Türkiye’nin İlk Özel Intermodal Terminali Railport’tan İlk Tren Çıkışı Gerçekleşti

Railport Intermodal Terminal

Türkiye’nin ilk özel intermodal terminali Railport, 21 Kasım 2025 tarihinde gerçekleşen ilk tren seferi ile demir yolu terminal operasyonlarına başladı. Terminalden gerçekleştirilen bu ilk hareket, Railport’un faaliyete geçiş sürecinde önemli bir aşamayı işaret ederken, Türkiye’nin intermodal taşımacılıktaki kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik önemli bir adım niteliği taşıyor.

1763797525 Railport G Rsel 5

İlk seferin işletimi köklü geçmişi, yaygın terminal ağı ve intermodal taşımacılık alanındaki güçlü tecrübesiyle tanınan demir yolu operatörü Metrans tarafından yürütüldü. Bu iş birliği, Türkiye ile Avrupa arasındaki yük taşımalarında demir yolu kullanımını destekleyen stratejik bir başlangıç olarak değerlendiriliyor.

Railport’un yüksek standartlarda tasarlanmış terminal altyapısı, geniş elleçleme kapasitesi, teknolojik operasyon sistemleri ve kritik coğrafi konumu, Türkiye ile Avrupa arasında demir yolu ile seyredecek yüklerin daha düzenli, daha güvenli ve sürdürülebilir bir modelle taşınmasını mümkün kılacak. İlk tren hareketi, terminalin uluslararası intermodal ağlarla bağlantısını güçlendiren güçlü bir adım özelliği taşıyor.

1763797523 Railport G Rsel 2

Railport Genel Müdürü Fatih Yılmazkarasu açıklamasında şunları söyledi: “Railport’tan gerçekleştirilen ilk tren çıkışı, terminalimizin Türkiye’nin demir yolu taşımacılığına sağlayacağı katkının somut bir göstergesidir. Bu operasyon, intermodal taşımacılığın ülkemizde daha etkin kullanılmasını ve müşterilerimize rekabetçi seçenekler sunulmasını hedefleyen uzun vadeli stratejimizin başlangıcıdır.”

1763797524 Railport G Rsel 4

Bu ilk hareketin ardından Railport ile Metrans arasındaki iş birliğinin düzenli tren seferleriyle devam etmesi ve Türkiye Avrupa demir yolu koridorunda sürdürülebilir bir lojistik yapı oluşmasına katkı sağlanması planlanıyor.

1763797523 Railport Genel M D R Fatih Y Lmazkarasu G Rsel 1

Yapay Zeka Çağında Veri Merkezleri: Trilyon Dolarlık Pazarın Riskleri ve Sınırları

Yapay Zeka Çağında Veri Merkezleri

Paris, 20 Kasım, 2025 – Yapay zekadaki hızlı büyüme, veri merkezlerinde benzeri görülmemiş bir genişlemeyi ve rekor yatırımları tetikliyor; özellikle ABD bu yoğunlaşmanın merkezinde yer alıyor. Peki, bu hızlı yarış gerçekten ekonomiyi sürdürülebilir bir dönüşüme taşıyabilir mi, yoksa sektörü yeni riskler ve ciddi dengesizliklerle karşı karşıya mı bırakıyor?

Öne Çıkanlar:

  • 475 milyar USD: 2025’te veri merkezleri için IT ekipmanlarına yapılacak yatırım
  • 750 milyar USD: ABD enerji altyapısındaki tıkanmalar nedeniyle 2030’a kadar gecikme riski taşıyan devam eden veya planlanan projelerin toplam değeri
  • ABD GSYH büyümesinin yaklaşık beşte biri: 2025 ikinci çeyrekte, yapay zeka odaklı veri merkezlerindeki güçlü artışın katkı payı
  • 130 GW: 2030 için öngörülen küresel veri merkezi kapasitesi 2024’e kıyasla 2,3 kat daha yüksek

Veri Merkezleri, Dijital Ekonominin Geleceğini Şekillendiriyor

Kasım 2022’de ChatGPT 3.5’in piyasaya çıkışıyla birlikte yapay zeka, yaygın kullanım alanı buldu ve rekor seviyede yatırımları tetikledi. Üç yıldan kısa bir sürede, Nvidia, Microsoft, Alphabet, Amazon ve Meta’nın toplam piyasa değeri 12 trilyon doları aşarak ABD finansal piyasalarındaki yükselişi destekledi. Veri merkezleri için IT ekipmanı harcamaları ise 2022’de 221 milyar dolardan 2025’te 475 milyar dolara çıkarak neredeyse iki katına ulaştı. Bu güçlü ivme sayesinde yapay zeka ve veri merkezleri, 2025’in ikinci çeyreğinde ABD GSYH büyümesinin beşte birini oluşturdu.

Hızlı Büyüme, Teknoloji, Coğrafya ve İnsan Kaynaklı Engellerle Karşı Karşıya

Bu hızlı genişleme, arazi mevcudiyeti, su kaynaklarına erişim, elektrik kapasitesi ve nitelikli iş gücü eksikliği gibi kritik sınırlamalarla karşı karşıya. Yapay zeka veri merkezlerine yapılan her 1 milyar dolarlık yatırım, enerji sektöründe ek 125 milyon dolarlık yatırım gerektiriyor; bunun üçte ikisi şebeke altyapısına, üçte biri ise enerji üretimine yönlendiriliyor. Küresel yeni kapasitenin yarısından fazlasını barındıran ABD’de şebeke bağlantı gecikmeleri beş yılı aşabiliyor. Yatırımların birkaç Amerikan merkezinde yoğunlaşması, yerel gerilim riskini artırıyor ve bazı bölgelerde elektrik fiyatlarının üç katına çıkmasına yol açabiliyor. Küresel ölçekte ise, bu darboğazlar 2030’a kadar 750 milyar dolardan fazla projenin gecikme riski taşıyor.

Fazla Kapasite, Veri Merkezlerinin Tedarik ve Hizmet Zincirini Nasıl Etkiliyor?

 Gelecek talebe ilişkin belirsizlik de önemli bir sorun olarak öne çıkıyor: 2030 yılı kapasite ihtiyaçlarına dair tahminler, kaynağa bağlı olarak %80’e varan farklılıklar gösteriyor. Bu durum, tüm tedarik ve hizmet zincirini zayıflatabilecek fazla kapasite riskini artırıyor; bulut devlerinden ekipman ve hizmet sağlayıcılarına kadar sektör genelinde etkiler hissedilebilir. Fazla kapasite şoku, ilk olarak veri merkezi ortak kullanım (colocation) operatörlerini, ardından sektördeki tüm oyuncuları etkileyerek gelir daralması, marjlarda baskı ve nakit akışı sorunları riskini yükseltebilir.

Aurélien Duthoit, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ekonomisti, konuyla ilgili olarak şunları söylüyor:
“Yapay Zeka çağında veri merkezlerinin yükselişi devasa fırsatlar sunarken, aynı zamanda büyük riskler de içeriyor. Bu gelişmeler ekonomiyi aşırı ısınma ve dengesizliklere karşı savunmasız bırakabilir. Bu büyümenin kalıcı bir etki yaratabilmesi için sadece yatırımların artması yeterli değil; gerçek üretkenlik kazanımları ve yeni hizmetlerin geniş çapta yaratılması gerekiyor. Şu aşamada yapay zeka ekonomik büyümeyi destekliyor, ancak onu derinlemesine dönüştürmüş değil.”

Çalışmanın tamamına buradan  ulaşabilirsiniz.

Yapay Zeka Eğitimi Flyer

Operasyonel Zeka – ERP Sonrası Dönemde Şirket Beyni Nasıl Kurulur?

Operasyonel Zeka Erp Sonrası Dönemde şirket Beyni Nasıl Kurulur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Operasyonel Zeka – ERP Sonrası Dönemde Şirket Beyni Nasıl Kurulur?

Olgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Eğitimci, Konuşmacı

Operasyonel Zeka Erp Sonrası Dönemde şirket Beyni Nasıl Kurulur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSon 10 senesi öyle ya da böyle ERP ürünleri ile iç içeyim. Bir süredir şirketlerde aynı cümleyi duyuyorum:  “ERP’miz var ama işler hâlâ manuel gidiyor.” Ya da daha ilginci:  “Verilerimiz var ama kararlarımız hâlâ kişiye bağlı.”

Aslında bu şikâyetler yeni değil. Kurumlar yıllarca dijitalleşmeyi “ERP kurmak” olarak gördü. Sunucular alındı, modüller devreye alındı, operasyonlar yeniden yazıldı… Ama tuhaf bir şey oldu: ERP çalıştı, şirket çalışmadı. Çünkü ERP bir sistemdir; ama şirketi çalıştıran şey sistem değil, zekâdır.

ERP, şirketin hafızasıdır. Bir nevi ansiklopedi gibi… İçinde her şey yazar ama kitabın kendisi size karar vermez. Üretim planı nasıl yapılır, tedarik nerede sıkışır, stok riskleri ne zaman alarm verir, hiçbir ERP ekranında kendiliğinden yazmaz. İşte bu yüzden diyorum ki:

“ERP’nin bittiği yer, şirket zekâsının başladığı yerdir.”

Bugün artık şirketler veriyi toplamakla övünmüyor; veriyi işletebilenler ayakta kalıyor. Bu yüzden yeni dönem “ERP sonrası dönem” olarak anılıyor. Burası, sistemlerin çalıştığı ama şirketlerin düşünmeye başladığı dönemdir. Ben bu dönemin adını koyuyorum: “Operasyonel Zekâ”. Bu tıpkı bir şirketin Bir şirketin sinir sistemi gibi…Veri sinyalleri sürekli dolaşıyor, süreçler birbirine bağlanıyor, her departman diğerinin davranışını anlıyor. Şirket, yaşayan bir organizma gibi hareket ediyor. Peki yıllardır ERP’yi savunan biri olarak ERP Neyi Çözer, Neyi Çözemez? bunu biraz tarfileyeyim yani sorunu doğru tarif edelim.

ERP büyük bir disiplindir; tıpkı bir üretim plantasının duvarlarını inşa etmek gibi…Ama duvarları inşa etmekle fabrika kurulmuş olmaz. İçeri makine koymak, süreci tasarlamak, insanı eğitmek, veriyi analiz etmek gerekir. Şirketlerde ERP genelde üç şeyi çözer: Veriyi tek yerde toplar, standart süreç oluşturur ve iş akışlarını görünür kılar. Ama çözemedikleri daha kritiktir, çünkü;

  • Veriden anlam çıkaramaz
  • Kestirim yapamaz
  • Riskleri önceden tespit edemez
  • Süreçleri optimize edemez
  • Kararları hızlandıramaz

ERP yalnızca “ne oluyor?” sorusunu cevaplar. Operasyonel Zekâ ise “neden oluyor?” ve “bir sonraki adım ne olacak?” sorularının yanıtıdır. Tekrar “Operasyonel Zeka” nedir sorusuna dönersek: Bu iki kelime ERP sonrası dönemin işletme beynidir. Hatta en sade tanımı ile gerçek zamanlı veri, otomasyon, yapay zekâ ve süreç optimizasyonunun birleştiği karar motorudur. Bu yapı sayesinde; Şirket, geçmişi okumakla kalmaz aynı zamanda bugünü analiz eder, geleceği tahmin eder ve gerektiğinde süreci kendi kendine optimize eder. Yani bir anlamda: şirket, düşünmeye başlar.

