeka, rutin ve tekrarlayan işleri devralırken çalışanların daha yaratıcı ve stratejik görevlere odaklanmasına imkan tanıyor.

Değişen Meslekler ve Yeni Beceriler

Eskiden saatlerimizi harcadığımız birçok rutin iş artık yapay zekanın ellerinde daha hızlı ve hatasız bir şekilde tamamlanıyor. Veri analizi, müşteri hizmetleri, içerik üretimi gibi alanlarda AI, iş yükünü azaltıyor ve daha stratejik işlere odaklanmamızı sağlıyor. Ancak bu, insan emeğinin artık gereksiz olduğu anlamına gelmiyor. Aksine, AI ile birlikte insan becerileri daha da değer kazanıyor.

AI ile Ön Plana Çıkan Beceriler

Artık iş dünyasında fark yaratabilmek için teknik becerilerin yanı sıra şunlar daha fazla önem kazanıyor:

  • Yaratıcılık ve Eleştirel Düşünme: Yapay zeka veriyi işleyebilir, ancak yaratıcı çözümler sunmak ve stratejik kararlar almak insanın en güçlü yönleri olarak kalacak.
  • Duygusal Zekâ: Müşteri hizmetleri gibi insana dokunan alanlarda empati ve iletişim becerileri her zamankinden daha kritik.
  • Analitik Düşünme: AI’nin sağladığı verileri anlamlandırmak ve stratejik kararlar almak giderek daha kritik hale geliyor.

AI İş Süreçlerine Nasıl Entegre Ediliyor?

İşletmelerin büyüme ve verimlilik hedeflerine ulaşması için yapay zekanın doğru entegre edilmesi kritik bir adım. Örneğin, müşteri iletişimini optimize etmek için Calling AI gibi çözümler kullanarak, her müşteriye özel ve hızlı yanıtlar verilebilir. AI destekli çağrı merkezi çözümleri, müşteri memnuniyetini artırırken, işletmelere operasyonel verimlilik sağlar.

Öte yandan, içerik üretimi ve dijital pazarlama süreçlerinde AI’nin sağladığı fırsatlar göz ardı edilemez. Lobster gibi AI destekli içerik oluşturma araçları, anahtar kelime analizi ve SEO uyumlu içerik üretimiyle markaların hedef kitlesine en doğru mesajları iletmesine yardımcı oluyor.

Yapay Zeka Entegrasyonu İçin Adımlar

  1. İhtiyaçların Belirlenmesi: İş süreçlerinizde AI’nin nasıl bir fark yaratabileceğini belirlemek için mevcut darboğazları analiz edin.
  2. Doğru Araçların Seçilmesi: İşletmenize en uygun AI çözümlerini araştırın ve ölçeklenebilir teknolojilere odaklanın.
  3. Küçükten Başlamak: AI uygulamalarını kademeli olarak devreye alarak ekibin sürece alışmasını sağlayın.

Şirket Kültürüne Yapay Zekanın Entegrasyonu

Yapay zekanın iş dünyasında başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için şirket kültürüyle entegre edilmesi şart. Çalışanların AI teknolojilerini benimsemesi, değişime açık olması ve bu teknolojiyi günlük iş süreçlerine entegre edebilmesi gerekiyor.

Şirketlerde AI Uygulamalarını Benimsetmenin Yolları:

  • Eğitim Programları: Çalışanlara AI’nin iş süreçlerine etkisini anlatan eğitimler düzenleyin.
  • Pilot Projeler: Küçük ölçekli AI projeleriyle başlayarak ekibinizin yeni teknolojilere alışmasını sağlayın.
  • İç İletişim: AI’nin çalışanlara nasıl fayda sağlayacağına dair açık ve net iletişim stratejileri belirleyin.

Geleceğe Hazır Mıyız?

Yapay zeka iş dünyasını sadece otomatikleştirmekle kalmıyor; aynı zamanda geleceğe dair yepyeni fırsatlar sunuyor. Doğru entegre edildiğinde işletmelere rekabet avantajı sağlıyor, büyüme fırsatları yaratıyor ve çalışanların daha üretken olmasına yardımcı oluyor.

