Satın Alma Projeksiyonlarında PMI ve GSYİH

Satın Alma Projeksiyonlarında Pmi Ve Gsyi̇h
Satın Alma Projeksiyonlarında PMI ve GSYİH

Satın Alma Projeksiyonlarında PMI ve GSYİH
Müge TÜRKKAN

Ekonomik büyüme verileri, şirketlerin bütçe planlaması ve satın almaya yön verecek olan yakın dönem talep tahminlerini oluşturmada kullanılır. Makro koşulları izlemek için en yaygın kullanılan ekonomik büyüme göstergesi Gayri Safi Yurt İçi Hasıla veya GSYİH’dir. GSYİH bir ülkede veya bölgede belirli bir zaman dilimi içerisinde (genellikle çeyrek veya yıllık olarak) üretilen tüm mal ve hizmetlerin piyasa değeridir. Enflasyondan arındırılmış reel GSYİH’de iki ardışık dönem arasında oluşan fark o ülke veya bölgedeki ekonomik büyümenin ölçümlenmesinde kullanılır. Ekonominin reel anlamda büyümesi ise o ülkedeki üretimin ve istihdamın arttığı anlamına gelir. Reel GSYİH farkında yaşanan düşüş ise ekonomide durgunlaşma işareti olarak yorumlanmaktadır.

Satın Alma Projeksiyonlarında Pmi Ve Gsyi̇h
Satın Alma Projeksiyonlarında PMI ve GSYİH

Peki bu makro ekonomik veriyi şirket satın alma birimlerinin gözünden nasıl yorumlayabiliriz? Reel GSYİH farkı şirketin satış yaptığı ülkede orta ve uzun vadede gerçekleşebilecek talep değişimlerinin öngörülmesinde kullanılabilir. Reel GSYİH artışı bir ülkede ekonominin ısınması, üretimin, talebin ve buna bağlı olarak tedarikçi siparişlerinin artacağı şeklinde yorumlanır. Çok uluslu şirketlerde, gelecek dönem talebine ilişkin öngörüler oluştururken yalnızca ulusal ekonomik büyüme trendlerini değil aynı zamanda küresel ekonomiye ilişkin gelişmeler de dikkate alınır. İhracatçı şirketler ihracat yaptıkları ülke ve bölgelerin büyüme rakamlarını takip ederek ve aynı döneme ilişkin olası siyasi, jeopolitik gelişmeleri de değerlendirerek projeksiyonlarını oluştururlar.

Satın Alma Yöneticileri tarafından GSYİH kadar yaygın olarak kullanılan alternatif bir veri de Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) iş anketleridir. PMI verileri, dünya genelinde Satın Alma Yöneticilerine sunulan aylık anketlerinden üretilir ve ekonomisi gelişmiş ve gelişmekte olan 40’dan fazla ülkeyi kapsamaktadır. Dünya’da S&P, ISM, Markit ve Türkiye’de İSO gibi akreditasyonu olan kurumlar tarafından yapılan PMI anketlerinden imalat, hizmet ve inşaat sektörü için ayrı ayrı endeksler oluşturulur. Ayrıca tüm sektörleri içeren bileşik PMI endeksi de o bölgedeki tüm özel şirketlerin verimliliğindeki genel artış beklentisini ölçümleyebilmek için hesaplanmaktadır.

PMI anketi Satın Alma Yöneticisi katılımcılarına gelecek dönem talep durumlarına ilişkin değişimin nasıl olacağını sorar. Talepte olumlu bir artış bekleyen katılımcıların sayısı 1 katsayısı ile, değişim beklemediği için “nötr” seçeneğini işaretleyen katılımcıların sayısı 0,5 katsayısı ile ve düşüş bekleyen katılımcıların sayısı da sıfır ile çarpılıp birbirine eklenir. Toplamda çıkan rakamın 50’nin üzerinde olması o sektörde ekonomik büyüme beklendiğine, altında olması ise durgunluk yaşanabileceğine işaret olarak yorumlanır. Çıkan sonuçlar 50’den ne kadar uzaksa büyüme veya durgunluğun etkisinin o kadar belirgin olması beklenir.

 Kısaca hem GSYİH hem de PMI verilerinde ölçümlenmesi amaçlanan kavram ekonomik büyüme ve satın alma yöneticileri açısından bu veri ile öngörülmek istenen ise gelecek dönemde oluşacak talep diyebiliriz. Satın alma yöneticilerinin gerçekleşen siparişleri GSYİH’ye gerçekleştirmeyi bekledikleri siparişleri ise ilgili ülke ve sektörün PMI verilerine yansıyor.

Bu durumda satın alma projeksiyonlarını kullanırken bu iki veriden hangisini öncelikli olarak kullanmak daha doğru olur?

GSYİH verilerini değerlendirirken Satın Alma Yöneticilerinin göz önünde bulundurması gereken faktörler aşağıdaki gibidir:

  1. GSYİH verileri özel sektör talebini birincil derece etkilemeyen devlet harcamalarını da kapsamaktadır. Bunlara örnek olarak sadece kamu kaynakları kullanılarak yapılan tüm yatırım ve harcamaları gösterebiliriz.
  2. GSYİH verileri her çeyrek için yayınlanır ve ilk yayınlanan rakamlar genellikle ilk iki ayı kapsayan tahmini dönem sonu rakamlarıdır. Yayınlanan tahmini rakamlar daha sonra revize edilir. Bu da satın alma yöneticileri açısından net öngörülerin yapılmasını geciktirir.
  3. GSYİH verilerinin hesaplanmasında dünya genelinde farklı metodolojiler kullanılabilmektedir. Örneğin: Amerika’da GSYİH harcamalarına ilişkin tahminler iş dünyası, hane halkı ve devlet harcamalarına öncelik verirken Avrupa’daki verilerde imalat sanayi önceliklidir.

Satın alma projeksiyonunu oluştururken PMI verilerini dikkate alan bir yönetici ise yukarıda belirtmiş olduğumuz PMI endeks hesaplama metodolojisinin “olumlu”, “olumsuz” ve “nötr” ifadeleriyle yorumlanan dar alanında ilerlemek zorundadır. PMI anketi, yakın geleceğe ilişkin beklentiyi gösterdiği ve GSYİH’deki gibi net bir yüzdesel artış veya düşüş içermediği için yüzdesel büyüme beklentileri bu veriler üzerinden ancak yine gerçekleşen reel GSYİH rakamlarını referans alan varsayımlar yoluyla oluşturulabilir.

Buna karşın PMI verilerinin GSYİH verilerinin aksine kamu harcamalarını kasıtlı olarak dışlaması kamu sektörü ile ilgili faaliyeti hiç olmayan veya kısıtlı olan şirketler için daha arınmış bir görüntü sağlar. Ayrıca PMI verilerinin aylık olarak yayınlanması verilerin revize ve tahmini GSYİH rakamlarına göre daha güncel olduğu anlamına gelir.  Son olarak PMI verilerinin hesaplanmasının tüm dünyada ve tüm veri sağlayıcılar için aynı olması ülkeler arası karşılaştırmaları GSYİH’ya nazaran daha mümkün hale getirir.

Sonuç olarak satın alma projeksiyonlarını oluşturan yöneticilerin bu öngörülerini kısa vadede Nakit Akış Projeksiyonu için kullanacakları zamanlarda PMI verilerini, Bütçe Planlama ve Stratejik Planlama için kullanacakları zamanlarda ise reel GSYİH verilerini öncelikli alarak kullanmaları verimlilikte avantaj yaratacaktır.

Geçmiş karşılaştırmalar reel GSYİH değişimlerinin bileşik PMI verileri ile arasında doğrusal bir neden sonuç bağlantısı, bir başka deyişle “pozitif korelasyon” olduğunu göstermektedir. Buna ilaveten bu iki veri arasındaki pozitif korelasyonun bağımlı değişkeninin GSYİH ve bağımsız değişkenin de onun öncül göstergesi olan PMI verileri olduğunu hesaba katmak gerekmektedir. Buna karşın Pandemi dönemi gibi beklenmedik arz/talep kesintileri ve devlet destekleri olan dönemler bu korelasyonda istisnalar yaratabilir.

Türkiye Gıda Sanayi 2024 Yılında Yaklaşık 160 Milyar Dolar Hacme Ulaştı!

Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Türkiye Gıda Sanayi 2024 Yılında Yaklaşık 160 Milyar Dolar Hacme Ulaştı!

Türkiye Gıda Sanayi 2024 Yılında Yaklaşık 160 Milyar Dolar Hacme Ulaştı!

Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Türkiye Gıda Sanayi 2024 Yılında Yaklaşık 160 Milyar Dolar Hacme Ulaştı!Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, 2024 yılında gıdanın adil paylaşımı ve gıda israfının önlenmesine yönelik öncü çalışmalar gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Küresel iklim değişikliği 2024 yılında da verimliliği etkilemeye devam etti. Gıda Etiği Semineri, Sürdürülebilir Gıda Zirvesi ve webinarlarımız aracılığıyla gıda ekosistemi temsilcilerini bir araya getirerek sektördeki sorunlara çözüm aradık. Yeni nesil aktif işveren sendikacılığının önde gelen temsilcilerinden biri olarak 18 toplu iş sözleşmesinde üyelerimizi temsilen müzakere süreçlerini yürüttük” dedi. Sidar, iklim krizi, dünya genelindeki yüksek faiz oranları ve jeopolitik gerilimlere rağmen Türkiye gıda sanayinin 2024 yılında yaklaşık 160 milyar dolar hacme ulaştığını da kaydetti.

Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası’nın (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, geride bıraktığımız 2024 yılına dair değerlendirmelerde bulundu. TÜGİS olarak yıl boyunca üretimde etik ilkelerin önemine, gıdanın adil paylaşımı ve gıda israfının önlenmesine yönelik öncü çalışmalar gerçekleştirdiklerini ifade eden Sidar, Türkiye gıda sanayinin birçok zorluğa rağmen başarılı bir yılı geride bıraktığını ifade etti.

 “İklim değişikliği verimliliği etkilemeye devam etti”

Değerlendirmesinde gıda sektörünün ekonomik zorluklar ve tarımı etkileyen negatif iklim koşulları altında bir yılı geride bıraktığını hatırlatan Kaan Sidar, “Küresel ısınma, dünyada ve ülkemizde tarımsal verimlilikte dalgalanmalara neden olmaya devam etti. FAO verileri de iklim kaynaklı verim kayıplarının gıda fiyatlarına yukarı yönlü baskı yaptığını ortaya koyuyor. Diğer yandan 2023’te başlayan tedarik zinciri toparlanması 2024’te kısmen devam etti. Ancak dünya genelinde yüksek faiz oranlarının ve jeopolitik gerilimlerin yatırım maliyetlerini yükselttiğini, tarımsal üretim ve gıda sanayine yönelik yeni yatırımları sınırladığını gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı.

25 Milyar Dolara Yakın İhracat

Kaan SidarTürkiye’nin küresel zorluklara rağmen sahip olduğu geniş ürün yelpazesi ve stratejik konumuyla ihracat potansiyelini koruduğunu kaydeden Kaan Sidar, yerelden globale markalaşma çalışmalarının da gıda sektörünün rekabet gücüne katkı sağladığının altını çizdi. Sidar, “2024 yılını 25 milyar dolara yakın bir ihracatla kapatan gıda sektörü, Türkiye ekonomisinin başat aktörlerinden biri olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Önümüzdeki süreçte gıda sektörünün; teknolojik yenilikleri yakalayabilmesi, mevcut üretim kapasitesini büyütebilmesi ve uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü daha da artırabilmesi için yatırım teşviklerine ihtiyaç var. Elbette uygun koşullu finansman desteği de gerekiyor. Bu noktada merkezi yönetimimizin teşvik edici destekleri sürdürmesinin önemini de bir kez daha vurgulamış olalım” dedi.

“Gıda ekosistemi temsilcileriyle ortak çalışmalar yürüttük”

TÜGİS olarak gıdanın adil paylaşımına ve israfın önlenmesine yönelik projelerde de öncü olduklarını ifade eden Sidar, “Tarladan sofraya olmak üzere gıda zincirinin her aşamasında sürdürülebilirliğin sağlanması, gelecek nesillerin güvenli ve adil bir gıda sistemine erişimi bakımından hayati önem taşıyor. Bu kapsamda yıl boyunca düzenlediğimiz etkinlikler aracılığıyla gıda ekosistemi temsilcileriyle buluştuk. Gıda Etiği Semineri, Sürdürülebilir Gıda Zirvesi ve webinarlarımız aracılığıyla gıda ekosistemi temsilcilerini bir araya getirerek sektördeki sorunlara çözüm aradık” şeklinde konuştu.

Dezenformasyonla mücadele sürecek”

Gıda konusundaki bilimsel gerçekleri doğrudan tüketiciye aktararak, özellikle sosyal medyada yayılan asılsız paylaşımlarla mücadeleye devam edeceklerini de belirten Sidar;  “2024 yılındaki çalışmalarımızı bu yıl da TÜGİS Bilim Kurulu aracılığıyla sürdüreceğiz. Tüketicilerin ürün içeriği, işleme teknolojileri, ambalajlama ve saklama gibi konularda bilgi sahibi olmalarının, alışverişlerinde bilinçli tercihler yapmalarını ve yanıltıcı paylaşımlara itibar etmemelerini sağlayacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.

“Sektörün aktif çözüm ortağıyız”

TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, yeni nesil aktif işveren sendikacılığının önde gelen temsilcilerinden biri olarak işçi-işveren ve kamu arasında yapıcı diyaloglar ve çözüm odaklı görüşmelerle sektör sorunlarının çözümünde aktif bir rol aldıklarını da vurguladı. Gıda sanayinin önde gelen şirketlerinin toplu iş sözleşmesi süreçlerinde görev aldıklarını ifade eden Sidar, ayrıca Sanayi ve Ticaret Odaları ile Bakanlıklara yaptıkları ziyaretlerle gıda sanayinin güncel durumunu istişare ettiklerini ve sektörün sorunlarını aktardıklarını belirtti.

 “Taklit ve tağşiş sorununa dikkat çektik”

Sektörde sürdürülebilir üretim, etik prensipler ve tüketici sağlığının önemini sıklıkla vurguladıklarını belirten Sidar, “Gıda üretimindeki taklit ve tağşiş sorunu, mali kaygıların ve yetersiz denetimlerin insan sağlığı ile çevre üzerinde doğrudan tehdit oluşturduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle hem kamu hem de özel sektörün, mevzuat ve yaptırımların caydırıcılığı konusundaki kararlılığa devam edilmesi gerektiğinin altını çizdik” dedi.

Satınalma Dergisi E-Mağaza  –> https://satinalmadergisi.com/magaza/

Reklam Satış Markalama 1

 

FABRİKANIZDA BİRE BİR (1-1) ve GRUP EĞİTİMLERİ

UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER

Kurumsal Satış Eğitimi

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.

Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

 

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)

-> EĞİTİMLERİNİZ İÇİN DOĞRU TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

BÜYÜME İÇİN EKİBİNİZE DÜZENLİ EĞİTİMLER VERİN.

İş Sözleşmeleri

İş Sözleşmeleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İş Sözleşmeleri

Cavit SOYİş Sözleşmeleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Çalışma hayatım boyunca önüme gelen her iş sözleşmesini okumadan, fazlaca irdelemeden imzaladım. Hatta bazılarını imzalarken içimden gülmek de geldiği oldu. Ötesini hiç düşünmedim. Kimse bana sözleşmeye dayalı olarak dava açamadı. Ben de hiç korkmadım zaten. Hatta boş senede imza atmam istenirse onu da gözüm kapalı imzaladım. Tabi senedin arkasına imzalanma sebebini ve geçerli olabileceği durumu yazarak. Neden mi böyle yaptım?

Sözleşme hukuki bir metindir, ancak; kanun, yönetmelik, genelge ve tebliğlerden sonra gelir. Hiçbir kanun anayasaya aykırı olmayacağı gibi, sözleşmeler de kanuna ve yönetmeliklere aykırı olamaz. Kanunların da yetersiz kaldığı durumlarda Yargıtay’ın içtihatları devreye girer. Yani mahkemelerin aldıkları eski kararlar emsal teşkil eder. Öte yandan arkasında geçerli olacağı durum yazan senet başka amaçla ve üçüncü kişilerce kullanılamaz.

Örneklerle açıklamak gerekirse;

Kanunda haftalık çalışma saati 45 saat olarak belirtilmişken, işveren sözleşmeye seni 50 saat çalıştırabilirim diye yazamaz ki. Sana yıllık izin kullandırmayacağım, parasını vereceğim diyemez ki. Yazarsa kendini suçlu durumuna sokar.

Sözleşmeye iş kanunlarına ve yönetmeliklerine aykırı hiçbir madde yazılamaz. Çalışanın lehine maddeler konabilir ama aleyhine maddeler konamaz. Ancak işverenler yine de çalışanın gözünü korkutmak için üşenmeden sayfalarca sözleşme hazırlarlar.

Sözleşmelerde karşıma çıkan ilginç bir konu da şu oldu: “İşten ayrılınca aynı sektörde, aynı il sınırları içinde, rakip firmalarda çalışamazsın, kendi işini kurup bana rakip olamazsın.” 😊 İnsan haklarına, anayasaya açıkça aykırı bence. 20 yıldır kaynakçılık yapan bir usta ne yapsın, ustalığı bir tarafa bırakıp tornacı çırağı mı olsun, pazarda limon mu satsın?

Çalışanın tecrübesi, bilgi birikimi, ustalığı aynı sektörde çalışmaya devam ettiği ve aynı işi yaptığı sürece değerlidir. Başka sektöre, konuma veya mesleğe geçince otomatik olarak tecrübesiz konuma düşer insan ve ücret skalası olumsuz yönde değişir.

Sonuç olarak;

Ahlaka, kamu düzenine, kanunun emredici hükümlerine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan iş sözleşmeleri kesin olarak hükümsüzdür.

Sözleşmedeki cezai şartlar da tek taraflı olamaz ve miktarı ne yazılırsa yazılsın ispat edilmesi ve gerçekten ödenip ödenmeyeceği ancak mahkemede ortaya çıkar.

İşin önemli bir yanı da iş mahkemeleri işçiden taraf olmaya meyilli olarak yapılanmış olmalarıdır.

İş Sözleşmeleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemÇalışma Bakanlığı’nın yapması gereken iş kanunlarındaki her şeyi netleştirmesidir. Hala ortada kalmış, muğlak, işçi ve işvereni karşı karşıya getiren, işçinin veya işverenin inisiyatifine bırakılmış konular vardır. Bu da çalışanların her işyerinde farklı uygulamalara karşılaşmalarına yol açmaktadır.

Cavit SOY

 

Mısır’da Hayat

Mısır 2 (mısır’da Hayat) Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Mısır’da Hayat

Utkan ULUÇAY utkan.ulucay@gmail.com

Mısır 2 (mısır’da Hayat) Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDaha önce tecrübelerimi bireysel, firma ve ülke ölçeğinde paylaşmıştım. Mısır’da İş Ortamı başlıklı, Mısır serisi ilk yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Bu sefer hayatın olağan akışına dair yazmak istedim. Bunlar eleştiri değil, sadece farklılıkların belirtilmesidir.

İnsanlar…

Yoksulluk hissedilir boyutta ancak hayata küskün değiller. Çok sevindiklerinde veya kızdıklarında yüksek sesle reaksiyon veriyorlar. Kadınlar için tek korunma/savunma aracı avazı çıktığı kadar bağırmak… Yeni mağaza açılışlarında veya apartmandan biri evleniyorken civarı ışıklarla süslüyorlar. Yol kenarlarına kalp şeklinde ışıklı panolar yerleştirip isimlerini yazdırıyorlar. Her şeyin cayırtılısı daha makbul.

Bir trafik kazasından sonra bacağından operasyon geçiren beyaz tenli, mavi gözlü, Arapça-İngilizce-Almanca konuşan modern bir arkadaşım var. Taburcu olurken bir ayağının dışa baktığını fark ediyor, doktoru bunu “olağan” karşılayınca 8 ayrı doktora görünüyor ve her biri başka bir şey diyerek tekrar ameliyat önerince soluğu Almanya’da alıyor. Almanya’da 4 ayrı doktora görünüyor ve dördü de aynı gerekçeyle “ameliyat gerekmez, bununla yaşamaya alışmalısın” diyor. Kimi zaman coğrafya gerçekten kaderimiz oluyor.

Sinemanın fuayesi, salonu, ses-görüntü sistemleri son derece düzgün ama tuhaf şekilde salona tek başınıza giremiyorsunuz, bir teşrifatçı size yerinizi gösterinceye kadar girişte bekliyorsunuz, bahşiş gerekmiyor. Fast Food tarzı lokantalarda elle yemek yerken eliniz kirlenmesin diye poşet eldiven veriyorlar, bir sıra numarası alıp masanıza gidiyorsunuz, sipariş hazır olunca biri getiriyor. Nargile salonları çok popüler, önce dev ekranda canlı Kâbe seyrediliyor, bir zaman sonra futbol maçına değişiyor. Nargileyle birlikte servis edilenler çeşitli sertlikte tütün hatta daha ağır otlar olabiliyor.

Başı açık olanlar var, bizdeki gibi kapalı olanlar var, çarşaflı olanlar hatta peçe takanlar, eldiven kullananlar dahi var. Kadın bant ustaları, departman amirleri, beyaz yakalı yöneticiler var. Kahire havaalanında İstanbul uçuşu için sıradayken gelen görevli sırayı kadın-erkek olarak ikiye ayırdı ve kadınların tamamı girene kadar erkekleri bekletti. Ülkedeki Hıristiyan nüfusun kiliseleri güzel ve bakımlı. Kilise ve camilerin taş işçiliği güzel.

Biz, takvayı kul ile Allah arasında biliriz ama burada bunun bile gösterişi var. Seccadeye taş koyarak alnında yara izi yapan ve bu izle gurur duyanlar var. Umreye giderken Kahire Havaalanının tuvaletinde soyunarak ihrama girmeye çalışanlar var. Cuma namaz saatinde kalabalık cemaat olması güzel ancak anlayamadığım bir sebeple çok bağırtı var. İşyerindeki masalarda, arabalarda her yerde Kur’an var, sürekli Kur’an okunuyor ancak sıradan insanların günlük Arapça seviyesinin Kur’an’ı anlamaya yetmediği söyleniyor.

Trafik…

Afrika’dan Asya kıtasına feribotla geçiş ücretsiz. İstanbul Boğazına göre daha kısa bir mesafe. Etrafta en çok Çin, Kore, Japon arabası görüyorum. Arabaların, özellikle taksilerin çok büyük kısmı Hyundai ve olağanüstü eski, bakımsız halde. Taksimetre uygulaması yok. Kabaca şehrin tamamında tek bir indi-bindi parası var, bize göre fiyat uygun. Avrupa’dan gelen ikinci el arabalar burada satılıyor, Alman plakalarının üzerine Mısır plakası çakılıyor. Ancak lüks Avrupa arabaları da oldukça çok. Servis ve yedek parça kolaylığı nedeniyle uzak doğu arabaları hala daha mantıklı görünüyor.

Trafiğin anlaşılır bir akışı yok. Sinyal neredeyse kullanılmıyor. Ters yönden gelene rastlanılıyor, yolun sol şeridinden birdenbire duran araçlar var. Genel olarak “aman ha” tarzında korna çalıyorlar, öyle öfkeyle kornaya basana rastlamadım. Çoğu zaman kornaya basılmazsa arabanın veya motorun hareket edemediğini düşünüyorum.

Motora binenlerin, polisler de dahil, hiçbirinde kask göremedim. Hiçbir koruyucu ekipman kullanılmıyor. Motor kullanırken sürekli telefonla konuşan, kahve içen, sigara içen, arkasındaki iki artçıya bakarak sohbet eden sürücüler var. Motorlar eskimesin diye her yerini naylonla sarıp sarmalıyorlar. Bazı motorlarda plaka yok, kaçak girdiği söyleniyor ama motora hırsız alarmı takılmış! Bu arada alenen yaşlı diyeceğim insanları bisiklete binerken görmek keyif verici.

Geceleri far açmayan çok sayıda sürücü var. Otoyolda HGS tarzı bir sistem yok, Kahire’den Port Said’e giderken defalarca gişeye girip nakit para ödüyorsunuz, bozuk para bekliyorsunuz. Kamyonlar için bariyerle en sağda iki şerit ayrılmış. Kamyonlar da geceleri uzay gemisi gibi rengarenk ışıklanıyor.

Devlet bir gece ansızın engelli plakalarla ilgili teşvik düzenlemesini değiştiriyor. Serbest bölgede bekleyen yüzlerce araç ortaya çıkıyor, araçların değeri yarıya düşünce devletin bunları satın aldığı ve tam fiyatla millileştireceği iddia ediliyor. Sahil boyunca kupon arsa ve binaların ordu eliyle düzenlendiği söyleniyor. Bütün bunlar şehir efsanesi tadında konuşuluyor, bu tarz dedikodu çok yaygın…

Çalışanlar…

Bizdeki gibi aynı anda üç iş yapayım, telefona da bakayım, eposta da takip edeyim gibi bir telaş yok, her seferinde sadece tek bir iş yapılıyor, konuşurken mutlak göz teması var, yan tarafta dünya yıkılsa dönüp bakmıyorlar. 15:30 da gün bitiyor, Cuma günü telefonlar bile neredeyse kapalı oluyor.

İş kanununu henüz İngilizce olarak bulamadım. İşten çıkarmanın zor veya pahalı olduğunu anlıyorum. Belki de serbest bölgedeki teşvik mevzuatı nedeniyle belirli bir sayının altına düşmek istemiyorlar. Sonuçta memnun olmadığınız bir çalışan için genellikle sineye çekmeniz gerekiyor, şanslıysanız başka bir işletmeye devrini sağlayabiliyorsunuz. İstifa edip gitmek mümkün değil, mutlaka eski işvereninizden bonservis almanız isteniyor. Patronun kendine biçtiği rol “ailenin babası” şeklinde, kendini onların babası olarak görüyor, Türkiye’de görmediğim ölçüde vicdanlı bir davranış kalıbı var.

Çalışanlar için bizdeki gibi servis ve ücretsiz yemek uygulaması yok. 30 dakika ara dinlenme içinde sokaklara doluşan seyyar satıcılarından sağlıksız atıştırmalık alıyor veya evden getirdiği bir lokmayı yiyorlar. Bunun için de belirli bir yer çoğu fabrikada yok, sokaklarda yere oturup, arabaların üzerini masa gibi kullanıp yaşamaya çalışıyorlar, çok üzücü.

Bu noktada Avrupa-ABD markalarının sürdürülebilirlik masallarının gerçek yüzünü görüyorum, hiç kimsenin bu ihtiyaç sahibi insanları umursadığı yok! Bengal işçiler var, bir yerlerde yurtta kaldıkları söyleniyor, yabancı markaların bunu görmezden geliyor!

Çalışanların para kazanabilmesi (ve elbette daha fazla üretim) için düzenli fazla mesai yapılıyor, kadınlar 19:00 erkekler 23:00 paydos ediyor. Fazla mesai saatlerinde neredeyse hiç amir yok, bana kalırsa makul bir çalışma da yok ama mesai yapılmadığı takdirde erkeklerin başka bir firmada ikinci vardiyada çalışmaya başladıkları söyleniyor. Başka bir ifadeyle çalışanınızı kaybetmemek için yorgunluktan bayılana kadar çalıştırmanız gerekiyor! Büyük markalar ellerini taşın altına koyup “asgari DEĞİL, yaşanabilir ücret” için öncülük etmeliler.

Daha fazla para vermenin bir diğer yolu da dar bir iş tanımı vererek her türlü ilave iş için “bahşiş = bonus” adı altında keyfi ödeme yapmakmış. Böylece ahlak çöküyor ve müdürlerin eline bakan, sadık fanatikleri oluyor, çete gibi hareket etmeye meyilli oluyorlar.

Daha fazla para vermenin bir diğer yolu da yapamayacağını bilsen dahi verilen ilave sorumlulukları kabul etmekmiş. Bir zaman sonra yapamadığınız belli oluyor ve ilave sorumluluğu sizden geri alıyorlar fakat sorumlulukla birlikte gelen ilave ödeme sizde kalıyor. Şimdi daha az çalışacak, daha az dertlenecek ve eskisi kadar çok para alacaksınız!

Burada neredeyse herkes müdür, genel müdür… Biri kendini tanıtırken falanca firmanın leke temizlik odalarının genel müdürü diyebiliyor, çoğu zaman “senin bir adın yok mu?” demek zorunda kalıyorum. Bana da sürekli “senin görevin ne? Sen kimsin?” soruları geliyor, “ben hiç kimseyim, sadece Utkan” cevabını yetersiz buluyorlar. Bunun birilerine daha yüksek ücret verebilmek için kullanılan bir yöntem olduğunu öğrendim.

Bir diğer yöntem de patrona söylemeden, gizlice, bir iki arkadaşın bir araya gelerek serbest bölge içinde bir yerde küçük bir dikim, yıkama, ütü-paket açmasıymış.

Devletin artan liman yatırımları ithalat – ihracatı kolaylaştırmış. Yine de mevzuat yükü nedeniyle parası ödenmiş bir konteyner dolusu makinayı bir aydır İstanbul’dan hareket ettiremedik.

Mısır 2 (mısır’da Hayat) Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKüresel dünyada Trump’ın Meksika’dan ithalata 25 puan ek vergi koyması Türkiye’de hiçbir anlam taşımıyorken, Mısır’da ilave kapasite için yarışma başlıyor.

Her gün yeni bir macera…

Utkan ULUÇAY

Perakende Değer Zinciri; Müşteri Tarafından Algılanan Değer Uygulamaları

Perakende Değer Zinciri; Müşteri Tarafından Algılanan Değer Uygulamaları
Perakende Değer Zinciri; Müşteri Tarafından Algılanan Değer Uygulamaları

Perakende Değer Zinciri; Müşteri Tarafından Algılanan Değer Uygulamaları
Dr. Ulduz AZAD

Günümüzde birçok organizasyonda, müşteri deneyimi hizmet sunumunun temel bir parçası olarak kabul edilmekte ve marka vâdini hayata geçiren “Müşteri Deneyimi” departmanları bulunmaktadır. Büyük başarılar elde eden değerli markaların uygulamaları akademisyenler tarafından doğrulanmaya ve test edilmeye devam edilmektedir.

Perakende Değer Zinciri; Müşteri Tarafından Algılanan Değer Uygulamaları
Perakende Değer Zinciri; Müşteri Tarafından Algılanan Değer Uygulamaları

Daha evvel de değinildiği üzere, değer kavramı, ilk kez Porter’ın 1985 yılında şirketlere rekabet avantajı sağlamak amacıyla ortaya koyduğu bir yaklaşım olarak gündeme gelmiştir. 2011 yılında ise Porter, iş sonuçları ile sosyal etkiler arasındaki bağlantıyı ele alarak, yaratılan değerin (fonksiyonel, duygusal ve sosyal) paylaşımının önemini vurgulamıştır.

Aşağıdaki değer önerileri ve marka çağrışımları konusunda ne düşünüyorsunuz?

  • Fonksiyonel Değer (Standart Kalite) için, tutarlı ürün kalitesi, kabul edilebilir standartlar, dayanıklılık, düşük işçilik hatası, kullanım ömrünün yeterliliği ve hizmet süreçlerinde güvenilirlik kriterlerini gözeten bir örnek olarak IKEA :

    https://ikeamuseum.com/en/explore/the-story-of-ikea/quality/

TestrumEylül 1964’te İsveçli bir iç tasarım dergisinde yayınlanan makalede 33 kron (3,30 Avro) fiyatındaki IKEA sandalyenin, beş katı fiyata satılan bir sandalyeden daha iyi olduğu iddia edildi. IKEA yönetimi çok memnun oldu ancak mobilya sektörünün geri kalanı dergiyi boykot etmekle tehdit ettiler.

  • Fonksiyonel Değer (Fiyat) için, makul fiyat, verilen ücrete karşı sunulan değer, fiyat-kalite dengesi ve ekonomik seçenekler sunan örnek McDonald’s fiyat stratejisi (EDLP, Every Day Low Price) :

https://en.wikipedia.org/wiki/Big_Mac_Index

Bigmac IndexBig Mac endeksi, Eylül 1986’da Pam Woodall tarafından The Economist’te satın alma gücünün yarı-mizahi bir örneği olarak tanıtıldı ve halen yayınlanıyor. Big Mac endeksinin temelindeki teori, iki para birimi arasındaki döviz kurunun aynı mal sepeti için alınan fiyatları eşitlemesi kavramından kaynaklanmaktadır.

  • Duygusal Değer için, iyi Hissettiren, eğlenceli, sahip olma İsteği uyandıran, rahatlık sağlayan ve keyifli alış veriş sunan Sephora’nın Kurucusu Dominique Mandonnaud :

“Dünya’ya şıklık katan orijinal bir şey sunun”

https://www.lvmh.com/en/our-maisons/selective-retailing/sephora

Sephora1969’da Fransa’nın Limoges kentinde kurulduğundan beri Sephora, bugün, herkesin güzelliğini kutlayabileceği ilham ve kapsayıcılık dolu bir dünyayı destekleme misyonunu sürdürmek ve üyelerine daha fazla duygusal ayrıcalık sunmak için sadakat programını sürekli geliştiriyor.

 

  • Sosyal Değer için, toplumsal kabul hissi, algıyı yükselten, iyi izlenim sağlayan, sosyal statüyü destekleyen örnek Louis Vuitton, her lüks marka gibi, sürdürülebilirlik ve sosyal etki adına hayvansal, bitkisel veya mineral kaynaklardan elde edilen ürünlerinin üretimine ve korunmasına yönelik politikalar uyguluyor.

FakeLuxury HandbagTrendlerin hızla değiştiği bir endüstride, arzu edilen bir statüyü sürdürebilme yeteneği stratejik bir pazarlama gerektiriyor. Louis Vuitton’un kökleri, 16 yaşındayken lüksü yeniden tanımlayacak bir mirasın temellerini atan Louis Vuitton adlı genç bir vizyonere kadar uzanıyor.

https://www.brandvm.com/post/louis-vuitton-marketing-strategy

Yukarıdaki değer önerilerinde sizde hangi farklı markalar çağrışım yaptı ?

Ford Otosan ve Mars Logistics’ten Karbonsuz Taşımacılık

Ford Otosan Lideri Güven özyurt
Ford Otosan Lideri Güven Özyurt

Ford Otosan ve Mars Logistics’ten Karbonsuz Taşımacılık:
Çevreci Demiryolu Hattı ile Tedarik ve Araç Taşımada Yeni Dönem

Ford Otosan ve Mars Logistics, sürdürülebilir ve çevreye duyarlı taşımacılıkta önemli bir adıma imza atıyor. Ford Otosan’ın Romanya Craiova Fabrikası ile Türkiye arasındaki lojistik süreçlerini daha verimli, düşük maliyetli ve çevreci bir modele dönüştüren yeni intermodal taşıma hattı hayata geçirildi. Bu yeni sistem sayesinde Türkiye’den Romanya’ya üretim parçaları gönderilirken, Romanya’da üretilen araçlar ise demiryolu üzerinden Türkiye’ye taşınacak ve karayoluna kıyasla %63 daha az emisyon salımı hedeflenirken, lojistik süreçler daha verimli ve maliyet etkin bir hale gelecek.

Ford Otosan Lideri Güven Özyurt
Ford Otosan Lideri Güven Özyurt

Avrupa’nın ticari araç üretim lideri ve 2 kıtada birden üretim hattından araç indirebilme kapasitesine sahip Türkiye’nin ilk ve tek otomotiv üreticisi Ford Otosan, Romanya Craiova fabrikasındaki yeni modellerin üretiminin devreye almasının ardından, Mars Logistics ile lojistik maliyetleri düşürecek öncü bir projeyi hayata geçiriyor. Proje kapsamında kurulan intermodal hat ile Ford Otosan’ın Avrupa’daki ilk yatırımı olan Romanya Craiova Fabrikası İstanbul Halkalı arasında karşılıklı haftada dörder sefer gerçekleştirilecek. Söz konusu operasyon ile Craiova Fabrikası’nda üretilen araçların Türkiye’ye taşınması planlanıyor.

Türkiye’den Romanya’ya Artan İhracat, Tedarik Zincirini Güçlendiriyor

Yeni kurulan intermodal hat, İstanbul Halkalı’ya haftada dört sefer düzenleyerek yılda yaklaşık 12.000 aracın Türkiye’ye taşınmasını sağlayacak. Aynı zamanda, üretim parçalarının Türkiye’den Craiova Fabrikası’na ulaştırılmasını kapsayan bu çevreci lojistik çözüm, Mars Logistics iş birliğiyle gerçekleştirilecek. Yeni hat sayesinde yıl sonuna kadar karayoluna kıyasla %63 oranında daha az emisyon salımı yapılması hedefleniyor.

2022 yılında Craiova Fabrikası’nı bünyesine katan Ford Otosan, Avrupa’daki üretim ağını güçlendirirken, Türkiye ile Romanya arasındaki ticari ilişkileri de pekiştiriyor. Craiova Fabrikası’nda üretimi yapılan modellerin artmasıyla birlikte, Türkiye’den Romanya’ya hem Ford Otosan hem de tedarikçileri aracılığıyla yapılan parça ihracatında önemli bir artış sağlandı.

Özyurt: “Üretimden lojistiğe, entegre ve sürdürülebilir bir ekosistem inşa ediyoruz”

Ford Otosan Lideri Güven Özyurt, bu projenin sürdürülebilirlik ve operasyonel verimlilik açısından önemine değinerek şunları söyledi:

“Yılda 270 bin adet araç üretim kapasitesine sahip Craiova Fabrikamızda üretilen Ford Puma ve Courier modellerinin bir bölümünü bu yeni lojistik modeliyle Türkiye’ye getiriyoruz. Karayolu ve denizyoluna kıyasla maliyet avantajı sağlayarak rekabetçiliğimizi artırırken, çevreye duyarlı bir lojistik modeliyle sürdürülebilirlik hedeflerimize de güçlü bir katkı sunuyoruz.

Ford Otosan olarak yalnızca kendi üretim süreçlerimizi değil, tedarik zincirimizle birlikte tüm ekosistemimizi de güçlendiriyoruz. Romanya’daki 10’a yakın Türk tedarikçimizden parça tedarik ediyor, ayrıca burada ürettiğimiz araçlar için Türkiye’den 60’tan fazla tedarikçiyle çalışıyoruz Daha da önemlisi, mühendislik ihracatı yapıyoruz, Sancaktepe AR&GE merkezimizde geliştirdiğimiz modellerin mühendisliğiyle, bilgi ve teknoloji ihracatında da güçlü bir aktör olmaya devam ediyoruz. Ford Otosan olarak sadece kendi operasyonlarımızı değil, tüm iş ortaklarımızla birlikte daha verimli, sürdürülebilir ve entegre bir üretim ve lojistik ağı oluşturmak için çalışıyoruz.”

Sahillioğlu: Demiryolu taşımacılığında sürdürülebilir çözümleri yaygınlaştırarak sektörde öncü adımlar atıyoruz

Mars Logistics Garip Sahillioğlu
Mars Logistics – Garip Sahillioğlu

Mars Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Garip Sahillioğlu ise Ford Otosan’la imza atılan iş birliğini, “Uzun süredir fizibilite çalışmalarını yaptığımız projelerimizi hayata geçirmenin gururunu yaşıyoruz. Mars Logistics olarak Türkiye’de demiryolu taşımacılığı alanında tarihi adımlar atıyoruz. Romanya ve Türkiye arasında kurduğumuz intermodal hat ile Ford Otosan’ın Avrupa’daki ilk yatırımı olan Romanya Craiova fabrikasında üretilen araçlar için üretim parçalarını Ford Otosan’ın Türkiye’deki imalatçılarından toplayıp, özmal vagonlarımızla işletmesi bize ait olan Mars Halkalı Tren Terminali’ne taşıyoruz. Buradan yola çıkan yükleri Ford Otosan Craiova fabrikasının içinde yer alan ve işletmeciliği yine tarafımızdan yapılan terminale ulaştırıyoruz.” sözleriyle değerlendirdi.

Türkiye’nin ilk Demiryolu Taşımacılık İşletmeleri’nden biri olan Pars Demiryolu şirketine ait lokomotifler ile özel demiryolu taşımacılığı yapacaklarına dikkat çeken Sahillioğlu, ilkleri gerçekleştirmeye devam edeceklerini belirterek “Bu önemli adımlarla lojistik süreçlerdeki verimliliği artırmak ve çevre dostu taşımacılığı teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Hayata geçirdiğimiz projelerimizle demiryolu taşımacılığında sürdürülebilir çözümlerin daha da yaygınlaşmasını hedefliyoruz.” dedi.

Yeni Müşteri Bulmada Fırsat. Ürün ve Hizmetlerinizi Bu Mağazada Satın.

Satınalma Dergisi E-Mağaza  –> https://satinalmadergisi.com/magaza/

Reklam Satış Markalama 1

FABRİKANIZDA BİRE BİR (1-1) ve GRUP EĞİTİMLERİ

  • Yöneticiler için Uygulama Tabanlı Eğitimler –  Örnek Olay (Vaka) Çalışmaları
  • Problem Çözümleri – Rol Canlandırma – Oyunlar
İnteraktif Satış Eğitimi Yöneticiler Için Ileri Seviye Kurumsal Satış Eğitimi
Yöneticiler için ileri seviye Kurumsal Satış Eğitimi

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.

Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

 

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)

-> EĞİTİMLERİNİZ İÇİN DOĞRU TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Ekibinize Yatırım Yapın.

Çalışan Eğitim KPI’nıza önem verin.

Yapay Zeka ve İçerik Üretimi: Geleceğe Adım Atın

Yapay Zeka Ile Geleceğe Adım Atın
Yapay Zeka ve İçerik Üretimi: Geleceğe Adım Atın

Yapay Zeka ve İçerik Üretimi: Geleceğe Adım Atın
Levent ÇUHADAR – Sirius AI Tech

Dijital dünyanın hızla evrildiği günümüzde, yapay zeka (YZ) teknolojileri içerik üretimi alanında da devrim yaratıyor. Blog yazarlığından sosyal medya içeriklerine, video üretiminden SEO uyumlu metinlere kadar pek çok alanda YZ’nin sunduğu imkanlar, yaratıcılığınızı ve üretkenliğinizi önemli ölçüde artırıyor. Bu yazıda, yapay zeka destekli içerik üretiminin sunduğu fırsatları, çalışma prensiplerini ve iş akışlarınızı nasıl kolaylaştırabileceğini profesyonel bir üslupla ele alacağız.

Yapay Zeka Destekli İçerik Üretiminin Temelleri

Yapay Zeka Ile Geleceğe Adım Atın
Yapay Zeka ve İçerik Üretimi: Geleceğe Adım Atın

Geleneksel içerik üretimi sürecinde, araştırma, yazım ve düzenleme gibi adımların manuel olarak gerçekleştirilmesi zaman alıcı ve zahmetli olabilir. Yapay zeka, bu süreci hızlandırarak içerik üretimini otomatikleştirme ve optimize etme imkanı sunar. YZ tabanlı araçlar, kullanıcıdan aldıkları girdiler doğrultusunda metin oluşturabilir, belirli konularda derinlemesine araştırma yapabilir ve dil bilgisi ile imla gibi unsurları anında düzeltebilir. Bu sayede, zamanınızı daha verimli kullanarak yaratıcılığınıza odaklanmanız mümkün hale gelir.

İçerik Üretiminde YZ’nin Rolü ve Avantajları

1. Zaman Tasarrufu

İçerik üretiminde en büyük zorluklardan biri zaman yönetimidir. Blog yazıları, sosyal medya gönderileri, makaleler ve diğer metinlerin hazırlanması genellikle saatler hatta günler sürebilir. Yapay zeka destekli araçlar, bu süreci otomatikleştirerek size önemli ölçüde zaman kazandırır. Böylece, detaylı araştırma ve düzenleme gibi zahmetli işlemleri minimuma indirirken stratejik düşünce ve yaratıcılığa daha fazla odaklanabilirsiniz.

2. Tutarlılık ve Kalite

İnsan eliyle hazırlanan içeriklerde bazen tutarsızlıklar, imla hataları veya dil uyumsuzlukları yaşanabiliyor. Yapay zeka, dil bilgisi kurallarını titizlikle uygulayarak hatasız ve profesyonel içerikler oluşturmanıza olanak tanır. Aynı zamanda içeriklerin belirli bir ton ve üslupta kalmasını sağlayarak markanızın veya kişisel blogunuzun dil bütünlüğünü korur.

3. Veri Odaklı Yaklaşım

YZ destekli araçlar, içerik oluşturma sürecinde güncel trendleri, kullanıcı davranışlarını ve arama motoru verilerini analiz eder. Bu sayede, içeriklerinizin SEO uyumlu olması, doğru anahtar kelimelerle desteklenmesi ve hedef kitlenizle etkili iletişim kurulması sağlanır. Veri analizleri doğrultusunda içeriklerinizi optimize etmek, dijital görünürlüğünüzü artırır ve organik trafiğinizi yükseltir.

4. Esneklik ve Ölçeklenebilirlik

Büyük ölçekli projelerde insan gücünün yetersiz kaldığı durumlarda, yapay zeka destekli sistemler esnek ve ölçeklenebilir çözümler sunar. İster küçük bir blog yönetin, ister kurumsal düzeyde geniş çaplı içerik kampanyaları yürütün; YZ araçları, her ölçekteki ihtiyacınıza uyum sağlayarak içerik üretiminizin her zaman planladığınız hız ve kalitede devam etmesine imkan tanır.

YZ Destekli Araçlar ile İçerik Üretiminde Yenilik

Günümüz teknolojisi, içerik üretimini yalnızca metinle sınırlı bırakmıyor. Görsel ve video içeriklerin de YZ desteğiyle hızlı ve etkili biçimde hazırlanabildiğini görmekteyiz. Özellikle sosyal medya platformlarında, kullanıcıların görsel ve video içeriklere olan ilgisi her geçen gün artıyor. Bu bağlamda, YZ destekli araçlar size büyük avantajlar sunmaktadır.

Örneğin, Lobster Lead gibi gelişmiş araçlar sayesinde blog yazılarınızda kullanmak üzere çarpıcı görseller ve videolar oluşturabilirsiniz. Lobster Lead, yalnızca metin bazlı içerik üretimiyle sınırlı kalmayıp, kısa sürede yüksek kaliteli görseller üretme yeteneği ile de öne çıkar. Bu özellik, içeriklerinizin daha geniş kitlelere ulaşmasını ve etkileşiminin artmasını sağlar.

Lobster Lead ile İçerik Üretiminde Dijital Dünyada Fark Yaratın

Lobster Lead, içerik üretim sürecinizin her aşamasında yanınızda olan gelişmiş bir yapay zeka aracıdır. Bu araç, içeriklerinizi hem metin hem de görsel ve video olarak destekleyerek dijital dünyada güçlü bir izlenim bırakmanızı sağlar. Lobster Lead’in sunduğu temel özellikler şunlardır:

  • SEO Optimizasyonu:
    Meta etiketler, başlıklar ve içerik yapısını otomatik olarak optimize ederek, web sitenizin arama motorlarında üst sıralarda yer almasını sağlar. Bu, daha fazla organik trafik ve geniş bir dijital görünürlük demektir.
  • Dinamik Anahtar Kelime Analizi:
    Sürekli olarak trend olan anahtar kelimeleri takip eden araç, içerik stratejinizi bu doğrultuda günceller. Bu proaktif yaklaşım, pazarlama faaliyetlerinizin sürekli değişen arama trendlerine uyum sağlamasına yardımcı olur.
  • Performans Analizi ve Raporlama:
    Web sitenizin trafik artışı, etkileşim oranları ve anahtar kelime trendleri gibi verileri detaylı raporlar aracılığıyla sunar. Bu sayede, stratejinizi anlık olarak gözden geçirip geliştirme imkânı bulursunuz.
  • Rekabet Analizi:
    Rakiplerinizin stratejilerini analiz ederek, pazarda farklılaşma ve geliştirme fırsatlarını belirler. Böylece, rekabet avantajı elde etmeniz mümkün hale gelir.
  • Otomatik İçerik Oluşturma:
    Yüksek kaliteli blog yazıları, sosyal medya güncellemeleri ve makaleleri zahmetsizce oluşturmanıza yardımcı olur. Yapay zeka, kitlenizle uyumlu ve markanızın benzersiz sesini yansıtan içerikler üretir.
  • Görsel ve Video Oluşturma:
    Metin tabanlı içeriklerin yanı sıra, sadece birkaç dakika içinde etkileyici görseller ve videolar oluşturmanızı sağlar. Bu özellik, dijital içeriklerinizin öne çıkmasını ve hedef kitlenizle daha etkin bir etkileşim kurmasını destekler.

Bu kapsamlı özellikler sayesinde Lobster Lead, içerik üretim sürecinizi tamamen otomatikleştirirken, kalite ve tutarlılıktan ödün vermemenizi sağlar. Blog yazılarınızdan sosyal medya paylaşımlarınıza kadar tüm dijital içeriklerinizi destekleyerek, zaman tasarrufu sağlarken markanızın dijital dünyadaki etkisini maksimize etmenize olanak tanır.

Geleceğe Hazırlık: Sürekli Öğrenme ve Gelişim

Teknoloji sürekli değişim içerisinde ve yapay zeka destekli içerik üretimi de bu değişime paralel olarak evrilmektedir. Yeni araçları denemek, eğitimlere katılmak ve sektördeki gelişmeleri yakından takip etmek, rekabet gücünüzü artırmanın anahtarıdır. Kendi deneyimlerinizden yola çıkarak hangi araçların en fazla fayda sağladığını belirlemek, iş akışınızı optimize etmenize yardımcı olacaktır. Bu süreçte edindiğiniz bilgi ve deneyimleri paylaşmak, diğer içerik üreticilerine de ilham verebilir.

Yapay Zeka ile İçerik Üretiminin Gücünü Keşfedin

Yapay zeka destekli içerik üretimi, zaman yönetiminde verimlilik sağlamanın yanı sıra kaliteli, tutarlı ve etkili içerikler oluşturmanıza olanak tanır. İster blog yazarı, ister sosyal medya yöneticisi olun; YZ’nin sunduğu avantajları kullanarak iş süreçlerinizi kolaylaştırabilir, dijital görünürlüğünüzü artırabilir ve rekabet gücünüzü yükseltebilirsiniz.

Lobster Lead gibi gelişmiş araçlar, içerik üretiminizi yalnızca metin bazında desteklemekle kalmaz; aynı zamanda görsel ve video içerikler ile de güçlendirir. Bu sayede, dijital pazarlama stratejinizde fark yaratır, markanızın etkileşimini ve erişimini maksimize edebilirsiniz.

Her yenilik, dijital dünyada bir adım öne geçmeniz için bir fırsattır. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, en önemli faktör sizin yaratıcılığınız ve içtenliğinizdir. Yapay zeka, yaratıcı sürecinizi destekleyen güçlü araçlar sunarken, gerçek değer, içeriklerinize kattığınız insani dokunuşta yatar.

Yapay Zeka Eğitimi Dr Adil ünal
Yapay Zeka Eğitimi ve Tedarik Zinciri Yönetimi Uygulamaları – Dr. Adil Ünal. Eğitim içeriği için tıklayınız.

-> Şirket Eğitimleriniz için Doğru Teklif Alın -> egitim@satinalmadergisi.com

FABRİKANIZDA BİRE BİR (1-1) ve GRUP EĞİTİMLERİ

UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER

Kurumsal Satış Eğitimi

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.

Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

 

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Yapay Zeka ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi (1 gün)

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Çalışan başına verilen eğitim sürenizi (KPI) yükseltin.
Büyüme için ekibinizi eğitin.

Hizmet Alım İşinde Ruhsat Belgesinin Ortak Girişimdeki Bütün Ortaklardan İstenmesi?

Hizmet Alım İşinde Ruhsat Belgesinin Ortak Girişimdeki Bütün Ortaklardan İstenmesi

Hizmet Alım İşinde Ruhsat Belgesinin Ortak Girişimdeki Bütün Ortaklardan İstenmesi?

Mehmet ATASEVERHizmet Alım İşinde Ruhsat Belgesinin Ortak Girişimdeki Bütün Ortaklardan İstenmesi

İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İdari Şartname’nin 7.1’inci maddesinin (ı) bendinde, hizmette kullanılacak 7 adet en az 2020 model hasta nakil ambulansı için İl Sağlık Müdürlüğünden alınmış Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi’nin ihaleye katılımda sunulacağının, ortak girişimlerde bu belgelerin tüm ortaklar tarafından sunulması gerektiğinin düzenlendiği; Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği eki Ambulans Olarak Kullanılacak Araçların Taşıt Olarak Özellikleri başlıklı dokümanda ilk kez ambulans ruhsatı alacak araçların beş yaşından fazla olmaması gerektiğinin, daha önce bu ruhsatı almış ve beş yaşını doldurmuş araçların izinlerinin ise uygunluklarının devam ediyor olması halinde on beş yaşına kadar uzatılabileceğinin ifade edildiği; bu kapsamda başvuru konusu ihalede ilgili mevzuatında düzenlenmediği halde 4 yaşında araç talep edilmesinin rekabetin sağlanmasını engellediği, ayrıca ortak girişimlerde her bir ortağın 7 adet Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi sunması zorunluluğu getirilerek de ihaleye katılımın kısıtlandığı, örneğin biri 3, diğeri 4 araca sahip iki şirketin ortak girişim olarak ihaleye teklif vermesinin engellendiği, iddialarına yer verilmiştir

 

Konu İle İlgili Yayımlanan Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; İdari Şartname’nin ilgili düzenlemelerinden ihale konusu iş kapsamında yüklenici tarafından temin edilecek 7 adet hasta nakil ambulansının 2020 model veya üzeri olacağı ve bu ambulanslar için Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi’nin sunulacağı, ortak girişimlerde bu belgenin tüm ortaklar tarafından ibraz edileceği anlaşılmaktadır.

İlgili Yönetmelik hükümleri çerçevesinde, ambulans servisinin hasta nakli ve/veya acil yardım amacıyla kurulan işletme olduğu, bu servislerin çağrı merkezi ile istasyonlardan oluştuğu ve en az iki adet kara ambulansı ve ekibini bulundurması gerektiği, Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi’nin de söz konusu servislerin faaliyet gösterebilmesi için düzenlenen belge olduğu tespit edilmiştir.

Diğer taraftan, aynı Yönetmelik çerçevesinde, Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi haricinde bir de Ambulans Uygunluk Belgesi’nin bulunduğu, bu belgenin ise faaliyet gösterecek/gösteren tüm ambulanslar için düzenlenmesi gerektiği ve her bir ambulansın trafiğe tescil edilmesine dayanak teşkil ettiği anlaşılmaktadır.

Şikâyet konusu İdari Şartname düzenlemesinde Ambulans Servisi Uygunluk Belgesi’nin ihaleye katılımda sunulmasının talep edildiği görülse de, düzenlemenin yazılış biçiminden esasında ihale konusu iş kapsamında yüklenici tarafından temin edilecek 7 adet ambulansın her birine ait Ambulans Uygunluk Belgesi’nin talep edildiği sonucuna varılmaktadır. Nitekim itirazen şikâyet dilekçesinden de başvuru sahibinin düzenlemeyi bu şekilde algıladığı görülmektedir.

Konu bu kapsamda ele alındığında, 2025 yılı içerisinde yürütülecek ihale konusu işte yüklenicinin temin edeceği 7 adet ambulansın 2020 model veya üzeri olmasının istenildiği, dolayısıyla sözleşmenin yürütüleceği 2025 yılında 5 veya daha aşağı yaşta olacak araçların kullanılmasının öngörüldüğü, getirilen bu kriterin, ilgili mevzuatında yer verilen ilk kez ambulans ruhsatı alacak araçların beş yaşından fazla olmaması şartına aykırılık içermediği, yine bahse konu düzenlemenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’ndaki “rekabetin sağlanması” temel ilkesi bakımından da uygun olmadığı sonucuna varılamayacağı anlaşılmıştır.

Aynı kanaat doğrultusunda ilgili belgenin ortak girişimlerde tüm ortaklar tarafından ibraz edileceği hususunda bir değerlendirme yapıldığında ise, “ihale konusu işin ya da malın satış faaliyetinin yerine getirilebilmesi için ilgili mevzuat gereğince alınması zorunlu olan sicil, izin, ruhsat, faaliyet belgesi vb. belgeler” başlığı altında yer verilmiş olsa da bu belgelerin başlıkta belirtilenin aksine isteklilerin kendisine ilişkin değil, hizmetin ifasında kullanacakları araçlara ilişkin olduğu, bu itibarla düzenlemenin amacını aşar şekilde ortak girişimi oluşturan ortaklardan her birinin söz konusu 7 adet ambulansa ilişkin belgeyi sunması veya bütün ortaklar tarafından bahse konu ambulanslara müşterek şekilde sahip olunması gerekliliğini ortaya çıkardığı, bu durumun fiilen ortak girişimlerin ihaleye katılımının engellenmesine sebebiyet verebileceği, bu nedenle anılan düzenlemenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun temel ilkelerine aykırılık taşıdığı anlaşılmış olup, başvuru sahibinin bu husustaki iddiası yerinde görülmüştür.

Hizmet Alım İşinde Ruhsat Belgesinin Ortak Girişimdeki Bütün Ortaklardan İstenmesiMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Yeni Nesil Çalışan Beklentileri: Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı ve Uyum Sağlayan İK Stratejileri

Yeni Nesil çalışan Beklentileri Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı Ve Uyum Sağlayan İk Stratejileri
Yeni Nesil Çalışan Beklentileri Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı ve Uyum Sağlayan İK Stratejileri

Yeni Nesil Çalışan Beklentileri:
Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı ve Uyum Sağlayan İK Stratejileri
Karen Kalustyan

Yeni Nesil Çalışan Beklentileri: Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı ve Uyum Sağlayan İK Stratejileri

İş dünyası hızla değişiyor ve bu değişimin baş aktörlerinden biri de yeni nesil çalışanlar. Gen Z, yani 1997-2012 yılları arasında doğan bireyler, iş hayatına katıldıkça şirketlerin insan kaynakları politikalarını yeniden şekillendirmesi gerekiyor. Peki, bu nesil iş hayatından ne bekliyor ve şirketler nasıl bir strateji izlemeli? Gelin hep beraber bir göz atalım.

Z Kuşağı’nın İş Hayatından Beklentileri

Yeni Nesil çalışan Beklentileri Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı Ve Uyum Sağlayan İk Stratejileri
Yeni Nesil Çalışan Beklentileri Gen Z’nin İş Dünyasına Bakışı ve Uyum Sağlayan İK Stratejileri

Gen Z, iş hayatına dair geleneksel kalıpları sarsıyor ve kendi kurallarını yazıyor. Onlar için iş, sadece bir maaş kaynağı değil, aynı zamanda bir anlam arayışı. Para kazanmak elbette önemli ama bunu yaparken değer verdikleri şeylerden de ödün vermek istemiyorlar. Esneklik, teknoloji, gelişim fırsatları ve açık iletişim, bu kuşağın iş dünyasından temel beklentileri arasında yer alıyor.

Esneklik ve İş-Yaşam Dengesi

Geleneksel 9-5 mesai anlayışı Gen Z için cazibesini yitirdi. Deloitte’un 2023 Y ve Z Kuşağı Araştırması’na göre, genç çalışanlar esnek olmayan iş ortamlarında daha hızlı tükenmişlik hissine kapılıyor. Bu yüzden hibrit ve uzaktan çalışma modelleri onlar için bir lüks değil, bir gereklilik. Ancak şirketler bu esnekliği nasıl daha verimli hale getirebilir?

Anlamlı ve Değer Yaratan İşler

Bu nesil için çalıştıkları şirketin vizyonu, etik değerleri ve topluma katkısı en az maaş kadar önemli. Sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk projeleriyle öne çıkan şirketler, genç yetenekleri daha kolay cezbediyor. Peki, işverenler çalışanlarına nasıl daha anlamlı iş deneyimleri sunabilir?

Hızlı Kariyer Gelişimi ve Sürekli Öğrenme

“Sen daha yeni girdin, biraz bekle.” cümlesi Gen Z’ye göre değil. Bu nesil, uzun yıllar aynı pozisyonda kalmayı değil, sürekli gelişmeyi ve ilerlemeyi tercih ediyor. Şirketler, genç çalışanların hızla yükselmesini sağlayacak kariyer yollarını nasıl inşa edebilir?

Teknoloji ve İnovasyonun Merkezde Olması

Dijital dünyada büyüyen Gen Z, iş yerlerinde teknolojinin etkin kullanılmasını bekliyor. Kağıt üzerindeki süreçler yerine yapay zeka, otomasyon ve dijital araçların kullanıldığı bir iş ortamı istiyorlar. Şirketler, teknolojiyi iş süreçlerine nasıl daha entegre edebilir?

Açık İletişim ve Geri Bildirim Kültürü

Hiyerarşik ve katı yapıların yerine, açık iletişime dayalı, şeffaf yönetim anlayışını tercih ediyorlar. Yıllık performans değerlendirmeleri yerine düzenli geri bildirim almak ve yöneticileriyle doğrudan iletişim kurabilmek istiyorlar. Geleneksel yönetim anlayışı, bu beklentilere nasıl uyum sağlayabilir?

Peki, Şirketler Nasıl Uyum Sağlamalı?

Şirketlerin bu yeni nesil çalışanlara uyum sağlayabilmesi için iş yapış şekillerini ve insan kaynakları politikalarını yeniden değerlendirmesi gerekiyor. Öncelikle, esnek çalışma politikaları benimsemek ve uzaktan çalışma imkânlarını artırmak büyük bir avantaj sağlıyor. Genç yeteneklerin anlamlı işlerde yer almak istemesi, şirketlerin sosyal sorumluluk projelerine ağırlık vermesini ve işin sadece finansal kazançtan ibaret olmadığını göstermesini gerektiriyor.

Ayrıca, kariyer gelişimi Gen Z için büyük bir motivasyon kaynağı. Bu nedenle şirketlerin, çalışanlarının sürekli öğrenmesine imkân tanıyacak eğitim programları sunması, mentorluk fırsatları yaratması ve dikey kariyer yolları oluşturması önemli. Dijitalleşme ve teknoloji kullanımına yapılan yatırımlar, genç neslin şirkete olan bağlılığını artırırken, süreçleri hızlandırarak verimliliği de artırıyor. Üzerinde durulması gereken bir diğer hususta İletişim. Gen Z, yöneticileriyle daha açık ve doğrudan bir ilişki kurmak istiyor. Bu yüzden, düzenli geri bildirim mekanizmaları oluşturmak ve çalışanların fikirlerini ifade edebileceği bir ortam yaratmak, iş yerinde bağlılığı güçlendiren unsurların başında geliyor.

Gen Z’nin beklentilerine uygun hareket eden ve başarılı olan şirketler arasında Google, Microsoft, Spotify ve Unilever öne çıkıyor. Google, çalışanlarına sunduğu esnek çalışma saatleri, gelişim fırsatları ve yenilikçi kültürü ile Gen Z için cazip bir işveren konumunda. Microsoft, hibrit çalışma modelleri ve sürekli eğitim programları sayesinde genç çalışanların kariyer gelişimini destekliyor. Spotify, “Work from Anywhere” politikası ile çalışanlarına tamamen esnek bir çalışma ortamı sunarak iş-yaşam dengesine katkı sağlıyor. Unilever ise sürdürülebilirlik odaklı projeleri ve anlamlı iş modelleriyle genç çalışanları cezbetmeyi başarıyor.

Bir İnsan Kaynakları uzmanı olarak, Gen Z’nin iş hayatına getirdiği yenilikçi bakış açısını ve beklentilerini anlamanın şirketlerin gelecekteki başarısı için kritik bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Bu nesil, teknolojiyi etkin kullanma, hızlı adaptasyon ve yenilikçi düşünme yetenekleriyle iş dünyasında fark yaratıyor. Ancak, bu beklentilere uyum sağlamak için şirketlerin esneklik, şeffaflık ve sürekli gelişim odaklı bir kültür benimsemesi şart. Unutulmamalıdır ki, Gen Z’nin beklentilerini karşılayan şirketler, geleceğin liderleri arasında yer alacaktır.

Bugünün İK politikaları, geleceğin iş dünyasını inşa ediyor – peki, siz bu değişime hazır mısınız? 

 

Design2Future Summit: Hazır Giyim ve Tekstil Sektöründe Dijital Dönüşüm

Design2future Summit Hazır Giyim Ve Tekstil Sektöründe Dijital Dönüşüm

Design2Future Summit: Hazır Giyim ve Tekstil Sektöründe Dijital Dönüşüm

Selin ERDAL 

4 Şubat’ta Metamorphosis Projesi tarafından düzenlenen, Design2Future Summit’e katıldım. Hazır giyim ve tekstil sektörünün geleceği, küresel trendler, teknoloji ve inovasyon çerçevesinde şekillenen oldukça faydalı bulduğum bu zirveyle ilgili gözlemlerimi aktarmak isterim.

Design2future Summit Hazır Giyim Ve Tekstil Sektöründe Dijital Dönüşümİki panel, bir chat talk ve iki keynote konuşmacı içeren bu özel zirvede, sektörün önde gelen temsilcileri ile uluslararası konuşmacılar; dijital dönüşümdeki deneyimlerini bizlerle paylaştılar. Geleceğin fırsatlarını ve sektörün yol haritasını tartıştılar. Paneller arası verilen kahve & networking araları ile değerli yöneticiler ve temsilciler ile tanışma fırsatı buldum. Etkinliğin düzenlendiği kapsam ve konuşmacıları, katılımcılar için, uluslararası bir gözle bakma olanağı sunulmuş oldu.

İlk panelde finans gazetecisi Açıl Sezen moderatörlüğünde, Süleyman Orakçıoğlu (Damat) ve Zeki Erdoğan (Kardem Tektstil); küresel rekabet ve dijitalleşme başlığı altında hazır giyim ve tekstil sektörünün geleceği üzerine sohbet ettiler. “İnovasyon ve değişimin gücüyle dijital dönüşümde firmaların karşılaşabileceği zorluklar var fakat eski iş yapma yöntemleri de artık şirketlerin piyasadaki rekabet avantajını olumsuz etkiliyor. Modanın teknolojiyle birlikte daha kapsamlı hale geldiği günümüzde, sektörün iş süreçlerinin dijitalleşmeyle yeniden şekillendiği ve müşteri-paydaş etkileşiminin de bu değişim dalgasında kaldığını gözlemlemekteyiz.”

Chat Talk’ta Seda Domaniç (Re-fabric) moderatörlüğünde, uluslararası konuşmacı ile küresel moda trendleri altında 2025 Küresel Moda Raporu incelendi. Günümüz pazarında pay elde edebilme ve pazarda farklılaşma için ipuçlarına değinildi. “Rekabet fazla olduğu için herkes pastadan pay elde etmek istiyor, maliyetler fazla ve büyüme az. Pazarda yer edinmek ve büyük pazar payı elde edebilmek için ihtiyacımız olan ise inovasyon ve ürünün kabul görmesini sağlamak.”

Visible Innovation, bu süreçte yeni bir farklılaşma çalışması oldu. “Başlangıç, büyük düşünmek ve küçük adımlarla başlamaktır.” diyerek önemli bir hatırlatmada bulunuldu. Peki şirketler nereden başlayabilir? Anahtar: “uçtan uca dönüşümler”dir. Tedarik zinciri, uygun pazarlama, ürün keşfi, üretim planlaması ve programları, dış kültürel değişimler, trend tahmini, sosyal medya, müşteriyle yüz yüze gelen taraf ve yeni bir seviye olan yapay zeka.

Keynote konuşmacı Lisa Lang, AB politikalarının hazır giyim ve tekstil sektörlerine yansımalarına değindi. Adım adım AB Yolculuğu’nu bize sunarken buzdağını görünen tarafı olan mevzuatları inceledi. Bazı baskı noktaları olan, karşı karşıya olduğumuz zorluklara parmak bastı: savaş, politikalar, ekonomi, AB, rekabet. Etkisi? Tabii ki yeni normal. Bu durumda bize zemin sağlayacaklar ise istikrar, refah, liderlik.

Günün ikinci panelinde Açıl Sezen moderatörlüğünde Debbie McKeegan (TexIntel), Dr. Musa Akdere (CarboScreen) ve Claudine Rousseau (Atölye Başkanı ve Tasarım ve Teknoloji Okulu Dekanı, Rapha Racing & London College of Fashion); hazır giyim ve tekstil sektörlerinde endüstri 4.0 Akıllı Üretim Sistemleri üzerinde yoğunlaşıp değerli bilgilerini paylaştılar. Bu sayede “günümüz moda sektöründe bir adım daha nasıl önde olabiliriz, hangi yeni nesil sistemlerden yararlanılmalı, yapay zekanın sektördeki yeri ne” gibi sorulara cevap bulmuş olduk.

Matthew Drinkwater (London College of Fashion, Moda İnovasyon Ajansı Başkanı
Matthew Drinkwater (London College of Fashion, Moda İnovasyon Ajansı Başkanı)

Son keynote konuşmacı Matthew Drinkwater (London College of Fashion, Moda İnovasyon Ajansı Başkanı); modada teknoloji ve inovasyon konusunda, belki de hiç deneyimlemediğimiz şekilde, bizi aydınlattı. AI’yı günümüz moda sektöründe kullanımı ve yerinin önemini London College of Fashion’da üzerinde uzmanlaşıp öğrencileriyle hazırlamış olduğu videolar ile tüm katılımcıları etkiledi. Teknolojinin sektördeki yerinin giderek büyümesi, ona olan ihtiyacı artırdığı gibi farklılaşarak şirketleri pazarda önemli bir konuma hazırladığı çıkarımına ulaştık.

Tüm ayrıntıları düşünülmüş ufuk açıcı bir organizasyondu.

Bu köşede moda, iş hayatı ve markaların gelişim öykülerini sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.