Danıştay Kararı Özeti; Kemalpaşa Belediye Başkanlığı Destek Hizmetleri Müdürlüğü tarafından 2018/564665 ihale kayıt numaralı “Kemalpaşa Belediyesi 2019 Yılı 2 Kısım Akaryakıt” ihalesine ilişkin olarak İtes İleri Teknoloji ve Enerji Sis. Petrol Ür. Tic. Ltd. Şti. – Günaydın Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Özel Eğt. Hizm. Yakıt Taşm. San. ve Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığı itirazen şikayet başvurusunda bulunmuş ve Kurulca alınan 06.02.2019 tarihli ve 2019/UM.I-213 sayılı karar ile “4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (c) bendi gereğince itirazen şikayet başvurusunun reddine” karar verilmiştir.
Davacı İtes İleri Teknoloji ve Enerji Sis. Petrol Ür. Tic. Ltd. Şti. – Günaydın Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Özel Eğt. Hizm. Yakıt Taşm. San. ve Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığı tarafından anılan Kurul kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada, Ankara 6. İdare Mahkemesinin 20.05.2019 tarihli ve E:2019/534, K: 2019/1052 sayılı kararı ile “davanın reddine” karar vermesi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda Danıştay Onüçüncü Dairesinin 22.09.2022 tarihli ve E:2019/2559, K: 2022/3274 sayılı kararı yayınlanmıştır.
30.11.2022 tarihli ve 2022/MK-329 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;
“..Temyize konu Mahkeme kararının, dava konusu Kurul kararının davacıların oluşturduğu iş ortaklığının geçici teminatının irat kaydedilmesine dair kısmı yönünden davanın reddine ilişkin kısmı incelendiğinde;
4734 sayılı Kanun’un 33. maddesinin gerekçesinde, madde ile geçici teminatın asgari oranının %3 olarak belirlendiği ve isteklilerin bunun üzerinde de teminat vermelerine imkân tanınmak suretiyle tekliflerin gizlenmesi esasının korunduğu belirtilmiştir.
Bu çerçevede, ihaleye teklif sunan istekliler, tekliflerinin %3’ü kadar geçici teminat sunabilecekleri gibi, tekliflerinin gizliliğinin sağlanması amacıyla teklif tutarının %3’ünden daha fazla da geçici teminat sunabileceklerdir.
Ancak geçici teminatları irat kaydedilecek isteklilerin, Kanun’un amacına uygun olarak geçici teminatlarının sadece %3’lük kısmı irat kaydedilebilecek, tekliflerin gizliliğinin sağlanması için fazladan yatırmış oldukları teminat miktarlarının aşan kısmı ise iade edilecektir.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu ihaleye davacı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı tarafından 1.733.200,00-TL’lik teklif verildiği, geçici teminat olarak ise 55.000,00-TL bedelli banka teminat mektubunun sunulduğu, ihale kapsamında anılan iş ortaklığı tarafından verilmesi gereken asgari geçici teminat tutarının ise 51.966,00-TL (1.733.200,00-TL* %3) olması gerektiği anlaşılmış olup, anılan iş ortaklığı tarafından Kamu İhale Kurumu’na sunulan itirazen şikâyet başvuru dilekçesinde, irat kaydedilen geçici teminatın iadesine karar verilmesi talebine ek olarak, irat kaydedilen geçici teminatın teklif edilen bedelin %3’ünü aşan 3.004,00-TL’sinin iade edilmesi gerektiği iddiasına da yer verildiği,
ancak Kurul tarafından anılan iddiaya ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan geçici teminatların irat kaydedilmesine yönelik işlemlerde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle itirazen şikâyet başvurusunun reddine karar verildiği görülmüştür.
Bu itibarla, davacı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığı adına teklif mektubunu imzalayan kişiyi vekil tayin eden davacı İtes İleri Teknoloji ve Enerji Sistemleri Petrol Ürünleri Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ve temsile yetkili müdürünün, 18/08/2018 – 18/02/2019 tarihleri arasında tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılmaktan yasaklanmış olması nedeniyle, davacı şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığının teklifinin değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatının gelir kaydedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, davacılar tarafından sunulan geçici teminat mektubu miktarının, teklif tutarının %3’ünü aşan kısmının iade edilmesi gerektiğinden, …” gerekçesiyle söz konusu Kurul kararının, geçici teminatın tamamının irat kaydına yönelik yapılan itirazen şikâyet başvurusunun reddine ilişkin kısmında hukuka uygunluk, bu kısım yönünden davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında ise hukukî isabet bulunmadığı belirtilerek dava konusu işlemin bu yönüyle iptaline karar verilmiştir.
Anayasa’nın 138’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan kararın icaplarına göre Kamu İhale Kurulunca işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 4734 sayılı Kanun’un 65’inci maddesi uyarınca bu kararın tebliğ edildiği veya tebliğ edilmiş sayıldığı tarihi izleyen 30 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava yolu açık olmak üzere,
1) Kamu İhale Kurulunun 06.02.2019 tarihli ve 2019/UM.I-213 sayılı kararının başvuru sahibinin geçici teminatının irat kaydedilmesi ile ilgili yapılan değerlendirmelere ilişkin kısmının iptaline,
2) Anılan Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, başvuru sahibi tarafından geçici teminat mektubu miktarının teklif tutarının %3’üncü aşan kısmının iade edilmesini teminen 4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
Mehmet ATASEVER
Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen










PwC’nin strateji danışmanlığı grubu Strategy&, yıllık Dijital Otomotiv Raporu’nun 11.’sini yayımladı. Tüketicilerin eğilim ve beklentileri doğrultusunda mobilite sektörünün görünümünü ortaya koyan rapora göre, isteğe bağlı özellikler (ODCF) yükselirken, güvenlik ve navigasyon en önemli hizmetler olmaya devam ediyor. Otomotiv sektöründeki oyuncuların ise değişen tüketici beklentilerini karşılayabilmeleri için kullanıcı arayüzlerini ve iş modellerini geliştirmeleri gerekiyor.
Araştırmayı değerlendiren Strategy& Türkiye Şirket Ortağı Kağan Karamanoğlu, “Otomobil oyuncuları, bağlantılı, elektrikli, otomatikleştirilmiş ve akıllı mobilite ile ilgili çeşitli stratejik zorluklarla karşı karşıya. Araştırmamız gösteriyor ki başarı faktörleri de çeşitli etkenlere bağlı. Öncelikle düzenleyici, gerçekleştirici veya etkinleştirici olsun, herkes ekosistemde rolü konusunda net olmalı. Bir teklif portföyü oluşturup kaynaklarını buna göre tahsis etmeli. Uygun tekliflerin seçiminde bütünsel ve istikrarlı yaklaşımın bir değer yarattığı görülüyor. Son halkada ise tutarlı, uyumlu ve çok katmanlı bir ekosistem mantığına göre portföyü önceliklendirip aktif bir şekilde yönetmenin gerekliliği ortada. Sektörün tüm oyuncuları yetkinliklerini yeniden gözden geçirerek geleceğe uyum sağlayabilirler.” dedi.
Türkiye’deki otomotiv sektörü hakkında ise, Karamanoğlu, yeni mobilite ekosistemine adaptasyonun önemini vurgulayarak; “Otomotiv sektöründe, üretim üssü olarak, Dünya’nın önde gelen ülkelerinden olan Türkiye’nin yeni mobiliteye en etkili ve hızlı şekilde ayak uydurması sektörün geleceği için kritik. TOGG’un kısa zaman önce ön sipariş alımına başlaması, Çinli BYD’nin Türkiye distribütörlüğü için niyet mektubu imzalaması ve Tesla’nın Türkiye pazarına giriş için hamleleri, Türkiye otomotiv sektörünün evrilen mobilite ekosistemine adaptasyon ihtiyacını hızlandırabilecek önemli gelişmeler olarak görülebilir. Adaptasyonun en hızlı yollarından biri ise, otomotiv değer zincirindeki tüm oyuncuların ekosistemdeki konumlarını gözden geçirmeleri ve gerekirse yeniden tanımlayarak portföylerini revize etmeleri olabilir. Özellikle son yıllarda yapmış olduğumuz çalışmalar, bizlere sektörün öncü oyuncularının ekosistem stratejilerini oluşturma eforlarını arttırdıklarını, iş birliği olasılıklarını hiç olmadığı kadar derinlemesine incelediklerini ve dönüşüm yol haritalarını şekillendirmeye odaklandıklarını gösteriyor. Benzer yaklaşımın tüm sektör oyuncuları tarafından benimsenmesi, sektörün geleceğe hazırlanması için önem arz ediyor” dedi.
Risk değerlendirmesi kavramını açıklayabilmek için öncelikle tehlike ve risk kavramlarını tekrar hatırlayalım. Tehlike, işyerinde var olan ya da dışardan gelebilecek, işyerini, işletmeyi veya çalışanı zarara ve hasara uğratma potansiyeli olan olaylardır. Risk ise, tehlikeden kaynaklanan zararın ifadesidir. Şimdi örnekler ile bu kavramları açıklayalım:
Bu yazımda girişiminiz için İş Planınızı nasıl tamamlamanız ve tamamlanan İş Planınızı sunduğunuzda onaylanması için nelere dikkat etmeniz gerektiğinden bahsedeceğim. İş Planı, girişime ait ürün ya da hizmetlerin, nasıl para kazandıracağını, girişimle ilgilenecek ekibin kimlerden oluştuğunu, yöneticilerin kimler olduğunu, kaynak ihtiyacının ne olduğunu ve nasıl karşılanacağını, finans yönetimi ve operasyon modelinin ne olduğunu ilgili kişilere detaylıca aktarmak için hazırlanan bir belgedir. Başarılı bir İş Planı, girişiminize başlamadan önce stratejinizi netleştirmenize, potansiyel fırsat ve engelleri belirlemenize, kaynaklarınızın ne olduğunu ve girişimcilik sürecinde neye ihtiyacınız olacağına karar vermenize yardımcı olur. İş Planınızı özellikle finansal destek almak istediğiniz kişilere sunarken fikrinizin veya büyüme planlarınızın uygulanabilirliği konusunda onları ikna etmeniz ise son derece önemlidir. Sözü uzatmadan hemen İş Planınızın içeriğini ve İş Planı sunumunuzu nasıl iyileştirebileceğiniz konusunda tavsiyelerin ilkiyle başlıyorum:


4962 sayılı Kanunun 20’nci maddesine göre, “Gelirlerinin en az üçte ikisini nevi itibarıyla genel, katma ve özel bütçeli idarelerin bütçeleri içinde yer alan bir hizmetin veya hizmetlerin yerine getirilmesini amaç edinmek üzere kurulan vakıflara, Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınabiliyor.
1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi


Uygulamada bazı işverenlerce işçi ücretlerinin düzensiz ve gecikmeli olarak ödendiği bilinmektedir. Ücretlerin sürekli olarak düzensiz ve geç ödenmesi işçi açısından iş ilişkisini dayanılmaz kılmakta ve işçileri düzenli ücret alabilecekleri başka işyerlerinde çalışmaya sevk etmektedir. Hatta işçiler çalıştıkları işyerleri ile iş sözleşmeleri sona ermeden başka iş arayışına girmekte ve başka işyeri işverenleri ile anlaşarak sözleşme imzalamaktadırlar. Çünkü işçinin biricik gelir ücrettir. Emeği karşılığı aldığı ücret ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin eden işçinin ücretinin düzensiz ve gecikmeli olarak ödenmesine katlanması beklenemez.
Döviz piyasalarına baktığımızda gidişatın pek de istenilen gibi olmadığını görmekteyiz. Gidişat derken; ülkemize döviz girdisi sağlayacak, döviz girişleri ile hem TCMB döviz rezervlerine, hem de ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacak ihracatçı açısından son derece önemli döviz kurlarındaki piyasa gidişatından bahsediyorum. Döviz piyasaları adeta yerinde çakılmış, dünya piyasalarında veya ülkemiz piyasalarında faizler, dövizin fiyatlamasında belirleyici olmasına rağmen, yerinden kımıldamıyor. Sanki ölü toprağı atılmış gibi.
İhracatçılar ve ihraç amaçlı mal üreten üretici firmalar yüksek enflasyon ile mücadele edip mallarını üretseler de, döviz bazında ürünlerini daha yüksek fiyata satmaları halinde piyasada rekabetçiliğini kaybediyorlar ve mallarını satamıyorlar. Rekabetçi olmak istediklerinde ise düşün kalan kurlar dolayısıyla zarar ediyorlar.
Evet ihracatçımız ağlıyor, feryat ediyor. İnanın abartmıyorum, bugünkü ihracatçılarımızın durumu böyledir. Bir istatistik tutmadım kimler ağlıyor, kimler gülüyor diye. Ancak şu anki piyasa koşullarında yüzü gülen, piyasa koşullarından son derece memnun olan bir ihracatçı yoktur kanaatindeyim.


