BYD’nin Manisa Yatırımı, İzmir’in Yapay Zeka Yol Haritasına Girdi

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Byd'nin Manisa Yatırımı, İzmir'in Yapay Zeka Yol Haritasına Girdi

BYD’nin Manisa Yatırımı, İzmir’in Yapay Zeka Yol Haritasına Girdi

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Byd'nin Manisa Yatırımı, İzmir'in Yapay Zeka Yol Haritasına GirdiESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu:

“Manisa’da kurulacak otomobil üretim tesisi, yapay zeka yapılanmamız için çok önemli, bu konuda üniversiteler ve yatırım fonlarıyla ortak çalışmalara başlanması gerekiyor.”

“İzmir, sağlıkta yapay zeka uygulamaları ve sağlık turizmiyle yüksek katma değer yaratabilecek güçlü bir merkez haline gelebilir.”

İZMİR – Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, Ege ekonomisini yapay zeka dönüşümüne hazırlamak üzere çalışmalara hız verdiklerini, belirlenen yol haritasında sağlık turizmi, lojistik ve sürdürülebilir mobilite teknolojilerine odaklanan çalışmaların ön plana çıktığını ifade etti.

Zorlu, yapay zekanın sadece bir teknoloji değil hayatın tüm alanlarını etkileyecek bir dönüşüm olduğunu, bu değişime yönelik farkındalık oluşturmak ve hazırlıkları hızlandırmak üzere iş dünyası örgütleri olarak yoğun çaba gösterdiklerini bildirdi.

Dünya genelinde şirketlerin yapay zeka teknolojilerine çok ciddi yatırımlarının bulunduğunu, bu alana yatırım yapan şirketlerin rekabet güçlerini hızlı şekilde artırdığını ve rakipleriyle arayı açtığını gördüklerini dile getiren Zorlu, Ege Genç İş İnsanları Derneği ile birlikte bu yıl “Dönüştüren Güç” temasıyla düzenledikleri Yapay Zeka Zirvesi’nde konunun paydaşlarıyla bir yol haritasının tartışıldığını aktardı.

Zirvede yapay zeka dönüşümüne ilişkin son gelişmeler ve gelecek tahminleriyle ilgili kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını, bu alandaki yatırımlarıyla dünya çapında ses getiren İzmirli firmaların hikayelerine tanıklık ettiklerini aktaran Zorlu, İzmir’i yapay zeka dönüşümünde öncü kent haline getirme hedefinin tüm katılımcılarca kabul gördüğünü dile getirdi.

Yapay zekanın işgücü piyasasında önemli değişimler getireceğini, bu dönüşüme kent olarak hazırlanmak üzere start-up’lar, KOBİ’ler, OSB’ler ve üniversitelerin dahil olacağı bir yapay zeka ağı kurulmasını gündeme aldıklarını dile getiren Zorlu, İzmir’de atılması gereken adımların da ortaya konduğuna işaret etti.

Zorlu, şunları kaydetti:

Sibel Zorlu Esi̇ad“Yapay zeka dönüşümü konusunda hükümetin attığı belli adımlar var. Bizim İzmir olarak da bir stratejimizin olması, ihtisas bölgesi olmamız lazım. Mesela İzmir, sağlıkta yapay zeka konusunu önceliklendirip hastanelerin kümelendiği bir alan üzerinde ilerleyebilir. Özellikle kentteki güçlü hastane altyapısı ve akademik bilgi birikimi, yapay zeka destekli tanı, tedavi ve hasta takip sistemlerinin geliştirilmesi için önemli bir avantaj sağlıyor. Ayrıca sağlık turizmi açısından da yüksek katma değer yaratabilecek uygulamalarla uluslararası hastaların İzmir’i tercih etmesini sağlayabiliriz. İzmir’in temel başlıkları arasında Manisa’da kurulacak elektrikli otomobil fabrikası da olmalı. Çinli BYD firması tarafından yıllık 150 bin araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit otomobil üretim tesisi ile sürdürülebilir mobilite teknolojilerine yönelik bir AR-GE merkezi kurma çalışmaları sürüyor. Sürdürülebilir mobiliteyle ilgili burada önemli bir talep oluşacak. Pil teknolojileri, mobilite sistemleri, elektrikli araçlar, otonom sistemler gibi alanlarda yapay zeka teknolojilerine odaklanmalıyız. Bu tesisin ve AR-GE merkezinin ihtiyaçlarının bu bölgeden karşılanması önemli bir hedef olacak. Manisa’da kurulacak otomobil üretim tesisi, yapay zeka yapılanmamız için çok önemli, bu konuda üniversiteler ve yatırım fonlarıyla ortak çalışmalara başlanması gerekiyor.”

Limanlar İçin Otonom Sistemler

İzmir’in yapay zeka dönüşümünde lojistik sektöründeki gücü ve kabiliyetlerinin de etkili olacağını ifade eden Zorlu, girişimcilerin limanlarda uygulamaya geçirilebilecek insansız sistemlere ağılık vermesi gerektiğini, bu teknolojilerin yine İzmir limanlarında kullanılmasının en önemli hedef noktaları arasında yer aldığını kaydetti.

Öte yandan yenilenebilir enerji noktasında da dağıtım sistemlerine yönelik otonom yapıları oluşturmak üzere rol alınabileceğini bildiren Zorlu, “Tarımda yapay zeka dönüşümü adına başarılı girişimlerimiz var. Tarımda su kullanımını düşürme, verimliliği artırma adına da öncü teknolojiler geliştiren bir merkez olabiliriz.” ifadelerini kullandı.

Bu başlıkları önceleyen bakış açısıyla kurulacak altyapının, yapay zeka teknolojilerine finansal destek veren yatırım fonlarını da bölgeye çekebileceğini dile getiren Zorlu, bu adımların İzmir’in verdiği beyin göçünün de önüne geçeceğine işaret etti.

Kentteki üniversitelerde Yapay Zeka Mühendisliği bölümlerinin açılmaya başladığını, startup tarafında da hevesli bir kitlenin bulunduğunu sözlerine ekleyen Zorlu, yatırımcı firmalar ve OSB’lerin desteğiyle bu alanda bir başarı hikayesi yazmak istediklerini sözlerine ekledi.

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Byd'nin Manisa Yatırımı, İzmir'in Yapay Zeka Yol Haritasına GirdiEge Genç İş İnsanları Derneği ve Ege Sanayicileri İş İnsanları Derneği iş birliğinde bu yıl “Dönüştüren Güç” temasıyla düzenlenen Yapay Zeka Zirvesi’nde farklı sektörlerden 8 firma ile 6 start-up girişimcinin dönüşüm uygulamaları ele alındı. Global Teknoloji Lideri Ayşegül İldeniz, Türkiye Yapay Zeka Platformu Eş Başkanı Prof. Dr. Altan Çakır. Next Akademi Kurucusu Levent Erden’in ana konuşmacı olduğu zirvede, İzmir’in yapay zeka vizyonuna ilişkin değerlendirmeler yapıldı.

 


MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden misiniz?

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden Misiniz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden misiniz?

Dr. Öğr. Üyesi İrfan AKYÜZ

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden Misiniz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSürdürülebilirlik kelime itibariyle, sürdürülebilir olma (TDK) biçiminde açıklanmaktadır. Yapay zekanın kavrama yaklaşımına göre, doğal kaynakların, çevrenin ve ekosistemlerin gelecek nesilleri tehlikeye atmadan, bugünkü ihtiyaçları karşılayacak şekilde kullanımıdır. (ChatGPT) Yapay ya da yapay olmayan zekaların bileşkesinde, sürdürülebilirliğin bugün ile gelecek arasında bir köprü kurma durumundan söz edilebilir. Ki bu köprünün çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik olmak üzere üç sac ayağı bulunduğunu eklemekte yarar var. Mevcut metinde temel vurgu ise, çevresel sürdürülebilirlik ile ilişkilendirilmektedir.

Sürdürülebilirliğin çevreseli, doğanın tüm kaynaklarına saygı ve ölçülü bir kullanım içerdiğinden bireylere kadar indirgenebilmektedir. Musluğu nasıl kullandığımızdan, hangi ampulü tercih ettiğimize değin gündelik hayatta karşılık bulan yüzlerce fikir ve uygulamadan söz edilebilir. Bu kapsamda, geri dönüşüm ise önemiyle dikkat çeken bir yapıdadır. Yeni bir kaynakla geleceğe soru işareti bırakmaktansa; mevcudu yeniden ve yeniden ve hatta yeniden kullanmak çok daha anlamlıdır. Bu nokta itibariyle, sürdürülebilirlik çabası da bireyden kurumlara doğru genişlemekte ve topyekun bir “ortak akla” evrilmektedir. Aslında öyle olmasını istiyor, diliyor ve bekliyoruz!… Peki bireyler ile kurumlar “ortak akılda” mı?

