Liderlikte Yeni Sabit: İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim

Liderlikte Yeni Sabit İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Liderlikte Yeni Sabit: İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim

M.Efsun YÜKSEL TUNÇ

Liderlikte Yeni Sabit İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemUzun yıllar boyunca iş dünyasında başarıyı tanımlarken hep somut verilere odaklandık. Büyüme rakamları, operasyonel verimlilik, finansal kârlılık… Oysa zamanla fark ettik ki bu göstergelerin ardında yatan gerçek itici güç, insan. Bugün artık daha açık bir şekilde şunu konuşuyoruz: Sürdürülebilir başarı, insan performansını merkezine almayan hiçbir sistemle mümkün değil.

Deloitte’un 2025 Global Human Capital Trends raporu da bu bakışı destekliyor. Rapor bize güçlü bir şekilde hatırlatıyor ki: “Human performance isn’t a zero-sum equation between human and business outcomes.”​ Yani insan performansı ile iş sonuçları birbirine karşıt değil; aslında birbirini besleyen iki unsur. Birini seçmek zorunda değiliz. Tam aksine, birlikte tasarlamamız gerekiyor.

İçinde bulunduğumuz liderlik çağında çoğumuz kendimizi karar anlarında zor bir ikilemde buluyoruz: Bir yanda iş hedefleri, kâr-zarar tabloları, diğer yanda çalışan memnuniyeti, gelişim fırsatları ve iyilik hali. Bu yazıyı birlikte okurken kendimize şu soruyu sorabiliriz:

Gerçekten bir seçim yapmak zorunda mıyız?

Deloitte bize çok net bir yanıt veriyor: Hayır, bu bir seçim değil. Bu bir denge meselesi. Liderliğin yeni sabiti de işte tam burada yatıyor. Performans denilince aklımıza hâlâ çoğunlukla yıllık değerlendirme görüşmeleri geliyor. Raporun da altını çizdiği gibi sadece süreci iyileştirerek insan performansını artırmak mümkün değil. Asıl yapılması gereken şey, bütünsel bir sistem tasarlamak. Bu sistem, liderlik yaklaşımından, kültüre; günlük iş akışlarından, geribildirim mekanizmalarına kadar birçok öğeyi birlikte içeriyor.

Peki biz liderler olarak bu sistemin neresindeyiz? Her gün verdiğimiz küçük kararlarla, seçtiğimiz kelimelerle, zaman ayırdığımız insanlarla aslında performansı biz şekillendiriyoruz. Bu yüzden artık yalnızca sonuçlara değil, sonuçlara giden yollara da dikkat etmeliyiz.

Evet, liderlik karar vermekle başlar. Fakat hangi veriye bakarak karar veriyoruz? Sadece hızlı ulaşılabilen ölçütlerle mi ilerliyoruz? Yoksa uzun vadeli etkileri, insan üzerindeki yankısını da hesaba katıyor muyuz? Kararlarımızda duygusal zekâyı, empatiyi, niyeti ve anlamı gözettiğimizde sadece işleri değil, insanları da büyütüyoruz. Aslında liderliğin dönüşümü burada gizli: veriyle yön bulmak ve değerle yön vermek.

Arabanın hızı, sadece motoruna değil; onu tasarlayan, geliştiren ve kullanan insanların enerjisine bağlı. Aynı şey kurumlar için de geçerli. Yüksek performanslı sistemler ancak yüksek insan potansiyeli ile sürdürülebilir. Bu, bize kurumlarımızda belki de en çok yatırım yapmamız gereken yeri gösteriyor: İnsanı merkeze alan liderlik.

Bu yazıyı okurken, bireysel liderlik yolculuğumuza da dönebiliriz. Çalışanlarımızla yaptığımız bir görüşme, bir e-postaya verdiğimiz yanıt, bir karar sürecinde gösterdiğimiz sabır veya acele… Hepsi insan performansını doğrudan etkileyen davranışlar. Biz liderler olarak bir kişinin gelişimini önemseyip desteklediğimizde, sadece o kişiyi değil; ekibi, kültürü, hatta organizasyonun geleceğini dönüştürüyoruz. Belki farkında olmadan bir yeteneği sistemde tutuyor, bir potansiyeli ortaya çıkarıyor ya da bir ilham zinciri başlatıyoruz. Ve bu zincirin ilk halkası, sadece şunu sormakla başlıyor: “Benim bu kararımdan kim nasıl etkileniyor?”

Özetlersek, liderlik artık sadece yön belirlemek değil, insan potansiyelini harekete geçirecek sistemleri kurmak ve yaşatmak. Bu sistemin parçaları neler olabilir?

– Sürekli ve iki yönlü geribildirim

– Gelişime açık kültür

– Niyet odaklı karar alma

– Sağlıklı boşluklar (Slack) bırakabilmek

– Ruhsal ve fiziksel iyilik hali için alan açmak

– Anlamla bağlantılı iş tasarımı

Sadece sonuçları hedeflemek değil; süreci de onurlandırmak gerekiyor. Sadece iş hedefleriyle değil; insan hikâyeleriyle ilerlemek gerekiyor. Çünkü en yüksek performans, insanı gerçekten gören ve değer veren liderlikle başlar.

Liderlikte Yeni Sabit İnsan Performansı Ekseninde Yönetişim Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemM.Efsun YÜKSEL TUNÇ

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Instagram @indusefsun

#liderlik #insanperformansı #sürdürülebilirbaşarı #anlamliderliği #insanodaklıyönetişim #kurumkültürü #performanstasarlamak #kararalmak #denge #işsonuçları #çalışanbağlılığı #geleceğinlideri #liderlikvedönüşüm #liderlikteyeniyol  #birliktebüyümek

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel: Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor?

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel: Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor?

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKüreselleşen dünya ekonomisi, artan e-ticaret hacmi, mal ve hizmetlerin sınır ötesi hareketliliğini her zamankinden daha kritik hale getiriyor. Bu devasa akışın sorunsuz ve verimli bir şekilde yönetilmesi, rekabet avantajı yaratmanın, ekonomik büyümeyi desteklemenin ve nihayetinde tüketicilere değer sunmanın temelini oluşturuyor. İşte tam bu noktada, “lojistik üs ülke” kavramı hayati bir önem kazanıyor. Peki, bir ülkeyi küresel lojistik ağının vazgeçilmez bir düğüm noktası haline getiren faktörler nelerdir? Lojistik üsler, sadece coğrafi bir konumu ifade etmekle kalmaz, aynı zamanda gelişmiş altyapıları, etkin hizmet sağlayıcıları, destekleyici politikaları ve stratejik vizyonları ile küresel tedarik zincirlerinin omurgasını oluşturan dinamik merkezlerdir.

Satın Alma Dergisi’nde de işlenen Türkiye’nin lojistik üs olma potansiyelini ben de bu bakış açıları ile ele almak istedim. Bu makalede, lojistik üs ülke kavramını olabildiğince derinlemesine inceleyecek, dünyadaki önde gelen lojistik merkezleri mercek altına alacak ve Türkiye’nin bu rekabetçi arenadaki konumunu tüm objektifliğiyle değerlendireceği. Amacım, Türkiye’nin potansiyelini, karşı karşıya olduğu zorlukları ve küresel lojistik haritasındaki geleceğini net bir şekilde ortaya koymaktır.

Lojistik Üs Ülke Kavramı: Küresel Tedarik Zincirlerinin Merkezi Sinir Sistemi

Bir ülkenin “lojistik üs” olarak nitelendirilebilmesi için bir dizi kritik özelliği bünyesinde barındırması gerekiyor. Bu kavram, salt bir transit güzergahı olmanın ötesine geçerek, değer yaratan lojistik faaliyetlerin yoğunlaştığı, karmaşık tedarik zincirlerinin yönetildiği ve farklı ulaşım modlarının entegre edildiği sofistike bir ekosistemi ifade ediyor. Temelinde, coğrafi avantajların akıllıca kullanılması, modern altyapı yatırımlarıyla desteklenmesi, etkin lojistik hizmet sağlayıcılarının varlığı, elverişli ekonomik ve politik ortam ile nitelikli insan kaynağının birleşimi yatıyor.

Lojistik üsler, genellikle stratejik konumlarda yer alırlar; ana deniz, hava ve kara ticaret yollarının kesişim noktalarında bulunarak, farklı bölgeler arasındaki mal akışını kolaylaştırırlar. Gelişmiş limanlar, havaalanları, otoyol ve demiryolu ağları bu ülkelerin temel altyapısal dayanaklarını oluşturur. Ancak, sadece fiziksel altyapı yeterli değildir. Etkin gümrük süreçleri, rekabetçi lojistik maliyetleri, şeffaf düzenlemeler, teknolojiye yapılan yatırımlar ve güçlü bir lojistik hizmet sektörü de bir ülkenin lojistik üs olma potansiyelini ve performansını doğrudan etkiler.

Dünyadaki Lojistik Üsleri: Küresel Ticaretin Kalp Atışları

Küresel lojistik arenasında öne çıkan ve “lojistik üs” olarak kabul edilen birçok ülke bulunmaktadır. Bu ülkeler, yukarıda bahsedilen faktörleri başarılı bir şekilde bir araya getirerek küresel tedarik zincirlerinde kilit roller üstlenmektedirler. Gelin bu ülkelere bakalım.

  • Singapur: Malakka Boğazı’ndaki stratejik konumu, dünyanın en yoğun konteyner limanlarından birine sahip olması, serbest ticaret politikaları ve teknolojiye yaptığı yatırımlarla tartışmasız bir küresel lojistik merkezidir.
  • Hollanda: Rotterdam Limanı ve Schiphol Havaalanı sayesinde Avrupa’nın ana giriş kapısıdır. Gelişmiş intermodal altyapısı, etkin gümrük işlemleri ve lojistik sektörüne verdiği önemle öne çıkar.
  • Çin: Dünyanın en büyük üreticisi olarak devasa limanları, hızla gelişen altyapısı ve e-ticaretin büyümesiyle küresel lojistikte merkezi bir rol oynamaktadır.
  • Almanya: Avrupa’nın kalbindeki konumu, güçlü sanayisi, gelişmiş ulaşım ağı ve etkin lojistik şirketleriyle kıta içi ve kıtalararası lojistikte önemli bir oyuncudur.
  • Birleşik Arap Emirlikleri (BAE): Özellikle Dubai, stratejik konumu, modern limanları ve havaalanları, serbest ticaret bölgeleri ve gelişmiş lojistik altyapısıyla Orta Doğu ve ötesi için kritik bir lojistik merkezdir.
  • Amerika Birleşik Devletleri (ABD): Geniş iç pazarı, gelişmiş ulaşım ağı, büyük limanları ve havaalanları ile kıtasal ve küresel ticarette önemli bir lojistik rol üstlenir.
  • Hong Kong: Stratejik konumu, serbest ticaret politikaları, gelişmiş altyapısı ve Çin ile olan yakın ilişkileri sayesinde Asya Pasifik bölgesinde önemli bir lojistik merkezdir.

Bu ülkeler, lojistik performans endekslerinde (LPI) genellikle üst sıralarda yer almakta ve küresel ticaretin yönlendirilmesinde belirleyici bir rol oynamaktadırlar.

Gelin bir de ülkelerin elleçlediği yük miktarlarına örnek şehirler üzerinden bakalım. Veriler genel veriler olmak ile birlikte bir fikir verecektir.

  • Singapur: Dünya sıralamasında genellikle ilk sıralarda yer alıyor. 2022 yılı için yaklaşık 37 milyon TEU civarında elleçleme hacmine sahip olduğu tahmin edilmekte.
  • Hollanda (Rotterdam Limanı): Avrupa’nın en büyük limanı. 2022 yılında yaklaşık 5 milyon TEU elleçleme gerçekleştirdi. 2023 verilerinde hafif bir düşüş görülebilir.
  • Çin (Örn: Şanghay Limanı): Dünyanın en yoğun konteyner limanlarına ev sahipliği yapar. Şanghay Limanı tek başına 2022 yılında 47 milyon TEU‘nun üzerinde elleçleme gerçekleştirmiş. Ama unutmamak lazım ki Çin’in genel konteyner elleçleme hacmi çok daha yüksek.
  • Almanya (Hamburg Limanı): Avrupa’nın önemli limanlarından biri. 2022 yılında yaklaşık 3 milyon TEU elleçleme hacmine ulaşmış.
  • Birleşik Arap Emirlikleri (Dubai – Jebel Ali): Bölgenin önemli lojistik merkezlerinden biridir. 2022 yılında yaklaşık 14 milyon TEU civarında elleçleme yapmış.
  • Türkiye (Genel): Türkiye’nin tüm limanlarındaki toplam konteyner elleçleme hacmi yıllar içinde artış göstermekte. 2022 yılı için toplam konteyner elleçleme hacmi yaklaşık 6 milyon TEU olarak gerçekleşmiş. Bu rakam, tek başına büyük limanlara sahip ülkelerin gerisinde olsa da, bölgesel bir lider olarak öne çıkmaya aday olduğumuzu gösteriyor gibi.

Türkiye ve Küresel Lojistik Arenası: Kıtaların Kesişim Noktasındaki Potansiyel

Türkiye, eşsiz coğrafi konumu sayesinde Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında yer alarak doğal bir lojistik avantaj sunabilecek çok ciddi bir potansiyele sahip. Özellikle “Orta Koridor” olarak adlandırılan ve İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasını hedefleyen inisiyatif, Türkiye’nin stratejik önemini daha da artırmaktadır. Son yıllarda yapılan önemli altyapı yatırımları, özellikle limanlar, havaalanları ve otoyol ağındaki gelişmeler, Türkiye’nin lojistik potansiyelini somutlaştırma yönünde atılmış önemli adımlar olarak sıralanabilir. İstanbul Havalimanı gibi mega projeler, hava kargo taşımacılığında bölgesel bir merkez olma vizyonunu destekliyor. Ayrıca, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı gibi projeler, intermodal taşımacılığı güçlendirme ve Avrupa ile Asya arasındaki demiryolu bağlantısını geliştirme açısından kritik öneme sahip.

Ancak, Türkiye’nin küresel lojistik arenasında gerçek bir “üs” konumuna ulaşması için aşması gereken bazı zorluklar bulunduğunu söylemeden geçersem yanlış yapmış olurum. Özellikle altyapı yatırımlarının devamlılığı ve farklı ulaşım modları arasındaki entegrasyonun güçlendirilmesi gerektiği ilk madde olarak öne çıkıyor. Demiryolu taşımacılığının potansiyeli, karayolu taşımacılığına kıyasla henüz tam olarak kullanılmadığını da belirtmemden fayda. Amerika’da yer alan tren katarının uzunluğundan önemli ölçüde etkilenmiş biri olarak bunu söylüyorum. Gümrük süreçlerinin daha da basitleştirilmesi ve dijitalleştirilmesi, lojistik maliyetlerinin düşürülmesi ve operasyonel verimliliğin artırılması açısından hayati önem taşımakta. Ayrıca, lojistik sektöründeki teknoloji adaptasyonu ve dijital dönüşümün hızlandırılması, uluslararası rekabette öne çıkmak için kaçınılmaz olarak duruyor ama dijitalleşme konusunda daha gitmemiz gereken noktalar var. Bunu bir önceki yazımda belirtmiştim.

Doğal olarak ekonomik ve politik istikrar, lojistik yatırımlarını ve ticaret akışlarını doğrudan etkileyen önemli faktöring başında geliyor. Türkiye’nin bu alanda daha öngörülebilir ve güvenilir bir ortam sunması, uluslararası lojistik şirketlerinin ve yatırımcıların ilgisini çekmek için kritik öneme sahip. Nitelikli işgücü yetiştirilmesi ve lojistik eğitiminin kalitesinin artırılması da sektörün sürdürülebilir büyümesi için gerekli ve olmaz ise olmaz şartların başında. Sürdürülebilirlik ve yeşil lojistik uygulamalarının yaygınlaştırılması, hem çevresel sorumluluk hem de uluslararası standartlara uyum açısından önem taşıyor.

Türkiye’nin Avantajları: Stratejik Konum ve Gelişen Altyapı

Türkiye’nin lojistik üs olma yolunda sahip olduğu en büyük avantaj kuşkusuz stratejik coğrafi konumu. Üç kıtanın kesişim noktasında yer alması, özellikle Orta Koridor inisiyatifiyle birleştiğinde, Türkiye’yi Doğu ile Batı arasındaki ticarette kilit bir oyuncu haline getirme potansiyelini ortaya koyuyor. Son yıllarda yapılan önemli altyapı yatırımları, özellikle modern limanlar, büyük havaalanları ve genişleyen otoyol ağı, bu potansiyeli desteklemekte. Güçlü bir sanayi tabanına sahip olması ve büyük bir iç pazar sunması da lojistik faaliyetler için önemli bir talep yaratmaktadır. Devletin lojistik sektörüne verdiği / vereceği destek ve teşvikler de sektörün gelişimine katkıda bulunmaya devam edecektir.

Türkiye’nin Dezavantajları: İyileştirilmesi Gereken Alanlar

Hep avantajlardan bahsedecek değiliz. Türkiye’nin lojistik üs olma yolunda dezavantajları da var. Bunlar benim gördüğüm kadarı ile genellikle operasyonel süreçler, altyapı entegrasyonu ve ekonomik istikrarla ilgili. Gümrük işlemlerindeki bürokrasi ve yavaşlık, lojistik maliyetlerini artırabilmekte ve zaman hassasiyetli gönderilerde gecikmelere neden olabilmekte. Farklı ulaşım modları arasındaki entegrasyonun henüz istenilen seviyede olmaması, intermodal taşımacılığın potansiyelini sınırlamakta. Ekonomik ve politik belirsizlikler, uzun vadeli lojistik yatırımlarını olumsuz etkileyebilmekte ve hatta bu alandaki yabancı yatırımcıların ülkeye olan yönelimini azaltmakta. Türkiye’nin teknoloji adaptasyonu ve dijitalleşme konusunda bazı rakiplerinin gerisinde olması, verimlilik ve rekabetçilik açısından bir dezavantaj oluşturmakta. Ayrıca, nitelikli lojistik uzmanı açığı ve sürdürülebilirlik odaklı uygulamaların yaygınlaşmaması da iyileştirilmesi gereken alanlar olarak benim listeme aldıklarım.

Türkiye Kıtaların Kavşağında Parlayan Bir Lojistik Yıldızı mı?

Kabul etmemiz gerekir ki Türkiye, eşsiz coğrafi konumu ve son yıllarda yapılan önemli yatırımlarla küresel lojistik arenasında önemli bir potansiyele sahip. Orta Koridor inisiyatifi ve gelişen altyapısı, Türkiye’yi gelecekte önemli bir lojistik merkez haline getirebilir. Ancak, bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesi için operasyonel verimliliğin artırılması, altyapı entegrasyonunun güçlendirilmesi, teknolojiye yatırım yapılması, ekonomik istikrarın sağlanması ve nitelikli işgücü yetiştirilmesi gibi alanlarda kararlı adımlar atılması gerekmekte. Türkiye, lojistik sektöründeki tüm paydaşların iş birliği ve stratejik bir vizyonla hareket ederek, kıtaların kavşağında parlayan bir lojistik yıldızı olma yolunda önemli mesafeler kat edebilir. Küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği bu dönemde, Türkiye’nin lojistik performansını sürekli iyileştirerek bölgesel ve küresel ticarette daha etkin bir rol üstlenmesi mümkün. Dilerim öyle olsun.

