Entertech İstanbul Teknokent ve İnci Holding’ten Türk Girişimlerinin Globalleşmesi için İş Birliği

Entertech Ve Inci

Entertech İstanbul Teknokent ve İnci Holding’ten Türk Girişimlerinin Globalleşmesi İçin İş Birliği

İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’nın ortak olduğu tek teknokent olan Entertech İstanbul Teknokent ile Türkiye’nin köklü sanayi gruplarından İnci Holding, Türk girişimlerinin küresel pazarlara erişimini güçlendirecek İş Birliği ve İyi Niyet Protokolünü imzaladı. Protokol töreni, Entertech Maslak Girişim Ofisinde gerçekleştirildi.

Entertech Ve Inci

Bu iş birliği, Entertech’in 2025–2030 stratejik hedefleri arasında yer alan uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda, Türkiye’nin yenilikçi üretim gücünü küresel ölçekte görünür kılmayı amaçlıyor.  İki kurum, üniversite temelli bilgi üretimi ile sanayi tecrübesini bir araya getirerek, Türk teknoloji girişimlerinin Avrupa ve ötesinde konumlanmasını sağlayacak ortak programlar yürütecek. İnci Holding’in açık inovasyon kanalı İnci Radar ile, Entertech bünyesinde İnci Grubu’nun ihtiyaçlarına yönelik çözüm oluşturan startupların karşılıklı sinerji oluşturulabilmesi için startupların sanayi ortamında yapacağı pilot projeler desteklenecek. Bu projeler sonrasında çözüm üreten startupların şirketlerde tedarikçi olarak konumlanması konusunda çalışmalar yürütülecek.

Entertech GsyfAyrıca, Entertech GSYF ile İnci Holding’in stratejik yatırımcısı olduğu Vinci Girişim Sermayesi Fonu arasında yatırım fırsatlarının paylaşılması ve birlikte yatırım yapılmasına yönelik iş birliklerinin geliştirilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda, Vinci portföyünde yer alan girişimlerin Entertech bünyesinde Ar-Ge ofisi kurarak Türkiye’deki inovasyon ekosistemine entegre olmalarının da önü açılacak.

“Türk girişimlerini Avrupa’nın merkezine taşıyoruz”

Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu, iş birliğinin Türk girişimlerinin uluslararası pazarlara açılımını hızlandıracağını vurguladı:

“Bu protokol, girişimciliği yalnızca yerel bir başarı hikâyesi olarak değil, küresel bir etki alanı olarak konumlandırma vizyonumuzun parçası.
İnci Holding ile birlikte, Türkiye’nin bilgi üretim gücünü uluslararası yatırım ağlarıyla buluşturuyoruz.
Amacımız, Türk girişimlerini Avrupa’nın merkezine taşıyarak sürdürülebilir etki yaratmak.”

Inci Holding LogoMehmet Tunçkanat “Teknolojinin sınır tanımadığı bir dönemde, girişimlerin küresel sahnede yer alabilmesi için sanayiyle güçlü bağlar kurması kritik. Entertech ile kurduğumuz bu iş birliği sayesinde, İnci Holding’in inovasyon ekosistemiyle Entertech ekosisteminde yer alan startupları aynı platformda buluşturuyoruz. Böylece hem Türk girişimlerinin Avrupa pazarına erişimini güçlendirecek, hem de ülkemizde ve Avrupa’da yer alan sürdürülebilir teknolojilerin gelişimini hızlandırmaya katkı sağlayacağız.” şeklinde konuştu.

 Amsterdam Merkezli Uluslararası Program Geliyor

Protokol kapsamında ilk ortak adım, Entertech İstanbul Teknokent’in Amsterdam Ofisi olan Entertech Europe B.V. koordinasyonunda yürütülecek ‘Temiz ve Sürdürülebilir Enerji’ temalı Uluslararası Pazar Genişleme Programı olacak.  Program, Türk teknoloji girişimlerinin Avrupa pazarına erişimini kolaylaştırarak, sürdürülebilir inovasyon ve yeşil dönüşüm odaklı yeni iş birliklerinin önünü açacak.

Bilgiden ve Deneyimden Küresel Değere Uzanan Yol

Entertech İstanbul Teknokent, bu iş birliğiyle Türkiye’nin teknoloji üretim kapasitesini uluslararası ölçekte görünür kılmayı, girişimcileri küresel ağlara taşımayı ve ülkenin yenilikçi markalar üretme gücünü artırmayı hedefliyor.
Akademik bilgi birikimini, sanayinin üretim kabiliyetini, girişimcilik ekosistemi deneyimini harmanlayarak bilgiden küresel değere uzanan bir etki zinciri oluşturmayı amaçlıyor.

MES Sistemlerinde Yapay Zekâ & Makine Öğrenmesi Uygulamaları: Gerçek Zamanlı Performans Analizi ve Tahmine Dayalı Bakım

Mes Sistemlerinde Yapay Zekâ & Makine öğrenmesi Uygulamaları Gerçek Zamanlı Performans Analizi Ve Tahmine Dayalı Bakım Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

MES Sistemlerinde Yapay Zekâ & Makine Öğrenmesi Uygulamaları: Gerçek Zamanlı Performans Analizi ve Tahmine Dayalı Bakım

Anıl YILMAZ

Giriş

Mes Sistemlerinde Yapay Zekâ & Makine öğrenmesi Uygulamaları Gerçek Zamanlı Performans Analizi Ve Tahmine Dayalı Bakım Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGünümüzde üretim yönetimi, sadece makinelerin çalışır durumda olmasıyla sınırlı olmayıp; “ne zaman duracak?”, “nerede verim düşecek?”, “hangi ekipmana ne zaman müdahale edilmeli?” gibi soruların yanıtlarını da bulabilmek üzerine evrilmiştir. Bu bağlamda, MES (Manufacturing Execution System) sistemleri üretim sahasında “ara katman” işlevi görürken; artık bu sistemlerin yanına yapay zekâ (YZ) ve makine öğrenmesi (MÖ) teknolojileri eklenerek üretim süreçleri daha akıllı hâle geliyor. Özellikle gerçek zamanlı performans analizi ve tahmine dayalı bakım (predictive maintenance, PdM) başlıkları, üretim yönetimi ve satınalma-tedarik zinciri profesyonellerinin gündeminde giderek daha fazla yer alıyor.

Bu makalede, Türkiye bağlamında, MES sistemlerine YZ/MÖ uygulamalarının nasıl hayata geçirilebileceği, nelere dikkat edilmesi gerektiği, pratik ipuçları ve örneklerle ele alınacak. Ayrıca, satınalma/tedarik zinciri yöneticilerinin de bu dönüşümdeki rolü ve elde edilebilecek yararlar üzerinde durulacak.

1. Neden? Yapay Zekâ & Makine Öğrenmesi ile MES’nin Anlamı Nedir?

1.1 MES’in klasik işlevleri ve güncel ihtiyaçlar

MES sistemleri, üretim hattı ile üst sevideki planlama (ERP) sistemleri arasında köprü görevi görür: siparişin üretime alınması, iş emirlerinin yönetimi, üretim hattı performansının takibi, kalite kontrol, işçi/makine durumu gibi bilgiler. Örneğin bir Türk MES sağlayıcısı, “gerçek zamanlı üretim takibi”, “makine duruş ölçümü”, “izlenebilirlik” gibi modülleri sunduğunu belirtiyor. Ancak günümüzde şu beklentiler öne çıkıyor: duruş süresi minimizasyonu, verimlilik artışı, kalite sapmalarının erken yakalanması, bakım maliyetlerinin düşürülmesi. Bu beklentiler klasik MES işlevleriyle tek başına tam olarak karşılanamaz.

1.2 YZ & MÖ ne getiriyor?

Makine öğrenmesi ve yapay zekâ teknolojileri sayesinde, üretim sahasından gelen büyük veri (sensör değerleri, üretim miktarı, hata oranı, enerji tüketimi vb.) analiz edilerek şu imkanlar doğabiliyor:

  • Belirli bir ekipmanın arıza yapma ihtimali tahmin edilebilir. Örneğin, bir döküm fabrikasında yapılan çalışmada makine öğrenmesi kullanılarak bakım zamanı tahmini yapılmış ~%85 doğrulukla tespit edilebilir.
  • Verimlilik göstergelerinde düşüşe sebep olacak erken uyarılar verilebilir.
  • Operatörlerin performansı, hattın verimliliği, kalite sapmaları gerçek zamanda izlenip algoritmalarla yorumlanabilir.
  • Bu sayede satınalma, bakım, üretim yönetimi gibi iş birimleri daha proaktif kararlar alabilir.

1.3 Türkiye’de neden önemli?

Türkiye’de orta-ölçekli ve büyük ölçekli imalatçıların sayısı oldukça fazla. Ancak bakım maliyetleri yüksek ve plansız duruşlar ciddi üretim kayıplarına yol açabiliyor. Bu durumda, YZ/MÖ destekli MES uygulamaları, satınalma, tedarik zinciri ve üretim yönetimi profesyonelleri için bir rekabet avantajı oluşturabilir. Bu yüzden “neden” kısmı hem teknolojik hem stratejik olarak değerlendirilmeli.

2. Nasıl? Uygulama Süreci ve Pratik İpuçları

2.1 Hazırlık aşaması: Hangi veriler, hangi sistemler?

  • Öncelikle MES sisteminizin veri toplama yapısı hazır olmalı: sensörler, PLC’ler, üretim hattı verileri (üretim hızı, duruş süresi, kalite oranı, enerji tüketimi) gibi bilgiler.
  • Bu verilerin MES sistemine entegre edilmesi veya MES üzerinden toplanıp analiz ortamına aktarılması gereklidir. Bu adımda ERP–MES entegrasyonu, veri arşivleme, gerçek zamanlı veri akışı gibi konular kritik.
  • Makine öğrenmesi modelleri için geçmiş veri gerekir: geçmiş arızalar, duruş süreleri, sensör sapmaları vs.
  • Ayrıca “gerçek zamanlı” analiz için bulut veya edge (uç) bilişim altyapısı düşünülmelidir.