Plastiği, kağıdı ve organik atıkları ayrı çöp kutularına atmak, bireyin sürdürülebilirliğe verdiği önem ise; kurumların rolü ne olmalıdır? Tek tip, her şeyin bir arada toplandığı geleneksel çöp kamyonları mı? Aylık su tüketimine dikkat eden bir hanede, birey üzerine düşeni yaparken; ortalamanın altında su tüketeni ödüllendiren bir kuruma rast geldiniz mi? Eski giysilerinizi geri dönüşüm için teslim ettiğinizde, yeni ve geri dönüştürülmüş giysiler için indirimler kazandınız mı? İşe giderken kendi aracınızı değil de; toplu taşımayı tercih ettiğinizde yüzde şu kadarlık bir avantaj elde ettiniz mi? Doğa dostu (!) elektrikli bir araçla yol alabilmeniz için, fosil yakıt tüketen bir başka araçtan daha iyi bir teklif aldınız mı? Çok fazla “-mış” gibilerle mi yüzleştiniz yoksa?

Soru sayısını arttırmak mümkün olsa da; cevapların önemli bir kısmının devletin ve özel sektörün kurumlarına ait olduğunu biliyoruz. İlgili tüm kurumların değil, çünkü sürdürülebilirlik ile “ilgisiz” bir kurum olamayacağından; birey ve kurumların akıllarını ortaklaştırmaya ihtiyacımız var. Kavramın öğrenilmesi ve topluma yayılması bir basamaksa, uygulanması çok daha önemli bir basamaktır. Bu bağlamda, hepimizin temel bilgi kaynağına dönüşen internetin söylediklerine kulak kabartılabilir.

Sürdürülebilirliğin dijital ayak izlerine göz atıldığında, birey ile kurumlar arasında olduğu gibi, sanal ve gerçek dünya arasındakine benzer bir ayrışmadan söz edilebilir. Google Trends’in 2025 Haziran dönemi bulgularına göre, sürdürülebilirlik 2010 öncesi ülkemizin internet gündeminde nokta kadar yer işgal edemiyorken; 2010 sonrası inanılmaz bir artış hızı yakalamıştır. (https://trends.google.com/trends/explore?date=all&geo=TR&q=s%C3%BCrd%C3%BCr%C3%BClebilirlik&hl=tr)

Benzer bir trend, ülkemizde üretilen tüm lisansüstü tezlerin (yüksek lisans/doktora/sanatta yeterlilik) yer aldığı “Ulusal Tez Merkezi”nde de gözlemlenebilmektedir. Buna göre, sürdürülebilirlik ilk olarak 1994 yılında bir yüksek lisans tezinde kavram olarak incelenmiş; 2010’a kadar ise toplamda 55 adet tezde kullanılmıştır (https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp ). 2010’dan günümüze, yani 15 yıla yakın bir sürede, üretilen tez sayısı 1270’e ulaşmıştır. Bu durum, yalnızca üniversite sayısının artışı ile açıklanamayacak kadar büyük bir sıçrama olarak düşünülebilir. Çünkü akademik tezler, sürdürülebilirliği tek bir bilim dalına indirgememiş (pazarlama, finans, eğitim bilimleri vs…) çok farklı bilim dallarında ele almıştır. Ayrıca lojistikten sağlığa, finanstan tekstile kadar birçok sektörde de, kavram araştırılmıştır.

Peki, birey ile kurum (devlet/özel) arasındaki yapıyla sözü edilen dijital ayak izleri arasında bir korelasyondan söz edilebilir mi? Elbette kurumların da verilerine erişim imkanı olsaydı, cevabımız evet olabilirdi. Ancak burada amaç, birey ve kurumlar arasındaki durumu net bir şekilde ortaya koymak değil; sürdürülebilirliğe bakışa dair ipuçları sunmaktır.

Dijital ayak izleri sürdürülebilirliğin birey temelli karşılığının, hem akademik çalışmalar hem de arama sayıları özelinde bulunduğuna işaret etmektedir. Yani bireyler geleceğin bugünden inşasında sürdürülebilirliği hem sanal hem de gerçek dünyalarda önemli görme eğilimindedirler. Ancak bireylerin çabaları, kurumların gayretleriyle bir araya gelmedikçe “ortak akıl” ile “ortak çaba” harmanlanmadıkça, “-mış gibi”ler ortadan kaldırılmadıkça, sürdürülebilirlik popüler bir kavramsallaştırmanın ötesine geçemeyecektir. Kaynakların sınırlı, isteklerin sınırsızlığında sürdürülebilirlik, rasyonel çözümler kadar duygusal geribildirimlere de gereksinim duyacaktır.

Öz olarak ifade etmek gerekirse, yarını bugünden çok düşünen / hayal eden kurumlara dünden çok daha fazla ihtiyacımız bulunmaktadır. “Çevreye saygı” şirket anayasalarında yazılı olması gerektiği için değil; tüm kurumun birlikte çabasının samimi bir karşılığı olmalıdır. Karlılık veya hedef tutturma gibi kısa dönemli kaygılardan çok, gerekirse “savaşı kazanmak için cephelerde kaybetmeyi göze alabilmek” yani bugün her zamankinden az kazanmaya razı olabilmektir. Maliyetleri düşürecek başka kalemlere odaklanabilmektir.

Sürdürülebilirleştiremediklerimizden Misiniz Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem“İşletmelerin temel amacı kar elde etmektir” tarihi yanılgısından “işletmelerin temel amacı hayatta kalmaktır” vizyonuna sahip çıkabilmektir. Sürdürülebilirliğin bir moda değil; hayatta kalmanın ön koşulu olduğunu kabullenmektir. Bu yüzden, sürdürülebilir olmak ya da olmamak değil; sürdürülebilirliği bir kurum olarak ne kadar içselleştirdiğimiz asıl başarı kriterimizdir.

Dr. Öğr. Üyesi İrfan AKYÜZ

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik Özellikleri?

Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik özellikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik Özellikleri?

Mehmet ATASEVER

Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik özellikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İhalede yeterlilik kriteri olarak belirlenmeyen cihazlara ait teknik özelliklerden 1 sıra nolu; Kombine Elektroterapi Cihazı, 2 Sıra Nolu: Ultrason Cihazı, 3 Sıra Nolu: Servikal ve Lomber Traksiyon Cihazı, 5 Sıra Nolu: Portatif Elektrostimülatör Cihazı ve 8 Sıra Nolu: Eswt- Ekstracorporeal Shockwave Therapy cihazlarının Teknik Şartname’de istenen özelliklerinin bazı maddelerini karşılamadığı gerekçesi ile tekliflerinin değerlendirme dışı bırakıldığı, yeterlik kriteri olarak belirlenmemiş olan cihaz özelliklerinin karşılanmadığı gerekçesinin mevzuata aykırı olduğu, tekliflerinin değerlendirmeye alınması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

Güncel Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

 

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Yukarıda yer verilen mevzuat hüküm ve düzenlemelerinden ihale dokümanında belirtilen katılım belgeleri ve yeterlik kriterlerine ilişkin değerlendirmenin, istekliler tarafından beyan edilen bilgi ve belgelerden; EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanarak temin veya teyit edilebilenler için, sorgulama sonucunda elde edilen bilgiler; belirtilen yöntemle temin veya teyit edilemeyenler için ise yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgiler esas alınarak yapılacağı, söz konusu değerlendirme sonucunda ihalede öngörülen şartları taşımadığı anlaşılan tekliflerin ise değerlendirme dışı bırakılacağı,

Ayrıca ihale komisyonu tarafından yapılacak yeterlik değerlendirmesinin, ihale dokümanında nitelikleri belirtilmiş olan yeterlik belgeleri üzerinden yapılacağı, ihale dokümanı içerisinde yeterlik belgesi olarak belirlenmemiş bir belge esas alınarak teklif değerlendirilmesi işleminin gerçekleştirilemeyeceği, yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin ihale ilanı ile idari şartnamede belirtilmesinin zorunlu olduğu, anılan Şartname’nin 7’nci maddesinde belirtilen belgeler dışındaki belgelerin tekliflerin değerlendirilmesinde yeterlik kriteri olarak dikkate alınamayacağı anlaşılmıştır.

İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde yer alan düzenlemeden ihalede “UTS Kaydı” ile “Kapsam Dışı” belgelerinin yeterlik kriteri olarak belirlendiği ve yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilmesi/yüklenilmesi gerektiği, Şartname’nin 7.5.5’inci maddesinde anılan Şartname’nin 7’nci maddesi dışında ihale dokümanında sayılan diğer belgeler ya da düzenlenen diğer yeterlik kriterlerinin tekliflerin değerlendirilmesinde dikkate alınmayacağının düzenlendiği, Teknik Şartname’de yer verilen özelliklerin yeterlik kriteri olarak dikkate alınabileceğine yönelik herhangi bir yeterlik kriterinin belirlenmediği tespit edilmiştir.

07.05.2025 onay tarihli ihale komisyonu kararı ile ihalenin ………. Sağlık Med. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. üzerinde bırakıldığı, başvuru sahibi ………… Fizik Tedavi Reh. Gör. ve Sağ. Hiz. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin teklifinin “… sunmuş olduğu evraklar incelendiğinde; Teknik Şartnamede yüklenicinin temin edeceği cihazlardan 1 sıra nolu cihazın 2, 6, 7,8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 20, 21, 22, 24, 25, 28,3 1, 32, 33, 35, 36, 37, 38 ,39, 46, 47 ve 49. maddelerine; 2 sıra nolu cihazın 2, 8, 9, 10, 11, 12,13, 14, 15, 16, 18, 19, 22, 23, 24, 25, 26, 27 ve 28. maddelerine; 3 sıra nolu cihazın 4, 6, 8, 10,11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 19 ve 20. maddelerine; 5 sıra nolu cihazın 4, 5, 6, 7, 8, 9, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 19, 20, 21 ve 22. maddelerine;

8 sıra nolu cihazın 3, 5, 6, 7, 8, 10,11, 12, 13, 14, 15, 16, 18, 21, 23, 25, 26, 28, 29, 30, 32 maddelerine göre uygun bulunmadığı…” gerekçeleriyle değerlendirme dışı bırakıldığı, idarece gönderilen ihale işlem dosyasında gerekçelere ilişkin teknik değerlendirme raporuna yer verildiği anlaşılmıştır.

İhale komisyonu tarafından yapılacak yeterlik değerlendirmesinin, ihale dokümanında nitelikleri belirtilmiş olan yeterlik belgeleri üzerinden yapılacağı, ihale dokümanı içerisinde yeterlik belgesi olarak belirlenmemiş belgeler esas alınarak teklif değerlendirilmesi işleminin gerçekleştirilemeyeceği, yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin ihale ilanı ile idari şartnamede belirtilmesinin zorunlu olduğu, İdari Şartname’nin 7.5.5’inci maddesine göre İdari Şartname’nin 7’nci maddesinde belirtilen belgeler dışındaki belgelerin tekliflerin değerlendirilmesinde yeterlik kriteri olarak dikkate alınamayacağı, başvuru sahibinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına gerekçe gösterilen Teknik Şartname maddelerine yönelik değerlendirmenin sözleşmenin yürütülmesi aşamasında yapılması gerektiği, ihale kapsamında yeterlik kriteri olarak belirlenmeyen belgeler/kriterler üzerinden değerlendirmede bulunulmasının yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri ve ihale dokümanı düzenlemelerine aykırılık oluşturduğu anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Hizmet Alımı İhalesinde Yeterlilik Kriteri Olarak Belirlenmeyen Cihazlara Ait Teknik özellikleri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

ERP Yetmez: Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak!

Erp Yetmez Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

ERP Yetmez: Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak!

Olgar ATASEVEN

Erp Yetmez Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSon 8 yıldır ERP alanının içindeyim. Müşterilerde farklı sistemleri görüyorum. Dijitalleşmek isteyen şirketler için bir çözüm olduğu gibi çok ciddi bir baş ağrısı da olabiliyor. Ama yine de net olarak söylemem gerekirse doğru uygulandığında yıllardır şirketlerin bel kemiği olarak çok ciddi verimlilik sağlıyor. Dünyada gelişmiş ülkelere baktığımızda büyük şirketlerin neredeyse %76’inin ERP kullandığını görüyoruz. KOBİ’lerde ise kullanım oranları daha düşük ama yine de şirketlerin karar verme süreçlerini %36 hızlandırdıkları bir gerçek. Ancak ERP sistemleri, uçtan uca entegrasyonda genellikle yetersiz kalıyor. Peki neden? Bu makalede buna bakacağım.

ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) sistemleri, başlangıçta işletmelerin muhasebe, envanter, satın alma gibi temel süreçlerini dijitalleştirmek ve merkezi bir veri sistemi altında yönetmek amacıyla geliştirildi. Ancak zamanla şirketler büyüdü, globalleşti, dijitalleşti ve operasyonlar sadece ERP ile sınırlı kalmadı. CRM sistemleri, üretim otomasyonları, depo yönetimi (WMS), e-ticaret platformları, IoT cihazları, dijital pazarlama yazılımları, yapay zeka destekli tahminleme araçları, hatta mobil uygulamalar ERP’nin yanına ve çoğu zaman da önüne geçti. ERP’nin doğal sınırları da burada görünür hale geldi.

Dağıtık Uygulama Senaryolarında Esnekliğin Sınırı

Özellikle çok şubeli, çok lokasyonlu veya çok markalı yapılarda ERP sistemleri uygulamaların koordinasyonunu sağlamakta zorlanıyor. Bunun nedeni ERP sistemlerinin çoğunlukla “monolitik” yapıda tasarlanmış olması. Yani, bir ERP sistemi genellikle tekil bir merkezden yönetilir, katı veri kurallarına sahiptir ve dış sistemlerle entegre olmak için ciddi geliştirmeler ister.

Örneğin, bir global üretici firmanın üretim süreçleri SAP üzerinde yürürken; satışlar Salesforce üzerinde, e-ticaret Magento ile ve lojistik Oracle Transportation Management ile yürütülüyor. Bu sistemlerin birbiriyle “konuşması” ERP’nin yetki alanı dışında kalıyor. Bu durumda veri ya manuel aktarılıyor ya da birbiriyle senkron olmayan, gecikmeli sistemler oluşturuluyor.

McKinsey raporlarına göre, dijital dönüşümde başarısız olan şirketlerin %67’si, ERP entegrasyonlarının yetersizliğini temel neden olarak gösteriyor. Dağıtık sistemlerde, ERP projelerinin ortalama %30 daha uzun sürdüğü ve %45 oranında bütçeyi aştığı görülüyor.

Veri Tutarsızlığı ve Doğruluğun Erişilmezliği

ERP sistemlerinin temel vaadi: “tek kaynaktan doğrulanabilir bilgi sunmak.” Ancak günümüzde şirketin birden fazla sisteminde aynı müşteri, aynı ürün veya aynı sipariş farklı biçimlerde temsil edilebiliyor. Örneğin, CRM’de “Ali Yılmaz” olarak kayıtlı müşteri, ERP’de “A.YILMAZ”, kargo sisteminde ise “Yılmaz A.” şeklinde yer alabiliyor.

Bu tutarsızlıklar yalnızca müşteri deneyimini değil, raporlama doğruluğunu, yasal yükümlülükleri ve hatta tahsilat süreçlerini olumsuz etkiliyor. Gartner’ın 2024 araştırmasına göre, “veri tutarsızlığı” kurumların %82’sinde stratejik kararların gecikmesine ve %55’inde mali kayba neden oluyor.

Modern ERP sistemleri bu sorunu çözmeye çalışsa da; gerçek çözüm, tüm veri kaynaklarının normalize edildiği ve ortak veri modellerinin kullanıldığı bir “entegrasyon katmanı” oluşturmaktan geçiyor. Ancak bu da ERP’nin çekirdek kabiliyetlerinin dışında bir yetkinlik gerektiriyor.

Özelleştirme Maliyetleri ve Esneklik Sınırı

ERP sistemlerinin modüler yapısı bir avantaj gibi görünse de, her sektöre ya da şirkete özel süreçler geliştirildiğinde “özelleştirme” kaçınılmaz oluyor. Ancak özelleştirme demek, yüksek maliyet, daha uzun kurulum süresi ve güncellemelerde uyumsuzluk riski demek.

