Operasyonel Mükemmelliğe Ulaşmanın Yolu: Süreç Analizi ve İyileştirme

Operasyonel Mükemmellik Süreç Analizi Ve Iyileştirme

Son yıllarda organizasyonların çalışma şeklini değiştiren yeniliklerin sürekli olarak ortaya çıktığı görülmektedir. İşletmelerin yenilik yapma ihtiyacı ile bunu yapmak için kullandığı araçlar arasındaki boşluk işletmeleri bir sorunla karşı karşıya bırakmaktadır:

  • Yarının en iyi uygulamalarına ulaşabilmek için bugünün uygulamalarının ötesine nasıl geçilebilir?
  • Sürekli değişen bir dünyaya uyum sağlamak amacıyla organizasyonel süreçlerin geliştirilmesi için neler yapılıyor? Örneğin, bilgi teknolojisindeki devam eden dramatik gelişmelerin sağladığı yeni organizasyonel olanaklar nasıl anlaşılabilir?

Bu ve benzeri sorunlarda daha hızlı ilerleme sağlamak amacıyla süreçleri anlamak için daha sistematik bir temel geliştirmek gerekmektedir. Başarılı uygulamaların doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için mevcut organizasyonel uygulamalar doğru bir şekilde temsil edilebilmelidir. Süreç yönetimi uygulamaları bu ve benzeri soruların cevaplanmasında bir araç seti görevi görmektedir.

İşletmelerin operasyonel mükemmelliğe ulaşmalarının bir yolu, mevcut süreçlerini sürekli olarak analiz etmeleri, iyileştirmeleri ve gerekiyorsa ilgili süreçleri radikal bir şekilde yeniden yapılandırma yoluna gitmelerinden geçmektedir.

Bir süreci tanımlamanın veya mevcut bir süreci güncellemenin ilk adımı, ilgili sürecin mevcut durumuna ve sürecin nasıl olduğuna ilişkin ortak bir anlayış geliştirmekten geçmektedir. Bu ortak anlayış süreç analizi yoluyla kazanılmaktadır.

Süreçler, analizin amaçları ile doğru orantılı olarak farklı ayrıntı seviyelerinde tanımlanabilmektedir. Kuruluşun stratejik hedeflerini ve birincil süreçlerini ortaya koyan yüksek seviyeli süreçler, operasyonel adımların ortaya konması amacıyla daha alt seviyede süreçlere ayrıştırılabilmektedir. (Şekil 1).

Değer Zincirinin Hiyerarşik Bir Ayrışması
Şekil 1 – Değer Zincirinin Hiyerarşik Bir Ayrışması

Süreç analizinde kullanılabilecek temel bir çerçeve Amerikan Verimlilik ve Kalite Merkezi’nin (APQC), 1990’lı yılların başında geliştirmeye başladığı “Süreç Sınıflandırma Çerçevesi” (PCF) dir. PCF, süreç yönetimi çalışmaları açısından önemli bir gelişmedir. APQC’nin  Süreç Sınıflandırma Çerçevesi, kuruluşların performanslarını tarafsız olarak izlemelerine ve herhangi bir sektörden kuruluşla dahili ve harici olarak karşılaştırmalarına olanak tanıyan bir iş süreçleri sınıflandırmasıdır. Bu sınıflandırmaya göre işletme süreçleri 13 ana kategoriye ayrılmış durumdadır. Sonrasında bu kategoriler süreç grupları, süreçler, faaliyetler ve görevler şeklinde 5 farklı seviyeye ayrılmaktadır.

örnek Pcf Süreç Seviyeleri
Şekil 2 – Örnek Süreç Üzerinde PCF’nin Yapısı Not: Her bir seviyenin yanında o seviyeye ilişkin bir süreç örneği (kodu ile) belirtilmiştir.

Şekil 2’de sunulan örnek süreç hiyerarşisi üç ana kümeye ayrılmıştır. Her bir kümedeki problemler ve analiz teknikleri belirli seviyelerle ilişkilendirebilmektedir. Süreç hiyerarşisinin üst kısmı genellikle mimari problemlerle ve departmanlar veya işlevsel birimler arasındaki koordinasyon problemleriyle ilişkilendirilir. Bu seviyede, girdi ve çıktıların uyumlaştırılmasına odaklanılmakta ve Süreç A’nın “müşterisine”, yani Süreç B’ye hangi süreçleri sunması gerektiğini belirlemek için çalışmalar yapılmaktadır. Orta ölçekli sorunlar genellikle tek bir departman veya en çok birkaç departman içinde yönetilen süreçlerde ortaya çıkmaktadır. Orta seviyede yer alan kümedeki sorunların çözümü için genellikle süreçlerin basitleştirilmesi veya işlem akışlarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Değer katmayan süreçlerin kaldırılması ve bazı faaliyetlerin otomatikleştirilmesi gerekmektedir. En alt kümede yer alan düşük seviyeli problemler genellikle bireysel icracıları veya yazılım sistemlerini içerir. Bu grupta yer alan görevler ayrıntılı bir görev analizi gerektirirler. Bazı durumlarda, icracılar veya sistemler tarafından kullanılan iş kurallarının belirtilmesi ve gözden geçirilmesi gerekir. Bu bölümde genellikle eğitim programları ve iş tanımlarının geliştirilmesi işleri yürütülür.

Yeniden tasarlanacak veya iyileştirilecek süreçlerin belirlenmesi ve önceliklendirilmesi, süreç çalışmalarının temel konularından biridir. İşletme yöneticileri bu tür kararları vermekte zorlanmaktadır. Bunun sebebi büyük oranda yöneticilerin iş operasyonlarını süreçler açısından düşünmemeleridir. Bu konuda iki ana yaklaşım bulunmaktadır. “Kapsamlı” yaklaşım olarak adlandırılan birinci yaklaşıma göre, bir organizasyon içindeki tüm süreçler titizlikle belirlenmeye ve daha sonra yeniden tasarım aciliyetine göre önceliklendirilmeye çalışılmaktadır. “Yüksek etkili” olarak adlandırılan ikinci yaklaşımda ise, minimum zaman ve çaba kullanılarak, yalnızca en önemli süreçler veya iş vizyonu ve süreç hedefleriyle en çok çatışan süreçler seçilerek önceliklendirilmektedir.

