İhracata Başlamak İsteyen Firmalar İçin; İhracat Ön Fizibilitesi Çalışmasının İpuçları

İhracata Başlamak İsteyen Firmalar İçin; İhracat ön Fizibilitesi çalışmasının İpuçları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracata Başlamak İsteyen Firmalar İçin; İhracat Ön Fizibilitesi Çalışmasının İpuçları

Göktürk ALTINBAŞ

İhracata Başlamak İsteyen Firmalar İçin; İhracat ön Fizibilitesi çalışmasının İpuçları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDanışmanlık kapsamında firmalarla çalışırken dikkatimi çeken çok önemli iki konu var. Birincisi; firmaların ihracata başlamakla ilgili temel motivasyonlarının nereden geldiğini tam olarak tanımlamakta çoğu zaman zorlandıklarını ya da bu basit tanımlamayı yapabilmek adına çok da zaman ayırmadıklarını görüyorum oysa ki bu konu bana kalırsa ihracat stratejisinin oluşturulması adına oldukça önemli bir konu. Bir diğeriyse; ihracat yapmaya başlamak açısından ne derece hazır olduklarını da tam olarak bilemedekilerini görüyorum. Bu haftaki yazımla firmaların bu ana noktalarda kendilerine sormaları gereken soruları sizlerle paylaşıp bir nevi “İhracat Ön Fizibilite Çalışması Nasıl Hazırlanır?” sorusuna yanıt vermeye çalışacağım.

Yurtiçi Performans

Bir yola çıkarken ilk yapmanız gereken şey; nerede olduğunuzu tespit etmektir. Bu nedenle ihracata başlayacak olan firmaların yurtiçi performanslarını ve başarı kaynaklarını iyi değerlendirmesi gerekiyor. Bu noktada iki temel soruyla başlanabilir;

  • Firma, iç pazarda neden başarılı?
  • Ürünün mevcut durumda pazar payı nedir?

Firmanın İhracat Konusundaki Kararlılık ve Arzusu

İhracat yapma ya da ihracatını geliştirme amacıyla yola çıkıp da yolda vazgeçen o kadar çok örneğimiz oldu ki, bu durum bizi firmalarla çalışmaya başlamadan evvel firmanın bu konudaki kararlılığını da ölçmek gerektiği noktasına getirdi. Bu konuda firmanın yanıtlaması gereken sorulara birkaç örnek vermek gerekirse şu şekilde sıralanabilir

  • Firmanın ihracat yapmaktaki amacı nedir?
  • Firmanın hiyerarşik yapısı içerisinde ihracat bölümü hangi düzeydedir?
  • İhracat sürecinde firmanın hangi düzeyde elemanları görev alacaktır?
  • Firmanın eleman sayısını artırmaya gerek var mıdır?
  • Firma ihracat sürecinde yer almaya ne düzeyde isteklidir?
  • Firma risk almaya ne kadar isteklidir?

Rekabet Düzeyi

Bir diğer önemli konu firmanın mevcuttaki rekabet gücü ve bu konudaki beklentileridir. Bu konuda bakılabilecek alanlardan bazılarını şu şekilde sıralayabilirim;

  • Yabancı bir pazarda, firmanın ürünlerinin veya hizmetlerinin rekabetçi olmasını sağlayacağını düşündüğü unsurlar nelerdir?
  • Ürünleri ve hizmetleri, benzerlerinden ayıran özellikleri nelerdir?
  • Genel olarak firmanın rekabet avantajları (teknolojik gelişmeler, patentler, beceriler vb. avantajlar) nelerdir?

Dikkat ederseniz, şimdiye kadar belirttiğim konular neredeyse tamamen firmanın mevcut yapısı ile ilgili konular ve bu konuları hiçbir danışman ya da profesyonel, firmanın kendisinden daha etkili ve kısa sürede yanıtlayamaz. Ancak bu kısımda yapılacak olan çalışmalar daha sonra firmanın ihracat stratejilerinin belirlenmesi için yapılacak olan çalışmalara giriş niteliğinde çalışmalar olacaktır ve ister yeni bir ihracat profesyonelini istihdam edin, isterseniz de ihracat konusunda bir danışmanla ilerlemeyi seçin, her ikisi için de mutlaka bilinmesi gereken ve stratejileri oluştururken başlangıç noktasını belirlemelerinde çok faydalı olacak kaynaklar olacaklardır.

İhracata Başlamak İsteyen Firmalar İçin; İhracat ön Fizibilitesi çalışmasının İpuçları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemHaftaya tekrar görüşmek dileğiyle, iyi pazarlar dilerim.

Göktürk ALTINBAŞ

AB ve Almanya İlişkilerinde Yeni Dönem: Neden Türkiye?

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Ab Ve Almanya İlişkilerinde Yeni Dönem Neden Türkiye

Gümrük Birliği’nin Üzerinden 30 Yıl Geçti, Artık Modernize Edilmeli

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Ab Ve Almanya İlişkilerinde Yeni Dönem Neden TürkiyeUluslararası Ekonomi Zirvesi’nin “AB ve Almanya İlişkilerinde Yeni Dönem: Neden Türkiye?” başlıklı üçüncü panelinde konuşan Almanya Federal Cumhuriyeti 10. Cumhurbaşkanı ve Alman-Türk İş Konseyi Başkanı Christian Wulff, “Gümrük Birliği’nin üzerinden 30 yıl geçti, artık modernize edilmesi ve kapsamının genişletilmesi gerekiyor. Ayrıca taraflar arasında bir uyumsuzluk olduğunda uzlaşma adımları atılmalı.” dedi.

Capital, Ekonomist ve Start Up dergileri tarafından düzenlenen Uluslararası Ekonomi Zirvesi (UEZ 2025), bu yıl 14’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı.

Zirvenin üçüncü panelinde Avrupa Birliği’ndeki gelişmeler ve Türkiye’nin önemi masaya yatırıldı. Şölen CEO’su Erdoğan Çoban’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin sponsorluğunu, Şölen üstlendi. Erdoğan Çoban, “AB ve Almanya İlişkilerinde Yeni Dönem: Neden Türkiye?” başlıklı panelin açılışında yaptığı konuşmada, “Dünya ekonomisi Trump tarifelerinin sarsıntılarını yaşıyorken Avrupa Birliği’nde ekonomik ilişkilerini konuşmak üzere hepimiz bu panelde bir araya geldik. Tabii bu zor konjonktürde AB ile olan ekonomik ilişkilerimizi derinlemesine tartışacağız. AB ile beraber hem risklerimizi minimize etmemiz, hem de ortak kazanımlarımızı konsolide ederek farklı bir bakış açısı getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

Bu yıl 35. yılını kutlayan Şölen markasının 5 kıtada 120 ülkeye ihracat yaptığını belirten Erdoğan Çoban, “Biz şirket olarak aslında kurulduğumuz gündem bu yana üç şeye odaklanıyoruz. Birincisi kalite ve lezzet, ikincisi inovasyon, üçüncüsü de tüketicinin kalbine dokunan markalar oluşturmak. İlk kurulduğunuz günden beri kalite ve lezzet olmazsa olmazımız. İnovasyon yapıyoruz, çünkü tüketici bu kadar ürün benzerinizin olduğu yerde sizi biraz farklı görmek istiyor. Formatınızla, ambalajınızla. Bunun için de ciddi yatırımlar yapıyoruz. Ayrıca birçok markamızda tüketicinin kalbine dokunmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.

Türkiye Bölgesel Bir Üs Haline Geldi

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, Türkiye’nin bu coğrafya içinde önemli bir konuma sahip olduğunu vurgulayarak, “Uluslararası şirketler ve Türkiye’deki yerli şirketlerimiz dahil Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki bu geçmiş 22 yıllık dönemde Türkiye’yi bölgesel bir üs haline getirdi. Türkiye bu bölgesel merkez konumunu nasıl kazandı? En başta tabii ki konumu, konum çok kıymetli. Özellikle son 20 yıldaki bu politik istikrarın sağlandığı dönemdeki altyapı ve üstyapı yatırımlarıyla lojistik alanına, enerjiye, sağlığa, eğitime, dijital altyapıya çok yoğun yatırımlar yapıldı. Ancak sadece bu konumda bulunmak yetmiyor. Çünkü komşu ülkelerimiz de hemen hemen aynı konumlarda. Bizim uluslararası anlaşmalarla nasıl bir pazar oluşturduğumuz çok kıymetli. Avrupa’yla bir Gümrük Birliği Anlaşması var. 27 ülkeyi kapsayan gerçekleştirilmiş, serbest ticaret anlaşması var ve 3 tanesi de yolda. Müzakereleri daha devam edenler var. Böyle bir pazarı da eklediğimiz zaman aslında Türkiye iç pazarıyla beraber yatırımcılar için 1 milyar nüfusa erişim sağlayabilen bir ülke. Bu bağlamda bu konumun üzerine inşa edilenler çok kıymetli.” dedi.

Türkiye’nin yetenek, yetkinlik ve iş gücü gibi değerlerine dikkat çeken Dağlıoğlu, “Bütün dünyada bu konuda çok ciddi tartışmalar, trendler, gözlemler de yapılıyor. Ama Türkiye’nin hâlâ bu yeteneği, yetkinliği sunmak adına önemli bir potansiyel oluşturduğunu biliyoruz. Biraz bir artış olmakla beraber çevremizdeki ülkelere göre en genç ülkelerden biriyiz. En nitelikli, en çok eğitim alan ülkelerden biriyiz. Bunun da tabii ki oluşturduğu birçok ciddi endüstriyel ekosistem var. Birçok uluslararası yatırımcıdan duyduğumuz dünya haritasına bakın, Almanya’dan Çin’e kadar en çeşitli, en sağlam, en güçlü endüstriyel altyapının Türkiye’de olduğuna dair herkesin bir ortak mutabakatı var.” ifadelerini kullandı.

Avrupa’nın İhtiyaçlarıyla Türkiye’nin Potansiyeli Örtüşüyor

Sabancı Holding CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Alper, Sabancı Holding’in bugün 17 ülkede faaliyet gösterdiğini ve bu ülkelerin yarısından fazlasının Avrupa kıtasında yer aldığını belirtti.  Alper, “Türkiye’de ise altı global ortaklıktan beşi Avrupa merkezli, ikisi Almanya’dan. Son beş yılda Avrupa ülkelerine 1 milyar doların üzerinde yatırım yaptık ve bugün Avrupa ülkelerinde 2000’e yakın çalışanımız var. En önemlisi de Türkiye dışındaki ilk inovasyon merkezimizi Avrupa’da Münih’te açtık. Neden buralarda büyümek istiyoruz? Çünkü Avrupa’nın ihtiyaçlarıyla Türkiye’nin ve bunun ortasında da Sabancı Holding’in ihtiyaçlarının örtüşüyor.”  dedi.

Sabancı Holding’in küreselleşme vizyonuna da değinen Alper, şunları kaydetti: “Bizim gibi şirketlerin en önemli noktalarından bir tanesi gelişmekte olan ülkeden doğan ama globalleşmeye çalışan bir grubuz. Biz daha durağan ekonomiler, daha stabil dediğimiz ekonomiler arıyoruz. Dolayısıyla yatırımlarımızın büyük çoğunluğunu Amerika ve Avrupa gibi bu stabil ekonomilere doğru yapmak istiyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz enerji işinde de ileri malzemeler işinde de Avrupa’nın bu ihtiyaçlarına ciddi şekilde fayda sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Hem Avrupa’nın hem de Türkiye’nin büyüme alanlarından bir tanesi olan dijitalleşme ve dijital altyapı alanında da yatırım yaparak büyümeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla bir yandan Türkiye’nin ve Avrupa’nın dertlerini çözeriz diye umuyoruz diğer yandan da Sabancı Holding’in global olarak büyümesini sağlayacağız. Yurt dışı ülkelerde bunları yaptıkça da Türkiye’ye daha fazla döviz getirme şansımız olacak. Bu da Türkiye’nin dış ticaret açığını ortadan kaldırmak için yararlı olacaktır diye umuyorum.”

Tarifelerden ABD de Olumsuz Etkileniyor

Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 10. Cumhurbaşkanı ve Alman-Türk İş Konseyi Başkanı Christian Wulff, ABD’nin uyguladığı tarifelerin ve politikaların ABD ekonomisini de olumsuz etkilediğini belirterek, “Burada geçirdiğimiz birkaç saat içinde Amerikalı milyarderlerin de bazı sıkıntılar yaşadığını gözlemledik. Ancak Türkiye’ye, özellikle de Sapanca’daki şirketlere baktığımızda olağanüstü bir iyimserlik görüyoruz. Bu iyimserliğin son derece önemli olduğunu vurgulamak isterim” dedi.

Alman-Türk İş Konseyi olarak Türkiye ile ilişkilere son derece olumlu yaklaştıklarını ifade eden Wulff, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin genç nüfusu, NATO üyeliği ve stratejik konumu, işbirliğimizi daha da ön plana çıkarıyor. Ukrayna, Suriye ve diğer birçok bölgede ortak çalışmalar yürütülmeli. Gümrük Birliği’nin üzerinden 30 yıl geçti, artık modernize edilmesi ve kapsamının genişletilmesi gerekiyor. Ayrıca taraflar arasında bir uyumsuzluk olduğunda uzlaşma adımları atılmalı.

Bir diğer önemli konu ise Avrupa’ya vizeyle giriş meselesi. Schengen bölgesine erişimde yaşanan zorluklar giderilirse, işbirliği imkanları çok daha geniş hale gelecektir. Hidrojen konusu da önümüzdeki dönemin önemli başlıklarından biri. Türkiye’den Avrupa’ya hidrojen ihracatı mümkün. Bu alanda büyüme potansiyeli yüksek. Yıllardır kendime şunu soruyorum: Bu fırsatları neden değerlendirmiyoruz?”

Almanya, Türkiye İçin Çok Önemli Bir Ülke

DEİK Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Almanya’nın Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

“55 milyar dolar, neden 255 milyar dolar değil sorusunun yanıtı yok. Karşımızdaki ekonominin büyüklüğü 4,5 trilyon dolar. 85 milyon nüfus. 7 milyon turist bize yollayan bir ülke. 3,5 milyon Türk’ün entegre olduğunu bir ülkeden bahsediyoruz. Topladığımız zaman 170 milyon nüfus, 6 trilyon dolar ekonomi ile farklı bir resim çıkıyor önümüze. Yaşlanan bir nüfus var Almanya’da. İnsanlar yaşlanıyor, vefat ediyor ama şirketlerini kimlere devredecekler belirsizliği var. Almanya neden bizim çok önemli? Avrupa’nın motoru, dinamosu. Almanya’ya bir şey olursa biz de etkileniriz. Cumhurbaşkanı Wulff ile ikili ilişkileri geliştirmede beraber hareket ediyoruz. Bu yüzden kendisine de burada teşekkür ediyorum.”

“Biz Avrupalıyız, vize sorunu da çözülecek”

ABD Başkanı Donald Trump’ın devreye aldığı gümrük tarifelerinden bahseden Mehmet Ali Yalçındağ, sözlerine şöyle devam etti:

Satış Yöneticilerine özel Kurumsal Satış Eğitimi Haber Ab Ve Almanya İlişkilerinde Yeni Dönem Neden Türkiye“Trump neden böyle bir hamle yaptı, ona bakmamız lazım. Böyle giderse dünya ekonomisinde Çin birinci, Hindistan ikinci, ABD üçüncü olacak. Cumhuriyetçilerin bunu kabul etmesi mümkün değil. Sevsek de sevmesek de Trump’ın yaptıklarını, bunları mecburen yapmak zorunda. Dış borcu hızla büyüyor. 350 milyonluk nüfusun neredeyse 250 milyonu mutsuz. Trump seçilirken bu böyle gitmez dediği için seçildi. Toplum bir değişiklik istiyor. Burada esas hedef Çin. Burada masayı devirmek zorunda kaldı. Şöyle bir tablo var önümüzde. 28 ülkeden oluşmuş bir Avrupa ve lideri yok. Diğer tarafta 50 eyaletin olduğu bir ABD var. Hızlı, ön alan çabuk hareket etmeniz gerekiyor. Biz Avrupalıyız, vize sorunu da çözülecek. Biz Almanya’yla birlikte masaya oturacağız ve oyunu birlikte kuracağız.”

 


 

SATIŞ MAKALELERİ

  • Forklift Nasıl Satılır? Star İstifleme Makineleri: Endüstriyel Pazarlama ve Satış Stratejileri
  • Kurumsal Pazarda Satışın İpuçları
  • Kurumsal Pazarda (B2B) Bölümlendirme Çalışmalarının Satışa Katkısı Nedir ?
  • B2B pazar özellikleri nedir? İşletme pazarında nelere dikkat edilir?
  • Avcı ve Çiftçi Satışçılar, Kurumsal Pazarın Vazgeçilmezleri
  • Küçük Satış Büyük Satış, Kurumsal Pazarın Doğası
  • Satış Görüşmesi, İletişim Planlaması ve Yürütme
  • Satış Yönetimi: Saha Satış Planlama Formu – I
  • Satış Yönetimi: Müşteri Saha Ziyaret Formu – II
  • Kronik Satış Hastalıkları-1 Gelen Talepler Neden Satışa Dönmüyor?
  • Kronik Satış Hastalıkları-2 Kalite: Ürün ve Hizmetin Arkasında Duramayan Firma
  • Kurumsal Pazarda Satışa Giden Yol: “B2B Satış Rehberi”
  • Satışın Büyüsü
  • KOBİ Bankacılığında Saha Satış Zorlukları: “Siz Her Gün Gelecek misiniz?
  • Tüketici Davranışını Anlamada Yaşam Tarzı Analizi
  • Yaşam Tarzlarını Anlamada Psikografik Bölümlendirme ve VALS Yöntemi
  • Pazarlık Yetkinlik Değerlendirme ve İnsan Kaynakları
  • Pazarlık Stilinizi Öğrenin: Tüm Yönetici Adayları için Tavsiye Edilen Anket
  • Şirket Eğitim Akademisi Nasıl Kurulur? Nelere Dikkat Edilmelidir?
  • Şirket Akademileri ve Eğitim Salonlarının Avantajlı ve Dezavantajlı Yönleri Nelerdir?
  • Kurumsal Satışta Reklam: Maersk Yeni Reklamında Ne Anlatıyor? Yeni Yatırım ve Sosyal Medya Kullanımı

 

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Ödeme Sürelerinde Çelişki Olması?

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde ödeme Sürelerinde çelişki Olması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde Ödeme Sürelerinde Çelişki Olması?

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde ödeme Sürelerinde çelişki Olması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; Sözleşme Tasarısı’nda hakedişin 60 gün içinde tahakkuka bağlanacağı 30 gün içinde de ödeme yapılacağı şeklinde yer alan düzenlemenin Teknik Şartname’nin 4.3’üncü maddesinde “İdarece onaylanmış ve tahakkuka bağlanmış hak ediş ödemesi 60 gün içinde yapılacaktır.” şeklinde yer alan düzenleme ile çeliştiği bu yüzden İhalenin iptal edilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

Konu İle İlgili Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Hakediş ödemeleri” başlıklı 42’nci maddesinde “a) Sözleşme bedelinin iş süresince dönemler itibariyle ödenmesi :

Sözleşme konusu hizmetin yüklenici tarafından belli bir süre boyunca devamlı olarak verilmesi (4 üncü maddede tanımlanan sürekli nitelikte bir iş olması) veya işin bölümlere ayrılabilir olması durumunda sözleşmede belirtilen aralıklarla, kesin ödeme mahiyetinde olmamak ve kazanılmış hak sayılmamak üzere geçici hakediş ödemeleri yapılır. Yüklenici tarafından yapılan işlerin bedelleri, sözleşmedeki kayıtlara ve ilgili kanunlara göre yapılacak kesintiler (emekli olan ancak yüklenici bünyesinde çalışmaya devam eden personel için prime esas kazançlar üzerinden kesilen sosyal güvenlik destek primi ve benzeri) de çıktıktan sonra, sözleşmenin ödemeye ilişkin hükümleri çerçevesinde kendisine ödenir.

İdarenin isteği halinde yüklenici, kesin hesapları kontrol teşkilatının denetimi altında olmak üzere işe paralel olarak yürütmek zorundadır. Bu halde, geçici hakediş raporlarının düzenlenmesinde, bitmiş iş kısımları için bu kesinleştirilmiş miktarlar dikkate alınır.

Hakediş raporlarının düzenlenmesi aşağıdaki esaslara göre yapılır. 1- Toplam Bedel Üzerinden Birim Fiyat Sözleşmelerde; Geçici hakediş raporları yüklenicinin başvurusu üzerine, sözleşme veya eklerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça ayda bir defa düzenlenir. Gelecek yıllara sari olmayan sözleşmelerde yaptırılan işler için, son hakediş raporu bütçe yılının sonuna rastlayan ayın yirminci (20.) günü düzenlenir. İşe başladığından beri meydana getirilen işler, kontrol teşkilatı tarafından yüklenici veya vekili ile birlikte hesaplanır ve bulunan miktarlar, teklif edilen birim fiyatlarla çarpılmak suretiyle sözleşmedeki esaslara uygun olarak hakediş raporuna geçirilir. Düzenlenen hakediş raporunun işleme konulabilmesi için, yüklenici veya işbaşında bulunan vekili tarafından imzalanmış olması gereklidir

Yüklenici veya vekili, bildirilen günde, hakedişe esas hesaplamaların yapılmasında hazır bulunmazsa kontrol teşkilatı hesaplamaları tek başına yaparak hakediş raporunu düzenler ve yüklenicinin bu husustaki itirazları kabul edilmez.

Hakediş raporu düzenlendikten sonra bir hafta içinde yüklenici raporu imzalamazsa kontrol teşkilatı, hakediş raporunu idareye gönderir ve rapor yüklenici tarafından imzalanıncaya kadar idarede hiçbir işlem yapılmaksızın bekletilir. Yüklenici hakediş raporlarını zamanında imzalamazsa, ödemede meydana gelecek gecikmeden dolayı hiçbir şikayet ve istekte bulunamaz.

Hazırlanan ve iki tarafça imzalanmış bulunan geçici hakediş raporu, tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkili makamlar tarafından düzeltilebilir. Ancak bu düzeltme sırasında eski rakam ve yazıların okunabilir şekilde çizilmiş olarak hakediş raporunda bulunması ve düzeltme yapan yetkililerin imzasını taşıması gereklidir. Ancak bu düzeltmeler yeniden sayfa düzenlemeyi gerektirecek ölçüde fazla ise, esas sayfa üzerinde düzeltmenin yapıldığına ilişkin açıklama bulunmak şartı ile, yeniden ayrı bir sayfa düzenlenip hakediş raporuna eklenir.

Her hakediş tutarına, eğer sözleşmede öngörülmüşse eklenecek miktar dahil edilir. Bulunan miktardan, bir önceki hakediş tutarı çıkarılarak bulunan miktara, ilgili mevzuata göre hesaplanacak Katma Değer Vergisi (KDV) eklenir. Bu miktardan sözleşmede yazılı kesintiler, varsa yüklenicinin idareye olan borçları ve cezalar ile kanunen alınması gereken vergiler kesilir.

Hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere en geç sözleşmesinde yazılı sürenin sonunda, eğer sözleşmede bu hususta bir kayıt yoksa otuz gün içinde tahakkuka bağlanır. Bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödeme yapılır.

İşin mahiyeti ne olursa osun, yüklenici süresinde hakediş başvurusunda bulunmadığı taktirde idare, en çok üç ay içinde, tek taraflı olarak hakediş düzenleyebilir.” düzenlemesi, Hizmet Alımlarına Ait Tip Sözleşme’nin “Ödeme yeri ve şartları” başlıklı 12’nci maddesinde;

“12.1. Sözleşme bedeli (ilave işler nedeniyle meydana gelebilecek artışlara ilişkin bedel dahil )………………………………………………….’de ve Genel Şartnamenin hatalı, kusurlu ve eksik işlere ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla aşağıda öngörülen plan ve şartlar çerçevesinde ödenecektir:……………………..

12.2. Yüklenici iş programına göre daha fazla iş yaparsa, İdare bu fazla işin bedelini imkân bulduğu takdirde öder.

12.3. Yüklenici yapılan işe ilişkin hakediş ve alacaklarını idarenin yazılı izni olmaksızın başkalarına devir veya temlik edemez. Temliknamelerin noterlikçe düzenlenmesi ve idare tarafından istenilen kayıt ve şartları taşıması zorunludur.” düzenlemesi,

Teknik Şartname’nin “Ödeme Şekli, Ödenek Yılı, Süresi ve Programı” başlıklı 4’üncü maddesinde “4.1. Kiralama bedeli aylık puantaja göre ödenecektir. 4.2. Ödenek yılı 2025 %100’dür 4.3. İdarece onaylanmış ve tahakkuka bağlanmış hakediş ödemesi 60 gün içinde yapılacaktır.” düzenlemesi,

Sözleşme Tasarısı’nın “Ödeme yeri ve şartları” başlıklı 12’nci maddesinde “12.1. Sözleşme bedeli (ilave işler nedeniyle meydana gelebilecek artışlara ilişkin bedel dahil) Mali Hizmetler Müdürlüğü ve Genel Şartnamenin hatalı, kusurlu ve eksik işlere ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla aşağıda öngörülen plan ve şartlar çerçevesinde ödenecektir: 2025 %100

12.1.1. Hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde tahakkuka bağlanır. Bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödeme yapılır.

12.2. Yüklenici iş programına göre daha fazla iş yaparsa, İdare bu fazla işin bedelini imkân bulduğu takdirde öder.

12.3. Yüklenici yapılan işe ilişkin hakediş ve alacaklarını idarenin yazılı izni olmaksızın başkalarına devir veya temlik edemez. Temliknamelerin noterlikçe düzenlenmesi ve idare tarafından istenilen kayıt ve şartları taşıması zorunludur.” düzenlemesi yer almaktadır.

Başvuru konusu ihaleye ait Sözleşme Tasarısının 12.1.1’inci maddesinde  “12.1.1. Hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde tahakkuka bağlanır. Bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödeme yapılır.” düzenlemesi yer almaktadır.

Teknik Şartname’nin 4.1’inci maddesinde “Kiralama bedeli aylık puantaja göre ödenecektir.” şeklinde yer alan düzenlemede açıkça ödeme süresinin 30 gün olduğu ifade edilmesine rağmen aynı maddenin devamında “4.3 İdarece onaylanmış ve tahakkuka bağlanmış hakediş ödemesi 60 gün içinde yapılacaktır.” şeklinde düzenlemenin de yer aldığı görülmüştür.

Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Hakediş ödemeleri” başlıklı 42’nci maddesi uyarınca toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşmelerde hakediş raporu, yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere en geç sözleşmesinde yazılı sürenin sonunda, eğer sözleşmede bu hususta bir kayıt yoksa otuz gün içinde tahakkuka bağlanacağı ve bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödeme yapılacağı belirtilmiştir.

Yapılan incelemede; şikâyete konu ihalenin Sözleşme Tasarısı’nda ödemeye ilişkin yapılan düzenlemede hakediş raporunun, yüklenici veya vekili tarafından imzalandığı tarihten başlamak üzere 60 gün içinde tahakkuka bağlanacağı bu tarihten başlamak üzere otuz gün içinde de ödeme yapılacağının düzenlendiği görülmüş olup söz konusu metnin Hizmet Alımlarına Ait Tip Sözleşme’ye uygun olarak doldurulduğu anlaşılmıştır. Ancak söz konusu düzenleme ile Teknik Şartname’nin 4.3’üncü maddesinde tahakkuka bağlanmış hakediş ödemesinin 60 gün içerisinde yapılacağına ilişkin düzenlemenin birbirleri ile çelişki arz ettiği, ödemenin ödeme emrinin düzenlenmesinden sonra 30 gün içerisinde veya 60 gün içerisinde yapılması hususun net olmadığı, söz konusu çelişkili durumun sözleşmenin uygulanması aşamasında sorunlara neden olabileceği değerlendirildiğinden başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Araç Kiralama Hizmet Alım İhalesinde ödeme Sürelerinde çelişki Olması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Üretim Zincirine Çin Freni: Nadir Madenler Kozu Oynandı!

üretim Zincirine çin Freni Nadir Madenler Kozu Oynandı! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Üretim Zincirine Çin Freni: Nadir Madenler Kozu Oynandı!

Olgar ATASEVEN

üretim Zincirine çin Freni Nadir Madenler Kozu Oynandı! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemTrump yeniden başkan seçildiğinde “Amerika’yı Tekrar Büyütmek ve Eski Gücüne Kavuşturmak” için hemen hızlı bir şekilde tedbirler alacağını söylemişti. Bu büyütme hedefinin ilk aksiyonlarından biri ise gümrük vergilerini bir duvar gibi kullanmak oldu. Tabi kime karşı? Çin’e! Ve açıkçası Türkçede bir terim vardır “bizim elimiz armut mu topluyor?” diye. İşte Çin’de karşılık vermekte gecikmedi ve aynı yönde tedbirleri almaya başladı. Şimdi ben bu satırları yazarken, doğrusu arka planda küresel ekonominin sessiz ama hayati çarklarının gıcırdamaya başladığını duyuyorum. O çarklar, akıllı telefonlardan elektrikli araçlara, uydulardan savaş uçaklarına kadar hayatımızın her alanına nüfuz etmiş teknolojik üretimi taşıyor. Ve şimdi, bu sistemin merkezindeki en kritik parçalardan biri—Çin’in nadir toprak elementleri—dünya sahnesinden geri çekiliyor.

ABD Kıvılcımı Çaktı, Çin Ateşi Büyüttü

Yazının girişinde kısaca bahsettiğim bu ticaret savaşının başlangıcına dönersek, hikâye basit bir vergi politikası tartışması gibi başladı. ABD, Çin’e karşı uyguladığı gümrük vergilerini 2018’de artırdı. Sebep olarak da fikri mülkiyet hakları ihlallerinden haksız rekabete kadar bir dizi gerekçe öne sürüldü. Çin’in ucuz iş gücüyle küresel üretimi domine etmesi Washington’da uzun süredir rahatsızlık yaratıyordu. ABD’nin amacı netti: Çin’e ekonomik baskı kurarak dengeleri yeniden tesis etmek.

Ancak bu mücadelede ABD, Çin’in sahip olduğu en stratejik kozlardan birini göz ardı etti: Nadir toprak elementleri. Bugün gelinen noktada Çin, yalnızca bu madenlerin yüzde 60’ını üretmekle kalmıyor; aynı zamanda işlenmiş formlarının yüzde 85’ini küresel pazara sağlıyor. İşte bu bağlamda Çin zaten 2023 yılından beri bu madenlerin ihracatına belirli kısıtlamalar getirmeye başlamıştı. Bugün itibari ile aldığı kritik bir kararla, bu elementlerin işlenmesinde kullanılan bazı ileri teknolojilerin ve kritik minerallerin ihracatını tamamen yasakladı. Gerekçe olaraksa ulusal güvenlik gösterildi.

Çin Neden Bu Kadar Güçlü?

Bu sorunun cevabı, 1990’lara kadar uzanıyor. Çin, o dönemde nadir toprak elementlerinin stratejik önemini erken fark etti ve bu alana büyük yatırımlar yaptı. Çevre düzenlemelerinin gevşek olması, ucuz iş gücü ve merkezi üretim planlaması sayesinde Batılı ülkeler madenciliği bırakırken, Çin bu boşluğu hızla doldurdu. Bugün Çin, sadece üretici değil; aynı zamanda işleme, ayrıştırma ve ileri teknolojiye entegre etme kabiliyetine de sahip yegâne ülke konumunda.

Çin şimdi bu gücünü, bir dış politika silahına dönüştürüyor. Bu silahın namlusunun ucunda ise ABD var. Ama silahtan tek bir kurşun yerine saçma atan bir fişek çıkacak gibi çünkü bu konu sadece ABD’yi değil tüm dünya ülkelerini ilgilendiriyor. Anlayacağınız bu konu tüm dünyanın üretim zincirini sarsacak türden. Neden mi? Kısaca bakalım:

  1. Yarı İletken ve Çip Krizi Derinleşebilir
    Galyum ve germanyum gibi elementler, çip üretiminde hayati öneme sahip. Daha çip krizinin izleri silinmeden, bu madenlerin erişilemez hale gelmesi teknoloji devlerini tedirgin ediyor. Tayvan, Güney Kore ve Japonya gibi çip üretim merkezleri, hammadde temininde alternatif arayışına çoktan başladı. Ancak bu kolay bir iş değil.
  2. Elektrikli Araçlar ve Yeşil Enerji Darbe Alır
    Elektrikli araçlar, nadir toprak mıknatısları sayesinde hafif ve güçlü motorlara sahip. Çin’in bu mıknatısların üretiminde kullandığı teknolojiyi dışarı vermemesi, Avrupa ve ABD’deki üreticileri ciddi şekilde zorlayacak. Aynı şekilde rüzgar türbinleri, batarya sistemleri ve güneş panelleri de benzer elementlere bağımlı. Yani yeşil dönüşüm bir süre yavaşlayabilir.
  3. Askerî Sistemlerde Tedarik Riski Artar
    ABD Savunma Bakanlığı’nın 2025 başında yaptığı açıklamada, nadir toprak elementi tedarikinin “ulusal güvenlik sorunu” haline geldiği açıkça ifade edildi. Modern savaş jetlerinden radar sistemlerine kadar pek çok askeri teknoloji bu elementlere bağımlı. Çin’in bu hamlesi, askeri stratejileri de etkileyecek kadar derin bir kriz yaratabilir.
  4. Küresel Enflasyon ve Üretim Maliyetleri Tırmanır
    Madenin yokluğu sadece üretimi değil, maliyetleri de etkiler. Alternatif tedarikçiler, bu elementleri Çin kadar ucuz sunamayacak. Bu da teknoloji ürünlerinin fiyatlarını artıracak. Üretim zincirindeki bu kırılganlık, enflasyonist baskıları tüm dünyada artırabilir.

Alternatif Var mı?

Evet ama kolay değil. ABD, Avustralya ve Kanada gibi ülkelerde bazı rezervler mevcut. Ancak bu madenlerin çıkarılması ve işlenmesi zaman alıyor, çevresel etkileri büyük ve ekonomik olarak hâlâ Çin ile rekabet edemeyecek seviyede de gözükmüyor.

Bir başka seçenek geri dönüşüm olabilir. Ancak bu da yeni bir altyapı gerektiriyor. Şu an için geri dönüşümden elde edilen miktar, toplam talebin çok küçük bir bölümünü karşılayabiliyor. Bu da açıkçası çözüm değil.

Ne Yapmalı?

Şahsen, bu gelişmenin yalnızca ticari değil, stratejik bir kırılma olduğunu düşünüyorum. Çin, yıllardır süren ekonomik savaşta en sert hamlesini yapmış olabilir. ABD ve müttefikleri ise geç kaldıkları bir sahada şimdi hızla altyapı kurmak, yatırım yapmak ve alternatif kaynaklar geliştirmek zorunda.

Bunun bir benzeri, 1970’lerdeki petrol krizinde yaşanmıştı. O dönemde nasıl ki OPEC ülkeleri enerji üzerinden dünyaya yön verdi, bugün Çin de madenler üzerinden aynı şeyi yapıyor. Farkı şu: Bu sefer mesele yalnızca enerji değil, teknolojinin ta kendisi.

Bir büyüme ve yönetim danışmanı, dijital dönüşüm uzmanı, bir şirket sahibi ya da bir vatandaş olarak bu gelişmeleri izlerken, bir şey netleşiyor: Küreselleşmenin konforu, artık jeopolitik risklere daha açık. Tedarik zincirleri, üretim planları ve fiyat politikaları bundan sonra daha kırılgan olacak.

Çin’in attığı bu adım, sadece ekonomik değil; teknolojik ve stratejik bir meydan okuma. Artık mesele, kim daha çok maden çıkarabiliyor değil. Mesele, kim daha bağımsız, kim daha dirençli ve kim daha öngörülü davranabiliyor. Ve ben bugün, dünya ekonomisinin yeni bir denge arayışına girdiğini çok net görebiliyorum. Şimdiden alabildiğiniz tüm tedbirleri almamızda fayda var.

Yorumlarınızı bekliyorum!

üretim Zincirine çin Freni Nadir Madenler Kozu Oynandı! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Rotalar Yeniden Çizilirken Depolama ve Envanter Yönetimi

Rotalar Yeniden çizilirken Depolama Ve Envanter Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Rotalar Yeniden Çizilirken Depolama ve Envanter Yönetimi

Müge TÜRKKAN

Rotalar Yeniden çizilirken Depolama Ve Envanter Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan’da Beyaz Saray’daki etkinlikte, 185 ülkeye yönelik karşılıklı tarifeler getiren kararnameyi imzaladı. Bu kararnameyle, ABD’nin birçok ticaret ortağından ithal edilen mallara yüzde 10 ile 50 arasında değişen tarifeler getirildi. Bu haber global piyasalarda büyük bir düşüş etkisi yarattıktan sonra Beyaz Saray’dan tarifelere ilişkin bazı erteleme kararları alınması piyasalarda geçici bir rahatlamaya neden oldu.

Trump’ın listesinde Türkiye %10 ile en düşük tarife uygulanan ülkeler arasında. Ancak Amerika’ya ihracatı yüksek olan ülkeler için uygulanan tarifeler %50’ye kadar varıyor. Bu ülkelerin koydukları karşı tarifelerle ile global ticarette rotaların değişmesi kaçınılmaz olacak.

Bu yeni resmin özellikle tekstil, kimya, otomotiv yan sanayi gibi bazı sektörler açısından Türkiye’de yeni fırsatlar yaratması bekleniyor. Bu noktada Türkiye gibi %10 tarife uygulanan ülkeler, hem ithalatçı hem de ihracatçı ülkeler açısından yeni bir yatırım alanı olabilir. Ancak öncelikle yüksek tarife uygulanan ülkelerdeki bu şirketlerin üretim, depolama ve lojistik yapılanmalarında yeni bir strateji oluşturmaları ve Türkiye’nin de onların stratejinin hedefleriyle uyumlu bir lokasyon olması gerekiyor.

Envanter Yönetimi Stratejilerindeki Değişimler

Yüksek tarifeye tabi ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede şirketler tarifeler yürürlüğe girmeden önce malları stoklamaya başvurarak depolama alanı talebini arttırması mümkün. Bu eğilim, özellikle ABD ve Çin arasında daha önce yaşanan ticaret gerilimlerinin arttığı dönemlerde de belirgindi. Tedarik zinciri kesintilerinden veya daha fazla fiyat artışından korkan şirketler, alışılmadık derecede büyük miktarlarda mal depolamayı tercih edebilirler.

Buna karşın envanter yönetim stratejisini değiştirmenin artan envanter, ek alan, iş gücü ve yönetim gereksinimi gibi dezavantajları var. Halen neredeyse tam kapasiteyle çalışan depolar için kapasite arttırımı, daha yüksek envanter seviyelerini karşılamak, tesisleri genişletmek veya ek alan kiralamak anlamına gelir ki bu da maliyetleri artırır.

Bu durum söz konusu şirketlerin Onprem yada Bulut Sistemler kullanarak anlık veri akışı sağlama ve Yapay Zeka çözümlerine yönelmesini sağlayabilir. Bu tarz çözümler envanterin depo içinde hem stok açığına düşme riskini hem de maliyetleri en uygun optimum seviyeye getirecek şekilde ele alır. Malların, geri alma sürelerini en aza indirmek ve taşıma maliyetlerini azaltmak için en verimli noktalarda depolanmasını sağlar. Talep sıklığı ve alan uygunluğu gibi faktörlere dayalı olarak depolama yerlerinin otomatik tahsisi büyük ve dalgalanan envanterlerin yönetimsel yükünü azaltır. Bu tarz algoritmalar görev oluşturma ve önceliklendirme ile manuel müdahale ihtiyacını azaltır, iş gücü maliyetlerini düşürür ve depoyu daha maliyet etkin hale getirir.

Şirket için oluşturulan modeller veya apay zeka çözümleri ile geçmiş verilere dayanarak talep dalgalanmalarını öngören ve envanter seviyelerini buna göre ayarlamaya olanak tanıyan öngörücü analitikler kullanılması mümkündür. Güvenli stok seviyelerini önceden belirlenmiş senaryolar ile hızla değişen piyasa koşullarına optimumda tutarak şirketler ticaret savaşlarının koşullarına daha iyi uyum sağlayabilir.

Tedarik Zinciri Çeşitlendirmesi ve Bölgesel Depolama

Tarifeler, birçok şirketi tedarik zincirlerini yeniden gözden geçirmeye, alternatif tedarikçiler aramaya veya üretim operasyonlarını tarife yoğun bölgelerden kaçınmak için taşımaya yöneltecektir. Tedarik zincirlerinde planlanan değişikliklerin depolama yerleri ve dağıtım stratejilerinde ayarlamalar gerektirmesi de kaçınılmaz olacaktır.

Bazı şirketler, yüksek tarifelere tabi bölgelere bağımlılığı en aza indirmek için tedarikçi tabanlarını çeşitlendirmek ya da yeni ürün hatları, farklı ambalaj standartları ve değişen lojistik koşulları oluşturmak mecburiyetinde kalabilirler.

Yeniden üretim ya da üretim ve depolama operasyonlarını başka bir ülkeye taşıma stratejisi, tarifelerden tamamen kaçınmak isteyen şirketler için özellikle caziptir. Bu ülke ihracatın yapıldığı ülke veya düşük tarife uygulanan bir ülke olabilir. Ancak, yeniden üretim kendi zorluklarını da beraberinde getirir, bunlar arasında daha yüksek iş gücü maliyetleri, lokal regülasyonlara uyum ve yatırım finansmanı yer alır. Depolar için bu, altyapıyı ayarlamak, iş akışlarını yeniden değerlendirmek ve rekabetçi kalmak için potansiyel olarak yeni teknolojiye yatırım yapmak anlamına gelir. için otomasyona yönelmektedir. Ancak, geçiş her zaman sorunsuz değildir. Otomatik sistemlerin uygulanması, yatırım ve personelin yeniden eğitilmesini gerektirir ki bu da maliyetli ve zaman alıcı olabilir.

Gelecekte, en başarılı depolar muhtemelen en düşük maliyette verimlilik sağlayabilen, teknolojiyi değişen ticaret politikaları ve piyasa taleplerinin önünde kalmak için kullananlar olacak. Aslında dünya bu gerçekleşecek ticaret savaşları ile ilgili ilk pratiğini 2017-2020 yılları arasında Trump’ın ilk başkanlık döneminde yaşamıştı. 2018 yılında Trump Avrupa Birliği, Meksika ve Kanada’ya solar paneller, bazı elektronikler, çelik ve alüminyum sektörlerinde yeni tarifeler uygulamıştı. Onu takip eden yıllarda da Çin ile ABD’nin karşılıklı tarife çekişmeleri olmuştu. Bu dönem önümüzdeki günlerde yaşanabilecekler hakkında ipuçları verse de yeterli olmayacaktır. Çünkü bu dönemde tüm ülkeler ve tüm sektörlere yaygın bir tarife uygulaması yoktu.

Bugün ise global piyasalarda çeşitli manipülasyonlara sebep olabilecek tarife açıklamaları ve ertelemeleri öngörülebilirliği güçleştiriyor. Buna karşın Türkiye’deki şirketlerin hem iç piyasadaki talebi olumsuz etkileyebilecek fiyat artışlarına, hem de global ticarette çizilmesi muhtemel yeni rotalara hazırlıklı olması gerekiyor. Envanter yönetiminde teknolojik çözümlere adaptasyon, verimliliğin ve kapasitenin arttırılması şirketler açısından atılabilecek adımlar olabilir. Şirketler bu adımları atarken Türkiye’deki Finansal kurumlar ile işbirliği içerisinde ilerleyebilir ve Yatırım Finansmanı ve Tedarikçi Finansmanı ürünleri ile sürecin desteklenmesini sağlayabilirler.

Rotalar Yeniden çizilirken Depolama Ve Envanter Yönetimi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemElbette ki tüm bunlar gerçekleşirken yatırım yapacak şirketlerin değerlendirmeye alacağı bir diğer konu, Türkiye’nin yatırım yapılabilirliğini gösteren kredi derecelendirme notları, kredi risk primi ve jeopolitik riski olacaktır.

Müge TÜRKKAN

Alt İşverenlik İlişkisinde Asıl İşverenin Alt İşveren İşçisine Emir ve Talimat Vermesi Muvazaa Sayılır mı?

Alt İşverenlik İlişkisinde Asıl İşverenin Alt İşveren İşçisine Emir Ve Talimat Vermesi Muvazaa Sayılır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Alt İşverenlik İlişkisinde Asıl İşverenin Alt İşveren İşçisine Emir ve Talimat Vermesi Muvazaa Sayılır mı?

Lütfi İNCİROĞLU

Alt İşverenlik İlişkisinde Asıl İşverenin Alt İşveren İşçisine Emir Ve Talimat Vermesi Muvazaa Sayılır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 6. fıkrasına göre, “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”

Aynı maddenin 7. fıkrasına göre ise, “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.”

Muvazaa, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 18 inci maddesinde düzenlenmiş olup, ta­rafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi ger­çek iradelerine uyma­yan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesi arzu etmedikleri görü­nüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir[1]. 4857 sayılı İş Kanunu m.2/7’de, bu konuda bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Bu kriterler, asıl işveren iş­çilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırıl­maya devam ettirilmesi sureti ile haklarının kısıtlanması veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisinin kurulması olarak belirtil­miştir. Asıl işveren ve alt işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olması halinde, alt işveren işçisi, aynı madde uyarınca başlangıçtan itibaren asıl iş­veren işçileri sayılacaktır. Böyle bir durumda işe iade isteyen alt işveren işçi­sinin asıl işveren işyerine işe iadesine karar verilmesi gerekir. Zira alt işveren gerçekte işveren değildir ve işveren sıfatı bulunmamaktadır”[2].

Muvazaa ile ilgili olarak Yüksek Mahkemenin verdiği kararlardan ba­zılarını şöyle özetleyebiliriz; “Asıl işverenin işçilerinin hakları kısıtlanmak suretiyle  alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılması”[3], “Daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması”[4],  “Asıl işverene bağlı olan işçinin asgari ücretle çalıştırabilmek için işyerinde taşeron olarak görülen ve değişen kişilerin işçisi olarak işini sürdürmesi” [5], “Şeklen ilahe yolu ile üçüncü kişiler yanında çalıştırılan işçilerin aynı işyerinde çalışmala­rında bir kesinti olmaması ve asıl işveren (davalı) ile taşeron arasında yapılan kısa süreli sözleşmelerde kaç işçinin işe alınacağının, niteliklerinin ve öğle yemeklerinin asıl işveren tarafından verileceğinin yer alması”[6], “Asıl işin grev uygulamasından önce taşerona verilip sendikasız işçi çalıştırılmak isten­mesi” [7], “toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe gireceği tarihten kısa bir süre önce işten çıkarılan işçilerin 15 gün sonra taşeronlar yanında çalıştırılmaya başlan­ması” [8], “Asıl işin bölümlere ayrılarak alt işverenlere verilmesi” [9]  ve aynı şekilde “Müteahhide verilen işte çalışan işçilerin müteahhit değiştiği halde çalışmaya devam etmesi, işçileri işe alınmaları ve çıkarılmaları konusunda esas yetkinin ve denetimin asıl işverende olması ve her türlü araç ve gerecin onun tarafından sağlanması” [10], hep “muvazaalı” veya “kanuna karşı hileli” işlem kabul edilmiş, bu nedenle doğan “işçilik haklarından” ve “sendikal ala­caklardan” Yargıtay asıl işvereni de alt işveren ile “birlikte sorumlu” tutmuş­tur [11]. Ayrıca Yargıtay’a göre, “Alt işveren işçilerinin bir kısmının, üstlenilen hizmet dışında asıl veya yardımcı başka işte çalıştırılmaları, asıl alt işveren arasındaki sözleşmeyi muvazaalı hale getirmez. Sadece başka işte çalıştırılan işçi açısında asıl alt işveren ilişkisinin unsurlarının bulmadığı kabul edilme­lidir”[12].

Ayrıca, “davacının … Pazarlama ve Satış AŞ’nin denetim ve direktifleri altında çalıştığı, bu Şirket personelinin kıyafetini giydiği, sigortalı olarak çalışmasının bildirildiği işverenden değil de … AŞ yetkililerinden emir ve talimat aldığı anlaşılmakta olup davalılar arasındaki ilişkinin muvazaaya dayalı olduğunun kabulü ile sonuca gidilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup tekrar bozmayı gerektirmiştir”[13].

Alt İşverenlik İlişkisinde Asıl İşverenin Alt İşveren İşçisine Emir Ve Talimat Vermesi Muvazaa Sayılır Mı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAncak, asıl işveren tarafından işçinin iş akışını etkileyebilecek nitelikte olan işçilere izin verilmesi, yapılan işlerin kayıt altına alınması, işin icrası sırasındaki işçilerin çalışma durumları ile ilgili değerlendirmeler yapılması ve işyerinin genel düzeninin sağlanmasına yönelik emir ve talimatlar verilmesi, asıl işveren alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığını göstermez[14].

Lütfi İNCİROĞLU

Kaynakça:

[1]    Y9HD.13.11.2017, E.2016/29641, K.2017/18039; ÇİL, Şahin, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.220 vd.

[2]   Y9HD.12.10.2017 T, E.,2016/24731 K.,2017/15641 Legalbank; URHANOĞLU, İştar /KÖKEN, Şemalarla Bireysel İş Hukuku, s.24.

[3]    Y9HD.16.4.2009, 42564/10854, Çalışma ve Toplum D., 23, s.342-344.

[4]    Öğretide bu düzenleme eleştirilmekte ve bu hükmün Anayasa’nın eşitlik ilkesi (AY m.10) ile herkesin dilediği alanda ve sözleşme ve çalışma özgürlüğüne (AY m.48) aykırı olduğu ileri sürülmektedir. Bkz: DEMİR, Fevzi, İş Hukuku ve Uygulaması, s.43.

[5]    Y9HD. 14.5.2007, 3132/14914 Çalışma ve Toplum D., 15, s.242.

[6]    Y9HD. 29.01.2007, 309/1006, Tekstil İşveren D. Mart-Nisan 2008, s.4

[7]    Y9HD. 28.4.2015 T., E.2015/8079, K.2015/15242 Legalbank.

[8]    Y9HD. 25.11.2010 T., E.2008/40816, K.2010/34720 Legalbank.

[9]    Y9HD. 19.01.2016 T., E.2015/35152, K.2016/1279 Legalbank.

[10] Y9HD. 27.5.2010, 2010/18030, 2010/15022 K., Legalbank.

[11] Yargıtay’ın bu konudaki görüşü devam etmektedir. Y9HD.19.01.2016 T., E.2014/ 25914, K.2016/1179; Y9HD 24.1.2013, E.2010/38663, K.2013/2930; Y9HD.27.11.20012 T., E.2011/51419, K.2012/39553; Y9HD.27.3.2012 T., E.2011/26980, K.2012/10284; Y9HD.9.5.2011 T., E.2011/12247, K.2011/13820; Y9HD.13.03.2014 T., E.2013/12836, K.2014/8253 Legalbank.

[12] Y9HD.12.10.2017 T., E.2016/24731, K.2017/15641 Legalbank.

[13] Y9HD.30.10.2023 T., E.2023/16059, K.2023/16275 Legalbank.

[14] Y9HD.07.11.2023 T., E. 2023/12192., K.2023/16715 Legalbank.

Satınalma Dergisi (Nisan 2025, Yıl:13, Sayı:148) Yine Dopdolu…

Satınalma Dergisi Nisan 2025

Değerli yöneticiler, 

ABD Başkanı Trump seçildiği ilk günden bugüne kadar yaptığı açıklama ve yürürlüğe koyduğu uygulamaları ile dünya gündemini sarsmaya devam ediyor. Hemen her gün ABD merkezli politik, ekonomik haberleri duyduğumuzda şaşırıyoruz. Bir konuyu tam olarak anlamaya, idrak etmeye çalışırken onu gerileten bambaşka bir açıklama ya da uygulama geliyor. 

Ülkelere / sektörlere getirilen tarifeler, tüm yöneticileri / şirketleri düşündürüyor. Herkes toz duman içerisinde olan biteni anlamaya çalışıyor. Öyle görünüyor ki, ardı arkası kesilmeyen hamlelerin devamı da gelecek. Peki, bu aksiyonlar belirli bir plana dayanıyor mu? Kararlar, uygulamalar birbirleri ile tutarlı mı? Bir gün bir tarife ertesi gün bambaşka bir tarife açıklaması … 

Ne zaman, nasıl olgunlaştı? Açıkçası kimsenin doğru dürüst bir fikri de yok. 

“ABD’te satan ABD’de üretsin.” “Yeniden üretim gücü ile dünya liderliği” kapsamında politikalar üretildiği söylense de, Panama Kanalı’ndan Grönland’a, Kanada’dan Venezuella’ya kadar çok farklı hedef ve eylemlerin de olduğu bir gerçek. 

Hedefte yer alan tüm ülkelerin başta ekonomi yöneticileri olmak üzere liderlerin, parlamentoların ve elbette şirketlerin yaşanmakta olan gelişmeleri nasıl yorumlayacakları, nasıl kendilerini koruyacakları tam bir muamma… 

Bu kadar sert ekonomik uygulama geçişleri beraberinde çok farklı etkiler, sonuçlar meydana getirecektir. İletişimin kaynağına bakıldığında ABD yönetimi “her an her hamleyi yapabilirim” mesajını tutarlılıkla sürdürüyor. İlerleyen aylarda dünya ekonomisindeki karşılıklı hamleleri derinlemesine incelemek gerekecek. 

Tedarik Zinciri Riskleri ve Dayanıklılık 

Pandemi dönemi webinarlerimizde tedarik zincirlerinde belirsizlik ve riskler üzerine hayli konuşmuştuk. Pandemi sonrasında ise oluşan hasarların tedavi süreci ve ayağa kalkma çabası vardı. 

2025 yılından başlamak üzere bambaşka bir döngü bizi bekliyor. 

Şimdilik onun ilk çeyreğindeyiz. Başlangıç aşamasındayız. 

Tedarik zincirlerinde geçmiş dönemlerden gelen siparişlere ait ürün akışları belirli bir süre düzen içerisinde devam edecek. Belirli ürün kategorilerinde perakende siparişlerin teslimatları yapılacaktır. Fakat yeni siparişler için bunu kestirmek zor. ABD-Çin ve AB ticaretinde kabul edilebilir bir çözüm üzerinde uzlaşı sağlanamadığında, 3. çeyrekten itibaren bambaşka bir dünya ticareti konuşabiliriz. 

Hazırlıksız Yakalanmanın Maliyetleri Yüksek Olacak. 

Çalkantılarla dolu bu dönemin iş dünyası ve akademisyenler açısından örnek olay (vaka) ve senaryo çalışmaları ile dolu zengin bir dönem olduğu düşüncesindeyim. Tedarik zincirlerinde kesintiler, riskler ve dayanıklılık odaklı sunum klasörlerini ve yazıları dergi sitemizde bulacaksınız. Daha iyi hazırlanma adına sizler için özel eğitimler sunuyoruz. 

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Programları 

Şirketlerimize sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi ve yeşil satınalma uygulamalarında destek oluyoruz. Stratejik satınalma ve kategori yönetimi, tedarikçi performans değerlendirme, yöneticiler için müzakere teknikleri ve pazarlık becerileri (ileri seviye), harcama analitiği; maliyet ve gider analizi alanlarında eğitim hizmetleri sunuyoruz. Yöneticiler için bire bir (1-1) ve grup eğitimleri gerçekleştiriyoruz. 

Dijital Üyelik ile tüm ekibinizi geliştirebilirsiniz. 

Firma olarak dergi arşivine (148 sayı), e-kitap, sektör raporları ve gelecek bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Dijital dergi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz. 

Katkı veren tüm yazarlarımıza teşekkür ederim. 

Keyifli okumalar, 

Prof. Dr. Murat ERDAL
Editör

Satınalma Dergisi Nisan 2025

Legrand, Gebze Fabrikasına 13 Milyon Euro Yatırım Yaparak Yeni Modüler Ürün Hattını Açtı

Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi Haber Legrand, Gebze Fabrikasına 13 Milyon Euro Yatırım Yaparak Yeni Modüler ürün Hattını Açtı

Legrand, Gebze Fabrikasına 13 Milyon Euro Yatırım Yaparak Yeni Modüler Ürün Hattını Açtı

Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi Haber Legrand, Gebze Fabrikasına 13 Milyon Euro Yatırım Yaparak Yeni Modüler ürün Hattını AçtıElektrik altyapısında güvenliği ve verimliliği ön planda tutan Legrand’ın modüler ürün hattındaki bu önemli dönüşüm, 24-27 Mart tarihlerinde Legrand’ın Avrupa Ülke Müdürleri toplantısı kapsamında Türkiye’ye gelen Legrand Avrupa Bölgesi Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Frédéric Xerri’nin katılımıyla Gebze fabrikasında gerçekleştirilen açılış töreniyle resmen hayata geçirildi.

 

“Elektrik Altyapısında Güvenliği ve Verimliliği En Üst Seviyeye Taşımak İçin Sürekli Çalışıyoruz”

Legrand, Gebze Fabrikasına 13 Milyon Euro Değerinde Yatırım Yaptı 2Legrand Türkiye Grubu Ülke Müdürü ve CEO’su Levent Ilgın, “Legrand olarak elektrik altyapısında güvenliği, dayanıklılığı ve verimliliği en üst seviyeye taşımak için sürekli çalışıyoruz. XS4, XG6, XD10 ve XC10 modellerimiz, sektördeki deneyimimizi ve yenilikçi yaklaşımımızı yansıtan güçlü çözümler sunarken Gebze fabrikamız hem Türkiye hem de Legrand Global için bir üretim merkezi haline geldi. Özellikle Türkiye’de ilk kez üretilen XD10 modeli, elektrik güvenliğinde yeni bir dönemin kapılarını aralarken, kullanıcılarımıza daha güvenli ve sürdürülebilir sistemler sağlama hedefimizi bir kez daha ortaya koyuyor. Yatırımlarımıza aralıksız devam ederken, aynı zamanda inorganik büyüme için fırsatları da araştırıyoruz. 2025 yılı için 7,5 milyon Euro ilave yatırım daha yapmayı planlıyoruz. Önemli yatırımları devreye aldık ve bundan sonraki süreçte büyüme hızımız da artarak devam edecek. Yeni yatırımla birlikte 150 kişilik ek istihdam sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.

“Türkiye, Dinamik Pazarı ve Güçlü Üretim Kapasitesiyle Bizim İçin Stratejik Bir Öneme Sahip”

Legrand Avrupa Bölgesi Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Frédéric Xerri, “Türkiye, Legrand için stratejik öneme sahip pazarlardan biri olup, Avrupa bölgesindeki güçlü konumumuzun temel taşlarından biri. 2025 yılında Türkiye’deki 35. yılımızı kutlamaya hazırlanırken, bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla bu pazara olan bağlılığımızı pekiştirdik. Türkiye’deki iki üretim tesisimiz, sadece yerel pazarın ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp küresel pazarlara da hizmet veriyor. Avrupa Bölgesi yönetimi olarak, Avrupa Ülke Müdürleri Toplantısı için Türkiye’deyiz ve Gebze tesisimizde, altyapısı tamamen otomatik olan yeni ürün hattımızın açılışını gerçekleştirdik. 2023 yılında başladığımız ve Gebze’de altyapı, tamamen otomatik üretim hatları ve güneş enerjisi sistemi dahil olmak üzere toplam 13 milyon Euro değerindeki yatırımımızı tamamladık. Bu yeni yatırım, daha çevre dostu devre kesiciler ve kaçak akım anahtarlarını içeren yeni nesil modüler koruma ürünleri için hayata geçirildi. Gebze tesisimiz, yıllardır devre kesici üretimi gerçekleştirirken, bu yatırımla birlikte 10kA otomatik sigorta üretimini de tam otomasyonla Türkiye’de yapmaya başladı. Türkiye’ye ve Türk ekibimize olan güvenimizi, yatırımlarımızı sürdürerek her geçen gün daha da güçlendiriyoruz. Legrand olarak, uzun vadeli başarı için net bir vizyonun gerekliliğine inanıyoruz. Bu doğrultuda, yıllık satışlarımızı 2030 yılına kadar 8,6 milyar Euro’dan 15 milyar Euro’ya çıkarmayı hedeflediğimiz Hedef 2030 planımızı kararlılıkla uyguluyoruz.” açıklamalarında bulundu.

Yerli Üretimin Gücünü Global Standartlarla Buluşturuyor

Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi Haber Legrand, Gebze Fabrikasına 13 Milyon Euro Yatırım Yaparak Yeni Modüler ürün Hattını AçtıLegrand’ın yenilenen modüler ürünleri, dayanıklılık, güvenlik ve çevreye duyarlılığı bir araya getirerek uzun ömürlü ve sürdürülebilir çözümler sunuyor. Kaliteli malzemeler ve çevreci tasarım anlayışıyla üretilen bu ürünler, kullanıcıların güvenilir ve verimli elektrik altyapılarına sahip olmasını sağlarken, uluslararası standartlara uygun sertifikalara sahip Gebze fabrikasında yerli üretimin gücünü global standartlarla buluşturuyor. Evlerden endüstriyel tesislere kadar geniş bir kullanım alanı sunan seri, zahmetsiz kurulum, sağlam yapı ve kullanıcı dostu özellikleriyle elektrik tesisatlarında pratik ve güvenli bir kullanım deneyimi sağlıyor. Yüksek kaliteli malzemeleri ve titizlikle test edilmiş tasarımlarıyla en zorlu koşullarda bile maksimum performans sunan Legrand modüler ürünleri, geniş aksesuar seçenekleri ve esnek tasarımıyla farklı ihtiyaçlara tam uyum sağlayarak, geleceğin güvenilir enerji çözümlerine bugün sahip olmanın ayrıcalığını yaşatıyor.


 

SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ MAKALELERİ

o Tedarikçi Günü Nasıl Planlanır? Organizasyon ve Yürütme için Yol Haritası
o Satınalma Yönetiminde Minimum Sipariş Miktarı Sorunu Nedir?
o E-Satınalma Yatırımları Satınalma Departmanlarını Güçlendirir
o Danışmanlık Hizmet Alımları ve Proje Esaslı Satınalma Yönetimi – I
o Danışmanlık Hizmet Alımları ve Sözleşmeler: Kontrol Listesi-II
o Satınalma Check-Up ile Operasyonlarınızı Ölçümleyin
o Yeşil Satın Alma ve Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Nedir?
o Tedarik Zinciri Yönlendiricileri ve Performans Ölçümleme
o Tedarik Zinciri Kurmak İstiyoruz. Nereden Başlamalıyız?
o Güçlü Alıcılar Dönemindeyiz
o Tedarikçi Bilgi Formları Kurumsal Özgeçmiş mi ? Bumerang Etkisi
o Tedarikçi Araştırması ve Örgütsel Pazarlarda Yeni İstihbarat Kaynakları
o Tedarikçi Müşteri Seçiyor, Alıcılar Ürün Bulamıyor
o Tedarik Zincirinin Amacı Ne?
o Küresel Tedarik Zinciri Atmosferi
o Ürün Hayat Eğrisi ve Tedarik Zinciri Operasyonları
o Satınalmacı Olmak Ülkemizde Zordur
o Yemek Sektöründe Restoran Zincirleri ve Satınalma Yönetimi
o Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Vaka Çalışması
o Satınalma Nedir? İşin Başladığı Yer – Doğru Talep ve Satın alma Mesleğinin
Doğruları
o Satın Alırken Kazanmanın Koşulları
o Tedarikçi Performans Değerlendirme ve Tedarikçi Geliştirme Eğitimi
o Satınalma Pazarlık Çevresi
o Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) Nedir?
Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) Nasıl Hesaplanır? Çalışma Sistemi Nedir?

Sahte Deniz Konşimentosuna Ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2

Sahte Deniz Konşimentosuna ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sahte Deniz Konşimentosuna Ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2

Reşat BAĞCIOĞLU

Deniz Konşimentosu Önemi

Sahte Deniz Konşimentosuna ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDeniz konşimentosunu nasıl sorgularsan sorgula, hangi banka veya dış ticaret kuruluşuna sorarsanız sorun, deniz konşimentosu için söylenecek tek sözleri varsa o da şöyledir:

Deniz konşimentosu dış ticaret evrakları arasındaki en önemli belge olup adeta malların mülkiyetini temsil eden tapu senedi niteliğindedir.

 

 

Gerçi tapu senedi gibi bir belge diyoruz ama işin mantığına bakıldığında malların mülkiyetini gösteren bir senettir. Daha da ötesinde ne söylenir ki deniz konşimentosu için.

Değerli evraktır ve üzerindeki haklar ciro yoluyla bir başkasına devredilebilir ifadesini tekrar etmekte bir sakınca görmüyorum.

Deniz Konşimentosu Bilgi Görsel

Önemi Büyük Olan Deniz Konşimentosu ile Neler Yapılmaz Ki?

Ne desem bilmem ki, deniz konşimentosu için;

  • Değerli evrak
  • Taşınan malların tapusu
  • Çok önemli bir belge
  • Dış ticaret belgeleri arasındaki en önemli belge

Deniliyorsa, kimler neler düşünmez ki bu belge için. İlk etapta bayram tatilinden dönen ve züğürt kalan benim sevimli “tilki” kim bilir neler düşünecek. Hainlik düşüneceği ve kurnazca planlar yapıp bu deniz konşimentosunu elde etmenin yolunu arayacak.

Konu Akreditifli Ödeme İse Konşimento Tam Da Biçilmiş Kaftandır

İşte konumuz bu; konşimentonun öneminden bahsettik, malın tapusu dedik, akreditif tekniğini de benim tilkiciğim iyi bildiğine göre, sahte konşimento üretmede bir sıkıntı görmüyorum. Sevgili tilkiciğim sahte konşimento üretip, akreditifte talep edilen diğer belgeleri de hazırlayıp teyid bankasına verdiğinde ne olmaz ki?

Diyeceksiniz ki akreditifte istenen diğer evraklarında mı sahtesi üretilecek? Biraz pratik düşünceli olalım bence. Benim tilkiciğim konşimentonun sahtesini üretebildiğine göre diğer evrakların sahtesini üretemez mi? İsterseniz üretsin, siz de gözlerinizle görün. Sahte konşimentonun yanında sahte evrakların lafı mı olur?

Eee Daha Sonrası?

Her evrağın sahtesini yaptıktan sonra tilkiciğim bu evrakları teyid bankasına verecek ve akreditif bedelini alacak.

Yok canım sahte belge ile akreditif bedeli alınır mı dediğinizi duyar gibi oluyorum. Düşünmek serbesttir. Siz öyle düşünün.

Sahte belgelerle akreditif bedeli alınırken teyid bankası nereden anlayacak bir deniz konşimentosunun sahte olduğunu? Bankalar evrakların jandarması veya kriminal laboratuvarı mıdır? Tilki gibi kurnaz ihracatçılar veya benim tilkiciğim sahte konşimento ile bankadan parasını aldı.

Yani;

Sahte konşimento, olmayan bir yüklemeye ait sahte belge.

Güzel bir kazanç.

Sahte Konşimento ile Akreditif Bedelini Ödeyen Banka Suçludur

Başka fikri olan var mı?

Sahte konşimento ile ödeme yapan banka suçludur diyeceğimi sandınız ise yanıldınız. Bankanın suçu günahı nedir ki bu işte?

İşin realitesine baktığımızda Reşat Bağcıoğlu’nun tilkileri sahte konşimento üretti ve bankayı dolandırdı. Asıl suçlu tilki olması gerekirken siz kalkmışsınız sahte konşimento ile akreditif bedelini ödeyen bankayı suçluyorsunuz.

Peki bu işte Reşat Bağcıoğlu’nun hiç suçu yok mudur?

Bravo size, Reşat Bağcıoğlu’ndan başka adam bulamadınız mı suçlayacak? Reşat Bağcıoğlu açık sözlü olarak bu makaleyi yazdığından dolayı onu suçlu ilan ettiniz, tilkileri ise başı boş geziyor.

Bir Bilene Soralım İsterseniz: UCP 600

Sahte deniz konşimento karşılığında akreditif bedelini ödeyen banka personelinin muhtemelen uykuları kaçsa da, bu onun yeterli donanıma sahip olmadığının göstergesidir.

Uniform Customs and Practice for Documentary Credits 2007 revision Brochure no 600 kitabının 34 maddesi bakın ne diyor;

Madde 34


Belgelerin Geçerliliğine İlişkin Sorumluluk Üstlenilmemesi

Bir banka belgelerin şekli, yeterliliği, doğruluğu, gerçek/sahte olup olmadığı veya herhangi bir belgenin hukuki etkisi/sonucu veya bir belgede şarta bağlanan veya o belgeye sonradan eklenen genel veya özel şartlar dolayısıyla hiçbir yükümlülük veya sorumluluk üstlenmediği gibi herhangi bir belgenin temsil ettiği malların, hizmetlerin veya yapılan diğer işlerin mevcut olup olmadığı veya tanımı, miktarı, ağırlığı, kalitesi, durumu, ambalajı, teslimatı ve değerine veya malları gönderenin, taşımacının, navlun komisyoncusunun, alıcının veya malları sigorta edenin veya diğer herhangi bir kişinin iyi niyetine veya eylemine veya ihmallerine, mali durumlarına, icraatına veya ticari itibarına ilişkin olarak hiçbir yükümlülük veya sorumluluk üstlenmez.

Demem odur ki sahte belge ile ödeme yapan bankaların suçu ve günahı yoktur. Tabii bu demek değildir ki bankalar gereken özeni göstermeyecek ve iyi niyetten yoksun olacak diye. Bankalar gereken özeni ve dikkati elbette gösterecekler.

Bankaların arkasında UCP 600 var, ama benim tilkiciklerimin arkasında kimse yok, suçüstü yakalandıklarında sığınacakları hiçbir yer kalmaz.

Sahte Deniz Konşimentosuna ödeme Yapan Bankalar – Bölüm 2 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

Vega Portföy: Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, GSYH’de Aşağı Riske İşaret Etti

Vega Portföy Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, Gsyh’de Aşağı Riske İşaret Etti Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Vega Portföy: Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, GSYH’de Aşağı Riske İşaret Etti 

Dr. Fulya GÜRBÜZ

Vega Portföy Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, Gsyh’de Aşağı Riske İşaret Etti Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem7-11 Nisan 2025 haftasında;

Türkiye’de artan güven kaybıyla rezervler eridi, enflasyon beklentileri artıyor, GSYH büyüme beklentileri düşüyor… 19 Mart’ta gözaltına alınan İmamoğlu sürecinin ardından Nisanda piyasa katılımcıları anketinde enflasyon ve kur beklentileri arttı, GSYH büyüme tahminleri geriledi. 14 Mart – 4 Nisan döneminde swap hariç net rezervler $31 milyar azaldı, yurt içi DTH $11 milyar arttı, yabancılar hisse ve DİBS’te toplam $6,3 milyarlık net satış yaparak yılbaşından bu yana gelen yabancı portföy yatırımları çıkmış oldu. Aynı hafta KKM’de düşüş ve DTH’de artış sürdü, kredi kart harcamaları yavaşladı.

U.a Rezervler Görsel

Şubatta perakende satışlar aylık %1,1 artışa yavaşladı, sanayi üretimi Ocak ve Şubatta aylık bazda daraldı. Şubatta toplam ciro aylık %3,4 artışa hızlandı, sanayi sektöründe ciro artışı Yİ-ÜFE’nin altında kalmaya devam etti.

Sanayi üretimi Yurtiçi üfe Görsel

İnşaat maliyeti Şubatta aylık %1,2 artışa yavaşladı. Türkiye’de Mart ayında Hazine nakit bütçe dengesi 298,4 milyar TL açık vererek ilk çeyrekte toplam açık yıllık %58 artışla 901 milyar TL’ye yükseldi. Martta Euro yatırımcısına aylık %4,42 getiriyle en yüksek reel getiriyi sağladı; 3 aylık %10,9, 6 aylık %13,83 ve 1 yıllık %22,2 reel getiri ile en yüksek getiriyi külçe altın kaydetti.

DTÖ ilk tahminlerine göre, tarifelerin ABD ve Çin arasındaki mal ticaretini %80’e yakın azaltabileceği ve küresel reel GSYH’de uzun vadede yaklaşık %7’lik bir azalmaya sebep olabileceği belirtildi.

Euro Bölgesinde Şubat ayında kredi faiz oranlarındaki düşüşün desteğiyle perakende satışlar aylık %0,3 büyüdü, yıllık artış %2,3’e hızlandı.

ABD’de FED’in 19 Mart tarihli toplantı tutanakları enflasyonda kalıcılığa, büyüme görünümünde belirsizliğe ve istihdamda risklerin aşağı yönlü olduğuna işaret etti. 4 Nisan ile biten haftada 30 yıl vadeli mortgage faiz oranı %6,61’e geriledi, mortgage başvuruları bir önceki haftaya göre %20 sert arttı, EIA ham petrol stoku bir önceki haftaya göre 2,55 milyon varil artışa yavaşladı. ABD’de 5 Nisan ile biten haftada ilk işsizlik başvuruları 223 bin artış ile önceki haftaya göre yatay kaldı. ABD’de Nisanda ulusal Michigan Üniversitesi tüketici güveni endeksi (eşik 100) 50,8’e düşerek kötümserlik arttı, 12 ay sonrası TÜFE beklentisi %6,72’ye hızlandı. ABD’de 4 Nisan haftasında API ham petrol stoku haftalık 1,06 milyon varil düştü. Martta TÜFE aylık %0,1 düştü, yıllık %2,4 artışa yavaşladı, çekirdek TÜFE aylık %0,1 ve yıllık %2,8 artışa yavaşladı. Martta ÜFE beklentilerin aksine aylık %0,4 düştü, yıllık %2,7 artışa yavaşladı, çekirdek ÜFE aylık %0,1 düştü, yıllık %3,3 artışa yavaşladı. Enflasyondaki yavaşlama işaretlerini alsak da ticaret savaşının ekonomik aktivitede yavaşlamaya rağmen enflasyonist baskı oluşturacağı beklentisiyle FED yetkilileri temkinli kalmayı tercih ediyor. Piyasalar ise faiz indirimlerini fiyatlıyor.

Abd Politika Faizi Görsel

14-18 Nisan haftasında;

Türkiye’de TCMB politika faiz kararı (değişiklik beklenmiyor), 11 Nisan haftası para ve banka verileri; Mart ayı merkezi yönetim bütçe dengesi, konut satışları, konut fiyat endeksi, OSD otomotiv sektörü üretimi, Tarım-ÜFE açıklanacak. Şubat ayına ilişkin cari işlemler dengesi (cari açığın 4,4 milyar dolara yükselmesini bekliyoruz), dış ticaret birim değer endeksleri, hizmet üretim endeksi, inşaat üretim endeksi, ücretli çalışan sayısı, özel sektör yurtdışı kredi borcu ve Türkiye kısa vadeli dış borç stoku takip edilecek.

Euro Bölgesinde AMB politika faiz kararı, Nisan ayı Zew Ekonomik Güven Endeksi (eşik 0), Mart ayı TÜFE ve çekirdek TÜFE verileri ile Şubat ayı sanayi üretimi açıklanacak.

Vega Portföy Türkiye’de Artan Güven Kaybı Enflasyonda Yukarı Riske, Gsyh’de Aşağı Riske İşaret Etti Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemABD’de haftalık mortgage, petrol stoku ve ilk işsizlik başvuruları ile Nisan ayı NAHB Konut Piyasası Endeksi (eşik 50); Mart ayı perakende satışlar, sanayi üretimi, ihracat ve ithalat fiyatları, inşaat izinleri, konut başlangıçları ile Şubat ayı işletme stokları takip edilecek.

Dr. Fulya GÜRBÜZ

www.vegaportfoy.com