SAP kullanıcılarının %64’ü kurulum sonrası 2 yıl içinde ciddi özelleştirme ihtiyacı hissettiklerini belirtiyor. Oracle ERP müşterilerinin %48’i ise bir sonraki versiyon geçişinde mevcut geliştirmelerin çalışmaz hale geldiğini söylüyor. Bu da şirketleri teknolojik olarak eski sistemlere mahkûm hale getiriyor.

Güvenlik ve Sürdürülebilir Entegrasyon Riski

ERP sistemi ile dış sistemlerin bağlandığı her yeni API, yeni bir güvenlik açığı riski taşır. Özellikle legacy sistemlerle entegrasyon söz konusuysa, bu risk katlanarak artar. Ayrıca dış sistemlere açılan noktaların sürdürülebilirliği, hem BT ekiplerine hem de dış entegrasyon sağlayıcılarına bağımlı hale gelir.

IBM’in 2024 Küresel Siber Güvenlik Raporu’na göre, ERP sistemleri ile dış uygulamalar arasında zayıf yapılandırılmış bağlantılar, veri sızıntılarının %27’sinin kaynağını oluşturuyor. Oysa doğru yapılandırılmış bir dijital ara katman, bu riskleri büyük oranda bertaraf edebiliyor.

Dünyadan bazı örneklere bakarsak muhtemelen konular ve yapılanlar gözünüzde daha bir canlanacak.

ERP’yi Akışkanlaştıran Amazon!

Amazon gibi dev platformlar, ERP sistemlerinin merkezde olduğu değil, çevresel sistemlerin etkileşim içinde olduğu esnek bir yapı kullanıyor. Amazon, ERP sistemini finansal konsolidasyon ve tedarik zinciri analitiği için kullanırken; müşteri verilerini kendi geliştirdiği veri gölleriyle (data lake) ve API yönetim platformlarıyla zenginleştiriyor. Amazon’un bu yapı sayesinde müşteri başına sipariş döngüsünü %23 kısalttığı ve stok doğruluğunu %97 seviyesine çıkardığı raporlanıyor.

Lojistikte Dijital Orta Katmanı Oluşturan Maersk

Danimarkalı dev taşımacılık şirketi Maersk, ERP sistemini taşıma maliyetlerini kontrol etmek için kullanıyor. Ancak gerçek zamanlı gemi takibi, liman entegrasyonları, müşteri dashboard’ları gibi kritik işlevleri özel middleware çözümleri ile destekliyor. Böylece her bir taşıma işlemi 14 farklı sistem arasında senkron çalışabiliyor. Bu yapı sayesinde Maersk, taşıma başı operasyon süresini %18 kısaltmayı başarmış.

Şirketlerin ERP’nin bu kısa bacağına tabi ki çözüm üretmeleri mümkün. ERP’nin nasıl konumlandırıldığı önem kazanıyor. Şirketlerin dijital dönüşüm stratejilerinde artık şu nokta netleşiyor: ERP sistemi dijital omurganın yalnızca bir parçası. Gerçek başarı; ERP’nin etrafındaki sistemlerin doğru entegre edilmesi, veri akışlarının yönlendirilmesi ve tüm sürecin sürdürülebilir biçimde yönetilmesi ile mümkün.

Uygulanabilir Çözüm Başlıkları:

  1. iPaaS (Integration Platform as a Service) çözümleri ile uygulamalar arası iletişimi kod yazmadan gerçekleştirmek. Örnek: Dell Boomi, MuleSoft, Zapier, Workato.
  2. Veri Ambarı ve Gölü Kullanımı: SAP gibi ERP sistemlerinden gelen verilerle, CRM, IoT, sosyal medya gibi kaynakları ortak veri gölüne aktarmak. Azure Data Lake, Snowflake gibi çözümlerle güçlü analitik üretilebilir.
  3. Başlangıç Değil, Süreç Olarak Entegrasyon: Entegrasyon “bir defalık” değil, yaşayan bir yapı olarak ele alınmalı. API yönetim platformları ile her yeni sistem kolayca bağlanabilir hâle getirilmelidir.
  4. Güvenlikten Taviz Verilmemeli: Entegrasyon süreçlerinde güvenlik, performansın önüne konmalıdır. OAuth2, JWT gibi modern kimlik doğrulama protokolleri mutlaka uygulanmalı.

Dijitalleşmeden vazgeçmek mümkün değil! Unutmamak gerekiyor ki, dijitalleşmenin kalbi bir süredir entegre uygulamalar ile atıyor. Dolayısı ile ERP sistemleri hâlâ önemli, ama artık tek başlarına yeterli değil diye rahatlıkla söylebiliriz. ERP merkezli, ancak etrafında bir dijital entegrasyon ekosistemi kuramayan şirketler; silo yapılar içinde boğulmaya, veri hatalarıyla uğraşmaya ve kararları gecikmeli almaya mahkûm kalıyor.

Dijital dönüşüm liderleri için kritik mesaj şu: ERP’ye yatırım tamam ama yeterli değil. Asıl stratejik atılım; bu sistemleri birbirine bağlayan, veriyi tekleştiren ve çevik kararları mümkün kılan katmanları kurmaktır. Gelecek, bu bütünlüğü kurabilenler için daha verimli, daha hızlı ve daha dirençli olacak.

Erp Yetmez Dijital Katmanla Uçtan Uca Entegrasyon Krizini Aşmak! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan Ödeme Yapılması Kamu ve Özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur?

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan ödeme Yapılması Kamu Ve özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan Ödeme Yapılması Kamu ve Özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur?

Lütfi İNCİROĞLU

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan ödeme Yapılması Kamu Ve özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemHer yıl ocak ve temmuz aylarında iki kez artırılan kıdem tazminatı tavanı memur maaş katsayısının artmasıyla birlikte yeniden belirlenmektedir. Bu kapsamda, Hazine ve Maiye Bakanlığı 07.07.2025 tarih ve 27998389-010.06.02 nolu Genelgesinde 1 Temmuz 2025 tarihinden 31 Aralık 2025 tarihine kadar geçerli olacak kıdem tazminatı tavanını 53.919,68 TL olarak belirlemiştir.

Peki, kıdem tazminatı tavanı hangi ölçütler esas alınarak belirlenmektedir?

Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14 üncü maddesinde, “Toplu sözleşme ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez” şeklinde kurala yer verilmiştir. Yargıtay kıdem tazminatı tavanı ile ilgili olarak verdiği bir kararında, “Belirtilen üst sınır, “genel tavan” olarak adlandırılabilir. En yüksek devlet memuru da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri (eskiden başbakanlık müsteşarı, daha sonra Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı) olduğundan genel tavan, bu görevdeki kişinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemeyecektir. Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Süreli fesih halinde sürenin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır[1].

Özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapabilir. Ancak tavanı aşan kısım ücret gibi değerlendirilerek gelir vergisi ve sigorta primine tabi tutulur (193 GVK m.25; 5510 SSGSSK m.80). Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun 25. maddesi ile 1475 sayılı Kanuna göre ödenen kıdem tazminatı vergiden müstesna tutulmuştur. Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanabilir”.

Yargıtay’a göre, kıdem tazminatı tavanını düzenleyen kural mutlak emredici nitelikte olup tavanı artıran iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi hükümleri geçersizdir. Bununla birlikte, özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödeyebilir. Ancak tavanı aşan kısım ücret gibi değerlendirilerek gelir vergisi ve sigorta primine tabi tutulur (193 GVK m.25; 5510 SSGSK m.80). Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 sayılı Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında TCK hükümleri uygulanabilir.

Sonuç olarak, kıdem tazminatı tavanı en yüksek devlet memuru olan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemez. Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır. Süreli fesih halinde sürenin son bulduğu tarih tavanın tespitinde dikkate alınır. Özel sektör işvereni isterse kıdem tazminatı tavanını aşarak brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı ödemesi yapabilir.

Kıdem Tazminatı Tavanını Aşan ödeme Yapılması Kamu Ve özel Sektör İşverenleri Bakımından Nasıl Sonuç Doğurur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemAncak tavanı aşan miktar vergilendirme açısından kıdem tazminatı sayılmaz, ücret olarak değerlendirilir. Çünkü Gelir Vergisi Kanunu’nun 25 inci maddesi ile Mülga 1475 sayılı Kanun’un yürürlükte bulunan 14 üncü maddesine göre ödenen kıdem tazminatı vergiden müstesna tutulmuştur. Kamu işverenleri ise kıdem tazminatı tavanını aşarak ödeme yaparlarsa 5018 Kanun çerçevesinde kamu zararına sebebiyet verdikleri için sorumlular hakkında Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanabilir.

[1] Y22HD.13.10.2014 T., E.2014/19755, K.2014/27299 Legalbank.

Lütfi İNCİROĞLU

Çelik Savaşları Başladı: Vergiler, Kotalar, Yasaklar

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber çelik Savaşları Başladı Vergiler, Kotalar, Yasaklar

Çelik Savaşları Başladı: Vergiler, Kotalar, Yasaklar

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber çelik Savaşları Başladı Vergiler, Kotalar, YasaklarÇelik üreticilerini korumaya çalışan ülkeler, dampingli ve sübvansiyonlu ithalata karşı önlemlerini sertleştiriyor. ABD, Çin, Brezilya ve İngiltere başta olmak üzere pek çok ülke ithalat kısıtlamalarını devreye alırken, Kanada, Ukrayna, Malezya ve Tayvan da benzer adımları izliyor.

ABD’den Radikal Adımlar: Damping Marjları %100’ü Aştı

ABD Ticaret Bakanlığı, Cezayir, Bulgaristan, Mısır ve Vietnam menşeli inşaat demiri ürünlerine karşı anti-damping ve sübvansiyon soruşturması başlattı. İlk hesaplamalara göre damping marjları Cezayir için %127, Mısır için %128 ve Vietnam için %117 seviyesinde. Bu oranlar, piyasa dengelerini ciddi şekilde bozabilecek nitelikte.

Çin, Vergileri Beş Yıl Uzattı

Çin yönetimi, Avrupa Birliği, İngiltere, Güney Kore ve Endonezya’dan ithal edilen paslanmaz çelik ürünlerine uygulanan anti-damping vergilerinin süresini 5 yıl daha uzattı. Bu karar, iç pazardaki rekabeti sınırlandırmak adına alınmış en güçlü adımlardan biri olarak görülüyor.

Brezilya’da Soruşturma Genişliyor

Brezilya, Çin, Hindistan ve Endonezya’dan gelen sıcak haddelenmiş çelik ithalatına yönelik kapsamlı bir soruşturma başlattı. Özellikle Çin’in düşük fiyat politikası, Güney Amerika’da uzun süredir tartışma konusu.

İngiltere Kotaları Daraltıyor

İngiltere, Vietnam, Güney Kore ve Cezayir’den gelen çelik ürünlerine yönelik ithalat kotalarını daraltma kararı aldı. Yeni düzenlemeyle Vietnam’a %20, Güney Kore ve Cezayir’e ise %15 kota uygulanacak. Kota aşımı durumunda %25 ilave vergi devreye girecek.

Kanada’dan Yeni Tarife Sistemi

Kanada, 19 Haziran itibarıyla üçüncü ülkelerden gelen çelik ve alüminyum ürünlerine yeni ithalat tarifeleri getirdi. ABD dışındaki ülkelerden gelen ürünlerde kota aşılırsa ek vergiler uygulanacak.

Ukrayna, Türk Çeliğine Odaklandı

Ukrayna çelik pazarında Türk menşeli ürünlerin payı %50’yi aştı. Bazı kategorilerde bu oran %80’in üzerine çıkarken, ucuz Rus hammaddesiyle üretilen Türk çeliği, Ukraynalı üreticileri zor durumda bırakıyor. Uzmanlara göre Ukrayna, AB tarzı anti-damping önlemleri uygulamalı.

Malezya’dan Geçici Vergiler

Malezya, şubat ayında başlattığı soruşturmanın ardından Çin, Güney Kore ve Vietnam’dan gelen galvanizli demir-çelik ürünlerine yönelik %3,86 ila %57,9 oranında geçici anti-damping vergisi uygulamaya başladıNihai karar Kasım 2025’te verilecek.

Tayvan’dan Sert Fren

Tayvan, Çin’den gelen sıcak haddelenmiş çelik ürünlerine Haziran sonunda %20,15’e kadar geçici anti-damping vergisi getirdi. Aynı zamanda Çin menşeli biraya da benzer uygulama yapıldı.

Hindistan Vergileri İkiye Katlamayı Planlıyor

Hindistan, çelikte uygulanan korunma vergisini %12’den %24’e çıkarma planı üzerinde çalışıyor. Ayrıca çelik hammaddesi olan düşük kül içerikli met kok ithalatı için de Temmuz-Aralık dönemi boyunca kota uygulaması başlatıldı.

Avrupa ve Çin’de Fiyat Düşüşü, ABD’de Yükseliş

Haziran 2025’te sıcak haddelenmiş rulo (HRC) fiyatlarında küresel çapta dengesizlik yaşandı. Avrupa ve Çin’de fiyatlar düşerken, ABD’de Trump döneminde uygulamaya konulan tarifelerin etkisiyle yükseliş görüldü.

  • Avrupa’da Batı bölgesinde fiyatlar %10,2 düşerek 575 €/ton seviyesine indi.
  • Güney Avrupa’daki ithalat fiyatları 475 €/ton’a geriledi.
  • İtalya’da ise 545 €/ton fabrika çıkışı fiyat seviyeleri görüldü.

ABD’de Fiyatlar Yükseldi

ABD’de HRC fiyatları haziran sonunda %1,1 artışla 986,6 $/ton seviyesine ulaştı. Artışın başlıca nedeni, çelik ithalat vergilerindeki düzenlemelerin yeniden gündeme gelmesiydi.

Çin’de Ekonomik Baskı Fiyatları Geriledi

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber çelik Savaşları Başladı Vergiler, Kotalar, YasaklarÇin’de haziran ayında HRC fiyatları %1,6 düşerek 475,5 $/ton seviyesine geriledi. Zayıf makroekonomik veriler ve düşen PMI endeksi, çelik üretimini baskıladı. Ayrıca uluslararası pazardaki fiyat rekabeti de bu düşüşte etkili oldu.

 


 

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 9

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 9 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 9

Reşat BAĞCIOĞLU

Vesaik Mukabili İşlem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 9 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBasit bir ödeme şekli gibi görünen vesaik mukabili ödeme şeklinde ihracatçının yanında bankaların da yaptıkları hatalar oluyor maalesef. İhracatçımızın yaptığı hatalar evrak tanziminden müşteri seçimine kadar çeşitli konularda olduğu gibi bankaların da vesaik mukabili işlemde ödeme ve tahsilat garantisi vermemeleri ile bankaların bilerek yaptığı kasıt dolu hatalar.

Vesaik Mukabili İhracat İşleminde Muhabir Banka Hataları

Bir dış ticaret işleminde tarafların uymaları gereken kurallar Uluslararası Ticaret Odaları (ICC – International Chamber and Commerce) tarafından ilgili broşürler yayımlanmak sureti ile belirlenmiştir. Vesaik Mukabili işlemeler için;

Urc 522 Görsel“URC 522 – Uniforms Rules for Collections / Tahsiller için Yeknesak Kaide ve Kurallar” isimli broşür günümüzde dış ticaretten yolu geçen tüm tarafların sorumlulukları ve uymaları gereken kuralları ortaya koymaktadır.

Şöyle bir olayı inceleyelim;

Vesaik mukabili bir ihracat işlemi ile ilgili olarak, ülkemizdeki ihracatçımız malların gönderimini sağladıktan sonra, ithalatçıya ödeme karşılığı tevdi edilmek üzere, ithalatçının bankasına gönderilmek üzere tam takım ihracat vesaikini ihracatçının bankasına sunarak işlemi başlatıyor. İhracatçının bankası kendisine sunulan vesaike dair URC 522 Sayılı Bröşür hükümleri gereği gereken incelemeyi yaptıktan sonra, ihracatçının talimat mektubunda belirtilen her hususa bağlı kalmak kaydı ile bir üst yazı ile (banka talimat mektubu)  ihracat evraklarını ithalatçının bankasına gönderir. Vesaik mukabili işlemde İhracatçının bankasının talimatı net ve açık olmalı.

Şöyle ki; “Please deliver enclosed documents to the drawee against full payment of the invoice value at sight. In case of non-payment, do not deliver the documents. / Ekte sunulan evrakların fatura bedelinin tamamının ödenmesi karşılığında teslim ediniz. Ödeme yapılmaması halinde evrakları teslim etmeyiniz.”

İthalatçının bankasının URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 ‘a

(Madde 6 Görüldüğünde Ödeme / Kabul “ Belgelerin görüldüğünde ödeme yapılması öngörülüyorsa ibraz bankası ödeme için ibrazı gecikmeden yapmalıdır. Belgelerin ödenmesi için görüldüğünde ödeme dışında başka bir şart öngörülüyorsa, kabul şartında ibraz bankası kabul için ibrazı gecikmeden ödeme şartında da ilgili vade tarihinden geç olmamak üzere yapmalıdır.”)

göre hareket etmesi gerekmektedir.

Ancak azımsanmayacak ölçüdeki yurt dışı muhabir bankaları URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6’nın hükümlerini bilmelerine karşın, kendilerine gönderilen vesaiki ithalatçıya bedelsiz olarak teslim ettirip, ithalatçının ordinosunu alarak malların gümrükten çekilmesini müteakip malları kullandığı gerçeğine çok kere rastlanmıştır.

Bu yazdığım abartı değil, gerçeğin ta kendisi. Bilhassa ülke riski yüksek olan bankalarda görmek mümkün.

Ülke riski yüksek olan yerler;

Riskli ülkeler Görsel

Riskli ülkeler Harita Görsel

İşte size Dünya haritası. Bu saydığım ülkelerin nerede olduklarını aradım ama, bulamadığım ülkeler var.

Siz bir ara göz atın lütfen şu riskli ülkelere.

Kısacası;

Sütten çıkmış Ak Kaşık GörselMuhabir banka / ithalatçının bankası, kendi müşterisi  olan ithalatçısını kollamaktadır. Aradan makul bir süre geçtikten sonra fatura bedelinin gelmemesi üzerine, ihracatçının bankası vesaikin ödenme durumunu öğrenmek için akıbet mesajı çektiğinde ise ithalatçının bankası muhabir banka bu akıbet mesajına yanıt vermemektedir.

Böyle bir durumda ihracatçı firma kendi çabaları ile ithalatçının ülkesindeki malların  hala gümrüklerde bekleyip beklemediği konusundaki akıbetini kişisel olarak kendi ülkesindeki malları taşıyan nakliyeci firma aracılığı ile öğrenebilmektedir. İthalatçının ülkesindeki malların çekilmiş olması halinde, ihracatçının ülkesindeki nakliyeci firmanın vereceği bilgi şöyle olacaktır;

“Orijinal konşimento ibraz edilerek ordino verilmiş ve mallar ithal gümrüğünden ordino ibraz edilerek çekilmiştir.”

Bu durumu tespit eden ihracatçı, edindiği bu bilgileri bir talimat mektubu ile kendi bankasına bildirip, ithalatçının bankasına tekrar akıbet mesajı çekilmesini, malların orijinal konşimento karşılığında ordino alınarak çekildiğini bahisle, konşimentonun ise ancak URC 522 Sayılı Broşür Madde 6 uyarınca teslimi öngörüldüğünden yine aynı broşürün 26. / C.i Maddesi gereğince ödemenin gecikmeksizin gönderilmesi konusunda ültimatom gibi bir mesajın çekilmesini sağlar.

URC Madde 26 c. i. ÖDEME BİLDİRİMİ “Tahsil bankası tahsil edilen tutar veya tutarları varsa kesintilerin dökümünü vermek ve fonların kullanıma sunulma yöntemini belirtmek suretiyle tahsil talimatının alındığı bankaya ödeme bildirimini gecikmeksizin göndermelidir

Burada sormak istediğim husus şudur;

İthalatçının bankasının Uluslararası Ticaret Odaları’nın URC 522 Sayılı Broşür’in ilgili maddelerine aykırı hareket etmesinden dolayı ihracatçı firmaya dolaylı bir şekilde zarar vermiştir. İhracatçı firma parasını zamanında tahsil edememekle birlikte likid olamamakta, ödeme planlaması aksayabilmekte, kredi kullanmışsa gereksiz yere bankasına faiz ödeme ve buna bağlı piyasada parasal taahhütlerini gecikmeli olarak yerine getirme riski ile karşı karşıya kalabilecek, ihracatçı firmanın piyasada itibar kaybına da yol açabileceği bir gerçektir. Kurallara uymadığı tespit edilen ithalatçının bankasının, ihracatçının tüm faiz giderleri ve ihracatçının bankasının gereksiz yere yaptığı yazışma, haberleşmeler için ihracatçı firmadan aldığı bankacılık hizmet masraf ve komisyonların ithalatçının bankasından talep edilmesi sizce uygun mudur?

Ayrıca ihracatçının gereksiz yere ödemek zorunda olduğu faiz, bankacılık hizmet masraf ve komisyonların tazmini için ithalatçının bankasından talep edilmesi konusunda, ihracatçının haklarını tereddütsüz savunan bir banka sizce ülkemizde mevcut mudur?

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 9 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi 

 

ERP ve MES Uygulamaları İçin Kurulum Öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı ve Değerlendirilmesi

Erp Ve Mes Uygulamaları İçin Kurulum öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı Ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı Ve Değerlendirilmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

ERP ve MES Uygulamaları İçin Kurulum Öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı ve Değerlendirilmesi

Anıl YILMAZ

Özet

Erp Ve Mes Uygulamaları İçin Kurulum öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı Ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı Ve Değerlendirilmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemERP (Kurumsal Kaynak Planlama) ve MES (Üretim Yürütme Sistemi) çözümleri kurumsal süreçlerin dijital dönüşümünde kritik roller üstlenir. Müşteri sunucusuna kurulum öncesinde test stratejileri, yalnızca öngörülebilir hatalara değil öngörülemez durumlara da hazırlıklı olmalıdır. Bu yazı, ERP/MES yazılımlarında kuruluma hazırlık aşamasında uygulanabilecek test süreçlerini ayrıntılı biçimde incelemekte; öngörülebilir ve öngörülemez hata sınıflandırması, iki cihazlı test yaklaşımı, kaos mühendisliği prensipleri, ortam izolasyonu ve risk analizine dayalı bir test stratejisi önermektedir. Ayrıca kurumsal BT yönetimi bağlamında bu yaklaşımın değerini ve bir vaka çalışması örneğini tartışmaktadır.

1. Giriş

ERP ve MES sistemleri, kurumsal kaynak yönetiminden üretim takibine kadar geniş bir yelpazede kritik iş süreçlerini entegre eder. Bu sistemler, yüksek maliyetli projelerle kurulur, uzun süre kullanılmaları hedeflenir ve iş süreçlerine gömülü hale gelir. Başarısız bir kurulum yalnızca doğrudan maddi kayıplara değil, üretim durması, müşteri memnuniyetinin azalması ve marka itibarının zedelenmesi gibi dolaylı zararlara da yol açabilir.

Kurulumdan önce yürütülecek testlerin kapsamlı olması, yazılımın hem öngörülebilir hem de öngörülemez hatalara karşı dirençli olmasını sağlar. Ne yazık ki, pek çok projede test süreçleri yalnızca “öngörülebilir” işlevsel hatalara odaklanır ve altyapı, donanım veya ağ arızalarından kaynaklanan “öngörülemez” senaryolar yeterince test edilmez.

Bu makale, test süreçlerinde hem öngörülebilir hem de öngörülemez senaryoların kapsamlı biçimde nasıl ele alınabileceğini ve iki cihazlı bir test ortamının bu hedefe nasıl hizmet edebileceğini incelemektedir.

2. ERP ve MES Sistemlerinde Test Süreçlerinin Yeri ve Önemi

2.1. ERP/MES Sistemlerinin Kritik Özellikleri

  • Çok modüllü yapı
  • Farklı donanım ve yazılım bileşenleriyle entegrasyon
  • Müşteriye özel özelleştirmeler
  • Kritik üretim süreçleri ile doğrudan bağlantı

Bu özellikler, test süreçlerini diğer yazılım projelerine göre daha karmaşık kılar (Somers & Nelson, 2004).

2.2. Test Süreçlerinin Hedefleri

  • Doğrulama(Verification) ve Geçerleme(Validation): Sistemin tasarlandığı gibi çalıştığını göstermek
  • Risk azaltma: Canlıya geçişte felaket senaryolarını önlemek
  • Müşteri güveni oluşturma: Kurulum öncesinde kabul testlerini geçmek
  • Maliyet kontrolü: Sonradan yapılacak düzeltme maliyetlerini düşürmek

IEEE 829 standardı (2008) yazılım test dökümantasyonu için bu hedeflerin açıkça belirtilmesini zorunlu kılar.