Yorumlarınızı bekliyorum!

Kıtaların Kavşağında Yükselen Potansiyel Türkiye, Küresel Lojistik Arenasında Nerede Duruyor Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Faiz Riski Yönetiminde FRA

Faiz Riski Yönetiminde Fra Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Faiz Riski Yönetiminde FRA

Müge TÜRKKAN

Faiz Riski Yönetiminde Fra Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMart ayında yıllık enflasyon beklentilerin altında bir seyirle %39.1’den %38,1’e indi. Mart ayı içerisinde yaşanan kur gelişmelerinin Nisan ayından itibaren enflasyona yansıması bekleniyor. Bunun yanı sıra geçtiğimiz haftalarda birçok yerli ve yabancı finansal kurum yıl sonu enflasyon beklentisini yukarı yönlü revize etti.

Mart ayında İS0 İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) aylık bir puan gerileyerek 47,3’e düştü. İmalat Sanayi PMI rakamlarının 2024 yılı Ekim ayından bu yana aldığı en düşük seviyeye gerilemesi imalat sektöründe bir daralmaya işaret ediyor.  Her ne kadar Sanayi Üretim verisi yıllık bazda artış göstermiş olsa da, aylık bazda onda da bir düşüş göze çarpıyor. Buna ilaveten büyüme ve talep açısından öncül gösterge olan PMI rakamlarında 2023 yılı Mayıs ayından bu yana süregelen düşüş eğilimi devam ediyor. Son birkaç ayda üst üste 50’nin altında değerler gelmesini ekonomik durgunluk olarak yorumlayabiliriz.

Yükselen enflasyon ve ekonomik durgunluğun aynı anda yaşanması stagflasyona işaret ediyor. Bu durumun devam etmemesi için Merkez Bankasının kur üzerindeki baskılaması orta ve uzun vadede yeterli olmayacak gibi görünüyor. Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu Fitch Ratings’den gelen açıklamada Türkiye’nin kredi notunun değerlendirilmesinde döviz rezervlerinin sürdürülebilirliği ve Para Politikası’nın netliğinin takip edileceği belirtildi. Kurun rezerv satışı ile baskılanmasının devam etmesi ve Para Politikası Kurulu’nun önleyici yaklaşımlar geliştirmemesi durumunda Türkiye’nin kredi derecelendirme notunda olumsuz değişimler olabilir. Böylesi bir değişim hem 19 Mart’tan bu yana 5 yıllık CDS risk primimizde yaklaşık 200 baz puanlık artışın, hem de Hazine’nin yine aynı tarihten bu yana 2 yıllık gösterge tahvil faizindeki %10’luk artışın daha da yükselmesine neden olacaktır. Başka bir deyişle reel sektörün borçlanma faiz maliyetini arttıracaktır.

Bir önceki yazımda bu konuya ilişkin olarak Faiz Takası (IRS) ürünü ile yapılabileceklerden biraz bahsetmiştim. Değişken-Sabit faiz takasında Değişken faizli kredinin faizinin Sabit faize çevirilmesinin mümkün olduğunu görmüştük. Faiz Takası değişken faizli kredilerin faiz riskinden korunmak amacıyla kullanılabilecek bir türev ürün.

Bu yazımda gelecek dönemde yaşanabilecek faiz artışlarına karşı korunmak amacıyla kullanılan İleri Oran Anlaşması, bir başka deyişle Forward Rate Agreement (FRA) türev ürününden bahsedeceğim. Faiz Takası gibi bu ürün de değişken ve sabit faiz farkına göre nakit uzlaşı ile işliyor. Bu ürünün Faiz Takasından temel farklılıkları şunlar:

  1. Faiz Takası ürünü ile birden fazla dönem için uzlaşı belirleyebiliyoruz. Ancak FRA tek bir dönem için uzlaşı belirliyor.
  2. Faiz Takasında nakit uzlaşı kredi borçlanması için yapılıyorsa eğer nakit uzlaşı kredi vade sonunda gerçekleşiyor. FRA’de ise nakit uzlaşı borçlanmanın yapıldığı dönem başında gerçekleşiyor. Para transferi sadece Nakit Uzlaşı gününde var.

Fra Faiz Takası Görsel

3. Faiz Takası farklı döviz cinslerinin takasında uygulanabilirken FRA’de tek bir döviz cinsi temel alınıyor.

Tüm bu farkları değerlendirdiğimizde FRA ürünü gelecekteki bir tarihte şirketinizin kesin olarak gerçekleştirileceği değişken faizli bir borçlanmanın faiz oranının sabitlenmesi için kullanılabilir bir ürün diyebiliriz.

Bir örnek verecek olursak : Şirketinizin 6 ay sonra TLREF üzerinden gerçekleştireceği 10 milyon TL anaparalı bir yıllık bir borçlanma için FRA yapmak istiyorsunuz diyelim. Bunu neden istiyorsunuz? Çünkü TLREF’de bir yükselme bekliyorsunuz. Bu durumda siz bir FRA alıcısısınız ve FRA satan finansal kurumdan bir fiyat almak istiyorsunuz.

Anlaşma günü 09/04/2025: 6 X 18 TRY 10 M TL özet gösterimi ile ilgili finansal kurumdan fiyatlama alabilirsiniz. Bu gösterimde:

Uzlaşı günü: Bugünden 6 ay sonra borçlanmayı planladığınız tarih.

Vade: 6 ay sonra yapacağınız 1 yıllık borçlanmanın vadesi. Başka bir deyişle bugünden 18 ay sonrası.

Diyelim FRA satıcısı 6 ay sonrası için %48 fiyat verdi. Bu durumda bu FRA anlaşmasını kısaca şöyle gösterebiliriz. 6X18TRY10M@%48. Anlaşma günü iki tarafın da yaptığı herhangi bir para transferi yok.

Uzlaşı günü 06/10/2025: Bu tarih aynı zamanda şirketin TLEREF ile fiyatlanan 1 yıl vadeli kredi borçlanmasını gerçekleştireceği tarih. Elbette bu fiyatlama TLREF + bir makas (spread) şeklinde de gerçekleşebilir. Bu durum da aynı şekilde yapılan bu korunma (hedging) işleminin niteliğini değiştirmeyecektir.

Bu tarihte TLREF %51 olarak gerçekleşti diyelim. Bu durumda şirket kredi limiti olan bankadan (FRA satıcısı ile aynı kurum olmak zorunda değil hatta çoğunlukla farklı bir kurum diyebiliriz) %51’den borçlanmasını gerçekleştirdi. Peki aslında gerçekten %51’den mi borçlandı? Hayır. Çünkü FRA satan taraf ona 10 milyon TL için aradaki %3’lük farkı ödeyecek.

Bunun hesaplaması da şu şekilde:

Fra Hesaplama

Referans Oranı: Dönemsel TLREF Değeri. Bu örnekte kredi vadesi 1 yıl olduğu için 1 yıl.

Uzlaşı Oranı: Dönemsel TLREF için sabitlenen oran Bu örnekte %48

Nosyonel Değer: Uzlaşıya konu olan anapara tutarı. Bu örnekte 10 milyon TL.

Hesaplamayı yapacak olursak:

Fra Hesaplama 2

Bu tutar FRA alan şirketin bu işlemden elde ettiği tutar. Bununla %51 faiz nedeniyle vereceği ilave faiz ödemesinin bugünden koruma altına almış oldu.

Fakat tabi durum farklı da gelişebilirdi.

Mesela eğer uzlaşı gününde TLREF %45 olsaydı bu sefer aradaki farkı yukarıda yaptığımız hesaplama ile ama bu sefer %51-%48 yerine %48-%45 koyacak şekilde FRA alan taraf satıcıya ödeyecekti. Kısaca 198.675 TL’lik ödemeyi şirket karşı tarafa yapacaktı. Bu da şirketin %45’lik borçlanma maliyetini yine önceden anlaşılan %48’e getirmiş olacaktı.

Bu noktada FRA ürününü alırken yapılan önemli bir varsayımın da altını çizmek gerekiyor. Bu varsayım şirketin 6 ay sonra belirlenen günde TLREF’ten 1 yıllık kredi alabilecek olması.  Yukarıda vermiş olduğumuz örnek üzerinden yola çıkarsak şunu söyleyebiliriz ki: Şirket 6 ay sonra 1 yıl vadeli TLREF ile fiyatlanan bir kredi limitine sahip olacağını ve bunu kullanabilecek durumda olacağını şimdiden biliyor. Eğer değilse bu bir korunma ürünü olmaktan çıkar ve şirketin risk aldığı spekülatif bir yatırım haline gelir.

Faiz riskine karşı kullanılabilecek Faiz Takası ya da FRA gibi ürünleri değerlendirmeye almadan önce mevcut faiz riskinin ne kadarlık bir tutar olduğunu ölçümlemekte de fayda var. FRA ürünü daha çok gelecekte yapılacak borçlanmalara ilişkin kullanılabilecek bir ürünken Faiz Takası geçmişte yapılmış değişken faizli borçlanmaların devam eden riskini sabitlemekte kullanılabilir. Devam eden faiz riski aynı döviz cinsindeki değişken faizli borçlanmalar ile sabit faizli borçlanmaların karşılaştırılması ve faiz oranlarındaki %1’lik bir değişimin her ikisinde de katlanılan maliyeti (sabit faizli borçlanmada fırsat maliyeti) ölçümleyerek yapılabilir. Bu noktada anapara geri ödeme vadesi uzun olan ama ara dönem faiz ödemesi olan kredilerin durasyonlarının hesaplamasını yapmak ve çıkan sonuçlara göre faiz riskine konu borçlanmaların gerçek vadelerini hesaplamak gerekir.

Faiz Riski Yönetiminde Fra Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem17 Nisan’da TCMB Para Politikası Kurulu tarafından alınacak faiz kararında faiz oranlarında bir değişiklik yapılmaması finansal kurumların ağırlıklı beklentisi. Gelecek dönemde Para Politikasında ister sıkılaşma olsun ister aksiyon alınmasın, yeni Finansal dalgalanmaları önüne sadece Ekonomi Politikası ile engellemek mümkün olmayacaktır. Toplumun ve sermayenin kamu kurumlarına olan güveni, yayınlanan makroekonomik verilerle değil ancak sağlıklı ve doğru işleyen bir sistem ile tekrar kazanılabilir. Bu süreç içerisinde döviz ve faiz riskini gözetmek ve farklı senaryolara göre beklentilerimizi oluşturmak riskimizi kontrol altında tutmamızı sağlayacaktır.

Müge TÜRKKAN

İstifa Halinde Dahi İşçiye Kıdem Tazminatı Ödeneceğini Öngören Sözleşme Hükümleri Geçerli midir?

İstifa Halinde Dahi İşçiye Kıdem Tazminatı ödeneceğini öngören Sözleşme Hükümleri Geçerli Midir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İstifa Halinde Dahi İşçiye Kıdem Tazminatı Ödeneceğini Öngören Sözleşme Hükümleri Geçerli midir?

Lütfi İNCİROĞLU

İstifa Halinde Dahi İşçiye Kıdem Tazminatı ödeneceğini öngören Sözleşme Hükümleri Geçerli Midir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemYargıtay uygulamasına göre, “Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır.” İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17 nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.

İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.

Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.

İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.

İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD. 3.7.2007 gün 2007/14407 E, 2007/21552 K.).

İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır.

İstifa belgesine dayanılmakla birlikte, işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, …….Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.

İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır.

İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde, işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamaz. İstifa durumunda işçinin işverene ihbar tazminatı ödemesi yükümü ortaya çıkabileceğinden, istifa türündeki belgelerin titizlikle ele alınması gerekir. İmzaya itiraz ya da metin kısmına ilaveler yapıldığı itirazı mutlak olarak teknik yönden incelenmelidir.

İstifa halinde dahi işçiye kıdem tazminatı ödeneceğini öngören sözleşme hükümleri ile işyeri uygulamaları, 4857 sayılı Yasaya göre geçerli olup, bu halde kıdem tazminatı 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesine göre hesaplanmalı ve anılan maddedeki kıdem tazminatı tavanı gözetilmelidir. Belirtmek gerekir ki, sözü edilen Yasada düzenlenen kıdem tazminatı tavanı mutlak emredici niteliktedir. (Y9HD.02.05.2016 T., E.2016/14069., K.2016/10889 Legalbank.

İstifa Halinde Dahi İşçiye Kıdem Tazminatı ödeneceğini öngören Sözleşme Hükümleri Geçerli Midir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak, istifa eden işçiye ihbar ve kıdem tazminatının ödenmesi ve SGK’ya verilen işten çıkış kodunun 04 olarak gösterilmesi gibi durumlar, işçinin iş sözleşmesini feshetmediği, aksine feshin işverenden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Ancak, istifa halinde dahi işçiye kıdem tazminatı ödeneceğini öngören sözleşme hükümleri ile işyeri uygulamaları, 4857 sayılı Yasaya göre geçerli olup, bu halde kıdem tazminatı 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesine göre hesaplanmalı ve anılan maddedeki kıdem tazminatı tavanı gözetilerek ödeme yapılmalıdır.

Lütfi İNCİROĞLU

Sahte Deniz Konşimentoları ve Bankalar- 1

Sahte Deniz Konşimentoları Ve Bankalar 1 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sahte Deniz Konşimentoları ve Bankalar- 1

Deniz Konşimentosu Nedir?

Sahte Deniz Konşimentoları Ve Bankalar 1 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDeniz konşimentosu, denizyolu / suyolu taşımacılığında en önemli dış ticaret belgelerden biridir. Bir taşıma belgesi olarak işlev görür ve eşyanın taşıyıcı tarafından alındığını ve belirli bir yere taşınmak üzere yüklendiğini kanıtlar. Ayrıca deniz konşimentosu yüklenen malların mülkiyetini belirler.

Aklıma gelmişken söyleyeyim: değerli evraktır ve üzerindeki haklar ciro yoluyla bir başkasına devredilebilir.

Deniz konşimentosunda, malların cinsi, miktarı, varış noktası, yükleyici, alıcı, ihbar adresi, konteyner numaraları, geminin adı, bayrağı, acentenin adı, navluna ilişkin bilgiler gibi temel unsurları içerir. Konşimento, hem taşıyıcı hem de mal sahibi için yasal yükümlülükleri ve hakları belirler.

Deniz konşimentosunun orijinali alıcının eline geçmeden ithal ülkesindeki malların fiili ithal yolu ile çekilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Demek oluyor ki; deniz konşimentosu düşündüğümüzden daha değerli bir belge olup ihraç mallarımızın emniyeti açısından önemi büyüktür.

Deniz Konşimentosundaki Mülkiyet

Konşimentoda mülkiyet hakkı;

Consignee kısmında kimin adı yazılı ise o gerçek veya tüzel kişiye aittir. Kuşkusuz ki konşimentonun orijinalinin de mülkiyet hakkını elinde bulunduran kişide olması da esastır.

Deniz Konşimentosu
Örnek bir konşimento, tarafların yerleri ve orijinal ibaresi.

Malların Tesliminde Konşimentonun Önemi

Ödeme şekline şu an değinmesem de, bir tarafta alıcı, diğer tarafta satıcı olduğunu düşündüğümüzde, alıcı yani ithalatçı konşimentonun bir tek orijinalini bir şekilde eline geçirdiğinde malları gümrükten çekmek için rahatlıkla ordinosunu alabilir. Bir tek orijinal konşimento malın teslimi için yeterli bir belge olduğundan dolayı, konşimentonun öneminden tekrar tekrar bahsetmeye gerek yok sanırım.

Tilkiler Konşimento Konusunda Maharetlerini Gösterebilir mi?

Tam da ben tilkilerden bahsedecektim. Tilkilerin arayıp da bulamadıkları şahane bir fırsat.

Konşimento denilince tilkiler koşa koşa gider ve elinden geleni yapar. Konşimento ve tilki. Ne alakası var diyebilirsiniz? Anlatayım.

Sahte Konşimento ve Tilkiler

Tilki GörselMadem ki konşimentonun bir tek orijinali ile malların çekilmesi sağlanıyor, sahte konşimento üretip bir tarafı dolandırmak söz konusu olabilir mi?

Elbette sahte konşimento üretildiğinde bir taraf dolandırılabilir. Dolandırılacak taraf nakliyeci şirketi acenteleri olamaz. Çünkü nakliyeci şirketler ibraz edilen konşimento karşılığında ithalatçıya ordino vermeden önce, konşimentonun bilgilerini kendi sistemlerinden kontrol ederler. Durum böyle olunca tilkiler konşimento ile nakliyeci firmaları dolandıramazlar.

Tilkiler kimleri dolandırabilir diye bir soru aklımıza gelecek. Aracı bankaları dolandırmaları mümkündür. Aracı bankalar hangi şartlarda konşimento ile iş yaparlar denildiğinde ise ödeme şekli;

  • Vesaik mukabili
  • Akreditifli ödeme
  • Kabul kredili vesaik mukabili ödeme
  • İhracat amaçlı krediler / ihracatın finansmanı (en tehlikelisi aha budur)

olması halinde bankalar konşimento ile haşır neşirdir.

Zaten sahte konşimentoyu üreten kişinin kafasında tilkiler koşuşturuyordur. Her sahtecilikte veya suistimal hallerinde kabak benim tilkilerin başında patlıyor.

Sahte Konşimento ve Bankalar

Tilkiler her ne kadar sevimli olsalar da bankalara zarar verirler. Konu deniz konşimentosu olunca sahte konşimento üretmek bugünkü teknoloji ile mümkündür. Sahte konşimentoyu nakliye acentelerine sunamayacaklarına göre, tilkiler sahte konşimentoyu bankalara ibraz etme cüretini gösterebiliyorlar.

Bankalar ve konşimentolar…

Her iki kelimeye baktığınızda para kelimeleri yan yana gelmiş. Para olunca tilkiler sadece kendi inlerinde uykuda olmazlar. Hemen iş başına koyulurlar.

Sahte konşimento ile bankaları dolandırırken tilkiler gözleri karartırlar. Bu durumda bankalar ne yapacaklar? Daha donanımlı olmaları gerekir, tilkilerden daha kurnaz olacaklar, zayıf oldukları konularda daha güçlü hale gelmesini bilecekler.

Bu konuda değerli bankacı meslektaşlarım için hazırladığım;

Deniz Konşimentoları ve Riskleri

Deniz Konşimentoları Ve Riskleri Görselİsimli eğitimime göz atmalarında yarar görmekteyim. Diyeceksiniz ki neden bankacılara hitaben veriliyor bu eğitim? Aslında her kesim kısmetini alıyor ama en fazla bankacılar.

Diyelim ki Sahte Deniz Konşimentosunu Bankaya Verdiniz ve Akreditif Bedelini Aldınız.

Sahte konşimentoyu bankaya verip, akreditif bedelin tahsilini sağlayan biri varsa, inanın helal olsun size derim.

