İşveren, işyerinde çalışma koşullarını uygulamazsa, işçiye hangi hallerde haklı fesih hakkı doğar?

4857 sayılı İş Kanunu m.22’den yola çıkılarak, Anayasa, Yasalar, toplu ya da bireysel iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ile işyeri uygulamasından doğan işçi ve işveren ilişkilerinin bütünü, çalışma koşulları olarak değerlendirilmektedir.

İş ilişkileri, 4857 sayılı Kanun ile belirlenen esaslar çerçevesinde iş sözleşmelerinde düzenlenmektedir. Bu kapsamda; işin niteliği, görev tanımları, çalışma süre ve koşulları, işçiye ödenecek ücret ve diğer esaslar iş sözleşmelerinde düzenlenmektedir. İş sözleşmesinin esaslı unsurları olan işçinin iş görme borcu ile bunun karşılığında işverenin ücret ödeme borcu, çalışma koşullarının en önemlileridir. Bundan başka, işin nerede ve ne zaman görüleceği, işyerindeki çalışma süreleri, yıllık izin süreleri, ödenecek ücretin ekleri, ara dinlenmesi, evlenme, doğum, öğrenim, gıda, maluliyet ve ölüm yardımı gibi sosyal yardımlar da çalışma koşulları arasında yerini alır. İşçiye özel sağlık sigortası yapılması ya da işverence primleri ödenmek kaydıyla bireysel emeklilik sistemine dahil edilmesi de çalışma koşulları kavramına dahildir (Y9HD.25.05.2010 T., E.2008/28002, K.2010/14742 Legalbank.).

Temel çalışma koşulları kapsamında, çalışma süreleri, fazla çalışma, ara dinlenmeleri, gece çalışması ve işyerinde yapılacak mesleki eğitim, yıllık izin, iş sağlığı ve güvenliği, genç çalışanların ve hamilelerin korunması gibi tüm koşullar yer almaktadır. (Geniş bilgi için bkz: İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, İstanbul 2019; SÜMER, Haluk Hadi, İş Hukuku, 24. Baskı, Ankara 2019).

Nitekim, Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik m.13’e göre, belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerinde, yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın çalışanı olan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması, bakımı ve emziren çalışanların çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın Yönetmelik EK-IV’te belirtilen şartları taşıyan bir yurdun kurulması zorunludur. Bu kapsamda işveren yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, işçinin İşK m.24/II-f bendinde yer alan “çalışma koşulları uygulanmazsa” hükmü uyarınca, haklı nedenle derhal fesih hakkı bulunmaktadır. Yargıtay da aynı görüştedir (Y9HD.14.11.2016 T., E.2015/5175., K.2016/19971 Legalbank.).

Benzer şekilde, eksik iş verme veya çalışma koşullarını uygulamama ile ilgili olarak işveren, akort ücrette işçiye yapabileceğinden az iş vermesi halinde, aradaki farkın zaman esasına göre ödeyerek karşılamazsa veya çalışma şartlarını uygulamazsa işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle derhal fesih hakkı verir (İşK m.24/II-(f)). Örneğin işyerinde çalışma sürelerinin altında çalışma yaptırılarak düşük ücret ödenmesi, işverenin iş yoğunluğu bahanesiyle sürekli yasal iş sürelerini aşarak çalışma yaptırması, işçinin onayı olmamasına rağmen işçiyi fazla çalışma yapmaya zorlaması, yıllık ücretli iznini kullandırmaması işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle derhal fesih hakkı verir (İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, İstanbul 2019).

Sonuç olarak, işveren, kanun ve sözleşme ile belirlenen çalışma koşullarını uygulamazsa, işçiye haklı nedenle derhal fesih hakkı doğar (İşK m.24/II-f). Nitekim işverenin işçiye yıllık ücretli iznini kullandırmaması, ara dinlenmesini vermemesi, hafta tatilinde çalışmaya veya işçinin onayının olmamasına rağmen genel sebeplerle fazla çalışma yapmaya, ücretsiz izne ayrılmaya veya başka işyerinde ödünç çalışmaya zorlaması birer fesih sebebidir.

Down Payment Akreditif ve Finansman

DOWN PAYMENT AKREDİTİFİN BUGÜNÜ

Red Clause Akreditif teknolojik gelişmelerle birlikte değişime uğradı. Şimdiki SWIFT tekniğinde kullanılan haberleşme sisteminde bazı ifadeleri kırmızı ile yazmak söz konusu olmadığından dolayı Red Clause Akreditif yerini aynı işlevi bugünkü SWIFT tekniği ile işlem gören DOWN PAYMENT LETTER OF CREDIT ödeme şekline bırakmıştır. Kısmi peşin ödemeli akreditif anlamındadır. Tıpkı teee eskilerde kalan red clause akreditif özelliği gibi.

Down payment akreditif, akreditif  bedelin bir kısmının mallar henüz yüklenmeden akreditife yazılan bir madde ile ihracatçıya peşin ödeme imkanı sunar. İhracatçı, kendi lehine açılan down payment letter of credit koşullarına bağlı olarak akreditifin açıldığı / ödemenin yapıldığı banka tarafından ödeme sağlanır.