İşletmenin süreç yönetimi alanındaki olgunluğuna göre operasyonlarının başarısı hakkında yorum yapabiliriz. Süreçlerin olgunluğunun ölçülmesi ve işletmenin süreç yönetimi alanındaki geçmişinin değerlendirilmesi operasyonel mükemmelliğe ulaşmada bir başka adımdır. Önümüzdeki günlerde dergimizde bu alanda daha fazla içerik bulacaksınız.

Saygı ve sevgilerimle,

Dr. Adil ÜNAL
aunal@istanbul.edu.tr

Bu makale Dr. Adil ÜNAL’ın Tedarik Zinciri Süreç Kategorilerinin Belirlenmesi ve Kategorilerin Performans Üzerindeki Etkisi başlıklı doktora tezi çalışmasından faydalanarak hazırlanmıştır.

 

 

Güncel Mevzuat ve Dış Ticaretin Gündemi – Ünsped Gümrük Müşavirliği

Güncel Mevzuat ve Dış Ticaretin Gündemi

Güncel Mevzuat ve Dış Ticaretin Gündemi

Katılım için Aşağıdaki Linke Tıklayınız:

https://ugm.webex.com/wbxmjs/joinservice/sites/ugm-tr/meeting/download/55c689d660f64853bedcbedb0aa9e393?siteurl=ugm-tr&MTID=mb4549d5597117ac1bace570b8717e848

 

 

 

Otomotiv Sanayii Derneği, Ocak-Kasım Dönemi Verilerini Açıkladı

Otomotiv Sanayi Dernegi

2023 yılı Ocak-Kasım döneminde toplam üretim yüzde 12, otomobil üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22 arttı. Bu dönemde, toplam üretim 1 milyon 349 bin 79 adet, otomobil üretimi ise 876 bin 251 adet düzeyinde gerçekleşti.

2023 yılı Ocak-Kasım döneminde toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 59 artarak 1 milyon 119 bin 300 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde otomobil pazarı ise yüzde 66 oranında arttı ve 840 bin 925 adet olarak gerçekleşti.

Ticari araç grubunda, 2023 yılı Ocak-Kasım döneminde üretim yüzde 4, hafif ticari araç grubunda yüzde 7azalırken, ağır ticari araç grubunda yüzde 20 arttı. Ocak-Kasım dönemine göre ticari araç pazarı yüzde 40, ağır ticari araç pazarı yüzde 22 ve hafif ticari araç pazarı yüzde 44 arttı.

2023 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 6 oranında, otomobil ihracatı ise yüzde 18 oranında arttı. Bu dönemde, toplam otomotiv ihracatı 926 bin 223 adet, otomobil ihracatı ise 601 bin 665 adet düzeyinde gerçekleşti.

2023 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı Dolar bazında yüzde 15, Euro bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 32,5 Milyar $ olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 24 artarak 9,8 Milyar $ seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 20 artarak 9,1 Milyar € seviyesinde gerçekleşti.

Özet Rapora Aşağıdaki Link Üzerinden Ulaşabilirsiniz.

2020-12 OSD Özet Rapor

 

Dijital İletişim: Mesafeler Fark Etmeksizin Nasıl Bağ Kurarız ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Dijital İletişim Mesafeler Fark Etmeksizin Nasıl Bağ Kurarız

7 Gündem Satınalma Dergisi Dijital İletişim Mesafeler Fark Etmeksizin Nasıl Bağ Kurarızİletişim hepimizin bildiği gibi en basit anlamıyla duygu, düşünce ve bilgi aktarımıdır. Sağlıklı ilişkilerin kurulmasında, etkileşimde, karar almada ve geri bildirim süreçlerinde iletişim temel rol oynar. İnsan davranışlarının ürünü olan bu dinamik olgu hayatı anlamanın ve anlamlandırmanın da önemli bir aracıdır.

Hayatımızın her alanında pek çok nedenle iletişim halindeyiz.

  • Anlaşmak ve uzlaşmak
  • Kişileri belirli bir konuda, kaynağın isteği doğrultusunda ikna etmek
  • Herhangi bir konuda, fikir, düşünce, durum ya da olayla ilgili kişileri bilgilendirmek
  • Yol göstermek ve Liderlik etmek
  • Motive etmek
  • Harekete geçirmek (eyleme geçirmek)
  • Eğlendirmek
  • Duyguları paylaşmak

İletişim fark yaratan, temel bir yetkinlik olarak önemini korumakla birlikte dijital çağın bir yetkinliği olarak artık “Dijital İletişim” ve “Dijital İletişim Kuralları”nı konuşur hale geldik. Çünkü hepimiz artık birer “Dijital Okuryazar”olma yolunda ilerliyoruz.

Dijital iletişim genel olarak, bir mesajı paylaşmak amacıyla diğer bireylere veya belirli bir hedef kitleye ulaşmak için dijital iletişim araçlarını kullanarak iletişim kurmaktır. Çevrimiçi tüm iletişim araçlarını içerir. Elektronik mesajların kullanımından dijital medya aracılığıyla bilgilerin iletilmesine kadar geniş bir süreci kapsar.

Dijital iletişimde birçok teknoloji bir araya gelir. Bilgisayar teknolojileri, internet teknolojileri ve mobil teknolojiler bunların en önemlileri arasında sıralanabilir. En yaygın dijital iletişim kanallarının ise web siteleri, sosyal medya ağları, bloglar, forum siteleri, mobil uygulamalar ve sohbet yazılımları olduğunu söyleyebiliriz. Bunların yanı sıra e-postalar, video konferanslar, sohbet robotları, anketler ve e-bültenler de dijital iletişimde önemli birer araç kullanılmaktadır.

Türk Bilgi Teknolojileri  ve İletişim kurumunun 2022’de yayınladığı “Türkiyede Dijital Dönüşüm ve Okur yazarlık” adlı araştırmaya göre yaşanan teknolojik gelişmelerin yeni bir “dijital dünya” ortamı oluşturması, toplumların bu ortama hızla uyum göstermesi, toplumların teknoloji temelli e-yaşam düzenini benimseyerek teknoloji olgusunun toplumsal değişim ve gelişmedeki öncü rolü üstlenmesini sağlamıştır. Teknoloji ve beraberindeki dijitalleşme, hayatımızın her alanında bu kadar önemli hale gelmişken dijital iletişim de önemli bir iletişim türü olarak hayatımızda hızlı bir şekilde yerini almıştır.

Teknoloji gelişmeye devam ettikçe dijital iletişimin geleceğinin parlak olacağı aşikardır. Dijital iletişimin geleceğini şekillendirmesi muhtemel bazı önemli trendleri ise Yapay zeka, 5G ve ötesi, giyilebilir teknoloji,  sanal gerçeklik olarak sıralanabilir.

Değişen teknolojileri farklı ihtiyaçlarla kullanan tüm kullanıcılar dijital iletişimde hedef kitledir. Bu hedef kitleye yönelik hazırlanan içerikler yani mesajlar, web siteleri, sosyal medya ağları, bloglar, forum siteleri, mobil uygulamalar, sohbet yazılımları, e-postalar ve e-bültenler gibi dijital iletişim kanallarıyla iletilir. Bu şekilde mesaj hedef kitleye yönelik olarak daha hızlı ve  doğru anlatılmakta olup hedef kitle için belirlenen davranış değişikliğinin de gerçekleşmesi daha kolay sağlanmış olmaktadır.

Dijital iletişimden doğru yararlanmak için öncelikle iyi bir “Dijital okuryazar” olmak şarttır. 21.  yüzyılda dijital okuryazarlık çok önemli bir kavram haline gelmiştir. Modern dünyada başarılı ve çevik olmak isteyen herkes ve her kurum içinde önemli bir beceridir.

Dijital okuryazarlık, genel itibarıyla dijital hayata katılmak, dijital bir toplumda yaşamak, öğrenmek ve çalışmak için ihtiyaç duyulan bilgi ve becerileri temsil etmektedir.

Dijital okuryazar olmak ise, dijital teknolojileri kullanarak bilgi üretmek ve mevcut bilgileri etkili ve eleştirel bir biçimde değerlendirmektir. Başka bir ifadeyle, dijital ortamlarda problem çözmek, iletişim kurmak, işbirliği sağlamak, bilgi edinmek ve bilgiyi kullanarak paylaşmak becerisidir.

2019 Dijital Ekonomi ve Toplum Endeksi’ne (DESI) göre dijital okuryazarlığın en yüksek olduğu ülkeler Danimarka, İsveç, Finlandiya, Hollanda ve Lüksemburg’dur.  Türkiye’de de son yıllarda daha fazla insanın internete erişmesi ve iletişim, eğitim ve eğlence için dijital teknolojileri kullanması ile dijital okuryazarlıkta istikrarlı bir artış yaşamıştır.

Ülkemizdeki duruma detaylı baktığımızda ise 60 milyondan fazla internet kullanıcısı olduğu tahmin edilmekte ve bunların 40 milyondan fazlası sosyal medya faaliyetlerinde bulunmaktadır. 2022 TÜİK verilerine göre Türkiye’de düzenli internet kullanımı %83’lere ulaşmıştır. Gene TÜİK’e göre 2022 yılında Türkiye’de internete erişim imkânı olan hanelerin toplam hane sayısına oranı %94,1’i bulmuştur. Bununla birlikte, evde taşınabilir bilgisayar bulunan hanelerin oranı %36,1 ve masaüstü bilgisayar bulunan hanelerin oranı ise yalnızca %15,8’dir.2023’de bu rakamın daha da arttığını ve gelecekte önemli bir artış oranı sağlayacağı görülmektedir.

Internet Kullanımı Verileri

Dijital okuryazarlık yanında dijital iletişimde kullanılması gereken önemli beceriler arasında esneklik, hikaye anlatıcılığı, empati, beden dili ve merak sayılabilir.

Tüm bu açıklamalardan da görüyoruz ki, dijital iletişim artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası ve yoğun bir biçimde kullandığımız bir iletişim türü haline gelmiştir. Dijital iletişimin farklı yararları olmakla birlikte bunların en önemlileri arasında,

  • Maliyet tasarrufu
  • Şeffaflık
  • Anlık bilgi paylaşımı
  • Artan üretkenlik
  • Esneklik
  • Zamandan tasarruf
  • Mekandan ve zamandan bağımsızlık
  • Fayda
  • Öğrenme çevikliği ve çabukluğu
  • Kolay takip ve hızlı geri bildirim
  • Ölçülebilirlik
  • Kişisel iletişim kanalları

Sayılabilir.

İletişimi başlatan temel kriterlerden biri de güven yaratmak ve bağ kurmaktır. Bu önemli kriter dijital iletişim içinde geçerli bir durumdur. Dijital ortamlarda her ne kadar yapay bir iletişim olduğunu düşünsek de kişiye temas etmek ve dokunmak dijital ortamlarda da mümkün olabilmektedir. Dijital ya da sanal ortamlarda iletişim kurduğumuzda iletişimi farklı ve verimli kılacağımız yegâne unsur ise samimiyet, güven ve bağ kurmaktır. Bunun yanında dijital ortamlarda iletişim kurarken bazı kurallara da dikkat etmemiz kurduğumuz iletişimin verimini ve kalitesini arttıracaktır.

Peki etkili dijital iletişimin kuralları nelerdir ?

