Satın Alma & Müşteri Satış Temsilcisi İlişkileri

Satın Alma & Müşteri Satış Temsilcisi İlişkileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Satın Alma & Müşteri Satış Temsilcisi İlişkileri

Cavit SOY

Satın Alma & Müşteri Satış Temsilcisi İlişkileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSatın alma uzmanlarını şuna çok dikkat etmeli: Müşteri temsilcileri de işlerini yapmaya çalışıyorlar, saygı duymak ve onlara zaman ayırıp dinlemek lazım.

Biri satın alan, diğeri satan taraf. Satın almacı için zaman kısıtlı ve değerli. Acil talepler var ve yetişmesi gerekiyor. Ama araya müşteri temsilcileri ile görüşmeleri sıkıştırmak gerekiyor. Bunun için belirli bir zaman aralığı veya günün bir kısmı ayrılabilir.

Tam bir konu üzerinde yoğunlaşmış ve nadir bulunan bir malzemeyi araştırırken o sırada çalan bir temsilcinin telefonuyla aradığımı bulduğum çok olmuştur. Veya bir teklifi onaylamak üzereyken ziyarete gelen bir temsilciden de teklif isteyip daha uyguna anlaştığım da. Müşteri temsilcileri ile görüşmek satın alma uzmanına yeni fırsatlar, yeni ürünler, uygun fiyatlar demektir. İster telefonla, ister fuarda, kendi işyerinde veya onun işyerinde fark etmez, görüşmek, ikili ilişkileri geliştirmek önemlidir.

Bu konuyu neden açtım? Satış temsilcilerinden biri bir gün bana bir mesaj gönderdi. Satış temsilcisi olarak satınalmacılardan talepleri olduğunu hissettim. Biraz gönül kırgınlığı ve serzeniş de vardı mesajında.” Satın almacılardan randevu alamıyoruz, bizi de tedarik zincirine katsa fena olmaz mı? Belki de ona kaliteli ürünü uygun fiyata sunacağız veya çözüm ortağı olacağız” diyordu. Bir de şu soruları soruyordu: “Fazla tedarikçinin ne zararı var, tedarikçi bolluğu firma için bir kazanç değil midir?”, “Acaba diğer tedarikçi ile hediye ilişkisi mi var, benim çok uygun teklifimi dikkate bile almıyor?”

Evet temsilcim çok haklısın. Satın almacılar eski veya yeni tüm temsilcilere mümkün olduğunca randevu vermeli. Bu buluşmaların karşılarına ne gibi fırsatlar çıkaracağını tahmin bile edemezler. Daha iyi kalite, daha iyi fiyat, daha uzun vade ve daha erken termin gibi birçok fırsat belki de bir yerlerde sizi bekliyordur.

Ama bu konularda satın almacıların da satış temsilcilerinden istekleri olabilir. Mesela aşırı sıklıkta aranma, adeta rahatsız edilme, teklifi aldıktan sonra sonucu için sıkıştırma, gönül koyma, ilişkiyi kesme, bir daha teklif vermeme, randevusuz ve zamansız gelip çok uzun süre meşgul etme, ısrarla mevcut tedarikçiden vazgeçirmeye çalışma gibi hareketler hiç uygun değil.

Cavit Soy Fuardan

Satın almacı elbette yeni firmalarla tanışmak ve tedarikçi sayısını artırıp alternatifleri çoğaltmayı arzular ama bu mevcut tedarikçiyi 3 kuruş için bırakma manasına gelmemeli. Kendinizi mevcut tedarikçi yerine koyarak empati yapabilirsiniz… Her satın almacı anlaştığı, uzun yıllar çalıştığı, hiçbir sorun yaşamadığı, satış sonrası hizmetlerinden memnun kaldığı tedarikçiyle yıllar boyu devam etmek ister. Her yeni tedarikçi peşin alım, kalitesiz ürün, gecikme gibi riskleri içinde barındırabilir. Bazen de firmanın tedarik zincirine katılmak için çok uygun fiyat verip sonra artıranlar da olabilir. Satın almacıların bu riskleri alması için gerçekten ikna olması gerekir.

Tabi satış temsilcilerinin meziyetleri ön plana çıkar bu aşamada. Pazarladıklarını ürünü çok iyi bilmeleri, karşı tarafın ihtiyacını çok iyi tespit etmeleri, alternatif önerilerinin olması, güven vermeleri gibi. Tabi satın almacının da asgari düzeyde bilgisi olmalı.

Diğer bir husus da teknik bilgi isteyen özel ürünler de satın almacının onay aşamasında devreye girme konusu var bir de. Bu tip ürünler de seçimi firmanın mühendis ekibi yapıp karar verdiğinden satış temsilcilerinin öncelikle onlarla görüşmesi yerinde olur. Seçim yapıldıktan sonra satın almacı teklifle ilgili fiyat, indirim, termin gibi konuları inceleyip kararını verir.

Ben mi ne yapıyorum? Öncelikle hediye tekliflerine kapalıyım. Onu açık ve net olarak belirtmek isterim. Tamamen çalıştığım firmanın menfaatlerini gözetirim. Güven çok önemlidir benim için. Güvenimi kazanmış firmalarla yıllarca çalışmak isterim. Kolay kolay alıştığım firmayı değiştirmem. Gelen her faturayı kontrol ederim. Bir kereden fazla kandırılmam söz konu olmaz çünkü son on yılın tüm fiyat hareketlerine ulaşabilecek e-posta, Excel, ERP ve dosya arşivim vardır. Satış temsilcilerine kendilerini ve ürünlerini tanıtmaları için fırsat vermeye çalışırım. Vaktim ölçüsünde gelen taleplere evet derim. Özellikle teknik destek alabilir miyim? Satış sonrası hizmetleri ne durumdadır? Sorularına cevap ararım. Laf aramızda bazı satış temsilcilerinin hipnoz eğitimi aldıklarını düşünmüyor değilim. Çok etkiliyorlar ama tabi ben pek yemiyorum. Ben de sonuçta anti hipnoz eğitimi aldım yani hayat tecrübesi denebilir. Uygun dille hayır demesini biliyorum.

Ben de zaman zaman eski ve yeni tedarikçileri ziyaret ederim. Sektörümle ilgili toplantı, seminer, eğitim, fuar, dernek toplantısı gibi etkinliklere katılmaya ve tedarikçi ağımı genişletmeye çalışırım. Diğer satın almacı arkadaşlarla iletişim halinde olmaya ve tecrübelerinden yararlanmaya çalışırım.

Tahammül edemediğim husus temsilcilerin beni aşıp direkt patronla görüşmeleri, onunla pazarlık edip tepeden işi bağlamaya çalışmalarıdır. Tam tersi de olabilir. Patron size danışmadan tanıdığı bir tedarikçiye siparişi verebilir. Her iki durum da kurumsallığa gölge düşüren çabalardır.

Satın Alma & Müşteri Satış Temsilcisi İlişkileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemHayatta her şeyi tecrübe etmek gerekir. Denemeden anlayamazsınız bazı şeyleri. Deneyin belki denemeye değerdir. Tabi işin sonunda hayal kırıklığına uğramak da var ama kazık yemeden de tecrübe edinilmiyor hayatta. Standart ürünlerde ise Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok diyebilirsiniz. Son söz; Çocukken “yemezsen büyüyemezsin” dedikleri kazıkmış meğer. 😊

Cavit SOY

Plastik Sektörü: Ekim Ayı İhracatının Yıldızı

Satın Alma Eğitimleri Plastik Sektörü Ekim Ayı İhracatının Yıldızı

Plastik Sektörü: Ekim Ayı İhracatının Yıldızı

Satın Alma Eğitimleri Plastik Sektörü Ekim Ayı İhracatının YıldızıTürkiye ekim ayı ihracatı yüzde 3,6 artışla 23.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. En fazla ihracat yapan sektörler arasında otomotiv 3.5 milyar dolarla ilk sırada yer alırken, kimya sektörü ise ekim ayında 2.47 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek, Türkiye’nin ikinci en çok ihracat yapan sektörü oldu. Plastik Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında, plastikler ve mamülleri ihracatının 819 milyon dolarla ilk sırada yer aldığını söyledi.   

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı ekim ayında yüzde 3,6 artışla 23.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. En fazla ihracat yapan sektörler arasında otomotiv 3.5 milyar dolarla ilk sırada yer alırken, kimya sektörü ise ekim ayında 2.47 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek Türkiye’nin ikinci en çok ihracat yapan sektörü oldu. Sektörün ilk 10 ayında ihracatımız yüzde 2,7 artışla 26 milyar dolara ulaştı.

Kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında, plastikler ve mamülleri ihracatı 819 milyon dolarla ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 442 milyon dolarlık ihracatla mineral yakıtlar ve ürünler bulunurken, anorganik kimyasallar ihracatı 240 milyon dolarla üçüncü sırada bulundu. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk 10’da yer alan diğer sektörler ise; 153 milyon dolarla ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, 138 milyon dolarla ‘kauçuk, kauçuk eşya’, 134 milyon dolarla ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, 114 milyon dolarla ‘eczacılık ürünleri’, 108 milyon dolarla ‘muhtelif kimyasal maddeler’, 66 milyon dolarla ‘organik kimyasallar’ ve 45 milyon dolarla ‘yapıştırıcılar, tutkallar’ oldu.

“Türkiye ihracatında, ekim ayı rekoru kırıldı”

Ekim ayı ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artışla 23.6 milyar dolara ulaştığını söyleyen Plastik Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, şimdiye kadar en yüksek ekim ayı ihracatının yaşandığını belirtti.

İhracatın bir ülkenin ekonomik büyümesine, uluslararası ilişkilerine ve işletmelerin rekabet gücüne olumlu etkileri olan önemli bir ticaret faaliyeti olduğunu bildiren Karadeniz, “İşletmelerin küresel pazarda rekabet edebilmeleri ve ülkelerin ekonomik refahını artırabilmeleri için ihracata verilen önem giderek artıyor. Bu nedenle, ihracatın işleyişini anlamak ve bu alanda doğru adımlar atmak işletmeler ve ülkeler için kritik bir öneme sahip” dedi.

TİM’in verilerine bakıldığında bir önceki yıla göre yaklaşık 800 milyon doların üzerinde bir artışın görüldüğünü kaydeden Karadeniz, 2024 yılının ilk 10 ayında mal ihracatımızın 209,7 milyar dolardan 216,4 milyar dolara yükseldiğine dikkat çekti.

Çatı kuruluş PLASFED olarak sektörde faaliyet gösteren işletmelerimizin desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Ömer Karadeniz, dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeleri anımsatarak, bu ortamda Türkiye ekonomisinin tüm olumsuzluklara rağmen, inovasyon, üretim, yatırım, istihdam ve ihracata odaklı politikalarla gücünü artırmaya devam ettiğini söyledi.

ömer KaradenizTürkiye ihracatının her daim desteklenmesini istediklerini ifade eden Karadeniz, “Sektörümüz ekonomik iyileşme sürecinde öncelikle devlet desteğine ve finansmana erişimde kolaylıklara ihtiyaç duyuyor. Hedeflerimize ulaşabilmek adına plastik sanayicileri olarak çok çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Entertech Market Expansion Programı ile Türk Girişimciler Londra’dan Dünyaya Açılıyor!

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Entertech Market Expansion Programı Ile Türk Girişimciler Londra'dan Dünyaya Açılıyor!

Entertech Market Expansion Programı ile Türk Girişimciler Londra’dan Dünyaya Açılıyor!

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Entertech Market Expansion Programı Ile Türk Girişimciler Londra'dan Dünyaya Açılıyor!Türkiye’nin önde gelen teknokentlerinden Entertech İstanbul Teknokent, Türk girişimcilerin küresel arenada rekabet edebilmeleri için yeni ekonomi odaklı genişleme fırsatı sunan Entertech Market Expansion Programı’nı başlattı. İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa olarak iki Ar-Ge üniversitesinin ortak olduğu tek teknokent olma özelliği taşıyan Entertech İstanbul Teknokent tarafından hayata geçirilen program, girişimcileri Türkiye’den Londra’ya, Londra’dan da globale taşımayı hedefliyor.

Yeni Ekonomi” anlayışını benimseyen ve dijital dünyanın sunduğu fırsatları kullanan girişimciler için özel olarak geliştirilen bu programda; dijital finans ve fintech, dijital ticaret, endüstri 4.0, akıllı şehirler ve kentsel teknolojiler ile geleceğin iş çözümleri (yapay zeka, blockchain, dijital ikiz teknolojisi vb.) gibi alanlarda faaliyet gösteren girişimlerin Londra üzerinden küresel pazara açılması hedefleniyor.

Program “Yeni Ekonomi” Temasıyla Öne Çıkıyor

Entertech Renkli̇ Logo“Yeni Ekonomi” teması ile Türkiye girişim ekosisteminde diğer hızlandırma programlarından farklı olarak özellikle dijital finans teknolojileri ve geleceğin iş yönetimi çözümlerini geliştiren firmaların yurt dışına açılarak öncü olmasını hedefleyen bu program, firmaların global pazarlarda güçlü bir şekilde yer alması için bir manifesto niteliği taşıyor.

Önde gelen inovasyon merkezlerine ziyaretler gerçekleştirerek iki haftalık yoğun bir programla Londra’daki startup ekosistemine entegre olacak girişimciler bu süreçte, yatırımcılar ve sektör liderleriyle birebir görüşmeler, en az iki demoday etkinliğinde yer alma fırsatı, kültürel ve iş dünyası etkinlikleriyle Birleşik Krallık ekosistemiyle bağlantı kurma imkanı gibi avantajlardan yararlanacak. Yahoo Finance, TechCrunch, Bloomberg ve Business Insider gibi önde gelen medya organlarında tanıtım fırsatları da program kapsamında yer alacak.

Kayıtların 30 Aralık’a kadar devam edeceği programda başvuruların ilk değerlendirmesi Entertech kurulu tarafından yapılacak ve kısa listeye kalan adaylarla çevrimiçi sunum ve mülakat gerçekleştirilecek. Nihai seçim ise bu mülakat sonrasında skorlama yöntemi ile yapılacak ve programa en fazla 12 girişim seçilecek.

“Seçkin girişimcilerimizi globale taşıyacağız”

Dr.muhammed Kasapoğlu GörselYeni ekonomi anlayışının sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda toplumsal ilerlemeyi de destekleyen bir yaklaşım sunduğunu, bu nedenle yeni ekonomiye yatırım yapmanın geleceğe yatırım yapmak olduğunu söyleyen Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu, “Türkiye’de yeni ekonomi felsefesiyle teknoloji üreten firmalardan seçkin bir grup ile gerçekleştirmeyi planladığımız programımızın, sözcü ve öncü sıfatıyla globale açılan bir kapı ve köprü vazifesi görmesini amaçlıyoruz. Aynı zamanda programımızın sonunda girişimcilerimizin, Birleşik Krallık girişim ekosistemi ve pazarında güçlü bağlantılar kurması da hedeflerimiz arasında. Bu çerçevede hem Hollanda hem de İngiltere’de hayata geçirdiğimiz programlarımızın yanı sıra ABD, MENA Bölgesi ve Singapur özelinde de geliştireceğimiz programlarla Türkiye’de yeni ekonomi felsefesiyle teknoloji üreten seçkin girişimcilerimizi globale taşımaya devam edeceğiz” dedi.

Dozimetre Hizmeti Alımında Teknik Şartname Uyumu?

Dozimetre Hizmeti Alımında Teknik şartname Uyumu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Dozimetre Hizmeti Alımında Teknik Şartname Uyumu?

Mehmet ATASEVERDozimetre Hizmeti Alımında Teknik şartname Uyumu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; tekliflerinin ekonomik açıdan en avantajlı teklif olarak belirlenmesi gerektiği ancak idare tarafından Teknik Şartname’nin 12’nci maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakıldığı iddialarına yer verilmiştir.

23.10.2024 tarihli ve 2024/UH.I-1358 Sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; İlgili mevzuat hüküm ve düzenlemelerinden ihale dokümanında belirtilen katılım belgeleri ve yeterlik kriterlerine ilişkin değerlendirmenin, istekliler tarafından beyan edilen bilgi ve belgelerden; EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanarak temin veya teyit edilebilenler için sorgulama sonucunda elde edilen bilgiler; belirtilen yöntemle temin veya teyit edilemeyenler için ise yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgiler esas alınarak yapılacağı, söz konusu değerlendirme sonucunda ihalede öngörülen şartları taşımadığı anlaşılan tekliflerin ise değerlendirme dışı bırakılacağı,

Ayrıca ihale komisyonu tarafından yapılacak yeterlik değerlendirmesinin, ihale dokümanında nitelikleri belirtilmiş olan yeterlik belgeleri üzerinden yapılacağı, ihale dokümanı içerisinde yeterlik belgesi olarak belirlenmemiş bir belge esas alınarak teklif değerlendirilmesi işleminin gerçekleştirilemeyeceği, yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin İhale İlanı ile İdari Şartname’de belirtilmesinin zorunlu olduğu, anılan Şartname’nin 7’nci maddesinde belirtilen belgeler dışındaki belgelerin tekliflerin değerlendirilmesinde yeterlik kriteri olarak dikkate alınamayacağı anlaşılmıştır.

İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde yeterlik kriteri olarak iki adet belgenin belirlendiği “TÜRKAK Akreditasyon Belgesi” için “dozimetrelerin 16kev – 1,25mev arasında tüm foton enerjileri ile 0,05 msv – 10sv arasında doz ölçümünü gerçekleştirebildiğini gösteren belge” açıklamasına yer verildiği, bu kapsamda ikinci yeterlik kriteri belirlemesinin “TS EN ISO/IEC 17025:2012 Belgesi ve Bu Kapsamda TÜRKAK Akreditasyon Belgesi” olarak yapıldığı tespit edilmiştir.

İdare tarafından 20.08.2024 tarihli ve “Beyan edilen bilgileri tevsik eden belgelerin sunulması…” başlıklı tebligatında sunulması gereken belgeler olarak “Akreditasyon Sertifikası ve Ekleri (Noter Tasdikli Örneği), Nükleer Düzenleme Kurumu Yetki Belgesi (Noter Tasdikli Örneği)” belgelerine yer verildiği,

11.09.2024 onay tarihli ihale komisyonu kararı ile ihalenin ………….. Eğ. Öğ. Sağ. Ür. En. Elekt. Elek. ve Bil. Tek. Ltd. Şti. üzerinde bırakıldığı, başvuru sahibi ……………. Dozimetri Lab. Hiz. A. Ş.nin teklifinin “… Teknik şartnamenin 12. maddesine (Firmanın sunmuş olduğu Akreditasyon Sertifikası incelendiğinde kullanılan cihazın Termolüminesans (TLD) dozimetre olduğu görülmüştür. Termolüminesans dozimetler ikinci okumaya imkân tanımamakta ve dozimetrede depolanan bilgiler silinmektedir.) uymadığı…” gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakıldığı tespit edilmiştir.