Sahte konşimento ile bankayı dolandırmak pek kolay olmasa da hiç olmayacak bir iş değildir. Elbette dolandırabilirsiniz. Sizde o kurnazlık varken, kafanızda tilkiler dolaştığında bankaların pek fazla şansı yoktur. Dolandırılır.

Sahte Konşimento ile Akreditif Bedelini Ödeyen Bankanın Akıbeti Ne Olur Sizce?

Yeterince bilgi sahibi olmayan, donanımsız, eğitimsiz, belgelerin sahteciliği konusunda zayıf olan bankacı meslektaşlarım karaları bağlar, ahlar, vahlar çeker.

Bu kadar üzülmeye değer mi bankacı meslektaşlarım? Altı üstü sahte konşimento ile akreditif konusunda dolandırılmışsınız. Bu kadar yıpratmayın kendinizi, bu kadar üzülmeyiniz.

Peki dolandırılan bankalar ne yapacaklar?

Haftaya bu konuya açıklık getirelim isterseniz.

 

Sahte Deniz Konşimentoları Ve Bankalar 1 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

 

İş İmkanı Sunan Bu Programı Kaçırmayın: 11. Dönem Uygulamalı GÜMRÜK ve DIŞ TİCARET UZMANLIĞI Sertifika Programı

Gümrük Ve Dış Ticaret Eğitimi
Gümrük Ve Dış Ticaret Eğitimi

İş İmkanı sunan bu programı kaçırmayın. 11. Dönem Uygulamalı GÜMRÜK ve DIŞ TİCARET UZMANLIĞI Sertifika Programı. 

Son Başvuru: 10 Nisan 2025
Ünsped Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş.İstanbul Üniversitesi

Katılım şartları ve kayıt için : https://sem.istanbul.edu.tr

Program Yeri: Online eğitim (zoom) 60 saat
Tel: (0212) 440 17 36

Program Tarihleri: 12.04.2025 – 11.05.2025
Ders Programını Görmek için: https://sem.istanbul.edu.tr/tr/content/uygulamali-gumruk-ve-dis-ticaret-uzmanligi-sertifika-programi/ders-programi

Ünsped Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş.

İstanbul Üniversitesi

 

Gümrük Ve Dış Ticaret Eğitimi
Gümrük Ve Dış Ticaret Eğitimi

#dısticaret #egitim #uga #dısticaret #egitim #uga #istanbuluniversitesi #uygulamalı #isimkani #gümrük #sertifika #mevzuat

#ogrenci #sertifikaprogrami #kariyer #akademi #unsped #ugm #ugmdekariyer #isfirsati

Sağlık Sektöründe Kanban Stok Sistem Yönetimi

Sağlık Sektöründe Kanban Stok Sistem Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sağlık Sektöründe Kanban Stok Sistem Yönetimi

Kadir HANÇER

Sağlık Sektöründe Kanban Stok Sistem Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKanban Stok Sistemi, Japonca kökenli bir terim olup, “görsel işaret” veya “sinyal kartı” anlamına gelir. Bu sistem, üretim ve stok yönetim süreçlerinde, tedarik zincirindeki malzeme akışını izlemek ve yönetmek için kullanılan bir yöntemdir. Kanban, stok seviyelerinin kontrol edilmesi ve yeniden sipariş verme süreçlerini optimize etmek için görsel sinyallerin (genellikle kartlar veya etiketler) kullanılması prensibine dayanır. Sağlık sektöründe, Kanban sistemi, tıbbi malzeme, ilaç ve sarf malzemeleri gibi kaynakların tedarik ve dağıtımını etkin şekilde yönetmek için kullanılabilir. Bu yöntem, hastanelerde, kliniklerde ve sağlık kuruluşlarında stok düzeylerini izlemek, gereksiz stok birikimini engellemek ve stok tükenmesini önlemek için büyük fayda sağlar.

Kanban Stok Sistemi Nasıl Çalışır?

  • Stok Seviye Belirleme

İlk olarak, her ürün veya malzeme için belirli bir stok seviyesi tanımlanır. Bu seviyeler, genellikle minimum ve maksimum seviyeler olarak belirlenir.

  • Görsel Sinyaller (Kanban Kartları)

Her bir malzeme veya ürün, bir Kanban kartı ile ilişkilendirilir. Bu kartlar, stok seviyeleri düşük olduğunda yeni sipariş verilmesi gerektiğini belirten bir işaret işlevi görür. Kart, genellikle ürünün adı, miktarı, sipariş edilen ürünlerin miktarı ve tedarikçi bilgileri gibi temel bilgileri içerir.

  • Stok Düşüşü ve Kart Aktarımı

Stok seviyesi, belirlenen minimum seviyeye indiğinde kanban kartı sistem tarafından kullanılabilir. Kart, malzeme depolarına veya tedarikçilere gönderilir ve yeni sipariş için bir tetikleyici olur. Bu sayede, malzeme tedarik zincirine yeniden eklenir.

  • Yeni Sipariş ve Yeniden Stoklama

Yeni ürünler tedarik edildiğinde, kanban kartı depo veya stok izleme sistemi tarafından kabul edilir ve ürünlerin sayısı tekrar uygun seviyeye getirilir.

  • Görsel Takip

Bu sistemin en önemli yönlerinden biri görsel sinyal kullanımının basitliği ve etkinliğidir. Kanban kartları, çalışanların stok seviyelerini hızlı bir şekilde değerlendirmelerini sağlar ve eksiklik durumunda harekete geçmelerini sağlar.

Kanban Sisteminin Sağlık Lojistiğindeki Avantajları

  • Stokların Azaltılması ve Optimizasyonu

Kanban sistemi, sağlık kurumlarında gereksiz stok birikimini engeller. Stok seviyeleri düzenli olarak kontrol edilerek sadece ihtiyaç duyulan ürünler temin edilir. Bu da hastanelerin depolama alanlarını verimli kullanmalarını sağlar.

  • Stok Tükenmesinin Önlenmesi

Kanban sistemi, özellikle acil durumlar veya yoğun tedavi süreçleri gibi kritik anlarda, gereken malzemelerin zamanında temin edilmesini sağlar. Bu sayede stok tükenmesi riski azalır, ve hastaların tedavisinde aksamalar yaşanmaz.

  • Hızlı Replenishment (Yeniden Sipariş)

Kanban sistemi, sağlık kurumlarının malzemeleri otomatik olarak yeniden sipariş etmelerini sağlar. Sistem, stoklar azaldığında otomatik olarak tedarikçi ile iletişime geçer ve yeni malzemelerin temin edilmesini başlatır. Bu, özellikle ilk yardım malzemeleri, cerrahi ekipmanlar ve ilaçlar gibi kritik malzemelerde önemlidir.

  • Daha İyi İzlenebilirlik

Her bir malzeme veya ilaç için Kanban kartları kullanıldığı için, hangi ürünlerin hangi seviyede olduğunu, hangi ürünlerin temin edilmesi gerektiğini ve hangi ürünlerin tüketildiğini izlemek oldukça kolaylaşır. Bu sayede sağlık hizmetleri sağlayıcıları, malzeme yönetimini etkin bir şekilde kontrol edebilir.

  • Azalan İş Yükü ve Hata Oranı

Sağlık lojistiğinde stok seviyelerinin manuel olarak izlenmesi zaman alıcı ve hataya açıktır. Kanban sistemi, manuel hata risklerini azaltır ve stok kontrolü sürecini daha hızlı ve güvenilir hale getirir. Ayrıca, sağlık çalışanlarının malzeme temini konusunda yaşadıkları iş yükünü hafifletir.

  • Tedarik Zinciri Şeffaflığı

Kanban sistemi, tedarik zincirinin her aşamasında şeffaflık sağlar. Hangi malzemelerin ne zaman, hangi miktarda ve hangi tedarikçi tarafından temin edileceği konusunda bilgi sahibi olmak, sağlık kurumlarının etkili bir şekilde planlama yapmalarına olanak tanır.

Kanban Sistemi Sağlık Sektöründe Nasıl Uygulanabilir?

  • İlaçlar ve Tıbbi Malzemeler İçin Kullanım

Kanban sistemi, özellikle hastanelerde ilaç yönetimi için oldukça etkili olabilir. Her ilaç için belirli bir stok seviyesi belirlenebilir ve ilaçlar tükendiğinde Kanban kartı otomatik olarak bir sipariş başlatır.

  • Cerrahi Ekipman Yönetimi

Kanban, cerrahi ekipmanların yönetiminde de faydalı olabilir. Örneğin, cerrahi eldivenler, maske veya surgical instruments gibi malzemeler, Kanban kartlarıyla düzenli olarak izlenebilir ve ihtiyaç anında hızlı bir şekilde temin edilebilir.

  • Acil Durum Malzemeleri

Acil servislerde kullanılan malzemelerin doğru zaman ve miktarda temin edilmesi için Kanban sistemi oldukça önemlidir. Acil müdahale gerektiren durumlarda, gerekli malzemelerin eksik olmaması, hastaların hızlı bir şekilde tedavi edilmesi için kritik öneme sahiptir.

  • Sterilizasyon ve Dezenfeksiyon

Kanban sistemi, özellikle sterilizasyon süreçlerinde de etkili olabilir. Yeniden kullanılabilir tıbbi malzemeler için, her bir cihazın sterilizasyon işlemi tamamlandıktan sonra yeniden kullanılabilir hale getirilmesi sağlanır. Bu süreçlerdeki stoklar da Kanban kartlarıyla takip edilir.

Kanban Sisteminin Zorlukları

İlk Yatırım ve Eğitim: Kanban sisteminin etkili bir şekilde uygulanabilmesi için sağlık kurumlarının bazı yatırımlar yapması ve personelin bu sistem hakkında eğitim alması gerekir.

Dönemsel Değişiklikler: Sağlık sektöründeki bazı malzemeler, dönemsel dalgalanmalara veya acil taleplere dayanabilir. Bu durum, Kanban sisteminin esnekliğini sınırlandırabilir.

Hızlı Tedarik Gereksinimi: Kanban, özellikle tedarik zincirinde aksaklık yaşanabileceği durumlarda zorluk yaratabilir. Hızlı bir şekilde malzeme temin edilmesi gerektiğinde, tedarik sürecindeki aksaklıklar sorun oluşturabilir.

Sağlık Sektöründe Kanban Stok Sistem Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak kanban stok sistemi, sağlık lojistiğinde etkin stok yönetimini sağlamak, hastaların güvenliğini korumak ve kaynakları verimli kullanmak için çok faydalı bir yöntemdir. Bu sistem, hastanelerde, kliniklerde ve diğer sağlık kuruluşlarında, malzeme ve ilaçların doğru miktarda ve zamanında temin edilmesini sağlayarak, operasyonel verimliliği artırır ve hasta tedavisinde aksamaları engeller. Kanban sistemi, özellikle hızlı reaksiyon gerektiren durumlar ve acil müdahale gereksinimleri için kritik bir öneme sahiptir.

Kadir HANÇER

 

Demir–Çelikte, Almanya’yı Geçerek Dünyanın 7. Büyük Üreticisi Olduk

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Demir–çelikte, Almanya’yı Geçerek Dünyanın 7. Büyük üreticisi Olduk

Demir–Çelikte, Almanya’yı Geçerek Dünyanın 7. Büyük Üreticisi Olduk

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Demir–çelikte, Almanya’yı Geçerek Dünyanın 7. Büyük üreticisi OldukEge Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, tüm zorluklara rağmen 2024 ihracat hedefini aşarak 2,35 milyar dolarlık ihracata ulaştı. Yeni gümrük tarifeleri, küresel durgunluk ve yüksek maliyetlere rağmen sektör, 2025’te de 2,2 milyar dolarlık hedefle yoluna kararlılıkla devam ediyor.

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin, 2024 yılı olağan mali genel kurul toplantısında konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan, “Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği üyeleri olarak, zorlu bir yılı daha geride bıraktık. İhracat rakamlarımızda önceki yıla göre bir miktar düşüş yaşanmış olsa da ihracatçılarımızın yoğun çabasıyla 2024 yılı için belirlediğimiz 2,2 milyar USD ihracat hedefimizi tüm zorluklara rağmen geçmeyi başardık ve 2024 yılını 2 milyar 354 milyon USD olarak tamamladık. Ulaştığımız ihracat rakamı ile Genel Sekreterliğimiz çatısı altındaki Birlikler arasında yedi yıldır sürdürdüğümüz liderlik unvanını 2024 yılında da korumuş olduk.” dedi.

Kur faiz enflasyon dengesi bizler için çok önemli

Başkan Ertan, “Temelde dünyadaki ekonomik durgunluk ve enflasyon problemi ile Çin’in iç piyasadaki talep düşüklüğü maalesef hem çelik ve demirdışı metaller sektörünü hem de ilgili tüm sektörleri olumsuz etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Girdi maliyetlerimizin bilhassa işçilik ve enerji maliyetlerimizn rakiplerimize kıyasla daha yüksek olması, artan küresel rekabet, Avrupa’da süregelen durgunluk, Çin gayrimenkul ve diğer sektörlerdeki durgunluğun henüz toparlanmamış olması da sektörümüzün önümüzdeki dönemde de önünde engel olmaya devam edecek faktörler arasında yer alıyor. Rekabetçilikte hala zorlanmaktayız. Kur faiz enflasyon dengesi bizler için çok önemli ve iyi korunması gerekmektedir. Kurların enflasyona paralel olarak artması ihracatçılar için çok elzemdir.” diye konuştu.

Almanya’yı geçerek dünyanın 7. büyük üreticisi konumuna geçtik

Ülkemiz üretim ve ihracatının lokomotif sektörlerinden olan çelik sektörünün aynı zamanda tüm dünya için stratejik bir önem taşıdığını belirten Ertan sözlerine şöyle devam etti:

“Zira ülkemiz 2024 yılında sıvı çelik üretiminde dünyanın sekizinci, Avrupa’nın ise ikinci büyük çelik üreticisi konumunda yer aldı. Bu yıl ise Dünya’da yaşanan tüm ekonomik ve siyasi dalgalanmalara rağmen ilk üç aylık dönemde Almanya’yı geçerek dünyanın 7. ve Avrupa’nın 1. büyük üreticisi konumuna geldik. Avrupa’nın da birinci çelik üreticisiyiz. Malumunuz Dünya bir süredir korumacılık dalgasıyla karşı karşıya. Uzun yıllardır damping ve sübvansiyon önlemleri, kota uygulamaları ve yarattığı maliyetlerle boğuşurken ardından iklimsel etkisi kadar ekonomik etkisiyle de ön plana çıkan AB Yeşil Mutabakatı hayatımız girdi. Sevindiricidir ki 2026 yılında mali olarak uygulamaya girecek olan mutabakatın sadeleştirilmesi ve esnetilmesi yönünde Avrupa Komisyonu tarafından çalışmalar yapıldığına ilişkin açıklamalar yapılmakta ve bu durum ihracatçılarımızı bir nebze de olsa rahatlatmaktadır.”

%25’lik verginin tüm demir çelik ihracatı yapan ülkeleri kapsaması elimizi rahatlattı

2 Nisan günü ABD Başkanı’nın “Ekonomik Bağımsızlık Bildirgesi” adıyla açıkladığı yeni gümrük tarife planlarının piyasaları derinden etkilediğini söyleyen Başkan Ertan, “Türkiye, açıklanan minimum gümrük vergisi oranı olan %10’luk grupta yer alırken, tarifelerden en fazla etkilenen ülkelerin başında Çin, AB, Japonya, Vietnam, Güney Kore, Tayvan, Hindistan gelmektedir. Meksika ve Kanada için ise henüz bir uygulama açıklanmadığını görüyoruz. 2018 yılından beri Türk çelikçileri olarak ABD’ye yaptığımız ihracatlarda Section 232 kapsamında %25 gümrük vergisine tabiyiz. Bu %25’lik vergi Türkiye için konulan yüzde 10’luk vergiden ayrı görülmektedir. Bunun bize dolaylı bir etkisi olmayacak. Bu % 25’lik verginin tüm demir çelik ihracatı yapan ülkeleri kapsaması bizim elimizi biraz daha rahatlatmıştır ve diğer ülkelerle aynı seviyede vergiye tabi olmamız bizim rekabetçiliğimizi bu bağlamda biraz daha artırmış bulunmaktadır. Bunun emarelerini son bir ay içinde ABD’ye yaptığımız çelik satışlarında görmekteyiz.” dedi.

2025 yılı ihracat hedefimizi 2,2 milyar dolar olarak belirledi

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Demir–çelikte, Almanya’yı Geçerek Dünyanın 7. Büyük üreticisi OldukYalçın Ertan, “ABD’nin söz konusu gümrük tarife değişiklikleri önemli ticaret sapmalarına yol açabilecek olup, özellikle Türkiye ile Gümrük Birliği Anlaşması olan Avrupa Birliği ülkeleri ve Serbest Ticaret Anlaşması olan Güney Kore ve Malezya’dan tarifeye konu ürünlerde ihracatın Türkiye pazarına yönelmesi olasıdır. Olumsuz etkilerini görebiliriz, hazırlıklı olmamız lazım. Ancak Türk ihracatçıları bu değişken koşullara kısa sürede adapte olma kabiliyetine haizdir, buna göre tedbirlerimizi alacağız. Dünya ticareti son zamanlarda daha çok bölgesellik gösteriyor. ABD aktif ve canlı bir pazar. ABD’ye ihracat olanakları daha fazla olan ülkeler ABD’ye ihracatlarını artırabilecekler ama diğer ülkeler örneğin; Uzakdoğu ülkeleri kendi içinde bölgesel ticarete de ağırlık vereceklerdir. Biz burada AB ve Kuzey Afrika ve Güney Amerika gibi bölgelerde daha çok faaliyet göstereceğiz. Tüm bu gelişmeler ışığında, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği olarak 2025 yılı ihracat hedefimizi 2,2 milyar dolar olarak belirledik. Güncel gelişmeler açısından değerlendirdiğimizde 2025 yılının da en az bir önceki yıl kadar zorlu geçmesini bekliyoruz. İhracat hedefimize ulaşmak ve ihracatçılarımızın bu sıkıntılı dönemleri atlatabilmesi için sektörümüzün ihtiyaçlarını belirlemek üzere üye firmalarımızla koordinasyon halinde çalışmalarımızı gerçekleştirmeye devam edeceğiz.” dedi.


KURUMSAL SATIŞ EĞİTİMİ UYGULAMA ÇALIŞMALARI

“Müşteri ile temasta olan herkes satıştadır.”

KURUMSAL SATIŞ MAKALELERİ

KİTAPLAR:

  • Erdal, M., Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi, 4. Baskı, Beta Yayınevi.
  • Erdal, M. (Editör), Tasarımdan Süreç İyileştirmeye Tedarik Zinciri Yönetimi Başarı Hikayeleri, BETA Basım, İstanbul.
  • Erdal, M. (Editör), Konteyner Deniz ve Liman İşletmeciliği, 2. Baskı, BETA Basım, İstanbul.
  • Erdal, M., Ünal, A., Lojistik Merkez Yönetimi, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını, İstanbul.
  • Erdal, M. Saygılı, M., Global Logistics, UTİKAD Yayını, İstanbul.
  • Erdal, M. ve Çancı, M., Lojistik Yönetimi, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını, 4. Baskı, İstanbul.
  • Erdal, M. ve Çancı, M., Uluslararası Taşımacılık Yönetimi, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını, 4. Baskı, İstanbul.
  • Trakya Lojistik Master Planı, Trakya Kalkınma Ajansı, 2012.
  • Erdal, M., Görçün, Ö., Saygılı M., Depo Yönetimi, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını.
  • Erdal, M., Güvenler A., Sandalcı, K., Uluslararası Demiryolu Eşya Taşımacılığı, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yayını, İstanbul.
  • Erdal, M., Görçün Ö. F., Görçün Ö., Saygılı, M., Entegre Lojistik Yönetimi, BETA Basım.
  • Erdal, M., Teknoloji Yönetimi, 2. Baskı, Türkmen Kitabevi, İstanbul,
  • Erdal, M., Saygılı, M., Lojistik İşletmelerinde Yönetim-Organizasyon ve Filo Yönetimi, UTİKAD Yayını, Mataş Matbaası, İstanbul.
  • Erdal, M., Alkan, M., Lojistik ve Dış Ticaret Sözlüğü, UTİKAD Yayını, 2. Baskı, İstanbul.
  • Erdal, M., (Editör), Yurtiçi ve Uluslararası Karayolu Taşımacılığı, Eşya-Kargo-Yolcu, Mesleki Yeterlilik Sınavı Soru Bankası, Beta Basım Yayın, İstanbul.
  • Erdal, M., Küresel Lojistik, UTİKAD Yayını, Mataş Matbaası, İstanbul.

ŞİRKET EĞİTİMLERİ

-> Şirket Eğitimleriniz için Doğru Teklif Alın -> egitim@satinalmadergisi.com

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

FABRİKANIZDA BİRE BİR (1-1) YÖNETİCİ ve GRUP EĞİTİMLERİ

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.

Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim.

Prof. Dr. Murat Erdal

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)
☐ Depo ve Stok Yönetimi Eğitimi (2 gün)

Beyaz Önlüklü Kraliçeler

Beyaz önlüklü Kraliçeler Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Beyaz Önlüklü Kraliçeler

Ali Rıza DÖLKELEŞ

‘’Gelecekteki Executive Bayan Chefler ‘’

Beyaz önlüklü Kraliçeler Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAsgari her kademede ve her yerde başarı gösteren kadınlarımızın Mutfaklarımızda lider olarak neden başarı gösteremediklerine değinmek istiyorum. Yoksa evinin mutfağını tercih ettiği için mi otel mutfaklarımızda bu başarıyı gösteremiyorlar diye düşünüyorum.

Arkadaşlar hiç kendinize sordunuz mu? Mutfağımızda komi olarak genç kızlarımız da öğrenimleri sürece staj yaparlar bazıları bu stajı okulun mecburi öngörmesinden dolayı yapar. Bir an önce bu staj bitse de şu mutfaktan kurtulsam diye düşünürler. Çünkü onların akıllarında ön büro, muhasebe veya Guest Relation vb. departmanların da çalışmak yükselmek vardır.

Bazıları da tamamen mutfağı sever hatta başka bir departman da ise bizzat mutfağa transfer olmak istemişlerdir. Benim sözüm bu arkadaşlarımıza. Biliyorum ki diğer otellerde mutfaklarımızda çalışan veya staj yapan bayan arkadaşlarımız var. Benim mutfağımda şu an fiili çalışan Otuz Bayan personelim var bunlardan dört arkadaşımız şu an Kısım Şefi pozisyonunda inançla ve başarı ile mesleğini sürdürüyorlar.

Neden bu arkadaşlarımızdan bir mutfak şefi çıkmıyor (kısmen de olsa var tatbiki ama çoğunluk olarak değil). Bu soruyu meslek hayatım boyunca kendime hep sormuşumdur. Avrupa da bayan mutfak şefi meslektaşlarımız var kısmen bu şeflerden İstanbul’a şef olarak gelenler de oldu.

Benim burada bu sanatı seven ve sonuna kadar sürdürmek isteyen bayan arkadaşlara çıtalarını yükselterek, hedeflerini koyarak önümüzdeki yıllarda Türk Bayan Mutfak Şefleri görmek. Türk Mutfağını Avrupa normlarına getirecek isek bunu bu bölümde de yapmamız gerekir. Bu ülke Bayan Başbakan da gördü. Neden bizim bu mutfaklarımızdan Bayan Mutfak Şefleri çıkmasın diye soruyorum.

İnanmak başarmanın yarısıdır diyorum. Bu doğrultuda bayan aşçı arkadaşlarımızın yılmadan usanmadan hedeflerini Chef’ lik üzerine kurup bu doğrultuda azimle bu aşçılık mesleğini yürütmelidirler.

‘’ Sevdiğim Sözler ‘’

Bak Yavrum; Dizini döv, Başını döv

Ama senden güçsüz olanı sakın dövme…!

Pot kır, Bardak kır, Kafanı kır

Ama hiç kimsenin kalbini kırma…!

Şarkı söyle, Ninni söyle

Ama sakın yalan söyleme…!

Doğru konuş, Sert konuş

Ama sakın boş boş konuşma…!

Gönül al, Rıza al

Ama sakın ah alma…!

Ot ye, Çöpten ye

Ama sakın kul hakkı yeme…

Bir Ana Öğüdü.

İyilikle kal.

Beyaz önlüklü Kraliçeler Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAli Rıza DÖLKELEŞ

Limak Cyprus Deluxe Hotel

Mutfak Yöneticisi / Food EDİTÖR

chefard@hotmail.com

Global Pazara Çıkış Yolu: Lisans ve Franchising Anlaşmaları

Global Pazara çıkış Yolu Lisans Ve Franchising Anlaşmaları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Global Pazara Çıkış Yolu Lisans ve Franchising Anlaşmaları

Av. Seher ŞENER

Global Pazara çıkış Yolu Lisans Ve Franchising Anlaşmaları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKüresel pazarlamanın bir işletmeye kazandırdığı en büyük rekabet avantajlarından birinin, öğrenme ve bilgi paylaşımı olduğu malumdur. Küresel işletmeler farklı pazarlarda edindikleri tecrübe ve bilgi birikimi sayesinde rakiplerinden öne çıkmaktadırlar. Bu noktada, ülkeler arası iletişim ve koordinasyona olanak sağlayacak sistemlerin kurulması gerekmektedir. Küresel işletmelerin büyüklüğü ve sahip olduğu çoğu zaman karmaşık matriks yönetim planı, bu iletişim ve koordinasyonu yavaşlatmamalı aksine daha hızlı ve etkin hale getirmenin yolları aranmalıdır. Her ne kadar küreselleşme homojenleşmeyi getirse Dünya‘yı “küresel bir köy” e yakınlaştırmada ülkeler, pazarlar arasında kültürel farklılıkların halen var olduğu bir gerçektir. Sektör bazında bu farklılıkların boyutu ve önemi değişse de kültürel değerler ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir.

Örneğin, gıda sektörü toplumların kültürlerine duyarlı sektörlerin başında gelmektedir. İşletmeler, kültürel farklılıklar, kişisel ve toplumsal değerlerdeki farklılıkları, iş yapma tarzlarındaki değişiklikleri dikkate alarak gerekli uyarlamaları yapmaya çalışmalıdır. Küresel düşünmek, yerel hareket etmek olgusu günümüzde küresel pazarlama için giderek ön plana çıkmaktadır. En basit tarifi ile küresel pazarlama, küresel müşteri ihtiyaçlarını belirleyip bu ihtiyaçları rekabetten daha başarılı bir şekilde tatmin etmek ve pazarlama faaliyetlerini küresel çevre kısıtlıları çerçevesinde oluşturmak olarak ifade edilebilir.

Birçok etkenin neticesinde hızlanan küreselleşme hareketi, hayatımızın önemli bir gerçeğidir. Öyle ki dış pazarlara açılmayı tercih etmeyen işletmelerin bile küresel rekabet ortamından kaçınabilmeleri mümkün değildir. İşletmeler her zaman bir var olma ve büyüme çabası içerisinde olmuşlardır. 1990‘ların başında internet gelişmeye başladı ve işletmeler ilk defa E-Ticaret ve Sanal Pazar kavramlarıyla tanıştılar. İletişim ve ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler, sadece ürünler, hizmetler ve sermayenin değil bireylerinde hem daha kolay seyahat etmesinde hem de bilgiye daha hızlı ulaşmasını sağladı böylece ürün ve hizmetler hakkında bilgili ve beklentileri yüksek tüketici grupları oluştu.

Yerel Pazarlamadan Küresel Pazarlamaya Geçiş:

Lisans Anlaşmaları: Lisans verme yöntemi ile uluslararası pazarlara girişte belirli bir ülkedeki bir şirket (Lisans veren, lisansör) başka bir ülkedeki bir şirket veya şahıs ile (Lisans alan) bir sözleşme imzalayarak kendine ait bazı şeylerin kullanma hakkını sağlayan lisansı verir. Bir lisans, patent gibi fikri hakların kullanımını veren bir sözleşmedir. Uluslararası pazarlamadan lisans verme yöntemi büyümenin bir aracı olarak ilgi görmektedir. Franchising kelimesinin Dünya literatüründe yerel karşılığı yoktur bu nedenle tüm dillerde aynı şekillerde kullanılmaktadır. Franchise belirli bir bölgede bir firmanın ürünü veya hizmetini satmak için verilmiş olan yasal izindir. Franchising lisans anlaşmalarının özel bir türüdür. Franchising sözleşmesi ile Franchise veren franchise alana kendi adına iş yapma imkanını belirli bir ücret karşılığında verir. Bu bedel lisans anlaşmalarında olduğu gibi “riyaldi” olarak adlandırılır ve satışların belirli bir yüzdesinden oluşur.

Franchising uluslararası pazarlara giriş stratejileri arasında en hızlı büyüme gösterenidir. ABD ekonomisinde oldukça önemli bir yeri vardır, bu ülkede perakende satışların yaklaşık %40’ı ve gayri safi milli hasılatının %10’u franchising sisteminden gelmektedir. Franchising ’in popülerliğinin ve başarısının sebeplerinden birisi franchise alanın bir girişimci gibi sermayesini işine yatırmasına rağmen yeni bir ürün geliştirmek, yeni bir işletme kurmak, ürünü pazarda tanıtmak ve satmak için büyük çabalar harcamak zorunda kalmamasıdır. Franchise veren ise franchise alan firmanın finansal gücünden, insan kaynaklarından, yerel pazar bilgisinden vs. faydalanır ve riskleri paylaşmış olur. Franchising bundan dolayı bazı sektörler için çok başarılı bir iş modelidir. Dünya çapında üretim sektörünün nispeten önemini kaybetmesi ve hizmet sektörünün ön plana çıkması franchising ’in gelişimini hızlandırmıştır.

Franchise veren franchise alana şu destekleri de sağlar:

  1. Merkezi satın alma:
  2. İletişim
  3. İş yardımı

Ulusal Franchising işlemin içeriği ne olursa olsun franchise veren ve franchise alan ayni ülkedense ulusal frencisinden bahsederiz. Ulusal franchising sahibi olduğu mal veya hizmeti ya da fikri ve sınai hakki o ülke içindeki franchise alana kullandırmaktadır. Taraflar franchising sisteminden elde ettikleri gelir de ülke sınırları çinde kalmaktadır. Elbette ki bu sözleşmeler şehirler ve bölgeler arasında yapılabilmektedir. Şehirlerarasında yapılan franchising dar bölge, bölgeler arasında yapılan franchising ilişkisi ise bölge imtiyazı olarak adlandırmaktadır. Geniş bölge imtiyazı aynı zamanda bayiliğe de benzetilmektedir. Ulusal franchising sözleşmesi, uluslararası franchise sözleşmesine oranla daha az rastladığımız franchise sözleşmesi türüdür. Ulusal franchising sözleşmesinde bir ihtilaf çıkması halinde bu sözleşmeye Türk mevzuatı uygulanacaktır. Bu sözleşmeye MHÖK uygulanması beklenemez. Ulusal franchising sözleşmesinde ihtilaf çektiği takdirde, tahkim ve arabuluculuk yöntemlerinin kullanılması yerinde olacaktır.

Franchise sözleşmesi, arabuluculuğa uygun bir sözleşmedir.  Arabuluculuk Kanunu 1. maddenin 2. fikrîsi uyarınca “Bu Kanun, yabancılık unsuru taşıyanlar da dâhil olmak üzere, ancak tarafla-rina üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri is veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıkların çözümlenmesinde uygulanır. Şu kadar ki, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar arabuluculuğa elverişli değildir.”

Franchise sözleşmesindeki uyuşmazlıklar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk uyuşmazlıklarıdır. Milletlerarası unsurlu franchise sözleşmesinden doğan ihtilaflar da arabuluculuğa uygundur. Arabuluculuk Kanunu 1. maddesinde, yabancıl unsurundan bahsedilmektedir.

Uluslararası Franchising

Franchise sisteminin içeriğine bakılmaksızın franchise alan ile franchise verenin fark ülkelerde olduğu sözleşmeye uluslararası franchise sözleşmesi adi verilir. Franchise veren başka bir ülkede kendi başına franchising sözleşmesi yapabilir veya başkası aracılığıyla franchise sözleşmesi imzalayabilir. Uluslararası franchise sözleşmesi, uygulamada sıklıkla görülen franchise sözleşmesi türüdür. Uluslararası franchise sözleşmesi sayesinde küreselleşme de sağlanmış olmaktadır. Uluslararası franchise sözleşmesi, sözleşmenin evrensel yapısı sebebiyle sıkça karşılaştığımız sözleşme türlerinden biridir. Ulusla-rar asi franchise sözleşmesi sayesinde, franchise konu mallar ve hizmetler çeşitli ülkelerin kullanımına sunulmuş olmaktadır. Uluslararası franchise sözleşmesi aslında devletler özel hukukunun konusunu oluşturabilecek franchise sözleşmesi türüdür. Uluslararası franchise sözleşmesi, ülkelerin ekonomilerini de geliştiren, ülke ekonomisine katkı sağlayan franchise sözleşmeleridir.

Bayilik Sözleşmesi ve Franchise Sözleşmesi bazı noktalarda benzerlik göstermektedir. Franchise sözleşmesi, franchise verenin, kendisine ait üretim, işletme ve pazarlama sistemini oluşturan fikri ve sınai unsurlar üzerinde, franchise alana kullanma hakları tanıyarak, onu kendi işletme organizasyonuna dâhil etmek ve onu bu sisteme dayanan ticari faaliyeti sırasında devamlı olarak desteklemek borcu altına girdiği; franchise alanın ise, hem bu sisteme dahil mal veya hizmetlerin sürümünü kendi nam ve hesabına yapmayı ve desteklemeyi, hem de franchise verene belli bir ücret ödemeyi taahhüt ettiği, sürekli borç ilişkisi kuran, kanunda düzenlenmemiş ve tam iki tarafa borç yükleyen bir çerçeve sözleşmedir. Tanımdan da anlaşılacağı gibi, kanunda düzenlenmemiş olmaları, sürekli borç doğuran birer sözleşme olmaları, kendi ad ve hesaplarına mal ve hizmetlerin sürümünü artırma borçları ve dağıtım ağına dâhil olmaları bakımından bayilik sözleşmesi ile franchise sözleşmesi benzerlik göstermektedir.

Ancak, franchise sözleşmesinde, franchise alan, ilgili franchise dağıtım ağının bağımsız olmayan bir şubesi gibi görülürken, bayilik sözleşmesinde böyle bir durum söz konusu değildir. Franchise sözleşmesinde dağıtım ağına dâhil olma, bayilik sözleşmesinden çok daha kuvvetlidir. Bayi, bağımsızdır oysa franchise alanın bağımsız karar verebileceği konular çok daha sınırlıdır. Franchise sözleşmesinde franchise alan, franchise verene ait marka, işletme adı gibi tanıtıcı işaretleri kullanmalıdır, oysa bayilik sözleşmesinde bayi, yapımcının veya üreticinin markasını veya tanıtıcı işaretleri kullanma hakkı verilmeyebilir Bir başka açıdan da franchise alan kendi adını veya tanıtıcı işaretlerini kullanamaz, oysa kural olarak franchise sözleşmelerinde yeknesak bir görünüm yaratma, imaj birliği çok güçlüdür. Franchise alan, franchise verenin organizasyonuna tamamen entegre olur ve müşteriler karşısında tek bir imaj altında görünmek zorundadı Ayrıca, bayilik sözleşmesinde bayi, franchise alanın, franchise verene verdiği tarzda herhangi bir ücret ödemez

Francising Sözleşmesini tek taraflı sona erdirmek zordur.  Aksi durum francising sisteminin özüne aykırıdır. Haklı bir sebep olması gerekir. Bu haklı sebepler her durumda somut verilere göre tek tek irdelenir. Haklı sebep ancak öngörülemeyen sebeplerdir. Sözleşmede ve hizmetin devamında fesih etmek isteyen firmanın öngöremediği olağan üstü fesih için aranan sözleşmenin kurulmasındaki şartlar (işlem şartları) nın  sonradan değişmesi ve ya ortadan kalkması ve taraflar için sözleşmenin devamını çekilmez hale koyacak bir durumun varlığı da mevzu bahis değildir. Yani sözleşme yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen veya öngörülmesi de beklenmeyen olağan üstü bir durumda mevcut değildir.

Bahaneler ile feshi mümkün değildir. Sözleşmeye konulmasının ticarette rekabeti kısıtlayıcı, rekabete aykırı hüküm olarak kabul edilemeyeceği, kaldı ki sözleşme hükümlerinin basiretli olduğu varsayılan bir tacir olan davalı tarafça sözleşme imzalanırken incelenerek değerlendirilmesi gerekirken, sonradan fesih sebebi olarak ileri sürülmesinin de yerinde olmadığı sabittir. Örneğin davalı firmanın sözleşmedeki -sözde- emredici maddelerle kısıtlanmış rekabeti olan mağdur küçük bir işletme gibi değerlendirilmesi bu konuda verilecek kararları adaletsiz, hakkaniyetsiz bir neticeye  taşır. Zira franchise sözleşmeleri zincir mağazalar için oluşturulan sözleşmelerdir. Taraflardan birisi için dışarıdan satın alma yasağı ve fiyat istikrarı getirirden, diğer taraf için de aynı bölgeye başka bir bayilik verememe yasağı getirerek adalet terazisi kurulmaktadır. Fesih iyiniyetli olmalıdır.  Gerekçeler ve franchise olgusu mahkemelerce yeterince incelenmeyince kararda hatalı olmaktadır.

Hakkaniyet Tazminatı : Bazı durumlarda bir zarar bir mağduriyet olduğu bellidir ancak veriler mağduriyeti tam yansıtmamakta, tam bir netice vermemektedir. Franchising Sözleşmesinin haklı nedenle fesih hallerinde zarar somut bir şekilde tespit edilemiyorsa bu konuda Borçlar Kanunumuzda hakkaniyet tazminatı gündeme gelir. Türk Borçlar Kanunu MADDE 50- Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.

Global Pazara çıkış Yolu Lisans Ve Franchising Anlaşmaları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemFranchising sistemi ülkemizde ve tüm dünyada popülerliğini sürdürmektedir.

Av. Seher ŞENER