İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 7
Vadeli İhracat
Yurt dışına satacağı9mız malların her zaman için para bir yana, mal bir diyemediğimiz durumlarda, malımızı belli bir vadede satmak durumunda kalabiliriz. Şöyle ki; malımızı ithalatçıya teslim ederiz ancak mal bedelini ise alım satım sözleşmesinde belirtilen bir vadede alma yoluna gideriz. Vadeli ihracat yaparız.
Vadeli ihracat işleminde ihracatçımızın malını teslim ettikten sonra parasını belirlenen bir vadede alması durumunda:
- Mal bedelin tahsilatında ise bazı pürüzlerin olması,
- Tahsilatın geç yapılması veya
- Hiç yapılamaması gibi sorunların karşımıza çıkması daima olasıdır.

Vadeli ihracat işlemlerinde mal bedelinin belli bir vadede tahsilatı için:
- Banka garanti mektubu (SBLC)
- Bir poliçe alınması ihracatçının elini rahatlatır.
Poliçeden Bahsettik Değil mi?
Poliçenin ne olduğu konusunda ne kadar bilgi sahibiyiz? Her poliçenin ödeme garantisi var mıdır? Poliçe almamıza karşın mutlak bir ödeme garantisi içinde olduğunu düşünüyorsak, ihracat işleminde yaptığımız hatalardan bir tanesi ile karşı karşıya kalırız.
Bilmediğimiz bir ödeme aracıyla mal satmanın bizi hüzün durağına götüreceğini unutmamak gerekir.
Demem odur ki malımızı vadeli satalım ama ödenmesi de poliçe ile garanti altına alınsın. Bu durumda poliçenin ne olduğuna bakmakla birlikte garantili ve garantisiz poliçelerin de ne olduğuna göz atalım ki ihracatta olası yaptığımız hatalara bir yenisi eklenmesin.
Vadeli Satışlarda Kullanılan Draft – Bill Of Exchange
Parası peşin alınmayan ve belli bir vade içinde alınması öngörülen ihracat bedeli alacakları için ihracatçılar tarafından ithalatçının kabul etmesi için düzenlenen bir borç senedi niteliğinde olan poliçeye (draft / bill of exchange) ithalatçının borçlu sıfatıyla imza atması durumunda bir alacağı temsil eder. İthalatçıya sunulan poliçe, ithalatçı tarafından imzalanması durumunda, ithalatçı için geri dönülemez bir borç yükümlülüğü başlar, ithalatçı imzası ile poliçedeki borcu zamanında ödeyeceğini kabul eder.

Poliçenin tanziminde ve oluşumundaki en önemli unsur, borçlu olan alıcı ve alacaklı olan satıcının poliçeye imza koymalarıdır.

İthalatçı tarafından imzalanmayan bir poliçede borcun kabul edilmediği anlaşılmakla birlikte söz konusu poliçe de şekil ve şartlarını tamamlamamış olduğundan bir borç senedi / kambiyo senedi şeklinde kabul edilemez.
Poliçenin Unsurları
Poliçe belli bir miktar paranın hamile ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havale emrini taşıyan, özel şekil şartlarına tabi kıymetli evrak niteliğinde senettir.
Poliçede üç taraf vardır. Bunlar:
- Keşideci,
- Lehtar
- Muhataptır
Keşideci; senedi tanzim eden ve lehtara muayyen bedelin ödenmesi hususunda muhataba emir ve izin veren kimsedir. Muhatap; poliçenin ödeyicisi, borçlusudur.
Poliçeyi Kim Hazırlar?
Hazırlayacak hiçbir kimse yoksa, ben hazırlayabilirim 🙂
Ama üzerime vazife olarak kalmasın, poliçeyi ihracatçı hazırlar. İhracatçı tarafından hazırlanan poliçeye, muhatap olan ithalatçının imza koyması, poliçede bulunan tüm koşulları kabul ettiğini ve imzasıyla da bunu teyid ettiği anlaşılır.

Poliçe bir alacak kambiyo senedi niteliğindedir. Bu poliçenin borçlar hukukuna göre incelenmesi durumunda garantisiz borçlar arasında yer alır. Bu poliçede sadece borçlu poliçe bedelini ödeyecek konumda olup, borçlu bu poliçe bedelini ödemediği taktirde poliçeye kefalet eden başka kimse bulunmamaktadır. Dolayısıyla borçlu bu poliçeyi poliçe vadesinde ödeyecektir. Aksi halde protesto edilecektir. Durum böyle iken bu poliçede ihracatçının alacağı garanti altına alınmamıştır.
İhracatçının Yaptığı Hata Garantisiz Poliçe ile Mal Satmasıdır
Poliçeler garantili olabilir mi? Borçlu, bu poliçe bedelini poliçe vadesinde ödemediği takdirde bir başka şahsa borç rücu edilebilir mi? Poliçenin garantili olması durumunda direk olarak garantör banka poliçenin bedelini öder, kefalet söz konusu ise; müşterek borçlu ve müteselsil kefil durumu söz konusu olur ki bu durumda poliçedeki borçlu sayısı iki farklı kişi olduğundan, her iki borçludan poliçe bedelinin tahsili mümkündür.
Reşat BAĞCIOĞLU
ICC Uluslararası Ticaret Odaları
Türkiye Milli Komitesi
Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi








Moda sektöründeki atık sorunu uzun zamandır tartışılıyor. Genelde bu sorun fast fashion markalarıyla ilişkilendirilse de, milyonlarca birim ürün üreten lüks markaların da ciddi bir etkisi var. Üstelik, son yıllarda LVMH ve Kering gibi büyük grupların elinde milyar dolarlık satılamayan stoklar kaldığı biliniyor. Yeni Avrupa Birliği düzenlemeleri ise markaların bu ürünleri yakarak imha etmesine artık izin vermeyecek gibi duruyor. Yani sektör ciddi bir dönüşümle karşı karşıya.
Değerli okuyucular, bu yazımda birbirlerine benzer şekilde işlem yapılması sebebiyle karışıklığa sebep olan teslim şekillerinden bahsedeceğim.
Petrol ve doğalgaz sektörünün en büyük oyuncularından biri olan Shell’in CEO’su Wael Sawan, Japonya’daki Enerji Zirvesi’nde, İran ile İsrail arasındaki çatışma nedeniyle çok konuşulan Hürmüz Boğazı endişesi hakkında konuştu: “Eğer Hürmüz Boğazı, herhangi bir nedenle kapanırsa, küresel ticaret üzerinde büyük bir etkisi olur” dedi. Sawan, durumun kötüleşmesi ihtimaline karşı Shell’in alternatif planlarının olduğunu söyledi.
İş hayatında bazı roller vardır ki sesi çıkmaz, ama yükü ağırdır. Ne stratejik karar masalarının merkezinde yer alırlar, ne de sahada doğrudan görünürler. Ve tam da bu görünmezliğin içinde omuzlarında iki yönlü bir baskı taşırlar: yukarıdan gelen hedefler, aşağıdan gelen ihtiyaçlar.
İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; ………… Tıb. Ürün. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından sunulan aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında işçilik, sarf malzemeleri ve cihaz bakım maliyeti gibi maliyet bileşenlerinin ayrıştırılarak her bir maliyet kalemi için ayrı ayrı açıklama sunulmadığı, sunulan açıklamaların somut bilgi ve belgelere dayandırılmadığı iddialarına yer verilmiştir.
Dünyanın lider elektrifikasyon şirketi Hitachi Energy, bugün yaptığı açıklamada, Türkiye’de Kocaeli / Dilovası’nda 70 milyon ABD Doları tutarında büyük bir yatırım yapacağını duyurdu. Bu duyuru, Hitachi Energy’nin dünya enerji sisteminin daha sürdürülebilir, güvenilir, dayanıklı ve ekonomik olmasını sağlamaya yönelik girişimlerinde bir sonraki adıma işaret ediyor.


Minimum-Maksimum Stok Analizi, stok seviyelerinin belirli bir aralıkta tutulmasını sağlayan önemli bir stok yönetimi yöntemidir. Bu analizde, her ürün için belirli bir minimum (azami) ve maksimum (asgari) stok seviyesi belirlenir. Bu seviyeler arasındaki fark, stokların zamanında yenilenmesini sağlamak ve stok tükenmesi veya fazla stok birikmesi gibi problemleri önlemek amacıyla kullanılır. Ancak, bu analizin doğru bir şekilde yapılmaması durumunda, sağlık sektöründe ve diğer işletmelerde ciddi hatalar meydana gelebilir.
Bir ürünü satın almak, aslında bir hikâyeyi satın almaktır. Hammadde nereden geldi? Üretim süreci çevreye ne kadar zarar verdi? Kaç kilometre taşındı? Kimler çalıştı? Ambalajı nereye gidecek? Bugünün dünyasında bu sorular, yalnızca çevre örgütlerinin değil; müşterilerin, çalışanların ve yatırımcıların da soruları haline geldi. Ve işte tam da bu yüzden, yeşil satın alma sadece çevresel bir duyarlılık değil, kurumsal itibarın yapı taşlarından biri haline geldi.