2.2 Modelleme ve uygulama adımları

  • Modelleme aşamasında hedef (örneğin arıza zamanı, duruş süresi, kalite sapması) belirlenmelidir. Ardından veri hazırlama yapılır (öznitelik mühendisliği, eksik veri temizliği, normalizasyon vs). Bu aşama makine öğrenmesi projesinin başarısı için önemli.
  • Denetimli veya denetimsiz öğrenme modelleri seçilebilir. Örneğin “Rastgele Orman (Random Forest)”.
  • Modelin canlı şekilde entegre edilmesi: MES üzerinden veri akışı, modelin çalışması, uyarılar üretmesi, karar destek arayüzü üzerinden operatöre/üretim yönetimine bilgi sunulması.
  • Süreç sonunda performans ölçümü: model doğruluğu, duruş süresi azaltımı, bakım maliyeti düşüşü, üretim verimliliği artışı gibi KPI’lar izlenmeli.

2.3 Uygulama Sırasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Veri kalitesi: sensörler çalışıyor mu? Veriler eksiksiz mi? Zaman damgaları doğru mu? Hatalı/verisiz bölümler modelin doğruluğunu düşürür.
  • Organizasyonel değişim: operatörler ve bakım personeli yeni sisteme adaptasyon göstermelidir. YZ destekli sistemler “kara kutu” şeklinde algılanmamalı, şeffaf olmalıdır.
  • Kültür ve süreç değişimi: Model çıktılarına göre bakım-üretim planlaması değişebilir; bu durumda süreçlerin yeniden düzenlenmesi gerekebilir.
  • Güvenlik ve entegrasyon: MES sistemleri üretim katmanına yakın olduğu için YZ/MÖ çözümleri entegrasyon sırasında OT/IT güvenliği göz önünde tutulmalıdır.
  • Ölçeklendirme: İlk pilot bölge başarılı olsa bile sistemi tüm tesise yaymak ayrı planlama gerektirir.

3. Gerçek Zamanlı Performans Analizi – MES + YZ Kombinasyonu

3.1 Ne demek?

Gerçek zamanlı performans analizi ile üretim hattındaki makine ve işçi performansı, kalite oranları, duruş süreleri, enerji tüketimi gibi göstergeler anlık olarak izlenir. Bu verilere YZ algoritmaları eklenince, sadece “şu anda duruş var” değil, “bu makine birkaç saat içinde verim düşüşüne girebilir/lüzumsuz bakım gerektirebilir” gibi öngörüler ortaya çıkar.

3.2 Satınalma ve tedarik zinciri yöneticileri için anlamı

  • Satınalma için: kritik ekipmanların bakım ihtiyaçlarının tahmin edilmesi, yedek parça siparişlerinin zamanında yapılması anlamına gelir. Böylece tampon stoklar azaltılabilir, maliyet kontrolü artar.
  • Tedarik zinciri açısından: üretim hattındaki verim düşüşleri önceden tahmin edilirse, tedarik planlaması da daha gerçekçi yapılabilir, hammaddeden sevkiyata kadar zincir boyunca reaksiyon süresi kısalır.
  • Üretim için: üretim planı daha güvenilir hâle gelir; “beklenmedik duruş” riski azalır, üretim süreçleri daha şeffaf izlenebilir.

3.3 Pratik ipucu – “Üretim hattı performansını gerçek zamanda izlemek için 5 adım”

  1. Kritik ekipmanları ve hattı seçin: en çok duruş veren veya en yüksek maliyetli makinelerle başlayın.
  2. Verileri toplama altyapısını kurun: sensörler, PLC bağlantısı, MES veri akışı, zaman damgası.
  3. Basit KPI izleme panosu oluşturun: üretim hızı, kalite oranı, duruş süresi. Bu panoyu gerçek zamanlı olarak MES üzerinden izleyin.
  4. Makine öğrenmesi modeli kurun: örneğin son 6-12 aylık verilerle model oluşturun; arızayı veya duruşu tahmin edecek model oluşturun.
  5. Uyarı mekanizması kurun: model “yaklaşan risk” uyarısı verdiğinde bakım/üretim yöneticisine SMS/e-posta bildirimi ya da MES ekranı üzerinden uyarı gelsin. Ve yapılan aksiyonların etkinliği izlenmelidir.

4. Tahmine Dayalı Bakım (Predictive Maintenance) – MES + YZ ile Bakım Yönetiminin Evrimi

4.1 Tanımı ve neden gerekli?

Tahmine dayalı bakım, klasik bakım yaklaşımlarının ötesine geçerek “belirli zamanlarda planlı bakım” ya da “arıza sonrası bakım” yerine, ekipmanın gerçek durumu ve gelecekteki durumu üzerinden en uygun zamanda bakım yapılmasını sağlayan yaklaşımıdır. Bu sayede bakım maliyeti düşer, duruş süreleri azalır.

4.2 Uygulama süreci

  • Bakım verilerinin dijitalleştirilmesi: Kağıt üzerinde kayıtlı bakım geçmişi varsa dijital ortama taşınmalı.
  • Kritik parametrelerin belirlenmesi: Makinelerin çalışma şartlarını denetleyen tüm ölçüm aletlerinin verileri derlenip analiz edilmelidir.
  • Modelin seçilmesi ve iterasyonu: Başlangıçta basit modellerle (örneğin logistic regression, random forest) başlamak, sonra uzun vadede daha karmaşık modeller (örneğin LSTM, deep learning) düşünülebilir.
  • Bakım ve satınalma entegrasyonu: Bakım yöneticileri ile satınalma yöneticileri birlikte çalışmalı, yedek parça stokları, bakım ekipmanları, bakım takvimi bu analizle entegre olmalı.
  • ROI izleme: Bakım maliyetinde düşüş, duruş süresinde azalma, üretim artışı gibi ölçütlerle projenin finansal faydası izlenmeli.

4.3 Yatırım-getiri örnekleri

  • YZ destekli bakım uygulamalarında maliyetlerin %30-60 oranında, duruş sürelerinin ise %10-20 azaltılabilmesi mümkündür.

5. Kimlerle? Proje Ekibi ve Paydaşlar

  • Üretim yönetimi: MES sistemlerini kullanan, hattı yöneten ekip önemli.
  • Bakım departmanı: Arızalar, duruşlar, yedek parça yönetimi bakım biriminin alanı. Onların ihtiyaçları ve verileri çok önemli.
  • Satınalma – tedarik zinciri: Yedek parça stokları, bakım malzemeleri, hizmet alımı gibi konular doğrudan bu projeden etkilenir. Bu birimlerin erken dahil edilmesi fayda sağlar.
  • IT/OT ekipleri: Verilerin toplanması, sistem entegrasyonları, siber güvenlik bu ekiplerin sorumluluğundadır.
  • Yönetim / finans departmanı: Yatırım kararları, bütçeler, ROI izleme bu katmanda gerçekleşir.

Bu paydaşların ortak bir dilde konuşması, proje başarısı için kilit önemdedir.

6. Yerel Pazar ve İmalatçı için Pratik Senaryo

Bir örnek senaryo düşünelim: İstanbul’daki bir imalat firması, kunduracılık sektöründe faaliyet gösteriyor. Bu firma 10 üretim hattı işletiyor ve sık sık beklenmedik duruşlarla karşılaşıyor. Satınalma yöneticisi, “yedek parça stoğu yüksek”, bakım yöneticisi “makine arızaları fazla”, üretim yöneticisi “hattın verimi düşük” şikâyet ediyor.

Bu durumda şu adımlar izlenebilir:

  1. İlk olarak en çok duruşa sebep olan 3 makina seçilir.
  2. Bu makineler için sensörler (örneğin sıcaklık, titreşim, enerji tüketimi) ve MES üzerinden çıkış verileri toplanır.
  3. Geçmiş 6-12 ay verisiyle makine öğrenmesi modeli kurulur; “bu makine X saat çalıştıktan sonra duruşa girme eğiliminde” gibi bir tahmin üretilir.
  4. Model canlı hale gelir, uyarı sistemi kurulup bakım/tedarik zinciri birimlerine bildirim gider.
  5. Yedek parça siparişi, bakım zamanı, üretim planlaması bu tahmine göre güncellenir.
  6. İzleme süreci: Duruş süresi ve maliyeti, yedek parça stok maliyeti ve üretim verimi önce-sonra karşılaştırılır.

Bu senaryoda hem yatırım maliyeti hem de kazanım somut olarak izlenebilir. Satınalma yöneticisi için “gereksiz yedek parça stokunu düşürme”, bakım yöneticisi için “planlı bakım sayesinde arıza riskini azaltma”, üretim yöneticisi için “duruş süresi azaltma” gibi kazanımlar ortaya çıkar.

7. Zorluklar & Riskler

  • Veri eksikliği veya kalitesizliği: Sensör verisi yoksa ya da MES sistemi eskiyse başlangıçta sorun olabilir.
  • Organizasyonel direnç: Yeni sistemlere adaptasyon, operatörlerin kabulü zaman alabilir.
  • Yatırım maliyeti: Sensörler, altyapı, yazılım-lisans, eğitim gibi maliyetler göz önünde olmalıdır.
  • Model başarısının garantisi yoktur: %100 doğruluk beklenmemelidir; deneysel aşama, iterasyon gerekir.
  • Siber güvenlik ve OT/IT entegrasyonu: Üretim katmanına bağlı makinelerin verisinin dışa açılması risklidir; güvenlik politikaları olmalıdır.
  • Ölçeklendirme zorluğu: Pilot başarılı olsa da tüm tesise yayılması zaman-kaynak gerektirebilir.

