Bosch, 2022’de Yarı İletken Fabrikalarına 400 Milyon Avrodan Fazla Yatırım Yapacak

 

  • Bosch, çiplere yönelik artan talebe yanıt veriyor.
  • Almanya Dresden’de 300 milimetrelik yonga plakası fabrikası daha hızlı genişletilecek.
  • 2023’ün sonuna kadar Reutlingen’de 4.000 metrekarelik yeni temiz oda alanı inşa edilecek.
  • Bosch, Reutlingen’de yarı iletken geliştirme alanında 150 kişiye iş imkânı yaratacak.
  • Yeni yarı iletken test merkezi Penang’da kurulacak.

Stuttgart, Almanya – Küresel çip sıkıntısı karşısında Bosch, sermaye harcamalarını artırıyor. Teknoloji ve hizmet tedarikçisi, Dresden’deki yeni yonga plakası fabrikasını açtıktan sadece birkaç hafta sonra, çip üretim tesislerine dokuz haneli bir yatırım daha duyurdu. Sadece 2022’de Bosch, Almanya’nın Dresden ve Reutlingen kentindeki yonga plakası fabrikalarını ve Penang, Malezya’daki yarı iletken operasyonlarını genişletmek için 400 milyon avrodan fazla yatırım yapmayı planlıyor. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner, “Çiplere olan talep baş döndürücü bir hızla artmaya devam ediyor. Güncel gelişmeler ışığında, müşterilerimize mümkün olan en iyi desteği sağlayabilmek için yarı iletken üretimimizi sistematik olarak genişletiyoruz.” dedi. Sermaye harcamalarının büyük bir kısmı, Bosch’un 2022’de üretim kapasitesinin daha da hızlı artırılacağı Dresden’deki yeni 300 milimetrelik yonga plakası fabrikası için ayrıldı. Planlanan rakamın yaklaşık 50 milyon avrosu önümüzdeki yıl Stuttgart yakınlarında yer alan Reutlingen’deki yonga plakası fabrikasına harcanacak. Bosch, 2021’den 2023’e kadar burada ek temiz oda alanına toplam 150 milyon avro yatırım yapacak. Malezya, Penang’da Bosch, yarı iletkenler için sıfırdan bir test merkezi de inşa ediyor. 2023’ten itibaren merkez, bitmiş yarı iletken çipleri ve sensörleri test edecek. Denner, “Bu planlı yatırımlar, yarı iletkenlerin temel teknolojisi için kendi üretim kapasitemize sahip olmanın stratejik önemini bir kez daha gösteriyor.” dedi.

Dresden’de Daha Hızlı Artış, Reutlingen’de Yeni Temiz Odalar

Europa, Deutschland, Sachsen, Dresden. Bosch Halbleiterwerk. Europe, Germany, Saxony, Dresden. Bosch wafer fab. 19.05.2021 © 2021 Sven Döring für Bosch

Bosch Yönetim Kurulu Üyesi Harald Kroeger, “Amacımız, Dresden’de çip üretimini planlanandan daha erken hızlandırmak ve aynı zamanda Reutlingen’deki temiz oda kapasitesini artırmak. Ürettiğimiz her bir ek çip, mevcut duruma yardımcı olacak.” Diye konuştu. İki aşamada, Reutlingen’deki mevcut 35.000 metrekarelik temiz oda alanına toplam 4.000 metrekareden fazla alan eklenecek. 200 milimetrelik yonga plakaları için 1.000 metrekare üretim alanı eklenerek toplamı 11.500 metrekareye çıkaran ilk aşama tamamlandı. Bu, son aylarda ofis alanını temiz odaya dönüştürmeyi ve bir köprü aracılığıyla mevcut yonga plakası fabrikasına bağlamayı içeriyordu. Yeni tesis, Eylül ayından bu yana yonga plakası üretiyor. Kroeger, “200 milimetrelik yonga plakaları için üretim kapasitemizi yüzde 10 civarında artırdık.” dedi. Bunun için sermaye harcaması 50 milyon avroya ulaştı (2021 yılında). Bu hamleyi yaparken şirket, özellikle MEMS sensörlerine ve silisyum karbür güç yarı iletkenlerine yönelik artan talebe yanıt veriyor. Genişletmenin ikinci aşaması, 2023’ün sonuna kadar 3.000 metrekarelik bir temiz oda alanı daha yaratacak. Bu amaç doğrultusunda şirket, hem 2022’de hem de 2023’te yaklaşık 50 milyon avro yatırım yapacak. Bosch, Reutlingen’de yarı iletken geliştirme alanında 150 kişiye iş imkânı da yaratıyor.

Malezya Penang’da Yeni Test Merkezi

2022 için planlanan sermaye harcamasının bir diğer kısmı Penang’daki yeni bir yarı iletken test merkezine gidecek. Bu son derece otomatik ve ağa bağlı fabrika, 2023’ten itibaren yarı iletken çiplerin ve sensörlerin testlerini yapacak. Bosch’un Malezya Penang’ın anakara şeridinde aşamalı olarak geliştirilecek toplamda 100.000 metrekareden fazla arazisi var. Başlangıçta test merkezi, temiz odalar, ofis alanı, araştırma ve geliştirme ve 400 kadar çalışan için eğitim tesisleri dahil olmak üzere yaklaşık 14.000 metrekarelik bir alanı kaplayacak. Yeni lokasyonun hafriyat işleri 2020 yılı sonunda başladı ve binalardaki çalışmalar ise Mayıs 2021’de başladı. Test merkezinin 2023 yılında faaliyete geçmesi planlanıyor. Penang’daki ek test kapasitesi, gelecekte Bosch’un yonga plakası fabrikalarında Reutlingen’deki silikon karbür yarı iletkenler gibi yeni teknolojilerin bulunması olasılığını açmayı amaçlıyor. Ayrıca Asya’daki yeni lokasyon, çiplerin teslimat sürelerini ve mesafelerini kısaltacak.

Benzersiz Bir Satış Teklifi Olarak Yarı İletkenler

Mikroelektronik, Bosch’un tüm iş alanlarının başarısında önemli bir faktördür. Bu teknolojinin potansiyelini erkenden fark eden şirket, 60 yılı aşkın bir süredir yarı iletken bileşenler üretiyor. Bu, Bosch’u elektronik ve yazılım uzmanlığının yanı sıra mikroelektronik konusunda derin bir anlayışa sahip birkaç şirketten biri yapıyor. Bosch, bu belirleyici rekabet avantajını yarı iletken üretimindeki gücüyle birleştirebilir. Teknoloji ve hizmet şirketi, 1970’ten beri Reutlingen’de yarı iletken bileşenler üretmektedir. Bunlar hem tüketici elektroniği hem de otomotiv uygulamalarında kullanılıyorlar. Otomobillerdeki modern elektronikler, trafik emisyonlarını azaltmanın, yol kazalarını önlemenin ve güç aktarım mekanizması verimliliğini artırmanın temelidir. Kroeger, “Bosch, üstün elektronik sistemler geliştirmek için özel yarı iletken ve otomotiv uzmanlığından yararlanabilir. Bu, müşterilerimize ve gelecekte güvenli ve verimli mobilitenin keyfini çıkarmaya devam etmek isteyen sayısız insana fayda sağlıyor.” dedi. Dresden’deki 300 milimetrelik yonga plakası fabrikasının üretimi, bu yılın Temmuz ayında, planlanandan altı ay önce başladı. Yeni tesiste üretilen çipler ilk olarak Bosch elektrikli el aletlerine takılıyor. Otomotiv müşterileri için çip üretimi de planlanandan 3 ay daha erken olmak üzere Eylül ayında başlayacak. 2010 yılında 200 milimetre teknolojisinin tanıtılmasından bu yana Bosch yalnızca Reutlingen ve Dresden’deki yonga plakası fabrikalarına 2,5 milyar avrodan fazla yatırım yaptı. Buna ek olarak, mikroelektroniklerin geliştirilmesine milyarlarca avro yatırım yapıldı.

Fab, Waver, semiconductor, factory, industry, RB 300, automotive, car electronic, Robert Bosch Semiconductor Manufacturing Dresden GmbH, Deutschland, Germany, Silikon Saxony, Dresden, © 2021 Baldauf und Baldauf für Bosch

Hain Doların 10 Lira Olmamasına Bir Engel Kaldı Mı?

DOLARIN 10 LİRA OLMASI HAYAL Mİ?

Dolar 10 TRL olur mu? Hayal mi? Hiç de hayal değil Dolar bal gibi 10.- TRL olabilir. Tabii ki ne kadar zamanda doların TRL.10.- olması da önemlidir. Bir dövizin fiyatının alt ve üst noktası yoktur. Dövizin fiyatı, ekonomik koşullara göre, aşağı yönlü veya yukarı yönlü de hareket etmesi olasıdır. Görünen o ki, doların değer kazanıp, Türk Lirasının değer kaybetme hızı artmış ve doların 10 Türk Lirası olması için çok beklememek gerekecek gibi görünüyor.

YURT DIŞI BANKALARIN DOLAR / TÜRK LİRASI TAHMİNLERİ

Yurt dışındaki bankaların Dolar / Türk Lirası tahminleri iki ay öncesine kadar biraz daha iyimser iken, son zamanlarda bu iyimser tahminlerini revize etmeye başladılar. 2021 yılı sonunda Dolar / Türk Lirası tahminlerini 9.00 ila 9:30 arasında       tutan yurt dışındaki  yabancı bankalar, bu defa Dolar / Türk Lirası konusundaki tahminlerinde sert bir revizyon yaptılar ve bu defa Dolar / Türk Lirası tahminlerini 10 Liranın üzerine taşıdılar.

Tahminleri yansıtan gazete küpürleri

https://www.cumhuriyet.com.tr/galeri/dolar-kuru-yil-sonunda-ne-kadar-olacak-dev-bankadan-korkutan-tahmin-1872753/4 29 Eylül 2021 Çarşamba

Societe Generale’nin Dolar / Türk Lirası tahmini.

TCMB KAHRAMAN FAİZ ORANLARINI TEKRAR AŞAĞI ÇEKER Mİ?

TCMB 2021 yılının sonuna kadar olan süreçte;

  • 18 Kasım 2021
  • 16 Aralık 2021

tarihlerinde iki defa daha PPK toplantısı yapacak.

21 Ekim 2021 tarihli TCMB’nin PPK toplantısı öncesinde PPK üyelerinden üç isim değiştirilmişti. Anılan tarihte PPK toplantısında piyasaların beklentilerinin tersine, iktisadi ve ekonomik yönden izah edilemeyecek kadar 200 baz puan faizlerin indirildiğini ve bunun ardına döviz kurlarında şok yükselişler gördük. Kur yükselmesinin ardından her şeye zam gelse de akaryakıt ürünlerine okkalı zamlar yapıldı ve bir zam yapıldığında, 24 saat geçmeden ikinci zam zammın yapılması akaryakıt fiyatlarını çığrından çıkarttı. Yapılan zamlar 25 kuruş, 44 kuruş, 28 kuruş gibi görünse de bir haftada yapılan akaryakıt zammı % 10’u geçti.

18 Kasım 2021 tarihinde TCMB PPK toplantısında faizleri tekrar aşağı çeker mi sorusuna, neden faizleri indirmesin ki derim. Çünkü bunca yukarı yönlü enflasyon rakamları varken, iktisadi ekonomi yönüyle izah edilemeyen bir şekilde tekrar faiz indirmesi, döviz kurunun tekrar yukarı çıkması hiç de sürpriz olmaz.

Türk Müteahhitler Yurtdışında 20 Milyar Dolarlık Hedefi 10 Ayda Yakaladı 

Türk müteahhitler yıllık 20 milyar dolarlık yeni proje hedefini 10 ayda gerçekleştirdi. Bu yılın Ekim ayı sonu itibariyle yurtdışında aldıkları 196 yeni projeyle 20,3 milyar dolarlık iş üstlenen Türk müteahhitler, 103 milyon doların üstünde ortalama proje bedeli ile de tüm zamanların en yüksek ortalama bedeline ulaştı.

 

Yurtdışında aldıkları işleri yüksek standartlarda ve belirlenen süreler içinde bitirerek tüm dünyada öne çıkan Türk müteahhitler, başarılarına yenilerini ekliyor. Yıllık 20 milyar dolarlık yeni proje hedefini bu yılın ilk 10 ayı itibariyle yakalayan müteahhitlerimiz, üstlendikleri 196 yeni projeyle 20,3 milyar dolarlık iş hacmine ulaştı. Bu projelerde 103 milyon doları aşan ortalama proje bedeli de tüm zamanların en yüksek rakamı oldu. Ortalama proje bedeli en son 2015 yılında 83 milyon dolara kadar yükselmiş, ardından geçen süreçte yarıya kadar düşmüştü. Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre, Türk müteahhitler, böylece 1972’den 2021 Ekim ayı sonuna kadar toplam 130 ülkede 442,2 milyar dolar değerinde 10.890 proje üstlendi.

Rusya Pazarından da Rekor Geldi

Türk müteahhitlerin yurtdışındaki bu başarısının mutluluk verici olduğunu ifade eden Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı M. Erdal Eren, “Küresel pazarda salgın öncesi yaşanan sorunlar ve ardından pandemi şartlarının da etkisiyle 2 yıllık aranın ardından 20 milyar dolarlık hedefi yıl bitmeden yakalamış olmak, Türk müteahhitlerin iş azmini göstermektedir. Ortalama proje bedelinde tüm zamanların en yüksek rakamına ulaşılmış olması, müteahhitlerimizin dünyada giderek daha büyük işlere imza attığını gösteriyor.

Ayrıca en büyük pazarımız olan Rusya’da 10 ayda üstlenilen yaklaşık 7 milyar dolarlık proje bedeli de bir rekor oldu. Petrol fiyatlarında son dönemdeki artışın sektörün öne çıkan pazarlarını yeniden canlandırmaya başladığını izliyoruz. Bu gelişmenin olacağına da hep dikkat çekmiştik. Sektörün geleneksel pazarı Irak da önemini sürdürerek, en çok iş üstlenilen ikinci pazar konumuna tekrar yükselmiştir. Ayrıca kalkınma planları kapsamında tüm dünyanın odağında yer alan Afrika’nın Sahra-altı bölgesinde de müteahhitlerimizin artan sayıda iş aldığı görülmektedir. Uluslararası pazarda daha çok sayıda işçimizi istihdam etmek esas hedefimiz… Yurtdışında Türk iş gücü istihdamının artırılması konusunun üzerine hassasiyetle eğiliyor, imkan ve kabiliyetlerimizi ilgili tüm makamların dikkatine getiriyoruz. Orta vadede ise yıllık 50 milyar dolar tutarında yeni proje üstlenebiliriz. Bunun için diplomaside temkinlilik ve finansman kaynaklarımızın çeşitlendirilmesi önemli” dedi.

 

İlk 10 Ayda En Çok İş Üstlenilen 10 Ülke

Ülke  Proje Sayısı Toplam Taahhüt Bedeli ($) Pay ( % )
 RUSYA FEDERASYONU 7 6.959.899.117 34,33%
 IRAK 15 3.416.741.842 16,85%
 ZAMBİYA 1 1.353.450.766 6,68%
 GÜNEY SUDAN 1 926.035.648 4,57%
 TÜRKMENİSTAN 11 916.483.041 4,52%
 KAZAKİSTAN 11 883.643.450 4,36%
 SLOVENYA 2 748.195.914 3,69%
 CEZAYİR 26 659.926.097 3,25%
 AZERBAYCAN 17 634.506.484 3,13%
 UKRAYNA 3 633.204.175 3,12%

İşyerlerinde Acil Durumlara İlişkin Yeni Düzenlemeler

Av. Çağla Yazdıç Göncü
cagla@toyalaw.com

Av. Elsen Ece Tokat
ece@toyalaw.com

01 Ekim 2021 tarihli Resmî Gazete’de “İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlandı.

Tüm işyerlerini ilgilendiren Acil Durumlar Hakkında Yönetmelikte yapılan değişiklikler ile “acil durum” kapsamı genişletilerek zehirlenme, salgın hastalık, radyoaktif sızıntı ve sabotaj eklendi. Değişikliğe göre yangın, patlama, tehlikeli kimyasal maddelerden kaynaklanan yayılım, zehirlenme, salgın hastalık, radyoaktif sızıntı, sabotaj ve doğal afet gibi olaylar işyerini dışarıdan etkileyebilecek nitelikteyse acil durum olarak değerlendirilecek.

İşverenler, varsa alt işveren ve geçici iş ilişkisi kurulan işverenin çalışanları, müşteri ve ziyaretçiler ile işyerinde toplantı, seminer, konferans ve eğitim gibi toplu halde gerçekleştirilen faaliyetler için bulunan katılımcılar ve diğer kişilerin acil durumlar, tahliye planı, kaçış yolları, toplanma yerleri ve acil durum ekipleri hakkında bilgilendirilmesini sağlamakla yükümlü olacaktır.

İşverenler, acil durumlarda kullanılacak kişisel koruyucu donanımların ve müdahale ekipmanlarının işyerinde belirlenmiş acil durumlara ve acil durum ekiplerinin görevlerine uygun olmasını sağlayacaklardır.

İşyerinde meydana gelebilecek acil durumlar, yapılan risk değerlendirmesi sonuçları ile aşağıdaki ve benzeri hususlar dikkate alınarak belirlenecektir: (i) Yangın ve patlama ihtimali. (ii) Tehlikeli kimyasal, biyolojik, radyoaktif ve nükleer maddelerden kaynaklanan yayılım, zehirlenme ve salgın hastalık ihtimali. (iii) Doğal afetlerin meydana gelme ihtimali. (iv) Sabotaj ihtimali.”

Acil durum müdahale ve tahliye yöntemleri, yakındaki işyerleri ve çevreden gelebilecek olumsuz etkiler de dikkate alınarak belirlenecektir.

İşverenler işyerlerinde (i) söndürme ekibi (ii) kurtarma ekibi (iii) koruma ekibi (iv) ilk yardım ekibini oluşturacaktır.

Destek elemanları belirlenirken vardiya düzenin dikkate alınması, görevlendirilen destek elemanlarının bilgilerinin işyerinde yüksek ve görünür bir şekilde asılması ve görevlendirilen elemanların işten ayrılması halinde, yer değişikliği gibi durumlarda yerine yeniden görevlendirme yapılması gereklidir.

Gerçekleştirilen tatbikatın tarihi, görülen eksiklikler ve bu eksiklikler doğrultusunda yapılacak düzenlemeleri içeren tatbikat formu hazırlanması gereklidir. ve tatbikatın, Maden işyerlerinde, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği hükümleri saklı kalmak üzere, en geç yılda bir yapılacağı belirtilmiştir.

Çalışanların bilgilendirilmesi ve eğitimi kapsamında eğitimleri verebilecek bazı kurumlar önerildi.

Mevcut acil durum ekipleri 6 (altı) ay boyunca görevlerini sürdürebilecektir.

Değişiklikler ışığında, işverenler, öncelikli olarak acil durum ile ilgili dokümanlarını değişikliklere göre revize etmeli, öngörülen yeni acil durum ekipleri kapsamında çalışan görevlendirmesi yapmalı ve buna ilişkin eğitimleri vermelidir.

Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

Rekabetçi Zeka

Dr. Mehmet KAPLAN
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi

Rekabetçi zeka; işletmelerin amaca dönük bilgi toplaması, analiz etmesi ve yararlı bilişim sistemi sağlamasına yönelik faaliyetlerin bütünüdür. Bu faaliyetler gerçekleşirken teknik bir yönün ötesinde iş çevresinde bulunan bilgilerin toplanması, işletmenin değer artırıcı faaliyetlerde kullanması ve rekabetçi üstünlükte kullanması konusunda yönetsel bir düşünce ve süreçler bütünüdür. İlk kez ünlü rekabet bilimcisi Michael Porter tarafından 1980 yılında kısa ismi ile “Rekabet Stratejisi” adlı eserinde tanımlanan rekabetçi zeka, işletme için bir yaşam tarzı olarak nitelendirilmektedir.

Rekabetçi zeka ile işletme çevresinde sahip olduğu bilginin rekabetçi hamlelerde kullanmak ve değerlendirmek için düşünsel ve eylemsel bir süreç içerisinde hareket etmektedir. Dolayısıyla işletme çevresinde yer alan verileri toplar, analiz eder ve rekabetçi hamlelerde kullanmak üzere dönüştürür. Bu işletmenin hem rekabet başarısı için önemli olmakta hem de toplumsal sorumluluğunun bir ürünü olarak geleceğe hazırlanmasında enerji sağlamaktadır. Dolayısıyla rekabetçi zeka dört temel bileşen bağlı olarak yapılandırılır. Bunlar uzun vadeli öngörüler geliştirmek, stratejik amaçlar üretmek, etkili stratejiler oluşturmak ve işletme kaynak ve yetenekleri olarak ifade edilir. Bu bileşenler işletme için rekabet hamlelerinin teşhisi ve uygulaması için önemli olmakta ve işletmeye yarar sağlamaktadır. İşletmenin stratejik yönetiminin başarısında doğrudan etkili olan rekabetçi zeka işletmeye aşağıda yer alan yararları sağlamaktadır;

  • Dinamik çevre kontrolü ve çevrenin inşası,
  • Erken uyarı sağlama ve erken hamle geliştirme,
  • Çevresel uyum,
  • Stratejik esneklik,
  • Etkili karar desteği sağlama,
  • Yenilikçi anlayış geliştirme,
  • Güçlü bir rekabet avantajı sağlama

Kaynak ve ayrıntılı okuma önerisi: Aşağıdaki eserl(er) konu ile ilgili kaynak ve bilgilendirmeyi artırmaya yöneliktir.

  • Papatya, N. ve Papatya, G. (2007). İşletmelerde Rekabetçi Zeka Nasıl Yaratılır? Türkiye Tekstil Sektörüne İlişkin Değerlendirme ve Bir Model Önerisi. Yönetim ve Organizasyon Bildiri Kitabı. ss. 368-379.

İnsani Güvenlik Doktrini

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

“Güvenlik, insanların doğal bir ihtiyacıdır. Ama güvenlik arayışı güvensizliği getirir.” Douglas Mac Arthur

İnsani güvenlik, resmi olarak ilk kez Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın 1994 yılında yayınladığı İnsani Kalkınma Raporu’nda (Human Development Report) kavramsallaştırılmıştır. Söz konusu belgede insan güvenliği, insani kalkınmayı kuşatan sarsıntılardan insanların kurtarılması durumu olarak betimlenmiştir.

Dünyaya gelen her canlının öncelikli amacı varlığını korumak ve sürdürmektir. Bir canlı olarak insanlar için geçerli olan bu durum insanlardan meydana gelen devletler için de geçerlidir. Varlığını korumak ve sürdürmek güvenlik kavramının da özünü oluşturmaktadır. Güvenlik kavramını birey, devlet ve sistem düzeyinde -veya bunların aralarına da farklı düzlemleri yerleştirerek- ele alan yaklaşımlarla birlikte iç ve dış güvenlik şeklinde veya siyasi, ekonomik, askeri, sosyal, müşterek güvenlik ve çevre güvenliği şeklinde kategorilere ayırarak değerlendiren yaklaşımlar bulunmaktadır. Teknolojik gelişim, iletişim ve ulaşım imkanlarının gelişmesi günümüz dünyasında yeni tehditlerin ortaya çıkmasına, var olan tehditlerin şekil değiştirmesine ya da daha etkili hale gelmesine neden olmaktadır. İnsani güvenliğin sağlanmasının unsurlarından biri de devletin vatandaşlarına karşı baskısını, sistematik insan hakları ihlallerini ve toplumun militarize edilmesi gibi siyasal tehditlerin önlenmesidir.

Güvenlik, günümüzde hem insanlar hem de kurumlar için yaşamsal bir öneme sahiptir. Yeni teknolojiler, güvenlik alanında vazgeçilmez çözümler getirmektedir. İnternete erişim bile, birçok anlamda güvenlik alanında insanlara açılımlar sunmaktadır. Çeşitli sosyal dayanışma web siteleri ve mobil aplikasyonlar, güvenlik ihtiyacı duyan, tehlike içinde olan, haksızlığa uğrayan azınlıklar, mülteciler, kadınlar, çocuklar, engelliler için yardım alma noktası olmaktadır. Kameralar, yapay zekâ ve görüntü tanıma teknolojileri sayesinde suça ve suçlulara ait delillere ulaşmak mümkün olmaktadır. Caydırıcı bir etkisi de olan bu teknolojiler sayesinde, suç oranı düşmektedir. Kadınların ve çocukların maruz kaldığı şiddet, taciz gibi kötü eylemleri engellemek için, KADES adında bir mobil uygulamalar mevcuttur.

Küreselleşme ve güvenlik bağlamı açısından güç dağılımının yeniden biçimlendirilmesi çatışmaya yol açmaktadır. Küreselleşme, ulusal ve uluslararası düzeyde gücün yeniden biçimlendirilmesi, otorite alanlarının kayması ve yeni aktörlerin oluşması için yeni ortamlar üretmektedir. Küreselleşmeyle birlikte terörizm, asimetrik bir tehdit haline gelmiştir.

Bireylerin hak ve özgürlüklerini ihlal edebilecek en önemli unsurlardan biri, devlet daha doğrusu devlet güçleridir. Bireylerin hakları, bizzat devlet adına iç güvenliği sağlamakla görevli kolluk güçleri ve diğer kamu görevlileri tarafından ihlal edilebilir.  Kişinin özel hayatına ya da haberleşme hürriyetine devletten gelebilecek ihlaller bireylerden gelebilecek ihlaller kadar ciddi sorunlar doğurabilecek niteliktedir. Devlet temel hak ve özgürlükleri tehdit etme potansiyeli en fazla olan bir örgütlü güçtür.

Birleşmiş Milletler hazırladığı raporda insani güvenliğin unsurlarını ya da diğer bir deyişle insani güvenliğe yönelik tehditleri 7 kategoride belirlemiştir. Bunlar;

  • Ekonomik Güvenliğe Yönelik Tehditler: Kamu tarafından finanse edilen iş güvenlik ağlarının yokluğu, güvencesiz istihdam, üretken ve iyi kazançlı istihdam eksikliği gibi.
  • Gıda Güvenliğine Yönelik Tehditler: Yiyecek ve temiz su kaynaklarına ulaşım eksikliği vb.
  • Sağlık Güvenliğine Yönelik Tehditler: Bulaşıcı hastalıklar, kanser gibi hastalıklar, temiz su eksikliği, hava kirliliği ve sağlık kuruluşlarına ulaşım eksikliği vb.
  • Çevresel Güvenliğe Yönelik Tehditler: Temiz su kaynaklarının azalması, tarıma uygun topraklarda azalma, çevre kirliliği, çevrenin tahrip edilmesi ve kaynakların azaltılması, ormanların azalması, çölleşme, hava kirliliği ve doğal afetler gibi tehlikeler.
  • Kişisel Güvenliğe Yönelik Tehditler: İntihar, uyuşturucu kullanımı, kadın ve çocuklara şiddet, saldırı, işkence gibi tehditler.
  • Toplum Güvenliğine Yönelik Tehditler: Ailelerin parçalanması, geleneksel dillerin ve kültürlerin yok olması, etnik ayrımcılık ve çekişme, soykırım ve etnik temizlik gibi tehditler.
  • Siyasal Güvenliğe Yönelik Tehditler: Devlet ve hükümetlerin siyasal baskıları, sistematik insan hakları ihlalleri, toplumun militarize olması/edilmesi olarak sıralanmaktadır.

İnsani güvenlik yaklaşımı, bireyi güvenlik politikalarının merkezine koyarken diğer taraftan birçok önemli sorunu da beraberinde getirmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin aşındırılması bu sorunlardan en önemlisidir. Ayrıca devletler, güvenlik tehditleriyle yüz yüze kaldıklarında insan haklarını ara sıra riayet edilen standartlar haline getirmemelidirler. İnsani güvenliğin sağlanmasında da insan hakları istisna halini almamalıdır. Zaten insani güvenliğin temel hedefi, insanı istisna değil, ana unsur haline getirmektir.

 

Taşıma Hizmet Alımı Aşırı Düşük Açıklamasında Araç Kira Sözleşmesi Sunulabilir Mi?

Anahtar Kelimeler; Taşıma hizmeti, aşırı düşük teklif, kira sözleşmesi,

İtirazen Şikayet Konusu; İhalenin 14’üncü kısmı üzerinde bırakılan isteklinin ilgili kısma ilişkin aşırı düşük teklif açıklamasının mevzuata aykırı olduğu iddia edilmektedir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 13.10.2021 tarihli ve 2021/UH.II-1896 sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına göre; Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Hizmet alımı ihalelerinde sınır değer tespiti ve aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesi” başlıklı 79’uncu maddesinde “… 79.2. İhale ilanında ve dokümanında teklifi sınır değerin altında kalan isteklilerden açıklama isteneceği belirtilen hizmet alımı ihalelerinde, aşırı düşük tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında aşağıdaki düzenlemelere göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir.  

79.2.1. Aşırı düşük tekliflere yönelik açıklama istenmesine ilişkin yazıda, isteklilerin yapacakları açıklamalara esas olacak önemli teklif bileşenlerinin, bütün istekliler için aynı unsurları içerecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Aşırı düşük teklif açıklaması sunulması için isteklilere üç (3) iş gününden az olmamak üzere uygun bir süre verilir.

79.2.2. İstekliler aşırı düşük olarak tespit edilen tekliflerini aşağıdaki yöntemleri kullanarak açıklayabilirler.

79.2.2.1. Üçüncü Kişilerden Alınan Fiyat Teklifleri: Teklifi oluşturan maliyet bileşenlerine ilişkin üçüncü kişilerden fiyat teklifi alınması durumunda, öncelikli olarak fiyat teklifini veren kişiyle tam tasdik sözleşmesi yapan veya beyannamelerini imzalamaya yetkili olan meslek mensubu tarafından ilgisine göre teklife konu mal veya hizmet için maliyet tespit tutanağı (Ek-O.5) veya satış tutarı tespit tutanağı (Ek-O.6) düzenlenecektir.

Tutanaklar fiyat teklifinin dayanağı olarak düzenlenecek olup, aşırı düşük teklif açıklaması kapsamında sunulacaktır.

Üçüncü kişilerden alınan fiyat tekliflerinin teklife konu alanda faaliyet gösterenlerden alınması gerekmekte olup, bu belgelerin ihale tarihinden önce düzenlenmiş olması zorunlu değildir.

..

79.2.2.2. Merkezi Kamu Kurum ve Kuruluşları Tarafından Ülke Çapında Sunulan Mal ve Hizmetlere İlişkin Fiyatlar: Teklifi oluşturan maliyet bileşenlerine ilişkin merkezi kamu kurum ve kuruluşları tarafından ülke çapında sunulan mal ve hizmetlere ilişkin fiyat tarifeleri veya istekliye verilmiş fiyat teklifleri açıklama yöntemi olarak kullanılabilir. Bu yöntemle yapılmış açıklamanın geçerli olabilmesi için kullanılan fiyatların ilan/davet ile ihale tarihi arasında (ihale tarihi hariç) geçerli olması zorunludur.

79.2.2.3.  Kamu Kurum ve Kuruluşları Tarafından İlan Edilen Fiyatlar: Teklifi oluşturan maliyet bileşenlerine ilişkin kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilan edilmiş fiyat tarifeleri açıklama yöntemi olarak kullanılabilir. Bu usulle yapılmış açıklamanın geçerli olabilmesi için ilan edilen fiyatların ihalenin ilan/davet ile ihale tarihi arasında (ihale tarihi hariç) geçerli olması zorunludur.

79.2.2.6.  Özel veya Münhasır Hak Sahibi Kuruluşların Uyguladığı Fiyatlar: İlgili mevzuatı uyarınca, belirli mal veya hizmetlerin kamuya sunulması konusunda lehine sınırlama bulunan kuruluşların tedarikçisi oldukları mallar veya sunucusu oldukları hizmetler için uyguladıkları fiyatlar ile açıklama yapılabilir. Bu usulle yapılmış açıklamanın geçerli olabilmesi için kullanılan fiyatların ilan/davet ile ihale tarihi arasında (ihale tarihi hariç) geçerli olması zorunludur.…

79.2.7. İstekliler tarafından akaryakıt girdisine ilişkin olarak, EPDK tarafından yayımlanan, İstanbul İli, Avrupa Yakasında bulunan bayiler adına beyan edilmiş fiyatların ortalamasını yansıtan En Yüksek İşlem Hacimli 8 Firmanın Akaryakıt Fiyatlarına İlişkin Raporda yer alan fiyatların % 90’ının altında sunulan açıklamalar geçerli kabul edilmez. Motorin veya benzine yönelik olarak öngörülen tutarın TL/lt cinsinden hesaplanmasında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun ilgili düzenlemeleri dikkate alınacaktır.

79.3. İdarelerin aşırı düşük teklif tespit ve değerlendirilmesine ilişkin aşağıdaki düzenlemeleri de dikkate almaları gerekmektedir.

79.3.1. Teklifi aşırı düşük olarak tespit edildikten sonra yukarıdaki yöntemlere göre usulüne uygun açıklama yapan isteklilerin teklifleri geçerli kabul edilir. Hayatın olağan akışına veya ticari gereklere aykırılık gibi nedenlerle teklifler reddedilemez.

79.3.2. 79.2.2 nci maddede yer alan yöntemlerden herhangi biri ile açıklama yapılmasının fiilen mümkün olmadığının anlaşıldığı durumlarda, istekli tarafından gerekçesi belirtilmek suretiyle, ilgili mevzuatına göre ihale tarihinden önceki son 12 ay içinde düzenlenen açıklamaya elverişli diğer bilgi ve belgeler kullanılarak da açıklama yapılabilir. …” açıklaması yer almaktadır.

 

İdare tarafından ihalenin şikayete konu kısmı üzerinde bırakılan istekliye EKAP üzerinden yapılan tebligatla “2021/421428 İhale Kayıt Nolu; 2021-2022 Eğitim Öğretim yılı Van İli Erciş İlçesi Taşımalı Eğitim Kapsamındaki öğrencilerin yerleşim birimlerinden taşıma merkezi okullara Taşınması İşi ile alakalı vermiş olduğunuz teklif aşırı düşük teklif olarak değerlendirilmiş ve 20/08/2021 tarihli yazı ile açıklama istenmiştir. Ancak Aşırı Düşük Teklif olarak tespit edilen teklifler ile ilgili; kurum tarafından belirlenen kriterlere göre teklifte önemli olduğu tespit edilen bileşenler ile ilgili ayrıntılar ilgi tebligatta belirtilmemiştir. İhale Komisyonunun 25/08/2021 tarihindeki alınan kararı doğrultusunda sınır değerin altında kalan teklifler Aşırı Düşük Teklif olarak değerlendirilmiş ve teklif sahiplerinden kurum tarafından belirlenen kriterlere göre teklifte önemli olduğu tespit edilen aşağıdaki yazılı bileşenler ile ilgili ayrıntılı açıklamaların 1-3-4-6 ve 14. Kısımlar için yazılı olarak 27/08/2021 tarihi mesai bitimine kadar Müdürlüğümüze teslim edilmesi gerekmektedir.” ifadelerine yer verilerek söz konusu istekliden itirazen şikayete konu edilen 14’üncü kısma ilişkin aşırı düşük teklif açıklaması yapılması istenilmiş olup ilgili yazıda önemli teklif bileşeni olarak “Açıklama Esas Olacak Teklif Bileşenleri

1) Sürücü Giderleri (Yıllık ücret ve SGK Giderleri)

2) Servis Araçlarına ait Yakıt Giderleri)

3)Araçların Periyodik Bakım Giderleri

4) Araçların Yıllık Kira Ücretleri

5) Araç Lastik ( Yazlık-Kışlık) Giderleri)” giderlerinin belirlendiği anlaşılmıştır.

 

Yapılan incelemede söz konusu istekli tarafından ihalenin itirazen şikayete konu edilen 14’üncü kısmına ilişkin olarak aşırı düşük teklif açıklamasının incelenmesi neticesinde;

 

Çalıştırılacak araçlara ilişkin olarak ihalenin 14’üncü kısmı üzerinde kalan istekli ile servis araç sahipleri arasında noterde düzenlenen kira sözleşmelerinin sunulduğu, taşımada kullanılacak servisler için araç kira sözleşmelerinin sunulmasının Kamu İhale Genel Tebliği’nin yukarıda yer verilen maddeleri uyarınca teklif fiyatı tevsik edici belge olarak kabul edilmesi imkânı bulunmadığından başvuru sahibinin bu yöndeki iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

İşe iade davası sürerken işçinin başka bir işyerinde çalışması, boşta geçen süre ücretini almasına engel teşkil eder mi?

4857 sayılı İş Kanunu’nun iş güvencesini düzenleyen 18, 19, 20 ve 21 inci maddeleri sırasıyla, iş sözleşmesi feshinin geçerli bir sebebe dayandırılmasını, feshin usulünü, itirazı ve geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçlarını düzenlemiştir. 4857 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin birinci fıkrasında, otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerleri ile burada belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve en az altı aylık kıdemi olan işçilerin iş güvencesinden yararlanabileceği belirtilmektedir[1].

Ancak, iş güvencesinden yararlanmaya bir istisna getirilmiştir. Buna göre işletmenin bütününü yöneten işveren vekili ve yardımcıları iş güvencesinden yararlanamazlar. 4857 sayılı Kanunun 18 inci maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.

4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine göre, işverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur. Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler. Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.

Diğer yandan, işe iade davası açan işçilerin davaların uzun sürmesi nedeniyle hayatını idame ettirebilmeleri için başka işte çalışması hayatın olağan akışına uygundur. Bu aşamada işe iade davasını kazanan işçinin süresi içinde işyerine başvurması halinde, dört aylık ücreti tutarında boşta geçen süre ücretinin ödenmesi gerekmektedir. Burada işverenin diğer işyerinde çalıştığı süreyi ya da diğer işyerinde elde ettiği geliri gerekçe göstererek bir mahsuplaşmaya gitmesi söz konusu değildir. Çünkü, işçinin iş sözleşmesinin feshinden sonra başka bir işyerinde çalışmaya başlamasında yasal bir engel olmadığı gibi işe iade edilmesi ve süresi içinde başvurması halinde, dört aylık boşta geçen süre ücretinin de talep etmesine engel bir durum bulunmamaktadır.

Nitekim Yargıtay’a göre, “Feshin geçersizliğinin tespitiyle işe iade kararı sonrasında işçinin başvurusu üzerine ödenmesi gereken boşta geçen süre ücretinden başka bir işten elde edilen gelirin indirilmesi ya da diğer işte çalışılan sürenin mahsubu doğru değildir. Davacının yasa gereği en çok dört aya kadar süre içinde çalışması varmış gibi işçilik alacaklarının hesabı gerektiğinden Mahkemece indirim yapılmak suretiyle istekle ilgili hüküm kurulması hatalıdır. Çalışılamayan süre 4 aydan fazla olduğundan kıdemine 4 ay eklenerek farklı kıdem tazminatına karar verilmelidir”[2].

Sonuç olarak, iş güvencesi kapsamındaki işçinin iş sözleşmesinin feshinden sonra başka bir işyerinde çalışmaya başlaması dört aylık boşta geçen süre ücretinin talebine engel teşkil etmez. Çünkü fesihten sonra işçinin başka bir işyerinde çalışmaya başlaması feshin geçersizliğine bağlı ikincil sonuçları ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla, işe iade kararı sonrasında işçinin başvurusu üzerine ödenmesi gereken boşta geçen süre ücretinden başka bir işten elde edilen gelirin indirilmesi ya da diğer işte çalışılan sürenin mahsubu doğru değildir[3].

 

[1] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4. Baskı, İstanbul 2019, s.69.

[2] Y9HD.17.12.2019 T., E.2016/11408, K.2019/22589 Legalbank.

[3] Y22HD.17.12.2019 T., E.2016/25331, K.2019/23460 Legalbank; SÜMER, Haluk Hadi/KAYIRGAN, Hasan, İşçilik Alacakları ve Hesaplamaları, Ankara 2020, s.253-254.

 

Schneider Electric, Tedarik Zinciri Girişimiyle Environment + Energy Leader’den Yılın En İyi Projesi Ödülünü Aldı

  • Walmart iş ortaklığı ile geliştirilen çığır açan Gigaton PPA Programı, enerji ve çevre yönetimi açısından inovatif bir yaklaşım olarak nitelendiriliyor.
  • Yenilenebilir enerji girişimi, ilan edildiği geçen yıldan bu yana programa katılan 84 kişiye Walmart’ın ABD bazlı tedarikçilerinin toplam PPA’sına eş değerde eğitim fırsatı sunuyor.

Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümü alanında lider Schneider Electric, Walmart iş ortaklığıyla geliştirdiği tedarik zinciri yenilenebilir ürünlerdeki Gigaton PPA (GPPA) programıyla Environment + Energy Leader Yılın En İyi Projesini kazandığını açıkladı. Türünün ilk örneği olan ve kolektif yenilenebilir enerji taahhütlerine toplu bir yaklaşım sunan GPPA Programı, jüri üyeleri tarafından enerji ve çevre yönetimi alanlarında yürütülen işlerin en iyi örneği olarak nitelendirildi.

Yenilenebilir enerji dönüşümü, şirketlerin sera gazı emisyonlarını azaltmak için sahip olduğu en büyük kaldıraçlardan biridir. Çığır açan GPPA Programı, 2030 yılına kadar Walmart’ın küresel değer zincirinden bir gigaton (bir milyar metrik ton) karbondioksitten kaçınmayı amaçlayan Gigaton Projesi’ni destekleyen bir yenilenebilir enerji girişimidir. GPPA Programı, Walmart’ın ABD’li tedarikçilerini yenilenebilir enerji konusunda pazara girmelerini destekliyor, piyasaya erişimini demokratikleştiriyor ve dekarbonizasyon ile iklim eylemlerini mümkün hale getiriyor.

Environment + Energy Leader Ödülü jüri üyelerinden biri, GPPA Programı hakkında şunları söyledi: Yenilenebilir enerji dünyasında ezber bozan bu projeye keşke en yüksek puandan daha da yüksek bir puan verebilseydim.”

GPPA Programı, hem Walmart tedarikçilerini yenilenebilir enerji tedariki konusunda eğitmek hem de kullanım ölçekliği güç satın alım sözleşmelerine (PPA’lar) katılım ve erişim imkanı olmayan tedarikçilerin bunları edinmesini hızlandırmak amacıyla tasarlanmıştır. GPPA Programı, 400’den fazla kurumsal yenilenebilir enerji alıcısı ve çözüm tedarikçisinin yer aldığı bir dijital iş ortaklığı platformu ve küresel bir topluluk olan Schneider Electric NEO Network™‘yi kullanmaktadır. GPPA’nın Eylül 2020’deki lansmanından bu yana, 84 Walmart tedarikçisi programa katılmıştır. Bugüne kadar yaklaşık 50 tedarikçi halihazırdaki eğitimlerini tamamlamıştır ve eğitim aşamasında ilerlemektedirler.

Schneider Electric Küresel Temiz Teknoloji ve Yenilenebilir Ürünler Başkan Yardımcısı John Powers şunları söyledi: “Dekarbonizasyon için yenilenebilir enerjiden yararlanmak isteyen şirketler için iki büyük sorun vardır: Pazar erişimi ve yenilenebilir tedarikteki karmaşıkları anlama. GPPA programı bu engelleri azaltmak veya ortadan kaldırmak için tasarlanmıştır. Walmart ile iş birliğimiz, iklim değişikliğine karşı yarışta ortaklıkların ne kadar önemli role sahip olduğunu göstermektedir. Bu ödül, işletmelerin tedarik zinciri karbonsuzlaştırma çözümlerine geniş ölçekte erişimi artırmak için nasıl birlikte çalışabileceğinin bir kanıtıdır.”

Environment + Energy Leader Ödülleri programı, şirketler için enerji ve çevresel faydaları sağlayan ürünler ve hizmetler ile şirketler tarafından uygulamaya koyulan, çevre veya enerji yönetimi projelerinde ve karlılığı artıran projelerde mükemmelliği değerlendiriyor.

Environment + Energy Leader editörü Sarah Roberts şunları söyledi: “Son derece deneyimli ve kritik değerlendirme paneli ve son derece katı değerlendirme kriterleri ile beraber, katılımcılar 2021 ödülüne hak kazanmak için oldukça yüksek eşiklerle karşılaştılar.”

GPPA Programındaki başarıyı ve diğer tedarik zinciri çözümlerini oluştururken, Schneider Electric bu yılın başında, kurumlara değer zincirlerindeki emisyon hacimlerine önemli ölçüde yardımcı olmak üzere tasarlanmış, geliştirilmiş küresel tedarik zinciri dekarbonizasyon hizmetini duyurdu. Schneider Electric, 2025 yılına kadar ilk 1.000 tedarikçisinin faaliyetlerindeki karbon emisyonlarını yüzde 50 oranında azaltmak taahhüdünde bulundu. Şirket, Corporate Knights tarafından Ocak ayında en iyi sürdürülebilir global kuruluş olarak seçildi.

Schneider’ın tedarik zinciri dekarbonizasyon hizmeti hakkında daha fazla bilgi edinmek için, https://perspectives.se.com/supply-chain-decarbonization adresini ziyaret edebilirsiniz.  Schneider Electric yenilenebilir enerji danışmanlık hizmetleri konusunda  daha fazla bilgi için www.se.com/essadresini ziyaret edebilirsiniz.

 

Environment + Energy Leader Ödülleri Hakkında

Yaklaşık on yıldır, Environment + Energy Leader Ödülleri çevresel, sürdürülebilir ve enerji yönetimi dünyasında mükemmelliği kutlamaktadır. Ödül sahipleri gerçekten bu yönde nitelendirilmeye hak kazanmışlardır, ve En İyi Proje veya Yılın En İyi Projesi Ödülünü elde etmesi için gösterilen şirketler alanlarında en iyinin en iyisi olarak değerlendirilmektedirler. Diğer şirketler bir sürdürülebilirlik veya enerji yönetimi çözümü ararken, E+E Yılın Ürünü Ödülü’nü kazananların, karar vermede yardım için incelemek üzere uzmanlar tarafından incelenen önemli bir ürün grubu sunduğunu biliyorlar. Yılın Projesi Ödülünü kazananların, sürdürülebilirlik ve enerji yönetimi projelerinin diğer şirketlerin kârlılığını iyileştirmesine nasıl başarılı bir şekilde yardımcı olabileceğini gösterdiği bilinmektedir.

Döviz Kuru, Güven ve Kahraman Faiz

KAHRAMAN FAİZ

TCMB’nin PPK toplantısı 21 Ekim 2021 tarihinde idi. Piyasadaki ekonomistlerin  PPK toplantısı öncesi faiz konusundaki tahminlerini söylediklerinde;

  • Faizler sabit kalır
  • Faizler arttırılır zira enflasyon öngörülenden daha fazla arttı
  • Faizler 50 baz (yarım) puan düşürülür
  • Faizler 100 baz puan düşürülür

Şeklinde görüşlerini aktarmışlardı.

Doğrusu bir iki kurum dışında hiç kimse faizlerin 200 baz puan düşürülebileceğini tahmin etmemişti.

Oldukça sürpriz bir karardı. Piyasa enflasyonunu ele aldığınızda faizlerin enflasyonun üzerinde olması gerekir ki tasarruf sahiplerinin Türk Lirası yatırımlarının döviz yatırımına kaymasını önlemek esas nedenlerden biri olmalı. Enflasyon yukarı yönlü tırmanış gösterirken, piyasa gerçeklerinin tam tersine karar alıp, faizlerin aşağı çekilmesinden sonra dövizin haline bir göz atalım;

Son bir haftalık döviz grafiğine baktığımızda Dövizin TRL karşısında yükselişi % 3.4 oldu.

FAİZİN DÜŞÜRÜLMESİ EKONOMİNİN GEREĞİ MİYDİ?


TCMB’nin faiz düşürme kararının ekonomik ve iktisadi bir karar olduğunu söylemek oldukça zor. Ekonominin gereği olarak alınmış bir karar olsaydı, bu faiz düşürme kararı sonrası piyasalar yangın yerine dönmezdi.


Kurların yükselmesi piyasadaki pahalılığı körükleyecek, yeni zamların gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Son akaryakıt zamları hangi nedenle yapıldı dersiniz? Dünya borsalarında ham petrol fiyatının yükselmesi az bir etken olsa da en büyük etken kurlardaki yükseliş oldu. Şimdi yeni akaryakıt zammı ve beraberinde haberimiz olan veya olmayan pek çok zam yapılacaktır.


FAİZİN DÜŞÜRÜLMESİNİN ACI FATURASI

Ne kısa vadede, ne de uzun vadede 21 Ekm 2021 tarihindeki PPK’nin faizleri 200 baz puanın düşürmesinin acı faturası er veya geç ekonomik göstergelerde kendini gösterecektir. Bu faiz düşürülmesinin faturası yine mal ve hizmetlere zam olarak kendini kısa sürede gösterecektir.


2 Eylül 2021 tarihinden 22 Ekim 2021 tarihine kadar dövizin TRL karşısındaki yükselişi % 16.80 civarında oldu

KAHRAMAN FAİZ DÖVİZİN YÜKSELİŞİNİ DURDURAN YEGANE ARAÇLARDAN BİRİDİR.

Faize boşuna kahraman faiz demedik değil mi? Hain dövizin yükselişini engelleyen araçlardan bir tanesi elbette ki faizdir. Faizin önemli misyonlarından bir tanesi dövizin yükselişini frenlemek olduğunu düşündüğümüzde,  faizi piyasanın gerçek seviyesinde tutmanın önemi oldukça büyüktür. Şöyle ki; faizler piyasadaki enflasyonun üzerinde olmalı ki tasarruf sahipleri, tasarruflarından zarar etmemeleri için döviz yerine Türk Lirası faize yönlenebilsin. Ancak enflasyon gerçek anlamda yüksekse, dövizin yükselişi de faizlerin üzerinde ise, faizlerin aşağı seviyelerde tutulmasının piyasa gerçeklerinin görülmediği anlamına gelir.

RİSK PRİMİ YÜKSEK BİR ÜLKEDE YABANCI YATIRIMCI DÜŞÜK FAİZE GELMEZ

Hangi kriterleri ele alırsanız alınız, faizler aşağı çekildiğinde, dövize talep artar, yabancı yatırımcı risk primi yüksek olan bir ülkede düşük faizle neden yatırım yapsın?  

PİYASALARDAKİ GÜVEN 

Dövizin yükselmesinin nedenlerinden bir tanesi de piyasada oluşan belirsizlikler ve söylemlerin getirdiği güvensizliktir. Piyasada güven yok ise, hem faiz yüksek olur, hem de döviz. Güven vermeyen piyasalarda gerçek enflasyonu görmezlikten gelip, hem faizi düşük tutup, hem de dövizi düşük tutmaya çalışmak olası değildir. Böyle bir fikir içinde olmak da hatada ısrar etmek anlamına gelir.

10 LİRA HAYAL Mİ?

Dolar 10 TRL olur mu? Hayal mi? Hiç de hayal değil Dolar bal gibi 10.- TRL olabilir. Tabii ki ne kadar zamanda doların TRL.10.- olması da önemlidir. Bir dövizin fiyatının alt ve üst noktası yoktur. Dövizin fiyatı, ekonomik koşullara göre, aşağı yönlü veya yukarı yönlü de hareket etmesi olasıdır. 

HATÇE TEYZE 5 LİRA’DAN DOLAR SATIN ALAMAYACAK

Hatçe Teyze… Çok üzgünüm ki biriktirdiğiniz tekaüt maaşı ile Dolar alamayacaksınız.  Nasıl anlatırım Hatçe Teyze sana piyasanın dinamiklerini.

REŞAT BAĞCIOĞLU