Bakan Bayraktar: “2035 RES GES Yatırım Hedefimiz 80 Milyar Dolar”
T.C.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar “yenilenebilir enerji ve enerji dönüşümü 2035 yol haritası”nı açıklamak üzere özel sektör temsilcileri, ilgili STK’lar, uluslararası şirketlerin yöneticileri, bürokratlar ve basın mensupları ile İstanbul Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde bir araya geldi.
Rüzgar enerjisi adına TÜREB (Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği) Başkanı İbrahim Erden ve Yönetim Kurulu’nun katılım gösterdiği toplantıda 2035 yılı RES-GES kurulu güç hedefi 120.000 MW, 80 milyar dolar yatırım açıklandı…
Bakan Bayraktar, toplantıda 11 yılı kapsayan dönemde Türkiye’nin enerji dönüşümü ve yenilenebilir enerji vizyonunu paylaştı. Her yıl en az 2.000 MW YEKA, denizüstü RES 5.000 MW, uluslararası projeler, mevcut santraller için hibrit kapasite, aynı bağlantı noktasında şebekeye enerji vermeksizin öz tüketim kapasitesi stratejileri ile 2035 yılı hedefi olan 120.000 MW güç hedefine ulaşılacağını açıkladı.
Yenilenebilir enerji güç oranı 2015 yılında 31.610 MW iken 2024 yılında 67.400 MW. Bunun 12.400 MW RES oluşturuyor. Bunlara ek olarak 2024’de; Sivas, Edirne ve Kırklareli başta olmak üzere toplamda yaklaşık 1.200 MW kapasiteli projelerin yapılacağı açıklandı.
Yenilenebilir enerji stratejisini şekillendirecek üç ana hedefin ise; arz güvenliği, enerji bağımsızlığı ve 2053 sıfır net hedefi olduğunu, bunları takip eden 3 temel unsurun reform süreçleri, kaynak çeşitliliği ve dijitalleşmenin önemini ve yenilenebilir enerji ve yerlileşme, doğal gaz ve petrol üretimi, nükleer enerji, enerji verimliliği, hidrojen ve yeni teknolojilerin de öncelikli alanlar olduğunun altını çizdi.
Bunlara ek olarak açıklanan Yeşil İletim Altyapısına göre; 2024’te 75.464 km olan AC şebeke hattının, 2035’te 90.500 km’ye çıkacağının, 40 MW HVDC koridoru ile birlikte, 14.700 km HVDC hat ve 40 adet HVDC dönüştürücü merkezi ile büyük bir altyapının hedeflendiğinin de bilgisi verildi.
TÜREB Başkanı İbrahim Erden: “Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ülkeler için büyük önem arz ediyor. Sayın Bakanımızın yaptığı açıklamalar hepimizi mutlu etti. Sektörümüz adına yapılacak bu yatırımlar ülkemizin global arenada yenilenebilir enerji kaynakları açısından söz sahibi olması noktasında önemli bir adım sağlayacaktır” açıklamasında bulundu.
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satınalma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.
Bu dünyada değişmeyen tek şeyin, “Değişmeyenler” olduğunu fark ettiğim andır bendeki aydınlanma anı.
– “Eski köye yeni âdet getirme.”
– “Ayağını yere sağlam bas.”
– “İcat çıkartma” diye diye mutlu mesut yaşarlar.
Hatırladığım kadarıyla bu “Değişmeyenler”; 1970’lerde ve 80’lerde vardı. 90’larda da var oldular.
Tamam artık milenyuma girdik, 2000’lerde de olamazlar dediğim an da bile var oldular.
2010’larda da çok gördüm. Ve şu an için 2020’lerin yarısına geldik hala daha da varlar. Üstelik oransal olarak da toplumda çoğalarak.
Bence “Değişmeyen tek şey değişimdir” cümlesine bir yanıt olarak varlar. Toplumsal bir hareket, bireysel direniş, onurlu bir başkaldırı ama başını gömdüğü yerden kaldırmadan. Hatta tam aksine direnmeden, her şeye baş eğerek yapılan bir direniş!
“Değişmeyen tek şey değişmeyenlerdir.”
Bir türlü değişmiyorlar ya hu!
– Anlatıyorsunuz, değişmiyorlar.
– Gösteriyorsunuz, değişmiyorlar.
– Bizzati değişimi yaşıyorlar ama yine de değişmiyorlar.
Öylece yaşayıp gidiyorlar.
“Aynı tas, aynı hamam”, “Tuzsuz aşım, dertsiz başım”, “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diye diye huzur içinde yaşıyorlar.
Böyle olmaları sıkıntı mı?
Valla gördüğüm kadarıyla onlar için pek değil ama çıldıran bizler oluyoruz. Hatta onlara rahatlık ve konfor bile sağlıyor bu yaşam biçimi. İş aynı, ev aynı, sokak aynı, gece/gündüz aynı, yaz/kış aynı yaşayıp gidiyorlar. Zengin yada fakir olmaları, kadın yada erkek olmaları hatta genç olmaları bile fark etmiyor. Günümüzde bu Değişmeyenlere her cinsiyet, yaş ve meslek grubunda rastlanmaktadır.
Teknik olarak zararsız ve etkisizler ama maalesef bulaşıcılar!
– “Amannnn sen de boşver ya”, “Böyle gelmiş böyle gider” ya da hiç olmadı “Bizden olmaz, yapamayız arkadaş” diye diye bulaşıp, değişim çabalarını da değersizleştiriyorlar. Çabalar anlamsız, gayretler gereksiz, imkanlar imkansız ve faydalar da faydasız kalıyor birdenbire.
Dünyadaki değişimleri görmeyen, değişimleri yönetmeyen, değişimlerde rol almayan bireylerden oluşan bir toplum giderek etki eden değil, edilgen olarak öylece yerinde durup duruyor. Ne denirse onu yapıyor, ne anlatılırsa ondan etkileniyor.
Sonra unutuyor.
Sonra tekrar etkileniyor.
Sonra unutuyor. Tüm etkilenme süresi bir sonraki etkiye kadar.
Bir şey denmezse veya anlatılmazsa ne mi oluyor?
Hiiiç!
O zaman hiçbir şey yapmıyorlar.
Yenilik yok, üretim yok, deneme yok, fark yaratma isteği zaten hiç yok. İşe git, denileni yap, işten gel, denileni izle, denileni ye, denileni satın al, anlatılana tepki ver, şikayet et sonra olaysızca yat uyu.
Tüketim mi?
Ha bak, bu tip toplumlar o işte çok iyiler; içtikleri kahve çeşit çeşit, yedikleri tatlı bin bir türlü, yemek dünya mutfağından olacak. Giysi, telefonlar ve arabalar mutlaka son model. Yoksa olmaz!
Peki fikirde, üretimde, sistemde ne bileyim herhangi bir şeyde yenilik?!?
İşte o yok be.
Ama başkaları düşünürse, üretirse, satarsa biz de satın alırız. Sıkıntı yok Kredi Kartlarımız var nasılsa.
Unutmadan sorayım; koskoca çölün ortasında fışkıran petrollerine bile bağlı olmadan geliştirdikleri Dubai Ekonomik Kalkınma modelini boş verin ama esas şu Dubai’nin meşhur çikolatasını yemeyen kaldı mı?
Satın alma uzmanlarını şuna çok dikkat etmeli: Müşteri temsilcileri de işlerini yapmaya çalışıyorlar, saygı duymak ve onlara zaman ayırıp dinlemek lazım.
Biri satın alan, diğeri satan taraf. Satın almacı için zaman kısıtlı ve değerli. Acil talepler var ve yetişmesi gerekiyor. Ama araya müşteri temsilcileri ile görüşmeleri sıkıştırmak gerekiyor. Bunun için belirli bir zaman aralığı veya günün bir kısmı ayrılabilir.
Tam bir konu üzerinde yoğunlaşmış ve nadir bulunan bir malzemeyi araştırırken o sırada çalan bir temsilcinin telefonuyla aradığımı bulduğum çok olmuştur. Veya bir teklifi onaylamak üzereyken ziyarete gelen bir temsilciden de teklif isteyip daha uyguna anlaştığım da. Müşteri temsilcileri ile görüşmek satın alma uzmanına yeni fırsatlar, yeni ürünler, uygun fiyatlar demektir. İster telefonla, ister fuarda, kendi işyerinde veya onun işyerinde fark etmez, görüşmek, ikili ilişkileri geliştirmek önemlidir.
Bu konuyu neden açtım? Satış temsilcilerinden biri bir gün bana bir mesaj gönderdi. Satış temsilcisi olarak satınalmacılardan talepleri olduğunu hissettim. Biraz gönül kırgınlığı ve serzeniş de vardı mesajında.” Satın almacılardan randevu alamıyoruz, bizi de tedarik zincirine katsa fena olmaz mı? Belki de ona kaliteli ürünü uygun fiyata sunacağız veya çözüm ortağı olacağız” diyordu. Bir de şu soruları soruyordu: “Fazla tedarikçinin ne zararı var, tedarikçi bolluğu firma için bir kazanç değil midir?”, “Acaba diğer tedarikçi ile hediye ilişkisi mi var, benim çok uygun teklifimi dikkate bile almıyor?”
Evet temsilcim çok haklısın. Satın almacılar eski veya yeni tüm temsilcilere mümkün olduğunca randevu vermeli. Bu buluşmaların karşılarına ne gibi fırsatlar çıkaracağını tahmin bile edemezler. Daha iyi kalite, daha iyi fiyat, daha uzun vade ve daha erken termin gibi birçok fırsat belki de bir yerlerde sizi bekliyordur.
Ama bu konularda satın almacıların da satış temsilcilerinden istekleri olabilir. Mesela aşırı sıklıkta aranma, adeta rahatsız edilme, teklifi aldıktan sonra sonucu için sıkıştırma, gönül koyma, ilişkiyi kesme, bir daha teklif vermeme, randevusuz ve zamansız gelip çok uzun süre meşgul etme, ısrarla mevcut tedarikçiden vazgeçirmeye çalışma gibi hareketler hiç uygun değil.
Satın almacı elbette yeni firmalarla tanışmak ve tedarikçi sayısını artırıp alternatifleri çoğaltmayı arzular ama bu mevcut tedarikçiyi 3 kuruş için bırakma manasına gelmemeli. Kendinizi mevcut tedarikçi yerine koyarak empati yapabilirsiniz… Her satın almacı anlaştığı, uzun yıllar çalıştığı, hiçbir sorun yaşamadığı, satış sonrası hizmetlerinden memnun kaldığı tedarikçiyle yıllar boyu devam etmek ister. Her yeni tedarikçi peşin alım, kalitesiz ürün, gecikme gibi riskleri içinde barındırabilir. Bazen de firmanın tedarik zincirine katılmak için çok uygun fiyat verip sonra artıranlar da olabilir. Satın almacıların bu riskleri alması için gerçekten ikna olması gerekir.
Tabi satış temsilcilerinin meziyetleri ön plana çıkar bu aşamada. Pazarladıklarını ürünü çok iyi bilmeleri, karşı tarafın ihtiyacını çok iyi tespit etmeleri, alternatif önerilerinin olması, güven vermeleri gibi. Tabi satın almacının da asgari düzeyde bilgisi olmalı.
Diğer bir husus da teknik bilgi isteyen özel ürünler de satın almacının onay aşamasında devreye girme konusu var bir de. Bu tip ürünler de seçimi firmanın mühendis ekibi yapıp karar verdiğinden satış temsilcilerinin öncelikle onlarla görüşmesi yerinde olur. Seçim yapıldıktan sonra satın almacı teklifle ilgili fiyat, indirim, termin gibi konuları inceleyip kararını verir.
Ben mi ne yapıyorum? Öncelikle hediye tekliflerine kapalıyım. Onu açık ve net olarak belirtmek isterim. Tamamen çalıştığım firmanın menfaatlerini gözetirim. Güven çok önemlidir benim için. Güvenimi kazanmış firmalarla yıllarca çalışmak isterim. Kolay kolay alıştığım firmayı değiştirmem. Gelen her faturayı kontrol ederim. Bir kereden fazla kandırılmam söz konu olmaz çünkü son on yılın tüm fiyat hareketlerine ulaşabilecek e-posta, Excel, ERP ve dosya arşivim vardır. Satış temsilcilerine kendilerini ve ürünlerini tanıtmaları için fırsat vermeye çalışırım. Vaktim ölçüsünde gelen taleplere evet derim. Özellikle teknik destek alabilir miyim? Satış sonrası hizmetleri ne durumdadır? Sorularına cevap ararım. Laf aramızda bazı satış temsilcilerinin hipnoz eğitimi aldıklarını düşünmüyor değilim. Çok etkiliyorlar ama tabi ben pek yemiyorum. Ben de sonuçta anti hipnoz eğitimi aldım yani hayat tecrübesi denebilir. Uygun dille hayır demesini biliyorum.
Ben de zaman zaman eski ve yeni tedarikçileri ziyaret ederim. Sektörümle ilgili toplantı, seminer, eğitim, fuar, dernek toplantısı gibi etkinliklere katılmaya ve tedarikçi ağımı genişletmeye çalışırım. Diğer satın almacı arkadaşlarla iletişim halinde olmaya ve tecrübelerinden yararlanmaya çalışırım.
Tahammül edemediğim husus temsilcilerin beni aşıp direkt patronla görüşmeleri, onunla pazarlık edip tepeden işi bağlamaya çalışmalarıdır. Tam tersi de olabilir. Patron size danışmadan tanıdığı bir tedarikçiye siparişi verebilir. Her iki durum da kurumsallığa gölge düşüren çabalardır.
Hayatta her şeyi tecrübe etmek gerekir. Denemeden anlayamazsınız bazı şeyleri. Deneyin belki denemeye değerdir. Tabi işin sonunda hayal kırıklığına uğramak da var ama kazık yemeden de tecrübe edinilmiyor hayatta. Standart ürünlerde ise Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok diyebilirsiniz. Son söz; Çocukken “yemezsen büyüyemezsin” dedikleri kazıkmış meğer. 😊
Türkiye ekim ayı ihracatı yüzde 3,6 artışla 23.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. En fazla ihracat yapan sektörler arasında otomotiv 3.5 milyar dolarla ilk sırada yer alırken, kimya sektörü ise ekim ayında 2.47 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek, Türkiye’nin ikinci en çok ihracat yapan sektörü oldu. Plastik Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında, plastikler ve mamülleri ihracatının 819 milyon dolarla ilk sırada yer aldığını söyledi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı ekim ayında yüzde 3,6 artışla 23.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. En fazla ihracat yapan sektörler arasında otomotiv 3.5 milyar dolarla ilk sırada yer alırken, kimya sektörü ise ekim ayında 2.47 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirerek Türkiye’nin ikinci en çok ihracat yapan sektörü oldu. Sektörün ilk 10 ayında ihracatımız yüzde 2,7 artışla 26 milyar dolara ulaştı.
Kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında, plastikler ve mamülleri ihracatı 819 milyon dolarla ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 442 milyon dolarlık ihracatla mineral yakıtlar ve ürünler bulunurken, anorganik kimyasallar ihracatı 240 milyon dolarla üçüncü sırada bulundu. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk 10’da yer alan diğer sektörler ise; 153 milyon dolarla ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, 138 milyon dolarla ‘kauçuk, kauçuk eşya’, 134 milyon dolarla ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, 114 milyon dolarla ‘eczacılık ürünleri’, 108 milyon dolarla ‘muhtelif kimyasal maddeler’, 66 milyon dolarla ‘organik kimyasallar’ ve 45 milyon dolarla ‘yapıştırıcılar, tutkallar’ oldu.
“Türkiye ihracatında, ekim ayı rekoru kırıldı”
Ekim ayı ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artışla 23.6 milyar dolara ulaştığını söyleyen Plastik Sanayicileri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Karadeniz, şimdiye kadar en yüksek ekim ayı ihracatının yaşandığını belirtti.
İhracatın bir ülkenin ekonomik büyümesine, uluslararası ilişkilerine ve işletmelerin rekabet gücüne olumlu etkileri olan önemli bir ticaret faaliyeti olduğunu bildiren Karadeniz, “İşletmelerin küresel pazarda rekabet edebilmeleri ve ülkelerin ekonomik refahını artırabilmeleri için ihracata verilen önem giderek artıyor. Bu nedenle, ihracatın işleyişini anlamak ve bu alanda doğru adımlar atmak işletmeler ve ülkeler için kritik bir öneme sahip” dedi.
TİM’in verilerine bakıldığında bir önceki yıla göre yaklaşık 800 milyon doların üzerinde bir artışın görüldüğünü kaydeden Karadeniz, 2024 yılının ilk 10 ayında mal ihracatımızın 209,7 milyar dolardan 216,4 milyar dolara yükseldiğine dikkat çekti.
Çatı kuruluş PLASFED olarak sektörde faaliyet gösteren işletmelerimizin desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Ömer Karadeniz, dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeleri anımsatarak, bu ortamda Türkiye ekonomisinin tüm olumsuzluklara rağmen, inovasyon, üretim, yatırım, istihdam ve ihracata odaklı politikalarla gücünü artırmaya devam ettiğini söyledi.
Türkiye ihracatının her daim desteklenmesini istediklerini ifade eden Karadeniz, “Sektörümüz ekonomik iyileşme sürecinde öncelikle devlet desteğine ve finansmana erişimde kolaylıklara ihtiyaç duyuyor. Hedeflerimize ulaşabilmek adına plastik sanayicileri olarak çok çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
Entertech Market Expansion Programı ile Türk Girişimciler Londra’dan Dünyaya Açılıyor!
Türkiye’nin önde gelen teknokentlerinden Entertech İstanbul Teknokent, Türk girişimcilerin küresel arenada rekabet edebilmeleri için yeni ekonomi odaklı genişleme fırsatı sunan Entertech Market Expansion Programı’nı başlattı.İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa olarak iki Ar-Ge üniversitesinin ortak olduğu tek teknokent olma özelliği taşıyan Entertech İstanbul Teknokent tarafından hayata geçirilen program, girişimcileri Türkiye’den Londra’ya, Londra’dan da globale taşımayı hedefliyor.
Yeni Ekonomi” anlayışını benimseyen ve dijital dünyanın sunduğu fırsatları kullanan girişimciler için özel olarak geliştirilen bu programda; dijital finans ve fintech, dijital ticaret, endüstri 4.0, akıllı şehirler ve kentsel teknolojiler ile geleceğin iş çözümleri (yapay zeka, blockchain, dijital ikiz teknolojisi vb.) gibi alanlarda faaliyet gösteren girişimlerin Londra üzerinden küresel pazara açılması hedefleniyor.
Program “Yeni Ekonomi” Temasıyla Öne Çıkıyor
“Yeni Ekonomi” teması ile Türkiye girişim ekosisteminde diğer hızlandırma programlarından farklı olarak özellikle dijital finans teknolojileri ve geleceğin iş yönetimi çözümlerini geliştiren firmaların yurt dışına açılarak öncü olmasını hedefleyen bu program, firmaların global pazarlarda güçlü bir şekilde yer alması için bir manifesto niteliği taşıyor.
Önde gelen inovasyon merkezlerine ziyaretler gerçekleştirerek iki haftalık yoğun bir programla Londra’daki startup ekosistemine entegre olacak girişimciler bu süreçte, yatırımcılar ve sektör liderleriyle birebir görüşmeler, en az iki demoday etkinliğinde yer alma fırsatı, kültürel ve iş dünyası etkinlikleriyle Birleşik Krallık ekosistemiyle bağlantı kurma imkanı gibi avantajlardan yararlanacak. Yahoo Finance, TechCrunch, Bloomberg ve Business Insider gibi önde gelen medya organlarında tanıtım fırsatları da program kapsamında yer alacak.
Kayıtların 30 Aralık’a kadar devam edeceği programda başvuruların ilk değerlendirmesi Entertech kurulu tarafından yapılacak ve kısa listeye kalan adaylarla çevrimiçi sunum ve mülakat gerçekleştirilecek. Nihai seçim ise bu mülakat sonrasında skorlama yöntemi ile yapılacak ve programa en fazla 12 girişim seçilecek.
“Seçkin girişimcilerimizi globale taşıyacağız”
Yeni ekonomi anlayışının sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda toplumsal ilerlemeyi de destekleyen bir yaklaşım sunduğunu, bu nedenle yeni ekonomiye yatırım yapmanın geleceğe yatırım yapmak olduğunu söyleyen Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu, “Türkiye’de yeni ekonomi felsefesiyle teknoloji üreten firmalardan seçkin bir grup ile gerçekleştirmeyi planladığımız programımızın, sözcü ve öncü sıfatıyla globale açılan bir kapı ve köprü vazifesi görmesini amaçlıyoruz. Aynı zamanda programımızın sonunda girişimcilerimizin, Birleşik Krallık girişim ekosistemi ve pazarında güçlü bağlantılar kurması da hedeflerimiz arasında. Bu çerçevede hem Hollanda hem de İngiltere’de hayata geçirdiğimiz programlarımızın yanı sıra ABD, MENA Bölgesi ve Singapur özelinde de geliştireceğimiz programlarla Türkiye’de yeni ekonomi felsefesiyle teknoloji üreten seçkin girişimcilerimizi globale taşımaya devam edeceğiz” dedi.
İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; tekliflerinin ekonomik açıdan en avantajlı teklif olarak belirlenmesi gerektiği ancak idare tarafından Teknik Şartname’nin 12’nci maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakıldığı iddialarına yer verilmiştir.
23.10.2024 tarihli ve 2024/UH.I-1358 Sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;
Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; İlgili mevzuat hüküm ve düzenlemelerinden ihale dokümanında belirtilen katılım belgeleri ve yeterlik kriterlerine ilişkin değerlendirmenin, istekliler tarafından beyan edilen bilgi ve belgelerden; EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanarak temin veya teyit edilebilenler için sorgulama sonucunda elde edilen bilgiler; belirtilen yöntemle temin veya teyit edilemeyenler için ise yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgiler esas alınarak yapılacağı, söz konusu değerlendirme sonucunda ihalede öngörülen şartları taşımadığı anlaşılan tekliflerin ise değerlendirme dışı bırakılacağı,
Ayrıca ihale komisyonu tarafından yapılacak yeterlik değerlendirmesinin, ihale dokümanında nitelikleri belirtilmiş olan yeterlik belgeleri üzerinden yapılacağı, ihale dokümanı içerisinde yeterlik belgesi olarak belirlenmemiş bir belge esas alınarak teklif değerlendirilmesi işleminin gerçekleştirilemeyeceği, yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin İhale İlanı ile İdari Şartname’de belirtilmesinin zorunlu olduğu, anılan Şartname’nin 7’nci maddesinde belirtilen belgeler dışındaki belgelerin tekliflerin değerlendirilmesinde yeterlik kriteri olarak dikkate alınamayacağı anlaşılmıştır.
İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde yeterlik kriteri olarak iki adet belgenin belirlendiği “TÜRKAK Akreditasyon Belgesi” için “dozimetrelerin 16kev – 1,25mev arasında tüm foton enerjileri ile 0,05 msv – 10sv arasında doz ölçümünü gerçekleştirebildiğini gösteren belge” açıklamasına yer verildiği, bu kapsamda ikinci yeterlik kriteri belirlemesinin “TS EN ISO/IEC 17025:2012 Belgesi ve Bu Kapsamda TÜRKAK Akreditasyon Belgesi” olarak yapıldığı tespit edilmiştir.
İdare tarafından 20.08.2024 tarihli ve “Beyan edilen bilgileri tevsik eden belgelerin sunulması…” başlıklı tebligatında sunulması gereken belgeler olarak “Akreditasyon Sertifikası ve Ekleri (Noter Tasdikli Örneği), Nükleer Düzenleme Kurumu Yetki Belgesi (Noter Tasdikli Örneği)” belgelerine yer verildiği,
11.09.2024 onay tarihli ihale komisyonu kararı ile ihalenin ………….. Eğ. Öğ. Sağ. Ür. En. Elekt. Elek. ve Bil. Tek. Ltd. Şti. üzerinde bırakıldığı, başvuru sahibi ……………. Dozimetri Lab. Hiz. A. Ş.nin teklifinin “… Teknik şartnamenin 12. maddesine (Firmanın sunmuş olduğu Akreditasyon Sertifikası incelendiğinde kullanılan cihazın Termolüminesans (TLD) dozimetre olduğu görülmüştür. Termolüminesans dozimetler ikinci okumaya imkân tanımamakta ve dozimetrede depolanan bilgiler silinmektedir.) uymadığı…” gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakıldığı tespit edilmiştir.
………… Dozimetri Lab. Hiz. A. Ş. tarafından yeterlik bilgileri tablosunun “Diğer belgeler” kısmına “169801-9999-00001_NÜKLEER DÜZENLEME KURUMU YETKİ BELGESİ.pdf” ve “169801-9999-00002_AKREDİTASYON SERTİFİKASI.pdf” isimli iki adet belgenin yüklendiği ve idarenin talebi üzerine sunuldukları İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde dozimetrelerin 16kev -1,25mev arasında tüm foton enerjileri ile 0,05 msv-10sv arasında doz ölçümünü gerçekleştirebildiğini gösteren akreditasyon belgesinin yeterlik kriteri olarak belirlendiği, söz konusu belgeler üzerinde yapılan incelemede, belgelerin İdari Şartname’nin 7.5.4’üncü maddesinde yer verilen belgelere ilişkin açıklamalara uygun olduğu anlaşılmıştır.
İhale komisyonu tarafından yapılacak yeterlik değerlendirmesinin, ihale dokümanında nitelikleri belirtilmiş olan yeterlik belgeleri üzerinden yapılacağı, ihale dokümanı içerisinde yeterlik kriteri olarak belirlenmemiş kriterler esas alınarak teklif değerlendirilmesi işleminin gerçekleştirilemeyeceği, yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin ihale ilanı ile idari şartnamede belirtilmesinin zorunlu olduğu, İdari Şartname’nin 7.5.5’inci maddesine göre İdari Şartname’nin 7’nci maddesinde belirtilen belgeler dışındaki belgelerin tekliflerin değerlendirilmesinde yeterlik kriteri olarak dikkate alınamayacağı, başvuru sahibinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına gerekçe gösterilen ve İdari Şartname’de düzenlenmeyen Teknik Şartname’nin 12’nci maddesine yönelik değerlendirmenin sözleşme aşamasında yapılması gerektiği,ihale kapsamında yeterlik kriteri olarak belirlenmeyen belgeler/kriterler üzerinden değerlendirmede bulunulmasının yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri ve ihale dokümanı düzenlemelerine aykırılık oluşturduğu anlaşıldığından başvuru sahibinin iddiasının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
ÜNSPED Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş. (UGM)’nin ‘‘Gümrük ve Dış Ticaretin Gündemi” teması ile 06.11.2024 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirdiği toplantıda; yerli ve yabancı 300’ün üzerinde gümrük ve dış ticaret yöneticisi bir araya geldi. Türk Tarihçi, Akademisyen, Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yılını ve kazanımlarını, Cumhuriyetimizin dünden bugüne geleceği konulu söyleşi ile başlayan toplantıda; Türkiye ve Dünya ekonomisindeki ve dış ticaretteki güncel gelişmeler, yeni uygulamalar, sektörel sorunlar ve beklentiler akademisyenler, gümrük müşavirleri ve alanında uzman sektör temsilcilerinin katılımıyla kapsamlı olarak değerlendirildi.
UGM Kurucu Başkanı M. Haluk ÜNDEĞER açılış konuşmasında; bu toplantılarla “iş paydaşlarına en güncel gelişmelerle geri bildirim yapmayı hedeflediklerini ve bu hususu işlerinin en önemli parçalarından biri olarak gördüklerini belirtti.
UGM Şirket Ortağı Yusuf Bulut ÖZTÜRK ise Birlikte başarmanın önemine vurgu yaparak, tüm iş paydaşları ile birlikte ülke ekonomisine ve kalkınmasına katkı vermekten dolayı gurur duyduklarını ifade etti.
HEDEFİMİZ: GÜMRÜKLEMEDE PARADİGMAYI DEĞİŞTİRMEK
UGM Genel Müdürü Rıza Mehmet KORKMAZ toplantıda gerçekleştirdiği şirket faaliyet sunumunda;
‘‘Bu toplantıları sizlerden geri bildirimler almak için yapıyoruz. Böylelikle kendi çalışmalarımızı yeniden planlayabiliyoruz. Almamız gereken tedbirleri ve aksiyonları sizlerden gelen önerilerle belirliyoruz. Ülkemizde dış ticaret ve gümrük işlemleri çok dinamik bir yapıda gerçekleşiyor. Bu çerçevede çok sayıda yasal düzenleme yayımlanıyor. Bizler de en hızlı ve doğru biçimde bu bilgileri sizlerle paylaşıyoruz. Bu kapsamda; 2024 yılı itibariyle gümrük ve dış ticaret işlemlerine dair bilgilendirmeleri içerir 842 adet sirkülerler yayımladık. Yerinde Ar-ge Merkezimizde ülke ekonomimize de destek olacak 4 yeni projemizle (Smart Export, Akıllı sirkülerler, sanal gümrük müşavirliği, dış ticarette hukuk gibi.)
Sadece Türkiye’de değil, dünyada da Ünsped var. İş paydaşımız AEB kanalı ile 80 ülkede Custom Support grupla 13 Avrupa ülkesinde gümrük ve dış ticaret alanında; şimdi de First Law International (FLI) ile yine dünyanın 100’den fazla ülkede uluslararası dış ticaret, gümrük ve lojistik hukuku alanında da hizmet vermeye hazırız. Sektörün ihtiyacı olan nitelikli insan gücünü sağlamaya özel önem veriyoruz. Sektörümüzün ihtiyaç duyduğu gümrük ve dış ticaret uzmanlarını yetiştirmek için İstanbul Üniversitesi ile ortak, uygulamalı bir eğitim programı gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda yaklaşık 800 katılımcıyla 9 programı tamamladık. Katılımcılardan %20’sine iş garantisi verdik ve talepleri karşıladık.
İkiz dönüşümün bir diğer bacağı olan Yeşil dönüşümle ilgili de yeşil gümrükleme konseptini geliştirdik. SKDM konusunda önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Karbon ayak izi hesaplama raporları oluşturduk.
Ünsped Global Lojistik firmamızla dünyada 194 ülkede sizlere iç ve dış nakliyede çözümler sunuyoruz.
Bütün bu çalışmaların sonucu olarak; kurumsal derecelendirme notumuz 9.53’e yükseldi
Hedeflerimiz mutlak müşteri memnuniyeti, sürdürülebilir büyüme, dijital gümrükleme ve daha çok entegrasyon, etkin risk yönetimi, yeşil gümrükleme, yurtdışında etkin hizmet, global marka olmak, yeni iş modelleri geliştirmek ve gümrüklemede paradigmayı değiştirmektir. ’’ şeklinde görüşlerini dile getirdi.
Ayrıca, Sayın KORKMAZ, dünya ve Türkiye ticaretine ilişkin bilgi ve öngörülerini de misafirlerle paylaştı. Bu kapsamda;
Dünyanın önümüzdeki günlerde daha az büyüyeceğini, dünya ticaretinin de öngörülenin daha altında bir büyüme gerçekleştireceğini, 2024 için ise Dünya Ticaret Örgütü’nün, küresel ticarete ilişkin 2.7 büyüme tahmin ettiğini, aynı zamanda IMF’in tahmininin de 3.1 civarında olduğunu, 2025 için de büyüme öngörülerinin %3 civarı olacağını, öte yandan özellikle Amerika’daki s seçimden sonra Trump’ın işbaşına gelmesiyle Çin’le ticaret savaşlarının yeniden başlayabileceğini, konulacak yüksek yeni gümrük vergileri ile Dünya ticaretinin öngörülen rakam olan %3’lerden daha az büyüyebileceğini ifade etti.
Türkiye’deki durum için ise; dış ticaret verilerine baktığımızda ithalatta önemli bir düşüş olduğunu, ilk 10 ay itibariyle %7.2’lik bir düşüş gözlemlendiğini, ihracatta ise % 3.2’lik bir artış söz konusu olduğunu, bunun da dış ticaret açığımızın kapatılmasına olumlu anlamda yansıdığını söyledi.
FIRST LAW INTERNATIONAL FLI TÜRKİYE’DE
First Law International (FLI) da ÜNSPED’in iş ortağı olarak 16. Müşteri Danışma Kurulu toplantısındaydı.
First Law International (FLI), inşaat, sigorta ve lojistik, tıbbi cihaz ve yaşam bilimleri, gayrimenkul, otomotiv, rekabet ve ticaret, fikri mülkiyet, endüstriyel üretim, petrol, gaz ve enerji, veri gizliliği ve siber güvenlik, ilaç ve vergi & maliye gibi 35’ten fazla hukuk alanında uzmanlaşmış, tam hizmet sunan ve en üst sıralarda yer alan bir hukuk firmasıdır. FLI, dünya genelinde 100’den fazla yargı bölgesinde standartlaştırılmış küresel hukuk çözümleri sağlamaktadır.
First Law International’ın Kurucusu ve CEO’su Mr. Orlando CASARES, UGM’nin müşterileri için kesintisiz ve entegre küresel hizmet sunumunun avantajları hakkında sunumunda;
‘‘FLI küresel bir hukuk firmasıdır. Ve dünyanın en büyüklerinden biridir. 97 ülkede ofisimiz var. 23 bin’den fazla avukatla çalışıyoruz. FLI’ın başarısı aslında birliğin gücüdür. Türkiye’deki başarıyı olanaklı kılacak kuruluş ise bu noktada UGM, dolayısıyla bu ilişkileri tüm müşterilerimiz nezdinde basitleştirmek istiyoruz. Tek bir angajman belgemiz olsun, tek bir kontratla aslında siz değerli müşterilerimiz olarak tek bir müzakere ile işlerinizi bağlayın istiyoruz Hukuk hizmetlerinin yanı sıra kendi teknolojimiz sayesinde Siber Güvenlik konusunda, Risk Azaltımı, Kurumsal Yönetişim, İhracat Kontrolleri, Veri Koruma konularında danışmanlık hizmeti veriyoruz.’’ görüşlerini dile getirdi.
İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü, Türk Ekonomist ve Yazar Prof. Dr. Emre ALKİN, İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan ASLANOĞLU ve Ekonomi Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Hakan GÜLDAĞ, gibi değerli konuşmacıların olduğu 16. Müşteri Danışmanlar Kurulu Toplantısında; Dünya ve Türkiye Ekonomisinin Gündemi ve Geleceği’ni dair görüş ve değerlendirmeler sunuldu.
Toplantıda ayrıca, iş paydaşlarından aldığı öneri ve geri bildirimlerle iş süreçlerini daha da geliştirerek iyileştirmek, sektörün taleplerine ilişkin beklentileri almak ve bu doğrultuda hizmet vermek amacıyla
‘‘Tedarik Zincirinde Kolaylaştıran & Maliyet Azaltan Gümrük Uygulamaları, Teknik Düzenlemeler ve Tareks İşlemleri ve Gümrük ve Dış Ticarette Sürdürülebilirlik’’ başlıklarında workshoplar da gerçekleştirildi.
Toplantı, Eski (63. Hükümet) Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Cenap AŞÇI ve UGM Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Remzi AKÇİN’in kapanış konuşmaları ile son buldu.
Tedarik Zincirinde Yeni Paradigma: Çoklu Kurumsal Ağların Gücü
Tedarik zincirleri, sanayi devrimiyle başlayan ve günümüze kadar uzanan etkileyici bir dönüşüm sürecini temsil etmektedir. Sanayi Devrimi, üretim ve lojistik süreçlerini kökten değiştiren teknolojik yeniliklerin temelini atarak tedarik zincirlerinin modern yapı taşlarını oluşturdu. Buhar gücünün fabrikalarda kullanımı ve demiryolu ağlarının yaygınlaşması, hammaddelerin üretim tesislerine taşınmasından bitmiş ürünlerin tüketiciye ulaşmasına kadar geçen süreçleri hızlandırdı ve daha sistematik hale getirdi. Bu dönemde geliştirilen seri üretim modelleri, kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlarken aynı zamanda tedarik zincirine yönelik bütünsel bir bakış açısının doğmasını da tetikledi.
Henry Ford’un Rouge Kompleksi gibi, hammaddelerin tek bir üretim alanına taşınıp işlenerek doğrudan nihai ürünlere dönüştüğü entegre üretim modelleri, sanayi devriminin tedarik zincirlerine getirdiği etkileyici örneklerden biridir. Bu modeller, yalnızca üretim kapasitesini artırmakla kalmamış, aynı zamanda lojistik ve kaynak yönetimi açısından yeni standartlar oluşturmuştur. Ancak 20. yüzyıldaki bu geleneksel modeller, küreselleşme, dijitalleşme ve müşteri taleplerindeki çeşitlilik ile birlikte hızla değişim geçirmiştir.
Bugün tedarik zincirleri, yalnızca bir üretim veya dağıtım fonksiyonu olarak görülmekten öteye geçmiş, küresel işbirliği ve stratejik yönetim gerektiren karmaşık ekosistemlere dönüşmüştür. 21. yüzyılda bu ağlar, veri tabanlı teknolojilerin ve yapay zekâ gibi yeniliklerin katkısıyla, artık iş dünyasında rekabet avantajı sağlayan birer stratejik araç haline gelmiştir. Geçmişten günümüze uzanan bu dönüşüm, tedarik zincirlerinin yalnızca bir operasyonel gereklilik değil, aynı zamanda iş dünyasında sürdürülebilirlik ve inovasyonun temeli olduğunu göstermektedir.
Geleneksel Zincirden Çoklu Kurumsal Ağlara: Tedarik Zincirinin Evrimi
Geçmişte, tedarik zincirleri genellikle düz ve doğrusal bir yapı üzerine kuruluydu; hammaddelerin tedarikçiden nihai tüketiciye ulaştığı bu basit model, sınırlı bir işbirliği anlayışına dayanıyordu. Ancak bu geleneksel yapı, günümüzün hızla değişen pazar dinamikleri, küresel ticaret sistemleri ve dijitalleşmenin getirdiği karmaşık ihtiyaçlara cevap vermekte yetersiz kalmaktadır. Artık organizasyonlar, yalnızca kendi performanslarını optimize etmekle yetinmemekte; tedarik zinciri ağının tüm bileşenlerinin uyumlu ve verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak için çok daha geniş bir perspektifle hareket etmektedir.
Toyota’nın 20. yüzyıl ortalarında geliştirdiği Lean Manufacturing ve Kaizen gibi yenilikçi yönetim yaklaşımları, süreç optimizasyonu ve sürekli iyileştirme anlayışını merkezine alarak tedarik zincirlerinde devrim yaratmıştı. Ancak günümüzün ihtiyaçları, bireysel işletmelerin ötesine geçerek çok daha geniş bir işbirliği ve koordinasyon düzeyini zorunlu kılmaktadır.
Bu gereklilik, tedarik zincirlerinde geleneksel zincir modelinden çoklu kurumsal ağlara geçişi tetiklemiştir. Peki nedir bu çoklu kurumsal tedarik zinciri ağı kavramı?
Çoklu kurumsal tedarik zinciri ağı, birden fazla şirketin, ortak bir veri kümesi üzerinde gerçek zamanlı olarak iş süreçlerini planlayıp yürütmesini ve optimize etmesini sağlayan yenilikçi bir iş modelidir. Geleneksel tedarik zincirlerinin doğrusal yapısından farklı olarak, bu model birden fazla taraf arasında dinamik işbirliği ve koordinasyon gerektirir. Tedarikçiler, üreticiler, lojistik sağlayıcılar ve dağıtıcılar gibi farklı aktörlerin bir arada çalıştığı bu ağ, dijital teknolojilerden ve gelişmiş analitik araçlardan yararlanarak tüm süreçlerin daha verimli ve esnek bir şekilde yönetilmesini mümkün kılar. Bu tanımdan hareketle gelin bir de “Çoklu Kurumsal Tedarik Zinciri Ağlarının” özelliklerine bakalım.
Gerçek Zamanlı İşbirliği: Şirketler arasında sürekli bilgi akışı sağlanarak, talep değişiklikleri, üretim kısıtlamaları veya lojistik sorunlar gibi durumlara hızla müdahale edilebilir.
Tek Bir Veri Kümesi: Tüm ağ katılımcıları, aynı veri tabanına erişerek süreçlerdeki şeffaflığı artırır ve yanlış iletişim kaynaklı hataları azaltır.
Dinamik Planlama ve Yürütme: Geleneksel statik planlamanın aksine, çoklu kurumsal ağlar planlama ve yürütmeyi entegre eder; değişen koşullara anında uyum sağlar.
Yapay Zeka ve Otomasyon: Ağlar, yapay zeka destekli analizlerle riskleri önceden tespit edip çözüm önerileri sunar ve süreçleri optimize eder.
Risk ve Belirsizlik Yönetimi: Katılımcı şirketler arasında bilgi paylaşımı sayesinde, belirsizlikler ve riskler daha geniş bir çerçevede ele alınır.
Görüldüğü gibi birçok tarafın ortak veri setleri üzerinden gerçek zamanlı olarak çalışabildiği bu ağlar, tedarik zinciri yönetiminde devrim yaratmaktadır. Bu modelin sağladığı başlıca avantajlar ise şu şekilde sıralanabilir.:
Görünürlük ve Şeffaflık: Gerçek zamanlı veri paylaşımı, tüm paydaşların aynı bilgiye erişmesini sağlar. Bu da hem riskleri öngörme hem de fırsatları değerlendirme süreçlerini hızlandırır.
Dinamik Planlama ve Yürütme: Geleneksel planlama süreçlerinin statik yapısından sıyrılarak sürekli güncellenen ve operasyonel ihtiyaçlara anında uyum sağlayan bir model sunar.
Yapay Zeka ile Risk Yönetimi: Yapay zeka destekli analizler, riskleri öngörüp azaltmak için proaktif çözümler sunarken, tedarik zincirinde esnekliği artırır.
Başarı İçin Anahtar: İşbirliği ve Koordinasyon
Çoklu kurumsal tedarik zinciri ağlarının başarısı, yalnızca teknolojik altyapıya değil, aynı zamanda paydaşlar arasındaki güçlü işbirliğine dayanır. Her bir aktör, zincirin bir halkasından ziyade, bütünün bir parçası olarak hareket eder. Bu yaklaşımla:
Operasyonel Uyum: Tüm paydaşlar, ortak hedefler doğrultusunda hareket eder.
Karşılıklı Fayda: “Yükselen bir gelgit tüm gemileri kaldırır” anlayışıyla, tüm ekosistem kazanç sağlar.
Tedarik Zincirlerinin Geleceği
Tedarik zincirleri artık yalnızca operasyonel bir fonksiyon değil, stratejik bir rekabet unsuru olarak görülmektedir. Çoklu kurumsal ağlar, hem maliyet etkinliği hem de müşteri memnuniyeti açısından yeni bir standart belirlemektedir. Gelecekte, bu ağların dijitalleşme ve yapay zeka ile daha da gelişerek daha esnek ve özerk sistemlere dönüşmesi beklenmektedir.
Özetlersem; bu model, yalnızca süreçlerin daha etkin yönetilmesini sağlamakla kalmaz; aynı zamanda tüm tedarik zincirine esneklik, maliyet avantajı ve stratejik değer kazandırır. Çoklu kurumsal ağlar, özellikle küresel tedarik zincirlerinin karmaşıklığını yönetmek, dijital dönüşümü hızlandırmak ve müşteri beklentilerini karşılamak için ideal bir çözüm sunar. Başarılı bir tedarik zinciri yönetimi için yalnızca kendi süreçlerinizi değil, ekosistemin tamamını optimize etmek gereklidir. Bu yeni paradigma, işletmelerin hem daha rekabetçi hem de sürdürülebilir bir şekilde faaliyet göstermelerine olanak tanıyacaktır.
Her şey dönüyor dolaşıyor daha dijital ve daha inter konekte olmanızı gerekli kılıyor!
Sektörden gelen sese kulak vererek başlayalım istedim. Hemen her eğitimde daha yüksek sesle vurgulanan bu ifade bize çok şey anlatıyor. Sürdürülebilir tedarik konusunu, daha fazla bir süre gözden ırak tutamayız. Nedenleri ile tane tane açıklayacağım.
İhracat pazarlarımızda müşterilerin tedarik zinciri operasyonları, sürdürülebilirlik çerçevesinde başka bir seviyeye ulaştı. Pazar ve tüketici talepleri bu doğrultuda yeniden biçimlendi. AB regülasyonları ve müşterinin bulunduğu ülkenin düzenlemeleri gayet katı.
Alman, İngiliz, Fransız şirketlerin biz üreticilerden talepleri artık çok net.
Ticari ilişkileri sürdürülebilirlik hassasiyeti ile devam ettirmek mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde yeni tedarikçileri devreye alacaklar.
“Müşterilerimiz sistem üzerinde;
Ne yapmamızı (uyarı notlarıyla ne yapmamamızı),
Nelere dikkat etmemizi,
Nasıl yapmamamızı içeren yol haritasını ayrıntılı bir şekilde açıklıyorlar”.
Müşteriler, sürdürülebilirlikle ilgili tüm beklenti, uygulama ve uyarılarını dijital platform üzerinden iletiyorlar. Her şey sistematik bir biçimde yapılandırılmış. Mevcut ve potansiyel tedarikçi adayları için uyulması gereken kriterlerin çalışılmış olduğu görülmektedir. Sürdürülebilirlikle ilgili içinden çıkamadığınız cevap aradığınız her konu ayrıntılı bir biçimde size sunuluyor. Dökümanlar, videolar, el kitapları vb. Alıcılar herhangi bir sürpriz istemiyor.
Geldiğimiz noktada, pazar ve müşteri şirket gerekliliklerine ya uyacaksınız ya da uyacaksınız. Başka bir seçenek görünmüyor.
İşin Özü:
“Sürdürülebilirlikle İlgili Gerekeni Yap.
Şirket Olarak Sen de Tedarikçilerini Geliştir ya da Yeni Tedarikçi Bul”
Avrupa tarafında satınalma ekiplerinin sürdürülebilirlik konularını özümsediklerini görüyoruz. Türkiye’de ise durum biraz farklı. Sektörler arasında, firma ölçekleri ve ihracat yeteneklerine göre sürdürülebilir tedarik hakkında bilinirlik seviyeleri değişiyor.
Sürdürülebilirlik komiteleri kuruluyor. Firmalarımız topyekun mücadele ediyor. Önceliklerini belirliyorlar. Önceliği dış pazar, ihracat olan şirketlerimiz son beş senede önemli mesafe aldılar. Fakat ülke genelinde sürdürülebilirliğin tedarikçi ekosisteminde, KOBİ düzeyinde tabana inmesi biraz daha zaman alacak gibi görünüyor.
Sürdürülebilirlik gerekliliklerini hayata uygulamaya geçirmek, “olursa güzel olur” gibi anlayış ile yürümemektedir.
Lafı uzatmadan kestirmeden söyleyelim. Sürdürülebilir tedarik her şeyi değiştiriyor. Sektör yöneticilerimiz için aşağıda 4 adımdan oluşan bir Sürdürülebililir Tedarik Yol Haritası hazırladım. İncelediğinizde, şirketinizin hangi aşamada olduğunu rahatlıkla göreceksiniz.
Geleneksel tedarik anlayışı ile artık rekabet mümkün değildir. Sürdürülebilir Tedarik anlayışını tüm hücrelerinizde özümsemeniz gerekmektedir.
Yeni Dönem Eşittir “Sürdürülebilir Tedarik”
ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
ISO 20400 Sustainable Procurement Standard
ISO 20400 işin stratejik bileşenidir. Sürdürülebilir Tedarik Standardı olan ISO 20400 sadece tek bir konuyu ele alan standart değil. Son derece kapsayıcı ve diğer standartlarla bağlantılı.
ISO 14064 Karbon Ayak İzi,
ISO 14046 Su Ayak İzi,
ISO 26000 Sosyal Sorumluluk Standardı başta olmak üzere tüm ilgili standartlara ve sürdürülebilirlik çalışmalarına atıf yapıyor.
ISO 20400, Sürdürülebilirlikle ilgili tüm çalışmalardan besleniyor. Tedarikçi ilişkilerine, sözleşmelere, şartnamelere, ihale yönetimine, yaşam döngüsü maliyetlerine vb. pek çok konuya yön veriyor.
Organizasyon yapıları sürdürülebilirlik esaslı bir şekilde hızla dönüşüyor.
ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı temelli nelerin değiştiğine kısaca bakalım:
Şirket Tedarik Stratejisinin Sürdürülebilirlik Esaslı Oluşturulması
Maliyet Analizi
Kurumsal İhtiyaçların Analizi
Pazar Analizi
a) Sürdürülebilirliği Şirketin Tedarik Politikaları ve Stratejileri ile Bütünleştirmek
b) Tedarik İşlevinin Sürdürülebilirliğe Yönelik Biçimde Düzenlenmesi
ISO 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı
Sürdürülebilir Tedarikçi Performans Değerlendirmesi
Net Sıfır Emisyon Hedefleri
Tedarikçi Taahhütleri
Tedarikçi Eğitimleri
Sürdürülebilir Tedarikçi Denetimleri
Bertaraf Konuları
Tedarik Zinciri Boyunca Sürdürülebilirlik ve “NET SIFIR EMİSYON HEDEFİ”
ISO 20400 kapsamında yer verilen tüm bu başlıkları ele almanız, sürdürülebilirlik ve satınalma iş çevrenizi operasyonlarınızla bütünleştirmeniz şart.
Ne Kadar Geç Başlarsanız Ödeviniz O Kadar Ağır Olur.
İşi hafife almak pahalı sonuçlar meydana getirebilir. Sığ bakış açısıyla; “Sürdürülebilir tedarik gerekliliklerinin tamamlanması için bir kişi istihdam edelim. Müşterinin istediği belgeleri toparlasın” gibi dar bir bakış açısıyla yol almak şirketinizi zor durumda bırakacaktır.
Tam tersine şirketin bugün ve gelecekte karşı karşıya kalacağı sürdürülebilirlik problemleri adım adım, sindire sindire çözümlenmeli.
Tüm ekiplerin düzenli toplantılarla, karşılıklı olarak üzerinde tartışarak,
birbirlerine yol göstererek, yardımlaşarak ilerlemeleri gerekiyor. En başta üretim, kalite, satınalma ve çevre uzmanlarının dayanışma içinde olması şart.
Sürdürülebilir Tedarik: Yeni Bir Şirkete Dönüşme Hikayesi.
Çevre Uzmanları ve Satınalma Ekiplerinin Aynı Dili Konuşması için
Sürdürülebilirlik Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi
Sahada yaptığım eğitimlerden, elde edindiğim izlenimi paylaşmak isterim. Çevre mühendisleri ile satınalma mühendislerinin aynı dili konuşması biraz zaman alabiliyor. Konuyu eğitimlerde gözlemleyebiliyorum.
Şirketlerde Avrupa’lı müşterilerle kimler daha sık temas ediyorsa, sürdürülebilirlik bilgi seviyesi en yüksek grup, bu grup. Konuyu hassasiyetle takip eden, aman bir şey gözümüzden kaçmasın diyenler de bu arkadaşlarımız.
Şirket ihtiyaçlarının karşılanması, satınalma operasyonlarının yürütülmesi başlı başına bir yoğunluk yaratırken sürdürülebilirliğe odaklanmak hakikaten zor. Ertelemeden satınalma ekiplerimizin “sürdürülebilirlik tedarik” yetkinliklerini vakit geçirmeden artırmalıyız.
Satınalma bölümü görev tanımları, satınalma süreci ve iş akışları yeni baştan dizayn edilmektedir. Tüm şirketimizde olduğu gibi satınalma bölümünü de geliştirmeliyiz.
Kısa bir bilgi vermek isterim. Sürdürülebilir Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi eğitimimiz iki gün. Birinci gün şirketin sürdürülebilirlik tedarik ISO 20400 çalışmalarında geldiği noktayı değerlendiriyoruz. Birçok şirketimizde satınalma müdürleri konuya hakim olmakla birlikte, ekip içerisinde aynı farkındalık düzeyinin olmadığını gözlemliyorum. Kimi zaman satınalma sorumluları konu için “bu iş çevre mühendislerinin işi” diyebiliyor.
Bu düşünceyi değiştirmeliyiz.
İkinci gün eğitimde yetişmeyen tüm konuları sabah saatlerinde tamamlıyoruz. Öğleden sonra şirket sürdürülebilirlik yol haritası ve soru – cevap (danışmanlık) şeklinde ilerliyoruz. Sürdürülebilir tedarik konusunu adım adım derinleştiriyoruz. Spesifik alanlara giriyoruz. Her soru üzerinde tartıştıkça, sürdürülebilir tedarik farkındalık düzeyinin yükseldiğini hep birlikte izleyebiliyoruz.
Sonuç
Sürdürülebilir satınalma gereklilikleri için tedarikçi ekosistemi riskleri analiz edilmektedir. Tedarikçilerden emisyon verisi alınamadığında, emisyon hesaplarında problemlere neden olmaktadır. Net sıfır emisyon hedefi için tedarikçileri teşvik edici aksiyonları (zaman zaman zorlayıcı tedbirler) almak, tedarik stratejisini yeni baştan dizayn etmek gerecektir.
Bu bir zorunluluktur.
“Uzun süre ihmal edilen sorunlar bir çırpıda telafi edilemezler”.
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri ve Yeşil Satınalma ISO 20400 Eğitimi