DOWN PAYMENT AKREDİTİF ÖDEME YAPARKEN İHRACATÇIDAN TEMİNAT TALEP EDECEK Mİ?

İşte asıl ihracatçıları zorlayan konu bu değil mi sizce? Akreditif açıldığında, mal yüklenmeden kısmi peşin ödemeye olarak tanıyan bir akreditifte, gerek amir banka, gerekse teyid bankası, peşin ödenen paranın karşılığında mutlaka malların yüklenmesini ve gerekli evrakların bankaya zamanında ibraz edilmesini ister. İhracatçı için kolay bir finansman şekli aslında. Ancak günümüzde batan paraların azımsanmayacak bir kısmı peşin ödenen mal bedeli ile ilgili ihracatçıdan herhangi bir teminat alınmamasından kaynaklanmıyor mu? Down payment akreditif koşulları gereği amir veya teyid bankası tarafından ihracatçıya ödenen bu paralar karşılığında bankalar kendilerine göre bir koruma tedbiri alacaklardır. Adeta teminat niteliğindedir.

Bu tedbirler neler olabilir?

  • Alıcı ve satıcı arasında mütabık kılınan basit bir alındı yazısı
  • İhracatçının vereceği bir referans mektubu
  • İhracatçının vereceği bir teminat mektubu
  • Tarafların üzerinde kabul göreceği bir değerli kağıt vs

DOWN PAYMENT AKREDİTİF VE İHRACATÇI

Down Payment akreditife hangi taraftan bakarsanız bakınız bu ihracatçı içinin finansa erişmesi için bulamayacağı bir fırsattır. İhracatçı lehine açılan akreditifle ilgili olarak, ihracatçı malını yüklemek için finansa ihtiyacı olacaktır. Bankaların kapısını zorlasa bankalarda bir kredi limiti, bu limite bağlı olarak teminatı, negatif risk kaydın bulunmaması gerekir ki bankalar ihracatçıya kredi vermeye istekli olabilsin. İşte bu nedenledir ki down payment akreditif bir ihracatçı için altın tasta sunulan suya benzer. İhracatçı ne kadar itibarlı olursa dış ticaret ve finans piyasasında o kadar kazançlı çıkacaktır. İşte bu nedenle down payment akreditif ihracatçı açısından bir fırsattır. Olaylara işlem bazında ve anlık değil, büyük resimden bakıldığında ihracatçı bu fırsatı kaçırmak istemez değil mi?

İHRACATÇIMIZ DOWN PAYMENT AKREDİTİFİ YETERİNCE BİLİYOR MU?

İstisnaları ayrı tutarsak, yeterince bildikleri konusundaki kanaatim olumsuzdur. Maalesef bilmiyorlar. Yurt dışına fiyatlama yaparken akreditifli ödeme şekillerinden Down Payment Letter of Credit’i ne kadar sıklıkla ithalatçıya teklif ediyorlar sizce?

İşçinin, ara dinlenmesinde fiilen çalışmadığı ancak makinenin başında bekletildiği süre iş süresinden sayılır mı?

İş süresinin düzenlenmesine ilişkin hükümler, öncelikle iş gücünün korunması amacına hizmet etmektedir. Bu amacın gerçekleştirilmesi, sadece günlük çalışma süresinin sınırlandırılmasını değil, aynı zamanda işçilere çalışma süresi içinde işe ara verme imkanının da tanınmasını gerektirmektedir. Aksi taktirde çalışmaya bağlı gerilimin, dikkatsizlik ve kazalara yol açması ve zaman içinde sağlık sorunlarıyla karşılaşılması kaçınılmazdır. Nitekim 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68 inci maddesindeki ara dinlenmesine ilişkin düşünce bu tür sonuçları önlemek için düzenlenmiştir (Geniş bilgi için bkz: İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, İstanbul 2019; TULUKÇU, Binnur, İş Hukukunda Dinlenme Hakkı, Ankara 2012; SOYER, Polat, “Yargıtay’ın Ara Dinlenmesine Ait Kararı Üzerine Düşünceler”, Türk Kamu-Sen, Mart 1989).

Bu nedenledir ki, ara dinlenmesi, işçinin “çalışma” ya da “çalışmaya hazır olma” yükümlülüğünün bulunmadığı; bu süreyi nerede ve nasıl geçireceğine serbestçe karar verebileceği bir zaman dilimi olarak tanımlanmaktadır.

Ara dinlenmeleri işçilere hem dinlenmeleri, hem de yeme içme gibi zorunlu gereksinmelerini karşılayabilmeleri için, günlük çalışma süreleri içinde verilen dinlenme süreleridir. Bu dinlenmeler, “çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin adet ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle” verilir (İşK. m.68/1).

Ara dinlenme süresi de aynı madde de belirlenmiştir. Bu süre;

a-)Dört saat veya daha kısa süreli işlerde on beş dakika,

b-)Dört saatten fazla ve 7,5 saate kadar (7,5 saat dahil) süreli işlerde yarım saat,

c-)7,5 saatten fazla süreli işlerde bir saattir.

Kanunun ara dinlenmelerin süresini belirleyen bu hükmü buyurucudur. Bu süreler Kanunun işçi yararına buyurduğu en az süreler olup, Kanunun çizdiği tabanı gösterir. Bu bakımdan bu süreler hiçbir surette indirilemez. Ancak iş ve toplu iş sözleşmeleri ile bu tabanın üzerinde ara dinlenmesi verilebilmesi mümkündür.

Bu dinlenme sürelerinin aralıksız verilmesi zorunludur. İşveren bu dinlenme sürelerini tek taraflı olarak bölemez. Ancak, bu süreler iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler veya işin niteliği göz önünde tutularak, yirmi dört saat içinde kesintisiz on iki saat dinlenme süresi dikkate alınarak, sözleşmeler ile aralı olarak kullandırılabilir (İşK. m. 68/1; İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği m.3).

Ayrıca, postalar halinde işçi çalıştırılarak yürütülen işlerde, 4857 sayılı Kanun m.68’deki esaslar uyarınca ara dinlenmesi verilir. İşin niteliği, bir işyerinin aynı bölümündeki bütün işçilere aynı saatte ara dinlenmesi verilmesine olanak bırakmıyorsa, bu dinlenme, işçilere, gruplar halinde arka arkaya çalışma süresinin ortalarından başlayarak İş Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine göre verilir (Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik m.10).

Bir dinlenme süresinin ara dinlenme süresine girebilmesi için bu süre içinde işçinin özgür bulunması şarttır. Gerçekten, ara dinlenmeleri süresinden işçinin işyerinde ve her an işverenin buyruğunda bulunmak zorunluluğu yoktur. İşçi bu sürede dilediği gibi hareket edebilecek, dilerse bu süreyi işyerinin dışında da geçirebilecektir. Bu bakımdan bir makinenin onarılması veya bir başka nedenle üretimin durması üzerine yapılan işe ara vermelerin ara dinlenmesi kapsamında düşünülmesi mümkün değildir.

Nitekim Yargıtay verdiği bir kararında, “Ara dinlenme süreleri kural olarak aralıksız olarak kullandırılır. Ara dinlenmesinin kullandırılması zorunlu ise de, bunun kullanılacağı zamanı belirlemek işverenin yönetim hakkıyla ilgilidir. İşçilerin tamamı aynı anda ara dinlenme zamanını kullanılabileceği gibi, belli bir plan dâhilinde sırayla kullanmaları da mümkündür. Ancak ara dinlenme süresinin, işe, ara dinlenme süresi kadar geç başlama veya aynı süreyle erken bırakma şeklinde kullandırılması doğru olmaz. Ara dinlenme süresinin günlük çalışma içinde belli bir zamanda amaca uygun şekilde kullandırılması gerekir” denilmektedir (Y9HD.02.12.2013 T., E.2011/44651, K.2013/31457 Legalbank.).

Sonuç olarak, işçilerin ara dinlenmesi sırasında makinaları kontrol etmeleri için yemeklerini makinenin başında yemeleri, ara dinlenmesi sırasında fiilen çalışmasalar bile işin veya makinanın başında çıkacak iş için ya da arıza veya tehlike anında derhal müdahale için bekletilmeleri durumunda, bu süre iş süresinden sayılır ve işçinin normal ücretinin ödenmesi gerekir. Ayrıca bu çalışma ile haftalık çalışma süresi aşılıyorsa, İş Kanunu anlamında fazla çalışma sayılır ve fazla çalışma ücretinin de ödenmesi gerekir.

Kayıt Dışı Ticaret Ülke Ekonomisine Büyük Zarar Veriyor

MOBİSAD, son günlerin önemli gündem maddesi plansız ticarete yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Mustafa Kemal Turnacı, “Plansız ticaret ve sertifikasyon problemi tüm yönleriyle ülkemize, sektöre ve vatandaşa zarar veren bir konu olarak karşımıza çıkıyor. MOBİSAD olarak sektörü derinden etkileyen ve kayıt dışılığa sebebiyet veren bu probleme karşı görev alıp bu alanda yapılan çalışmalara katkıda bulunmaya hazırız” dedi.”

Birçok sektörde farklı aynı işle ilgilenen işletme sayısının mevcut ihtiyaçtan fazla olması ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor. Sektöre giriş yapan işletmelere yönelik herhangi bir planlama ve standardizasyon olmaması her sektörde olduğu gibi mobil iletişim sektöründe de büyük sorunlara sebebiyet veriyor. Günümüzde mevcut potansiyelden fazla işyeri açıldığında girişimciler maddi zorluklarla karşılaşabiliyor hatta kayıt dışına da hizmet etmeye başlayabiliyor. Mobil iletişim sektöründe ise bu kontrolsüz durum kaçak ve vergisiz telefon satışlarına sebep oluyor. Konuyla ilgili konuşan MOBİSAD Başkanı Mustafa Kemal Turnacı, “MOBİSAD olarak girişimcileri her daim destekleme bakış açısıyla ilerliyoruz. Ancak

yeni açılan işletmelere herhangi bir sertifikasyon uygulanmaması tüm yönleriyle sektöre, vatandaşa ve ülkemize zarar veren bir husus olarak karşımıza çıkıyor.

Günümüzde plansızlık sebebiyle girişimciler sektörümüzde mevcut potansiyelden fazla konumlanıyor. Bu durum ise haksız rekabet oluşmasına, vergi ve istihdam kayıplarına sebep oluyor. Ayrıca sektörün gelişimini de olumsuz etkileyerek istihdamın istenilen seviyelere ulaşmasına da engel teşkil ediyor. Yanlış yatırım yapılarak ülkemizin kaynakları boşa harcanıyor. MOBİSAD olarak sektörü derinden etkileyen ve kayıt dışılığa sebebiyet veren bu probleme karşı görev alıp bu alandaki çalışmalara katkıda bulunmak istiyoruz” dedi.

İş kurma süreçleri denetimsiz gerçekleşiyor

Mobil iletişim sektöründe de kendini gösteren plansız ticaret yeni kurulan işletmelere ve hali hazırda o bölgede iş yapan kişilere de maddi-manevi zarar veriyor. Bu yapısal soruna yönelik olarak operatörler tarafından ana bayiler yoluyla kontrol mekanizması geliştirilmeye çalışılsa da mikro ölçekte ve geniş bir alana yayılan satış ağı, işletmelerin bu sektörde iş kurma süreçlerini hala denetimsiz gerçekleştirmelerine olanak tanıyor. Turnacı, “MOBİSAD olarak iş kurma süreçlerinde sertifikasyon ve yeterlilik gibi ön şartlar oluşturularak daha verimli ve etkin bir pazar yapısı oluşturulması ve yatırımların ihtiyaç olan alanlarda yapılması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.

Bu akşam saat 20:00’de birlikteyiz. “İlk 90 Gün” Michael Watkins – İş Deneyimleri İle Okuma Kulubü

Bu akşam saat 20.00’de İş Hayatı ve Kitaplar – Okuma Kulübü serimizin 5. bölümünde Michael Watkins‘in “İlk 90 Gün” kitabını ele alacağız. Moderatörlerimiz yaşam ve liderlik koçu İlker Canbulut, sektör yöneticimiz Seyhan Gençağ ve Buyer Network İş & Ticaret Platformu kurucu ortağı Prof. Dr. Murat Erdal.
İş hayatında karşılaştığımız sorunları ve tecrübelerimizi aktaracağız. İlk 90 Gün kitabına dair beğendiğimiz yönleri, aklımızda kalanları, altını çizdiğimiz satırları, çıkardığımız dersleri, keyif aldığımız yönleri, tavsiye edip etmeyeceğimizi konuşacağımız bu eşsiz sohbete sizleri de bekliyoruz. Saat 20:00 de görüşmek üzere…

Koronavirüs Kaygısıyla Baş Etmenin İpuçları

Coronavirus, Corona virus outbreaking

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Psikolog Ceylin Sürek, koronavirüsün sebep olduğu kaygılara karşı tavsiyelerde bulundu.

2020… Kimisi ne umutlarla girdi, kimisi neler planladı. Herkesin farklı hayalleri vardı, fakat tek gerçekte birleşmek zorunda kaldık. Dünyayı saran pandemi, koronavirüs!

Pandeminin günlük yaşantımıza getirdiği kargaşa bir yana, şu an yaşadığımız belirsizlik durumu günden güne endişelerimizi arttırıyor. Virüsü kapma, hastalanma ve sevdiklerimize bulaştırma; başlıca kaygılarımız arasında yer alıyor. Bunların yanı sıra; işte oluşabilecek problemler, gelir kaybı, sosyal izolasyon, boş kalan raflar sebebiyle yeterli yemek, hijyen ve sağlık malzemesi bulamama gibi durumlar kaygı seviyemizin daha da artmasına neden oluyor.

Peki neler yapabiliriz?

  • Günlük rutininize bağlı kalmaya çalışın

Mümkün oldukça aynı saatte uyanıp ve yatıp, günlük aktivitelerinizin yapabileceğiniz kısımlarını yapmaya çalışın. Çoğu çalışanlar evden çalışma sistemine ve öğrenciler de aynı şekilde online ders sistemine geçti. Bu sisteme geçen kişiler; her zamanki saatlerinde kalkıp, işlerini halledip, evde çalışmanın verdiği rahatlığı sürdürebilirler. Kendinize en sevdiğiniz yemeği ve içeceği hazırlayıp, en rahat ettiğiniz yere oturarak çalışıp evde kalmanın avantajlarını kullanabilirsiniz. Sporunuzu yapamadınız mı? Teknolojinin faydalarını kullanın. İlgilendiğiniz spor dalının çeşitli videolarını açıp, özgürce kendi sporunuzu yapacak bir alan oluşturabilirsiniz. Spor salonundaki gibi sosyalleşerek spor yapmak istiyorsanız da, online grup derslerini tercih edebilirsiniz. Kalabalık olmayan, evinize yakın yerlerde kısa yürüyüşler yapıp, temiz hava alabilirsiniz. Bedensel hareketsizlik strese bağlı tepkileri yoğunlaştırır bu nedenle aktif olun, ‘‘nasılsa evdeyim sonra yaparım’’ diye ertelemeyin.

  • Zamanı iyi değerlendirin
  •  

Evde yeterince zaman geçirememe durumundan rahatsız olanlar, zamanla ödüllendirildiniz. Eşinizle, çocuklarınızla ilgilenin. Onlarla ilişkinizi kuvvetlendirmek için bu durumu bir fırsat olarak görün. Fiziken izole olmanız, sosyal olarak da izole olmanız anlamına gelmiyor. Yine teknolojinin faydalarını kullanarak sevdiklerinizle, uzun zamandır görüşemediklerinizle konuşun. Onlarla bu dönem geçtikten sonra yapacaklarınızı planlayın. İzleyemediğiniz film, dizi ve okuyamadığınız kitap listesi yapın. Daha önce yapmadığınız bir yemeği, yapmayı deneyin. Evinizde yeni düzenlemeler yapın. Kendinize yararlı olacak ve ya ilginizi çeken bir online kursa yazılın. Kulağa basit gelse de, bu eylemlerde bulunmak kaygılarınıza bir süre ara vermenizi, rahatlamanızı ve yaşam kalitenizi arttırmanızı sağlayacaktır.

  • Kontrol edebildiklerinize odaklanın

Kontrol edemedikleriniz hakkında kaygılanmaktansa, kontrol edebildiğiniz durumlara bakın. Bu virüsün ne kadar yayıldığını ya da size nereden bulaşabileceği gibi durumları düşünmek, kaygınızın artmasına neden olacaktır. Bunları düşünmektense, kontrolü ele alın ve yapabileceklerinize bakın. Kişisel bakım ve sağlık uygulamalarından başlayabilirsiniz. Sağlıklı beslenin, uyku düzeninize dikkat edin, ellerinizi iyi yıkayın, bedeninizi aktif tutun ve egzersiz yapın. Bağışıklığınızı nasıl güçlendirebilirsiniz, araştırın. Diğer yandan, dışarı çıkmanız gerekiyorsa bunla ilgili önlemler alın, dezenfektan kullanın, sosyal mesafeye dikkat edin, kıyafetlerinizi değiştirin, evinizi havalandırın. Düşününce ne kadar kontrol edebildiğiniz durumun olduğunun farkına varın, elinizdeki gücü hissedin. Kontrolünüzü davranışlarınızla sınırlamayın, düşünce gücünüze de odaklanın.

  • Kaygılarınızı somutlaştırın

Kaygımızı düşünceye dökmediğimiz durumlarda onun esiri olabiliyoruz, bu nedenle kaygınızı somutlaştırın. Kendinize sorun; “en kötü senaryo ne olabilir ve bunun gerçekleşme ihtimali ne kadardır” Kanıtlara bakın. Negatif düşüncelerinizi bir kağıda yazıp, alternatiflerini bulmayı deneyebilirsiniz. Örneğin; ‘‘bu virüsten asla kurtulamayacağız’’ diye endişelendiğinizde pandemilerle ilgili geçmişteki gerçeklere göz atıp, alternatif ve gerçekçi düşünceler oluşturabilirsiniz. Pandemilerin belli bir süreden sonra sona erdiğini ve dünya düzeninin geri geldiğini, kendinize hatırlatabilirsiniz.

  • Kendinize yüklenmeyin ve yavaşlamayı öğrenin

Kendinize karşı şefkatli olun. Zor bir dönemden geçiyorsunuz ama yalnız değilsiniz. Normaldeki üretkenliğinize ulaşamadığınızda ya da yapacağınız işe bir türlü konsantre olamadığınızda, durun ve kendinize yüklenmemeniz gerektiğini hatırlayın. İdeal olmayan koşullarda elinizden geleni yapmaya çalışıyorsunuz, bu durumu farkına varın. Kendinize hata payı verebilirsiniz. Yavaşlamayı deneyin, böylece günlük yaşamınızdaki basit zevkleri daha fazla takdir edebilirsiniz. Anda kalın. Bir aktivitede bulunurken telefonunuzu sürekli yanınızda tutmayın, yaptığınız şeye odaklanın. Yavaş yemeyi öğrenin, lezzetleri ve dokuları takdir edin. Bunu yaparsanız; hem daha az yemekle doygunluk yaşarsınız, hem de yemeğin tadından daha fazla zevk alırsınız. Arkadaşlarınızla, ailenizle konuşurken onlara odaklanın, başka şeylerle ilgilenmeden dinleyin. En basit şeyden bile zevk almaya ve bunun eğlenceli yönlerini bulmaya çalışın. Örneğin; bulaşıkları acele yıkamak yerine suyun ve köpüklerin dansını görün. Bu tarz işlere bakış açınızı değiştirdiğinizde; bunları iş yerine, keyifli aktivitelere dönüştürme fırsatı bulursunuz.

  • Bilimsel kaynaklara bağlı kalın ve sürekli medya akışının içinde kalmayın

Birçoğumuz her şeyden haberdar olmak istiyoruz ve sürekli gelişmeleri takip ediyoruz. Öncelikle bu bilgilendirmeleri, güvenilir kaynaklardan izleyin ve okuyun. Uzman olmayan kişilerin önerilerine itibar etmeyin. Diğer yandan virüsle ilgili sürekli haber okumak ve sosyal medyada olmak endişelerimizi arttırabilir. Bu nedenle kendinize sınırlamalar koyun. Elinizde telefonu sürekli tutmayın. Örneğin; film izlerken kendinizi sürekli haberleri kontrol etme ihtiyacında bulmayın, anda kalın ve filmin zevkini çıkarın. Sonradan bu bilgiye zaten ulaşacaksınız, kaygı havuzunun içinden çıkmaya fırsat bulmuşken, tekrar geri dalmayın.

  • Biraz kaygılanmanın her zaman olumsuz bir durum olmadığını farkına varın

Sürekli kaygı ve panik halinde olmak insanı yorar ve hayat kalitesini düşürür. Ancak küçük dozda kaygı bizlere yardımcı olur. Ne kadar keyifsiz bir duygu olsa da kaygı bizleri, potansiyel tehlikeli durumlara karşı hazırlıklı olmamıza ve kendimizi korumamıza teşvik eder. Örneğin, şu an sahip olduğumuz koronavirüs ile ilgili kaygılar; dışarı çıkmamamıza, çıkarsak kalabalık yerlerden kaçınmamıza, ellerimizi sık yıkamamıza, dezenfekte etmemize ve dokunduğumuz yerlere ekstra dikkat etmemize neden oluyor. Ancak kaygı düzeyinin yüksek seviyelere ulaşması olumsuz durumlara yol açabilir. Panik olduğumuz durumlarda duygularımız reaktif, düşüncelerimiz mantıksız ve davranışlarımız da dürtüsel olabilir. Bu panik hali insanları gereksiz olmayan şeyleri almaya itebilir ve başkalarının ihtiyaçlarını karşılayamama problemlerini ortaya çıkarabilir. Unutmayın ki panik; virüsten daha hızlı yayılır, bu nedenle zincirleme bir reaksiyona neden olabilir. Böyle durumlarda baş etme becerilerinize odaklanın. Bu durumla ilgili neler yapabiliyorsunuz onlara bakın.

  • Meditasyon ve nefes egzersizleri deneyebilirsiniz

Kaygınızı azaltmak için meditasyon ve nefes egzersizleri deneyebilirsiniz. Diğer yandan egzersiz yapmak, farklı bir aktivitede bulunmak, sosyalleşmekte kaygı seviyenizin inmesine yardımcı olur. Yardım istemekten çekinmeyin, duygu ve düşüncelerinizi paylaşın. Birçok terapist internet üzerinden online terapi yapmakta, bu servisten faydalanabilirsiniz.

  • Bu durumun geçici olduğunu kendinize hatırlatın

Unutmayın, yalnız değilsiniz. Din, ırk, renk ayırt etmeyen bu virüse karşı tüm dünya olarak savaştayız. Geçmişte insanlık nasıl diğer virüsleri atlattıysa, bu virüsü de birlik ve beraberlik içinde atlatacağız. Evde sıkılıyorum dediğinizde, gece gündüz uyumadan bizler için çalışan sağlık çalışanlarını düşünün. Salgının durması ve normal yaşamımıza dönmemiz için çalışan dünya uzmanlarını düşünün ve bu durumun geçici olduğunu kendinize hatırlatın. Yaşam enerjinizi yitirmeden, sağlıkla kalın.

Uluslararası İşletmelerde İhracat – İthalat

İşletmeler genelde ülke içinde üretim yapmakta ve pazarlama faaliyetlerini yürütmektedirler. İç talebin bazen yetersiz kalması veya ülke dışı pazarların gündeme gelmesi işletmelerin dikkatini ülke dışı fırsatlara yönlendirir. Ülke içinde ihtiyaç olan insan gücünü sağlayan, ülke pazarının analizini yapan, sermaye sağlayan, pazar araştırmasına göre pazarlama kanallarını ve tüketicinin özelliklerini dikkate alan işletme ülke dışına çıkarken farklı ortamlara gireceğini düşünür. Ülke dışına açılmada çeşitli yollar vardır. Bunlardan genelde ilk adım olarak adlandırılan ihracat-ithalat öncelikli bir ülke dışına çıkma yoludur. Ülkede üretim tesisleri kurarak üretilen veya hali hazır mal ve hizmetlerin ülke dışına satılmasıyla ihracat gerçekleşir. Mal ve hizmetlerin ülkeye dışarıdan getirilmesi ile ithalat gerçekleşmiş olur.

İşletmelerin ülke dışına mal satmalarının temel nedenleri mikro ve makro açısından diğer bir deyişle işletme ve ülke açısından değerlendirilmesi aşağıdaki gibidir;

Mikro Açıdan İncelenmesi ( İşletme Açısından )

1-) İç pazarda satışların düşmesi

2-) Dış pazarın tanınması

3-) Sermaye ve değer kaynakların riske atmaması

4-) Çeşitli pazarlarda riskin dağıtılması

5-) Kullanılmayan kapasitenin daha iyi kullanılması

6-) Teknoloji transferi sağlanması

7-) Ülke dışı faaliyetlere aşamalı olarak girmenin sağlanması

😎 Çeşitli ülkelerde ihracat aşamasında değişik kültür, din ve etnik yapıyı öğrenmek

9-) Ürün yaşam döngüsünü arttırmak

Makro Açıdan İncelenmesi ( Ülke Açısından )

1-) Ülkenin gelişmesine yardımcı olur

2-) Ülkenin döviz rezervinin artmasını sağlar

3-) Ülke mallarının dış ülkelerde tanınmasını sağlar

4-) Ülke açısından istihdam yaratır.

5-) Ülkenin üretim potansiyelini arttırır.

İhracat aşamasında ekonomik ve politik riskler başta olmak üzere çeşitli risklerin en az düzeyde olmasını sağlayan işletmeler daha ileri düzeydeki faaliyetlerinde altyapı hazırlar.

İş Sağlığı ve Güvenliği Alanında Denetim ve Danışmanlık Hizmetleri Veren Sagedam, Buyer Network İş ve Ticaret Platformu’na Katıldı

Bugün rekabet avantajı, firmalar arası ilişkiler, işbirlikleri ve satış ortaklıkları ile sağlanmaktadır. Tüm dünyada satış dış kaynak kullanımı ve satış geliştirme hizmetleri yaygınlık kazanmaktadır. Ülkemizde satış geliştirme hizmetleri alanının öncüsü Buyer Network İş ve Ticaret Platformu kurumsal pazarda yeni bir işbirliğine imza attı.

İş Sağlığı ve Güvenliği alanındaki iş birliği ile ilgili olarak Buyer Network Marka Ailesi kurucu ortağı Prof. Dr. Murat ERDAL şu değerlendirmelerde bulundu:

Prof. Dr. Murat ERDAL – Buyer Network

Firmalarımıza yeni müşteri kazanımı, satış artırma ve sektörel markalama konularında destek oluyoruz. Buyer Network B2B Marka Ailesi olarak kurumsal pazarda firmalara “Satış Ortaklığı Programı” ile katkı sağlıyoruz. Firmalarımızın pazarlama, satış ve markalama çalışmalarında kullanabilecekleri platformlar ve güçlü imkanlar sunuyoruz. Misyonumuz; ticarette yol arkadaşlığı yapmak, doğru ürün ve hizmetleri doğru müşterilerle buluşturmaktır

Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği konusunda büyük atılımlar yapıldı. Yatırımlar artarak devam ediyor. Fabrikalarımızda risklerin önlenmesi, can ve mal güvenliğinin sağlanması için kurumsal tedbirlere ve sürdürülebilir uygulamaların yerleşmesine büyük ihtiyaç var. Bu alanı önleyici hekimlik gibi düşünelim. Olası kaza ve felaketlerin yaşanmaması için alanında uzman firma ve yöneticilerle çalışmalıyız. İşyerlerimizin atması gereken önemli adımlar olduğuna inanıyoruz. Sagedam gibi alanında lider, sektör tecrübesi yüksek firmalarımızdan 3. göz denetim ve danışmanlık hizmetleri alınmalı.

SAGEDAM Eğitim ve  Danışmanlık kurucusu Murat YILMAZ işbirliği ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu.

Sagedam Kurucusu Murat Yılmaz

SAGEDAM, İş Sağlığı ve Güvenliği alanında modern, teknolojik ve çözüme odaklı hizmetlerle tüm seviyeden kişilere ve kurumlara partnerlik yapmak üzere organize olmuştur. Eğitim faaliyetleri kapsamında bireysel ve kurumsal taleplere-mevzuata göre uzaktan ya da yüz yüze eğitim içeriklerini iş ortaklarıyla buluşturmaktadır.

Danışmanlık faaliyetleri kapsamında İSG 3. göz denetim faaliyetleri, İSG Eğitim ihtiyaç analizi, performans analizi, spesifik risk değerlendirmesi ve acil durum senaryoları gibi bir çok farklı-özgün rehberlik hizmeti ile partnerlerine destek olmaya taliptir.

Buyer Network Marka Ailesi ile iş birliği yaparak birçok farklı seviyeden ve sektörden firmalara ve yöneticilere ulaşmayı hedeflemektedir. Bu aileye katılarak kurumsal iş ortaklıklarına fayda sağlamayı hedefleyip ayrıca kendi bireysel ve kurumsal iş ortaklarını da bu aileye davet etmeyi görev edinmiştir.

Şimdiden bu ailenin bir üyesi olmanın heyecanıyla, İş Sağlığı ve Güvenliği kültürünün ülkemizde yerleşmesi ve insanların çalışırken yaralanması, hastalanması hatta hayatını kaybetmesinin kabul edilemez bir ahlaki mesele olduğu düşüncesiyle bu konuda farkındalık yaratmak için çalışmalarına devam edecektir.

Murat YILMAZ
Kurucu-Yönetici-Eğitimci, İnşaat Mühendisi
A sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
Sagedam Web Site: https://www.sagedam.com/

 

Red Clause Akreditif

AKREDİTİF KÜŞADININ DÜNÜ VE BUGÜNÜ

Akreditifin dününü görmeye çalışalım; günümüzden 50 – 55 yıl öncesi geriye dönelim. Şimdiki dış ticaret jenerasyonlarına bu yazdıklarım masal gibi gelecektir kuşkusuz. Dış ticaret işlemlerinde akreditif yine dimdik ayaktaydı. Güvenilir, şartlı bir ödeme taahhüdü içerir, bankaların şartlı garantisiydi. Güvenilirliği tıpkı bugün olduğu gibi.

1960’lı yıllarda akreditif açılacağında bankalar nasıl çalışırdı sizce?; Akreditif için her bankanın amblem ve logosunun mevcut olduğu, özel olarak hazırlamış olduğu A4 veya benzer ölçülerinde kağıt üzerine akreditif detayları yazılırdı. Akreditif metnin bitimine bankanın yetkililerince imza edilirdi. İmza altına alınan akreditif metni posta ile ihracatçını bankasına gönderilirdi. İhracatçının bankası genel anlamda, akreditifi açan bankanın muhabir bankası olurdu ve muhabir bankalar birbirlerinden gelecek yazılı garantiler, akreditifler, poliçeler, dövizi natık çeklerde kullandıkları imzaların kontrol edileceği imza örneklerinin yer aldığı imza spesimeni mevcut olup, gerek kıymetli evraklar, gerekse akreditif üzerindeki imzaların hangi yetkililerce imzalandığının ve imzalarını doğru olup olmadıkları imza spesimenlerinden kontrol edilir ve doğruluğu saptanırdı. İmzaların doğruluğunun kontrolü sağlandı ise, o akreditif de amir bankadan gelen gerçek akreditif olarak güvenle kabul edilirdi.

Sonraki yıllarda telex ve teletex kullanılmaya başlandı. Bildiğimiz daktilonun teknik olarak donanımı haberleşme sisteminin desteği ile mesajlaşma trafiğinde kullanıldı. Mesajlaşma derken tüm haberleşme, akreditif, para transferleri ve garantiler telex ile gönderilmeye başlandı. Mesajlar telex ile gönderilirken bankaların birbirlerine daha önceden göndermiş oldukları şifreleme sistemi kullanılırdı. Her mesaja güvenliği sağlayacak o bankanın şifresi tesis edilir, mesajın en baş tarafına bu şifre konulur, karşı bankaya gönderilirdi. Telex mesajını alan karşı bankanın yapacağı ilk iş, mesajın gönderen bankanın tesis ettiği şifrenin doğru olup olmadığını çözmek. Şifre çözülürdü, şifre doğru ise mesaj gerçek mesajdı ve güven duyulması gereken mesajdı şeklinde kabul edilirdi.   Uzun yıllar bankalar arası mesaj trafiği ya mektupla ya da telex veya teletex ile yapılmaya devam edildi.

Bugün ise çağımızın teknolojisi SWIFT – Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunations kullanılmaya başlandı. Yukarıda saydığımız tüm eski usul haberleşmelerin papucunu dama atmış, tamamen kendisine özgü kulları olan bir sistem olup, güven kısmında ise mesajı gönderen ve mesajı alacak olan bankaların Swift bilgisayar sistemleri şifreyi üretiyor, mesajı alan bankanın bilgisayarı ise şifreyi çözmekteydi. Swift mesajlaşmasındaki şifreleme ve güven tamamen bilgisayar ortamında yapılmaktadır.

RED CLAUSE AKREDİTİFİN ANLAMI?

Akreditifli ödemelerde ithalatçı firmalar, ihracatçının talebine istinaden ihracatçıya sevkiyatın yapılmasından önce akreditif tutarının tamamını veya bir miktarını peşin ödeme yapmak isteyebilirler. Böylece ihracatçı, malın üretimi ile ilgili ön finansman desteğini akreditif yolu ile sağlamış olur. Akreditiflerde peşin ödemeye ilişkin hususların hemen göze çarpması açısından akreditif metni daktilo ile yazılırken, peşin ödemeye ilişkin maddeler kırmızı renkte yazılır, altı çizilir. Bu şartı taşıyan akreditifler Red Clause Akreditifler olarak adlandırılır. İthalatçı firma tür akreditiflerde ihracatçıdan, akreditifi açan banka veya ithalatçı lehine, kısmi peşin ödenen kısım için teminat mektubu vermesi istenebilir.

Akreditiflerde peşin ödemeye ilişkin hususların hemen göze çarpması açısından akreditif metni daktilo ile yazılırken, peşin ödemeye ilişkin maddeler kırmızı renkte yazılır, altı çizilir. Bu şartı taşıyan akreditifler Red Clause Akreditif olarak adlandırılır.

Red Clause akredtiflerle ilgili olarak ithalatçı firma veya onu temsilen akreditifin bir tarafı durumunda olan ithalatçının bankası, peşin ödenen kısma ilişkin ihracatçı firmadan;

  • Basit bir makbuz veya imzalı alındı,
  • Garanti mektubu,
  • Herhangi bir teminat

talep etmesi uygulamada görülen bir husustur.

RED CLAUSE AKREDİTİFİN AKİBETİ NE OLDU?

Red Clause Akreditif teknolojik gelişmelerle birlikte değişime uğradı. Şimdiki SWIFT tekniğinde kullanılan haberleşme sisteminde bazı ifadeleri kırmızı ile yazmak söz konusu olmadığından dolayı Red Clause Akreditif yerini aynı işlevi bugünkü SWIFT tekniği ile işlem gören DOWN PAYMENT LETTER OF CREDIT ödeme şekline bırakmıştır. Kısmi peşin ödemeli akreditif anlamındadır. Tıpkı teee eskilerde kalan red clause akreditif özelliği gibi.