Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından açıklanan konsolide verilere göre, 2022 yılı sonunda Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 25,3 milyar dolar oldu. Dünyadaki ortalamaların tek hanelerde kaldığı 2022 yılında; makine ve teçhizat yatırımlarındaki büyümenin Türkiye’de yüzde 13 gibi yüksek seviyelerde kayıtlara geçtiğini belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Küresel makine ihracat payı yüzde 1’i aşan ülkelerden biri olmak memnuniyet verici. Danimarka, Finlandiya ve Norveç gibi gelişmiş ülke sektörlerinin önündeyiz; hızımızı koruyabilirsek İsveç ve İspanya’yı da kısa zamanda geçeceğiz. Dünyadaki koşullar her nasıl olursa olsun, Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacağımız 2023 sonunda da rakiplerimizden daha iyi sonuçlar alacağımızdan ve küresel ölçekte pazar payımızı daha da artıracağımızdan eminiz” dedi.
Makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, sektör 2022 yılsonunda serbest bölgeler dâhil ihracatını önceki yıla göre yüzde 9,6 artırarak 25,3 milyar dolara taşıdı. Serbest bölgelerden yapılan ihracat hariç yıllık makine ihracatı Almanya için 2,9 milyar dolara, ABD için 1,5 milyar dolara, Rusya içinse 1,3 milyar dolara ulaştı. Bu üç ülkeye serbest bölgelerden yapılan makine ihracatı ise 600 milyon doları aştı. 2022 yılında yüzde 62,4 ihracat artışı sağlanan Rusya’ya, sadece Aralık ayında 250 milyon dolar ihracat gerçekleştiren makineciler, bu ülkeyle ticari ilişkilerde tüm zamanların en yüksek verisine ulaştı.
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu 2022 yılında küresel makine ve teçhizat yatırımlarında yüzde 5,2 artış yaşandığını, makine sanayi üretiminde ise yüzde 4 artış olduğunu belirterek, “Dünyadaki ortalamaların tek hanelerde kaldığı 2022 yılında; makine ve teçhizat yatırımlarındaki büyüme Türkiye’de yüzde 13 gibi yüksek seviyelerde kayıtlara geçti ve ülkemize yönelik ilave tedarik talebinin de etkisiyle makine üretimindeki canlılık yıl sonuna kadar devam etti. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre genel imalat sanayii toplam üretiminin yıllık bazda yüzde 8,3 büyüdüğü Kasım sonunda, makine ve ekipman imalatındaki üretim artışı yüzde 16,5 olarak gerçekleşti” dedi.
Dünyadaki gelişmelerin, resesyon fiyatlamasının ve çapraz kurun menfi tesiriyle makine sektörünün rekabet üstünlüklerinin ihracat tutarına geçen sene başında hedeflenen oranda yansımadığının altını çizen Karavelioğlu şunları belirtti:
“Sonuçlarımız üzerinde, Ukrayna-Rusya savaşının etkileri ile AB ve ABD’deki enflasyona bağlı parasal sıkılaşma eğilimlerinin talep üzerindeki baskısı gibi pek çok etken var. Bu unsurlara rağmen ihracatımızı miktar olarak yüzde 3 artırmış olsak da, sadece Euro-Dolar paritesinin ihracatımıza menfi tesiri 2 milyar doların üzerinde oldu. Netice itibarıyla küresel makine ihracat payı yüzde 1’i aşan ülkelerden biri olmak memnuniyet verici. Danimarka, Finlandiya ve Norveç gibi gelişmiş ülke sektörlerinin önündeyiz; hızımızı koruyabilirsek İsveç ve İspanya’yı da kısa zamanda geçeceğiz. Dünyadaki koşullar her nasıl olursa olsun, Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutlayacağımız 2023 sonunda da rakiplerimizden daha iyi sonuçlar alacağımızdan ve küresel ölçekte pazar payımızı daha da artıracağımızdan eminiz.”
“Toparlanma yılın ikinci yarısını, küresel mali gevşeme gelecek yılı bulacaktır”
Yeni yıl hedeflerimizi koyarken dünyada ilk çeyrekte küçülme, ikinci çeyrekte durağanlaşma beklentisini gözettiklerini belirten Karavelioğlu, sektörün dış pazar stratejisini şu şekilde yorumladı:
“Makine ve tesis mühendisliği alanında sektör gündemini izlemek üzere yakından takip ettiğimiz küresel kuruluşlarda tereddütlü bir iyimserlik hâkim. Örneğin Almanya’da görüşlerine başvurulan 600 üretici firmadan yüzde 86’sı, 2023 için karamsar olmadıklarını söylüyor. Tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar ve malzeme kıtlığı nedeniyle üretimdeki aksamalara rağmen bu algıyı besleyen ana unsur, yılın ikinci yarısında bir toparlanma olacağı beklentisi. Her durumda, gelişmiş ülkelerdeki mali gevşemenin en erken gelecek yıl başlamasını bekliyoruz. Avrupa’nın enerji krizi, bölgeyi etkisi altına alan savaş ve Çin’de devam eden salgın gibi riskler artarsa durgunluğun uzayabileceğini tahmin ediyoruz.”
“Rakiplerimiz hem yakın coğrafyalarımıza hem de ülkemize girmek için daha agresif olacaklar”
Karavelioğlu, üretimini son 12 ayda yüzde 16,5 artıran makine sektöründe kapasite kullanım oranının yüzde 75 seviyesinde olduğuna işaret ederek şunları belirtti:
“Bütün dünyada ekonomik ve coğrafi birliklerin sıkılaştığı, korumacı politikalarla ithalattaki engellemelerin yükselişe geçtiği bu dönemde, döviz kurlarının da sayesinde pazara kolay girilen Türkiye’de makine ithalatı yüzde 10 artarak yıllık 37 milyar doları buldu. Birbirine çok yakın ithalat ve ihracat artışlarımızla karşılama oranını yüzde 70 seviyesinde tutabildik ancak yeni sipariş almanın herkes için zorlaştığı bu yıl, rakiplerimizin hem yakın coğrafyalarımızda hem de ülkemizde çok daha agresif kampanyalar yürüteceklerini düşünüyoruz. Pandemi öncesi 2019 yılı verilerine kıyasla üretimini miktar olarak yüzde 64,2, ihracatını yüzde 29,3 artıran sektörümüzün yeni ölçekleriyle yakaladığı rekabetçiliğini koruyabilmek için iç pazarı acilen tahkim etmek zorundayız. Maliyet endeksimizin yüzde 92 arttığı son 12 ayda sepet kurdaki artışın yüzde 37’de kalmış olması, bu konudaki önemli bir zaafın kurun yatay hareketinden kaynaklanmakta olduğunu gösteriyor.”
“Niteliklerimizi finanse edecek kadar hareket alanımız olmalı”
Döviz kurlarının enflasyona paralel olarak arttığı bir dengenin, ihracatçıların elini her iki cephede birden güçlendirecek bir unsur olacağını belirten Karavelioğlu şunları söyledi:
“Türkiye ekonomisinde iç talep ve büyüme beklentilerinin yeni yılın ilk yarısında yüksek olacağını düşünüyoruz. Bu canlılık ortamında, TL’nin aşırı değerlenmesine engel olacak bir model geliştirilmesi; hem ithalattaki yükselişin kontrol altına alınabilmesini hem de başta işgücü olmak üzere her alanda maliyetleri artan ihracatçıların rekabet güçlerini koruyabilmesini sağlar. Bizi rakiplerimizden pozitif ayrıştıran özelliklerimiz; ölçek yapımızdan kaynaklı esnekliğimiz, küresel taleplere geniş bir alt sektör grubunda yanıt verme gücümüz ve yüzde 80’e yaklaşan yerli katma değer oranımız. Bu niteliklerimizi finanse edecek kadar hareket alanımız olursa, müşterilerimizi rakiplerimize kaptırmayız.”
“Dönüşüm niyeti olmayanlar, Avrupa defterini kısa zamanda kapatırlar”
Karavelioğlu, rekabetin kıran kırana devam edeceği bu süreçte Avrupa Birliği’nin sürdürülebilirlik konusunda yeni düzenlemeler getirmeye devam edeceğini belirterek “Uluslararası alanda kurduğu istikrarlı ilişkilerle Avrupa’ya güçlü bir entegrasyon sağlayan sektörümüze ve paydaşlarımıza, AB’nin kendi rekabetçiliğini korumak üzere Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında gündeme getirdiği düzenlemeler konusundaki hatırlatmalarımızı çok önceden yapmıştık. Hatta bu durumu bir nevi, yönetmelik ve direktifler tsunamisi olarak tanımlamıştık. Bu mekanizmalar giderek hız kazandı” dedi.
Yeni yılla birlikte Almanya’nın, iş hacmi büyük firmalardan başlayarak ithalatçılara, ülkesine sokacakları mallar için değer zincirlerinin başından sonuna kadar çevre ve çalışan haklarını göz edip etmedikleri konusunda sorumluluk yükleyen Tedarik Zinciri Özen Yükümlülüğü Kanunu’nu hayata geçirdiğine dikkat çeken Karavelioğlu sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye’nin makine ihracatının yüzde 26’sının parça ve komponentlerden geldiğini ve üyelerimizin değer zincirlerinde önemli yerler edindiğini göz önünde tutarak, Sürdürülebilirlik Derecelendirme talepleriyle daha yoğun biçimde karşılaşacağımızı söyleyebiliriz. Ödevlerimiz her alanda sistemli şekilde artacaktır. Bütün sınai dalları bağlayacak bu gelişme, sektörel örgütlerin ve ihracatçı birliklerinin çabalarını çeşitlendirip yaygınlaştırıyor. Sürdürülebilirlik konusunda hâlâ dönüşüm niyeti olmayan işletmelerimiz varsa, bunlar maalesef Avrupa defterini kısa zamanda kapatacaktır.”







Yazımızın konusu 2012/35 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar uyarınca, yatırım teşvik belgesi kapsamında, GTS ülkelerinden ek mali yükümlülüğe tabi eşyaların ithalat işlemleri ve A.TR Dolaşım Belgesi’nin ibrazının açıklanması üzerinedir.
UNFCCC, küresel ısınmayla mücadele konusunda BM’nin öncülüğünde hazırlanan ve neredeyse tüm dünya ülkelerinin altına imza attığı uluslararası çevre sözleşmesidir. UNFCCC (Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi) imzalandıktan sonra taraf ülkeler her yıl dünyanın farklı bir ülkesinde bir araya gelerek küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda bir durum değerlendirmesi yapmakta, yeni kararlar almakta ve hedefler belirlemektedir. COP (Taraflar Konferansı) adı verilen bu toplantılar, bir bakıma UNFCCC’nin en üst derecedeki karar alma organıdır. Bu toplantıların 28.’si (COP 28) 30 Kasım – 12 Aralık 2023 tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) yapılacaktır. Toplantı tarihine neredeyse bir yol olmasına rağmen beklentilerin hayli yüksek ve gündemin oldukça yoğun olduğunu söyleyebiliriz. Bu toplantıda özetle neler konuşulacağına ve ne gibi kararların alınacağına kısa bir göz atalım.







Mobilya sektörünün 2022’de yakaladığı rakamlar üzerine değerlendirmelerde bulunan Mobilya Dernekleri Federasyonu MOSFED Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güleç, “Ülkemizin cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamına ulaşmasına şahitlik etmek gurur verici. Ulaşılan bu rakamlara mobilya sektörünün de önemli bir katkısı bulunuyor. MOSFED olarak çatı kuruluşu olduğumuz, sektörümüzü temsil eden birçok derneğimizle birlikte mobilya sektörünün bu rakamlara ulaşmasında etkin bir rol oynadık. Yıl boyunca resesyon endişesi, enerji krizi, ülkeler arasında yaşanan gerilimler gibi pek çok sıkıntı sebebiyle zaman zaman siparişler düştü zaman zaman pazarda başka sorunlar yaşandı ancak üreticilerimiz asla yılmadılar. Yüksek enerjiyle ve gayretle hem üretip hem ihraç ederek 2022 yılını başarıyla tamamladılar. 2022’ye başlarken öncelikli hedefimiz bir önceki yılı geride bırakmaktı ve bunu başarıyla gerçekleştirdik, şimdi 2023 yılında hedeflerimize ulaşmak için aynı ciddiyetle çalışmaya devam edeceğiz. Yakın zamanda düzenleyeceğimiz Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı (IIFF) ile yaklaşık 3 milyar dolarlık bir ticaret hacmi sağlamayı hedefliyoruz. Yıl boyunca katılacağımız fuar ve tanıtım etkinlikleri ile de bu rakamı daha yukarıya taşıyarak 2023 yılını 5 milyar doların üzerinde bir rakamla tamamlamayı amaçlıyoruz” dedi.
Ve işte yine “Fransız Kaldığımız Konular” başlıklı bir yazı daha sizlerle. Dördüncü konumuz; La Stagiaire kelimesi üzerine !
Sorumlu Tutulan İlgilerin Savunması; Belediye tarafından yapılmış olan “2014 yılı …, …, …, … Mahalleleri cadde ve sokaklarda tretuvar ve onarım işi”nde ihale üzerinde kalan isteklinin vergi borcu nedeni ile süresinde sözleşme imzalamaya gelmemesi sonucu teklifin %3 tutarındaki geçici teminatı (… TL’si) gelir kaydedilerek, ilgili mevzuatta açık bir düzenleme bulunmadığından fazlaya ilişkin kısmının ise (… TL’si) aynı durumlar için verilmiş yargı kararları ve uygulanmalarına ilişkin KİK’in kararları dikkate alınarak iade edildiğini, ayrıca bu hususta T.C. Danıştay . Dairesi 17.06.2014 tarihinde aldığı E:…, K:… sayılı kararının da bulunduğunu,
Yerel pazarı desteklemek için bir konferans ve sergi olarak başlayan DupHat-Dubai Uluslararası Eczacılık ve Teknolojileri Fuarı ve Konferansı bugün bölgenin önde gelen fuarları arasında yer alıyor. 10-12 Ocak 2023 tarihleri arasında ilaç sektörünün lider markalarını buluşturan DupHat fuarına bu yıl Türkiye’den 25 ilaç ve sağlık şirketi katıldı. Fuarda dünyanın en önemli ilaç markalarının yer aldığını belirten ExpoHIS Genel Müdürü Kenan Onak, “Organizasyonumuz ile fuara katılan Türk firmaları ürün, hizmet ve teknolojilerini ziyaretçilere sunarken, yoğun ilgiyle karşılaştı. Hem yeni iş birliklerine olanak sağlaması hem de bilinirliği artırması açısından çok başarılı bir fuarı geride bıraktık” dedi.
Fuara Milli Katılım sağlamak için bu yıl güçlü tanıtım çalışmaları yürüttüklerini ve katılımcı şirket sayısını da 5 kat artırdıklarını ifade eden Kenan Onak, “Bu yıl fuara gösterilen ilgi, Türk şirketlerinin bölgedeki önemini ortaya koyuyor. Yapılan yatırımlarla Ar-Ge ve üretim konusunda ülkemiz sağlık alanında oldukça önemli bir merkez olmuşken biz de sektördeki şirketlerimizin yeni pazarlara açılmasını kolaylaştıracak birçok fuar projesini sektöre sunuyoruz. Duphat fuarında firmalarımız ilaç, gıda takviyesi, vitamin, sağlık, bitkisel ürünler, ilaç paketleme ve yazılım ürün gruplarından olup, birçoğu uluslararası pazarda adından söz ettirecek ürünlerle fuarda ciddi bir etki yarattı. ExpoHIS olarak Türk firmalarının yurt dışına açılmalarına ve kendilerine yeni pazarlar yaratmalarına katkı sağlamak bizi mutlu ediyor” dedi.

Günlük yaşamımızda hepimizin üstlenmiş olduğu çeşitli roller bulunmaktadır. Kişilerin günlük yaşamında üstlenmiş oldukları bu roller anne, baba, çalışan, işveren, eş, arkadaş gibi toplum tarafından tanımlanmış kategorilerden oluşmaktadır. Söz konusu kategorilerin her biri yine içeriği toplum tarafından belirlenmiş bir dizi görev, sorumluluk, hak, beklenti, davranış ve normla ilişkilendirilmiştir. Dolayısıyla toplum rolün ne olduğu kadar o rolün tam olarak yerine getirilmesine ilişkin kuralları da belirlemiş olmaktadır (1).
