İşletmelerin Patlamaya Hazır Bombaları

Prof. Dr. Umut Omay
Prof. Dr. Umut Omay
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesidir. İnsan Kaynakları Yönetimi, Çalışma Psikolojisi, Çalışma Sosyolojisi, Sosyal Politika ve Endüstri İlişkileri alanları başta olmak üzere lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde dersler vermekte ve aynı alanlarda ulusal ve uluslararası olarak yayınlanmış çok sayıda çalışması bulunmaktadır.
spot_imgspot_img

Satışlarınız iyi gidiyor, müşteri şikâyetleri yok gibi, bankalarla ilişkilerinizde bahar havası yaşanıyor. Kısacası işleriniz tıkır tıkır ilerliyor, faaliyet raporları tozpembe tablolar çiziyor, her şey mükemmel durumda ve endişelenmeye hiç gerek yok.

Acaba işleriniz tıkır tıkır ilerlerken araya başka bir şeylerin de tıkırtıları karışıyor olabilir mi ? Örneğin bu tıkırtıların bir kısmı müşteri beklentilerini etkileyip değiştirecek bir rakip ürünün montaj hattı ile buluşmasından, yeni iş başvurusunun sonucunu sabırsızlıkla bekleyen ya da emekliliğe gün sayan çalışanlarınızın kol saatlerinden ya da memnun edilmemiş bir müşterinin ya da çalışanın sosyal medyada sizi ya da ürününüzü hedef almaya hazırlanan paylaşımını yazdığı klavyeden ve daha birçok başka durumundan kaynaklanıyor olabilir mi ?

Şunu kabul etmek gerekir: İş yaşamında her zaman için risk vardır ve işletmeler çoğunlukla bu risklerin önemli bir kısmının farkında bile değildir. Örneğin 2007 yılında % 40 pazar payına sahip olan Nokia’nın yöneticilerine, vizyoner liderlik sorunu nedeniyle Nokia’nın birkaç yıl içerisinde yakın tarihin en büyük başarısızlık öykülerinden biri olarak örnek olay çalışmalarına hatta belgesellere konu olacağının söylendiğini düşünün (1, 2). Böyle bir şey söylenmişse de hiç kimse bu olasılığı ciddiye almamıştır ve bunu söyleyene de gülüp geçmiştir. Oysa 2007 yılı için deli saçması olarak görülebilecek bu öngörü çok kısa bir süre içerisinde gerçekleşmiştir.

Patlamaya hazır bomba benzetmesi işletmeler için her an zarar verme potansiyeli taşıyan ancak özellikle işletmeyi yönetenlerin henüz farkında olmadığı riskleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Düzeneği kurulmuş bir bombanın henüz patlamamış olması, bombanın olmadığı anlamına gelmez; yalnızca bombanın patlaması için gerekli koşullar oluşmamıştır ya da geri sayım henüz tamamlanmamıştır. Ancak patlama için gerekli koşullar oluştuğunda ya da geri sayım tamamlandığında, mekanizmasında bir arıza yoksa o bomba kaçınılmaz olarak patlayacaktır ve işletmeye büyük zarar verecektir. Asıl sorun yöneticilerin çoğunlukla bu bombaların farkında olmamaları ve hatta neyin farkında olmadıklarını bile bilmiyor olmalarıdır (3). Bu durum ise bu bombaları daha da tehlikeli hale getirmektedir. Gerçekten de bilinen bir bombanın patlaması ile neyin patladığını bilmemek arasında zamanında ve doğru tepki verme açısından büyük bir fark bulunmaktadır.

Sorulması gereken önemli bir soru işlerin yolunda gitmesinde kontrolünüz altında bulunan iç faktörlerle kontrolünüz altında bulunmayan dış faktörlerin nasıl ve hangi oranda etkisinin olduğudur. Bu sorunun yanıtını aramak nelerin patlama riski bulunan bombalar olduğunu ve patlamanın ne zaman gerçekleşeceğini anlamak ve bunlara ilişkin hazırlık yapıp uygulamaya koymak açısından yararlı olabilir (4).

Müşterilerin ve çalışanların beklentilerini karşılıyor olmak yalnızca bugün için bu beklentilerin karşılandığı anlamına gelir. Benzer biçimde bankalarla ilişkilerde bahar havası yaşanıyor olması da yine yalnızca bugüne ilişkilidir. Müşterilerin ve çalışanların beklentilerinin değişebileceğini, bankalarla ilişkilerde yaşanan bahar havasının yerini kışa bırakabileceğini öngörebilmek ve hazırlıksız yakalanmamak için bunlara ilişkin çeşitli planlar yapmak ve aralıklarla bu planları gözden geçirmek gerekir.

Kısacası işlerin iyi gidiyor olması sonsuza kadar iyi gideceklerinin garantisini vermemektedir. Murphy Kanunlarında da vurgulandığı gibi “bir şeyin ters gitme ihtimali varsa, o şey ters gidecektir”. İşletmeler için doğrudan ilişkide olsun ya da olmasın hemen her şey patlamaya hazır bir bomba olabilir. Bu nedenle işlerin iyi gidiyor olması aslında yöneticilerin rehavete kapılmalarına yol açması, bunun sonucunda da herhangi bir plan ve hazırlık yapma ihtiyacı hissetmelerine engel olması nedeniyle belki de sorunun asıl kaynağını oluşturmaktadır. Ne dersiniz?

Prof. Dr. Umut OMAY

Kaynaklar

(1) Ayrıntılı bilgi için bkz. Peltonen, T. (2018). Towards Wise Management: Wisdom and Stupidity in Strategic Decision-making

Stupidity in Strategic Decision-making. Springer, pp. 163-188; Doz, Y. and Wilson, K. (2017) Ringtone: Exploring the Rise and Fall of Nokia in Mobile Phones, Oxford University Press, Oxford.

(2) Belgesel için Bkz. The Rise and Fall of Nokia.

(3) McGrath, J. and Bates, B. (2017), The Little Book of Big Management Theories and How How to Use Them, 2nd Ed., Pearson, Harlow, pp. 168-169.

(4) ibid., pp. 166-169.

Prof. Dr. Umut Omay
Prof. Dr. Umut Omay
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyesidir. İnsan Kaynakları Yönetimi, Çalışma Psikolojisi, Çalışma Sosyolojisi, Sosyal Politika ve Endüstri İlişkileri alanları başta olmak üzere lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde dersler vermekte ve aynı alanlarda ulusal ve uluslararası olarak yayınlanmış çok sayıda çalışması bulunmaktadır.

PAYLAŞIMLAR

Lütfen yorumunuzu girin !
Lütfen adınızı giriniz.

Şirketler için Eğitim Kataloğu

Yapay Zeka Lojistik Süreç Yazılımı

Şirketler için Eğitim Kataloğu

Yapay Zeka Lojistik Süreç Yazılımı