  • Doğru kanalı seçmek ve gerektiğinde değiştirmek
  • Dijital kimlik yaratmak
  • Dijital bir kültür oluşturmak
  • Dijital okur yazar olmak
  • Etkileşim kurmak
  • Yazmadan önce düşünmek ve kontrol etmek
  • Dijital beden dilini doğru kullanmak
  • Emojileri doğru yerde ve doğru zamanda kullanmak
  • Samimi olmak
  • Toplantı kurallarını önceden belirle
  • Güven ve bağ kurmak
  • Dış görünüşe ve teknik donanıma dikkat etmek
  • Hedef kitleyi doğru seçmek
  • Sade ve akıcı olmak

7 Gündem Satınalma Dergisi Dijital İletişim Mesafeler Fark Etmeksizin Nasıl Bağ KurarızDijital dünya hızlı bir şekilde büyümeye devam ederken kapsayıcı ve erişilebilir bir iletişim yöntemi olan dijital iletişimin gücünü inkâr edemeyiz. Bizler dijital dünyanın birer dijital bireyleri olarak dijital iletişimi pratik, hızlı ve kolay bir iletişim yöntemi olarak yoğun bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz Fark yaratan kaliteli bir dijital iletişim içinse temelde iyi bir dijital okuryazar olma becerisi kazanarak geleceğin önemli bir yetkinliği olacak bu yetkinliğimizi geliştirip sanal ortamlarda verimli ilişkiler kurmanın yollarını keşfetmeliyiz.

Sevgilerimle,

Nurten KILIÇPARLAR

Eğitmen ve Koç

Satınalmada İç Kontrol Üzerine

7 Gündem Satınalma Dergisi Satınalmada İç Kontrol üzerine

7 Gündem Satınalma Dergisi Satınalmada İç Kontrol üzerineŞirketler büyüdükçe şirket personellerinin çoğalması nedeni ile şirket çalışanlarının bir şirketten, maaş dışı bir takım sosyal beklentileri olmaktadır. Bu durum, firmalar personellerini daha fazla memnun etmek ve tercih edilir şirket haline gelmek için doğrudan üretim ile ilgisi olmayan harcamalarda yapar. Bu tür harcamalar, ana üretim faaliyeti dışında olduğu için destek hizmetleri faaliyeti içinde değerlendirebiliriz.

Destek hizmetleri kapsamında yapılan harcamalar, üretimde doğrudan kullanılan hammadde veya ara mal hükmündeki mallara yapılan harcamalar ile karşılaştırıldığında, destek hizmetlerine kapsamında yapılan harcamaların daha düşük maliyetlerde olması durumunda, yapılan harcamaların önemsenmemesi söz konusudur. Hatta satın almanın, bu tür harcamalar için önemli bir bilgi birikimi edinmemesi, anlatılan önemsememeye işarettir.

Ancak, alıcı ve satıcıların oluşturduğu piyasalar günümüzde, o kadar şeffaflığa sahiptir ki, neredeyse aynı miktarda alım yapan firmaların satın alma maliyetleri de bir birine çok yakın olmaktadır. Bu durumda, nihai üründe fiyat farklılığı oluşturmak için önemsenmeyen destek hizmetleri grubundaki satın alma maliyetlerinin düşürülmesi zorunlu hale gelmektedir.

Doğrudan üretimde kullanılmayan mal ve hizmetlerin daha fazla satın alındığı şirketlere kurumsal şirketler olmaktadır. Bunun yanında, patronun sahip olduğu şirketin doğrudan yönetmeyip, profesyonel yöneticiler ile yönettiği dolaylı yönetimlere sahip şirketlerde de destek hizmetleri kapsamından satın alma maliyetleri artma eğiliminde olacaktır.

Destek hizmetleri kapsamındaki mal ve hizmetlerin çok fazla tüketilmesinin önüne geçilmesi bir yana öncelikle satın alma aşamasında maliyetlerin düşürülmesi gerekir. İkinci aşamada tüketim miktarını düşürmek için önlemler alınmalıdır. Bunu bir örnek üzerinden anlatırsak, 250 kişinin çalıştığı bir tekstil firmasında kumaş, iplik, düğme gibi üretim girdileri diğer firmaların girdilerine yakın olması muhtemeldir. Ancak yiyecek ve içeceklerin satın alınmasının mutfak sorumlusunun fiyat araştırması yapmasına ve satın almasına bırakılması kontrolsüz bir alanın ortaya çıkması sağlar. Çünkü hem ürünün harcayan hem de tedarik eden personel aynıdır. Bu aşamada görevlerin ayrı olması gerekir.

Destek hizmetlerin kullanılan mal ve hizmetlerin maliyetlerinin kontrol etmenin en güvenilir yolu, ana hizmet üretiminin dışında kalan üretim alanlarının bütünüyle devredilmesidir. Yukarıda verilen tekstil firması üzerinden açıklama yaparsak, 250 kişinin çalıştığı bir üretim yerinde, yemek, çay ve temizlik için en az üç kişi çalışıyordur. Bu kapsamdaki hizmetler için gerekli kontrol sistemlerini kurmak maliyetlerin artması sonucunu doğuracaktır. Ne kadar kontrol sistemi kurulursa kurulusun belli bir oranda, israf önlenemeyecektir. Bunun yerine üretilen yemek ve çaya birim bedeli belirleyerek riskleri ile beraber devretmek maliyetlerin uzun vadede düşürecektir.

Ana hizmet dışındaki destek hizmetlerinin riskleri ile beraber devredilmesinde karar verebilmek için ana hizmet alanındaki maliyetlerin ile destek hizmetleri alanındaki maliyetlerin oransal olarak karşılaştırılması gerekir. Özellikle patronun veya patron yerine yöneten yöneticilerin her satın alma işlemini tek tek kontrol edip karar vermediği şirket yapılarında, destek hizmetlerindeki üretimin riskleri ile beraber devreden sözleşmeler yapılmalıdır.

