Kur Riskine Karşı Opsiyon

OPSİYON

OPSİYON SÖZLEŞMESİ

Opsiyon sözleşmesi, satın alan tarafa alım-satım hakkı verdiğinden dolayı satın alan taraf bu hakkını kazançlı olduğu zaman kullanacaktır. Opsiyonu satan taraf ise sözleşmeyi alan tarafın hakkını kullanmak istemesi halinde alım ya da satım yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekmektedir. Ancak, opsiyonu satın alan taraf, bu hakkına karşı opsiyonu satan tarafa opsiyon primi adı verilen bir ücret ödemek durumundadır.

OPSİYON = OLASILIK

Opsiyon sözleşmesini alan tarafın riski ödediği primle sınırlı iken satan tarafın yükümlülüğü sınırsızdır.

Opsiyon adeta forward işleminin kasko giydirilmiş şeklidir.

Opsiyonu satın alan taraf belli bir prim ödemek sureti ile ileri tarihli alım satım sözleşmesinden cayma hakkını satın almış olur.

OPSİYON

  • Opsiyon; Forward’ın adeta “kasko” sigortasıdır.
  • Küçük bir prim ödeyerek satın alınan opsiyon, Forward işleminin sigortasıdır.
  • Bu sigorta Forward işleminde beklenmedik sürpriz sonuçlara karşı sizi korur.

OPSİYON SÖZLEŞMELER

Opsiyon sözleşmesi, alıcısına (buyer veya holder) sözleşmeye dayanak oluşturan varlığı, belirlenen fiyattan ve belirlenen tarihe kadar geçecek süre içinde herhangi bir zamanda alma ya da satma hakkı veren bir sözleşmedir.

Opsiyon sözleşmeler sözleşmeyi alan kişi açısından bir yükümlülük getirmemekte, bir hak vermektedir. Bu hakkın kullanılıp kullanılmama kararı ise tamamen opsiyon sözleşmesi alan tarafa bırakılmaktadır. Opsiyon satın alan taraf belirli bir fiyat üzerinden söz konusu ürünü alma veya satma hakkını belli bir prim ödeyerek satın alır. Buna karşılık opsiyonu satan taraf karşı taraf talep ettiğinde sözleşmeye konu olan ürünü teslim etme yükümlülüğünü üstlenir. Bu yükümlülüğün doğması için opsiyon hakkının vade tarihine kadar kullanılması şarttır. Aksi halde satıcının yükümlülüğü ortadan kalkar.

Opsiyon alıcısının maksimum zararı en olumsuz koşullarda ödediği prim miktarıyla sınırlıdır, karı ise teorik olarak kontrat miktarı kadardır. Opsiyon satıcısının ise en olumlu şartlarda maksimum karı kendisine ödenen prim miktarıyla sınırlı olup, zararı teorik olarak kontrat miktarı kadardır.

OPSİYON PİYASALARDA SÖZLEŞME TÜRLERİ

OPSİYONLAR
Borsa endeks opsiyonları
Para/döviz opsiyonları
Faiz opsiyonları
Hisse senedi opsiyonları

 

Opsiyon sözleşmesi, satın alan tarafa alım satım cayma hakkı verdiğinden  satın alan taraf bu hakkını kazançlı çıktığı vakit kullanacaktır

OPSİYON İLE KİMLER KAR VEYA ZARAR EDER?

Opsiyon alıcısının en olumsuz koşullarda zararı; ödediği prim kadardır. Kârı ise kontrat kadardır.

OPSİYON İLE KİMLER KAR VEYA ZARAR EDER?

Opsiyon satıcısının en olumsuz koşullarda kârı kendisine ödenen prim kadardır. Zararı ise teorik olarak kontrat kadardır.

Kıdem tazminatının taksitler halinde ödeneceğini kabul eden işçi, sonradan faiz talep edebilir mi?

Yargıtay’a göre, “4857 sayılı İş Kanunu’nun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu ve yaşlılık aylığı bağlandığını belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir.

Yaşlılık aylığı bağlandığına ilişkin belge işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.

İşe iade davası sonrasında işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olmakla, kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı da, işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonudur.

Kıdem tazminatı ödenmekle feri hak olan faiz hakkı da son bulur. Ancak kıdem tazminatının kısmen ödenmiş olması durumunda son taksit ödeninceye kadar faiz hakkı saklı tutulabilir. Davanın açılması da ihtirazi kayıt anlamındadır.

Kıdem tazminatına uygulanması gereken faizi düzenleyen ilgili hükümde özel banka ile kamu bankası ayrımı yapılmamıştır. Yasada, “uygulanan en yüksek faiz” sözcüklerine yer verilmiş olmakla sözü edilen faiz oranının uygulanıp uygulanmadığı tespit olunmalıdır. Bankaların belli dönemlerde T. C. Merkez Bankasına uygulayabileceklerini bildirdikleri faiz oranı filen uygulanmış olmadıkça ücret dikkate alınmaz.

Bankaların uyguladıkları faiz oranları bir ya da birkaç aylık veya bir yıllık vadelerle belirlenmektedir. Bunlardan en uzun vade bir yıl olup, en yüksek faiz oranı da bir yıllık mevduata uygulanmaktadır. Bu durumda kıdem tazminatı için uygulanması gereken faiz, ödeme gününün kararlaştırıldığı ya da temerrüdün gerçekleştiği zamanda bankalarca bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı olmalıdır. Aynı miktar için ikinci yılın başlangıcındaki en yüksek banka mevduat faizinin belirlenerek uygulanması, gecikme daha da uzunsa takip eden yıllar için de aynı yönteme başvurulması gerekir. Yıl içinde artan ve eksilen faiz oranları dikkate alınmaz. Yıllar itibarıyla faiz oranları değişebileceğinden kararda faiz oranının gösterilmemesi gerekir.

Dava dilekçesinde belli bir faiz oranı ya da başka bir faiz türü gösterilmişse, istekle bağlılık kuralından hareket edilerek bu faiz oranını aşmayacak şekilde faize karar verilmelidir.

Kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini kabul eden işçi, bu konuda iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürüp kanıtlamadığı sürece faiz hakkından vazgeçmiş sayılır. Taksitlerin zamanında ödenmesi durumunda ayrıca faize hak kazanılamaz. Bu konuda daha sonraki taksitlerin ödemesi sırasında ihtirazı kayıt ileri sürülmesinin sonuca bir etkisi yoktur. Ancak, taksitlerden bir ya da bazılarının gününde ödenmemesi durumunda hak kazanılan kıdem tazminatının tamamı için faize karar verilmelidir. İşçinin taksitli ödemeyi öngören ödeme planını kabulü, ancak taksitlerin gününde ödenmesi halinde işveren yararına sonuç doğurur. Taksitler gününde ödenmediğinde işçinin taksitli ödeme anlaşmasıyla bağlı olduğunda söz edilemez. İşçi, işverence anlaşmaya uyulacağı varsayımı ile taksitli ödemeyi kabul etmiş sayılmalıdır. İş hukukunda işçi yararına yorum ilkesi de bunu gerektirir. Bu itibarla, kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini öngören anlaşmanın işverence ihlali halinde işçi, kıdem tazminatının tamamı için fesih tarihinden itibaren faize hak kazanır. Daha önce yapılan ödemeler de Türk Borçlar Kanunu’nun 84 üncü maddesi uyarınca öncelikle faize ve masraflara sayılmalıdır.

İhracat İşlemlerinde Forward Avantajları

FORWARD TARAFLARI

Forward sözleşmelerinde tarafları alıcı ve satıcılar oluştururlar. Forward alıcı, düzenlenen forward sözleşme koşullarına uygun olarak, finansal varlığı vadesinde, anlaşma sağlanan miktar ve fiyat üzerinden satın almayı kabul eden taraftır. Forward satıcı ise, düzenlenen forward sözleşme koşullarına uygun olarak, finansal varlığı vadesinde, anlaşma sağlanan miktar ve fiyat üzerinden satmayı kabul eden taraftır.

Forward sözleşmelerinde tarafları;

  • Arbitraj yapanlar,
  • riskten korunmak (hedging) isteyenler ve
  • Spekülatörler

olarak üçe ayırabiliriz. Bir finansal varlığı, ucuz fiyatla işlem yapılan piyasalardan satın alınarak, daha yüksek fiyattan işlem gören piyasalarda satılması ile oluşan olumlu farka “arbitraj”, işlemleri yapana da arbitrajcı denir.

DÖVİZ FORWARD SÖZLEŞMELERİ

Tarafların gelecekte belirli bir tarihte sözleşmede anlaşma sağlanan forward kur üzerinden, belli bir tutar ulusal paranın farklı bir döviz cinsi ile değiştirilmesine dayalı sözleşmelere denir. İhracatçı ve ithalatçılara, gelecekteki bir tarihte yapacakları teslimat, tahsilat, ödeme, fiyat değişikliklerinden kaynaklanan risklerden korunma olanağı sağlar.

Döviz Forward sözleşmeleri;

  • Tarafların kendi aralarında yapacakları görüşmeler sonunda belirlenen unsurların sözleşmeye yazılması  ve imzalanması ile yapılır.
  • Taraflar gelecekteki kuru sabitlemek ve kur riskinden korunmak için bu işlemi yapar.
  • Dış ticaret işlemlerini gerçekleştiren taraflar, döviz kurundan kaynaklanan zarardan kurtulmak için sözleşmenin yapıldığı tarihte döviz forward satın alarak vade sonunda transfer edeceği tutarın karşılığını sabitler.
  • Kurumları bankalar ve brokerlardır…
  • Bu kurumlar döviz forward piyasasındaki arz ve talebi dengeleyici yönde işlem gerçekleştirirler.
  • Bu kurumların karı, dövizin alış ve satış kurları arasındaki olumlu farktır.
    Süresi genellikle 3, 6, 9 ay olabilir.
  • Vade sonunda, sözleşmedeki fiyat ile cari fiyat/spot fiyat karşılaştırılır.
  • Forward fiyat, spot fiyattan düşük ya da fazla olabilir. Forward ve spot kurların eşit olması halinde ise forward fiyat “düzgün/flat” gerçekleşmiş olur.

 

Forward kurlar basit tarifi ile iki döviz cinsinin faiz farklarına dayanan bir hesaplamadır. Döviz forward sözleşmelerinde kuru belirleyen temel faktörler finansal varlığın bugünkü değeri gelecekteki döneme taşıma maliyeti elde tutma getirisidir.

İşverenlerin hatalı işlemlerinden kaynaklanan fazla ve yersiz kısa çalışma ödemeleri geri istenmeyecek mi?

17 Kasım 2020 tarih ve 31307 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7256 sayılı Kanun ile koronavirüs etkisinin azaltılması amacıyla istihdam teşviki, vergi ve sigorta mevzuatı ile işsizlik sigortası mevzuatında değişiklik öngören yeni bir istihdam paketi yürürlüğe konulmuştur.

7256 sayılı Torba Kanun’un 14 üncü maddesi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici 29 uncu madde ile getirilen yeni düzenlemede, “2020 Ekim ayı ve öncesi döneme ait işverenlerin hatalı işlemlerinden kaynaklanan fazla ve yersiz kısa çalışma ödemelerinden 17 Kasım 2020 tarihi itibarıyla tahsil edilmemiş olanlar terkin edilecektir. Başka bir anlatımla kurum hatası ya da işveren beyanı nedeni ile fazla ödenen kısa çalışma ödenekleri terkin edilecek yani geri istenmeyecek ve geri ödenen kısa çalışma ödenekleri ise iade veya mahsup edilmeyecektir.

7244 sayılı Torba Kanunun 8 inci maddesi ile  4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanuna eklenen geçici 25 inci madde ile “Yeni koronavirüs (Covid-19) sebebiyle işverenlerin yaptıkları zorlayıcı sebep gerekçeli kısa çalışma başvuruları için, uygunluk tespitinin tamamlanması beklenmeksizin, işverenlerin beyanı doğrultusunda kısa çalışma ödemesinin gerçekleştirileceği ve işverenin hatalı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan fazla ve yersiz ödemelerin de yasal faizi ile birlikte işverenden tahsil edileceği düzenlenmiş idi.

Uygulamada yaşanan yoğun sorunlar nedeniyle zaman zaman kurumun erken ödeme yapması işverenleri ve işçileri sıkıntıya sokmuştur. Öyle ki işverenlere puantaj düzenlemeye dahi fırsat verilmeden ve ay sonu beklenmeden yapılan kısa çalışma ödemeleri işverenleri telafisi güç durumlara düşürmüştür. Bu kapsamda işçilerin doğrudan hesaplarına yatan kısa çalışma ödeneklerinin geri tahsilatında işverenler bir hayli zorlanmışlar, hatta işten ayrılan, askere giden işçilerden kısa çalışma ödeneklerinin tahsili de mümkün olamamıştır. Elbette ki kurum personelinin fedakarca geceli gündüzlü yoğun çalışmalarına rağmen bu sorunlar aşılamamıştır.

İşverenlerin ve kurum personelinin kusuru dışında gelişen bu durum yapılan bu yasal düzenleme ile telefi edilmeye çalışılmıştır. Sonuç itibariyle 7256 sayılı Torba Kanun’un 14 üncü maddesi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici 29 uncu madde ile getirilen yeni düzenlemede, “2020 Ekim ayı ve öncesi döneme ait işverenlerin hatalı işlemlerinden kaynaklanan fazla ve yersiz kısa çalışma ödemelerinden 17 Kasım 2020 tarihi itibarıyla tahsil edilmemiş olanlar terkin edilecektir. Ancak daha önce fazla ve yersiz ödendiği için tahsil edilen kısa çalışma ödeneklerinin iade veya mahsubu yapılmayacaktır.

Gününde ödenmeyen ücretlerle ilgili faiz talep edebilmesi için ödeme gününden itibaren yirmi gün geçmiş olması gerekir mi?

4857 sayılı İş Kanunu’nda işçi ücretlerini daha fazla güvence altına almak amacıyla ücretlerin yirmi gün içinde ödenmemesi durumunda, işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği, gününde ödenmeyen ücretler için de mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanacağı” düzenlenmiştir (m.34/1). Bu faiz oranı ücret niteliği taşıyan her türlü alacak için geçerlidir. Örneğin fazla çalışma ücreti, hafta ve genel tatil ücreti, pirim, ikramiye, yakacak ve yemek gibi ücret ekleri ve sosyal yardım niteliğindeki ödemeleri de kapsamaktadır. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir. Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanması gerekir (İNCİROĞLU, Lütfi Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4. Baskı, İstanbul 2019).

İşçi, ücretinin ödenmemesi halinde zamanaşımı süresi içinde ödemeyi talep edebilir. Yargıtay’a göre de, gününde ödenmeyen ücretler bakımından faize karar verebilmek için kural olarak ücretin muaccel olması yeterli olmayıp ayrıca işverenin temerrüde düşürülmüş olması zorunludur (TBK . m.117/I). Eğer işveren davadan önce ihtarname ile temerrüde düşürülmemişse, davanın açılması ihtar niteliği taşıdığından, temerrüt davanın açılmasıyla gerçekleşir ve faiz bu tarihten itibaren başlar (Y9HD.02.07.2010, 26792/21578). Buna karşılık Yargıtay’ın başka bir kararına göre, ücretin ödeme tarihi taraflarca sözleşmeyle kesin olarak belirlenmişse, TBK m.117/I uyarınca işvereni temerrüde düşürmek için ayrıca ihtarda bulunmaya gerek yoktur (Y9HD.23.06.2009, 5001/17850) (Süzek, Sarper, İş Hukuku, 14. Baskı İstanbul 2017). Ancak öğretide, taraflarca ücretin ödeme tarihi kesin olarak belirlenmediği hallerde de iş ilişkileri açısından ihtara gerek olmayabileceği ileri sürülmüştür (ÇİL, Şahin, Yargıtay Kararlarına Göre İşçinin Ücreti, SİCİL, 15 Eylül 2009).

Peki işçinin gününde ödenmeyen ücretleri için faiz talebinde bulunabilmesi için ödeme gününden itibaren yirmi gün geçmesi gerekecek midir? İş Kanunu m.34’de mücbir bir neden dışında yirmi günlük süre sadece işçinin iş görmekten kaçınma hakkı için getirilmiştir. Dolayısıyla işçinin ücretinin tamamının ya da bir kısmının gününde ödenmemesi halinde, işçi mevduata uygulanan en yüksek faizi talep edebilecektir.

Sonuç itibariyle işçinin ödenmeyen ücreti için mevduata uygulanan en yüksek faizi isteyebilmesi için, ücretin ödeme gününden itibaren yirmi gün geçmiş olmasına gerek yoktur. Ücretin geciktiği her halde bu faiz oranı uygulanır. İşçinin ödenmeyen ücreti için faiz talep hakkı, ödeme gününden itibaren işlemeye başlar. Mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı sadece asıl ücret için değil, ücret ekleri için de uygulanır. Bununla birlikte, toplu iş sözleşmesinden doğan ücret alacağının ödenmemesi nedeniyle açılan eda davalarında işveren, bankalarca uygulanan ve en yüksek işletme kredisi faizi üzerinden faiz ödemek zorundadır (STİSK m.53/2)

İhracat İşlemlerinde Kur Riskinin Azaltılması

FORWARD – İLERİ TARİHLİ ALIM VEYA SATIM YAPMAK

FORWARD TANITIMI

Forward, ileri bir tarihte teslimi söz konusu olacak herhangi bir malın vadesi, fiyatı ve miktarı bugünden belirlenerek, sözleşmeye bağlandığı işlemlerdir. Forward, kur dalgalanmalarına karşı korunma tekniği olarak da tanımlanabilir. Türkiye’de açık pozisyon risklerinin kapatılması veya yönetiminde, bankaların sıklıkla başvurduğu bir tekniktir. Forward döviz ticareti ile oluşturulan kaynak kur riskine karşı korunarak (hedging), yetkili devlet yönetim birimlerinin belirlediği sınırlar içinde özellikle bankaları net açık pozisyonları tutulabilmektedir.

Özellikle gelişmiş ülkelerde yeni finansal araçlar, borçlanma maliyetinin azaltılması, borçlanma kapasitesinin artırılması, net nakit akımlarının artırılması,  mevcut varlık ve yükümlülüklerinin riskten korunması, kesin döviz taahhütlerinin riskten korunması, bağlı şirketlerdeki net yatırımların riskten korunması  ve spekülasyon yapmak amacıyla kullanılmaktadır. Yeni türetilen finansal araçların işlem gördüğü piyasalarda iki çeşit yatırımcı vardır. Birincisi, kar amaçlı hareket eden “spekülatörler”, ikincisi, kur riskinden korunmak amacı ile hareket eden “Hedging yapan yatırımcılar”dır.

İşletmeler, kur riskinden korunmak için bilanço içi ve dışı işlemlere başvurabilirler. Bilanço içi işlemler, uluslararası kullanımı sık ve diğer ülke para birimlerine göre daha konvertable olan döviz birimini kullanarak kur riskine karşı korunmayı sağlar. Bilanço dışı işlemler ise bilanço içi işlemlerin yetersiz kaldığı durumlarda, işletmelerinin amaçlarına ve kendi risk oranına bağlı olarak yeni finansal araçların kullanılmasıdır.

FORWARD TANIMI

Forward sözleşmesi, tarafların aralarında yaptıkları görüşmeler neticesinde forward alanın sözleşmeye konu olan finansal varlığı, sözleşmede belirlenen fiyat üzerinden gelecekteki belirli bir tarihte satın almayı, forward satanında sözleşmeye konu olan finansal varlığı satmasını şart koşan bir sözleşme çeşididir.

Taraflar sözleşmeye konu olan varlığın fiyat miktar ve teslim tarihini sözleşme tarihinde belirlerler. Bu şekilde taraflar, varlığın niteliğine göre döviz kurunda ve fiyat değişikliklerine karşı oluşacak finansman risknin azaltılmasını amaçlar.

Forward, ileri bir tarihte teslimi söz konusu olacak herhangi bir malın vadesi, fiyatı ve miktarı bugünden belirlenerek, sözleşmeye bağlandığı işlemlerdir

Forward işlemler gayrikabilirücu olarak yapılır ve cayılması mümkün değildir.

Piyasa fiyatı ne olursa olsun, forward sözleşmesindeki belirlenen kur üzerinden işlem yapılır. Sözleşme tarihinde piyasada oluşan fiyatlar düşse de, yükselse de, forward sözleşme kuru esas alınır.

Forward sözleşmeler kur riskini tamamen yok etmese de, belli ölçülerde azaltır. İhracatçının net ve güvenilir fiyatlama vermesini sağlar, bilançosunda beklenmedik anlık kar ve zarar oluşmasının önüne geçer.

İHRACATÇILAR İÇİN FORWARD

İhracatçılar forward sözleşmeler ile ileri tarihde yurt dışından gelecek dövizlerini Türk Lirası’na çevirecekleri fiyatı bugünden tespit etmiş olur ve kur dalgalanmaları ihracatçının düşüneceği konu olmaktan çıkacaktır.

Satın alma Nedir? Doğru Talep ve Satın alma Mesleğinin Doğruları

Satınalma Mesleği

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

Satın alma Nedir?
İşin Başladığı Yer – Doğru Talep ve Satın alma Mesleğinin Doğruları

Prof. Dr. Murat ERDAL – editor@satinalmadergisi.com 
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi
Sosyal Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Program Başkanı

Sektörde “satınalma taleple başlar taleple biter” sözünü çok sık duyarsınız.
Satınalma bölümünün operasyonel rutini içerisinde işin başladığı ve bittiği yer ile mesleğin doğrularını değerlendirmemiz çok önemli. Bu yazının anafikri, talep gerçek ve doğru tanımlanmışsa, satınalma operasyonları doğru ilerler ve işler kolaylaşır. Talep hatalı ve eksik tanımlanmışsa, bütün satınalma çevrimi verimsiz ve tekrarlı işler. Talep sahibi, satınalma ve tedarikçi arasında başlayan ve zaman zaman diğer departmanları da içine alan iletişim problemleri, gecikme ve maliyet kayıpları peş peşe meydana gelir. Ancak mesleki olgunlukla problemlerin ve israfların önüne geçilebilir.

Satın alma Nedir ?
Satın almanın Tanımı Üzerine…

Satınalma operasyonlarının temel doğruları üzerine birlikte kısaca düşünelim.

Satınalma MesleğiSatınalma tanımı yaparken “7 Doğru” sıklıkla hatırlanır. Doğru miktardaki doğru ürün ve hizmetlerin doğru tedarikçilerden doğru kalitede doğru maliyette doğru yer ve doğru zamanda temin edilmesi işidir. Bu tanım için mesleğin A – B – C’si de denilebilir. Tabi bu değerlendirmenin daha çok özel sektör tabanlı olduğunu kabul etmek gerekir. Alım operasyonlarının kapsamı büyüdükçe ve kamu sektörünü de gözönünde bulundurduğumuzda 3 Doğru daha ilave edebiliriz. Doğru mevzuat, doğru şartname ve doğru ihale. Dikkat ettiniz mi? Ne çok doğru oldu? Sektör, firma ve bölüm doğruları ise bizi bambaşka tartışmalara götürecek.

Talep ve Talep Sahibi Üzerine…

Satınalma bölümünün işletme içerisindeki geleneksel rolü “organizatör” kimlikle özdeş.
Özetle birimlerden gelen “taleplerin karşılanması”. Bu dar anlamda bakış açısı işletme içerisindeki yapı ve ona bağlı devam eden “satınalma kültürü” ile yakından ilgili.  Tepe yönetim ve diğer departman yetkilileri gözünde klasik algının değişmesi ve günümüzdeki stratejik rollerin anlaşılması ve evrimleşmesi elbette kolay değil. Bu konuyu ayrıca tartışacağız. Ama bu yazımızda izninizle sadece geleneksel rol üzerinde ilerleyelim.

İşletmelerde genel çerçevede ihtiyaçlar ve harcama kalemleri özünde üç aşağı beş yukarı önceden bilinmektedir. Yıllık iş planı, aylar bazında ihtiyaçların ve harcamaların dağılımı bütçede belirtilmiştir. Planlamalarda işletme faaliyetler bütünü, yatırım kararları, süregelen operasyonlar için gereksinimler, kapasite kullanımı ve tahminleme bilgisi bir potada yoğrulmaktadır.

Talep sahibinin kimliği, ihtiyacın ortaya çıkışı ve problemin tanımlanması ile başlayalım.
İhtiyacın ortaya çıkış zamanı, kapsamı ve niteliği nedir? Yeni bir alım mı? Yoksa yineleme mi?
İhtiyacın kağıda dökülmesi yani ayrıntılı bir biçimde alınışı işi somut hale getirir. Sisteme girilmesi ya da satınalma bölümüne bir şekilde iletilmesi işin ilk aşamasıdır. Bu aşama satınalmada idari boyut olarak bilinir. Satınalma, her zaman ve koşulda ihtiyacın tüm yönlerini, nicelik ve niteliğini analiz eder. Talebin doğruluğu nedir ? Gerçek bir talep mi ? Söylenildiği gibi ivedi mi ? Talep sahibi birimle daima işin kapsamı ve içeriği konusunda görüş alış verişinde bulunulur. Her görüşmede taraflar arasında yeni öneriler ve revizeler gündeme gelir. Sağlıklı bir operasyon için bu önerilerden faydalanmak gerekir.

İşin niteliğine, teknik özelliklerine ve büyüklüğüne bağlı olarak ise şartname hazırlanır. Talep sahibi birimler, ilgili uzmanların katılımı ve satınalma bölümünün desteği ile gereksinimi ayrıntılı bir şekilde bu şartnamede ortaya koyarlar. Hedef, amaca uygun doğru alımı gerçekleştirmek, olası tüm kötü senaryo ve olumsuz sapmaların önüne geçmektir.

Satınalmanın merkezi rolü ve ticari boyutlarda devreye girmesi organizasyona bağlı olarak değişim gösterebilir. İlgili bölümler belirli sınırlar (kategori ve limitler) ve yetkiler içerisinde harcama yapabilmektedir. Bu tür yapılarda talep sahibi birimlerin kısmi özgürlüğünden bahsedilebilir.

İmalat işletmelerinde ihtiyaçlar müşteri siparişleri ve üretim operasyonları ile doğrudan ilgilidir. Talep sahibi birim üretimdir. Dışarıdan alınan hammadde, hazır parça ve yarı mamul doğrudan imalatta kullanılır. Fabrika tesis yönetimi ve tamir-bakım gibi konuları da düşündüğünüzde harcamaların büyük bir yüzdesi doğrudan ve dolaylı bir şekilde üretimle ilgilidir. Bu nedenle üretim, planlama ve satınalma yöneticileri arasında koordinasyon büyük önem taşır. Tam zamanında üretim ve proje takviminde müşteriye teslimat. Üretim programı devam ederken her yeni sipariş ve araya giren işler üretim planının revize edilmesini ve ötelemeleri de beraberinde getirir. Yeni koşullarla birlikte oluşan yeni durum satınalma operasyonlarına da etki eder. Acil satınalmalar gündeme gelir ve topyekun zamana karşı bir mücadele verilir.

İşletmelerde acil satınalımların yanı sıra planlı satınalımlar da bulunmaktadır.
Şimdi planlı satınalımlara kısaca bir göz atalım. Çeşitli bilişim hizmetleri, tesis bakım hizmetleri ve idari işler kontrolünde olan alanlar örnek verilebilir. İşletmelerde birçok hizmet anlaşmasının ne zaman biteceği ve yenileneceği aylar öncesinden bellidir. Talep sahibi birim ve satınalma koordinasyon halinde gerekli hazırlıklar yapar. Çok büyük bir sürpriz yoktur. Tamam ya da devam kararları için gerekli değerlendirme periyodu bulunmaktadır.

Satınalma Mesleğinin Doğruları Üzerine…

Talep sahibi ve işletme kültürü ile ilgili değerlendirmelerden sonra biraz da mesleğin doğru icrası üzerine konuşalım. Süregelen işletme faaliyetleri içerisinde satınalma mesleğini icra ederken, gerçekleşen iş alışkanlıkları, personel davranış ve tutumları için bir şeyler söylemeyecek miyiz? Elbette söyleyeceğiz.

“Önce iğneyi kendine sonra çuvaldızı başkasına batır” sözü bu yazıda ters işledi.
İğneyi önce talep sahibini batırdık çünkü satınalma işi talep sahibi ile başlıyor. Şimdi çuvaldızı kısmına geldik.

Kurumun satınalma politika ve uygulamaları mesleğin algılanmasında çok önemli ipuçlarını barındırır. Satınalma mesleğinin güven vermesi, firmanın en tepesinden başlayarak sektördeki konumu ile doğrudan bağlantılıdır. Sektörde yer alan paydaşlara ve tedarikçilere saygı duyulması, yapılan her işte çözüm odaklı ve yapıcı hareket edilmesi ilişki kalitesini ve prestijini belirler. Tedarikçilerin gözünde köklü, güvenilir firma demek ticarette sözünde durmak demektir. Kuşkusuz bunun en önemli göstergesi tedarikçilere ödemelerin tam ve zamanında yapılmasıdır.

Sistemin kurulması; bölüm organizasyonu, yetkilerin belirlenmesi, iş süreçleri ve fiili akışların yapılandırılması yine tepe yönetimin uhdesindedir. Satınalma mesleğini icra edenlerin seçimi, yetiştirilmesi ve istihdam edilmeleri yönetimsel bir sorumluluktur. İlgili personelin seçiminde sektörel deneyim, mesleki bilgi ve birikim büyük önem arz eder.

Her alanda olduğu gibi mesleki olgunluğun ayrılmaz parçaları sağlam iş ahlakı, dürüstlük ve güvenilirliktir. Satınalma çalışanlarının bir ayağı şirket içerisinde bir ayağı ise şirket dışarısındadır. İşin gereği olarak sektördeki gelişmeler, yeni tedarikçiler ve yeni malzemeler sürekli takip edilmek zorundadır. Sektör paydaşları ile iletişim ve sürdürülebilir ilişkiler açısından bakıldığında mesleki olgunluk firmayı doğru temsil edebilmektir. Ehil olmayan kişilerin seçimi ve çalıştırılması firma operasyonları kadar firma itibarına da zarar verir.

Mesleğin yürütücüleri, talep sahibi iç müşterilerden başlayarak tedarikçi ilişkilerine, sözleşmelerden teslimata kadar satınalma döngüsünün her bir evresine olması gerektiği gibi özenle sahip çıkmalıdır.  Takip etme, izleme, kontrol, sürdürülebilirlik ve hesap verebilirlik işin doğasını oluşturmaktadır. Satınalmada mesleki olgunluk, yapılan işe, kuruma, bölüme ve tedarikçilere saygı duymaktır.

Devam edeceğiz …

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitimi
Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

Şirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/ sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ


Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

KİTAP:
SATIN ALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Kitap temini için E- MAĞAZA yı ziyaret ediniz. 

PROF. DR. MURAT ERDAL

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı

İÇİNDEKİLER                                                                                                                                                                                                                     

Önsöz                                                                                                                                                                                                                    

BİRİNCİ BÖLÜM

SATIN ALMA YÖNETİMİNE GİRİŞ      

Temel Tanım ve Kavramlar                                                                                              

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetiminin Tarihsel Gelişimi                                           

1.3.       Satın alma Operasyonlarında Ürün ve Hizmet                                                     

1.4.       Sektörel Örnekler                                                                                                

Satınalma Kitabıİmalat Sektöründe Alım Grupları

Sağlık Sektöründe Alım Grupları

İnşaat Sektöründe Alım Grupları

Haberleşme Sektöründe Alım Grupları

1.5.      Satın alma Sürecinin Temel Aşamaları                                                                 

1.5.1.     Problemin Ortaya Çıkışı ve Satın alma İhtiyacının Belirlenmesi

1.5.2      Satın alma Siparişinin Tam Olarak Tanımlanması

1.5.3      Satın alma Siparişinin Hazırlanması

1.5.4.     Tedarikçi Araştırması ve Seçimi

1.5.5.     Satın alma Tekliflerinin Alınması

1.5.6.     Tekliflerin Analizi, Pazarlık ve Anlaşma

1.5.7.     Satın alma Siparişinin Verilmesi ve İzleme

1.5.8.     Siparişlerin Teslim Alınması ve Kontrolü

1.5.9.     Fatura Kontrolü ve Ödeme

1.5.10.   Tedarikçi Performans Değerlendirme, Geri Besleme ve
Sürdürülebilirlik

İKİNCİ BÖLÜM

SATIN ALMA ORGANİZASYONU VE YÖNETİMİ                    

Satın alma Karar Türleri                                                                                                   

2.1.1. Taktik Satın alma

2.1.2. Stratejik Kaynak Yönetimi

Satın alma Fonksiyonunun Gelişimi                                                                                

Satın alma Bölümü ve İşletme İçerisindeki Yeri                                                               

2.3.1. Üretim Bölümü İle İlişkiler

2.3.2. Kalite Bölümü İle ilişkiler

2.3.3. Muhasebe Bölümü İle ilişkiler

           2.3.4. Finans Bölümü İle İlişkiler

2.3.5. Pazarlama Bölümü İle İlişkiler

2.3.6. Araştırma – Geliştirme Bölümü İle İlişkiler

2.3.7. Lojistik Bölümü İle ilişkiler

           2.3.8. Hukuk Bölümü İle ilişkiler

2.4. Satın alma Organizasyonu                                                                                        

2.4.1. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Satın alma Organizasyonu

2.4.2. Büyük İşletmelerde Satın alma Organizasyon Yapısı

Ürün Temelli Yaklaşım

Coğrafi Temelli (Bölgesel) Yaklaşım

Fonksiyonel Yaklaşım

Yurtiçi ve Uluslararası Satın alma                                                                                    

              2.5.1. Yurtiçi Satın alma

              2.5.2. Uluslararası Satın alma

Merkezi ve Yerinde (Ayrık) Satın alma                                                                             

    2.6.1. Merkezi Satın alma

    2.6.2. Yerinde (Ayrık) Satın alma

     2.7.    Satın alma Yönetiminde Risk Türleri ve Belirsizlikler                                        

Satın alma Portföy Analizi                                                                                               

Özellikli Satın alma Uygulamaları                                                                                    

Strateji Oluşturma ve Satın alma Bölüm Hedeflerin Belirlenmesi                                    

Satın alma Yöneticisinin Özellikleri                                                                                 

2.12.   Satın alma Denetimi                                                                                               

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

PAZARLIK ve SÖZLEŞME YÖNETİMİ

3.1. Satın alma Yönetiminde Pazarlık                                                                       

3.2. Satın alma Pazarlık Çevresi                                                                               

3.3. Temel Pazarlık Yaklaşımları                                                                              

3.4. Pazarlık Aşamaları                                                                                            

3.5. Pazarlık Taktikleri                                                                                              

Sözleşme Kavramı                                                                                                   

Sözleşme Türleri                                                                                                      

Sözleşme Yönetimi                                                                                                  

Sözleşme Hazırlama

Sözleşmenin Yürütülmesi

Sözleşme İzleme ve Kontrol

Sözleşme Sonlandırma ve Yükümlülüklerin Süresi

Satın alma Sözleşmelerinin Temel Unsurları                                                           

Sözleşme Yönetiminde Problemler ve Sözleşmelerin Yorumlanması                                                                                                        

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ  
                                                                       

4.1. Tedarik Zinciri Yönetimine Giriş                                                                       

4.1.1. Tedarik Zinciri Temel Süreçleri

4.1.2. Tedarik Zinciri Yönetiminde Ana ve Alt Tedarikçiler

4.1.3. Tedarik Zinciri Yönetiminde Ürün Akışları                                                                                                           

    4.2. Tedarik Zinciri Karar Aşamaları                                                                    

4.2.1. Tedarik Zinciri Tasarımı

4.2.2. Tedarik Zinciri Planlaması

4.2.3. Planlama Problemleri

4.2.4. Tedarik Zinciri Operasyonu

 4.2.5. Tedarik Zinciri Yönetiminde Makro Riskler

4.3. Tedarik Zinciri Kurulumu (Metodoloji)                                                              

4.3.1. Rekabet Stratejisini Destekleyen Tedarik Zinciri Anlayışı

4.3.2. Tedarik Zinciri Ön Çalışmaları ve Farkındalık Seviyesi

Pazarın ve Nihai Kullanıcıların Tanımlanması

4.3.2.2.      Tedarik Zincirlerinin Tanımlanması

4.3.2.3.      Yönetim Süreçlerinin Belgelenmesi

Yöneticilerle ve Müşterilerle Değerlendirmeler

     4.4.  Tedarik Zinciri Yönlendiricileri ve Performans Ölçümleme                         

4.4.1. Tesis Kararları

4.4.2. Envanter Kararları

4.4.3. Lojistik Kararları

4.4.4. Bilgi Kararları

4.4.5. Kaynak Kararları

4.4.6. Fiyatlandırma Kararları

     4.5. Tedarik Zinciri Organizasyonu; Tedarik Zinciri Bölümü ve
İlk Adımlar                                                                                                    

     4.6. Ürün Hayat Eğrisi ve Tedarik Zinciri Operasyonları                                     

BEŞİNCİ BÖLÜM
TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLEMESİ                                                                    
                                                                     

5.1.    Tedarikçi Performans Yönetim Sisteminin Kurulması                                            

5.1.1. Proje Planı ve Başlangıç

Tedarik Tabanlı Bölümlendirme

Değerlendirme Stratejisinin Geliştirilmesi

Performans Beklentilerinin Tanımlanması

Anahtar Performans Göstergeleri (KPI) ve Puanlama Sisteminin Tanımlanması

Veri Toplama Yöntemlerinin Geliştirilmesi

Performans Ölçütlerinden Eyleme Geçiş Planı

Tedarikçi Performans Yönetiminde İş Süreçlerinin Geliştirilmesi

Tedarikçi Performans Yönetimi Pilot Planı, Yürütme ve Güncelleme

Pilot Performans Yönetim Uygulamalarının Tedarikçilere Yayılımı

5.2.   Tedarikçi Sertifikalandırma                                                                                     

Sertifikalandırma Sürecinin Alıcı Tarafından Ortaya Konması

Sertifikalandırma Süreci İçin Tedarikçilerin Belirlenmesi

Tedarikçilerle Gözden Geçirme Toplantısı ve Beklentiler Konusunda Görüş Birliğine Varılması

Kalite Sistemlerinin Geçerliliğinin Kabulü ve Tedarikçi Öz Değerlendirme

Tedarikçinin İyileştirme Faaliyetlerini Başlatması

  • Deneme Denetimi
  • Resmi Denetim

Sertifikalandırma Değerlendirmesi

Tedarikçilerin Sertifikalandırılması

Sürekli İyileştirme Çalışmaları ve Sertifikalandırmanın Sürdürülmesi

5.3. Tedarikçi Performans Göstergeleri                                                                           

  5.3.1. Kalite Performans Göstergeleri

  5.3.2. Maliyet Performans Göstergeleri

  5.3.3.    Teslimat Performans Göstergeleri

  5.3.4.    Yenilikçilik Performans Göstergeleri

  5.3.5.    Çevre Performans Göstergeleri

Stratejik Performans Göstergeleri                                                                                   

Tedarikçi Performans Değerlendirmesi                                                                           

Tedarikçi İlişki Yönetimi                                                                                                  

Tedarikçi Geliştirme                                                                                                         

Atölye Çalışması: Tedarikçi İlişkileri ve Tedarikçi Geliştirme                                          

 Kaynaklar                                                                                                                         

 

Satınalma Dergisi Kasım 2020 Sayısı Yayınlandı

Değerli Yöneticiler,

Dopdolu Kasım 2020 sayısı ile karşınızdayız. Sektör odaklı ve işletme yöne- tim dünyasında yaşanan değişimleri ele alan çok sayıda makaleye yer vermenin gururunu yaşıyoruz. Katkı veren tüm hocalarımıza ve sektör yöneticilerimize teşekkür ederim.

Her sayımızda olduğu gibi Kasım sayımızda da kendi alanlarında büyük başarı sahibi iki firma ve yöneticilerine özel bir yer ayırdık. Raftürk Yönetim Kurulu üyesi Sn. Engin EREN ve GEE Makine Teknolojileri San. Genel Koordinatörü Sn. Ali TURGUT ile gerçekleştirdiğimiz sektör röportajlarımızı bulacaksınız.

2020 yılının son aylarına giriyoruz. Yılın bu döneminde şirket hedefleri ve performans değerlendirme ile geçirilirken gelecek yılın hazırlık ve planlamaları da başlamakta. Zorlu pandemi süreci bir çok sektörü etkilerken satınalma dünyası da bunu yakından hissetti. Alım politikaları ve stratejileri yeniden oluşturuldu. Ödeme planları, vadeler, teslim şekilleri ve kur değişimleri mercek altına alındı. Operasyonel risk değerlendirmeleri ve tedarikçi ilişkileri yeniden kurgulandı. Dijital satınalma ve iş sürekliliği konuları ayrı bir gündem teşkil etmeye başladı. Bizler de değişen gündemi sektör yöneticilerimizle konuşmaya ve doğrudan onların görüşlerine yer vermeye gayret gösteriyoruz.

Dijital Satınalma ve Kurumsal Dönüşüm Etkinliğimizi Gerçekleştirdik

27 Ekim 2020 tarihinde Yeni Normalde Dijital Satınalma ve Kurumsal Dönüşüm webinarimizi gerçekleştirdik. On-net B2B CEO’su Sn. Enis KARSLIOĞLU ve ITG İş Geliştirme Yöneticisi Sn. İsmail YILDIRIM’ın katıldığı Dijital Satınalma etkinliğini

Webinar Kanalımız https://webinar.buyernetwork.net/gecmis-yayinlar/ adresinden izleyebilirsiniz.

İş ve Ticaret Okulu (Uzaktan Öğrenme) Başlıyor

Yeni dönem firmalar arası rekabet kadar farklı düzeylerde işbirliklerinin de ön plana çıktığı bir dönem oluyor. Buyer Network Marka Ailesi olarak şirketle- rimizle “işbirliği” anlayışını yeni bir anlayışla ele alıyoruz. “Şirketler şirketlere anlatıyor” konsepti ile saha tecrübesi yüksek yöneticilerimizin iş deneyimlerini paylaşmalarını istiyoruz. Uzun süreli eğitim programımızı tamamlayan meslektaş- larımız Katılım Sertifikası ve sürpriz armağanlar elde edecekler. Herkese açık eği- timlere https://webinar.buyernetwork.net platformumuzdan ulaşabileceksiniz.

Dijital Şirket Üyeliği ile Meslektaşlarımıza Büyük Fırsat

Dijital şirket üyeliği sağlayarak Satınalma Dergisi arşivimize ve bir yıl süre ile tüm sayılara Learning.buyernetwork.net üzerinden erişebilirsiniz. Ayrıca Öğrenme Merkezi üyeliği ile kişisel ve mesleki gelişime destekleyici dokümanlara ulaşabilirsiniz.

Ticaret Portalımızı Aktif Kullanın

Alım talepleri, satış ilanları, makine, işyeri kiralama ve proje duyurularınızı ücret ödemeden ticaret.buyernetwork.net Portalına girebilirsiniz. İlk adım BuyerNetwork.net e kullanıcı (ücretsiz) girişi yapmak. 1 dakika içerisinde işlemle- rinize başlayabilirsiniz.

Keyifli Okumalar

EDİTÖR

PROF. DR. MURAT ERDAL

www.muraterdal.com

İthalat ve İhracatçılarda Kur Riski

KUR RİSKİ

Kur riski, belli etkenlerle;

  • siyasal olaylar,
  • ödemeler dengesi açığı,
  • ülkedeki faiz oranları,
  • Enflasyon oranı
  • mevcut yönetim tarafından alınan kararlar vb.
  • Piyasaların güven vermemesi

ulusal para birimlerinin yabancı paralar karşısında değerinde meydana gelebilecek olumlu veya olumsuz değişimlerdir.

Döviz riski, döviz kurlarında meydana gelen değişimlerden dolayı firmaların bilânçoları veya yatırım portföyleri üzerinde kâr veya zarara neden olmak suretiyle ortaya çıkmaktadır. Kur hareketlerinden dolayı bilançolarda oluşan kârlar aldatıcıdır ve firmanın işletme faaliyetlerinden kaynaklanan kâr değildir. Bilhassa yabancı para üzerinden vadeli alım veya satış yapan firmalar, ileri tarihteki döviz kurlarının akibeti hakkında tahmin üzeri karar aldıklarında, enflasyonist bir ülkede büyük olasılıkla zarar edeceklerdir. Zayıf olasılıkla kâr edebilirler. Dövizli işlemlerde ileri tarihli kurların seyri için tahmin üzeri alınan kararlar döviz riski, kur riskini de beraberinde getirir.

Kur riski adına çeşitli nedenler saymak mümkündür;

  • Küresel piyasalardan bir ülkeye gelen sıcak paranın azalması, farklı ufuklara yönelmesi veya kesilmesinden dolayı, döviz ihtiyacının baş göstermesi kurların yükselmesine sebep olur,
  • Sıcak paranın yön değiştirmesiyle o ülkeye gelmeyen dövizleri tekrar davet etmek üzere yerel para biriminin faiz oranları yükseltilir. Yüksek faiz sıcak parayı o ülkeye davet eder, adeta yoluna kırmızı halı serilir. Faizler yüksek seyrettiği sürece sıcak para gelecektir. Sıcak parayı sistemde tutacak etkenlerden bir tanesi yüksek faizlerdir. Mevcut yönetim sıkı para politikası çerçevesinde faizleri aşağı çektiğinde, kurlar yukarı yönlü hareket edecek ve beraberinde kur riskini getirecektir.
  • Sıcak para bir ülkede yuvalanmışken, para yönetiminin veya üst bürokratların farklı açıklamalarda bulunması, ileri geri konuşması ve beyanatlar vermesi, sıcak paranın uykusunu kaçırır. Sıcak para böylesi beyanlardan rahatsız olur ve rahat edebileceği farklı ülkelerde başka pazarlara doğru yola çıkar. Sıcak paranın bir ülkeden gidişi, o ülkede döviz talebini beraberinde getirir ve bunun sonucunda kurların yükselmesine sebebiyet verir. Sıcak paranın var olduğu her ortamda kur riskinin var olacağını hatırlamakta yarar vardır.
  • Bir ülkede gerek yerli yatırımcıların, gerekse yabancı yatırımcıların dövizi spekülatif olarak kullanmaları, döviz kurunun düşükken satın alıp, döviz kuru yükseldiğinde dövizi satmaları yerine döviz kuru yükseldiğinde dahi kur riski endişesi ile yatırımcılar ellerindeki dövizleri satmama eğiliminde bulunmaktadırlar.
  • Bir ülkenin döviz rezervlerinin yeterli olmaması beraberinde spekülatif işlemleri de beraberinde getirecektir. Spekülatif işlemlerin var olduğu bir ülkede dövize sıklıkla müdahale olabileceği ve beraberinde kur riskini de getirecektir.
  • Ülkenin dış ticaret açığı ve döviz borçları nedeniyle yeni döviz kaynaklarına ihtiyaç duyacağı tabiidir. Taze döviz kaynağı bulunamadığı sürece mevcut borçların vadelerinde ödenebilmesi için farklı kaynaklardan kur yükseltmek sureti ile döviz ihtiyaçlarının karşılanması beraberinde kur riskini de getirecektir.
  • Ülkenin Merkez Bankası döviz rezervlerinin düşük seyretmesi, hatta aşırı dış borçlanmaya karşılık Merkez Bankasının döviz rezervlerinin endişe verici boyutta seyretmesi dövize olan talebi yukarı çekecek, bu talep de kur riskini beraberinde getirecektir.
  • Uluslar arası kredi değerlendirme kuruluşlarının bir ülke için verdikleri düşük notlar yabancı yatırımcıların yatırım yapmalarının önünü kesebilmekte, yabancı yatırımcıların yatırım konusundaki düşüncelerini yeniden gözden geçirmelerine neden olmakta, yeni yatırım yapmayan yabancılar o ülkeye döviz getiremeyecek ve ülkenin döviz ihtiyacı güncelliğini koruyacaktır. Döviz ihtiyacının var olması, dövize olan talebi arttıracak ve talep sonunda dövizin fiyatı sürekli yukarı yönlü yolculuğuna devam edecektir.
  • Kur riskinin yükselmesinin diğer bir nedeni de ülkenin komşuları ile olan olumsuz ilişkileri, savaş halinde olması, sürekli piyasaların diken üzerinde olması yabancı yatırımcı ve sıcak paranın yönünü farklı ülkelere çevirmesine neden olacaktır. Ülkeden kaçan sıcak para ve yatırımcıların o ülkeye maliyeti pahalıya patlar. Azalan ülke döviz rezervlerinin sonucunda döviz fiyatlarının artacağı tabiidir.
  • İktidarın sürekliliğinin de kur riskine etkisi olduğu bir gerçektir. Sürekli değişkenlik gösteren bir iktidar o ülkedeki para politikalarındaki kur riskini de beraberinde getirecektir. Sıklıkla iktidar değişikliğine maruz kalan bir ülkede ekonomik disiplin nispeten kaybolacaktır. Kaybolan ekonomik otorite belirsizliklerle birlikte kur riskini de beraberinde getirecektir.

KUR RİSKİNİ ÖNLEMEK VEYA AZALTMAK MÜMKÜN MÜDÜR?

Elbette mümkündür. Gelecek hafta bu konuyu ele alalım.

Disiplinsizlik nedeniyle kınama cezası verilen işçi, aynı eylem nedeniyle haklı nedenle işten çıkarılabilir mi?

İş hukukunda işverenlere belirli koşulların varlığı halinde, işçilere disiplin cezası verme yetkisi tanınmıştır. Bu konuda 4857 sayılı İş Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda bazı düzenlemeler yer almakla birlikte genel bir düzenleme bulunmamaktadır. Örneğin İş Kanunu m.18/I, m.25/II, m.38,TBK m.20 gibi hükümler işverenin hukuki yaptırım-disiplin yaptırımı uygulamasına dayanak teşkil eden düzenlemeler olarak gösterilebilir. Ancak iş hukukunda disiplin cezalarının genel bir düzenlemesinin olmaması nedeniyle iş sözleşmeleri, toplu iş sözleşmeleri ve iç yönetmeliklere konulan hükümlerle disiplin hukukunun oluşturulduğu söylenebilir (Süzek, Sarper, İş Hukuku, 14. Baskı İstanbul 2017).

İşverenin işten çıkarma yaptırımı, hem hukuki yaptırım hem de bir disiplin cezası olarak her iki yaptırım türü içinde yer almaktadır. Örneğin İş Kanunu m.18/I ya da m.25/II’de sayılan nedenler ortaya çıktığında, işveren iş sözleşmesini süreli veya derhal fesih hakkını bir hukuki yaptırım olarak kullanabileceği gibi yasadan doğan bir disiplin cezası olarak da uygulayabilir. Başka bir deyişle işçinin haklı nedenle feshi yerine ona aylıktan kesme cezası vererek cezalandırabilir. Ancak işveren işçinin hukuka aykırı davranışı sonucunda uyguladığı disiplin cezasının akabinde aynı eylem için işten çıkarma cezası veremez. Çünkü bu durum aynı eyleme iki ayrı ceza verilemeyeceği ilkesine aykırılık oluşturur.

Nitekim Yargıtay 9 uncu Hukuk Dairesinin bir kararında, “Davacı ile iş arkadaşının tartıştığı ve sonrasında arkadaşının davacının üzerine yürüyerek boğazını sıktığı, davacının da elindeki bir aleti ona doğru fırlattığı ve birbirlerine girdikleri, diğer işçilerin davacı ile karşı tarafı ayırdığı, bir süre sonra davacının elinde falçata ile karşı tarafın olduğu bölüme doğru koşmaya başladığı ve yine diğer işçilerin davacıya engel olduğu, olay sonrası hem davacı hem de arkadaşına kınama cezası verildiği, sonrasında davacı için fesih ihbarı düzenlenerek davacının iş akdinin olay gerekçe yapılarak haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır. Böylece iş arkadaşı ile yaşadığı tartışma ve kavga olayı nedeniyle önce kınama cezası ile cezalandırılan davacının iş akdi sonrasında aynı nedenle feshedilmiştir. Aynı eyleme iki ayrı ceza verilemeyeceğinden davacının iş akdinin feshi haksız olup, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekmektedir” denilmektedir. (Y9.HD.20.01.2020 T., E.2016/12229, K.2020/610).

‘Non bis in idem’ (Aynı fiil nedeniyle faile bir ceza verilmesi) olarak da söylenen ve Ceza Hukuku ile Ceza Yargılaması Hukukunda benimsenen bu prensip, aynı suç nedeniyle faile bir ceza verilmesi anlamına gelir. Herkes, bir suçtan ancak bir defa yargılanabilir ve bir defa cezalandırılabilir. Kişi, yargılandığı suçtan keyfi olarak tekrar yargılanıp cezalandırılamaz. Bu prensip, ‘bir koyundan iki post çıkmaz’ olarak da bilinir (YCGK.19.12.2019 T., E.2015/874., K.2019/710).

Aynı olay nedeniyle iki defa ceza verilemez ilkesinin disiplin hukukunda da geçerlidir. Bu kapsamda işçinin davranışlarından kaynaklanan olay nedeniyle fesih dışında bir disiplin cezası uygulandığı (örneğin uyarı veya yevmiye kesme cezası) takdirde, aynı davranışın devam ettiğinin kanıtlanmadığı sürece iş sözleşmesinin aynı olay nedeniyle feshi halinde bir eyleme ancak bir ceza uygulanacağından yapılan fesih haksız fesih sayılır ve işveren bunun sonuçlarıyla bağlı olur. Konuyla ilgili Yargıtay 9 uncu Hukuk Dairesinin 20.01.2020 tarihli kararına göre de, “Aynı eyleme iki ayrı ceza verilemeyeceğinden davacının iş akdinin feshi haksız olup, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekmektedir”.

Sonuç itibariyle işçiye aynı eylem nedeniyle iki ayrı ceza uygulanamaz. Başka bir anlatımla aynı olay nedeniyle önce kınama cezası arkasından haklı fesih yapılamaz. Aksi halde yapılan fesih haksız fesih sayılır ve işveren bunun hukuki sonuçlarıyla bağlı olur.