Satınalma Yöneticiliğinizi Güçlendirecek 7 İpucu

Değerli Satınalma Profesyonelleri ve Yöneticileri,

Konu başlığı sizlere ipucu vermiştir. Geleneksel dar açıdan satınalmaya baktığımızda sadece ürünlerin ve hizmetlerin satın alınması olarak görürüz. Birçok yönetici için bütün mesele budur. Fakat bu doğru değil.

Satınalma yöneticisinin görevi globalleşmenin ortaya çıkması ile birlikte kökten değişti. Etkin satınalma birimleri, global dünyada en doğru hammadde, yatırım, taşeron, teknoloji vb. fiyatlarını belirleyen stratejik varlıklara dönüştü.

Dünya genelindeki büyük şirketlere satınalma danışmanlığı yapan GEP firmasının yönetim kurulu başkanı J.O.Smals, “Klasik kuralları uygulamak yerine, stratejik ticari hedefleri nasıl etkilediğini tam olarak anlayan ve bunu yapmak için ekiplerini örgütleyen Satınalma Yöneticileri, sürekli rekabet avantajı sağlayarak, başarılı olabilirler.” diyor.

GEP bugünün CPO’larının aşağıdaki 7 alışkanlığı benimsemeleri gerektiğini belirtiyor:

  1. STRATEJİK DÜŞÜNÜN

Her şirket hızlı bir şekilde pazar payını arttırmak istiyor. Fakat bu nasıl başarılacak? Günümüzde bunu başarmak CEO ve CFO’ların CPO’lar ile işbirliği halinde olmasından geçiyor. Bununla birlikte halen birçok yönetim kurulu harcama gücü ile birlikte satınalmayı taktiksel bir işlev olarak görüyor. Bu sebeple CPO’lara stratejik satınalmanın önemini ve gücünü göstermek gibi önemli görev düşüyor.

Bunu yapmak için ise vizyoner bir bakış gerekiyor. En başarılı CPO’ların radarlarında rakipler, şirket kültürü, risk yönetimi ve değer yaratma da yer alıyor.

2. HEDEFLERE ODAKLANIN

Başarılı olmak için işiniz ile ilgili hedefleri çözümlemeniz gerekiyor.

Tüm bölümlerin kendi öncelikleri için çalıştığını düşünürsek bu her zaman kolay olmayacaktır. Bazen uzun vadeli stratejiler ile günlük verilen kararlar arasında belirsizlikler de oluşur.

Bu durumlarda, süreci yöneten idari ekibin bir üyesi olarak CPO’lar, hedeflere ulaştıracak doğru kararları alabilmeli, ekiplerini bu karara ikna edebilmeli ve alınan kararların hayata geçirilmesini sağlamalıdır.

3. YENİLİKÇİ OLUN

İnovasyon sadece ezber bozan yeni ürünler bulmak değildir.

Yönetim gurusu Peter Drucker inovasyonu “yapılan işe farklı bir boyut kazandıran bir değişim” olarak tanımlıyor. İnovasyon her yerde olabilir. Yeni bir teknoloji ile bir işlemi basitleştirmek olabileceği gibi satınalma kategori yönetimine yeni bir bakış veya yeni tedarikçi yönetim ile pazar payını daha hızlı arttırmak ta olabilir.

Momentum anahtardır. Gerçek inovatif şirketler, başarıları ile yetinmezler ve onları daha da ileriye götürürler.

4. DEĞİŞİME CESARETLİ OLUN

Çoğu şirket değerlerinin nereden geldiğini bildiğini düşünür. Ancak öyle mi?

CPO olarak muhtemelen diğer yöneticilerden daha etkili görüşleriniz olacaktır. Bu nedenle, sorgulayıcı analizler yapmaktan ve statükoya meydan okumaktan korkmayın.

En kötü ihtimalle, yaratıcı düşünmekten korkmadığınızı ispatlamış olursunuz.

En iyi ihtimalle, sizin sunduğunuz cesur yenilikçi bir alternatif, geleneksel alışkanlıklara göre daha fazla ödüle layık görülür.

5. BAŞARI HİKAYELERİ YAZIN

Herkes gibi daha üst pozisyonları hedefliyor olmanız çok doğal.

Piyasalardaki dalgalanmaları önceden tahmin edip gerekli hamleler ile maliyet tasarruflarını arttırarak başarı hikayeleri yazmanın yollarından biri finans, satış , pazarlama, tedarik zinciri gibi farklı bölümler ile ortak stratejiler oluşturmak olabilir.

Diğer yandan bu başarı hikayelerinin görselleştirilmesi önemlidir. Dikkat süresinin kısaldığı bu

dönemde etkili sunumlar ile başarı hikayelerinizi bilinir hale getirin.

6. DEĞİŞİMİ YÖNETİN

İş yerinizdeki değişimin ve bilgi akışının merkezinde olmalısınız. Bunu yapabilmek için, gerekli raporların size iletilmesi için ekibinizi motive etmek, içeride ve dışarıdaki gelişmelerden haberdar olabileceğiniz bir network oluşturmanız gerekiyor.

Pazardaki gelişmelerden haberdar olmanın en iyi yollarından biri tedarikçiler ve diğer üçüncü kişilerle bilgi alışverişinde bulunmaktır. Siz bu konuda öncü olabilirsiniz.

Değişimin öncüsü CPO’lar olarak işinizin değerini arttırmak için değişiklikleri herkesten önce görüp, bunu üst yönetim ile paylaşabilirsiniz.

7. EKİBİNİZİ ÇEŞİTLENDİRİN

Yapabileceğiniz en büyük hata sadece sizin gibi düşünen bir ekip oluşturmaktadır. Satınalma’da işler daha karmaşık, daha farklı ve zaman açısından kritik hale geldiğinde, işlerin üstesinden gelebilmek için farklı deneyimlere ihtiyacınız olacak.

Ekip çeşitliliği sadece ırk ve cinsiyet ile değil; eğitim, tecrübe ve düşünce çeşitliliği ile oluşturulmalıdır. Farklı bir yetenek, tecrübe ve düşünce hiç beklenmedik bir anda çözüm olabilir. Ekip çeşitliliği aynı zamanda farklı görüşlerin paylaşımını cesaretlendirdiği için yenilikçi olmayı da destekleyecektir.

Şirketler yukarıdaki ipuçlarını uygulayabilecek şekilde satınalma birimlerini stratejik hale getirebilirler ise girdi maliyetlerini düşürüp, daha karlı ve rekabetçi hale gelebilirler.

Satınalma birimlerine eski zihniyet ile dar kapsamlı bakan şirketler ise günü kurtardıkları için sevinirken, gün geçtikçe rekabetçiliklerini kaybederek yok olacaklardır.

Daha rekabetçi şirketler için daha güçlü satınalma ve daha güçlü satınalma yöneticileri görmek dileğiyle…

Sağlık Sektöründe Veri Odaklı Yaklaşım Raporu (EY)

Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY’nin (Ernst & Young) Sağlık Sektöründe Veri Odaklı Yaklaşım raporuna göre; veri odaklı yaklaşımın benimsenmesi ile birlikte sağlık hizmetlerinde proaktif müdahale yapılarak tedavide daha iyi sonuçlar elde edilecek ve hastalıklardan korunma kolaylaşacak

Dünyanın lider danışmanlık ve denetim şirketlerinden EY (Ernst & Young), Sağlık Sektöründe Veri Odaklı Yaklaşım raporunun sonuçlarını açıkladı. Rapora göre; veri kullanımı ile ön plana çıkan 5 trend sağlık hizmetlerinde daha iyi sonuçlar alınmasını sağlayacak. Teknolojik gelişmelerle birlikte veri kullanımının sağlık hizmetlerinde işletme modellerini dönüştürdüğünün belirtildiği raporda, sağlık hizmetlerinde Endüstri 4.0’ın hayata geçirilmesinin kişiye özel çözümlerle daha iyi sonuçlar elde edilmesine ve hastalıklardan korunmaya destek olacağı ifade ediliyor.

Sağlık hizmetlerinde veri odaklı yaklaşımın merkezindeki 5 trend

Verinin sağlık ekosistemi genelinde paylaşım ve dolaşımı daha iyi klinik sonuçlar alınması sağlayacak

Veri analizi, sağlık kuruluşları için hastalıklarla mücadele ve hastalıklardan korunma yöntemlerinde yeni ufuklar açacak. Daha iyi klinik sonuçlar alınmasının yanı sıra sağlık hizmetlerinin maliyeti düşecek ve verimlilik artacak.

Nanoilaç, sensörler ve yapay zekâ sağlık hizmetlerinde inovasyona öncülük eden ana unsurlar haline gelecek

Nanoilaç, sensörler ve yapay zekâ gibi teknolojiler, veri toplamayı geleneksel sağlık hizmetlerinden ve büyük ölçekli ve gerçek zamanlı veri girişinden ciddi anlamda ayrıştırıyor. Bu anlamda, bu yeni teknolojiler sağlık hizmetlerinde veri iletimini ve tedaviyi fiziki mekândan bağımsız ve sürekli hale getiren en önemli unsurlar olarak ön plana çıkıyor.

Sağlık kuruluşlarında dijital altyapının oluşturulması evrensel dijital standartların oluşturulması destekleyecek

Günümüzde sağlık sektörünün evrensel dijital standartları henüz oluşmuş durumda değil ve mevcut tüm veriyi entegre eden tek bir altyapı bulunmuyor. Ancak sağlık kuruluşlarının tekil olarak başlattıkları dijital altyapı çalışmaları dönüşümün başlangıcı sayılabilir.

Dijital platformların kullanımı hasta-doktor ilişkisini değiştiriyor

Teknolojik gelişmeler, hastaların sağlık hizmetlerinden beklentilerini hem değiştiriyor hem de bu beklentileri artırıyor. Teknolojinin günlük hayatta yoğun şekilde kullanılmaya başlanmasının doğal bir neticesi olarak sağlık hizmetlerinde de dijital platformların kullanılmaya başlanması ile hastalar, sağlık hizmetlerine ve doktorlarına daha kolay ve hızlı erişim sağlamak istiyorlar. Sağlık kuruluşlarının bu beklentiyi karşılamaları ve daha iyi tedavi hizmeti sunmaları ise veri odaklı bir yaklaşım benimsemelerinden geçiyor. Dijital platformların etkin kullanımı hasta-doktor ilişkisinde proaktif müdahaleye de imkân sağlıyor.

Yeni ve odaklı işletme modelleri sağlık kuruluşlarının başarısında belirleyici olacak

Sağlık kuruluşlarının temel uzmanlık alanlarını belirleyerek operasyonlarını optimize etmeleri gelecek başarılarında önemli olacak unsurlar arasında yer alıyor. Uzmanlık alanına göre şekillenen işletme modeli sağlık kuruluşunun veri kullanımını da sonuç odaklı hale getirecek.

Mevcut Pozisyon Yanılgısı

Bir işletmede çalışanlar, performansına göre değerlendirilip terfi alırlar. En azından genel kanaat budur. Ancak performansın yanı sıra başka parametrelerin de terfi için gerektiği herkesin malumudur.
Nedir onlar?

Yükseleceği pozisyonun boş olması

–  Kişinin, bir üst pozisyonun gerektirdiği kriterlere sahip olması (Deneyim, okul, dil vs.)

– Kalabalık bir departmanda aynı görevde çalışan diğer kişilerin kıdem durumu

– Üst yöneticinin, yakın çalışacağı bu ara yönetici ile olan uyumu

– Firmanın mevcut organizasyon yapısını devam ettirme iradesi.

İşte tüm bu diğer kriterler, kişiler işlerini ne kadar başarı ile yapar yapsın, bazen uzun yıllar onların aynı pozisyonda kalmalarına sebep olabilmektedir. Yani kişi, tüm kriterlere fazlasıyla haizken bile – tesadüf deyin, şans eseri deyin – bir şekilde terfi imkanı yakalayamamış olabilmektedir.

Yalnız, işin tatsız tarafı; belli bir süre sonra kişi hakkında şu algı oluşmaya başlar:

“BU KİŞİ ÇOK MATAH BİRİ OLSAYDI, ŞİMDİYE KADAR ÇOKTAN BİR YERE GELİRDİ”

İşte bu algıdan sonra kişinin terfi ihtimali daha da zayıflamış olur. Bu kişi ile ilgili “sadece bu pozisyonun adamı” düşüncesi iyiden iyiye yerleşir. Peki bu algıya kapılanlar haksız mıdır?

Kimsenin olayları detaylı düşünmeye zaman ayırmadığı, herkesin özet bilgilerle hayatı anlamlandırdığı, yaşadığımız hızlı “modern çağ‟ içerisinde, kolaycı yaklaşımlar artık insanların bilinç altına işlemiştir ve böyle düşünenleri de maalesef artık eleştiremiyoruz.

İK dergileri, blogları ve bu alanda emek harcayan profesyonellerin bu konuya pek yer ayırmadığı gözüküyor. Sizce bu “yanılgı” nasıl aşılır?

Tasarım, Yazılım ve Mobil Uygulama Geliştirme Projelerinde Kolaylık ve Hız Dönemi Başladı

Buyer Network ve Satınalma Cep gibi platformların yanı sıra Satınalma Dergisi’ni de bünyesinde barındıran Tinova Bilişim Teknolojileri A.Ş., grup markaları dışına verdiği hizmetlerin çerçevesini genişletiyor. Bu kapsamda yazılım ve danışmanlık tarafında çalışmalarına hız veren şirket TSE tarafından verilen TS 13149 – Yazılım ve TS 13573 – Danışmanlık hizmetleri için hizmet yeterlilik belgelerini de yeniledi.

AR-GE çalışmalarını İstanbul Üniversitesi’nin Avcılar kampüsünde İstanbul Entertech Teknokent’te sürdüren Tinova, 2014 yılından günümüze satınalma ve tedarik zinciri yönetimi alanında mesleki yayınlar, web platformları, dijital ve mobil uygulamalar geliştiriyor.

Apple IOS ve Android işletim sistemli cihazlar için talepler doğrultusunda mobil uygulamalar geliştiren firma grafik tasarım, kurumsal kimlik ve video-animasyon alanlarında da uzmanlığını diğer firmaların hizmetine sunuyor. Aynı zamanda pazara sunduğu mobil uygulama paketleri ile firmaların ve kişilerin erişilebilir fiyatlara hızlı bir şekilde hizmet almalarını sağlıyor.

Tinova, markaların ve işletmelerin yazılım geliştirme, uygulama geliştirme ve grafik tasarım konularında karşılaştığı zorlukları tatmin edici ve anlamlı web ve mobil çözümler ile çözmelerine yardımcı olmayı amaçlıyor.

Tüm projeleriniz için info@tinova.com.tr adresi üzerinden hızlı bir şekilde teklif alabilir, www.tinova.com.tr adresinden örnek projeleri inceleyebilirsiniz.

