Blockchain ile Tedarik Zincirinde Şeffaflık ve İzlenebilirlik
Anıl YILMAZ
Özet
Blockchain teknolojisinin tedarik zincirlerinde şeffaflık ve izlenebilirlik sağlamadaki rolünü ele alacağız. Blockchain’in merkeziyetsiz yapısı, süreçlerin güvenilir ve değiştirilemez bir şekilde kaydedilmesine olanak tanır. Akademik literatürden faydalanılarak, blockchain’in tedarik zinciri yönetimindeki uygulama alanları, faydaları ve karşılaşılan zorluklar değerlendirilecektir. Ayrıca blockchain’in sürdürülebilirlik ve etik tedarik zincirleri üzerindeki etkileri de incelencektir.
Giriş
Küresel tedarik zincirleri giderek daha karmaşık hale gelirken, şeffaflık ve izlenebilirlik, tedarik zinciri yönetiminin temel sorunları arasında yer almaktadır. Geleneksel sistemlerin sınırlamaları, özellikle sahtecilik, tedarik zinciri süreçlerindeki kesintiler ve veri güvenliği sorunları ile dikkat çekmektedir. Blockchain, bu sorunlara çözüm sunabilecek bir teknoloji olarak öne çıkmaktadır. Dağıtık defter yapısı sayesinde, süreçlerin uçtan uca izlenebilir olmasını sağlamakta ve paydaşlar arasındaki güveni artırmaktadır.
Blockchain Teknolojisinin Temelleri
Blockchain, işlemlerin merkezi olmayan bir ağ üzerinde kaydedildiği ve doğrulandığı bir teknolojidir. Her bir işlem, bir “blok” olarak kaydedilir ve bu bloklar zincir halinde birbirine bağlanır. Blockchain’in özellikleri şu şekilde özetlenebilir:
- Değiştirilemezlik: Blockchain’e kaydedilen veriler sonradan değiştirilemez.
- Şeffaflık: Tüm paydaşlar, blockchain üzerindeki verilere erişebilir.
- Güvenlik: Kriptografik algoritmalar, veri güvenliğini sağlar.
Tedarik Zincirinde Blockchain Uygulamaları
- Ürün İzlenebilirliği
Blockchain, ürünlerin ham maddeden nihai tüketiciye kadar olan yolculuğunu takip etmek için kullanılmaktadır. Örneğin, gıda sektöründe blockchain teknolojisi, ürünlerin üretim ve lojistik süreçlerini şeffaf bir şekilde izlemek için kullanılmaktadır.
- Sahtecilik ve Kalite Kontrolü
Blockchain, tedarik zincirinde sahte ürünlerin tespit edilmesine yardımcı olabilir. Ürünlerin orijinalliğini doğrulayan sertifikalar, blockchain üzerinde kaydedilerek herhangi bir manipülasyona karşı korunabilir. Böylece aracınız için aldığınız bir yedek parçanın üreticisi, hammadde sağlayıcısı ve hatta kalite kontrol raporlarına dahi ulaşabilirsiniz.
- Etik ve Sürdürülebilir Tedarik Zincirleri
Blockchain, sürdürülebilirlik ve etik standartların sağlanmasında kritik bir rol oynamaktadır. Örneğin, elmas endüstrisinde kullanılan blockchain tabanlı çözümler, etik olmayan madenlerden gelen ürünlerin tedarik zincirine girmesini önleyebilir ya da gıda sektöründe kullanılan ürünlerden sağlığa zararlı olanların nihai ürünlere girmesi bu sistemle önlenebilir.
Blockchain’in Avantajları
- Şeffaflık: Tedarik zincirindeki her adım kayıt altına alındığı için süreçler şeffaf hale gelir.
- Maliyet Azaltımı: Aracıların ortadan kaldırılmasıyla operasyonel maliyetler azalır.
- Verimlilik: Otomasyon ve akıllı sözleşmeler, işlemleri hızlandırır ve hata oranını düşürür.
Karşılaşılan Zorluklar
- Teknolojik Bariyerler: Blockchain’in karmaşık yapısı, küçük ve orta ölçekli işletmeler için uygulama zorlukları yaratabilir.
- Yasal ve Düzenleyici Sorunlar: Blockchain uygulamaları, birçok ülkede yasal düzenlemelerin gerisinde kalmaktadır.
- Enerji Tüketimi: Blockchain teknolojisinin enerji tüketimi, özellikle sürdürülebilirlik açısından bir endişe kaynağıdır.
Blockchain’in Geleceği ve Sürdürülebilir Tedarik Zincirleri
Blockchain’in gelişimi, sürdürülebilirlik ve çevresel hedeflere ulaşmada önemli bir itici güç olacaktır. Örneğin, karbon ayak izini izleme ve raporlama uygulamaları, blockchain tabanlı tedarik zincirleri ile daha doğru bir şekilde gerçekleştirilebilir. Ayrıca, yapay zeka ve IoT gibi teknolojilerle entegre edilen blockchain çözümleri, tedarik zincirlerini daha akıllı ve esnek hale getirecektir.
Sonuç
Blockchain teknolojisi, tedarik zincirlerinde şeffaflık ve izlenebilirlik sorunlarına yenilikçi çözümler sunmaktadır. Şeffaf süreçler, işletmelerin itibarını artırırken, izlenebilirlik, sahtecilik gibi sorunların önlenmesine yardımcı olmaktadır. Ancak, teknolojinin benimsenmesindeki zorluklar ve yasal düzenlemeler gibi engellerin aşılması gerekmektedir. Gelecekte, blockchain tabanlı sistemlerin tedarik zinciri yönetiminde daha geniş bir kullanım alanı bulacağını ön görmekteyim.
Anıl YILMAZ
Kaynaklar
- Saberi, S., Kouhizadeh, M., Sarkis, J., & Shen, L. (2019). Blockchain technology and its relationships to sustainable supply chain management. International Journal of Production Research, 57(7), 2117-2135.
- Treiblmaier, H. (2018). The impact of the blockchain on the supply chain: A theory-based research framework and a call for action. Supply Chain Management: An International Journal, 23(6), 545-559.
- Kamilaris, A., Fonts, A., & Prenafeta-Boldú, F. X. (2019). The rise of blockchain technology in agriculture and food supply chains. Trends in Food Science & Technology, 91, 640-652.
- Wang, Y., Singgih, M., Wang, J., & Rit, M. (2020). Making sense of blockchain technology: How will it transform supply chains? International Journal of Production Economics, 211, 221-236.
- Hackius, N., & Petersen, M. (2017). Blockchain in logistics and supply chain: Trick or treat? Proceedings of the Hamburg International Conference of Logistics (HICL), 23, 3-18.
- Yadav, V. S., & Singh, A. R. (2020). Impact of blockchain technology in supply chain management: A review. Materials Today: Proceedings, 37, 211-215.

















Dijital Sağlık Derneği (DİSADER), dijital dönüşümün sağlık sektörüne etkilerini, ulusal ve küresel gündemdeki yerini ve sağlık sektöründe dijital dönüşümün geleceğini ele almak amacıyla 18 Aralık 2024 Çarşamba günü İstanbul Modern Müzesi’nde Dijital Sağlık Buluşmasını düzenledi. Etkinlikte, Türkiye’nin dijital sağlık alanındaki mevcut potansiyeli ve global arenada rekabetçi düzeye gelebilmesi için atılması gereken adımlar masaya yatırıldı.






Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen Bakım Konferansı, “Güvenilirlik Merkezli Bakım” temasıyla düzenlendi. Üretimde sürekliliğin öneminin altını çizmek ve mesleki anlamda gelişmeyi sağlamak amacıyla düzenlenen konferansta alanında uzman 11 konuşmacı sunum gerçekleştirdi. Konferansın açılış konuşmasını yapan TAYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berke Ercan, Türkiye otomotiv sektörünün mevcut durumu ve geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
Konferansın açılışında konuşan TAYSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berke Ercan, sektörün geçtiğimiz yıl başlayan ve 2025 hatta 2026 yılında da devam etmesi beklenen bazı sıkıntılar içerisinde olduğunu söyledi. Otomotivde hem ana hem de tedarik sanayisinin gerçekleştirdiği ihracatın yüzde 67’sinin Avrupa’ya yapıldığını ifade eden Berke Ercan, “AB pazarındaki daralma, sektörümüzü doğrudan etkiliyor. Buna ek olarak, Türkiye’deki ekonomik koşullar da bu etkileri derinleştiriyor. Geçen yıldan bu yana sektörde ağırlaşan bir dönem içerisindeyiz. 2025 yılında bu baskının bir miktar daha artmasını bekliyoruz. Ancak, 2026’nın ortasından itibaren şartların tekrar stabilize olacağını öngörüyoruz. Normalde işlerimiz çok yoğunken, teknik bölümlerimiz fabrikayı, makinalarımızı, ekipmanlarımızı ayakta tutmaya ve üretimi sürdürmeye biraz daha odaklanırlar. Fakat önümüzdeki dönemde bu seviyede bir iş yoğunluğu yaşamayacağımız için bu defa başka fonksiyonlara odaklanmamız gerekiyor. Bunların en önemlilerinden bir tanesi verimlilik olacak. Yani verim artırma, kapasite artırma, proses zamanlarımızı düşürme, kalitede iyileştirme gibi faaliyetlerin biraz daha ağırlık kazanması lazım” dedi.

İstanbul’da bu yıl ilki gerçekleştirilen tedarik zinciri etkinliğinde sektör profesyonellerini ağırlayan Çimsa, sürdürülebilirlik yol haritasını katılımcılarla paylaştı. Etkinlikte, gelecek dönem sıfır hedefleri için yeni bir iş birliği kültürünün altı çizilirken, geleceğin tedarik zincirine dair görüş alışverişinde bulunuldu.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Çimsa CEO’su Umut Zenar, bugün şirketlerin gündemlerinde net sıfır hedeflerinin birincil öncelik olarak ele alındığının altını çizerken, “Faaliyet gösterdiğimiz sektörlerden bağımsız olarak, sürdürülebilirlik konusunda kalıcı ve gerçek bir etki yaratmak istiyorsak, bunun tek yolu iş birliğinden geçiyor. Bugünün dünyasında, kamu, özel sektör ya da akademi dünyasından hiçbir kurum, tek başına yeterli güce sahip değil. Bunun için önemli olan, tüm paydaşlarımızla ortak bir vizyonda buluşmak; etki gücümüzü erişebileceği her yere ulaştırmaya çalışmak. Bu yaklaşım, Çimsa olarak ortaya koyduğumuz sürdürülebilirlik yol haritamızın tam merkezinde yer alıyor. Sadece kendimizi, operasyonlarımızı, iş kültürümüzü sürdürülebilirlik odağında dönüştürmekle yetinmiyor, bu anlayışın tedarik zincirimizin her bir halkasında yer bulmasını sağlamaya gayret ediyoruz. Bu etkinlik de bizim bu vizyonumuzun önemli bir göstergesi. Umuyoruz, önümüzdeki dönemde bu ve benzeri etkinlikleri hayata geçirmeye devam ederek, ülkemizde güçlü bir farkındalık yaratacağız” ifadelerini kullandı.