3. Öngörülebilir ve Öngörülemez Senaryoların Ayrıntılı Sınıflandırılması

3.1. Öngörülebilir Senaryolar

  • Kullanıcı giriş hataları (yanlış formatta veri, boş alanlar)
  • Yanlış parametre ayarları
  • Versiyon uyuşmazlıkları
  • Uyumlu olmayan konfigürasyon dosyaları
  • Yanlış kullanıcı rolü veya yetkisi

Bu senaryolar, işlevsel testler, regresyon testleri ve kullanıcı kabul testleri kapsamında doğrulanır.

3.2. Öngörülemez Senaryolar

  • Donanım hatası: Disk arızası, bellek hatası
  • Ağ kesintisi veya yüksek gecikme
  • Elektrik kesintisi veya ani restart
  • İşletim sistemi güncellemesi sonrası uyumsuzluk
  • Veritabanı kilitlenmesi veya bozulması
  • Sunucu aşırı yüklenmesi
  • Donanım firmware güncellemeleriyle oluşabilecek sürpriz hatalar

Öngörülemez senaryolar, test mühendisliği literatüründe “fault injection”, “chaos engineering” ve “resilience testing” kavramlarıyla incelenir.

4. Test Ortamı Yönetimi: İki Cihazlı Yaklaşımın Kuramsal Temelleri

4.1. Test Ortamı İzolasyonu

ISO/IEC/IEEE 29119 standardı, test ortamlarının birbirinden bağımsız tutulmasını önerir. Çünkü:

  • Test ortamına yapılan riskli müdahaleler üretim veya satış ortamını etkilememelidir.
  • Öngörülemez hata senaryoları ana ortamı kirletebilir.

4.2. İki Cihazlı Test Modeli

Cihaz A (Satış Öncesi/Kabul Test Ortamı):

  • Temiz, stabil
  • Müşteriye gösterim amaçlı
  • Kullanıcı eğitimi
  • Kabul testi

Cihaz B (Öngörülebilir ve Öngörülemez Senaryo Test Ortamı):

  • Negatif testler
  • Donanım, ağ, veri bozulması simülasyonları
  • Performans stres testleri
  • Kaos mühendisliği senaryoları

4.3. Teorik Dayanak

  • Geçiş Ortamı ile Test Ortamı Ayrımı (Staging vs Testing Separation): Staging ortamı müşteriye veya canlıya birebir benzeyen ama değişiklik yapılmayan ortamdır. Testing ortamı ise riskli deneyler içindir.
  • Kaos Mühendisliği (Chaos Engineering): Sistem davranışının bozulma altında da gözlemlenmesi.
  • Hata Enjeksiyonu (Fault Injection): Hata durumlarını kontrollü biçimde üretmek.

5. İki Cihazlı Yaklaşımın BT Yönetiminde Katkısı

Kurumsal BT yönetimi açısından iki cihazlı yaklaşım şunları sağlar:

  • Risk ayrıştırması
  • İş sürekliliği koruması
  • Rolleri ayırarak uzmanlaşma
  • Süreçlerin denetlenebilirliği
  • Regülasyon ve standart uyumu (ISO 27001, ISO/IEC 29119)

Örneğin bir firmada satış ekipleri yalnızca Cihaz A ortamına erişirken, QA mühendisleri Cihaz B ortamında deneysel testler yapabilir. Böylece müşteri gösterimleri sırasında beklenmeyen hatalarla karşılaşma riski azalır.

6. Uygulanabilir Senaryo Örnekleri

6.1. Cihaz A için Senaryolar

  • Tam müşteri veri seti yükleme
  • Canlıya benzer kullanıcı rollerini oluşturma
  • İş süreci uçtan uca test akışı
  • Müşteri temsilcisiyle kullanıcı kabul testi (UAT)

6.2. Cihaz B için Senaryolar

  • Ağ bağlantısını koparıp yeniden başlatma
  • Veritabanını bozuk dump ile yükleme
  • Ağ gecikmesini artırma (latency simulation)
  • Disk alanını yapay olarak doldurma
  • RAM kullanımını sınırlayarak aşırı yük testi
  • Donanım sıcaklık artışını simüle eden yazılım araçları
  • Veri tabanı transaction lock oluşturma

7. Risk Analizi Tablosu

Risk Senaryosu Etkisi Cihaz A Cihaz B
Ağ kopması Sistem bağlantısız kalır Hayır Evet
Donanım arızası Veri kaybı, sistem çökmesi Hayır Evet
Yanlış kullanıcı rolü İşlev engellenir Evet Evet
Bozuk veri girişi Veri bütünlüğü bozulur Evet Evet
Yüksek işlem hacmi Performans düşer Hayır Evet
Donanım güncelleme sonrası hata Sistem açılmaz Hayır Evet

 

8. Önerilen Uygulama Yapısı

Kurulum öncesi test stratejisinin iki ayrı ortam veya cihaz üzerinde planlanması aşağıdaki öneri çerçevesinde tasarlanabilir:

Müşteri Benzeri Ortam (Cihaz A):

  • Tek tip donanım yapılandırması kullanılması önerilir.
  • Stabil ve temiz bir veri seti yüklenerek gerçek müşteri kullanımına yakın senaryoların çalıştırılması sağlanmalıdır.
  • Kullanıcı eğitimi için uygun bir ortam olarak yapılandırılmalı ve müşteri kabul testleri burada yürütülmelidir.

Hata Senaryoları ve Dayanıklılık Test Ortamı (Cihaz B):

  • Farklı donanım yapılandırmalarının oluşturulması önerilir.
  • Ağ trafiğini bozacak senaryoların ve yüksek gecikme koşullarının simülasyonu yapılmalıdır.
  • Disk arızası veya donanım hatası gibi durumlar için yazılım tabanlı arıza simülatörleri kullanılabilir.
  • Farklı veritabanı motorları veya sürümleri ile uyumluluk ve beklenmeyen hata senaryoları test edilmelidir

9. Sonuç ve Öneriler

ERP ve MES sistemlerinin kurulum öncesi test süreçleri hem öngörülebilir hem de öngörülemez durumları kapsayacak şekilde tasarlanmalıdır. Önerilen iki cihazlı yaklaşım:

  • Satış öncesi temiz gösterim ortamını korur.
  • Negatif ve kaotik testleri izole biçimde gerçekleştirir.
  • Kurumsal BT yönetimine uyumlu, denetlenebilir bir süreç sağlar.

Erp Ve Mes Uygulamaları İçin Kurulum öncesi Test Süreçlerinde İki Ortamlı Ve Katmanlı Bir Test Yaklaşımının Tasarımı Ve Değerlendirilmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemFirmalar test stratejilerini ISO/IEC/IEEE standartlarına uygun hale getirerek ve kaos mühendisliği prensiplerini benimseyerek müşteri memnuniyetini ve sistem sürekliliğini önemli ölçüde artırabilirler.

Anıl YILMAZ

 

 

Kaynakça:

  • IEEE Standard for Software and System Test Documentation (IEEE 829-2008). IEEE.
  • ISO/IEC/IEEE 29119-2:2013. Software and systems engineering — Software testing — Part 2: Test processes.
  • Somers, T. M., & Nelson, K. (2004). A taxonomy of players and activities across the ERP project life cycle. Information & Management, 41(3), 257–278.
  • Monk, E., & Wagner, B. (2012). Concepts in Enterprise Resource Planning. Cengage Learning.
  • Bass, L., Weber, I., & Zhu, L. (2015). DevOps: A Software Architect’s Perspective. Addison-Wesley.
  • Fowler, M. (2012). Continuous Integration and Staging. Retrieved from https://martinfowler.com.
  • Basiri, A., et al. (2016). Chaos engineering. IEEE Software, 33(3), 35–41.

Vade ve Açık Cari Hesap

Vade Ve Açık Cari Hesap Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Vade ve Açık Cari Hesap

Cavit SOY

Vade Ve Açık Cari Hesap Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemProje bazlı çalışan firmaların ortak sorunudur finansman. İşi alabilmek ve rekabet edebilmek için en dip fiyatlar verilir. İşin başında verilen cüzi avansla zaten az karlı işi başlatmak ve yürütmek için çabalanır. Projenin kapsamına göre 6 ay, 1 yıl ve daha fazla süren imalat süresince çeşitli sorunlarla boğuşulur.

