Türkiye Finansal Raporlama Standartları’nda (TFRS) Finansal Tabloların Temel Özellikleri

Türkiye Finansal Raporlama Standartları’nda (tfrs) Finansal Tabloların Temel özellikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Türkiye Finansal Raporlama Standartları’nda (TFRS) Finansal Tabloların Temel Özellikleri

Vefa TOROSLU

  1. Finansal Tablolar

Türkiye Finansal Raporlama Standartları’nda (tfrs) Finansal Tabloların Temel özellikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemFinansal tablolar, işletmelerin bir faaliyet döneminde yaptığı mali nitelikli işlemlerin genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun olarak kaydedilmesi sonucunda faaliyet sonuçlarının bir arada görüldüğü tablolardır.

Finansal tablolar, bir işletmenin belirli bir dönemdeki veya belirli bir tarihteki finansal durumunu, performansını ve nakit akışını gösteren raporlardır. Bu tablolar, işletmenin varlıklarını, borçlarını, özkaynaklarını, gelirlerini ve giderlerini göstererek yatırımcılar, kredi verenler, yöneticiler gibi finansal tablo kullanıcılarına önemli bilgiler sunarlar.

Finansal tabloların temel amaçları; işletmenin finansal faaliyetleri hakkında şeffaf bilgi sunarak yatırımcıların, kredi verenlerin ve diğer paydaşların bilinçli ekonomik kararlar almasına yardımcı olmak, işletmenin geçmiş dönemdeki performansını değerlendirmek ve gelecekteki performansına dair öngörülerde bulunmak, işletmenin likidite, kârlılık, finansal kaldıraç gibi önemli finansal göstergelerini analiz etmektir.

  1. Türkiye Finansal Raporlama Standartları

Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS), Türkiye’de faaliyet gösteren işletmelerin finansal tablolarının uluslararası standartlara uyumlu şekilde hazırlanmasını sağlayan muhasebe ve raporlama ilkeleri bütünüdür. TFRS, esasen Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na (IFRS) uyumlu olarak Türkçeye çevrilen ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yayımlanan standartlardır.

TFRS’nin temel amaçları; Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarına uyum sağlayarak Türkiye’deki finansal raporlamanın uluslararası düzeyde şeffaf, güvenilir ve karşılaştırılabilir olmasını sağlamak; işletmelerin finansal durumlarını ve performanslarını doğru ve anlaşılır bir şekilde sunarak yatırımcıların, kredi verenlerin ve diğer paydaşların güvenilir bilgi ihtiyaçlarını karşılamak; finansal raporlamada tutarlılık ve standardizasyon sağlamaktır.

Türkiye’de borsada işlem gören şirketler, bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktöring şirketleri, sigorta şirketleri gibi finansal kuruluşlar ve finansal büyüklükleri belli bir tutarın üzerinde olan işletmeler TFRS kapsamında finansal raporlama yapmak zorundadırlar. Örneğin, bankalar tarafından kredi riskinin değerlendirilmesinde ve finansal enstrümanların sınıflandırılmasında TFRS 9 Finansal Araçlar standardı; petrol ve gaz şirketleri gibi enerji şirketleri tarafından arama maliyetleri ve üretilen rezervlerin değerlemesi gibi konularda TFRS 6 Maden Kaynaklarının Araştırılması ve Değerlendirilmesi standardı; inşaat şirketleri tarafından proje gelirlerini ve maliyetlerini muhasebeleştirirken TFRS 15 Müşteri Sözleşmelerinden Elde Edilen Hasılat standardı uygulanır.

  1. TFRS’nin Temel Özellikleri

Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS)’nın, temel özellikleri aşağıdaki gibi özetlenebilir.

a. Uluslararası Uyum: TFRS, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (IFRS) esas alınarak hazırlanmıştır. Bu sayede Türkiye’deki finansal raporlamanın uluslararası düzeyde karşılaştırılabilir olmasını sağlar. Uluslararası yatırımcılar ve kredi sağlayıcılarla ortak bir dil oluşturarak bilgi alışverişini kolaylaştırır.

b. Gerçeğe Uygun Değer Esası: TFRS, birçok varlık ve borcun değerlemesinde gerçeğe uygun değer (piyasa değeri) esasını benimser. Bu, finansal tabloların işletmenin güncel ekonomik durumunu daha iyi yansıtmasını sağlar. Tarihi maliyet yerine, varlıkların ve borçların güncel değerini göstererek daha şeffaf bir raporlama sunar.

c. İhtiyaca Uygunluk ve Güvenilirlik: TFRS, finansal bilgi kullanıcılarının ekonomik kararlarını etkileyebilecek nitelikte olmasını amaçlar. Bu nedenle, ihtiyaca uygun bilgi sunmaya odaklanır. Finansal bilgilerin doğru, tarafsız ve eksiksiz olmasını sağlayarak güvenilirliği artırır.

d. Şeffaflık ve Anlaşılabilirlik: TFRS, finansal tabloların ve dipnotların açık ve anlaşılır bir şekilde sunulmasını gerektirir. Bu durum, kullanıcıların finansal bilgileri kolayca yorumlamasına yardımcı olur. Karmaşık finansal işlemleri ve durumları açıklayıcı bilgilerle destekleyerek şeffaflığı artırır.

e. Tutarlılık ve Karşılaştırılabilirlik: TFRS, işletmelerin finansal raporlamada tutarlı muhasebe politikaları uygulamalarını ve bu politikaları haklı gerekçeler olmadıkça dönemler arasında değiştirmemelerini zorunlu kılar. Farklı işletmelerin finansal tablolarının karşılaştırılabilirliğini artırarak yatırımcıların, kredi verenlerin ve diğer paydaşların daha bilinçli kararlar almasına olanak sağlar.

f. Kapsamlılık: TFRS, bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu ve özkaynak değişim tablosu gibi temel finansal tabloların yanı sıra, bu tabloları destekleyen dipnotları da içerir. Dipnotlar aracılığıyla, finansal tablolarda yer almayan ancak finansal bilgi kullanıcılarının alacakları kararlar için önemli olabilecek ek bilgiler sunulur.

TFRS’nin temel özellikleri, Türkiye’deki finansal raporlamanın uluslararası standartlara uyum sağlaması, şeffaflığın, güvenilirliğin ve karşılaştırılabilirliğin artırılması, gerçeğe uygun değerin esas alınması ve kullanıcıların bilinçli kararlar almasına yardımcı olacak kapsamlı ve anlaşılır bilgi sunulmasıdır.

  1. Finansal Raporlamaya İlişkin Kavramsal Çerçeve

4.1. Kavramsal Çerçeve’nin Tanımı

TFRS kapsamında Finansal Raporlamaya İlişkin Kavramsal Çerçeve (Kavramsal Çerçeve), finansal raporlamaya ilişkin amaçları, kavramları, tanımları ve ilişkileri içeren bir metindir. Kavramsal Çerçeve, finansal raporlamanın altında yatan kavramları sistematik hale getirir. Kavramsal Çerçeve’de yer alan kavramlar muhasebe standartlarının birbirleriyle ilişkilerini kurar ve bunların tutarlılığını artırır. Bu açıdan Kavramsal Çerçeve bir muhasebe/finansal raporlama standardı değildir. Kavramsal Çerçeve ile muhasebe standartları arasında farklı tanımlamalar olduğu takdirde ilgili muhasebe standardındaki tanımlar geçerli olur.

Kavramsal Çerçeve finansal tablo ilgililerinin işletme ile ilgili alacakları kararlarda kullanımı için hazırlanan, raporlanan ve sunulan finansal tablolara uygulanacak olan usul ve esasları belirlemektedir. Kavramsal Çerçeve bir muhasebe/finansal raporlama standardı olmadığı için herhangi bir şekilde bir varlık veya bir yükümlülükle ilgili bir ölçüm ya da kamuyu aydınlatma konusunda bir standart belirlememektedir. Kavramsal çerçeve ile bir TFRS arasında uyuşmazlık söz konusu olduğunda ilgili TFRS Kavramsal Çerçeveden önce gelmektedir. TFRS’de hüküm bulunmayan hallerde Kavramsal Çerçeveye başvurulmaktadır. Kavramsal Çerçevede yer alan metinler en az standartlar kadar önemlidir. Çünkü kavramsal çerçevenin çok iyi bir şekilde anlaşılamaması durumunda TFRS’lerin uygulanması zorlaşmaktadır.

4.2. Kavramsal Çerçeve’nin Amacı

Kavramsal Çerçeve’nin amacı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kuruluna tutarlı kavramlara dayalı olan TFRS’leri geliştirmede yardımcı olmak; finansal tabloları hazırlayanların, belirli bir işlem veya başka bir olaya uygulanan bir TFRS bulunmadığında veya bir TFRS muhasebe politikası konusunda seçim yapma imkânı verdiğinde tutarlı muhasebe politikaları geliştirmesine yardımcı olmak ve tüm tarafların TFRS’leri anlama ve yorumlamasına yardımcı olmaktır (Kavramsal Çerçeve, Paragraf SA1.1). Bu kapsamda Kavramsal Çerçeve’nin temel amaçları aşağıdaki gibi özetlenebilir.

a. Standart Geliştirme ve Revizyonuna Yardımcı Olmak: Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kuruluna (KGK), tutarlı ilkelere dayanan TFRS’leri geliştirmede ve revize etmede rehberlik etmek.

b. Muhasebe Politikası Geliştirmeye Yardımcı Olmak: Belirli bir işlem veya olay için henüz bir TFRS bulunmadığında veya bir TFRS’de muhasebe politikası seçimine izin verildiğinde, işletme yönetiminin tutarlı muhasebe politikaları geliştirmesine yardımcı olmak.

c. Standartların Anlaşılması ve Yorumlanmasına Yardımcı Olmak: Tüm tarafların (finansal tablo hazırlayıcıları, denetçiler, kullanıcılar vb.) TFRS’leri anlamasına ve yorumlamasına katkıda bulunmak.

d. Finansal Tablo Hazırlayıcılara Rehberlik Etmek: Finansal tablolarını TFRS’ye uygun olarak hazırlayan işletmelere yol göstermek.

e. Denetçilere Görüş Oluşturmada Yardımcı Olmak: Finansal tabloların TFRS ile uyumlu olup olmadığı konusunda denetçilere bir dayanak sunmak.

f. Finansal Bilgi Kullanıcılarına Bilgi Sağlamak: Mevcut ve potansiyel yatırımcılar, borç verenler ve diğer kredi verenlerin işletmeyle ilgili kararlar alırken kullanacakları faydalı finansal bilgiyi sağlamak.