8. Gelecek Eğilimler & Tedarik Zinciri Bağlantısı

  • Dijital ikiz (Digital Twin): Makinenin dijital kopyası oluşturulup gerçek zamanda simülasyon yapılabilir; MES + YZ için güçlü bir destek olur.
  • Bulut & edge (uç) bilişim hibrit modelleri: Bazı analizler bulutta, bazıları sahada (edge) yapılabilir; gerçek zamanlılık açısından önem kazanıyor.
  • Otonom bakım kararları: YZ algoritmaları bakım kararı verip otomatik iş emri oluşturabilir.
  • Tedarik zinciri entegrasyonu: Üretim hattındaki verim düşüşü veya duruş tahmini, tedarik zinciri planlamasına gerçek zamanlı veri aktarabilir; örneğin malzeme sevkiyatı ve iş gücü planlaması bu verilerle optimize edilebilir.
  • Yeşil üretim ve sürdürülebilirlik ile entegrasyon: Bakım sistemleri sadece üretim değil, enerji verimliliği, atık yönetimi gibi sürdürülebilirlik göstergeleriyle de ilişkilendirilecek.

9. Sonuç

Mes Sistemlerinde Yapay Zekâ & Makine öğrenmesi Uygulamaları Gerçek Zamanlı Performans Analizi Ve Tahmine Dayalı Bakım Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemÖzetle, MES sistemlerine yapay zekâ ve makine öğrenmesi eklemek, üretim yönetimi, satınalma ve tedarik zinciri alanlarında ciddi avantajlar sunabilir. Türkiye’de imalat sektörünün dönüşüm ihtiyacı göz önünde alındığında, bu tür projeler hem rekabet avantajı hem maliyet kontrolü açısından önemlidir. Ancak başarının anahtarı sadece teknoloji değil veri altyapısı, organizasyonel hazırlık, süreç değişimi ve paydaş katılımıdır.

Anıl YILMAZ

Kaynakça:

  1. Ceyhan, H., Kasapbaşı, M. C. (2022). “Üretim Sistemlerinde Makine Öğrenmesi ile Kestirimci Bakım Uygulaması ve Modellemesi.” Avrupa Bilim ve Teknoloji Dergisi, (33), 167-175.
  2. “Machine Monitoring & Predictive Maintenance – Industry 4.0.” Advantech Türkiye web sitesi.
  3. “AI-Powered Predictive Maintenance in Production.” Dataguess.
  4. “Yapay Zekâ Destekli MES Çözümleri.” Retmes web sitesi.
  5. “6 Top Predictive Maintenance Companies in Turkey.” F6S Community.

Asgari Ücret: 2026 Yılı Beklentileri ve Zam Oranı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Ve Yeşil Satınalma Eğitimi Haber Asgari ücret 2026 Yılı Beklentileri Ve Zam Oranı

2026’da Asgari Ücret Ne Olacak?

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Ve Yeşil Satınalma Eğitimi Haber Asgari ücret 2026 Yılı Beklentileri Ve Zam Oranı2025 yılında geçerli olan asgari ücret, %30 zamla net 22.104 TL, brüt 26.005 TL olarak belirlenmişti. Ancak, yıl boyunca yüksek seyreden enflasyon nedeniyle bu artış, çalışanların alım gücünü korumakta yetersiz kaldı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Ekim 2025 Enflasyon Raporu’na göre, yıl sonu enflasyonunun %43,4 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu tablo, hane halkı bütçelerinde reel gelir kaybının sürdüğüne işaret ediyor.

TÜİK’in 2025 ikinci çeyrek verilerine göre işgücü maliyetleri bir önceki yıla göre %44,3 arttı. İSO’nun Eylül 2025 İmalat PMI raporu ise liradaki değer kaybının üretici maliyetlerini son üç ayın en hızlı artış seviyesine taşıdığını gösteriyor. KOBİ’ler için de işveren maliyeti 2025’te çalışan başına 30.556 TL seviyesine yükselmişti. Bu maliyetin, 2026’da yapılacak olası zamla birlikte 40 bin TL bandına yaklaşması bekleniyor. Bu veriler, şirketlerin 2026 planlarında daha temkinli harcama ve tasarruf odaklı adımlara yöneleceğini ortaya koyuyor.

Asgari Ücret 27.000TL Olacak mı?

Küresel enflasyonun kademeli olarak düşmesine rağmen, Türkiye’de ücret artış baskısının süreceği öngörülüyor. Trading Economics’in modellemesine göre, Türkiye’de asgari ücretin 2026 yılında yaklaşık 32.000 TL/ay (brüt) seviyesine yükselmesi bekleniyor. Bu, mevcut brüt tutara kıyasla %23–25 civarında bir artış anlamına geliyor.

Benzer biçimde, OECD 2025 Economic Outlook raporunda Türkiye için 2026 yılı ortalama fiyat artışının %21 civarında seyredeceği öngörülüyor. Bu oran dikkate alındığında, net asgari ücretin 27.000 TL civarında belirlenmesi ihtimalini güçlendiriyor. Bu durumda, enflasyon da göz önüne alındığında olası 2026 artışı, çalışanların yaşam maliyetlerindeki reel kaybı tamamen telafi etmeyebilir.

Ekonomistler, yeni asgari ücretin yalnızca enflasyona endeksli değil, alım gücü temelli bir yaklaşımla belirlenmesi gerektiğini vurguluyor. Bu durum, 2026’da maaş artış oranlarının özel sektörde de referans alınacağı anlamına geliyor. Özellikle giriş seviyesi pozisyonlarda beyaz yakalı ücretlerin yeniden dengelenmesi gündemde.

Ücret Politikalarında Yeniden Kalibrasyon Dönemi

Jilda Hnİnsan Kaynakları danışmanlık firması Gilda&Partners Kurucusu Jilda Bal, 2026 asgari ücret beklentilerini şu şekilde değerlendirdi:
“2026, ücret politikalarında yeniden kalibrasyon yılı olacak. Enflasyon düşse bile, çalışanların alım gücü henüz toparlanmadı. Şirketler artık maaş artışlarını yalnızca piyasa ortalamasına göre değil, çalışan deneyimine ve sürdürülebilir motivasyona göre kurgulamak zorundadır.

Gilda LogoÖnümüzdeki dönemde, ücret şeffaflığı, yan hakların genişletilmesi ve performansa dayalı ödül sistemleri çok daha belirleyici hale gelecek. Kısa vadeli zamlar değil, uzun vadeli güven inşası çalışan bağlılığını koruyacak.”


Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı Yazı Dizisi

SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
VE YEŞİL SATINALMA SUNUMLARI VE DİĞER MAKALELER

Power Point Sunum Klasörünü indirebilirsiniz:

Sürdürülebilir Kalkınma Raporu ve Türkiye Analizi



İŞ PROBLEMLERİNE ODAKLI EĞİTİMLER, ÖLÇÜLEBİLİR SONUÇLAR

Ecovadis Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Satın Alma Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri ve Yeşil Satınalma ISO 20400 Eğitimi için tıklayınız. 

 Şirket eğitimlerini standart kalıplarla değil, ihtiyaçlarınıza özel tasarlıyoruz.

Her program, işletmenizin gerçek problemlerine çözüm üretmek ve ölçülebilir sonuçlar yaratmak için hazırlanır.
Sizlerden gelen geri bildirimlerle eğitimlerimizi özgünleştiriyor, böylece her adımda somut değer katıyoruz.

Mottomuz: “Her eğitim, bir iş probleminin çözümü için tasarlanır.”

Güvenilir, verimli ve profesyonel eğitim hizmetleriyle yanınızdayız.
Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim. Prof. Dr. Murat Erdal 

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri:
İçerikleri incelemek için tıklayınız.

-> Eğitim teklifi almak için -> egitim@satinalmadergisi.com 

☐ Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve ISO 20400 Standardı Eğitimi (2 gün)
☐ Dış Ticarette Lojistik Sözleşme Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme ve Tedarikçi İlişkileri Eğitimi (2 gün)
☐ İdari İşler ve Tesis Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Filo Yönetimi Eğitimi: “Operasyon ve Planlama İlkeleri” (2 gün)
☐ Lojistik ve Depo Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Satış Mühendisleri için Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)

Dış Ticaret Eğitimi Dis Ticaret Lojistik Sozlesme Egitimi
Dış Ticarette Lojistik Operasyon ve Sözleşme Yönetimi Eğitimi için tıklayınız. 

-> EĞİTİM KATALOĞUNU İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> Eğitim teklifi almak için -> egitim@satinalmadergisi.com 

Genel Tatil Günü 7,5 Saatten Fazla Çalıştırılan İşçi Tatil Ücreti Dışında Fazla Çalışma Ücretine de Hak Kazanır mı?

Genel Tatil Günü 7,5 Saatten Fazla çalıştırılan İşçi Tatil ücreti Dışında Fazla çalışma ücretine De Hak Kazanır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Genel Tatil Günü 7,5 Saatten Fazla Çalıştırılan İşçi Tatil Ücreti Dışında Fazla Çalışma Ücretine de Hak Kazanır mı?

Lütfi İNCİROĞLU

Genel Tatil Günü 7,5 Saatten Fazla çalıştırılan İşçi Tatil ücreti Dışında Fazla çalışma ücretine De Hak Kazanır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemUlusal bayram ve genel tatiller, 2429 sayılı Ulusal Bay­ram ve Genel Tatiller Hakkında Yasala düzenlenmiştir. Buna göre, 1923 yı­lında Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim günü “Ulusal Bayramdır” (2429/m.1). Bunun dışındaki resmi ve dini bayram günleri ile yılbaşı günü “genel tatil günleri” olarak kabul edilir.

A) Ulusal Bayram günü; 29 Ekimdir. Bugün de özel işyerlerinin ka­pan­ması zorunludur. 28 Ekim saat: 13.00’den sonra başlar, 1,5 gündür.

B) Resmi Bayram Günleri:

a) 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı; 1 gündür.

b) 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı; 1 gündür.

c) 30 Ağustos Zafer Bayramı; 1 gündür.

C) Dini Bayram Günleri:

a) Ramazan Bayramı; Arife günü saat: 13.00’ten başlar 3,5 gündür.

b) Kurban Bayramı; Arife günü saat: 13.00’ten başlar 4,5 gündür.

D) Ocak günü yılbaşı tatili, 1 Mayıs günü Emek ve Dayanışma Günü ve 15 Temmuz günü Demokrasi ve Milli Birlik Günü tatilidir.

Böylece bir takvim yılı içinde 15,5 gün Ulusal Bayram ve Genel Tatil günü vardır

Postalar halinde çalışmanın yürütüldüğü bir işyerinde, ulusal bayram ve genel tatil günü ücreti işçinin çalıştığı postanın çalışma saatlerinin girdiği günün, ulusal bayram ve genel tatil günü olması halinde söz konusu olur. Örneğin, işçi 22 Nisan gününü 23 Nisan gününe bağlayan gecede 24.00-08.00 postasında çalışması halinde ilave bir günlük genel tatil günü çalışması ücretine hak kazanacaktır.

Konuyla ilgili bir kararında Yüksek Mahkeme, “…Davacının gece vardiyasında çalıştığı, 28 Ekim’i 29 Ekim’e bağlayan gece 24.00-08.00 arası çalışması bulunan davacının ulusal bayram ve genel tatil günü çalışması olduğundan ilave yevmiyeye hak kazandığı açıktır.” şeklinde hüküm kurmuştur[1].

Ulusal bayram ve genel tatil günlerinden birinin “hafta tatiline” (örneğin Pazar gününe) “rastlaması” (geçişmesi, tedahül etmesi) ha­linde “sadece bir tatil günü ücretinin” verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Yargıtay konuyla ilgili verdiği kararında, “Hafta tatili ve genel tatil günlerinin çakıştığı günlerde hafta tatili hesabı yapılmalıdır. Bilirkişi raporu bu açıdan ­denetime elverişli değildir. Örneğin, 19 Mayıs 2013 bayram tatili Pazar günü ile çakışmaktadır. Mahkemece bu konuda da denetime elverişli bilirkişi ra­poru alınarak sonuca gidilmelidir”[2].

Aynı şekilde, ulusal bayram ve tatil günlerinden birinin çalışılmayan cumar­tesi gününe rastlaması halinde de “bunun tamamen bir takvim rastlan­tısı ol­duğu” kabul edilmiş; ayrıca bir ücret ödenmesine gerek görülmemiştir. An­cak, ulusal bayram ve genel tatil gününe rastlayan hafta tatili veya çalışıl­ma­yan Cumartesi günü işyerine giderek “çalışan işçiye”, haftalık 45 saatlik nor­mal iş süresinin üstünde yapılan bu çalışması “fazla çalışma” sayılarak ücreti % 50 artırımlı ödenmesi gerekir. Bir başka deyişle, hafta tatili (Pazar) çalış­malarında olduğu gibi, işçi rastlantılı (geçişmeli) bu günlerde çalışması kar­şılığı bir günlük tatil ücretine ek olarak bir buçuk günlük “hafta tatilinde ça­lışma ücreti” ile birlikte toplam iki buçuk günlük ücrete hak kazanır.

Ulusal bayram ve genel tatil günü tatil yapmayarak ça­lı­şan işçiye çalıştığı her gün için bir günlük ücreti ödenir. Örneğin işçinin günlük ücreti 1000 TL ise, genel tatil günü olan bayram günü çalışan işçiye 1000 TL+1000 TL=2000 TL ödenir. Bununla birlikte, bayram günü işyerinde 2 saatlik bir arızanın giderilmesi için çalıştırılan işçiye ücreti yine 2000 TL ola­rak ödenir. Ayrıca, işçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışması halinde, bu çalışmaların günlük 7,5 saate kadar olan kısmı için ulusal bayram ve genel tatil ücreti, 7,5 saati aşan kısmı ise fazla çalışma süresine dahil edilmek suretiyle fazla çalışma ücreti hesaplanmalıdır[3].

Yargıtay’a göre, “genel tatil ve hafta tatili ücret alacaklarının hak edi­len tarihteki çıplak ücret üzerinden hesaplanması gerekir”[4]

Genel Tatil Günü 7,5 Saatten Fazla çalıştırılan İşçi Tatil ücreti Dışında Fazla çalışma ücretine De Hak Kazanır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak, işçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışması halinde, bu çalışmaların günlük 7,5 saate kadar olan kısmı için ulusal bayram ve genel tatil ücreti, 7,5 saati aşan kısmı ise fazla çalışma süresine dahil edilmek suretiyle fazla çalışma ücreti hesaplanmalıdır.

Lütfi İNCİROĞLU

 

Kaynakça:

[1] 22.HD.18.02.2019, E.2017/19993, K.2019/3612

[2] Y9HD.16.06.2020 T., E.2017/15912, K.2020/5760 Legalbank.

[3] Y22HD.18.01.2018 T. E.2017/9665 K.2018/681 Legalbank

[4] Y9HD.12.4.2018, E.2015/14919, K.2018/8470 Legalbank

Satınalma Dergisi Kasım 2025, Yıl:13, Sayı:155

Satınalma Dergisi Kasım 2025 Sayısı

Değerli Yöneticiler,

Yılın son iki ayına girmiş bulunuyoruz. Yoğunluklarımız artarak devam ediyor. Tüm şirketlerde yeni yıl planlamaları dikkatle yapılıyor. Hemen her alanda verimlilik arayışı belirgin şekilde artmış durumda.

Tedarik zinciri, satınalma, lojistik ve depo yönetimi alanlarında mevcut durumların analizi, darboğazların tespiti ve risklerin kalıcı şekilde çözülmesine yönelik çalışmalar hız kazandı. Süreçler, stratejik, operasyonel ve sürdürülebilirlik perspektiflerinden yeniden değerlendiriliyor.

Biz de odağımızı bu dönemde özellikle tedarik zinciri operasyonlarına çevirdik. Tedarik Zinciri Olgunluk Değerlendirme çalışmalarına başlayan şirketlerimiz için kapsamlı bir rehber hazırladık.

Birçok şirketimizde sıklıkla dile getirilen; “Tedarik zinciri operasyonlarımız neden hep ‘son dakika’ çözümlerle yürüyor?” sorusuna cevap aradık. Farkındalığınız artıracak makalemizi bu sayımızda bulacaksanız.

Küresel İmalat PMI Eylül 50.8

Ekim 2025 S&P Küresel İmalat PMI, 50.8 olarak gerçekleşti. Eylül ayında İmalat PMI seviyesi 50.9’du. Ülkeler bazında Ekim 2025 İmalat PMI verileri: ABD 52.5 , Avrupa Bölgesi 50, Japonya 48.3, Almanya 49.6, Fransa 48.8 ve Çin 50.6 oldu.

PMI verileri yukarı yönlü ciddi bir gelişim göstermiyor. Avrupa’nın lider ekonomilerinde, imalat sektörlerinde dinamizmden bahsetmek mümkün değil.

İstanbul Sanayi Odası (ISO) Ekim 2025 PMI verisi ise 46.5 olarak açıklandı.

Konteyner Yük Endeksleri

Baltık Borsası Küresel Konteyner Yük Endeksi % 16’lık artış ile 2.194 Dolara yükseldi. FBX 13 Çin/Uzakdoğu-Akdeniz Güzergâh Endeksi % 24’lük yükselme ile 2.837 dolara sıçradı.

Drewry Konteyner Yük Endeksi, Kasım 2025 ilk hafta itibariyle % 8’lik yükselme ile 40ft konteyner başına 1959 Dolara çıktı. Şangay-Roterdam arası spot fiyatlar 1.962 Dolar, Şangay-Los Angeles % 9 artarak 2.647 Dolar seviyesinde gerçekleşti.

Şirketler için Eğitim Programları

Şirketlerin ihtiyaçlarına özel tasarladığımız eğitim programlarımızla hem güncel iş dünyası trendlerine hem de geleceğin yetkinliklerine odaklanıyoruz.

o Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Sürdürülebilir Satınalma (ISO 20400) Eğitimi ile şirketlerin sürdürülebilirlik yolculuğunda beşikten beşiğe (C2C) perspektifinde tedarikçilerini çevre, sosyal ve yönetişim boyutlarında geliştirmelerine rehberlik ediyoruz.

o İdari işler mesleğinin ülkemizdeki yükselişine hep birlikte tanıklık ediyoruz. İdari İşler ve Tesis Yönetimi Eğitimi ile kurumların en kritik yapı taşlarından biri olan idari işler süreçlerine özel, sektörde örnek bir içerik hazırladık.

o Yapay Zeka Okur Yazarlığı, Satınalma ve Tedarik Zincirlerinde Yapay Zeka Uygulamaları Eğitimi’ne göstermiş olduğunuz yoğun ilgi için teşekkür ederiz.

e-Dergi Aboneliğinizi başlatın, ekibinizi geliştirin.

Şirket olarak dergi arşivine (154 sayı), e-kitap, sektör raporları ve gelecek bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Şirket ve kişisel dijital abonelik seçeneklerini incelemek için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Keyifli okumalar,

Prof. Dr. Murat ERDAL
Editör

Satınalma Dergisi Kasım 2025 Sayısı
Satınalma Dergisi Kasım 2025 Sayısını Buyer Network üyeliğiniz ile okumak için tıklayınız.

Satınalmacılar Olarak Mamdani’den Öğreneceklerimiz

Satınalmacılar Olarak Mamdani’den öğreneceklerimiz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Satınalmacılar Olarak Mamdani’den Öğreneceklerimiz

M. Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu

Satınalmacılar Olarak Mamdani’den öğreneceklerimiz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir satınalmacı için her görüşme bir iletişim testidir. Karşı tarafta güçlü bir satıcı, iyi hazırlanmış bir sunum, ustaca seçilmiş kelimeler vardır. Çoğu zaman belirleyici olan, teklifin içeriği değil; ikna biçimidir.

New York’un yeni belediye başkanı Zohran Mamdani’nin kampanyası, tam da bu nedenle satınalmacılar için güçlü bir örnek. Mamdani seçimi milyon dolarlık reklamlarla değil, doğru ton, açık mesaj ve yüksek güvenle kazandı. Bu kampanya, “etkileyici sunum”un değil, dengeli iletişimin gücünü gösterdi. Peki satınalmacılar bu hikâyeden hangi dersleri çıkarabilir?

  1. Retoriğe Karşı Farkındalık: Duygusal Dili Tanıyın

Mamdani kampanyasında duygusal dili ustalıkla kullandı: “free buses”, “rent freeze” gibi ritmik ifadeler hem kolay hatırlandı hem güven hissi yarattı. Satınalmacı için bu, önemli bir uyarı: duygusal tonlar fark edilmediğinde rasyonel kararlar zayıflar. Bir teklifin dili bize “doğru” geliyorsa, önce durup düşünelim; belki de doğru değil, sadece iyi kurgulanmıştır.

  1. “Biz” Diline Karşı Objektif Kalın

“Birlikte başaracağız” yaklaşımı, aidiyet yaratır. Fakat satınalmacı için bu dil, sınırları bulanıklaştırabilir. Satıcıyla ortak hedefte buluşmak değerlidir; ancak iş birliği, karar bağımsızlığını zedelememelidir. Mamdani’nin “biz” dili insanları yanına çekti — bizse bu dili dinlerken “biz kimiz, çıkarlarımız gerçekten ortak mı?” sorusunu sormalıyız.

  1. Yakın Tehdit – Yakın Çözüm Taktiğini Tanıyın

İkna literatüründe buna “koruyucu motivasyon” denir: önce sorunu büyüt, sonra hemen çözüm sun. Mamdani bunu ekonomik kriz söyleminde yaptı: “Hayat pahalı ve çözüm hemen burada.” Satınalmada da tedarikçiler sıkça benzer çerçeveyi kurar: “Maliyetler artıyor ve biz size özel fiyatla devam edebiliriz.” Böyle bir durumda yanıt şu olmalıdır: “Tehdit algısını değil, veriyi konuşalım.”

  1. Retorik Gücüyle Manipülasyon Arasındaki Farkı Ayırt Edin

İyi konuşmacılar genellikle tekrar (anaphora) ve ritim kullanır: “daha hızlı, daha kolay, daha etkili.” Bu teknik güven yaratabilir fakat bazen içerik boşluğunu da örter. Bir satınalmacı her “üçlü vurgudan” sonra şunu düşünmelidir: “Bu üç vaadin altında hangi kanıtlar var?”

  1. Sosyal Kanıtı Analitik Filtreyle Değerlendirin

Mamdani kampanyasında AOC ve Sanders gibi güçlü destekçilerden “itibar ödünç aldı.” Satınalmada da referans, ödül ya da “bu markayla da çalışıyoruz” söylemi aynı etkiyi yaratır. Ancak sosyal kanıt, kanıt değildir. Harvard Negotiation Project’in 2024 raporuna göre, müzakerecilerin %58’i, üçüncü taraf onaylarını aşırı değerli bulma eğiliminde. Oysa deneyimli satınalmacılar, referansın ardındaki ölçülebilir sonucu görmek ister: “Bu iş birliği gerçekten ne kazandırdı?”

  1. Duygusal Bulaşmayı (Emotional Contagion) Fark Edin

Mamdani mitinglerinde coşku yüksek, enerji bulaşıcıydı. Aynı etki, iyi hazırlanmış bir satış sunumunda da görülebilir. Bilinçsizce yükselen enerji, eleştirel düşünmeyi bastırır. Profesyonel satınalmacı, duygusal ritme kapılmadan dinlemeyi öğrenmelidir. Yani “heyecanlıyım” dediğimiz anda, kendimize şunu soralım: “Ben ikna mı oldum, etkileniyor muyum?”

Zohran Mamdani’nin başarısı, güvenin bir sonuç değil, bir süreç olduğunu gösterdi. Satınalma profesyonelleri için bu süreç; şeffaf veriyle, kararlı sınırlarla ve açık iletişimle ilerler. Bir satıcının amacı ikna etmekse, bir satınalmacının görevi dengede kalmaktır. Çünkü güçlü iletişim sadece konuşmak değil, duyguların arkasındaki stratejiyi okumaktır. Ve gerçek müzakere ustaları, sözlerin ritmine değil, verinin sessizliğine güvenir.

 

Satınalmacılar Olarak Mamdani’den öğreneceklerimiz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemM.Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

@indusefsun

Uluslararası Ticarette Nerelerde Sigorta Yapıyoruz? – Bölüm 3

Uluslararası Ticarette Nerelerde Sigorta Yapıyoruz – Bölüm 3 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Uluslararası Ticarette Nerelerde Sigorta Yapıyoruz? – Bölüm 3

Reşat BAĞCIOĞLU

Uluslararası Ticarette Sigorta

Uluslararası Ticarette Nerelerde Sigorta Yapıyoruz – Bölüm 3 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemUluslararası ticaret denince çok yalın olarak aklıma iki sigorta geliyor;

  • Uluslararası Kargo Taşımacılık Sigortası
  • İhracat Kredi Sigortası

Uluslararası Kargo Taşımacılık Sigortası (Institute Cargo Clause Insurance) taşımacılığın vazgeçilmez unsurudur. Malların ithal gümrüğünden çekilirken CIF değer üzerinden gümrük vergisi alınmakla birlikte, malımızın taşıma sırasında karşılaşabileceği risklerin sigorta şirketine devrini öngörmektedir.

Bu sigorta zorunlu mudur diye sorarsanız, riskle koyun koyuna yaşamak kişilere ne kazandırır?

Diğer sigorta ise İhracat Kredi Sigortası olup, bu sigortayı çeşitli sigorta şirketleri yapsa da, benim aklıma ilk gelen kuruluş ülkemizin gerçek gururu ve Türk ihracatçısının gerçek dostu Türk Eximbank’dan başka hiçbir kuruluş aklıma gelmiyor.

Türk Eximbank için söyleyecek çok sözüm var elbette. Sırası geldiğinde bahsedeceğim.

Navlun (Lojistik) Sigortası

Navlun sigortası, nakliye sırasında müşterilerin mallarında meydana gelen hasar ve ya kayıplar için nakliye şirketinin sorumluluğunu kapsamaktadır. Taşımacılık sırasında yaptırılmış olan navlun sigortasının, muhtemel oluşabilecek rizikoların sigorta şirketine devredildiği şeklidir. Risklerin sigorta şirketine devri ise navlun sigortasının yaptırılması ve üretilen poliçe bedelinin sigorta şirketine ödenmesi ile taşımacılıkta oluşabilecek riskler sigorta şirketine aktarılmış olur.

Dış ticaret işleminde, ihraç konusu malların ithalatçının ülkesine ulaştırılması sırasında, taşımadan kaynaklı riskler oluşabilir.

Bu riskler;

  • Malın ithalatçının deposundan, ithalatçının deposuna kadar oluşabilecek muhtemel riskleri kapsar.
  • Mallar nakliye aracına yüklenirken,
  • Malların konteynere yüklenmesi sırasında,
  • İhraç malı dolu konteynerin ihraç limanına kadar kat edeceği yolda,
  • İhraç malı dolu konteynerin gemiye yüklenirken,
  • İhraç malı dolu konteynerin gemiye yüklenirken vinç operatörü tarafından kaza ile
  • İhraç malı taşıyan konteynerin gemiye yüklenirken denize düşmesi,
  • İhraç malı konteynerin ihracatçının ülkesinde uğrayabileceği risklerle birlikte, ithalatçının ülkesinde liman sahasında konteynerin tahliyesi sırasında oluşabilecek,
  • Konteynerin yüklendiği geminin, yükleme sırasında limanda alabora olması,
  • Konteyneri taşıyan geminin açık sularda hava ihtilafı dolayısıyla oluşabilecek dalgalardan dolayı konteynerin ıslanması ve malların zarar görmesi,
  • Konteyneri taşıyan geminin açık sularda batması
  • Açık denizlerde seyir halinde olan geminin deniz korsanları tarafından gasp edilerek, soyulması

şeklinde sayılabilir.

TÜRK EXIMBANK Alacak Sigortası Nedir?

Ticari Alacak Sigortası riskleri minimize etmenin en güvenli yolu. Alacak sigortası, müşterinin ödemesini vadede yapmaması ya da iflas nedeniyle faturasını ödememesi gibi nedenlerle oluşabilecek kayıplardan korunmanıza yardımcı oluyor. Özellikle uluslararası piyasalarda iş yapıyorsanız, ihracatçı bir firma iseniz bu sigorta şirketiniz için gerçekten hayat sigortası niteliğinde. Firmalar bu sigorta sayesinde müşterilerine açtıkları vadeleri uzatabilirken, vadeli satış yapılan tutarları da arttırabiliyor.

TÜRK EXIMBANK Alacak Sigortası Denince

Türk Eximbank denildiğinde ülkemizin haklı gururu ve Türk ihracatçısının dostu aklıma gelse de, ihracat kredi sigortası denildiğinde ise aklıma gelen yegane isim değerli ve pozitif insan;

İhracat Kredi Sigortası Marmara Bölge Müdürü Sayın İbrahim Görmüş geliyor. Engin bilgi ve tecrübesinin yanında mütevazıliği asla göz ardı edilemeyecek bir kişi.

İhracat Kredi Sigortası adeta İbrahim Görmüş ile bütünleşmiş durumda.

Alacak Sigortası Adeta Alacağınızın Kasko Sigortası Niteliğindedir.

 

Eximbank

Türk Eximbank tarafından yapılan alacak sigortası, mal bedelinin tahsilatında politik ve ticari risklere karşı siz ihracatçıları koruduğu gibi, riskli pazarlarda uzun vadeli satış olanağını da arttırır. Garanti altına alır.

Adeta alacağınızın bir kasko sigortası niteliğindedir desem yerinde bir benzetme olur.

TÜRK EXIMBANK İhracat Kredi Sigortası Hakkında Kısa Bilgiler

İhracatçının gerçek dostu niteliğinde ihracatçılarımıza finansman desteği sağlayan ülkemizin tek resmi kamu finansman kuruluşu Türk Eximbank’ın Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası konusundaki sıklıkla sorulan sorular ve yanıtlarını şu şekilde sıralayabiliriz.

Eximbank 2

Kaynak : Türk Eximbank: www.eximbank.gov.tr

  1. Mal mukabili,
  2. Vesaik mukabili,
  3. Kabul kredili, müşteri kabullu işlemler
  4. Teyidsiz akreditifli işlemler

sigorta kapsamına alınır.

Özetle; alacağınız bir banka tarafından garanti edilmemişse Türk Eximbank yanınızdadır.

Yurt dışı iş yaptığınızda kapısını çalacağınız kuruluşlardan biri Türk Eximbank, diğeri ise Lojistik Sigortası kapsamında bir sigorta şirketi.

Uluslararası Ticarette Nerelerde Sigorta Yapıyoruz – Bölüm 3 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi 

 

200 Milyar Dolar Büyüklük Hedefleyen Lojistik Sektörü Türkiye Logistics Summit 2025’te Buluştu

Türkiye Logistics Summit

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği’nin (UTİKAD) Turkish Cargo ana sponsorluğunda düzenlediği, ülkemizin en büyük lojistik buluşması Türkiye Logistics Summit 2025, 200 milyar dolar büyüklük hedefleyen lojistik sektörünü İstanbul’da buluşturdu. Açılış Konuşmacıları arasında T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar’ın yer aldığı zirvede, UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin Türkiye lojistik sektörünün 200 milyar dolar pazar büyüklüğü hedeflediğini belirtti.

200 milyar dolar pazar büyüklüğü ve 78 milyar dolar hizmet ihracatı hedefiyle hareket eden Türk taşımacılık ve lojistik sektörünün en geniş kapsamlı sivil toplum kuruluşu Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği’nin (UTİKAD), Turkish Cargo ana sponsorluğunda düzenlediği Türkiye Logistics Summit, 7 Kasım 2025 tarihinde Swissotel the Bosphorus İstanbul’da gerçekleştirildi.

Türkiye’yi, küresel lojistikte bir merkez haline getirmek için sektördeki dönüşümü hızlandırmak hedefiyle düzenlenen Türkiye Logistics Summit 2025 kamu yöneticilerini, sektörün önde gelen kuruluşlarını, sektör profesyonellerini, iş dünyası temsilcilerini, teknoloji firmalarını, akademisyenleri ve medya mensuplarını bir araya getirdi.

T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcıları Durmuş Ünüvar ve Osman Boyraz‘ın katılımlarıyla gerçekleşen Türkiye Logistics Summit 2025’in açılış konuşmalarını UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, Türk Hava Yolları Kargo Pazarlama Başkanı Selçuk Gençaslan, İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, TİM Lojistik Kurulu Başkanı Başaran Bayrak, FIATA Başkanlık Divanı Üyesi Turgut Erkeskin  ve  FIATA Eski Başkanı ve Yönetim Kurulu Onur Üyesi Ivan Petrov gerçekleştirdi. ICAO Başkanı Carlos Salazar da etkinliğe bir video mesaj gönderdi.

Açılış Konuşmacıları

Türkiye Hizmet İhracatının 3’te Biri Lojistik Sektöründen Geliyor

T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, dış ticaret hacmi 606 milyar dolar düzeyine ulaşan Türkiye’nin hizmet ihracatının da 117 milyar dolara ulaştığını ve lojistik sektörünün, yaklaşık 41 milyar dolarlık hizmet ihracatıyla bu rakamın yüzde 35’ini sağladığını ifade etti ve şunları söyledi: “Her 3 dolarlık hizmet ihracatının bir dolarını sağlayan lojistiği, ekonominin stratejik omurgası olarak görüyoruz. Türkiye’miz, 4 saatlik uçuşla 67 ülkeye, 1,5 milyar insana, 55 trilyon dolarlık gayri safi hasıla üreten bir pazara erişim sağlayan bir konuma sahip. Hedefimiz bu konumu akıllı, dijital, çevreci, sürdürülebilir, dirençli teknolojilerle ve ulaştırma altyapısıyla bölgesel ve küresel bir lojistik merkezi haline getirmektir. Lojistik performans indeksini yukarı çekmeyi hedefliyoruz. Lojistikte 0 gecikme, 0 evrak, 0 israf hedefiyle hareket ediyoruz. Son 23 yılda 300 milyar dolar toplam büyüklüğe ulaşan alt yapı yatırımlarımızın ve mega projelerin yanı sıra, dünyada önemi giderek artan Orta Koridor ve Kalkınma Yolu için paydaş ülkelerle master plan çalışmaları ile tek koridor yönetimi yönünde adımlar atıyoruz. Uluslararası gelişmeleri yakından takip ediyoruz; ulusal çıkarlarımız yönünde politikalar geliştiriyoruz. Teknoloji dönüşümüne önemle eğiliyoruz. Yapay zeka destekli rotalama sistemlerinden otonom araçlara kadar lojistik süreçler yeniden şekilleniyor. Biz de bakanlık olarak e-Devlet, UETDS sistemleri, dijital geçiş belgeleri, e-CMR ve akıllı ulaşım sistemleri gibi uygulamalarla dijitalleşmeyi hızla yaygınlaştırıyoruz. Günümüzde her bir yükün, gidilen her bir kilometrenin bir karbon ayak izi var. Sürdürülebilirlik konusuna ciddiyetle eğiliyoruz ve bunun yanı sıra rekabet gücümüzü artıracak finansal destek sistemleri konularına da odaklanıyoruz.”

T.c. Ulaştırma Ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş ünüvar
T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar

Lojistik Kavramı, “Gelecekle” Doğrudan İlişkili

Konuşmasında ticaret ve taşımacılık faaliyetleri üzerine geçmişten geleceğe uzanan bir perspektif sunan UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin, bu faaliyetlerin ekonomik gelişim, kalkınma ve kültürler arası ilişkiler üzerindeki etkisine vurgu yaptı ve “Bu etki, çağlar boyunca geleceği şekillendiren bir güç olmuş. Lojistik kavramı, “gelecek” kelimesi ile doğrudan ilişkili. Dünyamızda ekonomik ve sosyal dengelerin dinamik bir değişim gösterdiği günümüzde, lojistiğin geleceği de dijital dönüşüm, yapay zeka destekli lojistik çözümleri, yeşil ve sürdürülebilir lojistik uygulamaları, tedarik zinciri güvenliği kavramlarıyla şekilleniyor. Uluslararası ticaretin yeni trendleri doğrultusunda lojistiğin ve lojistikçinin rolü de değişiyor. Lojistiğin Geleceğine Öncülük sloganıyla düzenlediğimiz Türkiye Logistics Summit, sektördeki dönüşümü hızlandırmayı, küresel lojistik ağlarını daha verimli hale getirmeyi ve Türkiye’mizi bir lojistik merkeze dönüştürmeyi hedefliyor. Bugün lojistiğin geleceği üzerine konuşacağız” dedi.

Utikad Baskanı Bilgehanengin 1
UTİKAD Başkanı Bilgehan Engin

T.C. Ticaret Bakanlığı’nın, Türkiye lojistik ve taşımacılık sektörü hizmet ihracatı için 2028 yılında 78 milyar dolar hedef belirlediğini belirten Bilgehan Engin, bu hedef perspektifinde UTİKAD olarak 200 milyar dolar pazar büyüklüğü hedeflendiklerini de sözlerine ekledi. Sektör, hali hazırda yaklaşık 110 milyar dolarlık pazar büyüklüğüne sahip bulunuyor.

“Hedefimiz 2033’te Dünyanın En Büyük Kargo Markası Olmak’’

Türk Hava Yolları Kargo Pazarlama Başkanı Selçuk Gençaslan ise, zirvede yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Türk Hava Yolları, 2023 yılında açıkladığı 10 yıllık stratejik hedefi doğrultusunda, 2033 yılında 800 uçaklık bir filoya ulaşmayı hedefliyor. Yine 2033 yılında Turkish Cargo’nun, dünya çapında en büyük hava kargo markası olmasını hedefliyoruz. Yenilikçi ürünlerimiz ve hizmet kalitemizle ilaç sektöründe yüzde 8 pay ile en çok tercih edilen hava kargo markasıyız. Yenilikçi ürünlerimizi farklı sektörlere de uyarlayarak, bu başarıyı farklı sektörlerde de yakalamayı hedefliyoruz.

Türk Hava Yolları Kargo Pazarlama Başkanı Selçuk Gençaslan
Türk Hava Yolları Kargo Pazarlama Başkanı Selçuk Gençaslan

İstanbul Havalimanı’ndaki SmartIST tesisimizin ikinci fazıyla birlikte, tek çatı altında gerek elleçleme kapasitesi gerekse yapay zeka destekli görüntü işlemeli otonom sistemler gibi eşsiz teknolojik altyapıyla dünyada lider olacağız. Bunun yanı sıra, teknokentlerin teknokenti olarak girişimcilik ekosistemine büyük katkılar sağlayacak Terminal İstanbul Projesi’nde, ana temalardan birinin lojistik olmasını ve ülkemizden globale yayılacak çözüm ortaklarının gelişimini öngörüyoruz” dedi.

Turkish Cargo’nun destekleriyle düzenlenen Türkiye Logistics Summit, lojistik sektörü küresel ajandasında stratejik iş birlikleri için en prestijli ve önemli platformlardan biri olarak yer alıyor. Lojistik sektörünün ulusal ve uluslararası liderlerini, uzmanlarını ve karar vericilerini buluşturan etkinlik; iş dünyası, teknoloji geliştiriciler ve akademisyenleri aynı çatı altında toplayarak sektördeki dönüşümün öncüsü olmayı hedefliyor.

Karbon nötr etkinlik olarak düzenlen Türkiye Logistics Summit 2025 kapsamında “Yeşil ve Sürdürülebilir Lojistik”, “İntermodal Taşımacılıkta Demiryolları ve Orta Koridor’un Stratejik Rolü”, “E-Ticaretin Lojistik Dinamikleri” ve “Yapay Zeka ve Dijital Dönüşüm ile Akıllı Lojistik” başlıklarıyla dört panel gerçekleştirildi. “İlham Veren Kadın Liderler” ve “Tedarik Zincirine Yön Veren Liderler” başlıklı iki özel oturumun da düzenlendiği Türkiye Logistics Summit 2025, Dünyanın İlk Engelli Kadın Pilotu, Klinik Psikolog Kübra Denizci Keskin’in ve İktisat Uzmanı Yazar Mahfi Eğilmez’in Keynote konuşmalarıyla tüm katılımcılarına zengin bir içerik sundu.

Gün boyunca ilgiyle takip edilen zirvede gerçekleştirilen sunumlarda öne çıkan başlıklar aşağıdaki sunulmuştur:

ülkemizin Lojistik önemi 2 Dijital Dönüşüm Akıllı Lojistik Sürdürülebilir Lojistik Güvenli Dayanıklı Ve Dirençli Tedarik Zinciri İnsan Lojistiğin Kalbidir Lojistiğin Yeni çağı Dönüşümün Eşiğinde

ülkemizin Lojistik önemi

 

 

 

 

 

Çevrimiçi Müşteri Deneyimi Teorik Altyapısı

çevrimiçi Müşteri Deneyimi Teorik Altyapısı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Çevrimiçi Müşteri Deneyimi Teorik Altyapısı

Dr. Ulduz AZAD

çevrimiçi Müşteri Deneyimi Teorik Altyapısı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemPerakendecilik, sürdürülebilir başarıya ulaşmak için sürekli yenilik gerektiren, yüksek rekabetin yaşandığı bir sektördür. Bu sektörde başarının temel unsuru, tüketici davranışlarını anlamak ve bu davranışları etkin biçimde yönetebilmektir (Fernie & Sparks, 2009). Ancak yeniliklerin kolayca gözlemlenip hızla taklit edilebilmesi, kalıcı bir rekabet avantajı sağlamayı zorlaştırmaktadır. Hizmet önerisi kavramı, hedef pazarlardaki müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için sunulan hizmetlerin bütününü ifade etmektedir. Etkili bir hizmet önerisi, beklenen sonuçların elde edilmesini ve yüksek teknik kaliteyi garanti eder. Hizmet kalitesi modelleri, üretim ve teslim sürecini — özellikle müşteri algısı ile alıcı-satıcı etkileşimini — hizmetin ayrılmaz bir unsuru olarak görür. Ancak müşteri deneyiminin tüm yönlerini kapsayıcı ortak bir ölçüm modeline ilişkin henüz genel bir uzlaşı bulunmamaktadır.

Müşteriyle işletme, ürün veya hizmet arasındaki tüm temas noktalarını kapsayan süreç “deneyim yönetimi” olarak tanımlanmaktadır (Grewal & Levy, 2007). Handa ve Gupta’nın (2014) araştırması, fiziksel mağazalarda alışveriş yapan tüketicilerin deneyim ve eğlenceye, çevrimiçi alışveriş yapanların ise işlem kolaylığına daha fazla önem verdiğini göstermiştir. Bu durum, müşterilerin bağlama göre farklı davranış biçimleri sergileyebileceğini ortaya koymaktadır.

Çevrimiçi alışverişte “akış deneyimi” (flow) yaşayan kullanıcılar, zamanın nasıl geçtiğini fark etmez; bu süreçte temel hedef, optimal bir deneyim yaşamaktır (De Keyser vd., 2015). Akış halinde birey, yaptığı işe tamamen odaklanır; dikkati daralır, öz farkındalığı azalır, hedefler netleşir, geri bildirimlere hızlı tepki verir ve çevresine dair kontrol hissi yaşar. İlgisiz düşünceler ve algılar bu süreçte filtrelenir (Csikszentmihalyi, 2014).

Kawaf ve Tagg (2017), müşteri deneyiminin yalnızca “akış” kavramı ile tanımlanmasının olağanüstü veya optimal deneyimler için uygun olduğunu, ancak tüm deneyim türlerini açıklamakta yetersiz kaldığını belirtmiştir. Benzer biçimde Klaus (2013), akışın çevrimiçi etkileşimleri anlamada yararlı olduğunu, ancak amaç yönelimli davranışları açıklayamadığını vurgulamıştır.

Oliver (1980) ise, tüketici beklentilerinin geçmiş deneyimler ve bireysel özellikler tarafından şekillendiğini ileri sürmüştür. Beklenti-doğrulama modeline göre, tüketici satın alma öncesi bir beklenti geliştirir, ürünü veya hizmeti deneyimler ve ardından performans algısını değerlendirir. Bu algı, başlangıçtaki beklentilerle karşılaştırıldığında, “onay” (confirmation) düzeyi belirlenir. Beklentinin karşılanma derecesine göre memnuniyet veya memnuniyetsizlik oluşur; memnun tüketiciler yeniden satın alma eğilimindeyken, memnun olmayanlar ürünü veya hizmeti terk eder.

Oliver’ın (1980) bulgularına göre, beklentileri şekillendiren inançlar uzun süre devam eder; beklenenden kötü sonuçlar beklenenden iyi sonuçlara kıyasla daha az önemsenir. Bu durum “negatif” ve “pozitif reddetme” olarak adlandırılmıştır. Sonuç olarak, memnuniyetin beklenti düzeyi ile bu reddetme sürecinin birleşiminden doğduğu bilişsel bir model önerilmiştir.

çevrimiçi Müşteri Deneyimi
Kaynak: Oliver, 1980, S. 462

Tüketici beklentileri aynı zamanda bir “uyarlanma düzeyi” olarak da değerlendirilebilir; her yeni deneyim, önceki deneyimlerin etkisiyle şekillenir. Bolton ve Drew (1991), algılanan kalite performansının hizmet aksaklıklarından etkilendiğini göstermiştir.

Müşteri deneyimi geçmişte çoğunlukla odak grup çalışmaları veya gözlemler gibi nitel yöntemlerle incelenmiş; bazı araştırmalarda ise anket gibi nicel araçlar kullanılmıştır. Bu doğrultuda Alves ve çalışma arkadaşları (2012), müşteri deneyimini ölçmek için dikkat düzeyi, göz kırpma ve gözbebeği büyüklüğü gibi fizyolojik göstergelerden yararlanarak EEG ve göz izleme teknikleriyle nicel bir analiz gerçekleştirmiştir.

çevrimiçi Müşteri Deneyimi Teorik Altyapısı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak şirketler, genellikle üst yönetimin kolayca anlayabileceği ve pazarlama faaliyetlerine entegre edilebilecek basit ölçüm araçlarını tercih etmektedir ancak deneyimin bütüncül olarak anlaşılabilmesi için veri temelli nicel analizlerin, yargısal ve nitel değerlendirmelerle birlikte ele alınması gerektiği vurgulanmaktadır (Rawson vd., 2013). Çevrimiçi hizmet veren perakendecilerin veriye dayalı araştırmalar için akademisyenler ile işbirliği içerisinde olması temennisi ile…

Dr. Ulduz AZAD

Sürdürülebilir Amaçlar, Sürdürülebilir Markalar: ISO 53001 ile B2B’de Dönüşüm

Sürdürülebilir Amaçlar, Sürdürülebilir Markalar Iso 53001 Ile B2b’de Dönüşüm Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sürdürülebilir Amaçlar, Sürdürülebilir Markalar: ISO 53001 ile B2B’de Dönüşüm

Dr. Ahmet TUZCUOĞLU

atuzcuoglu@istanbul.edu.tr

Sürdürülebilir Amaçlar, Sürdürülebilir Markalar Iso 53001 Ile B2b’de Dönüşüm Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGünümüzde işletmeler yalnızca ekonomik kâr elde etmeyi değil, aynı zamanda toplumsal katkı ve çevresel sorumluluk üretmeyi de stratejik öncelik haline getirmeye başlamıştır. Bu dönüşüm, özellikle B2B pazarlamada “amaç odaklılık” ve sürdürülebilirlik temalarının öne çıkmasına neden olmaktadır. Sürdürülebilirlik, artık yalnızca operasyonel bir iyileştirme aracı değil; aynı zamanda markaların itibarı, müşteri sadakati, tedarikçi güveni ve yatırımcı ilgisi açısından da temel bir kaldıraç işlevi görmektedir.

Bu noktada devreye giren ISO 53001 kurumsal amaçlar yönetim sistemi, kurum ve kuruluşların çevresel, sosyal ve yönetişimsel (ESG) hedeflerini sistematik bir çerçevede belirlemesini ve yönetmesini sağlayarak; sürdürülebilirlik performansının tüm kurumsal yapıya yayılmasını mümkün kılmaktadır. ISO 53001’in çerçevesi, yalnızca içsel hedef yönetimini değil; aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in 2015 yılında ilan ettiği Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA / Sustainable Development Goals – SDG) ile doğrudan ilişkili bir dönüşüm mimarisi ortaya koymaktadır. SDG’ler, 17 temel hedef ve 169 alt hedeften oluşan; yoksulluk, eşitsizlik, iklim değişikliği, sürdürülebilir üretim ve tüketim gibi küresel sorunları ele almaktadır (UNDP, 2015).

Voola ve arkadaşları (2022), pazarlama fonksiyonunun günümüzde yalnızca değer oluşturmakla kalmadığını; aynı zamanda ESG hedefleriyle uyumlu olacak şekilde dönüşüm liderliği de üstlenmesi gerektiğini vurgular ve ISO 53001 gibi standartların pazarlama departmanları için stratejik bir yönetişim zemini sunduğunu ifade eder. İşletmeler artık yalnızca “ne kadar sattık?” değil, “nasıl değer ürettik?” sorusunun cevabını da aramaktadır.

Voola ve arkadaşları 2024 yılında ise, sürdürülebilirlik stratejilerinin marka değeri oluşturma üzerindeki etkilerini hem teorik hem de pratik düzeyde analiz etmiş ve sürdürülebilirlik stratejilerini pazarlama iletişimiyle entegre eden B2B firmalarının hem ekonomik hem de sosyal performanslarını artırdıklarını göstermiştir. Özellikle “Better Marketing for a Better World” yaklaşımı ile pazarlamanın hissedarlara değil, tüm paydaşlara (çalışanlar, toplum, çevre) yönelik bir sorumluluk taşıması gerektiği vurgulanmaktadır.

Sürdürülebilir hedeflerle uyumlu değer iletişimi, müşteri güvenini artırabilmektedir. Bu durum, özellikle genç yaşta olan karar vericilerin sürdürülebilirlik kriterlerini tedarikçi seçiminde öne çıkarmasıyla, daha da önem kazanmaktadır. PwC’nin 2024 Voice of the Consumer raporuna göre, tüketicilerin %85’i iklim değişikliğinin etkilerini hissediyor; %76’sı çevreci şirketleri tercih ediyor ve %9,7 oranında daha fazla ödeme yapmaya istekli olduklarını belirtiyor.

B2b Sustainable BrandsAmoako vd. (2020) tarafından gerçekleştirilen çalışma da bu durumu destekler niteliktedir: B2B bağlamda sürdürülebilir üretim, etik tedarik zinciri ve çevresel şeffaflık gibi kriterler; marka imajı, güven ve uzun vadeli ilişkiler üzerinde doğrudan etki oluşturmaktadır. Özellikle ISO 53001 ile kurumsal hedeflerin ESG ilkeleriyle uyumlu hale getirilmesi, yalnızca raporlama amaçlı değil; stratejik ve operasyonel bir dönüşüm fırsatıdır.

Tolstoy, Hånell ve Ghauri (2025), uluslararası pazarlarda faaliyet gösteren işletmelerin sürdürülebilirlik sertifikaları aracılığıyla marka itibarlarını güçlendirdiğini ve SDG’lerle uyumlu amaçların paydaş güveni üzerinde olumlu etkiler oluşturduğunu ortaya koymuştur. Özellikle Avrupa Birliği gibi regülasyon odaklı pazarlarda bu tür belgeler, tedarikçi tercihinde belirleyici unsur haline gelmiştir.

PwC’nin 2024 Dijital Satınalma Anketi’ne göre, firmaların %50’si tedarikçilerinin karbon ayak izini izlemeye başlamış veya bu konuda test süreçlerine girmiştir. Yine aynı çalışmada firmaların %70’inin satın alma fonksiyonlarını 2027’ye kadar dijitalleştirme hedefinde olduğu belirtilmiştir. ISO 53001, bu dönüşümü izlenebilir, ölçülebilir ve yönetilebilir hale getirerek tedarik zincirinde sürdürülebilirlik entegrasyonunu kolaylaştırmaktadır.

KPMG’nin 2024 tarihli Sürdürülebilirlik Raporlama Araştırması’na göre, büyük ölçekli firmaların %96’sı sürdürülebilirliği iş süreçlerinin bir parçası haline getirmiş durumda. Aynı zamanda %79’u ESG verilerini yıllık raporlarında yayımlamaktadır. Bu veriler ışığında, sürdürülebilirlik yatırımlarının yalnızca kurumsal sorumluluk değil; aynı zamanda ekonomik performans artırıcı bir strateji olduğu da görülmektedir.

ISO 53001 ile birlikte, sürdürülebilirlik yalnızca bir iletişim konusu değil; somut performans göstergelerine dayalı, ölçülebilir ve kurumsal yapıya entegre edilebilir bir dönüşüm aracıdır. Bu bağlamda kurumlara önerilebilecek bazı stratejik adımlar şunlardır:

  • Hedef Belirleme: ESG ve SDG odaklı sürdürülebilirlik hedefleri tanımlanmalı, bu hedefler ISO 53001 sistemine entegre edilmelidir.
  • Performans Göstergeleri: Sürdürülebilirlik KPI’ları belirlenmeli; karbon ayak izi, sosyal etki gibi göstergeler izlenebilir hale getirilmelidir.
  • Pazarlama Entegrasyonu: Pazarlama stratejileri, yalnızca mesaj temelli değil; sürdürülebilirlik performans verileriyle desteklenen bir yapıya kavuşturulmalıdır.
  • Tedarikçi Seçim Kriterleri: Satın alma kararlarında sürdürülebilirlik kriterleri açıkça tanımlanmalı, ISO 53001 bu çerçevede bir seçim aracı olarak kullanılmalıdır.
  • Kurumsal Raporlama: ESG uyumlu şeffaf sürdürülebilirlik raporları hazırlanmalı, bu raporlar yatırımcı ve kamuoyu nezdinde güven oluşturmalıdır.
  • Çapraz Fonksiyonel Ekipler: Pazarlama, satın alma ve sürdürülebilirlik ekiplerinin birlikte çalışacağı yapılar kurulmalıdır.

Sürdürülebilir Amaçlar, Sürdürülebilir Markalar Iso 53001 Ile B2b’de Dönüşüm Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBöylece ISO 53001’in sunduğu yönetişimsel yapı, yalnızca iç hedeflerle sınırlı kalmayıp, markaların dış paydaşlara sunduğu sürdürülebilir değer vaadini de güçlendirecektir. Bu yönüyle ISO 53001, sürdürülebilirlik yolculuğunu bir iletişim stratejisinden kurumsal bir dönüşüm stratejisine taşıyan kritik bir araç olarak öne çıkmaktadır.

Dr. Ahmet TUZCUOĞLU

atuzcuoglu@istanbul.edu.tr

Kaynaklar:

  1. Amoako, G. K., Dzogbenuku, R. K., Doe, J., & Adjaison, G. K. (2022). Green marketing and the SDGs: emerging market perspective. Marketing Intelligence & Planning, 40(3), 310-327. https://doi.org/10.1108/MIP-11-2018-0543
  2. (2024). Global Sustainability Reporting Survey. KPMG International. https://assets.kpmg.com/content/dam/kpmg/ie/pdf/2024/12/ie-survey-sustainability-reporting-2024-2.pdf
  3. (2024). Digital Procurement Survey 2024. PwC Global Publications. https://www.pwc.de/en/strategy-organisation-processes-systems/digital-procurement-survey.html
  4. (2024). Voice of the Consumer Survey 2024. PwC Global Publications. https://www.pwc.com/gx/en/news-room/press-releases/2024/pwc-2024-voice-of-consumer-survey.html
  5. Tolstoy, D., Melén Hånell, S., & Ghauri, P. N. (2025). Unpacking the Role of Ethical Leadership in the Era of Sustainable Development Goals and Values-Based Marketing. Journal of International Marketing, 33(2), 19-38. https://doi.org/10.1177/1069031X241296468
  6. United Nations Development Programme – UNDP. (2015). Transforming our world: The 2030 agenda for sustainable development. United Nations. https://sdgs.un.org/2030agenda
  7. Voola, R., Bandyopadhyay, C., Azmat, F., Ray, S., & Nayak, L. (2022). How are consumer behavior and marketing strategy researchers incorporating the SDGs? A review and opportunities for future research. Australasian Marketing Journal, 30(2), 119-130. https://doi.org/10.1177/14413582221079431
  8. Voola, R., Bosangit, C., Polonsky, M., Rosenbloom, A., & Goswami, P. (2024). Embedding the United Nations Sustainable Development Goals (SDGs) in marketing education. Journal of Marketing Education, 46(2), 79–83. https://doi.org/10.1177/02734753241244573