Hizmet devrinin yapıldığı sözleşmelerin, hizmetlerin kalitesinin denetimin kullanılan kriterler olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle şirketlerin hizmet alım sözleşmelerini sadece avukatlar değil aynı zamanda o fonksiyonun işletilmesindeki sorunları iyi bilen tecrübeli personellerin de bulunması gerekir. sözleşme dilinin hukuki olması yetmez, aynı zamanda işin işletmesinden doğacak risklerinden  belirlenerek, risklere karşı önlemlerinde sözleşme metninde yer alması gerekir.

Tekstil firmasının yemeklerinin üretilmesi hususu sözleşme ile devredildiğinde, personelin yarısından fazlasının memnun olmaması halinde sözleşmenin herhangi bir bedel ödemeden feshedilmesi, maliyetleri düşürmek için kalitesiz yemek yapılması riskini önlemek için geçerli bir tedbir olabilir. Aynı şekilde ortaokuldaki öğrenci servis hizmetlerinin sözleşme ile devredilmesi durumunda, çocuklara tacizleri önlemeye yönelik olarak, şoförler için 30 yaş üstünde olmak veya evlilik olmak gibi şartlar konulabilir.

7 Gündem Satınalma Dergisi Satınalmada İç Kontrol üzerineSonuç olarak, satın alma aşamasında maliyetlerin kontrol edilebilmesi için her zaman hizmet devri sözleşmesinin yapılması alternatifi araştırılmalıdır.

Aziz DİRİ

Küresel Lojistik Operatörü: Rosatom ve DP World

E Satınalma çözümleri Haber Küresel Lojistik Operatörü Rosatom Ve Dp World

E Satınalma çözümleri Haber Küresel Lojistik Operatörü Rosatom Ve Dp WorldRosatom ve DP World Küresel Lojistik Operatörü Oluşturacak

Taraflar, BRICS üyeleri ve partner ülkeler arasında lojistik entegrasyonun ortaklaşa geliştirilmesi konusunda mutabık kaldılar.

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom ve DP World küresel pazarda stratejik iş birliğine ilişkin bir anlaşma imzaladı.  Anlaşma, başta Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkeleri ve partnerleri arasında olmak üzere uluslararası ticaretin verimliliğini artırmayı ve kesintisiz, sürdürülebilir küresel taşımacılık ve lojistik tedarik zincirleri oluşturmayı amaçlıyor. Taraflar bu amaç doğrultusunda Rusya ve uluslararası pazarlarda faaliyet gösterecek uluslararası bir lojistik operatörü kurmayı planlıyor.

Dubai’deki COP28 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı’nda düzenlenen imza törenine Rosatom Genel Müdürü Aleksey Likhachev ve DP World Grup Başkanı ve İcra Kurulu Başkanı Sultan Ahmed Bin Sulayem katıldı.

Rosatom ve DP World, BRICS üyeleri ve partner ülkeler arasında küresel tedarik zincirlerinin güvenilirliğini genişletmeyi ve geliştirmeyi, küresel ticareti artırmayı ve küresel sürdürülebilir kalkınma gündemini ilerletmeyi amaçlayan lojistik entegrasyonu sağlayacak. Anlaşma, Kuzey Deniz Rotası dahil Rusya, Avrasya, Orta Doğu, Afrika ve Güney Amerika’nın temel altyapısına dayanarak hayata geçirilecek.

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom Genel Müdürü Aleksey Likhachev, anlaşmanın imzalanmasıyla ilgili olarak şunları kaydetti: “Güvenilir ve esnek tedarik zincirleri, dünyanın ekonomik ve sürdürülebilir kalkınmasının yanı sıra Rusya’nın da katılımıyla BRICS üyeleri ve partner ülkeler arasındaki uluslararası iş birliği için de esastır. Bugün, özellikle Avrasya, Orta Doğu, Afrika ve Güney Amerika’daki gelişmekte olan ülkelerde taşımacılık ve lojistik hizmetlerinin şeffaflığını ve erişilebilirliğini artıracak küresel bir lojistik operatörü oluşturmak üzere uzmanlığımızı, yetkinliklerimizi ve altyapı kapasitemizi birleştirmek için DP World ile anlaşmaya vardık.”

Anlaşma, Rosatom ile DP World’ün iş birliğinde bir adım daha atılmasını sağladı. 15 Haziran 2023’te Avrasya taşımacılık lojistiğinin ve Kuzey Denizi Rotasında konteyner taşımacılığının geliştirilmesi konusunda iş birliği yapmayı kabul eden şirketler, Ekim ayında, Uluslararası Konteyner Taşımacılığı Şirketi’ni kurdular. Şirket, ilk düzenli Arktik konteyner hattını inşa etmek için çalışan bir ortak girişim şirketi olma özelliği taşıyor.

Bilgi Notu:

Rosatom, 2018 yılından bu yana Kuzey Deniz Rotasının altyapı operatörü olarak bu ulaşım güzergahının güvenliğini ve kesintisiz çalışmasını sağlıyor. Rosatom, Kuzey Denizi Rotası üzerinden bir deniz transit konteyner taşımacılığı hizmeti kurmayı amaçlayan Avrasya Konteyner Transit Projesi de dahil olmak üzere lojistik işini genişletiyor.

E Satınalma çözümleri Haber Küresel Lojistik Operatörü Rosatom Ve Dp WorldKüresel ticari taşımacılık hizmetlerinin en büyük tedarikçisi olan DP World (Dubai, BAE), dünya çapında uçtan uca dijital taşımacılık ve lojistik hizmetleri sunuyor. Hem hızlı büyüyen hem de olgun pazarlarda önemli bir varlığa sahip olan DP World, bu hizmetleri 75 ülke ve altı kıtaya yayılmış 190 lokasyondan oluşan birleşik bir küresel ağ üzerinden veriyor. Şirket, yıllık toplam 92 milyon TEU’dan fazla kargo elleçleme kapasitesi ile dünyanın en büyük limanlarını, terminallerini, endüstriyel parklarını, lojistik ve ekonomik merkezlerini işletiyor.

Süt Girdisinin Aşırı düşük Açıklamasında “Tam Yağlı” İfadesinin Yer Almaması ?

7 Gündem Satınalma Dergisi Süt Girdisinin Aşırı Düşük Açıklamasında “tam Yağlı” İfadesinin Yer Almaması

7 Gündem Satınalma Dergisi Süt Girdisinin Aşırı Düşük Açıklamasında “tam Yağlı” İfadesinin Yer Almamasıİtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, ihalenin 4’üncü (…………………..Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü) kısmı üzerinde bırakılan ……………………………………Taahhüt Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi İş Ortaklığı ile bahse konu ihalenin 7’nci (Torbalı Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğü) kısmı üzerinde bırakılan ……………………. Gıda Üretim Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklamalarının mevzuata uygun olmadığı, şöyle ki; İhale dokümanına göre “süt ve 200 ml süt” ürünlerinin “UHT ve 1. sınıf yağlı” olması gerekirken buna uygun açıklama yapılmadığı, iddialarına yer verilmiştir.

22.11.2023 tarihli ve 2023/UH.II-1462 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan incelemede, ……………………………tarafından ayran, maden suyu ve 200 ml süt ürünlerinin birim maliyeti tevsikinin amacıyla Ek-O.7 maliyet/satış tutarı tespit tutanağı kullanılarak açıklama yapıldığı süt girdisine ilişkin olarak ise “Ankara T.B Kasım 2022 Bülteni (Sf.30)” kullanılarak açıklama yapıldığı, açıklama kapsamında “paket ayran 200 gr (pastörize-günlük)”, “maden suyu (200 ml)”, ifadelerinin yer aldığı, maden suyu” “kg” cinsinden” ibarelerinin yer almadığı ayrıca “süt” girdisine ilişkin olarak bülten kapsamında yalnızca “pastörize süt” ifadesinin yer aldığı “1. sınıf tam yağlı” ibaresinin yer almadığı “200 ml süt” ürününe ilişkin olarak ise “UHT ve 1. Sınıf” ibarelerinin yer aldığı ancak “tam yağlı” ibaresinin yer almadığı bu nedenle açıklamanın ihale dokümanında yer verilen düzenlemelere uygun olmadığı belirlenmiştir.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Üç Yılda Bir Milyon Modüler Çelik Konut Üretmek Mümkün

E Satınalma çözümleri Haber üç Yılda Bir Milyon Modüler çelik Konut üretmek Mümkün

E Satınalma çözümleri Haber üç Yılda Bir Milyon Modüler çelik Konut üretmek MümkünTürk Yapısal Çelik Derneği’nin “24. Yapısal Çelik Günü”nde çelik yapılar, depremden sürdürülebilirliğe kadar her yönüyle ele alındı. Programda konuşan Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Consera Kurucusu Melih Şimşek, nüfusun yüzde 60’ının faal deprem alanlarında yerleştiğini hatırlatarak, “Rutinimizi değiştirip modüler çelik yapı endüstrilerini kurduğumuzda, hiçbir ek yatırım gerekmeden deprem dirençli yapılara kavuşacağız. Üç yılda bir milyon modüler çelik konut üretmek mümkün” dedi. 

Türk Yapısal Çelik Derneği tarafından 6-7 Aralık’ta Yeditepe Üniversitesi İnan Kıraç Konferans Salonu’nda düzenlenen 24. Yapısal Çelik Günü’nde, “Deprem Dirençli Yapılaşma” ile “Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşme” temaları ele alındı. Alanında uzman yerli ve yabancı konuşmacıların katıldığı etkinlikte bir araya gelen sektör profesyonelleri, bilgi ve deneyimlerini paylaştı.

Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek de 6 Aralık’ta yaptığı “Yapısal Çelik ve Modüler Yapılar ile Ülkemizin Depreme Karşı Dayanıklı Konut Sorununun Çözümü Mümkün” başlıklı konuşmasında, Türkiye nüfusunun yüzde 60’a yakınının, zarar verebilen faal deprem alanları üzerinde yerleştiğini hatırlatarak, “Depreme karşı güvenli ve sürdürülebilir yapılar üretmenin yolu, modüler çelik yapılardan geçiyor. Çelik yapılar; geleneksel yapılara göre 7-8 kat daha hafif olduklarından deprem yükünü bu oranda daha az alırlar. Depremlerden daha az etkilenirler. Üstelik en az iki kat daha hızlı inşa edilirler. Ayrıca çelik yapılar; geleneksel yapılara göre çok daha fazla sürdürülebilirdir. Geri dönüşüm özellikleri sebebiyle doğa dostu yapılardır. Gelecek nesillerin kaynaklarını bugünden tüketmezler” dedi.

“En büyük modüler çelik yapı endüstrisine sahip ülke olabiliriz”

Melih şimşekTürkiye’nin depreme karşı güvenli yapılara kavuşması için ihtiyacı olan her şeye zaten sahip olduğunu belirten Şimşek, konuşmasında özellikle şunları vurguladı:

“Bir senede 500 bin konut üretebilmek için 3.5 milyon ton yapısal çelik gerekiyor. Türkiye’deki kapasite ise, 50 milyon ton. 120 bin insan kaynağına ihtiyacımız var. 2023 verilerine göre, 3.5 milyon işsiz bulunuyor. 20 bin metrekarelik 135 fabrika kurmalıyız. Bu da 10 adet TOGG Fabrikası kapalı alanına denk düşüyor. Özetle, üç yılda bir milyon modüler çelik konut üretmemiz mümkün. Rutinimizi değiştirip modüler çelik yapı endüstrilerini kurduğumuzda, hiçbir ek yatırım gerekmeden, sadece mevcut tercihlerimizi dönüştürerek deprem dirençli yapılara kavuşacağız. İhraç edilebilir yepyeni bir endüstri kurmuş olacağız. Dünyanın en çok elektrikli otomobil üreten ülkesi olamayabiliriz ama en büyük modüler yapı endüstrisine sahip ülkesi olmamızın önünde kendimizden başka hiçbir engel yok. Depremler coğrafyamızda devam edeceğine göre hızlı yapım metotları geliştirmek zorundayız. Depremlerde yıkılmayacak yapılar inşa edersek, can ve mal kayıplarımız olmayacak. Büyük ekonomik kayıplar da yaşamayacağız. Üstelik karbon salınımımızı da azaltacağız.”

E Satınalma çözümleri Haber üç Yılda Bir Milyon Modüler çelik Konut üretmek Mümkün24. Yapısal Çelik Günü’nde ayrıca, deprem uzmanı yüksek mimar ve inşaat mühendisi Yoshinori Moriwaki ağırlanırken, anchorman Ali Kırca’nın ve EKOTÜRK TV “Yapısal Parite” programının yapımcısı ve sunucusu, yüksek mimar Kıvanç İlhan’ın moderatörlüğünde açık oturumlar gerçekleştirildi. Sektörün gelişimine katkı sağlayan kişi ve kuruluşlara “Sektör Ödülleri” verildi.

Yap-İşlet-Devret Sözleşmesine Uygulanacak Hukuk – Hukuki Mütalaa Özeti

7 Gündem Satınalma Dergisi Yap İşlet Devret Sözleşmesine Uygulanacak Hukuk – Hukuki Mütalaa özeti

7 Gündem Satınalma Dergisi Yap İşlet Devret Sözleşmesine Uygulanacak Hukuk – Hukuki Mütalaa özetiUyuşmazlık Konusu

Taraflar arasında imzalanan yap-işlet-devret sözleşmesiyle, davacıya ait arsa üzerinde davalı yüklenici tarafından inşa edilecek otelin 17 yıl boyunca davalı tarafından kullanılmasını öngörmektedir. Ancak otel inşa edildikten iki yıl sonra malik, yüklenicinin de rızasıyla, oteli bir başka şirkete kiraya vermiştir.

Bir süre sonra malik otel inşaatında imara aykırılık bulunduğu ve bu durumun kiracı döneminde gerçekleştiği iddiasıyla kiracının tahliyesini istemiş, yaptığı inceleme sonucunda mahkeme, otelin projeye ve imar mevzuatına aykırı olduğu gerekçesiyle tahliye kararı vermiştir.

Dosya istinaf aşamasındadır.

Uygulanacak Hukuka İlişkin Tespitler

Doktrinde genel olarak yap işlet devret sözleşmelerinde inşaatla ilgili bir uyuşmazlık söz konusu ise eser sözleşmesine ilişkin hükümlerin, inşaat sonrasında eserin kullanımı ile ilgili bir uyuşmazlık söz konusu ise bu durumda kira sözleşmesine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacağı kabul edilir.

Bu husus Yargıtay kararlarında da yerleşik olarak benimsenmiştir:

Yap-işlet-devret sözleşmeleri, kira ve eser sözleşmesinin unsurlarını içeren karma sözleşmelerden olup, bir taraf kendisine ait olmayan taşınmaz üzerinde eser sözleşmesi hükümlerine göre bina, tesis veya başkaca bir eser meydana getirmekte, diğer taraf da taşınmazına yapılan bu eserin ayrıca bedelini ödemediği için diğer tarafın belli süreyle kullanmasına müsade etmektedir. Bu durumda eserin meydana getirilmesi ve bundan doğan talep hakları eser sözleşmesi hükümlerine tabidir. Oluşturulan eserin ve bulunduğu taşınmazın kullanılması aşaması ve bundan doğan talep hakları kira sözleşmesi hükümlerine tabidir.” Yargıtay 15. HD, 16.04.2018, 2083/1568

Davalı Kiracı ile ilgili bir tahliye kararı verilebilmesi için Davacıyla aralarındaki kira sözleşmesinin bizzat Kiracı tarafından ihlal edildiğinin, ihlal konusu olarak ileri sürülen projeye aykırı ek imalatın Kiracı Şirket tarafından gerçekleştirildiğinin Davacı tarafından ispat edilmesi gerekir.

Davacının Davalı kiracı ile kira sözleşmesi akdettiği tarih itibariyle dava konusu otelin imar durumunun ne olduğunu, kaç odadan ibaret ve ana taşınmaz ile eklentilerinin tam olarak yüzölçümü ve genel görüntüsünü ispat yükü Davacıdadır.

Diğer bir ifadeyle, davacı taraf tam olarak nasıl bir taşınmaz kiralamıştır? sorusuna dosya kapsamında net bir yanıt verilebilmiş değildir. Dosyada, sözleşme tarihi itibariyle otelin oda sayısı ve imar durumu hakkında yeterli bilgi ve belge bulunmamaktadır.

Hukuken yapılması gereken, Davalı Kiracı ile imzalanan sözleşme tarihi olan 13.03.2015 itibariyle imar durumunu Davacının ispat etmesi, ispat edilememesi hâlinde ise davalı Kiracının sözleşmeye aykırı ek inşaat yaparak sözleşmeyi ihlal ettiği iddiasının ispat edilemediği sonucuna varılarak davanın reddedilmesidir.

Davacı, projeye aykırı olarak fazladan yapılan inşaatın Davalı kiracı tarafından yapıldığını ispat edemediği için, üstelik Kiracı tarafından haricen alınan bilirkişi raporundaki tespitlere göre inşaat tamamlandıktan sonra otelde ek oda inşa edilmediği yönünde açık kanıtların da bulunduğu dikkate alındığında, esasen projeye aykırı inşaattan kaynaklı uyuşmazlığın Kiracının oteli kullandığı dönemle ilgili değil otelin inşaat aşamasıyla ilgili olduğu kabul edilmelidir.

Sonuç

Buradan hareketle davada, karma nitelikli yap işlet devret sözleşmesinin eser sözleşmesi unsuruyla ilgili bir uyuşmazlık söz konusu olup esasen bu ihtilafın taraflarının Davacı ile Yüklenici Şirket olduğu anlaşılmaktadır.

Doktrin ve yargı uygulamaları dikkate alındığında, yap işlet devret sözleşmesinde inşaat aşamasına ilişkin uyuşmazlıkların eser sözleşmesinin hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.

7 Gündem Satınalma Dergisi Yap İşlet Devret Sözleşmesine Uygulanacak Hukuk – Hukuki Mütalaa özetiDava tarihi itibariyle, otel inşaatının tamamlanması ve faaliyete geçmesinden itibaren yedi yıl, Davacının Kiracıyla kira sözleşmesi imzaladığı tarihten yaklaşık beş yıl geçtiği dikkate alındığında, üstelik Davacının bizzat içinde yaşadığı otelde inşaat sözleşmesine aykırı olarak ek oda ya da benzeri diğer fazladan imalatları dava tarihinde yeni fark etmiş olması imkânsızdır. Dolayısıyla davacının otelde yaşıyor olması ve inşaatın tamamlanmasının ardından geçen süre dikkate alındığında, inşaatın davacı tarafından tüm ayıplarıyla birlikte kabul edilmiş olduğu sonucuna varmak gerekir.

Prof. Dr. Umut YENİOCAK

İşçi Hakkında Adli Kontrol Tedbiri Uygulanması Haklı Fesih Nedeni midir ?

7 Gündem Satınalma Dergisi İşçi Hakkında Adli Kontrol Tedbiri Uygulanması Haklı Fesih Nedeni Midir

7 Gündem Satınalma Dergisi İşçi Hakkında Adli Kontrol Tedbiri Uygulanması Haklı Fesih Nedeni Midir4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesine göre, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması hallerinde, işe devamsızlığı aynı Kanunun 17 nci madde­sindeki bildirim sü­relerini aşması durumunda işverene iş sözleşmesini derhal feshetme yetkisi vermiştir. Gözaltı ve tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça iş sözleş­mesi işverence derhal feshedilemez.

Gözaltı veya tutukluluk süresi içinde işçiye ücret öden­mez, sigorta primi yatırılmaz. Bildirim süresinin bitiminden sonra sözleşme feshedil­mezse iş sözleşmesi askıda kalır. Askı süresi içerisinde tutukluluk de­vam et­tiği sürece sözleşme işveren tarafından her zaman derhal feshedilebilir. İşçi­nin gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olan olayın işyeri içinde ya da dışında gerçekleşmesi önem taşımaz.

Örneğin, 2 yıl hizmet olan işçi işyeri dışında karıştığı bir olayda tutuk­lanarak cezaevine gönderilmesi halinde, işçinin bildirim süresi altı hafta ola­cağından işveren, işçinin iş sözleşmesini tutuklanma tarihinden altı hafta geç­tikten sonra sona erdirebilir. İşte kıdem tazminatına esas hizmet süresinin he­sabı bu süre dikkate alınarak yapılır[1].

Peki, hakkında herhangi bir tutuk­lama kararı bulunmayan sadece adli kontrol tedbiri uygulanan işçinin iş söz­leşmesi de işveren tarafından haklı nedenle sona erdirilebilecek midir?

“İstinaf uygulamasına göre, “hakkında herhangi bir tutuk­lama kararı bulunmayan sadece adli kontrol tedbiri uygulanan işçinin iş söz­leşmesi İş Kanunu m.25/IV kapsamında feshedilemeyecektir.” Çünkü 4857 sayılı Kanun m.25/IV’de işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması hallerinde, işe devamsızlığı aynı Kanunun 17 nci madde­sindeki bildirim sü­relerini aşması durumunda işverene iş sözleşmesini derhal feshetme yetkisi vermiştir. Gözaltı ve tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça iş sözleş­mesi işverence derhal feshedilemez. “Somut olayda, davalı işveren tarafından SGK’ya verilen ayrılış bildirgesinde ise çıkış kodunun 27 “işveren tarafından zorunlu nedenlerle ve tutukluluk nedeniyle fesih” iş akdinin feshi olarak gös­terildiği anlaşılmaktadır.

Davacının 02/11/2018 tarihinde işlediği bir suç nedeniyle gözaltına alındığı, 13/11/2018 tarihinden itibaren davacı hakkında adli kontrol tedbiri uygulandığı, davacının gözaltında geçirdiği 1 günlük sürenin Kanunun ara­dığı süreyi aşmadığı gibi hakkında herhangi bir tutuklama kararının da bu­lunmadığı, davacı hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasının ise, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesi uyarınca işverene haklı nedenle fesih im­kanı vermeyeceği açık olup, işveren fesih bildirimindeki fesih nedeni ile bağlı olup sonradan bunu değiştiremeyeceği gibi başka bir nedene de dayandıramayacağı gözetildiğinde davacının iş akdinin işveren tarafından feshinin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı anlaşıldığından mahkemece verilen karar isabetli bulunmuştur”[2].

7 Gündem Satınalma Dergisi İşçi Hakkında Adli Kontrol Tedbiri Uygulanması Haklı Fesih Nedeni MidirSonuç olarak, hakkında herhangi bir tutuklama kararı bulunmayan sa­dece adli kontrol tedbiri uygulanan işçinin iş sözleşmesi işverence haklı nedenle feshedilemez. Çünkü 4857 sayılı Kanun m.25/IV’de işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması hallerinde, işe devamsızlığı aynı Kanunun 17 nci madde­sindeki bildirim sü­relerini aşması durumunda işverene iş sözleşmesini derhal fesih yetkisi verilmiştir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 5. Baskı, İstanbul 2023, s.319.

[2] Bursa BAM 9HD.08.01.2020 T., E.2019/2508, K.2020/68;Çil  Şahin, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, 9.Baskı, (2019-2021). Ankara 2022. s.968-969.