4.3. Kavramsal Çerçeve’nin Temel Özellikleri

Kavramsal Çerçeve’nin temel özellikleri ve içeriği aşağıdaki gibi özetlenebilir.

a. Finansal Raporlamanın Amacı: Genel amaçlı finansal raporlamanın amacını ve bu amaca ulaşmak için hangi tür bilgilere ihtiyaç duyulduğunu tanımlar. Finansal bilginin temel kullanıcılarını (yatırımcılar, borç verenler vb.) ve onların bilgi ihtiyaçlarını ele alır.

b. Faydalı Finansal Bilginin Niteliksel Özellikleri: Finansal bilginin karar alma sürecinde faydalı olabilmesi için taşıması gereken temel (ihtiyaca uygunluk ve gerçeğe uygun sunum) ve destekleyici (karşılaştırılabilirlik, doğrulanabilirlik, zamanında sunum ve anlaşılabilirlik) niteliksel özellikleri açıklar.

c. Finansal Tablolara Alma ve Finansal Tablo Dışı Bırakma: Varlıkların, borçların, gelirlerin ve giderlerin finansal tablolara ne zaman alınacağını ve finansal tablolardan ne zaman çıkarılacağını belirleyen kriterleri tanımlar.

d. Finansal Tabloların Unsurları: Bilanço (finansal durum tablosu) unsurları (varlıklar, borçlar, öz kaynak) ve gelir tablosu (kâr veya zarar tablosu) unsurları (gelirler, giderler) ile diğer kapsamlı gelir unsurlarını tanımlar.

e. Ölçüm: Finansal tablolardaki unsurların nasıl ölçüleceğine ilişkin farklı ölçüm esaslarını (tarihi maliyet, gerçeğe uygun değer, cari maliyet, gerçekleşebilir değer, bugünkü değer vb.) ve bu esasların ne zaman kullanılacağını ele alır.

f. Sunum ve Açıklama: Finansal bilgilerin nasıl sunulması ve hangi ek bilgilerin (dipnotlar) açıklanması gerektiğine dair rehberlik sağlar. Gelir ve giderin hangi durumlarda diğer kapsamlı gelirde sınıflandırılacağını da içerir.

g. Raporlayan İşletme Kavramı: Finansal tabloların hangi ekonomik birliği (tek bir işletme veya bir grup işletme) yansıttığını tanımlar.

e. Sermaye ve Sermayenin Korunması Kavramları: İşletmenin sermayesini nasıl tanımladığı ve koruduğuyla ilgili kavramları ele alır.

Kavramsal Çerçeve, TFRS’lerin tutarlı ve mantıklı bir temel üzerine inşa edilmesini sağlar. Standartların geliştirilmesinde ve uygulanmasında bir referans noktası oluşturur. Ayrıca, finansal tablo hazırlayıcılarına ve denetçilere karmaşık durumlarda muhasebe politikaları geliştirmede ve yargılarda bulunmada yardımcı olur. En önemlisi, finansal bilgi kullanıcılarının finansal tabloları daha iyi anlamalarını ve yorumlamalarını sağlayarak daha bilinçli ekonomik kararlar almalarına katkı sağlar.

  1. TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu Standardı

5.1. TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu Standardı’nın Tanımı

TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu standardı, Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) kapsamında yer alan temel standartlardan biridir ve finansal tabloların hazırlanması ve sunulması ilkelerini belirler.

TMS 1, bir işletmenin finansal tablolarının; amaçlarını, bileşenlerini, sunum ilkelerini, genel yapısını ve asgari içeriğini belirleyen muhasebe standardıdır. Bu standart, işletmelerin finansal tablolarını anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaca uygun ve güvenilir bir şekilde sunmalarını sağlamayı amaçlar.

5.2. TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu Standardı’nın Amacı

TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu standardının amacı, işletmenin genel amaçlı finansal tablolarının hem işletmenin önceki döneme ait finansal tablolarıyla hem de diğer işletmelerin finansal tablolarıyla karşılaştırılabilirliğini sağlamak amacıyla, genel amaçlı finansal tabloların sunumuna yönelik esasları belirlemektir. Bu Standart, finansal tabloların sunumuyla ilgili genel kuralları, yapısıyla ilgili hususları ve finansal tabloların içeriğine ilişkin asgari şartları düzenler (TMS1, Paragraf 1).

TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu standardı, yalnızca finansal tabloların nasıl düzenleneceğini belirtmekle kalmaz, aynı zamanda bu tabloların kullanıcılar açısından en anlamlı, karşılaştırılabilir ve güvenilir biçimde sunulmasını güvence altına alır. Bu kapsamda TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu standardının temel amaçları aşağıdaki gibi özetlenebilir.

a. Finansal Tabloların Anlamlı ve Uygun Bilgi Sunmasını Sağlamak: TMS 1’in temel amacı, işletmelerin hazırladığı finansal tabloların, işletmenin finansal durumunu, performansını ve nakit akışlarını gerçekçi ve açık bir biçimde yansıtmasını sağlamaktır.

b. Gerçeğe Uygun Sunum ve Finansal Raporlamada Güvenilirlik: TMS 1, “gerçeğe uygun sunum” ilkesine dayanır. Bu ilke, finansal tabloların yalnızca şeklen değil, öz itibarıyla da doğru ve dürüst bilgi vermesi gerektiğini ifade eder. Bu çerçevede; hileli veya yanıltıcı bilgilerden kaçınılır, muhasebe politikaları tutarlı uygulanır, gerekli tüm açıklamalar yapılır.

c. Finansal Tabloların Karşılaştırılabilirliğini Temin Etmek: Yatırımcılar, kredi verenler ve diğer finansal tablo kullanıcıları için, işletmenin zaman içindeki gelişimini izlemek ve başka işletmelerle karşılaştırmak önemlidir. TMS 1, bu karşılaştırılabilirliği sağlamak için; önceki dönem finansal tablolarının da sunulmasını zorunlu kılar ve muhasebe politikalarının tutarlılıkla uygulanmasını şart koşar.

d. Finansal Tabloların Yapısal Tutarlılığını ve Standardizasyonunu Sağlamak: Standart, her işletmenin belli asgari bileşenleri içeren finansal tablolar üretmesini sağlar. Bu yapı sayesinde; kullanıcılar her finansal tabloda aynı temel bilgileri bulabilir ve finansal tablo içeriklerinin yeri, sıralaması ve başlıkları öngörülebilir olur.

e. Kullanıcıların Ek Kararlarına Temel Oluşturmak: Finansal tablo kullanıcıları (yatırımcılar, analistler, kredi verenler, düzenleyici otoriteler), bu bilgilerle; yatırım kararları, kredi değerlendirmeleri, işlem analizleri yapabilir. TMS 1, bu kararların doğru verilmesi için ihtiyaç duyulan zamanında, ilgili, güvenilir ve açık bilgiler sunulmasını hedefler.

f. Sunumda Şeffaflık ve Açıklık Sağlamak: TMS 1, her finansal kalemin ve önemli muhasebe politikasının dipnotlarla açıklanmasını, olağandışı kalemlerin net şekilde belirtilmesini ve varsa belirsizliklerin de açıklanmasını zorunlu kılar. Bu, kullanıcıların yalnızca rakamları değil, rakamların arkasındaki durumu da anlamasını sağlar.

5.3. TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu Standardı’nın Temel Özellikleri

TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu standardı, işletmelerin genel amaçlı finansal tablolarının sunumuna yönelik esasları belirler. Amacı, işletmenin önceki dönemlere ait finansal tablolarıyla ve diğer işletmelerin finansal tablolarıyla karşılaştırılabilirliği sağlamaktır. TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu standardının temel özellikleri ve içeriği aşağıdaki gibi özetlenebilir.

a. Genel Amaçlı Finansal Tabloların Sunumu: Standardın odak noktası, yatırımcılar, borç verenler ve diğer kullanıcıların ekonomik kararlar almasına yardımcı olacak genel amaçlı finansal tabloların nasıl sunulması gerektiğidir.

b. Tam Bir Finansal Tablolar Seti: TMS 1, tam bir finansal tablolar setinin asgari olarak hangi bileşenlerden oluşması gerektiğini tanımlar. Buna göre tam bir set şunları içerir:

  • Dönem sonu finansal durum tablosu (bilanço).
  • Döneme ait kâr veya zarar ve diğer kapsamlı gelir tablosu (tek bir tablo veya ayrı iki tablo olarak sunulabilir).
  • Döneme ait öz kaynak değişim tablosu.
  • Döneme ait nakit akış tablosu.
  • Önemli muhasebe politikalarını ve diğer açıklayıcı bilgileri içeren dipnotlar.
  • Önceki dönemin karşılaştırmalı bilgileri.
  • Muhasebe politikalarında geriye dönük bir uygulama yapılması, finansal tablolarda geriye dönük bir düzeltme yapılması veya finansal tablolardaki kalemlerin yeniden sınıflandırılması durumunda, en erken karşılaştırmalı dönemin başlangıcındaki finansal durum tablosu (üçüncü bir bilanço).

c. Gerçeğe Uygun Sunum ve TFRS’lerle Uyum: Finansal tabloların, işletmenin finansal durumunu, finansal performansını ve nakit akışlarını gerçeğe uygun bir şekilde sunması gerektiği vurgulanır. Gerçeğe uygun sunum, TFRS’lerin uygulanmasıyla sağlanır.

d. Süreklilik Esası: İşletme yönetiminin işletmeyi tasfiye etme veya ticareti durdurma niyetinde olmadığı veya bunları yapmak zorunda kalmadığı sürece, finansal tabloların süreklilik esasına göre hazırlanması gerektiği belirtilir.

e. Tahakkuk Esası: Gelir ve giderlerin nakit veya diğer karşılıkları alındığında veya ödendiğinde değil, gerçekleştiğinde muhasebeleştirilmesi gerektiği temel prensibini içerir.

f. Önemlilik ve Birleştirme: Benzer kalemlerin birleştirilmesi ve önemli olmayan kalemlerin ayrı ayrı sunulmaması gerektiği ilkesini taşır. Önemlilik, finansal tablo kullanıcılarının kararlarını etkileyebilecek büyüklükteki ve nitelikteki bilgileri ifade eder.

g. Karşılaştırmalı Bilgi: Cari döneme ait finansal tablolarda raporlanan tüm tutarlarla ilgili bir önceki döneme ait karşılaştırmalı bilgilerin sunulması zorunludur.

h. Tutarlılık: Finansal tabloların sunumu ve sınıflandırılması dönemler arasında tutarlı olmalıdır. Ancak, tutarlılığı bozmadan daha güvenilir ve ilgili bilgi sunulması için değişiklik yapılabilir.

ı. Finansal Durum Tablosu (Bilanço) İçeriği: Varlıkların ve borçların sınıflandırılması (dönen/duran, kısa vadeli/uzun vadeli) için asgari sunulması gereken kalemleri belirtir.

i. Kâr veya Zarar ve Diğer Kapsamlı Gelir Tablosu İçeriği: Gelir ve giderlerin sunulması için iki format (fonksiyon esasına göre veya çeşit esasına göre) sunar ve asgari sunulması gereken kalemleri tanımlar. Diğer kapsamlı gelir unsurlarının ayrı olarak sunulmasını gerektirir.

j. Öz Kaynak Değişim Tablosu İçeriği: Dönem içindeki öz kaynaklardaki değişikliklerin ayrıntılı olarak sunulmasını zorunlu kılar.

k. Nakit Akış Tablosu: Nakit akışlarının faaliyet, yatırım ve finansman faaliyetleri olarak sınıflandırılmasına ilişkin prensipleri TMS 7 Nakit Akış Tabloları Standardı düzenler, ancak TMS 1 bu tablonun tam bir setin parçası olduğunu belirtir.

m. Dipnotlar: Finansal tablolarda sunulan bilgilerin anlaşılmasına yardımcı olacak ek bilgileri içerir. Muhasebe politikaları, varsayımlar ve tahminler ile finansal tablolardaki belirli kalemlerle ilgili detaylı açıklamaları kapsar.

TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu standardı, finansal tabloların yapısını, içeriğini ve sunum ilkelerini belirleyerek, kullanıcıların işletmelerin finansal durumunu ve performansını anlamalarını ve farklı işletmelerle karşılaştırma yapmalarını kolaylaştırmayı amaçlar. TMS 1, kesin şablonlar sunmaktan ziyade, finansal tablolarda yer alması gereken asgari bilgileri ve sunum esaslarını detaylı bir şekilde açıklar.

  1. Finansal Bilgini Niteliksel Özellikleri

TFRS kapsamında raporlanacak olan finansal bilgilerin niteliksel özellikleri Kavramsal Çerçeve’de belirlenmiştir. Buna göre, finansal bilginin karar alma sürecinde faydalı olabilmesi için taşıması gereken temel ve destekleyici olmak üzere iki ana grupta toplanan niteliksel özellikleri bulunmaktadır.

6.1. Temel Niteliksel Özellikler

Finansal bilgilerin temel niteliksel özellikleri, finansal bilginin kullanıcılar için gerçekten faydalı olabilmesi için olmazsa olmaz özelliklerdir.

6.1.1. İhtiyaca Uygunluk

Finansal bilgi, finansal tablo kullanıcılarının alacağı kararları etkileyebiliyorsa ihtiyaca uygun olduğu kabul edilir. Bu etki, geçmiş, şimdiki veya gelecekteki olaylarla ilgili olabilir. İhtiyaca uygun finansal bilgi, öngörü değeri ve/veya teyit değeri taşır.

a. Öngörü Değeri: Finansal bilgi kullanıcılarının gelecekteki sonuçları öngörmelerine yardımcı olma yeteneğidir. Örneğin, bir otomobil şirketinin yayınladığı satış rakamları ve pazar analizleri, yatırımcıların şirketin gelecekteki gelir potansiyelini tahmin etmelerine yardımcı olabilir. Bu bilgi, yatırımcıların hisse alıp almama kararlarını etkileyebileceği için ihtiyaca uygundur.

b. Teyit Değeri: Finansal bilgi kullanıcılarının geçmişte yapılan değerlendirmeleri teyit etmelerine veya düzeltmelerine yardımcı olma yeteneğidir. Örneğin, bir şirketin geçen yılki gelir tablosunda raporladığı kâr rakamları, yatırımcıların ve analistlerin önceki tahminlerini ve değerlendirmelerini teyit etmelerine veya revize etmelerine olanak tanır.

Önemlilik, ihtiyaca uygunluğun bir yönüdür. Bir finansal bilginin atlanması veya yanlış ifade edilmesi, genel amaçlı finansal tabloları kullananların bu tablolara dayanarak aldıkları kararları etkileyebilecekse, bilgi önemlidir. Önemlilik, bilginin niteliğine ve büyüklüğüne (veya her ikisine birden) bağlıdır ve işletmeye özgü bir kavramdır. Örneğin, 10.000.- TL tutarındaki kırtasiye malzemesi gideri büyük bir şirketin finansal tablolarında ayrı bir kalem olarak gösterilmesi gerekmeyecek kadar önemsiz olabilir. Ancak, aynı tutardaki bir hırsızlık kaybı, niteliği gereği önemli kabul edilebilir ve dipnotlarda açıklanması gerekebilir. Çünkü, hırsızlık olayı finansal tablo kullanıcılarının algısını etkileyebilir.

6.1.2. Gerçeğe Uygun Sunum

Finansal bilgi, sunmayı amaçladığı şeyi gerçeğe uygun olarak yansıttığında gerçeğe uygun bir sunuma sahip olduğu kabul edilir. Gerçeğe uygun sunumun tam olma, tarafsız olma ve hatasız olma gibi üç temel özelliği vardır.

a. Tam Olması: Gerekli tüm bilgi eksiksiz olarak sunulmalıdır. Ancak tam bir sunum, bazen yanıltıcı olmaktan kaçınmak için açıklamalar ve uyarılar içerebilir. Örneğin, bir şirketin devam eden bir mahkeme davasıyla ilgili tüm bilinen detayları (davanın niteliği, olası sonuçları, şirketin tahmini sorumluluğu vb.) finansal tablo dipnotlarında eksiksiz olarak açıklaması, tam bir sunuma örnektir.

b. Tarafsız Olması: Finansal bilgi, belirli bir sonucu elde etmek veya belirli bir tarafın çıkarını desteklemek amacıyla seçilmemiş veya sunulmamış olmalıdır. İhtiyatlılık kavramı tarafsızlığı destekler. Ancak, aşırı ihtiyatlılık tarafsızlığı zedeleyebilir. Örneğin, bir şirketin belirli bir finansal sonucu (örneğin, kârı yüksek göstermek) elde etmek amacıyla muhasebe politikalarını kasıtlı olarak değiştirmemesi veya varsayımlarını yanlı bir şekilde belirlememesi tarafsızlığa örnektir.

c. Hatasız Olması: Finansal bilgilerin sunumda hiçbir hata veya ihmal olmamalıdır. Finansal bilginin üretilmesi ve sunulması sürecinde kullanılan süreçler doğru olmalıdır. Ancak bu, her açıdan mükemmel doğruluk anlamına gelmez. Tahminler kaçınılmaz olarak bazı belirsizlikler içerir. Örneğin, bir şirketin finansal tablolarını hazırlarken yapılan önemli hesaplama hatalarını veya yanlış sınıflandırmaları düzeltmesi, hatadan arınmış sunuma ulaşma çabasıdır. Ancak, tahminler doğası gereği belirsizlik içerir ve bu durum tek başına gerçeğe uygun sunumu zedelemez.

6.2. Destekleyici Niteliksel Özellikler

Finansal bilgilerin destekleyici niteliksel özellikleri, finansal bilginin ihtiyaca uygunluğunu ve gerçeğe uygun sunumunu artırarak daha faydalı hale getirir.

6.2.1. Karşılaştırılabilirlik 

Karşılaştırılabilirlik, finansal bilgi kullanıcılarının işletmenin finansal bilgisini diğer işletmelerin finansal bilgisiyle ve aynı işletmenin farklı dönemlerine ait finansal bilgisiyle karşılaştırmalarını sağlar. Tutarlı muhasebe politikalarının kullanılması karşılaştırılabilirliği artırır. Daha ihtiyaca uygun ve gerçeğe uygun bilgi sunulması durumunda muhasebe politikalarında değişiklik yapılabilir. Ancak, bu değişikliklerin etkileri finansal tablo dipnotlarında açıklanmalıdır.

Örnek: Bir şirketin, cari yıldaki finansal tablolarını önceki yılların finansal tablolarıyla aynı formatta ve aynı muhasebe politikalarını kullanarak sunması, zaman içindeki performansının karşılaştırılmasına olanak tanır. Farklı sektörlerdeki iki perakende şirketinin gelirlerini ve kâr marjlarını benzer şekilde raporlaması, yatırımcıların bu şirketlerin göreceli performanslarını değerlendirmelerine yardımcı olur. Ancak, sektör farklılıkları karşılaştırmayı zorlaştırabilir.

6.2.2. Doğrulanabilirlik

Doğrulanabilirlik, farklı ve bağımsız gözlemcilerin, aynı yöntemleri kullanarak benzer sonuçlara ulaşabilecekleri anlamına gelir. Doğrulama, doğrudan doğrulama (örneğin, bir faturayı inceleyerek) veya dolaylı doğrulama (örneğin, belirli bir modeli kullanarak sonuçları yeniden hesaplayarak) yoluyla olabilir.

a. Doğrudan Doğrulama: Finansal bilgi doğrudan gözlemlenebilir verilere dayanır. Farklı kişiler aynı verilere ulaşarak aynı sonuçları elde edebilir. Doğrudan doğrulamada ölçüm doğrudan yapılabilir, kaynak belgelerle kolayca doğrulanabilir, farklı denetçiler aynı sonuca ulaşır. Doğrudan doğrulamaya şu örnekler verilebilir: Kasadaki nakit mevcudunun sayılması, bir bankadaki mevduat bakiyesinin banka ekstresi ile doğrulanması, faturalar ile satış gelirinin teyit edilmesi, depodaki fiziksel stok sayımı ile envanterin doğrulanması.

b. Dolaylı Doğrulama: Finansal bilgi doğrudan gözlemlenemese bile, veriyi üretme süreci ve kullanılan yöntemler doğrulanabilir. Dolaylı doğrulama, tahmin, varsayım ve değerleme içerir; bilginin oluşum süreci test edilerek doğruluk kontrolü yapılır; farklı taraflar benzer varsayımlarla benzer sonuçlara ulaşabilir. Dolaylı doğrulamaya şu örnekler verilebilir: Maddi duran varlıkların faydalı ömürlerine göre yapılan amortisman hesaplamaları, değer düşüklüğü tahminleri, nakit akış tahminlerine dayalı şirket değerlemeleri, kredi risk karşılıklarının hesaplanması.

Örnek: Bir denetçinin, bir şirketin stok sayım kayıtlarını fiziksel sayımla karşılaştırarak stok miktarlarını teyit etmesi doğrudan doğrulamaya örnektir. Bir şirketin karmaşık bir finansal aracın değerlemesini yapmak için kullandığı modeli ve varsayımları bağımsız bir değerleme uzmanının inceleyerek benzer bir değere ulaşması dolaylı doğrulamaya örnektir.

6.2.3. Zamanında Sunum  

Zamanında sunum, finansal bilginin, karar alıcıların kararlarını etkileyebilecekleri zamanda kullanıma sunulması anlamına gelir. Finansal bilginin ne kadar zamanında olduğu, raporlanan bilginin niteliğine ve sıklığına bağlıdır. Daha eski bilgiler daha az faydalı olabilir.

Örnek: Halka açık bir şirketin, çeyrek dönem sonunu takip eden kısa bir süre içinde ara dönem finansal raporlarını yayınlaması, yatırımcıların güncel bilgilere zamanında ulaşmasını sağlar ve daha bilinçli kararlar almalarına yardımcı olur. Gecikmeli olarak sunulan bilgiler karar alma sürecinde daha az faydalı olabilir.

6.2.4. Anlaşılabilirlik

Anlaşılabilirlik, finansal bilginin açık ve özlü bir şekilde sunulması ve makul bilgiye sahip ve finansal bilgiyi incelemeye istekli kullanıcılar tarafından kolayca anlaşılabilecek şekilde sınıflandırılması, karakterize edilmesi ve sunulması anlamına gelir. Karmaşık konuların dışlanması anlaşılabilirliği artırmaz. Bu tür konular, anlaşılır hale getirmek için dipnotlarda ek bilgilerle desteklenebilir.

Örnek: Bir şirketin karmaşık finansal araçlarla ilgili detaylı bilgileri dipnotlarda açık ve öz bir dille, teknik terimleri açıklayarak sunması, finansal okuryazarlığı olan kullanıcıların bu bilgileri anlamasını kolaylaştırır. Aşırı derecede teknik bir dil kullanmak veya önemli bilgileri gizlemek anlaşılabilirliği azaltır.

Yukarıda sayılan niteliksel özellikler, finansal bilginin kalitesini artırarak kullanıcıların daha iyi ekonomik kararlar almasına yardımcı olmayı amaçlar. Ancak, bu özellikler arasında zaman zaman denge kurmak gerekebilir. Örneğin, daha zamanında bilgi sunmak, doğrulanabilirliği azaltabilir. Amaç, en faydalı finansal bilgiyi sunmak için bu dengeyi en uygun şekilde kurmaktır.

  1. Finansal Tabloların Hazırlanmasında Temel İlkeler

TFRS kapsamında hazırlanacak finansal tablolarda uyulması gereken temel ilkeler
TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu standardında belirlenmiştir. Söz konusu temel ilkeler, finansal tabloların hazırlanması ve sunulmasında uyulması gereken kuralları belirler. Bu temel ilkeler, hem sunumun tutarlılığını hem de finansal bilgilerin doğruluğunu, açıklığını ve karşılaştırılabilirliğini sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.

7.1. İşletmenin Sürekliliği

İşletme yönetiminin işletmeyi tasfiye etme veya ticareti durdurma niyetinde olmadığı veya bunları yapmak zorunda kalmadığı sürece, finansal tablolar süreklilik esasına göre hazırlanır. Örneğin, bir üretim şirketi, son birkaç yıldır sürekli zarar etmektedir ve önemli miktarda kısa vadeli borcu bulunmaktadır. Eğer şirketin ana hissedarları şirkete ek finansman sağlamayacaklarını beyan etmişse ve bankaların da mevcut kredileri geri çağırma olasılığı yüksekse, bu durum şirketin süreklilik esası varsayımının sorgulanmasına neden olur. Bu durumda, finansal tablolar süreklilik esası yerine, tasfiye değerleri üzerinden hazırlanabilir ve bu durum dipnotlarda açıkça belirtilir. İşletmenin sürekliliği esasının geçerli olduğu durumlarda ise, varlıklar ve borçlar normal işleyişteki değerleriyle gösterilir.

7.2. Muhasebeleştirmede Tahakkuk Esası

Muhasebeleştirmede tahakkuk esasına göre, gelirler ve giderler, nakit veya diğer karşılıkları alındığında veya ödendiğinde değil, gerçekleştiğinde muhasebeleştirilir ve ilgili oldukları dönemin finansal tablolarında raporlanır. Örneğin, bir yazılım şirketi, bir müşterisiyle yıllık bir bakım anlaşması imzalar ve hizmet bedelini peşin olarak alır. Tahakkuk esasına göre, şirket bu gelirin tamamını tahsil ettiği ayda gelir olarak kaydetmez. Bunun yerine, her ay sunulan hizmetle orantılı olarak (örneğin, her ay 1/12’sini) ilgili ayların gelir tablosunda gelir olarak gösterir. Nakit Akış Tablosu hariç, tüm finansal tablolar tahakkuk esasına göre düzenlenir.

7.3. Önemlilik ve Birleştirme

Benzer kalemler birleştirilir ve önemli olmayan kalemler ayrı ayrı sunulmaz. Önemlilik, finansal tablo kullanıcılarının kararlarını etkileyebilecek büyüklükteki ve nitelikteki bilgileri ifade eder. Örneğin, bir perakende şirketi, çeşitli küçük kırtasiye malzemesi gideri yapmaktadır. Bu küçük tutarlı giderlerin her birini ayrı ayrı gelir tablosunda göstermek yerine, Genel Yönetim Giderleri hesap kaleminin altında birleştirerek sunması daha anlamlı ve okunabilir olur. Ancak, şirketin ana faaliyet alanı olmayan önemli bir gayrimenkul satışı sonucu elde edilen kâr, tutarı önemli olduğu ve finansal bilgi kullanıcıların kararlarını etkileyebileceği için gelir tablosunda ayrı bir kalem olarak sunulmalı gerekir.

7.4. Netleştirme

Netleştirme ilkesi, varlıklar ve borçlar ile gelirler ve giderler birbirinden ayrı olarak gösterilmesi gerektiğini ifade eder. Temel amaç, finansal tablo kullanıcılarına işletmenin varlıklarının, borçlarının, gelirlerinin ve giderlerinin brüt tutarlarını göstererek daha şeffaf ve kapsamlı bir bakış açısı sunmaktır. Netleştirme yapılması finansal tablo kalemlerinin brüt tutarları gizleyebilir ve kullanıcıların işletmenin faaliyetlerinin büyüklüğünü ve yapısını anlamasını zorlaştırabilir. Netleştirme, ancak belirli kriterler karşılandığında istisnai bir durumdur.

TMS 1’de varlık ve borçların ya da gelir ve giderlerin netleştirilmesine aşağıda belirtilen istisnai durumlarda izin verilir.

  • Başka Bir TFRS Tarafından Zorunlu Kılındığında veya İzin Verildiğinde: Bazı TFRS’ler belirli varlık ve borçların veya gelir ve giderlerin netleştirilmesini gerektirebilir veya buna izin verebilir. Örneğin, TFRS 9 Finansal Araçlar standardı finansal araçlarla ilgili olarak, bir finansal varlık ve bir finansal borç, işletmenin yasal olarak bunları netleştirme hakkına sahip olması ve net tutar üzerinden ödeme yapma veya alma niyetinin olması durumunda bilançoda netleştirilebilir. Örneğin, aynı karşı tarafla yapılan bir türev sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve borçlar belirli koşullar altında netleştirilebilir.
  • İşletmenin Normal Faaliyetleri Sırasında Benzer İşlemlerin Net Etkisini Yansıttığında: Bazı durumlarda, belirli gelir ve gider kalemlerinin net tutar üzerinden sunulması, işlemlerin veya olayların özünü daha iyi yansıtabilir. Ancak bu durumlar sınırlıdır. Örneğin, bir işletme aynı türden çok sayıda ve benzer işlem gerçekleştiriyorsa (örneğin, döviz kuru farkları), bu işlemlerden kaynaklanan toplam kazanç ve kayıpların net tutar üzerinden sunulması kabul edilebilir. Ancak bu, ana faaliyet gelir ve giderleri için geçerli değildir.

TMS 1’de varlık ve borçların ya da gelir ve giderlerin netleştirilmesinin “Genel Kural” olarak yasak olduğu durumlar aşağıda belirtilmiştir.

  • Farklı İşlemlerden Kaynaklanan Varlık ve Borçlar: Aynı karşı tarafla olsa bile, farklı işlemlerden kaynaklanan alacak ve borçlar (örneğin, mal satışından kaynaklanan alacak ile farklı bir sözleşmeden kaynaklanan borç) netleştirilemez.
  • Farklı İşlemlerden Kaynaklanan Gelir ve Giderler: Aynı olayla ilgili olsalar bile, ana faaliyet gelirleri ve giderleri netleştirilemez. Örneğin, bir mal satışından elde edilen gelir ile bu malın maliyeti ayrı ayrı gösterilmelidir.
  • Varlıkların Değer Düşüklüğü Karşılıkları: Bir varlığın değer düşüklüğü karşılığı doğrudan varlığın tutarından düşülerek sunulur (netleştirilmiş gibi görünse de, bu bir değerleme ayarlamasıdır, ayrı bir borç olarak gösterilmez). Ancak, değer düşüklüğü gideri ayrı bir gider kalemi olarak gelir tablosunda gösterilir.

Netleştirme ilkesine uyulması, finansal tabloların şeffaflığı ve kullanıcıların işletmenin finansal durumunu ve performansını doğru bir şekilde değerlendirebilmesi için kritik öneme sahiptir. Yanlış veya gereksiz netleştirmeler, önemli bilgilerin gizlenmesine ve finansal tabloların yanıltıcı olmasına yol açabilir.

TMS 1, varlıklar ve borçlar ile gelirler ve giderlerin ayrı ayrı sunulmasını temel ilke olarak benimser. Netleştirme, yalnızca başka bir TFRS tarafından zorunlu kılındığında veya izin verildiğinde ya da işletmenin normal faaliyetleri sırasında benzer işlemlerin net etkisini yansıttığında istisnai olarak kabul edilir. Bu ilkenin amacı, finansal tablo kullanıcılarına işletmenin faaliyetlerinin ve finansal pozisyonunun brüt tutarları hakkında eksiksiz bilgi sunmaktır.

7.5. Raporlama Sıklığı

TMS 1, tam bir finansal tablolar setinin (bilanço, gelir tablosu, öz kaynak değişim tablosu, nakit akış tablosu ve dipnotlar) en az yılda bir kez sunulmasını gerektirir. Bu ilke, yıllık raporlamanın asgari bir gereklilik olduğunu gösterir.

Düzenli finansal raporlama, finansal bilgi kullanıcılarının karar alma süreçlerinde ihtiyacı olan güncel ve ilgili bilgilere zamanında ulaşmalarını sağlar. Finansal tabloların düzenli olarak sunulması, finansal bilgi kullanıcılarının işletmenin finansal performansındaki eğilimleri (iyileşme, kötüleşme vb.) zaman içinde takip etmelerine olanak sağlar. Ayrıca, düzenli finansal raporlama, işletmenin kendi geçmiş dönem performansıyla ve diğer işletmelerin performansıyla karşılaştırma yapılmasına olanak sağlar.

Normalde, finansal tablolar “bir yıllık” bir dönemi kapsar. Ancak, bazı durumlarda bu süre daha uzun veya daha kısa olabilir (örneğin, bir işletmenin raporlama tarihini değiştirmesi durumunda). Eğer raporlama dönemi bir yıldan daha uzun veya daha kısaysa, bu durumun nedeni ve kapsanan dönem dipnotlarda açıklanmalıdır.

TMS 1 doğrudan ara dönem raporlamasını zorunlu kılmaz. Ancak, işletmelerin ara dönem (altı aylık veya üç aylık gibi) finansal raporları hazırlaması ve sunması teşvik edilir. Eğer bir işletme ara dönem finansal raporları hazırlayıp sunuyorsa, ara dönem raporlamasının içeriği ve sunumuyla ilgili detaylı düzenlemeler içeren TMS 34 Ara Dönem Finansal Raporlama standardını uygulamak zorundadır.

Türkiye’de sermaye piyasası, bankacılık, sigortacılık gibi sektörlere yönelik yapılan yasal düzenlemeler ile ara dönem finansal raporlama zorunluluğu getirilmiştir. Buna göre; halka açık şirketler, bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktöring şirketleri, sigorta şirketleri üçer aylık dönemlerde finansal raporlama yapmak zorundadırlar.

7.6. Karşılaştırmalı Bilgi

Karşılaştırmalı bilgi, bir işletmenin finansal tablolarını yorumlamak ve analiz etmek amacıyla, önceki dönemlere ait bilgilerle birlikte sunulan güncel dönem verilerini ifade eder. Bu ilke, finansal tablo kullanıcılarının işletmenin finansal durumu ve performansını zaman içinde karşılaştırarak değerlendirebilmesini sağlar.

Türkiye Finansal Raporlama Standartları’nda (tfrs) Finansal Tabloların Temel özellikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemVefa TOROSLU

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir

Bağımsız Denetçi

vefa.toroslu@gmail.com

 

İşçi Eksik Ödenen Ücrete İhtirazı Kayıt Koymazsa, Bu Ücreti Kabul Ettiği Anlamına Gelir mi?

İşçi Eksik ödenen ücrete İhtirazı Kayıt Koymazsa Bu ücreti Kabul Ettiği Anlamına Gelir Mi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İşçi Eksik Ödenen Ücrete İhtirazı Kayıt Koy­mazsa Bu Ücreti Kabul Ettiği Anlamına Gelir mi?

Lütfi İNCİROĞLU

İşçi Eksik ödenen ücrete İhtirazı Kayıt Koymazsa Bu ücreti Kabul Ettiği Anlamına Gelir Mi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem4857 sayılı İş Kanunu’nun 32 nci maddesine göre, genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır. Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir. Ücret işçinin biricik geliridir. İşçinin ücretinin tam ve zamanında ödenmesi esastır. İşçinin ücretinin eksik gedik ödenmesi mevzuata aykırılık oluşturur.

4857 sayılı Kanunun 24/II (e) bendi uyarınca “İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartları gere­ğince hesap edilmez veya ödenmezse..” işçinin derhal fesih hakkı doğar. Burada ifade edilmek istenen başka bir husus da işçinin ücretinin sadece iş sözleş­mesi hükümlerine göre değil, toplu iş sözleşmesi şartları gereğince he­sap edilmemesi veya ödenmemesi olgusunun da işçiye derhal fesih hakkı ve­rece­ğidir.

Önemli olan diğer bir konu da hangi tür ücretin hesaplanmaması ya da ödenmemesinin işçi açısından haklı sebep olarak değerlendirilebileceğidir.

Doktrinin geniş bir kesimi “ücret” kavramına işçinin asıl ücreti dı­şında sağ­lanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün Kanun ve sözleşme­lerden doğan menfaatleri de dahil etmektedir[1]. Aynı yazarlar gerek ”sosyal üc­reti”, gerekse fazla çalışma ücretini, temizleme tamamlama hazırlama iş­le­rine ilişkin ek ücretleri de aynı çerçevede değerlendirmektedirler.

Yargıtay’a göre de işçinin yaptığı fazla çalışmaların karşılığının öden­memesi halinde de 24/II e uygulanabilecektir. “Davacı işçinin fesih bildiri­minde belirttiği fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi davacıya haklı fesih imkanı verir. Fazla çalışma ücreti alacağının bulunduğu tespit edildiğine göre de davacı işçinin feshi haklı sebebe dayanmaktadır. Bu sebeple davacının kı­dem tazminatı isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir” [2].

Yargıtay’ın bir kararında da ”İşçi, ücretlerinin ödenmemesi ve yapılan ödemelerinde eksik olması nedeni ile iş sözleşmesini feshetmiştir. Bu fesih İş Kanununun 24/II hükmüne göre haklı bir fesih olup davacının kıdem tazmi­natına hak kazandığının kabulü gerekir. Kısa bir süre sonra iş bularak çalış­maya başlamış olması da bu hukuki sonucu değiştirmez…” denilmektedir [3].

Ayrıca, “primli işten primsiz işe geçirilen” işçi de haklı sebeple fesih hakkına sahip olur[4]. Diğer taraftan, “rızası olmadan” işveren tarafından “ücretsiz izne çıkarılan” işçi de sözleşmeyi haklı olarak feshedebilir [5]. Bu­nun gibi, işçinin “tam” veya “hiç ödenmeyen” ücreti yanında, “zamanında” ödenmeyen ücreti ve gerçek ücretin bordroya yansıtılmaması [6] da haklı se­beple fesih hakkını doğurur. Üstelik İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödenmemesinin sonuca bir etkisi yoktur [7].

Ancak, tarafların rızalarıyla ücretin bağlı bulunduğu rejim ve miktarı değiştirilirse, bu konuda önleyici bir kanun hükmü bulunmadığından, işçinin bildirimsiz fesih hakkı doğmaz.

Sonuç olarak, işçinin ücretinin ya da eklerinin ödenmemesi ya da eksik ödenmesi halinde işçi, bildirimsiz fesih hakkını kullanarak kıdem tazminatı talebinde bulunabilir.

Peki, İşçinin eksik ödenen ücrete ihtirazı kayıt koy­maması düşük ücreti kabul ettiği anlamına gelir mi?

4857 sayılı İş Kanunu’nun 22 nci maddesinin yürürlüğe girmesinden itibaren, İş Hukuku’nda “zımni kabul, işyeri şartı haline gelme “müessesesi ortadan kalkmıştır. İşçi aleyhine iş şartlarında yapılacak aleyhe değişikliklerin 4857 sayılı Kanunun 22 inci maddesindeki prosedüre uygun olarak yapılması gerekir.

İşçi Eksik ödenen ücrete İhtirazı Kayıt Koymazsa Bu ücreti Kabul Ettiği Anlamına Gelir Mi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemYani işçinin ücretinin düşürülmesi konusunda açık yazılı rızasının alınması şart olup, altı işgünü içinde işçi tarafından yazılı ola­rak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. Dolayısıyla işçinin eksik ödenen ücrete ihtirazı kayıt koy­maması düşük ücreti kabul ettiği anlamına gelmez.

Lütfi İNCİROĞLU

 

 

Kaynakça:

[1] ÇELİK, Nuri, İş Hukuku Dersleri, 8. Baskı, İstanbul 1986.s.176; TUNÇOMAĞ, Kenan, Türk İş Hukuku, C:1 İstanbul 1971.s.215.

[2] Y22HD.12.2.2017 T., E.2015/21335, K.2017/28438 Legalbank.

[3] Y9HD.7.6.2012 T., E.2010/13886, K.2012/19879 Legalbank.

[4] Y9HD.18.6.2018 T., E.2015/20587, K.2018/13156 Legalbank.

[5] Y9HD.25.3.2013 T., E.2011/936, K.2013/9925 Legalbank.

[6] Y9HD.27.1.2015 T., E.2013/28655, K.2015/1195 Legalbank.

[7] Y9HD.7.6.2012 T., E.2010/13886, K.2012/19879 Legalbank.

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 7

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 7 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 7

Vadeli İhracat

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 7 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemYurt dışına satacağı9mız malların her zaman için para bir yana, mal bir diyemediğimiz durumlarda, malımızı belli bir vadede satmak durumunda kalabiliriz. Şöyle ki; malımızı ithalatçıya teslim ederiz ancak mal bedelini ise alım satım sözleşmesinde belirtilen bir vadede alma yoluna gideriz. Vadeli ihracat yaparız.

Vadeli ihracat işleminde ihracatçımızın malını teslim ettikten sonra parasını belirlenen bir vadede alması durumunda:

  • Mal bedelin tahsilatında ise bazı pürüzlerin olması,
  • Tahsilatın geç yapılması veya
  • Hiç yapılamaması gibi sorunların karşımıza çıkması daima olasıdır.

Deferred Payment

Vadeli ihracat işlemlerinde mal bedelinin belli bir vadede tahsilatı için:

  • Banka garanti mektubu (SBLC)
  • Bir poliçe alınması ihracatçının elini rahatlatır.

Poliçeden Bahsettik Değil mi?

Poliçenin ne olduğu konusunda ne kadar bilgi sahibiyiz? Her poliçenin ödeme garantisi var mıdır? Poliçe almamıza karşın mutlak bir ödeme garantisi içinde olduğunu düşünüyorsak, ihracat işleminde yaptığımız hatalardan bir tanesi ile karşı karşıya kalırız.

Bilmediğimiz bir ödeme aracıyla mal satmanın bizi hüzün durağına götüreceğini unutmamak gerekir.

Demem odur ki malımızı vadeli satalım ama ödenmesi de poliçe ile garanti altına alınsın. Bu durumda poliçenin ne olduğuna bakmakla birlikte garantili ve garantisiz poliçelerin de ne olduğuna göz atalım ki ihracatta olası yaptığımız hatalara bir yenisi eklenmesin.

Vadeli Satışlarda Kullanılan Draft – Bill Of Exchange

Parası peşin alınmayan ve belli bir vade içinde alınması öngörülen ihracat bedeli alacakları için ihracatçılar tarafından ithalatçının kabul etmesi için düzenlenen bir borç senedi niteliğinde olan poliçeye (draft / bill of exchange) ithalatçının borçlu sıfatıyla imza atması durumunda bir alacağı temsil eder. İthalatçıya sunulan poliçe, ithalatçı tarafından imzalanması durumunda, ithalatçı için geri dönülemez bir borç yükümlülüğü başlar, ithalatçı imzası ile poliçedeki borcu zamanında ödeyeceğini kabul eder.

Poliçe, Ithalatçı, Ihracatçı

Poliçenin tanziminde ve oluşumundaki en önemli unsur, borçlu olan alıcı ve alacaklı olan satıcının poliçeye imza koymalarıdır.

Seller Buyer Poliçe Görsel

İthalatçı tarafından imzalanmayan bir poliçede borcun kabul edilmediği anlaşılmakla birlikte söz konusu poliçe de şekil ve şartlarını tamamlamamış olduğundan bir borç senedi / kambiyo senedi şeklinde kabul edilemez.

Poliçenin Unsurları

Poliçe belli bir miktar paranın hamile ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havale emrini taşıyan, özel şekil şartlarına tabi kıymetli evrak niteliğinde senettir.

Poliçede üç taraf vardır. Bunlar:

  • Keşideci,
  • Lehtar
  • Muhataptır

Keşideci; senedi tanzim eden ve lehtara muayyen bedelin ödenmesi hususunda muhataba emir ve izin veren kimsedir.  Muhatap; poliçenin ödeyicisi, borçlusudur.

Poliçeyi Kim Hazırlar?

Hazırlayacak hiçbir kimse yoksa, ben hazırlayabilirim 🙂

Ama üzerime vazife olarak kalmasın, poliçeyi ihracatçı hazırlar. İhracatçı tarafından hazırlanan poliçeye, muhatap olan ithalatçının imza koyması, poliçede bulunan tüm koşulları kabul ettiğini ve imzasıyla da bunu teyid ettiği anlaşılır.

Poliçe Ithalatçı Imzası

Poliçe bir alacak kambiyo senedi niteliğindedir. Bu poliçenin borçlar hukukuna göre incelenmesi durumunda garantisiz borçlar arasında yer alır. Bu poliçede sadece borçlu poliçe bedelini ödeyecek konumda olup, borçlu bu poliçe bedelini ödemediği taktirde poliçeye kefalet eden başka kimse bulunmamaktadır. Dolayısıyla borçlu bu poliçeyi poliçe vadesinde ödeyecektir. Aksi halde protesto edilecektir. Durum böyle iken bu poliçede ihracatçının alacağı garanti altına alınmamıştır.

İhracatçının Yaptığı Hata Garantisiz Poliçe ile Mal Satmasıdır

Poliçeler garantili olabilir mi? Borçlu, bu poliçe bedelini poliçe vadesinde ödemediği takdirde bir başka şahsa borç rücu edilebilir mi?  Poliçenin garantili olması durumunda direk olarak garantör banka poliçenin bedelini öder, kefalet söz konusu ise; müşterek borçlu ve müteselsil kefil durumu söz konusu olur ki bu durumda poliçedeki borçlu sayısı iki farklı kişi olduğundan, her iki borçludan poliçe bedelinin tahsili mümkündür.

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 7 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi 

Nevold ile Yeni Lüks: Yeniden Değer Yaratmak

Nevold Ile Yeni Lüks Yeniden Değer Yaratmak

Nevold ile Yeni Lüks: Yeniden Değer Yaratmak
Selin ERDAL

Lüks moda dediğimizde aklınıza ne geliyor? El işçiliği, pahalı kumaşlar, ulaşılması zor parçalar… Peki ya çöp? Evet, kulağa tuhaf gelebilir ama bugün moda dünyasında “atık” en az ipek kadar değerli bir konu. Çünkü artık mesele sadece yeni olanı üretmek değil, eldekiyle ne yapabildiğin. İşte Chanel tam da bu soruya cevap arıyor ve yepyeni bir yolculuğa çıkıyor: Nevold. Lüksün geleceği belki de çöpe gidenleri kurtarmakta gizli.

Nevold Ile Yeni Lüks Yeniden Değer YaratmakModa sektöründeki atık sorunu uzun zamandır tartışılıyor. Genelde bu sorun fast fashion markalarıyla ilişkilendirilse de, milyonlarca birim ürün üreten lüks markaların da ciddi bir etkisi var. Üstelik, son yıllarda LVMH ve Kering gibi büyük grupların elinde milyar dolarlık satılamayan stoklar kaldığı biliniyor. Yeni Avrupa Birliği düzenlemeleri ise markaların bu ürünleri yakarak imha etmesine artık izin vermeyecek gibi duruyor. Yani sektör ciddi bir dönüşümle karşı karşıya.

Geri dönüşüm deyince akla ilk gelen isim Chanel olmayabilir. Ama moda dünyası değişiyor, hatta daha doğru bir ifadeyle dönüşüyor. Lüks artık sadece el işçiliği, nadir kumaşlar ve yüksek fiyat etiketleriyle değil; aynı zamanda sürdürülebilirlikle, kaynak yönetimiyle ve ileri dönüşümle tanımlanıyor. İşte Chanel’in Nevold adını verdiği yeni girişimi tam da bu dönüşümün kalbinde yer alıyor.

Chanel’in Nevold Hamlesi

Lüks moda devi Chanel, alışılmışın dışında bir adım atarak artık yalnızca moda üretmiyor, aynı zamanda atığı da yönetiyor. Evet, doğru duydunuz: Chanel artık geri dönüşüm ve atık yönetimi gibi konulara ciddi yatırımlar yapıyor. Markanın bu alandaki yeni girişiminin adı Nevold — “never old” ifadesinden türetilmiş; yani hiçbir şey yaşlanmaz, sadece dönüşür fikrinden yola çıkılmış.

Chanel bu hamleyi sadece regülasyonlara cevap olarak yapmıyor. Asıl mesele, kaliteli hammaddeye erişimin giderek zorlaşması. İklim değişikliği yüzünden kaşmir, ipek, deri gibi değerli materyallerin üretimi tehdit altında. Chanel’in Moda Başkanı, Bruno Pavlovsky’nin dediği gibi:

“Bu konu her geçen gün daha stratejik hale geliyor. Varlığımızı sürdürmek için malzeme anlayışımızı baştan düşünmemiz gerekiyor.”

Chanel bu işe ani bir kararla girmedi. Aslında 2019’dan beri bu alanda yatırımlar yapıyordu. Şimdi ise bu yatırımları Nevold çatısı altında birleştirip ciddi bir kurumsal yapıya dönüştürüyor. Hedef: Sadece Chanel’in değil, tüm moda endüstrisinin atıklarını değerli hammaddelere dönüştürebilecek çözümler sunmak. Yani Nevold, bir B2B servis sağlayıcısı ve Ar-Ge merkezi gibi çalışacak.

Nevold’un bünyesinde şu an üç önemli yapı var:

  • L’Atelier des Matières: Markaları, ellerindeki kumaş atıklarını değerlendirecek sistemlerle buluşturuyor.
  • Filatures du Parc: Geri dönüştürülmüş iplik üretiminde uzman, 50 yıllık bir iplik fabrikası.
  • Authentic Material: Deri geri dönüşümünde uzmanlaşmış bir şirket.

Amaç, hem Chanel’den hem de sektördeki diğer markalardan toplanan atıkların ileri dönüşümünü sağlamak ve bu yeni hammaddeleri farklı sektörlerde yeniden kullanıma sokmak. Örneğin, lüks bir çanta üretiminde kullanılamayacak geri dönüştürülmüş deri, bir spor ayakkabının topuk kısmında ya da plastik yerine geçecek bir malzeme olarak kullanılabilir.

Atığı Moda Diline Çevirmek

Bu aslında Chanel’in zaten alışkın olduğu bir strateji: Zamanında Lesage (nakış), Lemarié (tüy-çiçek), Maison Michel (şapka) gibi uzman atölyeleri bünyesine katmış, sadece kendi üretimini değil, diğer markalara da hizmet veren bir üretim altyapısı kurmuştu. Nevold da bu yaklaşımın “sürdürülebilir” devamı gibi.

İş ciddi, hedef büyük: Tüm ürün yaşam döngüsünü baştan tanımlamak ve lüks moda için döngüsel ekonomi anlayışını kalıcı hale getirmek.

Tabii sektörün bu çabaları “greenwashing” olarak görenler de az değil. Yani, bir yandan fazla üretmeye devam ederken, diğer yandan geri dönüşümle kendini aklamaya çalışmak ne kadar etik? Kritik soru şu: Bu tür projeler gerçekten sistemsel bir dönüşüm sağlayacak mı, yoksa vitrindeki yeşil süsler olarak mı kalacak?

Şunu da unutmamak gerek: Chanel gibi büyük markalar için bu işler başlangıçta kâr getiren işler değil. Pavlovsky’nin söylediğine göre Nevold şimdilik bir “maliyet merkezi”. Ama uzun vadede bu yatırımların hem çevresel hem de ticari sürdürülebilirlik için zorunlu olduğu ortada.

Chanel’in Nevold aracılığıyla attığı bu adım, henüz küçük ama etkili bir başlangıç. Gerçek değişim, bu vizyonun ne kadar yaygınlaşacağıyla ve markaların üretim politikalarını ne ölçüde dönüştürebileceğiyle ilgili. Ama net olan şu ki; gelecek, sadece koleksiyonlarda değil, kaynaklarda da sürdürülebilir olanın etrafında şekillenecek.

Kaynak: The Business of Fashion. (2025). Why Chanel Is Getting Into the Recycling Business.

Karışan Teslim Şekilleri

Karışan Teslim şekilleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Karışan Teslim Şekilleri

Ömer Haluk TURANLI

Karışan Teslim şekilleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDeğerli okuyucular, bu yazımda birbirlerine benzer şekilde işlem yapılması sebebiyle karışıklığa sebep olan teslim şekillerinden bahsedeceğim.

Aslında teslim şekilleri ICC’nin1 723 no’lu yayınında2 oldukça açık ve net olarak, karışıklığa mahal vermeyecek şekilde anlatılmıştır. Bu kitapçık okunduğu zaman hata yapma ihtimalinin kalmayacağını düşünüyorum.

Fakat bazı teslim şekillerinde 723 no’lu yayında yazılanlar gerçekte uygulanamayabiliyor. Bu da arada çok ufak farklılıklar olan benzer uygulamaların birbirine karışmasına sebep olabiliyor. Gözlemlerim doğrultusunda en çok karışıklık yaşanan teslim şekillerinin DAP3 ile DDP4 olduğunu söyleyebilirim. DAP ile ilgili daha önce bir yazı yazmıştım ama bilgiyi tekrarlamak akılda kalıcılık sağlar o yüzden burada tekrar kısaca değinmekte zarar görmüyorum.

Incoterms 2020’ye göre DAP’ta teslim, satıcının eşyayı belirlenen varma yerinde, gelen taşıma aracının üzerinde boşaltılmaya hazır şekilde alıcının tasarrufuna bırakmasıyla gerçekleşmiş olur. Yine Incoterms 2020’ye göre satıcının, ithalat veya teslim sonrası üçüncü ülkelerden transit geçiş için gümrüklenmesi, ithalat harçlarının ödenmesi veya ithalat için gereken gümrük işlemlerinin yerine getirilmesine ilişkin herhangi bir yükümlülüğü yoktur. Dolayısıyla da kapıya teslim için elverişli değildir. Çünkü eşyanın kapıya teslim edilebilmesi ithal edilmesi (resmi tanımıyla serbest dolaşıma girmesi) gerekmektedir.

Yine Incoterms 2020’de açıkça belirtildiği üzere satıcının malları ithalat için gümrüklemesi, ithalat harçlarını veya vergilerini ödemesi ve ithalat için gereken gümrük işlemlerini yerine getirmesi tercih ediliyorsa o zaman teslim şekli olarak DDP seçilmelidir. Çünkü bir eşyanın kapıya teslim edilebilmesi için yukarıda da belirttiğim gibi ithal edilmesi gerekmekte olup bunu satıcının yapabildiği yegâne teslim şekli DDP’dir.

Gelelim karışıklığın sebebine, birçok ülkenin gümrük mevzuatı gümrükte beyan sahibi kimse onun işlem yapmasına müsaade etmektedir. Diğer bir deyişle, satıcının, alıcının ülkesinde ithalat işlemlerini gerçekleştirmesi mümkün olmamaktadır. Bu durumda teslim şekli DDP olsa bile, ithalat işlemlerini, mevzuat gereklilikleri yüzünden üzerine vazife olmadığı halde alıcı tamamlar ve ilgili vergi ve harçları da alıcı öder. DAP teslim şeklinde de süreç aynı şekilde işlemekte yani bu teslim şeklinde de ithalat işlemlerini alıcı yaptığı için iki teslim şekli arasındaki fark uygulamada ortadan kalkmaktadır.

Karışıklığın bir diğer sebebi de C tipi antrepo uygulamasıdır. Bazı firmaların kendi yerleşkelerinde kendi işlettikleri antrepoları bulunmaktadır. İlgili eşya DAP teslim şekli ile bu tip antrepolara teslim edilebilir çünkü antrepodaki eşya serbest dolaşımda olmayan yani ithal edilmemiş eşyadır. Fakat fiziksel olarak kapıya teslim edilmiş olduğu için sanki DAP teslim şekli de kapıya teslime imkân veriyormuş gibi yorumlanmaktadır. Oysa bu şekilde antrepoya alınmış bir eşyanın antrepodan çekilerek ithal edilmesi alıcının sorumluluğundadır. Dolayısıyla resmi olarak kapı teslim gerçekleşmemiş olacaktır.

Bu konuyla ilgili olarak DPU5’dan da bahsetmek isterim. Keza anladığım kadarıyla üvey evlat muamelesi görüyor. Çünkü DPU, DAP ile hemen hemen aynı koşulları içermekte olup aradaki tek fark DAP’ta eşyalar varış noktasında gelen araçtan boşaltılmaksızın teslim gerçekleşirken DPU’da teslim eşyalar gelen vasıtadan boşaltılarak gerçekleşmiş oluyor. Bu iki teslim şekli birbirlerine bu kadar yakınlarken birbirleriyle karıştırılmıyorlar ayrıca DPU, DDP ile de karıştırılmıyor (dikkati çekmeyecek derecede örnek olaylar olabilir elbet) ama DAP ile DDP aradaki çok büyük farka rağmen karıştırılabiliyor.

Karıştırılan bir başka teslim şekli ikilisi de FCA6 ve EXW7’dür. Incoterms 2020’ye göre ihracat transit geçiş ve ithalat ülkeleri tarafından talep edilen ihracat/transit geçiş/ithalat için gereken bütün gümrük işlemlerini yerine getirmek ve bunların masraflarını ödemek alıcıya aittir. Bu işlemlerin alıcı için zorluk çıkaracağı ya da tamamen imkânsız olacağı belli ise ihracat için gereken gümrük iznini alma ve masraflarına katlanma yükümlülüğünün satıcıya ait olduğu FCA kuralı tercih edilmelidir. EXW’de karışıklığın temel sebebi bu durumdur. Fakat burada karışıklık çift taraflı çalışmaktadır. Yani bazen gerçekten de şartlar müsait olduğundan işlemler EXW kuralına göre yapılır ama ilgili evraklarda teslim şekli FCA olarak belirtilir. Bazen de işlem FCA olarak tamamlandığı halde evraklarda teslim şekli olarak EXW belirtilmektedir. İkisinin arasındaki temel farkı, yani ihracat işlemlerinin alıcı tarafından yapılması gerekliliğini bilmeyen çok fazla kişi vardır.

FCA ile EXW arasındaki dikkat çeken tek fark EXW’de ihracat gümrük prosedürlerinin alıcı tarafından gerçekleştirilmesi değildir. Önemli bir fark daha vardır. Bu da teslim yeridir.

EXW’de tek bir teslim yeri vardır ve bu da satıcının iş yeri ya da genel tanımıyla satıcının kontrolünde olan bir meskendir. Ayrıca satıcının alıcıya karşı taşıma sözleşmesi yapmak yükümlülüğü yoktur. Yani herhangi bir iç nakliyeden sorumlu değildir. Ayrıca eşyanın tesiise gelen vasıtaya yüklenmesinden de satıcı değil alıcı sorumludur.

FCA’da ise teslim için iki alternatif vardır. Bunlardan ilki EXW ile aynı şekilde satıcının tesisinde gerçekleşen teslimdir. Ama bu defa gelen vasıtanın yüklenmesinden (EXW’ün tersine) satıcı sorumludur.

Diğer alternatifte ise alıcı, satıcıdan eşyayı üzerinde anlaşılan, satıcının kontrolünde olmayan başka bir yere getirmesini isteyebilir. Bu alternatifte devreye bir de iç nakliye girer ve bundan da satıcı sorumludur.

Karışan Teslim şekilleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGörüldüğü üzere FCA ile EXW arasında sadece tek bir fark değil, tersine dikkat çekici birden çok fark vardır. Bu yönüyle de bu ikisinin karıştırılması da bana şaşırtıcı gelmektedir.

Dış ticaret yapan ve teslim şekillerinin önemine inanan herkese Incoterms 2020’yi okumalarını tavsiye ederim.

Ömer Haluk TURANLI

1ICC: International Chamber Of Commerce (Uluslararası Ticaret Odası)

2723 no’lu yayın: Incoterms 2020

3DAP: Delivered At Place (Belirlenen Yerde teslim)

4DDP: Delivered Duty Paid (Gümrük Resmi Ödenmiş Olarak Teslim)

5DPU: Delivered At Place Unloaded (Belirlenen Yerde Boşaltılmış Olarak Teslim)

6FCA: Free Carrier (Taşıyıcıya Masrafsız)

7EXW: Ex Works (İşyerinde Teslim)

Hürmüz Boğazı: İran ile İsrail Çatışması Küresel Ticarette Tehdit Oluşturuyor

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hürmüz Boğazı İran Ile İsrail çatışması Küresel Ticarette Tehdit Oluşturuyor

Hürmüz Boğazı: İran ile İsrail Çatışması Küresel Ticarette Tehdit Oluşturuyor

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hürmüz Boğazı İran Ile İsrail çatışması Küresel Ticarette Tehdit OluşturuyorPetrol ve doğalgaz sektörünün en büyük oyuncularından biri olan Shell’in CEO’su Wael Sawan, Japonya’daki Enerji Zirvesi’nde, İran ile İsrail arasındaki çatışma nedeniyle çok konuşulan Hürmüz Boğazı endişesi hakkında konuştu: “Eğer Hürmüz Boğazı, herhangi bir nedenle kapanırsa, küresel ticaret üzerinde büyük bir etkisi olur” dedi. Sawan, durumun kötüleşmesi ihtimaline karşı Shell’in alternatif planlarının olduğunu söyledi.

Shell CEO’su Wael Sawan, İsrail-İran geriliminin tırmanması durumunda küresel enerji ticaretinin büyük darbe alabileceğini söyledi. Dünya petrolünün yaklaşık %25’i Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor. Sawan, Shell’in olası bir tıkanıklık senaryosuna karşı kriz planlarını devreye soktuğunu açıkladı.

İran ile İsrail arasındaki çatışma, ABD’nin de sürece dahil olma ihtimali sebebiyle, küresel piyasaların odağı haline geldi. Çatışmalar şu ana kadar petrol fiyatlarında yükselme yönlü dalgalanmaya sebebiyet verdi. Küresel piyasalarda yüksek bir teyakkuz durumu söz konusu.

Son günlerde bazı petrol, doğalgaz ve konteyner gemilerinde yaşana sinyal karışmaları ile ilgili Sawan, “Şu anda özellikle zorlayıcı olan, sinyal karışmalarının yaşanması” dedi ve Shell’in Orta Doğu’daki sevkiyatlar konusunda çok dikkatli davrandığını belirtti.

Konuya yakın kaynaklara göre ABD, İran’a yönelik olası bir saldırı için altyapı hazırlıkları yapıyor. Ancak durum netleşmiş değil.

RBC Capital Markets analisti Helima Croft, İran liderlerinin tehdit altında olduğunu düşünmesi halinde, enerji arzında küresel çapta risklerin artacağını söyledi. Croft sözlerine, “ABD’nin çatışmaya doğrudan dahil olması halinde, tankerler ve bölgedeki kritik altyapıya yönelik daha doğrudan saldırıların tetiklenmesi söz konusu olabilir” yorumunu da ekledi.

Brent Petrol ve Taşımacılık Maliyetleri

Brent petrol, dün yüzde 1,3 yükselerek varil başına 77,66 dolara çıktı. İsrail’in İran’a saldırılarını başlattığı tarih olan, 13 Haziran’daki 78,5 dolar olan fiyat zirvesine yaklaştı.

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hürmüz Boğazı İran Ile İsrail çatışması Küresel Ticarette Tehdit OluşturuyorEKOTÜRK Avrupa temsilcisi Gökhan Kurtaran’ın yaptığı araştırmaya göre, taşımacılık maliyetleri rekor hızla arttı. Körfez’den Çin’e petrol taşıyan dev tankerlerin günlük kiralama bedeli bir haftada 20 bin dolardan 47 bin dolara yükseldi. Brent petrol fiyatı ise 78 dolara çıktı. Bölgedeki GPS sinyali kesintileri ve denizcilik güvenliğine yönelik tehditler artarken, yatırımcılar altın ve dolar gibi güvenli limanlara yöneldi.

 


MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası: Orta Kademe Liderlik

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası Orta Kademe Liderlik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası: Orta Kademe Liderlik

Karen KALUSTYAN

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası Orta Kademe Liderlik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİş hayatında bazı roller vardır ki sesi çıkmaz, ama yükü ağırdır. Ne stratejik karar masalarının merkezinde yer alırlar, ne de sahada doğrudan görünürler. Ve tam da bu görünmezliğin içinde omuzlarında iki yönlü bir baskı taşırlar: yukarıdan gelen hedefler, aşağıdan gelen ihtiyaçlar.

Bu baskının adı çoğu zaman “yönetim” gibi görünse de gerçekte yaşanan, giderek artan bir yalnızlık ve tükenmişlik halidir. Bu yazı, işte tam da bu görünmez sıkışmışlık içinde çalışan orta kademe yöneticilerin durumuna ışık tutmak için kaleme alındı.

Veriler Ne Söylüyor?

McKinsey & Company’nin 2024 tarihli “Organizational Resilience” raporuna göre, orta kademe yöneticilerin %61’i “iş yerinde iki taraflı baskı altında yalnız hissettiğini” belirtmiş. Aynı araştırmada bu grubun %45’i, önümüzdeki iki yıl içinde aktif olarak başka bir iş aramayı düşündüğünü ifade etmiş.
Deloitte Human Capital Trends 2023 raporu ise, orta kademe yöneticilerin en büyük çıkmazının “sorumluluklarının sürekli artmasına rağmen, karar alma ve etki alanlarının azalması” olduğunu ortaya koyuyor.
Harvard Business Review’da yer alan bir analizde ise bu yöneticiler, “kurumların çimentosu” olarak tanımlanıyor. Ancak çimento çatlamaya başladığında, yapının en sağlam görünen kısımları bile zamanla bozuluyor.

Tükenme Nereden Başlıyor?

  1. Yetki-sorumluluk dengesizliği
    2. Yalnızlık hissi
    3. Zaman yönetilemez hâle geliyor
    4. Aidiyet kaybı

Bir otomotiv yan sanayi şirketinde çalışan 14 yıllık bir üretim planlama yöneticisi şöyle diyor:
“Bir karar alınırken görüşüm sorulmuyor, ama sonuçlarından ben sorumluyum. Ekipte motivasyon eksildiğinde ilk ben sorgulanıyorum. Üst yönetim KPI’a, ekip ise benim insani yönüme bakıyor. Arada eziliyorum.”

Bu cümle, sadece bireysel bir sitem değil; iş dünyasının yapısal bir arızasına işaret ediyor. Orta kademenin yalnızlığı, yorgunluğu ve zamanla sessizce “çekilmesi”, kurumun içten içe erozyona uğraması demek.

Orta Kademenin Rolü Neden Kritik?

Orta kademe yöneticiler aslında:
– Kurum kültürünün taşıyıcısı
– Ekiplerin yönlendiricisi
– Lider adaylarının yetiştiricisi
– İç müşteri memnuniyetinin garantörü konumundadır.

Ne Yapılmalı?

– Yetki ve sorumluluk dengesinin netleştirilmesi
– Dönemsel mentorluk, koçluk ve süpervizyon uygulamaları
– Karar süreçlerine aktif katılım imkânı
– Psikolojik sağlamlık geliştirme programları
– Yatay iletişim modelleriyle yalnızlığı azaltacak sistemler

Bir İnsan Kaynakları Uzmanı olarak görüşüm , İnsan Kaynakları süreçleri genellikle yeni yeteneklerin kazanımı, liderlik gelişimi ve çalışan bağlılığı üzerine kurulur. Ancak bizler çoğu zaman bu yapıların “arasını” atlıyoruz. Halbuki kurumun devamlılığını sağlayan en önemli yapı taşı, tam da aradaki bu sessiz liderlerdir.

Orta kademe yöneticiler sadece “yönetim kademesi” değil; aynı zamanda kurumun duygusal nabzıdır. Bu grubu görmezden gelmek; içten içe gelişen, sessiz ama güçlü bir kopuşun önünü açmak demektir.

Eğer bu kademeyi desteklemezsek, güçlü görünen yapıların neden sarsıldığını anlamak için çok da uzaklara bakmamıza gerek kalmaz.

Kurumların Görünmeyen Kırılma Noktası Orta Kademe Liderlik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir organizasyon sadece yukarıdan değil, içerden çöker. Orta kademeyi yalnız bırakmak; stratejiyi anlamsız, operasyonu güvensiz hâle getirir. Geleceğin liderlerini yetiştirmek istiyorsak, önce bugünün taşıyıcılarını ayakta tutmalıyız.

“Bir yapının taşıyıcı kolonları görünmezdir; ama çatlak orada başlarsa, binayı yıkmadan fark edemezsiniz.”

Karen KALUSTYAN

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların Ücretsiz Karşılanması?

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların ücretsiz Karşılanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların Ücretsiz Karşılanması?

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların ücretsiz Karşılanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; ………… Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında işçilik, sarf malzemeleri ve cihaz bakım maliyeti gibi maliyet bileşenlerinin ayrıştırılarak her bir maliyet kalemi için ayrı ayrı açıklama sunulmadığı, sunulan açıklamaların somut bilgi ve belgelere dayandırılmadığı iddialarına yer verilmiştir.

Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

 

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Başvuruya konu ihalenin ……… İl Sağlık Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen “Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı” ihalesi olduğu, 04.02.2025 onay tarihli ihale komisyonu kararı ile ihalenin ………Med. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. üzerinde bırakıldığı, anılan kararda ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin ise ………. Tıbbi Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak belirlendiği,

Süreç içerisinde, ……… Med. Sos. Hiz. Kırt. Taş. Pet. San. Taah. Tic. Ltd. Şti.nin 14.02.2025 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 18.02.2025 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 24.02.2025 tarih ve 179039 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 24.02.2025 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulduğu, itirazen şikayet dosyası kapsamında yapılan inceleme neticesinde alınan 19.03.2025 tarih ve 2025/UH.II-773 sayılı Kurul kararında “idare tarafından açıklamaya esas olacak önemli teklif bileşenlerinin açık ve net bir biçimde belirlenmesi suretiyle teklifi aşırı düşük olarak tespit edilen isteklilerden yeniden aşırı düşük teklif açıklaması istenilmesi” yönünde “Anılan Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine” karar verildiği,

Aynı zamanda, …………. Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin 10.02.2025 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 18.02.2025 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 24.02.2025 tarih ve 179035 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 24.02.2025 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulduğu, itirazen şikayet dosyası kapsamında yapılan inceleme neticesinde alınan 19.03.2025 tarih ve 2025/UH.II-774 sayılı Kurul kararında “………. Med. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması, idare tarafından ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif sahibi olarak öngörülecek isteklilerce yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen ve EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayan bilgi ve belgeleri tevsik eden belgeleri sunmasının istenmesi” yönünde “Anılan Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine” karar verildiği,

Anılan Kurul kararlarının uygulanmasını teminen idare tarafından alınan 09.04.2025 onay tarihli ihale komisyonu kararı ile başvuruya konu ihalede ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibinin …… Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak belirlendiği tespit edilmiştir. ……… Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti.ne 27.03.2025 tarihinde EKAP üzerinden tebliğ edilen yazıda belirtilen “Tıbbi Sarf Malzeme Giderleri, Diğer Sarf Malzemeleri Giderler, Bakım Onarım Giderleri, Cihaz Kurulum Maliyetleri” hususlarında anılan isteklinin aşırı düşük teklif açıklaması sunmasının talep edildiği ve bahse konu isteklice aşırı düşük teklif açıklamasının idareye sunulduğu tespit edilmiştir.

…….. Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklaması incelendiğinde; ……. Med. Ltd. Şti.nden alınan ve kan gazı analizörlerine ilişkin “birim fiyat puanı” ve “toplam puan fiyatı”nı gösteren belgelerin sunulduğu, bahse konu belgelerde idarece açıklanması istenen cihaz kurulum, bakım onarım ve sarf malzeme giderlerinin belgeyi veren firma tarafından ücretsiz karşılanacağı ifade edilerek bu hususlara yönelik herhangi bir bedel öngörülmediği, söz konusu belgelerin ilgili meslek mensubu ve …….. Med. Ltd. Şti. tarafından kaşelenerek imzalandığı,

Bahse konu belgelerin ekinde maliyet tespit tutanaklarının sunulduğu, sunulan tespit tutanaklarında tespiti yapılan mükellefin istekli …… Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, yine tespit tutanaklarında kan gazı analizörlerinin birim maliyetlerine yönelik tabloların doldurulduğu ve bu tabloda birim mal/mamul miktarının “puan” üzerinden ifade edildiği, söz konusu tutanaklarda “İhale kapsamında personel çalışması olmadığı için işçilik merkezden karşılanacaktır. Açıklanan sebeple işçilik hesabı yapılmamıştır.” ifadelerine yer verildiği, bahse konu tespit tutanaklarının istekli ve ilgili meslek mensubu tarafından kaşelenerek imzalandığı tespit edilmiştir.

Yapılan incelemede; ……. Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında, idarece açıklanması istenen önemli teklif bileşenleri olarak belirlenen ihale konusu işte kullanılacak cihazların bakım onarım, kurulum ve sarf malzeme giderlerine yönelik bu giderlerin ……. Med. Ltd. Şti.nden tarafından bedelsiz karşılanacağına ilişkin beyanları içeren belgelerin sunulduğu, ancak bahse konu beyanları içeren belgelerin Kamu İhale Genel Tebliği’nin 79’uncu maddesinde belirtilen açıklama yöntemlerinden biri olmadığı göz önüne alındığında; anılan Tebliğ’de düzenlenen açıklama yöntemleriyle belgelendirme yapılmaksızın sunulan aşırı düşük teklif açıklamasının mevzuat hüküm ve açıklamalarına uygun olmadığı anlaşıldığından; bahse konu isteklinin teklifinin reddedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Kan Gazı Analizörü Hizmet Alımı İhalesinde Aşırı Düşük Açıklamasında Sarfların ücretsiz Karşılanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Hitachi’den Dilovası’na 2 Milyar 800 Milyon TL’lik (70 Milyon ABD Doları) Yatırım

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hitachi'den Dilovası'na 2 Milyar 800 Milyon Tl’lik (70 Milyon Abd Doları) Yatırım

Hitachi’den Dilovası’na 2 Milyar 800 Milyon TL’lik (70 Milyon ABD Doları) Yatırım

Hitachi Energy Transformatör Operasyonlarını Genişletmek için Türkiye’ye 2 Milyar 800 Milyon TL’lik (70 Milyon ABD Doları) Yatırım Yapacak

  • Dilovası’ndaki Fabrika, en son teknoloji ve çalışma ortamı standartlarıyla desteklenerek üretim kapasitesini ve sürdürülebilirliği artıracak
  • Karbon emisyonları yüzde 95 oranında azaltılacak
  • Yeni istihdam yaratacak olan yatırım, şirketin Türkiye’deki toplam iş gücünü de yüzde 30 oranında artıracak

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hitachi'den Dilovası'na 2 Milyar 800 Milyon Tl’lik (70 Milyon Abd Doları) YatırımDünyanın lider elektrifikasyon şirketi Hitachi Energy, bugün yaptığı açıklamada, Türkiye’de Kocaeli / Dilovası’nda 70 milyon ABD Doları tutarında büyük bir yatırım yapacağını duyurdu. Bu duyuru, Hitachi Energy’nin dünya enerji sisteminin daha sürdürülebilir, güvenilir, dayanıklı ve ekonomik olmasını sağlamaya yönelik girişimlerinde bir sonraki adıma işaret ediyor.

Elektrik talebi Türkiye’de olduğu gibi Avrupa ve Asya’da da katlanarak artarken mevcut endüstri ve enerji altyapısı buna ayak uyduramıyor. Tedarik zinciri kesintilerini daha da kötüleştiren son jeopolitik dalgalanmalar, enerji güvenliği, erişilebilirlik ve istikrar açısından başka endişeleri de beraberinde getiriyor.

Hitachi Energy bu zorluğun üstesinden gelmek amacıyla tedarik zincirinde kendini kanıtlamış yatırımlar yapıyor, sektör genelinde kapasiteyi artırıyor ve öncü ruhunu kullanarak yenilikçi teknolojiler geliştiriyor.

Hitachi Energy’nin kilit üretim merkezlerinden biri olan güç transformatörleri tesisi, 45.000 metrekarelik yeni alanın inşasıyla kapsamlı bir geliştirme sürecinden geçecek. 2026 yılına kadar tamamlanması planlanan bu yatırım ile Hitachi Energy, üretim altyapısını modernize ederek üretim kapasitesini yüzde 70 oranında artıracak. Bu genişleme sayesinde artan müşteri taleplerine daha etkin şekilde yanıt verilecek, teslimat süreleri iyileştirilecek ve daha yüksek kalite standartları sağlanacak.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Hitachi Energy Türkiye Genel Müdürü Yasemin Hoşder Öztekin, “Dilovası’ndaki Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınmamız ticari limana yakınlık sayesinde transformatörlerin nakliye kolaylığı da dahil olmak üzere önemli avantajlar sağlayacak” dedi. Hoşder Öztekin, “Bu yatırım, enerji dönüşümünü destekleme ve müşterilerimizin dekarbonizasyon ihtiyaçlarını karşılama konusundaki kararlılığımızın altını çiziyor” ifadesini de sözlerine ekledi.

Yatırım çerçevesinde halen Kartal fabrikasında görev yapan çalışanlar, en son teknoloji ve geliştirilmiş sağlık ve güvenlik standartlarından faydalanacakları Dilovası fabrikasına transfer edilecekler. Bu hamle, operasyonları sadeleştirecek ve iş yerinde dijital uygulamalarla desteklenen etkileşimleri artırarak daha verimli ve çevre dostu üretim süreçlerine katkıda bulunacak.

Karbon emisyonlarının yüzde 95[1] oranında azaltılacağı yeni tesis, ‘ultra düşük karbon’ ayak izine sahip bir fabrika olarak inşa edilecek ve bu yönüyle Hitachi Energy’nin sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığını kanıtlayacak. Bu girişim, şirketin iddialı iklim hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik daha geniş stratejisini de destekleyecek. Proje aynı zamanda Dilovası fabrikasında yeni istihdam olanakları da yaratacak.

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Hitachi'den Dilovası'na 2 Milyar 800 Milyon Tl’lik (70 Milyon Abd Doları) YatırımBu fabrika, istihdam yaratma, yerel toplulukları destekleme ve daha sürdürülebilir, esnek ve güvenli bir enerji sistemi için kritik bir altyapı sağlama yoluyla ‘Net Sıfır’ bir geleceğin şekillendirilmesine de öncülük etmeye hazırlanıyor.

 

 

 


MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