AI ile İş Dünyasında Öne Çıkmak İçin 3 Altın Kural

  1. Uyum Sağlayın: Teknolojiyi kucaklamak ve hızla adapte olmak işletmenizi bir adım öne çıkarır.
  2. Sürekli Öğrenin: AI teknolojileri sürekli gelişiyor; güncel kalmak için eğitimlere ve yeniliklere açık olun.
  3. İşbirliğine Odaklanın: İnsan ve AI işbirliğini en verimli şekilde kullanmayı hedefleyin.

Sirius AI olarak, işletmelerin bu dönüşüme ayak uydurmasını kolaylaştıran çözümler sunuyoruz. AI teknolojilerini iş süreçlerinize hızlı ve etkili bir şekilde entegre ederek, büyümenize ve geleceğe hazır olmanıza yardımcı oluyoruz.

Siz de AI’nin sunduğu fırsatları keşfetmek için bizimle iletişime geçin ve dijital dönüşüm yolculuğunuzda ilk adımı atın. Keşfetmek için: siriusaitech.com

Yapay Zeka Eğitimi Dr Adil ünal
Yapay Zeka Eğitimi ve Tedarik Zinciri Yönetimi Uygulamaları – Dr. Adil Ünal. Eğitim içeriği için tıklayınız.

-> Şirket Eğitimleriniz için Doğru Teklif Alın -> egitim@satinalmadergisi.com

FABRİKANIZDA BİRE BİR (1-1) ve GRUP EĞİTİMLERİ

UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER

Kurumsal Satış Eğitimi

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.

Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

 

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Yapay Zeka ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi (1 gün)

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Çalışan başına verilen eğitim sürenizi (KPI) yükseltin.
Büyüme için ekibinizi eğitin.

Perakende Değer Zinciri Tasarımında Üçüncü Adım:  Perakende Şirketi Değer Önerisi

Perakende şirketi Değer önerisi
Perakende Şirketi Değer Önerisi

Perakende Değer Zinciri Tasarımında Üçüncü Adım:  Perakende Şirketi Değer Önerisi

Dr. Ulduz AZAD – ulduzazad@gmail.com

Geçen haftaki yazıda, müşterilerin hem çevrimiçi hem de fiziksel deneyimler yaşadığı perakende kanallarının farklı değer önerilerine değinilmişti.

Perakende şirketi Değer önerisi
Perakende Şirketi Değer Önerisi

Perakendecilerin ana hedefleri maliyetleri düşürmek, yüksek verimlilik sağlamak ve nihayetinde üstün müşteri deneyimi sunmaktır. Müşteri ilişkileri yönetimi adına çeşitli faaliyetler de yürütülmekte olduğundan, perakende sektörünün tedarik zinciri altyapısı diğer sektörlere göre çok daha ileri seviyededir; bu nedenle perakende, değer zinciri yaklaşımı ve araştırmaları için uygun bir alandır. 

Sizce Geleceğin Perakende Dünyasında Hangi Değer Önerileri Öne Çıkıyor?

Öncelikle, “Müşteri Yolculuğu” dinamik bir şekilde tekrar tekrar tasarlanmaktadır. Satın alma öncesi ve sonrası etkileşimlerin önemi artarken, sürdürülebilirlik hem müşteriler hem de tedarik zinciri düzeyinde önem kazanmaktadır. Diğer taraftan, “Dijitalizasyon ve Teknoloji” sayesinde müşteri ihtiyaçları ve beklentileri daha detaylı analiz edilmekte, robotlar, drone’lar ve yapay zeka gibi yeni teknolojilerin kullanımına hızla adaptasyon sağlanmaktadır.

Grönroos’un (1990) ortaya koyduğu 6 iyi hizmet deneyimi kriteri güncelliğini korumaktadır:

  • Şirketin profesyonelliği ve yetenekleri
  • Çalışanların tutum ve davranışları
  • Erişilebilirlik ve esneklik
  • Güvenilirlik
  • Başarısız işlemlerin telafisi
  • Hizmet sağlayıcının itibari

Perakende Şirketinin Değer Önerisi Nasıl Ölçülebilir ?

Perakende şirketinin vadettiği değer zinciri, aşağıdaki kriterler ile ölçülebilir (Ferry ve Denise, 2018):

  • Stratejik İşbirliği: Perakendecinin iş ortakları ve satış kanalları ile uzun vadeli strateji ve aksiyon planlarında uzlaşı ve işbirliği içerisinde olması.
  • Ortak Müşteri İlişkileri Yönetimi: Perakendecinin müşteri şikayetlerini ele alma, müşteriler ile uzun vadeli ilişkiler kurma ve müşteri memnuniyetini geliştirme adına kullandığı uygulamaların bütünü.
  • Şeffaf Bilgi Paylaşımı: Perakendeci ve tedarikçinin gönüllü olarak operasyonel süreçlerini paylaşması ve birlikte stratejiler geliştirmesi.
  • Verimlilik: Kaynakların doğru kullanımı. Bu, kâr, yatırımların geri dönüşü ve stok maliyetleri göz önüne alınarak ölçülmektedir.

Perakende sektöründe en üst düzeyde stratejik öneme sahip olan departman, satın alma ve kategori yönetimi süreçlerini kapsayarak şirketin satış bütçesi ve kârlılık hedeflerini yöneten birimdir. Bu birim, çoğu zaman “Pazarlama” ya da “Tedarik Zinciri” gibi farklı isimlerle ifade edilmektedir. Sürdürülebilir iş sonuçları elde edilmesi, tüm kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Yazı dizisine gelecek hafta perakendeci ve tedarikçi arasındaki değer zincirini açıklayarak devam edeceğiz.

Uluslararası Ticarette Lojistiğin Önemi

Uluslararası Ticarette Lojistiğin önemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Uluslararası Ticarette Lojistiğin Önemi

Lojistik

Uluslararası Ticarette Lojistiğin önemi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDüşünebiliyor musunuz, lojistiğimiz at veya eşeklerin çektiği arabalarla yapılıyor olsaydı taşınacak malların hali ne olurdu? Hele, hele bu mallar uluslararası ticaretin bir parçası konumundaki ihraç malları ise bir değil, birkaç defa düşünmek gerekir.

Bir tarafta taşınan ihraç malları, diğer tarafta taşıma aracı, taşıma aracının çekici konumundaki yorgun eşek. Arabanın su kaynatmasından söz edemeyeceğim, zira susuzluktan arabanın çekicisi konumundaki eşek baygınlık geçirmek üzere.

Bugün uluslararası ticaretteki lojistikten ve lojistiğin öneminden bahsetmek istiyorum.

Yurt dışına satışını yaptığımız malların önemi ne kadar büyükse, bu malların uluslararası ticarette alıcıya teslim edilmesi de çok önemli. Malın satışının yapılması, malın alıcısına teslim edildiğini ortaya koymamakla birlikte, lojistiğin devreye girmesiyle uluslararası ticaretin halkaları tamamlanır. Bu tamamlanmada lojistiğin hayati önemi olduğunun altını çizmek isterim.

Geçmişten Günümüze Lojistik

Geçmiş Lojistik At ArabasıGünümüzdeki lojistiğe değinmeden önce geçmişteki lojistiği bir resmedelim dilerseniz.

Lojistik araçlarımız yeterli miydi? Demem odur ki havalı kornası, kliması, donanımlı lojistik araçlarımız yoktu.

Belli lojistik kuralları tam kavrayamamış durumdaydık. Her kişi kendi kafasına buyruk mal taşıma işi yapardı, değil yurt dışı taşımacılık, şehirler arası taşımacılıkta dahi muhtemel sıkıntılar yaşanıyordu.

Dünkü lojistik daha fazla ileri değildi.

Bugünkü Modern Lojistik

Lojistik GörselÜlkemiz bugünkü modern lojistik anlayışı çerçevesinde, bırakın dünyanın bir noktasından diğer noktasına kadar olabilecek en emniyetli ve süratli bir şekilde taşınacak malları özenle taşımakla birlikte uluslararası standartlar çerçevesinde işlemlerini yapmaktadır.

İhracatçılar, mallarını yurt dışına sattıklarında sadece mal bedeli ile ilgili olarak rekat yaratmaları söz konusu değildir. Satılan malların ithalatçıya bir lojistik kanalı ile aktarılacağı, ihracatçının başarısının yanında lojistik sektörünün de net bir başarısı olduğu gerçeği ortadadır.

Demiryolu Taşıma Görsel 2İhracatçının sağlam ve hasarsız olarak lojistik firmasına teslim edilen mallarının yine aynı titizlikle hasarsız ve kusursuz bir şekilde ithalatçı firmaya ulaştıran sektörün lojistik olduğunu unutmamalıyız. İhracatçının satış başarısından dolayı aldığı takdirin bir benzerini de lojistik sektörüne vermek gerekir.

Ülkemizdeki ve dünyadaki dış ticarette lojistik olmasaydı, dış ticaretin nasıl işleyeceğini bana söyleyebilir misiniz?

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

50’den Az Çalışanı Bulunan ve Az Tehlikeli Sınıfında Yer Alan İşyerlerinde, İşyeri Hekimi Ve İş Sağlığı Güvenliği Uzmanı Bulundurma Zorunluluğu İle Zorunluluğa Uymamanın Cezaları

İş Sağlığı Güvenliği Uzmanı Bulundurma Zorunluluğu İle Zorunluluğa Uymamanın Cezaları
50’den Az Çalışanı Bulunan ve Az Tehlikeli Sınıfında Yer Alan İşyerlerinde, İşyeri Hekimi Ve İş Sağlığı Güvenliği Uzmanı Bulundurma Zorunluluğu İle Zorunluluğa Uymamanın Cezaları

50’den Az Çalışanı Bulunan ve Az Tehlikeli Sınıfında Yer Alan İşyerlerinde, İşyeri Hekimi Ve İş Sağlığı Güvenliği Uzmanı Bulundurma Zorunluluğu İle Zorunluluğa Uymamanın Cezaları

Avukat & Arabulucu
Baran ÇAĞDAVUL – av.barancagdavul@gmail.com

Bilindiği üzere 6331 Sayılı İş Güvenliği Kanunu 20.06.2012 yılında kabul edilmiş, 30.06.2012 yılında Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacı; işyerlerinde iş sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması ile iyileştirilmesi, uyulacak esasların belirlenmesi ve gerek işverenin gerek çalışanların görev, yükümlülük ve haklarının düzenlenmesidir. Yasa düzenleyici bu kanunun -2. maddede yazılı istisnalar dışında- kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren tüm iş ve işyerlerinde uygulanacağını, söz edilen işyerlerinde çalışan işverenler, işveren vekilleri, çıraklar ve stajyerler de dahil olmak üzere, bütün çalışanlar yönünden uygulanacağını belirlemiş durumdadır. Peki her işyerinde aynı kurallara mı riayet edilecektir?

İş Sağlığı Güvenliği Uzmanı Bulundurma Zorunluluğu İle Zorunluluğa Uymamanın Cezaları
50’den Az Çalışanı Bulunan ve Az Tehlikeli Sınıfında Yer Alan İşyerlerinde, İşyeri Hekimi Ve İş Sağlığı Güvenliği Uzmanı Bulundurma Zorunluluğu İle Zorunluluğa Uymamanın Cezaları

Binlerce farklı sektör ve alanda faaliyet gösteren her şirketin, tabi olarak aynı kurallara uyması beklenemeyecektir. Çünkü her işyerinde; çalışılan yer, çalışma süresi, çalışan sayısı, çalışmanın fikri emek ile mi yoksa fiziki emek ile mi gerçekleştirildiği, çalışılan alanın riskleri, çalışma araçları vb. onlarca farklılık mevcuttur. Bu nedenle Bakanlık yayınladığı “İş Sağlığı Ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği” ile işyerlerini tehlike riskleri yönünden Az Tehlikeli, Tehlikeli ve Çok Tehlikeli olmak üzere 3 derecede sınıflandırmıştır. (İşyerinin tehlike sınıfı, NACE kodundan öğrenilebilmektedir.)

Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, yine kanunda yazılı başlangıç tarihlerine uygun biçimde çok tehlikeli, tehlikeli ve 50’den fazla çalışanı olan az tehlikeli olarak sınıflandırılmış işyerlerinde, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurma uygulaması başlamış, yükümlülüğünü yerine getirmeyen işyerlerine ilgili cezalar kesilmiştir. Ancak 50’den daha az sayıda çalışanı olan ve az tehlikeli sınıf kapsamında kalan işyerlerinde, 31.12.2024 tarihine değin işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu düzenlemesinin yürürlük tarihi sürekli ertelenmiştir. Ne var ki erteleme yönünde bir karar daha verilmemiş, 31.12.2024 tarihi itibarıyla 50’den daha az sayıda çalışanı olan ve az tehlikeli sınıf kapsamında kalan işyerlerinde de artık işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurma zorunluluğu başlamıştır.

Bu kapsamda en az 1 çalışanı olan her işyerinde (kanunun 2. maddesinde yazılı işyerleri hariç olmak üzere), işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurulması zaruridir. İşveren sözü edilen hizmetlerin bir kısmını ya da tamamını, ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden veya ÇASMER’lerden hizmet alarak da yerine getirebileceği gibi 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyeri işverenleri ya da işveren vekilleri, Bakanlıkça ilan edilen eğitimleri tamamlamak suretiyle de iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini bizzat kendileri yürütebilir. Ancak işe giriş ve periyodik muayeneler ile tetkikler, bu durumdan istisna tutulmuştur. Başka bir deyişle işe giriş ve periyodik muayeneler ile tetkikler için işveren ya da işveren vekili dışında bir uzmandan hizmet alınması zorunluluğu devam etmektedir. Peki 50’den az sayıda çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri işverenlerinin, sözü edilen yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde karşılaşacağı idari cezalar nelerdir?

2025 yılında yapılan % 43,93 oranındaki artışla beraber, 50’den az sayıda çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iş güvenliği uzmanı görevlendirilmemesinin ya da bulundurulmamasının cezası, her ay için ayrı ayrı 88.663,00 TL idari para cezasıdır. Aynı biçimde işyeri hekimi bulundurulmamasının ya da görevlendirilmemesinin cezası da her ay için ayrı ayrı 88.663,00 TL idari para cezasıdır. Ancak burada gözetilmesi gereken husus, yalnızca bulundurma zorunluluğuna uyulmasının yeterli olmadığı hem iş güvenliği uzmanının hem de işyeri hekiminin kanunda belirlenen niteliklere haiz olması gerektiğidir.

İşyerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi bulundurulması zorunluluğuna ek olarak, işyerinde iş güvenliğinin sağlanması ve iyileştirilmesi kapsamında kanun ve yönetmenlikle işverenlere yüklenen başkaca bir dizi sorumluluk vardır. Bunlardan bazıları; işyerinde olası tehlike ve ihtimallerin tespit edilebilmesi amacıyla risk değerlendirmesi yapılması, çalışanlara yönelik bilgilendirmede bulunması ile eğitim vermesi, acil hallerde uygulanmak üzere acil durum planları hazırlaması, tatbikatlar gerçekleştirmesi, periyodik denetimlerde bulunması, dışarıdan denetime izin vermesi, iş güvenliğinin sağlanmasına yönelik bildirimlere uygun davranması vb. hallerdir.

Sözü edilen yükümlülüklerin eksik ya da hiç yerine getirilmemesi halinde ise işveren 2025 yılı için;

-Risk değerlendirilmesi yapılmaması yönünden 53.172,00 TL, aykırılığın devam ettiği her ay için ayrı ayrı 79.783,00 TL,

-Çalışanların maruz kaldığı risklerin tespit edilmesine yönelik rutin ölçüm, inceleme ve araştırmaların yapılmaması yönünden 26.557,00 TL,

-Acil durum planları yapılmaması ve tedbir alınmaması yönünden 17.686,00 TL,

-Çalışanlara eğitim verilmemesi yönünden her bir çalışan için ayrı ayrı 7.156,00 TL,

idari para cezası ile karşılaşacaktır.

Bununla birlikte yükümlülüklerin yerine getirilmediğinden bahisle işin durdurulmasına karar verilmesi halinde, durdurma idari para cezasına oranla çok daha ağır bir yaptırım olduğundan, isabetli biçimde kanunun 26/4. maddesinde, durdurmaya sebep olan fiilden dolayı ilgili idari para cezasının uygulanmayacağını düzenlemiştir.

Avukat & Arabulucu
Baran ÇAĞDAVUL

 

Entertech İstanbul Teknokent’in Yeni Bina Temel Atma Töreni Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın Katılımıyla Gerçekleştirildi

Entertech Yeni Bina Temel Atma Töreni

Entertech İstanbul Teknokent’in Yeni Bina Temel Atma Töreni Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın Katılımıyla Gerçekleştirildi

Türkiye’nin en başarılı teknokentlerinden Entertech İstanbul Teknokent, fiziki altyapısının geliştirilmesi hedefi kapsamında hayata geçireceği yeni binanın temel atma törenini gerçekleştirdi. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın ve Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu’nun ev sahipliğini yaptığı temel atma törenine Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır katılım gösterdi.

Entertech Yeni Bina Temel Atma Töreni

Türkiye’de iki Ar-Ge üniversitesinin paydaş olduğu tek Teknokent olma özelliği taşıyan Entertech İstanbul Teknokent’in fiziki altyapısının geliştirilmesi hedefi kapsamında hayata geçireceği yeni binasının temel atma töreni yapıldı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın’ın ve Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu’nun ev sahipliğini yaptığı temel atma törenine Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da katılım gösterdi. Entertech İstanbul Teknokent yönetim binası yanında konumlanan ve 12 bin metrekareden oluşacak yeni binanın 2025 yılı sonunda tamamlanması planlanıyor. Ortak alanların modern mimari çerçevesinde düzenleneceği binada otomatik yangın algılama ve söndürme sistemleri, VRV klima ısıtma ve soğutma sistemleri, kapalı otopark, elektrikli şarj istasyonları bulunacak. Yeni binada konumlanacak Ar-Ge firmaları için donanımlı çalışma alanları oluşturulacak. Teknokent bünyesinde yer alan firmalar yeni iş fikirlerini burada geliştirecek aynı zamanda ekosistem içinde yer alarak diğer firmalarla daha hızlı iş birlikleri kurabilecek.

Bakan Kacır: “Entertech İstanbul Teknokent’in yeni binasını Entertech’in son dönemdeki başarılı atılımlarının önemli bir halkası olarak görüyoruz”

Sanayi Ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih KacırTörende konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa ortaklığında akademik bilgi birikimi ve deneyiminin teknoloji girişimciliğiyle buluştuğu Entertech İstanbul Teknokent’in yeni binasının temel atma töreni vesilesiyle bir aradayız. Entertech İstanbul Teknokent, son yıllarda geliştirdiği proje ve programlarla, girişimcilikte Avrupa’nın parlayan yıldızı olan İstanbul’un ekosistem değerini artıracak önemli çalışmalara imza attı. Yürüttüğü hızlandırıcı ve kuluçka programlarıyla, hayata geçirdiği girişim sermayesiyle, girişimcilerimize sadece fiziki imkânlar sunmakla kalmayıp aynı zamanda yenilikçi projelerin filizlenip büyümesi için bir çekim merkezi hâline geldi. Entertech İstanbul Teknokent’in teknoloji girişimciliğinde yeni başarı hikâyeleri çıkarmak adına ekosistemi besleyici bir rol üstlenmesini takdirle takip ediyoruz. Temelini atacağımız, toplam 12 bin metrekare kapalı alana sahip Entertech İstanbul Teknokent’in yeni binasını da Entertech’in son dönemdeki başarılı atılımlarının önemli bir halkası olarak görüyoruz. Modern altyapısı ve yenilikçi olanaklarıyla özgün girişimlerin doğması ve ölçeklenmesi adına fiziki ihtiyaçlara cevap verecek bu tesisi, inşallah bu yıl sonuna kadar tamamlayarak teknoloji ekosistemimizin hizmetine sunacağız. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak; ülkemizi teknoloji girişimciliğinde devler ligine taşımak üzerine atılan her adımın destekçisi olmayı sürdüreceğiz” dedi.

Globalleşme Vizyonuna Sahip, Güçlü Teknoloji Firmalarına Ev Sahipliği Yapacak

Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed KasapoğluTörende konuşan ve yeni binalarının globalleşme vizyonuna sahip, güçlü teknoloji firmalarına ev sahipliği yapacağını belirten Entertech Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu, “2025’te başlayacak ve 4 yıl boyunca çalışmalarımızı bunların üzerine inşa edeceğimiz beş ana hedefimiz bulunuyor. Bunlar; uluslararasılaşma, girişim ve Ar-Ge firmalarını geliştirici farklılaşmış programlar sunma, fona erişim kolaylığı, ihtisaslaşmış kümelenme ve Entertech İstanbul Teknokent fiziki altyapısının geliştirilmesi olarak sıralayabiliriz. Entertech İstanbul Teknokent fiziki altyapısının geliştirilmesi hedefimiz kapsamında yeni binamızın inşaatına başladık. Binamız, teknoloji geliştirme ekosistemine sunduğumuz hizmetleri genişletmek, girişimcilerimize ve Ar-Ge firmalarımıza daha güçlü bir altyapı sunmak amacıyla tasarlandı. Bu yatırım, uluslararasılaşma hedefimizi destekleyecek şekilde, küresel standartlarda bir çalışma ortamı sağlamayı da hedefliyor” şeklinde konuştu.

Entertech Temel Atma Töreni 1

Dr. Kasapoğlu: “Bu yatırım, milli teknoloji hamlesi için önemli bir adım”

Yeni binalarının, daha fazla Ar-Ge firmasına geniş ve donanımlı alanlar sunarak, firmaların faaliyetlerini daha modern ve etkili bir ortamda yürütmelerine olanak tanıyacağını belirten Kasapoğlu, bu yatırımın aynı zamanda milli teknoloji hamlesi için de önemli bir adım olduğunun altını çizdi. Teknoloji geliştirmede Ar-Ge personeli istihdamının da önemli bir yer edindiğini ve bu kapsamda yeni binada istihdamı da artıracaklarını kaydeden Kasapoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Mevcut alt yapımızla 160’tan fazla Ar-Ge firmasına ev sahipliği yapıyoruz. Bu firmalarımızın çalışmalarıyla gerek endeks sıralamasında gerekse ülkemizin teknoloji ihracatında önemli bir konumdayız.  Bu bina ile milli teknoloji hamlesi hedeflerinden biri olan Türkiye’nin teknolojik yetkinliğini geliştirmek amacıyla etki gücü yüksek program ve projelerin hayata geçirilmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bugün, yalnızca 12 bin metrekarelik fiziksel bir alan inşa etmiyoruz; aynı zamanda ülkemizin 2030’da 100 Turcorn ve 100 bin teknoloji girişimi hedefine katkı sağlayacak uluslararası alandaki rekabet gücünü artıracak, girişimcilere destek olacak, teknolojiye değer katacak bir vizyonu da hayata geçiriyoruz. Yeni yapılacak ek binamız ile Ar-Ge personeli istihdamını, firmalarımızın araştırma geliştirme faaliyetlerini yürütecekleri alan kapasitesini artıracağız.”

Entertech Temel Atma Töreni 2

  • – – – –  – – – –  – – – – – – – — – – – – — – – – — – – – — – – – — – – — – – — – – – – – – – – –

Türkiye’nin Her Yerinde Fabrikanızda, İşletmenizde Bire Bir (1-1) ve Grup Eğitimleri

☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi
☐ Kurumsal Satış Eğitimi

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Tedarik Zinciri Satın Alma Sürdürülebilirlik Eğitimi Satın Alma Tedarik Zinciri Eğitimi