Satınalma Kontrat Yöneticiliği ve Riskler – 3

Kontrat Yönetimi Sözleşme Riskleri

Satınalma Kontrat Yöneticiliği ve Riskler – 3
SÖZLEŞME YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

Prof. Dr. Murat Erdal
merdal@istanbul.edu.tr

Sözleşmeler kurumsallaşmanın, profesyonel iş yaşamının önemli göstergelerinden bir tanesidir. Tüm pazar etkileşimlerinde; müşteri ve tedarikçi kanadında paydaşlarla iş yapmanın vazgeçilmez bileşeni. Şirketler arası karşılıklı talep ve beklentiler uzlaşma neticesinde sözleşmeye aktarılıyor. O nedenle sözleşmeler sadece bir departmanı değil tüm şirketi ilgilendiriyor. Sorumluluk yüklüyor, hukuki açıdan bağlıyor. Üretim yaparken dikkatli ilerlenmesi bir mecburiyet. Üzerinde detayların yer aldığı dökümanları titiz bir şekilde üretmek zorundasınız.

Kontrat Yönetimi Sözleşme RiskleriBu kapsamda şartname, sözleşme gibi şirket çevresine yayılan tüm belgelerin hazırlanmasında ilgili birimlerin desteği önem arz ediyor. Amaca uygun bir belge hazırlanırken birimler arası iş birliği, şirketi olası risklerden koruma sağlamaktadır. Şartname ve sözleşmelere üretim, kalite, hukuk başta olmak üzere etkileşimde bulunan tüm birimlerin katkı vermesi gerekmektedir.

Satınalma ve tedarik zinciri yöneticileri, mevcut tedarikçi portföyünü ve onlarla ilişkilerini düşündüğünde hangi noktalarda risklerle karşı karşıya kalabiliriz diye bir değerlendirme içerisine girer. Bu riskleri minimize etme adına temel adım,
ilk aşamada doğru tedarikçi araştırması ve devreye alma sürecini yönetmektir.

Yakından bakacak olursak sözleşmeler performans göstergelerini desteklemek zorundadır. Kontratlarda operasyona ait beklenti ve uyarıları net bir biçimde görürüz. Satınalma departmanın kendi performans göstergeleri (KPI’lar) olduğu gibi şirketin de çalıştığı tedarikçilere ilişkin performans göstergeleri (tedarikçi KPI’lar) vardır. İşleri doğru perspektifte ele almak istiyorsanız, kalem kalem KPI’lara ve onların sapmasına engel olacak adımlara kontratlarınızda yer vermelisiniz.

Geçmişten günümüze yürütmede, karşı karşıya kalınan riskler içerisinde öne çıkanlar; kalite, teslimat ve maliyet (kısaca K-M-Tdiyelim) idi. 2000’li yıllardan başlayarak “çevre” konusu eklendi. Çevre faktörü de zaman içerisinde bir evrim geçirdi. Daha geniş eksende “sürdürülebilirlik” şemsiyesi altında ele alınmaya başlandı. O nedenle performans göstergelerinde K-M-T ve S(sürdürülebilirlik) son derece etkilidir. Elbette hizmet sektörlerinde “müşteri memnuniyeti” ve teknoloji yoğun sektörlerde “inovasyon/yenilikçilik” de düzenli bir biçimde ölçümlenmektedir.

Sözleşmenin üçüncü kısmı teslimat, iade ve cezalarla ilgili olduğu için, bu konuda işletmelerin üzerinde önemle durduğu anlayışa değinmek istiyorum. Yoğun araç hareketinin yaşandığı tüm büyük tesisler, tedarikçi ilişkileri – sevkiyat ve teslimat yönetimini makro açıdan “gelen malzeme trafiği (inbound logistics)” ve “fabrika lojistik master planlama” çerçevesinde değerlendirmektedir.

Tesis saha yönetimi, gelen araç trafiği, araç giriş – çıkış kapıları ve kayıtları, malzeme miktarları, emniyetli araç park sahaları, şöförler için bekleme yerleri, depo-rampa araç koordinasyonları gibi pek çok konu üzerinde iyiden iyiye çalışılmaktadır. Bunun nedeni, iyi yönetilmeyen fabrika lojistik sahalarının çeşitli problemlere örneğin; uzun bekleme süreleri, kaza ve kayıplara neden olabilmesidir.

Sözleşmeleri ne kadar kapsamlı hazırlasanız hazırlayın, içerisinde koruyucu maddelere detaylarıyla ne kadar yer verirseniz verin operasyonun kendine özgün dinamikleri vardır.

Öncelikle tesis altyapı ve saha yönetimini doğru kurgulamanız gerekmektedir. Aksi takdirde tedarikçiler ve alıcı ekipleri arasında gereksiz şekilde teslimat kaynaklı iletişim ve koordinasyon problemleri meydana gelecektir.

İncelediğimiz örnek üretim sözleşmesinin ilk kısımları; kalite ve izlenebilirlik konuları olmuştu. Şimdi ise masanın her iki tarafının da düzenlemekte zorlandıkları teslimat, fiyat ve cezalarla ilgili maddelere gelmiş olduk.

Bu hafta örnek üretim sözleşmesinin teslimat, iade, fiyat ve ceza maddeleri ile devam ediyoruz:

  • TESLİMAT
    • Satınalma Programı
    • Teslim Yeri ve Nakliye
    • Teslimat ve Tesellüm
  • İADE
  • FİYAT
  • CEZA

Hatırlatmakta fayda var.

SÖZLEŞME YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SÖZLEŞMENİN İLK KISIMLARI:

  1. Bölüm Sözleşme                          

Satınalma Kontrat Yöneticiliği ve Riskler – 1   

 Kalite Yönetimi ile ilgili sözleşme maddelerinin incelenmesi:

  • KALİTE TEMİN SÜREKLİLİĞİ
  • TEDARİKÇİ KALİTE SİSTEMİ
  • KALİTE BELGESİ
  • FİZİKSEL GÖRÜNÜM
  • KONTROL
  • UYGUNSUZLUK
  • DENETİMLER
  • YASAL YÜKÜMLÜLÜKLER2. Bölüm Sözleşme 

Satınalma Kontrat Yöneticiliği ve Riskler – 2                                                         

İzlenebilirlik ile ilgili sözleşme maddelerinin incelenmesi:

  • İZLENEBİLİRLİK
  • TANIMLAR
  • Uzun Vadeli Tedarikçiler
  • Operasyonel Tedarikçiler
  • Ticari tedarikçiler
  • NUMUNE VE ÜRÜN DOSYASI
  • Numune ve Ürün Dosyası verilmesi Gereken Durumlar
  • Ürün Dosyasının İçeriği
  • SERİ ÜRETİM ONAYI
  • GARANTİ
  • AMBALAJ

başlığı altında incelemiştik.

Üretim sözleşmesini dört kısım halinde analiz ediyoruz. Aşama aşama ilerliyoruz. Bu hafta üçüncü aşamadayız.

Tedarikçi Üretim Sözleşmesi, Bölüm – III

  • TESLİMAT
    • Satınalma Programı
    • Teslim Yeri ve Nakliye
    • Teslimat ve Tesellüm
  • İADE
  • FİYAT
  • CEZA

Tek tek maddelerin incelenmesine başlayalım.

  • TESLİMAT
  • Satınalma Programı

Satınalma Programları, Murat Makine sistemi kullanılarak gönderilecektir.

Birinci ayın termini değişmez olup istenilen miktar ve kalitede, belirtilen tarih ve birim fiyata TEDARİKÇİ tarafından sevk edilecektir. Her hafta /ay fabrikalar bazında gönderilen Satınalma Programı bir öncekini hükümsüz kılacaktır. Gönderilen Satınalma Programı TEDARİKÇİ tarafından mutlaka teyit edilecektir. Teyit etmeyen TEDARİKÇİ, buradan doğabilecek olumsuzlukları (bant durdurma cezaları da dahil olmak üzere) peşinen kabul etmiş ve teyit edilmeyen programlar kabul edilmiş sayılacaktır.

Murat Makine sipariş iptallerini 1 ay önceden bildirecektir.

  • Beklenti / Uyarı:


Alıcı Murat Makine sahip olduğu sistemi (yazılımı) etkin ve verimli bir biçimde kullanma çabası içerisinde. Şirketler tedarikçi portalı, tedarikçi ilişkileri yazılımı (SRM), S2P (Source-to-Pay) platformları, ERP gibi alanlarda bir hayli yatırım yapmaktadır. Tüm hedef işletmeler arası ilişkilerde olabildiğince dijitalleşmektir. Tedarikçi ile yürütülen işlemlerin anlık bazda takip ve izlenebilirliğini artırmak temel hedeftir. Belgeler, sipariş detayları (Purchase Order – PO) , onaylar, faturalar, ödemeler, performans göstergeleri, geri bildirimler, raporlamalar, harcama analizleri, teknik resimler, stoklar, eğitim dökümanları vb. pek çok bilgi ve döküman sistem üzerinde yer alabilmektedir. Burada detaylandırarak yer vermemden kasıt, ülkemizde daha fazla şirketimizin vakit geçirmeden bu alana kaynak ayırmasını sağlamaktır.

Bu madde ile alıcı tarafın sistem yatırımlarını yaptığını, onunla çalışan tedarikçilerinin de sisteme entegre olması gerektiğini anlıyoruz.
Sistemin aktif kullanılması isteniyor. Yapılması gerekli işler, satınalma siparişleri (PO) dijital ortam üzerinden gerçekleştirilmektedir. Burada farklı büyüklükteki işletmeler (özellikle KOBİ seviyesi) başlangıç aşamalarında zorlanabilse de kısa zamanda uyum sağlayacaklardır.

Güncel siparişler, devam eden işler konusunda tedarikçinin sisteme düzenli girişi ve teyidi isteniyor. Tedarikçi kaynaklı mazeretlerin (sisteme giremedim, atladım gibi) yaptırımı vurgulanıyor. Alıcı tarafında büyük bir sıkıntı olması halinde örneğin “bant durdurma ve onun cezası gibi” belirtilmiş. Sipariş iptalleri için ise süre bir ay şeklinde verilmiş.

  • Teslim Yeri ve Nakliye

Milk-run uygulamaları kapsamında bulunan malzemeler için nakliye Murat Makine’ye ait olup MILK-RUN SÖZLEŞME ŞARTLARI geçerli olacaktır. Aksi belirtilmedikçe MILKRUN Uygulaması dışındaki (Sipariş Özel Şartları’nda aksi belirtilmedikçe), malzemeler Murat Makine’nin ambarına teslim edilecektir.

Nakliye TEDARİKÇİ’ye ait olacaktır.

Nakliye sırasında ürünlerin sorumluluğu (ürünlere gelebilecek hasar, hırsızlık, kaza, vb.) Murat Makine ambarına kadar TEDARİKÇİ’ye ait olacaktır. Fason imalat yaptırılacak parçaların teslim yeri yazılı olarak ilgili TEDARİKÇİ’lere bildirilecektir. Fason parçalar Giriş Muayene uygulanmadan alınan parçalara dahil edilecek ve Murat Makine’ye GİRDİ MUAYENE ve DENEYLERİNE TABİİ OLMAKSIZIN ÜRÜN SEVK YETKİSİ SÖZLEŞMESİ’nin yükümlülükleri geçerli sayılacaktır.

Ayrıca Murat Makine ve TEDARİKÇİ pahalı ve aşırı navlun ödemelerinden kaçınacaktır.

  • Beklenti / Uyarı:

Teslim yeri ve nakliye sorumluluğu tedarikçi temelinde bölümlere ayrılmıştır.
Milk-run sözcüğü Türkçede “döngüsel sefer” anlamında kullanılmaktadır. Otomotiv sektöründe elverdiği ölçüde yararlanılmaktadır.

İmalatı doğrudan ilgilendiren belirli parçaları üreten tedarikçiler coğrafi yakınlık temelinde sınıflandırılmaktadır. Milk-run uygulamasının özü, üretim programı ve tedarikçi sevkiyatlarını uyumlandırmaktır. Sevkiyat aracı programlanmasıyla en uygun rotada sırasıyla tedarikçi 1-2-3 adreslerine gönderilerek toplama yapılmaktadır. İhtiyaç duyulan ürün ve parçalar, ihtiyaç duyulan gün ve saatte alıcının fabrikasında hazır hale getirilmektedir. Güvenli parça akışlarını sağlayarak, alıcı üretim risklerini minimize etmek esastır.

Bu madde içerisinde iki sözleşmeye atıfta bulunulmaktadır:

  • MILK-RUN SÖZLEŞMESİ
  • GİRDİ MUAYENE ve DENEYLERİNE TABİİ OLMAKSIZIN ÜRÜN SEVK YETKİSİ SÖZLEŞMESİ

Hangi tedarikçinin ne koşullarda sevkiyattan sorumlu olduğuna açıklık getirilmiştir.

Taşıma organizasyonu ve risklerinden (hasar, kayıp ve gecikmelerden) tedarikçi sorumludur. Tedarikçi ya kendi (öz mal) aracı ile ya da partner lojistik firması ile çalışmak durumundadır. Kendi ya da hizmet aldığı taşıyıcının performansını yakından takip etmek gerekecektir.

İlerleyen haftalarda MILK-RUN SÖZLEŞME ŞARTLARI’nı içeren bir sözleşme örneğini bu köşede inceleyeceğim.

Bu makalenin toplam uzunluğu 10 sayfadır. Tam erişim için profesyonel üyelik gereklidir. Üyelik satın alarak hesabınızı oluşturabilirsiniz. Üye iseniz giriş yapınız.
Hesap Oluştur

SÖZLEŞME YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

Üretim sözleşmemizi 4 safhada analiz ediyoruz.

  1. Satınalma Kontrat Yöneticiliği ve Riskler – 1
  2. Satınalma Kontrat Yöneticiliği ve Riskler – 2
  3. Satınalma Kontrat Yöneticiliği ve Riskler – 3
  4. Satınalma Kontrat Yöneticiliği ve Riskler – 4

Üretim sözleşmesinin son kısmında yani dördüncü yazımızda aşağıdaki başlıklarda yer alan maddelere;

  • FESİH
  • BİLGİLER VE DEĞİŞİKLİKLER
  • KALIP ve EKİPMANLAR
  • BELGELERİN ARŞİVLENMESİ
  • GİZLİLİK
  • MÜCBİR SEBEPLER
  • İHTİLAFLAR
  • İLETİŞİM
  • DİĞER HÜKÜMLER
  • SÖZLEŞME EKLERİ
  • Ek-1: Çevre, İSG ve Enerji Yönetimi Sorumlulukları
  • Ek-2 AS9100 Satınalma İlave Şartları

yer vereceğiz.

Yine bu köşede yukarıda yer alan üretim sözleşmesinde yer verilen başka bir sektör temelinde, MILK-RUN SÖZLEŞMESİni ayrıca inceleyeceğim.

DANIŞMANLIK HİZMET ALIMLARI VE SÖZLEŞMELER

Danışmanlık Hizmet Alımları ve Sözleşmeler: Kontrol Listesi-II                             
Danışmanlık Hizmet Alımları ve Proje Esaslı Satınalma Yönetimi – I                    

OTOMOTİV SEKTÖRÜ MİLK-RUN SÖZLEŞME İNCELEMESİ

  1. Milk-Run Lojistik Sözleşme İncelemesi – I

    Bölüm-I: Taşıma Esasları – Araç Spesifikasyonları (Madde 1-5 arası)

  2. Milk-Run Lojistik Sözleşme İncelemesi – II

    Bölüm-II: Nakliyecinin Yükümlülükleri ve diğer. Madde (6-21 arası)

Sizler de bu köşede incelenmesini istediğiniz SATINALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ kapsamında sözleşme örneklerinizi egitim@satinalmadergisi.com adresimize gönderebilirsiniz. Gelin birlikte inceleyelim.

Tedarikçi Sözleşmeleri, Kpi’lar, Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi Tedarikçi Sözleşmeleri, Kpi’lar, Sektörel Kontrat İncelemeleri EğitimiSATINALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN
Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri Eğitimi

Sözleşme Yönetimi ve Sektörel Kontrat İncelemeleri başlıklı eğitimin içeriğini incelemek için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

Tedarikçi Sözleşmeleri Kpi Performans

Sofralık Zeytin İhracatında Tarihi Rekor !

Satınalma Eğitimleri Sofralık Zeytin İhracatında Tarihi Rekor

Satınalma Eğitimleri Sofralık Zeytin İhracatında Tarihi RekorSofralık zeytinde dünya liderliği hedefiyle 2024/25 sezonuna giren Türkiye, 2023/24 sezonunu ihracatta tarihi rekorla geride bıraktı. Türkiye’nin sofralık zeytin ihracatı 2023/24 sezonunda yüzde 14’lük artışla 184 milyon dolardan 210 milyon dolara yükseldi.Türkiye sofralık zeytin ihracatında ilk kez 200 milyon doları aşmış oldu.

Türkiye’nin son 25 yıldır zeytincilik sektörüne yaptığı yatırımların meyvelerini ihracat rakamlarındaki gelişimle topladığını kaydeden Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Davut Er, 2024/25 sezonuna da büyük umutlarla girdiklerini dile getirdi.Zeytinin ekmekten salatalara, makarnalardan pizzalara pek çok yemeği lezzetlendirdiğini anlatan Er, “2023/24 sezonunda siyah zeytin ihracatımız 162,5 milyon dolar olurken yeşil zeytin ihracatımız 47,5 milyon dolara ulaştı” diye konuştu.

Türk Zeytini Dolar Bazında Yüzde 46 Değerlendi

Türkiye’nin 2023/24 sezonunda gerçekleştirdiği 210 milyon dolarlık sofralık zeytin ihracatının yüzde 97’sinin ambalajlı ihracat olduğu bilgisini veren EZZİB Başkan Yardımcısı M. Kadri Gündeş, zeytin ihracatında ortalama ihraç fiyatının 2022/23 sezonuna göre yüzde 46’lık artışla 1,84 dolardan 2,70 dolara çıktığının altını çizdi. Gündeş, sofralık zeytin ihracatında miktar bazında yüzde 22’lik düşüşle 100 bin tondan 78 bin tona gerilemesine rağmen, döviz getirisindeki artışın temelinde sofralık zeytin ihracatında ortalama ihraç fiyatının dolar bazında yüzde 46 artışının yattığına vurgu yaptı.

Zeytincilik sektörü olarak 2024/25 sezonunda, 2022/23 sezonu benzeri dünya liderliğine ulaşacak bir rekolte beklediklerini paylaşan Gündeş, “Sofralık zeytin ihracatında 100 bin tonu geçmeyi, döviz getirisinde de 250 milyon doları aşmayı hedefliyoruz”dedi.

İhracatı Avrupa, Ortadoğu ve Amerika Sırtladı

Türkiye, 2023/24 sezonunda 121 ülkeye 162,5 milyon dolarlık sofralık siyah zeytin ihraç ederken, Avrupa ülkelerine 90 milyon dolarlık siyah zeytin ihraç etti. Siyah zeytinde ikinci büyük pazarımız 34 milyon dolarla Ortadoğu ülkeleri oldu. Amerika kıtası 12,5 milyon dolarla Avrupa ve Ortadoğu ülkelerini izledi.

Almanya 41,5 milyon dolarlık siyah zeytin talebiyle zirvedeki yerini korurken, Irak 29 milyon dolarlık Türk zeytini tüketti. Siyah zeytin ihracatında üçüncü büyük pazarımız 22 milyon dolarla Romanya olurken, Romanya’yı 11,2 milyon dolarla Bulgaristan ve 10,2 milyon dolarlık siyah zeytin talebiyle ABD izledi.

Yeşil zeytin ihracatında Avrupa, 17,5 milyon dolarlak öne çıkarken, Ortadoğu ülkeleri 14,5 milyon dolarlık Türk yeşil zeytini talep etti. Amerika kıtasına ihraç edilen yeşil zeytin 5 milyon doları aştı.Almanya 9 milyon dolarlık taleple zirvede yer alırken, Türkiye; Irak’a 6,8 milyon dolarlık, ABD’ye 4,5 milyon dolarlık, Birleşik Arap Emirlikleri’ne 2,5 milyon dolarlık ve İngiltere’ye 2,4 milyon dolarlık yeşil zeytin ihraç etti.

14. TÜRKTAY’da Atık Endüstrisinin Yeşil Dönüşümü Konuşuldu

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi 14. Türktay’da Atık Endüstrisinin Yeşil Dönüşümü Konuşuldu

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi 14. Türktay’da Atık Endüstrisinin Yeşil Dönüşümü Konuşuldu14. TÜRKTAY’da Atık Endüstrisinin Yeşil Dönüşümü Konuşuldu

Ankara’da düzenlenen 14. TÜRKTAY “Ekolojik ve Ekonomik Çözüm; Atık Endüstrisi” etkinliği, sektör temsilcileri, akademisyenler ve siyasilerin katılımıyla gerçekleştirildi. Bu yıl “Ekolojik ve Ekonomik Çözüm; Atık Endüstrisi” temasıyla düzenlenen etkinlik verimli oturumlara sahne oldu.

TÜRKTAY Platformu Yürütme Kurulu Başkanı ve TÜRKÇİMENTO CEO’su Volkan Bozay, atık endüstrisinin çevresel sürdürülebilirliğe ve ekonomiye katkılarına dikkat çektiği açılış konuşmasında şunları ifade etti: “Atık endüstrisi ve çevre yönetimi, ekonomiye değer katarken sürdürülebilir bir gelecek inşa etmenin en önemli araçlarından biridir. Bu dönüşüm sürecinde, atıkların ve sanayi yan ürünlerinin alternatif yakıt ve hammadde olarak kullanımı, enerji verimliliği ve teknolojik yatırımlar bizim için en kritik konular arasında yer almaktadır. Aynı zamanda biyokütle gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerji ve hammadde kullanımı karbon emisyonlarının nötrlenmesi açısından stratejik bir rol oynamaktadır”.

“Üçüz Dönüşüm” Yaklaşımıyla Sürdürülebilir Gelecek

Sıfır Atık ve Yeşil Dönüşümün önemini de vurgulayan Bozay, düşük karbonlu üretimin geleceğin temel taşlarından biri olacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Karbon Emisyon Hedefi doğrultusunda, sektörler yeşil dönüşüm sürecine hızla uyum sağladılar. Yeşil ve dijital dönüşüm süreçlerini birlikte yürütmek gerektiğine inanıyoruz. Bu süreçte kamu, akademi, sivil toplum örgütleri ve özel sektördeki tüm paydaşların iş birliği içinde hareket etmesi, düşük karbonlu üretim hedeflerine ulaşmamız açısından büyük önem arz etmektedir. Bu ikiz dönüşüm sürecine aynı zamanda toplumsal dönüşümü de ekleyerek bir ‘üçüz dönüşüm’ yaklaşımını benimsiyoruz.

Biyokütle içeren atıkların ve malzemelerin enerji ve hammadde temininde kullanılması, karbon emisyonlarının nötrlenmesi için dünyada yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir.

Ülkemizde de bu alandaki ekosistemlerin hızla geliştirilmesi bu dönüşümün başarısı için elzemdir” dedi.

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EĞİTİM PROGRAMLARI

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satınalma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

Ayakkabı Yan Sanayinde Avrupa’nın En Büyük İmalatçısı: Türkiye

Tedarik Zinciri Danışmanlığı (3)

Tedarik Zinciri Danışmanlığı (3)Ayakkabı ve yan sanayide önemli bir deneyime sahip olan ülkemiz, çift sayısı bazında Avrupa’nın en büyük imalatçısı konumunda. Rakamlara baktığımızda yalnızca 10 yıl içerisinde 120 milyonlardan 380 milyonlara ulaşan bir üretim performansına sahibiz. Ayakkabı yan sanayi 2024 yılı ihracatı ilk dokuz ayda 30 milyon dolara yaklaştı. En fazla ayakkabı ihracatı yaptığımız ülkeler; Irak, Almanya, İtalya ve Birleşik Krallık. Türkiye ayakkabı yan sanayi sektöründe yurtdışındaki yatırımcılar için önemli bir yatırım merkezi konumunda. 

Aysaf’ta Bir İlk “Global Tasarım Yarışması” 

Sektörün, ayakkabı taban sistemleri, deri, suni deri, tekstil, eva, metal ve plastik aksesuar ürünleri, kimyasallar, yapıştırıcılar, makine, ekipman ve üretim teknolojileri ihtiyaçlarına karşılık bulabilmesi adına ideal bir platform sunan AYSAF; özel alanları ve etkinlikleri ile katılımcı ve ziyaretçilerine farklı bir fuar deneyimi yaşatarak üretici ile alıcı arasında bir kez daha önemli bir köprü görevi görecek. Bu yıl ilk kez düzenlenecek olan tasarım yarışması kapsamında kazananlar Milano’da eğitim alma hakkı kazanacak.

Ayakkabı Fuarında Karbon Ayak İzi Ölçülecek

Pek çok yeniliğe imza atan AYSAF’ta ayrıca ilk kez sürdürülebilirliğin önemine vurgu yapmak adına fuarın karbon ayak izi ölçümü yapılacak. Bu uygulama, sektörün çevre bilincini artırmaya yönelik bir adım olarak önem taşımaktadır. Sürdürülebilir üretim yöntemlerinin tanıtılacağı bu platform, katılımcıların çevre dostu uygulamaları benimsemesi için teşvik edici bir rol üstlenecektir.

Etkinlikler, Workshoplar ve B2B Görüşmeler

Fuar süresince düzenlenecek workshoplar, konunun uzmanlarının yer aldığı söyleşiler, defile ve etkinliklerle sektörü canlı tutacak olan AYSAF, yeni iş birlikleri için B2B görüşmelere de olanak sağlayacaktır. Katılımcılar, sektörün önde gelen isimleriyle bir araya gelerek, iş ağlarını genişletme ve yeni fırsatları değerlendirme şansı bulacaklardır. Ayrıca, uluslararası alanda iş yapma fırsatları ve en son teknolojik gelişmeler hakkında bilgi sahibi olabileceklerdir.

Bu yılki AYSAF, sadece bir fuar olmanın ötesine geçerek, sektördeki tüm paydaşlar için bir buluşma noktası olacak ve geleceğin ayakkabı yan sanayi trendlerini şekillendirecek bir platform sunacak ve gelecekte de sektöre yön vermeye devam edecektir.

” Farklı Olmaya Cesaretiniz Var mı? “

AYSAF’ta “Farklı Olmaya Cesaretiniz Var mı?” ifadesi, sadece bir slogan değil, aynı zamanda sektörü yeniden şekillendiren cesur ve dinamik markaları ön plana çıkaran bir çağrıdır. Ziyaretçiler, firmaların sunduğu en son yenilikleri keşfederek, orijinallik ve vizyon arayanların kaçırmaması gereken bir etkinlikte ayakkabı sektörünün geleceğini deneyimleme fırsatına sahip olacaklar.

Aysaf 2024: Sektörün En Köklü Fuarı

Bu Kapsamda Tüm Paydaşları Bir Araya Getiren, 35.Yılını Kutlayan Sektörün En Köklü ve En Büyük Fuarı Aysaf 13-16 Kasım 2024 Tarihlerinde Toplam 52.100 M2 Alanda Altı Salonda Aynı Anda Yeni Trendler, Teknolojiler ve Fırsatları Tanıtacak.

Aysaf Fuarı, 35 yıldır ticaret sektörünün önemli bir parçası olarak, sektör profesyonellerini bir araya getirerek yenilikçi çözümler ve iş fırsatları sunmaktadır. Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği AYSAD ile Artkim Fuarcılık iş birliği ile dünyanın dört bir yanından lider firmaların ağırlanacağı 71. Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı AYSAF yenilikçi ürün ve hizmetlerin geniş bir kitleye ulaştırılması ve sektörel yeni iş bağlantılarının kurulması konusunda etkin bir rol oynayarak ticaretin kalbinin attığı bu platform, her yıl daha fazla katılımcı ve ziyaretçi ile büyüyerek, sektördeki gelişmelere yön vermeye devam edecek.

Otokar, Sürdürülebilirlik Raporunu Yayımladı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Otokar Surdurulebilirlik Raporu

Otokar, Sürdürülebilirlik Raporunu Yayımladı

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Otokar Surdurulebilirlik RaporuKoç Topluluğu şirketlerinden Otokar, “Geleceğe hep birlikte ulaşmak” vizyonuyla yürüttüğü sürdürülebilirlik çalışmalarını aktardığı 2023 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı.

Türkiye’nin öncü otomotiv ve savunma sanayi şirketi Otokar, 2023 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayımladı. Faaliyet gösterdiği tüm alanlarda Koç Topluluğu’nun paylaştığı değer ve ilkelere sadık kalarak insana ve topluma yakın, çevreye duyarlı, evrensel iş etiği ilkelerine bağlı bir yaklaşımla hareket eden Otokar, bu değerleri benimseyerek küresel ölçekteki konumunu her geçen gün daha da sağlamlaştırıyor.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda kararlılıkla çalışmalarını sürdüren ve “Geleceğe hep birlikte ulaşmak” vizyonuyla hareket eden Otokar, sürdürülebilirlik faaliyetlerini dört ana başlıkta topladı. Ekonomik, sosyal, çevresel başarılar ve kurumsal yönetişim konularını kapsayan Sürdürülebilirlik Raporu’nda Otokar, bu alanlardaki başarılarını daha da ileriye taşımak ve küresel arenada daha da güçlü olmak hedefiyle yaptığı çalışmaları aktardı.

Karbon Ayak İzini Azaltmaya Devam Etti

Çevreci ve yenilikçi ürünleriyle gelecek nesillerin yaşam standartlarını yükseltmeyi amaçlayan Otokar, teknoloji ve dijitalleşmeyi bu süreçte itici güç olarak kullanıyor. Şirket, Arifiye’deki fabrikasında gerçekleştirilen enerji verimliliği faaliyetleri kapsamında devreye aldığı projelerle 2023 yılında yaklaşık 1.537 MWh enerji ve 695 ton CO2 tasarrufu sağladı. Ayrıca, su kaynaklarının korunması için gerçekleştirdiği projelerle yaklaşık 150 bin m³ suyu geri dönüştürerek üretim süreçlerine kazandırdı.

Otokar’ın, iş stratejilerini küresel bir oyuncu olma yolunda hayata geçirmenin yanı sıra çevresel etkiyi azaltma ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çalışmalarını da artırdığını vurgulayan Genel Müdür Aykut Özüner, “2023 yılında Cumhuriyetimizin 100. yılını ve şirketimizin 60. yılını birlikte kutlamanın gururunu yaşadık. Sürdürülebilirlik çalışmalarımıza aynı kararlılıkla devam ettik. Yenilenebilir enerji yatırımlarımızla karbon ayak izimizi azaltırken enerji verimliliği çalışmalarımız sayesinde önemli tasarruflar elde ettik. En değerli sermayemiz olan çalışanlarımızın gelişimini destekleyerek, eşitlikçi ve katılımcı bir iş iklimi oluşturduk” dedi.

Dijital Dönüşümde Yenilikçi Çözümlerini Genişletti

Geleceğin ihtiyaçlarına yönelik yeni donanım ve uygulamalar geliştirme çalışmalarını kesintisiz sürdüren Otokar, geçtiğimiz yıl Ar-Ge ve dijital dönüşüm projeleriyle sektördeki öncülüğünü pekiştirdi. 2023 yılında ticari ve askeri araç alanlarında yeni ürünlerini tanıtan şirket, hidrojen yakıt hücreli otobüs modeli Kent Hidrojen’i geliştirerek bu alandaki başarılarına bir yenisini ekledi. Otokar’ın Seviye 4 otonom sürüş teknolojisine sahip elektrikli otobüsü Otonom e-Centro da 2023 yılında ürün gamında yerini aldı.  Ayrıca, Türkiye’nin ilk paletli insansız zırhlı aracı Alpar’ı ürün ailesine dahil eden Otokar, savunma sanayiinde yenilikçi çözümlerini genişletti. Faaliyet gösterdiği sektörlerde dijital dönüşüm yolculuğunda da öncü olmayı hedefleyen şirket, geliştirdiği projelerle sektördeki teknolojik dönüşüme katkı sağlamaya devam etti.

“Koç Holding Karbon Dönüşüm Programı’nda Aktif Rol Oynuyoruz”

2014’den beri BIST sürdürülebilirlik endeksinde yer alan Otokar’ın performansına dikkat çeken Özüner, “Raporlama yılımızda art arda 15. kez Türkiye’nin en çok tercih edilen otobüs markası olmayı başardık. Türkiye’nin yanı sıra, Avrupa’da da büyümemizi sürdürdük; Fransa ve Romanya’nın ardından ticari araçlarda faaliyet gösteren iştirak şirketlerimiz arasına İtalya’yı da ekledik. Bir yandan küresel açılımımıza devam ederken, diğer yandan uzun vadeli çevresel ve sosyal hedeflerimizi genişlettik. Hedefimiz; yeşil ulaşım, enerji verimliliği, dijitalleşme ve toplumsal katkı alanlarında sürdürülebilir büyümeyi devam ettirerek küresel pazarda daha güçlü bir konum elde etmek. 2050 yılına kadar karbon nötr olmayı hedefleyen Koç Holding Karbon Dönüşüm Programı’nda aktif rol oynuyoruz. Bu doğrultuda, çevresel etkilerimizi yakından takip ediyor, enerji verimliliğini artırmak için yenilikçi teknolojilere, yeşil ulaşım çözümlerine ve geleceğe yatırım yapıyoruz.” dedi.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi Haber Otokar Surdurulebilirlik RaporuGeçtiğimiz yıl Sakarya’daki fabrikasında güneş enerji panellerini devreye alarak yenilenebilir enerjiye katkısını artıran Otokar, çalışan memnuniyeti ve toplumsal sorumluluk projelerine de aralıksız devam etti. İş sağlığı ve güvenliği alanında çalışanlarına 37 bin 243 saat eğitim veren şirket, gençlere yatırım yapmayı da sürdürürken; 2023 yılında 177 lise ve 38 meslek yüksekokulu öğrencisine staj imkânı sağladı. Otokar ayrıca, çevresel sorumluluğa verdiği önemi Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası tarafından layık görüldüğü “Çevre Ödülü” ile de bir kez daha tescilledi.

  •   –   –   –   –   –  –   –   –  –  –  –  –   –  –   –   –   –  –  –   –  –  –   –   –  –   –   –   –   –   –

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı - Proje Danışmanlığı
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarik Stratejisine Neden İhtiyaç Duyuyoruz?

Murat Erdal
Prof. Dr. Murat ERDAL

Şirketlerimize Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme danışmanlık hizmeti veriyoruz. Sürdürülebilir tedarik bakış açısında satınalma operasyonu ürün ve hizmet alımının çok ötesine geçti. Tüm dünyada şirketler, iş ilişkilerini; çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) perspektifi ile birlikte değerlendiriyor. Tedarikçi ESG programları işin hayati parçası haline geldi. Paydaş firmanın sürdürülebilirlik anlayış ve uygulamaları analiz ediliyor. Tedarikçinin içinde bulunduğu dünyaya, çevreye, topluma, çalışanlara, tüketiciye ve mevzuata saygısı etraflıca değerlendiriliyor. Dünyada şirketler sürdürülebilirlik kriterlerine uymayan firmalarla yan yana gelmek ve onlarla iş ilişkisinde bulunmak istemiyor.

Sürdürülebilir satınalma gereklilikleri için tedarikçi ekosisteminin riskleri analiz edilmelidir. Tedarikçilerden emisyon verisi alınamadığında, emisyon hesaplarında problemlere neden olmaktadır. Net sıfır emisyon hedefi için tedarikçileri teşvik edici aksiyonları (zaman zaman zorlayıcı tedbirler) almak, tedarik stratejisini yeni baştan dizayn etmek gerecektir. Bu bir zorunluluktur.

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı yeni dönemin anahtarı olarak değerlendirilmektedir.

Proje Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL egitim@satinalmadergisi.com 

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

ŞİRKETLERİMİZE GÜVENİLİR BİR YAPI HAZIRLIYORUZ

Proje Adımları:

  • Sürdürülebilir Tedarik / Kaynak Stratejisi
  • Tedarikçi ve Operasyonel Riskler
  • Sürdürülebilir Tedarikçi Kimliği
  • Tedarikçi ESG Programı
  • Mevzuata Uyum ve Emisyon Hesaplamaları
  • ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
  • İhale Kriterleri ve Sözleşmelerin Revizyonu
  • Tedarikçi Geliştirme – Rehberlik Programı
  • Tedarikçiler için Eğitimler
  • Tedarikçi Portalı; Takip ve İzleme
  • Tedarikçi Performans Değerlendirme
  • Tedarikçi Etik Kodlar
  • Tedarikçi Davranış Kuralları
  • Tedarikçi Gelişimi ve Raporlama

Proje Danışmanlık Süresi: 1 Yıl

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

 

2 günlük Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satın alma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

ERP mi? S2P mi? CFO’ların Yeni Stratejik Tercihi Ne Olmalı?

S2p Cfo Erp

ERP mi? S2P mi? CFO’ların Yeni Stratejik Tercihi Ne Olmalı?

Olgar ATASEVEN

Bugünün hızlı değişen iş dünyasında, CFO’lar ve CIO’lar, şirketlerinin teknoloji altyapılarını modernize ederken kritik bir kararın eşiğinde duruyor: Geleneksel ERP sistemlerini mi yükseltmeli, yoksa satın alma ve tedarik süreçlerini yönetmek için daha esnek ve hızlı değer sunan ve gittikçe payları artan S2P (Source-to-Pay) platformlarına mı yatırım yapmalılar? Bir yanda, yıllardır finansal yönetimden envanter takibine kadar birçok işlevi entegre eden ve köklü bir yapı olan ERP sistemleri var; ancak bu sistemlerin güncellemeleri, zaman ve kaynak açısından büyük yükler getirebiliyor. Diğer yanda ise S2P platformları, tedarik zincirini uçtan uca optimize ederek verimliliği artıran ve bu süreçte daha kısa sürede geri dönüş sağlayan bir çözüm sunuyor. Peki, işletmelerin stratejik hedeflerine hangisi daha uygun? Konuyu tedarik kapsamında ele almak ve işletmelerin hem finansal hem de operasyonel anlamda nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda yeni bir perspektif sunmak için bu karşılaştırmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

ERP ve S2P: Hangi Yolda Daha Fazla Hazine Gizli?

S2p Cfo ErpERP sistemleri, uzun süredir işletmelerin arka ofis operasyonlarını düzenleyen ve birbirinden farklı süreçleri bir araya getiren çözümler olarak öne çıkıyor. Ancak, ERP’ye geçmenin ve ERP yükseltmenin uzun süren entegrasyon süreçleri, bazen milyonlarca dolara ulaşan maliyetleri ve uygulama sürecindeki karmaşıklıkları, birçok CFO ve CIO’nun tüylerini diken diken ediyor. İşte tam bu noktada, satın alma ve tedarik süreçlerini daha verimli yönetmeyi amaçlayan S2P platformları, daha hızlı uygulanabilirlik ve düşük maliyet avantajlarıyla öne çıkıyor ve işletmenin bu alanında çok büyük yatırımlar yapmadan verimlilik getirmeyi hedefliyor.

S2P Nedir ve Neden Önemlidir?

S2P, işletmelerin tedarik zincirini baştan sona yönetmek için tasarlanmış bir dijital platformdur. Bu platform, tedarikçilerle yapılan sözleşmelerden ödeme süreçlerine kadar tüm aşamaları entegre eder ve optimize eder. Özellikle hızlı geri dönüş süresi ve maliyet avantajlarıyla dikkat çeken S2P, işletmelerin satın alma süreçlerini daha şeffaf ve izlenebilir hale getirir. Örneğin, sözleşme yönetimi ve kılavuzlu satın alma gibi özellikleri sayesinde, şirketlerin onaylı tedarikçilerden doğru ürünleri almasını sağlar ve bu süreçte maliyetleri düşürür.

Değerlenme Süresi ve Maliyet Avantajı

ERP’ye geçmek veya ERP’nizi yükseltmek, genellikle iki ila üç yıl süren uygulama süreçleriyle birlikte gelirken, bu süre zarfında şirketin büyük bir yatırım miktarını da yapmasını gerektirir. Bu yatırım insan, zaman, parasal kaynakların bütünüdür. Buna karşılık, S2P platformları çok daha hızlı devreye alınabilir ve kurumlara daha hızlı geri dönüş sağlar. S2P platformları, ERP yükseltmelerinin aksine, sürekli eğitim ve birleşme sonrası entegrasyonlar gibi gizli maliyetleri ortadan kaldırır.

İşbirliği ve Uyumun Önemi

Teknoloji yatırımlarında CFO’lar ve CIO’lar arasında uyum sağlanması kritik bir faktördür. Coupa’nın Stratejik CFO Anketi 2024’e göre, CFO’ların %73’ü, iş öncelikleri konusunda CIO’larla uyumsuzluk yaşadıklarını bildiriyor. S2P platformları, hem finans hem de BT ihtiyaçlarını dengeleyerek bu uyumsuzluğu giderebilir ve kârlı büyümeyi destekleyen çözümler sunabilir. ERP yükseltmeleri, sıklıkla bu tür uyumsuzluklar nedeniyle duraklarken, S2P platformları daha hızlı uyum sağlar ve şirketlerin çeviklik kazanmasına yardımcı olur.

Finansal Modellerde Çeviklik: S2P’nin Avantajları

ERP ve S2P platformlarının finansal analizinde, geri ödeme süresi, net şimdiki değer (NPV) ve içsel getiri oranı (IRR) gibi metrikler öne çıkar. S2P platformlarının, kısa sürede sağladığı değer artışı, bu metriklerdeki yüksek performansı ile dikkat çeker. ERP sistemleri ise uzun vadeli avantajlar sunar, ancak geri dönüş sağlamak zaman alıcı olabilir. Özellikle, hızlı karar almanın önem kazandığı bugünün iş dünyasında, S2P platformları, veriyi sistemler arasında birleştirerek daha esnek bir yönetim sunar.

Hangi Yol Daha Hızlı Değer Sunar?

ERP’ler, birçok şirket için vazgeçilmez olmaya devam ederken, S2P platformları hızla büyüyen bir alternatif olarak öne çıkıyor. CFO’lar ve CIO’lar için, S2P öncelikli bir yaklaşımı benimsemek, daha kısa sürede daha fazla değer elde etmenin yanı sıra, uzun vadeli başarıyı sağlamak için önemli bir strateji olabilir. S2P ile işletmeler, hem finansal hem de operasyonel süreçlerde çevik ve esnek bir yapı kurarak, günümüzün dinamik iş ortamında rekabet avantajı yakalayabilir.

S2P ve ERP arasındaki temel farklar, işletmelere sundukları değerler ve finansal avantajlar, bu değerlendirmede sizler için kısaca öne çıkardım. CFO’lar ve CIO’lar, bu iki seçenekten hangisinin şirketlerine daha büyük bir stratejik değer katacağını artık daha net görebilir diye düşünüyorum. Doğru tercihi yapmak, yalnızca maliyet avantajı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda şirketinizin rekabet gücünü artırır ve gelecekteki büyüme potansiyelini şekillendirir. Stratejik bir yatırım yaparak, iş süreçlerinizin hızını ve verimliliğini artırabilir, şirketinizi geleceğe daha sağlam adımlarla taşıyabilirsiniz.

Olgar Ataseven

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

TÜGİS 16 Ekim Dünya Gıda Gününde Gıda Hakkının Önemine Dikkat Çekti

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri Eğitimi

Satınalma Sözleşmeleri Kontrat İncelemeleri EğitimiTürkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS), 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde gıda hakkına dikkat çekti. Artan dünya nüfusunu beslemek, yeterli ve güvenli gıdaya erişimi sağlayabilmek için dönüşüme ihtiyaç olduğunu vurgulayan TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, “Sınırlı kaynaklar ve iklim krizinin etkileri gözetildiğinde dünya nüfusunu besleyecek miktarda gıda üretiminin, gıda endüstrisinin gelişmişliği ve güvenilirliğiyle paralel olduğunu görüyoruz” dedi. Gıda sektörünün en büyük buluşmalarından olan Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’ni 21-22 Kasım tarihlerinde İstanbul Swissotel’de gerçekleştireceklerini ifade eden Sidar, gıda hakkı ve sürdürülebilir gıda konusunda farkındalığı artırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Artan nüfus, yetersiz beslenme, tarım arazilerinin verimsizleşmesi ve gıda güvenliği konularına dikkat çekmek amacıyla 1981 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Tarım Örgütü (FAO) tarafından ilan edilen Dünya Gıda Günü’nde çeşitli kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarının farkındalık yaratma amacıyla çalışmalar gerçekleştiriyor. Bu kapsamdaki çalışmalarını aktaran Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası TÜGİS Başkanı Kaan Sidar, gıda hakkının temel bir insan hakkı olduğuna dikkat çekerek gıda hakkının korunması ve güvenli gıdaya erişimin sağlanması için adımların sürmesi gerektiğini kaydetti.

Yeterli ve Güvenli Gıda için Sürdürülebilir Çözümler Şart

BM Gıda ve Tarım Örgütü verileri 2050’de dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşacağını gösteriyor diyen TÜGİS Başkanı Kaan Sidar; “Nüfus artış hızı, gıda güvencesi konusunda somut adımlar atılması gerektiğini ortaya koyuyor. Sınırlı kaynaklar ve iklim krizinin etkileri gözetildiğinde dünya nüfusunu besleyecek miktarda gıda üretiminin, gıda endüstrisinin gelişmişliği ve güvenilirliğiyle paralel olduğunu görüyoruz. Yeterli ve güvenli gıdaya erişim sorununu çözmek için sürdürülebilir gıda sistemlerini hayata geçirmeli, açlık ve yetersiz beslenme ve gıda israfı gibi sorunlara kalıcı çözümler üretmeliyiz.  İklim değişikliği ve sınırlı doğal kaynaklar gibi küresel sorunlar gıda zincirinin her bir halkası üzerine yeniden düşünülmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Ayrıca ortaya konacak çözüm önerilerinin adil olma, kapsayıcılık gibi etik değerlere ve çevreye saygılı olması gerekiyor.” dedi.

Sürdürülebilir Gıda Zirvesi 10. Yılında ! 

TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar açıklamalarında, Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin sektörün geleceği için düzenlenen en önemli organizasyonlar arasında yer aldığını da ifade etti. Sidar; “Bu yıl onuncusunu düzenlemekten gurur duyduğumuz Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin, gıda hakkına yönelik farkındalığı artırmak, sürdürülebilir gıda üretimini sağlayacak gıda stratejilerini birlikte oluşturmak adına önemli bir platform olacağına inanıyorum.” dedi.

Etkinliğin ev sahiplerinden Sürdürülebilirlik Akademisi Kurucu Yönetim Kurulu Üyesi Semra Sevinç, Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde alanında uzman isimlerin katkılarıyla gıdanın geleceğinin konuşulacağını ifade ederek  “Gıda sektörünün toplum için güvenli ve lezzetli ürünler üretmesinin yanında daha yeşil bir gezegene, daha sağlıklı yaşama ve gelişen bir ekonomiye yönelik hizmetlerini desteklemek ve geliştirmek amacıyla gerçekleşeceğimiz zirvenin sektörde kalıcı ve olumlu değişimler meydana getirmesini hedefliyoruz.” dedi.

Türkiye’yi WindEnergy Hamburg’da TÜREB Temsil Etti

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (1)

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi (1)Rüzgar enerjisi endüstrisinin en büyük etkinliği olan WindEnergy Hamburg’da, 40 ülkeden 1.600’den fazla şirket yeniliklerini ve çözümlerini on sergi salonunda 100 ülkeden 40 bine yakın uluslararası katılımcıya sundu. Tüm kara ve açık deniz rüzgâr enerjisi değer zinciri boyunca türbin üreticileri ve tedarikçileri 75 bin metrekarelik alanda pazara kapsamlı bir genel bakış sundu. Ülkemiz adına sektörü temsil eden TÜREB( Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği) öncülüğünde kamu ve özel sektörden 100’ü aşkın rüzgar sektörü profesyoneli ve uzmanı bu uluslararası organizasyonda global sektör temsilcileri ile bir araya geldi. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan ile Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Coştu’nun yanı sıra Türkiye rüzgar sektöründen 100’ü aşkın kamu ve özel sektör profesyonelinin iştirak ettiği Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği WindEnergy Hamburg ziyareti işbirlikleri anlamında da yeni bağlantılar sağladı. 

WindEnergy Hamburg katılımı süresince Türkiye rüzgar sektörü adına yoğun temaslarda bulunan TÜREB Heyeti, fuar çerçevesinde yerli rüzgar sanayisinin gücünü ve küresel rüzgar tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılara cevap verebilme kapasitesinin de gündeme getirildiği özel bir oturum düzenledi.  

Rüzgar Sanayisinde Güçlü Bir Gelecek: Tedarik Zincirindeki Engeller ve Çözüm Yolları

TÜREB Başkanı İbrahim Erden’in moderatörlüğünü üstlendiği oturumda WindEurope CEO’su Giles Dickson, Dentos Avrupa Enerji Grubu Eş Başkanı Dr. Christian Schnell, Nordex / Acciona WindPower CEO’su Jose Luis Blanco, Enercon COO Heiko Juritz konuşmacı olarak yer aldı. 

Kurulu Güçte Avrupa’da 5. Dünyada 12.’yiz 

TÜREB Başkanı İbrahim ERDEN: “Rüzgâr enerjisi şu anda Avrupa’daki elektrik talebinin yüzde 20’sini karşılamaktadır. Bu payın 2030 yılına kadar yüzde 35’e, 2050 yılına kadar ise yarıdan fazlasına çıkması hedefleniyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ülkeler için büyük önem arz ediyor. Rüzgarda uzak doğudan gelen baskının tüm dünyada hissedildiği bir dönemde kendi kabiliyetleri ve uzmanlığıyla ön plana çıkan Türk rüzgar sektörünün temsilciliğini yapmak üzere dünyanın önde gelen sektörel etkinliklerinde önemli bir görünürlük sağlamaya çalışıyoruz. Kurulu güçte Avrupa’da 5., dünyada ise 12. sırada yer alan ve 2023 yılı itibarıyla 2,2 milyar dolarlık artı değer yaratan sektörün daha çok yabancı yatırımcı çekmesi adına faaliyetlerini yoğunlaştırmaya devam edeceğiz.  

Fuar süresince birçok teknoloji ve sektör şirketinin üst düzey yöneticileriyle birebir temaslar da kuruldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan ile Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Coştu’nun katıldığı temaslarda TÜREB Heyeti, WindeyEnergy, kfW Ipex-Bank, Nordex, Enercon, TPI, GE, Vestas ve Hitachi’nin global yöneticileri ile bir araya gelerek karşılıklı iş birliği fırsatlarını istişare etti

Sürdürülebilirlik Yolunda Elektronik Atık Yönetimi

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitimi

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri EğitimiSürdürülebilirlik Yolunda Elektronik Atık Yönetimi

Gelişen teknoloji ve artan tüketici talebi, elektronik cihazların kullanımını küresel ölçekte artırmıştır. Ancak bu durum, cihazların kullanım ömürlerinin sona ermesiyle birlikte büyük miktarda elektronik atığın (e-atık) ortaya çıkmasına neden olmuştur. Elektronik atıklar, sadece atık miktarının artışıyla değil, içerdikleri tehlikeli maddeler nedeniyle çevre ve insan sağlığı için de ciddi tehdit oluşturmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma ve döngüsel ekonomi kapsamında, e-atıkların yönetimi önem kazanmış; geri dönüşüm, yeniden kullanım ve eko-tasarım gibi stratejilerle kaynakların korunması hedeflenmiştir. Bu makalede e-atıkların küresel boyutu, çevresel ve sosyal etkileri, politika ve düzenlemeler, sürdürülebilir çözümler ve geleceğe yönelik stratejiler detaylı bir şekilde ele alınacaktır.

Elektronik atıklar, elektrik veya pil enerjisiyle çalışan cihazların kullanım ömrünü tamamlaması veya arızalanması sonucu ortaya çıkan atık ürünlerdir. Bu cihazlar, birçok farklı materyal ve kimyasal bileşik içerdiğinden, geri dönüştürülmezse çevresel kirliliğe neden olabilir.

E-Atıklar, İçeriklerine ve Kullanım Alanlarına Göre Çeşitli Kategorilere Ayrılabilir

Beyaz Eşya Atıkları: Buzdolapları, fırınlar, çamaşır makineleri, klimalar.
Küçük Elektronik Atıklar: Cep telefonları, kulaklıklar, oyun konsolları, hoparlörler.
BT Ekipmanları: Bilgisayarlar, sunucular, yazıcılar, modemler.
Bataryalar ve Aküler: Lityum iyon piller, nikel-kadmiyum piller, kurşun asitli bataryalar.
Aydınlatma Ekipmanları: Floresan lambalar ve LED’ler.

Küresel E-Atık Üretimi

Birleşmiş Milletler’in Global E-Waste Monitor 2020 raporuna göre, dünya genelinde 53,6 milyon ton e-atık üretilmiştir ve bu miktarın 2030’a kadar 74 milyon tona ulaşması beklenmektedir. Bu atıkların yalnızca %17,4’ü resmi geri dönüşüm sistemlerine kazandırılmıştır, geri kalan kısmı ise çevreye zarar veren yöntemlerle imha edilmekte veya yasa dışı yollarla gelişmekte olan ülkelere ihraç edilmektedir.

E-Atıkların Çevresel ve Sosyal Etkileri

Toprak ve Su Kirliliği: E-atıklar, uygun olmayan koşullarda bertaraf edilirse içerdikleri cıva, kurşun, kadmiyum gibi ağır metaller toprağa ve su kaynaklarına sızar.
Hava Kirliliği: Yanlış geri dönüşüm yöntemleri ile atıkların yakılması, atmosfere dioksin ve furan gibi zehirli gazlar yayılmasına neden olur.
Doğal Kaynakların Tükenmesi: Elektronik cihazların üretiminde kullanılan nadir toprak elementleri ve metaller (örneğin altın, kobalt) geri dönüştürülmezse, yeni kaynak arayışı artar ve doğal ekosistemlere zarar verir.

Sosyal Etkiler ve Sağlık Sorunları

Tehlikeli Çalışma Koşulları: Geri dönüşüm işlemlerinin büyük bir kısmı, Gana, Hindistan ve Çin gibi ülkelerde, sağlık ve güvenlik standartlarına uyulmadan yapılmaktadır. İşçiler bu süreçte, doğrudan toksik gazlara ve kimyasal maddelere maruz kalmaktadır.
Çocuk İşçilik: Bazı geri dönüşüm operasyonlarında, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, çocuk iş gücü kullanılmaktadır. Bu çocuklar, tehlikeli kimyasallara maruz kalarak ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmaktadır.

E-Atık Yönetimi ve Mevzuatlar

E-atıkların yönetimi, uluslararası düzenlemeler ve ulusal yasalar aracılığıyla kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Ancak e-atık yönetimi, ülkeler arasında ciddi farklılıklar göstermektedir.

Uluslararası Düzenlemeler

Basel Sözleşmesi (1989): Tehlikeli atıkların sınır ötesi taşınmasını düzenler ve gelişmiş ülkelerin e-atıkları, gelişmekte olan ülkelere ihraç etmesini yasaklar.
Avrupa Birliği WEEE Direktifi (2012/19/EU): Elektrikli ve elektronik ekipman atıklarının toplanması, geri dönüştürülmesi ve imhasını düzenler. Üreticilere genişletilmiş sorumluluk yükler.

Türkiye’de E-Atık Yönetimi

Türkiye’de 2012 yılında yürürlüğe giren Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyaların Kontrolü Yönetmeliği, e-atıkların toplanması, taşınması ve geri dönüştürülmesini düzenlemektedir. Yönetmelik, üreticilere eko-tasarım yapma, geri dönüşüm süreçlerine katkıda bulunma ve toplama noktaları kurma zorunluluğu getirmektedir.

Sürdürülebilirlik ve E-Atık İlişkisi

E-atık yönetimi, döngüsel ekonomi ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri kapsamında önemli bir yere sahiptir. Elektronik atıklar, günümüz dünyasında hızla büyüyen bir çevre ve sağlık sorunu olarak ön plana çıkmaktadır. E-atıkların sürdürülebilir şekilde yönetilmesi, yalnızca çevrenin korunması açısından değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma ve kaynak verimliliği açısından da kritik öneme sahiptir. Döngüsel ekonomi, eko-tasarım ve geri dönüşüm gibi sürdürülebilir çözümler, e-atık probleminin çözümüne katkı sağlayacaktır. Ancak, bu süreçte devletlerin, üreticilerin ve tüketicilerin birlikte hareket etmesi gerekmektedir.Döngüsel ekonomi, ürünlerin yaşam döngüsünün sonunda atık haline gelmeden yeniden kullanımını veya geri dönüştürülmesini amaçlar. E-atık yönetiminde, bu yaklaşım sayesinde kaynak tüketimi azalır ve nadir elementlerin geri kazanımı sağlanır.Eko-tasarım, ürünlerin çevreye en az zarar verecek şekilde tasarlanmasını amaçlar. Üreticiler, modüler tasarım yaparak cihazların tamir edilebilirliğini artırabilir ve kullanım ömürlerini uzatabilir.

Elektronik cihazların yeniden kullanımı ve yenilenmiş ürünlerin pazara sunulması, atık miktarını azaltır. Özellikle ikinci el telefon ve bilgisayar pazarlarının gelişimi, sürdürülebilir tüketimi teşvik etmektedir.Üreticilerin, sattıkları ürünlerin kullanım ömrü sonunda toplanmasını ve geri dönüştürülmesini sağlamaları için genişletilmiş sorumluluk programları uygulanmalıdır.Geri dönüşüm tesislerinin artırılması ve modern teknolojilerin kullanılması, e-atık yönetiminde etkinliği artıracaktır.Kamuoyunun e-atık konusunda bilinçlendirilmesi ve bireylerin e-atıklarını doğru şekilde bertaraf etmeleri için kampanyalar düzenlenmelidir.E-atık mevzuatlarının etkin şekilde uygulanması. Geri dönüşüm tesislerinin yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi. Bilinçlendirme kampanyaları ile halkın farkındalığının artırılması.Üretim sürecinde eko-tasarım ilkelerinin benimsenmesi.Ürünlerin yaşam döngüsünü uzatacak satış sonrası hizmetlerin sunulması.Geri dönüştürülmüş malzeme kullanımının teşvik edilmesi. E-atıkların doğru şekilde toplanmasına katkı sağlamak.Yeni ürün almadan önce ikinci el veya yenilenmiş ürünleri tercih etmek.E-atık konusunda bilinçlenmek ve çevresini bilgilendirmek.

  •   –   –   –   –   –  –   –   –  –  –  –  –   –  –   –   –   –  –  –   –  –  –   –   –  –   –   –   –   –   –

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı - Proje Danışmanlığı
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

Sürdürülebilir Tedarik Stratejisine Neden İhtiyaç Duyuyoruz?

Murat Erdal
Prof. Dr. Murat ERDAL

Şirketlerimize Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme danışmanlık hizmeti veriyoruz. Sürdürülebilir tedarik bakış açısında satınalma operasyonu ürün ve hizmet alımının çok ötesine geçti. Tüm dünyada şirketler, iş ilişkilerini; çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) perspektifi ile birlikte değerlendiriyor. Tedarikçi ESG programları işin hayati parçası haline geldi. Paydaş firmanın sürdürülebilirlik anlayış ve uygulamaları analiz ediliyor. Tedarikçinin içinde bulunduğu dünyaya, çevreye, topluma, çalışanlara, tüketiciye ve mevzuata saygısı etraflıca değerlendiriliyor. Dünyada şirketler sürdürülebilirlik kriterlerine uymayan firmalarla yan yana gelmek ve onlarla iş ilişkisinde bulunmak istemiyor.

Sürdürülebilir satınalma gereklilikleri için tedarikçi ekosisteminin riskleri analiz edilmelidir. Tedarikçilerden emisyon verisi alınamadığında, emisyon hesaplarında problemlere neden olmaktadır. Net sıfır emisyon hedefi için tedarikçileri teşvik edici aksiyonları (zaman zaman zorlayıcı tedbirler) almak, tedarik stratejisini yeni baştan dizayn etmek gerecektir. Bu bir zorunluluktur.

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı yeni dönemin anahtarı olarak değerlendirilmektedir.

Proje Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL egitim@satinalmadergisi.com 

Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı

ŞİRKETLERİMİZE GÜVENİLİR BİR YAPI HAZIRLIYORUZ

Proje Adımları:

  • Sürdürülebilir Tedarik / Kaynak Stratejisi
  • Tedarikçi ve Operasyonel Riskler
  • Sürdürülebilir Tedarikçi Kimliği
  • Tedarikçi ESG Programı
  • Mevzuata Uyum ve Emisyon Hesaplamaları
  • ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
  • İhale Kriterleri ve Sözleşmelerin Revizyonu
  • Tedarikçi Geliştirme – Rehberlik Programı
  • Tedarikçiler için Eğitimler
  • Tedarikçi Portalı; Takip ve İzleme
  • Tedarikçi Performans Değerlendirme
  • Tedarikçi Etik Kodlar
  • Tedarikçi Davranış Kuralları
  • Tedarikçi Gelişimi ve Raporlama

Proje Danışmanlık Süresi: 1 Yıl

Sustainability Strategies
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

 

2 günlük Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satın alma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.

Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 

Irak İnşaat Sektörü Potansiyeli “88 Milyar Dolar” Oldu

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi

Tedarikçi Performans Değerlendirme EğitimiIrak’ın en büyük inşaat, elektrik, altyapı ve iklimlendirme fuarı Construct Iraq 2024, 400’ün üzerinde marka ve 350’den fazla firmanın katılımıyla başarıyla gerçekleşti. 17 bin m²’lik geniş bir sergi alanında düzenlenen fuar, toplamda 9 bin kayıtlı profesyonel ziyaretçinin katılımıyla büyük ilgi gördü. Irak’ın şu an için yeniden imar projeleri değeri 88 milyar dolar. Bu kapsamda Irak pazarına giriş için önemli bir platform olan fuar, Irak’ın tüm vilayetlerinden özellikle Bağdat, Musul, Süleymaniye, Kerkük, Necef ve Kerbela gibi önemli şehirlerden profesyonel ziyaretçilerle zenginleşti. Yerel ve uluslararası firmaları bir araya getiren fuar, sektördeki iş fırsatlarını artırma konusunda da önemli bir rol oynadı.

Electric Iraq ve HVAC-R Iraq Fuarlarıyla eş zamanlı olarak düzenlendi. Çin, Kuveyt ve Türkiye’den resmi ülke katılımları öne çıkarken, Bahreyn, B.A.E., Bulgaristan, Hindistan, Irak, İran, İtalya, Lübnan, Mısır, Ürdün gibi ülkelerden de katılımcılar yer aldı.

Irak, son yıllarda inşaat sektöründe büyük bir potansiyel artışı göstermekte ve bu durum uluslararası yatırımcıların dikkatini çekiyor. Yapılan son analizlere göre, ülkedeki inşaat sektörünün toplam potansiyeli 88 milyar doları bulmuş durumda. Bu rakam, Irak’ın savaş sonrası yeniden yapılanma süreci ve altyapı ihtiyacının önemli bir parçası olarak dikkat çekiyor.

Irak’ta yaşanan uzun yıllar süren siyasi ve ekonomik istikrarsızlıktan sonra, ülkenin altyapı ve konut ihtiyacı önemli ölçüde artmış durumda. Bu durum, yerel ve yabancı yatırımcılar için çeşitli fırsatlar sunarken, özellikle enerji, ulaşım ve kentsel dönüşüm projeleri öne çıkıyor. Altyapı projelerine ve konut yapımına olan bu büyük talep, Irak’ın önündeki yıllarda ekonomik olarak büyümesini destekleyecek kilit unsurlardan biri olarak görülüyor.

Irak’taki bu devasa potansiyel, ülkenin inşaat ve altyapı alanlarında yaşanan büyük eksikliklerin giderilmesi amacıyla hayata geçirilen projelerin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu projeler arasında hastane, okul, yol, enerji santralleri ve su temin altyapısı gibi pek çok önemli yatırım bulunuyor. Özellikle enerji ve ulaşım alanlarında dev projeler hayata geçirilerek, ülkenin kalkınma hedeflerine ulaşması amacıyla ciddi adımlar atılıyor.

Bu süreçte, Türk firmaları da önemli bir rol oynamakta. Türkiye, tarihsel ve coğrafi yakınlığını kullanarak, Irak’taki bu büyük pazarın önemli bir ortağı haline gelmiş durumda. Türk şirketleri, konut, altyapı, köprü ve yol yapımı gibi birçok alanda iş birliği ve yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Bu durum, Türk şirketlerinin de hem ekonomik kazancı artırmasına hem de Irak’ın kalkınma sürecine katkı sağlamasına imkan tanıyor.

Irak’ın inşaat sektörü, ülkenin genel ekonomisinde de önemli bir paya sahip. Bu sektörde yapılan yatırımlar, aynı zamanda istihdam yaratılması ve halkın yaşam standartlarının yükselmesine de önemli bir katkı sağlıyor. Başta Türkiye olmak üzere birçok uluslararası firma, Irak’ın bu büyüyen inşaat potansiyelinden faydalanarak, ülkenin kalkınmasında aktif bir rol oynuyor

Construct Iraq Yüzde 70 Büyüdü

Geçen yıla göre yüzde 70 büyüme kaydeden Construct Iraq 2024, T.C. Erbil Başkonsolosluğu, Irak Müteahhitler Federasyonu, Bağdat Ticaret Odası, Musul Ticaret Odası, Anbar Invesment Commission ve Irak’ın önde gelen devlet yöneticilerinin yanı sıra diğer önemli kurumlar ve inşaat sektörü yöneticilerinin katılımıyla başarılı bir şekilde gerçekleşti. Fuar, yerel ve uluslararası firmaların inşaat sektöründeki en son yenilikleri sergilemesine olanak tanıyarak, profesyonellere geniş bir iş ağı kurma fırsatı sundu. 

Irak’taki UFI onaylı tek uluslararası inşaat etkinliği olan Construct Iraq, katılımcı firmalara rekabet avantajı sağlayacak yeni ürün ve çözümleri tanıtma fırsatı sundu. Bu yenilikler, Irak’ın gelişen inşaat pazarındaki fırsatları daha görünür hale getirirken, sektör oyuncuları arasında potansiyel iş birliklerine zemin hazırladı. 

Fuar, sektör profesyonellerinin bir araya gelerek bilgi alışverişinde bulunduğu, iş fırsatlarını değerlendirdiği ve geleceğin inşaat çözümlerini şekillendirdiği dinamik bir platform olma özelliği taşıyor. Bu kapsamda, Construct Iraq 2024, katılımcılar için sadece bir fuar değil, aynı zamanda sektördeki gelişmeleri ve iş birliklerini pekiştiren bir buluşma noktası olarak ön plana çıkıyor. 2025 yılı satışlarına erkenden start veren Construct Iraq, 23-26 Eylül 2025 tarihlerinde Erbil Uluslararası Fuar Merkezi’nde düzenlenecektir.

Kayıt Formu

Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.