İkramiye Ödemeleri Hangi Hallerde İşyeri Uygulaması Haline Gelmez?
Lütfi İNCİROĞLU
İşçinin işyerine olan katkıları sebebiyle işverenin memnuniyetini ifade etmek üzere bir defada veya dönemsel olarak belli zaman dilimlerinde ya da işçiyi ilgilendiren doğum, ölüm, evlenme gibi nedenlere bağlı olarak yapılan ücretin eki niteliğindeki ödemeler ikramiye olarak adlandırılabilir. İşçinin başarısına bağlı olarak ödenen primden farklı olarak ikramiye genel bir nitelik taşır ve uygulamadan işyerinde çalışan tüm işçiler yararlanır. Başka bir anlatımla, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece ikramiye yönünden eşit davranma borcuna uygun davranılmalıdır.
İşçinin ikramiyeye hak kazanması için işyerinde ikramiye ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin ikramiye talep hakkı vardır.
6772 sayılı Yasada, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçiler yönünden ikramiye ödenmesi yasal bir yükümlülük olarak öngörülmüştür.
İkramiye bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan ikramiye ödemesinin “işyeri koşulu” olduğu kabul edilmelidir[1]. Her durumda ikramiyelerin tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması mümkün olmaz. İkramiyeler yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Kanunun 22’nci maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir (Y9HD.22.1.2009 T., E.2007/34717, K.2009/638). Toplu iş sözleşmesi ile öngörülen ikramiyeler yönünden değişiklik, işçinin bireysel feragati ile dahi geçerli değildir. Toplu iş sözleşmesini imzalamaya yetkili olan kişilerce bu yönde yapılabilecek değişiklik, ancak ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
İşçinin işe iade kararı üzerine çalıştırılmadığı dört aya kadar boşta geçen süreye ait Yasada geçen “diğer haklar” kavramına ikramiye de dahildir. Başka bir anlatımla işçinin Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen çalışmadığı en çok dört aya kadar süre için ikramiye talep hakkı da vardır (Y9HD.14.10.2008 T., 2007/29383 E, 2008/27243 K.).
Asıl işveren alt işveren ilişkisinde, işçinin ödenmeyen ikramiye alacaklarından her iki işveren birlikte sorumludur.
Geçici iş ilişkisinde, işçiye ödenmeyen ikramiyelerden ödünç alan ve ödünç veren işverenler birlikte sorumlu tutulmalıdır (9.HD. 16.12.2008 T., 2007/26179 E, 2008/33761 K).
İkramiyenin gününde ödenmemesi halinde işçinin 4857 Yasanın 24/II (e) maddesi uyarınca iş sözleşmesini haklı olarak feshetmesi mümkündür (Y9 HD.17.10.2008 T., 2007/28997 E, 2008/27421 K.). Yine ikramiyenin yirmi gün ve daha fazla süreyle ödenmemiş olması da Yasanın 34 üncü maddesine göre işçiye iş görmekten kaçınma hakkı sağlar.
2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, işverenin işçiler arasında sendikal nedenle ikramiye ödemeleri konusunda bir ayrıma gitmesi yasaklanmış olup, aksine uygulama diğer yasal koşulların da varlığı halinde sendikal tazminatı gerektirir (Y9 HD. 2.2.2009 T., 2008/10999 E, 2009/1019 K.).
İkramiyelerin ödendiğini ispat yükü işverene aittir. Yasanın 5754 sayılı Kanunla değişik 32 nci maddesine göre, belli bazı işyerleri bakımından ikramiye ödemeleri, işçi adına açılan banka hesabına yatırılarak yapılmalıdır (Y9HD.5.2.2009 T., 2007/34175 E, 2009/1681 K.).
İkramiyenin ödeme günü taraflarca açıkça kararlaştırılmamışsa Borçlar Kanunun 101 inci maddesi uyarınca, temerrüt için işçinin ihtarı gereklidir (Y9.HD.21.1.2009 T., 2007/34591 E, 2009/604 K).
‘İkramiye Yasadan ya da bireysel iş sözleşmesi ile işyeri uygulamalarından doğmaktaysa, gününde ödenmeyen ikramiye için 4857 sayılı Kanunun 34 üncü maddesinde öngörülen, bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanmalıdır. 1475 sayılı Yasa döneminde doğan ikramiye bakımından temerrüt tarihinden 4857 sayılı İş Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 10.6.2003 tarihine kadar yasal faize, bu tarihten sonrası için ise bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir[2].
İş sözleşmelerine ödenecek ikramiyenin ihtiyari olduğu ve her zaman kaldırılabileceği hükmünün konulması halinde, ikramiye işyeri uygulaması haline gelmez. Yani işveren ikramiye uygulamasında vazgeçme hakkını saklı tutmuş ve işçiyi bu konuda bilgilendirmişse, gelecek yıllarda bu ödemeyi yapmakla yükümlü sayılmaz.
Yargıtay’a göre, “İkramiye bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şekilde yapılan ikramiye ödemesinin “işyeri koşulu” olduğu kabul edilmelidir. Her durumda ikramiyelerin tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması mümkün olmaz. İkramiyeler yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir[3].
İşçinin ikramiyeye hak kazanması için işyerinde ikramiye ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşyerinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin ikramiye talep hakkı vardır.
Somut olayda davacı, davalı işyerinde ikramiye ödendiğini ve işyeri uygulaması haline geldiğini, davacının ikramiye alacağı bulunduğunu iddia etmiştir. Davalı ise sadece 2009 yılı için ikramiye ödendiğini işyeri uygulaması haline gelmediğini savunmuştur. Her ne kadar Mahkemece ikramiye alacağının 2010- 2011 yılı için kabulüne karar verilmiş ise de işyerinde 2009 yılında ikramiye ödemesi yapılmış olup, bu tarihten önce ve sonra ikramiye ödenmemiştir. İkramiyenin düzenli ödeneceğine dair alınmış yönetim kurulu kararı, iş sözleşmesi ya da süregelen bir uygulama olmadığından ikramiye alacağının reddine ilişkin emsal kararların Dairemizce onandığı (2016/ 13467 Esas – 2019/ 12057 Karar sayılı ilam) göz önüne alındığında talebin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[4].
Lütfi İNCİROĞLU
[1] Y9HD.23.3.2022 T., E.2021/12787, K.2022/4003 Legalbank.
[2] Y9HD.8.12.2011 T., E.2019/28912, K.2011/47659 Legalbank.
[3] ÇİL, Şahin, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.460; Y9HD.23.3.2022 T., E.2021/12787, K.2022/4003 Legalbank.
[4] Y22HD.24.06.2019 T., E.2016/16058, K.2019/13885, EKMEKÇİ, Ömer/YİĞİT, Esra, Bireysel İş Hukuku Dersleri,s.99.











Kredinin en fazla anlam kazandığı kurumlar arasında Kobi firmaları saymakta yarar var. Kobi firmalar hangi yönden bakarsanız bakınız çok fazla güçlü ve donanımlı olmayan firmalardır.

Sürdürülebilirliği stratejisinin merkezine koyan, insan ve teknoloji odağıyla projeler geliştirip yatırımlarını hayata geçiren Enerjisa Enerji, 2018’den bu yana düzenli olarak hazırladı. Küresel Raporlama Girişimi (GRI) uyumlu Sürdürülebilirlik Raporu’nun 2024 versiyonuna ek olarak, bu yıl yürürlüğe giren Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’na (TSRS) tam uyumlu ilk raporunu da paylaştı. Böylece Enerjisa Enerji, sürdürülebilirlik performansını hem uluslararası (GRI) hem de ulusal (TSRS) standartlara göre şeffaf, karşılaştırılabilir ve ölçülebilir biçimde sunarak, pazardaki lider konumunu ve hesap verebilirlik konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu.






ASAŞ Genel Müdürü Derya Hatiboğlu konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede; “Sürdürülebilirlik, ASAŞ için yalnızca bir hedef değil, tüm iş süreçlerimizin merkezine yerleştirdiğimiz bir yönetim anlayışıdır. ISO 20400 Sertifikası, tedarik zincirimizde de bu yaklaşımı sistematik bir şekilde hayata geçirdiğimizin göstergesidir. Bu sayede iş ortaklarımızla birlikte sadece ekonomik değer yaratmayı değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal faydayı da büyütmeyi hedefliyoruz. ASAŞ olarak, sektörümüzde sürdürülebilir iş modellerine öncülük etmeye ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.
Değişen dünyada performans yönetimindeki yeni yaklaşımları ve farklı örnekleri ortaya koymak amacıyla düzenlenen Yetenek Yönetimi Konferansı, Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği’nin (TAYSAD) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Bu yıl sekizincisi düzenlenen ve ana teması “Yapay Zeka Çağında İnsan Kalmak” olarak belirlenen konferansta geçmişten bugüne kadar olan liderlik farklılıklarından yapay zekâ devrimine, kurumsal dayanıklılığın temel taşlarından kurum aidiyetinin yeni biçimlerine kadar çok sayıda önemli konu gündeme geldi. Bronz sponsorluğunu iWallet’in üstlendiği konferansın açılışını TAYSAD Yönetim Kurulu Üyesi Nihan Sekirden Baraş gerçekleştirdi.


Günümüz rekabetçi iş dünyasında işletmeler için sadece ürün ya da hizmet kalitesiyle değil, aynı zamanda kurdukları ilişkilerle de farkı ortaya çıkarmak kritik önem taşımaktadır. Özellikle tedarikçiler ve müşterilerle kurulan ilişkilerin niteliği, işletmelerin sürdürülebilir büyüme ve krizlere karşı dayanıklılık stratejilerinin temel yapı taşlarını oluşturmaktadır. Ancak bu ilişkiler salt güvene ya da iyi niyete değil; giderek daha fazla ölçülebilir, analiz edilebilir ve optimize edilebilir verilere dayanmalıdır.