İşçi, iş görme edimini yerine getirirken özenli davranmak, işini özenle yapmak zorundadır. Özen borcu, işçinin asli edim yükümü olan işin görülmesi sırasında gereken tüm dikkati göstermesi, mesleki bilgisini, fikri ve bedeni yeteneklerini gerektiği şekilde kullanmasını ifade eder. Hemen ifade etmeliyiz ki, bu anlamda özen borcunun dürüstlük kuralı ile dorudan ilgisi bulunmaktadır. Çünkü işçi, dürüstlük kuralları çerçevesinde işini özenle yapması gerekir[1]. İşçinin özen borcu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 396/I’de düzenlenmiştir. İşçinin yüklendiği işi özenle yapma borcunun yanısıra, işverenin haklı menfaatinin korunmasında da sadakatle davranma zorunluluğu vardır. İşçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür (TBK m.396/1,2).
Özen borcuna aykırılık halinde uygulanacak yaptırım ise, 4857 sayılı İş Kanunu m.25/II-(ı)’da düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, “İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması” halinde, iş sözleşmesi haklı nedenle derhal feshedilebilecektir. Bununla birlikte işçinin, iş görme borcuna aykırı davranmasının başka bir yaptırımı da yine İş Kanunu m.25/II-(h)’da hüküm altına alınmıştır. Buna göre, “İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi” de haklı nedenle feshi gerektiren bir durumdur.
Öğretide, sanal kaytarma olarak da ifade edilen işçinin mesai saatleri içinde, işverence sağlanan e-postayı ya da interneti özel amaçları için kullanması işçinin işyerinde işine daha az zaman ayırarak başka bir deyişle kaytararak iş edimini yeterince sunamaması ve daha az verimle çalışmasına dolayısıyla iş görme borcunun özensiz ifasına sebep olabilecek davranışlar olarak değerlendirilmektedir. Nitekim elektronik çağın gereği olarak bilgi teknolojilerinin yaygın olarak kullanıldığı bir zamanda, neredeyse küçük-büyük herkesin elinde bir cep telefonu insanlar arasında iletişim kesilmiş ve tamamen sanal dünyada yaşayan bir toplum haline gelinmiştir. Bu durum işyerlerinde verimliliği düşürdüğü gibi iş kazalarına da sebep olabilecek nitelik arz etmektedir. Yargıtay kararlarına yansıyan iş uyuşmazlıklarında da bu konular artan oranda gündeme gelmekte ve işverenler konuyla ilgili iş sözleşmelerine ya da işyeri iç yönetmeliklerine veya etik sözleşmelere hükümler koymak suretiyle işçilerin iş esnasında kullanılmak üzere kendilerine tahsis edilen e-postaların ya da internetin özel amaçlı kullanılmasına engel olmaya çalışmaktadırlar. Bu kapsamda, işyerinde iş saatleri içinde kişisel amaçlı internet kullanımı, işçinin iş görme borcunu gereği gibi yerine getirmesini engelleyecek düzeyde ise ve bu durum işçinin performans ve verim düşüklüğüne yol açıyorsa veya işe yoğunlaşmasını olumsuz etkiliyorsa, bu durum geçerli nedenle feshi gerektirebilir. Bununla birlikte, açık işveren talimatlarına rağmen, işçinin özel amaçlı internet kullanarak aynı zamanda sadakat, doğruluk ve bağlılık borcuna aykırı hareket ettiği durumlar ise, haklı nedenle feshi gerektirir[2].
Yargıtay uygulamasına baktığımızda işyerinde sanal kaytarmanın sonuçlarının somut olaya göre değişiklik gösterdiğini görmekteyiz. Yüksek mahkeme iş görme borcunun özensiz ifasına sebep olabilecek davranışları geçerli nedenle fesih kabul ederken, açık işveren talimatlarına rağmen, işçinin özel amaçlı internet kullanarak aynı zamanda sadakat, doğruluk ve bağlılık borcuna aykırı hareket etmesi haklı nedenle fesih kabul edilmiştir.
Yargıtay, işçinin iş görme borcunun özensiz ifasına sebep olabilecek davranışların “geçerli nedenle feshi” oluşturan sebepler arasında saymıştır. Örneğin işçinin iş saatleri içinde uzun telefon konuşmaları yapmasını, iş saatleri içinde interneti özel amaçları doğrultusunda kullanmasını, işverence tahsis edilen e-posta ile özel yazışmalar yapılmasını geçerli nedenle fesih sebepleri arasında saymaktadır[3]. Benzer yönde Yargıtay, “işyerinde işçiye internet kullanımına ilişkin açıkça bir yasaklama ve sınırlama getirilmemesi nedeniyle işyerinde işçinin internete girmesinin iş sözleşmesini haklı nedenle değil, geçerli nedenle feshine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir[4].
Yargıtay’a göre, “İş için verilen telefon ve tahsis edilen internet hattının kullanılmasında önceden bir sınırlama öngörülmemesi işçinin iş amaçlı verilmiş olan telefon ve internet hattının kullanmasındaki özen ve sadakat yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İşçinin bu imkanları iş amaçlı olarak kullanması asıldır. İş amacının dışında kullanılması hoşgörü sınırlarını aştığı takdirde ve bu durumun süreklilik göstermesi halinde fesih için geçerli ve icabında haklı sebep oluşturabileceği kabul edilmelidir[5]. Somut olayda, davacı işçinin mesai saatleri içerisinde, işiyle ilgisiz internet sitelerinde ne kadar zaman geçirdiği ile söz konusu internet sitelerinin ne tür alanlarda faaliyet gösterdiği hususlarının, teknik bilirkişi vasıtasıyla log kayıtları üzerinde inceleme yapılarak belirlenmesi ve neticeye göre iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığının değerlendirilmesi gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmadan yazılı gerekçeyle sonuca gidilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir[6].
Yargıtay bu kararında, “bilgisayarın işyerinde ortak kullanıldığı, işçinin girdiği tespit edilen …isimli sitelerin … tarzında video paylaşım siteleri olduğu, günümüzde internet kullanımının yaygın olması nedeniyle açılan sitelerin reklamlarında pornografik reklamların yer aldığının herkesçe bilindiği, ayrıca işverence bilgisayarın kullanılmamasına ilişkin davacı işçi ve çalışan diğer personele herhangi bir yasaklamada bulunulmadığı, evvelce de benzer eylemlerde bulunulup uyarıldığı yönünde savunmada bulunulmadığı, işin aksadığı savunmasının da ispatlanmadığı, bir an için durumun sabit olduğu kabul edilse dahi, eylem ile sonuç arasında açıkça orantısızlık olduğu gerekçesiyle işçinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağı sonucuna varılmıştır” denilerek iş sözleşmesini haklı nedenle değil, geçerli nedenle feshine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir[7].
Buna karşılık, özel amaçlı internet kullanımı işverenin bu konudaki açık talimatına aykırı olarak yapılmış ise, Yargıtay bu taktirde işçinin bu davranışını haklı fesih sebebi olarak değerlendirmektedir[8].
Sonuç olarak sanal kaytarma, işçinin mesai saatleri içinde, işverence sağlanan e-postayı ya da interneti özel amaçları doğrultusunda kullanarak iş edimini yeterince yerine getirememesi, daha az verimle çalışması ve dolayısıyla iş görme borcunun özensiz ifasına sebep olabilecek davranışlar da bulunması olarak tanımlanabilir. İşverenin açık talimatına rağmen işçinin interneti ya da kurumsal e-postasını iş saatleri içinde özel amaçları doğrultusunda kullanması haklı nedenle feshi gerektirir (İşK m.25/II-(h)). Ancak, işyerinde işveren tarafından bir yasak konulmamış ve işçiler bu konuda uyarılmamışsa ve yapılan bu eylem işyerinde iş akışını bozacak düzeye ulaşmışsa, işçinin iş sözleşmesi geçerli nedenle sona erdirilebilir.
Lütfi İNCİROĞLU
[1] ÇELİK, Nuri, CANİKLİOĞLU, Nurşen, CANBOLAT, Talat, İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 33.Baskı, İstanbul 2020, s.266.
[2] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 5. Baskı, İstanbul 2023, s.233.
[3] Y9HD., 05.2.2009, E.2008/36305 K.2009/12393 Legalbank.
[4] Y9HD., 13.6.2016, E.2015/4048 K.2016/14121 Legalbank.
[5] Y22HD.26.03.2019 T., E.2017/21400, K.2019/6668 Legalbank.
[6] Y22HD.29.05.2018 T., E.2015/32283, K.2018/13362 Legalbank.
[7] ÇELİK, CANİKLİOĞLU, CANBOLAT, İş Hukuku Dersleri, s.270.
[8] Y9HD., 17.3.2008, E.2007/27583 K.2008/5294 Legalbank.













Türkiye’nin doğal taş ihracatında lider konumda ihracatının yüzde 80’inini işlenmiş ürün olarak ihraç eden Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle bu sene “Taşa Sanat Kat” temasıyla 4’üncüsünü düzenlediği AMORF Doğal Taş Proje ve Tasarım Yarışması’nda başvurular 9 Ekim’de sonra eriyor.

Hiç abartmadan konuşacak olursam, emekli mali açıdan tam bir çıkmazda. Yıllardır sistemli bir şekilde azalan tekavüt (emekli) maaşları bugün için en düşük aylık alan kişiler arasında yer almaya başladıklarından, emekli denince akla acınacak halde olan düşük gelirli, alım gücü taban yapmış, Pazar alışverişlerinde pazar yerinde bırakın alışveriş yapmayı, sadece ürün fiyatlarına bakıp, bir aşağı, bir yukarı volta atan ancak ihtiyaçlarını alamayan kişiler olarak akıllara yer etmiş durumdadır.
Yaşlanma, çalışma hayatından ayrılmaya yol açan, daha sonrasında bireyin sürekli gelir kaybına uğramasına neden olan ve bireyi ekonomik olarak sarsan bir sosyal risktir. Yaşlanma riski, sosyal sigorta sistemlerinin bulunduğu toplumlarda sigortalı açısından yaşamsal bir tehlike oluşturmamaktadır. Çünkü sosyal sigorta sistemi sigortalıya kaybettiği emek gelirinin yerine koyabileceği bir sosyal gelir bağlamaktadır. Diğer bir ifade ile yaşlılık riskiyle karşılaşan sigortalı ödediği primlerin karşılığı olarak gelirinin devamlılığını sağlayacak ve geçimini güvence altına alacak sürekli bir sosyal gelir olan yaşlılık (emekli) aylığına hak kazanmaktadır. Yaşlılık aylığına hak kazanamadığı bazı durumlarda ise kendisine toptan ödeme yapılmaktadır.
Emekliler çalışma hayatı boyunca ödediği emekli primlerinin karşılığını emekli olduktan sonra ödediği prim oranı dahilinde emekli aylığı almaktadır. Devlet bütçesinden bir para ödenmemektedir.


En önemli ihtiyacımız olan beslenme, günümüz otelciliğinde ve de hayatta mutfağımızı en önemli unsuru yapmıştır. Düzenli bir mutfak, beslenmeye verilen öneminin ve misafir memnuniyetinin göstergesi, iyi beslenme ortamının temel şartıdır. Yiyecek maddelerin saklandığı, hazırlandığı, pişirildiği, mutfak araç ve gereçlerinin bulundurulduğu, kullanılmış araç ve malzemenin temizlendiği ve çeşitli çoğu zaman, mutfak, otelin gerçekten kalbidir.
HİT Global’in Kurucusu İbrahim Çevikoğlu, ihracatçıların son dönemde en çok rağbet gösterdiği alan olan ihracatta yeni nesil müşteri bulma yöntemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin 2022 yılında 254 milyar dolara ulaşan ihracat hacminin, Türkiye’nin gerçek ihracat potansiyelinin çok altında bir rakam olduğunu dile getiren İbrahim Çevikoğlu, Türkiye’nin bu zamana kadar geldiği noktada, fuardan müşteri bulmak, ticaret müşavirliklerinden liste almak, yerel bağlantılarla iş yapmak gibi yöntemler kullandığını ancak bu yöntemlerin rekabetçiliğini kaybettiği için yetersiz kaldığını söyleyerek, şirketlerin ihracat rakamlarını artırmak için kullanabileceği yeni nesil yöntemleri şu şekilde sıraladı:
İşyeri ve fabrikalarda güvenlik deyince ilk aklımıza gelen klasik olarak bekçi, hırsızlık, kamera, alarm sistemi konularıdır. Ancak bunların çok ötesinde yapmamız ve almamız gereken önlemler vardır. Genel güvenlik, veri güvenliği, elektrik, manyetik, araç ve oto, servis ve personel taşımacılığı, nakliye ve lojistik, insan kaynakları ve işgücü, yangın ve doğal afetler, çevre, atıklar ve iş güvenliği gibi çok yönlü güvenlik konuları vardır. Güvenlikle ilgili almadığımız her önlem işyerimizin ve şahsımızın itibar güvenliğini de zedeler ve yok eder. Güvenliğin verimliliğe, karlılığa, sürdürülebilirliğe ve imajımıza katkıları yadsınamaz.
Gıda Güvenliği için yemek yapılan ve dağıtılan bölümleri denetlemeniz, temiz tutulması konusunda titiz davranmanız, personelin hijyenik eğitimini alması ve portör muayenesinden geçmesi, yenilen yemeklerden numuneler alınıp belirli bir süre saklanması gerekir. İçme ve kullanma suyu analizleri periyodik aralıklarla yaptırılmalıdır.