İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 7

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 7 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 7

Vadeli İhracat

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 7 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemYurt dışına satacağı9mız malların her zaman için para bir yana, mal bir diyemediğimiz durumlarda, malımızı belli bir vadede satmak durumunda kalabiliriz. Şöyle ki; malımızı ithalatçıya teslim ederiz ancak mal bedelini ise alım satım sözleşmesinde belirtilen bir vadede alma yoluna gideriz. Vadeli ihracat yaparız.

Vadeli ihracat işleminde ihracatçımızın malını teslim ettikten sonra parasını belirlenen bir vadede alması durumunda:

  • Mal bedelin tahsilatında ise bazı pürüzlerin olması,
  • Tahsilatın geç yapılması veya
  • Hiç yapılamaması gibi sorunların karşımıza çıkması daima olasıdır.

Deferred Payment

Vadeli ihracat işlemlerinde mal bedelinin belli bir vadede tahsilatı için:

  • Banka garanti mektubu (SBLC)
  • Bir poliçe alınması ihracatçının elini rahatlatır.

Poliçeden Bahsettik Değil mi?

Poliçenin ne olduğu konusunda ne kadar bilgi sahibiyiz? Her poliçenin ödeme garantisi var mıdır? Poliçe almamıza karşın mutlak bir ödeme garantisi içinde olduğunu düşünüyorsak, ihracat işleminde yaptığımız hatalardan bir tanesi ile karşı karşıya kalırız.

Bilmediğimiz bir ödeme aracıyla mal satmanın bizi hüzün durağına götüreceğini unutmamak gerekir.

Demem odur ki malımızı vadeli satalım ama ödenmesi de poliçe ile garanti altına alınsın. Bu durumda poliçenin ne olduğuna bakmakla birlikte garantili ve garantisiz poliçelerin de ne olduğuna göz atalım ki ihracatta olası yaptığımız hatalara bir yenisi eklenmesin.

Vadeli Satışlarda Kullanılan Draft – Bill Of Exchange

Parası peşin alınmayan ve belli bir vade içinde alınması öngörülen ihracat bedeli alacakları için ihracatçılar tarafından ithalatçının kabul etmesi için düzenlenen bir borç senedi niteliğinde olan poliçeye (draft / bill of exchange) ithalatçının borçlu sıfatıyla imza atması durumunda bir alacağı temsil eder. İthalatçıya sunulan poliçe, ithalatçı tarafından imzalanması durumunda, ithalatçı için geri dönülemez bir borç yükümlülüğü başlar, ithalatçı imzası ile poliçedeki borcu zamanında ödeyeceğini kabul eder.

Poliçe, Ithalatçı, Ihracatçı

Poliçenin tanziminde ve oluşumundaki en önemli unsur, borçlu olan alıcı ve alacaklı olan satıcının poliçeye imza koymalarıdır.

Seller Buyer Poliçe Görsel

İthalatçı tarafından imzalanmayan bir poliçede borcun kabul edilmediği anlaşılmakla birlikte söz konusu poliçe de şekil ve şartlarını tamamlamamış olduğundan bir borç senedi / kambiyo senedi şeklinde kabul edilemez.

Poliçenin Unsurları

Poliçe belli bir miktar paranın hamile ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havale emrini taşıyan, özel şekil şartlarına tabi kıymetli evrak niteliğinde senettir.

Poliçede üç taraf vardır. Bunlar:

  • Keşideci,
  • Lehtar
  • Muhataptır

Keşideci; senedi tanzim eden ve lehtara muayyen bedelin ödenmesi hususunda muhataba emir ve izin veren kimsedir.  Muhatap; poliçenin ödeyicisi, borçlusudur.

Poliçeyi Kim Hazırlar?

Hazırlayacak hiçbir kimse yoksa, ben hazırlayabilirim 🙂

Ama üzerime vazife olarak kalmasın, poliçeyi ihracatçı hazırlar. İhracatçı tarafından hazırlanan poliçeye, muhatap olan ithalatçının imza koyması, poliçede bulunan tüm koşulları kabul ettiğini ve imzasıyla da bunu teyid ettiği anlaşılır.

Poliçe Ithalatçı Imzası

Poliçe bir alacak kambiyo senedi niteliğindedir. Bu poliçenin borçlar hukukuna göre incelenmesi durumunda garantisiz borçlar arasında yer alır. Bu poliçede sadece borçlu poliçe bedelini ödeyecek konumda olup, borçlu bu poliçe bedelini ödemediği taktirde poliçeye kefalet eden başka kimse bulunmamaktadır. Dolayısıyla borçlu bu poliçeyi poliçe vadesinde ödeyecektir. Aksi halde protesto edilecektir. Durum böyle iken bu poliçede ihracatçının alacağı garanti altına alınmamıştır.

İhracatçının Yaptığı Hata Garantisiz Poliçe ile Mal Satmasıdır

Poliçeler garantili olabilir mi? Borçlu, bu poliçe bedelini poliçe vadesinde ödemediği takdirde bir başka şahsa borç rücu edilebilir mi?  Poliçenin garantili olması durumunda direk olarak garantör banka poliçenin bedelini öder, kefalet söz konusu ise; müşterek borçlu ve müteselsil kefil durumu söz konusu olur ki bu durumda poliçedeki borçlu sayısı iki farklı kişi olduğundan, her iki borçludan poliçe bedelinin tahsili mümkündür.

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 7 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi 

Nevold ile Yeni Lüks: Yeniden Değer Yaratmak

Nevold Ile Yeni Lüks Yeniden Değer Yaratmak

Nevold ile Yeni Lüks: Yeniden Değer Yaratmak
Selin ERDAL

Lüks moda dediğimizde aklınıza ne geliyor? El işçiliği, pahalı kumaşlar, ulaşılması zor parçalar… Peki ya çöp? Evet, kulağa tuhaf gelebilir ama bugün moda dünyasında “atık” en az ipek kadar değerli bir konu. Çünkü artık mesele sadece yeni olanı üretmek değil, eldekiyle ne yapabildiğin. İşte Chanel tam da bu soruya cevap arıyor ve yepyeni bir yolculuğa çıkıyor: Nevold. Lüksün geleceği belki de çöpe gidenleri kurtarmakta gizli.

Nevold Ile Yeni Lüks Yeniden Değer YaratmakModa sektöründeki atık sorunu uzun zamandır tartışılıyor. Genelde bu sorun fast fashion markalarıyla ilişkilendirilse de, milyonlarca birim ürün üreten lüks markaların da ciddi bir etkisi var. Üstelik, son yıllarda LVMH ve Kering gibi büyük grupların elinde milyar dolarlık satılamayan stoklar kaldığı biliniyor. Yeni Avrupa Birliği düzenlemeleri ise markaların bu ürünleri yakarak imha etmesine artık izin vermeyecek gibi duruyor. Yani sektör ciddi bir dönüşümle karşı karşıya.

Geri dönüşüm deyince akla ilk gelen isim Chanel olmayabilir. Ama moda dünyası değişiyor, hatta daha doğru bir ifadeyle dönüşüyor. Lüks artık sadece el işçiliği, nadir kumaşlar ve yüksek fiyat etiketleriyle değil; aynı zamanda sürdürülebilirlikle, kaynak yönetimiyle ve ileri dönüşümle tanımlanıyor. İşte Chanel’in Nevold adını verdiği yeni girişimi tam da bu dönüşümün kalbinde yer alıyor.

Chanel’in Nevold Hamlesi

Lüks moda devi Chanel, alışılmışın dışında bir adım atarak artık yalnızca moda üretmiyor, aynı zamanda atığı da yönetiyor. Evet, doğru duydunuz: Chanel artık geri dönüşüm ve atık yönetimi gibi konulara ciddi yatırımlar yapıyor. Markanın bu alandaki yeni girişiminin adı Nevold — “never old” ifadesinden türetilmiş; yani hiçbir şey yaşlanmaz, sadece dönüşür fikrinden yola çıkılmış.

Chanel bu hamleyi sadece regülasyonlara cevap olarak yapmıyor. Asıl mesele, kaliteli hammaddeye erişimin giderek zorlaşması. İklim değişikliği yüzünden kaşmir, ipek, deri gibi değerli materyallerin üretimi tehdit altında. Chanel’in Moda Başkanı, Bruno Pavlovsky’nin dediği gibi:

“Bu konu her geçen gün daha stratejik hale geliyor. Varlığımızı sürdürmek için malzeme anlayışımızı baştan düşünmemiz gerekiyor.”

Chanel bu işe ani bir kararla girmedi. Aslında 2019’dan beri bu alanda yatırımlar yapıyordu. Şimdi ise bu yatırımları Nevold çatısı altında birleştirip ciddi bir kurumsal yapıya dönüştürüyor. Hedef: Sadece Chanel’in değil, tüm moda endüstrisinin atıklarını değerli hammaddelere dönüştürebilecek çözümler sunmak. Yani Nevold, bir B2B servis sağlayıcısı ve Ar-Ge merkezi gibi çalışacak.

Nevold’un bünyesinde şu an üç önemli yapı var:

  • L’Atelier des Matières: Markaları, ellerindeki kumaş atıklarını değerlendirecek sistemlerle buluşturuyor.
  • Filatures du Parc: Geri dönüştürülmüş iplik üretiminde uzman, 50 yıllık bir iplik fabrikası.
  • Authentic Material: Deri geri dönüşümünde uzmanlaşmış bir şirket.

Amaç, hem Chanel’den hem de sektördeki diğer markalardan toplanan atıkların ileri dönüşümünü sağlamak ve bu yeni hammaddeleri farklı sektörlerde yeniden kullanıma sokmak. Örneğin, lüks bir çanta üretiminde kullanılamayacak geri dönüştürülmüş deri, bir spor ayakkabının topuk kısmında ya da plastik yerine geçecek bir malzeme olarak kullanılabilir.

Atığı Moda Diline Çevirmek

Bu aslında Chanel’in zaten alışkın olduğu bir strateji: Zamanında Lesage (nakış), Lemarié (tüy-çiçek), Maison Michel (şapka) gibi uzman atölyeleri bünyesine katmış, sadece kendi üretimini değil, diğer markalara da hizmet veren bir üretim altyapısı kurmuştu. Nevold da bu yaklaşımın “sürdürülebilir” devamı gibi.

İş ciddi, hedef büyük: Tüm ürün yaşam döngüsünü baştan tanımlamak ve lüks moda için döngüsel ekonomi anlayışını kalıcı hale getirmek.

Tabii sektörün bu çabaları “greenwashing” olarak görenler de az değil. Yani, bir yandan fazla üretmeye devam ederken, diğer yandan geri dönüşümle kendini aklamaya çalışmak ne kadar etik? Kritik soru şu: Bu tür projeler gerçekten sistemsel bir dönüşüm sağlayacak mı, yoksa vitrindeki yeşil süsler olarak mı kalacak?

Şunu da unutmamak gerek: Chanel gibi büyük markalar için bu işler başlangıçta kâr getiren işler değil. Pavlovsky’nin söylediğine göre Nevold şimdilik bir “maliyet merkezi”. Ama uzun vadede bu yatırımların hem çevresel hem de ticari sürdürülebilirlik için zorunlu olduğu ortada.

Chanel’in Nevold aracılığıyla attığı bu adım, henüz küçük ama etkili bir başlangıç. Gerçek değişim, bu vizyonun ne kadar yaygınlaşacağıyla ve markaların üretim politikalarını ne ölçüde dönüştürebileceğiyle ilgili. Ama net olan şu ki; gelecek, sadece koleksiyonlarda değil, kaynaklarda da sürdürülebilir olanın etrafında şekillenecek.

Kaynak: The Business of Fashion. (2025). Why Chanel Is Getting Into the Recycling Business.

Karışan Teslim Şekilleri

Karışan Teslim şekilleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Karışan Teslim Şekilleri

Ömer Haluk TURANLI

Karışan Teslim şekilleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDeğerli okuyucular, bu yazımda birbirlerine benzer şekilde işlem yapılması sebebiyle karışıklığa sebep olan teslim şekillerinden bahsedeceğim.

Aslında teslim şekilleri ICC’nin1 723 no’lu yayınında2 oldukça açık ve net olarak, karışıklığa mahal vermeyecek şekilde anlatılmıştır. Bu kitapçık okunduğu zaman hata yapma ihtimalinin kalmayacağını düşünüyorum.

Fakat bazı teslim şekillerinde 723 no’lu yayında yazılanlar gerçekte uygulanamayabiliyor. Bu da arada çok ufak farklılıklar olan benzer uygulamaların birbirine karışmasına sebep olabiliyor. Gözlemlerim doğrultusunda en çok karışıklık yaşanan teslim şekillerinin DAP3 ile DDP4 olduğunu söyleyebilirim. DAP ile ilgili daha önce bir yazı yazmıştım ama bilgiyi tekrarlamak akılda kalıcılık sağlar o yüzden burada tekrar kısaca değinmekte zarar görmüyorum.

Incoterms 2020’ye göre DAP’ta teslim, satıcının eşyayı belirlenen varma yerinde, gelen taşıma aracının üzerinde boşaltılmaya hazır şekilde alıcının tasarrufuna bırakmasıyla gerçekleşmiş olur. Yine Incoterms 2020’ye göre satıcının, ithalat veya teslim sonrası üçüncü ülkelerden transit geçiş için gümrüklenmesi, ithalat harçlarının ödenmesi veya ithalat için gereken gümrük işlemlerinin yerine getirilmesine ilişkin herhangi bir yükümlülüğü yoktur. Dolayısıyla da kapıya teslim için elverişli değildir. Çünkü eşyanın kapıya teslim edilebilmesi ithal edilmesi (resmi tanımıyla serbest dolaşıma girmesi) gerekmektedir.

Yine Incoterms 2020’de açıkça belirtildiği üzere satıcının malları ithalat için gümrüklemesi, ithalat harçlarını veya vergilerini ödemesi ve ithalat için gereken gümrük işlemlerini yerine getirmesi tercih ediliyorsa o zaman teslim şekli olarak DDP seçilmelidir. Çünkü bir eşyanın kapıya teslim edilebilmesi için yukarıda da belirttiğim gibi ithal edilmesi gerekmekte olup bunu satıcının yapabildiği yegâne teslim şekli DDP’dir.

Gelelim karışıklığın sebebine, birçok ülkenin gümrük mevzuatı gümrükte beyan sahibi kimse onun işlem yapmasına müsaade etmektedir. Diğer bir deyişle, satıcının, alıcının ülkesinde ithalat işlemlerini gerçekleştirmesi mümkün olmamaktadır. Bu durumda teslim şekli DDP olsa bile, ithalat işlemlerini, mevzuat gereklilikleri yüzünden üzerine vazife olmadığı halde alıcı tamamlar ve ilgili vergi ve harçları da alıcı öder. DAP teslim şeklinde de süreç aynı şekilde işlemekte yani bu teslim şeklinde de ithalat işlemlerini alıcı yaptığı için iki teslim şekli arasındaki fark uygulamada ortadan kalkmaktadır.

Karışıklığın bir diğer sebebi de C tipi antrepo uygulamasıdır. Bazı firmaların kendi yerleşkelerinde kendi işlettikleri antrepoları bulunmaktadır. İlgili eşya DAP teslim şekli ile bu tip antrepolara teslim edilebilir çünkü antrepodaki eşya serbest dolaşımda olmayan yani ithal edilmemiş eşyadır. Fakat fiziksel olarak kapıya teslim edilmiş olduğu için sanki DAP teslim şekli de kapıya teslime imkân veriyormuş gibi yorumlanmaktadır. Oysa bu şekilde antrepoya alınmış bir eşyanın antrepodan çekilerek ithal edilmesi alıcının sorumluluğundadır. Dolayısıyla resmi olarak kapı teslim gerçekleşmemiş olacaktır.

Bu konuyla ilgili olarak DPU5’dan da bahsetmek isterim. Keza anladığım kadarıyla üvey evlat muamelesi görüyor. Çünkü DPU, DAP ile hemen hemen aynı koşulları içermekte olup aradaki tek fark DAP’ta eşyalar varış noktasında gelen araçtan boşaltılmaksızın teslim gerçekleşirken DPU’da teslim eşyalar gelen vasıtadan boşaltılarak gerçekleşmiş oluyor. Bu iki teslim şekli birbirlerine bu kadar yakınlarken birbirleriyle karıştırılmıyorlar ayrıca DPU, DDP ile de karıştırılmıyor (dikkati çekmeyecek derecede örnek olaylar olabilir elbet) ama DAP ile DDP aradaki çok büyük farka rağmen karıştırılabiliyor.

Karıştırılan bir başka teslim şekli ikilisi de FCA6 ve EXW7’dür. Incoterms 2020’ye göre ihracat transit geçiş ve ithalat ülkeleri tarafından talep edilen ihracat/transit geçiş/ithalat için gereken bütün gümrük işlemlerini yerine getirmek ve bunların masraflarını ödemek alıcıya aittir. Bu işlemlerin alıcı için zorluk çıkaracağı ya da tamamen imkânsız olacağı belli ise ihracat için gereken gümrük iznini alma ve masraflarına katlanma yükümlülüğünün satıcıya ait olduğu FCA kuralı tercih edilmelidir. EXW’de karışıklığın temel sebebi bu durumdur. Fakat burada karışıklık çift taraflı çalışmaktadır. Yani bazen gerçekten de şartlar müsait olduğundan işlemler EXW kuralına göre yapılır ama ilgili evraklarda teslim şekli FCA olarak belirtilir. Bazen de işlem FCA olarak tamamlandığı halde evraklarda teslim şekli olarak EXW belirtilmektedir. İkisinin arasındaki temel farkı, yani ihracat işlemlerinin alıcı tarafından yapılması gerekliliğini bilmeyen çok fazla kişi vardır.

FCA ile EXW arasındaki dikkat çeken tek fark EXW’de ihracat gümrük prosedürlerinin alıcı tarafından gerçekleştirilmesi değildir. Önemli bir fark daha vardır. Bu da teslim yeridir.

EXW’de tek bir teslim yeri vardır ve bu da satıcının iş yeri ya da genel tanımıyla satıcının kontrolünde olan bir meskendir. Ayrıca satıcının alıcıya karşı taşıma sözleşmesi yapmak yükümlülüğü yoktur. Yani herhangi bir iç nakliyeden sorumlu değildir. Ayrıca eşyanın tesiise gelen vasıtaya yüklenmesinden de satıcı değil alıcı sorumludur.

FCA’da ise teslim için iki alternatif vardır. Bunlardan ilki EXW ile aynı şekilde satıcının tesisinde gerçekleşen teslimdir. Ama bu defa gelen vasıtanın yüklenmesinden (EXW’ün tersine) satıcı sorumludur.

Diğer alternatifte ise alıcı, satıcıdan eşyayı üzerinde anlaşılan, satıcının kontrolünde olmayan başka bir yere getirmesini isteyebilir. Bu alternatifte devreye bir de iç nakliye girer ve bundan da satıcı sorumludur.

Karışan Teslim şekilleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGörüldüğü üzere FCA ile EXW arasında sadece tek bir fark değil, tersine dikkat çekici birden çok fark vardır. Bu yönüyle de bu ikisinin karıştırılması da bana şaşırtıcı gelmektedir.

Dış ticaret yapan ve teslim şekillerinin önemine inanan herkese Incoterms 2020’yi okumalarını tavsiye ederim.

Ömer Haluk TURANLI

1ICC: International Chamber Of Commerce (Uluslararası Ticaret Odası)

2723 no’lu yayın: Incoterms 2020

3DAP: Delivered At Place (Belirlenen Yerde teslim)

4DDP: Delivered Duty Paid (Gümrük Resmi Ödenmiş Olarak Teslim)

5DPU: Delivered At Place Unloaded (Belirlenen Yerde Boşaltılmış Olarak Teslim)

6FCA: Free Carrier (Taşıyıcıya Masrafsız)

7EXW: Ex Works (İşyerinde Teslim)

Hürmüz Boğazı: İran ile İsrail Çatışması Küresel Ticarette Tehdit Oluşturuyor

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hürmüz Boğazı İran Ile İsrail çatışması Küresel Ticarette Tehdit Oluşturuyor

Hürmüz Boğazı: İran ile İsrail Çatışması Küresel Ticarette Tehdit Oluşturuyor

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hürmüz Boğazı İran Ile İsrail çatışması Küresel Ticarette Tehdit OluşturuyorPetrol ve doğalgaz sektörünün en büyük oyuncularından biri olan Shell’in CEO’su Wael Sawan, Japonya’daki Enerji Zirvesi’nde, İran ile İsrail arasındaki çatışma nedeniyle çok konuşulan Hürmüz Boğazı endişesi hakkında konuştu: “Eğer Hürmüz Boğazı, herhangi bir nedenle kapanırsa, küresel ticaret üzerinde büyük bir etkisi olur” dedi. Sawan, durumun kötüleşmesi ihtimaline karşı Shell’in alternatif planlarının olduğunu söyledi.

Shell CEO’su Wael Sawan, İsrail-İran geriliminin tırmanması durumunda küresel enerji ticaretinin büyük darbe alabileceğini söyledi. Dünya petrolünün yaklaşık %25’i Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor. Sawan, Shell’in olası bir tıkanıklık senaryosuna karşı kriz planlarını devreye soktuğunu açıkladı.

İran ile İsrail arasındaki çatışma, ABD’nin de sürece dahil olma ihtimali sebebiyle, küresel piyasaların odağı haline geldi. Çatışmalar şu ana kadar petrol fiyatlarında yükselme yönlü dalgalanmaya sebebiyet verdi. Küresel piyasalarda yüksek bir teyakkuz durumu söz konusu.

Son günlerde bazı petrol, doğalgaz ve konteyner gemilerinde yaşana sinyal karışmaları ile ilgili Sawan, “Şu anda özellikle zorlayıcı olan, sinyal karışmalarının yaşanması” dedi ve Shell’in Orta Doğu’daki sevkiyatlar konusunda çok dikkatli davrandığını belirtti.

Konuya yakın kaynaklara göre ABD, İran’a yönelik olası bir saldırı için altyapı hazırlıkları yapıyor. Ancak durum netleşmiş değil.

RBC Capital Markets analisti Helima Croft, İran liderlerinin tehdit altında olduğunu düşünmesi halinde, enerji arzında küresel çapta risklerin artacağını söyledi. Croft sözlerine, “ABD’nin çatışmaya doğrudan dahil olması halinde, tankerler ve bölgedeki kritik altyapıya yönelik daha doğrudan saldırıların tetiklenmesi söz konusu olabilir” yorumunu da ekledi.

Brent Petrol ve Taşımacılık Maliyetleri

Brent petrol, dün yüzde 1,3 yükselerek varil başına 77,66 dolara çıktı. İsrail’in İran’a saldırılarını başlattığı tarih olan, 13 Haziran’daki 78,5 dolar olan fiyat zirvesine yaklaştı.

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hürmüz Boğazı İran Ile İsrail çatışması Küresel Ticarette Tehdit OluşturuyorEKOTÜRK Avrupa temsilcisi Gökhan Kurtaran’ın yaptığı araştırmaya göre, taşımacılık maliyetleri rekor hızla arttı. Körfez’den Çin’e petrol taşıyan dev tankerlerin günlük kiralama bedeli bir haftada 20 bin dolardan 47 bin dolara yükseldi. Brent petrol fiyatı ise 78 dolara çıktı. Bölgedeki GPS sinyali kesintileri ve denizcilik güvenliğine yönelik tehditler artarken, yatırımcılar altın ve dolar gibi güvenli limanlara yöneldi.

 


MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası: Orta Kademe Liderlik

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası Orta Kademe Liderlik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası: Orta Kademe Liderlik

Karen KALUSTYAN

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası Orta Kademe Liderlik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİş hayatında bazı roller vardır ki sesi çıkmaz, ama yükü ağırdır. Ne stratejik karar masalarının merkezinde yer alırlar, ne de sahada doğrudan görünürler. Ve tam da bu görünmezliğin içinde omuzlarında iki yönlü bir baskı taşırlar: yukarıdan gelen hedefler, aşağıdan gelen ihtiyaçlar.

Bu baskının adı çoğu zaman “yönetim” gibi görünse de gerçekte yaşanan, giderek artan bir yalnızlık ve tükenmişlik halidir. Bu yazı, işte tam da bu görünmez sıkışmışlık içinde çalışan orta kademe yöneticilerin durumuna ışık tutmak için kaleme alındı.

Veriler Ne Söylüyor?

McKinsey & Company’nin 2024 tarihli “Organizational Resilience” raporuna göre, orta kademe yöneticilerin %61’i “iş yerinde iki taraflı baskı altında yalnız hissettiğini” belirtmiş. Aynı araştırmada bu grubun %45’i, önümüzdeki iki yıl içinde aktif olarak başka bir iş aramayı düşündüğünü ifade etmiş.
Deloitte Human Capital Trends 2023 raporu ise, orta kademe yöneticilerin en büyük çıkmazının “sorumluluklarının sürekli artmasına rağmen, karar alma ve etki alanlarının azalması” olduğunu ortaya koyuyor.
Harvard Business Review’da yer alan bir analizde ise bu yöneticiler, “kurumların çimentosu” olarak tanımlanıyor. Ancak çimento çatlamaya başladığında, yapının en sağlam görünen kısımları bile zamanla bozuluyor.

Tükenme Nereden Başlıyor?

  1. Yetki-sorumluluk dengesizliği
    2. Yalnızlık hissi
    3. Zaman yönetilemez hâle geliyor
    4. Aidiyet kaybı

Bir otomotiv yan sanayi şirketinde çalışan 14 yıllık bir üretim planlama yöneticisi şöyle diyor:
“Bir karar alınırken görüşüm sorulmuyor, ama sonuçlarından ben sorumluyum. Ekipte motivasyon eksildiğinde ilk ben sorgulanıyorum. Üst yönetim KPI’a, ekip ise benim insani yönüme bakıyor. Arada eziliyorum.”

Bu cümle, sadece bireysel bir sitem değil; iş dünyasının yapısal bir arızasına işaret ediyor. Orta kademenin yalnızlığı, yorgunluğu ve zamanla sessizce “çekilmesi”, kurumun içten içe erozyona uğraması demek.

Orta Kademenin Rolü Neden Kritik?

Orta kademe yöneticiler aslında:
– Kurum kültürünün taşıyıcısı
– Ekiplerin yönlendiricisi
– Lider adaylarının yetiştiricisi
– İç müşteri memnuniyetinin garantörü konumundadır.

Ne Yapılmalı?

– Yetki ve sorumluluk dengesinin netleştirilmesi
– Dönemsel mentorluk, koçluk ve süpervizyon uygulamaları
– Karar süreçlerine aktif katılım imkânı
– Psikolojik sağlamlık geliştirme programları
– Yatay iletişim modelleriyle yalnızlığı azaltacak sistemler

Bir İnsan Kaynakları Uzmanı olarak görüşüm , İnsan Kaynakları süreçleri genellikle yeni yeteneklerin kazanımı, liderlik gelişimi ve çalışan bağlılığı üzerine kurulur. Ancak bizler çoğu zaman bu yapıların “arasını” atlıyoruz. Halbuki kurumun devamlılığını sağlayan en önemli yapı taşı, tam da aradaki bu sessiz liderlerdir.

Orta kademe yöneticiler sadece “yönetim kademesi” değil; aynı zamanda kurumun duygusal nabzıdır. Bu grubu görmezden gelmek; içten içe gelişen, sessiz ama güçlü bir kopuşun önünü açmak demektir.

Eğer bu kademeyi desteklemezsek, güçlü görünen yapıların neden sarsıldığını anlamak için çok da uzaklara bakmamıza gerek kalmaz.

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası Orta Kademe Liderlik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir organizasyon sadece yukarıdan değil, içerden çöker. Orta kademeyi yalnız bırakmak; stratejiyi anlamsız, operasyonu güvensiz hâle getirir. Geleceğin liderlerini yetiştirmek istiyorsak, önce bugünün taşıyıcılarını ayakta tutmalıyız.

“Bir yapının taşıyıcı kolonları görünmezdir; ama çatlak orada başlarsa, binayı yıkmadan fark edemezsiniz.”

Karen KALUSTYAN

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların Ücretsiz Karşılanması?

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların ücretsiz Karşılanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların Ücretsiz Karşılanması?

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların ücretsiz Karşılanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; ………… Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında işçilik, sarf malzemeleri ve cihaz bakım maliyeti gibi maliyet bileşenlerinin ayrıştırılarak her bir maliyet kalemi için ayrı ayrı açıklama sunulmadığı, sunulan açıklamaların somut bilgi ve belgelere dayandırılmadığı iddialarına yer verilmiştir.

Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

 

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Başvuruya konu ihalenin ……… İl Sağlık Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen “Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı” ihalesi olduğu, 04.02.2025 onay tarihli ihale komisyonu kararı ile ihalenin ………Med. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. üzerinde bırakıldığı, anılan kararda ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin ise ………. Tıbbi Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak belirlendiği,

Süreç içerisinde, ……… Med. Sos. Hiz. Kırt. Taş. Pet. San. Taah. Tic. Ltd. Şti.nin 14.02.2025 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 18.02.2025 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 24.02.2025 tarih ve 179039 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 24.02.2025 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulduğu, itirazen şikayet dosyası kapsamında yapılan inceleme neticesinde alınan 19.03.2025 tarih ve 2025/UH.II-773 sayılı Kurul kararında “idare tarafından açıklamaya esas olacak önemli teklif bileşenlerinin açık ve net bir biçimde belirlenmesi suretiyle teklifi aşırı düşük olarak tespit edilen isteklilerden yeniden aşırı düşük teklif açıklaması istenilmesi” yönünde “Anılan Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine” karar verildiği,

Aynı zamanda, …………. Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin 10.02.2025 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 18.02.2025 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 24.02.2025 tarih ve 179035 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 24.02.2025 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulduğu, itirazen şikayet dosyası kapsamında yapılan inceleme neticesinde alınan 19.03.2025 tarih ve 2025/UH.II-774 sayılı Kurul kararında “………. Med. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması, idare tarafından ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif sahibi olarak öngörülecek isteklilerce yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen ve EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayan bilgi ve belgeleri tevsik eden belgeleri sunmasının istenmesi” yönünde “Anılan Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine” karar verildiği,

Anılan Kurul kararlarının uygulanmasını teminen idare tarafından alınan 09.04.2025 onay tarihli ihale komisyonu kararı ile başvuruya konu ihalede ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibinin …… Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak belirlendiği tespit edilmiştir. ……… Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti.ne 27.03.2025 tarihinde EKAP üzerinden tebliğ edilen yazıda belirtilen “Tıbbi Sarf Malzeme Giderleri, Diğer Sarf Malzemeleri Giderler, Bakım Onarım Giderleri, Cihaz Kurulum Maliyetleri” hususlarında anılan isteklinin aşırı düşük teklif açıklaması sunmasının talep edildiği ve bahse konu isteklice aşırı düşük teklif açıklamasının idareye sunulduğu tespit edilmiştir.

…….. Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklaması incelendiğinde; ……. Med. Ltd. Şti.nden alınan ve kan gazı analizörlerine ilişkin “birim fiyat puanı” ve “toplam puan fiyatı”nı gösteren belgelerin sunulduğu, bahse konu belgelerde idarece açıklanması istenen cihaz kurulum, bakım onarım ve sarf malzeme giderlerinin belgeyi veren firma tarafından ücretsiz karşılanacağı ifade edilerek bu hususlara yönelik herhangi bir bedel öngörülmediği, söz konusu belgelerin ilgili meslek mensubu ve …….. Med. Ltd. Şti. tarafından kaşelenerek imzalandığı,

Bahse konu belgelerin ekinde maliyet tespit tutanaklarının sunulduğu, sunulan tespit tutanaklarında tespiti yapılan mükellefin istekli …… Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, yine tespit tutanaklarında kan gazı analizörlerinin birim maliyetlerine yönelik tabloların doldurulduğu ve bu tabloda birim mal/mamul miktarının “puan” üzerinden ifade edildiği, söz konusu tutanaklarda “İhale kapsamında personel çalışması olmadığı için işçilik merkezden karşılanacaktır. Açıklanan sebeple işçilik hesabı yapılmamıştır.” ifadelerine yer verildiği, bahse konu tespit tutanaklarının istekli ve ilgili meslek mensubu tarafından kaşelenerek imzalandığı tespit edilmiştir.

Yapılan incelemede; ……. Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında, idarece açıklanması istenen önemli teklif bileşenleri olarak belirlenen ihale konusu işte kullanılacak cihazların bakım onarım, kurulum ve sarf malzeme giderlerine yönelik bu giderlerin ……. Med. Ltd. Şti.nden tarafından bedelsiz karşılanacağına ilişkin beyanları içeren belgelerin sunulduğu, ancak bahse konu beyanları içeren belgelerin Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79’uncu maddesinde belirtilen açıklama yöntemlerinden biri olmadığı göz önüne alındığında; anılan Tebliğ’de düzenlenen açıklama yöntemleriyle belgelendirme yapılmaksızın sunulan aşırı düşük teklif açıklamasının mevzuat hüküm ve açıklamalarına uygun olmadığı anlaşıldığından; bahse konu isteklinin teklifinin reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların ücretsiz Karşılanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Hitachi’den Dilovası’na 2 Milyar 800 Milyon TL’lik (70 Milyon ABD Doları) Yatırım

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hitachi'den Dilovası'na 2 Milyar 800 Milyon Tl’lik (70 Milyon Abd Doları) Yatırım

Hitachi’den Dilovası’na 2 Milyar 800 Milyon TL’lik (70 Milyon ABD Doları) Yatırım

Hitachi Energy Transformatör Operasyonlarını Genişletmek için Türkiye’ye 2 Milyar 800 Milyon TL’lik (70 Milyon ABD Doları) Yatırım Yapacak

  • Dilovası’ndaki Fabrika, en son teknoloji ve çalışma ortamı standartlarıyla desteklenerek üretim kapasitesini ve sürdürülebilirliği artıracak
  • Karbon emisyonları yüzde 95 oranında azaltılacak
  • Yeni istihdam yaratacak olan yatırım, şirketin Türkiye’deki toplam iş gücünü de yüzde 30 oranında artıracak

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hitachi'den Dilovası'na 2 Milyar 800 Milyon Tl’lik (70 Milyon Abd Doları) YatırımDünyanın lider elektrifikasyon şirketi Hitachi Energy, bugün yaptığı açıklamada, Türkiye’de Kocaeli / Dilovası’nda 70 milyon ABD Doları tutarında büyük bir yatırım yapacağını duyurdu. Bu duyuru, Hitachi Energy’nin dünya enerji sisteminin daha sürdürülebilir, güvenilir, dayanıklı ve ekonomik olmasını sağlamaya yönelik girişimlerinde bir sonraki adıma işaret ediyor.

Elektrik talebi Türkiye’de olduğu gibi Avrupa ve Asya’da da katlanarak artarken mevcut endüstri ve enerji altyapısı buna ayak uyduramıyor. Tedarik zinciri kesintilerini daha da kötüleştiren son jeopolitik dalgalanmalar, enerji güvenliği, erişilebilirlik ve istikrar açısından başka endişeleri de beraberinde getiriyor.

Hitachi Energy bu zorluğun üstesinden gelmek amacıyla tedarik zincirinde kendini kanıtlamış yatırımlar yapıyor, sektör genelinde kapasiteyi artırıyor ve öncü ruhunu kullanarak yenilikçi teknolojiler geliştiriyor.

Hitachi Energy’nin kilit üretim merkezlerinden biri olan güç transformatörleri tesisi, 45.000 metrekarelik yeni alanın inşasıyla kapsamlı bir geliştirme sürecinden geçecek. 2026 yılına kadar tamamlanması planlanan bu yatırım ile Hitachi Energy, üretim altyapısını modernize ederek üretim kapasitesini yüzde 70 oranında artıracak. Bu genişleme sayesinde artan müşteri taleplerine daha etkin şekilde yanıt verilecek, teslimat süreleri iyileştirilecek ve daha yüksek kalite standartları sağlanacak.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Hitachi Energy Türkiye Genel Müdürü Yasemin Hoşder Öztekin, “Dilovası’ndaki Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınmamız ticari limana yakınlık sayesinde transformatörlerin nakliye kolaylığı da dahil olmak üzere önemli avantajlar sağlayacak” dedi. Hoşder Öztekin, “Bu yatırım, enerji dönüşümünü destekleme ve müşterilerimizin dekarbonizasyon ihtiyaçlarını karşılama konusundaki kararlılığımızın altını çiziyor” ifadesini de sözlerine ekledi.

Yatırım çerçevesinde halen Kartal fabrikasında görev yapan çalışanlar, en son teknoloji ve geliştirilmiş sağlık ve güvenlik standartlarından faydalanacakları Dilovası fabrikasına transfer edilecekler. Bu hamle, operasyonları sadeleştirecek ve iş yerinde dijital uygulamalarla desteklenen etkileşimleri artırarak daha verimli ve çevre dostu üretim süreçlerine katkıda bulunacak.

Karbon emisyonlarının yüzde 95[1] oranında azaltılacağı yeni tesis, ‘ultra düşük karbon’ ayak izine sahip bir fabrika olarak inşa edilecek ve bu yönüyle Hitachi Energy’nin sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığını kanıtlayacak. Bu girişim, şirketin iddialı iklim hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik daha geniş stratejisini de destekleyecek. Proje aynı zamanda Dilovası fabrikasında yeni istihdam olanakları da yaratacak.

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hitachi'den Dilovası'na 2 Milyar 800 Milyon Tl’lik (70 Milyon Abd Doları) YatırımBu fabrika, istihdam yaratma, yerel toplulukları destekleme ve daha sürdürülebilir, esnek ve güvenli bir enerji sistemi için kritik bir altyapı sağlama yoluyla ‘Net Sıfır’ bir geleceğin şekillendirilmesine de öncülük etmeye hazırlanıyor.

 

 

 


MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

Alım Talebi: Termal Macun (Şırıngalı)

Alım Talebi Termal Macun (şırıngalı)

Alım Talebi: Termal Macun (Şırıngalı)

Bir firmamız için, en az 30 gr., en fazla 100 gr. lık şırıngalı tüpler halinde ve en az 1.93W/m K termal iletkenlik değerine sahip olacak şekilde, şırıngalı termal macun alımı yapılacaktır. Toplam alım hedefi 150 adettir.

Teslim yeri, İstanbul – Esenler olup, ödeme şekli nakit (peşin) dir.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, talep edilen ürünün teknik detayları, spekleri vb. gibi diğer ayrıntıları için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Termal Macun (şırıngalı)

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Minimum Maksimum Stok Analizinin Sağlık Kurumlarında Etkileri

Minimum Maksimum Stok Analizinin Sağlık Kurumlarında Etkileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Minimum Maksimum Stok Analizinin Sağlık Kurumlarında Etkileri

Kadir HANÇER

Minimum Maksimum Stok Analizinin Sağlık Kurumlarında Etkileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMinimum-Maksimum Stok Analizi, stok seviyelerinin belirli bir aralıkta tutulmasını sağlayan önemli bir stok yönetimi yöntemidir. Bu analizde, her ürün için belirli bir minimum (azami) ve maksimum (asgari) stok seviyesi belirlenir. Bu seviyeler arasındaki fark, stokların zamanında yenilenmesini sağlamak ve stok tükenmesi veya fazla stok birikmesi gibi problemleri önlemek amacıyla kullanılır. Ancak, bu analizin doğru bir şekilde yapılmaması durumunda, sağlık sektöründe ve diğer işletmelerde ciddi hatalar meydana gelebilir.

Minimum-maksimum stok analizinde yapılan hatalar ve bu hataların sağlık lojistiği gibi kritik alanlardaki etkileri:

  1. Yanlış Minimum ve Maksimum Seviye Belirleme

Minimum ve maksimum stok seviyeleri doğru bir şekilde belirlenmezse, stok yönetiminde dengesizlikler oluşabilir.

Örneğin:

Minimum stok seviyesi çok düşük belirlendiğinde, stoklar erken tükenebilir ve kritik malzemeler zamanında temin edilemez. Maksimum stok seviyesi çok yüksek belirlendiğinde ise fazla stok birikir ve bu, depolama maliyetlerinin artmasına, ürünlerin son kullanma tarihinin geçmesine ve yer verimsizliğine yol açabilir.

Sağlık Kurumlarında Etkileri:

İlaçların ve tıbbi malzemelerin tedarikinin kesilmesi, tedavi sürecini aksatabilir ve hasta güvenliğini tehdit edebilir. Gereksiz fazla stok, özellikle son kullanma tarihine duyarlı ürünlerde, israf yaratabilir ve hastalar için risk oluşturabilir. (örneğin, bozulmuş ilaçlar veya sterilizasyon süresi geçmiş malzemeler.)

  1. Talep Tahmininde Hatalar

Minimum ve maksimum stok seviyelerinin belirlenmesinde talep tahminleri önemlidir. Eğer talep doğru bir şekilde tahmin edilmezse, bu stok seviyelerinin yanıltıcı olmasına neden olabilir.

Sağlık Kurumlarında Etkileri:

Yanlış talep tahminleri, özellikle acil malzemelerde büyük riskler oluşturabilir. Talep tahmini hatalıysa, hastalar ihtiyaç duydukları malzemeleri temin edemeyebilirler. Acil durumlarda yetersiz stok ve normal koşullarda fazla stok oluşturulabilir, bu da depolama alanını verimsiz kullanmaya yol açar.

  1. Stok Dönüş Hızı ve Değişkenlik Göz Ardı Edilmesi

Stok seviyeleri belirlenirken, ürünlerin dönüş hızları ve talep değişkenlikleri dikkate alınmalıdır. Örneğin, bazı ilaçlar veya malzemeler sürekli olarak talep görürken, bazıları yalnızca belirli dönemlerde kullanılabilir.

Sağlık Kurumlarında Etkileri:

Sürekli düşük talep gören ürünlerin fazla stoklanması, raf ömrünün dolmasına ve ürünlerin israf olmasına neden olabilir. Yüksek talep gören ürünlerin düşük stok seviyeleriyle yönetilmesi, acil durumlarda tedavi aksaklıklarına yol açabilir.

  1. Sezonluk ve Dönemsel Dalgalanmaların Göz Ardı Edilmesi

Bazı ürünler, özellikle grip ilaçları, aşılar, kan ürünleri gibi mevsimsel ürünler, talepte önemli değişiklikler gösterir. Bu tür dalgalanmalar göz ardı edilirse, stok seviyeleri yıl boyunca dengesiz olabilir.

Sağlık Kurumlarında Etkileri:

Mevsimsel dalgalanmalara uygun stok planlaması yapılmaması, salgın hastalıklar veya acil durumlar sırasında aşı veya ilaç yetersizliğine yol açabilir. Yanlış planlama hastanelerde aşı tedarikinde eksiklikler yaşanmasına neden olabilir, bu da özellikle bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla kritik öneme sahip dönemlerde sorun yaratabilir.

  1. Yalnızca Geçmiş Verilerle İleriye Dönük Planlama Yapılması

Stok seviyesi belirlemede yalnızca geçmiş talep verilerinin dikkate alınması, gelecekteki taleplerin doğru bir şekilde tahmin edilmesini engeller. Geçmiş veriler, özellikle ani değişiklikler veya beklenmedik krizler (örneğin, pandemi gibi) göz önünde bulundurulmazsa yetersiz kalabilir.

Sağlık Kurumlarında Etkileri:

Pandemi veya kriz durumları gibi olağanüstü koşullar nedeniyle, talep tahminlerinin yanlış olması hastanelerde malzeme yetersizliğine veya aksaklıklara yol açabilir. Örneğin, bir salgın sırasında koruyucu malzemelere veya ilaçlara olan talep aniden artabilir.

  1. Stok Yönetimi Yazılımının Eksik Kullanılması

Stok seviyelerini izlemek için kullanılan yazılımlar ve otomasyon araçları, stok seviyelerinin dinamik bir şekilde takip edilmesini sağlar. Ancak, bu yazılımlar doğru şekilde kullanılmazsa, stok seviyeleri güncellenmeyebilir veya gereksiz yedeklemeler yapılabilir.

Sağlık Kurumlarında Etkileri:

Stok yönetimi yazılımının eksik kullanımı, hastanelerde manuel kontrol gereksinimlerini artırır ve hata yapma olasılığını yükseltir. Veri tabanı güncellemelerinin yanlış yapılması, stok seviyelerinin yanlış algılanmasına ve tedarik zincirindeki aksaklıkların gözden kaçmasına neden olabilir.

  1. Lojistik ve Tedarik Zincirindeki Aksaklıkların Göz Ardı Edilmesi

Tedarik zincirindeki aksaklıklar, minimum-maksimum stok seviyelerinin etkili bir şekilde yönetilmesini zorlaştırabilir. Özellikle tedarik sürelerinin uzadığı veya tedarikçilerle yaşanan sorunlar göz önünde bulundurulmazsa, stok seviyeleri dengesiz hale gelebilir.

Sağlık Kurumlarında Etkileri:

Tedarik zincirindeki aksaklıklar, sağlık kurumlarında kullanılan ilaçlar veya medikal cihazlar için sürekli temin sorunlarına yol açabilir. Beklenmedik gecikmeler veya tedarik sorunları, hastaların kritik tedavileri için gerekli malzemelerin zamanında temin edilmesini zorlaştırabilir.

  1. Esnekliğin Yetersiz Olması

Stok seviyeleri belirlenirken, esneklik sağlanması çok önemlidir. Olası talep değişikliklerine veya tedarik zincirindeki aksaklıklara hızlı bir şekilde uyum sağlanması gerekir.

Sağlık Kurumlarında Etkileri:

Yetersiz esneklik, hastanelerde hızla artan talep karşısında stok seviyelerinin yetersiz kalmasına neden olabilir. Bu durum, özellikle acil servislerde ve yoğun bakım ünitelerinde ciddi sorunlara yol açar. Esnek stok yönetimi, kriz zamanlarında hızla yeniden sipariş yapmayı ve stok seviyelerini artırmayı mümkün kılar.

Minimum Maksimum Stok Analizinin Sağlık Kurumlarında Etkileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak minimum-maksimum stok analizi sağlık kurumları ve diğer işletmeler için temel bir stok yönetimi aracıdır, ancak doğru şekilde uygulanmazsa ciddi sorunlara yol açabilir. Yanlış minimum ve maksimum seviyeler, talep tahminindeki hatalar, dönemsel dalgalanmaların göz ardı edilmesi, yanlış yazılım kullanımı gibi hatalar, özellikle sağlık sektörü gibi kritik alanlarda hasta güvenliğini riske atabilir. Bu nedenle, doğru stok yönetimi için doğru veri analizi, dinamik planlama ve esnek bir sistem gereklidir. Lojistik, görünmeyen ama hissedilen bir disiplindir. Bir enjektör zamanında ulaştığında, bir ameliyat eksiksiz gerçekleştiğinde, işimizi doğru yaptığımızı anlarız.

Kadir HANÇER

 

Yeşil Satın Alma

Yeşil Satın Alma Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Yeşil Satın Alma

Yeşil Satın Alma Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir ürünü satın almak, aslında bir hikâyeyi satın almaktır. Hammadde nereden geldi? Üretim süreci çevreye ne kadar zarar verdi? Kaç kilometre taşındı? Kimler çalıştı? Ambalajı nereye gidecek? Bugünün dünyasında bu sorular, yalnızca çevre örgütlerinin değil; müşterilerin, çalışanların ve yatırımcıların da soruları haline geldi. Ve işte tam da bu yüzden, yeşil satın alma sadece çevresel bir duyarlılık değil, kurumsal itibarın yapı taşlarından biri haline geldi.

Yeşil satın alma; çevresel etkileri göz önünde bulundurarak yapılan mal ve hizmet alımıdır. Bununla birlikte mesele sadece çevre değildir.

Yeşil satın alma demek:

  • İş dünyasında sosyal sorumluluğu ciddiye almak,
  • Etik duruş sergilemek,
  • Gelecek nesillere değer yaratmak ve
  • Marka kimliğini güçlendirmek demektir.

Yeşil satın alma, artık bir rekabet avantajıdır. Eskiden “çevre dostu ürünler” sadece niş bir pazardı. Şimdi ise dünya çapında büyük alıcılar; sürdürülebilir tedarikçilerle çalışma koşulu getiriyor. Küresel markalar tedarikçilerini sadece fiyat ve kaliteyle değil; karbon emisyonu, sosyal etki ve etik üretim kriterleriyle değerlendiriyor. Dolayısıyla yeşil satın alma, satın almacının sorumluluğu olduğu kadar, pazarlamacının stratejik kozudur.

Tüketici beklentileri değişti. Artık tüketici sadece ürün değil, değer satın almak istiyor. “Bu markanın doğaya karşı duruşu ne?” diye soruyor.  Y kuşağı ve Z kuşağı işi seçerken de sorguluyor. İşverenlerin çevreye olan duyarlılığı, yeni kuşaklar için tercih sebebi. Yeşil politikalar, sadece müşteri değil, yetenekli çalışan da çeker.

Yatırımcılar riskten kaçınır. Çevresel etkilerini yönetemeyen şirketler, yatırımcı gözünde riskli sayılıyor. Yeşil tedarik zincirleri, kurumsal sürdürülebilirlik raporlarında değer kazanıyor.

Eğitimlerde en çok aldığım sorulardan biridir: Satın alma sürecine yeşil bakış nasıl dahil edilir?

  1. Tedarikçi Seçiminde “Yeşil Kriter” Getirin
  • Geri dönüştürülebilir malzeme kullanımı
  • Enerji tasarruflu üretim süreçleri
  • Çevre dostu lojistik çözümleri
  • Sürdürülebilirlik sertifikaları (ISO 14001, FSC, Cradle to Cradle vb.)

Tedarikçilerin sadece “uygun fiyat” değil, “doğaya uygun iş yapışı” da puanlansın.

  1. Yaşam Döngüsü Boyunca Düşünün

Ürün yalnızca satın alındığında değil, kullanıldığında ve elden çıkarıldığında da çevreye etkide bulunur. Yaşam döngüsü analizi (LCA) ile satın alınan ürünlerin toplam çevresel etkisi ölçülebilir.

  1. İç Politikaları Gözden Geçirin

Kurumsal satın alma prosedürlerine “çevresel etki” maddesi eklenmesi; sürdürülebilirlik hedeflerinin resmileştirilmesi anlamına gelir.

  1. Lojistik Zincirini Optimize Edin

Uzak mesafelerden gelen ürün yerine, yerel üreticilerle çalışmak hem karbon ayak izini azaltır hem de yerel ekonomiyi destekler.

Yeşil satın alma sadece bir aksiyon değil; bir düşünme biçimidir. Her “alım” kararının bir dış etkisi vardır: çevreye, topluma, kuruma… İşte bu farkındalık, firmaları yalnızca rekabetçi değil, saygın da yapar. Aklımızda tutalım: sürdürülebilirlik, raporlarda değil, satın alma listelerinde başlar.

Bu yazıda biraz daha ileri seviye uygulamalardan da bahsetmek isterim.

  1. Yeşil Tedarikçi Veritabanı:

Tüm sürdürülebilir tedarikçileri içeren dijital bir havuz oluşturulabilir.

  1. Yeşil Satın Alma Raporu:

Satın alma departmanı yıllık raporlarında ne kadar sürdürülebilir alım yaptığını paylaşabilir.

  1. Tedarikçiye Eğitim ve Mentorluk:

Bazı küçük ölçekli tedarikçiler yeşil süreçleri uygulayamayabilir. Bu durumda kurum, bu firmalara yol gösterici olabilir.

Satın alma artık sadece bütçe yönetimi değil; değer yönetimidir. Yeşil satın alma ise bu değerin en görünür ve en etkileyici yollarından biridir. Sadece doğayı değil,

  • Markamızı,
  • Müşteri bağlılığımızı,
  • Kurumsal itibarımızı da yeşertir.

Her alım bir duruştur. Ve bu duruşla, iş dünyasında sadece rekabet etmeyiz, öncülük ederiz.

Yeşil Satın Alma Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemM.Efsun YÜKSEL TUNÇ

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Instagram @indusefsun