………… Dozimetri Lab. Hiz. A. Ş. tarafından yeterlik bilgileri tablosunun “Diğer belgeler” kısmına “169801-9999-00001_NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU YETKİ BELGESİ.pdf” ve “169801-9999-00002_AKREDİTASYON SERTİFİKASI.pdf” isimli iki adet belgenin yüklendiği ve idarenin talebi üzerine sunuldukları İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde dozimetrelerin 16kev -1,25mev arasında tüm foton enerjileri ile 0,05 msv-10sv arasında doz ölçümünü gerçekleştirebildiğini gösteren akreditasyon belgesinin yeterlik kriteri olarak belirlendiği, söz konusu belgeler üzerinde yapılan incelemede, belgelerin İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde yer verilen belgelere ilişkin açıklamalara uygun olduğu anlaşılmıştır.

İhale komisyonu tarafından yapılacak yeterlik değerlendirmesinin, ihale dokümanında nitelikleri belirtilmiş olan yeterlik belgeleri üzerinden yapılacağı, ihale dokümanı içerisinde yeterlik kriteri olarak belirlenmemiş kriterler esas alınarak teklif değerlendirilmesi işleminin gerçekleştirilemeyeceği, yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin ihale ilanı ile idari şartnamede belirtilmesinin zorunlu olduğu, İdari Şartname’nin 7.5.5’inci maddesine göre İdari Şartname’nin 7’nci maddesinde belirtilen belgeler dışındaki belgelerin tekliflerin değerlendirilmesinde yeterlik kriteri olarak dikkate alınamayacağı, başvuru sahibinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına gerekçe gösterilen ve İdari Şartname’de düzenlenmeyen Teknik Şartname’nin 12’nci maddesine yönelik değerlendirmenin sözleşme aşamasında yapılması gerektiği, ihale kapsamında yeterlik kriteri olarak belirlenmeyen belgeler/kriterler üzerinden değerlendirmede bulunulmasının yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri ve ihale dokümanı düzenlemelerine aykırılık oluşturduğu anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

 

Dozimetre Hizmeti Alımında Teknik şartname Uyumu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

GÜMRÜK VE DIŞ TİCARETİN GÜNDEMİ

Ünsped Gümrük Müşavirliği 1

GÜMRÜK VE DIŞ TİCARETİN GÜNDEMİ

ÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş. (UGM)’nin ‘‘Gümrük ve Dış Ticaretin Gündemi” teması ile 06.11.2024 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirdiği toplantıda; yerli ve yabancı 300’ün üzerinde gümrük ve dış ticaret yöneticisi bir araya geldi. Türk Tarihçi, Akademisyen, Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yılını ve kazanımlarını, Cumhuriyetimizin dünden bugüne geleceği konulu söyleşi ile başlayan toplantıda; Türkiye ve Dünya ekonomisindeki ve dış ticaretteki güncel gelişmeler, yeni uygulamalar, sektörel sorunlar ve beklentiler akademisyenler, gümrük müşavirleri ve alanında uzman sektör temsilcilerinin katılımıyla kapsamlı olarak değerlendirildi.

Resim4UGM Kurucu Başkanı M. Haluk ÜNDEĞER açılış konuşmasında; bu toplantılarla “iş paydaşlarına en güncel gelişmelerle geri bildirim yapmayı hedeflediklerini ve bu hususu işlerinin en önemli parçalarından biri olarak gördüklerini belirtti.

 

Resim3UGM Şirket Ortağı Yusuf Bulut ÖZTÜRK ise Birlikte başarmanın önemine vurgu yaparak, tüm iş paydaşları ile birlikte ülke ekonomisine ve kalkınmasına katkı vermekten dolayı gurur duyduklarını ifade etti.

HEDEFİMİZ: GÜMRÜKLEMEDE PARADİGMAYI DEĞİŞTİRMEK

UGM Genel Müdürü Rıza Mehmet KORKMAZ toplantıda gerçekleştirdiği şirket faaliyet sunumunda;

Resim 11‘‘Bu toplantıları sizlerden geri bildirimler almak için yapıyoruz. Böylelikle kendi çalışmalarımızı yeniden planlayabiliyoruz. Almamız gereken tedbirleri ve aksiyonları sizlerden gelen önerilerle belirliyoruz.  Ülkemizde dış ticaret ve gümrük işlemleri çok dinamik bir yapıda gerçekleşiyor. Bu çerçevede çok sayıda yasal düzenleme yayımlanıyor. Bizler de en hızlı ve doğru biçimde bu bilgileri sizlerle paylaşıyoruz. Bu kapsamda; 2024 yılı itibariyle gümrük ve dış ticaret işlemlerine dair bilgilendirmeleri içerir 842 adet sirkülerler yayımladık. Yerinde Ar-ge Merkezimizde ülke ekonomimize de destek olacak 4 yeni projemizle  (Smart Export, Akıllı sirkülerler, sanal gümrük müşavirliği, dış ticarette hukuk gibi.)

Sadece Türkiye’de değil, dünyada da Ünsped var. İş paydaşımız AEB kanalı ile 80 ülkede Custom Support grupla 13 Avrupa ülkesinde gümrük ve dış ticaret alanında; şimdi de First Law International (FLI) ile yine dünyanın 100’den fazla ülkede uluslararası dış ticaret, gümrük ve lojistik hukuku alanında da hizmet vermeye hazırız. Sektörün ihtiyacı olan nitelikli insan gücünü sağlamaya özel önem veriyoruz. Sektörümüzün ihtiyaç duyduğu gümrük ve dış ticaret uzmanlarını yetiştirmek için   İstanbul Üniversitesi ile ortak, uygulamalı bir eğitim programı gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda yaklaşık 800 katılımcıyla 9 programı tamamladık. Katılımcılardan %20’sine iş garantisi verdik ve talepleri karşıladık.

İkiz dönüşümün bir diğer bacağı olan Yeşil dönüşümle ilgili de yeşil gümrükleme konseptini geliştirdik. SKDM konusunda önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Karbon ayak izi hesaplama raporları oluşturduk.

Ünsped Global Lojistik firmamızla dünyada 194 ülkede sizlere iç ve dış nakliyede çözümler sunuyoruz.

Bütün bu çalışmaların sonucu olarak; kurumsal derecelendirme notumuz 9.53’e yükseldi

Hedeflerimiz mutlak müşteri memnuniyeti, sürdürülebilir büyüme, dijital gümrükleme ve daha çok entegrasyon, etkin risk yönetimi, yeşil gümrükleme, yurtdışında etkin hizmet, global marka olmak, yeni iş modelleri geliştirmek ve gümrüklemede paradigmayı değiştirmektir. ’’ şeklinde görüşlerini dile getirdi.

Ayrıca, Sayın KORKMAZ, dünya ve Türkiye ticaretine ilişkin bilgi ve öngörülerini de misafirlerle paylaştı. Bu kapsamda;

Dünyanın önümüzdeki günlerde daha az büyüyeceğini, dünya ticaretinin de öngörülenin daha altında bir büyüme gerçekleştireceğini, 2024 için ise Dünya Ticaret Örgütü’nün, küresel ticarete ilişkin 2.7 büyüme tahmin ettiğini, aynı zamanda IMF’in tahmininin de 3.1 civarında olduğunu, 2025 için de büyüme öngörülerinin %3 civarı olacağını, öte yandan özellikle Amerika’daki s seçimden sonra Trump’ın işbaşına gelmesiyle Çin’le ticaret savaşlarının yeniden başlayabileceğini, konulacak yüksek yeni gümrük vergileri ile Dünya ticaretinin öngörülen rakam olan %3’lerden    daha az büyüyebileceğini ifade etti.

Türkiye’deki durum için ise; dış ticaret verilerine baktığımızda ithalatta önemli bir düşüş olduğunu, ilk 10 ay itibariyle %7.2’lik bir düşüş gözlemlendiğini, ihracatta ise % 3.2’lik bir artış söz konusu olduğunu, bunun da dış ticaret açığımızın kapatılmasına olumlu anlamda yansıdığını söyledi.

FIRST LAW INTERNATIONAL FLI TÜRKİYE’DE

First Law International (FLI) da ÜNSPED’in  iş ortağı olarak 16. Müşteri Danışma Kurulu toplantısındaydı.

Resim7First Law International (FLI), inşaat, sigorta ve lojistik, tıbbi cihaz ve yaşam bilimleri, gayrimenkul, otomotiv, rekabet ve ticaret, fikri mülkiyet, endüstriyel üretim, petrol, gaz ve enerji, veri gizliliği ve siber güvenlik, ilaç ve vergi & maliye gibi 35’ten fazla hukuk alanında uzmanlaşmış, tam hizmet sunan ve en üst sıralarda yer alan bir hukuk firmasıdır. FLI, dünya genelinde 100’den fazla yargı bölgesinde standartlaştırılmış küresel hukuk çözümleri sağlamaktadır.

