İşverenin Başlattığı Soruşturma Sonrasında Kadın İşçi Evlilik Nedeniyle Fesih Yapabilir mi ?

İş sözleşmesinin tarafları olan işçi ve işverenin her durumda dürüstlük kurallarına uygun hareket etmesi gerekir. Hukukumuzda “dürüstlük kuralı” “dürüst, namuslu bir insandan beklenen davranış biçimini ifade eder. Sözleşmenin tarafları elbette ki Kanundan ve sözleşmeden doğan haklarını serbestçe kullanma özgürlüğüne sahiptirler. Ancak, bir hakkın amacı dışında kötüye kullanılmaması gerekir. Bununla birlikte,  bir hakkın amacı dışında kötüye kullanılmış olup olmadığı her olayın kendi
koşulları içinde değerlendirilmelidir.

Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun dürüst davranma başlıklı 2 nci maddesine göre de, “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”. Örneğin kadın işçinin işveren açısından haklı fesih nedenlerinin oluşmasından sonra salt fesih prosedürünü etkisiz kılmak için hakkında bir soruşturma yürütülmekte iken evlenmesi ve bu durumu kendisinden kaynaklanan derhal fesih nedeni yapması hakkın açıkça kötüye kullanılması olarak kabul edilmektedir.

Yargıtay uygulamasına göre, “İşveren açısından haklı fesih nedenlerinin oluşmasından sonra salt fesih prosedürünü etkisiz kılmak için işçinin kendisinden kaynaklanan derhal fesih nedenlerine dayanması mümkün olmaz. Örneğin bu aşamada yaş hariç emeklilik kriterlerini haiz olduğu için veya yaşlılık aylığı alabilmek için işçinin iş sözleşmesini sona erdirmesinde hakkın kötüye kullanımından söz edilir. Zira işveren tarafından haklı feshi yönünden gerekli iç denetimi yapması, işçiden savunma alması veya varsa disiplin kurulu kararı oluşumu, feshe konu olayların feshe yetkili makama ulaşması aşamalarında işçinin fesih hakkını kullanması, kötüniyetli olarak değerlendirilebilecektir.

İşçinin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshine neden olabilecek emareler ortaya çıktıktan sonra işverence başlatılan fesih prosedürünü etkisiz kılmak veya boşa çıkarmak için işçinin öne geçen fesih hakkını kullanıp kullanamayacağı değerlendirilmelidir. İşçinin sözü edilen öne geçen (takaddüm eden) fesih hakkını kullanabilmesi için fesih nedeninin işverenden kaynaklanması gerekir. Örneğin işçinin ödenmeyen ücretleri sebebiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II e maddesine göre derhal fesih hakkı her zaman mevcut olup, işveren haklı fesih nedenleri oluştuktan sonra ve henüz işveren feshi gerçekleşmediği bir aşamada işçinin öne geçen fesih hakkını kullanması mümkündür. Yine işçinin sigorta primlerinin hiç ya da gerçek ücretten yatırılmaması aynı Kanun’un 24/II f maddesine göre öne geçen haklı fesih nedeni olabilir.

Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin yaptığı usulsüzlüklerle ilgili soruşturma başlatıldığı, davacının bu yönde savunmasının alındığı, iç denetim raporu hazırlandığı, yapılan usulüz işlemlerin düzeltilmesi aşamasında davacı işçinin 12.04.2015 tarihinde evlenip noterden gönderdiği 24.04.2015 tarihli ihtarnameyle evlilik nedeniyle iş sözleşmesini feshettiği anlaşılmaktadır. Davacı kadın işçinin evlilik sebebiyle feshi kendisinden kaynaklanan bir fesih nedeni olup, işverenin başlattığı soruşturma sonrasında gerçekleştirileceği anlaşılan haklı feshin sonuçlarını ortadan kaldırmak maksadıyla yapıldığı ve hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.

Feshe konu olayda davacı işçinin davalı işyerinde işveren açısından haklı fesih sebebi oluşturduğuna kuşku duyulmayan bir çok usulsüz işleminin ortaya çıkmasından sonra devam eden soruşturma sürecinde evlendiği ve bu durumu fesih nedeni yaptığı anlaşılmakla davacı işçinin hakkın kötüye kullanımı mahiyetindeki öne geçen feshi hukuken korunamaz. Açıklanan nedenlerle davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde isteğin kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[1].

Sonuç olarak, “İşveren açısından haklı fesih nedenlerinin oluşmasından sonra salt fesih prosedürünü etkisiz kılmak için işçinin kendisinden kaynaklanan derhal fesih nedenlerine dayanması mümkün olmaz. Örneğin işçinin bu aşamada yaş hariç emeklilik kriterlerini haiz olduğu için veya yaşlılık aylığı alabilmek için ya da evlilik nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirmesi hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilmektedir”. Sonuç olarak, kadın işçi hakkında açılan bir soruşturmayı etkisiz kılmak ve boşa düşürmek amacıyla evliliğini gerekçe göstererek istifa edip kıdem tazminatı talebinde bulunması hakkın kötüye kullanılması anlamına gelir ve bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumaz.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.17.02.2020 T., E.2017/14500, K.2020/2329 Legalbank.

Enflasyon Nihayet Düşüyor

Enflasyon düşüyor mu ?

Enflasyon için hayat pahalılığı, fiyat artışı diyelim.

Devletin resmi kurumu TÜİK, Nisan 2023 ayı resmi enflasyon rakamlarını açıkladı.

Nisan Ayı Enflasyon Oranı Ne Kadar, Yüzde Kaç Oldu ?

Türkiye İstatistik Kurumu her ayın başında bir önceki aya ilişkin verileri duruyor. Bu nedenle nisan ayı enflasyonu 3 Mayıs tarihinde saat 10.00’da açıklandı. 1 Mayıs’ın İşçi Bayramı olması ve bu günün resmi tatil olarak gerçekleşmesi nedeniyle verilerin açıklanması 3 Mayıs tarihine kaldı. TÜİK’ten yapılan son dakika açıklamasına göre Nisan ayında enflasyon yıllık yüzde 43,68 oldu. Enflasyon oranı aylık bazda ise yüzde 2,39 olarak açıklandı.

Aralık 2022 Ayından Beri Enflasyon Zirveden Aşağı Doğru Geriliyor

Ayşe Teyze’nin çarşı pazarda gördüğü enflasyon ile TÜİK’in enflasyon rakamları maalesef Nisan 2023 ayında da ters ayrıştı.

Mevsimsel ürünler olan;

  • patates,
  • soğan,
  • taze fasulye,
  • kabak
  • patlıcan
  • karpuz,
  • kavun,
  • salata ürünleri, salatalık (hıyar),
  • Bezelye,
  • Erik,
  • Çilek
  • Karpuz

hasatıyla birlikte, ürün fiyatlarının düşmesi gerekirken, bir ürünün Nisan 2023 ayı fiyatı, bir yıl önceki fiyatıyla kıyaslandığında TÜİK’in verdiği rakamlar doğrultusunda bırakın fiyatların düşmesini, bilakis aynı ürünün bir sene sonraki yani Nisan 2023 ayındaki fiyatı en az % 200 artmıştır. Bu rakam en iyimser fiyat artışı olarak karşımıza çıkmıştır.

Tabloda görüldüğü üzere enflasyonun % 43.68 düştüğü şeklindeki bilgilerin dezenformasyon olduğu bir gerçektir. Yani enflasyon Mart 2023 ayında & 50.61 iken Nisan 2023 ayında % 43.68’e gerilemiş görünüyor. Bu demektir ki enflasyon % 6.83 azalmış.

ENAG Rakamları

Enflasyon Araştırma Grubu – ENAG Nisan 2023 enflasyonu geçtiğimiz günlerde açıklandı. İşte ENAG’a göre Nisan 2023 odağında aylık ve yıllık enflasyon !

ENAGrup – Enflasyon Araştırma Grubu, bir süredir enflasyon rakamlarını her ay TÜİK ile eş zamanlı olarak açıklıyor. Geçtiğimiz günlerde “E-TÜFE ENAG Grup Tüketici Fiyat Endeksi Nisan 2023” başlığıyla yayınlanan bültende Nisan 2023 odağında enflasyon rakamlarını açıklayan ENAG’a göre TÜFE Nisan ayında %4,86 arttı.

ENAG Nisan 2023 Enflasyonunu Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından geçtiğimiz günlerde Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandı. Buna göre TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarına göre Nisan ayında aylık ve yıllık TÜFE de belli oldu.

TÜİK ile eş zamanlı olarak her ay yıllık ve aylık enflasyonu açıklayan ENAG’a göre ise Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Nisan’da %4,86 arttı. Yıllık enflasyon ise %105,19 olarak açıklandı.

TÜİK Rakamları Doğru ENAG Rakamları Abartılı

Gerçekten siz öyle mi düşünüyorsunuz?

Karpuz

Son iki yıldır karpuzun dilimle satıldığını gördüm ama bu sene yani Nisan 2023 ayında karpuzun fiyatı gerçekten akıllara ziyan. Kilosu TRL.35.- olup, Mayıs ayında bu fiyatın biraz gerilediğini de görmek zaten mevsimsel gelişimin kaçınılmaz bir sonucudur. Karpuzun bir dilimi yani dörtte bir parçasının fiyatı TRL.90.- dır.  Adama pes dedirten bir fiyat. Bu rakam Nisan 2023 fiyatı olup fakir fukara nasıl karpuz aldın? Karpuz alanlara bir göz attığımda ise hiç kimse babayiğit iri tüm bir karpuz almak yerine, poşetlerinde dilim karpuzlar var.

Sadece karpuz fiyatı değil, kavun fiyatının da karpuz fiyatını hızla solladığını söyleyebilirim.

Geçtiğimiz senenin Temmuz ayı ile 2022 yılının Temmuz ayındaki ürünlerdeki fiyatlar TÜİK’in açıkladığı gibi % 79.60 artmayıp, en az artış, en insaflı artış % 100 ila % 600 oranında. Yılbaşı geldiğinde ise memur, işçi ve emekliler TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına göre zam alacaktır. Bu şekilde üç, dört yıl gelir kaybına uğrayarak maaş zammı alacak olan çalışan ve emeklilerin alım gücü günden güne eriyecektir.

Kırmızı Et

Nisan 2023 ayında kırmızı etteki artış en iyimser % 25-30 civarındadır.

Kırmızı etin kilogram fiyatı etin cinsine göre ve semtten semte değişim gösterdiğini de bilsem de sitemizdeki kasaptaki fiyatları burada belirtmeye inanın utanıyorum. Abartı yaptığımı sanacaksınız. Ben kasabımıza ayıp olmasın diye et fiyatlarının yazılı olduğu fiyat tablosunun dahi resmini çekemiyorum ama kasabımız çok rahatlıkla fiyatları tabloya yazmış.

Beyaz Et

Beyaz etteki fiyat artışı gerçekten pes dedirtti. İki ay içinde beyaz etin fiyatı % 100 arttı. Ama TÜİK enflasyonu düşüyor, aydan aya, hem de hızla.

Dar gelirliler beyaz et almak yerine beyaz etin kemiklerini “çorbalık kırıntı” ismi altında almaya başladı. Ben kasaptan et aldığım sırada kaç kişi kasabımıza gelip beyaz etin kırıntısını utana sıkıla alma yoluna gidiyor. Hiç utanmayın, hiç sıkılmayın, sizler utanacak bir davranış göstermiyorsunuz.

Ücretli ve Emekliye Enflasyonun Üzerinde Zam Yapılacak

 

Bırakın Allah aşkına, her zam dönemi bu sözü duymaktan gına geldi bana. Emekliye yapılan maaş zamlarını üç veya dört dönem geriye doğru inceleyin lütfen. Gerçek enflasyon yerine rakamları teyid edilmeyen ve inandırıcılıktan günden güne uzaklaşan resmi enflasyon rakamları açıklanmasına rağmen, emekliye verilen maaş zammı makyajlı resmi enflasyonun 25 puan aşağısındadır. Memur, asgari ücretliler emeklinin aldığı maaş zammından bir tık daha yukarısından maaş zammı aldı.

Ve maaş zamlarının enflasyonun üzerinde olduğu, çalışan ve emekliyi enflasyona ezdirilmediği ifade edildi.

Ben bu sözlere inanmıyorum. İnanan var ise beni ikna etsin lütfen. 

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi

 

EKOTEK Buhar Kazanları

Ekotek ısı Teknolojileri San. Tic. Ltd. Şti. 1999 yılında kurulmuş (hvac) alanında faaliyet göstermektedir. 2004 yılından beridir, endüstriyel buhar kazanları, kızgın yağ kazanları ve sıcak su kazanları üretip, ihraç etmektedir.

Endüstriyel buhar kazanlarında, kızgın yağ ısıtıcılarında ve sıcak su kazanlarında üreticiniz ve rehberiniz olarak;

Fabrikalarınızın ihtiyacı buhar, kızgın yağ, sıcak su kazanlarını projelerin dahilinde üretiyor ve ihraç ediyoruz.

“Her zaman Ekotek Isı Teknolojisi, kazananlarının tercihiyiz”

Ürünlerimiz:

Sıvı/Gaz Yakıtla Çalışan Buhar Kazanları

FIRTINA SERİSİ

  • 175 kg/h-32.000 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 16 bar arasında çalışma basıncı

 

PERFORMANS SERİSİ

  • 200 kg/h-4.000 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 16 bar arasında çalışma basıncı

Ürünlerimiz:

Katı (kömür, pelet, odun ) Yakıtla Çalışan Buhar Kazanları

GADDAR SERİSİ

  • 160 kg/h-5.600 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 16 bar arasında çalışma basıncı

YANARDAĞ SERİSİ

  • 3.000 kg/h – 25.000 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 16 bar arasında çalışma basıncı

HYBRID SERİSİ

  • 1.000 kg/h – 25.000 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 25 bar arasında çalışma basıncı

YILDIRIM SERİSİ

  • 160 kg/h – 3200 kg/h buhar üretim kapasitesi
  • 3 – 8 bar arası çalışma basıncı

Ürünlerimiz:

Sıvı/Gaz Yakıtla Çalışan Kızgın yağ Kazanları

ANKA SERİSİ

  • 100.000 Kcal/h – 10.000.000 Kcal/h ısı kapasitesi
  • Çalışma sıcaklığı 100-280 C°

Ürünlerimiz:

Katı (kömür, pelet, odun ) Yakıtla Çalışan Kızgın Yağ Kazanları

EJDERHA SERİSİ

  • 80.000 Kcal/h- 10.000.000 Kcal/h ısı kapasitesi
  • Çalışma sıcaklığı 100-280 C°

Her zaman Ekotek ısı teknolojisi kazananlarının tercihiyiz.

Daha Fazla Bilgi İçin:
Ekotek Isı Teknolojileri
www.ekotekkazan.com.tr
satis@ekotekkazan.com.tr
+90 256 231 15 95

Endüstriyel Ürünlerinizin Satış İlanları İçin:

1 Adet Satış İlan Girişi – Satınalma Dergisi (satinalmadergisi.com)

Acil Durum Eylem Planı

Bir önceki yazımda, tehlikelerin riske dönüşmemesi için alınması gereken önlemlerin belirlendiği “Risk Değerlendirmesi” Çalışmasının ne olduğundan ve nasıl yapılması gerektiğinden bahsetmiştik. Bu yazıda ise, meydana gelen riskin, zararını en aza indirmek için verilmesi gereken mücadelenin nasıl bir plan dahilinde hazırlanması gerektiğini inceleyeceğiz.

İşyerinde yangın, deprem, sel gibi olaylara ilaveten iş kazası, sabotaj gibi olaylar da meydana gelerek acil durumlar oluşturmaktadır. Oluşan bu durumları önceden belirlemek ve oluştuğunda nasıl müdahale edilmesini planlamak Acil Durum Eylem Planının özünü oluşturmaktadır. Bu planın en önemli noktası ise tespit edilen acil durumlara müdahalede bulunacak ekiplerin belirlenmesi ve eğitimlerinin verilmesidir.

Mevzuat gereğinde dört zorunlu acil durum ekibi belirlenmelidir. Bunlar:

  1. Söndürme Ekibi
  2. Kurtarma Ekibi
  3. Koruma Ekibi
  4. İlkyardım Ekibi

Oluşturulan ekiplere üye seçilirken, belirlenecek kişilerin ilgili acil duruma müdahalede bulunmaya yetkin kişiler olmasına dikkat edilmelidir. Örneğin kan görmeye dayanamayan bir kişi ilkyardım ekibinde görevlendirilmemelidir.

İşyerinin faaliyet gösterdiği alana özgü farklı acil durumlar olabileceği için çok sayıda acil durum ekibi oluşturulabilir. Örneğin bir acil durumda birimlerin birbirleri ile haberleşme ağını yürütecek “Haberleşme Ekibi” kurulabilir. Dikkat edilmesi gereken dört zorunlu ekibin oluşturulması, ihtiyaç halinde bu ekiplerin yanında yeni ekiplerin oluşturulmasıdır.

Oluşturulan ekiplere eğitimler verilmelidir. Temel ilkyardım eğitimi sertifikası olmayan hiçbir çalışan ilkyardım ekibinde görevlendirilmemelidir. Söndürme ekibinde yer alacak personeller yangın eğitimi almış olmalı ve bu eğitimler belgelendirilmelidir.

Son olarak, ekiplerin acil durumlara hazırlıklarını test etmek amacıyla periyodik olarak tatbikatlar yapılmalı, bu tatbikatların raporları dosyalanmalı ve görsellerle desteklenmelidir. Ekiplerin eğitimleri ve personeller de güncel tutulmalıdır.

Vedat CANER

Handling (Elleçleme) Süreçlerinin Önemi

Handling (Elleçleme); doğru malzemeyi, doğru miktarda, doğru yere, doğru koşullarda, doğru sıklıkla, doğru yönlendirerek, doğru zamanda doğru yöntem kullanımı ile doğru maliyette sağlayan süreçlerin tamamıdır. Bu nedenle elleçlemeyi yüke verilen hizmet olarak betimleyebiliriz.

İster somut ya da soyut hizmet üretilsin bir işletmenin temel amacı değer yaratarak kâr elde etmedir. Bu nedenle değer zincirinin özünü oluşturan süreçlerden müşteriye bakış acısı yaratan, müşteri ilişkileri yönetimi ve müşteri hizmetleri yönetimlerinin hızlı, kaliteli ve verimli yapılabilmesi için kritik süreçlerin başında gelen ancak gizli kalmış elleçleme süreçlerinin doğru yönetilmesi gelmektedir. Malzeme ve ürünlerin, tedarik noktasından, sevk edildiği ana kadar olan süreçteki fiziksel elleçlenmeleri ile transfer hareketlerin elleçlenmesi süreçlerinde meydana gelen aksaklıklar işletmenin her aşamasını etkileyecektir. Nitekim işletmelerin elleçleme süreçleri ile beraber yarattığı katma değerlerin tedarikçiden müşteriye, lojistiğin ileri yönlü hareketi sonucunda oluşan bu değer kavramı işletmeye, müşterinin ödemeye razı olduğu bedel olarak geri dönüş olacaktır. Bu geri dönüş olumsuz ise malzeme veya hizmetin müşteriden tedarikçiye doğru ters akışı söz konusunun yanında teslimat sonrası müşteri destek süreçleri de dâhil olarak tamamı iade kapsamında yer alacaktır.

Müşteri ihtiyaçlarını karşılayarak kar elde etmek isteyen işletme, malzeme elleçleme süreçleri, ileri ve tersine lojistik hizmetler ile doğru orantılıdır. Doğru şekillerde barkotlanmayan, ambalajlanmayan, raf düzeni olmayan, etiketlenmeyen, transferi sağlanamayan vb. süreçlerin eksiklikleri ile yapılan malzeme akışı beraberinde sık iade talepleri, yoğun ve çözümsüz müşteri hizmetleri ve ilişkileri hatta müşteri kayıpları gibi süreçleri de etkileyerek işletme değerini ve karlılığını olumsuz etkileyecektir. İşletmelerin olumsuzluklardan minimum düzeyde etkilenmesi için malzeme elleçlemesinin üç temel sürecinin doğru analizi yapılarak yönetilmesi gerekmektedir.

Bunlar:

1.Malzemelerin Depolarda Barınma Süreçlerinin Doğru Yönetilmesi.

2.Aktarma İşlemleri Süreçleri.

3.Lojistik Hizmet Süreçleri’dir.

Malzeme Elleçleme Ekipmanları Nelerdir ?

Malzeme elleçleme ekipmanları, üretim ve lojistik merkezlerine bulunan ürünlerin depolanması, taşınması, etiketlenmesi ve benzeri gibi işlemlerin yapılmasını sağlayan özelliklere sahip araçlardır. Malzeme elleçleme ekipmanları oldukça geniş alternatifleri beraberinde getirir. Bugün bir raf da malzeme elleçleme ekipmanı olabilir bir depolama sistemi  de. Malzemelerin kusursuz ve doğru bir şekilde taşınmasını sağlayan ekipmanların tamamı malzeme elleçleme ekipmanları olabilir. Örneğin depolama sistemleri, mühendislik sistemleri, endüstriyel malzeme taşıma sistemleri ve dökme malzeme taşıma sistemleri başlıca malzeme elleçleme araçlarından birkaçıdır. Depolama ekipmanları genellikle otomatik olmayan işlemleri kapsayan ekipmanlardır. Malzemeleri depolamak ya da korumak için kullanılır. Depolama ekipmanları denince ilk akla gelenler paletler ve raflardır. Yanı sıra istifleme rafları, kutular, çekmeceler de depolama ekipmanlarındandır. Bir diğer malzeme elleçleme ekipmanı ise mühendislik sistemleridir. Bu sistemler depolama ve taşımayı bir arada ve uyumlu bir şekilde yapabilmek üzere tasarlanan sistemlerdir. Endüstriyel malzeme taşıma araçları ise malzeme elleçleme ekipmanları içinde en önemlilerinden biridir. Diğer ekipmanlarla farklı özelliklere sahiptir. El ile çalıştırılan küçük arabalar, palet taşıma araçları, forklift’ler, platformlar gibi iş araçlarını kapsar. Dökme malzeme taşıma araçları ise adı üzerinde dökme malzemeleri depolamak ve taşımak için kullanılan bir terimdir. Büyük çaplı malzemeleri taşımak için tasarlanmıştır.

Malzeme Taşıma Temel İlkeleri Nelerdir ?

Malzeme elleçleme başlı başına bir katma değerli operasyondur. Birbirine bağlı zincirin halkalarını oluşturur. Operasyonda yaşanacak olası bir sıkıntı, zincirin halkalarına zarar verecektir. Bu nedenle malzeme elleçleme işlemi doğru şekilde, doğru yönlendirmeyle, doğru koşullarda ve doğru bir yönetim ile yapılmalıdır. Bu noktada da doğru taşıma prensibi devreye girer. Öncelikle ilk adım planlamadır. Malzeme elleçleme yöntemlerini standartlaştırmak da bir diğer önemli konudur. Bu sayede performans amaçları da belirli bir standartta yürütülmüş olur. Alanların etkin bir şekilde ve verimli olarak kullanılabilmesi bir diğer elleçleme prensibidir. Çalışma alanındaki bir karışıklık ya da düzensiz olan kısımlar operasyonun ilerlemesinde birtakım sorunlar doğurabilir. Malzeme taşıma prensiplerinde doğru planlama yapılması ve standardın aynı disiplin ile korunması, operasyonun doğru bir şekilde ve eksiksiz olarak yapılmasını sağlayan en önemli unsurlardandır.

Elbette maliyet hesabı da doğru bir şekilde yapılmalıdır. Ekonomik analizin doğru yapılması malzeme elleçleme ekipmanlarının temin edilmesi konusunda önemlidir. Bu maliyet hesaplama; planlama, tedarik gibi birçok kalemi kapsar. Malzeme elleçleme prensibi aynı zamanda çevre dostu olmalıdır. Çevre bilinci ile hareket edilmeli ve israf etmeme konusunda da bir o kadar bilinçli hareket etmek gerekir. Kullanılan malzemelerin mümkünse geri dönüşüme elverişli olarak tasarlanmış olması tercih edilmelidir.

Bu işlemler şirketlerin sistem bütünlüğünü koruyarak, işletmeye değer katıp karlılığına etki ederken hem de sürdürebilirliğinde önemini vurgulan etkenler yaratacaktır.

Kadir HANÇER

Yıllık 400 Bin Euro Maliyet Tasarrufu ve Yaklaşık 4 Bin Ton Karbon Emisyonu Azaltımı Sağlandı

Siemens Türkiye’nin Starwood Orman Ürünleri Tesisleri’nde gerçekleştirdiği enerji verimliliği projesi ile üretimde yüzde 68’e varan oranda enerji tasarrufu, yıllık 400 bin euro’nun üzerinde maliyet tasarrufu ve yaklaşık 4 bin ton karbon emisyonu azaltımı sağlandı.

Türkiye entegre ağaç sektöründe tek çatı altında en yüksek üretim hacmine sahip Starwood İnegöl Fabrikası’ndaki 13 ayrı ünitede enerji verimliliği projesini hayata geçiren Siemens Türkiye, üretimde yüzde 68’e varan enerji tasarrufu sağladı. Üretim aşamasında dünyada ilk kez uygulanan çalışmaları da başlatan proje ile yıllık 400 bin euro’nun üzerinde maliyet tasarrufu ve yaklaşık 4 bin ton karbon emisyonu azaltımı sağlandı.

Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Hüseyin Gelis: “167 yıllık tecrübemiz ile yenilikçi, verimli, enerji tasarruflu çözümler sunmaya ve gelecek için bugünün dönüşümüne hız kazandırmaya devam ediyoruz”

Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Hüseyin Gelis, iş birliğine ilişkin değerlendirmesinde, Siemens Türkiye’nin DNA’sında bulunan sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüğünü belirterek şunları söyledi: “Siemens Türkiye olarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak hedefi ile var gücümüzle çalışıyoruz. 167 yıllık tecrübemiz ile yenilikçi, verimli, enerji tasarruflu çözümler sunmaya ve gelecek için bugünün dönüşümüne hız kazandırmaya devam ediyoruz. Sunduğumuz çözümlerle, ülkemizin önde gelen kurum ve kuruluşlarının enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasına yardımcı oluyoruz.” Uzun yıllardır birlikte başarılı çalışmalara imza attıkları Starwood Orman Ürünleri ile örnek bir projeyi daha hayata geçirmekten büyük mutluluk duyduklarını belirten Gelis, “Bu projenin odağındaki sürdürülebilirlik bizim en önemli önceliklerimiz arasında bulunuyor. Starwood ile gerçekleştirdiğimiz ve hedeflenen rakamların üzerinde bir verimlilik sağladığımız bu enerji verimliliği projemizde de olduğu gibi, ihtiyacı olan kurum ve kuruluşlarla çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” dedi.

Siemens Türkiye Dijital Endüstriler Genel Müdürü Kerim Oal: “Projelerin yüzde 30’luk yatırım tutarının devlet tarafından desteklenmesi sağlandı”

Siemens Türkiye’nin sunduğu yenilikçi çözümlerin, bir taraftan kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlarken diğer taraftan şirketlerin üretim süreçlerini iyileştirdiğini ve onlara rekabet avantajı kazandırdığını belirten Siemens Türkiye Dijital Endüstriler Genel Müdürü Kerim Oal, “Hayata geçirdiğimiz projelerle enerji tüketimi kayda değer ölçüde azalan müşterilerimiz, önemli maliyet tasarrufları elde edebiliyor” ifadelerini kullandı. Siemens Türkiye’nin, Starwood İnegöl Fabrikası’nda gerçekleştirdiği 13 projeden 2’sinde dünyada ilk kez uygulanan çalışmaların yapıldığını belirten Oal, sözlerine şöyle devam etti: “Siemens Türkiye, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından lisans verilen Enerji Verimliliği Danışmanlık şirketlerinden biri. Bu danışmanlığımız kapsamında, projeler için VAP (Verimlilik Artırıcı Proje) hazırlayarak, teşvik programına da dahil olduk. Böylece Starwood Orman Ürünleri’nin yaptığı yatırımın yüzde 30’luk kısmının devlet tarafından desteklenmesine olanak sunduk.”

Starwood Orman Ürünleri CEO’su Hüseyin Yıldız: “Siemens Türkiye ile dünyada ilk olan çalışmaları hayata geçirdik”

Starwood Orman Ürünleri CEO’su Hüseyin Yıldız ise projeye yönelik açıklamasında şöyle konuştu: “Starwood olarak Türkiye’nin en büyük sanayi şirketleri arasında yer alıyoruz. Proseslerimizden kaynaklanan enerji tüketimi son derece yüksek olduğu için enerji yönetimi, üzerinde önemle durduğumuz bir konu. Sürdürülebilir üretim hedeflerimiz doğrultusunda, uzun yıllardır iş birliği yaptığımız ve sektördeki uzmanlığına güvendiğimiz Siemens Türkiye ile çalışmayı tercih ettik. Bu çalışma sonucunda Türkiye’de hatta dünyada ilk olan uygulamaları hayata geçirdik. Gerçekleştirdiğimiz projeler ile sistemlerimizde yüzde 68’e varan enerji tasarrufuna ulaştık ve karbondioksit emisyonlarımızda ciddi bir azalma sağlandı. Ayrıca tesislerimiz, ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi standardının gerekliliklerini tam anlamıyla yerine getiriyor.”

Starwood Orman Ürünleri Proje Yöneticisi Nuri Önlü: “Proje ile önemli bir çevresel etki oluşturarak doğaya karşı sorumluluğumuza katkı sunmuş olduk”

Yüksek miktarda üretimin gerçekleştiği Starwood’da en kritik konulardan birinin duruş planlaması ve devreye alma çalışmalarının koordinasyonu olduğunu belirten Starwood Proje Yöneticisi Nuri Önlü ise “Bu koordinasyon Siemens Türkiye’nin uzman ekipleri tarafından çok başarılı bir şekilde yapılarak projenin zamanında hayata geçirilmesi sağlandı. Bu doğrultuda üretim prosesleri odaklı otomasyon ve yazılım uygulamaları; sürücü uygulamaları ve verimli motor dönüşümüne yönelik, dünyada başka bir teknoloji sağlayıcısı olmayan uygulamalar başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. Çalışmamız, 1’i kaliteyi artırmak için uygulanan proses iyileştirmesi olmak üzere uygulanan 13 proje ile tamamlandı. Siemens enerji verimliliği servisleri sayesinde projelerin çoğu Enerji Bakanlığı tarafından VAP (Verimlilik Artırıcı Proje) teşvik mekanizmasına dahil edildi ve 530.000 euro yatırımla yıllık yaklaşık 7.140.000 kWh tasarruf ve 403.000 euro kazanç elde ettik. 12.642 ağaç eşdeğeri olan 3.947 ton CO2 emisyon azaltımı sayesinde önemli bir çevresel etki oluşturarak doğaya karşı sorumluluğumuza katkı sunmuş olduk” ifadelerini kullandı.

Girişimciler için Kitle Fonlaması

Kitle fonlaması başlangıç aşamasındaki girişimciler için önemlidir. Yeni başlayan girişimciler kitle fonlaması vasıtasıyla yatırımcılara erişim sağlar. Kitle fonlaması ile girişimci yatırım desteği alır. Kitle fonlaması girişimciler için kolaylaştırıcıdır çünkü girişimci ile fon sağlayıcı arasında doğrudan bir iletişim kurulmasını kolaylaştırır.

Kitle fonlaması ile sağlanan destek; girişimcilik hayatına yeni atılan girişimciler için garantör görevi görür. Kitle fonu uygulayıcıları girişim fikrine yatırım yapacak yatırımcılara aracılık eder. Kitle fonlaması yatırımcılar üzerinde girişimcilere karşı bir sorumluluk duygusunun gelişmesine neden olur.  Bu ise girişimcilerin girişim fikirlerini hayata geçirirken daha güvende hissetmelerini sağlar.

Kitle fonlaması uygulamalarından faydalanan bir girişimcinin başarısız olduğu nadir karşılaşılan bir durumdur. Çünkü kitle fonlaması uygulamaları sayesinde girişimler kurulum aşamasında yani erken dönemde finansman temin ederler. Bu onları rakiplerine kıyasla daha avantajlı kılar. Kitle fonlaması platformlarının gücünü kullanmak girişimciye bir nevi itibar kazandırır. Kitle fonlamasından destek alan girişimcinin müşteri gözünde prestiji artar.  Bilinirliği ve güvenirliği artan girişimin ise başarılı olma ihtimali yükselir.

Amerika’da 2019 yılında kitle fonlaması sistemiyle destek gören girişim projelerinin sadece % 10’unun tam tesliminde sorun yaşandığı ve geri kalan %90’ının başarılı olduğu bilinmektedir. Bu başarı oranı oldukça yüksektir. Çünkü girişimciler kitle fonlaması ile destek aldıkları yatırımcılara karşı kendilerini sorumlu hisseder ve taahhüt ettikleri sözleri yerine getirerek girişim projelerini tamamlamak için olağanüstü çaba gösterirler. Diğer yandan projelerin zamanında tamamlanarak teslim edilememesi bir sonraki yatırım desteği için girişimcinin itibarını zedeleyeceğinden; girişimcinin başarılı olma motivasyonu daha da artar. Girişimci başarısızlık maliyeti oluşturan böyle bir durumun oluşmasından ve gelecek dönemde farklı projeleri için yatırım temininde zorluk yaşamaktan kaçınır.  Girişimci kendi kredibilitesinin sürdürülebilirliğini sağlamak için büyük bir özveri ile projesini tamamlamaya çalışır.

Kitle fonlaması sayesinde girişimciler ile onların fikirlerini fonlayan yatırımcılar arasındaki ilişki bir süre sonra güçlenir ve girişimciler ile yatırımcılar arasında sağlam bağlar kurulur. Bunun yanı sıra, çok fazla sayıda yatırımcının bulunduğu kitle fonlaması platformlarında fonlanan fikirlerin çeşitliliği de artar. Buna bağlı olarak yatırım alan yenilikçi fikirlerin sayısı da gün geçtikçe artar.

Geleneksel yatırım destek mekanizmaları düşünüldüğünde; yatırıma karar verirken girişim fikrinin etkinliği değerlendirilir. Bu değerlendirme esnasında her ne kadar objektif kalınmaya çalışılsa da girişimcinin bireysel bağlantılarına ve kişi hakkında genel yargılara başvurulmadan yatırım kararı vermek neredeyse imkansızdır. Geleneksel yatırım destek mekanizmalarında değerlendirme yöntemi genellikle asılsız önyargılardan bağımsız olamaz. Bu mekanizmalarda yatırım desteği genellikle birkaç üst düzey üniversiteden mezun girişimci erkek bireye verilir. Her ne kadar görünürde algı farklı olsa da, kadınlara karşı geliştirilen girişimcilikte başarısızlık önyargısı; yatırımcının onlara destek olmasını engeller.

Kitle fonlamasında da benzer bir durum söz konusudur. Kadınların kitle fonlaması ile finanse edilme olasılığı erkeklerden oldukça düşüktür. Örneğin; Amerika’da 2019 yılı verilerine göre yatırımcılar ve yeni girişimcileri buluşturan tüm kitle fonlaması desteği sunan şirketlerin destek sağladıkları girişimlerin sadece % 5’inin kurucusunun kadın olduğu; kalan %95’nin ise sahibinin erkek olduğu bilinmektedir. Halbuki kitle fonlaması ile destek verilen girişimci kadınların erkeklerden daha iyi performans gösterdikleri ise önemli bilimsel araştırmalarca kanıtlanmıştır. Örneğin; New York Üniversitesi’nin (2019)’da yaptığı bir araştırma, yatırım fonu desteği alan kadınların erkeklere kıyasla %15 daha başarılı olduğu sonucuna ulaşmıştır. Üstelik bu kadınlar teknoloji ve video oyunları gibi erkek egemen sektörlerde faaliyet gösteren başarılı girişimci kadınlardır.

Özetle kitle fonlaması yoluyla verilen girişimcilik destekleri günümüzde en etkili yatırım destek mekanizmalarından biridir. Girişimcilik yatırımlarına kitlesel fonlama yöntemi ile platform tabanlı finansal kaynak tahsisi; yatırımcıyı, geleneksel yöntemlerle uzman görüşü alarak girişimciye finansal fon tahsisinden daha başarılı sonuçlara ulaştırır. Ayrıca, uzman görüşlü bir değerlendirme sürecinden, kitle fonlaması yaklaşımına geçmek girişimcilik ekosisteminde proje çeşitliliğini de arttırır. Bu ise kalkınmanın temeli inovasyonların ve yenilikçi yaklaşımların önünü açar.

Doç. Dr. Duygu HIDIROĞLU

İthalat ve İhracat Arasındaki Denge Nasıl Sağlanır ?

Türkiye’nin 2022 yılı dış ticaret verileri incelendiğinde 354 milyar dolarlık bir ithalat ve 254 milyar dolarlık ihracatı bulunuyor. Oluşan 110 milyar dolarlık dış ticaret açığı ise ithalat ve ihracat arasındaki dengenin nasıl sağlanabileceğine ilişkin soru işaretlerini gündeme getiriyor.

İhracat ve İthalat Arasındaki Makasın Kapanması Gerekli

HİT Global Kurucusu İbrahim Çevikoğlu bu kapsamda Türkiye’nin ithalat ve ihracatı arasındaki dengenin nasıl sağlanabileceğine ilişkin altın değerinde bilgiler paylaştı. Türkiye’nin ihracatı ve ithalatı arasındaki bu makasın kapatılması için her firmaya sorumluluk düştüğünü dile getiren Çevikoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye dış ticaret açığının kapanması adına devletimizin şimdiye kadar gerçekleştirdiği ve yeni dönemde yapması gereken bazı kritik adımlar olsa da bu açığın kapanması konusunun tek başına devletimizin yapacağı uygulamalarla neticeye varacak bir durum olmadığını düşünüyorum.

Örneğin dış ticaret açığımızın önemli bir kısmı enerji ve bu konuda devletimiz olağanüstü adımlar atıyor. Ancak ithalatın daha iyi alternarifleriyle değiştirilmesi konusunda devletimizden ziyade her firmanın kendisine düşen sorumluluklar var. Tekstil sektörü üzerinden örnek vermek gerekirse; bitmiş tekstil ürünleri üreten bir firma kumaş üretmek için iplik alıyor. İplik Türkiye’de de var ama dışarıdan da geliyor. Türkiye’deki iplik üreticisinin ise üretim için pamuğa ihtiyacı var. İplik üreticisinin; yurt içindeki pamuk üretim hacmi veya beklenen kalite ve türde pamuk yeterince mevcut olmadığı için ithalat yapmak durumunda olması anlaşılabilir bir durum ancak ya Özbek pamuğu ya Amerikan pamuğu gibi bir ikilemin arasında kalınıyor.

Halbuki Amerikan pamuğu olarak aldığımız keyfiyetli pamuğun azımsanmayacak bir kısmı Afrika’da üretilen kaliteli pamuklar. Amerikan pamuğu diye satın aldığımız pamukların içerisinde aslında Amerika’nın düzgün bir kalite standardı koyduğu fakat Afrika’dan alıp bize sattığı pamuklar mevcut. Halbuki biz doğrudan gidip bunu Afrika’dan kendimiz almak gayreti içerisine girdiğimizde, aradan bir aracı çıkmış olduğu için ciddi anlamda maliyetimiz düşüyor ve kârlılığımız artıyor. Bu tabiki bizim bizzat şahit olduğumuz örneklerden sadece bir tanesi. Üretim yapmak üzere ithal etmek durumunda olduğumuz girdilerin bugüne kadar alışık olunan kurulu tedarik zinciri yerine yeni alternatif tedarik arayışlarıyla iyileştirilmesi önemli bir nokta. Elbette mevcut tedarik zincirinin değiştirmenin riskleri olabilir, ancak eğer alternatifi çalışılmazsa iyileştirme yapmak da mümkün değil. İthalat yapan her firma üzerine düşen sorumluluğu yerine getirirse ülkemiz dış ticaretindeki açığımız azalacak.”

Alternatif Tedariğe Erişimde Ticari İstihbaratın Önemi

Dünyada tedarik zincirinin her geçen gün değiştiğini, bu nedenle sürekli olarak bir alternatif tedarik arayışı olması gerektiğini belirten İbrahim Çevikoğlu, Amerika’nın kendi ithalatını iyileştirmek amacıya mahrem gümrük belgelerini bile dünya ile paylaştığını dile getirerek şu bilgileri verdi:

“Amerika, kendi ithalatlarını daha uygun şartlarda yapmak amacıyla 2006 yılından itibaren kendi gümrüklerinde gerçekleşen operasyonların; ithalat-ihracat işlemlerinin konşimento-beyanname gibi belgeleri kamuoyuyla paylaşmaya başladı. Bir ithalat işleminin beyannamesini gördüğünüz zaman, ithalatçının kaç paradan mal aldığını, ithalatçının ismini, sevkiyatın hacmini rahat bir şekilde görebiliyorsunuz. Bu durum tahmin edilenin aksine KVKK’ya da aykırı değil. Amerika’nın bunu yapma nedeni ise dünya dan kendisine sunulan arz çeşitliliğini arttırmak dolayısıyla rekabeti kızıştırarak verimliliği arttırmaktı. Örnek vermek gerekirse İtalya’dan 1500 dolara takım elbise satın alan bir Amerikalı firmanın ismi ve hacmi dünyaya açıklandığı zaman, bu İtalyan firmaya rakip bir çok firma gümrükten bu durumu görerek Amerikalı firmayı arayıp takım elbisenin açıklanan birim fiyatından daha düşük bir tutar önerebiliyor. Amerika bu yöntem sayesinde ithalatını yıllar içerisinde ciddi anlamda daha iyi alternatifleriyle iyileştirdi. İyileşme bazen fiyattır, bazen hız veya kalitedir elbette.”

Bugün dış ticaret istihbaratı kavramının temel konusu olan gümrük belgelerinin paylaşılabilir olması uygulamasını başlatan Amerika’nın bu hamlesinden sonra İngiltere, Rusya, Hindistan derken dünya genelinde gümrük belgelerini beyan eden duruma gelen ülkelerin sayısının 55’e çıktığı bilgisini paylaşan Çevikoğlu, son olarak şu önerilerde bulundu:

“Dünyanın küresel gücü Amerika bile ihracatını ve ithalatını dengelemek, ithalatta daha uygun alternatifleri değerlendirmek için çalışıyor. Dış ticaret açığımızın kapanması için Türk firmalara düşen kendi tedarik alternatiflerini değerlendirmek. Her firma bunu yaptığında, bizim yüzde altmışı ithalata dayalı olan ihracatımızın kârlılığı ciddi oranda artacaktır ve dış ticaret açığımız da günden güne azalacaktır. Bunun gerçekleştirilmesi için ise ticari istihbarat alt yapılarının kullanılması işin temel şifresi”

Laboratuvar İhalesinde Miadı Dolan Kitlerin Değiştirilmesi ?

İtirazen Şikayet Konusu; İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İhale dokümanında Teknik Şartname’nin 4.4’üncü maddesinde “ … Reaktif ve kitler son kullanma tarihinden 3 ay öncesinde firmaya haber vermek kaydıyla miktarı ne olursa olsun firma tarafından uzun miadlılarla değiştirecektir….” düzenlemesinin yer aldığı, söz konusu düzenlemenin istekliler açısından öngörülemeyen bir maliyet ortaya çıkaracağı, bu durumun  ihale mevzuatına uygun olmadığı iddialarına yer verilmiştir.

27.04.2023 tarihli ve 2023/UH.II-691 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihaleleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde “60.1. Kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihalesi kitlerin teslim programına uygun olarak idareye teslim edilmesi ile bu kitlerin tahlil edildiği cihazların sözleşmede belirtilen süre boyunca idarenin laboratuvarında kurulu bulundurulması ve yüklenicinin sözleşmede öngörülen diğer yükümlülükleri yerine getirmesi olarak tanımlanabilir. … 60.3. … İdarelerce ihale dokümanında toplam test sayısının yanı sıra her bir kitin test sayısının gösterilmesi, kitlerin test sayısı belirlenirken 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 24’üncü maddesinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.” açıklaması,

Başvuruya konu ihaleye ait Sözleşme Tasarısı’nın “İşin süresi” başlıklı 9’uncu maddesinde “9.1. İşe başlama tarihi 01.05.2023; işi bitirme tarihi 30.04.2025 9.2. Bu sözleşmenin uygulanmasında sürelerin hesabı takvim günü esasına göre yapılmıştır.” düzenlemesi,

İhale dokümanı içeriğinde yer alan “Klinik Immunokimya Otoanalizor Hizmet Alımı Cihazı Teknik Şartnamesi” başlıklı belgenin “Cihazda Kullanılacak Olan İmmünokimya (Rutin+Acil İmmünokimya, Eusa ve Kardiyak Belirteç ile Birlikte) Kitlerinin Tıbbi ve Teknik Özellikleri” başlıklı bölümünde“…4.4. Sözleşme süresince alınan reaktifler ve kitlerin miatları teslim tarihinden itibaren en az 4 ay miadlı olacak ve hastanenin talebi doğrultusunda aylık fatura kesimiyle birlikte istendiğinde 2 aylık stok miktarları 15 iş günü içerisinde hastaneye teslim edilmelidir. Reaktifler ve kitler son kullanma tarihinden 3 ay öncesinde firmaya haber vermek kaydıyla miktarı ne olursa olsun firma tarafından uzun miadlılarla değiştirilecektir. Reaktifler, kitler ve kitlerle ilgili standart ve kontrollerin hatalı sonuç vermesi durumunda, bu kitler firma tarafından yenileri ile değiştirilecektir. Firma rutin çalışmayı ve sonuç verme sürelerini aksatmayacak şekilde kit stoğu bulundurmalı, kit bulunmaması durumunda aksayan testleri laboratuvarın uygun göreceği belli kalite standartlarına sahip bir dış laboratuvarda sonuç verme sürelerini aksatmayacak şekilde çalıştırmalıdır. Dışarıda çalışılan testlere ait iç ve dış kalite kontrol sonuçlarını da temin etmelidir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Yukarıda aktarılan mevzuat açıklamalarından; kit karşılığı geçici cihaz temini ihalelerinin, kitlerin teslim programına uygun olarak idareye teslim edilmesi ile bu kitlerin tahlil edildiği cihazların sözleşmede belirtilen süre boyunca idarenin laboratuvarında kurulu bulundurulması ve yüklenicinin sözleşmede öngörülen diğer yükümlülükleri yerine getirmesi olarak tanımlanabileceği anlaşılmaktadır.

Başvuruya konu ihaleye ait ihale dokümanı incelendiğinde; 14 kısımdan oluşan ihalenin başvuru konusu edilen 12’nci kısmında sonuç karşılığı immunokimya testleri alımının gerçekleştirildiği,

Teknik Şartname’de ihale konusu iş kapsamında alımı yapılacak kitlerin miadının 4 aydan az olmaması gerektiğinin ve miktarı ne olursa olsun kitlerin 3 ay öncesinden haber verilmesi kaydıyla yüklenici tarafından uzun miadlı olanlarla değiştirilmesi gerektiğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Yapılan incelemede, başvuruya konu ihale kapsamında alımı yapılan toplam kit çeşidine ve sayısına ihale dokümanında yer verildiği, Şartname düzenlemelerine göre idarenin talebi doğrultusunda aylık fatura kesimiyle birlikte yükleniciden 2 aylık stok miktarının 15 iş günü içerisinde teslim edilmesinin istenebileceği, reaktif ve kitlerin son kullanma tarihinden 3 ay öncesinde idarece yükleniciye haber verilmesi kaydıyla miktarı ne olursa olsun anılan yüklenici tarafından söz konusu reaktif ve kitlerin uzun miadlılarla değiştirmesi gerektiğine yönelik Şartname düzenlemesinin istekliler açısından belirsizlik yaratacağı, bu düzenlemenin yükleniciden kaynaklanmayan yanlış stoklama yönetimleri gibi uygulamalar nedeniyle sözleşmenin ifasında yükleniciye ayrıca sorumluluklar yüklenmesine sebep olabileceği, diğer bir ifadeyle, istekliler tarafından teklif edilen kit miktarından daha fazla kitin yükleniciden kaynaklanmayan nedenlerle idareye teslim edilmesi sonucunu doğurabileceği, mevzuat hükümleri çerçevesinde ihale dokümanında isteklilerin sağlıklı teklif oluşturabilmelerini sağlayacak öngörülebilir düzenlemelere yer verilmesi gerekirken söz konusu düzenlemenin yüklenici aleyhine yorumlanabilecek nitelikte belirsiz ve sınırsız bir düzenleme olduğu,

Bunun yanı sıra, kamu yararı ve hizmet gerekleri çerçevesinde kullanılacak kitlerin kullanım süreleri dikkate alınarak yükleniciden talep edilmesi, bunların stoklanması ve sevk edilmesi işlemlerinden idarenin sorumlu olduğu, ihale dokümanında hastanelerin ortalama kit tüketimleri gibi hususlara ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, idarenin şikayete cevabında da bu hususlara ilişkin açıklayıcı bir bilgi verilmediği, ihale konusu kitlerin miatlarına üç aylık süre var iken bu süreçte kullanmak yerine yükleniciye iade edilmek suretiyle hem kaynak israfına hem de yüklenicinin zarara uğratılmasına neden olunacağı, bu çerçevede, başvuruya konu Teknik Şartname düzenlemesinin isteklilerin sağlıklı teklif oluşturmasını engelleyecek ve sözleşmenin ifasında yükleniciyi haksız zarara uğratabilecek bir nitelikte olduğu anlaşıldığından başvuruya konu iddianın yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Sonuç olarak, yukarıda mevzuata aykırılıkları belirtilen işlemlerin düzeltici işlemle giderilemeyecek nitelikte işlemler olduğu tespit edildiğinden, ihalenin 12’nci kısmının iptali gerekmektedir.

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Satınalma Dergisi Mayıs 2023 Yıl:11, Sayı:125

Değerli yöneticiler, 

Mayıs sayımızda birbirinden güzel makalelerle karşınızdayız. 

Tüm yazar ailemize emekleri için teşekkür ediyorum. 

Bu ay kamu satınalma uygulamalarına özel bir pencere açtık. Mehmet Atasever hocamız 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun istisna hükümlerini derinlemesine inceledi. Yusuf Yoğun hocamız ise Türkiye’de 2021 ve 2022 Yıllarında Yapılan Kamu Alımı İhalelerin Karşılaştırılması ve Değerlendirilmesi başlıklı yazısı ile güçlü analiz sağlıyor. Kamu İhale Kurumu’na bağlı Kurumsal Gelişim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan “Kamu Alımları İzleme Raporu”na bağlı olarak geniş bir değerlendirme sunuyor. 

Sektör yöneticilerimizi İstanbul Ticaret Odası ev sahipliğinde 18 Mayıs 2023 tarihinde 13.00 – 15.30 saatleri arasında gerçekleştireceğimiz “Sürdürülebilirlik ve Alman Tedarik Zinciri Yasası” webinarine davet ediyorum. 

18 Mayıs 2023 Sürdürülebilirlik ve Alman Tedarik Zinciri Yasası Webinarı İTO – https://www.ito.org.tr/tr/etkinlikler Saat 13:00 – 15:30 

o Prof. Dr. Murat ERDAL (Moderatör) İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı 

o Dilek AŞAN – Taksim Danışmanlık Genel Müdür 

Çevresel ve Etik Sürdürülebilirlik Altyapısına Geçiş 

Kurumsal İşletmelerde Tedarik Zincirinde Sürdürülebilirlik Temel Gerekleri 

Tedarik Denetimleri ve Boşluk Analizlerinin Tedarik Zinciri Yönetimindeki Rolü 

o Gül SALDIRANER – Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bağımsız Denetçi 

Alman Tedarik Zincirlerinde Kurumsal Durum Tespiti Yasası’na Genel Bakış 

Durum Tespiti Yükümlülükleri ve Sürdürülebilirliğe Katkıları 

Türk Tedarikçilerine Etkileri ve Uyum İçin Adımlar 

o İlyas GÜLENÇ – Yeşil Büyüme Kurucusu 

AB Yeşil Mutabakatı ve Tedarik Zincirindeki Uygulama Zorunlulukları 

Emisyon Ticaret Sistemi ve Tedarik Süreçlerine Etkisi 

Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Direktifi ve Tedarik Zinciri Yönetimi 

Dergi yazarlarımızla birlikte sürdürülebilirlik anlayış ve uygulamalarını çok yönlü alacağız. İşletmelerimizin bugün ve gelecekte uymaları gereken konuları tartışacağız. Soru-cevap ve tespitlerinizle webinarimize katılabilirsiniz. 

Tüm arkadaşlarımızı bekliyoruz. Keyifli okumalar dilerim. 

Prof. Dr. Murat Erdal 

Editör 

editor@SatinalmaDergisi.com

Satınalma Dergisi Üyelik Seçenekleri için Tıklayınız.