Özellikle üretim, perakende, lojistik, hizmet ve teknoloji sektörlerinde operasyonel zekâ, rekabetin en keskin avantajı haline geliyor. Çünkü artık mesele ERP kullanmak değil; ERP’nin ürettiği veriden gerçek zamanlı değer üretmek. Bugün dünyanın en iyi şirketleri, operasyonel zekâsı güçlü şirketlerdir. Bakın Amazon, Tesla, Zara, Alibaba, DHL hepsi ERP kullanır, ama hiçbiri ERP ile yetinmez. İçeride adeta bir “şirket beyni” kurmuşlardır.

Şirket Beyninin Katmanları

Şirketler 1990’larda ERP’ye, 2000’lerde CRM’e, 2010’larda dijital dönüşüme yatırım yaptı. Şimdi 2020’lerde ve 2030’lara ilerlerken sıra “organizasyonel zekâ mimarilerine” geldi. Tabi bu tarih çizgisini Türkiye neredeyse 10 yıl geriden takip ediyor. Gelin önce Operasyonel Zekayı tanımlayacak şirket beyninin 5 katmanı üzerinde duralım.

Veri Envanteri (Data Fabric): Hafıza ne kadar sağlam?

Şirketlerde veri genelde dağınıktır. Bu dağınıklığın sebebi kullanılan yazılımların dağınıklığı ile de doğru orantılıdır. ERP, CRM, Üretim makineleri, Lojistik yazılımları, Excel’ler hatta WhatsApp grupları bu dağınıklığı toparlamak için yeterli değildir. Bu dağınıklık, beynin hafıza kaybı yaşamasına benzer. İşte Operasyonel Zeka’nın ilk şartı veriyi tek bir kumaşta / yapıda (data fabric) toplamaktır. Zara örneği bu konuda çarpıcıdır. Dünyanın en hızlı moda üreticilerinden biri, tüm veri hareketini tek sistemde topladığı için 48 saat içinde yeni bir ürünü vitrinde gösterebilir duurmdadır.

Görünürlük (Operational Visibility): Gerçek zamanlı monitör

Bir şirketin zekâsı, olup biteni anında görebilmesiyle başlar. “Haftalık raporlar” artık komiktir. Dünya gerçek zamanlı çalışıyor. Bugün Tesla fabrikaları, makinelerin, robotların, sensörlerin, yazılımların anlık verilerini tek bir ekranda görebildiği için üretim koreografisi bozulmaz.

Analitik Katman: Geçmişi hafıza, veriyi içgörü yapan motor

Üçüncü katmana geldiğmizde farklı birleşen sepeti ile karşılaşırız. Bu katmanda, KPI analitiği, süreç verimlilik ölçümleri, stok döngüleri, risk analitiği, performans modellemeleri gibi yapılar kurulur. Asıl kritik olan ise şirketin analiz yapmayı öğrenmesidir. Yani her zaman söylediğim gibi yazılım almak, en iyi yazılımları bile kullanmak çözümü oluşturmaz, şirketin kültürü kilit rol oynar. Bugün ABD’de yapılan bir araştırma bizi “Analitik yetkinliği yüksek şirketlerin kârlılığı %23 daha fazla” artırdığını gösterdiği bir dünyayı yaşıyoruz.

Kestirimci Zekâ (Predictive Intelligence): “Ne olacak?” sorusunun yanıtı

  1. katmana geldiğimizde bu, işletme zekâsının en kritik dönüşümüdür. Aradığımız cevaplar için ERP yetmeyecektir. Çünkü eğer siz kurumunuzda örneğin;
  • Stoklar 17 gün sonra kritik seviyeye düşecek
  • Bu tedarikçi iki ay sonra gecikmeye düşebilir
  • Bu makinede 126 saat içinde arıza olasılığı %76
  • Bu müşterinin siparişi iptal etme riski yüksek

gibi analitik neticiler görmek istiyorsanız unutmayın bunları ne ERP ne de CRM gibi yazılımlarınız vermeyecektir. Bunları ancak bir beyin söyleyecektir. Örneğin DHL bugün kestirimci lojistik sayesinde rota optimizasyonu yapıyor ve yıllık milyonlarca dolar tasarruf ediyor olduğu için hala marka ayakta kalabiliyor.

Otonom Operasyonlar: Şirketin kendi kendini yönetmeye başlaması

Gelecek nerede derseniz, bir fütüristik değilim ama burasının gelecekte yeri olacağını öngörebiliyorıum. Yapay zekâ, otomasyon ve veriye dayalı öğrenme birleştiğinde neler olabileceğiniz gözünüzde canlandırayım.

  • Planlar otomatik güncellenir
  • Tedarik kendini optimize eder
  • Üretim akışı kendi kendini dengeler
  • Stok kritik seviyeye düştüğünde sistem satın alma başlatır
  • Raporlar kendiliğinden oluşur

Kulağa ne güzel ama hayal gibi geliyor ama bugün Amazon’un depo robotlarının yaptığı şey tam olarak budur: Kendi kendine çalışan bir operasyon.

ERP’nin ötesindeki değişime ihtiyacımız var. Karar alma yapılarının tamamen dönüşmesi gerekiyor. Eskiden kullandığımız karar alma silsilesinde; veri toplanır, rapor hazırlanır, yönetici bakar, risk analiz edilir, karar verilir ve süreç başlardı. Gerçi işletmelerin hala bir çoğu bun yapıyor ama bu model artık ihtiyacı karşılamıyor. Çünkü hız, modern şirketlerin en büyük çatışma alanı oldu. Artık karar alma üç katmanda gerçekleşiyor:

Birinci katman otonom kararlar yani sistemin kendisinin aldığı kararlardan oluşuyor. Örneğin üretim hattının kendi hızını ayarlaması gibi. İkinci katman yarı otonom kararlar ki burada insan ve sistem birlikte karar veriyor. Sistem seçenek üretiyor ve insan seçiyor. Üçüncü katman ise Stratejik-insani kararlardan oluşuyor.  Bu kısım her zaman yöneticiye ait olan yer. Vizyon, kültür, liderlik, yatırım burada farkı oluşturuyor. Bu katmanlı model şirketlere yeni bir kas kazandırıyor:
Operasyonel refleks hızı.” Özetle sistem doğru kurulduğunda şirket resmen “düşünme hızına” yakın çalışmaya başlıyor.

Türkiye’de Şirketlerin En Büyük Engeli: ERP Sonrası Körlük

Türkiye’de şirketler ERP sonrası döneme henüz giremedi. Gerçi ERP’ye de giremeyen var ama onlar bu yazının konusu değil. Girenler üzücü ki ERP içinde bir döngüye takıldı. Kendini geliştiren şirketler var, ancak hala çok büyük bir çoğunluk en başta söylediğim gibi şu cümleyi kuruyor: “Bizde veri var ama analiz eden yok.” ya da “ERP çok pahalıydı ama ne işe yaradığını hâlâ tam göremedik.” Sektöre yapılanlara baktığımda sebebinin temelde ERP’nin tek başına bir dijital dönüşüm olduğunun zannedilmesi. Halbuki ERP sadece dijital altyapıyı veriyor. Dijital dönüşüm, operasyonel zekâ ile başlıyor. Bu dönüşümün Türkiye’deki en büyük dört engelini ise

  1. Verinin departman bazlı tutulması
  2. Analitik kasların gelişmemiş olması
  3. ERP’nin kullanım derinliğinin düşük olması
  4. Üst yönetimin veriyle karar alma kültürünü benimsememesi

oluşturuyor. Bu engelleri aşan şirketler zaten çok hızlı sıçrıyor.

Operasyonel Zekâ Nasıl Kurulur?

Malum hep teşhis ve öneri vermek olmuyor. Somut bir yol haritasını da ortaya koymakta fayda var.  Aşağıdaki adımlar, bir şirketi “ERP kullanan şirket” olmaktan çıkarıp “kendi kendine düşünen şirket” seviyesine taşıyacaktır.

  1. Veri mimarisi tasarlanır
     Verinin nereden geldiği, nasıl toplandığı, hangi formatta işlendiği belirlenir.
  2. Operasyon görünürlüğü kurulur
     Tüm süreçler tek bir panelde izlenebilir hale gelir.
  3. Analitik kültür yerleştirilir
     Her departmanda analitik sorumlular atanır.
  4. Kestirimci modeller inşa edilir
     AI modelleri devreye alınır.
  5. Otonom süreç pilotları kurulur
     Depoda, üretimde, satın almada “otonom akış” denenmeye başlanır.
  6. Dijital ikiz mimarisi oluşturulur
     Fabrika, depo, finans gibi alanların ikizleri üretilir.
  7. Zekâ yönetimi merkezi kurulur
     Şirketin karar motoru burası olur: analitik + AI + süreç yönetimi.

Gelecekte rekabeti ERP’lerin değil, şirketlerin beyinleri belirleyecek. Unutmayın ERP bir araçtır. Operasyonel zekâ ise geleceğin işletme modeli. Artık mesele yazılım değil yazılımın şirkete kazandırdığı zekâdır. Ve ben inanıyorum ki, Türkiye’de şirketler bu dönüşümü doğru yakalarsa, sadece rekabetçi değil, global ölçekte fark yaratan yapılar olabilir.

Operasyonel Zeka Erp Sonrası Dönemde şirket Beyni Nasıl Kurulur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Eğitimci, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Laboratuvar İhalesinde Sınır Değerin Altındaki Tüm İsteklilere Aşırı Düşük Sorgusu Yapılmaması?

Laboratuvar İhalesinde Sınır Değerin Altındaki Tüm İsteklilere Aşırı Düşük Sorgusu Yapılmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Laboratuvar İhalesinde Sınır Değerin Altındaki Tüm İsteklilere Aşırı Düşük Sorgusu Yapılmaması?

Mehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı  

Laboratuvar İhalesinde Sınır Değerin Altındaki Tüm İsteklilere Aşırı Düşük Sorgusu Yapılmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; Anılan isteklilerin aşırı düşük teklif açıklamalarının tespit, tespitte kullanılan veri/dönem/fatura ve kaşe/imza geçerliliği yönünden kamu ihale mevzuatına uygun olmadığı iddialarına yer verilmiştir.

Konu İle İlgili Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Temel ilkeler” başlıklı 5’inci maddesinde “İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur.” hükmü,

Aynı Kanunu’nun “Aşırı düşük teklifler” başlıklı 38’inci maddesinde “İhale komisyonu verilen teklifleri değerlendirdikten sonra, diğer tekliflere veya idarenin tespit ettiği yaklaşık maliyete göre teklif fiyatı aşırı düşük olanları tespit eder. Bu teklifleri reddetmeden önce, belirlediği süre içinde teklif sahiplerinden teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak ister.

İhale komisyonu;

a) İmalat sürecinin, verilen hizmetin ve yapım yönteminin ekonomik olması,

b) Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin mal ve hizmetlerin temini veya yapım

işinin yerine getirilmesinde kullanacağı avantajlı koşullar,

c) Teklif edilen mal, hizmet veya yapım işinin özgünlüğü,

gibi hususlarda yapılan yazılı açıklamaları dikkate alarak, aşırı düşük teklifleri

değerlendirir. Bu değerlendirme sonucunda, açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı

açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifleri reddedilir. …” hükmü yer almaktadır.

Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Elektronik ihale” başlıklı 59/A maddesinde “… (10) İhale komisyonu tarafından 59 uncu madde kapsamında seçilen yönteme bağlı olarak ekonomik açıdan en avantajlı teklifin tespitinde aşağıdaki esaslar dikkate alınır:

b) Aşırı düşük teklif açıklamasının isteneceği ihalelerde, teklif fiyatı sınır değerin altında olan tüm isteklilerden; aşırı düşük teklif açıklamaları ile birlikte yeterlik bilgileri tablosunda beyan ettikleri bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmaları istenir. Yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgi ve belgeleri tevsik edici belgeleri veya aşırı düşük teklif açıklamasını sunmayan isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır…” hükmü bulunmaktadır.

İdari Şartname’nin “Aşırı düşük teklifler” başlıklı 33’üncü maddesinde “33.1. Teklifi sınır değerin altında kalan isteklilerden Kanunun 38 inci maddesine göre açıklama istenecektir. Bu kapsamda; ihale komisyonu sınır değerin altında kalan teklifleri aşırı düşük teklif olarak tespit eder ve bu teklif sahiplerinden Kurum tarafından belirlenen kriterlere göre teklifte önemli olduğunu tespit ettiği bileşenler ile ilgili ayrıntıları yazılı olarak ister. İhale komisyonu;

a) Verilen hizmetin ekonomik olması,

b) Seçilen teknik çözümler ve teklif sahibinin işin yerine getirilmesinde kullanacağı

avantajlı koşullar,

c) Teklif edilen hizmetin özgünlüğü,

gibi hususlarda yapılan yazılı açıklamaları dikkate alarak aşırı düşük teklifleri değerlendirir.

Bu değerlendirme sonucunda, açıklamaları yeterli görülmeyen veya yazılı açıklamada bulunmayan isteklilerin teklifi reddedilir.” düzenlemesi,

Anılan Şartname’nin “İhalenin karara bağlanması” başlıklı 36’ncı maddesinde “36.1. Aşırı düşük tekliflerin açıklama istenmeksizin reddedileceği ya da diğer tekliflere veya yaklaşık maliyete göre aşırı düşük tekliflerin bulunmadığı ihalelerde, geçerli tekliflerden ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif olması öngörülen teklif sahiplerine; yeterlik bilgileri tablosunda beyan ettikleri bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlar ile teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmaları, ayrıca ihale dokümanında öngörülmesi halinde numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerini vermeleri/kurulumlarını yapmaları için makul bir süre verilir. Beyan edilen bilgi/belgeler ve teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmayan istekliler ile numune ve/veya demonstrasyon işlemlerine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir, sunduğu belgeler ile katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin şartları sağlayamayan istekliler ile numune ve/veya demonstrasyon değerlendirmesi başarısız sonuçlanan isteklilerin teklifleri ise değerlendirme dışı bırakılır. Bu işlemlere ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve belirlenecek ise ikinci teklif sahibi tespit edilene kadar devam edilir.

36.1.1. Aşırı düşük teklif sorgulamasının yapıldığı ihalelerde, aşırı düşük teklif sahibi tüm isteklilerden; aşırı düşük teklif açıklamaları ile birlikte yeterlik bilgileri tablosunda beyan ettikleri bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlar ile teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmaları ve ihale dokümanında öngörülmesi halinde numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerini vermeleri/kurulumlarını yapmaları istenir. Beyan edilen bilgi/belgeler ve teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmayan istekliler ile numune ve/veya demonstrasyon işlemlerine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen veya aşırı düşük teklif açıklaması sunmayan isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır. Sunulan bilgi ve belgeler ile aşırı düşük teklif açıklamaları çerçevesinde, yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin şartları sağlamadığı anlaşılan veya numune ve/veya demonstrasyon değerlendirmesi başarısız sonuçlanan isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılır. Yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin şartları sağladığı anlaşılan ve numune ve/veya demonstrasyon değerlendirmesi uygun görülen isteklilerin aşırı düşük teklif açıklamaları incelenir ve açıklamaları uygun görülmeyenlerin teklifleri reddedilir. Aşırı düşük tüm tekliflerin değerlendirme dışı bırakılması veya reddedilmesi halinde, teklif fiyatı aşırı düşük bulunmayan ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif olması öngörülen teklif sahiplerine ilişkin olarak 36.1. inci maddedeki esaslar çerçevesinde değerlendirme yapılır. Aşırı düşük teklifler arasından geçerli en az iki teklif kalması ve bu tekliflerin ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif olarak belirlenmesinin öngörülmesi halinde, yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgi ve belgeler ile teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmaları veya ihale dokümanında öngörülmesi halinde numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerini vermeleri/kurulumlarını yapmaları yeniden istenmeksizin ihale işlemlerine devam edilir. Aşırı düşük teklifler arasından tek geçerli teklif kalması ve bu teklif sahibinin ekonomik açıdan en avantajlı teklif olarak belirlenmesinin öngörülmesi halinde bu istekliden yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgi ve belgeler ile teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunması veya ihale dokümanında öngörülmesi halinde numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerini vermesi/kurulumlarını yapması yeniden istenmez. İhalede ayrıca ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibinin belirlenmesinin öngörülmesi halinde ise, bu isteklinin tespitinde 36.1. inci maddedeki esaslar uygulanarak ihale işlemlerine devam edilir. Bu işlemlere, ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve belirlenecek ise ikinci teklif sahibi tespit edilinceye kadar devam edilir.

36.5. Yapılan değerlendirme sonucunda ihale komisyonu tarafından ihale, ekonomik açıdan en avantajlı teklifi veren istekli üzerinde bırakılır.

36.6. İhale komisyonu, yapacağı değerlendirme sonucunda gerekçeli bir karar alarak ihale yetkilisinin onayına sunar.” düzenlemesi yer almaktadır.

Başvuruya konu ihalenin 2’nci kısmında sınır değerin 171.548.400,54 TL olarak belirlendiği, idarece en düşük fiyat teklifi veren ……….. İlaç ve ……… Özel Lab. Hiz. Ltd. Şti. ve ………. Tıbbi Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti.den 15.08.2025 tarihinde EKAP üzerinden gönderilen yazılarda “…1-Cihaz Amortisman (cihaz edinim bedeli veya kiralama) Maliyeti Giderleri

2-Sarf Maliyeti Giderleri

3-İşçilik Maliyeti Giderleri

4-İhale Sözleşme Genel Giderleri

5-Firma Kârı” hususlarına ilişkin aşırı düşük teklif açıklamalarının 21.08.2025 tarihine kadar sunulmasının istendiği, idarece yapılan aşırı düşük teklif sorgulaması sonucunda anılan istekliler tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklamalarının uygun görüldüğü, 01.09.2025 tarihli ihale komisyonu kararı ile ihalenin ……. İlaç ve ……….. Özel Lab. Hiz. Ltd. Şti. üzerinde bırakıldığı, …….. Tıbbi Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi olarak belirlendiği anlaşılmıştır.

Yukarıda aktarılan mevzuat düzenlemeleri çerçevesinde teklifi sınır değerin altında kalan tüm isteklilerden anılan Kanun’un 38’inci maddesine göre açıklama isteneceği, yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin şartları sağladığı anlaşılan ve numune ve/veya demonstrasyon değerlendirmesi uygun görülen isteklilerin aşırı düşük teklif açıklamalarının inceleneceği, açıklamaları uygun görülmeyenlerin tekliflerinin reddedileceği, aşırı düşük tüm tekliflerin değerlendirme dışı bırakılması veya reddedilmesi halinde, teklif fiyatı aşırı düşük bulunmayan ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif olması öngörülen teklif sahiplerine ilişkin olarak İdari Şartname’nin 36.1’inci  maddesindeki esaslar çerçevesinde değerlendirme yapılacağı anlaşılmaktadır.

Başvuruya konu ihalenin 2’nci kısmında tüm isteklilerin teklifinin sınır değerinaltında olduğu, ancak bu kısma ilişkin olarak idarece sadece en düşük birinci ve ikinci teklif sahiplerinden açıklama istendiği, sınır değerin altında teklif sunan tüm isteklilerden aşırı düşük teklif açıklaması istenmemesinin 4734 sayılı Kanun’un “Aşırı düşük teklifler” başlıklı 38’inci maddesi ve “Temel İlkeler” başlıklı 5’inci maddesi ile İdari Şartname düzenlemelerine aykırı olduğu anlaşılmıştır. Buna göre idarece ihalenin 2’nci kısmında teklifleri sınır değerin altında olan tüm isteklilere mevzuata uygun olarak yeniden aşırı düşük teklif sorgulaması yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Sonuç olarak, yukarıda mevzuata aykırılıkları belirtilen işlemlerin düzeltici işlemle giderilebilecek nitelikte işlemler olduğu tespit edildiğinden, ihalenin 2’nci kısmında teklifleri sınır değerin altında olan …….. İlaç ve ……. Özel Lab. Hiz. Ltd. Şti., ……. Tıbbi Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti., …….. İlaç İtr. ve Tıbbi Cih. Ltd. Şti., ………. ve Sağ. Sis. A.Ş.-………. Med. Sağ. Hiz. Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığı ve ……… Tıbbi Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti.ne mevzuata uygun olarak demonstrasyon ve aşırı düşük teklif sorgulaması yapılması ve bu aşamadan sonraki işlemlerin mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Laboratuvar İhalesinde Sınır Değerin Altındaki Tüm İsteklilere Aşırı Düşük Sorgusu Yapılmaması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Turquality Danışmanlığı: “Küresel Markalaşma Yolculuğunda Şirketlere Rehberlik Ediyoruz”

Turquality Danışmanlığı

Türkiye’nin markalaşma vizyonunu destekleyen en kapsamlı devlet teşvik programı olan Turquality, firmaların küresel pazarlarda rekabet gücünü artırarak sürdürülebilir bir büyüme elde etmelerini hedefliyor. Ancak bu güçlü programdan maksimum fayda sağlamak için; doğru hazırlık, stratejik planlama, kapsamlı analiz ve profesyonel yönlendirme şarttır.
İşte bu noktada Turquality danışmanlığı kritik bir rol oynuyor.

Turquality DanışmanlığıSatınalma Dergisi olarak akademik ve sektörel Turquality tecrübemizle sizlere hem ilk 5 yıl kurumsal altyapı desteği sürecinizde hem de hedef pazar başvurularınızda rehberlik ediyoruz. Turquality çalışmalarımız ve referanslarımız hakkında görüşmek için egitim@satinalmadergisi.com adresine bir eposta göndermeniz yeterlidir.

Neden Turquality Danışmanlığı?

Turquality başvurusu; marka yönetiminden finansal analizlere, tedarik zinciri süreçlerinden kurumsal performans yönetimine kadar geniş bir çerçevede derinlemesine değerlendirmeler içerir. Başvuru sürecinde;

  • Kurumsal altyapı,

  • Stratejik planlama,

  • Operasyonel süreçler,

  • Marka yönetimi,

  • İK ve liderlik yapısı,

  • Dijitalleşme ve teknoloji kullanımı
    gibi pek çok alan bağımsız denetçiler tarafından incelenir.

Bu nedenle Turquality’e hazırlık yalnızca bir doküman süreci değildir; şirketin tüm fonksiyonlarını kapsayan bütünsel bir dönüşüm gerektirir.

Turquality Danışmanlık Hizmetlerimiz

Turquality ve Marka Programı kapsamında firmalara uçtan uca danışmanlık sağlıyoruz. Hizmetlerimiz, her şirketin sektörüne, büyüklüğüne ve mevcut kurumsal olgunluk seviyesine göre özelleştirilmiş bir yapıda sunulmaktadır.

1. Mevcut Durum Analizi ve Hazırlık Denetimi

Firmanızın Turquality kriterlerine göre mevcut seviyesini ölçerek güçlü ve geliştirilmesi gereken alanları belirliyoruz.
Buna dahil olan başlıklar:

  • Stratejik yönetim

  • Operasyonel süreçler

  • Tedarik zinciri olgunluğu

  • Kurumsal performans yönetimi

  • İç kontrol & risk yönetimi

  • Dijitalleşme ve veri yönetimi

  • Marka ve pazarlama yönetimi

2. Turquality Kriterlerine Uyumlaştırma Yol Haritası

Analiz sonuçlarına göre firmanız için özel bir “Turquality Yol Haritası” hazırlıyoruz.
Bu yol haritası; süreç iyileştirme, dijital dönüşüm, marka stratejisi, organizasyonel yapılanma ve KPI yönetimi gibi adımları içerir.

3. Dokümantasyon, Model & Metodoloji Geliştirme

Turquality denetimlerinde istenen tüm doküman ve modelleri şirketinizle birlikte geliştiriyoruz:

  • Stratejik plan (ilk 5 yıl kurumsal altyapı desteği bittikten sonra yenisini sunmanız gerekir)

  • Tedarik zinciri ve satınalma olgunluk modelleri

  • Bütçe ve finansal performans yapıları

  • Kurumsal KPI setleri

  • Marka yönetimi süreçleri

  • İç kontrol ve risk haritaları

  • Süreç akışları (BPMN, SIPOC, RACI vb.)

4. Marka Programı ve Turquality Başvuru Desteği

Başvuru dosyalarının hazırlanmasında teknik, metodolojik ve içerik desteği sağlıyoruz.
Ayrıca ön denetim simülasyonu yaparak şirket ekiplerini sürece hazır hale getiriyoruz.

5. Eğitim ve Kurumsal Yetkinlik Geliştirme

Turquality kriterlerinin odağında yetkinlik vardır.
Bu kapsamda:

  • Stratejik yönetim

  • Dijital tedarik zinciri

  • Kurumsal performans yönetimi

  • Proje yönetimi

  • Liderlik ve organizasyon tasarımı
    konularında eğitimler sunuyoruz.

6. Dijital Dönüşüm & AI Destekli Kurumsal Gelişim

Şirketlerin Turquality’in yeni dönem gereksinimlerine uygun şekilde dijitalleşmesini sağlıyoruz:

  • Süreç dijital olgunluk analizi

  • Veri yönetimi & raporlama

  • AI destekli satınalma ve tedarik çözümleri

  • Dijital KPI panelleri

  • RPA & otomasyon çözümleri
    Bu sayede Turquality sürecini yalnızca başvuru değil, sürdürülebilir bir dönüşüm programına dönüştürüyoruz.

Turquality Sürecinde Neden Biz?

Turquality danışmanlığını bir teşvik başvurusu olarak değil, kurumsal gelişim ve markalaşma rehberliği olarak ele alıyoruz.

Yöntemimiz üç temel prensibe dayanıyor:

1. Akademik Derinlik ve Sektör Tecrübesi

Uluslararası tedarik zinciri, stratejik yönetim, performans yönetimi ve dijital dönüşüm alanlarındaki akademik uzmanlığımızı, ulusal ve uluslararası firmalarla yürüttüğümüz projelerle birleştiriyoruz.

2. Sektöre Özel Yaklaşım

Her sektörün yapısı farklıdır: perakende, üretim, lojistik, hizmet, teknoloji…
Her biri için ayrı modelleme ve yol haritası oluşturuyoruz.

3. Uygulanabilir ve Sürdürülebilir Çözümler

Yalnızca doküman üretmiyoruz — kurumsal dönüşümün şirket içinde yerleşmesini sağlıyoruz.

Turquality, doğru yönetildiğinde bir şirketin 10 yıllık dönüşümünü 2–3 yıla sıkıştırabilir. Ancak bu programı başarılı bir şekilde yürütmek için stratejik bir perspektif, güçlü bir metodoloji ve disiplinli bir proje yönetimi gereklidir.

Bizler, şirketinizin küresel markalaşma yolculuğunda stratejik bir iş ortağı olarak yanınızdayız.

Turquality sürecine başlamak ve firmanız için özel bir ön değerlendirme almak isterseniz memnuniyetle yardımcı olabilir, mevcut danışmanlık süreçlerimizden örnekler paylaşabiliriz.

İletişim:

egitim@satinalmadergisi.com | 0 (546) 740 10 10

2030’a Giderken Gerçekler, Kehanetler, Komplo Teorileri

2030’a Giderken Gerçekler, Kehanetler, Komplo Teorileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

2030’a Giderken Gerçekler, Kehanetler, Komplo Teorileri

M. Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu

2030’a Giderken Gerçekler, Kehanetler, Komplo Teorileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir komplo teorisi, bazen sadece erken bir öngörüdür. Her çağ kendi söylentilerini üretir. Buhar motoru ilk icat edildiğinde “insanı tembelliğe alıştıracak” denmişti. Elektrik yaygınlaştığında “gökyüzü deliniyor” diyenler vardı. Şimdi benzer korkular yapay zekâdan şehir planlamasına, çiplerden deep-fake’e kadar her alanda yeniden karşımıza çıkıyor.

2030’a giderken bu “kehanetler”in bazıları yalnızca korku değil, iş dünyasının yeni gerçeği olabilir. Çünkü teknolojinin hızı, artık politika, hukuk ve hatta toplumsal algıdan bile hızlı. Bu hız, söylentiyi değil; öngörüyü stratejik bir avantaja dönüştürmeyi gerektiriyor. Gündemde olan sorulara birlikte bakalım:

Yapay Zekâ İşleri Elimizden Alacak mı?

Bu soruya dair endişe, son iki yılda neredeyse evrensel hale geldi. McKinsey’nin 2025–2030 arası raporları, iş gücünün %30’unun otomasyona açık olduğunu söylüyor; ancak aynı raporun alt satırlarında önemli bir detay var:

“Her kaybolan rol, en az iki yeni beceri alanı yaratıyor.”

Yani mesele, işlerin yok olması değil; rollerin yeniden tanımlanması. Yapay zekâ muhasebe, analiz, tedarik planlama gibi rutinleri dönüştürürken, insana özgü sezgi, empati ve ilişki yönetimi alanları daha da değer kazanıyor. 2030’un çalışan profili “makineyle yarışan” değil, “makineyle konuşan” olacak. Ve belki de yöneticiler için asıl beceri, insan ve algoritma arasındaki dili çevirebilmek olacak.

Dijital Kimlik Çağı: Güven mi, Gözetim mi?

Küresel ölçekte dijital kimlik sistemleri yaygınlaşıyor. Dünya Bankası’nın ID4D raporuna göre, 2030’a kadar 6 milyardan fazla insan güvenli dijital kimliğe sahip olacak. Bu bilgi, bazı çevrelerde “herkes puanlanacak” endişesini doğurdu. Gerçekteyse dijital kimlik sistemleri, finansal erişim ve sosyal hizmetleri kolaylaştırmayı hedefliyor. Ancak iş dünyası açısından mesele yalnızca kimlik değil, itibar yönetimi. Artık bireylerin dijital ayak izi, marka güveni kadar kişisel güveni de şekillendiriyor. Bir satınalmacının LinkedIn’deki etkileşim biçimi, bir yöneticinin çevrimiçi davranışları, hatta bir markanın sosyal sorumluluk tonu… hepsi “güven sermayesini” belirliyor. 2030’un rekabet gücü, yalnızca ürün kalitesinde değil, dijital güven oranında ölçülecek.

15 Dakikalık Şehirler: Kısıtlama mı, Yeni Denge mi?

“15 dakikalık şehir” fikri, Paris’ten Tokyo’ya kadar onlarca metropolün planlama vizyonuna girdi. Ancak sosyal medyada “insanları sınırlı alanlarda tutma planı” olarak yankı buldu. Gerçekteyse bu yaklaşım, karbon emisyonunu azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak için geliştirilen bir erişilebilirlik modeli. İş dünyasına yansıması açık: yakınlık kavramı değişiyor. Artık “yakın tedarikçi”, coğrafi olarak değil; etkileşim hızı ve paylaşılan değer üzerinden tanımlanıyor. Kurumlar fiziksel ofisleri küçültüyor ve etkileşim alanlarını büyütüyor. Geleceğin rekabet avantajı, kilometrede değil, dakikada kurulan güvende gizli.

Çipli Çalışanlar: Gerçek mi, Distopya mı?

Zaman zaman haberlerde rastlıyoruz: “Bir şirket çalışanlarına çip taktı.” Evet, İsveç’te birkaç gönüllü pilot proje yapıldı. Fakat uluslararası düzeyde ne etik kurullar ne de sendikalar bu fikri kabul ediyor. Yani “zorunlu çip takibi” şu an için distopya değil, tartışma konusu. Asıl tehlike, çipte değil; görünmez izleme sistemlerinde. Çalışan performansını ölçen dijital araçlar, e-posta analitiği, davranış takibi yazılımları… bunlar şimdiden hayatımıza girdi. 2030’un lideri, kontrol eden değil, güven inşa eden lider olacak. Çünkü insanlar, izlendiklerinde değil, inanıldıklarında üretkenleşirler.

Deep-Fake: Gerçeklik Erozyonu mu?

Deep-fake teknolojisi, eğlence sektöründe yenilik yarattı; fakat iş dünyasında ciddi bir kriz riski oluşturdu. 2024’te Avrupa’da 30’dan fazla şirket, deep-fake CEO videolarıyla dolandırıldı. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2025 raporu, “yanlış bilginin” en büyük küresel iş risklerinden biri olduğunu söylüyor. Gerçek, artık yalnızca doğru olmakla değil, kanıtlanabilir olmakla değer kazanıyor. Şirketlerin yeni sorumluluğu, sadece marka üretmek değil; doğruluk ekosistemi yaratmak. Her metin, görsel, belge için “doğrulama zinciri” oluşturmak; yani bilginin menşeini göstermek, güvenin yeni standardı olacak.

Kuantum Çağı: Şifrelerin Sonu mu, Güvenliğin Yeniden Tanımı mı?

Kuantum bilgisayarlar bugün saniyede trilyonlarca işlem yapabiliyor. Korku şu: 2030’da tüm şifreleme sistemleri kırılacak. Gerçek şu ki, NIST 2024’te bu olasılığa karşı post-kuantum kripto standartlarını yayımladı. Yani tehdit, felaket değil; dönüşüm çağrısı. Şirketlerin güvenlik stratejileri, “gizli tutmak”tan “akıllı korumak”a evriliyor. Bu, yalnızca BT departmanını değil; satınalma, hukuk, iletişim ekiplerini de ilgilendiriyor. Çünkü güvenlik artık yalnızca teknik değil, kurumsal kültür meselesi.

Kehanetlerle dolu bir çağdayız. Her gün yeni bir “2030 senaryosu” duyuyoruz:
robotlar işimizi alacak, şehirler bizi sınırlayacak, gerçek kaybolacak, mahremiyet bitecek…
Oysa tarih, başka bir gerçeği tekrar tekrar kanıtlıyor: Her korku, bir dönüşümün habercisidir.

Sanayi devriminde buhar motorundan korktuk, fakat üretim çağı başladı. Elektriğin şehirleri değiştirmesinden korktuk, ancak modern yaşam doğdu. Şimdi de yapay zekâdan, kuantumdan, deep-fake’ten korkuyoruz — belki de aynı sebeple: çünkü bilmediğimiz şey bizi büyütmeye zorluyor. 2030 yaklaşırken, asıl farkı yaratanlar geleceği tahmin edenler değil, geleceği anlamlandıranlar olacak. Yani mesele kehanetleri çürütmek değil; onları erken uyarı sistemi gibi kullanmak.

Bir lider için “öngörü” artık sadece vizyoner olmak değil, belirsizliği yönlendirebilmek anlamına geliyor. Bir kurum için “geleceğe hazırlanmak” ise teknolojiye yatırım yapmak kadar, insana ve güvene yatırım yapmak demek. Her dönemin sonunda tek sabit kalıyor: Değer yaratmanın kaynağı insan. İnsan; merak ettiğinde, sorguladığında, korkusunu bilgiye dönüştürdüğünde yeniden doğuyor. Belki de 2030’un en doğru kehaneti şudur: “Gelecek, onu anlamaya cesaret edenlerin elinde şekillenecek.”

2030’a Giderken Gerçekler, Kehanetler, Komplo Teorileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemM. Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

@indusefsun

11. Ortak Gelişim Kongresi’nde Gıda Ekosisteminin Geleceği İçin “Güven” Mesajı Verildi

Gpd 11. Ortak Gelişim Kongresi

Gıda Perakendecileri Derneği (GPD), gıda ekosisteminin tüm paydaşlarını bir araya getiren 11. Ortak Gelişim Kongresi’ni 18 Kasım 2025 tarihinde Wyndham Grand Levent’te gerçekleştirdi. Bu yıl “Her Ürün Bir Güven Eseri” temasıyla düzenlenen kongreye; perakende sektörünün temsilcileri, üreticiler, tedarikçiler, çözüm ortakları, genç girişimciler ve kamu temsilcilerinden oluşan yüzlerce kişi katıldı.

Alp önder özpamukçu
Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı-Sn.Alp Önder Özpamukçu

Açılış konuşmasını yapan GPD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Önder Özpamukçu, Türkiye gıda perakendesinin taşıdığı ekonomik ve sosyal sorumluluğa dikkat çekerek sektördeki dönüşümün merkezinde güvenin, şeffaflığın ve üretim gücünün yer aldığını vurguladı. Özpamukçu, “Organize perakende olarak, bugün market, hızlı servis restoranı, kahve zincirleri ve çözüm ortaklarıyla birlikte 465 binin üzerinde istihdama ve 47 bin satış noktasına ulaşmış dev bir yapıdan söz ediyoruz. 3,5 trilyon TL’yi bulan Türkiye gıda perakendesi içinde organize perakendeciler olarak 1,5 trilyon TL’yi aşan ciro büyüklüğüyle ekonomimizin en dinamik alanlarından biriyiz” bilgisini paylaşarak sektörün etkisine dikkat çekti.

Organize perakende büyümeye devam ediyor

Konuşmasında 2025 yılı sektör verilerine de yer veren Özpamukçu, NielsenIQ Perakende Paneli Uzay sonuçlarına göre Türkiye genelinde perakende nokta sayısının yalnızca %0,2 arttığını, buna karşın modern kanalın %5’lik büyüme ile güçlü bir artış gerçekleştirdiğini belirtti. Özpamukçu, bu eğilimin, organize perakendenin yatırım iştahının ve tüketiciye erişimdeki kapsayıcı rolünün altını çizdiğini de sözlerine ekledi.

NielsenIQ Perakende Paneli Uzay verilerine göre; sigara ve alkol hariç Hızlı Tüketim Ürünleri Pazarı (FMCG), yılın ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre %41 büyüme kaydederken, büyümenin %1’i hacim, %40’ı fiyat değişiminden kaynaklandı.

Kategori ve e-ticaret büyümesi organize perakendenin dönüşüm hızını gösteriyor

2025’te hacim açısından en çok büyüyen kategori grupları alkolsüz içecekler, süt ürünleri, ev temizlik ürünleri, bakkaliye ve saç bakım ürünleri oldu. En hızlı büyüyen alt kategorilerde ise sıvıyağ, çikolata, donuk gıda, ev temizleyicileri, Türk kahvesi, dondurma, krem çikolata, evcil hayvan maması, soğuk kahve ve hazır kahve öne çıktı. Evcil hayvan mamaları, ev temizleyiciler ve donuk gıda kategorileri yüksek hacim artışıyla dikkat çekti.

NielsenIQ içgörülerine göre 2026 yılı için perakendenin stratejik yol haritasında tüketici değer öncelikleri, uygun fiyat arayışı, promosyon etkinliği, güven ihtiyacı, yapay zekâ entegrasyonu, çoklu kanal deneyimi ve bilinçli & seçici tüketim trendleri öne çıkıyor.

“Güven, gıda tedarik zincirinin temelidir”

GPD Başkanı Özpamukçu, gıda güvenilirliğinin yalnızca halk sağlığı açısından değil; ekonomik istikrar ve uluslararası rekabet açısından da stratejik bir konu olduğunu vurguladı. Organize perakendenin bugün üretim süreçlerinden depolamaya, lojistikten raf güvenliğine, izlenebilirlikten hijyen denetimlerine uzanan tüm aşamalarda güvenin standartlarını belirleyen bir sektör olduğunu söyledi.

Özpamukçu konuşmasında, Türkiye’de gıda sektörünün önemli bir kısmının hâlâ kayıt dışı kanallarda bulunduğunu, bunun da hem haksız rekabet yarattığını hem de gıda güvenliğinde şeffaflığı engellediğini belirterek, “Tarladan sofraya tüm süreçlerin izlenebilir, denetlenebilir ve şeffaf olması ulusal güvenlik kadar önemlidir.” dedi.

Tarım ve üretim vurgusu: “Güçlü tarım olmadan gıda arz güvenliği sağlanamaz”

Sektörün karşı karşıya olduğu maliyet baskıları, işgücü giderleri, lojistik dalgalanmaları ve küresel riskler nedeniyle üretimde sürdürülebilirliğin daha kritik hale geldiğini belirten Özpamukçu, çözümün merkezinde tarım ve hayvancılığın güçlendirilmesinin bulunduğunu vurguladı.

Doğru planlama, etkin destek mekanizmaları, kooperatiflerin güçlendirilmesi, dijital tarım, kadın ve genç üreticilerin teşviki ve güçlü bir lojistik altyapının Türkiye’nin tarımsal potansiyelini açığa çıkaracağını ifade eden Özpamukçu, gıda israfının da kritik bir alan olduğunu söyledi. Türkiye’nin yılda yaklaşık 18 milyon ton gıda israf ederek 43 milyar dolar kaybettiğini hatırlatarak, organize perakendenin raf yönetimi, stok optimizasyonu, bağış sistemleri ve dijital takip teknolojileriyle bu alanda önemli adımlar attığını belirtti.

“Amacımız sorunları değil, çözümleri konuşmak”

Kongre boyunca gıda güvenliği, gıda arz güvenliği, tedarik zincirinin geleceği, üretici–perakendeci iş birliği, sürdürülebilirlik ve yeni teknolojiler masaya yatırıldı. Özpamukçu, “Güven, gıdanın da sektörün de ekonominin de temelidir. Bu kongrenin amacı sadece sorunları tartışmak değil, birlikte çözüm üretmektir.” diyerek katılımcılara teşekkür etti.

Gpd 11 Ortak Gelişim Kongresi

Hangi Durumda Cumartesi Günü Yıllık İzin Süresinden Sayılmaz?

Hangi Durumda Cumartesi Günü Yıllık İzin Süresinden Sayılmaz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem (2)

Hangi Durumda Cumartesi Günü Yıllık İzin Süresinden Sayılmaz?

Lütfi İNCİROĞLU 

Hangi Durumda Cumartesi Günü Yıllık İzin Süresinden Sayılmaz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem (2)Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında, izin süresine rast­layan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri izin süresinden sayıl­maz (İşK m. 56/5; Yönetmelik m.6). Başka bir deyişle, yıl­lık izin süresi içindeki hafta ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz ve dikkate alınmaz. Dolayısıyla, bu yasal tatil günleri, işçinin hak kazandığı yıllık ücretli izin süresine eklenmelidir. Örneğin; işyerinde 3 yıl kıdemi olan ve 14 gün yıllık ücretli izne hak kazanan işçinin izin süresine rastlayan 2 günlük hafta tatili ile 1,5 günlük ulusal bayram tatili bu izin süresine eklenecek ve işçi iznini 17,5 gün olarak kullanacaktır.

Hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerinin, işçinin Kanunda ön görülen yıllık ücretli izin sürelerine sayılması yolundaki sözleşmeler de geçersiz sayılır. Nitekim Yargıtay’ın konuyla ilgili kararına göre, “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleş­mesinin yıllık izinleri düzenleyen 13 üncü madde hükmünde “yıllık ücretli izin sürelerinin içine rastlayan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri izin süresine dahildir” şeklinde hüküm bulunmakta ise de bu hüküm 4857 sayılı İş Kanunun 55 ve 56 ncı madde hükümlerine aykırıdır. Kanuna aykırı ol­ması nedeni ile toplu iş sözleşmesindeki bu hüküm dikkate alınmadan yapı­lan hesaplamaya itibar edilmesi gerekirken yazılı şekilde toplu iş sözleşme­sindeki hükme itibar edilerek alacağın belirlenmesi hatalı olup bozmayı ge­rektirmiştir”[1].

Diğer taraftan, uygulamada çalışılmayan cumartesi günlerinin hafta tatili gibi kabul edilerek yıllık izin süresine dahil edilip edilmeyeceği hususu tartışma konusu olmuştur. Esasında, kural olarak cumartesi günü işgünüdür. Yani işçi çalışmadığı takdirde, akdi tatil günü olan cumartesi günleri, yıllık izin süresine ilişkin hesaplamada hafta tatili olarak değerlendirilemez. Ancak, taraflarca iş sözleşmesinde cumartesi gününün açıkça hafta tatili olduğu ka­rarlaştırılmışsa, İş Kanunu’nun 56/5 inci maddesi uyarınca, cumartesi günü de hafta ve genel tatil günleri gibi yıllık izin süresinden sayılmaz.

Bu konuda Yargıtay’ın 9 ve 22 nci Hukuk Daireleri arasındaki görüş ayrılıkları dairelerin birleşmesi sonrasında alınan ilke kararları ile ortadan kaldırılmış olup, konuyla ilgili daireler arasındaki görüş ayrılığı ve birleşme sonrası alınan ilke kararını şöyle özetlemek mümkündür.

Yargıtay 22 nci Hukuk Dairesi’nce verilen kararlarda, iş sözleşmesinde cumartesi gününün hafta tatili olarak kararlaştırılması durumunda, sözleş­mede ayrıca “cumartesi gününün yıllık izin hesabında iş günü sayılacağına” dair kural bulunuyor ise, cumartesi gününün iş günü sayılarak izin süresinden düşülmesi gerektiği kabul edilmiştir.

Buna karşın birleşmeden önce Yargıtay 9 uncu Hukuk Dairesi’nce, “taraf­larca iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde cumartesi gününün hafta tatili olduğu açıkça kararlaştırılmış ise, sözleşmede başkaca hükümler ile bu­nun aksinin düzenlenmesinin mümkün olmadığı” yönünde kararlar verilmiş­tir.

Yargıtay Hukuk Dairelerinin birleşmesinden sonra alınan ilke kararına göre: Bireysel veya toplu iş söz­leşmeleriyle cumartesi ve pazar günleri hafta tatili günü olarak belirlenmişse, İş Kanunu’nun 56/5. maddesi gereği her iki gün yıllık izin sürelerinden sayıl­maz. Başka bir anlatımla yıllık izin kullanma dönemi içindeki cumartesi ve pazar günleri kullanılan izin süresinden düşülür. Ancak bireysel veya toplu iş sözleşmesinde hafta tatiline eklenen bu cumartesi gününün yıllık izin hesa­bında iş günü olarak sayılacağı veya izin süresinden düşülmeyeceği şeklinde açık bir kural mevcutsa, bu hüküm geçerli sayılmalı ve İş Kanunu’nun 56/5. maddesi gereği sadece yıllık izne rastlayan pazar günleri izin süresinden dü­şülmelidir[2].

Hangi Durumda Cumartesi Günü Yıllık İzin Süresinden Sayılmaz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem (2)Sonuç olarak, Yargıtay’ın ilke kararına göre, 4857 sayılı Kanuna göre, hafta tatili 45 saatlik çalışmadan sonraki 24 saatlik zaman dilimidir (m.46, 63). Bu nedenle kural olarak cumartesi günü iş günüdür. Akdi tatil günü olarak cu­martesi günleri yıllık izin süresine eklenmez. Ancak, bireysel veya toplu iş sözleşmeleri ile cumartesi günü hafta tatili olarak belirlenmişse, İş Kanunu m.56/5 uyarınca, cumartesi günü yıllık izin süresinden sayılmaz. Bununla bir­likte, bireysel veya toplu iş sözleşmesinde hafta tatiline eklenen cumartesi gününün yıllık izin hesabında iş günü sayılacağı veya izin süresinden düşül­meyeceği şeklinde açık bir düzenleme yapılmışsa, bu hüküm geçerli sayılmalı ve İş Kanunu m.56/5 gereğince, sadece izne rastlayan pazar günleri izin sü­resinden düşülmelidir.

Lütfi İNCİROĞLU 

Kaynak:

[1] Y9HD.27.6.2016 T., E.2016/1177, K.2016/15294 Legalbank

[2] Y9HD. 02.03.2021 T., E.2021/897, K.2021/5272 Legalbank

Döviz Kurlarının Görünümü

Döviz Kurlarının Görünümü Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Döviz Kurlarının Görünümü

Reşat BAĞCIOĞLU

Döviz Kurları

Döviz Kurlarının Görünümü Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemÜlkemizdeki döviz kurlarının sürekli hareketli olup, sabit bir şekilde yerinde kalmamaktadır. Kurlardaki hareketlilik piyasanın gerekliliği çerçevesinde serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde oluşmaktadır.

Yukarıdaki ifademin kabul edilebilir bir serbest piyasa ekonomisindeki döviz kurlarının seyri olduğu düşünülür. Ancak günümüz koşullarında döviz kurlarının hareketliliği veya hareketsizliği yine ekonomik piyasa çerçevesinde meydana gelmektedir demek daha doğru olur.

Demem odur ki döviz kurları, öylesi bir hızla hareket ediyor ki, adeta birinci vitesle giden bir otomobil gibi. Yokuş yukarı çıkarken araba yavaşlamıyor, yokuş aşağı inerken ise araba hızlanmıyor. Döviz kurları kendi olağan akışında değil.Döviz Stabil

Oysa ki dünyadaki ve ülkemizdeki ekonomik ve siyasi olaylardan ötürü döviz kurlarının tepki vermesi en sağlıklı olanı iken, dünyada EUR / USD paritesinin gerek yukarı yönlü hareket etmesi doları zayıflatması, EUR / USD paritesi aşağı yönlü hareket etmesinde doların güçlenip değer kazanması normal görünüm olmasına rağmen, ülkemizde EUR / USD paritesinin ne aşağı, ne de yukarı yönlü hareketinde dolar sürekli sabit kalmaktadır. Asla hiçbir ekonomik ve siyasi oluşumlara tepki vermiyor.

Adeta döviz solunum / yaşam destek cihazına bağlanmışçasına bitkisel hayata girmiş gibi. Sürekli tepkisiz.

Döviz Kurlarının Hareketsiz ve Sağlıksız Kalması

Döviz kurlarının hareketsiz, yani iniş çıkış içerisinde olmaması, her ne koşulda olursa olsun döviz kurları ne hızlı yükseliyor, ne de hızlı değer kaybediyor olması asla sağlıklı değildir.

Hareketsiz Kurlar

Kim hangi söylemle gelirse gelsin, döviz kurlarının yavaş hareketlerle performans (bunun adına da performans diyorum ya) göstermesinin türev ürünlerini kullanmaya hiç gerek bırakmıyor. Yani ileri tarihli döviz kurlarının sabitlenmesi forward veya opsiyon piyasasına gerek bırakmamaktadır. Minicik matematik zekası olan bir kişinin döviz kurunun bir ay veya 3 ay sonra hangi seviyeye gelebileceğini kolaylıkla tahmin edebilir ve bu tahmininde de yanılmaz.

Hareketsiz Kurların Kime Ne Faydası Var?

Döviz kurlarının sürekli yavaş performans göstermesi yani çok az artması, daha da Türkçe bir ifade kullanmak gerekirse, enflasyon artış hızından çok ama çok daha az artmasının kime ne faydası veya zararı olur?

Döviz kazancı olan ve ülkemize döviz kazandıran kişiler;

  • Döviz kurlarının yavaş artışından sürekli olumsuz etkilenir, global piyasalarda Pazar bulmakta zorluk çeker, ürettiği ürünler ise global piyasalarda talep göremez, istihdam kaybına neden olur

Dövizle ödeme yapan ülkemize döviz kazandırmayan kişiler;

  • Döviz kurlarının hareketsiz kalması veya az artması adeta döviz ödeme yapan kişiler için bulunmaz bir fırsattır. Adeta bayram yeri gibi bir piyasa desem yeridir. Çünkü döviz ödemesi yapan kişiler adeta kur riski nedir bilmezler, kur riskiyle karşılaşmak zor olasılık gibi görünmektedir
  • Carry Trade sisteminde ülkemize emanet para getiren kişilerin düşük döviz kurlarından faydalanıp, paralarını ülkemizdeki yüksek faizle değerlendirip, vade sonunda tekrar ana paralarına faiz getirisini de ilave ederek ülkemizden çekip gitmektedirler. Carry Trade ülkemize yapay bir döviz bolluğu ve rahatlığı getiriyor görünümü içerisinde olsa da carry Trade işleminin ülkemize ve ülkemiz ekonomisine yarar sağlamamaktadır. Düşük kur, yüksek faiz. Carry Trade’nin mantığı budur. Yüksek faizin ekonomimize bir darbe olduğu konusunda hepimizin hemfikir olduğu düşüncesindeyim.
  • Sıcak paranın ülkemizde kalabilmesi için TRL faiz oranlarının yüksek, döviz kurlarının da oldukça düşük seyretmesi esastır. Aksi olması halinde sıcak para ile ülkemiz vedalaşmak zorunda kalacak ve döviz rezervi sıkıntıları baş gösterecektir.

Döviz Kurları Artacak mı?

Döviz kurları artacak mı?

Çok beklersiniz döviz kurlarının artmasını. Önümüzdeki kısa vadede döviz kurlarının enflasyonun artış hızında artması şimdilik hayal gibi görünmektedir.

 Currency Symbols

Kurların artışı son derece sınırlı ve ölçülü. Kurlar artar ama ihracatçıların beklediği ölçüde artış olmayacağı aşikâr.

Kurların bir günlük artış grafiğine bakalım birlikte;

Kur Grafik

İşte tam da böyle. Kurların artışı söz konusu olmaması için kurlar adeta sabit tutulmaktadır. Grafikte neredeyse düz bir çizgi halini almış USD TRL grafiği.

Döviz Kurlarının Artış Hızının Eleştirenler

Eleştirmek çok kolay olsa gerek, dövizden söz açıldığında eleştiriler peş peşe gelir. Şu ifademin hiçbir siyasi yanı olduğunu düşünmüyorum ancak şu sözü de söylemeden geçemeyeceğim;

Piyasa gerekliliğinin ne olduğuna bakmadan;

  • Gördünüz mü, Dolar 42 Lira oldu. Doların yükselmesi dövize bağlı tüm ürünlerin fiyatlarının yükselmesine sebep olacak, doların yükselmesi ile ülkemiz halkı fakirleşiyor diyenleri çok duydum. Sizde işittiniz değil mi?

Bir önerim var;

Doların fiyatı 42 Lira oldu fakirleştik diyenlere bir olanak tanınsa da

“buyurun gelin bu ülkemiz ekonomisini size teslim edelim, en doğru olanı siz yapın”

deseler, acaba böyle bir durumda piyasa ne olur?

Sanıyor musunuz ki doların 42 Lira olduğunu eleştirenler, doların fiyatını 10 Lira bandına düşürecek?

Dolar 10 Lira olursa ülkemizde neler olur, neler olmaz.  Oturup etraflıca düşünelim, ülkemiz ne kazanır ne kaybeder? İhracatçılar bol bol ihracat yapar mı dersiniz?

Dövizin Görünümü

Şunu demek istiyorum; kurların artmasını şu günlerde beklemeyin, en azından kısa vadede hiçbir şey olmaz koşullar bu şekilde devam ederse. Şimdiden döviz satın alıp biriktirip, döviz kurları yükselir mi diye sotaya yatanlar da fazla ümitlenmesin. Bu şekilde paralarını dövize yatırıp pusuda bekleyen spekülatörler, acaba dövize bağladıkları paranın alternatif maliyetini hiç düşündüler mi?

Döviz Kurlarının Görünümü Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

İhracat Bedellerinin Türkiye’ye Getirilmesinde Süre ve Merkez Bankasına Satılmasında Oran

İhracat Bedellerinin Türkiye’ye Getirilmesinde Süre Ve Merkez Bankasına Satılmasında Oran Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracat Bedellerinin Türkiye’ye Getirilmesinde Süre ve Merkez Bankasına Satılmasında Oran

Kerim ÇOBANİhracat Bedellerinin Türkiye’ye Getirilmesinde Süre Ve Merkez Bankasına Satılmasında Oran Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Emekli Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi

İhracat Bedellerinin Yurda Getirilmesi

1- Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedeller, ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilir veya getirilir. Bedellerin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez.

2- İhracat işlemlerine ilişkin bedeller, aşağıdaki ödeme şekillerinden birine göre yurda getirilebilir.

a) Akreditifli Ödeme,

b) Vesaik Mukabili Ödeme,

c) Mal Mukabili Ödeme,

d) Kabul Kredili Akreditifli Ödeme,

e) Kabul Kredili Vesaik Mukabili Ödeme,

f) Kabul Kredili Mal Mukabili Ödeme,

g) Peşin Ödeme,

İle yapılabilir. Gümrük Beyannamesinin 28 inci hanesine tahsil işleminde kullanılan ödeme şekli yazılır. Birden fazla ödeme şeklinin kullanılması durumunda kullanılan diğer ödeme şekilleri GB’nin açıklama kısmına yazılır.

3- İhracat bedellerinin beyan edilen Türk parası veya döviz cinsinden yurda getirilmesi esastır. Ancak, döviz olarak yapılacağı beyan edilen ihracat karşılığında farklı bir döviz cinsinin veya Türk parası olarak yapılacağı beyan edilen ihracat karşılığında döviz olarak getirilmesi mümkündür. 

4- İhracat bedelinin yolcu beraberinde efektif olarak yurda getirilmesi halinde gümrük idarelerine beyan edilmesi zorunludur.

5) İhracat işlemlerine ait sözleşmelerde bedellerin tahsili için fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günden fazla vade öngörülmesi durumunda, bedellerin yurda getirilme süresi vade bitiminden itibaren 90 günü geçemez. Öngörülen vadenin tespiti için ihracatçının yazılı beyanıyla birlikte vade içeren sözleşmenin ya da vadeyi tevsik niteliğini haiz proforma fatura veya poliçenin aracı bankaya ibrazı zorunludur.

6) Serbest bölgelere yapılan ihracat işlemleri 2018-32/48 sayılı Tebliğ hükümleri kapsamındadır.

7) Ek:2‘de yer alan [ İhracat Bedelinin Yurda Getirilmesinde İstisna Tanınan Ülkeler: 1- Afganistan, 2- Angola, 3- Belarus, 4- Benin, 5- Cibuti, 6- Demokratik Kongo Cumhuriyeti, 7- Etiyopya, 8- Fildişi Sahili, 9- Filistin, 10- Gabon, 11- Gana, 12- Gine, 13- Güney Sudan, 14- İran, 15- Kamerun, 16- Kenya, 17- Kırgızistan, 18- Kongo  Cumhuriyeti, 19- Kuzey Kore, 20- Küba, 21- Liberya, 22- Lübnan, 23- Mali, 24- Moldova, 25- Nijerya, 26- Senegal, 27- Somali, 28- Sudan, 29- Suriye, 30- Tacikistan, 31- Tanzanya, 32- Venezuela, 33- Yemen, 34- Çad Cumhuriyeti]  ülkelere yapılan ihracat işlemleriyle ilgili olarak 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uygulanmaz (Yani, bedellerin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez).

8) Yurt içinde serbest dolaşımda bulunan malların gümrüksüz satış mağazalarında satılmak üzere bu mağazalara veya söz konusu mağazaların depolarına antrepo rejimi kapsamında antrepo beyannamesi ile alındığı işlemler için 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uygulanmaz.

9) Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketleri ile Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi ile Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Anonim Şirketi tarafından yapılan ihracat işlemlerinde 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in 3 üncü maddesinin birinci fıkrası uygulanmaz (Bedellerin yurda getirilme süresi fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez). 

10) GB’nin “Gideceği Ülke” başlıklı 17 nci hanesinde belirtilen ülkeye bakılmaksızın fiili ihracatın Filistin’e yapıldığı, dolayısıyla GB’nin 8 inci hanesinde alıcı adresinin “Filistin” olarak belirtildiği ihracat işlemlerinde, bu hususun satış sözleşmesi, kesin veya proforma fatura, GB örneği/GB bilgileri ve banka hesap özeti gibi belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, bahse konu ihracat Filistin’e yapılmış sayılır.

İhracat Bedelinin Yurda Getirilmesinde Gümrük Beyannamesinde Yer Alan Tutarın Yüzde Ellisinin Tasarrufunun Serbest Bırakıldığı Ülkeler

1- Azerbaycan, 2- Cezayir, 3- Fas, 4- Kazakistan, 5- Libya, 6- Özbekistan, 7- Tunus, 8- Türkmenistan, 9- Ukrayna.

Peşin Dövizle Yapılan İhracat

1) Peşin döviz karşılığında yapılacak ihracat işleminin en geç 24 ay içinde gerçekleştirilmesi zorunludur. Ancak, 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in 9 uncu maddesinde yer alan mücbir sebep ve haklı durum hallerinin varlığı nedeniyle 24 ay içerisinde ihracat yapılamayacağının anlaşılması halinde belirtilen süre dolmadan ihracatçı tarafından peşin bedelin transfer edildiği/getirildiği bankaya mücbir sebep/haklı durum hallerinin 2018-32/48 sayılı Tebliğ’in 9 uncu maddesinde belirtilen şekilde tevsik edilmesi kaydıyla banka tarafından  ihracatçıya en fazla 1 yıla kadar ek süre verilebilir.

2) Dâhilde İşleme İzin Belgesi ve Vergi, Resim ve Harç İstisna Belgesi kapsamında ihracat, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetlerle ilgili olarak sağlanan peşin dövizlerin kullanım süresi belge süresi (ek süreler dahil) kadardır.

3) Gemi yapımına ilişkin sözleşmeler kapsamında gerçekleştirilen gemi ihracatı için sözleşmede 24 aydan uzun bir vade öngörülmesi durumunda, peşin bedel karşılığı ihracatın sözleşmede belirtilen vade süresi içerisinde yapılması zorunludur. Öngörülen vadenin tespiti için ihracatçının yazılı beyanıyla birlikte vade içeren sözleşmenin ya da vadeyi tevsik niteliğini haiz proforma fatura veya poliçenin aracı bankaya ibrazı zorunludur. Peşin döviz karşılığında sözleşmede belirtilen vade süresi içerisinde ihracat yapılmaması veya bu süre içerisinde peşin döviz tutarının tamamının tek seferde iade edilmemesi durumunda bu tutar kambiyo mevzuatı açısından prefinansman kredisi hükümlerine tabidir. Peşin bedelin iadesine ilişkin KKDF mevzuatı hükümleri saklıdır.

4) Tamamı tek seferde iade edilmeyen veya süresi içinde ihracatı gerçekleştirilemeyen peşin dövizler prefinansman hükümlerine tabi olur. Prefinansman hükümlerine tabi hale gelen peşin dövizlerin, ihracat taahhüt sürelerinin ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde uzatılması halinde, alıcının muvafakat etmesi kaydıyla kullanım süreleri de verilen ek süre kadar uzatılmış sayılır.

Özelliği Olan İhracat

1- Yurt dışına müteahhit firmalarca yapılacak ihracatın bedelinin 365 gün içinde yurda getirilmesi zorunludur.

2- Konsinye yoluyla yapılacak ihracatta bedellerin kesin satışı müteakip,

Uluslararası fuar, sergi ve haftalara bedelli olarak satılmak üzere gönderilen malların bedellerinin ise gönderildikleri fuar, sergi veya haftanın bitimini müteakip,

180 gün içinde yurda getirilmesi zorunludur.

3- İlgili mevzuat hükümlerine göre yurt dışına geçici ihracı yapılan malların verilen süre veya ek süre içinde yurda getirilmemesi veya bu süreler içerisinde satılması halinde satış bedelinin süre bitiminden veya kesin satış tarihinden itibaren 90 gün içinde yurda getirilmesi zorunludur.

4- Yürürlükteki İhracat Rejimi ve Finansal Kiralama (leasing) Mevzuatı çerçevesinde kredili veya kiralama yoluyla yapılan ihracatta, ihracat bedelinin kredili satış veya kiralama sözleşmesinde belirlenen vade tarihlerini izleyen 90 gün içinde yurda getirilmesi zorunludur.

5- İhracat işlemlerine ait sözleşmelerde bedellerin tahsili için fiili ihraç tarihinden itibaren 180 günden fazla vade öngörülmesi durumunda, bedellerin vade bitiminden itibaren 90 gün içinde yurda getirilmesi zorunludur.

İhracat İşlemlerinde Sorumluluk

1) İhraç edilen malların bedelinin süresinde yurda getirilmesinden ve ihracat hesabının süresinde kapatılmasından ihracatçılar sorumludur.

2) Alacak hakkının satın alınması suretiyle ticari riskin bankalar veya faktoring şirketlerince üstlenilmesi durumunda, ihracat bedelinin yurda getirilmesi ile ilgili sorumluları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.

3) İhracata aracılık eden bankalar ihracat bedellerinin yurda getirilmesini izlemekle yükümlüdür

İhracat Bedelinin Tahsili Ve Kabulü

1) Özelliği olan ihracat için Merkez Bankası İhracat Genelgesinin 7. maddesindeki ihraç tarihleri ve süreler saklı kalmak kaydıyla, ihraç edilen malın Gümrük Beyannamesinin 22 nci hanesinde kayıtlı bedelinin yurda getirilerek, fiili ihraç tarihinden itibaren 180 gün içinde İBKB düzenlenmesi zorunludur.

2) İhracat bedellerinin tahsili, satış sözleşmesinde belirlenen kurallar ve uluslararası ticari uygulamalar çerçevesinde firmaların yazılı beyanına istinaden “Akreditifli Ödeme”, “Vesaik Mukabili Ödeme”, “Mal Mukabili Ödeme”, “Kabul Kredili Akreditifli Ödeme”, “Kabul Kredili Vesaik Mukabili Ödeme”, “Kabul Kredili Mal Mukabili Ödeme” ve “Peşin Ödeme” şekillerine göre gerçekleştirilir.

3) İhracat bedelleri 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinde belirtilen ödeme hizmeti sağlayıcıları aracılığıyla da yurda getirilebilir. …

4) Suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanına yönelik mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla ihracat bedellerinin bankacılık sistemiyle doğrudan ülkemize transferinin mümkün olmadığı Irak, Libya ve Moritanya’ya yapılan ihracat işlemlerinde ihracat bedelinin bankalarca kabulünün;

a)   İthalatçının Türkiye’deki bankalarda bulunan hesaplarından transferi yoluyla veya

b)   İhracat bedelinin ihracat işlemiyle ilişkisi kurulmak şartıyla üçüncü bir ülkeden bankalar aracılığıyla transferi yoluyla veya

c)   İhracatçının yazılı beyanının yanı sıra işlemin niteliğine göre satış sözleşmesi ya da kesin satış faturası (veya proforma fatura) ile GB’nin bir örneği/GB bilgileri ibraz edilmek kaydıyla NBF aranmaksızın efektif olarak

d)   Peşin döviz olarak getirilen bedellerde, ihracatçının yazılı beyanının yanı sıra işlemin niteliğine göre satış sözleşmesi ya da kesin satış faturası (veya proforma fatura) ibraz edilmek kaydıyla NBF aranmaksızın efektif olarak yapılması mümkündür.

5) Dördüncü fıkrada sayılan ülkelere yapılan ihracatta ihracat bedellerinin üçüncü kişiler tarafından efektif olarak bankaya getirilmesi halinde söz konusu bedellerin bankalarca ihracat bedeli olarak kabulü için ihracatçı veya ithalatçı tarafından bedeli getiren üçüncü kişiye bedelin bankaya getirilmesinden önce vekâletname verilmiş olması gerekmektedir.

6) İhracatçı firma dışındaki ithalatçı, tedarikçi, aracı vb. olan Türkiye’de yerleşik farklı firmaların yurt içi hesaplarına gönderilen ihracat bedellerinde; yurt dışından ihracat bedeli tutar kadar döviz veya Türk parası geldiğinin satış sözleşmesi, kesin veya proforma fatura, GB örneği/GB bilgileri, banka hesap özeti gibi belgelerle tevsik edilmesi, 2018-32/48 sayılı Tebliğ’de yer alan süre ile ilgili hükümlere aykırılık oluşmadığının tespit edilmesi ile işlem ve kişilerle ilgili uluslararası yaptırımların dikkate alınması  kaydıyla; anılan firmaların yurt içi hesaplarından döviz veya Türk parası cinsinden ihracatçının hesabına yapılan havalelerin ihracat bedeli olarak kabulü mümkündür.

7) İhracatçının hesabına yurt dışından transfer edilen ihracat bedelinin İBKB düzenlenmeden başka bir hesaba transfer edilmesi veya efektif olarak alınması halinde; hesaba ilk transfer edilen bedelin yurt dışı kaynaklı olduğunun transferin geldiği bankanın; tutar, transfer tarafları ve ilgili açıklamalar ile SWIFT mesajını içeren yazılı beyanının ibrazı ve bedelin ihracat işlemi ile ilgili olduğunun satış sözleşmesi, kesin veya proforma fatura, GB örneği/GB bilgileri, banka hesap özeti gibi belgelerle tevsik edilmesi, 2018-32/48 sayılı Tebliğ’de yer alan süre ile ilgili hükümlere aykırılık oluşmadığının tespit edilmesi, işlem ve kişilerle ilgili uluslararası yaptırımların dikkate alınması ve başka bir bankaya bedelin yurt dışından geldiğine ilişkin bu kapsamda yazı verilmediğinin tevsiki kaydıyla söz konusu bedelin ihracat bedeli olarak kabulü mümkündür. …

8) İhracat bedellerinin bankacılık sistemiyle doğrudan ülkemize transferinin mümkün olmadığı diğer ülkeler Bakanlıkça belirlenir.

9) Yabancı taşıtlar ile yabancı ülkelere sefer yapan yerli taşıtlara ihracat rejimine göre verilen yağ, yakıt, temizlik maddeleri ve kumanyaya ilişkin mal bedelinin, Türkiye’de yerleşik alıcı firmalar tarafından yurt içinden yapılan havalelerle ödenmesi halinde bu ödemenin ihracat bedeli olarak kabulü mümkündür.

10) İhracat bedelinin Türkiye’deki bankalarca yurt dışındaki bankalar ile gerçek veya tüzel kişilere açılan kredilerden karşılanması mümkündür.

11)  Serbest bölgeye yapılan ihracat işlemlerinde serbest bölgede faaliyet gösteren Türkiye’de yerleşik ithalatçı firmaların yurt içindeki döviz tevdiat hesaplarından ihracatçının hesabına yapılan transferlerin, ihracat işlemi ile ilgili olduğunun satış sözleşmesi, kesin veya proforma fatura, GB örneği/GB bilgileri, banka hesap özeti gibi belgelerle tevsik edilmesi halinde ihracat bedeli olarak kabulü mümkündür.

Not: Bu konu başta olmak üzere, YYS Yıllık Faaliyet Raporu Hazırlanması, YYS Yıllık Zorunlu Eğitimlerinin Verilmesi, YYS Revizyonları, Ön İzleme, Yeni YYS Belgesi Hazırlıkları ve YYS Belgesi Alım Süreci, YYS Başvuru Formlarının Doldurulması, YYS Danışmanlığı, vb. Tüm YYS Süreçleri hakkında daha fazla ayrıntılı bilgiyi, Gümrük ve Dış Ticaret Mevzuatı konularında gerekli Hukuki ve Mevzuat Desteğini, İdari ve Adli İtiraz Süreçleri, Dava Açılması, Dava Aşamalarının Takibi, İlgili Mevzuat Ve Hukuki Açılardan Gerekli İtiraz Ve Savunmaların Yapılarak Dava Sonucunun Olumlu Sonuçlandırılması, Sonradan Kontrol/ Firma İncelemesi Yaptırılması, Antrepo Açma, Antrepo Genişletme, AN6, AN7, AN8 Raporlarının düzenlenmesi, … vb, işlemleri, Sürekli/ Düzenli, Aylık, Yıllık Gümrük ve Dış Ticaret Danışmanlığı, Olay (Konu) Başı Gümrük ve Dış Ticaret Danışmanlığı, Gümrük ve Dış Ticaret Mevzuatı Eğitimleri, … vb. konularında yardım, destek, danışmanlık ve benzeri hizmetleri -İsterseniz- Firmalarımız “Çoban Gümrük Dış Ticaret Denetim, Danışmanlık ve Yetkilendirilmiş Gümrük Müşavirliği A. Ş.”den veya “Çözüm Denetim Gümrük Dış Ticaret Ve Danışmanlık A. Ş.”den alabilirsiniz.

Türk Lirasıyla İhracat

1) Peşin bedel ve alıcı firma prefinansmanı dışında ihracat bedelinin Türk lirası olarak kabulü için satış sözleşmesi, akreditif mektubu veya banka garanti mektubunda bedelin Türk lirası olarak tahsil edileceğinin beyan edilmiş olması veya alıcıya gönderilecek faturanın Türk lirası olarak düzenlenmiş ya da GB’nin 22 nci hanesinde Türk Lirası olarak beyan edilmiş olması gerekir.

2) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapılan ihracatta, GB’nin 22 nci hanesinin Türk lirası olarak beyan edilmiş olması ve ihracata ilişkin bedelin Türk lirası olarak tahsil edilmesi zorunludur.

3) Türk lirası olarak tahsil edileceği beyan edilen ihracat bedelinin kısmen veya tamamen döviz olarak kabulü halinde GB’nin 22 nci hanesinde kayıtlı Türk lirası tutar; GB’nin düzenlendiği tarih ile bedelin bankaya getirildiği tarihteki Merkez Bankası döviz alış kurlarından lehe olanı esas alınarak kabul edilecek döviz cinsine çevrilir.

İhracat Bedellerinin Merkez Bankasına Satışı

01.11.2025 tarihinden itibaren 30/04/2026 (dahil) tarihine kadar İBKB’ye veya DAB’a bağlanan ihracat bedellerinin en az % 35’i İBKB’yi veya DAB’ı düzenleyen bankaya satılır. Bu bedeller bankaca Merkez Bankası tarafından ilan edilen ve işlem günü için geçerli döviz alış kuru üzerinden aynı gün Merkez Bankasına satılır ve Merkez Bankasının banka nezdindeki hesabına aktarılır. Söz konusu tutarın tam karşılığı banka tarafından ihracatçıya Türk parası olarak ödenir.

İhracat Bedellerinin Türkiye’ye Getirilmesinde Süre Ve Merkez Bankasına Satılmasında Oran Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKerim ÇOBAN

Emekli Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi

(Yetkilendirilmiş Gümrük Müşaviri “YGM”)

Çoban Gümrük Dış Tic. Den. Dan. ve YGM A. Ş.

www.cobangumrukdenetim.com

www.cozumdenetim.net

E Mail: info@cobangumrukdenetim.com

kerim.coban@cobangumrukdenetim.com

k.coban0306@gmail.com