  • Sürekli değişen ülke içi ve Dünya şartları
  • Faiz, döviz, enflasyon gibi kronik sorunlar
  • Sürekli değişen mali kanun ve yönetmelikler
  • Vergi, sgk, kira, maaş gibi sabit giderlerin hiç ara vermeden devam etmesi
  • Alacaklarını zamanında tahsil edememe
  • Projeden kaynaklı imalat aksamaları
  • Bazı ürünlerin terminindeki gecikmeler
  • İşten ayrılan kalifiye personel
  • Baştan öngörülemeyen veya aniden çıkan ekstra maliyetler
  • Bir önceki işin tesliminin gecikmesinden dolayı alınamayan para. Veya bu projenin peşine bağlanamayan yeni işler. Dolayısı ile bu projenin hem geçmişi hem de geleceği finanse etmek zorunda kalması gibi…

Uzun süren bu maratonda proje tamamlanıp ta teslim edilinceye kadar geçen sürede finansal desteğe ihtiyaç vardır. Çünkü projeden gelecek paranın önemli kısmı iş bitiminde ve teslimde tahsil edilir.

İşte bu noktada devreye sizi finanse edecek tedarikçiler devreye girer. Size belirli bir fiyat farkı yansıtarak 30-60-90 gün cari hesap açan, hatta 120 güne kadar vade ile mal ve hizmet sunan firmalar. Siz nasıl risk altındaysanız, size bu açık hesabı açarak riski üstlenen şirketler… Size güvenen, size bel bağlamış insanlar… Zaten ticaret mayasında, doğasında risk barındırdığından buna yapacak bir şey yoktur.

Zaman zaman geri ödemelerde aksamalar olsa bile iflas olmadığı sürece eninde sonunda ödemeler yapılır. Herkes rahat bir nefes alır. Her iki tarafın yöneticilerinin yüzleri güler.

Sonuçta ticaret anlık, günlük kazanç getirmez. Kazanç uzun soluklu, on yıllar, çeyrek asırlar, hatta bir sonraki nesile devredilerek süregelen bir çalışmanın sonucudur.

Şu da önemli bir husustur ki; aslında açık cari hesap açmak karşı tarafa kredi kartı kullandırmaya benzer. Sadece ilk 30-60 veya 90 gün ödeme almazsınız. Ama firmaya sürekli mal satıyorsanız firmanın vadesi dolduğunda size nerdeyse her hafta ödeme yapmaya başlar. Yani her şey döngü başlayana kadardır.

Vade Ve Açık Cari Hesap Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemTabi eğer ödeme gecikirse; karşılıklı uzlaşarak kur farkı, gecikme faizi, fiyat farkı, mal satmayı durdurma veya kısıtlama gibi tedbirlerin alınması gayet doğaldır.

Cavit SOY

Yazılı Olmayan Bilgiyi Kurumsal Hafızaya Taşımak

Yazılı Olmayan Bilgiyi Kurumsal Hafızaya Taşımak

Yazılı Olmayan Bilgiyi Kurumsal Hafızaya Taşımak

M.Efsun Yüksel Tunç

Yazılı Olmayan Bilgiyi Kurumsal Hafızaya TaşımakBir satın almacının masasının üstü boş olabilir. Bununla birlikte zihninde yılların pazarlıkları, sezgilerle alınmış kararlar, “şimdi değil” dediği fırsatlar, göz kırparak yönettiği ilişkiler vardır. Ve çoğu zaman bu bilgiler ne bir dokümanda yer alır ne de bir sisteme işlenir. Bunlar sessiz bilgidir — aktarılmayan, yazılmayan fakat her gün kullanılan, en değerli kurumsal varlıklardandır.

Bu yazıda satın alma süreçlerindeki sessiz bilginin ne olduğunu, neden kolayca kaybolduğunu ve bu bilgiyi kurumsal hafızaya nasıl taşıyabileceğimizi ele alacağız.

Sessiz bilgi (tacit knowledge), bir çalışanın deneyim, gözlem ve sezgi yoluyla edindiği, genellikle yazılı hale getirilmeyen bununla birlikte iş yapış şekillerini derinden etkileyen bilgidir.

“Bu tedarikçiyi ararsan sabah saatlerini tercih et, daha esnek oluyor.”

“Şu firmayla pazarlıkta önce dinle, sonra fiyat konuş.”

“Bu ürün grubu genellikle yılın ikinci çeyreğinde daha avantajlı alınır.”

Bunların hiçbiri herhangi bir prosedürde yazmaz. Bununla birlikte hepsi işi yürütür, kolaylaştırır. Peki bu kadar değerli olan sessiz bilgi neden kaybolur?

Bilgi bir çalışanda toplanır, başka kimseye aktarılmaz. O kişi emekli olur, departman değiştirir ya da yıllık izne çıkar… Ve bilgi gider. Yoğunluk içinde aktarım ihmal edilir. “Yazmaya vaktim yok”, “zaten biliyorlar” gibi nedenlerle bilgi saklı kalır. Bazı çalışanlar bilgi paylaştığında özel konumlarını kaybedeceklerini düşünür. Bu da kurumun gelişimini engeller. Yeterli aktarım platformlarının olmaması da bir nedendir. Bilgi paylaşımı için sistematik bir yapı sunulmazsa, bu bilgi ya unutulur ya da yanlış aktarılır.

Satın alma süreçlerinde sessiz bilginin gücü çok kıymetlidir. Sessiz bilginin bize kurumsal anlamda sağladıkları:

  • Doğru zamanda doğru pazarlık hamlesi
  • Tedarikçi psikolojisinin doğru okunması
  • Ürün yaşam döngüsüne göre alış zamanlaması
  • Kültürel kodlara göre müzakere biçimi

Tüm bunlar yazılı kurallarda değil; deneyimle damıtılan sezgilerde saklıdır.

Sessiz bilgiyi kurumsal hafızaya taşımak için temelde 7 stratejiden bahsedebiliriz.

  1. Gölgeli Gözlem (Shadowing) Uygulamaları Başlatmak

Yeni başlayan satın almacılar, tecrübeli bir çalışanı birkaç gün boyunca gölge gibi izlesin. Bu, gözlem yoluyla öğrenmeyi teşvik eder.

  1. ‘Bildiğini Paylaş’ Oturumları Düzenlemek

Ayda bir kez, ekip içinden biri “Ben bu ay ne öğrendim?” başlığıyla minik bir paylaşım yapabilir. Samimi ve sade olsun, bilgi kıymetlidir.

  1. Satın Alma Günlükleri Tutmak

Her çalışana ait sade, kısa ama düzenli yazı notları tutulabilir: “Bugün hangi tedarikçiden ne öğrendim? Bu durumu tekrar yaşarsam ne yaparım?”

  1. Mini Video Anlatımları Kaydetmek

Uzman satın almacılar, sık yaşanan senaryolar için 3-5 dakikalık kısa videolarla tecrübelerini anlatsın. Bunlar dijital bilgi kütüphanesine eklenebilir.

  1. Tedarikçi Hikâyelerini Derlemek

Tedarikçi özelinde yaşanan örnek olayları kısa hikâye formatında belgeleyin. “X firmasının indirime razı olduğu görüşme nasıl oldu?” gibi örnekler yeni başlayanlara kılavuz olur.

  1. Mentörlük Sürecini Bilgi Aktarım Aracına Dönüştürmek

Kıdemli çalışanlar sadece kariyer danışmanlığı değil, stratejik tecrübe aktarımı da yapmalı. “Ben olsaydım nasıl davranırdım?” sorusu etrafında konuşmalar tasarlanabilir.

  1. Sessiz Bilgi Haritası Çıkartmak

Hangi bilgilerin kimlerde olduğunu görünür hale getirin. Her ekip üyesinin uzmanlık alanları ve bilgi havuzları haritalansın. Böylece kayıp riski azalır.

Bilgi paylaşılınca zayıflamaz, derinleşir. Kurumsal gelişim, sadece KPI’larla değil; aktarılmış tecrübelerle, işlenmiş sezgilerle mümkün olur. Ve satın alma dünyasında en kıymetli varlık bazen bir cümlede saklıdır; “Ben bu tedarikçiyi yıllardır tanırım, bu durumda ne yapacağını tahmin edebiliyorum.” O bilgi yazılı değildir. Fakat işte tam da o bilgiyle milyonlar kazanılır, krizler atlatılır. Biz satın almacılar olarak yalnızca alım değil; değer aktarımı da yaparız. Ve hatırlayalım: yazılı olmayan bilgi de kurumsaldır, tabi ki biz sahip çıkarsak.

M.Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı