Allianz Trade: Gıda Fiyatları 2022’de Dünya Çapında Rekor Seviyeye Ulaştı

Allianz Trade, 2022 yılı için hazırladığı Sektörler Raporu’na göre,  2022 yılında dünyada gıda fiyatları yüzde 56 artışla rekor seviyelere ulaştı. Dünya gıda fiyatları endeksi, 2022’de 2021’e göre yüzde 14,3 artışla ortalama 143,7’ye ulaşırken, raporda bunun 1990’dan bu yana kaydedilen en yüksek seviye olduğuna dikkat çekildi. 

Ticari alacak sigortasında dünya lideri Allianz Trade 2022 yılı Sektörler Raporu’nu yayınlandı. Pandemi ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başta tedarik zinciri olmak üzere olumsuz etkileri ile iklim değişikliklerinden ilk elden olumsuz etkilenen sektörlerin başında gelen gıda sektöründe fiyatların yüzde 56 artışla rekor seviyeye ulaştığı vurgulanan Raporda, enerji krizinin de olumsuz etkilerine dikkat çekildi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi de 2022’de 2021’e göre yüzde 14,3 artarak 143,7’ye çıktı. Bu seviye ise 1990’dan bu yana görülen en yüksek seviye.

Vegan Beslenme Trendi Hayvansal Gıda Tüketimini Tehdit Ediyor

İklim değişikliği ve Rusya – Ukrayna savaşı ile baş gösteren enerji krizi bir yana dünya genelinde toplumların bitki bazlı beslenmeye yönelmesiyle ortaya çıkan veganizmin trendinin kalıcı olmasının beklendiği vurgulanan Raporda, bunun hayvansal et ve diğer hayvansal ürünlerin tüketiminde önemli bir azalmayı beraberinde getirebileceği ifade ediliyor. Ayrıca, online siparişlerin hayatı kolaylaştırması, sanal market alışveriş uygulamaları ve web sitelerinin özellikle gençler için daha cazip hale geldiği Rapor’da bu eğilimin  ivme kazanmasının büyük perakendecileri zorlayabileceği de belirtiliyor.

Ambalajlı Gıda Firmaları Daha Fazla Zorlanacak

Ambalajlı gıda firmalarının ise önümüzdeki dönemde talepte önemli bir düşüş yaşamasalar da enerji ve lojistik maliyetleri nedeniyle, zorlanabileceklerine dikkat çekilen Rapor’da, tüketicilerin daha ucuz ürünleri tercih etmesi nedeniyle perakende de satış modeli değişiminin de gündeme geleceği belirtiliyor.

Sektör araştırmamıza dair daha fazla bilgi için sektör raporlarımızı inceleyebilirsiniz.

Soruların Gücü

       “Soru sormak bilim ve sanatın, bütün bilginin kaynağıdır”. Adolf Berle

Hayatınızın farklı alanlarında olumlu ve güzel bir değişim sağlamak için soru sormayı öğrenmenin gücünden faydalanmanız gerektiğini biliyor muydunuz ?

Peki bu nasıl olacak  ?

Öncelikle “soru sormak nedir ve neyi ifade eder? diye düşündüğümüzde benim aklıma şu söylemler gelmektedir;

  • İletişimi açan kapı,
  • Başlamanın ve yolda kalmanın sihri,
  • Kendine koçluğun en önemli aracı,
  • Değişimin ve farkındalığın keşfi,
  • Problemlerin çözümü,
  • Merak duygusunun temeli,
  • İknanın bir yolu,
  • Sistematik düşünmenin anahtarı

Eminim sizin için de soru pek çok şeyi ifade ediyordur.

Soru sorma eylemi, felsefeyle birlikte milattan yıllar önce başlamış bir tekniktir. Soru sormak felsefede düşünce sisteminin en önemli kaynağı olmuştur. Çünkü insan soru sordukça düşünür. Soru deyince aklımıza ilk gelen filozoflar ise Sokrates ve Platondur. Sokrates sorularıyla ünlü, sorgulamayı seven ve düşüncelerini her fırsatta dile getiren bir filozoftu. Başarısının da bu yeteneğine bağlı olduğu söylenmektedir. Sokratik soru türleri olarak bilinen ve günümüze kadar gelen, halen pek çok alanda da kullanılan etkili soru sorma teknikleri ise soruların hayatımızdaki önemini ve gücünü bir kez daha ortaya koymaktadır.

Sokratik soru tülerini genel olarak ifade etmek ve birkaç örnek vermek gerekirse,

  • Açıklama soruları: Sizce temel konu nedir ?
  • Önceki konu ya da soruyla ilgili sorular: Bu soru niçin önemli ?
  • Varsayım soruları: Sizi doğru anlıyor muyum ?
  • Sebep ve kanıt soruları: Bunun doğru olduğunu niçin düşünüyorsunuz ? Sebebinin açıklar mısınız ?
  • Köken ya da kaynak soruları: Bu fikri nereden edindiniz ?
  • Öneri ve sonuç soruları: Bu olsaydı sonuç olarak ne olurdu ? Niçin ?
  • Bakış açısı soruları: İtiraza nasıl cevap verirsiniz ?

Bir kaynakta okuduğum ilginç bir bilgide ise soru sormanın önemi şöyle ifade edilmekteydi , “soru sayesinde beynimiz uyarılır ve serotonin salınmasına neden olur. Bu serotonin salınımı beynin gevşemesini, beynin tüm alanlarından istihbarat toplamasını, böylece yanıtları en detaylı şekilde bulmasını ve çözümler geliştirmesini sağlar” . Soru sormak aynı zamanda ne kadar güzel bir beyin jimnastiği öyle değil mi ?

Soru sormanın zihinsel sağlık üzerinde farklı etkileride bulunmaktadır. Özellikle “ne” ve “nasıl” soruları kendi içsel dünyamızda iyileştirici bir güce sahip olmamıza olanak verir.  Bilinçli farkındalıkla, kabule geçmeyi kolaylaştırır ve negatif duygulardan arındırarak anda kalmamızı sağlar.

Tüm bunlar dışında sahip olduğumuz bilgi, yetenek ve tecrübelerin niteliğinide sorduğumuz soruların kalitesi belirlemektedir.  Ayrıca soracağımız soru, alacağınız cevabı belirleyen temel kriterdir. Bu nedenle ne yapıyor ya da kim olursak olalım  karşımızdaki kişiye doğru soruyu sorabildiğimizde doğru cevapları alabilir ve ilerleyebiliriz. Bu nedenle güçlü ve doğru soru sormak önemlidir.

Güçlü soru, dildeki anlam kargaşalarının ve anlaşmazlıkların özüne yönelik olarak geliştirilen ve belirsizlikleri gideren soru sorma tekniği olarak ifade edilmektedir.

Güçlü sorular, sorgulayan değil yol gösteren, niçin diye sormayan, ilham veren ve değişimi tetikleyen sorulardır.

Güçlü sorular ayrıca, kendimizi, hayatı, değerlerimizi ve başkalarını  anlamak ve konumlandırmak için güçlü bir fırsattır.

Güçlü bir soru için öncelikle kime, nerede, nasıl bir soru sorduğumuz kadar, sorunun kalbe mi ? zihne mi ? yoksa fiziğe yönelik olarak mı sorduğumuzu göz ardı etmememiz ve bunun ayırımını doğru belirlememiz gerekir.

Soru sormak bir sanat olarak da tabir edilir. Bu nedenle bu sanatın kurallarını, püf noktalarını ve inceliklerini iyi bilmek gerekir. Bunlardan ilki, doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişiye, doğru soruyu sormaktır.

Güçlü soru sormanın diğer püf noktalarına değinecek olursak,

  • Kısa ve net sorular sorun,
  • Sorularınız açık uçlu olsun. Evet ya da hayır cevaplı sorulardan kaçının. Ne, Neden ve Nasıl sorularıyla başlayan sorular güçlü sorulardır. Bu sorulardan fazlasıyla istifade edin,
  • Bir sorunu dile getiren değil, çözüm odaklı olan sorular sorun,
  • Size ve karşı tarafa rehber olacak sorular sorun,
  • Mümkün olduğu kadar dinleyici olun,
  • Takip soruları sorun,
  • Empatik sorular sorun,
  • Retorik soruların gücünü kullanın.

Nietzshce diyor ki; “İnsan, sadece cevaplarını bilebildiği soruları duyar.” Oysa en önemli  ve sihirli sorular yıllarca kendimizden sakladığımız ve hiç sormadığımız sorulardır.

Peki,

Kendinize ve çevrenize en son ne zaman doğru ve güçlü bir soru (lar) sordunuz ?

Sorduysanız bu soru (lar) neydi ? Size nasıl bir katkı sağladı ?

Sormadıysanız nedeni nedir ?

Soruların gücünü kendi gücümüze kattığımız sihirli bir yaşam dileğiyle…

Nurten KILIÇPARLAR

Eğitmen ve Koç

İşin İçeriğinde Farklı Gruplar Olması Halinde İş Deneyim Belgesi Değerlendirilmesi ?

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından 20.12.2022 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Kocaeli İli, Körfez İlçesi, Yarımca Mahallesi, İlimtepe Mevkii 1 Etap 496 Adet Konut İnşaatları İle Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İkmal İşi” ihalesine ilişkin olarak Gökalp Proje Müşavirlik A.Ş. – Su Yüklenim İnşaat A.Ş. İş Ortaklığı’nın 13.02.2023 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 15.02.2023 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 27.02.2023 tarih ve 81478 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 27.02.2023 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmuştur.

İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, pilot ortak Gökalp Proje Müş. A.Ş.ye ait iş deneyim belgesinin idare tarafından benzer iş grubunda değerlendirilmemesinin yerinde olmadığı iddiasına yer verilmiştir.

22.03.2023 tarihli ve  2023/UY.II-520 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

…………………..

Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Tebliği’nin 2.4’üncü maddesinde “(Ek-1)’de yer alan listedeki işlerle ilgili; tamamlama, onarım, sondaj, güçlendirme, montaj işleri vb. yapım işlerine ilişkin benzer işler, yapılacak işin niteliği ile bu listedeki gruplar göz önüne alınarak ve rekabeti engellemeyecek şekilde idarelerce belirlenebilecektir. Örneğin; BII grubu bir idari binanın çatı örtüsü onarım ihalesinde, benzer işin sadece “BII grubu veya BII grubu işin onarım işi” olarak belirlenmesi, ihale konusu işin niteliği çerçevesinde Kanunun 5 inci maddesinde yer alan rekabetin sağlanması ilkesine aykırı olabilecektir. Bu nedenle, anılan örnekte ihale edilen işin niteliği göz önünde bulundurularak “BII grubu veya BII grubu işin onarım işi”nin yanında “BIII grubu veya BIII grubu işin onarım işi” de benzer iş olarak belirtilebilecektir.

Onarım işleri ihalelerinde benzer iş belirlemesi yapılırken, onarımı gerçekleştirilecek yapının temelden inşasını içeren işlerin öncelikle belirtilmesi gerekmekte olup, bu ihalelerde benzer işin “bir grup veya o gruptaki işin onarım işi” şeklinde tespit edilmesi gerekmektedir. Örneğin “(A) Alt Yapı İşleri – VII. Grup: Havaalanı İşleri” grubuna giren bir onarım ihalesinde benzer iş “AVII grubu veya AVII grubu işin onarım işi” şeklinde belirlenecektir.

Tamamlanmamış bir yapının geriye kalan imalatlarının gerçekleştirilmesi şeklindeki ikmal (tamamlama) ihalelerinde ise, ikmale konu iş kapsamının işin bütününün karakteristiğini yansıtıp yansıtmadığına göre benzer iş belirlemesi yapılması gerekmektedir.

Örneğin, kapsamında birden fazla BII grubu bina inşaatı olan bir projede bir kısım bina inşaatlarının tamamlandığı, bir kısım bina inşaatlarına ise hiç başlanılmadığı durumda, yapılacak ikmal ihalesinde benzer işin “BII grubu iş” şeklinde belirlenmesi gerekmektedir.

Ancak, proje kapsamındaki binaların tamamının kaba inşaatının bitirildiği, ince işlerinin tamamlanmadığı bir durumda ise, benzer işin “BII grubu veya BII grubu işin tamamlama işi” şeklinde belirlenmesi uygun olacaktır.” açıklaması,

Anılan Tebliğ’in 2.8’inci maddesinde

“İş deneyim belgesine konu işin esaslı unsurunun belirlenmesinde, işin yapım amacı ile işlevinin ve/veya yapılan toplam iş tutarı içerisindeki farklı iş gruplarına ait tutarların dağılımının göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Örneğin,

yapılan iş tutarının %30’unun AI grubuna giren köprü işleri, %30’unun AII grubuna giren tünel işleri ve %40’ının AVI grubuna giren demiryolu işleri olan bir demiryolu yapım işinde, projenin amacı ve işlevinin canlı ve cansız varlıkların bir yerden bir yere nakli için gerekli olan demiryolunun yapılması olduğundan, esaslı unsur “AVI Grup: Demiryolu İşleri (Altyapı + Üstyapı)” olarak belirlenebilecektir.

Yine, gerçekleştirilen iş tutarının %70’inin AII grubuna giren tünel işleri,

%15’inin AVI grubuna giren demiryolu işleri ve

%15’inin BIII grubuna giren istasyon binası yapım işleri olan bir metro hattı yapım işinde esaslı unsur, projenin amaç ve işlevinin canlı ve cansız varlıkların bir yerden bir yere nakli için gerekli olan demiryolu yapılması olduğundan

“AVI Grup: Demiryolu İşleri (Altyapı + Üstyapı)” olarak veya yapılan iş tutarı içerisinde sahip olduğu oranının büyüklüğünden dolayı “AII Grup: Tünel İşleri” olarak belirlenebilecektir.

Tamamlanamayan ya da devredilen işlerde ise, işin yapılan kısmına ilişkin belge düzenlenmesi durumunda yapılan işin projenin bütününün karakteristiğini yansıtıp yansıtmadığına göre esaslı unsur belirlemesi yapılması gerekmektedir. İşin yapılan kısmının projenin bütününün karakteristiğini yansıtması halinde esaslı unsur belirlenecektir. Örneğin, tamamlanamayan bir otoyolu projesinin yapılan kısmının hem altyapı hem de üstyapı karayolu işi içermesi halinde belgeye konu işin esaslı unsuru “AV Grup: Karayolu İşleri (Altyapı+Üstyapı)” olarak belirlenebilecektir. Benzer şekilde, birden fazla BIII grubu bina inşaatı içeren bir projede bina inşaatlarının bir kaçının temelden çatıya kaba ve ince işleri ile birlikte bir bütün olarak tamamlanması, diğerlerinin ise kısmen tamamlanması halinde belgeye konu işin esaslı unsuru “BIII Grup: Bina İşleri” olarak belirlenebilecektir. Ancak, binaların hiçbirinin bir bütün olarak bitirilmediği hallerde esaslı unsur belirlemesi yapılmayacaktır. Aynı şekilde, yapımına başlanıp tamamlanamamış bir boru hattı işinde sadece kazı işi yapılmış, boru montajı ve yerine tespiti yapılmamış ise söz konusu işte esaslı unsur belirlemesi yapılmayacaktır.

Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 48 inci maddesinin ikinci fıkrasında “İhale konusu iş veya benzer iş kapsamında bulunmayan işlerin tutarları iş deneyiminde değerlendirmeye alınmaz. Ancak, iş deneyim belgesine konu işin esaslı unsurunun ihale konusu iş veya benzer işe uygun olması halinde iş deneyim belgesi tutarının tamamı değerlendirilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre, birden fazla gruptan işleri içeren iş deneyim belgelerinde, belgeye konu işin esaslı unsurunun ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin olması halinde belge tutarının tamamı dikkate alınır. Örneğin; esaslı unsuru AV Grup: Karayolu İşleri (Altyapı+Üstyapı) olan ve kapsamında köprü ve tünel yapımı da bulunan bir projeye ait iş deneyim belgesinin; köprü ve tünel yapımı içermeyen bir karayolu işi ihalesine sunulması halinde, köprü ve tünel yapımına ilişkin tutar ayrıştırılmayacak ve belge tutarının tamamı değerlendirmeye alınacaktır. Aynı şekilde, esaslı unsuru AXVIII Grup: Saha İşleri olan ve kapsamında BIII grubu bir bina inşası da bulunan bir projeye ait iş deneyim belgesinin; bina inşası içermeyen bir rekreasyon alanı yapım işi ihalesine sunulması halinde, BIII grubu bina yapımına ilişkin tutar ayrıştırılmayacak ve belge tutarının tamamı değerlendirmeye alınacaktır.

İş deneyim belgesine konu işin esaslı unsurunun ihale konusu iş veya benzer işe ilişkin olmaması halinde ise, sadece ihale konusu işe veya benzer işe uygun nitelikteki işler değerlendirmeye alınır. Örneğin, esaslı unsuru AVIII Grup: Barajlar olan ve kapsamında santral binası, ulaşım yolları, derivasyon ve enerji tünelleri inşası da bulunan bir projeye ait iş deneyim belgesinin AII grubuna giren bir tünel yapımı ihalesine sunulması halinde, derivasyon ve enerji tünelleri yapımına ilişkin tutar belge tutarından ayrıştırılmak suretiyle değerlendirmeye alınacaktır.” açıklaması,

Aynı Tebliğ’in ekinde yer alan Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Listesi’nde “(B) ÜSTYAPI (BİNA) İŞLERİ

III. GRUP: BİNA İŞLERİ

1.BII. Grup işler

2.BI. ve BII. Grubu işlerin dışındaki bina işleri” açıklaması,

İdari Şartname’nin “İhale konusu işe/alıma ilişkin bilgiler” başlıklı 2’nci maddesinde “2.1. İhale konusu işin/alımın;

  1. a) Adı: Kocaeli İli, Körfez İlçesi, Yarımca Mahallesi, İlimtepe Mevkii 1. Etap 496 Adet Konut İnşaatları İle Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İkmal İşi
  2. b) Türü: Yapım işleri
  3. c) İlgili Uygulama Yönetmeliği: Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği

ç) Yatırım proje no’su (yapım işlerinde):

  1. d) Kodu:
  2. e) Miktarı: Tünel Kalıp Sistemiyle 496 Adet Konut ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İkmal İşi. Ayrıntılı bilgi idari şartnamenin ekinde yer almaktadır.
  3. f) İşin yapılacağı/malın teslim edileceği yer: Kocaeli” düzenlemesi,

Anılan Şartname’nin “İhaleye katılabilmek için gereken belgeler ve yeterlik kriterleri” başlıklı 7’nci maddesinde “7.5. Mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler:

7.5.1. İsteklinin, yurt içinde veya yurt dışında kamu veya özel sektöre bedel içeren bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin olarak;

  1. a) İlk ilan tarihinden geriye doğru son on beş yıl içinde geçici kabulü yapılan,
  2. b) İlk ilan tarihinden geriye doğru son on beş yıl içinde geçici kabulü yapılan işlerde, ilk sözleşme bedelinin en az % 80’i oranında denetlenen ya da yönetilen,

işlere ilişkin deneyimini gösteren belgeleri sunması zorunludur. İstekli tarafından teklif edilen bedelin % 50’inden az olmamak üzere, ihale konusu iş veya benzer işlere ait tek sözleşmeye ilişkin iş deneyimini gösteren belgelerin sunulması gerekir.

İş ortaklığında, pilot ortağın istenen asgari iş deneyim tutarının en az % 80’ini, diğer ortakların her birinin ise, istenen asgari iş deneyim tutarının en az % 20’sini sağlaması zorunludur. Ancak ihaleye katılan iş ortaklığının ortakları tarafından ortaklık oranları ve yapısı aynı olmak kaydıyla daha önce kurulmuş olan iş ortaklığının gerçekleştirdiği bir işten elde ettiği iş deneyim belgesi sunulması halinde pilot ortak ve diğer ortakların her birinin birinci cümledeki oranlara göre asgari iş deneyim tutarını sağlaması koşulu aranmaz. Konsorsiyumda ise, her bir ortağın kendi kısmı için istenen asgari iş deneyim tutarını sağlaması zorunludur.

7.6. Benzer iş olarak kabul edilecek işler aşağıda belirtilmiştir:

11.06.2011 tarih ve 27961 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yapım İşlerinde benzer iş grupları tebliği” nde yer alan B/III grubu işler benzer iş olarak kabul edilecektir.

7.6.1 Mezuniyet belgeleri/diplomalar:

İnşaat Mühendisliği bölümü veya Mimarlık bölümü” düzenlemesi yer almaktadır.

Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Tebliği’ne göre üstyapı işleri; yeni yapım, restorasyon, ikmal(tamamlama) ve bakım onarım şeklinde dört ana başlıkta toplanmaktadır.

Anılan Tebliğ’de,

restorasyon işlerine B-I grubunda,

belirli özel fiziki niteliklere sahip işler B-II grubunda,

bunun dışında kalan bina işlerine ise B-III grubunda yer verilmiş olup 2.4’üncü maddesinde onarım işlerinde ve ikmal(tamamlama) işlerinde benzer iş belirlemesinin ne şekilde yapılacağı açıklanmış ve temelden çatıya bir yapım işinden farklılık ortaya konulmuştur.

Yine 2.8’inci maddede iş deneyim belgelerinde esaslı unsur belirlemesi yapılırken işin binaların temelden çatıya bir bütün halinde gerçekleştirilmesi haline vurgu yapılmış ve bu nitelikte yapı olmaması halinde esaslı unsur belirlenmemesi gerektiği açıklanmıştır.

20.12.2022 tarihinde açık ihale usulü ve e-teklif alınmak suretiyle gerçekleştirilen başvuruya konu ihaleye 2 istekli tarafından teklif sunulduğu, ihalenin Artı Değer İnşaat Otomotiv Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş. üzerinde bırakıldığı, başvuru sahibi Gökalp Proje Müşavirlik Anonim Şirketi – Su Yüklenim İnşaat A.Ş. İş Ortaklığı’nın teklifinin pilot ortağa ait iş deneyim belgesinin benzer iş tanımına uygun olmadığı gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakıldığı görülmüştür.

İhale dokümanları içerisinde yer alan özel idari teknik şartnamede “Söz konusu işin ihalesi daha önce 06.07.2021 tarihinde gerçekleştirilmiş olup, 18.07.2022 tarih ve 263308 sayılı Stratejik Planlama Komisyon Kararı ile tasfiye edilmiştir. Bahse konu işin fiziki gerçekleşme oranı %0,00 (Yüzde Sıfır) dır.” ibaresine yer verildiği, dolayısıyla söz konusu iş başlangıcından sonuna kadar yeni bir yapım işi olduğu görülmüştür.

Söz konusu ihaleye ait İdari Şartname incelendiğinde; Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Tebliği’nde yer alan (B) III. Grup Bina işlerinin benzer iş olarak kabul edileceği, benzer işe denk sayılacak mühendislik veya mimarlık bölümleri olarak ise inşaat mühendisliği veya mimarlık bölümünün sayıldığı, tamamlama, onarım, ikmal, bakım, montaj, tadilat vs. yapım işlerine ait iş deneyim belgelerinin kabul edileceğine dair bir düzenlemeye yer verilmediği görülmüştür.

Başvuru sahibinin pilot ortağı Gökalp Proje Müşavirlik Anonim Şirketi tarafından yeterlik bilgileri tablosunun “Mesleki ve Teknik Yeterliğe İlişkin Bilgiler” kısmının “EKAP’ta Kayıtlı Olan İş Deneyim Belgesi” satırında “45472-Y-KD-33-2” beyanına yer verildiği, EKAP üzerinde yapılan incelemede; söz konusu iş deneyim belgesinde işin adının “Sarıkamış Allahu Ekber Dağları Milli Parkı İdare ve Ziyaretçi Merkezi İnşaatı İşi” olduğu, belgeye konu işin esaslı unsurunun “Betonarme – Çelik Kültür ve Kongre Merkezi İnşaatı”, yüklenicinin adı soyadı veya ticaret unvanının “Gökalp Proje Müşavirlik Anonim Şirketi”, sözleşme tarihinin 08.05.2018, geçici kabul tarihinin “28.10.2020” ve belge tutarının “41.735.901,29 TRY” olduğu görülmüştür.

İdare tarafından gönderilen işlem dosyasında yer alan belgeler incelendiğinde, söz konusu iş deneyim belgesine ilişkin olarak; belgeye konu işin esaslı unsurunun “Betonarme – Çelik Kültür ve Kongre Merkezi İnşaatı” olarak belirlendiği, ancak belgeyi düzenleyen idare tarafından Yapım İşlerinde Benzer İş Grupları Tebliği’nde yer alan yapım işi sınıfı ve grubuna yönelik herhangi bir belirleme yapılmadığı gerekçesiyle belgeyi düzenleyen Kars ili Sarıkamış Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı’ndan 30.12.2022 tarih ve 348918 sayılı yazı ile esaslı unsur belirlemesine dayanak teşkil eden belgelerin talep edildiği, 11/01/2023 tarih ve “Köyler Brl.2023/06” sayılı cevabi yazı ile söz konusu iş deneyim belgesine esas işe ait yaklaşık maliyet icmali ve pursantaj tablosunun gönderildiği, 11/01/2023 tarihli üst yazıda işin adının “Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı idare ve Ziyaretçi Merkezi ikmal İnşaatı işi”, iş deneyim belgesinde işin adının “Sarıkamış Allahu Ekber Dağları Milli Parkı İdare ve Ziyaretçi Merkezi İnşaatı İşi” olarak geçtiğinin tespiti edildiği,

Bunun üzerine yine iş deneyim belgesi ile ilgili olarak aynı idareden 17.01.2023 tarih ve 359096 sayılı yazı ile ikmal ihalesinin kaç defa gerçekleştirildiği, ikmal ihaleleri alan yüklenici bilgileri ve sözleşme bilgileri, ikmal ihalelerinin fiziki gerçekleşme oranlanın, ikmal ihalelerine ait durum tespit tutanaklarının, ikmal ihalelerine ait tasfiye/fesih tespit tutanaklarının, yükleniciler tarafından gerçekleştirilen işin kısımlarının geniş icmal özetleri, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgelerinin gönderilmesinin talep edildiği, 19.01.2023 tarih ve “Köyler Brl.2023/08” sayılı cevabi yazı ile ikmal ihalesinin 2 defa gerçekleştirildiğinin, ikmal ihalelerine ait fesih/tasfiye tutanaklarının önceki ihaleler birlik tarafından yapılmadığından söz konusu tutanakların kendilerinde bulunmadığının bildirildiği, yazı ekinde gönderilen belgelerden de ikmal öncesi yapılan imalat kalemlerinin tespit edilemediği,

Daha sonra Tarım ve Orman Bakanlığı 13. Bölge Müdürlüğü’nden 23.01.2023 tarih ve 362195 sayılı yazı ile Sarıkamış Allahu Ekber Dağları Milli Parkı idare ve Ziyaretçi Merkezi İnşaatı İşi’ne ait ikmal ihalesine ait “Durum Tespit Tutanağı”, “Fesih/Tasfiye Tespit Tutanağı” ile yapılan imalat kalemlerini gösteren belgelerin talep edildiği, 24.01.2023 tarih ve 8663333 sayılı cevabi yazı ile söz konusu işin 2 defa ikmal ihalesinin gerçekleştirildiği, ikmal ihalelerinin durum tespit tutanaklarının gönderildiği, 1. Durum tespit tutanağına göre; Kafkas Cephesi Araştırma Merkezi Binası, Konferans Salonu Binası ve Panaroma 1915 Binasının temel kazılarının tamamlandığı, T.C.D.D. ye ait tren yolu hattının ray ve traverslerinin sökülerek DDY Sarıkamış Gar istasyonuna teslim edildiği, zemin kazısı sonrası ortaya çıkan zemin suyunun tahliyesi İçin drenaj kanallarının kazıldığı, mevcut suyun dereye drenaj edildiği tespit edildiği, 2. Durum tespit tutanağında İdari Binanın, Kafkas Araştırma Merkezi Binası, Konferans Salonu Binası, Panorama 1915 Binası, Mescid Binası, Hilal Binası, Fuaye Binası, Yıldız Saçak Teras Binasına ait betonarme ve çelik imalatların tamamlandığı, elektrik ve mekanik tesisata ait imalatların ise birçok binada tamamlandığının tespit edildiği, diğer taraftan söz konusu imalatlarının seviyelerini tespit amacıyla her yapı bloğu için ayrı ayrı düzenlenmiş “Mevcut Yapı ve Durum Tespit Tutanağı olduğunu, Gökalp Proje Müşavirlik Anonim Şirketi tarafından beyan edilen iş deneyim belgesinde yer alan esas işin kapsamında ise Mescid Binası, Panaroma Binası, Konferans Salonu, Kafkas Araştırma Binası, İdari Bina ve Hilal Binası & Fuaye Alanı yapılarının olduğunun tespit edildiği görülmüştür.

Başvuru sahibi tarafından yapılan şikayet başvurusunda ise mevcut işteki kaba inşaat eksikliklerinin tamamlandığının, söz konusu tamamlamanın ise bir binanın bütün olarak yapılmasını sağlayacak ölçek ve nitelikte olduğunun, söz konusu iş için kullanılan 3.872,80 m3 hazır betonun başvuruya konu ihaledeki 3 adet bloğun temelden itibaren karkasının tamamını inşa edebilecek seviye olduğunun, Kars İli Sarıkamış Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığından alınan 10/02/2023 tarih ve 2023/51 sayılı yazının şikayet başvuru dilekçesi eki yapıldığının, bu yazıya göre Çelik Konstrüksiyon Fuaye Binası ile Dış Girişteki Nizamiye Yapısının baştan sona (temelden çatıya) kendilerince yapıldığının tespit edildiğinin iddia edildiği görülmüştür.

İdare tarafından yapılan yazışmalar sonucu gönderilen belgeler incelendiğinde söz konusu Sarıkamış Allahu Ekber Dağları Milli Parkı idare ve Ziyaretçi Merkezi İnşaatı İşi’nin daha önce iki kez sözleşmesinin fesh/tasfiye edildiği, 11.02.2015 tarihli ilk durum tespit tutanağına göre; ilk yüklenici Gizem İnş. Taah. Tic ve San. A.Ş. tarafından Kafkas Cephesi Araştırma Merkezi Binası, Konferans Salonu Binası ve Panaroma 1915 Binasının temel kazılarının tamamlandığı, T.C.D.D. ye ait tren yolu hattının ray ve traverslerinin sökülerek DDY Sarıkamış Gar istasyonuna teslim edildiği, zemin kazısı sonrası ortaya çıkan zemin suyunun tahliyesi İçin drenaj kanallarının kazıldığı, mevcut suyun dereye drenaj edildiği, İnşaat sahasının etrafının galvanizli tel çit ile korkuluk yapılarak muhafaza altına alındığı, uyarı levhalarının asıldığı, yüklenici tarafından kontrollük hizmetleri İçin XIII. Orman ve Su İşleri Bölge Müdürlüğü, Kars İl Şube Müdürlüğüne tahsis edilen araç ve ekipmanların firmaya teslim edildiğinin 11.02.2015 tarihinde karşılıklı olarak imza altın alınarak tanzim edildiği görülmüştür.

18.10.2017 tarihli ikinci durum tespit tutanağına göre ikmal işi kapsamında ikinci yüklenici As İnş. San. ve Tic. A.Ş. tarafından;

– İdari Binada; betonarme ve çelik imalatların yapıldığı, çatı imalatında nem tutucu, bitümlü örtü, 2 profil, taş yünü, ve ahşap imalatlarının 8 cephe için yapıldığı, titanyum çinko 5 cephe olarak kapatıldığı, ancak kullanılan klipslerin şartname ile uyuşmadığının tespit edildiği, dış cephede 12,5 mm plaka kaplama (iki kat) ve taş yünü imalatının yapıldığı, dış cephede su yalıtımı için bir cephede projeye uygun olarak 1,5 mm EPDM kullanıldığı, diğer 7 cephede projeye uygun olmayan 0,5 mm EPDM membranın kullanıldığı, ara geçiş, zemin kat ve birinci kat döşeme beton imalatının, zemin kat asma tavan imalatının, iç mekan bölücü duvarlar çelik karkas imalatının, çay ocağı dışında bölücü duvarların tamamında tek kat 12,5 mm plaka duvar imalatının yapıldığı,

– Kafkas Araştırma Merkezi Binasında; betonarme ve çelik imalatların yapıldığı, çatı imalatında nem tutucu, bitümlü örtü, z profil, taş yünü, ve ahşap imalatlarının 8 cephe için gerçekleştirildiği, titanyum çinko 8 cephe olarak kapatıldığı, ancak kullanılan klipslerin şartname ile uyuşmadığı, dış cephede 12,5 mm plaka kaplama (iki kat) ve taş yünü imalatının yapıldığı, dış cephe su yalıtımı için projeye uygun olarak 1,5 mm EPDM kullanıldığı, zemin kat ve 1. kat trapez saç ve hasır çelikli tesviye betonunun atıldığı, zemin kat asma tavanın iç duvar ve merdiven hizasından yaklaşık 1 metre içeriden olmak üzere kısmen tamamlandığı,

– Konferans Salonu Binasında; betonarme ve çelik imalatların yapıldığı, çatı imalatında nem tutucu, bitümlü örtü, z profil, taş yünü, ve ahşap imalatlarının 8 cephe için gerçekleştirildiği, titanyum çinko 8 cephe olarak kapatıldığı, ancak kullanılan klipslerin şartname ile uyuşmadığı, dış cephede 12,5 mm plaka kaplama (iki kat) ve taş yünü imalatının yapıldığı, dış cephe su yalıtımının projeye uygun olarak 1,5 mm EPDM kullanılarak yapıldığı, ara geçiş kısımları hol ve tuvaletlerin trapez saç ve hasır çelikli şap betonunun atıldığı,

– Panorama 1915 Binasında; betonarme ve çelik imalatların yapıldığı, çatı imalatında nem tutucu, bitümlü örtü, 2 profil, taş yünü, ve ahşap imalatlarının 8 cephe için yapıldığı, titanyum çinko 8 cephe olarak kapatıldığı, ancak kullanılan klipslerin şartname ile uyuşmadığı, dış cephede 12,5 mm plaka kaplama (iki kat) ve taş yünü imalatının yapıldığı, dış cephe su yalıtımının 5 cephe için projeye uygun olarak 1,5 mm EPDM kullanılarak yapıldığı, su yalıtımı imalatlarında 1 cephe 0,5 mm EPDM esaslı membran kullanıldığı, zemin kat ve 1. kat trapez saç ve hasır çelikli şap betonunun atıldığı, zemin kat asma tavanın iç duvar ve merdiven hizasından yaklaşık 1 metre içeriden olmak üzere kısmen tamamlandığı,

– Mescid Binasında; betonarme ve çelik imalatların yapıldığı, çatı imalatında nem tutucu, bitümlü örtü, z profil, taş yünü, ve ahşap imalatlarının 8 cephe için gerçekleştirildiği, titanyum çinko 8 cephe olarak kapatıldığı, ancak kullanılan klipslerin şartname ile uyuşmadığı, dış cephede 12,5 mm plaka kaplama (iki kat) ve taş yünü imalatının yapıldığı, dış cephede su yalıtımının 8 cephe için projeye uygun olarak 1,5 mm EPDM kullanılarak yapıldığı, ara geçiş ve birinci kat trapez saç imalatı ve hasır çelikli şap betonu imalatının, zemin kat şap imalatının ve zemin kat asma tavan imalatının yapıldığı,

– Hilal Binasında; betonarme imalatların tamamlandığı, çelik imalatların yapıldığı, çatı imalatında nem tutucu, bitümlü örtü, z profil, taş yünü, ve ahşap imalatların, dış cephe ve iç cephe olmak üzere 12,5 mm plaka kaplama (dört kat) ve iki kat taşyünü imalatının yapıldığı,

– Fuaye Binasında; betonarme imalatların yapıldığı,

– Yıldız Sacak Teras Binasında; betonarme ve çelik imalatların yapıldığı,

– Bina Ara Geçişleri; betonarme ve çelik imalatların yapıldığı,

– Çevre Düzenleme; temel, bina ve çevre drenajlarının, ilave drenaj hattının, bina çevrelerinde dolgu imalatlarının, otopark kazı imalatlarının yapıldığı,

– Elektrik Tesisatı; topraklama tesisatının tüm binalar için yapıldığı, kuvvetli ve zayıf akım kablolarının Hilal Binası dışında yapıldığı, Hilal ve Fuaye binası bodrum kat kuvvetli akım kablolarının yapıldığı, Kafkas Araştırma Merkez, Panorama 1915, Hilal Binalarında, idari bina ve Mescid binası panoların montajının, iki beton köşk imalatının yapıldığı ve trafonun konulduğu,

– Mekanik Tesisatı; ısıtma ve soğutma boruları imalatının, Kafkas Araştırma Merkezi Binasında havalandırma kanalı imalatlarının, Hilal binasında havalandırma kanalı imalatının kısmen yapıldığı, ayrıca Konferans Salonu Binası ve Hilal Binasında pis su giderlerinin kısmen yapıldığı tespitlerinin yapıldığı görülmüş olup, söz konusu durum tespit tutanağının idare ve yüklenici tarafından (şerhli) imza altına alındığı görülmüştür.

İkinci ikmal işi kapsamında yüklenici Gökalp Proje Müşavirlik A.Ş. tarafından ihale konusu işin tamamlandığı anlaşılmıştır.

Tarım ve Orman Bakanlığı 13.Bölge Müdürlüğü tarafından 24.01.2023 tarih ve 8663333 sayılı cevabi yazı ekinde ayrıca “Epas Mühendislik & Müşavirlik İnşaat Taahhüt İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi’ne hazırlatılan 24 Ocak 2018 tarihli “Röleve Raporu”nun ihale işlem dosyası içerisinde yer aldığı tespit edilmiştir.

Başvuru sahibi Gökalp Proje Müşavirlik Anonim Şirketi / Su Yüklenim İnşaat Anonim Şirketi İş Ortaklığı tarafından şikayet başvurusunda Fuaye Binasının ile Nizamiye Binasının baştan sona (temelden çatıya) yapıldığının iddia edildiği, ancak söz konusu röleve raporlarının Hilal-Fuaye-Yıldız Saçak Binası Mevcut Yapı ve Durum Tespit Raporu incelendiğinde, söz konusu fuaye binası için betonarme temeli ve teras köprüsünün çelik konstrüksiyon imalatının tamamlandığının belirtildiği, raporun ilk sayfasında yer alan resimden de anlaşılacağı üzere temel imalatlarının daha önceki yükleniciler tarafından tamamlandığı tespit edilmiş, ihale işlem dosyası içerisinde yer alan belgelerde Nizamiye Binası isimli herhangi bir yapının yer almadığı anlaşılmıştır.

Yukarıda yer verilen tespitler neticesinde, idarece benzer iş tanımının BIII grup işler olarak belirlendiği, başvuru sahibi tarafından beyan edilen pilot ortağa ait iş deneyim belgesinin benzer işe uygun olduğunun iddia edildiği, ancak başvuru sahibinin pilot ortağının ihalede beyan etmiş olduğu iş deneyim belgesinin ikmal işine ait bir belge olduğu, idare tarafından yapılan yazışmalar doğrultusunda söz konusu iş kapsamında baştan sonra herhangi bir binanın inşaatının tamamlanmadığının tespit edildiği, ihale dokümanında tamamlama işine ait bir iş deneyim belgesinin kullanılabileceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşıldığından, idarece tesis edilen işlemin yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan başvuru sahibi tarafından beyan edilen iş deneyim belgesinin esaslı unsurunun “Betonarme-Çelik Kültür ve Kongre Merkezi İnşaatı” olarak belirlendiği, yukarıda yer verilen değerlendirmeler ışığında bir işin B-II veya B-III grubuna uygun olarak değerlendirilebilmesinin ana koşulunun, yapının bir bütün halinde baştan sona (temelden çatıya) inşaatının gerçekleştirilmesine bağlı olduğu, sunulan iş bitirme belgesinin ikmal işine ait olduğu, baştan sona (temelden çatıya) bir yapı inşaatına ilişkin olmadığı, bu durumda söz konusu iş bitirme belgesinin, belgeye konu işin adının düzeltilmesi ve esaslı unsur belirlenmemesi suretiyle yeniden düzenlenmesi hususunun belgeyi düzenleyen Sarıkamış Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği’ne bildirilmesi gerekmektedir.

Mehmet ATASEVER

Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen

Alım Talebi: Alev Almaz Kaban

Bir firmamız için, Nomex Alev Almaz Kaban alımı yapılacaktır. Detaylar için iletişime geçilmesi rica olunur.

Miktar: 50 Adet

Özellik: %93 Meta aramid, %5 Para Aramid, %2 Antistatik kumaş standartına uygun olmasını talep edilmektedir.

Son Teklif Toplama Tarihi: 06/06/2023

Teslim Yeri: İstanbul

Ödeme Şekli: Peşin veya Vadeli olabilir

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK ( 250 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

– Ödeme sonrasında ilanla ilgili; ticaret@satinalmadergisi.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

İkna Etmek Neden Bu Kadar Zor ?

Kısıtlar Teorisi Hakkında Konuşmak Neden Bu Kadar Zor?

ABD üniversitelerinde yapılan iki önemli çalışmayı hatırlatmak istiyorum. Bu çalışmaların yeni bir fikir hakkında konuşmak istediğimizde karşılaştığımız ortamları tanımlayabilmek için önemli. Başlayalım.

Dunning–Kruger Etkisi

Dunning & Kruger tarafından yapılan 1999 tarihli psikolojik araştırmadır. Bu etki bir çeşit algı önyargısıdır. Göreli olarak düşük profildeki insanları kendi kabiliyetlerini gerçekte olduğundan çok daha iyi hissetmelerini ifade eder. Bu önyargı bilinçaltındadır, istemsiz çalışır, kişi farkında değildir. Bu profilde etki içe dönüktür, kişi kendini bilmez.

Araştırmanın diğer yanında göreli olarak yüksek profilli insanlar vardır. Onlar da kendi kabiliyetlerini gerçekte olduğundan daha değersiz ve herkesin yapabileceği kadar sıradan hissederler. Bu profilde etki dışa dönüktür, kişi etrafındakileri bilmez.

Mümin Sekman, Başarı Bilimi isimli kitabında bu konudan “cahil cesareti” olarak söz ediyor! Gerçekten yandaki görsele bakarsanız konu hakkında hiç bir fikri olmayanların “her şeyi yaparım abi” havasında olduğunu görebilirsiniz. Biraz içine girince kişi daha önce farkında olmadığı sınırların (cam tavanların)  varlığıyla karşılaşıyor. Öğrenmeye ve maruziyete devam ettiğinde giderek eksikleriyle yüzleşiyor. Bir yerden sonra öğrendiklerinin işe yaradığını görerek kendine güvenini tazeliyor. Ancak bir dahaki sefere bu tecrübenin ışığında “yüksekten atmamayı” öğrenmiş oluyor. Konuyu kişisel, firma bazında ve hatta ülke bazında bile düşünebilirsiniz. Aşırı ve yersiz kendine güven trafik kazasına, şirket iflasına hatta rejim değişikliklerine bile neden olabiliyor.

Lütfen bu yazıda “kabiliyeti”, yeni paradigmanın farkında olmak anlamında değerlendirin.

Kısıtlar Teorisiyle (TOC) ilgilenenler Dunning & Kruger Etkisindeki “yüksek kabiliyetli” gruptur, yeni paradigmanın farkındadırlar, eski – yeni paradigma ayrımını yapabilirler, izlenen yöntemlerin olası sonuçları hakkında fikir sahibidirler. Benzer şekilde “düşük kabiliyetli” gruptakiler paradigma değişiminin hiç bir şekilde farkında değillerdir, eski paradigmanın tam anlamıyla içindedirler, tahsilleri – tecrübeleri – rakipleri – özel hayatları hep bu paradigmaya uygundur, elde ettikleri sonuçlar ve karşılığında sergilenen efor onlara tamamen “normal ve yeterli” görünür.

Fark ettiğiniz söz konusu Kısıtlar Teorisi (TOC) satışı olduğunda “düşük kabiliyetli” grup alıcı veya müşteri, “yüksek kabiliyetli” grup satıcı veya tedarikçi konumundadır. Burada kabiliyet sadece “paradigma farkındalığı” anlamında kullanılmaktadır.

Alıcının bakış açısıyla: Dunning-Kruger Etkisi uyarınca her şeyi yeterince iyi bildiklerini düşünürler. Aslında paradigma değişmiştir ancak farkında olmadıkları için kendilerini hâlâ üstün hissederler. Kendilerinin ve kurumlarının “diğerlerinden” daha iyi olduğuna inanmışlardır. Yeni fikirlere (hele de tehdit içerenlere) kapalıdırlar, yapmaları gereken dolu iş varken bunlara ayıracak zamanları yoktur.

Dunning-Kruger bu durumda kişilerin kendilerini daha iyi tanımalarına yardımcı olunmasını  öneriyor; örneğin kendileri gibi olduğuna inandıkları bir kişi veya kurumun TOC kullandığını (referans) açıklamak, kendi ortamlarındaki veriyle farklı bir uygulamanın olabileceğini kıyaslama simülasyonuyla göstermek, … Kralın çıplak olduğunu fısıldamak gerekiyor.

Satıcının bakış açısıyla: Dunning-Kruger Etkisiyle “herkesin elbette TOC cazibesine kapılacağını, uzun boylu anlatmaya gerek kalmayacağını, her müdür veya patronun tabii ki işini büyütmek isteyeceğini, bundan daha iyi fırsat olmadığını, müşterilerin sıraya gireceğini,…” sanırlar. Kendilerini sıradan bulurlar, herhangi birinden daha zeki falan değillerdir, sadece paradigmanın değiştiğini fark etmişlerdir, o kadar… Dolayısıyla TOC sunumunu doğrudan yaparlar ve alıcılar TOC için “mümkün olamayacak kadar iyi” algısına kapılırlar.

Dunning-Kruger bu durumda kişilerin etrafındakileri daha iyi tanımalarına yardımcı olunmasını öneriyor; örneğin onlara TOC öğretmeye çalışmak yerine onlarla birlikte eğitimlere katılıp farklı bakış açısı için sorular sorarak şüphelendirmek, birlikte simülasyon veya vaka analizi yapmak, çeşitli TOC kitap – yazılım – video – dijital referansları ucuzlatarak ve akademik çevrelere yaklaşarak farkındalığı artırmak, referans göstermek, …. deneyimleyerek fark etmelerini sağlamak gerekiyor.

Paradigmanın değiştiğini fark ettikleri anda alıcılar potansiyellerinin tamamına ulaşabileceklerdir! Önemli bir sıçrama onları beklemektedir! Tıpkı hızlanmaya çalışırken “arabanın aslında 5.vitesinin de olduğunu” fark etmek gibi…

Balık, ıslak olduğunu bilemez!

Sosyal Uyum Deneyi

1955 senesinde Psikoloji Profesörü Soloman Asch “Sosyal Uyum Deneyini” gerçekleştirir. 8 katılımcı alınır, aslında yedisi “aktördür”, onlardan ilk ve son üçer soruya doğru cevap ve aradaki 12 soruya (aynı sorunun türevleri) seçilmiş ortak bir yanlış cevap vermeleri istenir. Asıl denek, durumdan habersiz olan sekizinci katılımcıdır, masada sondan ikinci sıraya oturtulur.

Soru basittir, 18 defa farklı versiyonlarla tekrarlanır: Örnektekiyle aynı boyda olan doğru parçası hangisidir? Yandaki şekilde görüldüğü gibi cevap barizdir.

Deney 123 kişiyle tekrar edilir:

Deneklerin %75i çoğunluğa uyarak 12 sorudan en az birine yanlış cevap verir.

Deneklerin %5i çoğunluğa teslim olarak 12 sorunun tamamına yanlış cevap verir.

Deneklerin %25i çoğunluğa rağmen 12 soruya da doğru yanıt verir!!

Kontrol grubu olarak 750 kişiyle “tek başına” sorulur ve sadece üçü yanlış cevap verir.

Bunun üzerine Asch ilk 123 denekle mülakat yaparak neden yanlış cevap verdiklerini sorar:

Bazı katılımcılar, grubun yanlış cevap verdiğini bildiği halde göze batmamak veya aptal görünmemek için diğerleriyle aynı cevabı verdiklerini itiraf etmiş.

Bazıları önce grupla fikir ayrılığı yaşadığını, fakat sonra en çok verilen cevabın doğru olduğuna kendini inandırdığını açıklamış.

Çok sayıda katılımcıysa, yanlış cevap verdiğinin farkında bile olmadığını söylemiş. Algıları, çoğunluğun fikri doğrultusunda oluşmuş.

Asch bunu sosyal çarpıklık olarak niteler. Bu çarpıklık üç düzeyde gerçekleşmektedir:

Algı Çarpıklığı: Grup baskısı stres yaratır. Çoğunluğa gerçekten inanır, dolayısıyla aynı cevabı verir. Sosyal etki algısının özünü çarpıtmıştır. Nadir rastlanır.

Yargı Çarpıklığı: Özgüveni düşüktür. Algısının yapısında bir bozulma olmadığı halde çoğunluğa katılır. Kendisini haksız, çoğunluğu haklı bulur. Yaygın görülür.

Eylem Çarpıklığı: Algısı ve yargısı doğrudur. Yine de oyunbozan, uyumsuz, “aptal” görülüp dışlanmaktan korktuğu için, aslında inanmadığı halde onlarla aynı cevabı verir.

İnsanlık tarihi, sınırlayıcı çoğunluk ile özgürlükçü bireylerin çatışma öyküleriyle doludur: Galileo, Socrates, peygamberler… Eski çağların tutucularını gülünç bulan insanlar, kendi çağının tutucuları olarak davranmakta bir tutarsızlık görmezler!

Özgün ve öncü ruhlular bazen parasız bırakılarak, bazen iletişim kurulmayarak, bazen hapisle cezalandırılarak, bazen alkışlanmayarak sürüye uydurulur. Uymayan ötekileştirilir. Eğitim sistemi, başlı başına sürüye uydurma sistemidir.

Bu yaklaşım azgelişmiş ülke, aile veya şirkette yaşanıyorsa ilerlemeyi engelleyen güçlü bir mekanizmaya dönüşecektir. Bir yerlerde çoğunluk azgelişmişse ve kararları onlar belirliyorsa, orası azgelişmiş kalmaya devam edecektir. Azgelişmişlik sürekli kendini yeniden üretecektir. Sürdürülebilir geri kalmışlığın temeli budur.

Bu iki kavram birlikte inovasyonu boğacak kudrete gelinebildiğini gösterir. Bu sebeple paradigmayı değiştirmek zordur, istemezler, mahalle baskısı da istemez, cahil cesareti de özgüveni ederinden fazla şişirdiği için bunda bir tuhaflık görmezler.

Sonuçta kimseye Kısıtlar Teorisini anlatamamış olursunuz.

 

Kaynak: Başarı Bilimi / Mümin Sekman — okunmaya değer bir kitaptır !!

Kısıtlar Teorisinin

  • Üretim çözümü DBR için OTIF100
  • Perakende çözümü Replenishment için FILLRATE100 bakabilirsiniz,
    • simülatörle deneyebilirsiniz,
    • ücretsiz bir ay test edebilirsiniz.
  • Proje Yönetimi çözümü CCPM için çeşitli yazılımlar var, araştırabilirsiniz.

Kazanmanın coşkusu kaybetme korkusunu aştığında dönüşüm başlayacaktır.

Utkan ULUÇAY

Ut kan.Ulucay@gmail.com   /   05325987515  /   scai>tech  /  blog sayfası   /  FILLRATE100 / OTIF100

İşverence İzin Talebi Karşılanmayan İşçinin Rapor Alması Fesih Nedeni midir ?

İşçi işveren ilişkilerinin temelini güven ilişkisi oluşturur. Güvenin temeli çökmüşse sağlıklı bir iş ilişkisinden bahsetmek de mümkün değildir. Bu kapsamda, işçi iş görme borcunu doğruluk ve bağlılık ilkesine uygun olarak sürdürmek, işveren de iyi niyet kuralları çerçevesinde işçinin hak ve menfaatlerini korumakla yükümlüdür. Elbette ki işyerinde işi yönetme hakkı işverene aittir. İşçi, işverenin yönetim hakkı kapsamında vereceği talimatlarla bağlıdır. Ancak, işverenin vereceği talimatların da hukuka uygun olması gerekir.

Nitekim, “işverenin talimat verme hakkı, kanun, bireysel iş sözleşmesi ile toplu iş sözleşmesi hükümleri ile sınırlıdır. Bu itibarla, işveren, ceza ve kamu hukuku hükümlerine aykırı talimatlar veremeyeceği için, işçi bu tür talimatlara uymak zorunda değildir. Bunun dışında işveren, işçinin kişilik haklarını ihlal eden talimatları da veremez. Keza, Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı gereği, işveren dürüstlük kuralına aykırı talimatlar veremez. Şu halde işveren, diğer işçilerin lehine fakat bir veya birkaç işçinin aleyhine sonuç doğuracak eşitsizlik yaratacak talimatlar veremeyeceği gibi işçiye eza ve cefa vermek amacıyla da talimatlar veremez. Buna göre, işveren talimat verirken eşit işlem borcuna riayet etmekle de yükümlüdür”[1].

Bu kapsamda işveren, işyerinde yönetim hakkına dayanarak, iş sözleşmesinde belirlenen işçinin iş görme borcunu, nerede, nasıl ve ne zaman yerine getireceğini belirleme hakkına sahiptir. Günlük çalışma süresinin başlangıç ve bitiş saatlerini, ara dinlenmesinin nasıl uygulanacağını, yıllık ücretli izinlerin ne zaman kullandırılacağını, İş Kanunu Ek.2’nci maddesinde belirtilen mazeret izinleri dışında işçilerin zaman içinde ihtiyaç duydukları vs. sebeplerle talep ettikleri mazeret izinleri ile işyerinde işin dağıtımı ve kullanılacak ekipmanların nasıl kullanılacağını belirleme yetkisi işverenin yetkisindedir ve bu konuda verilecek talimatlar işverenin yönetim hakkı kapsamında işyerinde düzenin sağlanmasına ilişkindir.

İşçilerin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışlardan kaçınması gerekir. Zira, “işçinin sadakat borcu, sözleşmeden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir”[2]. Aksi halde, işveren işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir (İşK. m.25/II-e).

Uygulamada genel itibariyle bazı işçilerin hasta olmadıkları halde, istirahat raporu alarak işyerlerinde iş akışını bozdukları ve suistimale yol açtıkları bilinmektedir. Bu durumda işyerinde iş akışı bozulmakla birlikte, raporlu işçinin işini aynı bölümde çalışan diğer iş arkadaşı yüklenmekte ve bu işçinin iş yükü artmakta, sağlık ve güvenlik açısından başka riskler de oluşmaktadır. Nitekim, işverence işçinin izin talebinin karşılanmaması nedeniyle işçinin hasta olmadığı halde rapor alması doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan bir davranış olarak değerlendirilmektedir. Yargıtay 9’uncu Hukuk Dairesinin farklı tarihlerde verdiği kararlarda, istirahat raporunun sahteliği veya hatıra binaen verilmiş bir rapor olduğu hususu kesin olarak iddia ve ispat edilemese de, izin talebi karşılanmayan işçinin buna karşın istirahat raporu alması olayını haklı fesih olarak değil, geçerli nedenle fesih olarak değerlendirmiştir.

Yargıtay’a göre, “İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, dosyadaki bilgi ve belgeler ile özelikle tanık Kadir’in beyanından, davacının Ramazan Bayramı öncesinde davalı işverenden 3 gün izin talep ettiği, davalı işverenin ise tatil olan Bayram öncesinde izin taleplerini karşılamadıklarını, bunun bir işyeri uygulaması olduğu şeklinde cevap verip, izin talebini geri çevirdiği, izin talebi kabul edilmeyen davacının ise “siz izin vermezseniz, ben başımın çaresine bakarım, bir yolunu bulurum” şeklinde karşılık verip, ertesi gün telefon açarak rapor aldığını bildirdiği ve Ramazan Bayramı tatili ile birleşecek şekilde davalı işyerine istirahat raporu gönderdiği, sonrasında ise memleketine gittiği anlaşılmaktadır.

Davacının talep ettiği iznin verilmemesi sonrasında sarf ettiği “siz izin vermezseniz, ben başımın çaresine bakarım, bir yolunu bulurum” şeklindeki sözleri ile sonrasında istirahat raporu sunması ve memleketine gitmesi, davalı işverende raporun sıhhati hususunda kuşku oluşturması makul kabul edilmelidir. Davacının bu davranışı nedeniyle davacı ile davalı arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu ve buna dayalı feshin haklı olmamakla birlikte geçerli nedene dayandığı kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü hatalıdır ”[3].

Yargıtay’ın başka bir kararında ise özetle, “İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.

İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.

İşverenin yönetim hakkı kapsamında verdiği talimatlara işçi uymak zorundadır. İşçinin talimatlara uymaması, işverene duruma göre iş sözleşmesinin haklı ya da geçerli fesih hakkı verir. İş Kanunu’nun 25. maddesinin II’nci bendinin (h) fıkrası, işçinin yapmakla görevli bulunduğu görevleri, kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesini, bir haklı fesih nedeni olarak kabul etmektedir. Buna karşılık, yukarıda da ifade edildiği üzere, İş Kanunu’nun gerekçesine göre, işçinin “işini uyarılara rağmen eksik, kötü veya yetersiz olarak yerine getirmesi” geçerli fesih nedenidir (Dairemizin 17.03.2008 gün ve 2007/27680 Esas, 2008/5302 Karar sayılı ilamı).

Somut uyuşmazlıkta, davacının Kurban Bayramı öncesinde davalı işverenden izin talep ettiği ve talep ettiği iznin uygun görülmemesi üzerine davacının aynı döneme denk gelecek şekilde işverene istirahat raporu sunduğu ve davacı işçinin istirahat raporu aldığı dönemde hayvan pazarında kayınpederine hayvan satışında yardımcı olduğunun görüldüğü, bunun üzerine istirahat raporunun sıhhatinden şüphe duyan işverenin davacının iş akdini bu sebeple feshettiği bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.

Davacı tarafından sunulan istirahat raporunun sahteliği veya hatıra binaen verilmiş bir rapor olduğu hususu kesin olarak iddia ve ispat edilemese de davacının yıllık izin kullanma talebinin kabul görmemesinden sonra istirahat raporu aldığı ve raporluyken hayvan pazarında kayınpederine yardım ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı işverenin raporun sıhhati hususunda şüpheye düşmesi makul görülmelidir. Davacının feshe konu edilen bu eylemleriyle işverenle arasındaki güven ilişkisini zedelediği ve artık işverenin davacı ile çalışmaya devam etmesinin kendisinden beklenemeyeceği anlaşılmakla davacının iş sözleşmesinin feshi haklı neden ağırlığında olmasa da geçerli nedene dayanmakta olup mahkemece davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır”[4].

Sonuç olarak, 4857 sayılı İş Kanunu’nda, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları haklı fesih nedeni sayılmıştır (25/II-e). Bayram öncesi işverenden izin talep eden işçinin işverence izin talebinin kabul edilmemesi üzerine, “siz izin vermezseniz, ben başımın çaresine bakarım, bir yolunu bulurum” şeklinde karşılık vererek, ertesi gün rapor alması ve Ramazan Bayramı tatili ile birleşecek şekilde işyerine istirahat raporu göndermesi ve sonrasında da memleketine gitmesi üzerine işveren haklı fesihte bulunmuştur. Ancak Yargıtay, işçinin işvereniyle arasındaki güven ilişkisini bozan bu davranışı haklı fesih olarak değil, geçerli nedene dayalı fesih olarak değerlendirmiştir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y9HD.22.04.2019 T., E.2018/10537, K.2019/9466 Legalbank.

[2] Y9HD.22.04.2019 T., E.2018/10537, K.2019/9466 Legalbank.

[3] Y9HD.19.11.2018 T., E.2018/2306, K.2018/20864 Legalbank.

[4] Y9HD.22.04.2019 T., E.2018/10537, K.2019/9466 Legalbank.

COLIN’S ve İstanbul Üniversitesi İş Birliği İle PERAKENDE YÖNETİMİ SERTİFİKA (Online) Programı

İş İmkanı Sunan PERAKENDE YÖNETİMİ Sertifika Programı (Online) başlıyor. COLIN’S ve İstanbul Üniversitesi İş Birliği ile hazırlanan program sektörde bir ilk. Sertifika programı sonunda sınav yapılmaktadır. Başarı kazanan ilk % 20 katılımcı için Colin’s İnsan Kaynakları Departmanı iş görüşmesine davet etmektedir.  

Program Hakkında: https://sem.istanbul.edu.tr/tr/content/perakende-yonetimi-sertifika-programi/egtimin-tanitimi  

Dersler: https://sem.istanbul.edu.tr/tr/content/perakende-yonetimi-sertifika-programi/ders-programi 

Eğitim (Ön Kayıt) Başvuru Son tarihi :  04 Mayıs 2023 

Eğitim programının dönemi: (6 HAFTA) Cuma – Cumartesi 

Toplam : 72 Saat (Uzaktan Eğitim)

2025 sonu itibariyle büyüklüğü dünyada 30 trilyon Amerikan Doları’nı aşması beklenen perakende sektörünün ülkemizdeki gelişimi de hız kesmeden devam ediyor. Oluşturduğu istihdamın ötesinde, birçok sektörün de gelişimine katkı sunan perakende sektörü için, yarının sağlam temellerle inşa edilmesi gerekiyor. Perakendenin geleceğinin inşası için, Türkiye’nin iki önemli markası önemli bir işbirliğine imza atıyor.

Tekstil sektörünün devlerinden COLIN’S ile Türkiye’nin en köklü eğitim markası İstanbul Üniversitesi bir araya geliyor. Perakende sektörünün artan nitelikli işgücü ihtiyacına uygun bir biçimde tasarlanan eğitim içeriği, sektöre adım atacaklar kadar sektördeki yerini sağlamlaştırmak isteyen tüm katılımcılar için yeni ufuklar sunuyor.

COLIN’S profesyonellerinin pratik birikimleri ile İstanbul Üniversitesi akademisyenlerinin bilimsel perspektiflerinin birleştirildiği bu eğitim programında, katılımcıların perakende alanında spesifik birikimlerinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu amaca uygun olarak, perakende yönetiminin dinamikleri, pazarlama, CRM ve marka yönetimi, mağazacılık: planlama ve kontrol, satış operasyon yönetimi, tüketici davranışı, ürün ve kategori yönetimi ile sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi gibi temel başlıklarda katılımcıların bilgi ve beceri düzeylerinin arttırılması hedeflenmektedir. Öte yandan, moda ve tasarım trendleri, yönetsel beceriler, müzakere teknikleri ve pazarlık becerileri, ekip yönetimi ve liderlik ile analitik ve KPI’lar oturumları katılımcıların sektör için gereken yetkinlik ve yeteneklerinin geliştirilmesinde önemli bir rol oynayacaklardır. Eğitmenleri ve eğitim içerikleri ile dikkat çeken eğitim, sunulan sertifika ve %20 istihdam imkânı ile eşdeğer programlar arasında fark yaratmaktadır.

EĞİTMEN KADROSU (Öğretim üyeleri ve sektör yöneticileri)
  • Prof. Dr. Murat Erdal
  • Prof. Dr. Emrah Cengiz
  • Prof. Dr. Umut Omay
  • Dr. İrfan Akyüz
  • Dr. Ahmet Tuzcuoğlu
  • Dr. Adil Ünal
  • Sevra Erhan (Colin’s)
  • Gülendam Bal (Colin’s)
  • Hakan Özel (Colin’s)

Alım Talebi: Kimyasal Hammadde Çeşitleri (14 Farklı Kimyasal)

Bir firmamız için, aşağıda belirtilen kimyasal hammadde gruplarında alım yapılacaktır. Detaylar için iletişime geçilmesi rica olunur.

– caustic soda (in flakes)
– lime (calcium hydroxide)
– castor oil
– diphenylamine (antioxidant)
– zinc additives
– 12 – HSA
– boric acid
– alkyl succinic acid
– red dye (Dyeguard)
– technical grease (beef)
– stearic acid
– lithium hydroxide
– viscosity
-graphite

 

Miktar: Başlangıç için 5 – 8 ton ihtiyaç vardır. Malzemenin nasıl çalışacağının test edilmesi ve kontrollerinin ardından, duruma göre alım miktarı artıracaktır.

Son Teklif Toplama Tarihi : 8/6/2023

Teslimat Yapılacak İl/İlçe : Gümrük teslim

Ödeme Şekli: Peşin ödeme / vesaik mukabili

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK ( 250 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

– Ödeme sonrasında ilanla ilgili; ticaret@satinalmadergisi.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

“Enflasyon Muhasebesi Uygulansa Dahi İşe Yaramıyor”

Kriz Dönemlerinde İşletmelere Tavsiyeler

Türkiye’nin önde gelen ticaret, vergi ve uluslararası hukuk alanındaki akademisyenleri ile iş insanları Başaran Hukuk Bürosu & İşletme Danışmanlığı’nın İstanbul Ofisi’nin açılış konferansında bir araya geldi. Konferansta kriz dönemlerinde şirketlerin nasıl ayakta kalacağı masaya yatılırken özellikle yüksek enflasyonun kurumlar üzerindeki olumsuz etkileri ile mücadele yöntemleri değerlendirildi. Başaran Hukuk Bürosu & İşletme Danışmanlığı Kurucusu Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, enflasyon nedeniyle şirketlerin yüksek karlar açıkladığını, ancak bunun da yüksek vergi anlamına geldiği belirterek ‘Enflasyonist ortam, döviz kurları ve makro-ekonomik belirsizlikler işletmeleri zorluyor. Enflasyon düzeltmesi yapılsa dahi işe yaramıyor. Şirketler enflasyona karşı tedbir almalı.’ dedi.

Başaran Hukuk Bürosu & İşletme Danışmanlığı İstanbul Ofisi, iş ve akademi dünyasının bir araya geldiği ‘Kriz dönemlerinde işletmelere tavsiyeler’ konferansıyla faaliyete başladı.

Konferansa Başaran Hukuk Bürosu & İşletme Danışmanlığı bünyesinde bulunan Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, Prof. Dr. Murat Topuz, Prof. Dr. Veliye Yanlı, Prof. Dr. Hatice Özdemir Kocasakal, Prof. Dr. Timur Demirbaş Dr. Aytaç Özelçi, Dr. Sedef Koç, Erhan Coşkun, Turgut Candan, Ahmet Özgan ve çok sayıda iş insanı katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, birbiri ardına gelen pandemi, savaş, enflasyon, deprem gibi gelişmelerin işletmeleri birçok sorunla karşı karşıya bıraktığını, mali yapılarını zayıflattığını belirterek bu süreçte ayakta kalmak için yöneticilerin her türlü tedbiri alması gerektiğini ifade etti. Şirketlerin enflasyon düzeltmesi yapabilseler dahi bunun işe yarayamayabileceğini ifade eden Yavaşlar şöyle konuştu: ‘’ Eğer son 3 hesap döneminde enflasyon (ÜFE) yüzde 100’ü ve içinde bulunulan yıl yüzde 10 aşarsa enflasyon düzeltmesi uygulanmalı. 2022 yılında aslında bu şartlar gerçekleşti. Ancak tam bu uygulanacakken 2022 yılında bir düzenleme çıkarıldı ve enflasyon düzeltmesi engellendi, dedi. Bu yıl yapabileceğiniz tek şey yeniden değerlemedir, enflasyon düzeltmesini ancak 2023 sonunda yapabilirsiniz. Diğer yandan, enflasyon düzeltmesi yapılsa dahi  bizim sistemimiz açısından bu çok büyük anlam ifade etmiyor. Çünkü bizdeki enflasyon düzeltmesi enflasyonun tamamen arındırılmasına hizmet etmiyor. Sadece biraz makyajlamaya yarıyor. Yeniden değerleme onun biraz daha mikro boyutu. Bu ise gerçek olmayan fiktif karın vergilendirilmesine  yol açıyor. Aslında siz enflasyondan arındırdığınızda kar elde etmemişken, bu yapılmadığı için karlar yüksek gözüküyor ve daha yüksek vergi veriyorsunuz’’

İş Yapmanın En Zor Olduğu 7. Ülke Türkiye

Yaşanan ekonomik krizin şirketler üzerindeki baskısının gün geçtikçe arttığını ifade eden Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, mevzuatlarda sık sık yaşanan değişikliklerin de şirketleri zorladığını ifade etti. Yavaşlar ‘’ TMF Grup’un vergiyi de esas alarak hazırladığı 2022 Küresel İş Karmaşıklığı Endeksi’ne göre 77 ülke arasında Türkiye’nin iş yapılması en zor yedinci ülke. Gerekçe olarak; ‘mevzuatın sürekli değiştirilmesi, değişikliklere uyum sağlamak için mükelleflere verilen sürenin kısa olması, değişikliklerin asgari bilgi ve rehberlik ile uygulamaya konması’ gösteriliyor.  Türkiye’nin yedinciliği hak edip etmediği ayrı bir konu, ancak bu eleştirilere katılmayacak mükellef şirket sayısının az olmayacağı düşüncesindeyim’’ dedi.

Kriz Dönemlerinde İşletmelere 10 Tavsiye:

  1. Borçlu işletme, sözleşmenin günün koşullarına uyarlanması, bu da mümkün değilse sonlandırılmasını talep edebilirler.
  2. Sermaye kaybı ve borca batıklık varsa, yönetim kurulu, tedbir alınmak üzere genel kurulu toplantıya çağırmalıdır.
  3. Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde alacaklı olan işletmeler, alacaklarının gecikerek ödenmesi halinde yasal temerrüt faizini aşan (munzam) aşkın zararlarının tazminini isteyebilirler.
  4. Uluslararası ticarete ilişkin sözleşme yapılırken, uyuşmazlıklarının çözüm şeklinin ve uyuşmazlığa uygulanacak hukuk sözleşmede muhakkak belirlenmelidir.
  5. Krizden etkilenen ve iş ilişkisine devam etme imkanı kalmayan işverenler, işletme gerekleriyle fesih yoluna gitme imkanına sahiptirler.
  6. Türkiye’nin Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda eksiklikleri olduğu için gri listeye alınması, Türk işletmelerinin yurt dışı para hareketlerinde daha dikkatli olmasına yol açmaktadır.
  7. İşletmeler, yeniden değerleme uygulamalarından yararlanarak, ilave amortisman gideri yazabilir, iktisadi kıymetin satışında yüksek maliyet bedelini dikkate alabilir, finansman gider kısıtlaması ve örtülü sermaye uygulamalarında dikkate alınan özkaynak (özsermaye) tutarının artırılması yoluyla kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) tutarını azaltabilir, Sermaye Kaybı ve Borca Batıklık hesaplamalarında avantaj sağlayabilir, bilançoların gerçek değere yakınlaştırılması yoluyla finans kurumları nezdinde kredibilitelerini artırabilir, üçüncü kişiler nezdinde finansal yeterliliklerinin muteberliğine katkı sağlayabilirler.
  8. Enflasyon nedeniyle bir yandan grup içi işlev ve risk dağılımı gözden geçirilirken, diğer yandan kullanılan transfer fiyatlandırması yönteminde ortaya çıkan sapmalar belirlenmeli ve vergi idaresine güncelleme için başvurulmalıdır.
  9. Gümrükte alınan vergilerde eşyanın gümrük kıymeti, dahilde alınan vergiler için matrahın önemine sahip olduğundan, doğru belirlenip beyan edilmelidir. Aksi halde , ithalatçının yansıtma olanağından mahrum olacağı, ek bir mali külfet ve yaptırımla karşılaşması kaçınılmaz olabilir.”.
  10. Yatırım teşvik belgelerinde “yatırım yeri tahsisi” destek unsuru olan işletmeler, böylece maliyetlerini düşürme, kârlılığını arttırma, mali kaynakları yetersizse yatırım konusunda olası riskleri azaltma imkanlarına sahip olacaklardır.

Emeklinin En Düşük Maaş Artışı

Bir Babanın Çocukları

Bugün Lira’nın kıymetinin yok olmasına karşı çok uzun yıllar önce “Kuruş”’un çok kıymetli olduğu dönemlerden bahsedeceğim.

Bir babanın 4 evladı varmış. Evlat dedimse küçük çocukları olduğunu kast ediyorum. Baba bir çiftçi. Akşam eve gelir, sabah erkenden kendi bahçesine giderdi. Küçük çocukları da her sabah babaları işe giderken uyanırlardı ve babalarından cep harçlığı isterlerdi. Baba ise hiç cevap vermez ve sadece haftada bir gün çocuğunun birine sadece 25 Kuruş verir ve şöyle der;

  • 10 kuruş sana, 10 kuruş kardeşine, 5 kuruş da diğer kardeşine. Parayı bozdurun ve paylaşın der.

Parayı avucunda tutan çocuk ise şaşkın olsa da babanın bu haline artık alışmış gibiydi ve babasına şöyle der;

  • Baba üçümüze para verdin ama diğer kardeşimiz Ayşe’ye para vermedin…

Baba küçük Ayşe’nin yüzüne dahi bakmadan şöyle der;

  • Size para verdim ya. Ayşe almasa da olur der.

Ayşe çok üzülse de babasının bu davranışına ne diyeceğini bilemez. Ne de olsa babası. Sesini yükseltse babasının tepkisinin çok kötü olacağını da biliyordu ve Ayşe sessiz kalıp, üzüntüsünü içinde yaşamayı tercih ediyordu.

Baba Hata Yapıyordu

Açıkçasını söylemek gerekirse baba ciddi bir hata yapıyordu.

Bir Başka Hikaye

2018 yılında emeklilere bayramlarda TRL.1.000.- lık ikramiye verilmesi kararlaştırıldı. Laf aramızda bu karar biraz da seçim yatırımı idi ama söylenen söz emeklilere bayramlarda TRL.1.000.- lık ikramiye verileceği yönünde idi.

Miktar fazla olmasa da bayram öncesi verilecek bu para emekliye adeta can suyu gibi gelecekti.

Bu ikramiye kararının ardından ilk bayram geldi.

Bankaların kendi emekli sandığından emekli olan emekli bankacılar hariç olmak üzere tüm emekliler bayram ikramiyesi olan TRL.1.000.- lık ikramiyesini aldılar. Bir yanlışlık mı oldu diye bankaların emekli sandıkları yaptıkları araştırmalar ve hukuki itirazlardan sonuç alamamış ve banka emeklileri devletin verdiği bu haktan yararlanamamıştır.

Uzun lafın kısası; bankaların ilgili birimleriyle yaptıkları görüşmeler sonunda, TRL.1.000.- lık ikramiyeyi, diliyorsanız siz kendi bünyenizden verin diye bir sonuca vardılar.

Hatalı Karar

Devlet baba emeklilere bayram ikramiyesi verecek denildi ama bankacı emeklilere verilmedi. Bu durumda bankacı emekliler hariç olmak üzere diğer emeklilere devlet TRL.1.000.- lık ikramiye veriyor dense daha mı doğru olurdu acaba? Bu sözü söylerken çok üzüntü duysam da, bankacı emeklilerine bayram ikramiyesinin devlet tarafından verilmemesi hiçbir bankacı emekliyi memnun etmemiştir. Ayrım yapılmıştır.

En Düşük Emekli Maaşının 7.500.- Liraya Çıkarılması

Öncelikle haber linkini paylaşmak istiyorum:

https://www.sabah.com.tr/galeri/ekonomi/son-dakika-en-dusuk-emekli-maasi-ve-bayram-ikramiyesi-icin-yeni-duzenleme-bakan-bilginden-flas-aciklama

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin‘in alternatifli çalışması sonrası emekliye zam düzenlemesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunuldu. Bununla beraber Başkan Erdoğan kararını verdi. En düşük emekli aylığı yüzde 36’nın üzerinde artışla 7500 TL olacak. Böylece taban aylıkta kümülatif artış yüzde 114’ü geçti. En düşük emekli maaşı Ocak 2023 öncesi 3500 TL olarak uygulanıyordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan emekliye müjdeyi verdi. Erdoğan, “En düşük emekli aylığını 7 bin 500 liraya yükseltme kararı aldık. Milletimize, tüm emeklilerimize hayırlı ve uğurlu olsun.” ifadelerini kullandı.

Ve Ben

Bankamdan şube müdürü iken, 2007 yılında emekli olduğumda emekli maaşım, asgari ücretin yaklaşık 3 katı idi. Çünkü ben bankanın şube müdürü olarak en yüksek seviyeden emekli primlerimi yatırdım. Örnek verecek olursam; normal bir SGK’lı (o zamanlar bu kurumun adı SSK idi) 1.000.- lira SSK emekli primi öderken, benim maaşımdan yaklaşık 3.500.- lira tahsil ediliyordu. Ben yüksek prim kesilmesine üzülmüyordum, bilakis seviniyordum çünkü yüksek prim yatırırsam, yüksek emekli aylığı alacaktım diyordum.

Öyle de oldu.. Emekli olduğum yıllarda çok yüksek emekli aylığı almaya başladım. Oldukça refah düzeyde bir yaşam sağlıyordu bu emekli maaşı.

Ancak ilerleyen zamanda mevcut merkezi yönetimin aldığı kararlar sonucunda, düşük maaş alana yüksek zam, yüksek maaşı olan emekliye ise düşük zam uygulamasına gidildi. Yıllarca böyle devam etti.

En vahimi de 2022  yılının sonunda gerçekleşti.

Şöyle ki;

Çarşı Pazar enflasyonu % 200’leri çok geçmişken, çeşitli araştırma şirketleri 2022 yılı enflasyonunu % 180 ila % 120 arasında tespit ederken TÜİK enflasyonu ise sadece % 85

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2022 yıl sonu enflasyonu yüzde 64,27 oldu. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise bu oranı yüzde 137,55 olarak hesapladı.

TÜİK, Aralık ayında aylık enflasyonu ise yüzde 1,18 olarak açıkladı.

Kaynak: https://www.bbc.com/turkce/articles/c8v6gymn999o#:~:text=T%C3%BCrkiye’de%202022%20enflasyonu%20T%C3%9C%C4%B0K,55%3A%20Ekonomistler%20verileri%20nas%C4%B1l%20yorumlad%C4%B1%3F&text=T%C3%BCrkiye%20%C4%B0statistik%20Kurumu’nun%20(T%C3%9C%C4%B0K,y%C3%BCzde%20137%2C55%20olarak%20hesaplad%C4%B1

Kaynak: https://www.ntv.com.tr/ntvpara/2022-enflasyonu-belli-oldu,ImEqpBt9-EmNyz9_L1aDeQ

Ne ilginç değil mi ? Baz enflasyon diyerek TÜİK 2022 yıl sonu enflasyonunu % 84.39 ‘dan % 64.27’ye düşürdü. Bir ayda 20 puan birden enflasyon düştü.

Emekli Maaş Zamları İle Asgari Ücret Zamları

Asgari ücret zamları TÜİK’in son tespit ettiği baz enflasyon rakamı esas alınarak % 55 olarak verildi. Emeklilere ise % 30. Baz enflasyon rakamları çarşı pazardaki etin, peynirin, elektriğin, ekmeğin, domatesin, sebzenin, meyvenin fiyatını düşürmedi doğal olarak. TÜİK’in baz enflasyonu esas alınarak emekliye yapılan % 30’luk zam karşısında benim emekli maaşımın alım gücü eridi, küçüldü. Ocak 2023 – Mart 2023 arasındaki sadece 3 aylık dönemde ete yapılan zam % 50’yi geçti.

Kaynak: https://www.ntv.com.tr/ntvpara/doviz/tcmb-2023-yil-sonu-enflasyon-tahminini-degistirmedi,Y8fsw1tSpEe2UqD1IxOkNg

TCMB’nin 2023 yıl sonu enflasyon tahmini ise % 22.3

Emeklinin vay haline. Bu mantık böyle devam ederse emeklinin alacağı zammı düşünmek de istemiyorum.

Az Kaldı

Ola ki iki defa daha asgari ücrete yapılan zammın, emekli maaşına yapılan zamdan daha yüksek olması durumunda, bir zamanlar asgari ücretin 3 kat fazla olan benim emekli maaşımı, asgari ücret geçmiş olacak.

Peki nerede kaldı benim yatırdığım yüksek emekli prim kesintilerim? SSK primini düşük yatıran asgari ücretli adeta ödüllendirildi, çok yüksek prim yatıran bankacı emeklisi olan ben ise her geçen gün cezalandırılıyorum.

Böyle giderse banka emeklisi olan bizler asgari ücreti dahi arar olacağız.

 

Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi