Küresel Ekonomide Bir Buçuk Yıllık Ticari Durgunluktan Çıkıldı

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Küresel Ekonomide Bir Buçuk Yıllık Ticari Durgunluktan çıkıldı

Küresel Ekonomide Bir Buçuk Yıllık Ticari Durgunluktan Çıkıldı

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Küresel Ekonomide Bir Buçuk Yıllık Ticari Durgunluktan çıkıldıAllianz Trade her yıl yayınladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nu 2024 yılı son verileri ile güncelledi. Rapora göre; bazı alanlarda iyileşmeler sürerken bir yandan da “kemer sıkma” devam edecek. Allianz Trade ekonomistlerine göre faiz oranları uzun bir süre daha yüksek kalacak. Diğer yandan şirketler yeniden stok yapmaya başladı ve bunun küresel ticaretteki toparlanmayı desteklemesi bekleniyor. Veriler ise 2024 yılının ilk yarısında 1,5 yıllık ticari durgunluktan çıkıldığını teyit ediyor.

Allianz Trade’in 2024 yılının ikinci yarısında güncel verilerle yayınladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’na göre jeopolitik gerilimler, Allianz Trade ekonomistlerinin öngördüğü senaryo için aşağı yönlü riskler oluşturuyor. Bunlardan başlıcaları ise; Donald Trump’ın ABD seçimlerini kazanması halinde ABD’nin kendi ekonomisine olan korumacılığının artması ihtimali; Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda vb. gibi başlıca Avrupa ülkelerindeki yüksek siyasi belirsizlik; Rusya-Ukrayna ve Orta Doğu’da devam eden çatışmalar; Güney Çin Denizi ve Tayvan ile yaşanan gerilimler olarak gösteriliyor. Allianz Trade’in uzman ekonomistlerinin aşağı yönlü senaryosu, yüzde 1,5 puan daha düşük küresel büyüme ve 1 puan daha yüksek enflasyon öngörüyor. Raporda bu tahminlerin, faiz oranlarının uzun bir süre daha yüksek kalması anlamına geldiği de vurgulanıyor.

2026’ya Kadar Çok da Yüksek Olmayan Bir Büyüme Beklentisi Var

Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’na göre; 2026’ya kadar uzun vadeli ortalamaya yakın, yüzde 2,8’lik, istikrarlı ancak yüksek de olmayan küresel büyüme bekleniyor. ABD’de ekonomik büyüme yavaşlasa dahi; ülkenin 2024 yılında da küresel ekonomik büyümenin öncüsü olmaya devam edeceği, Avrupa’da ivmenin giderek artmasına rağmen Almanya’nın istisna olmayı sürdüreceği ve Almanya’da ekonominin ancak 2024 sonunda resesyondan çıkacağı da raporda verilen bilgiler arasında bulunuyor. Raporda, Çin’de iç talebin yavaşlamayı sürdüreceği ve ekonomi politikalarında gevşemeye devam edilse bile sürmekte olan emlak krizinin getirdiği olumsuzlukların kısmen telafi edilebileceği öngörüsüne yer veriliyor.

Kemer Sıkmaya Devam

Allianz Tarde Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’na göre; yeniden kemer sıkma zamanı. Uzmanlar raporda, “kimse açıkça tartışmak istemese de önümüzdeki dönem mali konsolidasyon yine gündemdeki yerini alacak” görüşüne yer veriyor. Tahminlere göre mali konsolidasyon hem ABD hem de Avrupa’da 2027 yılına kadar GSYH büyümesi üzerinde, ortalama 0,3 puanlık bir düşüşe neden olacak. Bu bağlamda başta şirketlere yönelik vergi artışı uygulamaları, harcama kesintilerinden daha olası görünüyor. Buna ek olarak, Avrupa’da parasal sıkılaştırmanın, her yıl GSYH’ye oranla yüzde 3’ten fazla borcun yatırımcılar tarafından üstlenilmesini sağladığı da raporda verilen bilgiler arasında.

Öte yandan ekonomistler enflasyonun, 2025 yılı ilk yarısında yüzde 2’lik hedefe ulaşmasının, ileride daha güçlü gevşeme döngüsüne alan sağlayacağını vurguluyor. Yaz aylarında aşağı yönlü bir sürpriz yapan enflasyon ile enerji ve mal enflasyonunun, genel enflasyonu aşağı çekmeye devam etmesi ve yapışkan hizmet enflasyonunun yavaşlayan ücretlere paralel olarak gevşemesi bekleniyor.

Şirketler Mevcuttaki Stoklarını Eritti ve Yeniden Stok Yapmaya Başladı

Raporda, şirketlerin yeniden stok yapmaya başladığı ve bunun küresel ticaretteki toparlanmayı desteklemesinin beklendiği vurgulanıyor. Rapora göre; veriler, yılın ilk yarısında 1,5 yıllık ticari durgunluktan çıkıldığını teyit ediyor. Uzmanlar, tüketimdeki toparlanmayla birlikte küresel ticarette de toparlanmanın ileriye dönük olarak daha sürdürülebilir olmasını bekliyor. Genel olarak, küresel ticaret hacminin 2025-26 yıllarında yaklaşık yüzde 3 oranında artacağı ancak uzun vadeli ortalamanın altında kalacağı da raporda verilen bilgiler arasında.

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Küresel Ekonomide Bir Buçuk Yıllık Ticari Durgunluktan çıkıldıÖte yandan şirketlerin stoklarını eritme yoluyla toparlandığı da raporda dikkat çekilen başlıklar arasında. Rapora göre ikinci çeyrekteki gelir ve kazanç artışı, şirketlerin stok eritmesiyle desteklendi. Ancak Avrupa ile ABD arasındaki ayrım burada da kendini gösterdi; ikinci çeyrekte şirketlerin mali durumlarındaki hafif iyileşmeye rağmen, Euro Bölgesi sabit sermaye yatırımları salgın öncesi seviyelerin yüzde 7 altına düşerek, ABD ve İngiltere gibi gelişmiş ülke emsallerinin çok gerisinde kaldı.

Raporun detayları için tıklayınız

Alım Talebi: Rustik Kapı Kolu (Pirinçten)

Alım Talebi Rustik Kapı Kolu (pirinçten)

Alım Talebi: Rustik Kapı Kolu (Pirinçten)

Bir firmamız için, en az 30 adet pirinçten imal edilmiş rustik kapı kolu alımı yapılacaktır. Teslim yeri Bandırma – Balıkesir olup, ödeme şekli nakittir (peşin).

İlgili olan üretici ya da satıcıların, ürün spekleri ve diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Rustik Kapı Kolu (pirinçten)

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

HSBC Global Yaşam Kalitesi Raporu: Geleceği Planlamak Önem Kazanıyor

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi Haber Hsbc Global Yaşam Kalitesi Raporu Geleceği Planlamak önem Kazanıyor

HSBC Global Yaşam Kalitesi Raporu: Geleceği Planlamak Önem Kazanıyor

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi Haber Hsbc Global Yaşam Kalitesi Raporu Geleceği Planlamak önem KazanıyorHSBC 2024 Yaşam Kalitesi Raporu gelecek planlamasının kapsamlı olarak ele alınmasının önemini ortaya koyuyor. Rapora göre eğitim, sağlık, sosyal çevre ve kişisel özgürlüklerini önceliklendirerek finansal geleceğini planlayanlar, refah seviyesi yüksek bir gelecek inşa ediyorlar. Bu bütünleşik bakış açısına sahip kişilerin yaşam kalitelerinden, ortalamaya kıyasla %50 daha memnun olduklarına dikkat çekiliyor.

HSBC ve Intuit Research iş birliği ile hazırlanan “HSBC Yaşam Kalitesi Raporu 2024”, 11 farklı ülkede 100 bin dolar ila 2 milyon dolar arasında yatırıma dönüştürülebilir varlığa sahip 11 bin 230 kişi arasında gerçekleştirildi. Finansal planlama ve yaşam kalitesi arasındaki ilişkiyi ele alan raporda, bireylerin gelecek planlamalarının ekonomik güvence hedefi ile sınırlı kalmadığı, sağlık, eğitim, sosyal yaşam, çevre kalitesi ve bireysel özgürlüklerini de kapsayan geniş bir perspektiften konuyu ele almayı tercih ettikleri görülüyor. Araştırmaya katılanların %60’ı yaşam kalitesini fiziksel, zhinsel sağlık ve finansal zindelik olmak üzere üç boyutlu olarak ele alıyorlar.

25 – 69 yaş aralığında ele alınan araştırmada finansal güvenlik tüm kuşaklar için öne çıkıyor. Bireylerin doğru planlama yapması finansal güvenliğin sağlanarak yaşam kalitesinin biçimlendirilmesinde önemli rol oynuyor. Araştırma, sigorta kapsamında emeklilik planlamasının Y Kuşağı, X Kuşağı ve Baby Boomers için öncelikli olduğuna işaret ediyor. Ancak Baby Boomers kuşağındaki her 10 kişiden 3’ü emeklilik hedeflerine uzak olduklarını dile getiriyor. Y Kuşağı’nın ise erken yaşlardan itibaren daha fazla yatırım yaptığı gözlemleniyor.

HSBC Yaşam Kalitesi Raporu 2024 araştırma sonuçları, finansal geleceğini planlayarak daha konforlu bir gelecek inşa etmenin mümkün olduğunu ortaya koyuyor.. Varlık birikimine yönelik planlama kriterlerini yerine getiren grupta; fiziksel, ruhsal ve duygusal şartların korunması (%77) kişilerin en hazırlıklı olduğu konu iken bunu Varlık Birikimi (%61) ve Emeklilik (%35) bunları takip ediyor.

Raporun Ana Bulguları:

  • Finansal Güvenlik tüm kuşaklar tarafından önemseniyor.
  • Araştırmaya katılan bireyler, yaşam hedeflerine yönelik ana tehditlerin artan yaşam maliyeti ve sağlık kaygıları olduğuna işaret ediyor. Genel Yaşam Kalitesi Endeksi 76 seviyesinde gerçekleşirken kalırken, birçok pazarda finansal refahta düşüş kaydediliyor.
  • Bireylerin finansal planları büyük ölçüde yaşam kalitelerini de biçimlendirebiliyor.
  • Bireylerin sigortaya sahip olma konusundaki farkındalıkları artıyor ancak bu konuda kendilerini güvence altında hissetmiyorlar. Neredeyse her varlık sahibi 4 kişiden 1’inde bu güven kaybı gözlemleniyor. Sigorta kapsamında güvende hissetme ihtiyacı Y kuşağı, X kuşağı ve Baby Boomers için en önemli önceliklerden biri olarak konumlandırılıyor.
  • Global olarak portföy çeşitliliği artıyor. Varlıklı yatırımcıların %33’ü portföylerini yurt dışına çeşitlendirmeyi planlıyor. Teknoloji ve sürdürülebilirlik gibi temalar, yatırımcıların ilgisini çeken başlıca alanlar.
  • Varlık sahibi her 10 kişiden 8’i miras planlamasının kendilerini ilgilendirdiğini düşünüyor ancak yalnızca 4’ü bir vasiyet hazırlıyor.
  • Ebeveynlerin çoğu çocuklarının eğitimini yurtdışında finanse etmeyi düşünüyor ancak yalnızca yarısının somut bir planı bulunuyor.

Cem MuratoğluHSBC Türkiye Bireysel Bankacılık ve Birikim Yönetimi’nden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Muratoğlu konuyla ilgili olarak şu görüşleri dile getiriyor: “ Finansal güvence, yaşam kalitesinin yalnızca bir yönü. HSBC’nin raporu, refahın çok boyutlu olduğunu vurguluyor ve yaşam kalitesini finansal refahın yanı sıra fiziksel sağlık ve zihinsel sağlık unsurlarının oluşturduğunu gösteriyor. HSBC olarak, Premier müşterilerimize bu geniş perspektifi sunmayı ve onların hayatlarını daha iyi hale getirmek için çalışmayı önemsiyoruz. Bu alandaki uzmanlığımızla ve uluslararası yetkinliklerimizle müşterilerimize ve ailelerine geleceklerini planlama süreçlerinde kılavuzluk ediyor, onlara uygun Birikim Yönetimi, Nitelikli Sigorta Ürünleri ve Bireysel Emeklilik çözümleri ile yaşam tarzlarına hitap eden seyahat, sosyal yaşam, kültür sanat alanlarında ayrıcalıklı deneyimler sunuyoruz.”

Yaşam Kalitesi Kim için Ne Anlama Geliyor?

  • Yaşam Kalitesi 2024 Raporu kapsamında katılımcılara iyi bir yaşam kalitesi olarak neyi tanımladıkları da soruldu.
  • Rapor, Yaşam Kalitesinin üç boyutu olan fiziksel ve zihinsel sağlık ile finansal zindelik arasındaki etkileşimin birbiriyle oldukça ilişkili olduğunu gösteriyor. Fiziksel sağlık, iyi bir Yaşam Kalitesi için en önemli faktör olmaya devam ederken ardından zihinsel sağlık ve finansal zindelik geliyor. Bu üçü birlikte, varlık sahibi kesim için iyi bir Yaşam Kalitesinin %60’ını oluşturuyor.
  • Mali açıdan sağlıklı olanların fiziksel sağlıkta yüksek puan alma olasılığı 1,2 kat daha fazla. Fiziksel sağlıkta yüksek puan alan kişilerin mali açıdan sağlıklı olma olasılığı ise 1,6 kat daha yüksek. Fiziksel sağlıkta yüksek puan alanlar yaşam kalitesinden 2 kat daha fazla memnun. Bu kişilerin ortalamanın üzerinde zihinsel sağlık sergileme olasılığı 10,3 kat daha fazla. Mental sağlıkta ortalamanın üzerinde puan alan kişilerin fiziksel sağlıkta yüksek puan alma olasılığı da 3,7 kat daha fazla.
  • Yaşam kalitesinin önemli göstergeleri arasında “sosyal Eeenlik” de yer alıyor. Sosyal esenlikte yüksek puan alanlar, yaşamkKalitelerinden düşük puan alanlara göre 2,3 kat daha memnun olduklarını dile getiriyor. Sosyal esenlik, zihinsel sağlığın belirlenmesinde önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.
  • Depresyon/anksiyete konusunda endişe duyan katılımcıların yüzdesi kuşaklara göre şu şekilde sıralanıyor: Z Kuşağı (%40, 25-27 Yaş), Y Kuşağı (%32 28-43 Yaş), X Kuşağı (%29, 44-59 Yaş), Baby Boomers (%23, 60-69 Yaş).
  • Oxford Üniversitesi Refah Araştırma Merkezi Direktörü Profesör Jan-Emmanuel De Neve, konuyla ilgili olarak şunları dile getiriyor: “Sosyal bağlantıların kalitesi, belki de zihinsel sağlığımızın en az önemsenen etkenleri arasında. Ancak HSBC araştırmalarının da ortaya koyduğu gibi, bu bağlantılar yaşam boyu esenlik açısından kesinlikle kritik öneme sahip. Bu sonuç, her yıl Dünya Mutluluk Raporu’na da yansıtılıyor. Toplumlar arasındaki refah farklılıklarını açıklarken büyük fark yaratan şey, sosyal destek, güven ve güvenilecek insanlara sahip olma düzeyleri olarak öne çıkıyor.”

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi Haber Hsbc Global Yaşam Kalitesi Raporu Geleceği Planlamak önem KazanıyorRaporun tamamına ulaşmak için lütfen aşağıdaki linke tıklayınız:

https://internationalservices.hsbc.com/quality-of-life/2024/

Dijital Olgunluk: İşletmelerde Başarı ve Rekabet Gücü İçin Stratejik Bir Yol Haritası

Dijital Olgunluk

Dijital Olgunluk: İşletmelerde Başarı ve Rekabet Gücü İçin Stratejik Bir Yol Haritası
Olgar Ataseven

Dijital olgunluk, günümüzün hızla değişen iş dünyasında işletmelerin rekabet gücünü belirleyen kritik bir faktördür. Teknolojinin iş dünyasına entegrasyonu sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda şirketlerin gelecekteki başarısını şekillendiren bir stratejik araçtır. Bu olgunluk, işletmenin dijital teknolojilerle olan ilişkisini ne ölçüde dönüştürdüğünü, teknolojileri operasyonel süreçlere ne kadar entegre ettiğini ve bu süreçleri ne kadar verimli hale getirdiğini ifade eder. Ancak dijital olgunluk, yalnızca bir “teknolojiye sahip olma” durumu değildir; bu, şirketlerin dijital dönüşümü tüm organizasyonel yapılarında benimseyip benimsemediğinin bir göstergesidir.

Dijital Olgunluk Nedir?

Dijital OlgunlukDijital olgunluk, bir işletmenin dijital teknolojilere entegrasyon düzeyini, dijital çözümleri benimseme kapasitesini ve bu çözümlerle nasıl değer ürettiğini ölçen bir kavramdır. Dijital dönüşüm, teknolojinin kullanımı ile iş süreçlerinin yeniden yapılandırılmasını içerirken, dijital olgunluk bu sürecin ne kadar ileriye taşındığını ve işletmenin teknolojiye ne ölçüde adapte olduğunu gösterir. Bir işletmenin dijital olgunluk seviyesinin yüksek olması, teknolojiyi sadece kullanmakla kalmayıp, aynı zamanda rekabet avantajı sağlamak için stratejik bir araç olarak kullanabileceğini ifade eder.

Dijital Olgunluğun Evreleri

Her işletme dijital olgunluğa giden yolda farklı evrelerden geçer. Bu evreler, işletmelerin dijital dönüşümle olan etkileşimini anlamak açısından kritik öneme sahiptir:

  1. Emekleme Aşaması: Bu aşamada şirketler henüz dijital teknolojilerin potansiyelini tam anlamış değildir. Veri yönetimi, dijital süreçler veya teknolojik yatırımlar henüz planlanmamış ya da düzensiz şekilde uygulanmıştır.
  2. Deneysel Aşama: İşletmeler dijital çözümlerden faydalanmaya başlar, ancak süreçler hala otomasyon ve entegrasyon açısından yeterince olgunlaşmamıştır. Veri analitiği ve teknolojik altyapı geliştirme çabaları başlar, ancak tüm iş fonksiyonlarına yayılmamıştır. Bazı yazılımlar denenmekte ya da denenme konusunda bir istek vardır ama yazılımlar bütünleşik değildir.
  3. Entegre Aşama: Bu aşamada dijital çözümler stratejik olarak uygulanır. Teknolojiler işletmenin iş süreçleriyle entegre hale gelir ve veriye dayalı kararlar alınır. Dijital dönüşüm, üst yönetim tarafından kritik bir öncelik olarak görülür.
  4. Optimizasyon & Geliştirme Aşaması: Dijital teknolojiler, işletmenin tüm süreçlerine derinlemesine entegre olmuştur. Tüm operasyonel süreçler dijital olarak optimize edilir, verimlilik en üst düzeye çıkar ve yeni teknolojiler hızla sisteme entegre edilebilir. Bu aşamadaki şirketler dijital dönüşümü sürekli bir gelişim süreci olarak kabul eder. Bu duruma gelen işletmeler artık “dijital dönüşümün & olgunlaşmanın” hiç bitmeyecek inovatif bir süreç olduğunu fark ederler.

Dijital Olgunluğun İşletmelere Faydaları

  1. Stratejik Avantaj: Dijital olgunluk, işletmelere pazarda rekabet avantajı sağlar. Dijital teknolojilere hızlı uyum sağlayan şirketler, değişen piyasa koşullarına daha çabuk yanıt vererek rakiplerinden bir adım öne geçerler. Ayrıca müşteri taleplerine ve trendlerine daha çevik bir şekilde yanıt verebilirler.
  2. Müşteri Deneyimi ve Memnuniyeti: Müşteri beklentileri sürekli olarak değişirken, dijital olarak olgunlaşmış şirketler müşterilerine daha kişiselleştirilmiş ve hızlı hizmetler sunabilir. Bu, müşteri memnuniyetini artırır ve müşteri sadakatini güçlendirir.
  3. Verimlilik ve Maliyet Kontrolü: Dijital teknolojilerin entegrasyonu sayesinde iş süreçleri daha verimli hale gelir. Otomasyon, veri analitiği ve yapay zeka gibi çözümler, manuel iş süreçlerini azaltarak maliyetleri düşürür ve operasyonel verimliliği artırır.
  4. Karar Verme Süreçlerinin Gelişimi: Dijital olgunluk, işletmelerin veri tabanlı kararlar almasını sağlar. Bu, sezgisel kararların yerine, somut verilere ve analizlere dayalı daha stratejik ve etkili kararlar alınmasına olanak tanır. Böylece işletme yönetimi, gelecekteki yatırımlarını daha sağlam temellere dayandırabilir.
  5. Yenilikçilik ve Büyüme:

Yeni Ürün ve Hizmet Geliştirme: Dijital teknolojiler, işletmelerin yeni ürün ve hizmetler geliştirme hızını artırır. Bu sayede şirketler, pazarda yeni fırsatlar yakalayabilir ve büyüme potansiyellerini maksimize edebilir.

İş Modeli İnovasyonu: Dijital dönüşüm, işletmelerin mevcut iş modellerini yeniden düşünerek daha sürdürülebilir ve karlı hale getirmelerine olanak tanır.

Çığır Açan Teknolojilere Erişim: Dijital olarak olgunlaşmış şirketler, yapay zeka, blockchain gibi yeni teknolojilere daha kolay erişebilir ve bu teknolojileri işlerine entegre ederek rekabet avantajı elde edebilir.

Bu 5 adet avantajın üzerine; Çalışan Üretkenliği ve Mutluluğu, Risk Yönetimi ve Sürdürülebilirlik, Marka Gücü ve İtibar, Organizasyonel Kültür Dönüşümü gibi daha birçok avantajı sayabiliriz.

Dijital Olgunluk Nasıl Ölçülür?

Dijital olgunluk bir işletmenin dijital yolculuğunda nerede durduğunu anlamak için ölçülmesi gereken bir kavramdır. Dijital olgunluğu ölçmek için çeşitli modeller geliştirilmiştir. Bu ölçüm araçları, işletmenin mevcut dijital yeteneklerini değerlendirirken, geliştirme alanlarını da belirler. En yaygın kullanılan yöntemler arasında şunlar yer alır:

  • Kapasite Değerlendirmesi: İşletmenin dijital dönüşüm için sahip olduğu teknoloji, insan kaynağı ve finansal kaynaklar gibi kritik unsurların değerlendirilmesi yapılır.
  • Veri Yönetimi: Dijital olgunluk seviyesi, işletmenin verileri nasıl topladığı, yönettiği ve analiz ettiğiyle doğrudan ilişkilidir. Verinin doğru kullanımı, dijital olgunluğun önemli bir göstergesidir.
  • Müşteri Deneyimi: Dijital dönüşümün müşteri odaklı olması, müşteri memnuniyeti ve geri bildirimlerinin analiz edilmesi, dijital olgunluk ölçümlerinde önemli bir kriterdir.

Dijital Olgunluğu Kim Yürütmeli?

Dijital olgunluğun işletmede başarılı bir şekilde hayata geçirilmesi ve sürdürülmesi için birçok paydaşın dahil olması gerekmektedir. İşte dijital olgunluğu yürütmekle görevli ana aktörler:

  1. Üst Yönetim (C-suite): Dijital dönüşümün başarılı olması, en üst yönetimin desteğini ve liderliğini gerektirir. CEO, CFO, CIO gibi yöneticiler stratejik kararlar almalı ve dijital dönüşümün organizasyon genelinde benimsenmesi için gerekli kültürel değişimi teşvik etmelidirler.
  2. Dijital Dönüşüm Liderleri: Birçok şirket, dijital dönüşümü yönetmek için özel olarak dijital dönüşüm liderleri veya CDO (Chief Digital Officer) pozisyonları oluşturur. Bu liderler, dijital projeleri yürütmek, teknolojik yatırımları yönetmek ve dijital stratejiyi uygulamakla sorumludur.
  3. İK ve Yetenek Yönetimi: Dijital olgunluk sürecinde, insan kaynağı önemli bir rol oynar. Dijital yetkinliklere sahip çalışanların eğitilmesi ve organizasyona kazandırılması, sürecin başarısında kritik öneme sahiptir. İK departmanları, dijital beceri geliştirme ve yetenek yönetimi konularında aktif rol almalıdır.
  4. BT ve Operasyon Birimleri: Teknolojinin operasyonel süreçlere entegrasyonunu sağlamak ve altyapıyı optimize etmek BT departmanının sorumluluğundadır. Ayrıca bu süreçte operasyon ekiplerinin de iş süreçlerini dijital teknolojilere uygun hale getirmesi gerekir.

Dijital olgunluk, işletmelerin sürdürülebilir bir başarı elde etmesi ve rekabet gücünü artırması için vazgeçilmez bir unsurdur. Dijital dönüşümün tam anlamıyla hayata geçirilmesi ve sürekli geliştirilmesi, teknolojinin stratejik bir araç olarak kullanılması ile mümkündür. İşletmeler, dijital olgunluk süreçlerini ölçerek, eksikliklerini belirleyebilir ve sürekli gelişim için yol haritası oluşturabilirler. Dijital olgunluğu benimseyen şirketler, sadece bugünün değil, geleceğin rekabet koşullarına da hazırlıklı olacaklardır. Dijital Olgunluğunuzun ne aşamada olduğunu öğrenmek isteyenler doğrudan bana yazabilirler.

Olgar Ataseven

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Dünyanın En Büyük Solar İnverterlerinden Biri Türkiyede Üretilecek

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Dünyanın En Büyük Solar İnverterlerinden Biri Türkiyede üretilecek

ZES, Dünyanın En Büyük Solar İnverterlerinden Solis’i  Türkiye’de Üretecek

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Dünyanın En Büyük Solar İnverterlerinden Biri Türkiyede üretilecekZES, yenilenebilir enerji sektörünün büyümesine ivme kazandıracak önemli bir anlaşmaya imza attı. Dünyanın en büyük üçüncü solar inverter üreticisi Solis ile yerli üretim anlaşması yapan ZES, Solis solar inverterlerini Zorlu Grubuna ait Vestel’in Manisa’daki fabrikasında üretecek.

Sürdürülebilir enerji çözümleri sağlama hedefi ile büyümesine devam eden ZES, dünyanın en büyük üçüncü solar inverter üreticisi Solis ile yerli üretim anlaşması imzaladı. 2022 yılında Çin menşeli Ginlong Technologies grubuna bağlı olan Solis Inverters ZES ile distribütörlük anlaşması yaptı. Son 2 yıldır Solis’in Türkiye’deki ticari ve endüstriyel güneş enerjisi pazarındaki tek yetkili distribütörü olan ZES, yeni yapılan anlaşma kapsamında  daha önce yurt dışından getirilip Türkiye’de distribütörlüğünü üstlendiği inverterleri bundan böyle kardeş şirketi Vestel Elektronik’in Manisa’daki fabrikasında üreterek, yerli üretim Solis inverterleri hem yurt içi hem de yurt dışındaki müşterileriyle buluşturacak.

Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Hedeflerine Katkı

Yenilenebilir enerji sektöründe Türkiye’nin öncü solar ekipman sağlayıcılarından biri olan ZES Solar sanayi kuruluşları ve ticari işletmelerle gerçekleştirdiği iş birlikleri sayesinde, Türkiye’nin yeşil enerji dönüşümünde aktif bir rol oynuyor. Yerli üretime geçişle birlikte ZES, Solis inverterlerin maliyetlerini düşürmeyi ve rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı (YEKA) projelerinde yerli üretim şartını karşılaması bakımından da büyük bir avantaj sunan bu üretim ile; YEKA projelerinde kullanılabilir yüksek kaliteli inverterler Türkiye’nin yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunulacak.

Hem Yerel Hem de Ulusal Ekonomiye Pozitif Girdi Sağlanacak

Evren EvcitDünya genelinde en büyük üç inverter markasından biri olan Solis, güvenilirliği ve pazar payı ile tanınıyor. Sözleşme ile ilgili görüşlerini aktaran ZES Solar Genel Müdürü Evren Evcit; Türkiye’deki yerli üretimle birlikte ZES’in hem yerel hem de global pazarda rekabet gücünü artırdığını ifade ederek şunları söyledi: “Sektördeki liderliğimizi sürdürebilmek için yenilikçi ve sürdürülebilir enerji çözümleri sunmaya devam ediyoruz. ZES olarak bir süredir distribütörlüğünü yürüttüğümüz Solis inverterlerini artık kardeş şirketimiz Vestel ile Manisa’da yerli olarak üretecek olmamız birçok açıdan önemli bir değer yaratacak. Öncelikle yapacağımız üretimi optimum maliyetle gerçekleştirirken yerel ekonomiye katkı sunacağız. Bu üretim enerji bağımsızlığımız açısından da çok anlamlı. Türkiye’de yenilenebilir enerjide; özellikle güneş enerjisindeki; potansiyelimizi değerlendirmek, yerli kaynakları kullanarak enerji bağımsızlığımızı güçlendirmek adına önemli bir adım olacak. Hem üretim hem de distribütörlük bacağında böyle bir yatırımın ülkemizin sınırları içerisinde yapılması hem yerel hem de ulusal ekonomiye pozitif girdi sağlayacak.Ürettiğimiz inverterlerin ihracatını da yine ZES olarak biz gerçekleştireceğiz.”

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİM PROGRAMLARI

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satınalma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

24 Saat Çalışma ve 24 Saat Dinlenme Sisteminde İşçi Hafta Tatiline Hak Kazanabilir mi?

24 Saat çalışma Ve 24 Saat Dinlenme Sisteminde İşçi Hafta Tatiline Hak Kazanabilir Mi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

24 Saat Çalışma ve 24 Saat Dinlenme Sisteminde İşçi Hafta Tatiline Hak Kazanabilir mi?

Lütfi İNCİROĞLU

24 Saat çalışma Ve 24 Saat Dinlenme Sisteminde İşçi Hafta Tatiline Hak Kazanabilir Mi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemUygulamada işin niteliğinden kaynaklanan bazı işlerde 12 saat çalışma 24 saat dinlenme; 24 saat çalışma 24 saat dinlenme ve 24 saat çalışma 48 saat dinlenme gibi çalışma biçimlerinin uygulandığı bilinmektedir. İşin niteliğinden kaynaklanan bu tür çalışma biçimleri özellikle benzin istasyonları, radyolink istasyonları, yangın kuleleri ve free shop gibi 7/24 saat işletilen işyerlerinde yaygın olarak görülmektedir.

4857 sayılı İş Kanunu’na göre, “Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok 45 saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır (m.63/1). Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde 11 saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz (m.63/2).

4857 sayılı Kanun’da, “Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az 24 saat dinlenme (hafta tatili) verilir” denilmektedir (m.46/1). Bu kapsamda, 12 saat çalışma 24 saat dinlenme; 24 saat çalışma 24 saat dinlenme ve 24 saat çalışma 48 saat dinlenme gibi çalışma biçimlerinde 24 saat kesintisiz dinlenmeden bahsedildiği için işçinin hafta tatili ücreti istemesi mümkün değildir. Bu tür çalışma biçimlerinde işçinin hafta tatiline hak kazanıp kazanmayacağı hususu yargı konusu yapılmıştır.

Nitekim Yargıtay konuyla ilgili bir kararında, “Somut uyuşmazlıkta, hafta tatili ücreti bakımından, 24 saat çalışma 24 saat dinlenme esasında yürütülen çalışma sistemine göre, davacının bir hafta 4 gün, diğer hafta ise 3 gün çalışması söz konusu olup, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 46. maddesine göre dinlenme için haftada en az bir gün ayrıldığından davacının hafta tatili ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir[1].

Yargıtay’ın başka bir kararında da, “Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece davacının 15 günde bir değişen vardiya sistemi ile 07.00-19.00 ve 19.00-07.00 saatleri arasında çalıştığı ve her hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Ancak 07.00-19.00 ve 19.00-07.00 saatleri arasında 15 günde bir değişen vardiya sistemine göre çalışma halinde, davacının vardiya değişim günlerinde kesintisiz 24 saat dinlenme imkanına sahip olacağı açıktır. Mahkemece bu yön gözetilmeden, davacının her hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hesaplanan hafta tatili alacağının hüküm altına alınması hatalıdır[2].

Yargıtay, 24 saat çalışma ve en az 24 saat dinlenme sisteminde, “… çalışma düzeninin 24 saat çalışma 24 saat dinlenme esası üzerine olduğu, 24 saat çalışma 24 saat dinleneme şeklinde geçen çalışmalarda, davacının bir hafta 4 gün diğer hafta 3 gün çalışacağı, bu nedenle hafta tatili çalışması olamayacağı dikkate alınmadan hafta tatili alacağına hükmedilmesini hatalı bulmaktadır[3].

24 Saat çalışma Ve 24 Saat Dinlenme Sisteminde İşçi Hafta Tatiline Hak Kazanabilir Mi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak, 4857 sayılı İş Kanunu’nda, “Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az 24 saat dinlenme (hafta tatili) verilir” denilmektedir (m.46/1). Bu kapsamda, 12 saat çalışma 24 saat dinlenme; 24 saat çalışma 24 saat dinlenme ve 24 saat çalışma 48 saat dinlenme gibi çalışma biçimlerinde 24 saat kesintisiz dinlenmeden bahsedildiği için işçinin hafta tatili ücreti istemesi mümkün değildir. Ayrıca, 24 saat çalışma 24 saat dinlenme şeklinde geçen çalışmalarda, işçinin ancak bir hafta 4 gün diğer hafta 3 gün çalışabileceği düşü­nüldüğünde, hafta tatili çalışmasından bahsetmek de mümkün olmayacaktır[4].

Lütfi İNCİROĞLU

[1] Y.9HD.05.10.2021 T., E.2021/9973, K.2021/13695 Legalbank

[2] Y.22HD.17.12.2019 T., E.2017/26369, K.2019/23539 Legalbank.

[3] Y.22.HD.26.2.2018 T., E.2017/11172, K.2018/4764; Y.22.HD.20.11.2017 T., E.2015/21944, K.2017/25163 Legalbank.

[4] SÜMER, Haluk Hadi/KAYIRGAN, Hasan, İşçilik Alacakları ve Hesaplamaları, 3. Baskı, Ankara 2022, s.828-829.

Otomotiv Sanayi, IAEC 2024 İçin Geri Sayımda!

Satın Alma Eğitimleri Haber Iaec 2024 İçin Geri Sayım Başladı!

Otomotiv Sanayi, IAEC 2024 İçin Geri Sayımda!

Satın Alma Eğitimleri Haber Iaec 2024 İçin Geri Sayım Başladı!Otomotiv mühendisliği dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri olan Uluslararası Otomotiv Mühendisliği Konferansı (IAEC), bu yıl 9. kez kapılarını açıyor. 7-8 Kasım 2024 tarihlerinde Bilişim Vadisi’nde düzenlenecek etkinlikte, “Mobilite ve Ötesi” temasıyla sektördeki en yeni teknolojiler ve gelişmeler masaya yatırılacak. Dünyanın önde gelen isimleri ve en yeni teknolojiler, IAEC’de buluşacak.

Her yıl alanında uzman yerli ve yabancı isimleri Türkiye’de bir araya getiren ‟Uluslararası Otomotiv Mühendisliği Konferansı – IAEC” için geri sayım başladı. Otomotiv mühendisliği dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri olan IAEC, bu yıl 9. kez kapılarını açıyor.  7-8 Kasım 2024 tarihlerinde Bilişim Vadisi’nde düzenlenecek etkinlikte, “Mobilite ve Ötesi” temasıyla sektördeki en yeni teknolojiler ve gelişmeler masaya yatırılacak.

IAEC 2024, Geleceğin Teknolojilerini Mercek Altına Alıyor!

Iaec LogoOtomotivde dünya çapında yaşanan değişim ve dönüşüm, sektörün tüm paydaşları için yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Otomotivin hızla “mobilite” kavramına dönüştüğü bu süreçte, üretim teknolojileri ve araç yapısında köklü değişiklikler yaşanıyor. IAEC 2024, sektördeki bu dönüşümü ve geleceği şekillendirecek yenilikleri, uzman konuşmacılar eşliğinde detaylı bir şekilde ele alacak. Konferansın öne çıkan temaları arasında “Akıllı Mobilite”, “Yapay Zekâ /Otonom Sürüş”, “Alternatif Yakıtlar” ve “Üretimde Dijital Dönüşüm” gibi dikkat çekici konular yer alıyor.

Alanında Uzman Konuşmacılar IAEC 2024’te!

Konferansın başkanlığını bu yıl, sanayi ve akademideki başarılı çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Aytül Erçil üstlenirken ilk günün ana konuşmasını ise, otomotiv dünyasının saygın isimleri arasında yer alan Uluslararası Motorlu Araç Üreticileri Organizasyonu OICA’nın Genel Sekreteri François Roudier gerçekleştirecek.

Konferansın ikinci gününde ise NIO, B-ON gibi şirketlerin başarısında önemli rol oynamış, otomotiv ve mobilite sektöründe nadir görülen kadın CEO ve Yönetim Kurulu Üyeleri’nden biri olan Dr. Angelika Berger-Sodian yer alacak. Sodian, mobilite alanında geleceğin kadın liderlerine yönelik ilk liderlik akademisi olan Aurelia Academy’yi kurarak ve kadınların bu sektörde üst düzey pozisyonlarda ve uluslararası arenada etkili olmalarını sağlaması amacıyla çalışmalar yapmaya devam etmesiyle öne çıkıyor.

Sektöre Yön Veren Fikirler Paylaşılacak!

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Otomotiv Teknoloji Platformu (OTEP), Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) ve Amerikan Otomotiv Mühendisleri Birliği (SAE International) iş birliğiyle düzenlenen IAEC 2024, sektördeki devrim niteliğindeki gelişmelere ışık tutacak. Türkiye ve dünyadan otomotiv sektörünün önde gelen isimleri bu konferansta bir araya gelerek sektöre yön veren fikirleri paylaşacak.

Türkiye’de Online Alışveriş Yapanların Yüzde 15’i Haftada En Az Bir Kez Yurt Dışından Ürün Satın Alıyor

Tedarik Zinciri Eğitimleri Türkiye’de Online Alışveriş Yapanların Yüzde 15’i Haftada En Az Bir Kez Yurt Dışından ürün Satın Alıyor

Türkiye’de Online Alışveriş Yapanların Yüzde 15’i Haftada En Az Bir Kez Yurt Dışından Ürün Satın Alıyor

Tedarik Zinciri Eğitimleri Türkiye’de Online Alışveriş Yapanların Yüzde 15’i Haftada En Az Bir Kez Yurt Dışından ürün Satın AlıyorHızla büyümeye devam eden küresel sınır ötesi e-ticaret pazarının 2030 yılına kadar 7,9 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. DHL eCommerce’ün Sınır Ötesi Alışveriş Raporu’na göre; dünya genelinde alışveriş yapanların yarısından fazlası diğer ülkelerdeki online satış kanallarını tercih ediyor. Sınır ötesi alışverişlerde Hindistan başı çekerken, Türkiye’de ise online alışveriş yapanların yüzde 15’i haftada en az bir kez yurt dışından alım yapıyor.

Rapora göre alışveriş yapanların yüzde 27’sinin önümüzdeki yıl yurt dışından daha sık alışveriş yapmayı planladığı düşünüldüğünde, işletmelerin sınırların ötesine geçerek büyümesi için potansiyel barındırıyor. 

Geçtiğimiz yıl ekim ayında MNG Kargo’yu satın alan DHL eCommerce’ün yayınladığı küresel Online Shopper Trends Report 2024’ün dördüncü fazında dünya çapında online alışveriş yapan müşterilerinin davranış ve eğilimleri ele alındı. DHL eCommerce’ün Sınır Ötesi Alışveriş Raporu’na göre; dünya genelinde alışveriş yapanların yarısından fazlası diğer ülkelerdeki online satış kanallarını tercih ediyor.

Hızla büyümeye devam eden küresel sınır ötesi e-ticaret pazarının 2030 yılına kadar 7,9 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu da sınır ötesi satış yapmayı düşünenler için büyük bir fırsat anlamına geliyor. Tüketiciler yerel perakendecilerden daha sık alışveriş yapsa da diğer ülkelerden gelen ürünlere yönelik açık bir talep olduğu gözleniyor. Rapora göre alışveriş yapanların neredeyse yarısı ayda bir kez, yüzde 16’sı ise haftada bir veya daha sık olmak üzere başka bir ülkedeki online satış kanallarından alışveriş yapıyor. Avrupa’da, Birleşik Krallık (%26), Türkiye (%15) ve Fransa’da (%12) online alışveriş yapanlar haftada en az bir kez yurt dışından alışveriş yapıyor. Dünyada ise Hindistan yüzde 38’lik oranla sınır ötesi alışverişlerde başı çekiyor.

Türkiye’den Alım Yapmak İsteyen Avrupalı Tüketicilerin Oranı Yüzde 2

Dünya genelinde online alışveriş yapanların ilk adresi yüzde 57 ile Çin olsa da ABD ve Avrupa ülkelerinden gelen ürünlere de talep olduğu gözleniyor. Rapora göre ABD’den alışveriş yapanların oranı yüzde 37, Almanya’yı tercih edenlerin oranı yüzde 23’lerde iken, Birleşik Krallık için ise bu oran yüzde 21.

Avrupa’daki tüketiciler, kendi bölgeleri dışındaki online satış kanallarından alışveriş yapmanın yanı sıra sıklıkla komşu ülkeleri de listelerine alıyor. Avrupalılar kendi bölgelerinde en çok yüzde 34 ile Almanya’yı, yüzde 16 ile Birleşik Krallığı, yüzde 9 ile de Fransa’yı tercih ediyor. Türkiye bu listede yüzde 2 gibi bir oranla yer alıyor.

Rapora göre alışveriş yapanların yüzde 27’sinin önümüzdeki yıl yurt dışından daha sık alışveriş yapmayı planladığı düşünüldüğünde, işletmelerin sınırların ötesine geçerek büyümesi için potansiyel barındırıyor. Türkiye, İngiltere, Almanya, Çek Cumhuriyeti ve İtalyadaki tüketiciler yurt dışından alışveriş yapmayı planladıklarını belirtirken, alışveriş yapanların yüzde 83’ü, başka bir ülkedeki online perakendeciden aldıkları ürünü teslim etmesi için DHL’e güveniyor.

Gümrük Süreçleri Kargo Şirketlerinin Dışında İlerliyor

Yurt dışı alışverişlerindeki talep artışının tüketiciler üzerindeki yansımalarından biri de teslimat sürelerindeki gecikmeler olarak görülüyor. Talebin yoğun olduğu dönemlerde gümrüklerde oluşan yoğunluk nedeniyle teslimat süreçlerinde gecikmeler yaşanabiliyor. Türkiye’de de tüketiciler zaman zaman bu durumdan şikâyetçi olabiliyor. Gönderilerin gümrükten çıkış tarihleri pek çok sebepten dolayı değişiklik gösterebiliyor. Gümrük işlemleri bittikten sonra kargo şirketlerine teslim edilen ürünler, teslimat noktasına göre 1 ila 3 iş günü arasında alıcılara en hızlı şekilde ulaştırılıyor.

DHL Online Shopper Trends Raporu Hakkında

Tedarik Zinciri Eğitimleri Türkiye’de Online Alışveriş Yapanların Yüzde 15’i Haftada En Az Bir Kez Yurt Dışından ürün Satın AlıyorDHL Online Shopper Trends Report2024, uluslararası e-ticaret endüstrisi, belirli pazarlar ve tüketici tercihleri hakkında içgörüler sunmaktadır. DHL eCommerce, dünya genelinde tüketicilerin çevrimiçi alışveriş alışkanlıklarını anlamak için bu çalışmayı 2024 yılında, 24 ülkede (Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, İspanya, İsveç, Türkiye, İngiltere, Kanada, ABD, Arjantin, Brezilya, Nijerya, Güney Afrika, Fas, Birleşik Arap Emirlikleri, Avustralya, Çin, Hindistan, Malezya, Tayland) gerçekleştirmiş olup, 12.000 katılımcı sağlanmıştır. Online Shopper Trends Report 2024’ün ikinci bölümüne buradan ulaşabilirsiniz:

DHL eCommerce Report

DFDS’den Yeni Bir Hat: Marmara Ereğlisi / Martaş – Trieste

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Dfds’den Yeni Bir Hat Marmara Ereğlisi Martaş Trieste

DFDS’den Yeni Bir Hat: Marmara Ereğlisi / Martaş – Trieste

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi Haber Dfds’den Yeni Bir Hat Marmara Ereğlisi Martaş TriesteDFDS, 26 Ekim’de Marmara Ereğlisi’ndeki Martaş Limanı’ndan İtalya’daki Trieste Limanı’na haftada 2 seferle yeni Ro-Ro hattını başlatıyor.

Deniz taşımacılığı ve lojistik sektörünün öncü firması DFDS, Akdeniz’deki mevcut 6 rotasına bir yenisini ekleyerek, sanayi bölgelerine ve gümrüklere yakın bir konuma sahip Martaş Limanı’ndan, Avrupa pazarlarına ulaşmak isteyen müşterilerine ve ihracatçı firmalara kolay erişim ve operasyonel verimlilik sağlayacak. Limanın stratejik konumu sayesinde, DFDS yeni hattan yararlanan müşterilerinin transit sürelerini kısaltırken, lojistik operasyonlarını da optimize etmelerine destek olacak.

DFDS Akdeniz İş Birimi Başkanı Lars Hoffmann yeni hattın açılışı ile ilgili olarak: “Yüksek standartlarda hızlı ve güvenilir hizmetler sunarak müşterilerimize sunduğumuz değeri arttırmaya devam ediyoruz. Aynı zamanda Türkiye ile Avrupa arasındaki ticaret akışını daha da güçlendiriyoruz. Artık, her hafta Türkiye’den İtalya’ya ve Fransa’ya 17 sefer ile bağlantı sağlayacağız. Bunun Türk ihracatçısına ve müşterilerimize önemli rekabet avantajı sağladığına inanıyoruz” dedi.

Yeni açılan Marmara Ereğlisi Martaş – Trieste hattı ile haftada 2 sefer düzenlenecek. Seferler, Martaş Limanı’ndan Trieste Limanı’na bir direkt sefer ve Pendik Limanı’ndan Martaş Limanı uğrağı olacak şeklinde gerçekleştirilecek.

Benzersiz İntermodal Bağlantılar

Marmara Ereğlisi / Martaş – Trieste hattı, DFDS’in Avrupa’ya ulaşım için sunduğu deniz ve demir yolu taşımacılığını birleştiren benzersiz intermodal altyapısını Marmara Bölgesi’ndeki müşterilerinin kullanımına sunuyor.

Lars Hoffmann yeni hattın Avrupa’daki demir yolu bağlantılarının önemine vurgu yaparak şunları söyledi: “Marmara Bölgesi’ndeki müşterilerimize yeni hat ile, İtalya ve Almanya’daki Wels, Bettembourg, Köln, Duisburg şehirleri dahil olmak üzere Avrupa’daki büyük iş merkezlerine doğrudan ve kesintisiz erişim sağlıyoruz. Gelecekte müşteri taleplerine göre sefer sayısını artırmayı planlıyoruz.”

Yeni hat, DFDS’in müşterilerine sunduğu hizmet kalitesini ve Türkiye ile Avrupa arasındaki ticaretin gelişimine katkısını bir kez daha kanıtlıyor.

Sıcak Paranın Harareti ve Dış Ticaret

Sıcak Paranın Harareti Ve Dış Ticaret Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sıcak Paranın Harareti ve Dış Ticaret

Reşat BAĞCIOĞLUSıcak Paranın Harareti Ve Dış Ticaret Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sıcak Para

Yıllardır bildiğim bir konu vardır;

  • Sıcak para ülkemize girerken suni bir rahatlama, ülkemizden çekip giderken ise ilk verdiği rahatlıktan çok beteri olan bir sıkıntı verir.
  • Sıcak para ülkemize girdiğinde TCMB döviz rezervleri artmış ve döviz stoklarımız çok güçlü görünürken, sıcak paranın ülkemizden gidişi ise döviz rezervlerimizi hızla aşağı çekecektir.
  • Sıcak para ülkemize girerken Türk Lirası hızla değerlenir, yani döviz kurları düşer, sıcak para ülkemizi terk ederken ise Türk Lirası hızla değer kaybeder, çünkü sıcak paranın ülkemizi terk edişi dramatik oluyor ve Türk Liraları elden çıkartılır, döviz satın alınır. Dövize talep çok olduğunda ise piyasadaki arz talep dengesi gereği dövizin fiyatı yükselir,
  • Sıcak para ülkemize girerken Türk Lirası faizler aşırı yükselir, çünkü sıcak paranın besin kaynağı faizdir, sıcak para ülkemizi terk ederken Türk Lirası faizler düşer çünkü sıcak paranın besin kaynağı yavaş yavaş azalıyor.

Tcmb Faiz Kararları

  • Sıcak para ülkemize girerken ülkemizde bir yatırım söz konusu olmayıp, sıcak para ülkemizi terk ederken ülkemizin kaynaklarını da beraberinde götürür.
  • Sıcak para ülkemize girerken dövizin Türk Lirası karşısındaki değeri sabit kalır veya karınca hızıyla enflasyonun artış hızının çok daha aşağısında artış gösterir, çoğu kez de dövizin değeri düşer. Dövizin enflasyon hızı kadar artmaması veya sabit kalmasının sonucunda ithalat yapan tacirlere adeta kur garantisi verilmiş gibi kur riskinden arındırılmış işlem yapmaya devam ederler, ihracat yapan kişiler ise döviz kurlarının enflasyonun artışı kadar artmamasından dolayı, her geçen zaman içerisinde ihracat yapamaz duruma gelirler ve ihracat rakamları azalır.
  • Sıcak paranın ülkemize gelmesiyle gerçek bir yatırım olmamasından dolayı, enflasyonun kendi seyrinde artmaya devam etmesini de göz önünde bulundurduğumuzda, döviz kurları sabit kalmaya devam edecek ve piyasanın dengesi her yönden bozulacak. En azından istatistiki bilgiler çerçevesinde asgari ücretin US Dolar karşısındaki değeri daima yüksek çıkacak ancak asgari ücretin ülkemiz içinde satın alma paritesi sürekli olarak çalışanın aleyhine olacak ve günden güne eriyecektir.

Sıcak Para Aşkına Dövizin Sabit Kalması İlk Olarak Tekstil Sektörünü Vurdu

Mısır HaritaSıcak paranın aşkına döviz kurlarının enflasyon kadar artmamasının faturası ihracat rakamlarında kendini göstermiştir. İhracatçı yüksek maliyetlerle ürettiği malını yurt dışına pazarlamak isterken maalesef mevcut pazarını farklı ülkelere kaptırmış durumda. Tekstil sektörünü başta Mısır olmak üzere uzak doğu ülkelerine kaptırmış duruma geldik.

Pazarımızı kaybettiğimiz en bariz sektörlerden bir tanesi tekstil sektörüdür.

Tekstil GörselKâr marjının oldukça sınırlı olduğu tekstil sektöründe maliyetlerin artması ancak bunun yanında döviz kurlarının yeterince artmamasından dolayı tekstil sektörü başta Mısır olmak üzere işgücü maliyetlerinin bizden daha rekabetçi olan ülkelere kaçmış durumda.

Ücret politikasından, faiz ve döviz kurlarına, istatistiki verilerden işsizliğe kadar her veriyi münferit ele aldığımızda sıcak paranın bir problem olarak karşımıza çıktığı ortadadır.

Sıcak Para

Sıcak paranın ülkemize bir hayır getirdiği şöyle dursun, sıcak para ifadesi bende daima tedirginlik yaratmıştır. Ekonomimizi rölantiye aldığı gibi parasıyla üretim yapıp, ülkemize katkıda bulunacak üreticilerin dahi aklını çelerek, üretim yerine parasını faize yatırıp, risk almadan para kazanıp, kazancın keyfini sürme yoluna giden üreticilerimiz de yok değil.

Yahu sıcak para, senin için tek kelime iyi laf edemedim. Ne iyi oldu da sıcak para ülkemize geldi diyemedim. Acaba sıcak paraya haksızlık mı ettim?

Sıcak Paranın Harareti Ve Dış Ticaret Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi