Entertech İstanbul Teknokent’in Yeni Bina Temel Atma Töreni Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın Katılımıyla Gerçekleştirildi

Entertech Yeni Bina Temel Atma Töreni

Entertech İstanbul Teknokent’in Yeni Bina Temel Atma Töreni Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın Katılımıyla Gerçekleştirildi

Türkiye’nin en başarılı teknokentlerinden Entertech İstanbul Teknokent, fiziki altyapısının geliştirilmesi hedefi kapsamında hayata geçireceği yeni binanın temel atma törenini gerçekleştirdi. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın ve Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu’nun ev sahipliğini yaptığı temel atma törenine Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır katılım gösterdi.

Entertech Yeni Bina Temel Atma Töreni

Türkiye’de iki Ar-Ge üniversitesinin paydaş olduğu tek Teknokent olma özelliği taşıyan Entertech İstanbul Teknokent’in fiziki altyapısının geliştirilmesi hedefi kapsamında hayata geçireceği yeni binasının temel atma töreni yapıldı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın’ın ve Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu’nun ev sahipliğini yaptığı temel atma törenine Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da katılım gösterdi. Entertech İstanbul Teknokent yönetim binası yanında konumlanan ve 12 bin metrekareden oluşacak yeni binanın 2025 yılı sonunda tamamlanması planlanıyor. Ortak alanların modern mimari çerçevesinde düzenleneceği binada otomatik yangın algılama ve söndürme sistemleri, VRV klima ısıtma ve soğutma sistemleri, kapalı otopark, elektrikli şarj istasyonları bulunacak. Yeni binada konumlanacak Ar-Ge firmaları için donanımlı çalışma alanları oluşturulacak. Teknokent bünyesinde yer alan firmalar yeni iş fikirlerini burada geliştirecek aynı zamanda ekosistem içinde yer alarak diğer firmalarla daha hızlı iş birlikleri kurabilecek.

Bakan Kacır: “Entertech İstanbul Teknokent’in yeni binasını Entertech’in son dönemdeki başarılı atılımlarının önemli bir halkası olarak görüyoruz”

Sanayi Ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih KacırTörende konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa ortaklığında akademik bilgi birikimi ve deneyiminin teknoloji girişimciliğiyle buluştuğu Entertech İstanbul Teknokent’in yeni binasının temel atma töreni vesilesiyle bir aradayız. Entertech İstanbul Teknokent, son yıllarda geliştirdiği proje ve programlarla, girişimcilikte Avrupa’nın parlayan yıldızı olan İstanbul’un ekosistem değerini artıracak önemli çalışmalara imza attı. Yürüttüğü hızlandırıcı ve kuluçka programlarıyla, hayata geçirdiği girişim sermayesiyle, girişimcilerimize sadece fiziki imkânlar sunmakla kalmayıp aynı zamanda yenilikçi projelerin filizlenip büyümesi için bir çekim merkezi hâline geldi. Entertech İstanbul Teknokent’in teknoloji girişimciliğinde yeni başarı hikâyeleri çıkarmak adına ekosistemi besleyici bir rol üstlenmesini takdirle takip ediyoruz. Temelini atacağımız, toplam 12 bin metrekare kapalı alana sahip Entertech İstanbul Teknokent’in yeni binasını da Entertech’in son dönemdeki başarılı atılımlarının önemli bir halkası olarak görüyoruz. Modern altyapısı ve yenilikçi olanaklarıyla özgün girişimlerin doğması ve ölçeklenmesi adına fiziki ihtiyaçlara cevap verecek bu tesisi, inşallah bu yıl sonuna kadar tamamlayarak teknoloji ekosistemimizin hizmetine sunacağız. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak; ülkemizi teknoloji girişimciliğinde devler ligine taşımak üzerine atılan her adımın destekçisi olmayı sürdüreceğiz” dedi.

Globalleşme Vizyonuna Sahip, Güçlü Teknoloji Firmalarına Ev Sahipliği Yapacak

Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed KasapoğluTörende konuşan ve yeni binalarının globalleşme vizyonuna sahip, güçlü teknoloji firmalarına ev sahipliği yapacağını belirten Entertech Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu, “2025’te başlayacak ve 4 yıl boyunca çalışmalarımızı bunların üzerine inşa edeceğimiz beş ana hedefimiz bulunuyor. Bunlar; uluslararasılaşma, girişim ve Ar-Ge firmalarını geliştirici farklılaşmış programlar sunma, fona erişim kolaylığı, ihtisaslaşmış kümelenme ve Entertech İstanbul Teknokent fiziki altyapısının geliştirilmesi olarak sıralayabiliriz. Entertech İstanbul Teknokent fiziki altyapısının geliştirilmesi hedefimiz kapsamında yeni binamızın inşaatına başladık. Binamız, teknoloji geliştirme ekosistemine sunduğumuz hizmetleri genişletmek, girişimcilerimize ve Ar-Ge firmalarımıza daha güçlü bir altyapı sunmak amacıyla tasarlandı. Bu yatırım, uluslararasılaşma hedefimizi destekleyecek şekilde, küresel standartlarda bir çalışma ortamı sağlamayı da hedefliyor” şeklinde konuştu.

Entertech Temel Atma Töreni 1

Dr. Kasapoğlu: “Bu yatırım, milli teknoloji hamlesi için önemli bir adım”

Yeni binalarının, daha fazla Ar-Ge firmasına geniş ve donanımlı alanlar sunarak, firmaların faaliyetlerini daha modern ve etkili bir ortamda yürütmelerine olanak tanıyacağını belirten Kasapoğlu, bu yatırımın aynı zamanda milli teknoloji hamlesi için de önemli bir adım olduğunun altını çizdi. Teknoloji geliştirmede Ar-Ge personeli istihdamının da önemli bir yer edindiğini ve bu kapsamda yeni binada istihdamı da artıracaklarını kaydeden Kasapoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Mevcut alt yapımızla 160’tan fazla Ar-Ge firmasına ev sahipliği yapıyoruz. Bu firmalarımızın çalışmalarıyla gerek endeks sıralamasında gerekse ülkemizin teknoloji ihracatında önemli bir konumdayız.  Bu bina ile milli teknoloji hamlesi hedeflerinden biri olan Türkiye’nin teknolojik yetkinliğini geliştirmek amacıyla etki gücü yüksek program ve projelerin hayata geçirilmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bugün, yalnızca 12 bin metrekarelik fiziksel bir alan inşa etmiyoruz; aynı zamanda ülkemizin 2030’da 100 Turcorn ve 100 bin teknoloji girişimi hedefine katkı sağlayacak uluslararası alandaki rekabet gücünü artıracak, girişimcilere destek olacak, teknolojiye değer katacak bir vizyonu da hayata geçiriyoruz. Yeni yapılacak ek binamız ile Ar-Ge personeli istihdamını, firmalarımızın araştırma geliştirme faaliyetlerini yürütecekleri alan kapasitesini artıracağız.”

Entertech Temel Atma Töreni 2

  • – – – –  – – – –  – – – – – – – — – – – – — – – – — – – – — – – – — – – — – – — – – – – – – – – –

Türkiye’nin Her Yerinde Fabrikanızda, İşletmenizde Bire Bir (1-1) ve Grup Eğitimleri

☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi
☐ Kurumsal Satış Eğitimi

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Tedarik Zinciri Satın Alma Sürdürülebilirlik Eğitimi Satın Alma Tedarik Zinciri Eğitimi

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü, 2024’ün İlk 9 Ayında 64 Milyar 200 Milyon TL’lik Yatırımla, 48.300 Adet Aracı Filosuna Kattı!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Operasyonel Araç Kiralama Sektörü, 2024'ün İlk 9 Ayında 64 Milyar 200 Milyon Tl’lik Yatırımla, 48.300 Adet Aracı Filosuna Kattı!

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2024’ün İlk Dokuz Aylık Döneminde 64 Milyar 200 Milyon TL’lik Yatırım Yaparak 48 Bin 300 Adet Aracı Filosuna Kattı!

Sektörün Toplam Araç Sayısı 2023 Yılı Sonuna Göre Yüzde 0,2 Azalarak 253 Bin 500 Adede Geriledi!

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi Eğitmi Haber Operasyonel Araç Kiralama Sektörü, 2024'ün İlk 9 Ayında 64 Milyar 200 Milyon Tl’lik Yatırımla, 48.300 Adet Aracı Filosuna Kattı!Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2024 yılının ilk dokuz aylık sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk dokuz ayında 64 milyar 200 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 48 bin 300 adet aracı filosuna kattı. Yılın üçüncü çeyreği sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 217 milyar 800 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yüzde 0,2 azalarak 253 bin 500 adede geriledi.

Rapora göre, Renault yüzde 17,9 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’u yüzde 17,2 ile Fiat, yüzde 10,1 ile Toyota, yüzde 9,7 ile Ford ve yüzde 9,5 ile Volkswagen takip etti. Bu dönemde, sektörün araç parkının yüzde 46,8’i kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 30,3 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 10,6 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2024 yılının üçüncü çeyreği sonunda yüzde 7,5’e yükseldi. Sektörün araç parkının yüzde 34,4’lük bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 56,2’ye yükseldi. Hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,3 oldu.

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Sedan Yine Birinci Sırada

TOKKDER raporunda yer alan bir başka veri ise, yılın ilk dokuz ayı sonunda operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 48,2 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 23,3 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 19,4 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 80’ini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 20 olarak gerçekleşti.

Sektörün 2024’ün İlk Dokuz Ayında Ödediği Vergi Tutarı 34 Milyar 500 Milyon TL

Operasyonel kiralama sektörü, yılın ilk dokuz ayını kapsayan dönemde ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya da devam etti. Sektörün 2024’ün ilk dokuz ayında ödediği vergi tutarı toplamda 34 milyar 500 milyon TL’yi buldu.

Artan Maliyetler ve Doğru Vadeli ve Makul Maliyetli Finansmana Erişimde Yaşanan Zorluklardan Ötürü Sektör Büyüyemiyor!

Kağan Yaşa (1)Operasyonel kiralama sektörünün 2024 yılının ilk dokuz aylık dönemine ilişkin sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Operasyonel araç kiralamaya talep olmasına rağmen, enflasyondaki artışla beraber kira fiyatlarının artması ve finansman kaynaklarına erişimdeki engeller sebebiyle büyüme beklentinin altında kaldı. Enflasyonun kontrol altına alınması ve finansmana erişimin olması durumunda sektörümüz tekrar büyüme sürecine girecektir. Operasyonel araç kiralama sektörünün yılın son çeyreğini de benzer şekilde bir miktar düşüş ile kapatacağını tahmin ediyorum. 2025 yılında ise sektörün gelişimini ekonomik aktivitenin seyri, finansmana erişim ve maliyetler belirleyecek” dedi.

Tokkder LogoOperasyonel kiralamanın işletmelere sunduğu faydalara da değinen Kağan Yaşa sözlerine şöyle devam etti: “Faaliyet alanı ve büyüklüğü ne olursa olsun, sürdürülebilir şirket olmak ve sürdürülebilir iş gücünü sağlamak için her bir şirketin öncelikli yapması gereken dayanıklı kalmaktır. Şirketlerin iş planlarını gözden geçirip güncellemeleri, verimliliklerini artırmaları, tasarruf yapılabilecek alanları hayata geçirmeleri bu dönemde daha çok önem kazanıyor. Bu noktadan bakıldığında, operasyonel araç kiralama sektörü işletmelere ve hatta bireylere birçok faydayı bir arada sunmaya devam ediyor.  Sektör, araçları daha uygun maliyetlerle sağlıyor; hasar yönetimi, bakım, kış lastiği gibi pek çok unsuru yöneterek maliyet avantajını müşterilerine yansıtıyor. Araç satın almak, şirketler için yüksek yatırımı ve araç yönetiminde verimsizlik potansiyelini beraberinde getiriyor. Bunların yanı sıra, satın almayı tercih eden şirketler sahipliğin risklerini de almak durumunda kalıyor.”

–  –  –  –  –  –  –  –

Eğitim Kataloğu
Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

 

ŞİRKET EĞİTİM KATALOĞU

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli.
Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz.

Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.  Dolu dolu, güler yüzlü eğitimler dilerim.
 Prof. Dr. Murat Erdal

Eğitim Filo Yönetimi Binek Araç Kiralama Satın Alma İdari İşler
Filo Yönetimi Eğitimi, Binek Araç Kiralama, Satın Alma ve İdari İşler

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) Yönetici Ekibi ve Şirket Eğitimleri:
İçerikleri incelemek için tıklayınız. 

☐ Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve ISO 20400  Standardı Eğitimi (2 gün)
☐ Dış Ticarette Lojistik Sözleşme Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme ve Tedarikçi İlişkileri Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (2 gün)
☐ Filo Yönetimi Eğitimi: “Operasyon ve Planlama İlkeleri” (2 gün)
☐ Lojistik ve Depo Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Satış Mühendisleri için Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün) 

-> İçerikler için Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Ecovadis Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Satın Alma Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri ve Yeşil Satınalma ISO 20400 Eğitimi

-> Eğitim teklifi almak için -> egitim@satinalmadergisi.com 

Anahtar Sözcükler: Filo eğitimi, filo yöneticisi, araç takip birimi, kiralama şirketi, filo kiralama, sözleşme, trafik, hukuk, kaza, risk, hasar, hasar kaydı, ehliyet, araç yenileme, yol, güvenlik, mevzuat, servis, servis aracı, personel, minibüs, van, kamyon, TIR, binek, otomobil, K belgesi, taşıt kartı, fenni muayene, muayene, egzoz muayene, Filo yönetimi, eğitim, ulaştırma, lojistik, araç, dağıtım, operasyon, kasko, sigorta, lastik, bakım, sürücü, şöför, bakım, idari satın alma, idari işler, satın alma, SRC

Alıcı için Doğru İskonto Oranı Nasıl Belirlenir?

Alıcı Için Doğru İskonto Oranı Nasıl Belirlenir

Alıcı için Doğru İskonto Oranı Nasıl Belirlenir?
Müge TÜRKKAN
mugeturkkan@mtegitimdanismanlik.com

Tedarikçinin alıcıya Dinamik İskonto seçenekleri sunması Tedarik Zinciri Finansmanındaki en yaygın çözümlerden birisi. Dinamik İskonto işleminde alıcı ve satıcının ortak hedefi finansal verimlilik oranlarını arttırmak. Bu hedefe ulaşmak ise ancak tarafların şirket finansallarına fayda sağlayacak bir iskonto oranı belirlemesi ile mümkün olabilir.

Dinamik İskontolama Nedir?

Alıcı Için Doğru İskonto Oranı Nasıl BelirlenirDinamik iskontolama, tedarikçilerin, alıcıların ellerindeki nakdi kullanarak faturalarını erken ödemeyi kabul etmeleri karşılığında indirim sunduğu bir finansal stratejidir. İndirim oranı değişkenlik gösterir, ancak genellikle ödeme ne kadar erken yapılırsa indirim o kadar büyük olur.

Tedarikçiler için dinamik iskontolama, nakit akışını iyileştirir, dış finansman ihtiyacını azaltır ve geç ödeme riskini en aza indirir. Diğer yandan, alıcılar, bu indirimlerden faydalanarak kar marjlarını arttırabilirler.

Dinamik İskontolama Türleri

 Statik İskontolama

Statik iskontolama, belirli bir süre içinde yapılan erken ödemelere ait sabit bir indirim oranı içerir. Örneğin, statik iskontolamayı seçerseniz, otuz gün vadeli bir borcunuzda on gün içinde yapılan herhangi bir ödeme için sabit %2 indirim alırsınız.

Kademeli İskonto

Kademeli iskontolama, ödeme tarihine bağlı olarak değişen indirim oranları sunar. Örneğin, kademeli iskontolama seçerseniz, otuz gün vadeli bir borçta on gün içinde yapılan ödemeler için %2, 15 gün içinde yapılan ödemeler için %1,5, ve 20 gün içinde yapılan ödemeler için %1 indirim alırsınız. Bu iskonto türü alıcılar için daha fazla esneklik sağlar ve farklı nakit akışı ihtiyaçlarına göre uyarlanabilir.

Doğru Dinamik İskonto Oranını Bulmak

Alıcı tarafın dinamik iskonto seçeneğini değerlendirirken iskonto oranını hesaba katması kaçınılmazdır. Hangi faiz oranı ile dinamik iskontonun yapılmaması gerektiğini öğrenmek için Satın Alma Yöneticilerinin Finans Yöneticileri ile iş birliği yapması esastır. Söz konusu eşik oranın şirketin ödemeyi vadesinden önce gerçekleştirirken hedeflediği maliyet düşüşünü yaratacak düzeyde olması gerekir. Bu düşüşün karşılaştırılması gereken faktörler aşağıdaki gibidir:

  1. Şirketin Finansman Maliyeti: Şirket dinamik iskonto seçeneğini değerlendirmeden önce elindeki nakit fazlası ile rotatif kredi borçlanmalarını kapatabilir.
  • Bu nedenle Dinamik İskonto Oranının şirketin rotatif borçlanma faiz oranından yüksek olması tercih edilmelidir. Dinamik iskontonun farklı bir para birimi için olması durumunda o para biriminde kapatılabilecek rotatif borçlanmanın faizi ile karşılaştırma yapılır.
  • Farklı para biriminde bir rotatif borçlanma yoksa ve nakit fazlası yabancı para biriminde ise TL’ye çevirerek borç kapaması yapma durumunda düşürülecek finansman maliyeti ile iskonto’dan kaynaklanan maliyet düşüşünün TL karşılığı karşılaştırılır.
  • Eğer rotatif olmayan farklı yapıda bir kredi kapaması mümkün ise erken kapama maliyeti olup olmadığı ve vadesinde geri ödemenin sağlayacağı diğer avantajlar karşılaştırmalı olarak incelenmelidir.
  • Yakın zamanda alacak senedi iskontolama yapılacak aynı oran alacak iskonto oranı ile finansman kredisi alınacak ise finansman kredisi ile karşılaştırılmalıdır.
  1. Şirketin Yakın Dönemde Yapacağı Ödemeler: Dinamik iskonto her ne kadar şirketin nakit fazlası olan dönemde cazip bir seçenek gibi gözükse de Nakit Akışı Projeksiyonu açısından istenilenin aksi sonuçlar yaratabilir. Şirketin yakın dönemde yapması gereken bir ödeme varsa ve eğer bu ödemelerin yaratacağı yeni bir borçlanma olacaksa borçlanma faizi, ödemenin vadesi geçirilecekse gecikme faizi Dinamik İskonto Oranından yüksek olmamalıdır. Bu durumda tedarikçiye erken ödeme yapmış olmak şirketin Nakit Akış dengesinde bozulmalara yol açacaktır. Dolayısıyla yakın dönem Nakit Akış Projeksiyonunu incelemeden Dinamik İskonto seçeneğine gitmek faydadan çok zarar yaratabilir.
  2. Piyasa Riskini Azaltan Fırsat Alımları: Şirketin nakit fazlası olan döneminde ödemelerine konu olan döviz veya hammadde piyasalarında üstlendiği piyasa riskini azaltan ve kısa-orta vade satın alma maliyetlerini aşağı çekebilecek fiyat düşüşleri yaşanmakta ise şirket bu fırsat alımlarından yaratmayı beklediği maliyet avantajı ile dinamik iskontodan elde edeceği maliyet avantajını karşılaştırmalıdır. Yalnız burada altı çizilmesi gereken önemli bir nokta şudur: Şirket yöneticilerinin söz konusu döviz veya emtia ile ilgili fiyat ve tarih olarak netleştirilmiş bir şekilde masaya konulmalı ve bu haliyle aynı dönem için geçerli finansman maliyetleri ile karşılaştırılmalıdır. Aksi takdirde net olmayan beklentilerden yola çıkarak net bir risk alınmış olacaktır.

Buna ilaveten doğru iskonto oranından yapılan Dinamik İskontonun alıcı şirketin finansal performansına yapabileceği katkıları da göz ardı etmemek gerekir. Bu katkılardan bazıları şunlardır:

  1. Kar artışı: Satın alma maliyetlerinde düşüş Gelir Tablosunda Brüt Kar Marjı’nın yükselmesine sebep olur. Finansman maliyetinin bu yükselişi kapatacak kadar artmadığı durumda Dinamik İskonto’nun Net Kar Marjı etkisi pozitiftir.
  2. Tedarikçi ile ilişkilerin iyileşmesi: Tedarikçi kredibilitesi ve ulaşılabilirliğinin sıkıntılı olduğu sektör ve coğrafyalarda ödemeler konusunda tedarikçiye kolaylık sağlamak alıcı şirkete uzun dönemde avantaj yaratabilir.
  3. Finansman maliyetinin düşürülmesi: Dinamik iskonto en nihayetinde tedarikçinin alıcıya sağladığı bir finansman kolaylığıdır. Alıcının mevcut finansman maliyetlerini aşağı çekebildiği noktada başka bir maliyette artışa yol açmıyorsa Nakit Girişi etkisi yaratır.
  4. Mali oranlar: Şirketin Ticari Borçluluğunun düşürülmesi ve bunun daha yüksek yeni bir finansal borçlanma yaratmaması, Borç/Özkaynak, Cari Oran gibi oranlara yansıyarak kısa vadede yatırımcılar açısından olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Buna karşılık Nakit Dönüşüm Süresi ve Borç Ödeme Süresi gibi verimlilik oranlarındaki yaşanabilecek bozulmalar da dikkate alınmalıdır.

Peki doğru iskonto oranı dediğimiz oran statik iskonto ve kademeli iskontoda farklı mıdır? İlk bakışta bir yanılsama ile farklı olmalıymış gibi görünse de şirketin bu iskontodan fayda sağlayabilmesi için iki seçenek de aynı faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamanın sonucu olmak durumundadır. Özetle bizim için fayda sağlayacak oran ve vade neyse önce onu belirleyip daha sonra bize verileni onunla kıyaslamalıyız.

Dinamik iskonto ile Tedarik Zinciri Finansmanı’nın bir karşılaştırmasını yapacak olursak iki işlemin iki farklı hedefi olduğunu söyleyebiliriz. Dinamik İskonto yukarıda belirttiğim faydaları sağlarken Tedarik Zinciri Finansmanı Borç Ödeme Süresinin uzatılması, Net İşletme Sermayesi ihtiyacının ve dolayısıyla borçlanmanın maliyetinin azalması anlamına gelir. Ancak bu durumun doğru iskonto ile indirim alma fırsatının kullanılmadığı ortamlarda borçluluk oranlarına ve karlılığa yansıması olumsuz olabilir.

Sonuç

Unutmamak gerekir ki Borç Ödeme Süresi’nin (DPO) kısalması Nakit Akışı Tablosu açısından bir Nakit Çıkışı’dır ve şirketin Net Nakit Girişi’ne yansıması negatif olacaktır. Bu Nakit Çıkışının Nakit Akış Tablosunun başında yer alan Net Kar’daki artış ile pozitife çevrildiği Doğru İskonto oranını belirlemek Dinamik İskonto’yu işlevsel bir hale getirebilir. Aksi halde Net İşletme Sermayesi Yönetimi açısından her zaman tercihler en uzun vadede geri ödeme ve en kısa vadede tahsilat gerçekleştirmektir.

 Dinamik İskonto Platformları’nın kullanıldığı ya da şirket içi sistemlere yansıtıldığı süreçlerde de doğru iskonto oranının ne olduğu şirket borçlanma maliyetleri ile periyodik olarak karşılaştırılmalıdır. Aynı durum tedarikçiler için de geçerlidir. Bunu yapmak için bir platform oluşturulması veya piyasaki platformlardan birisinin seçilmesi işlem verimliliğini arttıracak ve hata payını düşürecektir. Ancak böyle bir platform oluşturma esnasında yukarıda belirttiğim tüm faktörleri dikkate alacak bir hesaplama ve altyapı oluşturulması için çalışma yapılmalı ve bu platform kolaylıkla güncellenebilir olmalıdır.

Peki siz şirketinizde iskonto oranlarınızı doğru zamanda güncelliyor musunuz?

Sürdürülebilir İş Büyümesi İçin Yapay Zeka

Sürdürülebilir İş Büyümesi İçin Yapay Zeka
Sürdürülebilir İş Büyümesi İçin Yapay Zeka

Sürdürülebilir İş Büyümesi İçin Yapay Zeka

Sirius AI Tech – hello@siriusaitech.com

Sürdürülebilirlik, modern iş stratejilerinin temel taşlarından biri haline gelmiş durumda. İş liderleri, çevre dostu hedeflere ulaşmak için giderek daha fazla ileri teknolojilerden faydalanıyor. Bu noktada, yapay zeka (YZ) teknolojileri, işletmelerin sürdürülebilirlik çabalarını nasıl geliştirdiğini ve büyümeyi nasıl desteklediğini yeniden tanımlıyor. YZ’nin kaynakları optimize etme ve verimliliği artırma potansiyelini anlamak, sürdürülebilir başarıya ulaşmaya çalışan işletmeler için yeni yollar açabilir.

YZ ile Kaynak Optimizasyonunu Anlamak

Sürdürülebilir İş Büyümesinde Uyarlanabilir YZ’nin Rolü

Sürdürülebilir İş Büyümesi İçin Yapay Zeka
Sürdürülebilir İş Büyümesi İçin Yapay Zeka

Uyarlanabilir yapay zeka, sürdürülebilir iş büyümesini desteklemede kritik bir rol oynar. Bu teknoloji, operasyonları optimize etmek için sürekli öğrenir ve kendini geliştirir. Tekrarlayan görevleri otomatikleştirerek işletmeler, kaynaklarını aşırı tüketmeden verimliliği artırabilir. Örneğin, bir üretim şirketi, YZ kullanarak üretim hattını optimize edebilir, enerji tüketimini azaltabilir ve atıkları en aza indirebilir. Benzer şekilde, bir lojistik firması, YZ destekli rota optimizasyonu uygulayarak yakıt tüketimini düşürebilir ve çevre dostu çözümler sunabilir. Son yapılan bir araştırma, uyarlanabilir YZ kullanan şirketlerin operasyonel verimliliklerini %30 artırdığını gösteriyor. Bu da YZ’nin sürdürülebilir büyüme için taşıdığı potansiyeli gözler önüne seriyor.

Tüm bu avantajları sağlamak için kullanılabilecek pek çok YZ ürünü mevcut. İş süreçlerinizi geliştirmek ve sürdürülebilir hedeflere ulaşmak için Sirius AI ürünlerini keşfedin.

Tahmine Dayalı Analiz ile Verimli Kaynak Yönetimi

YZ’nin gücünden yararlanan tahmine dayalı analiz, işletmelere büyük veri analitiği yoluyla kaynakları daha etkin bir şekilde yönetme imkanı sunar. Talebi öngörerek ve stokları yöneterek atıkları azaltabilir ve kaynak kullanımını optimize edebilir. Örneğin, bir perakende zinciri, müşteri taleplerini öngörmek için tahmine dayalı analizi kullanabilir ve fazla stok yapmaktan kaçınarak satılmayan ürün miktarını azaltabilir. Tarım sektöründe ise YZ, hava durumu tahminleri yaparak çiftçilerin su kullanımını optimize etmesine ve ürün verimliliğini artırmasına yardımcı olabilir. Araştırmalar, tahmine dayalı analizi kullanan işletmelerin kaynak israfını %25 oranında azalttığını ortaya koyuyor.

YZ ile Kaynak Optimizasyonunun Temel Avantajları

  • Tekrarlayan görevlerin otomasyonu sayesinde artan verimlilik.
  • Kaynak yönetimi ve envanter kontrolünde iyileşen süreçler.
  • Atık miktarını azaltarak çevresel etkinin en aza indirilmesi.

Kaynak Optimizasyonu için YZ Araçlarını Uygulama Adımları

  1. YZ’nin verimliliği artırabileceği temel alanları belirleyin.
  2. İşletmenizin özel ihtiyaçlarına uygun YZ araçlarını entegre edin.
  3. YZ sistemlerinin performansını sürekli izleyin ve optimize edin.

YZ ile Sürdürülebilir İş Uygulamalarını Güçlendirmek

Enerji Yönetimi ve Çevresel Etki Üzerindeki Rolü

YZ, enerji yönetiminde devrim yaratarak akıllı binalardaki sistemleri optimize eder ve önemli enerji tasarrufları sağlar. Örneğin, YZ destekli sistemler, bina doluluk oranlarına göre ısıtma ve soğutma sistemlerini ayarlayarak gereksiz enerji kullanımını azaltabilir. Yakın zamanda bir ofis binasında uygulanan YZ tabanlı iklim kontrol sistemi, enerji tüketimini %20 oranında düşürdü.

Ayrıca, YZ’nin makine öğrenimi yetenekleri, işletmelerin emisyon verilerini analiz etmesine ve çevresel etkilerini daha etkili bir şekilde yönetmesine olanak tanır. Örneğin, bir üretim tesisi, YZ kullanarak emisyon seviyelerini tahmin etmiş ve operasyonlarını buna göre ayarlayarak karbon ayak izini %15 oranında azaltmıştır.

Bu noktada, Seferi gibi YZ destekli lojistik yönetim çözümleri, işletmelerin çevresel etkilerini azaltırken operasyonel verimliliği artırmalarına olanak tanır. Seferi, rota optimizasyonu ve gerçek zamanlı takip özellikleriyle yakıt tüketimini en aza indirirken, teslimat süreçlerini daha çevre dostu ve maliyet etkin bir hale getirir.

Sürdürülebilir Büyüme için Stratejiler

YZ, sürdürülebilir iş büyümesini desteklemek için kaynak verimliliğini artıran ve çevresel etkileri azaltan çeşitli stratejiler sunar:

  • Gerçek zamanlı enerji izleme ve ayarlamalar için YZ tabanlı sistemler uygulayın.
  • Emisyonları tahmin etmek ve yönetmek için YZ araçlarından yararlanın.
  • Lojistik süreçleri optimize ederek atıkları en aza indirin.

YZ çözümlerini bu şekilde entegre eden işletmeler, hem sürdürülebilir hedeflerine ulaşabilir hem de rekabet avantajı sağlayabilir.

Ekolojik Çözümler için YZ’nin Kullanımı

Akıllı Üretim ile Atıkları Azaltma

YZ, akıllı üretim süreçlerini destekleyerek verimliliği artırır ve atıkları en aza indirir. Örneğin, bir tekstil firması, YZ kullanarak kumaş kesim desenlerini optimize edebilir ve hurda malzeme miktarını %15 azaltabilir.

Karbon Ayak İzi İzleme

YZ analizleri, işletmelerin karbon emisyonlarını takip etmesini ve azaltmasını sağlar. Örneğin, bir lojistik şirketi, YZ tabanlı rota optimizasyonu ile yakıt tüketimini ve emisyonlarını %10 oranında düşürmüştür.

Sonuç

YZ teknolojileri, işletmelerin kaynak kullanımını optimize ederek sürdürülebilir büyüme elde etmesine yardımcı oluyor. YZ’nin sunduğu tahmine dayalı analiz ve otomasyon araçları, sadece operasyonel verimliliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel etkiyi de en aza indiriyor.

Sürdürülebilirliği ve yeniliği bir arada sağlamak isteyen işletmeler için YZ, geleceğe açılan bir kapı olmaya devam ediyor. Siz de işletmenizde YZ teknolojilerini kullanarak sürdürülebilir bir geleceğe adım atmaya hazır mısınız?

Küresel Riskler Raporu 2025: Çatışma, Çevre ve Dezenformasyon En Büyük Tehditler

Küresel Riskler Raporu 2025 çatışma, çevre Ve Dezenformasyon En Büyük Tehditler
Küresel Riskler Raporu 2025: Çatışma, Çevre ve Dezenformasyon En Büyük Tehditler

Küresel Riskler Raporu 2025:
Çatışma, Çevre ve Dezenformasyon En Büyük Tehditler

  • Devlet temelli silahlı çatışma, 2025 yılı için en önemli ve dikkate alınması gereken risk olarak öne çıkıyor. Katılımcıların yaklaşık dörtte biri, bu riski jeopolitik gerilimlerin ve parçalanmanın artışını yansıtan en önemli risk olarak belirledi.
  • Yanlış bilgi dezenformasyon, kısa vadeli risklerin başında geliyor. Bu durum, istikrarı zedeleyebilir ve yönetime olan güveni zayıflatarak ortak krizlere yönelik iş birliği çabalarını zorlaştırabilir.
  • Aşırı hava olayları, biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistemin çöküşü gibi çevresel riskler 10 yıllık risk perspektifinde öne çıkıyor.
  • 2025 Küresel Riskler Raporu’na buradan ulaşabilirsiniz.
Küresel Riskler Raporu 2025 çatışma, çevre Ve Dezenformasyon En Büyük Tehditler
Küresel Riskler Raporu 2025:Çatışma, Çevre ve Dezenformasyon En Büyük Tehditler

Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan 20. Küresel Riskler Raporu artan jeopolitik, çevresel, toplumsal ve teknolojik zorlukların istikrarı ve ilerlemeyi tehdit ettiği, giderek parçalanmış bir küresel görünümü ortaya koyuyor. Bu yılki anket sonuçlarında ekonomik riskler daha az ön planda görünse de toplumsal ve jeopolitik gerilimlerle bağlantılı olarak önemli bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor.

2025 yılı için en önemli ve acilen dikkate alınması gereken risk, katılımcıların yaklaşık dörtte biri tarafından en şiddetli olarak görülen devlet temelli silahlı çatışma olarak belirlendi.

Yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon, toplumsal uyumu ve yönetime olan güveni zayıflatarak ulusal ve uluslararası bölünmeleri artırma potansiyeliyle ikinci yıl üst üste en önemli kısa vadeli risklerin başında yer alıyor. Aşırı hava olayları, toplumsal kutuplaşma, siber casusluk ve savaş ön plana çıkan diğer kısa vadeli riskler arasında yer alıyor.

Uzun vadeli risk görünümünde ise çevresel riskler, öne çıkıyor. Aşırı hava olayları, biyolojik çeşitlilik kaybı, ekosistemin çöküşü, dünya sistemlerindeki kritik değişiklikler ve doğal kaynakların kıtlığı gibi çevresel riskler 10 yıllık risk sıralamasını domine ediyor. İlk 10’daki beşinci çevresel risk kirlilik olup, bu da kısa vadede öne çıkan bir başka risk olarak gözlemleniyor. Kısa vadeli riskler arasında altıncı sırada yer alan kirlilik ise hava, su ve toprak üzerindeki geniş kapsamlı etkileriyle hem insan sağlığı hem de ekosistemler için ciddi tehditler oluşturuyor.

Yanlış bilgilendirme, dezenformasyon ve yapay zeka teknolojilerinin olumsuz etkileri gibi teknolojik riskler de uzun vadeli görünümü gölgelendiren riskler arasında yer alıyor.

Dünya Ekonomik Forumu Genel Müdürü Mirek Dušek, “Artan jeopolitik gerilimler, küresel güvenin azalması ve iklim krizi, küresel sistemi daha önce her zamankinden fazla zorluyor. Bölünmelerin derinleştiği ve birbirini takip eden risklerle işaretlenmiş bir dünyada, küresel liderlerin tek seçeneği var: ya iş birliği ve dayanıklılığı teşvik edecekler ya da artan istikrarsızlıkla yüzleşecekler. Riskler hiç bu kadar yüksek olmamıştı” şeklinde konuştu.

Parçalanmış sistemler, kırılgan gelecekler

Eylül ve Ekim 2024’te 900’den fazla küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin katıldığı görüş anketine dayanan rapor, önümüzdeki on yıl için çarpıcı bir tablo sunuyor. Katılımcılar, kısa vadeye kıyasla uzun vadede dünyanın geleceğine ilişkin çok daha az iyimser. Katılımcıların yaklaşık üçte ikisi, 2035 yılına kadar özellikle artan çevresel, teknolojik ve toplumsal zorluklarla şekillenen çalkantılı veya fırtınalı bir küresel görünüm bekliyor.

Dünya Ekonomik Forumu 2025
Dünya Ekonomik Forumu 2025

Ankete katılanların yarısından fazlası, uluslararası iş birliğinin parçalanması ve bunun yaygınlaşmasıyla önümüzdeki iki yıl içinde bazı istikrarsızlıkların ortaya çıkmasını bekliyor. Uzun vadeli projeksiyonlar, iş birliği mekanizmalarının artan baskı altında kalacağına ve daha büyük zorluklara işaret ediyor. Eşitsizlik ve toplumsal kutuplaşma gibi toplumsal riskler hem kısa hem de uzun vadeli risk sıralamalarında öne çıkıyor. Yasa dışı ekonomik faaliyetler, artan borç yükleri ve stratejik kaynakların yoğunlaşması gibi konularda artan endişeler, küresel ekonomiyi önümüzdeki yıllarda istikrarsızlaştırabilecek kırılganlıkları ortaya koyuyor. Tüm bu sorunlar, iç istikrarsızlığı artırma ve yönetime olan güveni zayıflatma riski taşıyor, bu da küresel zorluklarla başa çıkma çabalarını daha da karmaşık hale getiriyor.

Sıralamadaki 33 riskin tamamı uzun vadede önem derecesini artırmakta ve katılımcıların önümüzdeki on yıl içinde bu risklerin sıklığının veya yoğunluğunun artacağına dair endişelerini yansıtmaktadır.

Dünya Ekonomik Forumu Küresel Riskler Girişimi Başkanı Mark Elsner, “Çatışmalardan iklim değişikliğine kadar karşı karşıya olduğumuz birbirine bağlı krizler koordineli ve kolektif eylemleri gerektiriyor.  Güveni yeniden inşa etmek ve iş birliğini teşvik etmek için yenilenen çabalara acilen ihtiyaç var. Eylemsizliğin sonuçları gelecek nesiller boyunca hissedilebilir” şeklinde düşüncelerini aktardı.

Belirleyici bir on yıl: İstikrarın anahtarı olarak iş birliği

Bölünmeler derinleşirken, parçalanma, jeopolitik ile ekonomik görünümü yeniden şekillendirirken, etkili küresel iş birliğine duyulan ihtiyaç hiç bu kadar acil olmamıştı. Yine de uzmanların %64’ü orta ve büyük güçler arasındaki rekabetle şekillenen parçalanmış bir küresel düzen beklerken çok taraflılık ciddi bir baskı altında bulunuyor.

Buna rağmen, içe kapanma bir çözüm değil. Önümüzdeki on yıl, liderlerin karmaşık ve birbirine bağlı riskleri yönetmek ve mevcut yönetim yapılarının sınırlamalarını ele almak kritik bir dönemi temsil ediyor. Aşağı yönlü bir istikrarsızlık sarmalını önlemek ve bunun yerine güveni yeniden inşa etmek, dayanıklılığı artırmak ve herkes için sürdürülebilir ve kapsayıcı bir gelecek sağlamak için ülkeler diyaloğu önceliklendirmeli uluslararası bağları güçlendirmeli ve iş birliği için uygun koşullar yaratmalıdır.

Carolina Klint, Chief Commercial Officer, Avrupa, Marsh McLennan:

“2025’e girerken, artan korumacılığın zaten kırılgan ve gergin olan küresel tedarik zincirlerine yönelik tehditleri derinleşti. Veri akışlarına kısıtlamalar ve kötü amaçlı siber saldırılarda artışlar sağlayan düzenleme önerileri, işletmelerin maliyetlerini de artıracak ve yenilikçi dijital teknolojilerden ve yapay zekadan tam olarak yararlanma yeteneğini azaltacaktır. Tedarik zinciri dayanıklılığını artırmak ve sağlam siber güvenliğe yatırım yapmak için proaktif adımlar atan işletmeler bu zorlukların üstesinden gelmek ve giderek karmaşıklaşan ve parçalanan küresel risk ortamında kendilerini başarıya konumlandırmak için daha iyi bir konumda olacaklardır.”

Peter Giger, Zurich Sigorta Grubu, Riskten Sorumlu Başkan

“2024 yılında gezegenin ilk kez 1,5°C ısınma eşiğini aşmasıyla, riskler hiç olmadığı kadar ciddi bir boyuta ulaştı. Raporda yer alan anket sonuçları, uzmanların iklim risklerini uzun vadede kritik olarak gördüklerini açıkça ortaya koyuyor. Ancak son dönemdeki haber başlıklarından da gördüğümüz üzere, bu riskler kısa vadede de dikkatimizi gerektiriyor. Bugünden itibaren çevresel risklerden aşırı hava olaylarına ve biyolojik çeşitlilik kaybına kadar birçok konuya odaklanmalıyız. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak ve dayanıklılık inşa etmek için acil eylem planı hayati önem taşıyor. Bu noktada, eylemsizlik ve küresel iş birliği eksikliğinden kaynaklı maliyetler olumsuz bir etki yaratıyor. Ancak, insanlığın en kötü senaryoları önlemek için toplumsal ve teknolojik çözümler bulabileceğine inanıyorum. En büyük risk, şimdi geri çekilip hiçbir şey yapılamayacağını söylemek olurdu. Harekete geçmek için henüz çok geç değil.”

Küresel Riskler Raporu Hakkında
Küresel Riskler Raporu, Dünya Ekonomik Forumu’nun küresel riskler konusundaki en önemli yayınıdır ve şu anda 20. baskısını yapmaktadır. Forum’un Yeni Ekonomi ve Toplum Merkezi’ndeki Küresel Riskler İnisiyatifi tarafından üretilen rapor, iş dünyası, hükümet, akademi ve sivil toplumdan 900’den fazla küresel liderin görüşlerine dayanan Küresel Riskler Algı Anketi’nden elde edilen bilgilerden yararlanmaktadır. Marsh McLennan ve Zurich Sigorta Grubu stratejik iş birliğiyle hazırlanan rapor, acil, kısa ve uzun vadeli gelecekteki en acil riskleri tanımlayıp analiz ederek, liderleri ortaya çıkan zorlukları ele almak için öngörü ile donatmayı amaçlamaktadır. Gelişen küresel risk ortamını anlamak ve daha dirençli bir gelecek inşa etmek için kolektif eylemi teşvik etmek için kilit bir kaynak görevi görmektedir.

Daha fazla bilgi almak için Küresel Riskler İnisiyatifi sayfasını ziyaret edebilir ve raporun tamamını buradan okuyabilirsiniz.

2025 Yıllık Toplantı Hakkında

20-24 Ocak tarihlerinde Davos-Klosters’de gerçekleştirilecek olan Dünya Ekonomik Forumu 2025 Yıllık Toplantısı, Akıllı Çağ için İş birliği teması altında küresel liderleri bir araya getiriyor. Toplantı, teknolojinin hızla ilerlediği bir çağda daha sürdürülebilir ve kapsayıcı bir geleceği şekillendirmek üzere yeni ortaklıkları ve içgörüleri teşvik edecek ve beş temel alana odaklanacak: Büyümeyi Yeniden Tasarlamak, Akıllı Çağda Endüstriler, İnsana Yatırım Yapmak, Gezegeni Korumak ve Güveni Yeniden İnşa Etmek. Daha fazla bilgi için buraya tıklayın.

Dünya Ekonomik Forumu, Uluslararası Kamu-Özel İş birliği Örgütüdür. Forum, küresel, bölgesel ve sektörel gündemleri şekillendirmek üzere toplumun önde gelen siyasi, iş dünyası ve diğer liderlerini bir araya getirmektedir. (www.weforum.org).

Entertech İstanbul Teknokent ve YTÜ Yıldız Teknopark Türk Girişimlerinin Globale Açılması İçin Güçlerini Birleştirdi

Müşteri İle Temasta Olan Herkes Satıştadır

Entertech İstanbul Teknokent ve YTÜ Yıldız Teknopark Türk Girişimlerinin Globale Açılması İçin Güçlerini Birleştirdi

Türk teknoloji girişimlerinin uluslararası pazarlara açılmasını desteklemek için Türkiye’nin iki başarılı teknokenti Entertech İstanbul Teknokent ile YTÜ Yıldız Teknopark güçlerini birleştirdi. Ortaya konan stratejik iş birliği protokolüyle Londra ve Amsterdam’da açılacak Uluslararası Teknoloji Pazarlama Ofisleri (UTPO) ve Yurt Dışı Hızlandırıcı Programları sayesinde girişimcilerin küresel pazarlara entegrasyonunun hızlanması ve rekabet güçlerinin artması hedefleniyor.

Müşteri İle Temasta Olan Herkes SatıştadırTürkiye’de teknoloji geliştirme ve Ar-Ge ekosisteminde önemli bir konumda olan Entertech İstanbul Teknokent ile YTÜ Yıldız Teknopark, teknoloji girişimlerinin uluslararası pazarlara erişimini desteklemek amacıyla güçlerini birleştirdi. İki öncü Teknoloji Geliştirme Bölgesi (TGB), uluslararası iş birlikleri ve ihracat potansiyelini artıracak projeler için somut adımlar atarak önemli bir protokole imza attı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp Debik tarafından imzalanan iş birliğinin protokol törenine Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Dr. Muhammed Kasapoğlu ile YTÜ Yıldız Teknopark Genel Müdürü Doç. Dr. Muhammet Garip de katılım gösterdi.

Prof. Dr. Zülfikar: “Türkiye yüzyılının bilim yüzyılı ve inovatif olmasını istiyoruz”

İstanbul üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın Yıldız Teknik üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp Debik İstanbul üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar Görsel 1Törende konuşan İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, “Ülkemizin sahip olduğu gücüyle dünyada geldiği noktayı çok daha öteye taşıması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye yüzyılının bilim yüzyılı ve inovatif olması, yurt dışına sattığımız mallardaki yüksek teknoloji ürünlerinin yüzde 4-4,5’lerin üstüne çıkması, 100 milyarlık hizmet sektörünün daha çok yüksek teknolojiye ulaşmasını istiyoruz” dedi.

Prof. Dr. Aydın: “Teknoparkların gücü uluslararası pazarlara açılma noktasında ciddi bir sinerji ve enerji oluşturacak”

İstanbul üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın Yıldız Teknik üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp Debik İstanbul üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar Görsel 2İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın ise kısa bir zaman önce Hollanda ofisini açtıklarını söyleyerek, “Cerrahpaşa’nın akademisyen firmalarını bu hızlandırma programıyla Amsterdam vasıtasıyla Avrupa’ya taşımıştık. Bundan kısa bir sonra da Londra ofisimizi faaliyete geçireceğiz. Biz istedik ki, burada tek olmayalım ve teknopark alanında önemli bir gücü de yanımıza alalım. Bu noktada Yıldız Teknopark’ı da yurt dışı ofis birlikteliğinde aramıza aldık. Bu iş birliğinde inanıyorum ki teknoparkların gücü uluslararası pazarlara açılma noktasında ciddi bir sinerji ve enerji oluşturacak. Bu bir başlangıç olacak ve diğer teknoparklalar olan çalışmalarımız devam edecek” diye konuştu.

Prof. Dr. Debik: “Global tecrübelerimizi paylaşacak milli teknoloji hamlesine destek vereceğiz”

İmza Töreni Toplu GörselYıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Eyüp Debik de törende yaptığı konuşmada şunları söyledi; “Bugün burada, ülkemizde bir ilk olan, üç büyük üniversitenin teknoparklarını aynı çatı altında buluşturan bu ortaklık protokolünü imzalayarak önemli bir adım atıyoruz. Bu iş birliğiyle global tecrübelerimizi paylaşacak milli teknoloji hamlesine destek vereceğiz. Bizler Yıldız ekosistemi olarak, Dubai ofisimiz ile yurtdışı lokasyonların yalnızca akademisyenler ve profesyoneller için bir buluşma noktası olmadığını aynı zamanda üniversitelerimizin mezunları arasında güçlü bir bağ ve sinerji oluşturduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu ofisler, şirketler arası iş birliğini daha da pekiştirerek geniş bir ekosistemin oluşmasına katkı sağlıyor. Şimdi bu tecrübelerimizi, Londra’da ve Amsterdam’a taşıyoruz. Üç üniversitenin ve teknoparklarının birikimlerinin de dahil olduğu bu iş birliği ile firmalarımızın uluslararası alanda daha hızlı büyümelerine ve rekabet güçlerini artırmalarına destek olacağız.”

Türkiye’nin teknoloji ekosistemini küresel ölçekte büyütecek

Entertech Renkli̇ Logo (1)Protokol kapsamında dünyanın önde gelen teknoloji merkezleri arasında gösterilen inovasyon, yatırım ve iş birliği olanaklarıyla girişimciler için stratejik bir öneme sahip olan Londra ve Amsterdam’da yeni Uluslararası Teknoloji Pazarlama Ofisleri (UTPO) açılacak. Ayrıca Yurt Dışı Hızlandırıcı Programları hayata geçirilecek. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın uluslararasılaşma vizyonuyla uyumlu olarak tasarlanan bu projeler, Türkiye’nin teknoloji ekosistemini küresel ölçekte büyütmek için somut adımlar sunacak.

Rosatom, Geleceğin Teknolojileri Forumu’nu Düzenliyor

Bir çok Müzakere Maratondur
Rosatom, Geleceğin Teknolojileri Forumu’nu Düzenliyor

Rosatom, Geleceğin Teknolojileri Forumu’nu Düzenliyor

Rosatom forumda yenilikçi gelişmeleri ve çözümleri sunacak

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatombilgi yoğun yeni alanların geliştirilmesi konusunda önemli bir etkinlik olan Geleceğin Teknolojileri Forumu’nu 3’üncü kez düzenleyecek. Forum, 20-21 Şubat 2025’te, Moskova’da bulunan Dünya Ticaret Merkezi’nde yapılacak.

Bir çok Müzakere Maratondur
Rosatom, Geleceğin Teknolojileri Forumu’nu Düzenliyor

Bu yılki etkinliğin teması “Yeni Malzemeler ve Kimya” olarak belirlendi. Forum, katılımcıların modern malzemelerin bilimsel ve üretim temelinin durumu hakkında bütüncül bir görüş elde etmelerine, ileriye dönük üretim stratejilerini değerlendirmelerine ve bu alandaki devlet destekli tedbirlerin etkinliğini arttırmak için öneriler geliştirmelerine fırsat sağlayacak. Forumda, nükleer, tıp ve havacılık gibi kilit sektörler için yeni malzemeler ve ilgili teknolojiler alanında önemli gelişmeler ve çözümler de sunulacak.

Rusya Federasyonu Birinci Başbakan Yardımcısı, “Yeni Malzemeler ve Kimya” ulusal projesi yöneticisi ve Forum Düzenleme Komitesi Eş Genel Başkanı Denis Manturov, forumun bilgi yoğun teknolojiler ve yenilikçi gelişmelerin geleceğini tartışmak üzere önde gelen uzmanları, bilim insanlarını, iş dünyası temsilcilerini ve hükümet yetkililerini bir araya getireceğini söyledi. Etkinliğin iş programı, Rusya Federasyonu’nun 2030 yılına kadar ulusal kalkınma hedeflerinden biri olan yeni malzemeler ve kimya konusuna odaklanacak. Bu konu, 2036 yılına kadarki ulusal hedefler arasında da yer alacak.

Manturov, “Malzeme bilimi alanında çığır açan çözümler üretmeden, sürekli güncelleme yapmadan ve yeni özelliklere sahip malzemeler geliştirmeden yüksek teknoloji sektörlerinin gelişmesi mümkün değil. Yeni ulusal teknolojik liderlik projesi ‘Yeni Malzemeler ve Kimya’nın uygulanması, bu alandaki araştırmaları desteklemeyi ve yenilikçi ürünlerin pazara sunulması için gerekli koşulları yaratmayı amaçlıyor. Forum katılımcıları, ulusal projenin hükümlerini daha iyi belirlemek için sektörün mevcut durumu, zorlukları ve beklentileri hakkında profesyonel bir değerlendirme sunacak” ifadelerini kullandı.

Rosatom Genel Müdürü Aleksey Likhachev de şunları söyledi: “Rosatom için forumun eş organizatörü olmak hem büyük bir onur hem de önemli bir görev. Rus biliminin kimya alanındaki gelişiminde büyük potansiyel görüyoruz. Şimdi bilimsel araştırmalara yatırım yapmak için en iyi zaman. Geliştirilmekte olan malzeme ve teknolojiler sadece teknolojik egemenliği sağlamakla kalmamalı, aynı zamanda Rusya Federasyonu’nun gelecekteki teknolojik liderliğinin de temelini oluşturmalı.”

Forumda ele alınacak yeni malzemeler yaratma konusunun son derece güncel olduğunu kaydeden Likhachev, “Teknolojik liderliğin ulusal projelerinden ‘Yeni Malzemeler ve Kimya’ ulusal projesi, diğer tüm ulusal projelerin başarılı bir şekilde uygulanmasının temelini oluşturan projelerden biridir. Proje katılımcıları arasında, Kurchatov Enstitüsü’nün yüksek düzeydeki araştırma yetkinliklerini dikkate alarak temel ve uygulamalı araştırmaların geliştirilmesinden sorumlu olduğu ve kompozitlerin, nadir ve nadir toprak metallerinin seri endüstriyel üretiminin geliştirilmesinin Rosatom’a verilmesi konusunda bir iş birliği olacaktır” diye konuştu.

Kurumsal Satış Eğitimi

 

UYGULAMA AĞIRLIKLI EĞİTİMLER – VAKA TABANLI İÇERİKLER

Şirket eğitimlerine büyük özen gösteriyoruz. Memnuniyetiniz ve referansınız bizim için çok değerli. Eğitime sizlerle birlikte hazırlanıyoruz. Sizlerden gelen önerileri dikkate alıp özgünleştirmelerle ilerliyoruz. Güvenilir eğitim hizmetleri ile yanınızdayız.
Dolu dolu, güleryüzlü eğitimler dilerim.
Prof. Dr. Murat Erdal

Türkiye’nin Her Yerinde Bire Bir (1-1) ve Grup Eğitimleri

☐ Müzakere Teknikleri ve Pazarlık Becerileri (İleri Seviye) Eğitimi (2 gün)
☐ Kurumsal Satış Eğitimi (Rol Canlandırma/Oyun) (2 gün)
☐ Stratejik Satınalma Yönetimi Eğitimi (2 gün)
☐ Sürdürülebilir Tedarik Standardı ISO 20400 Eğitimi (2 gün)
☐ Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi (1-2 gün)
☐ Harcama Analitiği; Maliyet ve Gider Analizi Eğitimi (1 gün)
☐ Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (2 gün)
☐ Tedarik Zinciri Stratejileri Eğitimi (2 gün)

-> EĞİTİMLERİNİZ İÇİN DOĞRU TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

GELİŞİM İÇİN EKİBİNİZE DÜZENLİ EĞİTİMLER VERİN

Kimya Sektörü: Turkchem 14 Bin Ziyaretçiyi Ağırladı

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi Haber Kimya Sektörü Turkchem 14 Bin Ziyaretçiyi Ağırladı

Turkchem 13 Bin 897 Sektörel Ziyaretçi Ağırladı

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi Haber Kimya Sektörü Turkchem 14 Bin Ziyaretçiyi Ağırladı“Kimya ile İlgili Her Şey” mottosuyla başlayan Turkchem Eurasia 2024, İstanbul Fuar Merkezi’nde yoğun katılım ile 13 bin 897 ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Interdye & Textile Printing Eurasia ile eş zamanlı olarak düzenlenen fuarda, ziyaretçilerin yüzde 32’sini oluşturan 4 bin 447 yabancı profesyonel etkinlikte yer aldı. Fuara özellikle Rusya, İran, Pakistan, Özbekistan, Orta Doğu ve Doğu Avrupa gibi bölgelerden yoğun ilgi gösterildi.

Kimya sektöründeki iş birliği ve yenilik fırsatlarını ön plana çıkaran fuar, Türkiye ve Avrasya’nın önemli buluşma noktalarından biri olarak dikkat çekti. Katılımcılara sektörel ağlarını genişletme imkânı sunan fuar, kimya sektörü için bir iş geliştirme ve yeni iş fırsatları yaratma platformu olarak önemini artırıyor…

Artkim Group Genel Müdür Ahmet Güler: “Türkiye, dünya fuarcılığında artan payıyla dikkat çekerken, İstanbul Avrupa ve dünyanın en önemli fuarlarına ev sahipliği yapıyor. Artkim olarak yaptığımız son iki kimya fuarında tüm holler dolup taşarken, uluslararası katılımcı oranı yüzde 39’a ulaştı. 2024 senesi içinde 5 fuarımıza gelen 52 bin 274 ziyaretçinin yüzde 26’sının yabancı olduğunu düşünürseniz, Türkiye pazarına olan ilginin büyüdüğünü gösteriyor. İstanbul, çevre pazarlara erişim avantajıyla fuarcılıkta önemli bir merkez haline geliyor” ifadelerini kullandı.

Kimya Sektörü 30 Ana Sektöre Hammadde Sağlıyor

Artkim Group CEO’su Cengiz Yaman: “Fuarımızın bir önceki düzenlediğimiz Turkchem – Interdye & Textile Printing fuarına göre yüzde 40 oranında büyüdüğünü ve kimya sektörünün 30 ana sektöre ham madde sağlayarak ekonomide kritik bir rol oynadığını söyleyebilirim. Gelişmiş ülkeler var güçleriyle kimya sektörüne yatırım yapıyor. Şu andaki fuarlarımızda 434 katılımcının 243’ü yurtdışından geliyor ve bu durum dünyanın Türkiye’deki kimya sektörüne verdiği önemi gösteriyor” şeklinde ifade etti.

Güvenlikte Patlama Önleyici Makineler İlk Kez Turkchem’de

Turkchem Fuarı’nda ilk kez sergilenen patlama önleyici makineler, endüstriyel güvenlik standartlarını yeniden şekillendiriyor. Yenilikçi sensör sistemleri ve otomasyon teknolojileriyle donatılan bu cihazlar, potansiyel tehlikeleri erken tespit ederek patlama risklerini en aza indiriyor. Kimya, enerji, metalurji ve gıda işleme gibi yüksek riskli sektörlerde kullanılan makineler, işçi sağlığı ve tesis güvenliğini artırırken, sürdürülebilirlik ve operasyonel verimlilik de sağlıyor. Bu teknoloji, güvenli üretim ortamlarının oluşturulmasında kritik bir adım olarak öne çıkıyor.

Kozmetikte Tüketici Davranışlarında Yeni Dönem

KÜAD (Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı,  Fulser Kozmetik Genel Müdür Yardımcısı Serdar Mutaf moderatörlüğünde gerçekleştirilen Kozmetikte Tüketici Davranışları panelinde;

Islak mendil kullanımının kişisel bakımdan çıkıp çok daha geniş alana hizmet etmeye başladığını belirten KÜAD Başkan Yardımcısı / Sapro Temizlik Ürünleri Ar-Ge ve Yasal İşler Direktörü & İcra Kurulu Üyesi Ü. Belgin Sile: artık “ihtiyaç” olarak konumlanıyor ıslak mendil. Tüketici kullanım alışkanları çok değişti. Avrupa’da bu oran daha da arttı. Islak mendillerin doğaya atılması ve bunun ekolojik dengeye olan zararı sebebiyle önemli sürdürülebilirlik projeleri yürütüyoruz” dedi.

“Koku Coğrafyası”ndan bahseden Froma Esans ve Aroma Ticari Direktör / KÜAD Üyesi İlkem ÜNLÜÇERÇİ ise her bölgenin kendi kültürleri ve doğa koşullarına bağlı olarak özel tercihleri olduğunu belirtti

Pastel Kozmetik / Pinkar Kimya Üretim Müdürü  MSc Kimya Mühendisi & KÜAD Üyesi Serdar Kırbaş, trendleri takip eden ayrı bir departmanları olduğunu belirterek ülkelere göre renkli kozmetikte kullanılan ağırlıklı renk tonlarından bahsetti.

Sürdürülebilirlik Odaklı Co2 Nötr Sessiz Konferans İle İlke İmza Atıyor

Kimya sektörünün en prestijli etkinliklerinden biri olan Turkchem Eurasia 2024, çevre dostu çözümler ve sürdürülebilirlik temasıyla sektörde bir ilke imza atarak dikkatleri üzerine çekiyor. 29 Kasım’a kadar devam eden CO2 Nötr Sessiz Konferans, doğal boyalar, biyolojik olarak parçalanabilen kimyasallar ve su tasarrufu sağlayan teknolojiler gibi yenilikçi uygulamaları ön plana çıkararak sektör profesyonellerine ilham veriyor.

Etkinlik kapsamında düzenlenen paneller, sürdürülebilirlik ve yenilikçi yaklaşımları detaylı şekilde ele alıyor. “Kimya Sektöründe Ar-Ge ve Yeşil Destekler” paneli, sektörde sürdürülebilirliğin Ar-Ge çalışmaları ve çevre dostu politikalarla nasıl desteklendiğine ışık tutuyor. FECC Genel Direktör Dorothee Arns moderatörlüğünde gerçekleşecek “Kimyasal Değer Zinciri: Bugünü ve Yarını” panelinde, Kempro’dan Melis Oğuz Demirel, Univar Solutions’tan Nilay Midilli ve Maersk Küresel Dikey Kimya Başkanı Patrick Hore gibi önemli isimler sektördeki değişimlere dair görüşlerini katılımcılarla paylaştı.

Enerji dönüşümünün petrol sektörü üzerindeki etkilerini inceleyen “Enerji Dönüşümünde Petrolün Rolü” panelinde, G. Devrim İldiri’nin moderatörlüğünde Anna Eriksson (Nynas AB), Tayfun Koçak (Mapesad) ve Dr. Mevlüt Çetinkaya (SOCAR Türkiye) gibi sektör liderleri karbonsuz bir geleceğin yollarını anlattı. Bunun yanı sıra, TKSD Onursal Başkanı Timur Erk moderatörlüğünde gerçekleşen “Türk Kimya Endüstrisinin Bugünü ve Dünyadaki Yeri” paneli, Haluk Erbecer (TKSD), Marco Mensink (CEFIC) ve Prof. Dr. Alper Sarıoğlan (İTÜ) gibi isimleri bir araya getirerek kimya sektörünün ulusal ve uluslararası alandaki konumu değerlendirildi. Etkinlikte ayrıca, tekstil kimya sanayii üzerindeki çevre politikalarının etkilerinin tartışıldığı “Yeşil Mutabakat” panelinde, Birsen Şehirli Tor’un moderatörlüğünde Kemal Say (Fibertex Nonwovens) ve Kristina İnceoğlu Petrasova (Organik Kimya) gibi konuşmacılar yer aldı.

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi Haber Kimya Sektörü Turkchem 14 Bin Ziyaretçiyi Ağırladı8 panel ve 9 teknik sunumdan oluşan Turkchem Eurasia 2024, sadece kimya sektörünün önde gelen temsilcilerini bir araya getirmekle kalmayıp, aynı zamanda sektördeki yenilikleri ve iş birliği fırsatlarını keşfetmek için önemli bir platform sunuyor. Sürdürülebilirlik ve yenilikçilik ekseninde ilerleyen etkinlik, geleceğin kimya sektörüne yön veren bir bilgi paylaşım ağı olmayı hedefliyor.

Diş Protez Hizmet Alım İşinde Asgari İşçilik Tutarına Yol ve Yemek Giderinin Dahil Edilmemesi?

Diş Protez Hizmet Alım İşinde Asgari İşçilik Tutarına Yol Ve Yemek Giderinin Dahil Edilmemesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Diş Protez Hizmet Alım İşinde Asgari İşçilik Tutarına Yol ve Yemek Giderinin Dahil Edilmemesi?

Diş Protez Hizmet Alım İşinde Asgari İşçilik Tutarına Yol Ve Yemek Giderinin Dahil Edilmemesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; Asgari işçilik maliyetinin altında teklif sundukları gerekçesiyle tekliflerinin değerlendirme dışı bırakıldığı, ancak taraflarınca asgari işçilik maliyetinin İdari Şartname’de yer verilen düzenlemeler doğrultusunda hesaplandığı, teklif edilen bedelin de asgari işçilik maliyetinin altında olmadığı,

Ayrıca İdari Şartname’nin ilgili maddesine göre işçilik gideri için brüt asgari ücretin dışında bir bedelin talep edilemeyeceği, aksi durumda birim fiyat teklif cetvelinde “Laboratuvar Elemanı(Brüt asgari ücret)” şeklinde belirtilen satırın “Laboratuvar Elemanı (Brüt asgari ücret) +Yol+Yemek” biçiminde düzenlenmiş olması gerektiği, İdari Şartname’nin ilgili maddesinde yol ve yemek bedeli verileceğinin belirtildiği ancak tutarlarının belli olmadığı, söz konusu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde yol ve yemek bedellerini yüklenicinin ödeyeceği ama idareye bu bedellerin fatura edilmeyeceği, yalnızca brüt asgari ücretin fatura edileceğinin anlaşıldığı, bu durumda isteklilerin maliyet hesabını nasıl yapacağının belirsiz olduğu, personel gideri için birim fiyat teklif cetvelinde yer verilen bedelin üzerinde bir maliyete katlanmak zorunda kalmalarının ve yol ile yemek tutarlarının açık bir şekilde belirtilmemesinin anılan Kanun’un temel ilkelerinden olan şeffaflığa aykırı olduğu, tutarı belirsiz yol ve yemek giderlerini birim fiyat teklif cetveline yansıtmadıkları bahane edilerek tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasının anlamsız olduğu, isteklilerin idareden alamayacakları bir ücreti maliyet olarak yazamayacağı iddialarına yer verilmiştir

Konu İle İlgili Yayımlanan Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; İhale dokümanında yer verilen bilgilerden, ihalenin konusunun idare bünyesinde bulunan diş kliniklerinde yapılamayan alçı model, protez gibi çeşitli işlemlerin özel diş protez laboratuvarlarına yaptırılması işi olduğu, ihale konusu iş kapsamında 2 laboratuvar elemanının çalıştırılmasının öngörüldüğü, söz konusu personele brüt asgari ücretin ödeneceği anlaşılmaktadır.

İdari Şartname’nin 25’inci maddesinde, personelin yol ve yemek bedelinin yüklenici tarafından nakdi olarak karşılanacağı, yemek ve yol için öngörülecek bedelin, en az Esnaf ve Sanatkârlar Odasının il geneli için belirleyeceği tutarda olması gerektiği belirtilmiştir.

(………….. Esnaf ve Sanatkârlar Odası tarafından işçilere verilecek yol ve yemek bedeli rayiçlerinin internet ortamında ilan edilip edilmediği araştırılmış olup söz konusu rayiç bedellere ilişkin yayımlanmış herhangi bir bilgi/belge bulunamamıştır.)

Başvuru sahibinin iddiasının esasta, asgari işçilik maliyetinin altında teklif sunulduğu gerekçesiyle tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılmasının mevzuata uygun olmadığı hususuna yönelik olduğu, iddiayı güçlendirmek adına İdari Şartname ile birim fiyat teklif cetveli düzenlemelerine atıf yapıldığı değerlendirilmiş ve idarenin isteklinin teklifini değerlendirme dışı bırakma gerekçesi olarak belirttiği “işçilik maliyeti için teklif edilen bedelin asgari işçilik maliyetinin karşılamadığı” hususu bakımından inceleme yapılmıştır. İdare tarafından gönderilen ihale işlem dosyası ile Elektronik Kamu Alımları Platformu (EKAP) veri tabanında kayıtlı bilgiler kapsamında yapılan incelemede; başvuru sahibi istekli tarafından işçilik için teklif edilen aylık birim fiyatın 27.000,00 TL (toplam işçilik maliyetinin 2 işçi x 12 ay x 27.000 TL = 648.000,00 TL) olduğu;

İdare tarafından hesaplanan toplam işçilik maliyetinin 652.443,84 TL olduğu; hesaplama yapılırken yol bedelinin aylık 352,00 TL (16,00 TL x 22 gün), yemek bedelinin ise aylık 2.200,00 TL (100,00 TL x 22 gün) olarak dikkate alındığı tespit edilmiştir. (İhale dokümanında yol ve yemek bedeline ilişkin belirleme bulunmamaktadır.)

EKAP işçilik hesaplama modülü kullanılarak yapılan hesaplamada, işçilik hesabında esas alınacak aylık birim fiyatın 25.535,20 TL (sözleşme ve genel giderler dâhil, yol ve yemek bedelleri hariç) olduğu anlaşılmıştır. (Toplam işçilik bedeli, nakdi yol ve yemek bedeli hariç, 2 işçi x 12 ay x 25.535,20 TL = 612.844,80 TL’dir.)

Kamu İhale Genel Tebliği’nin yukarıda aktarılan 78’inci maddesinden; personel çalıştırılmasına dayalı olmayan hizmet alımlarına ilişkin ihale dokümanında, haftalık çalışma saatlerinin tamamını idarede geçirecek personel sayısının belirtilmesi halinde teklif fiyata dâhil giderler arasında işçilik giderine yer verilmesinin ve her bir işçilik maliyeti için birim fiyat teklif cetvelinde ayrı satır açılmasının zorunlu olduğu, Personel çalıştırılmasına dayalı olmayan ve teklif fiyata dâhil giderler arasında işçilik giderine yer verilen hizmet alımlarında, birim fiyat teklif cetvelinde her bir işçilik maliyeti için açılan satırda, ilgili mevzuatına göre hesaplanacak sözleşme gideri ve genel giderler dâhil asgari işçilik maliyetinin altında teklif sunan isteklilerin tekliflerinin, ihale dokümanına aykırı teklif sunulduğu gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakılacağı anlaşılmaktadır.

Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin eki Birim Fiyat Teklif Cetveli Standart Formu’nda ayrı satır açılması gereken işçilik ile ilgili giderler (farklı ücret grupları, kıst ay, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil günleri vs.) belirtilmiş olup söz konusu giderler arasında nakdi yol ve yemek bedeli bulunmamaktadır.

Dolayısıyla, personelin aylık ücretine, işçiliğe bağlı diğer ödemeler mahiyetinde olan ve İdari Şartname’de teklif fiyatına dâhil olacağı belirtilen nakdi yol ve yemek bedelinin de dâhil edilmesi; brüt asgari ücret ile nakdi yol ve yemek bedelinin toplam tutarının, asgari işçilik maliyeti olarak dikkate alınması ve işçilik için teklif edilecek bedelin bu doğrultuda oluşturulması gerekmektedir.

Yapılan incelemede, birim fiyat teklif cetvelinde işçilik için “Laboratuvar Elemanı(Brüt asgari ücret)” şeklinde satır açıldığı, başvuru sahibi istekli tarafından bu işçilik kalemi için teklif edilen işçilik birim fiyatının ihale tarihinde yürürlükte bulunan brüt asgari ücret ve ilgili mevzuatı uyarınca hesaplanacak sözleşme gideri ve genel giderler dâhil işçilik maliyetinin üzerinde olduğu, dolayısıyla istekli tarafından belirlenen tutarda yol ve yemek bedelinin de işçilik maliyetine dâhil edildiği yönünde değerlendirme yapılabileceği anlaşılmış olup, yol ve yemek bedelleri için ihale dokümanında açık bir düzenlemeye yer verilmediği hususu da göz önünde bulundurularak başvuru sahibinin teklifinin asgari işçilik maliyetinin altında olduğu gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakılmasına yönelik idare işleminin yerinde olmadığı sonucuna varılmış ve iddia yerinde görülmüştür.

Diş Protez Hizmet Alım İşinde Asgari İşçilik Tutarına Yol Ve Yemek Giderinin Dahil Edilmemesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

Giyilebilir Teknolojiler ile Depo ve Lojistik Operasyonlarının Yeniden Tanımlanması

Giyilebilir Teknolojiler Ile Depo Ve Lojistik Operasyonlarının Yeniden Tanımlanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Giyilebilir Teknolojiler ile Depo ve Lojistik Operasyonlarının Yeniden Tanımlanması

Anıl YILMAZ

Giyilebilir Teknolojiler Ile Depo Ve Lojistik Operasyonlarının Yeniden Tanımlanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemEndüstri 4.0’ın yaygınlaşmasıyla birlikte, depo ve lojistik süreçlerinde teknolojik yenilikler önem kazandı. Giyilebilir teknolojiler, iş gücünün verimliliğini artırarak operasyonel süreçleri optimize etme potansiyeline sahiptir (Barfield & Caudell, 2001). Bu makalede, giyilebilir teknolojilerin lojistik süreçler üzerindeki etkilerini, avantajlarını ve sektörel uygulama örneklerini inceleyeceğiz.

Giyilebilir Teknolojiler ve Lojistik Sektörü

Giyilebilir teknolojiler ile bilgi toplama ve veri iletişimi kolaylaştırılır. Bu cihazlar arasında akıllı gözlükler, akıllı saatler, tarama cihazları ve giyilebilir el terminalleri bulunur. Lojistik sektörü ve stok yönetiminin önemli olduğu tüm işletmeler için bu cihazlar, depo yönetimi, sevkiyat ve izleme süreçlerinde devrim yaratmıştır.

Depo Yönetiminde Giyilebilir Teknolojiler

Depo operasyonlarında giyilebilir cihazların kullanımı, işçilerin verimliliğini artırır ve hata oranını düşürür. Örneğin:

  1. Akıllı Gözlükler: Çalışanlara gerçek zamanlı olarak rota bilgisi veya ürün lokasyonu sağlayarak arama sürelerini azaltır (Reyes & Ward, 2020).
  2. Giyilebilir Tarayıcılar: RFID veya barkod tarama cihazları, el kullanımını minimuma indirerek ürün hareketlerini hızlandırır.

Sevkiyat ve Taşıma Süreçlerinde Kullanım

Giyilebilir teknolojiler, sevkiyat süreçlerinde ürünlerin doğru adrese, doğru zamanda teslim edilmesini sağlar.

  • Akıllı Saatler ve Bantlar: Sevkiyat sıralamasını ve teslimat adreslerini hatırlatarak teslimat hızını artırır.
  • Gerçek Zamanlı İzleme: Ürünlerin taşıma sürecindeki durumu, GPS tabanlı giyilebilir cihazlarla anlık takip edilebilir.

Avantajları

  • Verimlilik Artışı: Giyilebilir cihazlar, çalışanların görevlerini hızlı ve doğru bir şekilde yerine getirmesini sağlar.
  • Maliyet Azaltma: Daha az hata ve daha hızlı operasyon, işletme maliyetlerini düşürür.
  • Çalışan Güvenliği: Giyilebilir sensörler, çalışanların fiziksel durumunu izleyerek ergonomik riskleri azaltır (Smith & Zhang, 2021).

Zorluklar ve Engeller

Her ne kadar giyilebilir teknolojiler avantajlar sunsa da, bazı engeller bulunmaktadır:

  • Yüksek Maliyetler: İlk yatırım maliyetleri küçük ve orta ölçekli işletmeler için caydırıcı olabilir. Buna ek olarak büyük veri setlerinin depolanması ve işlenmesi de göz ardı edilmemelidir.
  • Veri Güvenliği: Gerçek zamanlı verilerin toplanması, veri gizliliği ve siber güvenlik risklerini beraberinde getirir.
  • Kullanıcı Kabulü: Çalışanlar, yeni teknolojilere adapte olmakta zorlanabilir (Wilson, 2020).

Sektörel Uygulama Örnekleri

DHL Lojistik Operasyonlarında Akıllı Gözlük Kullanımı

DHL, depo operasyonlarında verimliliği artırmak amacıyla artırılmış gerçeklik tabanlı akıllı gözlükler kullanmaktadır. “Vision Picking” olarak adlandırılan bu uygulama, çalışanların gözlükler aracılığıyla toplama işlemlerini gerçekleştirmesini sağlar. Bu sayede, toplama süreci hızlanırken hata oranında düşüş gözlemlenmiştir.

Ayrıca, DHL Supply Chain, akıllı gözlüklerin en son sürümünü dünya genelinde kullanıma sunmuştur. Bu cihazlar, depo süreçlerinde artırılmış gerçeklik desteğiyle daha doğru, üretken ve verimli bir toplama süreci sağlamaktadır.

Gelecek Trendleri

Yapay Zeka ile Giyilebilir Teknolojiler

Yapay zeka, giyilebilir teknolojiler ile donatılmış sistemlerden gelen verileri analiz ederek, personel performansını, süreç yönetiminin verimliliğini raporlayabilir. Bu veriler ışığında sürecin verimini, personel performansını dinamik olarak düzenleyerek arttırabilir.

IoT ve Blockchain Entegrasyonu

Giyilebilir teknolojiler IoT ve blockchain entegrasyonlarıyla, daha önceki yazımda bahsettiğim gibi ürünün tüm yaşam döngüsündeki izlenebilirliğine direkt katkıda bulunabilir. Blockchain teknolojisi izlenebilirliğe direkt katkıda bulunmasa bile edinilen verilerin güvenliğini sağlayarak bu teknolojinin yapı taşlarından biri haline gelecektir.

Sonuç

Giyilebilir Teknolojiler Ile Depo Ve Lojistik Operasyonlarının Yeniden Tanımlanması Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGiyilebilir teknolojiler, depo ve lojistik operasyonlarında devrim niteliğinde yenilikler sunmaktadır. Bu teknolojiler, iş gücünün verimliliğini artırırken, operasyonel maliyetleri düşürmekte ve müşteri memnuniyetini artırmaktadır. Ancak, işletmelerin bu teknolojilere geçiş yaparken maliyet-fayda analizi yapması ve çalışanların adaptasyon sürecini desteklemesi kritik öneme sahiptir.

Anıl YILMAZ

Bağlantılar

Depolama operasyonlarında gelinen son nokta… AKILLI GÖZLÜKLE ÜRÜN TOPLADILAR

DHL Supply Chain deploys latest version of smart glasses worldwide

Kaynakça

  1. Barfield, W., & Caudell, T. (2001). Fundamentals of Wearable Computers and Augmented Reality. CRC Press.
  2. Reyes, P., & Ward, K. (2020). “Wearable Technologies in Logistics Operations.” Logistics Journal.
  3. Jones, R., Smith, J., & Zhang, Y. (2019). “Real-time Tracking in Supply Chains.” Supply Chain Management Review.
  4. DHL Trend Radar. (2019). “Emerging Technologies in Logistics.” DHL Whitepaper.
  5. Smith, J., Nguyen, K., & Lee, H. (2022). “IoT and Blockchain in Logistics.” International Journal of Supply Chain Management.