First Law International’ın Kurucusu ve CEO’su Mr. Orlando CASARES, UGM’nin müşterileri için kesintisiz ve entegre küresel hizmet sunumunun avantajları hakkında sunumunda;

‘‘FLI küresel bir hukuk firmasıdır. Ve dünyanın en büyüklerinden biridir. 97 ülkede ofisimiz var. 23 bin’den fazla avukatla çalışıyoruz. FLI’ın başarısı aslında birliğin gücüdür. Türkiye’deki başarıyı olanaklı kılacak kuruluş ise bu noktada UGM, dolayısıyla bu ilişkileri tüm müşterilerimiz nezdinde basitleştirmek istiyoruz. Tek bir angajman belgemiz olsun, tek bir kontratla aslında siz değerli müşterilerimiz olarak tek bir müzakere ile işlerinizi bağlayın istiyoruz Hukuk hizmetlerinin yanı sıra kendi teknolojimiz sayesinde Siber Güvenlik konusunda, Risk Azaltımı, Kurumsal Yönetişim, İhracat Kontrolleri, Veri Koruma konularında danışmanlık hizmeti veriyoruz.’’ görüşlerini dile getirdi.

Resim5İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü, Türk Ekonomist ve Yazar Prof. Dr. Emre ALKİNİstanbul Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan ASLANOĞLU ve Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Hakan GÜLDAĞ, gibi  değerli konuşmacıların olduğu 16. Müşteri Danışmanlar Kurulu Toplantısında; Dünya ve Türkiye Ekonomisinin Gündemi ve Geleceği’ni dair görüş ve değerlendirmeler sunuldu.

Toplantıda ayrıca, iş paydaşlarından aldığı öneri ve geri bildirimlerle iş süreçlerini daha da geliştirerek iyileştirmek, sektörün taleplerine ilişkin beklentileri almak ve bu doğrultuda hizmet vermek amacıyla

Resim6‘‘Tedarik Zincirinde Kolaylaştıran & Maliyet Azaltan Gümrük Uygulamaları, Teknik Düzenlemeler ve Tareks İşlemleri ve Gümrük ve Dış Ticarette Sürdürülebilirlik’’ başlıklarında workshoplar da gerçekleştirildi.

Toplantı, Eski (63. Hükümet)  Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Cenap AŞÇI ve UGM Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Remzi AKÇİN’in kapanış konuşmaları ile son buldu.

Resim2

PERAKENDE TİCARETTE MARKA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ SEMİNERİ

Perakende Tedarik Zinciri Yönetimi
Perakende Tedarik Zinciri Yönetimi

İSTANBUL TİCARET ODASI GENEL MERKEZ – EMİNÖNÜ – MECLİS SALONU
5 Aralık 2024, Perşembe 12.30 – 16.30

Sektörün lider firma ve yöneticileri ile bir araya gelin.
Katılım Ücretsizdir.

PERAKENDE TİCARETTE MARKA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ SEMİNERİ

4. Kat Meclis Salonu 

Perakende Tedarik Zinciri Yönetimi
Perakende Tedarik Zinciri Yönetimi Semineri

13.00 – 13.30 Kayıt 

13.30 – 13.40 Açış Konuşması 

Salih Sami ATILGAN 

İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi 

1. Oturum: Moderatör: Prof. Dr. Murat ERDAL 

13.40 – 14.40 Perakende Ticaret ve Tedarik Zinciri Yönetimi 

Yavuz ALTUN 

Happy Center, CEO 

Muhammed Murat YANIK 

Entechno, Bilişim Teknolojileri Yönetim Danışmanı 

Aydın SARIKAYA 

Huqqa, Yönetici 

2. Oturum: Moderatör: Prof. Dr. Emrah CENGİZ 

14.40 – 15.00 Ara 

15.00 – 16.00 Perakende Ticaret ve Marka Yönetimi 

Dr. Ulduz AZAD 

Dogma Alares, Değer Zinciri Yönetimi | ex-Migros | ex-McDonald’s 

Özkan ÖZKUL 

Lova Yatak, Marka ve Satış Direktörü 

Mustafa ŞAHİN 

Bella Maison, Lojistik Müdürü 

16.00 – 16.30 Soru – Cevap 

PERAKENDE TİCARETTE MARKA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİM

Anahtar Sözcükler: PERAKENDE, TİCARET, MARKA, TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ,

Tedarik Zincirinde Yeni Paradigma: Çoklu Kurumsal Ağların Gücü

Tedarik Zincirinde Yeni Paradigma çoklu Kurumsal Ağların Gücü

Tedarik Zincirinde Yeni Paradigma: Çoklu Kurumsal Ağların Gücü

Tedarik Zincirinde Yeni Paradigma çoklu Kurumsal Ağların GücüTedarik zincirleri, sanayi devrimiyle başlayan ve günümüze kadar uzanan etkileyici bir dönüşüm sürecini temsil etmektedir. Sanayi Devrimi, üretim ve lojistik süreçlerini kökten değiştiren teknolojik yeniliklerin temelini atarak tedarik zincirlerinin modern yapı taşlarını oluşturdu. Buhar gücünün fabrikalarda kullanımı ve demiryolu ağlarının yaygınlaşması, hammaddelerin üretim tesislerine taşınmasından bitmiş ürünlerin tüketiciye ulaşmasına kadar geçen süreçleri hızlandırdı ve daha sistematik hale getirdi. Bu dönemde geliştirilen seri üretim modelleri, kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlarken aynı zamanda tedarik zincirine yönelik bütünsel bir bakış açısının doğmasını da tetikledi.

Henry Ford’un Rouge Kompleksi gibi, hammaddelerin tek bir üretim alanına taşınıp işlenerek doğrudan nihai ürünlere dönüştüğü entegre üretim modelleri, sanayi devriminin tedarik zincirlerine getirdiği etkileyici örneklerden biridir. Bu modeller, yalnızca üretim kapasitesini artırmakla kalmamış, aynı zamanda lojistik ve kaynak yönetimi açısından yeni standartlar oluşturmuştur. Ancak 20. yüzyıldaki bu geleneksel modeller, küreselleşme, dijitalleşme ve müşteri taleplerindeki çeşitlilik ile birlikte hızla değişim geçirmiştir.

Bugün tedarik zincirleri, yalnızca bir üretim veya dağıtım fonksiyonu olarak görülmekten öteye geçmiş, küresel işbirliği ve stratejik yönetim gerektiren karmaşık ekosistemlere dönüşmüştür. 21. yüzyılda bu ağlar, veri tabanlı teknolojilerin ve yapay zekâ gibi yeniliklerin katkısıyla, artık iş dünyasında rekabet avantajı sağlayan birer stratejik araç haline gelmiştir. Geçmişten günümüze uzanan bu dönüşüm, tedarik zincirlerinin yalnızca bir operasyonel gereklilik değil, aynı zamanda iş dünyasında sürdürülebilirlik ve inovasyonun temeli olduğunu göstermektedir.

Geleneksel Zincirden Çoklu Kurumsal Ağlara: Tedarik Zincirinin Evrimi

Geçmişte, tedarik zincirleri genellikle düz ve doğrusal bir yapı üzerine kuruluydu; hammaddelerin tedarikçiden nihai tüketiciye ulaştığı bu basit model, sınırlı bir işbirliği anlayışına dayanıyordu. Ancak bu geleneksel yapı, günümüzün hızla değişen pazar dinamikleri, küresel ticaret sistemleri ve dijitalleşmenin getirdiği karmaşık ihtiyaçlara cevap vermekte yetersiz kalmaktadır. Artık organizasyonlar, yalnızca kendi performanslarını optimize etmekle yetinmemekte; tedarik zinciri ağının tüm bileşenlerinin uyumlu ve verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak için çok daha geniş bir perspektifle hareket etmektedir.

Toyota’nın 20. yüzyıl ortalarında geliştirdiği Lean Manufacturing ve Kaizen gibi yenilikçi yönetim yaklaşımları, süreç optimizasyonu ve sürekli iyileştirme anlayışını merkezine alarak tedarik zincirlerinde devrim yaratmıştı. Ancak günümüzün ihtiyaçları, bireysel işletmelerin ötesine geçerek çok daha geniş bir işbirliği ve koordinasyon düzeyini zorunlu kılmaktadır.

Bu gereklilik, tedarik zincirlerinde geleneksel zincir modelinden çoklu kurumsal ağlara geçişi tetiklemiştir. Peki nedir bu çoklu kurumsal tedarik zinciri ağı kavramı?

Çoklu kurumsal tedarik zinciri ağı, birden fazla şirketin, ortak bir veri kümesi üzerinde gerçek zamanlı olarak iş süreçlerini planlayıp yürütmesini ve optimize etmesini sağlayan yenilikçi bir iş modelidir. Geleneksel tedarik zincirlerinin doğrusal yapısından farklı olarak, bu model birden fazla taraf arasında dinamik işbirliği ve koordinasyon gerektirir. Tedarikçiler, üreticiler, lojistik sağlayıcılar ve dağıtıcılar gibi farklı aktörlerin bir arada çalıştığı bu ağ, dijital teknolojilerden ve gelişmiş analitik araçlardan yararlanarak tüm süreçlerin daha verimli ve esnek bir şekilde yönetilmesini mümkün kılar. Bu tanımdan hareketle gelin bir de “Çoklu Kurumsal Tedarik Zinciri Ağlarının” özelliklerine bakalım.

  1. Gerçek Zamanlı İşbirliği: Şirketler arasında sürekli bilgi akışı sağlanarak, talep değişiklikleri, üretim kısıtlamaları veya lojistik sorunlar gibi durumlara hızla müdahale edilebilir.
  2. Tek Bir Veri Kümesi: Tüm ağ katılımcıları, aynı veri tabanına erişerek süreçlerdeki şeffaflığı artırır ve yanlış iletişim kaynaklı hataları azaltır.
  3. Dinamik Planlama ve Yürütme: Geleneksel statik planlamanın aksine, çoklu kurumsal ağlar planlama ve yürütmeyi entegre eder; değişen koşullara anında uyum sağlar.
  4. Yapay Zeka ve Otomasyon: Ağlar, yapay zeka destekli analizlerle riskleri önceden tespit edip çözüm önerileri sunar ve süreçleri optimize eder.
  5. Risk ve Belirsizlik Yönetimi: Katılımcı şirketler arasında bilgi paylaşımı sayesinde, belirsizlikler ve riskler daha geniş bir çerçevede ele alınır.

Çoklu Kurumsal Tedarik Zinciri Ağlarının Avantajları

Görüldüğü gibi birçok tarafın ortak veri setleri üzerinden gerçek zamanlı olarak çalışabildiği bu ağlar, tedarik zinciri yönetiminde devrim yaratmaktadır. Bu modelin sağladığı başlıca avantajlar ise şu şekilde sıralanabilir.:

  1. Görünürlük ve Şeffaflık:
    Gerçek zamanlı veri paylaşımı, tüm paydaşların aynı bilgiye erişmesini sağlar. Bu da hem riskleri öngörme hem de fırsatları değerlendirme süreçlerini hızlandırır.
  2. Dinamik Planlama ve Yürütme:
    Geleneksel planlama süreçlerinin statik yapısından sıyrılarak sürekli güncellenen ve operasyonel ihtiyaçlara anında uyum sağlayan bir model sunar.
  3. Yapay Zeka ile Risk Yönetimi:
    Yapay zeka destekli analizler, riskleri öngörüp azaltmak için proaktif çözümler sunarken, tedarik zincirinde esnekliği artırır.

Başarı İçin Anahtar: İşbirliği ve Koordinasyon

Çoklu kurumsal tedarik zinciri ağlarının başarısı, yalnızca teknolojik altyapıya değil, aynı zamanda paydaşlar arasındaki güçlü işbirliğine dayanır. Her bir aktör, zincirin bir halkasından ziyade, bütünün bir parçası olarak hareket eder. Bu yaklaşımla:

  • Operasyonel Uyum: Tüm paydaşlar, ortak hedefler doğrultusunda hareket eder.
  • Karşılıklı Fayda: “Yükselen bir gelgit tüm gemileri kaldırır” anlayışıyla, tüm ekosistem kazanç sağlar.

Tedarik Zincirlerinin Geleceği

Tedarik zincirleri artık yalnızca operasyonel bir fonksiyon değil, stratejik bir rekabet unsuru olarak görülmektedir. Çoklu kurumsal ağlar, hem maliyet etkinliği hem de müşteri memnuniyeti açısından yeni bir standart belirlemektedir. Gelecekte, bu ağların dijitalleşme ve yapay zeka ile daha da gelişerek daha esnek ve özerk sistemlere dönüşmesi beklenmektedir.

Özetlersem; bu model, yalnızca süreçlerin daha etkin yönetilmesini sağlamakla kalmaz; aynı zamanda tüm tedarik zincirine esneklik, maliyet avantajı ve stratejik değer kazandırır. Çoklu kurumsal ağlar, özellikle küresel tedarik zincirlerinin karmaşıklığını yönetmek, dijital dönüşümü hızlandırmak ve müşteri beklentilerini karşılamak için ideal bir çözüm sunar. Başarılı bir tedarik zinciri yönetimi için yalnızca kendi süreçlerinizi değil, ekosistemin tamamını optimize etmek gereklidir. Bu yeni paradigma, işletmelerin hem daha rekabetçi hem de sürdürülebilir bir şekilde faaliyet göstermelerine olanak tanıyacaktır.

Tedarik Zincirinde Yeni Paradigma çoklu Kurumsal Ağların GücüHer şey dönüyor dolaşıyor daha dijital ve daha inter konekte olmanızı gerekli kılıyor!

Olgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı Yol Haritası ve Adım Adım Sıfır Emisyon Hedefi 

Is0 20400 Ve Adım Adım Sıfır Emisyon Hedefi

ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı Yol Haritası
ve Adım Adım Sıfır Emisyon Hedefi

Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı
merdal@istanbul.edu.tr

Ek Okuma:

 “Sürdürülebilir Tedarik Stratejimiz Olmadan Avrupa’ya Mal Satamayız.

Müşterilerimiz Sürdürülebilirlik Kriterlerine Uymamızı İstiyor.”

Is0 20400 Ve Adım Adım Sıfır Emisyon HedefiSektörden gelen sese kulak vererek başlayalım istedim. Hemen her eğitimde daha yüksek sesle vurgulanan bu ifade bize çok şey anlatıyor. Sürdürülebilir tedarik konusunu, daha fazla bir süre gözden ırak tutamayız. Nedenleri ile tane tane açıklayacağım.

İhracat pazarlarımızda müşterilerin tedarik zinciri operasyonları, sürdürülebilirlik çerçevesinde başka bir seviyeye ulaştı. Pazar ve tüketici talepleri bu doğrultuda yeniden biçimlendi. AB regülasyonları ve müşterinin bulunduğu ülkenin düzenlemeleri gayet katı.
Alman, İngiliz, Fransız şirketlerin biz üreticilerden talepleri artık çok net.

Ticari ilişkileri sürdürülebilirlik hassasiyeti ile devam ettirmek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde yeni tedarikçileri devreye alacaklar.

“Müşterilerimiz sistem üzerinde;

  • Ne yapmamızı (uyarı notlarıyla ne yapmamamızı),
  • Nelere dikkat etmemizi,
  • Nasıl yapmamamızı içeren yol haritasını ayrıntılı bir şekilde açıklıyorlar”.

Müşteriler, sürdürülebilirlikle ilgili tüm beklenti, uygulama ve uyarılarını dijital platform üzerinden iletiyorlar. Her şey sistematik bir biçimde yapılandırılmış. Mevcut ve potansiyel tedarikçi adayları için uyulması gereken kriterlerin çalışılmış olduğu görülmektedir. Sürdürülebilirlikle ilgili içinden çıkamadığınız cevap aradığınız her konu ayrıntılı bir biçimde size sunuluyor. Dökümanlar, videolar, el kitapları vb.  Alıcılar herhangi bir sürpriz istemiyor.

Geldiğimiz noktada, pazar ve müşteri şirket gerekliliklerine ya uyacaksınız ya da uyacaksınız. Başka bir seçenek görünmüyor.

İşin Özü:

“Sürdürülebilirlikle İlgili Gerekeni Yap.
Şirket Olarak Sen de Tedarikçilerini Geliştir ya da Yeni Tedarikçi Bul”

Avrupa tarafında satınalma ekiplerinin sürdürülebilirlik konularını özümsediklerini görüyoruz. Türkiye’de ise durum biraz farklı. Sektörler arasında, firma ölçekleri ve ihracat yeteneklerine göre sürdürülebilir tedarik hakkında bilinirlik seviyeleri değişiyor.

İşletmelerimiz ihracatları nispetinde konuya öncelik veriyor.

Sürdürülebilirlik komiteleri kuruluyor. Firmalarımız topyekun mücadele ediyor. Önceliklerini belirliyorlar. Önceliği dış pazar, ihracat olan şirketlerimiz son beş senede önemli mesafe aldılar. Fakat ülke genelinde sürdürülebilirliğin tedarikçi ekosisteminde, KOBİ düzeyinde tabana inmesi biraz daha zaman alacak gibi görünüyor.

Sürdürülebilirlik gerekliliklerini hayata uygulamaya geçirmek, “olursa güzel olur” gibi anlayış ile yürümemektedir.

Sürdürülebilir Tedarik Bir Zorunluluktur.

Sürdürülebilirlik, “Tedarik Stratejisinde” Neyi Değiştiriyor?

Lafı uzatmadan kestirmeden söyleyelim. Sürdürülebilir tedarik her şeyi değiştiriyor. Sektör yöneticilerimiz için aşağıda 4 adımdan oluşan bir Sürdürülebililir Tedarik Yol Haritası hazırladım. İncelediğinizde, şirketinizin hangi aşamada olduğunu rahatlıkla göreceksiniz.

Sürdürülebilir Satınalma Yeşil Tedarik Zinciri Yol Haritası

Geleneksel tedarik anlayışı ile artık rekabet mümkün değildir. Sürdürülebilir Tedarik anlayışını tüm hücrelerinizde özümsemeniz gerekmektedir.

Yeni Dönem Eşittir “Sürdürülebilir Tedarik”

ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
ISO 20400 Sustainable Procurement Standard

ISO 20400 işin stratejik bileşenidir. Sürdürülebilir Tedarik Standardı olan ISO 20400 sadece tek bir konuyu ele alan standart değil. Son derece kapsayıcı ve diğer standartlarla bağlantılı.

  • ISO 14064 Karbon Ayak İzi,
  • ISO 14046 Su Ayak İzi,
  • ISO 26000 Sosyal Sorumluluk Standardı başta olmak üzere tüm ilgili standartlara ve sürdürülebilirlik çalışmalarına atıf yapıyor.

ISO 20400, Sürdürülebilirlikle ilgili tüm çalışmalardan besleniyor. Tedarikçi ilişkilerine, sözleşmelere, şartnamelere, ihale yönetimine, yaşam döngüsü maliyetlerine vb. pek çok konuya yön veriyor.

Organizasyon yapıları sürdürülebilirlik esaslı bir şekilde hızla dönüşüyor.

Iso 20400 Sürdürülebilir Tedarik

ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı temelli nelerin değiştiğine kısaca bakalım:

  • Şirket Tedarik Stratejisinin Sürdürülebilirlik Esaslı Oluşturulması
  • Maliyet Analizi
  • Kurumsal İhtiyaçların Analizi
  • Pazar Analizi
  1. a) Sürdürülebilirliği Şirketin Tedarik Politikaları ve Stratejileri ile Bütünleştirmek
    b) Tedarik İşlevinin Sürdürülebilirliğe Yönelik Biçimde Düzenlenmesi
  • Mevcut Tedarikçiler ve Risk/Fırsat Değerlendirme
    • Ürün Kategori Riskleri
    • Tedarikçi Riskleri
    • Sözleşme Riskleri
  • Sürdürülebilir Tedarikçileri Devreye Alma
  • İhale Yönetiminde Kriterler
    • Ön Eleme
    • İhale Süreci
  • YAŞAM DÖNGÜSÜ DEĞERLENDİRMESİ (LCC)
  • Bütün Yaşam Döngüsü Maliyetleri
  • Zararların Maliyeti (Çevresel ve Sosyal)
  • Paraya Çevrilemeyen Zararlar
  • Sözleşme Yönetimi
    • Ürün gereklilikleri
    • Tedarikçi gereklilikleri
    • Çevre gereklilikleri
    • Sosyal Gereklilikler
  • Tedarikçi İlişkileri Yönetimi
    • Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Yol Haritası
    • Tedarikçi ESG Programı
    • Tedarikçi Sürdürülebilirlik Endeksi
    • Tedarikçi Etik Kodları (Tedarikçi Davranış Kuralları)
    • ISO 26000 Sosyal Sorumluluk Yönetim Sistemi
    • ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı
  • Sürdürülebilir Tedarikçi Performans Değerlendirmesi
  • Net Sıfır Emisyon Hedefleri
  • Tedarikçi Taahhütleri
  • Tedarikçi Eğitimleri
  • Sürdürülebilir Tedarikçi Denetimleri
  • Bertaraf Konuları
  • Tedarik Zinciri Boyunca Sürdürülebilirlik ve “NET SIFIR EMİSYON HEDEFİ”

ISO 20400 kapsamında yer verilen tüm bu başlıkları ele almanız, sürdürülebilirlik ve satınalma iş çevrenizi operasyonlarınızla bütünleştirmeniz şart.

Ne Kadar Geç Başlarsanız Ödeviniz O Kadar Ağır Olur.

İşi hafife almak pahalı sonuçlar meydana getirebilir. Sığ bakış açısıyla; “Sürdürülebilir tedarik gerekliliklerinin tamamlanması için bir kişi istihdam edelim. Müşterinin istediği belgeleri toparlasın” gibi dar bir bakış açısıyla yol almak şirketinizi zor durumda bırakacaktır.

Tam tersine şirketin bugün ve gelecekte karşı karşıya kalacağı sürdürülebilirlik problemleri adım adım, sindire sindire çözümlenmeli.
Tüm ekiplerin düzenli toplantılarla, karşılıklı olarak üzerinde tartışarak,
birbirlerine yol göstererek, yardımlaşarak ilerlemeleri gerekiyor. En başta üretim, kalite, satınalma ve çevre uzmanlarının dayanışma içinde olması şart.

Sürdürülebilir Tedarik:  Yeni Bir Şirkete Dönüşme Hikayesi.

Çevre Uzmanları ve Satınalma Ekiplerinin Aynı Dili Konuşması için

Sürdürülebilirlik Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi

Sahada yaptığım eğitimlerden, elde edindiğim izlenimi paylaşmak isterim. Çevre mühendisleri ile satınalma mühendislerinin aynı dili konuşması biraz zaman alabiliyor. Konuyu eğitimlerde gözlemleyebiliyorum.

Şirketlerde Avrupa’lı müşterilerle kimler daha sık temas ediyorsa, sürdürülebilirlik bilgi seviyesi en yüksek grup, bu grup. Konuyu hassasiyetle takip eden, aman bir şey gözümüzden kaçmasın diyenler de bu arkadaşlarımız.

Şirket ihtiyaçlarının karşılanması, satınalma operasyonlarının yürütülmesi başlı başına bir yoğunluk yaratırken sürdürülebilirliğe odaklanmak hakikaten zor. Ertelemeden satınalma ekiplerimizin “sürdürülebilirlik tedarik” yetkinliklerini vakit geçirmeden artırmalıyız.

Eğitimle başlamalıyız. Satınalma bölümüne yatırım yapmalıyız.

Satınalma bölümü görev tanımları,  satınalma süreci ve iş akışları yeni baştan dizayn edilmektedir. Tüm şirketimizde olduğu gibi satınalma bölümünü de geliştirmeliyiz.

Kısa bir bilgi vermek isterim. Sürdürülebilir Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi eğitimimiz iki gün. Birinci gün şirketin sürdürülebilirlik tedarik ISO 20400 çalışmalarında geldiği noktayı değerlendiriyoruz. Birçok şirketimizde satınalma müdürleri konuya hakim olmakla birlikte, ekip içerisinde aynı farkındalık düzeyinin olmadığını gözlemliyorum. Kimi zaman satınalma sorumluları konu için “bu iş çevre mühendislerinin işi” diyebiliyor.
Bu düşünceyi değiştirmeliyiz.

İkinci gün eğitimde yetişmeyen tüm konuları sabah saatlerinde tamamlıyoruz. Öğleden sonra şirket sürdürülebilirlik yol haritası ve soru – cevap (danışmanlık) şeklinde ilerliyoruz.  Sürdürülebilir tedarik konusunu adım adım derinleştiriyoruz. Spesifik alanlara giriyoruz. Her soru üzerinde tartıştıkça, sürdürülebilir tedarik farkındalık düzeyinin yükseldiğini hep birlikte izleyebiliyoruz.

Sonuç

Sürdürülebilir satınalma gereklilikleri için tedarikçi ekosistemi riskleri analiz edilmektedir. Tedarikçilerden emisyon verisi alınamadığında, emisyon hesaplarında problemlere neden olmaktadır. Net sıfır emisyon hedefi için tedarikçileri teşvik edici aksiyonları (zaman zaman zorlayıcı tedbirler) almak, tedarik stratejisini yeni baştan dizayn etmek gerecektir.
Bu bir zorunluluktur.

“Uzun süre ihmal edilen sorunlar bir çırpıda telafi edilemezler”.

SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ EĞİTİMİ
Sustainable Procurement and Supply Chain Management Training

Sürdürülebilir Tedarik Yeşil Satın Alma Eğitimi
Sürdürülebilir Tedarik Yeşil Satın Alma Eğitimi

Ek Okuma:

SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ EĞİTİM – MAKALE DİZİSİ

Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi
Anabilim Dalı Başkanı
merdal@istanbul.edu.tr 

ŞİRKETLERE GÜVENİLİR BİR YAPI HAZIRLIYORUZ

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Surdurulebilir Tedarikci Gelistirme Projesi

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Proje Konuları:

  • Sürdürülebilir Tedarik / Kaynak Stratejisi
  • Tedarikçi ve Operasyonel Riskler
  • Sürdürülebilir Tedarikçi Kimliği
  • Tedarikçi ESG Programı
  • Mevzuata Uyum ve Emisyon Hesaplamaları
  • ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
  • İhale Kriterleri ve Sözleşmelerin Revizyonu
  • Tedarikçi Geliştirme – Rehberlik Programı
  • Tedarikçiler için Eğitimler
  • Tedarikçi Portalı; Takip ve İzleme
  • Tedarikçi Performans Değerlendirme
  • Tedarikçi Etik Kodlar
  • Tedarikçi Davranış Kuralları
  • Tedarikçi Gelişimi ve Raporlama

Proje Danışmanlık Süresi: 1 Yıl

Proje Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL merdal@istanbul.edu.tr 

Yıllık İzin Kullandırıldığı İzin Formları ile İspat Edilebilir mi?

Izin Kullanımı
Yıllık izin kullanımı

Yıllık İzin Kullandırıldığı İzin Formları ile İspat Edilebilir mi?

Lütfi İNCİROĞLU

4857 sayılı İş Kanunu’nda, işçinin işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olmak kaydıyla, yıllık izne hak kazanabileceği ve buyurucu bir hüküm olarak da yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemeyeceği belirtmektedir (m.53)[1].

İş Kanununa göre, yıllık izin hakkını düzenleyen hükümlerine göre, bu hakkın izin olarak kullanılması şarttır. Bu bakımdan, iznin paraya çevrilmesi ve işçinin izin ücretini alarak işyerinde çalışmaya devam etmesi söz konusu olamaz[2].

Izin Kullanımı
Yıllık izin kullanımı

Yine Kanunda, yıllık ücretli izinlerin gelecek hizmet yılı içinde kullanılacağı hükme bağlanmıştır (İşK m.54). Böylelikle, yıllık izinlerin birleştirilerek ileriki yıllarda toplu olarak kullanılması da mümkün değildir. Uygulamada sıkça karşılaşılan sadece “aylık izin ücretinin ödenmesi” suretiyle işçinin izin süresini çalışarak geçirmesi Kanuna aykırı olduğu gibi, bu durum Anayasada güvence altına alınan “dinlenme hakkına” (A.Y. m.50/3, 4) da aykırı düşer . Yargıtay’a göre de, “Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir[3].

Her iki durumda da tarafların karşılıklı rızalarının bulunması dahi bu kuralların uygulanmasını etkilemez. İş Kanununda, yıllık ücretli izinlerin gelecek hizmet yılından sonraki yıllara eklenmesi yönünden ayrıksı bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Kanunun yıllık ücretli izinleri düzenleyen hükümlerinden işçinin şahsıyla veya işleriyle ilgili zorlayıcı nedenlerden ötürü, örneğin işçinin manevra için göreve alınması veya grev uygulanması gibi durumlarda, iznin ileriki yıllara ertelenerek kullanılmasının mümkün olduğu sonucu çıkarılmaktadır.

Uygulamada, Kanuna aykırı olmakla birlikte, yıllık ücretli izinlerin geciktirildiği veya paraya çevrildiği sık sık görülmektedir. Yıllık izinlerin kullandırılmaması, bu izin hakkını ortadan kaldırmayacaktır.

Yıllık ücretli izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir (İşK. m.53/5,6). Buna karşılık, Kanunda belirtilen bu sürelerin altında taraflarca iş sözleşmelerinde veya toplu iş sözleşmelerinde kararlaştırdıkları süreler geçersiz sayılır.

Ayrıca, İş Kanunu yıllık izin hakkının bölünebilirliği konusunda da bir yenilik getirmiştir. Buna göre, kural olarak işverenin işçiye yıllık izin hakkını “sürekli” (aralıksız) bir şekilde kullandırmak zorunluluğu devam etmektedir. Ancak, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler hâlinde kullanılabilir (İşK. m.56/3; Yönetmelik m.6).

4857 sayılı Kanunun 56/6 maddesine göre, işverenler çalıştırdığı işçilerin yıllık ücretli izin durumlarını gösterir izin kayıt defteri veya muadil bir belgesi tutmak zorundadır. Böylelikle, işçilerin ücretli yıllık izin durumlarını belgeleme yükümlülüğü işverene ait olduğundan, bunu ispat yükünün de ona ait olacağı açıktır.

Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinin 20 nci maddesi uyarınca işveren; çalıştırdığı işçilerin izin durumlarını gösteren, örneği bu Yönetmeliğe ekli yıllık izin kayıt belgesini tutmak zorundadır. İşveren, her işçinin yıllık izin durumunu aynı esaslara göre düzenleyeceği izin defteri veya kartoteks sistemiyle de takip edebilir.

Yargıtay’ın kararına göre ”Dosya kapsamında bulunan belgeler incelendiğinde; işyerinde işçilerin hafta tatili, bayram, yıllık izin, mazeret izni, ücretsiz izin, ölüm izni, evlilik izni olmak üzere tüm izin istemi durumlarında ‘personel izin formu’ başlıklı bir belgenin düzenlenmesi suretiyle talep edildiği ve işverence onaylanmak suretiyle kullandırıldığı anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu personel izin formlarında uyumsuzluk bulunduğu tespit edilmiştir. Örneğin davacının aynı form üzerinde hem yıllık izin hem de hafta tatili ibaresi işaretlenmiş olup davacının aynı süre içinde hem yıllık izin, hem de hafta tatili izni içinde mükerrer şekilde yer alması mümkün değildir. Yıllık izin belgesindeki çelişkiler giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir” denilerek yıllık izin formlarında çelişki bulunması halinde, izin formlarının hükme alınmaması gerektiği kabul edilmiştir[4].

Yargıtay’ın başka bir kararında ise, “Davalı taraf yıllık izinlerin kullanılmasına yönelik bir kısım izin formları sunmuş ve kullanılmayan süre için de ücret ödemesi yaptıklarını, davacının alacağı olmadığını, savunmuştur.

Davacı ise, formlarda gösterilen izinleri kullanmadığını, formların çıkış sırasında toplu olarak imzalatıldığını, başka belgelerle de desteklenmediğinden geçersiz olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece, davacı imzası taşıyan formlara itibar edilerek ve işverence yapılan ödeme de mahsup edilerek bakiye alacak belirlenmiştir.

Her ne kadar davacı taraf izin formlarının geçersizliğini iddia etmiş ise de bu iddia usulünce ispatlanmadığından belgelere değer verilmesi yerindedir. Ancak 20 gün izin kullanımına yönelik “izin başlama tarihi 30/03/2009, bitiş tarihi 22/03/2009” kayıtları içeren formadaki yazılı tarihler kendi içinde çelişkili olup davacının hangi sürelerde izin kullandığı belirlenemediğinden anılan forma değer verilmesi hatalıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir” demek suretiyle, yıllık izin formlarına değer verilmesi gerektiğini kabul etmiştir[5].

Yargıtay’ın son yıllarda verdiği kararlarda usulüne uygun olarak düzenlenmiş yıllık izin formlarına değer verilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Nitekim, “Davalı tarafından dosyaya yargılama sırasında imzalı izin formları sunulmuş olup sözü edilen belgelerin bir kısmında iznin türü bölümünde “yıllık izin” kısmının işaretli olduğu görülmüştür. Davacı asil alınan beyanında, işyerinde hiç yıllık izin kullanmadığını ifade etmekle beraber izin belgelerindeki imzaların kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. O halde, davacının imzasının bulunduğu ve yıllık izin belgesi olduğu tespit edilen belgelerdeki kullanılan izinlerin hesaplama sırasında düşülmesi gerekmektedir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[6]. “Davacının talep ettiği yıllık ücretli izin alacağı hesabı bakımından dava dilekçesinde kullandığını açıkladığı izin sürelerinin dikkate alınmasına karşın dosyaya sunulan “Yıllık İzin Takip Kartı” ve “Senelik İzin Formu” başlıklı belgelerdeki davacının kullanmış olduğu ücretli izinleri gösteren belgelerin değerlendirilmemesi de hatalıdır. Söz konusu belgelerin borcu ortadan kaldırıcı özelliği de dikkate alınarak yıllık ücretli izin alacağı talebi bakımından dava dilekçesindeki açıklamalarla birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir”[7].”Sunulan izin formlarının bir kısmında yıllık ücretli izin seçeneğinin işaretlenmiş olduğu, yıllık ücretli izin seçeneğinin işaretlendiği formların bir kısmında ise davacının imzası üstünde “yukarıda belirtilen tarihlerde iznimi kullandım” ibaresinin bulunduğu görülmüştür. Bu durumda izin formlarından yıllık ücretli izin seçeneğinin doldurulmuş olduğu ve davacının imzası üzerinde “yukarıda belirtilen tarihlerde iznimi kullandım” ibaresi bulunan formlara davacının bu tarihlerde yıllık izinlerini kullanıldığı yönünde değer verilmesi, bu ibarenin bulunmadığı yıllık izin seçeneğinin doldurulmuş olduğu formlar yönünden ise davacının beyanı alındıktan sonra davacının yıllık izin alacağının belirlenmesi ve her durumda davalı tarafından yapılan yıllık izin ödemesinin belirlenen rakamdan mahsubu gereklidir”[8].” Davalı tarafından bozmadan sonra temyiz dilekçesi ekinde yıllık izin formları sunulmuş olup, sunulan izin formlarından 28.06.1999 tarihli izin formunun daha önce sunulmadığı ve bu nedenle dikkate alınmamış olduğu anlaşılmıştır. Sözü edilen belge ilk kez bozmadan sonra sunulmuş ise de ödeme belgesi mahiyetinde kabul edilmelidir. Ödeme belgesinin hakkı ortadan kaldıran özelliği nedeni ile yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gereklidir. Bu nedenle bu izin formunun davacıya sorularak diğer yıllık izin formları gibi değerlendirmeye tabi tutulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir”[9]. Ancak, işveren tarafından onaylanmayan yıllık izin formları ile izne çıkma ve dönme tarihlerinin doldurulmadığı izin belgeleri ispat için yeterli sayılmamıştır[10].

Sonuç olarak, yıllık ücretli iznin kullandırıldığının ispat yükü işverendedir. İşverenin işçiye yıllık ücretli izin verildiğini izin defteri veya yazılı bir belge ile ispatlaması gerekir. Bu konunun tanık beyanları ile ispatlanması mümkün değildir. Dolayısıyla yıllık ücretli iznin kullandırıldığı izin defteri dışında usulüne uygun olarak düzenlenmiş, işçi ve işveren tarafından imzalanmış, izne çıkma ve dönme tarihleri doldurulmuş ve işçinin imzasının üstünde “yukarıda belirtilen tarihlerde iznimi kullandım” ibaresi bulunan yıllık izin formları ile de ispatlanması mümkündür.

[1] SÜMER, Haluk Hadi/KAYIRGAN, Hasan, İşçilik Alacakları ve Hesaplamaları, 4. Baskı, Ankara 2024, s.718

[2] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 5.Baskı 2023, s.237.

[3] Y9HD.17.11.2011 T., E.2009/27110, K.2011/43871 Legalbank.

[4] Y9HD.22.03.2022 T., E.2022/2884, K.2022/3872 Legalbank.

[5] Y9HD.17.12.2019 T., E.2016/17085, K.2019/22539 Legalbank.

[6] Y9HD.29.06.2022 T., E.2022/7219, K.2022/8488 Legalbank.

[7] Y9HD.12.11.2020 T., E.2017/17049, K.2020/15981 Legalbank.

[8] Y9HD.22.12.2021 T., E.2021/12518, K.2021/16792 Legalbank.

[9] Y9HD.16.06.2021 T., E.2021/6152, K.2021/10329 Legalbank.

[10] Ankara BAM. 7HD.05.02.2024 T., E.2022/4914, K.2024/331 Legalbank.

Dövizin Fiyatlamasındaki Etkenler Maliyet Kaynaklı Mıdır? – 2

Dövizin Fiyatlamasındaki Etkenler Maliyet Kaynaklı Mıdır 2

Dövizin Fiyatlamasındaki Etkenler Maliyet Kaynaklı Mıdır? – 2

Reşat BAĞCIOĞLUDövizin Fiyatlamasındaki Etkenler Maliyet Kaynaklı Mıdır 2

Semtlere Göre Dövizin Fiyatı

Sanıyor musunuz ki dövizin fiyatı Türkiye’nin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına kadar hep aynı fiyatta olduğunu?

Bu kural sadece TCMB’nin gösterge niteliğindeki iş günleri sadece bir defa yayımlanan gösterge niteliğindeki kurlardır.

Şöyle ki;

Tcmb KurlarıTCMB’nim yukarıda görülen gösterge niteliğindeki kurlar ise DFİF – Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan ihracatçılara yapılan ödemeler ile vergi ve fon tahsilatlarında / hesaplamalarında kullanılır.

İşte TCMB kurları Türkiye’nin her karışında aynıdır ve ve iş günleri sadece bir defa yayımlanır.

Tüm Kurumlar Kendi Kurlarını Kendileri Belirler

Bankalar, turistik tesisleri, döviz büfeleri, kuyumcular, oteller, turizm acenteleri döviz alış ve satışlarında TCMB’nin gösterge niteliğindeki kurları dikkate almazlar ve kendi kurlarını kendileri belirler.

Bu kurların belirlenmesinde de lokasyonların önemi büyüktür. Rekabet ortamının fazla olduğu Tahtakale, Kapalıçarşı, Eminönü gibi yerlerde döviz büfelerinin çoğunlukta olduğu düşünüldüğünde, döviz büfelerinin verdikleri kurlar son derece rekabetçi, az bir kâr marjı ile ciro yaparak para kazanmayı amaçladıklarından;

  • Alış ve satış kurları arasındaki makas oldukça dardır.

Ellerindeki Türk Lirası miktarlarına göre;

  • Türk Lirası ellerinde çok fazla var ama dövizleri az ise, döviz almaya çok istekli olacaklarından döviz alış fiyatını piyasa standardının biraz üzerine çıkartırlar, ancak ellerinde yeterli döviz olmadığından dolayı döviz sayma istekli değiller ve dövizin satış fiyatını piyasa standardının üzerine çıkartarak döviz satmamayı arzu ederler. Ancak bu fiyata rağmen fiyata duyarlı olmayan kişilerin var olması halinde onlara yüksek fiyattan dövizi satmaktan da çekinmezler.
  • Ellerinde Türk Lirası çok azdır ama döviz fazla ise bu durumda likidite sıkışıklığı olduğundan dolayı döviz büfeleri ellerindeki Türk Lirası miktarını arttırmak adına dövizi çok düşük fiyattan almaya, dövizin satış fiyatını da çok düşük tutarak elindeki dövizi satıp, Türk Lirasına geçmeye çalışırlar. Hiç kimse piyasa fiyatının çok altında dövizini bozdurmak istemez doğal olarak. Döviz büfesi bu şekilde dövizi müşteriden almamış olacak ve ellerindeki Türk Lirasını dengeli kullanacaktır. Dövizin satış fiyatını düşük tutarak ellerindeki çok miktardaki dövizlerin bir kısmını az bir kâr marjı ile satıp Türk Lirasına dönerler ama para kazanırlar.

Döviz büfeleri rekabetin yoğun olarak yaşandığı semtlerde; örneğin Kapalıçarşı, Tahtakale vs. gibi yerlerde ortalama döviz alış veya satış fiyatının altında veya üzerinde fiyatlama yapıyorsa biliniz ki bu döviz büfesi nakit konusunda sıkıntı yaşıyor veya dövize ihtiyacı vardır.

Turistik Tatil Köylerindeki Döviz Fiyatlaması Nasıldır?

Söyleyecek tek bir sözüm vardır; fırsatçılık yapmak adına tüm koşullar turistik tatil köyündedir.

Şöyle ki;

TCMB’nin gösterge niteliğindeki döviz kurları şöyle olsun;

USD TRL ALIŞ KURU     C/34.46

USD TRL SATIŞ KURU   C/34.52

Şehir merkezinden uzak turistik tatil köyündeki fiyatlar ise;

USD TRL ALIŞ KURU     C/28.00 (alış çok aşağıda)

USD TRL SATIŞ KURU  C/ 42.00 (satış ise tepelerde)

Bu fiyatlar hangi vicdan ölçüsü ile açıklanabilir sizce? Açıklamaz.

Turist parasını bozdursa bir türlü, bozdurmasa bir türlü ama turistin paraya ihtiyacı var ve kurların ne kadar düşük veya yüksek olduğuna bakmadan alış veya satış işlemini turistik tatil köyünden yapar.

Döviz Fiyatlamasında Maliyetler mi Gözetiliyor?

Döviz fiyatlamasında maliyetler gözetilerek işlem yapıldığını söylemek her zaman mümkün olmasa da fırsatçılık, aç gözlülük daima ön plandadır.

Kendimin de bizzat tanık olduğum ve yaşadığım turizm acentesinde uygulanan fiyat adeta gün ışı görmemiş oldukça şişirme fiyatlardır.

İsmi bende gizli kalmasını arzu ettiğim bir turizm acentesinden bir Avrupa turu satın alıyordum. Kredi kartımla tur ücretini Türk Lirası olarak ödemek istedim. Aman Allahım, hayatımın hatasını yaptım adeta. Tur acentesinin talep ettiği EURO cinsinden hesap ettim benden alınan Türk Lirasını. Fahiş kelimesi son derece masum kalır benden tahsil ettikleri Türk Lirası karşısında.

Duruma itiraz ettim.

“Sizlerin benden tahsil ettiği Türk Liralarını talep ettiğiniz döviz miktarına böldüğümde EURO’nun kuru ortaya çıkıyor ki bu EURO’nun döviz kuruna 6 sonrasında dahi erişemeyiz. Siz hangi mantıkla benden bu kadar yüksek fiyata EURO satmaya kalkarsınız. Vicdan ve mantık ölçülerinin oldukça dışında bir fiyat. Lütfen makul bir seviyeye getirin fiyatlamanızı” dedim.

Tur şirketi kendini haklı çıkartacak o kadar gereksiz laflar etti ki, sanırsınız karşısında zır cahil bir insan var da onu ikna etmeye çalışıyor.

Tur şirketine işlemi iptal etmesi konusunda talimatımı verdim. Biraz fikrimde ısrarcı olunca piyasa rayicindeki kurlarla işlem yaptılar ve bana para iadesi yaptılar.

Bu tur acentesinin uyguladığı döviz kurları maliyetleri ile doğru orantılı olmayıp tamamen fırsatçılık üzerine kurulu bir fiyat politikasıydı.

Bankaların Döviz Fiyatlaması

Yok aslında birbirlerinden farkları.Tl Dolar Euro

Hafta sonları bankalar döviz fiyatlarını internet bankacılığında şöyle yaparlar;

  • Döviz alış fiyatı çok ama çok aşağılarda
  • Döviz satış fiyatı ise çok tepelerde, adeta zirvede

Hafta sonu ile birlikte uzun bir bayram tatili geliyorsa internet bankacılığındaki fiyatlar;

  • Dövizini bankaya satan bin bir pişman. Ölü fiyatından da aşağıda fiyat verirler
  • Bankadan döviz satın almak isteyen bir kişi ise piyasanın en yüksek döviz satış fiyatına döviz satın alır.

İnternet bankacılığında bankaların hafta sonu veya uzun bayram tatilinde verdikleri döviz alış veya satış fiyatlarının izah edilebilir tek bir tarafı varsa da o da piyasadan tatil gününde gol yememektir.

Hafta içi bankaların verdikleri döviz fiyatlamaları ise;

  • Piyasa beklentileri,
  • Faizlerin paranın maliyetindeki etkenleri,
  • Ülkede oluşan çalkantıların finans piyasalarına olumsuz etkisi,
  • TCMB’nin döviz üzerinde kurduğu baskı veya kurları ne kadar serbest bıraktığı,
  • Türk Lirası likide
  • Bankaların ellerindeki döviz miktarı veya acil dövize ihtiyacı olup olmadığı hususlar,
  • Alış veya satışı yapılan dövizin miktarı

gibi konular dövizin fiyatındaki oluşan etkenler olarak sayılabilir.

Bankaların verdikleri döviz fiyatları hafta içi çalışma saatlerinde normal gibi görünse de hafta sonları veya uzun bayram tatili araya girdiğinde bankaların internet ortamında verdikleri döviz fiyatlaması benim diyen fırsatçı döviz büfelerine defalarca taş çıkartır.

Dövizin Fiyatlamasındaki Etkenler Maliyet Kaynaklı Mıdır 2Reşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi