İşçi Çalıştırmaya Başlama ve İşyeri Tescili

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İşçi çalıştırmaya Başlama Ve İşyeri Tescili

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İşçi çalıştırmaya Başlama Ve İşyeri TesciliSosyal Güvenlik mevzuatı açısından, işçinin çalıştığı ve işini yaptığı her yer işyeri olarak tanımlanmıştır. Bu durumda herhangi bir işçinin veya işçilerin çalıştığı ev, ofis, imalathane veya ticarethane gibi tüm yerler sosyal güvenlik mevzuatı açısından işyeri kapsamına girmektedir. İşyerinde işçiyi çalıştıran kişi veya tüzel kişiler ise sosyal güvenlik mevzuatı açısından işveren olarak tanımlanmıştır. Herhangi bir şekilde işçi çalıştıracak kişi veya tüzel kişiler öncelikle Sosyal Güvenlik Kurumuna işyeri tescil başvurusu yaparlar. Sosyal Güvenlik Kurumu ise tescil başvurusu yapan işyerlerine, işyeri sicil numarası ile e-bildirge şifresi verir, bu şekilde tescil işlemi tamamlanan işyerleri çalıştırdıkları işçilerini sigortalı olarak bildirmeye başlarlar.

Peki; İşyeri tescilinde süreç nasıl işler?

İşçi çalıştırmaya başlayacak işyeri yetkilisi öncelikli olarak elektronik ortamda işyeri tescil bildirgesini doldurarak Sosyal Güvenlik Kurumuna iletmelidir. İşyeri Tescil Uygulamasına e-Devlet üzerinden T.C. kimlik numarası ile giriş yaparak erişim sağlanabilmektedir. Elektronik ortamda başvurusunu tamamlayan işyeri yetkilisi (7) yedi gün içerisinde bağlı bulunduğu Sosyal Güvenlik Merkezine işyeri tesciline ilişkin belgeleri teslim etmek zorundadır.

İşyeri tescili için gerekli evraklar;

“-İşyeri adresini gösteren yerleşim belgesi (Kira kontratı veya Tapu),

-Vergi Levhası fotokopisi,

-İşyeri sahiplerinin kimlik fotokopisi,

-İşyeri tüzel kişilik ise Ticaret Sicil Gazetesi

-Gerçek kişinin veya tüzel kişiliğin temsilcisinin imza sirküleri,

-Adi ortaklık var ise noter tarafından onaylanmış iş ortaklığı sözleşmesi,

-İş Sağlığı ve Güvenliği belgesi,

-İhale söz konusu ise, bu işin sözleşmesi ya da iş akdini belirleyen idareden alınan yazı,

-İnşaatları kapsayan iş yerlerinde, yapı ruhsat fotokopisi ve varsa inşaat yapımına ilişkin sözleşme,

-İşyeri bildirgesinin çıktısı” dır.

Şimdide işyeri tescilinde dikkat edilmesi gerek hususlar ve yasal zorunluluklar nelerdir? bu hususlara değinelim;

5510 sayılı Kanun ile, İşyeri Bildirgesinin verilme süresi “en geç işçisinin/sigortalının işe başlayacağı tarih” olarak belirlenmiştir. Bu durumda ilk defa işçi çalıştıracak işyeri, işçinin çalışmaya başladığı gün veya öncesinde İşyeri Tescil Bildirgesi başvurusunu yapmalıdır. Tescil başvurusu yapan işyerleri yine 5510 sayılı Kanunun hükmü gereği, ilk defa sigortalı çalıştırmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde işe alacakları sigortalılara ilişkin işe giriş bildirgelerinin en geç ilk defa sigortalı çalıştırmaya başladıkları tarihten itibaren bir aylık süre içinde, Sosyal Güvenlik Kurumuna elektronik ortamda iletmeleri gerekmektedir. İlk bir aylık süreden sonra işe alınacak sigortalıların işe giriş bildirimleri ise işçinin işe başlamasından en az bir gün öncesinde Sosyal Güvenlik Kurumuna elektronik ortamda gönderilmelidir.

Bu konuyu şöyle özetleyelim; ilk defa 17/03/2024 tarihinde sigortalı çalıştırmaya başlayacak olması nedeniyle işyeri bildirgesini Kuruma vererek işyeri dosyası tescil ettirmiş bir işveren tarafından, 17/03/2024 ile 16/04/2024 tarihleri arasında işe alınacak sigortalılara ilişkin işe giriş bildirgelerinin en geç 16/04/2024 tarihine kadar Sosyal Güvenlik Kurumuna elektronik ortamda gönderilmesi halinde işe giriş bildirgeleri süresi içinde gönderilmiş sayılacaktır. Yine aynı işyeri tarafından 19.04.2024 tarihinde işe başlatılacak işçinin, işe giriş bildirgesi ise en geç 18.04.2024 tarihinde kadar verilmesi gerekmektedir.

İşyeri tescilini yasal süresinde bildirmeyen işverenler, gerek yasal süresi dışında kendiliğinden başvuruda bulunması, gerekse yapılan denetimlerle tespit edilmesi halinde, idari para cezasına maruz kalacaklardır. Yine işe başlatılan işçi veya işçilerin işe giriş bildirgesinin yasal süresinde bildirilmemesi halinde de ayrıca idari para cezalarına maruz kalacaklardır. Ancak, işyeri bildirgesinin süresi dışında verilmiş olması veya işyerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından re’sen tescil edilmiş olması, ilk bir aylık süre içinde işe alınan sigortalıların işe giriş bildirgelerinin verilme süresini değiştirmeyecektir ve dolayısıyla işveren işyeri tescilinden idari para cezasına maruz kalsa bile işe giriş bildirgeleri açısından idari para cezasına tabii tutulamayacaktır.

Örnek olarak, Sosyal Güvenlik Kuruma tescil işlemini yaptırmayan bir işyerinde 15/11/2023 tarihinde yapılan denetim sonucunda (A) sigortalısının 10/11/2023 tarihinde, (B) sigortalısının ise 13/11/2023 tarihinde çalışmaya başladığının tespit edilmesi halinde, işyeri bildirgesinin ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan 10/11/2023 tarih itibariyle verilmemiş olması nedeniyle idari para cezasına maruz kalınacaktır. Buna karşın, ilk defa 10/11/2023 tarihinde sigortalı çalıştırmaya başladığı tespit edilen işveren tarafından 10/11/2023 tarihinde çalışmaya başlayan (A) sigortalısına ve 13/11/2023 tarihinde çalışmaya başlayan (B) sigortalısına ait işe giriş bildirgeleri 09/12/2023 tarihine kadar Sosyal Güvenlik Kurumuna verildiği takdirde yasal süresi içinde verilmiş sayılacak dolayısıyla işe giriş bildirgeleri açısından idari para cezasına maruz tutulamayacaktır.

Sonuç itibariyle, işçi çalıştırmaya başlayan işyerinin en geç ilk işçinin işe başladığı güne kadar Sosyal Güvenlik Kurumuna işyeri tescil başvurusunda bulunulmasının yasal zorunluluk olduğu bu hususa riayet edilmemesi halinde idari para cezasına maruz kalınacağı, ayrıca ilk defa sigortalı çalıştırmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde işe alacakları sigortalılara ilişkin işe giriş bildirgelerinin en geç bir aylık süre içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna iletmeleri gerektiği, İlk bir aylık süreden sonra işe alınacak sigortalıların işe giriş bildirimleri ise işçinin işe başlamasından en az bir gün öncesinde Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilmesi gerektiği ve bu hususlara riayet etmeyenlerin de idari para cezasına maruz kalacağı bilinmelidir.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İşçi çalıştırmaya Başlama Ve İşyeri TesciliŞerafettin YILDIZ

Sosyal Güvenlik Denetmeni

Dijital Dönüşüm Yolculuğunuzu Yapay Zekâ ve Veri Analitiği ile Hızlandırın

Dijital Dönüşüm Yolculuğunuzu Yapay Zekâ Ve Veri Analitiği Ile Hızlandırın

Dijital Dönüşüm Yolculuğunuzu Yapay Zekâ Ve Veri Analitiği Ile HızlandırınYapay zekâ ve veri analitiği üretim sektöründe sadece süreçleri iyileştirmekle kalmıyor, kalite sorunlarının temel nedenlerinin belirlenmesinde, şirketlerin verimlilik hedeflerine ulaşmalarında da önemli rol oynuyor. Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri EMEA Başkanı Hartmut Pütz, yeni dijital endüstri ortamında öne çıkabilmek ve pazarın sürekli değişen ihtiyaçlarına hızla uyum sağlayabilmek isteyen üreticilere yapay zekâ ve veri analitiğinden etkin biçimde yararlanmaları önerisinde bulunuyor.

Her alanda hayatımızı dönüştüren yapay zekâ üretim sektörünü de yeniden şekillendiriyor. Karmaşık durumları çözme, karar alma süreçlerini kolaylaştırma ve üretim süreçlerine dair eksiksiz bir genel bakış sunma gücüne sahip yapay zekâ destekli araçlar, hızlı veri artışıyla birlikte her geçen gün daha gerekli hale geliyor. Tahmin yöntemlerini daha güvenilir hale getirerek şirketlerin talepteki hızlı değişimlerle başa çıkmalarına yardımcı olan veri odaklı teknolojiler sayesinde üreticiler verimli, fazla özelleştirilmiş ve kişiselleştirilmiş üretim yapabiliyor. Mitsubishi Electric Fabrika Otomasyon Sistemleri EMEA Başkanı Hartmut Pütz, yapay zekâ ve ‘daha akıllı’ operasyonların, daha verimli ve uygun maliyetli fabrika operasyonlarına olanak tanıdığını vurguluyor.

Bir fabrikadaki unsurları ‘akıllı’ hale getirmenin ve darboğaz uygulamalarına odaklanmanın üretkenliği ve verimliliği büyük ölçüde artırabildiğini kaydeden Pütz, yapay zekânın kestirimci bakımdaki önemli rolü ile üreticilerin operasyonel maliyetlerde de önemli tasarruf elde etmelerine yardımcı olduğunu anlatıyor. Örneğin yapay zekâ; maliyetli, beklenmedik ekipman arızalarını ve acil durum kapanmalarını önleyerek fabrikaların karşılaşılabilecekleri olası büyük riskleri bertaraf etmelerine yardımcı oluyor.

Fabrika otomasyonunun verinin gücüyle gelecekte daha da gelişeceğini kaydeden Pütz, dijitalleşen endüstriyel ortamda üreticilerin öne çıkabilmek ve pazarın sürekli değişen ihtiyaçlarına hızla uyum sağlayabilmek için veri kullanımını ve yönetimini optimize etmeleri ve yapay zekâyı benimsemeleri gerektiğini ifade ediyor. Üretim sektörünün geleceğini veriye dayalı operasyonlar şekillendirecek olsa da, çoğu veri hâlâ yeterince etkili bir şekilde kullanılmıyor. Hartmut Pütz, bu sorunu çözmek için de fabrikalara verilerin daha iyi kullanılması gerekliliğine dayanan ve üretimin iyileştirilmesi için Kaizen yöntemi gibi küçük adımları kullanan “Kaizen Düzeyinde Akıllı Üretim” (SMKL) modelini öneriyor.

Alım Talebi: Bozuk Para Sayma Makinesi

Alım Talebi Bozuk Para Sayma Makinesi

Bir firmamız için 15 adet bozuk para sayma makinesi alımı yapılacaktır. Tasnif özellikli, en az 5 farklı madeni para tipine uyumlu ve en az 5 adet bozuk para toplama gözü olması istenmektedir. Teslim yeri İstanbul Üsküdar olup, Ödeme şekli nakittir (peşin).

İlgili olan üretici ya da satıcıların, diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Bozuk Para Sayma Makinesi

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Önleyici Hukuk, Davaların Önüne Geçiyor, Maliyetleri Azaltıyor

Satınalma Eğitimi Önleyici Hukuk, Davaların Önüne Geçiyor, Maliyetleri Azaltıyor

Satınalma Eğitimi Önleyici Hukuk, Davaların Önüne Geçiyor, Maliyetleri AzaltıyorAdliyelerin iş yükü bir yandan arabuluculuk mekanizmasıyla hafifletilmeye çalışılırken diğer yandan şirketler, duruşma salonlarından uzak kalmanın yolunu “önleyici hukuk”ta buluyor. Ticari faaliyetlerde riskleri önceden analiz etmeyi ve önlem almayı amaçlayan bu metot, olası uyuşmazlıkların önüne geçiyor, iş ilişkilerinin bozulmasını engelliyor ve maliyetleri azaltıyor. Avukat Seda Yılmaz, “Önleyici hukuk sayesinde, dava ve tazminat masraflarının önüne geçilirken, firmaların itibar ve güvenilirlikleri de artıyor.” dedi.

Hastalıkları önlemeyi ve genel sağlığı iyileştirmeyi amaçlayan “önleyici tıp” gibi, riskleri önceden analiz edip gerekli önlemlerin alınmasını sağlayan “önleyici hukuk” yaklaşımı da gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Arabuluculuk mekanizmasının başarısı da önleyici hukukun yaygınlaşmasını destekleyen bir başka faktör. Adalet Bakanlığı verilerine göre arabuluculukta müzakeresi tamamlanan 4 milyona yakın dosyanın yüzde 69’u anlaşma ile çözüme kavuşturuldu.

Önleyici hukuk sayesinde şirketler ve iş insanları, olası hukuki sorunlara karşı korunarak ticari faaliyetlerini daha güvenli ve verimli bir şekilde yürütebiliyor. Ticari faaliyetlerinin her aşamasında proaktif bir şekilde hukuki danışmanlık hizmeti alabiliyor.

Önleyici hukuk hakkında bilgi veren Avukat Seda Yılmaz, “Ticari anlaşmalar, iş sözleşmeleri, insan kaynakları yönetimi gibi hemen her alanda risklerin en baştan hesap edilmesi gerekiyor. Özellikle şirketlerin, yeni faaliyet göstermeye başladığı sektörlerde yasal düzenlemelere uyumu da oldukça önemli. Önleyici hukuk sayesinde, dava ve tazminat masraflarının önüne geçilirken, sorunsuz hukuki destekle çalışan firmaların itibar ve güvenilirlikleri de artıyor.“ dedi.

Sorunlar çıkmadan önleniyor, sözleşmeler titizlikle yazılıyor

Geleneksel hukuki danışmanlık modelinde ticari bir sorunla karşılaştıktan sonra avukatların devreye girip dava süreçleri ile ilgilendiğini hatırlatan Yılmaz, “Önleyici hukukta ise öncelik risk analizi ve yönetiminde bulunuyor. Şirketin faaliyet alanıyla ilgili olası riskler analiz edilip bu riskleri minimize edecek önlemler sözleşmelere ekleniyor. Şirketin faaliyetlerinin, ilgili mevzuata uyumunun sağlanması için danışmanlık hizmeti de veriliyor. Özellikle yurt dışı mevzuata uyum, uluslararası faaliyet gösteren firmalarımız açısından çok önemli.”  diye konuştu.

Maliyetleri azaltıyor, verimliliği artırıyor

Yılmaz, önleyici hukukun, fikri mülkiyet hakları, veri koruma ve yurt dışı yatırımlar gibi konuları da kapsadığını belirterek, şunları kaydetti:

“Lojistik, antrepo, pvc üretim, tekstil, otomotiv yan ürünleri, inşaat, mobilya, elektronik, elektrik taahhüt, giyim, eksantrik mil, metal sanayi, optik, savunma teknolojileri, enerji, mimarlık gibi birçok sektörden firma artık önleyici hukuk danışmanlığı hizmeti alıyor. 

Önleyici hukuk mekanizmasında sözleşmeler imzalanırken ve devamında, süreç ‘karşı tarafın’ avukatlarıyla yürütüldüğü için olası uyuşmazlık konuları büyümeden hatta daha ortaya çıkmadan çözülüyor. Önleyici hukuk hizmeti alan markalar böylece zaman ve maliyet avantajı kazanıyor. Stres ve riskleri azalan firmalar, iş ilişkileri bozulmadan güven duygusu içinde hareket ettiklerinden verimliliklerini de artırıyor.”

Boya ve Boya Hammaddeleri Sanayi, Bölgesel Bir Güç Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyor

Satınalma Eğitimi Boya Ve Boya Hammaddeleri Sanayi, Bölgesel Bir Güç Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyor

Satınalma Eğitimi Boya Ve Boya Hammaddeleri Sanayi, Bölgesel Bir Güç Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyorBoya ve hammaddeleri konusunda dünyanın 3. büyük fuarı “paintistanbul & Turkcoat 2024” T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan, Artkim Fuarcılık CEO’su Cengiz Yaman, Dünya Boyacılar Birliği Başkanı Tom Bowtell, BOSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Baytaş, Başkan Vekili Hakan Ünel ve İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister’in de katılımı ile 8 Mayıs’ta İstanbul Fuar Merkezi’nde açıldı.

T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan, “Küresel boya pazarı son dönemde de büyümesini sürdürdü. Yapılan analizlere göre sektörün 2030 yılına kadar yüzde 30 büyümesi beklenmektedir. Türkiye, dünya boya pazarında yüzde 2 pay alarak en önemli yapıtaşlarından biri olmaya devam etmektedir. Ülkemiz boya sektöründe merkez haline gelmesi kaçınılmazdır. Bu fuarın Türk boya sektörünün yurt dışında büyümesine de katkı sağlayacağına inanıyorum” dedi.

Artkim Fuarcılık CEO’su Cengiz Yaman yaptığı konuşmada, “İstanbul, Türkiye’nin ticaret başkenti. İstanbul’un dünyanın önemli bir fuarcılık üssü olmaması için hiçbir neden yok. Fuarlar sektörleri bir araya getirerek güçlendiriyor ama bunun yanı sıra turizmi de etkiliyor. Fuarın katılımcılarının yüzde 68’i yabancı. Ziyaretçilerin yüzde 25’i de 60 ülkeden geliyor. Bu nedenle diyoruz ki “dünyanın renkleri İstanbul’da buluşuyor”. 2026 yılında düzenleyeceğimiz paintistanbul&Turkcoat’ta hedefimiz fuarımızı, sektöründe dünya çapında 2. büyük fuar haline getirebilmek.” dedi.

BOSAD Başkanvekili, Fuar Düzenleme Kurulu Başkanı Hakan Ünel, “Sektörümüzün dinamizm kazandığı ve ‘uyanışı’ temsil eden bahar aylarında düzenlediğimiz fuarımızın Türk boya sanayinin tüm paydaşlarına son derece değerli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Yıllar önce bir otelin balo salonunda 700-800 metrekare ile başlayan serüvenimizi bugün aynı heyecan ile net 12 bin metrekarenin üzerine çıkarak dünyada kendi alanındaki en önemli etkinliklerden bir konumuna yükselmiştir” dedi.

paintistanbul & Turkcoat 2024 Fuarı için Türkiye’ye gelen Dünya Boyacılar Konseyi Başkanı Tom Bowtell yaptığı konuşmada Türkiye’nin dünya boya pazarı için çok değerli olduğunu, bu sektör için dünyada önemli bir yere sahip olan bu fuara katılmaktan mutluluk duyduğunu belirtti.

BOSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Baytaş törende yaptığı konuşmada, “Boya ve boya hammaddeleri sanayimiz, bölgesel bir güç olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Ancak sektörün karşılaştığı bazı sorunları da göz ardı edemeyiz. Enflasyon artışı, eleman sıkıntısı, ham maddelerin yüzde 70’inin yurtdışından ithal edilmesi ve Ar-Ge’ye yeterince yatırım yapılmamış olması, sektörün finansman yapısı, vadelerin çok uzun olması ve sektörün rekabet gücünü artırmak için yeterli önlemlerin alınmaması, acil çözüm bulmamız gereken sorunlardan bazıları. Tüm bu negatif etkilere rağmen 2024’te Türkiye boya sektörümüzde yüzde 15 büyüme hedeflemekteyiz. Bu büyümeye stratejik gelişim planlarımızla hazır olmalıyız” dedi.

Boya sektörünün 2021 yılını 25 milyar dolar, 2023 yılında ise 30,5 milyar dolar ihracat ile kapattığını söyleyen İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Bu yıl açacağımız Kimya Teknoloji Merkezi’nin geleceğin kimya sektörü için büyük bir yatırım olacağından; bu merkezin ülkemize çok büyük katkılar sağlayacağından şüphe duymuyorum. Bizler Avrupa için büyük bir üreticiyiz, amacımız dünyadaki yerimizi büyütmek. Kimya sektörü etki alanı bakımından diğer 27 sektöre kaynak temin etmekte, bu nedenle ülkelerin büyümesinde en önemli faktörlerinden biridir. Gayemiz stratejik önemi büyük sektörümüzün en yüksek mertebeden desteklenmesidir” dedi.

60 ülkeden 9 binden fazla sektör profesyonelinin fuarı gezmesini bekleniyor

Boya, Boya Hammaddeleri, Yapı Kimyasalları ve Yapıştırıcı Hammaddeleri, Laboratuvar ve Üretim Ekipmanları sektörlerini bir araya getiren 9. Paintistanbul & Turkcoat’a bu yıl 372’si direk marka olmak üzere 599 firma katılıyor. Katılan firmaların yüzde 68’i yabancı katılımcı. 29 farklı ülkeden katılımın olduğu fuarda, temsil edilen markalarla birlikte 586 firma yer alıyor. 12 bin metrekare net, 25 bin metrekare brüt alanda düzenlenen fuarda stant satışları Ocak ayı başında tamamlandı. Yüzde 25’i yabancı olmak üzere 60 ülkeden 9 binden fazla sektör profesyonelinin fuarı gezmesi bekleniyor.

Artkim Fuarcılık tarafından, Boya Sanayicileri Derneği (BOSAD) iş birliği ile düzenlenen fuar, Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD), Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) ve Katkı Üreticileri Birliği (KÜB) desteği ile gerçekleşiyor.

Resmi Havayolu Sponsorluğu’nu Türk Hava Yolları’nın üstlendiği paintistanbul & Turkcoat 2024 Fuarı 10 Mayıs’a kadar açık kalacak.

Detayı bilgi ve program: www.turkcoat-paintistanbul.com

İş Güvenliğinden Doğan Sorumluluk, Sorumsuzluk Anlaşması İle Bertaraf Edilebilir mi?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İş Güvenliğinden Doğan Sorumluluk, Sorumsuzluk Anlaşması İle Bertaraf Edilebilir Mi

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İş Güvenliğinden Doğan Sorumluluk, Sorumsuzluk Anlaşması İle Bertaraf Edilebilir Miİşverenin işçiye ve yakınlarına karşı sorumluluğunun ya­nı sıra Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı da sorumluluğu bulunmaktadır. Ni­tekim işveren, kurumun sigortalıya yaptığı yardımları 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda öngörülen koşullara bağlı olarak ödemekle yükümlüdür (m.21).

Sorumsuzluk anlaşması, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 115 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, ”Borçlunun alacaklı ile hizmet söz­leşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç nedeniyle sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılmış her türlü anlaşma kesin olarak hükümsüzdür” (m.115/2)[1].

Ayrıca, uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak ka­nun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borç­lunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan an­laşma kesin olarak hükümsüzdür (m.115/3[2]).

İş ilişkilerinde taraflar arasında yapılan sorumsuzluk anlaşmaları dış­lanmış olmakla birlikte, giderim borcunu doğuran davranış gerçekleşmeden önce veya davranış gerçekleşmiş olsa da zarar oluşmadan veya öğrenilmeden önce yapılması gerekir[3].

Bununla birlikte, iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerine aykırılık ne­deniyle meydana gelen zarar oluştuktan ve öğrenildikten sonra yapılan so­rumluluğu ortadan kaldırmaya yönelik anlaşmalar, ibra ve sulh niteliğine haiz olup, yargısal denetim ile ilgili düzenlemeler çerçevesinde yapılabilir.

Uygulamada işveren, iş sağlığı ve güvenliğinden doğan sorumluluğunu bertaraf etmek için sorumsuzluk anlaşmaları yapma yolunu tercih etmektedir. Özellikle iş sözleşmelerine bu konuda hükümler konulmaktadır. Örneğin, iş sözleşmelerine, “işveren işyerinde meydana gelecek iş kazasından sorumlu değildir” şeklinde konulan hükümler kesin hükümsüz sayılacaktır.

Benzer şekilde, iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleriyle imzalanan sözleşmelere de sorumsuzluk hükümleri konulması kesin hükümsüz sayıla­caktır. Bu tür sözleşme hükümleri ya da bireysel olarak yapılan sorumsuzluk anlaşmaları iş sözleşmesine dayalı olarak çalışanlar açısından kesin hüküm­süzlük doğuracaktır. İş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri hem İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre, uzmanlık gerektiren bir hizmeti ifa etmekte hem de yetkili makam olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca verilen izin ile istihdam edilebilmektedir. Dolayısıyla, TBK m.115/3’de yer alan, “uz­manlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa” ifadesi ile işveren hafif kusuru ile dahi olsa zarara sebep olmuşsa, bu şartlarda dahi yaptığı sorum­suzluk sözleşmeleri hükümsüz sayılacaktır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem İş Güvenliğinden Doğan Sorumluluk, Sorumsuzluk Anlaşması İle Bertaraf Edilebilir MiSonuç olarak, işveren, iş kazası veya meslek hastalıklarından kaynak­lanan sorumluluğunu bertaraf etmek amacıyla, çalışanlarla ya da iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleriyle sorumsuzluk anlaşması yapması veya imzalanan sözleşmelere sorumsuzluk hükümleri koyması kesin olarak hükümsüz sayılır (TBK m.115). İşverenin sorumluluğunun kasıttan, ağır ihmalden veya hafif ihmalden kaynaklanması arasında da bir fark yoktur.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] BAYSAL, Ulaş, Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Yükümlülükleri, İstanbul 2019., s.124-125.

[2] BAYCIK, Gaye, Türk İsviçre Hukukunda İşçinin Hukuki Sorumluluğu, Ankara 2015.

[3] OĞUZMAN, M. Kemal/ÖZ, M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C.1, 14. Bası, İstanbul 2016.

Mobilefest 2024’te 100 Milyonlarca Dolarlık Ticaret Hacmi !

Satınalma Eğitimi Mobilefest 2024'te 100 Milyonlarca Dolarlık Ticaret Hacmi !
Satınalma Eğitimi Mobilefest 2024'te 100 Milyonlarca Dolarlık Ticaret Hacmi !Bu yıl “Dünyaya Bağlan” mottosuyla gerçekleştirilen Mobilefest İletişim Teknolojileri Fuarı ve Konferansı, 39’u yabancı olmak üzere 161 stantlı katılımcı firma ile 10 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı. Mobilefest’le eş zamanlı olarak bu yıl ilk kez TÖDEB işbirliği ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi’nin ana desteğiyle hayata geçirilen Agora Fintech finansal teknolojiler fuarı ise yazılım, sistem, altyapı sunan 40’tan fazla sektör oyuncusunun globale açılmasına fırsat tanıdı.
Stratejik ortakları arasında Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) ve Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği’nin (TÖDEB) bulunduğu; Hizmet İhracatçıları Birliği’nin destekçileri arasında yer aldığı Mobilefest Teknoloji Fuarı ve Konferansı, yerli ve yabancı firmaları 25-27 Nisan tarihleri arasında dördüncü kez bir araya getirdi.
ExpoHIS tarafından organize edilen ve İstanbul Kongre Merkezi’nde üç gün boyunca gerçekleştirilen Mobilefest’e bu yıl 161 stantlı katılımcı firma ve 10 binden fazla ziyaretçi katılım gösterirken fuar kapsamında gerçekleştirilen B2B ikili iş görüşmelerinde 47 Türk firması yabancı satın almacılarla bir araya gelerek yeni iş birlikleri geliştirdi. Fuarla eş zamanlı olarak TÖDEB iş birliği ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi’nin ana desteğiyle gerçekleştirilen Agora Fintech finansal teknolojiler etkinliği de 100 milyonlarca milyar dolarlık ticaret hacmini bir araya getirdi.
Mobilefest çekim noktası oldu Avrasya’nın en büyük teknoloji fuarı olan Mobilefest’in ilk üç yılındaki tecrübe ve birikiminin sonuçlarını dördüncü yılda daha kapsamlı bir şekilde gördüklerini ifade eden ExpoHIS Genel Müdürü Kenan Onak, “Teknolojinin
parmağımızın ucunda ve hayallerimizin de ötesinde olduğu bir dünyada ülkemizin böylesine geniş kapsamlı bir fuara ev sahipliği yapması özellikle yerli firmalarımız adına büyük bir şans. Biz bunun farkında olarak onların bu şansı daha doğru değerlendirmesi adına ‘Dünyaya Bağlan’ mottosuyla düzenlediğimiz Mobilefest’i bir çekim noktası haline getirdik.
Bunu yaparken firmaların ürün ve hizmetlerini de sergilemesinin ilerisine gidip onların ihracat hacmini yukarı taşıyacak satın almacılarla buluşmasına da zemin hazırladık. Bu sayede 47 yerli firmamız, fuar süresince toplam 500’den fazla birebir görüşme gerçekleştirdi ve 100 milyonlarca dolarlık ticaret hacminin temelini ilk olarak Mobilefest’te attı. 2025 yılında yeniliklerle beşincisini organize edeceğimiz fuarımız için de çalışmalara
şimdiden başlamış bulunuyoruz” dedi.

Sermaye Piyasası Kurulu’ndan 2 Yeni Fona Onay

Satınalma Eğitimi Sermaye Piyasası Kurulu'ndan 2 Yeni Fona Onay

Satınalma Eğitimi Sermaye Piyasası Kurulu'ndan 2 Yeni Fona OnaySermaye Piyasası Kurulu (SPK), 2023 yılında faaliyet izni alan Vega Portföy tarafından oluşturulan Mavi Serbest Fon ve Anka Serbest Fon isimli fonların kuruluşuna onay verdi.

Ana yatırım stratejisi, hem Türk lirası hem de döviz cinsi para ve sermaye piyasası araçlarına yatırım yaparak sermaye kazancı sağlamak ve portföy değerini artırmak olan Anka Serbest Fon, doğrudan veya türev araçlar vasıtasıyla yurtiçi ve global piyasaların eğilimlerini yakından izleyerek yüksek getiri sağlamayı amaçlıyor. Anka Serbest Fon’un Risk Getiri Profili değerlendirme derecesi 7 olarak belirlendi.

VMV koduyla işlem görecek Mavi Serbest Fon’un ana stratejisi ise daha ziyade Türk Lirası varlıklara yatırım yaparak mevduat üstü getiri elde etmek. Fon’un Risk Getiri Profili değerlendirme derecesi ise 5 olarak belirlendi.

Fonların faaliyet onayıyla ilgili konuşan Vega Portföy Genel Müdürü Sn.Tarkan Çetin, “Portföy Yönetimi alanında yeni faaliyete geçmiş olan Vega Portföy’ün ilk fonlarına SPK tarafından onay verilmesinin heyecanını yaşıyoruz. Fonlarımız şu anda özel müşterilere hizmet edecek şekilde faaliyet gösteriyor, ancak 2024 yılı tüm yatırımcılara hizmet verebilecek altyapımızı tamamlayarak hizmet ağımızı genişletmeyi hedefliyor ve bu alanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Deneyimli ekibimizle paydaşlarımıza tatminkar getiriler sağlamayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu.

İstanbul Üniversitesi ve Entertech İstanbul Teknokent, Girişimlere Marka ve Markalaşma Süreçlerine Destek Olacak “Branding Programı’nı” Brand Day İstanbul’da Tanıttı

Brandday Kapak

Entertech İstanbul Teknokent ve İstanbul Üniversitesi (İÜ) iş birliği ile hem yeni girişimcilik programı Branding’i ekosisteme tanıtmak hem de geniş katılımlı bir start-up marka zirvesi oluşturmak adına “Brand Day İstanbul” etkinliği düzenlendi.

Brandday Afiş

 

Brand Day İstanbul etkinliğinde; İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin deneyimli akademisyenleri ve sektörün önde gelen profesyonelleri ile iş birliği içinde hazırlanan ‘Entertech İstanbul Teknokent’in yeni girişimcilik programı “Branding” tanıtıldı. Girişimlerin marka hikayelerini oluşturmaya ve bunları daha çekici hale getirmeye odaklanan “Branding”; Edu ve Consult olmak üzere iki farklı paket seçeneği ile markaları güçlendirme ve sektörde öne çıkarma hedefine yönelik özel olarak tasarlandı. Program, marka yolculuğuna hazır, markalaşma vizyonuna sahip start-up ve scale-up aşamasındaki girişimlerin başvurusunu bekliyor.

Brandday Kapak

İÜ Rektör Danışması Prof. Dr. Haluk ZÜLFİKAR’ın katılım gösterdiği etkinlikte; İÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Gülsüm AK, İÜ İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kâmil Ahmet KÖSE ve Entertech İş Geliştirme ve Uluslararası Müdürü Volkan OKUTAN açılış konuşması yaptı.

Açılış konuşmalarının ardından 4129Grey Yöneticisi Alemşah ÖZTÜRK, Keynote konuşmasını gerçekleştirdi. ÖZTÜRK konuşmasında “Girişimcilik gerçek merak ve tutku gerektiriyor bu nedenle iş fikrine güçlü bir şekilde inanmak ve daha iyisini yapma hevesinde olmak gerekiyor.” dedi. StartUp aşamasındaki projelerin her şeyi denemesi gerektiğini ancak bu durumda doğru büyüme yolunu bulabileceğini ifade eden ÖZTÜRK, markaların doğru mecralarda konumlanarak dijital pazarlama stratejilerini netleştirip iyi bir partner ile yolla devam etmelerini tavsiye etti. ÖZTÜRK, kullanıcı davranışlarına hakimiyetin ve içerikte gerçeklik kavramının önemine dikkat çekti.

Refabric Kurucu Ortağı Seda DOMONİÇ, Keynote konuşmasında markaların dijitalleşmesinin önemini vurguladı. Güçlü bir marka oluşturarak kullanıcılarda kalıcı bir iz bırakmanın mümkün olduğu ifade etti. Markalaşmanın, işletmelere rekabet avantajı sağladığını, kurum itibarını güçlendirdiğini, müşteri sadakatini artırma ve pazar payını genişletme gibi hedeflere ulaştırdığını belirtti.

Etkinlik, Marka Start-Up ve Marka Global başlıklı iki panel ile devam etti.

İÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Arş. Gör Halil TÜRKER moderatörlüğünde gerçekleştirilen ‘Marka Start-Up’ panelinde, Entertech firmalarından Düğün.com Kurucusu Emek KIRBIYIK ve Roko Game Studios Kurucusu Sebahattin AKAY, global marka olma yolundaki girişim markalarının heyecan verici hikayelerini anlattı.

‘Marka Global’ paneli Açık Holding Marka Yöneticisi Erdem Eren ÇEVİK moderatörlüğünde; İkas Kurucu Ortağı Çağrı MENTEŞ, Craftgate Kurucu Ortağı Hakan ERDOĞAN ve Zynga Türkiye Genel Müdürü Buğra KOÇ’un katılımı ile gerçekleşti. Türkiye’den çıkarak global yayılımı sağlamış önemli girişim markalarının serüvenleri katılımcılarla paylaşıldı.

Brandday

Ekonomik Açıdan En Avantajlı İkinci Teklif Sahibine Demo Yapılmaması?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Ekonomik Açıdan En Avantajlı İkinci Teklif Sahibine Demo Yapılmaması

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Ekonomik Açıdan En Avantajlı İkinci Teklif Sahibine Demo Yapılmamasıİtirazen Şikayet Konusu;  İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale üzerinde bırakılan istekli ve ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi isteklinin teklif ettiği cihazların Teknik Şartname’nin C.2 ve C.3’üncü maddesine uygun olmadığı, cihazların kristal ve silendirlerin alt parametrelerinin sınıflandırmasını otomatik yapmadığı cihaza manuel müdahale ile işlem gerçekleştirdiği, tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

04.04.2024 tarihli ve  2024/UH.II-560 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; İhale dokümanında yer alan düzenlemeler doğrultusunda demonstrasyon yapılmak üzere 04.03.2024 tarihinde ihale üzerinde bırakılan isteklinin davet edildiği, 08.03.2024 tarihinde ihale komisyonu üyelerinin de aralarında bulunduğu komisyon tarafından demonstrasyon işleminin gerçekleştirildiği, işlem sonucu düzenlenen tutanakta cihazların Teknik Şartname maddelerinin tamamını karşıladığının belirtildiği tespit edilmiştir.

Diğer taraftan, başvuru sahibince ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi isteklinin teklif ettiği cihazların da Teknik Şartname’nin C.2 ve C.3’üncü maddesine uygun olmadığı, cihazların kristal ve silendirlerin alt parametrelerinin sınıflandırmasını otomatik yapmadığı cihaza manuel müdahale ile işlem gerçekleştirdiği iddia edilmekte olup, idarenin şikâyet başvurusuna ilişkin verdiği cevapta ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi ………….. Malz. San. ve Tic. Ltd. Şti.ye ilişkin Teknik Şartname’ye uygunluk değerlendirmesinin katalog üzerinden yapıldığı tespit edilmiştir.

Yukarıda aktarılan tespitler neticesinde, idarece ihale üzerinde bırakılan isteklinin teklifinin Teknik Şartname’ye uygunluk değerlendirmesinin demonstrasyon işlemi ile yapıldığı, ekonomik açıdan en avantajlı ikinci teklif sahibi isteklinin teklifinin Teknik Şartname’ye uygunluğunun ise şikayete cevap yazısından anlaşıldığı üzere katalog üzerinden yapıldığı, ancak Kamu İhale Kanunu’nun 5’inci maddesinde yer alan eşitlik ilkesi gereği isteklilerin tekliflerin eşit şartlarda ve usullerle değerlendirilmesi gerektiği, bu çerçevede idarece isteklilerin tekliflerinin Teknik Şartname’ye uygunluk değerlendirmesinin öncelikle isteklilerin sunduğu kataloglar üzerinden yapılması ve katalogların uygun bulunması halinde demonstrasyon işlemine geçilmesi gerekmektedir.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Ekonomik Açıdan En Avantajlı İkinci Teklif Sahibine Demo YapılmamasıMehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Satınalma Operasyonları Dijitalleşiyor !

 

 

 

 

 


 

 

 

This will close in 20 seconds