Tinova Bilişim Teknolojileri A.Ş.
Dijital Hizmetler Fiyat Tarifesi

İSO Türkiye PMI İmalat Sanayi Raporu (Ekim 2019)

PMI Ekim’de 49,0 olarak gerçekleşti

İstanbul Sanayi Odası ve IHS Markit’ten elde edilen PMI® anket verileri, Eylül ayında artan yeni siparişlerin Ekim’de hız kesmesine bağlı olarak Türk imalat sektörünün Ekim’de hafif yavaşladığına işaret etti. İstihdamın üst üste ikinci ay artış göstermesi anketin olumlu gelişmelerinden biri olarak kayda geçti. Diğer taraftan, girdi maliyetleri enflasyonu görece düşük kaldı ve firmalar nihai ürün fiyatlarını yeniden azalttı.

İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), imalat sanayinin kaydettiği performansı sergilemek amacıyla tasarlanmış tek rakamlı, bileşik performans göstergesidir. Manşet gösterge; yeni siparişler, fabrika çıkışları, istihdam, tedarikçilerin teslim süresi ve satın alma stokları gibi göstergelerden elde edilmektedir. 50,0 değerinin üzerinde ölçülen tüm rakamlar sektörde genel anlamda iyileşmeye işaret etmektedir.

Eylül ayında 50,0 olarak ölçülen PMI endeksi, Ekim’de 49,0 seviyesinde gerçekleşti ve Türk imalat sektöründe hafif bir ivme kaybına işaret etti.

Yeni siparişler Ekim ayında yavaşlama kaydederek Eylül’de gözlenen büyümeyi tersine çevirdi. Anket katılımcıları, hem iç piyasada hem de ihracat pazarlarında talep zayıflığı olduğunu belirtti. Firmalar, talep koşullarındaki zorluklara üretimi hafif azaltarak cevap verdi. Birikmiş işler gerilemeye devam etti ancak azalış son 20 ayın en düşük oranında gerçekleşti.

Ekim’deki bazı zayıflık belirtilerine rağmen firmalar istihdam düzeyini artırmaya devam etti. İstihdam üst üste ikinci ay büyüme kaydetti ve böylece çalışan sayılarında 2018 başlarından beri ilk kez arka arkaya artış gerçekleşti.

Türk lirasındaki zayıflık ve elektrik fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak girdi maliyetleri artmaya devam etti. Buna rağmen girdi fiyatları enflasyonu yılın son çeyreğinin başında görece düşük düzeyde kaldı.

Bu durum, firmalara, satışları teşvik etme çabalarının bir parçası olarak, üst üste ikinci ay nihai ürün fiyatlarını azaltma olanağı sağladı. Bununla birlikte, fiyatlardaki düşüş Eylül ayına kıyasla hız kesti ve oldukça ılımlı düzeyde kaydedildi.

Ekim ayında satın alma faaliyetlerinde hafif bir yavaşlama gözlenirken hem girdi hem de nihai ürün stoklarında azalma kaydedildi.

Yorum:

İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI anket verileri hakkında değerlendirmede bulunan IHS Markit Direktör Yardımcısı Andrew Harker, şunları söyledi:

“PMI verilerinde yakın zamanda görülen yükseliş eğilimi Ekim ayında duraklarken bu durum Türk imalat sektöründe zorlu piyasa koşullarının sürdüğüne işaret etti. Öte yandan, genel durum geçen yılın bu zamanlarından beri net bir şekilde iyileşme kaydetti ve firmaların istihdam artışını devam ettirecek düzeyde ekonomik görünüme güvendikleri gözlendi.”

Türkiye PMI Ekim 2019
İstanbul Sanayi Odası Türkiye PMI İmalat Sanayi Raporu (Ekim 2019)
İstanbul PMI Ekim 2019
İstanbul Sanayi Odası İstanbul PMI İmalat Sanayi Raporu (Ekim 2019)

İşveren Markanızı Güçlendirmek İçin Yatırım Yapıyor Musunuz?

Yetenekli çalışanların bulunması ve işletmede tutulmasının giderek zorlaştığı günümüzde, çalışanlar en iyi koşulları sunan işletmeleri tercih etmektedir. Bu nedenle işletmeler çalışanları cezbetmek, tercih edilir işveren olmak için çeşitli çalışmalar yapmaktadır. İşveren markası kavramının önemi de bu kapsamda karşımıza çıkmaktadır.

İşveren markası, çalışanlar ya da potansiyel adaylar için “çalışılabilecek en iyi yer” algısının oluşturulması, ya da “en beğenilen işletme olma” algısını oluşturacak çalışmaların bütünü olarak tanımlanabilir. Yapılan araştırmalar, etkili bir işveren markasının insanları bir işletmeyi seçmeye ve başkalarına tavsiye etmeye teşvik ettiğini ve mevcut çalışanların kalması için nedenleri olduğunu savunduklarını göstermektedir. Dolayısıyla işletmeler kendi marka bilinirliliği ve itibarını değerlendirmeli ve güçlü bir işveren markası oluşturmalıdır. Bunu yaparken, özellikle sosyal medyanın daha aktif kullanılması ve diğer kanallardan marka bilinirliliğinin arttırılması önemlidir.

Günümüzde işletmeler marka bilinirliliğini arttırmak, tercih edilir işveren olmak için gerekli yatırımı yapıyor mu?  İşveren markasının çalışanları işletmeye çekmek için önemi yeterince anlaşılıyor mu? Bunu güçlendirmek için işletmeler hangi yöntemleri kullanıyorlar?

Yeni Nesil Tedarik Zinciri Yönetimi

Global piyasalarda teknolojinin hızına uyum sağlayan sektörlerin hızla ilerlemesine karşın, direnenlerin nasıl saf dışı kaldığına ,her gün bir yenisini görebilecek şekilde, şahit oluyoruz. Hal böyleyken tedarik zinciri yönetim süreçlerinde eski usullerle devam etmenin iş kalitemizi ve yeni nesil çalışan bağlılığını artıramayacağı aşikar.

Bu durumda bize düşen, çağı yakalayabilecek yeni nesil çalışanların bakış açısıyla tedarik zinciri süreçlerini birleştirmek.

Kısıtlı kaynaklarla, dar alanda  fiyat & performans karşılaştırması yaptığımız tedarikçilerimize rekabetçi ortamlar oluşturarak performansı düşürmeden daha uygun fiyatlara ulaşabilmek adına, vizyoner çalışmalarda yer almak biz satınalma uzmanlarının görevi.

Bu görevi icra ederken işimizi kolaylaştıracak en büyük güç elbette dijital platformlar olacaktır. İnternetin dünyanın her yerine aynı anda ulaşabilme imkanıyla hem ortak alıcılar hem de ortak satıcılar birbirine kolaylıkla ulaşarak, tedarik zinciri süreçlerinin verimliliğinin artmasını sağlayacaktır.

Bir çok kere satın aldığınız ürünlerin rakipleriniz tarafından ne kadara satın alındığına dair aklınıza sorular gelmiştir. Peki rakibinizle birlikte talep birleştirerek o ürünü satın aldığınızda ne kadar maliyetiniz olacağını hiç düşündünüz mü?

Veya;

Bildiğiniz, standart olarak teklif aldığınız 3-5 tedarikçi dışında dünyanın herhangi bir yerinde lojistik dahil maliyetlerle aynı performanstaki  aynı ürünü çok daha karla alabileceğinizi?

Çok da eski olamayan dönemlerde saatlerce sıra bekleyerek yaptığımız banka işlemlerini, ödemeleri hatırlayın. Şimdi nasıl da tek tıkla her işimizi oturduğumuz yerden çok daha güvenli bir şekilde hallediyoruz.

Bu gelişimi tedarik zinciri süreçlerimiz için de uygulamanın zamanı gelmedi mi? Daha neyi bekliyorsunuz?